Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Öğrencilerin yabancı dil öğreniminde ve dil gelişim süreçlerinin takibinde teknolojiyi aktif bir şekilde kullandıklarını belirten Bil Eğitim Kurumları Genel Müdürü Ayfer Batı, “Aynı anda tüm öğrencilerimizin canlı ders, sanat etkinlikleri, seminer ve webinarlara katılmasına imkan veren BİL’e özgü bir platform olan BİL LEARN Hibrit Eğitim Platformu ile öğrencilerimizin yanındayız.” diye konuştu.

ayfer_bati_bkKurum olarak yabancı dil eğitimi ile ilgili genel yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz?
BİL Eğitim Kurumlarını dil yaklaşımında tanımlayan dört temel kavramımız bulunmakta; bütünsel dil gelişimi, iletişim yeterliliği, evrensel katılım ve okuryazarlık. Bu nedenle de iletişim odaklı sözlü ve yazılı platformlar oluşturarak öğrencilerimizin yapabilirliklerine odaklanıyoruz; Yoğun İngilizce Programı, Dil Gelişimi Takip Sistemi ve Hibrit Öğrenme Platformları ile zenginleştirilmiş, anaokulundan lise mezuniyetine bilgi, beceri ve deneyimin bütünleştiği bir odakla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Yabancı dil öğretiminde hangi program ve uygulamaları tercih ediyorsunuz?
Yabancı dil öğretiminde nitelikli, ayrıcalıklı, yenilikçi, güncel ve veli-öğretmen-öğrenci işbirliğine dayalı bir program sunmayı önemsiyoruz.Ve olmazsa olmazımız yabancı dil öğretiminde de tercih ettiklerimizin dünyada bir karşılığı olması, yani uluslararası standartlarda olması. Bu nedenle öğretim programımızın temelini CEFR çerçevesi oluşturmaktadır. Öğrencilerimizin Bütünsel Dil Gelişimi için dijital öğrenme uygulamalarını ve disiplinler arası iletişim etkinliklerini öğretim programımıza dahil ediyoruz. Öğrencilerimizin iletişim kurarak öğrenme süreçlerini CLIL destekli İletişimsel Dil Öğretim Yaklaşımı ile yapılandırıyor, diğer branş ve disiplinlerin kelime grupları ve yapılarını da içeriğimize entegre ederek, öğrencilerimizin yabancı dil kullanımlarını farklı alanlara yansıtmalarını mümkün kılıyoruz. Ayrıca, English In Action programımız ile aktif dil becerilerine sahip; okuduğunu anlamada, duyduğunu anlamada, sözlü iletişimde, karşılıklı konuşmada ve yazmada yetkin bireyler yetiştiriyoruz.

Eğitim programınızda yabancı dil ağırlığı ne kadar?
BİL Koleji Anaokullarında HalfDay English (Yarım Gün İngilizce) programıyla öğrencilerimiz haftada 20 saat İngilizce dersine sahip. 1, 5 ve 9. sınıflarımızda Yabancı Dil Hazırlık Programı ile öğrencilerimiz yoğunlaştırılmış İngilizce dersleri görüyorlar. Böylece anaokulunda ve her kademenin başlangıcındaki Intensive English Programları ile öğrencilerimizin öğrendikleri yabancı dili içselleştirerek günlük hayatın doğal bir parçası haline getirmelerine yapılandırılmış temeller sağlıyoruz. Yoğun bir programla öğrencilerimizi yabancı dile maruz bırakmanın yanı sıra onların dil kullanımına dair motivasyonunu ve özgüvenini artırmak için sunduğumuz yoğun English In Action etkinlikleri ve iletişim kulüpleriyle İngilizcenin programdaki yoğunluğunu maksimumda tutuyoruz.

Öğrencilerinize hangi yabancı dilleri öğrenme fırsatı sunuyorsunuz?
Okullarımızda öğrencilerimize İngilizcenin yanında Almanca, İspanyolca, Fransızca ve Rusça dili eğitimi verilmektedir. Öğrencilerimiz 2. bir yabancı dili öğrenmeye 2. sınıftan itibaren başlamakta, seçmeli olarak 3. yabancı dil de 5. sınıftan itibaren öğrencilerimize sunulmaktadır.

ULULSLARARASI ÖĞRENCİLERLE ONLINE BULUŞMA
Birden fazla yabancı dil eğitiminin avantaj ve zorlukları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Dil eğitimi zihinsel yeterliliğimizin belirleyicisidir. Diğer bir ifadeyle dilde yetkinleşme arttıkça, zihinsel süreçlerin kalitesinde artış olur. Yapılan araştırmalar da erken yaşta yabancı dil öğrenmenin önemini ve ayrıcalığını vurguluyor. Bu nedenle dil öğrenimine dair tüm veriler, öğrenilen dil sayısı fark etmeksizin dil öğrenmenin öneminin altını çiziyor. Bu nedenle avantaj ya da zorluk olarak belirteceğimiz şey, birden fazla yabancı dilin eğitiminden ziyade birden fazla dil öğrenilirken yaşanılan deneyim olarak değerlendirme yapmak olmalı.
Bu kapsamda okullarımızda kullandığımız kaynaklar, öğrencilerimize sunduğumuz çoklu ifade ortamları, İngilizce dilinin ve diğer dillerin öğrenilmesine dair sunduğumuz okul iklimi ve öğrencilerin yapabilirliklerine odaklanan bir sistem, sürece her zaman katkı sağlıyor. Örneğin; kurumlarımızda BİL TALKS organizasyonlarımızda bir kez daha gördük ki, öğrencilerimize kendilerini ifade etmek için yapılandırdığımız ve öğrencilerin kendi sunum içerilerini planladıkları çalışmalarda iletişim ile olan bağları güçlendi; hem düşünme sistematikleri hem de dil öğrenimine olan bakış açıları değişti. Öğrencilerimiz International Meet Up projesi kapsamında, İstanbul Aydın Üniversitesinde okuyan uluslararası öğrenciler ile online olarak bir araya gelerek karşılıklı gerçekleştirdikleri İngilizce sunumlarla bilgi ve kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kısacası; dil öğrenmenin katkısı bütünsel olarak hayatımızda o kadar güçlü ki, bizler duygusal iyi oluşu iletişim platformlarıyla avantajlı ve kalıcı kılabiliriz.

Yabancı dil öğreniminde öğretmen politikanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bundan sonra sadece hibrit eğitimi değil,hibrit insanı da konuşacağız. Kişinin birden fazla alanda rol aldığı, uzmanlıkları ayıran farklı özelliklerin tek bir pozisyonda birleştiği, öğretmenlerimizin bilim ve sanat yönünü konuşuyor olacağız. Öğretmenin kendi alanında uzman yönü, yenilikleri takip eden, alanında somut üretim, veri alanlarına, ölçme değerlendirme, teknoloji ve web 2.0 araçlarına hakimiyetini gösterirken, sanat yönü de öğrencilerine öğrenen olma, iyi bir rehber iyi bir lider olma yanını temsil edecek.
Her öğretmenin alanı dışında öğrencileriyle iletişimde olacağı, paylaşımda bulunacağı mutlaka bir hobisi olacak. Aslında öğretmene bakış açımız tüm branşlarımız için aynı; kendisi öğrenen olmaya devam eden, ilham veren öğretmenlerle eğitim yolculuğumuza devam etmek. Türk İngilizce öğretmenlerimiz ve native öğretmenlerimiz için de bakış açımız aynı. Yabancı dili ve iletişimi tutkuyla sahiplenen öğretmenlerimiz, teknolojinin görsel işitsel donanımından da yararlanarak hibrit dönemde İstanbul Aydın Üniversitesinin sağladığı mesleki gelişim seminerleriyle öğrendiğimiz, iletişim kanallarını genişlettiğimiz ve dil eğitimine dair yenilikçi hibrit ders tasarımlarıyla başarılı bir dil öğretimi sürecini yönetmeye devam ediyoruz.
 

OYUNLAŞTIRMA TABANLI TEKNOLOJİ ENTEGRASYONU
Yabancı dil öğreniminde teknolojiden nasıl yararlanıyorsunuz?
Öğrencilerimizin yabancı dil öğreniminde ve dil gelişim süreçlerinin takibinde teknolojiyi aktif bir şekilde kullanıyoruz. BİL’e özgü dil öğrenme deneyimi sürecinde, dijital eğitim programlarıyla zenginleştirilmiş kesintisiz eğitim sayesinde, öğrencilerimizin hem sınıf içi etkinliklerde dil öğrenimine dair interaktif öğrenme ortamları oluşturmak, hem de onların dil öğrenim süreçlerinin sürekliliğini ev ortamında da devam etmesini sağlamak için dil eğitiminde gamification (oyunlaştırma) tabanlı teknoloji entegrasyonundan faydalanıyoruz. Aynı anda tüm öğrencilerimizin canlı ders, sanat etkinlikleri, seminer ve webinarlara katılmasına imkan veren BİL’e özgü bir platform olan BİL LEARN Hibrit Eğitim Platformu ile öğrencilerimizin yanındayız.

Yabancı dil öğreniminde müfredat sınavları dışında yararlandığınız uluslararası ölçüm sınavları var mı?
Öncelikle sene başında uyguladığımız Online Placement Test ile öğrencilerimizin hazır bulunuşluklarını ölçüyor, yıl içerisinde de Avrupa Dilleri Ortak Çerçevesi bazlı Online Assessment Testler ile ilerlemelerini takip edip raporluyoruz. Ayrıca öğrencilerimizin İngilizce ve Almanca dilindeki okuma, yazma, dinleme ve konuşma yeterliliklerini uluslararası sınavlarla da belgelendiriyoruz. Bu sınavların başında Cambridge English, Trinity College London, IELTS, TOEFL ve Almanca Fit in Deutsch sınavları gelmektedir. Öğrencilerimize bu sınavlara katılım desteği sağlıyor, onları motive edip sınavlarda başarılı olmaları için gerekli çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
 

BİL ÖĞRENCİLERİ TÜM DÜNYADA
Yabancı dil öğreniminde öğrencilerinizin yurt dışı tecrübelerine yönelik programlarınız var mı?
“BİL Öğrencileri Tüm Dünyada” sloganıyla BİL Global olarak isimlendirdiğimiz departmanımız bulunmakta. Bu departmanın birincil önceliği, her bir öğrencimizin geniş bir networkle ve dünyanın geleceğine anlam katan projelerle evrensel katılımını desteklemek, öğrencilerimizin dünya görüşünü besleyen inovatif bir perspektif kazandırmak. Bu kapsamda öğrencilerimizin uluslararası sınav, proje, yarışma ve organizasyonlara katılımlarını teşvik edip onları hazırlıyoruz. Öğrencilerimiz Erasmus+ ve eTwinning projeleri kapsamında Avrupalı yaşıtları ile karşılıklı projeler geliştiriyor, ilgi alanları doğrultusunda fikirler üretip, öğretmenleri ile birlikte çalışarak fikirlerini projelendirmeyi, uluslararası gruplarla çalışmayı genç yaşta öğreniyorlar. Bunların dışında öğrencilerimiz için yurt dışı İngilizce yaz okulu programları, CERN ve NASA’ya eğitim gezileri organize ediyoruz. Bu programların sayesinde öğrencilerimiz yabancı dil öğrenme deneyimlerini disiplinler arası içerikle tecrübe diyorlar.

> BİL’in Yabancı Dil öğreniminde elindeki en büyük koz: BİL LEARN

Öğrencilerin yabancı dil öğreniminde ve dil gelişim süreçlerinin takibinde teknolojiyi aktif bir şekilde kullandıklarını belirten Bil Eğitim Kurumları Genel Müdürü Ayfer Batı, “Aynı anda tüm öğrencilerimizin canlı ders, sanat etkinlikleri, seminer ve webinarlara katılmasına imkan veren BİL’e özgü bir platform olan BİL LEARN Hibrit Eğitim Platformu ile öğrencilerimizin yanındayız.” diye konuştu.

ayfer_bati_bkKurum olarak yabancı dil eğitimi ile ilgili genel yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz?
BİL Eğitim Kurumlarını dil yaklaşımında tanımlayan dört temel kavramımız bulunmakta; bütünsel dil gelişimi, iletişim yeterliliği, evrensel katılım ve okuryazarlık. Bu nedenle de iletişim odaklı sözlü ve yazılı platformlar oluşturarak öğrencilerimizin yapabilirliklerine odaklanıyoruz; Yoğun İngilizce Programı, Dil Gelişimi Takip Sistemi ve Hibrit Öğrenme Platformları ile zenginleştirilmiş, anaokulundan lise mezuniyetine bilgi, beceri ve deneyimin bütünleştiği bir odakla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Yabancı dil öğretiminde hangi program ve uygulamaları tercih ediyorsunuz?
Yabancı dil öğretiminde nitelikli, ayrıcalıklı, yenilikçi, güncel ve veli-öğretmen-öğrenci işbirliğine dayalı bir program sunmayı önemsiyoruz.Ve olmazsa olmazımız yabancı dil öğretiminde de tercih ettiklerimizin dünyada bir karşılığı olması, yani uluslararası standartlarda olması. Bu nedenle öğretim programımızın temelini CEFR çerçevesi oluşturmaktadır. Öğrencilerimizin Bütünsel Dil Gelişimi için dijital öğrenme uygulamalarını ve disiplinler arası iletişim etkinliklerini öğretim programımıza dahil ediyoruz. Öğrencilerimizin iletişim kurarak öğrenme süreçlerini CLIL destekli İletişimsel Dil Öğretim Yaklaşımı ile yapılandırıyor, diğer branş ve disiplinlerin kelime grupları ve yapılarını da içeriğimize entegre ederek, öğrencilerimizin yabancı dil kullanımlarını farklı alanlara yansıtmalarını mümkün kılıyoruz. Ayrıca, English In Action programımız ile aktif dil becerilerine sahip; okuduğunu anlamada, duyduğunu anlamada, sözlü iletişimde, karşılıklı konuşmada ve yazmada yetkin bireyler yetiştiriyoruz.

Eğitim programınızda yabancı dil ağırlığı ne kadar?
BİL Koleji Anaokullarında HalfDay English (Yarım Gün İngilizce) programıyla öğrencilerimiz haftada 20 saat İngilizce dersine sahip. 1, 5 ve 9. sınıflarımızda Yabancı Dil Hazırlık Programı ile öğrencilerimiz yoğunlaştırılmış İngilizce dersleri görüyorlar. Böylece anaokulunda ve her kademenin başlangıcındaki Intensive English Programları ile öğrencilerimizin öğrendikleri yabancı dili içselleştirerek günlük hayatın doğal bir parçası haline getirmelerine yapılandırılmış temeller sağlıyoruz. Yoğun bir programla öğrencilerimizi yabancı dile maruz bırakmanın yanı sıra onların dil kullanımına dair motivasyonunu ve özgüvenini artırmak için sunduğumuz yoğun English In Action etkinlikleri ve iletişim kulüpleriyle İngilizcenin programdaki yoğunluğunu maksimumda tutuyoruz.

Öğrencilerinize hangi yabancı dilleri öğrenme fırsatı sunuyorsunuz?
Okullarımızda öğrencilerimize İngilizcenin yanında Almanca, İspanyolca, Fransızca ve Rusça dili eğitimi verilmektedir. Öğrencilerimiz 2. bir yabancı dili öğrenmeye 2. sınıftan itibaren başlamakta, seçmeli olarak 3. yabancı dil de 5. sınıftan itibaren öğrencilerimize sunulmaktadır.

ULULSLARARASI ÖĞRENCİLERLE ONLINE BULUŞMA
Birden fazla yabancı dil eğitiminin avantaj ve zorlukları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Dil eğitimi zihinsel yeterliliğimizin belirleyicisidir. Diğer bir ifadeyle dilde yetkinleşme arttıkça, zihinsel süreçlerin kalitesinde artış olur. Yapılan araştırmalar da erken yaşta yabancı dil öğrenmenin önemini ve ayrıcalığını vurguluyor. Bu nedenle dil öğrenimine dair tüm veriler, öğrenilen dil sayısı fark etmeksizin dil öğrenmenin öneminin altını çiziyor. Bu nedenle avantaj ya da zorluk olarak belirteceğimiz şey, birden fazla yabancı dilin eğitiminden ziyade birden fazla dil öğrenilirken yaşanılan deneyim olarak değerlendirme yapmak olmalı.
Bu kapsamda okullarımızda kullandığımız kaynaklar, öğrencilerimize sunduğumuz çoklu ifade ortamları, İngilizce dilinin ve diğer dillerin öğrenilmesine dair sunduğumuz okul iklimi ve öğrencilerin yapabilirliklerine odaklanan bir sistem, sürece her zaman katkı sağlıyor. Örneğin; kurumlarımızda BİL TALKS organizasyonlarımızda bir kez daha gördük ki, öğrencilerimize kendilerini ifade etmek için yapılandırdığımız ve öğrencilerin kendi sunum içerilerini planladıkları çalışmalarda iletişim ile olan bağları güçlendi; hem düşünme sistematikleri hem de dil öğrenimine olan bakış açıları değişti. Öğrencilerimiz International Meet Up projesi kapsamında, İstanbul Aydın Üniversitesinde okuyan uluslararası öğrenciler ile online olarak bir araya gelerek karşılıklı gerçekleştirdikleri İngilizce sunumlarla bilgi ve kültür alışverişinde bulunuyorlar. Kısacası; dil öğrenmenin katkısı bütünsel olarak hayatımızda o kadar güçlü ki, bizler duygusal iyi oluşu iletişim platformlarıyla avantajlı ve kalıcı kılabiliriz.

Yabancı dil öğreniminde öğretmen politikanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bundan sonra sadece hibrit eğitimi değil,hibrit insanı da konuşacağız. Kişinin birden fazla alanda rol aldığı, uzmanlıkları ayıran farklı özelliklerin tek bir pozisyonda birleştiği, öğretmenlerimizin bilim ve sanat yönünü konuşuyor olacağız. Öğretmenin kendi alanında uzman yönü, yenilikleri takip eden, alanında somut üretim, veri alanlarına, ölçme değerlendirme, teknoloji ve web 2.0 araçlarına hakimiyetini gösterirken, sanat yönü de öğrencilerine öğrenen olma, iyi bir rehber iyi bir lider olma yanını temsil edecek.
Her öğretmenin alanı dışında öğrencileriyle iletişimde olacağı, paylaşımda bulunacağı mutlaka bir hobisi olacak. Aslında öğretmene bakış açımız tüm branşlarımız için aynı; kendisi öğrenen olmaya devam eden, ilham veren öğretmenlerle eğitim yolculuğumuza devam etmek. Türk İngilizce öğretmenlerimiz ve native öğretmenlerimiz için de bakış açımız aynı. Yabancı dili ve iletişimi tutkuyla sahiplenen öğretmenlerimiz, teknolojinin görsel işitsel donanımından da yararlanarak hibrit dönemde İstanbul Aydın Üniversitesinin sağladığı mesleki gelişim seminerleriyle öğrendiğimiz, iletişim kanallarını genişlettiğimiz ve dil eğitimine dair yenilikçi hibrit ders tasarımlarıyla başarılı bir dil öğretimi sürecini yönetmeye devam ediyoruz.
 

OYUNLAŞTIRMA TABANLI TEKNOLOJİ ENTEGRASYONU
Yabancı dil öğreniminde teknolojiden nasıl yararlanıyorsunuz?
Öğrencilerimizin yabancı dil öğreniminde ve dil gelişim süreçlerinin takibinde teknolojiyi aktif bir şekilde kullanıyoruz. BİL’e özgü dil öğrenme deneyimi sürecinde, dijital eğitim programlarıyla zenginleştirilmiş kesintisiz eğitim sayesinde, öğrencilerimizin hem sınıf içi etkinliklerde dil öğrenimine dair interaktif öğrenme ortamları oluşturmak, hem de onların dil öğrenim süreçlerinin sürekliliğini ev ortamında da devam etmesini sağlamak için dil eğitiminde gamification (oyunlaştırma) tabanlı teknoloji entegrasyonundan faydalanıyoruz. Aynı anda tüm öğrencilerimizin canlı ders, sanat etkinlikleri, seminer ve webinarlara katılmasına imkan veren BİL’e özgü bir platform olan BİL LEARN Hibrit Eğitim Platformu ile öğrencilerimizin yanındayız.

Yabancı dil öğreniminde müfredat sınavları dışında yararlandığınız uluslararası ölçüm sınavları var mı?
Öncelikle sene başında uyguladığımız Online Placement Test ile öğrencilerimizin hazır bulunuşluklarını ölçüyor, yıl içerisinde de Avrupa Dilleri Ortak Çerçevesi bazlı Online Assessment Testler ile ilerlemelerini takip edip raporluyoruz. Ayrıca öğrencilerimizin İngilizce ve Almanca dilindeki okuma, yazma, dinleme ve konuşma yeterliliklerini uluslararası sınavlarla da belgelendiriyoruz. Bu sınavların başında Cambridge English, Trinity College London, IELTS, TOEFL ve Almanca Fit in Deutsch sınavları gelmektedir. Öğrencilerimize bu sınavlara katılım desteği sağlıyor, onları motive edip sınavlarda başarılı olmaları için gerekli çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
 

BİL ÖĞRENCİLERİ TÜM DÜNYADA
Yabancı dil öğreniminde öğrencilerinizin yurt dışı tecrübelerine yönelik programlarınız var mı?
“BİL Öğrencileri Tüm Dünyada” sloganıyla BİL Global olarak isimlendirdiğimiz departmanımız bulunmakta. Bu departmanın birincil önceliği, her bir öğrencimizin geniş bir networkle ve dünyanın geleceğine anlam katan projelerle evrensel katılımını desteklemek, öğrencilerimizin dünya görüşünü besleyen inovatif bir perspektif kazandırmak. Bu kapsamda öğrencilerimizin uluslararası sınav, proje, yarışma ve organizasyonlara katılımlarını teşvik edip onları hazırlıyoruz. Öğrencilerimiz Erasmus+ ve eTwinning projeleri kapsamında Avrupalı yaşıtları ile karşılıklı projeler geliştiriyor, ilgi alanları doğrultusunda fikirler üretip, öğretmenleri ile birlikte çalışarak fikirlerini projelendirmeyi, uluslararası gruplarla çalışmayı genç yaşta öğreniyorlar. Bunların dışında öğrencilerimiz için yurt dışı İngilizce yaz okulu programları, CERN ve NASA’ya eğitim gezileri organize ediyoruz. Bu programların sayesinde öğrencilerimiz yabancı dil öğrenme deneyimlerini disiplinler arası içerikle tecrübe diyorlar.

Son Güncelleme: Çarşamba, 26 May 2021 11:21

Gösterim: 989

Girne Koleji eğitim içeriklerinin tamamen dil yeterliliği üzerine kurulduğunu, dilde yetkinliğin global yetkinlik için hem belirleyici hem de temel çatı olduğunu belirten Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, “Girne Kolejinin başarı hikayesinin de kaynağı aslında yabancı dil eğitimine yönelik yaptığımız yatırımlardır. İngilizce başta olmak üzere eğitim çerçevemizde merkez olan yabancı dil hakimiyeti, dünya kimliğinde mezuniyeti tanımlayan global yetkinlik göstergesidir.” diye konuştu.

dilek_cambazogluGirne Koleji olarak yabancı dil eğitimi ile ilgili genel yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz?
Yabancı dil eğitimi yaklaşımımızdaki ana odağımız iletişim kalitesi; çünkü iletişim kalitesi, öğrenme kalitesinin ön koşuludur. Bu nedenle de yabancı dil eğitimi departmanımızın temel önceliği doğru bir dil kullanımı, nihai hedefteki önceliği ise öğrenilen yabancı dilin etkili iletişim becerileriyle bütünleşmesi ve dünya kimliğindeki mezuniyet hedefimizde net belirttiğimiz üzere yabancı dil yeterliliğinin iletişim kalitesini yükseltmesi; dolaylı olarak da hayat boyu öğrenen olma sürecine nitelik kazandırmaktır. Örneğin; language arts olarak nitelendirdiğimiz derslerimizde öğrencilerimiz hedef dili birbirleriyle ve öğretmenleriyle etkileşimler, "gerçek metinler" (dil öğrenimi dışındaki amaçlar için hedef dilde yazılanlar) ve dilin kullanımı yoluyla öğrenir ve uygular. Diğer bir ifadeyle; kaynak seçimlerimiz, içeriklerimiz ve metodolojimiz iletişimi ve öğrenmeyi güçlendiren bir tasarımla yönetiliyor. Ayrıca; etkili iletişim becerilerinin gelişimi adına da öğrencilerimizin hedef dili öğrenmenin yanı sıra, kişisel deneyimlerini dil öğrenme ortamlarına dahil etmesi, öğrencilerimize dil öğrenme sürecinde çağın gereklilikleriyle paralel bir deneyim bütünü sunuyor.
İletişim kalitesine odaklandığımız genel yaklaşımımızda ayrıca İngilizce dahil tüm derslerde Oracy yaklaşımını da önceliklendirdik, çünkü Oracy yaklaşımı öğrenme ve öğretme niteliğini artıran güçlü bir araçtır ve aktif öğrenme kültürünü yüksek iletişim kalitesiyle buluşturan beceriler çerçevesini tanımlamaktadır. Bu kapsamda öğrencilerimiz kendilerini sözlü iletişimde etkili ve akıcı bir şekilde ifade edebilmekte, fikirlerini güvenli, açık ve ikna edici bir sunumla aktarabilmekte, söylemek istediklerini söylemek için kelime dağarcıklarını ve düşüncelerini başkaları için anlamlı olacak şekilde yapılandırabilmektedir.

3 TEMEL KATEGORİDE YABANCI DİL
Yabancı dil öğretiminde hangi program ve uygulamaları tercih ediyorsunuz?
Yabancı dil öğretimini üç temel kategoride düzenledik; bunlar; yabancı dil ve iletişim becerileri, Oracy becerileri ve Global Temalarımız.
Yabancı dil ve iletişim becerileri çerçevesinde akademik müfredatımızı Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile birlikte, CEFR (Avrupa Ortak Dil Çerçevesi) temelli, uluslararası standartlarda hazırlamakta, iletişim deneyimi ve sosyal yeterlilik alanlarında geliştirmekteyiz. Yabancı dil iletişim deneyimini dil öğretimindeki güncel yöntemlerle tecrübe eden öğrencilerimiz, bilgi, beceri ve iletişim deneyimindeki bütünlükle dünyanın kapılarını açıyor.
Yabancı dil derslerimizi
Oracy Yaklaşımını temel olarak planlamaktayız. Oracy sözel iletişimde konuşma ve dinleme becerilerini kullanabilme yeteneğine odaklanan bir yaklaşımdır ve bu yaklaşımın dört temel beceri alanı bulunmaktadır: Fiziksel, Dilbilimsel, Bilişsel, Sosyal ve Duygusal Beceriler. Oracy yaklaşımını uygulayarak planladığımız yabancı dil derslerimizde, öğrencilerimizin etkin birer konuşmacı ve dinleyici olmaları için, öncelikle konuşma rollerini onlara tanıtıp her bir role ayrı zamanlarda adapte olup bu rollerde konuşmalar yapmalarını ve özgün ifade güçleriyle iletşim yeterliliklerini geliştirmelerini sağlıyoruz.
Öğrencilerimizin dünya kimliğini ve yabancı dildeki yeterliliklerini
Global temalar kapsamında yaptığımız çalışmalar ile de güçlendiriyoruz. Böylece global temalar ile şekillenen iletişim deneyimi ile öğrencilerimizin yaratıcı bakış açısını ve üretkenliğini teşvik ediyoruz.
Bunu yanı sıra English and Beyond (İngilizce ve ötesi) olarak tanımladığımız etkinliklerimizde de öğrencilerimizin dünyanın gerçekliğini ve dünyaya olan sorumluluklarımızı global temalar ile içselleştirmesini sağlıyor, öğrencilerimizin düşünme, tartışma, görüş oluşturma ve tutum geliştirmelerine yönelik çok yönlü çalışmalar yapıyoruz. Öğrencilerin öğrenme kapasitelerini, bilgi ve beceri edinimlerini harekete geçirmek, farklılıklara tolerans ve saygı göstermeyi teşvik etmek, dil öğrenme stratejilerini geliştirmek, çok biçimli okur-yazarlığı desteklemek gibi alanlara odaklanarak, öğrencilerimizi temalar hakkında konuşturabilecek bu içeriklerle, yabancı dil eğitimin fazlasıyla ötesine geçen öğrenme ve iletişim deneyimine imza atıyoruz.

Eğitim programınızda yabancı dil ağırlığı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Girne Koleji olarak eğitim içeriklerimizin tamamı dil yeterliliği üzerine kurulu; bizim için dilde yetkinlik, global yetkinlik için hem belirleyici hem de temel çatıdır. Girne Kolejinin başarı hikayesinin de kaynağı aslında yabancı dil eğitimine yönelik yaptığımız yatırımlardır.
Bu kapsamda (sadece sayısal veriler yabancı dil eğitimine verdiğimiz önemi tanımlamamakta), Girne Koleji dilin etkili kullanıldığı, bütünsel ve disiplinler arası çalışmaların okur-yazarlık becerileriyle de entegre olduğu, etkili iletişimin merkez olduğu global bir ekosistemdir. Bu nedenle de her kademenin bir sonraki kademeye geçiş kriterindeki takibimiz de yabancı dil yeterliliği ekseninde planlanmaktadır.
Biliyorsunuz ki özellikle erken çocukluk dönemi dil öğrenme sürecinde de en ayrıcalıklı yaş grubu olduğundan. Anaokulunda Half Day (Yarım gün İngilizce) olarak planlanmıştır. Anaokulu yaşamının tamamında aktif yabancı dil kullanımı hakimdir. Öğrencilerimizin eğitim rutinlerinde de yabancı dil kullanımı baskın; okula girdikleri andan çıkış saatine kadar sürdürdükleri tüm etkinlikler İngilizce öğretmenlerinin eşlik edeceği şekilde kurgulandığı için, aslında sadece yarım gün değil, oyun zamanı etkinlikleri de dahil tüm gün yabancı dile maruz kalmaktadırlar. Buna ek olarak ikinci yabancı dil eğitimimiz de anaokulunda başlamaktadır. Öğrencilerimizin farklı kültür ve dillerle erken tanışmasını hedefleyerek, Almanca ve İspanyolcayı da ikinci yabancı dil olarak Anaokulu 4 yaştan itibaren müfredata dahil etmekteyiz.
İlkokul 1. Sınıfı hazırlık niteliğinde bünyemizde değerlendirdiğimiz için, bu sınıftaki öğrenciler de yine yoğun bir yabancı dil programına tabi tutulmaktadır. İlkokul ve ortaokul kademelerindeki diğer sınıflarımızda ders programımızın çoğunluğu yabancı dilden oluşmakla birlikte, öğrencilerin etkili iletişim becerileri için de Oracy yaklaşımı tüm derslerin ana yaklaşımıdır. 5. Sınıflara geldiğimizde, yine hazırlık olarak değerlendirdiğimiz bir sınıf seviyesi olduğu için Almanca veya İspanyolca derslerini de gören öğrencilerimizin ders programındaki ağırlık merkezi yabancı dil derslerinden oluşmaktadır. Benzer şekilde lise hazırlık sınıflarımızda yabancı dil derslerinin ağırlığı artmakta olup, programlarının yarısında İngilizce dersleri mevcuttur. Diğer lise sınıflarında ise öğrenciler alan seçimine yöneldikleri için yabancı dersleri programın ana omurgasıdır.
Buna ek olarak, okul yaşamının yanı sıra ölçme değerlendirmede de yabancı dil gelişimi takibi bizim için çok önemli. Tüm kademelerde öğrencilerimizin yabancı dildeki gelişimlerini rakamlarla değerlendirmek yerine, işlevsel olmasını hedefleyerek yabancı dilde etkili iletişim kurabilmeleri yönünde çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin, eğitim çerçevemizi kurguladığımız tematik programımızda, her dönemin sonunda öğrencilerimizin ürünlerini sergileyebilmeleri ve tanıtabilmeleri için Academic Showcase’ler düzenliyoruz.

Birden fazla yabancı dil eğitiminin avantaj ve zorlukları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Hem birinci hem de ikinci yabancı dil öğretimine Anaokulu kademesinde başladığımız için, en büyük avantaj olan erken yaşta güdülemeyi yanımıza alarak başarılarımızın altına imza atıyoruz. Birden fazla yabancı dil bilen bireyler farklı ortamlarda iletişim kurmakta bir adım önde olur, okul hayatında daha başarılı olur, beyinleri farklı bir ülkenin kütüphanesine açıldığı için her zaman aynı kişi olarak kalmaz, iş başvurularında özgeçmişlerini altın gibi parlatabilir, sosyal çevrelerini genişletir, kültürel farkındalık sağlar, akademik kariyerine katkı sağlarlar. Kurumlarımızda birden fazla yabancı dil eğitimi vermemiz, öğrencilerin yaratıcı bakış açılarını geliştirmekte ve farklı kültürlerin karşılaştırmalarını yapmalarına olanak sunarak bireysel farklılıklara saygı duymayı öğretmektedir. Amaçlanan güdülemenin uygulama noktasında yetersiz kalmadığı sürece, zorluk olarak değerlendirilebilecek durumlarla karşılaşılmamaktadır. Sınıflardaki öğrenci sayılarımızı da sınırlı tuttuğumuz için kalabalık sınıflardaki öğrenme güçlüğünün önüne geçmiş oluyoruz. Bu durum aynı zamanda, Türk İngilizce öğretmenlerimizin derse girdiği sınıflarda bile %95 oranında İngilizce dilinde iletişim kurulmasından dolayı, öğrencinin konuşmasına öncelik verilmesi gerekliliğini de ön planda tutarak, akıcılık kazanmaları için onlara bolca fırsat tanımaktadır.
Başarımız için anne babaların desteği de tabi ki çok önemli. Bizim şansımız zaten ailelerin Girne markasını seçmesinin nedenlerinden biri de yabancı dil eğitimini ön planda tuttuğumuz için bu bilinçle okullarımıza kayıt olmalarıdır. Bu anlamda iş birliği kültürümüzde yabancı dil önceliği olması bize hedeflerimiz için daha büyük avantajlı kapılar açıyor.

Yabancı dil öğreniminde öğretmen politikanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kadromuzda yer alan ekip arkadaşlarımızın tecrübeli, dinamik, dil öğretimindeki yöntem ve tekniklere hakim, yenilenme zihniyetine sahip, eğitimdeki gelişmeleri takip eden, üretken, takım çalışmasına uyum sağlayan ve iletişim becerilerinde güçlü bireyler olmalarına büyük önem veriyoruz. Aynı zamanda, birlikte çalıştığımız ekip arkadaşlarımızı mesleki gelişim noktasında Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi akademisyenleri tarafından güncel ihtiyaçlara yönelik eğitimlerle destekliyor, sürekli mesleki gelişimi her zaman yanımızda tutuyoruz. Bunlara ek olarak, Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezunlarını da ailemize dahil ederek, anaokulundan üniversiteye süregelen Girneli olma ayrıcalığını iş hayatında da gururla devam ettiriyoruz.

Yabancı dil öğreniminde teknolojiden nasıl yararlanıyorsunuz?
Yabancı Dil öğretimini teknoloji entegrasyonu olmadan düşünmek hata olur. Pandemi döneminden önce de yabancı dil ders kitaplarının etkileşimli tahta yazılımları ve hatta bazılarının dijital platformları mevcuttu. Online eğitim ile bu perçinlendi, platformlar kendini güncelledi ve geliştirdi. Bizler de anaokulundan itibaren tüm kademelerde öğrencilerimize hem basılı kaynaklar hem de en az 2 adet dijital platform üyeliği sunarak, harmanlanmış eğitimi güçlü kılıyoruz. Yabancı dil eğitiminde görsel-işitsel ve interaktif özellikleri olan araçlardan yararlanmak, öğrenmenin daha kolay hale gelmesini sağlamaktadır. Bu bağlamda, Web 2.0 araçlarını da aktif olarak kullanarak öğrencilerimizin sadece yazılı olmamakla birlikte, görsel ve işitsel girdiler de kaydedebileceği ve gelişimlerini ölçebilecekleri dijital ortamlarda, ürünlerini daha keyifli bir şekilde sergileme ve sunma, kendilerini teknoloji dilinde ifade etme olanağına yabancı dil eğitiminde sıkça yer veriyoruz. Hafta sonu ödevlerimiz bile sadece kâğıt üzerinde değil, çevrim içi dinleme veya izleme sonucu yapılabilecek tarzda düzenleniyor.

Yabancı dil öğreniminde müfredat sınavları dışında yararlandığınız uluslararası ölçüm sınavları var mı?
Uluslararası standartlardaki yabancı dil eğitim sistemimizin ana eksenlerinden biri de öğrencilerimizin uluslararası sınav deneyimidir. Öğrencilerimize uluslararası dil sınavları ile tanışma fırsatı vermek ve onların uluslararası kriterlerle değerlendirilmeye başlamalarını sağlamak için her yıl Cambridge Üniversitesi’nin ana dili İngilizce olmayan ülkelerde düzenlediği Cambridge Assessment English sınavlarına katılım göstermekteyiz. Öğrencilerimizi bu sınavlara 3. Sınıftan itibaren hazırlamakta ve kendi düzeylerine uygun olanlara yönlendirmekteyiz. Cambridge Assessment English sınavları, İngilizce konuşulan, dünyanın her yerindeki okullar, üniversiteler, özel ve kamu sektörü işverenleri tarafından bilinir ve tanınır. Cambridge Assessment English sınavındaki başarı, öğrencilerimize İngilizce seviyelerini gösteren uluslararası kabul görmüş bir sertifika sağlar. Bu kapsamda, öğrencilerimizi Cambridge YLE, Pearson GSE, TOEFL ve IELTS sınavlarına hazırlamaktayız. Almanca dil seviyemizin uluslararası bağımsız bir kuruluş tarafından da onaylanması için öğrencilerimiz Goethe Enstitüsü tarafından uygulanan Fit1 ve Fit2 sertifika sınavlarına yönlendirilmektedirler. Cervantes Enstitüsü’nün yürütmekte olduğu DELE Sınav uygulamaları ile, İspanyolca dil eğitiminin ölçme çalışmalarını gerçekleştirmekteyiz.
Eğitim-öğretim yılı başında, öğrencilerimize yine uluslararası düzeylerini ölçmek için hazırbulunuşluk sınavları uygulamakta ve desteklenmeye ihtiyaçları olan yönlerini raporlayarak özellikle o alanlardaki çalışmalara ağırlık vermekteyiz. Eğitim-öğretim yılı sona ererken bu sınavları bir kez daha uygulayarak, gelişimlerini ölçmekte ve kendileri ile paylaşmaktayız.

ÖĞRENCİLERE ULUSLARARASI DENEYİM İMKANI
Yabancı dil öğreniminde öğrencilerinizin yurtdışı tecrübelerine yönelik programlarınız var mı?
Öncelikle, k12 düzeyinde eğitim veren ve Girne Amerikan Okullar Grubunun üyesi olan bir kurum olarak, Kıbrıs’ta bulunan ve 10 farklı ülkeden öğrenciyi bünyesinde barındıran The International American College ile Türkiye’de bulunan Girne Koleji öğrencilerimizi tematik program, proje ve yarışmalar çerçevesinde bir araya getirerek, akranlarıyla interaktif çalışmalar yapmalarını ve yabancı dilde iletişim imkanından yararlanmalarını sağlıyoruz. Bunların yanı sıra, Girne Amerikan Üniversitesi yerleşkesinde yaz ve kış dil kampları düzenleyerek, öğrencilerimizin ebeveynleriyle veya ebeveynsiz katılımını sağlayıp, onları farklı ülkelerden öğrencilerle bir araya getiriyoruz. Akademik düzeyde değerlendirecek olursak, lise kademesindeki iş birliklerimizde, yararlanmak isteyen öğrencilerimize dünyaca kabul gören çift diploma imkanı sunuyoruz. Bu sayede liselerimizden mezun olan öğrencilerimiz, yükseköğrenimlerine İngilizce dilinde eğitim veren yurtdışındaki okullarda devam etmek istediklerinde öncelik kazanmış oluyorlar. Son olarak, Amerikan Lisansı Pathway Programı (Amerikan Derece Yolu Programı) ile, üniversite birinci sınıftaki öğrencilerimize Girne Amerikan Üniversitesi kampüsünde iki yıla kadar okuyarak online ve yüz yüze derslerle Arizona Üniversitesi kampüsüne geçiş hakkı tanıyoruz. Bu programda öğrencilerimiz, diledikleri bölümün derslerini alarak eğitimlerine başlayabilirler. Bu sürede Arizona Üniversitesi öğrencisi olur, Arizona Üniversitesi transkripti alır ve en geç 2 yılın sonunda eğitimlerini Arizona Üniversitesi kampüsünde veya başka bir akredite ABD üniversitesinde devam etme seçeneğine sahip olurlar.

girne_ydYABANCI DİL EĞİTİMİNİNDE YENİ SOLUK
GİRNE AMERİKAN DİL KURSLARI


Girne Koleji olarak Girne Amerikan Dil Kurslarının da kuruluşunu gerçekleştirdiniz. Yeni girişiminizden ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Biliyorsunuz ki biz Girne Amerikan Üniversitesi kuruluşu olan bir okuluz ve okulumuz tamamen yabancı dil yeterliliği üzerine konseptlendirilmiş bir çalışma sistematiğinden oluşmaktadır. Girne Amerikan Üniversitesi gibi güçlü bir üniversitenin, global birikim yelpazesi geniş ve köklü olan bir kurumun yabancı dil alanında yapabilirliklerinin de çok yüksek olduğunu düşünüyoruz çünkü üniversite ile organik bağımız tamamen bu yönde. Bu anlamda, k12 seviyesinde yabancı dil yeterliliğine odaklanırken, yabancı dil alanında yaptığımız AR-GE çalışmaları ve Girne Amerikan Üniversitesi’nden aldığımız destek ile yetişkinlere de ulaşmak istedik. Bu kapsamda yetişkinlere, iş dünyasına, kariyer hedeflerine odaklanmak üzere Girne Amerikan Dil Kurslarını kurduk. Akabinde k12’de yaptığımız çalışmalarda da dil kursunda küçük yaş grubuna hitap edecek çalışmalar ortaya çıktı ve daha sonrasında GirneKids ve GirneTeens programlarına da Girne Amerikan Dil Kursu’nda yer verdik.
Ayrıca, öğrencilerimizin yurtdışındaki üniversitelerden kabulü üzerine de lise seviyesinde iş birliklerimiz dünya çapında devam ediyor. Bu nedenle Akademik İngilizceye dair çalışmalarımızı da güçlendirmek istedik ve bu kapsamda Girne Amerikan Dil Kursunda Akademik İngilizce ile ilgili çalışmalara yer verdik. Girne Amerikan Dil Kursu da bizim Girne Amerikan Üniversitesi kuruluşu olmamızın avantajlarıyla aslında hem yetişkinlere hem küçük yaş gruplarına, hem de kariyerine ya da eğitim hayatına yurt dışında devam etmek isteyen kişiler için oluşturduğumuz bir yelpaze olarak hayat buldu. Biz istiyoruz ki Girne markası, yabancı dil yeterliliği dendiğinde tüm yaş gruplarının tüm İngilizce amaçlarda başvurabileceği, güvenle kendisini geliştirebileceği bir yer olsun. Heyecan duyduğumuz nokta şu ki; Girne markası, Girne Amerikan Üniversitesi markası Türkiye’de yabancı dil politikası ve yabancı dil eğitimine dair sözü, güvenilirliği ve vizyonu olan bir yapılanma olarak devam etsin. Ayrıca, biliyorsunuz ki pandemi dönemi itibariyle aslında hem online eğitim gündem oldu hem de ara ara yüz yüze eğitimler de devam etti. Girne Amerikan Dil Kursu da tıpkı kolej yapılanmasında olduğu gibi bundan sonraki süreçte blended bir yaklaşımla (harmanlanmış öğrenme) öğrencilere ve yetişkinlere ulaşıyor olacak.

“Girne Kolejinde öğrenciler birinci yabancı dil olarak İngilizce, ikinci yabancı dil olarak ise kampüslere göre değişkenlik göstermekle birlikte modern dillerden Almanca veya İspanyolca öğrenmekte; sadece bu dili öğrenmekle kalmayıp bu dili ve kültürü yakından tanıyarak ve bu dili kullanırken kendilerini ifade edebilme becerilerini geliştirerek, bu dili iletişim aracı olarak kullanıp etkinlikler, yarışmalar gibi iletişim deneyimlerini sergilemektedirler.”

 

> Girne Kolejinde Dünya Kimliğinde Yabancı Dil Eğitimi ve Etkili İletişim

Girne Koleji eğitim içeriklerinin tamamen dil yeterliliği üzerine kurulduğunu, dilde yetkinliğin global yetkinlik için hem belirleyici hem de temel çatı olduğunu belirten Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, “Girne Kolejinin başarı hikayesinin de kaynağı aslında yabancı dil eğitimine yönelik yaptığımız yatırımlardır. İngilizce başta olmak üzere eğitim çerçevemizde merkez olan yabancı dil hakimiyeti, dünya kimliğinde mezuniyeti tanımlayan global yetkinlik göstergesidir.” diye konuştu.

dilek_cambazogluGirne Koleji olarak yabancı dil eğitimi ile ilgili genel yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz?
Yabancı dil eğitimi yaklaşımımızdaki ana odağımız iletişim kalitesi; çünkü iletişim kalitesi, öğrenme kalitesinin ön koşuludur. Bu nedenle de yabancı dil eğitimi departmanımızın temel önceliği doğru bir dil kullanımı, nihai hedefteki önceliği ise öğrenilen yabancı dilin etkili iletişim becerileriyle bütünleşmesi ve dünya kimliğindeki mezuniyet hedefimizde net belirttiğimiz üzere yabancı dil yeterliliğinin iletişim kalitesini yükseltmesi; dolaylı olarak da hayat boyu öğrenen olma sürecine nitelik kazandırmaktır. Örneğin; language arts olarak nitelendirdiğimiz derslerimizde öğrencilerimiz hedef dili birbirleriyle ve öğretmenleriyle etkileşimler, "gerçek metinler" (dil öğrenimi dışındaki amaçlar için hedef dilde yazılanlar) ve dilin kullanımı yoluyla öğrenir ve uygular. Diğer bir ifadeyle; kaynak seçimlerimiz, içeriklerimiz ve metodolojimiz iletişimi ve öğrenmeyi güçlendiren bir tasarımla yönetiliyor. Ayrıca; etkili iletişim becerilerinin gelişimi adına da öğrencilerimizin hedef dili öğrenmenin yanı sıra, kişisel deneyimlerini dil öğrenme ortamlarına dahil etmesi, öğrencilerimize dil öğrenme sürecinde çağın gereklilikleriyle paralel bir deneyim bütünü sunuyor.
İletişim kalitesine odaklandığımız genel yaklaşımımızda ayrıca İngilizce dahil tüm derslerde Oracy yaklaşımını da önceliklendirdik, çünkü Oracy yaklaşımı öğrenme ve öğretme niteliğini artıran güçlü bir araçtır ve aktif öğrenme kültürünü yüksek iletişim kalitesiyle buluşturan beceriler çerçevesini tanımlamaktadır. Bu kapsamda öğrencilerimiz kendilerini sözlü iletişimde etkili ve akıcı bir şekilde ifade edebilmekte, fikirlerini güvenli, açık ve ikna edici bir sunumla aktarabilmekte, söylemek istediklerini söylemek için kelime dağarcıklarını ve düşüncelerini başkaları için anlamlı olacak şekilde yapılandırabilmektedir.

3 TEMEL KATEGORİDE YABANCI DİL
Yabancı dil öğretiminde hangi program ve uygulamaları tercih ediyorsunuz?
Yabancı dil öğretimini üç temel kategoride düzenledik; bunlar; yabancı dil ve iletişim becerileri, Oracy becerileri ve Global Temalarımız.
Yabancı dil ve iletişim becerileri çerçevesinde akademik müfredatımızı Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile birlikte, CEFR (Avrupa Ortak Dil Çerçevesi) temelli, uluslararası standartlarda hazırlamakta, iletişim deneyimi ve sosyal yeterlilik alanlarında geliştirmekteyiz. Yabancı dil iletişim deneyimini dil öğretimindeki güncel yöntemlerle tecrübe eden öğrencilerimiz, bilgi, beceri ve iletişim deneyimindeki bütünlükle dünyanın kapılarını açıyor.
Yabancı dil derslerimizi
Oracy Yaklaşımını temel olarak planlamaktayız. Oracy sözel iletişimde konuşma ve dinleme becerilerini kullanabilme yeteneğine odaklanan bir yaklaşımdır ve bu yaklaşımın dört temel beceri alanı bulunmaktadır: Fiziksel, Dilbilimsel, Bilişsel, Sosyal ve Duygusal Beceriler. Oracy yaklaşımını uygulayarak planladığımız yabancı dil derslerimizde, öğrencilerimizin etkin birer konuşmacı ve dinleyici olmaları için, öncelikle konuşma rollerini onlara tanıtıp her bir role ayrı zamanlarda adapte olup bu rollerde konuşmalar yapmalarını ve özgün ifade güçleriyle iletşim yeterliliklerini geliştirmelerini sağlıyoruz.
Öğrencilerimizin dünya kimliğini ve yabancı dildeki yeterliliklerini
Global temalar kapsamında yaptığımız çalışmalar ile de güçlendiriyoruz. Böylece global temalar ile şekillenen iletişim deneyimi ile öğrencilerimizin yaratıcı bakış açısını ve üretkenliğini teşvik ediyoruz.
Bunu yanı sıra English and Beyond (İngilizce ve ötesi) olarak tanımladığımız etkinliklerimizde de öğrencilerimizin dünyanın gerçekliğini ve dünyaya olan sorumluluklarımızı global temalar ile içselleştirmesini sağlıyor, öğrencilerimizin düşünme, tartışma, görüş oluşturma ve tutum geliştirmelerine yönelik çok yönlü çalışmalar yapıyoruz. Öğrencilerin öğrenme kapasitelerini, bilgi ve beceri edinimlerini harekete geçirmek, farklılıklara tolerans ve saygı göstermeyi teşvik etmek, dil öğrenme stratejilerini geliştirmek, çok biçimli okur-yazarlığı desteklemek gibi alanlara odaklanarak, öğrencilerimizi temalar hakkında konuşturabilecek bu içeriklerle, yabancı dil eğitimin fazlasıyla ötesine geçen öğrenme ve iletişim deneyimine imza atıyoruz.

Eğitim programınızda yabancı dil ağırlığı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Girne Koleji olarak eğitim içeriklerimizin tamamı dil yeterliliği üzerine kurulu; bizim için dilde yetkinlik, global yetkinlik için hem belirleyici hem de temel çatıdır. Girne Kolejinin başarı hikayesinin de kaynağı aslında yabancı dil eğitimine yönelik yaptığımız yatırımlardır.
Bu kapsamda (sadece sayısal veriler yabancı dil eğitimine verdiğimiz önemi tanımlamamakta), Girne Koleji dilin etkili kullanıldığı, bütünsel ve disiplinler arası çalışmaların okur-yazarlık becerileriyle de entegre olduğu, etkili iletişimin merkez olduğu global bir ekosistemdir. Bu nedenle de her kademenin bir sonraki kademeye geçiş kriterindeki takibimiz de yabancı dil yeterliliği ekseninde planlanmaktadır.
Biliyorsunuz ki özellikle erken çocukluk dönemi dil öğrenme sürecinde de en ayrıcalıklı yaş grubu olduğundan. Anaokulunda Half Day (Yarım gün İngilizce) olarak planlanmıştır. Anaokulu yaşamının tamamında aktif yabancı dil kullanımı hakimdir. Öğrencilerimizin eğitim rutinlerinde de yabancı dil kullanımı baskın; okula girdikleri andan çıkış saatine kadar sürdürdükleri tüm etkinlikler İngilizce öğretmenlerinin eşlik edeceği şekilde kurgulandığı için, aslında sadece yarım gün değil, oyun zamanı etkinlikleri de dahil tüm gün yabancı dile maruz kalmaktadırlar. Buna ek olarak ikinci yabancı dil eğitimimiz de anaokulunda başlamaktadır. Öğrencilerimizin farklı kültür ve dillerle erken tanışmasını hedefleyerek, Almanca ve İspanyolcayı da ikinci yabancı dil olarak Anaokulu 4 yaştan itibaren müfredata dahil etmekteyiz.
İlkokul 1. Sınıfı hazırlık niteliğinde bünyemizde değerlendirdiğimiz için, bu sınıftaki öğrenciler de yine yoğun bir yabancı dil programına tabi tutulmaktadır. İlkokul ve ortaokul kademelerindeki diğer sınıflarımızda ders programımızın çoğunluğu yabancı dilden oluşmakla birlikte, öğrencilerin etkili iletişim becerileri için de Oracy yaklaşımı tüm derslerin ana yaklaşımıdır. 5. Sınıflara geldiğimizde, yine hazırlık olarak değerlendirdiğimiz bir sınıf seviyesi olduğu için Almanca veya İspanyolca derslerini de gören öğrencilerimizin ders programındaki ağırlık merkezi yabancı dil derslerinden oluşmaktadır. Benzer şekilde lise hazırlık sınıflarımızda yabancı dil derslerinin ağırlığı artmakta olup, programlarının yarısında İngilizce dersleri mevcuttur. Diğer lise sınıflarında ise öğrenciler alan seçimine yöneldikleri için yabancı dersleri programın ana omurgasıdır.
Buna ek olarak, okul yaşamının yanı sıra ölçme değerlendirmede de yabancı dil gelişimi takibi bizim için çok önemli. Tüm kademelerde öğrencilerimizin yabancı dildeki gelişimlerini rakamlarla değerlendirmek yerine, işlevsel olmasını hedefleyerek yabancı dilde etkili iletişim kurabilmeleri yönünde çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin, eğitim çerçevemizi kurguladığımız tematik programımızda, her dönemin sonunda öğrencilerimizin ürünlerini sergileyebilmeleri ve tanıtabilmeleri için Academic Showcase’ler düzenliyoruz.

Birden fazla yabancı dil eğitiminin avantaj ve zorlukları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Hem birinci hem de ikinci yabancı dil öğretimine Anaokulu kademesinde başladığımız için, en büyük avantaj olan erken yaşta güdülemeyi yanımıza alarak başarılarımızın altına imza atıyoruz. Birden fazla yabancı dil bilen bireyler farklı ortamlarda iletişim kurmakta bir adım önde olur, okul hayatında daha başarılı olur, beyinleri farklı bir ülkenin kütüphanesine açıldığı için her zaman aynı kişi olarak kalmaz, iş başvurularında özgeçmişlerini altın gibi parlatabilir, sosyal çevrelerini genişletir, kültürel farkındalık sağlar, akademik kariyerine katkı sağlarlar. Kurumlarımızda birden fazla yabancı dil eğitimi vermemiz, öğrencilerin yaratıcı bakış açılarını geliştirmekte ve farklı kültürlerin karşılaştırmalarını yapmalarına olanak sunarak bireysel farklılıklara saygı duymayı öğretmektedir. Amaçlanan güdülemenin uygulama noktasında yetersiz kalmadığı sürece, zorluk olarak değerlendirilebilecek durumlarla karşılaşılmamaktadır. Sınıflardaki öğrenci sayılarımızı da sınırlı tuttuğumuz için kalabalık sınıflardaki öğrenme güçlüğünün önüne geçmiş oluyoruz. Bu durum aynı zamanda, Türk İngilizce öğretmenlerimizin derse girdiği sınıflarda bile %95 oranında İngilizce dilinde iletişim kurulmasından dolayı, öğrencinin konuşmasına öncelik verilmesi gerekliliğini de ön planda tutarak, akıcılık kazanmaları için onlara bolca fırsat tanımaktadır.
Başarımız için anne babaların desteği de tabi ki çok önemli. Bizim şansımız zaten ailelerin Girne markasını seçmesinin nedenlerinden biri de yabancı dil eğitimini ön planda tuttuğumuz için bu bilinçle okullarımıza kayıt olmalarıdır. Bu anlamda iş birliği kültürümüzde yabancı dil önceliği olması bize hedeflerimiz için daha büyük avantajlı kapılar açıyor.

Yabancı dil öğreniminde öğretmen politikanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kadromuzda yer alan ekip arkadaşlarımızın tecrübeli, dinamik, dil öğretimindeki yöntem ve tekniklere hakim, yenilenme zihniyetine sahip, eğitimdeki gelişmeleri takip eden, üretken, takım çalışmasına uyum sağlayan ve iletişim becerilerinde güçlü bireyler olmalarına büyük önem veriyoruz. Aynı zamanda, birlikte çalıştığımız ekip arkadaşlarımızı mesleki gelişim noktasında Girne Amerikan Üniversitesi Eğitim Fakültesi akademisyenleri tarafından güncel ihtiyaçlara yönelik eğitimlerle destekliyor, sürekli mesleki gelişimi her zaman yanımızda tutuyoruz. Bunlara ek olarak, Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezunlarını da ailemize dahil ederek, anaokulundan üniversiteye süregelen Girneli olma ayrıcalığını iş hayatında da gururla devam ettiriyoruz.

Yabancı dil öğreniminde teknolojiden nasıl yararlanıyorsunuz?
Yabancı Dil öğretimini teknoloji entegrasyonu olmadan düşünmek hata olur. Pandemi döneminden önce de yabancı dil ders kitaplarının etkileşimli tahta yazılımları ve hatta bazılarının dijital platformları mevcuttu. Online eğitim ile bu perçinlendi, platformlar kendini güncelledi ve geliştirdi. Bizler de anaokulundan itibaren tüm kademelerde öğrencilerimize hem basılı kaynaklar hem de en az 2 adet dijital platform üyeliği sunarak, harmanlanmış eğitimi güçlü kılıyoruz. Yabancı dil eğitiminde görsel-işitsel ve interaktif özellikleri olan araçlardan yararlanmak, öğrenmenin daha kolay hale gelmesini sağlamaktadır. Bu bağlamda, Web 2.0 araçlarını da aktif olarak kullanarak öğrencilerimizin sadece yazılı olmamakla birlikte, görsel ve işitsel girdiler de kaydedebileceği ve gelişimlerini ölçebilecekleri dijital ortamlarda, ürünlerini daha keyifli bir şekilde sergileme ve sunma, kendilerini teknoloji dilinde ifade etme olanağına yabancı dil eğitiminde sıkça yer veriyoruz. Hafta sonu ödevlerimiz bile sadece kâğıt üzerinde değil, çevrim içi dinleme veya izleme sonucu yapılabilecek tarzda düzenleniyor.

Yabancı dil öğreniminde müfredat sınavları dışında yararlandığınız uluslararası ölçüm sınavları var mı?
Uluslararası standartlardaki yabancı dil eğitim sistemimizin ana eksenlerinden biri de öğrencilerimizin uluslararası sınav deneyimidir. Öğrencilerimize uluslararası dil sınavları ile tanışma fırsatı vermek ve onların uluslararası kriterlerle değerlendirilmeye başlamalarını sağlamak için her yıl Cambridge Üniversitesi’nin ana dili İngilizce olmayan ülkelerde düzenlediği Cambridge Assessment English sınavlarına katılım göstermekteyiz. Öğrencilerimizi bu sınavlara 3. Sınıftan itibaren hazırlamakta ve kendi düzeylerine uygun olanlara yönlendirmekteyiz. Cambridge Assessment English sınavları, İngilizce konuşulan, dünyanın her yerindeki okullar, üniversiteler, özel ve kamu sektörü işverenleri tarafından bilinir ve tanınır. Cambridge Assessment English sınavındaki başarı, öğrencilerimize İngilizce seviyelerini gösteren uluslararası kabul görmüş bir sertifika sağlar. Bu kapsamda, öğrencilerimizi Cambridge YLE, Pearson GSE, TOEFL ve IELTS sınavlarına hazırlamaktayız. Almanca dil seviyemizin uluslararası bağımsız bir kuruluş tarafından da onaylanması için öğrencilerimiz Goethe Enstitüsü tarafından uygulanan Fit1 ve Fit2 sertifika sınavlarına yönlendirilmektedirler. Cervantes Enstitüsü’nün yürütmekte olduğu DELE Sınav uygulamaları ile, İspanyolca dil eğitiminin ölçme çalışmalarını gerçekleştirmekteyiz.
Eğitim-öğretim yılı başında, öğrencilerimize yine uluslararası düzeylerini ölçmek için hazırbulunuşluk sınavları uygulamakta ve desteklenmeye ihtiyaçları olan yönlerini raporlayarak özellikle o alanlardaki çalışmalara ağırlık vermekteyiz. Eğitim-öğretim yılı sona ererken bu sınavları bir kez daha uygulayarak, gelişimlerini ölçmekte ve kendileri ile paylaşmaktayız.

ÖĞRENCİLERE ULUSLARARASI DENEYİM İMKANI
Yabancı dil öğreniminde öğrencilerinizin yurtdışı tecrübelerine yönelik programlarınız var mı?
Öncelikle, k12 düzeyinde eğitim veren ve Girne Amerikan Okullar Grubunun üyesi olan bir kurum olarak, Kıbrıs’ta bulunan ve 10 farklı ülkeden öğrenciyi bünyesinde barındıran The International American College ile Türkiye’de bulunan Girne Koleji öğrencilerimizi tematik program, proje ve yarışmalar çerçevesinde bir araya getirerek, akranlarıyla interaktif çalışmalar yapmalarını ve yabancı dilde iletişim imkanından yararlanmalarını sağlıyoruz. Bunların yanı sıra, Girne Amerikan Üniversitesi yerleşkesinde yaz ve kış dil kampları düzenleyerek, öğrencilerimizin ebeveynleriyle veya ebeveynsiz katılımını sağlayıp, onları farklı ülkelerden öğrencilerle bir araya getiriyoruz. Akademik düzeyde değerlendirecek olursak, lise kademesindeki iş birliklerimizde, yararlanmak isteyen öğrencilerimize dünyaca kabul gören çift diploma imkanı sunuyoruz. Bu sayede liselerimizden mezun olan öğrencilerimiz, yükseköğrenimlerine İngilizce dilinde eğitim veren yurtdışındaki okullarda devam etmek istediklerinde öncelik kazanmış oluyorlar. Son olarak, Amerikan Lisansı Pathway Programı (Amerikan Derece Yolu Programı) ile, üniversite birinci sınıftaki öğrencilerimize Girne Amerikan Üniversitesi kampüsünde iki yıla kadar okuyarak online ve yüz yüze derslerle Arizona Üniversitesi kampüsüne geçiş hakkı tanıyoruz. Bu programda öğrencilerimiz, diledikleri bölümün derslerini alarak eğitimlerine başlayabilirler. Bu sürede Arizona Üniversitesi öğrencisi olur, Arizona Üniversitesi transkripti alır ve en geç 2 yılın sonunda eğitimlerini Arizona Üniversitesi kampüsünde veya başka bir akredite ABD üniversitesinde devam etme seçeneğine sahip olurlar.

girne_ydYABANCI DİL EĞİTİMİNİNDE YENİ SOLUK
GİRNE AMERİKAN DİL KURSLARI


Girne Koleji olarak Girne Amerikan Dil Kurslarının da kuruluşunu gerçekleştirdiniz. Yeni girişiminizden ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Biliyorsunuz ki biz Girne Amerikan Üniversitesi kuruluşu olan bir okuluz ve okulumuz tamamen yabancı dil yeterliliği üzerine konseptlendirilmiş bir çalışma sistematiğinden oluşmaktadır. Girne Amerikan Üniversitesi gibi güçlü bir üniversitenin, global birikim yelpazesi geniş ve köklü olan bir kurumun yabancı dil alanında yapabilirliklerinin de çok yüksek olduğunu düşünüyoruz çünkü üniversite ile organik bağımız tamamen bu yönde. Bu anlamda, k12 seviyesinde yabancı dil yeterliliğine odaklanırken, yabancı dil alanında yaptığımız AR-GE çalışmaları ve Girne Amerikan Üniversitesi’nden aldığımız destek ile yetişkinlere de ulaşmak istedik. Bu kapsamda yetişkinlere, iş dünyasına, kariyer hedeflerine odaklanmak üzere Girne Amerikan Dil Kurslarını kurduk. Akabinde k12’de yaptığımız çalışmalarda da dil kursunda küçük yaş grubuna hitap edecek çalışmalar ortaya çıktı ve daha sonrasında GirneKids ve GirneTeens programlarına da Girne Amerikan Dil Kursu’nda yer verdik.
Ayrıca, öğrencilerimizin yurtdışındaki üniversitelerden kabulü üzerine de lise seviyesinde iş birliklerimiz dünya çapında devam ediyor. Bu nedenle Akademik İngilizceye dair çalışmalarımızı da güçlendirmek istedik ve bu kapsamda Girne Amerikan Dil Kursunda Akademik İngilizce ile ilgili çalışmalara yer verdik. Girne Amerikan Dil Kursu da bizim Girne Amerikan Üniversitesi kuruluşu olmamızın avantajlarıyla aslında hem yetişkinlere hem küçük yaş gruplarına, hem de kariyerine ya da eğitim hayatına yurt dışında devam etmek isteyen kişiler için oluşturduğumuz bir yelpaze olarak hayat buldu. Biz istiyoruz ki Girne markası, yabancı dil yeterliliği dendiğinde tüm yaş gruplarının tüm İngilizce amaçlarda başvurabileceği, güvenle kendisini geliştirebileceği bir yer olsun. Heyecan duyduğumuz nokta şu ki; Girne markası, Girne Amerikan Üniversitesi markası Türkiye’de yabancı dil politikası ve yabancı dil eğitimine dair sözü, güvenilirliği ve vizyonu olan bir yapılanma olarak devam etsin. Ayrıca, biliyorsunuz ki pandemi dönemi itibariyle aslında hem online eğitim gündem oldu hem de ara ara yüz yüze eğitimler de devam etti. Girne Amerikan Dil Kursu da tıpkı kolej yapılanmasında olduğu gibi bundan sonraki süreçte blended bir yaklaşımla (harmanlanmış öğrenme) öğrencilere ve yetişkinlere ulaşıyor olacak.

“Girne Kolejinde öğrenciler birinci yabancı dil olarak İngilizce, ikinci yabancı dil olarak ise kampüslere göre değişkenlik göstermekle birlikte modern dillerden Almanca veya İspanyolca öğrenmekte; sadece bu dili öğrenmekle kalmayıp bu dili ve kültürü yakından tanıyarak ve bu dili kullanırken kendilerini ifade edebilme becerilerini geliştirerek, bu dili iletişim aracı olarak kullanıp etkinlikler, yarışmalar gibi iletişim deneyimlerini sergilemektedirler.”

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 24 May 2021 12:47

Gösterim: 685

Girne Koleji okul öncesi eğitim programını 4 ana tema üzerinde temellendirdiklerini belirten Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, temaların içeriğini ise Matematik, Okuryazarlık, Ana Dil, Yabancı Dil, Yaratıcı Sanatlar, Spor, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimlerinden oluştuğunu söyledi. Cambazoğlu, okulöncesi eğitimde gerçekleştirdikleri uygulamaları artı eğitim’e anlattı.

dilek_cambazoglu_33Okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?

Okul öncesinde uyguladığımız eğitim modelinin dört ana başlığı bulunmaktadır; dünya kimliği, etkili iletişim, bütünsel tasarım ve yaratıcı bakış açısı. Bu kapsamda okul yaşamında önceliklerimiz öğrencilerimizin etkileşim becerilerini kazanmış, merak duygusu gelişmiş, araştıran-sorgulayan, düşünen, riski göze alan, iletişimi güçlü öğrenmenin mutluluğunu yaşayan, keşfederek öğrenen bir profille öğrenme sürecine aktif katılımlarını sağlamaktır.

Eğitim modelimizde aktif öğrenen olarak bizimle birlikte öğrenme yolculuğuna çıkan öğrencilerimize bakış açımız da bizi hedefimize taşıyor; bizim için her bir öğrencimiz kişilik özelliklerinde, potansiyel gelişim ve zekâ alanlarında kendini yansıtmalı, özgünlüğünü korumasına ve geliştirilmesine fırsat verilmeli, çocukluk dönemi boyunca çocuk olma haklarına saygı duyularak birey kimliği güçlendirilmelidir. Bu nedenle farklılıklarını geliştiren bir öğrenme, deneyim ve gelişim içeriği hazırlamaktayız.

Eğitim modelimizin çerçevesi ve öğrenen profilimizi tanımlama şeklimiz kapsamında tematik öğrenmeyi, içerikte merkez yaparak çok yönlü gelişim sağlıyoruz. Okul Öncesi eğitim programımızda 4 ana tema üzerinden ilerliyoruz; Sağlık ve Güvenlik, Yaşam ve Toplum, İletişim ve Teknoloji, ve Bilim, Sanat ve Kültür temalarıyla öğrencilerimizin dünya kimliğine yön veriyoruz. Temaların içeriği Matematik, Okuryazarlık, Ana Dil, Yabancı Dil, Yaratıcı Sanatlar, Spor, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimlerinden oluşmaktadır.

Eğitim modelimizin beceri odağı ise oracy becerileridir; öğrencilerimiz hangi dil olursa olsun kendileriniz etkili bir şekilde sözel olarak ifade edebilsin ve aktif dinleme becerileriyle de etkileşim becerileriyle hayata dâhil olsun istiyoruz. Biz aynı zamanda iletişim becerileriyle katılım göstermesini sağlamak istiyoruz. Bunun için de tüm derslerimize Oracy becerilerini dahil ettik, öğrenme alanı ne olursa olsun Oracy yaklaşımıyla eğitim alan öğrencilerimizin geleceğin ihtiyaç duyduğu gerekliliklerle donanım kazanacağından eminiz.

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Oyun, aktif öğrenmenin hem ön koşulu hem kalbi hem de tamamlayıcısıdır. Bu kapsamda oyun öğrenmeye katılım şeklimizdir. Ders tasarımlarımızın oyun temelli olması da oyunun anaokulu yaşamındaki öncelikli yerini yansıtmaktadır. Bu nedenle öğrencilerimizle temalara dair büyük sorular oluştururken, ölçme-değerlendirme araçlarımızda, bilgi paylaşımlarımızda, birbirimize selamlama şeklimizde, her şey de güçlü bir akademik performans için oyun bulunmakta.

Örneğin, Girne Kolejinde bütün öğrenciler güne Mutluluk Dansıyla başlar, sabah yapılan iletişim çemberlerinde her zaman diyaloglarını oyun ortamında kurarlar. Sınıf içlerinde yer verdiğimiz İlham İstasyonlarının temelinde de oyunun öğrenme keyfi, güven ve etkileşimle olan bütünlüğü bulunmaktadır. Ayrıca İlgi ve Yetenek Atölyelerimiz, proje çalışmalarımız, etkinlik takvimimizde bulunan dünya çocuk oyunları ve geleneksel oyunlar, aile katılımlı organizasyonlarımız hepsi oyunun çocukluk dönemindeki gücü dikkate alınarak tasarlanmaktadır.

girne_okul_oncesiOKUL ÖNCESİNDE 2 DİL ÖĞRETİLİYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?

Erken çocukluk dönemi beynimizin en hızlı geliştiği ve yabancı dilin en etkili öğrenildiği dönem. Yani hem ev yaşamı hem okul yaşamı çocukların bu gelişimsel döneminin ayrıcalığından faydalanılarak yabancı dil yeterliliğine iyi bir temel oluşturmak için mutlaka yapılandırılmalı. Yabancı dili erken yaşta öğrenme çocuğun zihinsel işlevlerini geliştirir, bilişsel ihtiyaçlarını karşılar, dünyanın dilsel ve kültürel çeşitliliğine olan ilgiyi uyandırır, diğer ulusların dillerine ve kültürlerine saygı duymak için mükemmel fırsatlar yaratır. Bu nedenle, okul öncesi yaş grubuna yönelik yabancı dil öğretiminde uygulanan yöntemlerde Bilişsel Gelişimi, Fiziksel Gelişimi, Yaratıcı Gelişimi ve Sosyo-Duygusal Gelişimi ilke edinerek yabancı dil programımızı yürütüyoruz.
Girne Koleji olarak ana dil ve İngilizce dilindeki yeterliliğin yanı sıra ikinci yabancı dil eğitimine de anaokulunda başlıyoruz.3 yaştan itibaren yoğun bir İngilizce eğitimi, 4 Yaştan itibaren de İngilizcenin yanında ikinci yabancı dil eğitimini de programa dahil ettik. Çünkü bizim için yabancı dil hakimiyeti, bizim için global yetkinlik göstergesidir. Öğretilen değil, iletişim deneyimi güçlü bir uluslararası içerik ve güncel metodolojiyle yeterliliğin sağlandığı yabancı dil eğitimi uyguluyoruz.
Half Day English Program ile Anaokulu Kademesindeki öğrencilerimiz her günün yarısını İngilizce dersleri ile geçirmektedir. Her gün en az üç dersi İngilizce atölyelerine katılım göstererek geçiren öğrencilerimiz, ayrıca dile maruz kalma oranını maksimumda sağladığımız bir etkileşim ortamında İngilizce iletişim deneyimi yaşamaktadır. Bunun çoğunluğu Core Program’den oluşmakta olup diğer saatler GCO (Girne Connects in Oracy) ve Language Arts(Dil Sanatları) olarak dağılım göstermektedir. Anaokulumuzda tüm öğrenme alanlarına Oracy yaklaşımını entegre ederek öğrencilerimizin akademik ve sosyal başarısına etkili iletimi ve yabancı dil becerisinde de özgüveni dahil etmekteyiz.

Okul öncesi çocukların eğitiminde en çok hangi sorunlarla karşılaşılıyor? Bu sorunların çözümünde nelere dikkat edilmeli?

Okul öncesi eğitimde çocukların gelişim dönemi özelliklerine bağlı olarak bazı problemlerle karşılaşabilirken bazen ön görülemeyen problemler de ortaya çıkabilmektedir. Okula uyum, ebeveynden ayrı kalmada güçlük, yeme problemi ve tuvalet eğitimi ile ilgili sorunlar ile karşı karşıya gelmek olasıdır. Bu dönem sorunlarının nasıl çözüldüğü çocuğun ilerideki yaşamını da etkileyeceğinden titizlikle çalışmak oldukça önemledir. Problemin çözümünde konsültasyon yapılarak aile, sınıf öğretmeni, okul psikolojik danışmanı ve gerekli durumlarda diğer okul personelleri ile iş birliği yapılmalıdır. Bu kapsamda da mutlu ve güvenli bir çocukluk dönemi için Sağlıklı Gelişim Rehberliği olarak tanımladığımız bir sistemle öğretmen, aile ve çocuk açısından yaşanabilecek zorlukları hem önleyici hem çözüm odaklı bir yaklaşımla aşıyoruz.

Çocukların akademik süreçlerinde yaşanan bir diğer zorluk da okul programlarının aktif – pasif dengesi, içerik soyutluğu ve öğrenen merkezliliğin öğretmen merkezliliğe dönüşmesidir. Bu kapsamda anaokulu planlarında her zaman öğrencinin ifadesini güçlendiren ve mutlaka oyunla öğrenmenin aktif katılımı güçlendirdiği ders tasarımları yapılmalıdır. Özellikle fen ve doğa etkinlikleri ile deneyler olmalı, sanat ve denge koordinasyon etkinliklerine yer verilmeli, güçlü bir okul kültürüyle değerler çocukların zihninde anlam bulmalıdır. Eğitim materyalleri ve kaynaklarındaki hassasiyetimiz, eğitimcilerimizin deneyimi ve Girne Amerikan Üniversitesinden aldığımız eğitimlerle öğreneni aktifleştiren pedagojik çözümlemelerle anaokulu çalışmalarımızı başarıyla yürütüyoruz.

ÇOCUKLARA SÖZ HAKKI VERİLMELİ

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?

Çocukların iyi ve kaliteli bir eğitim hayatı geçirmesi tüm ebeveynlerin isteğidir. Çocuklarımız için İyi bir eğitimin temel noktası olan okul öncesi okul seçimi ile başlayan eğitim hayatı, sürecin aslında başlangıcıdır. Başarılı bir eğitim öğretim hayatı için çocuklarımızı her zaman destekliyor elimizden gelenin ebeveynler olarak en iyisini yapıyoruz.

Bugün aileler çocukları için en iyi okulu seçip tüm ekonomik gücünü de kullanarak en iyi eğitimi almasını sağlıyorlar. Ancak bunlar tek başına yeterli değildir. İyi ve başarılı bir eğitim hayatı önce ailede başlar. Ebeveynler olarak çocuklarımızın eğitim sürecinde aktif olarak rol almamız ve sadece iyi okul seçerek eğitimde başarılı olacağı düşüncesinden sıyırılıp, çocuklarımızı her ortamda destekleyen, sordukları sorulara sabırla cevap veren hayatı keşfetmesine olanak sağlayan ebeveynler olmalıyız. Okul öncesi seviyesinde çocuğu olan aileler çocuklarının yaşlarının küçük olmasından ötürü bazen söz hakkı vermemekte çocukları kendi isteklerine göre yönlendirmektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki her çocuk çok özeldir ve her çocuğun sosyal gelişimi aile içerisinde ki yaşamları ile şekillenir. Çocuklarımıza önce istekleri göz önüne alınıp seçenek sunulup, karar verme mekanizmasının küçük yaşlardan itibaren yerleşmesi sağlanmalıdır.

Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi eğitiminde öğrenci gelişimine uygun teknolojik uygulamalar, eğitici oyunlar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak teknolojik araçların, öğretmenleri veya ebeveynleri rehberliğinde bilinçli olarak kullanılması eğitimde destekleyicidir. Pandemi dolayısıyla teknoloji öğrencilerin ve eğitimin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Covit-19 salgını ile başlayan hibrit eğitim modeli dolayısıyla teknoloji eğitimimizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak yerinde, kontrollü ve doğru teknoloji kullanımı çocuklarımızın gelişim ve öğrenmelerini destekleyici araç olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.

Covid 19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Covid 19 salgını nedeni ile yüzyüze eğitime ara verildi. Bizler de okul öncesi eğitiminde de online eğitime geçiş yaptık. Hafta içi hergün 30 dk derslerle öğrencilerimizin evlerine misafir olduk. Şarkılar, deneyler, etkinlikler, sanat etkinlikleri, dil eğitimi online olarak devam etti. Rehber öğretmenlerimiz her hafta öğrencilerimiz ile online olarak buluşmaya devam ettiler. Bu süreç hem öğrencilerimiz hemde velilerimiz açısından zor bir süreç oldu. Rehber öğretmenlerimiz tarafından velilerimize online eğitim de yol haritası hazırlandı ve ihtiyaç duydukları her an desteklerimizi sağladık. İletişim üzerine kurduğumuz zor günlerde karşışıklı anlayış ve güçlü iletişim bağlarımızla online eğitimi hem eğlenceli hemde eğitici bir süreç olarak yaşadık.

Rehber öğretmenlerimiz ve alanında uzman kişiler tarafından güncel yaşanan sorunlara ışık tutabilmek adına düzenli periyotlarla veli seminerleri, öğretmen ve yönetici akademileri eğitimleri düzenledik.

Haftalık olarak velilerimize gönderdiğimiz bültenlerimizle öğrencilerimizin kazanımlarını pekiştirmeye devam ettik. Sürekli takip ve kaliteli iletişim ile online süreçte ki başarımızı kanıtladık.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINI SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Okul öncesi eğitim, çocuğun tüm eğitim hayatı boyunca gelecek hayatını en çok etkileyeceği ve yönlendireceği eğitim dönemidir. Eğitimle, okulla, öğretmenle ve kavramlarla ilk karşılaştığı yer okul öncesi eğitim kurumudur. Annelerin çalışma hayatında aktif yer almasından dolayı artık çocuklar okul öncesi eğitim kurumuyla eskiye göre daha erken tanışıyor.

Bu anlamda okul seçiminde oldukça dikkatli olmalıyız. Okul seçerken aşağıdaki maddelerde belirtilen başlıklar mutlaka detaylıca araştırılmalıdır.

* Okulun uyguladığı anaokulu eğitim programı
* Okulun yabancı dil eğitim politikası
* Okulun rehberlik politikası
* Okulun sahip olduğu öğretmenlerin deneyimi ve alan uzmanı olup olmadığı
* Okulun temizlik ve hijyen bakımından yeterli olup olmadığı
* Okulun bulunduğu çevrenin güvenilirliği
* Okulun sağladığı fiziki imkanların çocukların, küçük kas-büyük kas, zihinsel, bilişsel ve sosyal gelişimine ait çalışmalara uygun olup olmadığı
* Okulun anne babaların eğitime destek verip vermediği
* Uzaktan eğitim ile ilgili çalışmalar için kullandığı digital platformlarının olup olmaması ve bunların ihtiyacı karşılayabilir nitelikte olup olmaması
* Okulun veli iletişimi için profesyonel destek aldığı platformların olup olmaması
* Okulun yemek, servis ve sağlık hizmetleri noktasında aldığı destek hizmetlerin kimler tarafından ve hangi profesyonellikte sağlandığı

> Girne Koleji okul öncesi eğitimde Oracy ile fark oluşturuyor

Girne Koleji okul öncesi eğitim programını 4 ana tema üzerinde temellendirdiklerini belirten Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, temaların içeriğini ise Matematik, Okuryazarlık, Ana Dil, Yabancı Dil, Yaratıcı Sanatlar, Spor, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimlerinden oluştuğunu söyledi. Cambazoğlu, okulöncesi eğitimde gerçekleştirdikleri uygulamaları artı eğitim’e anlattı.

dilek_cambazoglu_33Okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?

Okul öncesinde uyguladığımız eğitim modelinin dört ana başlığı bulunmaktadır; dünya kimliği, etkili iletişim, bütünsel tasarım ve yaratıcı bakış açısı. Bu kapsamda okul yaşamında önceliklerimiz öğrencilerimizin etkileşim becerilerini kazanmış, merak duygusu gelişmiş, araştıran-sorgulayan, düşünen, riski göze alan, iletişimi güçlü öğrenmenin mutluluğunu yaşayan, keşfederek öğrenen bir profille öğrenme sürecine aktif katılımlarını sağlamaktır.

Eğitim modelimizde aktif öğrenen olarak bizimle birlikte öğrenme yolculuğuna çıkan öğrencilerimize bakış açımız da bizi hedefimize taşıyor; bizim için her bir öğrencimiz kişilik özelliklerinde, potansiyel gelişim ve zekâ alanlarında kendini yansıtmalı, özgünlüğünü korumasına ve geliştirilmesine fırsat verilmeli, çocukluk dönemi boyunca çocuk olma haklarına saygı duyularak birey kimliği güçlendirilmelidir. Bu nedenle farklılıklarını geliştiren bir öğrenme, deneyim ve gelişim içeriği hazırlamaktayız.

Eğitim modelimizin çerçevesi ve öğrenen profilimizi tanımlama şeklimiz kapsamında tematik öğrenmeyi, içerikte merkez yaparak çok yönlü gelişim sağlıyoruz. Okul Öncesi eğitim programımızda 4 ana tema üzerinden ilerliyoruz; Sağlık ve Güvenlik, Yaşam ve Toplum, İletişim ve Teknoloji, ve Bilim, Sanat ve Kültür temalarıyla öğrencilerimizin dünya kimliğine yön veriyoruz. Temaların içeriği Matematik, Okuryazarlık, Ana Dil, Yabancı Dil, Yaratıcı Sanatlar, Spor, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimlerinden oluşmaktadır.

Eğitim modelimizin beceri odağı ise oracy becerileridir; öğrencilerimiz hangi dil olursa olsun kendileriniz etkili bir şekilde sözel olarak ifade edebilsin ve aktif dinleme becerileriyle de etkileşim becerileriyle hayata dâhil olsun istiyoruz. Biz aynı zamanda iletişim becerileriyle katılım göstermesini sağlamak istiyoruz. Bunun için de tüm derslerimize Oracy becerilerini dahil ettik, öğrenme alanı ne olursa olsun Oracy yaklaşımıyla eğitim alan öğrencilerimizin geleceğin ihtiyaç duyduğu gerekliliklerle donanım kazanacağından eminiz.

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Oyun, aktif öğrenmenin hem ön koşulu hem kalbi hem de tamamlayıcısıdır. Bu kapsamda oyun öğrenmeye katılım şeklimizdir. Ders tasarımlarımızın oyun temelli olması da oyunun anaokulu yaşamındaki öncelikli yerini yansıtmaktadır. Bu nedenle öğrencilerimizle temalara dair büyük sorular oluştururken, ölçme-değerlendirme araçlarımızda, bilgi paylaşımlarımızda, birbirimize selamlama şeklimizde, her şey de güçlü bir akademik performans için oyun bulunmakta.

Örneğin, Girne Kolejinde bütün öğrenciler güne Mutluluk Dansıyla başlar, sabah yapılan iletişim çemberlerinde her zaman diyaloglarını oyun ortamında kurarlar. Sınıf içlerinde yer verdiğimiz İlham İstasyonlarının temelinde de oyunun öğrenme keyfi, güven ve etkileşimle olan bütünlüğü bulunmaktadır. Ayrıca İlgi ve Yetenek Atölyelerimiz, proje çalışmalarımız, etkinlik takvimimizde bulunan dünya çocuk oyunları ve geleneksel oyunlar, aile katılımlı organizasyonlarımız hepsi oyunun çocukluk dönemindeki gücü dikkate alınarak tasarlanmaktadır.

girne_okul_oncesiOKUL ÖNCESİNDE 2 DİL ÖĞRETİLİYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?

Erken çocukluk dönemi beynimizin en hızlı geliştiği ve yabancı dilin en etkili öğrenildiği dönem. Yani hem ev yaşamı hem okul yaşamı çocukların bu gelişimsel döneminin ayrıcalığından faydalanılarak yabancı dil yeterliliğine iyi bir temel oluşturmak için mutlaka yapılandırılmalı. Yabancı dili erken yaşta öğrenme çocuğun zihinsel işlevlerini geliştirir, bilişsel ihtiyaçlarını karşılar, dünyanın dilsel ve kültürel çeşitliliğine olan ilgiyi uyandırır, diğer ulusların dillerine ve kültürlerine saygı duymak için mükemmel fırsatlar yaratır. Bu nedenle, okul öncesi yaş grubuna yönelik yabancı dil öğretiminde uygulanan yöntemlerde Bilişsel Gelişimi, Fiziksel Gelişimi, Yaratıcı Gelişimi ve Sosyo-Duygusal Gelişimi ilke edinerek yabancı dil programımızı yürütüyoruz.
Girne Koleji olarak ana dil ve İngilizce dilindeki yeterliliğin yanı sıra ikinci yabancı dil eğitimine de anaokulunda başlıyoruz.3 yaştan itibaren yoğun bir İngilizce eğitimi, 4 Yaştan itibaren de İngilizcenin yanında ikinci yabancı dil eğitimini de programa dahil ettik. Çünkü bizim için yabancı dil hakimiyeti, bizim için global yetkinlik göstergesidir. Öğretilen değil, iletişim deneyimi güçlü bir uluslararası içerik ve güncel metodolojiyle yeterliliğin sağlandığı yabancı dil eğitimi uyguluyoruz.
Half Day English Program ile Anaokulu Kademesindeki öğrencilerimiz her günün yarısını İngilizce dersleri ile geçirmektedir. Her gün en az üç dersi İngilizce atölyelerine katılım göstererek geçiren öğrencilerimiz, ayrıca dile maruz kalma oranını maksimumda sağladığımız bir etkileşim ortamında İngilizce iletişim deneyimi yaşamaktadır. Bunun çoğunluğu Core Program’den oluşmakta olup diğer saatler GCO (Girne Connects in Oracy) ve Language Arts(Dil Sanatları) olarak dağılım göstermektedir. Anaokulumuzda tüm öğrenme alanlarına Oracy yaklaşımını entegre ederek öğrencilerimizin akademik ve sosyal başarısına etkili iletimi ve yabancı dil becerisinde de özgüveni dahil etmekteyiz.

Okul öncesi çocukların eğitiminde en çok hangi sorunlarla karşılaşılıyor? Bu sorunların çözümünde nelere dikkat edilmeli?

Okul öncesi eğitimde çocukların gelişim dönemi özelliklerine bağlı olarak bazı problemlerle karşılaşabilirken bazen ön görülemeyen problemler de ortaya çıkabilmektedir. Okula uyum, ebeveynden ayrı kalmada güçlük, yeme problemi ve tuvalet eğitimi ile ilgili sorunlar ile karşı karşıya gelmek olasıdır. Bu dönem sorunlarının nasıl çözüldüğü çocuğun ilerideki yaşamını da etkileyeceğinden titizlikle çalışmak oldukça önemledir. Problemin çözümünde konsültasyon yapılarak aile, sınıf öğretmeni, okul psikolojik danışmanı ve gerekli durumlarda diğer okul personelleri ile iş birliği yapılmalıdır. Bu kapsamda da mutlu ve güvenli bir çocukluk dönemi için Sağlıklı Gelişim Rehberliği olarak tanımladığımız bir sistemle öğretmen, aile ve çocuk açısından yaşanabilecek zorlukları hem önleyici hem çözüm odaklı bir yaklaşımla aşıyoruz.

Çocukların akademik süreçlerinde yaşanan bir diğer zorluk da okul programlarının aktif – pasif dengesi, içerik soyutluğu ve öğrenen merkezliliğin öğretmen merkezliliğe dönüşmesidir. Bu kapsamda anaokulu planlarında her zaman öğrencinin ifadesini güçlendiren ve mutlaka oyunla öğrenmenin aktif katılımı güçlendirdiği ders tasarımları yapılmalıdır. Özellikle fen ve doğa etkinlikleri ile deneyler olmalı, sanat ve denge koordinasyon etkinliklerine yer verilmeli, güçlü bir okul kültürüyle değerler çocukların zihninde anlam bulmalıdır. Eğitim materyalleri ve kaynaklarındaki hassasiyetimiz, eğitimcilerimizin deneyimi ve Girne Amerikan Üniversitesinden aldığımız eğitimlerle öğreneni aktifleştiren pedagojik çözümlemelerle anaokulu çalışmalarımızı başarıyla yürütüyoruz.

ÇOCUKLARA SÖZ HAKKI VERİLMELİ

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?

Çocukların iyi ve kaliteli bir eğitim hayatı geçirmesi tüm ebeveynlerin isteğidir. Çocuklarımız için İyi bir eğitimin temel noktası olan okul öncesi okul seçimi ile başlayan eğitim hayatı, sürecin aslında başlangıcıdır. Başarılı bir eğitim öğretim hayatı için çocuklarımızı her zaman destekliyor elimizden gelenin ebeveynler olarak en iyisini yapıyoruz.

Bugün aileler çocukları için en iyi okulu seçip tüm ekonomik gücünü de kullanarak en iyi eğitimi almasını sağlıyorlar. Ancak bunlar tek başına yeterli değildir. İyi ve başarılı bir eğitim hayatı önce ailede başlar. Ebeveynler olarak çocuklarımızın eğitim sürecinde aktif olarak rol almamız ve sadece iyi okul seçerek eğitimde başarılı olacağı düşüncesinden sıyırılıp, çocuklarımızı her ortamda destekleyen, sordukları sorulara sabırla cevap veren hayatı keşfetmesine olanak sağlayan ebeveynler olmalıyız. Okul öncesi seviyesinde çocuğu olan aileler çocuklarının yaşlarının küçük olmasından ötürü bazen söz hakkı vermemekte çocukları kendi isteklerine göre yönlendirmektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki her çocuk çok özeldir ve her çocuğun sosyal gelişimi aile içerisinde ki yaşamları ile şekillenir. Çocuklarımıza önce istekleri göz önüne alınıp seçenek sunulup, karar verme mekanizmasının küçük yaşlardan itibaren yerleşmesi sağlanmalıdır.

Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi eğitiminde öğrenci gelişimine uygun teknolojik uygulamalar, eğitici oyunlar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak teknolojik araçların, öğretmenleri veya ebeveynleri rehberliğinde bilinçli olarak kullanılması eğitimde destekleyicidir. Pandemi dolayısıyla teknoloji öğrencilerin ve eğitimin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Covit-19 salgını ile başlayan hibrit eğitim modeli dolayısıyla teknoloji eğitimimizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak yerinde, kontrollü ve doğru teknoloji kullanımı çocuklarımızın gelişim ve öğrenmelerini destekleyici araç olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.

Covid 19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Covid 19 salgını nedeni ile yüzyüze eğitime ara verildi. Bizler de okul öncesi eğitiminde de online eğitime geçiş yaptık. Hafta içi hergün 30 dk derslerle öğrencilerimizin evlerine misafir olduk. Şarkılar, deneyler, etkinlikler, sanat etkinlikleri, dil eğitimi online olarak devam etti. Rehber öğretmenlerimiz her hafta öğrencilerimiz ile online olarak buluşmaya devam ettiler. Bu süreç hem öğrencilerimiz hemde velilerimiz açısından zor bir süreç oldu. Rehber öğretmenlerimiz tarafından velilerimize online eğitim de yol haritası hazırlandı ve ihtiyaç duydukları her an desteklerimizi sağladık. İletişim üzerine kurduğumuz zor günlerde karşışıklı anlayış ve güçlü iletişim bağlarımızla online eğitimi hem eğlenceli hemde eğitici bir süreç olarak yaşadık.

Rehber öğretmenlerimiz ve alanında uzman kişiler tarafından güncel yaşanan sorunlara ışık tutabilmek adına düzenli periyotlarla veli seminerleri, öğretmen ve yönetici akademileri eğitimleri düzenledik.

Haftalık olarak velilerimize gönderdiğimiz bültenlerimizle öğrencilerimizin kazanımlarını pekiştirmeye devam ettik. Sürekli takip ve kaliteli iletişim ile online süreçte ki başarımızı kanıtladık.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINI SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Okul öncesi eğitim, çocuğun tüm eğitim hayatı boyunca gelecek hayatını en çok etkileyeceği ve yönlendireceği eğitim dönemidir. Eğitimle, okulla, öğretmenle ve kavramlarla ilk karşılaştığı yer okul öncesi eğitim kurumudur. Annelerin çalışma hayatında aktif yer almasından dolayı artık çocuklar okul öncesi eğitim kurumuyla eskiye göre daha erken tanışıyor.

Bu anlamda okul seçiminde oldukça dikkatli olmalıyız. Okul seçerken aşağıdaki maddelerde belirtilen başlıklar mutlaka detaylıca araştırılmalıdır.

* Okulun uyguladığı anaokulu eğitim programı
* Okulun yabancı dil eğitim politikası
* Okulun rehberlik politikası
* Okulun sahip olduğu öğretmenlerin deneyimi ve alan uzmanı olup olmadığı
* Okulun temizlik ve hijyen bakımından yeterli olup olmadığı
* Okulun bulunduğu çevrenin güvenilirliği
* Okulun sağladığı fiziki imkanların çocukların, küçük kas-büyük kas, zihinsel, bilişsel ve sosyal gelişimine ait çalışmalara uygun olup olmadığı
* Okulun anne babaların eğitime destek verip vermediği
* Uzaktan eğitim ile ilgili çalışmalar için kullandığı digital platformlarının olup olmaması ve bunların ihtiyacı karşılayabilir nitelikte olup olmaması
* Okulun veli iletişimi için profesyonel destek aldığı platformların olup olmaması
* Okulun yemek, servis ve sağlık hizmetleri noktasında aldığı destek hizmetlerin kimler tarafından ve hangi profesyonellikte sağlandığı

Son Güncelleme: Pazartesi, 26 Nisan 2021 14:38

Gösterim: 1065

Okulöncesi programının çocuğun gelişimini bütünleşmiş bir yaklaşımla ele alacak şekilde tasarlandığını belirten Vatan Anaokulları Koordinatörü / Ataköy Vatan Anaokulu Müdürü Özlem Azargün, “Okullarımızda uygulanan okul öncesi eğitim programımızı “Amerika ve Avrupa’nın seçkin anaokulu ve okul öncesi kurumlarında uygulanmakta olan okul öncesi anaokulu eğitim programları” oluşturulmaktadır.” diye konuştu.

ozlem_azargun_vatanOkul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?

Vatan Anaokulları sınıflarımızda çocuklarımızın tüm gelişimsel alanlarını destekleyen (bedensel, bilişsel, sosyal ve duygusal, özbakım) proje ve oyun temelli, mizaç özelliklerine uygun karma bir eğitim programı uygulanmaktadır (High/Scope, Montessori, Reggio Emillia, Waldorf ). Bu programları destekleyici GEMS ve Math Their Way eğitim programlarına da okul öncesi eğitim programımızın içeriğinde fazlaca yer verilmektedir. Okulöncesi programımız, çocuğun gelişimini bütünleşmiş bir yaklaşımla ele alacak şekilde tasarlanmıştır.
Anaokullarımızda etkin öğrenme yöntemlerini temel alarak 21. yy becerileri gelişimini hedefleyen nitelikli bir eğitim programı sunmaktayız. “Atatürk İlkeleri” ışığında, akademik standartlara sahip, alanlarında uzmanlaşmış, nitelikli eğitim kadromuzun rehberliğinde çocuklarımızda; yaşlarını, ihtiyaçlarını ve bireysel farklılıklarını dikkate alarak uyguladığımız eğitim sistemi ve 'Yaparak-Yaşayarak Öğrenme' eğitim modeliyle çocuklarımızın; yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor, seçim yapma, karar verme, sorumluluk alma, deneme-uygulama, işbirliği geliştirme ve yaşıtlarıyla ilişki kurma olanaklarını sağlamayı amaçlıyoruz. Öğrenme ortamlarımızda öğretmen/çocuk oranının ideal sayılarda olması, çocukların öğretmenleri ile etkin etkileşimler içinde olarak insiyatiflerinin desteklenmelerine fırsat vermektedir. Bu yolla, çocuklar yaşadıkları olumlu etkileşimleri sonunda geleceğe güvenle bakan, amaçlarını belirleyen, karar veren ve problem çözen bağımsız bireyler olabileceklerdir. Okullarımızda uygulanan okul öncesi eğitim programımızı “Amerika ve Avrupa’nın seçkin anaokulu ve okul öncesi kurumlarında uygulanmakta olan okul öncesi anaokulu eğitim programları” oluşturulmaktadır.

OYUN ÇOCUĞUN KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME DİLİDİR

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Oyun; çocuğun fikir ve karakterini güçlendiren, ona neşe ve haz veren, gelişiminde önemli rol oynayan içgüdüsel hareketlerdir. Oyun; gönüllü ve özgürce yapılan, mutluluk kaynağı olan, çocuğun tüm gelişimini uyaran, yetenekleri kadar duyuları ve duyguları geliştiren etkinliklerin tümüdür. Çocukların oyunlarını ciddiye almalıyız, oyunlarına değer vermeliyiz. Çocukların en önemli işi “oyundur”. Onların oyununu anlamak, çocuğa ve çocukluğa değer vermekle eş değerdir. Çocuklarımızı tanımak ve anlamak için onları oyunlarında gözlemlemeliyiz. Çocukların oyunlarının bir öyküsü vardır ve çocuklar oyunlarında olduğu gibilerdir. Çocuklar için oyun oynama, henüz sosyalleşme sürecini tamamlamadan, çok öncesinde içgüdüsel olarak eğilim gösterdikleri ve öğrenmenin başladığı bir durumdur. Değişen, gelişen sadece oynanan oyun tipleri, oyunların içerikleri ve oynanan oyun materyalleri olur. Çocukların bireysel farklılıkları onların oyun tercihlerinde belirleyici ve ayırt edicidir. Ancak, oyuna olan ilgi ve oyun oynama eğilimi evrenseldir. Bu nedenle, çocukların oyuna olan bu doğal ve evrensel ilgisini, onları tanımak, onlarla daha etkili bir iletişim ortamı sunabilmek için kullanmak gerekir. Oyun çocuğun kendini gerçekleştirme dilidir. Çocuk oynarken birçok yeni kavramı öğrenir ve bunları sınar.

Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?

Vatan Okullarında öğrencilerimiz yabancı dil eğitimlerine okulöncesi seviyesinde başlıyor, yabancı dili de etkin öğrenme yöntemleri ve oyunlarla doğal ortamda ediniyorlar. 3 yaş gruplarımızda haftada 10 ders saati, 4 – 5 yaş gruplarımızda yarım gün Türkçe yarım gün yabancı dil eğitimi programı uyguluyoruz. Öğrenmenin bebeklikten itibaren başladığı ve çocukluk döneminde de devam ettiği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, başarılı bir öğrenme süreci için yabancı bir dilin mümkün olduğu kadar erken verilmesi gerekmektedir. Dil edinme ve öğrenmede en merkezî ve önemli rol beyne verilmiştir. Beynin sol yarımküresinde dil edinmeyle ilgili bir bölge vardır. Bu bölge doğuştan itibaren çok aktiftir. Bu aktiflik, derecesi giderek azalarak ergenliğin başlangıcı olan 10–14 yaşlarına kadar devam eder. Sağ ve sol beyin yarımkürelerinin gelişmesinin ergenlik döneminde sona ermesiyle, dil edinme artık zorlaşır. Yapılan araştırmalar, yabancı dilin küçük yaşta ana dili ile birlikte kazandırılmasının en uygun yol olduğunu göstermektedir.

Okul öncesi çocukların eğitiminde en çok hangi sorunlarla karşılaşılıyor? Bu sorunların çözümünde nelere dikkat edilmeli?

Okul öncesi yıllarda edinilen davranışlar ileriki hayatta değiştirilmesi zor olabilen kişilik özelliklerine dönüşmektedir. Bu nedenle de okul öncesi dönemde çocuğa verilen eğitimin nitelikli olması gerekmektedir. Bununla birlikte okul öncesi yıllarda verilen eğitimin niteliği temel eğitime zemin oluşturması açısında da önemlidir. Bütün bunların yanı sıra toplumun her kesiminden gelen çocuklar için daha iyi bir gelişim ortamı sağlanması, farklı sosyoekonomik düzeyden gelen çocuklar arasındaki eğitim farklılıklarının en aza indirgenmesi açısından da okul öncesi dönem büyük önem taşımaktadır.

Okul öncesi eğitime verilen önemin, ülkemizde giderek yaygınlaşması ile okul öncesi eğitim kurumların fiziksel yapıları, sahip oldukları olanaklar, öğrenci sayıları, öğretmen niteliği, okul öncesi eğitim programı, bu kurumlarda öğrencilere kazandırılmak istenen bilgi ve beceriler, veliler ve onların davranışlarının uygulamalara yansımaları, toplumun okul öncesi eğitime bakışı gibi noktalar dikkat çekmeye başlamıştır.

Değişik araştırmalarda ortaya konulan bulgular, Türkiye’de okul öncesi eğitim alanında hem nitelik, hem de niceliksel birtakım sorunların var olduğunu göstermektedir. İlgili araştırmalarda vurgulanan sorunlar ise şöyle özetlenebilir: 4-6 yaş grubuna ağırlık verilen eğitim modeli, eğitime erişimde hedef kitleye ulaşılamaması, bölgesel farklılıkların olması, eğitim kurumlarında standartların eksik oluşu ve denetim yetersizliği, velilerin okul ile, okulun veliler ile kurduğu işbirliği ve iletişimin yeterliliği, mevcut eğitim programının, ülkenin farklı yerlerinde ve farklı koşullardaki çocukların ihtiyaçlarına tam olarak cevap verememesi ve nitelikli öğretmen yetiştirmedeki yetersizlikler olarak sıralanabilir.

Okul öncesi eğitimde okul öncesi eğitim programları, eğitim politikaları, veliler, maddî konular, yönetim, denetim ve rehberlik, okul personeli, mevzuat, öğrenciler ve fiziksel koşullardan kaynaklanan değişik sorunlarla karşılaşıldığı ve okul öncesi eğitimde niteliğin sağlanabilmesinde bu sorunların çözümü okulöncesi eğitime önemli katkılar sağlayacaktır.

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?

Çocuklarımızın iyi ve başarılı birer okul hayatı geçirmesi, hepimizin en büyük dileğidir, ancak, bunun için iyi bir okul seçmek veya ekonomik koşullarımızı zorlamaktan başka neler yapıyoruz? Daha doğrusu çocuklarımızı okullarında başarılı olmaları için yeteri kadar destekleyebiliyormuyuz?

Yetişkinlerin, çocukların içinde bulundukları gelişim sürecine, korkutmadan ve hatalı yaklaşımlarda bulunmadan destek vermeleri gerekiyor. Ve öğrenmeleri için de mutlaka zaman ayırmaları önem taşıyor. Çocuğun ihtiyaçlarının, yeteneklerinin, özelliklerinin keşfedilmesi ve bunlara destek verecek ortamların oluşturulması gerekiyor. Bunları sağlarken ve sağladıktan sonra da çocuklarımıza yaklaşımımızın; sorgulayan, kıyaslayan, eleştiren değil, ilgilenen ve destekleyen yönde olması çocuklarımızın çok yönlü gelişimine her zaman pozitif katkı sağlıyor. Çocuğumuzu yetiştirirken anne baba olarak çocuğumuza, tüm aile bireylerimize ve çevremize karşı tutarlı, kararlı, dürüst davranmak, çocuğumuza her koşulda, her zaman onu sevdiğimizi söylemek ve yanında olduğumuzun güvenini vermek büyük önem taşımaktadır. Nasıl bir çocuk, nasıl bir insan yetiştirmek istiyorsak, biz de aynen bu şekilde çocuklarımıza rol model olmalıyız.

TEKNOLOJİ ÖĞRENMEYİ DESTEKLEMELİ
Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi dönemde gelişime uygun teknolojik uygulamalar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak şekilde teknolojik araçların bilinçli olarak kullanılmasıdır.
Günümüzde teknoloji çocuğun vazgeçilmez bir parçası olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Çocuklar çevrelerinde televizyon, akıllı telefon, dijital kamera, tablet, bilgisayar gibi pek çok teknolojik araçla karşılaşmakta ve kolayca bunları kullanmayı öğrenmektedirler. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Bu nedenle çocukların teknolojik araçların kullanımını engellemektense kontrollü bir şekilde bu araçları gelişim ve öğrenmelerini destekleyici olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.
Okul öncesi eğitiminde kullanılan geleneksel diğer materyallerde olduğu gibi teknoloji çocukların oyunlarını zenginleştirmek, oynarken bilgi ve beceri kazanmak, keşfederek öğrenmek ve problem çözmek amacıyla kullanılmalıdır. Teknolojinin amacı geleneksel okul öncesi eğitimi materyallerinin yerini almak değil, geleneksel materyalleri desteklemek ve çocuklara zengin ve farklı öğrenme deneyimleri kazandırmak olmalıdır. Teknoloji çocukların öğrenmelerini ve gelişmelerini desteklemek için sadece bir araç olarak kullanılmalıdır. Aynı zamanda, okulda teknolojiyi kullanırken, çocuğun ekran karşısında geçirdiği zamanın yanı sıra bu zamanın niteliği de dikkat edilmesi gereken bir husustur. Özelikle televizyon veya video gibi çocuğun izlemenin dışında aktif katılımını gerektirmeyen yani interaktif olmayan medya kullanımı okul öncesi eğitimde önerilmemektedir.

Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Covid -19 salgını nedeni ile pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yüz yüze eğitime ara verildi. Çocuklarımızın evde oldukları bu süreçte ebeveynleri ile birlikte keyifli vakit geçirmelerine ve devam eden gelişim / kazanımlarına yönelik biraz da olsa katkı sağlamak amacıyla uzaktan eğitim programımız ile her gün çocuklarımızın evlerine misafir olduk.

Okulöncesi öğrencilerimizin uzaktan eğitim programını kurgularken gelişimleri için çok önemli olan rutinlerinin devamlılığını sağlamaya özen gösterdik ve uzaktan eğitim programımızda da okulumuzda olduğu gibi okulöncesi öğrencilerimiz için en uygun ortamı yaratmayı amaçladık. Gelişim seviyelerine uygun, haftalık temalar çerçevesinde ve hedeflenen kazanımlar doğrultusunda bir eğitim programı hazırladık. Öğretmenlerimizin kendi ses kayıtları ile hazırladıkları masal dinletilerini her gün velilerimiz aracılığı ile çocuklarımıza ulaştırdık. Veli ve öğrencilerimizle gerçekleştirdiğimiz sesli / görüntülü telefon görüşmelerimiz ile süreci olabildiğince keyifli ve canlı tuttuk.

Gerçekleştirdiğimiz online eğitim ile her gün yaş gruplarına paralel süre ve ders sayılarıyla “takvim hava durumu, güne merhaba, şiir, şarkı, tekerleme, parmak oyunları, sanat, matematik, dikkat ve akıl oyunlar, İngilizce ve bilim aktiviteleri” v.b. etkinliklerimiz ile uzaktan eğitim programımızı gerçekleştirdik. Çocuklarımızın merak ettikleri konular ya da temalarımız ile ilgili sorduğumuz sorularla “fırsat eğitimi, beyin fırtınası ve scamper” çalışmaları yaptık. 4 – 5 yaş grubumuzda her gün 2 öğrencimiz ile “göster anlat ve sayma zamanı” etkinliklerimizi yine canlı yayında gerçekleştirdik. Yapacağımız bu çalışmalar ile ilgili öğretmenlerimizin hazırlamış olduğu haftalık etkinlik takvimleri ve video çekimleri ile velilerimizi öncesinden bilgilendirdik

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Anne ve babalarımız öncelikle kendilerine şu soruları sormalıdırlar; “Çocuğum okula hazır mı?”, “Anne-baba olarak biz çocuğumuzu okula göndermeye hazır mıyız?” . Çocuğumuz için anaokulu araştırırken, okulların temel aldığı yaklaşımları gözden geçirmeliyiz. Bu yaklaşımların her biri farklı gelişim alanlarına odaklanır, farklı değerlere öncelik verirler ve bu amaçla bazı davranışları geliştirmeyi hedeflerler. Anaokulu seçimi hemen hemen her anne babanın, çocukları yaklaşık olarak 3 yaşına geldiğinde karar verilmesi gereken zor bir süreçtir. Çocuğunuzu belki de ilk defa bir kuruma teslim edecek olmanın verdiği hassasiyet ve tedirginlikle bu süreç daha da zor bir hale gelebilir. Hangi anaokulları iyi? Kurumlarla görüşürken neleri sormalıyım? Dikkat etmem ve gözlemlemem gereken yönler nelerdir? Okul öncesi eğitiminde anaokulu seçerken önemli olan; öncelikle çocuğunuzun mutlu olacağı, eğlenerek, oynayarak vakit geçireceği, öğreneceği, arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp, etkinlikler yapacağı, sağlıklı ve dengeli besleneceği, sosyal kuralları öğrenip, sizin de gözünüz arkada kalmadan güvenerek bırakabileceğiniz, çocuğun zihinsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sizin beklentilerinize de karşılık verebilecek bir kurum olmasıdır.

 

> Vatan’da okul öncesi eğitim dünya standartlarında veriliyor

Okulöncesi programının çocuğun gelişimini bütünleşmiş bir yaklaşımla ele alacak şekilde tasarlandığını belirten Vatan Anaokulları Koordinatörü / Ataköy Vatan Anaokulu Müdürü Özlem Azargün, “Okullarımızda uygulanan okul öncesi eğitim programımızı “Amerika ve Avrupa’nın seçkin anaokulu ve okul öncesi kurumlarında uygulanmakta olan okul öncesi anaokulu eğitim programları” oluşturulmaktadır.” diye konuştu.

ozlem_azargun_vatanOkul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?

Vatan Anaokulları sınıflarımızda çocuklarımızın tüm gelişimsel alanlarını destekleyen (bedensel, bilişsel, sosyal ve duygusal, özbakım) proje ve oyun temelli, mizaç özelliklerine uygun karma bir eğitim programı uygulanmaktadır (High/Scope, Montessori, Reggio Emillia, Waldorf ). Bu programları destekleyici GEMS ve Math Their Way eğitim programlarına da okul öncesi eğitim programımızın içeriğinde fazlaca yer verilmektedir. Okulöncesi programımız, çocuğun gelişimini bütünleşmiş bir yaklaşımla ele alacak şekilde tasarlanmıştır.
Anaokullarımızda etkin öğrenme yöntemlerini temel alarak 21. yy becerileri gelişimini hedefleyen nitelikli bir eğitim programı sunmaktayız. “Atatürk İlkeleri” ışığında, akademik standartlara sahip, alanlarında uzmanlaşmış, nitelikli eğitim kadromuzun rehberliğinde çocuklarımızda; yaşlarını, ihtiyaçlarını ve bireysel farklılıklarını dikkate alarak uyguladığımız eğitim sistemi ve 'Yaparak-Yaşayarak Öğrenme' eğitim modeliyle çocuklarımızın; yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor, seçim yapma, karar verme, sorumluluk alma, deneme-uygulama, işbirliği geliştirme ve yaşıtlarıyla ilişki kurma olanaklarını sağlamayı amaçlıyoruz. Öğrenme ortamlarımızda öğretmen/çocuk oranının ideal sayılarda olması, çocukların öğretmenleri ile etkin etkileşimler içinde olarak insiyatiflerinin desteklenmelerine fırsat vermektedir. Bu yolla, çocuklar yaşadıkları olumlu etkileşimleri sonunda geleceğe güvenle bakan, amaçlarını belirleyen, karar veren ve problem çözen bağımsız bireyler olabileceklerdir. Okullarımızda uygulanan okul öncesi eğitim programımızı “Amerika ve Avrupa’nın seçkin anaokulu ve okul öncesi kurumlarında uygulanmakta olan okul öncesi anaokulu eğitim programları” oluşturulmaktadır.

OYUN ÇOCUĞUN KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME DİLİDİR

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Oyun; çocuğun fikir ve karakterini güçlendiren, ona neşe ve haz veren, gelişiminde önemli rol oynayan içgüdüsel hareketlerdir. Oyun; gönüllü ve özgürce yapılan, mutluluk kaynağı olan, çocuğun tüm gelişimini uyaran, yetenekleri kadar duyuları ve duyguları geliştiren etkinliklerin tümüdür. Çocukların oyunlarını ciddiye almalıyız, oyunlarına değer vermeliyiz. Çocukların en önemli işi “oyundur”. Onların oyununu anlamak, çocuğa ve çocukluğa değer vermekle eş değerdir. Çocuklarımızı tanımak ve anlamak için onları oyunlarında gözlemlemeliyiz. Çocukların oyunlarının bir öyküsü vardır ve çocuklar oyunlarında olduğu gibilerdir. Çocuklar için oyun oynama, henüz sosyalleşme sürecini tamamlamadan, çok öncesinde içgüdüsel olarak eğilim gösterdikleri ve öğrenmenin başladığı bir durumdur. Değişen, gelişen sadece oynanan oyun tipleri, oyunların içerikleri ve oynanan oyun materyalleri olur. Çocukların bireysel farklılıkları onların oyun tercihlerinde belirleyici ve ayırt edicidir. Ancak, oyuna olan ilgi ve oyun oynama eğilimi evrenseldir. Bu nedenle, çocukların oyuna olan bu doğal ve evrensel ilgisini, onları tanımak, onlarla daha etkili bir iletişim ortamı sunabilmek için kullanmak gerekir. Oyun çocuğun kendini gerçekleştirme dilidir. Çocuk oynarken birçok yeni kavramı öğrenir ve bunları sınar.

Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?

Vatan Okullarında öğrencilerimiz yabancı dil eğitimlerine okulöncesi seviyesinde başlıyor, yabancı dili de etkin öğrenme yöntemleri ve oyunlarla doğal ortamda ediniyorlar. 3 yaş gruplarımızda haftada 10 ders saati, 4 – 5 yaş gruplarımızda yarım gün Türkçe yarım gün yabancı dil eğitimi programı uyguluyoruz. Öğrenmenin bebeklikten itibaren başladığı ve çocukluk döneminde de devam ettiği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, başarılı bir öğrenme süreci için yabancı bir dilin mümkün olduğu kadar erken verilmesi gerekmektedir. Dil edinme ve öğrenmede en merkezî ve önemli rol beyne verilmiştir. Beynin sol yarımküresinde dil edinmeyle ilgili bir bölge vardır. Bu bölge doğuştan itibaren çok aktiftir. Bu aktiflik, derecesi giderek azalarak ergenliğin başlangıcı olan 10–14 yaşlarına kadar devam eder. Sağ ve sol beyin yarımkürelerinin gelişmesinin ergenlik döneminde sona ermesiyle, dil edinme artık zorlaşır. Yapılan araştırmalar, yabancı dilin küçük yaşta ana dili ile birlikte kazandırılmasının en uygun yol olduğunu göstermektedir.

Okul öncesi çocukların eğitiminde en çok hangi sorunlarla karşılaşılıyor? Bu sorunların çözümünde nelere dikkat edilmeli?

Okul öncesi yıllarda edinilen davranışlar ileriki hayatta değiştirilmesi zor olabilen kişilik özelliklerine dönüşmektedir. Bu nedenle de okul öncesi dönemde çocuğa verilen eğitimin nitelikli olması gerekmektedir. Bununla birlikte okul öncesi yıllarda verilen eğitimin niteliği temel eğitime zemin oluşturması açısında da önemlidir. Bütün bunların yanı sıra toplumun her kesiminden gelen çocuklar için daha iyi bir gelişim ortamı sağlanması, farklı sosyoekonomik düzeyden gelen çocuklar arasındaki eğitim farklılıklarının en aza indirgenmesi açısından da okul öncesi dönem büyük önem taşımaktadır.

Okul öncesi eğitime verilen önemin, ülkemizde giderek yaygınlaşması ile okul öncesi eğitim kurumların fiziksel yapıları, sahip oldukları olanaklar, öğrenci sayıları, öğretmen niteliği, okul öncesi eğitim programı, bu kurumlarda öğrencilere kazandırılmak istenen bilgi ve beceriler, veliler ve onların davranışlarının uygulamalara yansımaları, toplumun okul öncesi eğitime bakışı gibi noktalar dikkat çekmeye başlamıştır.

Değişik araştırmalarda ortaya konulan bulgular, Türkiye’de okul öncesi eğitim alanında hem nitelik, hem de niceliksel birtakım sorunların var olduğunu göstermektedir. İlgili araştırmalarda vurgulanan sorunlar ise şöyle özetlenebilir: 4-6 yaş grubuna ağırlık verilen eğitim modeli, eğitime erişimde hedef kitleye ulaşılamaması, bölgesel farklılıkların olması, eğitim kurumlarında standartların eksik oluşu ve denetim yetersizliği, velilerin okul ile, okulun veliler ile kurduğu işbirliği ve iletişimin yeterliliği, mevcut eğitim programının, ülkenin farklı yerlerinde ve farklı koşullardaki çocukların ihtiyaçlarına tam olarak cevap verememesi ve nitelikli öğretmen yetiştirmedeki yetersizlikler olarak sıralanabilir.

Okul öncesi eğitimde okul öncesi eğitim programları, eğitim politikaları, veliler, maddî konular, yönetim, denetim ve rehberlik, okul personeli, mevzuat, öğrenciler ve fiziksel koşullardan kaynaklanan değişik sorunlarla karşılaşıldığı ve okul öncesi eğitimde niteliğin sağlanabilmesinde bu sorunların çözümü okulöncesi eğitime önemli katkılar sağlayacaktır.

Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?

Çocuklarımızın iyi ve başarılı birer okul hayatı geçirmesi, hepimizin en büyük dileğidir, ancak, bunun için iyi bir okul seçmek veya ekonomik koşullarımızı zorlamaktan başka neler yapıyoruz? Daha doğrusu çocuklarımızı okullarında başarılı olmaları için yeteri kadar destekleyebiliyormuyuz?

Yetişkinlerin, çocukların içinde bulundukları gelişim sürecine, korkutmadan ve hatalı yaklaşımlarda bulunmadan destek vermeleri gerekiyor. Ve öğrenmeleri için de mutlaka zaman ayırmaları önem taşıyor. Çocuğun ihtiyaçlarının, yeteneklerinin, özelliklerinin keşfedilmesi ve bunlara destek verecek ortamların oluşturulması gerekiyor. Bunları sağlarken ve sağladıktan sonra da çocuklarımıza yaklaşımımızın; sorgulayan, kıyaslayan, eleştiren değil, ilgilenen ve destekleyen yönde olması çocuklarımızın çok yönlü gelişimine her zaman pozitif katkı sağlıyor. Çocuğumuzu yetiştirirken anne baba olarak çocuğumuza, tüm aile bireylerimize ve çevremize karşı tutarlı, kararlı, dürüst davranmak, çocuğumuza her koşulda, her zaman onu sevdiğimizi söylemek ve yanında olduğumuzun güvenini vermek büyük önem taşımaktadır. Nasıl bir çocuk, nasıl bir insan yetiştirmek istiyorsak, biz de aynen bu şekilde çocuklarımıza rol model olmalıyız.

TEKNOLOJİ ÖĞRENMEYİ DESTEKLEMELİ
Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi dönemde gelişime uygun teknolojik uygulamalar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak şekilde teknolojik araçların bilinçli olarak kullanılmasıdır.
Günümüzde teknoloji çocuğun vazgeçilmez bir parçası olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Çocuklar çevrelerinde televizyon, akıllı telefon, dijital kamera, tablet, bilgisayar gibi pek çok teknolojik araçla karşılaşmakta ve kolayca bunları kullanmayı öğrenmektedirler. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Bu nedenle çocukların teknolojik araçların kullanımını engellemektense kontrollü bir şekilde bu araçları gelişim ve öğrenmelerini destekleyici olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.
Okul öncesi eğitiminde kullanılan geleneksel diğer materyallerde olduğu gibi teknoloji çocukların oyunlarını zenginleştirmek, oynarken bilgi ve beceri kazanmak, keşfederek öğrenmek ve problem çözmek amacıyla kullanılmalıdır. Teknolojinin amacı geleneksel okul öncesi eğitimi materyallerinin yerini almak değil, geleneksel materyalleri desteklemek ve çocuklara zengin ve farklı öğrenme deneyimleri kazandırmak olmalıdır. Teknoloji çocukların öğrenmelerini ve gelişmelerini desteklemek için sadece bir araç olarak kullanılmalıdır. Aynı zamanda, okulda teknolojiyi kullanırken, çocuğun ekran karşısında geçirdiği zamanın yanı sıra bu zamanın niteliği de dikkat edilmesi gereken bir husustur. Özelikle televizyon veya video gibi çocuğun izlemenin dışında aktif katılımını gerektirmeyen yani interaktif olmayan medya kullanımı okul öncesi eğitimde önerilmemektedir.

Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Covid -19 salgını nedeni ile pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yüz yüze eğitime ara verildi. Çocuklarımızın evde oldukları bu süreçte ebeveynleri ile birlikte keyifli vakit geçirmelerine ve devam eden gelişim / kazanımlarına yönelik biraz da olsa katkı sağlamak amacıyla uzaktan eğitim programımız ile her gün çocuklarımızın evlerine misafir olduk.

Okulöncesi öğrencilerimizin uzaktan eğitim programını kurgularken gelişimleri için çok önemli olan rutinlerinin devamlılığını sağlamaya özen gösterdik ve uzaktan eğitim programımızda da okulumuzda olduğu gibi okulöncesi öğrencilerimiz için en uygun ortamı yaratmayı amaçladık. Gelişim seviyelerine uygun, haftalık temalar çerçevesinde ve hedeflenen kazanımlar doğrultusunda bir eğitim programı hazırladık. Öğretmenlerimizin kendi ses kayıtları ile hazırladıkları masal dinletilerini her gün velilerimiz aracılığı ile çocuklarımıza ulaştırdık. Veli ve öğrencilerimizle gerçekleştirdiğimiz sesli / görüntülü telefon görüşmelerimiz ile süreci olabildiğince keyifli ve canlı tuttuk.

Gerçekleştirdiğimiz online eğitim ile her gün yaş gruplarına paralel süre ve ders sayılarıyla “takvim hava durumu, güne merhaba, şiir, şarkı, tekerleme, parmak oyunları, sanat, matematik, dikkat ve akıl oyunlar, İngilizce ve bilim aktiviteleri” v.b. etkinliklerimiz ile uzaktan eğitim programımızı gerçekleştirdik. Çocuklarımızın merak ettikleri konular ya da temalarımız ile ilgili sorduğumuz sorularla “fırsat eğitimi, beyin fırtınası ve scamper” çalışmaları yaptık. 4 – 5 yaş grubumuzda her gün 2 öğrencimiz ile “göster anlat ve sayma zamanı” etkinliklerimizi yine canlı yayında gerçekleştirdik. Yapacağımız bu çalışmalar ile ilgili öğretmenlerimizin hazırlamış olduğu haftalık etkinlik takvimleri ve video çekimleri ile velilerimizi öncesinden bilgilendirdik

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Anne ve babalarımız öncelikle kendilerine şu soruları sormalıdırlar; “Çocuğum okula hazır mı?”, “Anne-baba olarak biz çocuğumuzu okula göndermeye hazır mıyız?” . Çocuğumuz için anaokulu araştırırken, okulların temel aldığı yaklaşımları gözden geçirmeliyiz. Bu yaklaşımların her biri farklı gelişim alanlarına odaklanır, farklı değerlere öncelik verirler ve bu amaçla bazı davranışları geliştirmeyi hedeflerler. Anaokulu seçimi hemen hemen her anne babanın, çocukları yaklaşık olarak 3 yaşına geldiğinde karar verilmesi gereken zor bir süreçtir. Çocuğunuzu belki de ilk defa bir kuruma teslim edecek olmanın verdiği hassasiyet ve tedirginlikle bu süreç daha da zor bir hale gelebilir. Hangi anaokulları iyi? Kurumlarla görüşürken neleri sormalıyım? Dikkat etmem ve gözlemlemem gereken yönler nelerdir? Okul öncesi eğitiminde anaokulu seçerken önemli olan; öncelikle çocuğunuzun mutlu olacağı, eğlenerek, oynayarak vakit geçireceği, öğreneceği, arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp, etkinlikler yapacağı, sağlıklı ve dengeli besleneceği, sosyal kuralları öğrenip, sizin de gözünüz arkada kalmadan güvenerek bırakabileceğiniz, çocuğun zihinsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sizin beklentilerinize de karşılık verebilecek bir kurum olmasıdır.

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 28 Nisan 2021 11:53

Gösterim: 944

İELEV Okulları okul öncesi eğitimde değerleri temel alarak öğrencinin gelişimini bütüncül bir bakış açısıyla çerçeveleyen, öğrenciyi aktif öğrenen kılan, 21. yüzyıl yaşam becerileri gelişimini hedefleyen, öğrencileri hayata hazırlayan bir program yürütüyor. İELEV Özel 125. Yıl Anaokulu Müdürü Çiğdem Yıldız ve İELEV Özel İlkokulu/ Ortaokulu Müdürü Özlem Katran Akarsu, okul öncesi eğitimde uyguladıkları programları ve gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattılar.

ielev_topluOkul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Çiğdem Yıldız: 0-6 yaş grubuna yönelik dünya üzerinde kabul görmüş ve uygulanan pek çok farklı program ve yaklaşım mevcut. Okulların da MEB müfredatı çerçevesinde bu teorik ve pratik bilgilerden yararlanarak kendi okul öncesi eğitim programlarını olgunlaştırdığını görüyoruz. Önemli olan takip edilen bir ya da daha fazla programın hitap ettiği yaş grubunun kazanımlarını ve gelişim düzeylerini dikkate alarak yapılandırılmış olmasıdır. Anaokulumuzda,İELEV Akademi kapsamında öğretmenlerimizin uzmanlardan aldığı görüşler, eğitimler ve süpervizyonlar ile yıllar içerisinde olgunlaşmış, birden çok okul öncesi eğitim modelinden yararlanarak oluşturduğumuzeklektik bir program uyguluyoruz. Farklı öğrenme stillerine sahip her öğrenciye ulaşmak ve onları yakalamak için programımızı, öğrenci odaklı, yaş gruplarında birbirini tekrar etmeyen, oyun temelli, proje bazlı olarak yürütüyoruz.Her yaş grubuna uygun kazanımları hedefleyen programımız içerisinde çok zengin özel uygulamalarla fen, matematik, hayat bilgisi alanlarının alt yapısını oluştururken, okuma yazma için güçlü temeller atıyoruz.Bunları gerçekleştirirken çocukların potansiyelini açığa çıkaracak zengin çevresel uyaranlar kullanıyor, disiplinler arası bir yaklaşımla okul programımızı planlıyoruz.

OYUN ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNEMLİ BİR YOL GÖSTERİCİDİR

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çiğdem Yıldız: Okul Öncesi dönmede oyun, çocuğun beden ve psikomotor gelişimi, sosyal ve duygusal gelişimi, zihin ve dil gelişimi açısından büyük önem taşır. Oyun çocukların kendilerini ifade etmelerinde önemli bir aracıdır. Kendi yaşantılarını, duygularını ifade edebilecekleri gerçek hayatın bir provasıdır. Çocuk işittiği, gördüğü ve duyduğunu değil yaşadığını ve denediğini öğrenir, içselleştirir. Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde edindiği bilgi ve tecrübeler pekişir; kalıcı olur. Aynı zamanda oyun, çocukların çevreleriyle baş etmede kullandıkları “kendine güvenin” oluştuğu son derece önemli ve ciddiye alınması gereken yaşantıdır.
Oyun çocuklar için önemli olduğu kadar, eğitimciler için de önemlidir. Öğrenme ortamlarının düzenlemesi ve öğrenme yöntemi olarak kullanılması ile oyun, öğretmenler için önemli bir yol göstericidir. Oyun yoluyla öğrenme çocuğun fikir üretmesine, araştırma, inceleme ve gözlem yapmasına, katılım göstermesine, denemeler oluşturmasına, süreci yönlendirmesine, problem çözmesine, paylaşmasına, iş birliği yapmasına, sorumluluk almasına, esnek ve yaratıcı olmasına imkân sunar.
Biz eğitimciler oyunu, çocukların kendi seçimlerini yapabilmeleri ve karar verebilmeleri için bir şans, duygularını ve düşüncelerini paylaşabilecekleri sosyal bir ortam, kendilerini rahatça ifade edebildikleri, değerli hissettikleri anlar ve çocukları derinlemesine tanımak için gözlem yapabilecekleri önemli bir zaman dilimi olarak görürüz. Bu sebeple yaş grupları ve içerik özelliklerine göre farklı oyun türleri olan alıştırma oyunları, kurallı grup oyunları, yapı-inşa, düş gücü oyunları (drama), açık hava oyunları, salon- sınıf oyunlarını okulumuzda uygularız. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz diğer uygulamamız ise akıl oyunlarıdır. Programımızın amacı eğlenerek sosyal becerileri, düşünme becerilerini geliştirmek, aileleri oyun ve oyuncak konusunda bilinçlendirmek ve sabrederek dürtü kontrolünü sağlamaktır. Uygulanan tüm oyunlar ile hedefimiz, beynin bütünsel gelişimini aktive etmektir. Yapılan araştırmalarda haftada 2 günden 20 saat boyunca “Oyun Tabanlı Öğrenme Programı’nı” uygulayan öğrencilerin çalışma sonunda IQ‘sunda %27 artış olduğu görülmüştür. Oyun, akademik konuların doğru algılanması ve kavranması için okul öncesinden başlayarak “Temel Düşünme Becerilerini” (sosyal beceri, problem çözme stratejileri, akademik beceri) güçlendirir. Sabretme, azmetme, özdenetim ve dürtü kontrolünü de geliştirir.

ielev_topluOkul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Özlem Katran Akarsu: Çocuklarda dil öğreniminin en hızlı olduğu ve algılarının en açık olduğu dönemin okul öncesi dönem olduğu yapılan birçok bilimsel çalışma ve araştırma ile belgelenmiştir. Okul öncesi çağda çocukların yabancı dili en iyi şekilde edinmelerini sağlamak amacıyla üstünde durulması gereken unsurların başında dilin doğal atmosferini yaşayabilecekleri ve dile bol bol maruz kalacakları ortamın oluşturulması gelir. Çocukların dile maruz kalarak dil edinimlerini sağlayacakları drama, rol yapma, eğlenceli oyunlar, hikayeler, şarkılar, masallar, bilmeceler, tekerlemelerin içinde olduğu, bol bol tekrara dayalı etkinliklerle tasarlanmış dersler ile dilin doğal ortamını sınıflara taşımak öğrenilen dilin keyifli ve etkili bir şekilde edinilmesini sağlayacaktır. Derslerde çocukların dikkatlerini çekecek görsel ve işitsel materyallerin kullanılması, dilin öğrenildiği ortamın buna göre dizayn edilmiş olması dil edinimini destekleyecektir. Ders işlenirken kullanılacak olan posterler, kavram kartları, renkli kitaplar, kuklalar, kostümler, eğlenceli şarkılar, filmler çocuğun öğrendiği dilden keyif almasını ve öğrenme hevesinin artmasını sağlayacaktır. “Dil bir iletişim aracıdır ve kullanılarak öğrenilir” ilkesinden hareketle çocukların öğrendikleri dili kullanabilecekleri bireysel ve grup çalışmalarına yer verilmesi, aktif olarak derse katılımlarının sağlanması öğrenilen dilin içselleştirilmesini ve kalıcılığını sağlayacaktır.

Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Özlem Katran Akarsu: Pandemi nedeni ile tüm kademelerde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de ihtiyaçlarda değişim yaşanmaya başlandı. Bu değişime ayak uydurmak için okulların teknolojik alt yapılarını güçlendirmeleri ve öğrenim süreçlerinde değişik çalışmalara, yeni ders tasarımlarına yer verilmesi gereken bir sürece girildi. Bu süreçte öğretmenin de mesleki rolünde değişimler oluştu. Artık öğretmen fiziksel sınırları olan geleneksel okul anlayışından çıkarak sınırları olmayan okul anlayışı ile ekran üzerinden paylaşım yapan, iletişim kuran ve çalışmaları ile öğrencisine hitap edenbir öğretmene dönüştü.
Bu dönüşüm sürecine İELEV Okulları olarak öncelikle hizmet içi öğretmen eğitimlerimizi ihtiyaca yönelik destekleyerek başladık. Eğitim Teknolojileri ve Materyalleri Ofisimiz (ETMO) her hafta düzenli olarak web 2.0 araçlarının kullanımı, yeni ders tasarımları, öğrenciye ulaşacak farklı yöntemler kullanmaları ile ilgili öğretmenlerimize düzenli eğitimler gerçekleştirdi. Bu eğitimlerde öğretmenimizin uzaktan eğitim araçlarını etkin kullanma, teknoloji üzerinden doğru iletişim kurabilme, dijital içerik hazırlayabilme becerilerini destekledik.
Öğretmenlerimiz kendileri ile ilgili bu değişim sürecini yaşarken öğrenci ve velilerimizin de sürece uyum sağlamalarını desteklemek amacıyla çevrimiçi bağlantılarla sınıf ortamlarının düzeni, programların takibi, içeriklerin kullanımı hakkında velilerimiz ile düzenli bilgi paylaşımlarında bulundular. Dijital uygulamaları kullanma becerilerini geliştirmeleri için öğrencilerimizi düzenli eğitimlerle destekledik. Yeni birçok ders içeriği ve oyun hazırladık. Düşünme becerileri içeren sunular oluşturduk, sanal ortamda geziler planladık.
Yüz yüze eğitime geçtiğimiz pandemi döneminde de birçok yeni düzenleme gerçekleştirdik. Okul öncesi temelini oluşturan oyunla öğrenme, paylaşma, iş birliği gösterme, empati, sosyal ilişki ve iletişim kurma, problem çözme, duygularını ifade etme becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikleri sosyal mesafe kurallarına göre yeni düzenlemeler ve uygulamalarla planladık. Yeni normalde öğretmenlerimiz öğrencilerimizle gerek açık havada gerekse sınıflarda birçok çalışma yürüttüler.
Öğrencilerimizin ev ve okul arasındaki iletişim köprüsünün devamını sürdürmek için onların evden okula getirmek istedikleri ancak pandemi güvenliği nedeniylegetiremedikleri oyuncakları, evde yapmış oldukları faaliyetleri ve katılmış oldukları etkinlikleri içeren fotoğrafları veya hazırladıkları videoları içeren paylaşım zamanları planladık. Bilginin sahada ne işlerine yarayacağını görerek içselleştirdikleri rutin okul gezilerimizi sanal ortamda gerçekleştirdik. Velilerimizin çevrimiçi olarak katıldıkları canlı sunumlar, gösteriler ve etkinlikler organize ettik.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Çiğdem Yıldız: Hem eğitimci hem de anne babalar olarak bizler için de en kıymetli varlık olan çocuklarımızın eğitimi, en temel sorumluluklarımızdan birisi olduğu için okul seçimi fazlasıyla titizlendiğimiz konulardan biridir. Anaokulunda öğrencilerin güçlü yönlerinin keşfedilmesi ve bu yönlere odaklanılması, güçlendirilmesi gereken yönlerin de tespit edilip bu yönlerde bireysel olarak çalışmalar yürütülmesi etkili bir programın temelini oluşturur. Bu da uzman bir ekip tarafından profesyonelce yürütülmelidir. Dolayısıyla okuldaki herkesin mutlu, işini severek yapan, alan mezunu, yenilikçi ve kendini geliştiren bireylerden oluşması önemlidir. Anne baba olarak seçeceğiniz okulun temel değerleri ve vizyonunun da beklentiniz ile uyumlu olması, size güven vermesi ve ikna etmesi önemlidir. Bu noktada okulun hedefleri ile çocuğunuzun yaşamdaki duruşuna ilişkin beklentiniz örtüşüyor mu bunu araştırmalısınız. Seçeceğiniz okulun köklü bir geçmişe sahip olması sağlam bir kurum kültürü olduğunu ve gelecek yıllara emin adımlarla ilerlediğini gösterir. Bu ayrıcalık okul yaşamı boyunca çocuğunuzu takip edecektir. Son olarak okulların tanıtım günlerine katılmak, web sayfalarını incelemek, sosyal medya hesaplarını takip edip, yaptıkları etkinlikleri incelemek, mümkünse okulu ziyaret etmek, mevcut velilerinden referans almak sizlere okul profili hakkında önemli ölçüde fikir verecektir ancak bence okul seçimi noktasında öncelikle yola kendi eğitim felsefenizi ve nasıl bir eğitim modeline sıcak baktığınızı belirleyerek çıkmalısınız.

OKUL ÖNCESİ ÇAĞINDA EBEVEYNLERE ÖNERİLER
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?
Özlem Katran Akarsu: Okul öncesi dönemin ilk 3 yılı çocukların anne ve babayı model aldıkları bir dönemdir. Bu dönemde çocuk anne ve babası ile girdiği iletişim ve ilişki sürecinde kazandığı davranışları pekiştirerek kalıcılaştırmaya başlar. Bu süreç çocuğun kimliğini oluşturmasında büyük önem taşır. Bu yaş döneminde ebeveynlerin çocukla iletişime geçmeden önce fiziksel olarak yanlarına gitmeleri, göz teması kurmaları, bir şey söylemeye başlarken çocuğa ismi ile hitap etmeleri, ses tonlarının yumuşak olması, çocuğun yaşına uygun, anlaşılır ve kısa konuşmalar yapmaları, çocuğun davranışlarının olumlu sonuçlarını kendisiyle paylaşmaları ve çocuğa karşı olumlu tutum sergilemeleri gerekir.
Anne ve babaların yönergeleri zamanında ve net ifade etmeleri, tutarlı olmaları, çocuğun davranışları ve duygularına göre fikir değiştirmemeleri, çocuğun kendisini ifade edebilmesi için fırsatlar sunmaları karşılıklı iletişim için önem taşır.
Günümüz ebeveynleri iyi niyetle yaklaştıklarını düşünerek çocukları için her şeyi yapmaları gerektiğine inanır ve onların davranışlarından kendilerini sorumlu hissederler. Yemeğinden giyimine, ev ödevlerinden hobi ve arkadaş seçimlerine kadar, çocuk adına her şeye karar verme eğilimindedirler. Çünkü onlara göre çocukların davranışları kendi anne babalıklarının yeterliliğini yansıtır. Ancak bu şekilde çocuklarını yaşantılarının sonuçlardan korudukları için istemeden de olsa onların öz güvenleri ve bağımsızlıkları ile ilgili geleceğe yönelik istenmeyen sonuçlar oluşturabilirler. Ebeveynlerin bu süreçte çocuklarına bol bol sorumluluk vermeleri, yaptıkları hatalar üzerine yaptırım yöntemleri seçmeden, çocuğun davranışlarının sonucu ile ilgili süreç ve yaşanan durum hakkında küçük sohbet ortamları oluşturmaları, yapılan yanlışlar üzerinde kendi çözümlerini bulmaları ile ilgili onları teşvik etmeleri önemlidir. Bu konuşmalarda çocuklarının duygularını ifade etmesini desteklemek, sorgulayıcı yaklaşımda olmadan iletişimde olmak önemlidir.
Çocukların okula başladığı andan itibaren tüm okul yaşantısı boyunca ailelerin okul ile iş birliği içerisinde hareket etmeleri, okuldan gelen çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili uzmanlığı ve tecrübesi olan eğitimciler tarafından yapılan yönlendirme ve önerileri dikkate almaları, güven duymaları, okul ile düzenli olarak iletişimde kalmaları hayat başarısı yüksek bir insan yetiştirmek için gereken önemli unsurlardır.

> Okul öncesinde eklektik model uygulanıyor

İELEV Okulları okul öncesi eğitimde değerleri temel alarak öğrencinin gelişimini bütüncül bir bakış açısıyla çerçeveleyen, öğrenciyi aktif öğrenen kılan, 21. yüzyıl yaşam becerileri gelişimini hedefleyen, öğrencileri hayata hazırlayan bir program yürütüyor. İELEV Özel 125. Yıl Anaokulu Müdürü Çiğdem Yıldız ve İELEV Özel İlkokulu/ Ortaokulu Müdürü Özlem Katran Akarsu, okul öncesi eğitimde uyguladıkları programları ve gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattılar.

ielev_topluOkul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Çiğdem Yıldız: 0-6 yaş grubuna yönelik dünya üzerinde kabul görmüş ve uygulanan pek çok farklı program ve yaklaşım mevcut. Okulların da MEB müfredatı çerçevesinde bu teorik ve pratik bilgilerden yararlanarak kendi okul öncesi eğitim programlarını olgunlaştırdığını görüyoruz. Önemli olan takip edilen bir ya da daha fazla programın hitap ettiği yaş grubunun kazanımlarını ve gelişim düzeylerini dikkate alarak yapılandırılmış olmasıdır. Anaokulumuzda,İELEV Akademi kapsamında öğretmenlerimizin uzmanlardan aldığı görüşler, eğitimler ve süpervizyonlar ile yıllar içerisinde olgunlaşmış, birden çok okul öncesi eğitim modelinden yararlanarak oluşturduğumuzeklektik bir program uyguluyoruz. Farklı öğrenme stillerine sahip her öğrenciye ulaşmak ve onları yakalamak için programımızı, öğrenci odaklı, yaş gruplarında birbirini tekrar etmeyen, oyun temelli, proje bazlı olarak yürütüyoruz.Her yaş grubuna uygun kazanımları hedefleyen programımız içerisinde çok zengin özel uygulamalarla fen, matematik, hayat bilgisi alanlarının alt yapısını oluştururken, okuma yazma için güçlü temeller atıyoruz.Bunları gerçekleştirirken çocukların potansiyelini açığa çıkaracak zengin çevresel uyaranlar kullanıyor, disiplinler arası bir yaklaşımla okul programımızı planlıyoruz.

OYUN ÖĞRETMENLER İÇİN ÖNEMLİ BİR YOL GÖSTERİCİDİR

Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çiğdem Yıldız: Okul Öncesi dönmede oyun, çocuğun beden ve psikomotor gelişimi, sosyal ve duygusal gelişimi, zihin ve dil gelişimi açısından büyük önem taşır. Oyun çocukların kendilerini ifade etmelerinde önemli bir aracıdır. Kendi yaşantılarını, duygularını ifade edebilecekleri gerçek hayatın bir provasıdır. Çocuk işittiği, gördüğü ve duyduğunu değil yaşadığını ve denediğini öğrenir, içselleştirir. Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde edindiği bilgi ve tecrübeler pekişir; kalıcı olur. Aynı zamanda oyun, çocukların çevreleriyle baş etmede kullandıkları “kendine güvenin” oluştuğu son derece önemli ve ciddiye alınması gereken yaşantıdır.
Oyun çocuklar için önemli olduğu kadar, eğitimciler için de önemlidir. Öğrenme ortamlarının düzenlemesi ve öğrenme yöntemi olarak kullanılması ile oyun, öğretmenler için önemli bir yol göstericidir. Oyun yoluyla öğrenme çocuğun fikir üretmesine, araştırma, inceleme ve gözlem yapmasına, katılım göstermesine, denemeler oluşturmasına, süreci yönlendirmesine, problem çözmesine, paylaşmasına, iş birliği yapmasına, sorumluluk almasına, esnek ve yaratıcı olmasına imkân sunar.
Biz eğitimciler oyunu, çocukların kendi seçimlerini yapabilmeleri ve karar verebilmeleri için bir şans, duygularını ve düşüncelerini paylaşabilecekleri sosyal bir ortam, kendilerini rahatça ifade edebildikleri, değerli hissettikleri anlar ve çocukları derinlemesine tanımak için gözlem yapabilecekleri önemli bir zaman dilimi olarak görürüz. Bu sebeple yaş grupları ve içerik özelliklerine göre farklı oyun türleri olan alıştırma oyunları, kurallı grup oyunları, yapı-inşa, düş gücü oyunları (drama), açık hava oyunları, salon- sınıf oyunlarını okulumuzda uygularız. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz diğer uygulamamız ise akıl oyunlarıdır. Programımızın amacı eğlenerek sosyal becerileri, düşünme becerilerini geliştirmek, aileleri oyun ve oyuncak konusunda bilinçlendirmek ve sabrederek dürtü kontrolünü sağlamaktır. Uygulanan tüm oyunlar ile hedefimiz, beynin bütünsel gelişimini aktive etmektir. Yapılan araştırmalarda haftada 2 günden 20 saat boyunca “Oyun Tabanlı Öğrenme Programı’nı” uygulayan öğrencilerin çalışma sonunda IQ‘sunda %27 artış olduğu görülmüştür. Oyun, akademik konuların doğru algılanması ve kavranması için okul öncesinden başlayarak “Temel Düşünme Becerilerini” (sosyal beceri, problem çözme stratejileri, akademik beceri) güçlendirir. Sabretme, azmetme, özdenetim ve dürtü kontrolünü de geliştirir.

ielev_topluOkul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Özlem Katran Akarsu: Çocuklarda dil öğreniminin en hızlı olduğu ve algılarının en açık olduğu dönemin okul öncesi dönem olduğu yapılan birçok bilimsel çalışma ve araştırma ile belgelenmiştir. Okul öncesi çağda çocukların yabancı dili en iyi şekilde edinmelerini sağlamak amacıyla üstünde durulması gereken unsurların başında dilin doğal atmosferini yaşayabilecekleri ve dile bol bol maruz kalacakları ortamın oluşturulması gelir. Çocukların dile maruz kalarak dil edinimlerini sağlayacakları drama, rol yapma, eğlenceli oyunlar, hikayeler, şarkılar, masallar, bilmeceler, tekerlemelerin içinde olduğu, bol bol tekrara dayalı etkinliklerle tasarlanmış dersler ile dilin doğal ortamını sınıflara taşımak öğrenilen dilin keyifli ve etkili bir şekilde edinilmesini sağlayacaktır. Derslerde çocukların dikkatlerini çekecek görsel ve işitsel materyallerin kullanılması, dilin öğrenildiği ortamın buna göre dizayn edilmiş olması dil edinimini destekleyecektir. Ders işlenirken kullanılacak olan posterler, kavram kartları, renkli kitaplar, kuklalar, kostümler, eğlenceli şarkılar, filmler çocuğun öğrendiği dilden keyif almasını ve öğrenme hevesinin artmasını sağlayacaktır. “Dil bir iletişim aracıdır ve kullanılarak öğrenilir” ilkesinden hareketle çocukların öğrendikleri dili kullanabilecekleri bireysel ve grup çalışmalarına yer verilmesi, aktif olarak derse katılımlarının sağlanması öğrenilen dilin içselleştirilmesini ve kalıcılığını sağlayacaktır.

Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Özlem Katran Akarsu: Pandemi nedeni ile tüm kademelerde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de ihtiyaçlarda değişim yaşanmaya başlandı. Bu değişime ayak uydurmak için okulların teknolojik alt yapılarını güçlendirmeleri ve öğrenim süreçlerinde değişik çalışmalara, yeni ders tasarımlarına yer verilmesi gereken bir sürece girildi. Bu süreçte öğretmenin de mesleki rolünde değişimler oluştu. Artık öğretmen fiziksel sınırları olan geleneksel okul anlayışından çıkarak sınırları olmayan okul anlayışı ile ekran üzerinden paylaşım yapan, iletişim kuran ve çalışmaları ile öğrencisine hitap edenbir öğretmene dönüştü.
Bu dönüşüm sürecine İELEV Okulları olarak öncelikle hizmet içi öğretmen eğitimlerimizi ihtiyaca yönelik destekleyerek başladık. Eğitim Teknolojileri ve Materyalleri Ofisimiz (ETMO) her hafta düzenli olarak web 2.0 araçlarının kullanımı, yeni ders tasarımları, öğrenciye ulaşacak farklı yöntemler kullanmaları ile ilgili öğretmenlerimize düzenli eğitimler gerçekleştirdi. Bu eğitimlerde öğretmenimizin uzaktan eğitim araçlarını etkin kullanma, teknoloji üzerinden doğru iletişim kurabilme, dijital içerik hazırlayabilme becerilerini destekledik.
Öğretmenlerimiz kendileri ile ilgili bu değişim sürecini yaşarken öğrenci ve velilerimizin de sürece uyum sağlamalarını desteklemek amacıyla çevrimiçi bağlantılarla sınıf ortamlarının düzeni, programların takibi, içeriklerin kullanımı hakkında velilerimiz ile düzenli bilgi paylaşımlarında bulundular. Dijital uygulamaları kullanma becerilerini geliştirmeleri için öğrencilerimizi düzenli eğitimlerle destekledik. Yeni birçok ders içeriği ve oyun hazırladık. Düşünme becerileri içeren sunular oluşturduk, sanal ortamda geziler planladık.
Yüz yüze eğitime geçtiğimiz pandemi döneminde de birçok yeni düzenleme gerçekleştirdik. Okul öncesi temelini oluşturan oyunla öğrenme, paylaşma, iş birliği gösterme, empati, sosyal ilişki ve iletişim kurma, problem çözme, duygularını ifade etme becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikleri sosyal mesafe kurallarına göre yeni düzenlemeler ve uygulamalarla planladık. Yeni normalde öğretmenlerimiz öğrencilerimizle gerek açık havada gerekse sınıflarda birçok çalışma yürüttüler.
Öğrencilerimizin ev ve okul arasındaki iletişim köprüsünün devamını sürdürmek için onların evden okula getirmek istedikleri ancak pandemi güvenliği nedeniylegetiremedikleri oyuncakları, evde yapmış oldukları faaliyetleri ve katılmış oldukları etkinlikleri içeren fotoğrafları veya hazırladıkları videoları içeren paylaşım zamanları planladık. Bilginin sahada ne işlerine yarayacağını görerek içselleştirdikleri rutin okul gezilerimizi sanal ortamda gerçekleştirdik. Velilerimizin çevrimiçi olarak katıldıkları canlı sunumlar, gösteriler ve etkinlikler organize ettik.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMU SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Çiğdem Yıldız: Hem eğitimci hem de anne babalar olarak bizler için de en kıymetli varlık olan çocuklarımızın eğitimi, en temel sorumluluklarımızdan birisi olduğu için okul seçimi fazlasıyla titizlendiğimiz konulardan biridir. Anaokulunda öğrencilerin güçlü yönlerinin keşfedilmesi ve bu yönlere odaklanılması, güçlendirilmesi gereken yönlerin de tespit edilip bu yönlerde bireysel olarak çalışmalar yürütülmesi etkili bir programın temelini oluşturur. Bu da uzman bir ekip tarafından profesyonelce yürütülmelidir. Dolayısıyla okuldaki herkesin mutlu, işini severek yapan, alan mezunu, yenilikçi ve kendini geliştiren bireylerden oluşması önemlidir. Anne baba olarak seçeceğiniz okulun temel değerleri ve vizyonunun da beklentiniz ile uyumlu olması, size güven vermesi ve ikna etmesi önemlidir. Bu noktada okulun hedefleri ile çocuğunuzun yaşamdaki duruşuna ilişkin beklentiniz örtüşüyor mu bunu araştırmalısınız. Seçeceğiniz okulun köklü bir geçmişe sahip olması sağlam bir kurum kültürü olduğunu ve gelecek yıllara emin adımlarla ilerlediğini gösterir. Bu ayrıcalık okul yaşamı boyunca çocuğunuzu takip edecektir. Son olarak okulların tanıtım günlerine katılmak, web sayfalarını incelemek, sosyal medya hesaplarını takip edip, yaptıkları etkinlikleri incelemek, mümkünse okulu ziyaret etmek, mevcut velilerinden referans almak sizlere okul profili hakkında önemli ölçüde fikir verecektir ancak bence okul seçimi noktasında öncelikle yola kendi eğitim felsefenizi ve nasıl bir eğitim modeline sıcak baktığınızı belirleyerek çıkmalısınız.

OKUL ÖNCESİ ÇAĞINDA EBEVEYNLERE ÖNERİLER
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler? Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?
Özlem Katran Akarsu: Okul öncesi dönemin ilk 3 yılı çocukların anne ve babayı model aldıkları bir dönemdir. Bu dönemde çocuk anne ve babası ile girdiği iletişim ve ilişki sürecinde kazandığı davranışları pekiştirerek kalıcılaştırmaya başlar. Bu süreç çocuğun kimliğini oluşturmasında büyük önem taşır. Bu yaş döneminde ebeveynlerin çocukla iletişime geçmeden önce fiziksel olarak yanlarına gitmeleri, göz teması kurmaları, bir şey söylemeye başlarken çocuğa ismi ile hitap etmeleri, ses tonlarının yumuşak olması, çocuğun yaşına uygun, anlaşılır ve kısa konuşmalar yapmaları, çocuğun davranışlarının olumlu sonuçlarını kendisiyle paylaşmaları ve çocuğa karşı olumlu tutum sergilemeleri gerekir.
Anne ve babaların yönergeleri zamanında ve net ifade etmeleri, tutarlı olmaları, çocuğun davranışları ve duygularına göre fikir değiştirmemeleri, çocuğun kendisini ifade edebilmesi için fırsatlar sunmaları karşılıklı iletişim için önem taşır.
Günümüz ebeveynleri iyi niyetle yaklaştıklarını düşünerek çocukları için her şeyi yapmaları gerektiğine inanır ve onların davranışlarından kendilerini sorumlu hissederler. Yemeğinden giyimine, ev ödevlerinden hobi ve arkadaş seçimlerine kadar, çocuk adına her şeye karar verme eğilimindedirler. Çünkü onlara göre çocukların davranışları kendi anne babalıklarının yeterliliğini yansıtır. Ancak bu şekilde çocuklarını yaşantılarının sonuçlardan korudukları için istemeden de olsa onların öz güvenleri ve bağımsızlıkları ile ilgili geleceğe yönelik istenmeyen sonuçlar oluşturabilirler. Ebeveynlerin bu süreçte çocuklarına bol bol sorumluluk vermeleri, yaptıkları hatalar üzerine yaptırım yöntemleri seçmeden, çocuğun davranışlarının sonucu ile ilgili süreç ve yaşanan durum hakkında küçük sohbet ortamları oluşturmaları, yapılan yanlışlar üzerinde kendi çözümlerini bulmaları ile ilgili onları teşvik etmeleri önemlidir. Bu konuşmalarda çocuklarının duygularını ifade etmesini desteklemek, sorgulayıcı yaklaşımda olmadan iletişimde olmak önemlidir.
Çocukların okula başladığı andan itibaren tüm okul yaşantısı boyunca ailelerin okul ile iş birliği içerisinde hareket etmeleri, okuldan gelen çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili uzmanlığı ve tecrübesi olan eğitimciler tarafından yapılan yönlendirme ve önerileri dikkate almaları, güven duymaları, okul ile düzenli olarak iletişimde kalmaları hayat başarısı yüksek bir insan yetiştirmek için gereken önemli unsurlardır.

Son Güncelleme: Cumartesi, 24 Nisan 2021 11:06

Gösterim: 2290


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.