Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Türkiye, internete sansürü tartışırken, Google, sansür mekanizmasını ortadan kaldıracak devrim gibi bir buluşa imza attı: UProxy uygulaması

İnternet devi Google, New York’ta düzenlediği Google Ideas (Google Fikirleri) zirvesinde baskıcı hükümetlerin internet sansürü uyguladığı ülkelerdeki kullanıcıların istedikleri internet sitelerine ulaşmalarını sağlamak için “UProxy” adlı yeni bir uygulama yarattığını açıkladı.

Hürriyet.com.tr'nin haberine göre, Chrome ve Firefox ile birlikte çalışacak olan UProxy sayesinde tüm internet kullanıcıları ABD ya da İngiltere gibi daha özgür internet yasalarına sahip ülkelerdeki arkadaşlarının internet sunucularına bağlanıp interneti sanki bu ülkelerdeymiş gibi kullanabilecek.

Uygulama sayesinde sadece güvendikleri, arkadaş listelerinde olan bağlantılarının internetini kullanacak olan kişiler devletin gözetlemesinden de kurtulmuş olacak.

Henüz deneme aşamasında olan UProxy’nin yaratıcıları Washington Üniversitesi bilim insanları ve Brave New Software şirketi, uygulamanın beta versiyonunu denemekte olduklarını açıkladı.

Google bu uygulamayı genel kullanıma açtıklarında devletlerin sansür uygulamalarını aşmak için herhangi bir teknik bilgiye ihtiyaç olmayacağını, UProxy uygulamasının herkesin anlayabileceği, kullanıcı dostu bir şekilde tasarlandığını belirtti.

Google Ideas yöneticisi Jared Cojen UProxy ile ilgili Time dergisine verdiği röportajda “Dünyada milyarlarca insan kendilerini ifade etme özgürlüğüne sahip olmadıkları ortamlarda yaşıyor. Biz onlara bizim sahip olduğumuz internete ulaşma imkanını sunmak istiyoruz. Kullanıcılarımıza karşı sorumluluklarımız olduğundan bahsediyoruz. Kuzey Kore, İran, Suriye ve Küba gibi ülkelerdeki kullanıcılarımıza karşı da bir sorumluluğumuz var. Ve bu ülkelerde karşı karşıya olunan güçlükler çok daha büyük” dedi.

> Google, internette sansüre çözüm buldu

Türkiye, internete sansürü tartışırken, Google, sansür mekanizmasını ortadan kaldıracak devrim gibi bir buluşa imza attı: UProxy uygulaması

İnternet devi Google, New York’ta düzenlediği Google Ideas (Google Fikirleri) zirvesinde baskıcı hükümetlerin internet sansürü uyguladığı ülkelerdeki kullanıcıların istedikleri internet sitelerine ulaşmalarını sağlamak için “UProxy” adlı yeni bir uygulama yarattığını açıkladı.

Hürriyet.com.tr'nin haberine göre, Chrome ve Firefox ile birlikte çalışacak olan UProxy sayesinde tüm internet kullanıcıları ABD ya da İngiltere gibi daha özgür internet yasalarına sahip ülkelerdeki arkadaşlarının internet sunucularına bağlanıp interneti sanki bu ülkelerdeymiş gibi kullanabilecek.

Uygulama sayesinde sadece güvendikleri, arkadaş listelerinde olan bağlantılarının internetini kullanacak olan kişiler devletin gözetlemesinden de kurtulmuş olacak.

Henüz deneme aşamasında olan UProxy’nin yaratıcıları Washington Üniversitesi bilim insanları ve Brave New Software şirketi, uygulamanın beta versiyonunu denemekte olduklarını açıkladı.

Google bu uygulamayı genel kullanıma açtıklarında devletlerin sansür uygulamalarını aşmak için herhangi bir teknik bilgiye ihtiyaç olmayacağını, UProxy uygulamasının herkesin anlayabileceği, kullanıcı dostu bir şekilde tasarlandığını belirtti.

Google Ideas yöneticisi Jared Cojen UProxy ile ilgili Time dergisine verdiği röportajda “Dünyada milyarlarca insan kendilerini ifade etme özgürlüğüne sahip olmadıkları ortamlarda yaşıyor. Biz onlara bizim sahip olduğumuz internete ulaşma imkanını sunmak istiyoruz. Kullanıcılarımıza karşı sorumluluklarımız olduğundan bahsediyoruz. Kuzey Kore, İran, Suriye ve Küba gibi ülkelerdeki kullanıcılarımıza karşı da bir sorumluluğumuz var. Ve bu ülkelerde karşı karşıya olunan güçlükler çok daha büyük” dedi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 10 Şubat 2014 10:24

Gösterim: 1956

BTK Başkanı Acarer İnternet düzenlemesiyle ilgili "Saklanacak olan içerik bilgisi değil, trafik bilgisidir. Bir başka ifadeyle hangi IP adresi hangi IP adresiyle bağlantı kurmuş bunun bilgisidir" açıklamasında bulundu.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçen yasa tasarı ile internette kişisel hakların ihlalinin engellenmesi ve özel hayatın gizliliğinin korunmasına ilişkin önemli kazanımlar sağlanacağını, mağduriyetlerin önüne daha hızlı geçileceğini söyledi. 

Acarer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tasarıda yer alan düzenlemelerin, 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un uygulamalarında karşılaşılan bazı sorunları gidermeye yönelik olduğunu ifade etti.

Yeni getirilen düzenlemelerden birinin Erişim Sağlayıcılar Birliği'nin kurulması olduğunu belirten Acarer,  birliğin, erişim engelleme konusundaki tek merkez olacağını söyledi. Birliğin, BTK tarafından yetkilendirilen tüm internet servis sağlayıcıları ile internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilerin katılmasıyla oluşan ve koordinasyonu sağlayan bir kuruluş olduğunu anlatan Acarer, "Erişim Sağlayıcılar Birliği, erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere kurulmuştur. İnternet servis sağlayıcılarının faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, Erişim Sağlayıcılar Birliğine üye olmaları gerekiyor. Birliğin faaliyetini sürdürmesi için gerekli tüm yazılım ve donanım erişim sağlayıcıların kendileri tarafından karşılanacak" diye konuştu. 

Kişisel hakların ihlali

Kanunda getirilen değişikliklerin iki başlık altında değerlendirilebileceğini ifade eden Acarer, bunlardan birinin kişilik haklarının ihlali diğerinin ise özel hayatın gizliliği olduğunu söyledi. Bu iki konyu karıştırmamak gerektiğini anlatan Acarer, şunları kaydetti:

"Varsayalım herhangi bir sitede sizinle ilgili ağır ifadeler, hakaret içeren ve kişilik haklarınızı ihlal eden bir yayın var. Vatandaş bununla ilgili mahkemeye bile gidemiyordu. Önce yer sağlayıcıya başvurması ve mevzuat gereği 2 gün beklemesi gerekiyordu. Yurt dışı merkezli Youtube, Facebook, Twitter gibi  yer sağlayıcıların tüm dünyada yüz milyonlarca abonesi var. Cevap gelmezse ki çoğunlukla gelmiyor. Bu durumda mahkemeye başvuruluyordu. Mahkeme içeriğini kaldırılması yönünde karar verdi diyelim, kime uygulatacaksınız söz konusu yer sağlayıcılar bizim kanunlarımıza tabi değil. BTK olrak bizim de böyle bir yetkimiz yok. Vatandaş elinde mahkeme kararı olsa bile uygulatamıyordu ve mağduriyeti devam ediyordu. Kaç kişi bu nedenle intihara kalkıştı. Benimle ilgili bir adres açılmış, BTK Başkanı olarak bunu kaldırtmak için ben bile 1 sene uğraştım."

Yeni düzenleme ile internet ortamında yapılan yayın nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin, bu içeriğin çıkarılması için içerik sağlayıcısına veya yer sağlayıcısına başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceklerini belirten Acarer, bunun yanı sıra doğrudan sulh ceza hakimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de talep edebileceğini ifade etti. Acarer, eğer içerik sağlayıcısına ya da yer sağlayıcısına başvurulmuşsa, en geç 24 saat içinde bu talebe cevap verileceğini söyledi. Kişi sulh ceza hakimine başvurduğunda da hakimin bu başvuruyu en geç 24 saat içinde duruşma yapmadan karara bağlayacağını ve erişim engelleme kararını Erişim Sağlayıcılar Birliğine göndereceğini anlatan Acarer, Birliğin de 4 saat içinde gereğini yerine getireceğini bildirdi. 

Mahkemeye başvurulduğunda hakimin, öncelikle kişilik hakkı ihlalinin gerçekleştiği yayının URL adresine erişimin engellenmesine karar verebileceğini ifade eden Acarer, "Bu madde kapsamında verilecek erişimin engellenmesi kararlar esas olarak yalnızca hakkın ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verilecektir. Bununla birlikte hakim, içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi halinde, istisnai olarak yayının tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilecektir. Hakimin verdiği erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının veya aynı mahiyetteki yayınların başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanabilecektir" diye konuştu.

Getirilen düzenlemeyle içeriğin çıkarılmasından ziyade erişimin engellenmesini önplana alındığını belirten Acarer,  mahkeme kararı geldikten sonra Birliğin 4 saat içerisinde erişimi engelleyeceğini böylece mağduriyetlerin önünü geçileceğini ifade etti.

Özel hayatın gizliliği  

 Bir diğer önemli değişikliğin de özel hayatın gizliliğini korumaya yönelik olduğunu belirten Acarer, kişinin özel hayatına ilişkin istemediği, bir fotoğraf  ya da görüntünün interne yayınlanması durumunda her dakikanın kişinin aleyhine işlediğini söyledi. Bu durumda kalıp işini kaybedenlere, ailesi dağılanlara rastlandığını hatırlatan Acarer, bazı fotoğraf ve görüntülerin gerçek olmamasına karşın kişilerin bu mağduriyeti yaşadıklarını dile getirdi. Bu mağduriyetleri gidermek için değişiklik yaptıklarını anlatan Acarer, internette yapılan yayın içeriği nedeniyle, özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini düşünen kişilerin, iddialarına ilişkin açıklama ve yayının tam URL adresi ve kimlik bilgilerini ispatlayacak bilgiler ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına (TİB) başvurarak, içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebileceklerini ifade etti. 

Bu durumda TİB'in talebi hemen Erişim Sağlayıcılar Birliğine bildireceğini, Birliğin de 4 saat içinde gereğini yerine getireceğini belirten Acarer, başvuru sahibinin aynı zamanda 24 saat içinde sulh ceza hakimine başvurarak hakim kararı alacağını bildirdi.

Hakimin gerekli değerlendirmeleri yaptıktan sonra kararını 48 saat içinde doğrudan TİB'e göndereceğini anlatan Acarer, aksi durumda erişimin engellenmesi tedbiri kendiliğinden ortadan kalkacağını kaydetti.  

Özel hayatın gizliliğinin korunması konusunda gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda, TİB Başkanı tarafından hemen erişim engellemesi yapılabileceğine işaret eden Acarer, bunun belli koşullara bağlı olduğunu dile getirdi. Acarer, "TİB Başkanı'nın engelleme kararı verebilmesi için konunun özel hayatın gizliliği ile ilgili olması lazım. Küfredildi  diye TİB başkanı engelleme yapamaz. Ayrıca, kişinin bir şekilde kendisi başvuramayacak durumda olması halinde TİB başkanı engelleme kararı verebilir" diye konuştu.

TİB Başkanı tarafından re’sen kullanılan yetki ile yapılan erişim engellemesi kararına karşı yargı yolu açık olduğunu, isteyenin sulh ceza mahkemesine gidebileceğinin altını çizen Acarer,  korunan durumun "özel hayatın gizliliği" olduğundan şahsiyetin zedelenmemesi için gecikmeye mahal vermeden internette gerekli müdahale yapılmış olacağını söyledi.

BTK Başkanı Acarer, 5651 sayılı yasada yapılan bir değişiklik de, trafik bilgilerini saklanması ile ilgili olduğunu belirtti.  Halen AB ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de ses hizmetlerine ilişkin trafik bilgilerinin belirli sürelerle saklandığını hatırlatan Acarer, şöyle devam etti:

"Maalesef kamuoyunda bu durum tam anlaşılamadı. Özellikle üstüne basarak söylüyorum; saklanacak olan içerik bilgisi değil, trafik bilgisidir. Bir başka ifadeyle hangi IP adresi hangi IP adresiyle bağlantı kurmuş bunun bilgisidir. Türkiye'de ses de bile içerik bilgisine ancak ve ancak mahkeme kararıyla Milli İstihbarat Teşkilatı, Polis ve Jandarma tarafından yapılacak kanuni dinlemelerle erişilebilir. Onun dışında hiç bir zaman içeriğe yönelik bir kayıt ve arşiv söz konusu değildir.

5651 sayılı yasada yapılan başka bir değişiklik ile içerik sağlayıcılara yönelik hapis cezaları kaldırılmıştır. Bu konu uygulamada sorunlara yol açmakta idi. Bu daha özgür internet için atı çok önemli bir adımdır."

> İnternette içerik değil, IP adres bilgileri saklanacak

BTK Başkanı Acarer İnternet düzenlemesiyle ilgili "Saklanacak olan içerik bilgisi değil, trafik bilgisidir. Bir başka ifadeyle hangi IP adresi hangi IP adresiyle bağlantı kurmuş bunun bilgisidir" açıklamasında bulundu.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçen yasa tasarı ile internette kişisel hakların ihlalinin engellenmesi ve özel hayatın gizliliğinin korunmasına ilişkin önemli kazanımlar sağlanacağını, mağduriyetlerin önüne daha hızlı geçileceğini söyledi. 

Acarer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tasarıda yer alan düzenlemelerin, 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un uygulamalarında karşılaşılan bazı sorunları gidermeye yönelik olduğunu ifade etti.

Yeni getirilen düzenlemelerden birinin Erişim Sağlayıcılar Birliği'nin kurulması olduğunu belirten Acarer,  birliğin, erişim engelleme konusundaki tek merkez olacağını söyledi. Birliğin, BTK tarafından yetkilendirilen tüm internet servis sağlayıcıları ile internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilerin katılmasıyla oluşan ve koordinasyonu sağlayan bir kuruluş olduğunu anlatan Acarer, "Erişim Sağlayıcılar Birliği, erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere kurulmuştur. İnternet servis sağlayıcılarının faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, Erişim Sağlayıcılar Birliğine üye olmaları gerekiyor. Birliğin faaliyetini sürdürmesi için gerekli tüm yazılım ve donanım erişim sağlayıcıların kendileri tarafından karşılanacak" diye konuştu. 

Kişisel hakların ihlali

Kanunda getirilen değişikliklerin iki başlık altında değerlendirilebileceğini ifade eden Acarer, bunlardan birinin kişilik haklarının ihlali diğerinin ise özel hayatın gizliliği olduğunu söyledi. Bu iki konyu karıştırmamak gerektiğini anlatan Acarer, şunları kaydetti:

"Varsayalım herhangi bir sitede sizinle ilgili ağır ifadeler, hakaret içeren ve kişilik haklarınızı ihlal eden bir yayın var. Vatandaş bununla ilgili mahkemeye bile gidemiyordu. Önce yer sağlayıcıya başvurması ve mevzuat gereği 2 gün beklemesi gerekiyordu. Yurt dışı merkezli Youtube, Facebook, Twitter gibi  yer sağlayıcıların tüm dünyada yüz milyonlarca abonesi var. Cevap gelmezse ki çoğunlukla gelmiyor. Bu durumda mahkemeye başvuruluyordu. Mahkeme içeriğini kaldırılması yönünde karar verdi diyelim, kime uygulatacaksınız söz konusu yer sağlayıcılar bizim kanunlarımıza tabi değil. BTK olrak bizim de böyle bir yetkimiz yok. Vatandaş elinde mahkeme kararı olsa bile uygulatamıyordu ve mağduriyeti devam ediyordu. Kaç kişi bu nedenle intihara kalkıştı. Benimle ilgili bir adres açılmış, BTK Başkanı olarak bunu kaldırtmak için ben bile 1 sene uğraştım."

Yeni düzenleme ile internet ortamında yapılan yayın nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin, bu içeriğin çıkarılması için içerik sağlayıcısına veya yer sağlayıcısına başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceklerini belirten Acarer, bunun yanı sıra doğrudan sulh ceza hakimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de talep edebileceğini ifade etti. Acarer, eğer içerik sağlayıcısına ya da yer sağlayıcısına başvurulmuşsa, en geç 24 saat içinde bu talebe cevap verileceğini söyledi. Kişi sulh ceza hakimine başvurduğunda da hakimin bu başvuruyu en geç 24 saat içinde duruşma yapmadan karara bağlayacağını ve erişim engelleme kararını Erişim Sağlayıcılar Birliğine göndereceğini anlatan Acarer, Birliğin de 4 saat içinde gereğini yerine getireceğini bildirdi. 

Mahkemeye başvurulduğunda hakimin, öncelikle kişilik hakkı ihlalinin gerçekleştiği yayının URL adresine erişimin engellenmesine karar verebileceğini ifade eden Acarer, "Bu madde kapsamında verilecek erişimin engellenmesi kararlar esas olarak yalnızca hakkın ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verilecektir. Bununla birlikte hakim, içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi halinde, istisnai olarak yayının tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilecektir. Hakimin verdiği erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının veya aynı mahiyetteki yayınların başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanabilecektir" diye konuştu.

Getirilen düzenlemeyle içeriğin çıkarılmasından ziyade erişimin engellenmesini önplana alındığını belirten Acarer,  mahkeme kararı geldikten sonra Birliğin 4 saat içerisinde erişimi engelleyeceğini böylece mağduriyetlerin önünü geçileceğini ifade etti.

Özel hayatın gizliliği  

 Bir diğer önemli değişikliğin de özel hayatın gizliliğini korumaya yönelik olduğunu belirten Acarer, kişinin özel hayatına ilişkin istemediği, bir fotoğraf  ya da görüntünün interne yayınlanması durumunda her dakikanın kişinin aleyhine işlediğini söyledi. Bu durumda kalıp işini kaybedenlere, ailesi dağılanlara rastlandığını hatırlatan Acarer, bazı fotoğraf ve görüntülerin gerçek olmamasına karşın kişilerin bu mağduriyeti yaşadıklarını dile getirdi. Bu mağduriyetleri gidermek için değişiklik yaptıklarını anlatan Acarer, internette yapılan yayın içeriği nedeniyle, özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini düşünen kişilerin, iddialarına ilişkin açıklama ve yayının tam URL adresi ve kimlik bilgilerini ispatlayacak bilgiler ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına (TİB) başvurarak, içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebileceklerini ifade etti. 

Bu durumda TİB'in talebi hemen Erişim Sağlayıcılar Birliğine bildireceğini, Birliğin de 4 saat içinde gereğini yerine getireceğini belirten Acarer, başvuru sahibinin aynı zamanda 24 saat içinde sulh ceza hakimine başvurarak hakim kararı alacağını bildirdi.

Hakimin gerekli değerlendirmeleri yaptıktan sonra kararını 48 saat içinde doğrudan TİB'e göndereceğini anlatan Acarer, aksi durumda erişimin engellenmesi tedbiri kendiliğinden ortadan kalkacağını kaydetti.  

Özel hayatın gizliliğinin korunması konusunda gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda, TİB Başkanı tarafından hemen erişim engellemesi yapılabileceğine işaret eden Acarer, bunun belli koşullara bağlı olduğunu dile getirdi. Acarer, "TİB Başkanı'nın engelleme kararı verebilmesi için konunun özel hayatın gizliliği ile ilgili olması lazım. Küfredildi  diye TİB başkanı engelleme yapamaz. Ayrıca, kişinin bir şekilde kendisi başvuramayacak durumda olması halinde TİB başkanı engelleme kararı verebilir" diye konuştu.

TİB Başkanı tarafından re’sen kullanılan yetki ile yapılan erişim engellemesi kararına karşı yargı yolu açık olduğunu, isteyenin sulh ceza mahkemesine gidebileceğinin altını çizen Acarer,  korunan durumun "özel hayatın gizliliği" olduğundan şahsiyetin zedelenmemesi için gecikmeye mahal vermeden internette gerekli müdahale yapılmış olacağını söyledi.

BTK Başkanı Acarer, 5651 sayılı yasada yapılan bir değişiklik de, trafik bilgilerini saklanması ile ilgili olduğunu belirtti.  Halen AB ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de ses hizmetlerine ilişkin trafik bilgilerinin belirli sürelerle saklandığını hatırlatan Acarer, şöyle devam etti:

"Maalesef kamuoyunda bu durum tam anlaşılamadı. Özellikle üstüne basarak söylüyorum; saklanacak olan içerik bilgisi değil, trafik bilgisidir. Bir başka ifadeyle hangi IP adresi hangi IP adresiyle bağlantı kurmuş bunun bilgisidir. Türkiye'de ses de bile içerik bilgisine ancak ve ancak mahkeme kararıyla Milli İstihbarat Teşkilatı, Polis ve Jandarma tarafından yapılacak kanuni dinlemelerle erişilebilir. Onun dışında hiç bir zaman içeriğe yönelik bir kayıt ve arşiv söz konusu değildir.

5651 sayılı yasada yapılan başka bir değişiklik ile içerik sağlayıcılara yönelik hapis cezaları kaldırılmıştır. Bu konu uygulamada sorunlara yol açmakta idi. Bu daha özgür internet için atı çok önemli bir adımdır."

Son Güncelleme: Cuma, 17 Ocak 2014 13:48

Gösterim: 4956

Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yaptığı araştırmaya göre, gençlerin yüzde 60’ı sosyal medyayı en çok eğlence amacıyla kullanıyor, yüzde 59’u ise bilgi alma amacıyla tercih ediyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlerin sosyal medyayı kullanımına yönelik kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye'deki gençleri daha yakından tanımayı ve anlamayı amaçlayan araştırma 26 ilden, 15-29 yaş arası 2 bin 57 gencin katılımıyla yapıldı. 

2013 yılının temmuz-eylül ayları arasını kapsayan "Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması" için niceliksel araştırma yönetmeleri kullanılarak,  2 bin 57 gençle online görüşme yapıldı. Araştırmada yer alan örneklemin yüzde 77'sini bekar, 14'ünü çocuk sahibi, yüzde 40'ını çalışan, yüzde 14'ünü lise öğrencisi ve yüzde 7'sini de ev hanımı oluşturdu.

Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 96'sı sosyal medyayı kullandığı saptanırken, katılımcı gençlerden yüzde 40'nın annesi, yüzde 47'sinin ise babası sosyal medyayı kullandığı belirlendi. 

Dizüstü bilgisayarla bağlanıyorlar

Araştırma sonuçlarına göre, gençlerin yüzde 62'si sosyal medyaya en çok evlerindeki dizüstü bilgisayarlardan bağlanıyor. Her iki gençten biri akıllı telefon üzerinden sosyal medyayı kullanıyor. Bunların dışında, iş yerindeki bilgisayardan sosyal medyaya bağlananlar ise daha çok 25-29 yaş grubu. 

İnternet kafelerden sosyal medya kullanımı ise daha çok Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki genç erkeklerde görülüyor. İstanbul'da evde dizüstü bilgisayar, akıllı telefon ve iş yerindeki bilgisayardan; Ege Bölgesi'nde evde dizüstü bilgisayardan sosyal medyaya ulaşıyor.

Ne kadar vakit geçiriyorlar?

Gençlerin yüzde 86'sı sosyal medyaya günde en az bir kere, yüzde 72'si ise her gün birkaç kere bağlanıyor. Her üç gençten biri sosyal medyada en az üç saat geçiriyor. Özellikle 15-17 yaş grubu, bekarlar ile ortaöğretim ve altı mezunlarda bu oran daha yüksek.

Araştırmanın çarpıcı verileri arasındaki diğer bir bulgu ise sosyal medyada 6 saat ve üzeri vakit geçirenlerin oranı. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 13'ü sosyal medyada 6 saat ve üzeri zaman geçiriyor.

"Aktif" bir gençlik

Online olarak gerçekleştirilen araştırmada gençlerin sosyal medya kullanım şekilleri de incelendi. Buna göre, gençlerin yüzde 89’u sosyal medyada listelerindeki kişi ve kurumların paylaştıklarını takip ederken, yüzde 88’i de arkadaşlarının paylaştıklarına yorum yapıyor.

Araştırmayla gençlerin sosyal medyada aktif olduğu da tespit edildi. Sosyal medyada görsel yükleme, yazı yazma/tweet atma, ürün, marka, şirket hakkında yorum yazma gibi gençlerin kendi oluşturduğu içeriği başkalarıyla paylaşma davranışlarıyla yoğun bir şekilde karşılaşıldı.

Gençlerin yarısı sosyal medyada tartışmaya/polemiğe en az bir kere giriyor. 15–17 yaş grubu, erkekler, öğrenciler ve bekarlarda bu oran daha yüksek. En az birkaç kez böyle bir durumu tecrübe edenler ise daha çok genç erkekler, bekarlar ve Twitter kullanıcıları.

Facebook ilk sırada

Sosyal medya mecraları arasında Facebook, gençlerin en çok kullandığı sosyal ağ konumunda. Facebook’u ikinci sırada yüzde 57 oranla Youtube ve Instagram gibi görsel paylaşım siteleri takip ediyor.

Sosyal medya alanında Twitter da popüler bir mecra. Araştırmaya katılan 15-29 yaş grubundaki gençlerin yüzde 45’i Twitter kullanıcısı. Twitter kullanımının öğrenciler, çalışanlar, yükseköğretim mezunları ve bekarlarda daha yüksek olduğu görülüyor. Ege Bölgesi ve İstanbul'da yaşayanlar, Türkiye ortalamasına kıyasla Twitter'ı daha fazla tercih ederken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gençler daha az kullanıyor.

Sosyal medyada bu mecraları sırasıyla sözlükler, wikiler, bloglar, interaktif online oyunlar, lokasyon paylaşımları, profesyonel iş ağları ve sanal yaşam alanları izliyor.

Önce profilini inceliyorlar

Gençlerin yüzde 76’sı takip edecekleri kişileri profilini inceleyerek karar veriyor.

Gençler sadece kendileriyle benzer düşüncelere sahip olan kişileri değil, farklı düşüncelere sahip olanları da takip ediyor. Yaş ilerledikçe takip edeceği kişinin arkadaşı olması kriteri daha da önem kazanıyor. Takip edilecek kişinin ünlü olması kararda etkili olan unsurlardan birisi. Bu kriter 15-24 yaş grubundaki gençlerin ve öğrencilerin yarısı üzerinde etkili. 

Eğlenme ve bilgi edinme amaçı kullanılıyor

Gençlerin yüzde 60’ı sosyal medyayı en çok eğlence amacıyla kullanıyor, yüzde 59’u ise bilgi alma amacıyla tercih ediyor.

Bu veriler, gençlerin sosyal medyaya sadece eğlenmek amacıyla bağlanmadığını gösteriyor. Sosyal medyanın, geleneksel medyanın alternatifi olabileceğine ilişkin güçlü tespitler sağlıyor. 

Sosyal medya, gençlerin yaklaşık yarısı için aynı zamanda serbest zaman geçirme, iletişim kurma, gündem, takip etme, gündem yaratma, eğitim, öğretim ve araştırma anlamına da geliyor. 

Takip edilen içerikler

Erkekler en çok spor ve teknoloji içeriklerini takip ederken, kadınlarda moda ve alışveriş ilk iki sırayı alıyor. 

Araştırma sonuçlarına göre, gençler sosyal medyada en çok günlük olay ve durumlar, müzik, film, TV, dizi ile toplumsal olaylar hakında yorum yapıyor. Evli gençlerin toplumsal olaylar, moda, alışveriş, din ve beslenme konularında, bekarların ise müzik, film, TV, dizi yorumları, teknoloji, kültür–sanat etkinlikleri ve spor konularında daha aktif olduğu görülüyor.

İstanbul'da toplumsal konu ve olaylarla yeme–içme mekanları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelelerinde ise din konusu ülke ortalamasına göre gençler tarafından daha fazla konuşuluyor.

En önemli konu özgürlük

Araştırmada gençler için sosyal medyada en önemli konunun yüzde 37 oranla özgürlük olduğu tespit edildi. Özgürlük konusu özellikle öğrenciler, bekarlar ve Twitter kullanıcıları için daha da önem arz ediyor.Bu konuyu güvenirlik, dürüstlük ve paylaşımcılık takip ediyor.  

"Toplumsal bir platform" 

Yapılan araştırma ile gençlerin sosyal medyayı çeşitli açılardan politik, toplumsal bir platform olarak gördüğü gözlemlendi. 

Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 56'sı "sosyal medyanın kitleleri harekete geçirme gücü olduğu"nu düşünüyor. Sosyal medyanın bir medya kanalı olmasına ilişkin irdelenen "sosyal medyanın geleneksel medyanın alternatifi olduğu" ve "ana akım medyada yer verilmeyen haberlere ulaşmayı sağladığı" ifadelerine ise gençlerin yarısından fazlası katılıyor.

> Gençler, sosyal medyayı en çok bu amaçla kullanıyor

Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yaptığı araştırmaya göre, gençlerin yüzde 60’ı sosyal medyayı en çok eğlence amacıyla kullanıyor, yüzde 59’u ise bilgi alma amacıyla tercih ediyor.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, gençlerin sosyal medyayı kullanımına yönelik kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye'deki gençleri daha yakından tanımayı ve anlamayı amaçlayan araştırma 26 ilden, 15-29 yaş arası 2 bin 57 gencin katılımıyla yapıldı. 

2013 yılının temmuz-eylül ayları arasını kapsayan "Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması" için niceliksel araştırma yönetmeleri kullanılarak,  2 bin 57 gençle online görüşme yapıldı. Araştırmada yer alan örneklemin yüzde 77'sini bekar, 14'ünü çocuk sahibi, yüzde 40'ını çalışan, yüzde 14'ünü lise öğrencisi ve yüzde 7'sini de ev hanımı oluşturdu.

Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 96'sı sosyal medyayı kullandığı saptanırken, katılımcı gençlerden yüzde 40'nın annesi, yüzde 47'sinin ise babası sosyal medyayı kullandığı belirlendi. 

Dizüstü bilgisayarla bağlanıyorlar

Araştırma sonuçlarına göre, gençlerin yüzde 62'si sosyal medyaya en çok evlerindeki dizüstü bilgisayarlardan bağlanıyor. Her iki gençten biri akıllı telefon üzerinden sosyal medyayı kullanıyor. Bunların dışında, iş yerindeki bilgisayardan sosyal medyaya bağlananlar ise daha çok 25-29 yaş grubu. 

İnternet kafelerden sosyal medya kullanımı ise daha çok Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki genç erkeklerde görülüyor. İstanbul'da evde dizüstü bilgisayar, akıllı telefon ve iş yerindeki bilgisayardan; Ege Bölgesi'nde evde dizüstü bilgisayardan sosyal medyaya ulaşıyor.

Ne kadar vakit geçiriyorlar?

Gençlerin yüzde 86'sı sosyal medyaya günde en az bir kere, yüzde 72'si ise her gün birkaç kere bağlanıyor. Her üç gençten biri sosyal medyada en az üç saat geçiriyor. Özellikle 15-17 yaş grubu, bekarlar ile ortaöğretim ve altı mezunlarda bu oran daha yüksek.

Araştırmanın çarpıcı verileri arasındaki diğer bir bulgu ise sosyal medyada 6 saat ve üzeri vakit geçirenlerin oranı. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 13'ü sosyal medyada 6 saat ve üzeri zaman geçiriyor.

"Aktif" bir gençlik

Online olarak gerçekleştirilen araştırmada gençlerin sosyal medya kullanım şekilleri de incelendi. Buna göre, gençlerin yüzde 89’u sosyal medyada listelerindeki kişi ve kurumların paylaştıklarını takip ederken, yüzde 88’i de arkadaşlarının paylaştıklarına yorum yapıyor.

Araştırmayla gençlerin sosyal medyada aktif olduğu da tespit edildi. Sosyal medyada görsel yükleme, yazı yazma/tweet atma, ürün, marka, şirket hakkında yorum yazma gibi gençlerin kendi oluşturduğu içeriği başkalarıyla paylaşma davranışlarıyla yoğun bir şekilde karşılaşıldı.

Gençlerin yarısı sosyal medyada tartışmaya/polemiğe en az bir kere giriyor. 15–17 yaş grubu, erkekler, öğrenciler ve bekarlarda bu oran daha yüksek. En az birkaç kez böyle bir durumu tecrübe edenler ise daha çok genç erkekler, bekarlar ve Twitter kullanıcıları.

Facebook ilk sırada

Sosyal medya mecraları arasında Facebook, gençlerin en çok kullandığı sosyal ağ konumunda. Facebook’u ikinci sırada yüzde 57 oranla Youtube ve Instagram gibi görsel paylaşım siteleri takip ediyor.

Sosyal medya alanında Twitter da popüler bir mecra. Araştırmaya katılan 15-29 yaş grubundaki gençlerin yüzde 45’i Twitter kullanıcısı. Twitter kullanımının öğrenciler, çalışanlar, yükseköğretim mezunları ve bekarlarda daha yüksek olduğu görülüyor. Ege Bölgesi ve İstanbul'da yaşayanlar, Türkiye ortalamasına kıyasla Twitter'ı daha fazla tercih ederken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gençler daha az kullanıyor.

Sosyal medyada bu mecraları sırasıyla sözlükler, wikiler, bloglar, interaktif online oyunlar, lokasyon paylaşımları, profesyonel iş ağları ve sanal yaşam alanları izliyor.

Önce profilini inceliyorlar

Gençlerin yüzde 76’sı takip edecekleri kişileri profilini inceleyerek karar veriyor.

Gençler sadece kendileriyle benzer düşüncelere sahip olan kişileri değil, farklı düşüncelere sahip olanları da takip ediyor. Yaş ilerledikçe takip edeceği kişinin arkadaşı olması kriteri daha da önem kazanıyor. Takip edilecek kişinin ünlü olması kararda etkili olan unsurlardan birisi. Bu kriter 15-24 yaş grubundaki gençlerin ve öğrencilerin yarısı üzerinde etkili. 

Eğlenme ve bilgi edinme amaçı kullanılıyor

Gençlerin yüzde 60’ı sosyal medyayı en çok eğlence amacıyla kullanıyor, yüzde 59’u ise bilgi alma amacıyla tercih ediyor.

Bu veriler, gençlerin sosyal medyaya sadece eğlenmek amacıyla bağlanmadığını gösteriyor. Sosyal medyanın, geleneksel medyanın alternatifi olabileceğine ilişkin güçlü tespitler sağlıyor. 

Sosyal medya, gençlerin yaklaşık yarısı için aynı zamanda serbest zaman geçirme, iletişim kurma, gündem, takip etme, gündem yaratma, eğitim, öğretim ve araştırma anlamına da geliyor. 

Takip edilen içerikler

Erkekler en çok spor ve teknoloji içeriklerini takip ederken, kadınlarda moda ve alışveriş ilk iki sırayı alıyor. 

Araştırma sonuçlarına göre, gençler sosyal medyada en çok günlük olay ve durumlar, müzik, film, TV, dizi ile toplumsal olaylar hakında yorum yapıyor. Evli gençlerin toplumsal olaylar, moda, alışveriş, din ve beslenme konularında, bekarların ise müzik, film, TV, dizi yorumları, teknoloji, kültür–sanat etkinlikleri ve spor konularında daha aktif olduğu görülüyor.

İstanbul'da toplumsal konu ve olaylarla yeme–içme mekanları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelelerinde ise din konusu ülke ortalamasına göre gençler tarafından daha fazla konuşuluyor.

En önemli konu özgürlük

Araştırmada gençler için sosyal medyada en önemli konunun yüzde 37 oranla özgürlük olduğu tespit edildi. Özgürlük konusu özellikle öğrenciler, bekarlar ve Twitter kullanıcıları için daha da önem arz ediyor.Bu konuyu güvenirlik, dürüstlük ve paylaşımcılık takip ediyor.  

"Toplumsal bir platform" 

Yapılan araştırma ile gençlerin sosyal medyayı çeşitli açılardan politik, toplumsal bir platform olarak gördüğü gözlemlendi. 

Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 56'sı "sosyal medyanın kitleleri harekete geçirme gücü olduğu"nu düşünüyor. Sosyal medyanın bir medya kanalı olmasına ilişkin irdelenen "sosyal medyanın geleneksel medyanın alternatifi olduğu" ve "ana akım medyada yer verilmeyen haberlere ulaşmayı sağladığı" ifadelerine ise gençlerin yarısından fazlası katılıyor.

Son Güncelleme: Çarşamba, 08 Ocak 2014 17:19

Gösterim: 2694

Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Osman Engin, "Artık yatırımcı işverenler, kişilerin kişisel beyanlarına dayanarak kendi iş gücü taleplerini karşılama durumunda sosyal paylaşım sitelerine düşen bireysel ve kişilik envanterlerine yöneliyor" dedi.

Engin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde değişen toplumsal yapılarla sanal alım ve satım pazarlarında çoğalan bireysel ve toplumsal taleplere göre kişilik envanterlerinin işverenleri yakından ilgilendirmeye başladığını söyledi.

Artık özene bezene hazırlanan CV'lerin tek taraflı olarak sorunu gideremediğini, işverenlerin işe alacağı kişilerin sosyal paylaşım sitesindeki durumuna da baktığına dikkati çeken Engin, şunları kaydetti:

"Artık yatırımcı işverenler, kişilerin kişisel beyanlarına dayanarak kendi iş gücü taleplerini karşılama durumunda Facebook ve sosyal paylaşım sitelerine düşen bireysel ve kişilik envanterlerine yöneliyor. İş gücü taleplerini karşılamak için ihtiyaç duyulan bireylerin sosyal medya üzerinden başkaları ile olan ilişkilerine, tutum ve davranışlarına, çok boyutlu güncel olaylar karşısındaki tepkilerine bakarak kişilik ve karakter analizleri yapmaya başlamışlardır."

Sosyal paylaşım sitelerinin adeta gençlerin ve yetişkinlerin çeyiz sandıkları olduğunu söyleyen Engin, "Bu çeyiz sandıkları içerisinde sadece geçmişi ve anı yansıtan değerde mal ve hizmetler bulunmamakta, aynı zamanda geleceğe ışık tutabilme özeliğine veya gelecekte problem yaratma riskine sahip hayallerde depolanmıştır. Bu verilerden hareketle karakter ve kişilik analizleri çok rahat ve daha objektif olarak yapılabilmektedir" diye konuştu. 

"Sosyal paylaşım siteleri kamusal alan haline geldi"

Engin, sosyal paylaşım sitelerinin, geçmişte insanlar hakkında tutulan saklı kayıtların yer aldığı savcılıklardan alınan iyi hal belgelerinin yerini alacak daha detaylı dokümanların rahat bir şekilde elde edildiği kamusal alanlar haline geldiğini vurguladı.

İnsanların çocukluğundan itibaren sosyal paylaşım sitelerine bağımlı yetiştiğini dile getiren Engin, "Sosyal paylaşım ağlarının içerisinde yaşadığımız zaman boyutunda artık insanların kirli çamaşırlarının ortalara döküldüğü paylaşım alanlarına dönüştürülmüştür" ifadelerini kullandı.

> Gizli CV: Sosyal medya

Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Osman Engin, "Artık yatırımcı işverenler, kişilerin kişisel beyanlarına dayanarak kendi iş gücü taleplerini karşılama durumunda sosyal paylaşım sitelerine düşen bireysel ve kişilik envanterlerine yöneliyor" dedi.

Engin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde değişen toplumsal yapılarla sanal alım ve satım pazarlarında çoğalan bireysel ve toplumsal taleplere göre kişilik envanterlerinin işverenleri yakından ilgilendirmeye başladığını söyledi.

Artık özene bezene hazırlanan CV'lerin tek taraflı olarak sorunu gideremediğini, işverenlerin işe alacağı kişilerin sosyal paylaşım sitesindeki durumuna da baktığına dikkati çeken Engin, şunları kaydetti:

"Artık yatırımcı işverenler, kişilerin kişisel beyanlarına dayanarak kendi iş gücü taleplerini karşılama durumunda Facebook ve sosyal paylaşım sitelerine düşen bireysel ve kişilik envanterlerine yöneliyor. İş gücü taleplerini karşılamak için ihtiyaç duyulan bireylerin sosyal medya üzerinden başkaları ile olan ilişkilerine, tutum ve davranışlarına, çok boyutlu güncel olaylar karşısındaki tepkilerine bakarak kişilik ve karakter analizleri yapmaya başlamışlardır."

Sosyal paylaşım sitelerinin adeta gençlerin ve yetişkinlerin çeyiz sandıkları olduğunu söyleyen Engin, "Bu çeyiz sandıkları içerisinde sadece geçmişi ve anı yansıtan değerde mal ve hizmetler bulunmamakta, aynı zamanda geleceğe ışık tutabilme özeliğine veya gelecekte problem yaratma riskine sahip hayallerde depolanmıştır. Bu verilerden hareketle karakter ve kişilik analizleri çok rahat ve daha objektif olarak yapılabilmektedir" diye konuştu. 

"Sosyal paylaşım siteleri kamusal alan haline geldi"

Engin, sosyal paylaşım sitelerinin, geçmişte insanlar hakkında tutulan saklı kayıtların yer aldığı savcılıklardan alınan iyi hal belgelerinin yerini alacak daha detaylı dokümanların rahat bir şekilde elde edildiği kamusal alanlar haline geldiğini vurguladı.

İnsanların çocukluğundan itibaren sosyal paylaşım sitelerine bağımlı yetiştiğini dile getiren Engin, "Sosyal paylaşım ağlarının içerisinde yaşadığımız zaman boyutunda artık insanların kirli çamaşırlarının ortalara döküldüğü paylaşım alanlarına dönüştürülmüştür" ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 11 Ocak 2014 11:32

Gösterim: 1593

MEB, 2014'de 675 bin tablet bilgisayarın dağıtımını hedefliyor

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Eğitimde Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesi kapsamında  2014'de 675 bin tablet bilgisayarın dağıtımını hedefliyor. 

Bakanlık verilerine göre, FATİH projesi meslek liseleri harici tüm liselerde uygulanmaya başladı. 2011-2012 eğitim-öğretim yılının 2. döneminde 8 bin 500 tablet bilgisayar pilot uygulaması 17 il, 52 okulda uygulandı. Genişletilmiş pilot proje kapsamında 49 bin tablet bilgisayar donanım ve yazılım alımı ihalesine çıkıldı ve 2013'ün Şubat ayında 81 ilde  217 okulda 49 bin tablet bilgisayar dağıtımı yapıldı. Bugüne kadar pilot proje kapsamında liselerin 9. sınıfındaki öğrencilerine ve öğretmenlerine 62 bin 800 tablet bilgisayar dağıtıldı.

Aynı liselerin dersliklerine 84 bin 921 etkileşimli tahta kuruldu, 3 bin 657 çok fonksiyonlu yazıcı ve 3 bin 657 döküman kamera dağıtıldı. Bu yılın Haziran ayında 10 milyon 600 bin tablet bilgisayar alımı işi ihale süreci başlatıldı ve değerlendirmesi devam ediyor. Derslerde bilgisayar teknolojilerinin kullanımı için 183 bin öğretmen hizmetiçi eğitim aldı.

Bakanlık, FATİH projesi ile sınıflara sağlanan donanım altyapısını, eğitsel e-içerikleri ve öğretmen klavuzları kitaplarını etkin biçimde kullanma becerilerini geliştirmelerine yönelik, yaklaşık 770 bin öğretmene yüz yüze ve uzaktan eğitim aracılığıyla eğitimlerin verilmesini hedefliyor. 

2014 içerisinde tablet bilgisayar temini işinin 1. fazı kapsamında 675 bin tablet bilgisayarın dağıtımı, 13 bin okula ait yerel alan ağı kurulumu, 3 bin 362 okul için okul altyapıları yönetim ve destek sistemlerinin kurulması ve geniş bant internet erişiminin sağlanması faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. 

Temmuz ayında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından, 347 bin 367 etkileşimli tahta alım işi, 13 bin 645 A3 çok fonksiyonlu yazıcı ve 28 bin 351 A4 çok fonksiyonlu yazıcı alımı işi ihale süreçleri başlatıldı ve değerlendirmeleri devam ediyor. 

81 ilde toplamda 110 Uzaktan Eğitim Merkezi kurulumları tamamlanarak kabulleri yapıldı. Pilot kapsamında 154 okulda yerel alan ağı kurulumları yapıldı. Ayrıca 3 bin 362 ortaöğretim okuluna yerel alan ağı kurulum işi ihalesine ait sözleşme Kasım 2012 tarihinde imzalandı, kurulum ve kabul işlemleri devam ediyor. 

Diğer yandan 13 bin okul için 2. faz yerel alan ağı kurulum işi ihalesine ilişkin sözleşme imzalandı.  

e-içeriğin sağlanması

FATİH projesi kapsamında öğretmen ve öğrencilerin gereksinimlerine cevap verecek, öğretim programlarında yer alan kazanımlara uygun olarak hazırlanmış olan kazanım bazlı içerikler ve e-dersler eğitim portalı olan www.eba.gov.tr adresinde yer alıyor. Söz konusu içerikler ve e-dersler etkileşimli tahtalar ve tabletlere yüklendi.

> Okullarda 2014'de 675 bin tablet bilgisayar dağıtılacak

MEB, 2014'de 675 bin tablet bilgisayarın dağıtımını hedefliyor

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Eğitimde Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesi kapsamında  2014'de 675 bin tablet bilgisayarın dağıtımını hedefliyor. 

Bakanlık verilerine göre, FATİH projesi meslek liseleri harici tüm liselerde uygulanmaya başladı. 2011-2012 eğitim-öğretim yılının 2. döneminde 8 bin 500 tablet bilgisayar pilot uygulaması 17 il, 52 okulda uygulandı. Genişletilmiş pilot proje kapsamında 49 bin tablet bilgisayar donanım ve yazılım alımı ihalesine çıkıldı ve 2013'ün Şubat ayında 81 ilde  217 okulda 49 bin tablet bilgisayar dağıtımı yapıldı. Bugüne kadar pilot proje kapsamında liselerin 9. sınıfındaki öğrencilerine ve öğretmenlerine 62 bin 800 tablet bilgisayar dağıtıldı.

Aynı liselerin dersliklerine 84 bin 921 etkileşimli tahta kuruldu, 3 bin 657 çok fonksiyonlu yazıcı ve 3 bin 657 döküman kamera dağıtıldı. Bu yılın Haziran ayında 10 milyon 600 bin tablet bilgisayar alımı işi ihale süreci başlatıldı ve değerlendirmesi devam ediyor. Derslerde bilgisayar teknolojilerinin kullanımı için 183 bin öğretmen hizmetiçi eğitim aldı.

Bakanlık, FATİH projesi ile sınıflara sağlanan donanım altyapısını, eğitsel e-içerikleri ve öğretmen klavuzları kitaplarını etkin biçimde kullanma becerilerini geliştirmelerine yönelik, yaklaşık 770 bin öğretmene yüz yüze ve uzaktan eğitim aracılığıyla eğitimlerin verilmesini hedefliyor. 

2014 içerisinde tablet bilgisayar temini işinin 1. fazı kapsamında 675 bin tablet bilgisayarın dağıtımı, 13 bin okula ait yerel alan ağı kurulumu, 3 bin 362 okul için okul altyapıları yönetim ve destek sistemlerinin kurulması ve geniş bant internet erişiminin sağlanması faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. 

Temmuz ayında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından, 347 bin 367 etkileşimli tahta alım işi, 13 bin 645 A3 çok fonksiyonlu yazıcı ve 28 bin 351 A4 çok fonksiyonlu yazıcı alımı işi ihale süreçleri başlatıldı ve değerlendirmeleri devam ediyor. 

81 ilde toplamda 110 Uzaktan Eğitim Merkezi kurulumları tamamlanarak kabulleri yapıldı. Pilot kapsamında 154 okulda yerel alan ağı kurulumları yapıldı. Ayrıca 3 bin 362 ortaöğretim okuluna yerel alan ağı kurulum işi ihalesine ait sözleşme Kasım 2012 tarihinde imzalandı, kurulum ve kabul işlemleri devam ediyor. 

Diğer yandan 13 bin okul için 2. faz yerel alan ağı kurulum işi ihalesine ilişkin sözleşme imzalandı.  

e-içeriğin sağlanması

FATİH projesi kapsamında öğretmen ve öğrencilerin gereksinimlerine cevap verecek, öğretim programlarında yer alan kazanımlara uygun olarak hazırlanmış olan kazanım bazlı içerikler ve e-dersler eğitim portalı olan www.eba.gov.tr adresinde yer alıyor. Söz konusu içerikler ve e-dersler etkileşimli tahtalar ve tabletlere yüklendi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Aralık 2013 11:02

Gösterim: 2029


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.