Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kültür Koleji Anadolu Lisesinde uygulanmaya başlayacak Advanced Placement (AP) programı ile yabancı dil eğitimine uluslararası bir boyut kazandırılıyor.
Öğrencilere hedef koyma, hedeflerini gerçekleştirme süreçlerinde, uluslararası müfredatlar aracılığıyla evrensel ölçekte düşünce ve bilim üretme olanakları sunuluyor dk-apotek.com. Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanan ve tüm dünyaya yayılan bir program olan Advanced Placement, ABD'nin dışında 60'tan fazla ülkede uygulanıyor. Türkiye'de Amerikan Okulları ile çok az sayıda okulda uygulanan program en önemli uluslararası diploma programı olarak kabul ediliyor.
Gerçekleşen imza törenine İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, Uluslararası Programlar ve İngilizce Eğitim Direktörü Angela Matheson, Kültür Koleji Anadolu Lisesi Müdürü Özgür Özmeral ve WECP şirketi başkanı Volkan Cerrahoğlu katıldı. Program, gerek derslerin içerik ve işlenişi gerek de bilgiyi ölçme tarzı ile öğrencilere daha lisedeyken üniversite seviyesindeki dersleri alma ve üniversitede bu derslerden muaf olma olanağı sunuyor.
Program, gerek derslerin içerik ve işlenişi gerek de bilgiyi ölçme tarzı ile öğrencilere daha lisedeyken üniversite seviyesindeki dersleri alma ve üniversitede bu derslerden muaf olma olanağı sunuyor. İleri Düzey Yerleştirme Programı olarak da adlandırılan Advanced Placement, eğitimde mükemmeliyeti hedefleyerek güçlü, kapsamlı ve çok çalışmayı gerektiriyor. Son derece yoğun bir eğitim programı olan AP, öğrencilerin gelecekteki kariyerlerini şekillendiren adımlar arasında yer alıyor. Dünya genelinde 3300 üniversite tarafından değerlendirmeye alınan Advanced Placement programı 6 farklı alanda 38 farklı dersten oluşuyor.
AP Capstone, sanat, İngilizce, tarih ve sosyal bilimler, matematik ve bilgisayar teknolojileri, fen ile dünya dilleri ve kültürleri gibi başlıklarda 30’dan fazla ders AP programı ile yurt dışı ve Türkiye’deki bazı üniversitelerde muafiyet, kredi tamamlama ve burs alma şansı da sunuyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Kültür Koleji Anadolu Lisesinde uygulanmaya başlayacak Advanced Placement (AP) programı ile yabancı dil eğitimine uluslararası bir boyut kazandırılıyor.
Öğrencilere hedef koyma, hedeflerini gerçekleştirme süreçlerinde, uluslararası müfredatlar aracılığıyla evrensel ölçekte düşünce ve bilim üretme olanakları sunuluyor dk-apotek.com. Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanan ve tüm dünyaya yayılan bir program olan Advanced Placement, ABD'nin dışında 60'tan fazla ülkede uygulanıyor. Türkiye'de Amerikan Okulları ile çok az sayıda okulda uygulanan program en önemli uluslararası diploma programı olarak kabul ediliyor.
Gerçekleşen imza törenine İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, Uluslararası Programlar ve İngilizce Eğitim Direktörü Angela Matheson, Kültür Koleji Anadolu Lisesi Müdürü Özgür Özmeral ve WECP şirketi başkanı Volkan Cerrahoğlu katıldı. Program, gerek derslerin içerik ve işlenişi gerek de bilgiyi ölçme tarzı ile öğrencilere daha lisedeyken üniversite seviyesindeki dersleri alma ve üniversitede bu derslerden muaf olma olanağı sunuyor.
Program, gerek derslerin içerik ve işlenişi gerek de bilgiyi ölçme tarzı ile öğrencilere daha lisedeyken üniversite seviyesindeki dersleri alma ve üniversitede bu derslerden muaf olma olanağı sunuyor. İleri Düzey Yerleştirme Programı olarak da adlandırılan Advanced Placement, eğitimde mükemmeliyeti hedefleyerek güçlü, kapsamlı ve çok çalışmayı gerektiriyor. Son derece yoğun bir eğitim programı olan AP, öğrencilerin gelecekteki kariyerlerini şekillendiren adımlar arasında yer alıyor. Dünya genelinde 3300 üniversite tarafından değerlendirmeye alınan Advanced Placement programı 6 farklı alanda 38 farklı dersten oluşuyor.
AP Capstone, sanat, İngilizce, tarih ve sosyal bilimler, matematik ve bilgisayar teknolojileri, fen ile dünya dilleri ve kültürleri gibi başlıklarda 30’dan fazla ders AP programı ile yurt dışı ve Türkiye’deki bazı üniversitelerde muafiyet, kredi tamamlama ve burs alma şansı da sunuyor.
Son Güncelleme: Salı, 08 Eylül 2020 15:45
Gösterim: 1674
Kısa sürede gerçekleştirdiği atılımla dikkatleri çeken Girne Koleji, yeni eğitim-öğretim yılına yönelik hazırlıklarını tamamladı. Yüz yüze ve uzaktan eğitim olanaklarını sistemlerine en uygun biçimde entegre ettiklerini belirten Girne Koleji CEO'su Dilek Cambazoğlu, yapılan çalışmaları ve gelecek döneme ilişkin planlarını artı eğitim'e anlattı.
2020-2021 eğitim - öğretim yılı hazırlıkları okullarınızda tamamlandı. 17 Ağustos tarihi itibariyle öğrenciler okullardaki yeni normal ile eğitim faaliyetlerine başlamış olacak. Girne Koleji olarak öğrencileriniz, öğretmenleriniz ve aileler için sağlık ve güvenlik açısından nasıl bir ortam hazırladınız? Sizce yeni dönemin anahtar kelimeleri nelerdir?
Eğitimde yeni normalin anahtar kelimelerin güven, sağlık ve iletişim olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin bir süredir okul faaliyetlerini ev ortamında yaptıkları ve akranları ile sınırlı iletişimde olduklarını göz önünde bulundurarak, güvenlik duygularının oluşumuna katkı sağlamak öncelikli sorumluluğumuz olmalıdır. Sağlıklı gelişim rehberliği anlayışımız ile yapılandırdığımız öğrenci, öğretmen ve veli iş birliğiyle gerçekleştireceğimiz destekleyici çalışmalar hazırladık. Gerçekleştireceğimiz öğrenci öğretmen akademilerinde dünya kimliği, bütünsel tasarı, etkili iletişim ve yaratıcı bakış açısı Girne Koleji’nin eğitim çerçevesidir.
Öğrencilerimizin okula uyumuna kılavuzluk etmek adına gerçekleştireceğimiz hijyen ve sosyal becerilere yönelik oryantasyon çalışmaları ile birlikte, sağlık ve güvenlik ile ilgili geliştirici aktiviteler olarak aidiyet hissi ve uyumlarını kazanmalarını hedefliyoruz.
Aileler ile gerçekleştirilecek bireysel görüşme ve atölye çalışmalarında günlük rutine tekrar dönülmesi ile ilgili destek çalışmaları yapacağız.
Yeni eğitim - öğretim yılında uzaktan öğretime dair hangi çalışmalara sisteminizde yer vereceksiniz? Girne Koleji bundan sonraki süreçte nasıl bir strateji ile eğitimdeki dijital dönüşüme uyum sağlayacak?
Girne Koleji olarak eğitim binalarında teknoloji yatırımı yapmayı, eğitim materyallerimizde teknoloji destekli seçimlere yer vermeyi ve dijital içerikleri büyük bir titizlikle inceleyip sistemimize entegre etmeyi önemsiyoruz.
Girne Kolejinde uzaktan öğretim süreci için de önceliğimiz yeni normale oryantasyon ve güvenli iletişim olacak; okullarımızda yüz yüze eğitimde teknolojiyi öğrenme etkililiği için aktif kullanıyor idik; bu dönemde de hem yüz yüze hem de uzaktan öğretim sürecinde öğretmenlerimizin yeterliliğini artırmak için birincil olarak üniversitemizin de desteğiyle öğretmen akademileri düzenledik. Yaz dönemi boyunca da dünyada neler yapıldığını takip ederek stratejilerimizi oluşturduk.
Dijital okuryazarlık kavramı çerçevesinde okul iklimini yüz yüze ya da çevrimiçi fark etmeksizin merkezimize aldık. Bütün programlarımızın dijital materyalleri seçildi ve öğretmen eğitimleri tamamlandı. Yeni normalin metodolojisine yönelik atölyelerimiz planlandı. Ölçme-değerlendirme araçlarımızın da dijital versiyonu hazır; veriye dayalı ve hızlı çözümlerle öğrencilerimizin akademik performanslarını takip etmeye devam edeceğiz. Okul dönemi boyunca yüz yüze eğitim devam ederken de online derslerimiz, periyodik online buluşmalarımız ve online sınavlarımız devam edecek. Dijital okuryazarlık becerilerini geliştirdiğimiz, teknoloji destekli okul ortamına yatırım yaptığımız, online öğretim programlarını yapılandırdığımız hazırlıklı bir stratejiyle okullarımızın ve dünyanın kapılarını öğrencilerimizin dünya kimliği için açmış olacağız.
Yaklaşık 5 aydır okul ikliminden uzak olan öğrencilerin adaptasyonu için nasıl bir süreç yönetimi planladınız?
Uzun süredir izole olan çocuklar için okul, ailelerinden sonra en çok vakit geçirdikleri ikinci yuvalarıdır.Okul, gerek akran desteğini bulabilecekleri gerekse eğitim görmüş uzmanların yer aldığı kriz zamanı ve sonrasında psikolojik ilk yardımın verilebileceği bir kurumdur. Psikolojik sağlamlığın etkin hale getirilebilmesinde çocuk ve öğretmen arasında kurulan sağlıklı ilişkinin önemi büyüktür.
Girne Koleji olarak öğrencilerimizin yanlarında sakin, duyarlı, öğrenciyi dinleyen ve önemseyen öğretmenlerimiz ile iş birliği içindeyiz. Derslerde öğrencilerimizin duygularını paylaşabileceği zaman ve etkinlikler oluşturarak, öğrencilerin yaşadıkları olumsuz süreci normalleştirmelerine, benzer duyguların ve düşüncelerin akranlarında olduğunu görmelerine olanak tanıyacak paylaşımlarda bulunacağız. Öğrencilerimizin etkin dinleme becerilerinin gelişimi ile birlikte duygularını ifade etmelerini ve duygu durumlarının normal işlevselliğine dönmesi için çalışmalar gerçekleştireceğiz.
Psikososyal gelişimi destekleyici rehberlik çalışmalarımız doğrultusunda; ders ve ders dışı etkinlikler aracılığıyla ortaya çıkan tepkilerin türü, yoğunluğu ve sıklığı ile ilgili olarak öğretmenler ve aile üyeleriyle iş birliği yaparak, gizlilik ilkesi ile öğrencimizin psikolojik dayanıklılığının güçlenmesine destek olup, öğrencilerimizi bütüncül bir şekilde değerlendirmek öncelikli planımızdır.
2020-2021 eğitim-öğretim yılı özel bir hazırlık süreci gerektiriyor. Bu döneme ilişkin özellikle öğretmenlere yönelik yapacağınız çalışmalar nelerdir?
Bugün değişen yeni dünya düzeni, kuşkusuz ki eğitim sektörü ve öğretmenleri de etkilemiş durumda. Eğitimde değişim ve ilerleme, ulaşmak istediğimiz hedefe varıp yeni dünyanın öncülüğünü yapmak, ancak öğretmenin kendini geliştirmesi ve güncellemesiyle mümkündür.
Öğretmenlerin 21.yy becerilerini bilmeleri, bu becerileri kazanmaya çalışmaları, yaşam boyu öğrenme alışkanlığına sahip olmaları hem mesleki gelişimleri, hem de çağa ayak uydurabilecek öğrencilerin yetişebilmesi açısından oldukça önemlidir. Ayrıca öğretmenlerin kendi öğrenim sürecinde edindikleri bilgilerine sürekli yenilerini eklemeleri gerekmektedir.
Bizler Girne Koleji olarak Girne Amerikan Üniversitesinin desteği ve süpervizörlüğünde bu bilinçle öğretmen eğitimlerimizi tasarlıyoruz.
21. yy becerilerinden olan medya, bilgi ve iletişim teknolojileri okur yazarlığı gibi becerilerin yanı sıra, yeni çağda bizi robotlardan ayıracak önemli özelliklerimizin, empati yeteneğimiz, insani duyarlılıklarımız, yönerge takip edebilmekten çok eleştirel düşünme, yaratıcılık ve problem çözme gibi yetkinliklerimiz olacağının farkındayız. Bunun için iyi bir öğretmen ve iyi bir okulun, öğrencilerini mutlaka insani değerlerle de donatmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu hedef için ise, öğretmenlerin de benzer değerlerle donatıldığı ve öğrencilere doğru rol-model olduğu bir iklim gerekir.
Bu bağlamda öğretmen eğitimlerinin içeriği ve niteliği çok önem kazanıyor. Devamlı olarak değişen ve gelişen dünyada çağın gerektirdiği normlarda öğretmenleri eğitmek ve sürekli güncellemek konusunda üniversitelerin eğitim fakültelerinden akademisyenlerin desteği çok kıymetlidir. Üniversitemizin eğitim fakültesi ve sürekli eğitim merkezi, öğretmenlerimizin ve okullarımızın yaşam boyu ihtiyaç duyacakları eğitim programlarını kısa ve uzun vadeli olarak üreterek hem bireylerin kişisel gelişimlerine hem de toplum ekonomisinin gelişimine katkı sağlamaktadır.
Öğretmen eğitimlerimizin içeriklerinde teknoloji kullanımının yanı sıra, en az bir o kadar önemli olan iletişim eğitimine önem veriyoruz.
Özetle Girne Koleji eğitim çerçevesini oluşturan dört ana unsurdan biri olan bütünsel tasarım ile etkili iletişime sahip, dünya kimliği vizyonunda, yaratıcı bakış açısına sahip eğitimciler ile dünyanın kapılarını açmak bizim öğretmen akademilerimizin temel felsefesini oluşturmaktadır.
GİRNE KOLEJİNİ EĞİTİM ÇERÇEVESİNDE YER VERDİĞİ 4 ANA BAŞLIK ÖNE ÇIKIYOR
Yeni eğitim -öğretim yılının koşulları dikkate alındığında Girne Kolejinin eğitim vizyonu eğitim-öğretim faaliyetlerinin hangi merkezlerine ağırlık veriyor olacak?
Girne Koleji Eğitim Çerçevesi dört ana başlıkta yapılandırılmıştır. Eğitim içeriklerinde yer verilen tüm disiplinlerin temel hedefi çağın ve dünyanın gerekliliklerine uyum sağlamaktır.
Bilimin, teknolojinin ve sosyo-ekonomik yapının hızla değiştiği bir çağdayız. Bu yüzden de gündelik yaşamda gereksinim duyduğumuz bilgiler hızla artıyor. Dolayısıyla, öğrencilerimizi bu yüzyılın ihtiyaçlarıyla doğru ve yeterli bir içerikle buluşturmak oldukça önemli. Eğitim içeriklerinin öneminin yanı sıra içerikleri doğru metodoloji ve doğru eğitim teknolojisiyle bütünleştirmek de oldukça önemli. Dijital Okuryazarlık becerilerinden online eğitim platformlarına, bilişim derslerinden teknoloji destekli okul ve ev ortamlarına kadar teknolojinin yaşam boyu öğrenmede çok güçlü bir etkisi var.
Girne Koleji Eğitim programı, anaokulundan liseye dört disiplinler üstü temadan oluşmakta ve her bir tema, eğitim çerçevemizin bileşenleriyle bütünleşmektedir.
Girne Kolejinin Eğitim Çerçevesi ve Dünya Kimliğine Yön Veren Tematik Yaklaşımı
Bütünsel Tasarım ile çok yönlü akademik ve sosyal başarıyı teşvik etmek için “Sağlık ve Güvenlik Her Yerde”
Ana dil ve İngilizce dil yeterliliği başta olmak üzere Etkili İletişimi öncü kılmak için “Teknoloji ve İletişim Her Yerde”
Her bir birey için güçlü bir Dünya Kimliği oluşturmak adına “Yaşam ve Toplum Her Yerde”
Yaratıcı Bakış Açısını geliştirerek akademik donanımı güçlendirmek için “Bilim, Kültür ve Sanat Her Yerde” temalarıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerini şekillendirmiştir.
Özetle, yeni dünya düzeninde herkesin özgürce öğrenebileceği, fırsat eşitliği sağlayan bir modelle, 21. yy’ın hayatımıza kattığı yeni teknolojilerin de yardımıyla teknoloji destekli ve insan odaklı yeni nesil bir öğrenme kültürüyle başarıyı tanımlamaya devam edeceğiz.
OKUL SOKAKTAN GÜVENLİDİR
Milli Eğitim Bakanlığının pandemi sonrasındaki politika ve uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle okullar sokaktan güvenlidir argümanına dair görüşleriniz nelerdir?
Uzak Doğu’da ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) hemen her sektörde aksamalara ve değişimlere neden oldu. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden itibaren ilgili tüm birimler sorumlu oldukları alanlarda çeşitli kararlar alarak uygulamaya koydular.
Eğitim sektörünü ilgilendiren önemli karar ise 12 Mart’ta açıklandı. Bu kararda 16 Mart’tan itibaren 30 Mart’a kadar iki hafta süreyle yüz yüze eğitime ara verildiği belirtildi. İki haftalık aranın ilk haftası öğrencilerin evlerinde istirahat ederek geçirmelerini tavsiye eden Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 23 Mart Pazartesi gününden itibaren sunacakları hizmetle öğrencilerin evlerinden eğitim süreçlerine devam edeceklerini ifade etti. TRT üzerinden ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim olmak üzere üç farklı kademe için açılacak TV kanallarıyla ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemiyle internet üzerinden eğitimlere devam edilmesi kararlaştırıldı. Daha sonraki günlerde vaka sayısının artmasıyla birlikte 25 Mart’ta okullarda eğitimin 30 Nisan’a kadar yapılmayacağı, bu süreçte eğitimlere dijital olarak devam edileceği açıklandı.
Hemen her ailenin doğrudan veya dolaylı şekilde eğitimle bağlantısı olduğu düşünüldüğünde alınan ve uygulamaya konulan bu kararların isabetli olduğu söylenebilir. Yaşadığımız pandemi sürecinde hastalığı yenmek ve ölümleri engellemek için ciddi mücadeleler veriliyor. Kademeli olarak önleyici tedbirler ve tedavi edici çözümler geliştirilmeye çalışılıyor. Bu özverili çabayı görüyor ve tüm sağlık çalışanlarına öncelikle şükranlarımı sunuyorum.
Okul, sokaktan güvenlidir argümanını destekliyorum.
Temizlik, maske ve mesafe olarak özetleyebileceğimiz kurallara ve Milli Eğitim Bakanlığımızın belirttiği başlıklara uygun hareket edildiğinde okullarımızı hem fiziksel hem de sosyal duygusal gelişimini dikkate alarak açacağız. Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un belirtmiş olduğu her türlü alternatif plana göre de tüm hazırlıklarımızı tamamlamış olduğumuzu belirtmek isterim.
BU DÖNEMİN ÖLÇME-DEĞERLENDİRME FAALİYETLERİ NASIL OLMALI?
Özelikle sınav grubu öğrencileri dikkate alındığında LGS ve YKS hazırlıkları için nasıl bir modelle öğrencilerinizin akademik performansını güçlendireceksiniz?
Pandemi sürecinde eğitim adına çok önemli konulardan biri de ölçme değerlendirme. Öğrencilerin var olan pandemi sürecinden dolayı kaygısının arttığı şu dönemde yalnızca sayısal verilere odaklanmak yerine verimliliğe ve verimliliği arttırmaya odaklanmalıyız.
Bu dönemin ölçme değerlendirme faaliyetleri olarak ara ölçmelerin yanı sıra haftanın bitiminde yapılan çalışmalara yönelik ölçme değerlendirme çalışmaları da dijital araçlarla çeşitlendirdik. Öğrencilere detaylı geri bildirim verebilmek için yazma, çizme, ses kaydı gibi farklı özelliklerin olduğu uygulamalar kullanacağız. Web2.0 araçlarının etkin kullanılarak zenginleştirilen ders tasarımları ile öğrencilerimizi süreç içerisinde aktif bir şekilde öğrenen bireyler olarak konumlamak için çalışmalarımızı tamamladık. Bu uygulamalara ek olarak çalışmalara soruların yanı sıra konu anlatım videosu veya dokümanlarını da sisteme dahil ettik.
Sınavların objektifliğine zarar getirmeyecek şekilde tedbirler alınarak yapılan planlamalar doğrultusunda online sınavlar ile öğrencilerin akademik performansları düzenli olarak takip ediyor olacağız.
Özellikle sınav grubu öğrencileri dikkate alındığında LGS ve YKS hazırlığında öğrencilerimizi Senkron ve Asenkron derslerle takip ederek konu eksiklerinin olmamasını sağlayacağız. Online soru çözümleri ile öğrencilerimize canlı destek vereceğiz. Her deneme sınavından sonra sınav karnesinden belirtilen eksik kazanımlara yönelik geri besleme çalışmaları yapacağız. Danışman öğretmenlerimiz üzerinden haftalık programlarının takibini sağlarken, rehber öğretmenlerimiz periyodik aralıklarla öğrencilerimizle ve velilerimizle online görüşmeler planlayarak süreci öğrencilerimiz için etkili kılıyor olacağız.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Kısa sürede gerçekleştirdiği atılımla dikkatleri çeken Girne Koleji, yeni eğitim-öğretim yılına yönelik hazırlıklarını tamamladı. Yüz yüze ve uzaktan eğitim olanaklarını sistemlerine en uygun biçimde entegre ettiklerini belirten Girne Koleji CEO'su Dilek Cambazoğlu, yapılan çalışmaları ve gelecek döneme ilişkin planlarını artı eğitim'e anlattı.
2020-2021 eğitim - öğretim yılı hazırlıkları okullarınızda tamamlandı. 17 Ağustos tarihi itibariyle öğrenciler okullardaki yeni normal ile eğitim faaliyetlerine başlamış olacak. Girne Koleji olarak öğrencileriniz, öğretmenleriniz ve aileler için sağlık ve güvenlik açısından nasıl bir ortam hazırladınız? Sizce yeni dönemin anahtar kelimeleri nelerdir?
Eğitimde yeni normalin anahtar kelimelerin güven, sağlık ve iletişim olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin bir süredir okul faaliyetlerini ev ortamında yaptıkları ve akranları ile sınırlı iletişimde olduklarını göz önünde bulundurarak, güvenlik duygularının oluşumuna katkı sağlamak öncelikli sorumluluğumuz olmalıdır. Sağlıklı gelişim rehberliği anlayışımız ile yapılandırdığımız öğrenci, öğretmen ve veli iş birliğiyle gerçekleştireceğimiz destekleyici çalışmalar hazırladık. Gerçekleştireceğimiz öğrenci öğretmen akademilerinde dünya kimliği, bütünsel tasarı, etkili iletişim ve yaratıcı bakış açısı Girne Koleji’nin eğitim çerçevesidir.
Öğrencilerimizin okula uyumuna kılavuzluk etmek adına gerçekleştireceğimiz hijyen ve sosyal becerilere yönelik oryantasyon çalışmaları ile birlikte, sağlık ve güvenlik ile ilgili geliştirici aktiviteler olarak aidiyet hissi ve uyumlarını kazanmalarını hedefliyoruz.
Aileler ile gerçekleştirilecek bireysel görüşme ve atölye çalışmalarında günlük rutine tekrar dönülmesi ile ilgili destek çalışmaları yapacağız.
Yeni eğitim - öğretim yılında uzaktan öğretime dair hangi çalışmalara sisteminizde yer vereceksiniz? Girne Koleji bundan sonraki süreçte nasıl bir strateji ile eğitimdeki dijital dönüşüme uyum sağlayacak?
Girne Koleji olarak eğitim binalarında teknoloji yatırımı yapmayı, eğitim materyallerimizde teknoloji destekli seçimlere yer vermeyi ve dijital içerikleri büyük bir titizlikle inceleyip sistemimize entegre etmeyi önemsiyoruz.
Girne Kolejinde uzaktan öğretim süreci için de önceliğimiz yeni normale oryantasyon ve güvenli iletişim olacak; okullarımızda yüz yüze eğitimde teknolojiyi öğrenme etkililiği için aktif kullanıyor idik; bu dönemde de hem yüz yüze hem de uzaktan öğretim sürecinde öğretmenlerimizin yeterliliğini artırmak için birincil olarak üniversitemizin de desteğiyle öğretmen akademileri düzenledik. Yaz dönemi boyunca da dünyada neler yapıldığını takip ederek stratejilerimizi oluşturduk.
Dijital okuryazarlık kavramı çerçevesinde okul iklimini yüz yüze ya da çevrimiçi fark etmeksizin merkezimize aldık. Bütün programlarımızın dijital materyalleri seçildi ve öğretmen eğitimleri tamamlandı. Yeni normalin metodolojisine yönelik atölyelerimiz planlandı. Ölçme-değerlendirme araçlarımızın da dijital versiyonu hazır; veriye dayalı ve hızlı çözümlerle öğrencilerimizin akademik performanslarını takip etmeye devam edeceğiz. Okul dönemi boyunca yüz yüze eğitim devam ederken de online derslerimiz, periyodik online buluşmalarımız ve online sınavlarımız devam edecek. Dijital okuryazarlık becerilerini geliştirdiğimiz, teknoloji destekli okul ortamına yatırım yaptığımız, online öğretim programlarını yapılandırdığımız hazırlıklı bir stratejiyle okullarımızın ve dünyanın kapılarını öğrencilerimizin dünya kimliği için açmış olacağız.
Yaklaşık 5 aydır okul ikliminden uzak olan öğrencilerin adaptasyonu için nasıl bir süreç yönetimi planladınız?
Uzun süredir izole olan çocuklar için okul, ailelerinden sonra en çok vakit geçirdikleri ikinci yuvalarıdır.Okul, gerek akran desteğini bulabilecekleri gerekse eğitim görmüş uzmanların yer aldığı kriz zamanı ve sonrasında psikolojik ilk yardımın verilebileceği bir kurumdur. Psikolojik sağlamlığın etkin hale getirilebilmesinde çocuk ve öğretmen arasında kurulan sağlıklı ilişkinin önemi büyüktür.
Girne Koleji olarak öğrencilerimizin yanlarında sakin, duyarlı, öğrenciyi dinleyen ve önemseyen öğretmenlerimiz ile iş birliği içindeyiz. Derslerde öğrencilerimizin duygularını paylaşabileceği zaman ve etkinlikler oluşturarak, öğrencilerin yaşadıkları olumsuz süreci normalleştirmelerine, benzer duyguların ve düşüncelerin akranlarında olduğunu görmelerine olanak tanıyacak paylaşımlarda bulunacağız. Öğrencilerimizin etkin dinleme becerilerinin gelişimi ile birlikte duygularını ifade etmelerini ve duygu durumlarının normal işlevselliğine dönmesi için çalışmalar gerçekleştireceğiz.
Psikososyal gelişimi destekleyici rehberlik çalışmalarımız doğrultusunda; ders ve ders dışı etkinlikler aracılığıyla ortaya çıkan tepkilerin türü, yoğunluğu ve sıklığı ile ilgili olarak öğretmenler ve aile üyeleriyle iş birliği yaparak, gizlilik ilkesi ile öğrencimizin psikolojik dayanıklılığının güçlenmesine destek olup, öğrencilerimizi bütüncül bir şekilde değerlendirmek öncelikli planımızdır.
2020-2021 eğitim-öğretim yılı özel bir hazırlık süreci gerektiriyor. Bu döneme ilişkin özellikle öğretmenlere yönelik yapacağınız çalışmalar nelerdir?
Bugün değişen yeni dünya düzeni, kuşkusuz ki eğitim sektörü ve öğretmenleri de etkilemiş durumda. Eğitimde değişim ve ilerleme, ulaşmak istediğimiz hedefe varıp yeni dünyanın öncülüğünü yapmak, ancak öğretmenin kendini geliştirmesi ve güncellemesiyle mümkündür.
Öğretmenlerin 21.yy becerilerini bilmeleri, bu becerileri kazanmaya çalışmaları, yaşam boyu öğrenme alışkanlığına sahip olmaları hem mesleki gelişimleri, hem de çağa ayak uydurabilecek öğrencilerin yetişebilmesi açısından oldukça önemlidir. Ayrıca öğretmenlerin kendi öğrenim sürecinde edindikleri bilgilerine sürekli yenilerini eklemeleri gerekmektedir.
Bizler Girne Koleji olarak Girne Amerikan Üniversitesinin desteği ve süpervizörlüğünde bu bilinçle öğretmen eğitimlerimizi tasarlıyoruz.
21. yy becerilerinden olan medya, bilgi ve iletişim teknolojileri okur yazarlığı gibi becerilerin yanı sıra, yeni çağda bizi robotlardan ayıracak önemli özelliklerimizin, empati yeteneğimiz, insani duyarlılıklarımız, yönerge takip edebilmekten çok eleştirel düşünme, yaratıcılık ve problem çözme gibi yetkinliklerimiz olacağının farkındayız. Bunun için iyi bir öğretmen ve iyi bir okulun, öğrencilerini mutlaka insani değerlerle de donatmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu hedef için ise, öğretmenlerin de benzer değerlerle donatıldığı ve öğrencilere doğru rol-model olduğu bir iklim gerekir.
Bu bağlamda öğretmen eğitimlerinin içeriği ve niteliği çok önem kazanıyor. Devamlı olarak değişen ve gelişen dünyada çağın gerektirdiği normlarda öğretmenleri eğitmek ve sürekli güncellemek konusunda üniversitelerin eğitim fakültelerinden akademisyenlerin desteği çok kıymetlidir. Üniversitemizin eğitim fakültesi ve sürekli eğitim merkezi, öğretmenlerimizin ve okullarımızın yaşam boyu ihtiyaç duyacakları eğitim programlarını kısa ve uzun vadeli olarak üreterek hem bireylerin kişisel gelişimlerine hem de toplum ekonomisinin gelişimine katkı sağlamaktadır.
Öğretmen eğitimlerimizin içeriklerinde teknoloji kullanımının yanı sıra, en az bir o kadar önemli olan iletişim eğitimine önem veriyoruz.
Özetle Girne Koleji eğitim çerçevesini oluşturan dört ana unsurdan biri olan bütünsel tasarım ile etkili iletişime sahip, dünya kimliği vizyonunda, yaratıcı bakış açısına sahip eğitimciler ile dünyanın kapılarını açmak bizim öğretmen akademilerimizin temel felsefesini oluşturmaktadır.
GİRNE KOLEJİNİ EĞİTİM ÇERÇEVESİNDE YER VERDİĞİ 4 ANA BAŞLIK ÖNE ÇIKIYOR
Yeni eğitim -öğretim yılının koşulları dikkate alındığında Girne Kolejinin eğitim vizyonu eğitim-öğretim faaliyetlerinin hangi merkezlerine ağırlık veriyor olacak?
Girne Koleji Eğitim Çerçevesi dört ana başlıkta yapılandırılmıştır. Eğitim içeriklerinde yer verilen tüm disiplinlerin temel hedefi çağın ve dünyanın gerekliliklerine uyum sağlamaktır.
Bilimin, teknolojinin ve sosyo-ekonomik yapının hızla değiştiği bir çağdayız. Bu yüzden de gündelik yaşamda gereksinim duyduğumuz bilgiler hızla artıyor. Dolayısıyla, öğrencilerimizi bu yüzyılın ihtiyaçlarıyla doğru ve yeterli bir içerikle buluşturmak oldukça önemli. Eğitim içeriklerinin öneminin yanı sıra içerikleri doğru metodoloji ve doğru eğitim teknolojisiyle bütünleştirmek de oldukça önemli. Dijital Okuryazarlık becerilerinden online eğitim platformlarına, bilişim derslerinden teknoloji destekli okul ve ev ortamlarına kadar teknolojinin yaşam boyu öğrenmede çok güçlü bir etkisi var.
Girne Koleji Eğitim programı, anaokulundan liseye dört disiplinler üstü temadan oluşmakta ve her bir tema, eğitim çerçevemizin bileşenleriyle bütünleşmektedir.
Girne Kolejinin Eğitim Çerçevesi ve Dünya Kimliğine Yön Veren Tematik Yaklaşımı
Bütünsel Tasarım ile çok yönlü akademik ve sosyal başarıyı teşvik etmek için “Sağlık ve Güvenlik Her Yerde”
Ana dil ve İngilizce dil yeterliliği başta olmak üzere Etkili İletişimi öncü kılmak için “Teknoloji ve İletişim Her Yerde”
Her bir birey için güçlü bir Dünya Kimliği oluşturmak adına “Yaşam ve Toplum Her Yerde”
Yaratıcı Bakış Açısını geliştirerek akademik donanımı güçlendirmek için “Bilim, Kültür ve Sanat Her Yerde” temalarıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerini şekillendirmiştir.
Özetle, yeni dünya düzeninde herkesin özgürce öğrenebileceği, fırsat eşitliği sağlayan bir modelle, 21. yy’ın hayatımıza kattığı yeni teknolojilerin de yardımıyla teknoloji destekli ve insan odaklı yeni nesil bir öğrenme kültürüyle başarıyı tanımlamaya devam edeceğiz.
OKUL SOKAKTAN GÜVENLİDİR
Milli Eğitim Bakanlığının pandemi sonrasındaki politika ve uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle okullar sokaktan güvenlidir argümanına dair görüşleriniz nelerdir?
Uzak Doğu’da ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) hemen her sektörde aksamalara ve değişimlere neden oldu. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden itibaren ilgili tüm birimler sorumlu oldukları alanlarda çeşitli kararlar alarak uygulamaya koydular.
Eğitim sektörünü ilgilendiren önemli karar ise 12 Mart’ta açıklandı. Bu kararda 16 Mart’tan itibaren 30 Mart’a kadar iki hafta süreyle yüz yüze eğitime ara verildiği belirtildi. İki haftalık aranın ilk haftası öğrencilerin evlerinde istirahat ederek geçirmelerini tavsiye eden Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 23 Mart Pazartesi gününden itibaren sunacakları hizmetle öğrencilerin evlerinden eğitim süreçlerine devam edeceklerini ifade etti. TRT üzerinden ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim olmak üzere üç farklı kademe için açılacak TV kanallarıyla ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemiyle internet üzerinden eğitimlere devam edilmesi kararlaştırıldı. Daha sonraki günlerde vaka sayısının artmasıyla birlikte 25 Mart’ta okullarda eğitimin 30 Nisan’a kadar yapılmayacağı, bu süreçte eğitimlere dijital olarak devam edileceği açıklandı.
Hemen her ailenin doğrudan veya dolaylı şekilde eğitimle bağlantısı olduğu düşünüldüğünde alınan ve uygulamaya konulan bu kararların isabetli olduğu söylenebilir. Yaşadığımız pandemi sürecinde hastalığı yenmek ve ölümleri engellemek için ciddi mücadeleler veriliyor. Kademeli olarak önleyici tedbirler ve tedavi edici çözümler geliştirilmeye çalışılıyor. Bu özverili çabayı görüyor ve tüm sağlık çalışanlarına öncelikle şükranlarımı sunuyorum.
Okul, sokaktan güvenlidir argümanını destekliyorum.
Temizlik, maske ve mesafe olarak özetleyebileceğimiz kurallara ve Milli Eğitim Bakanlığımızın belirttiği başlıklara uygun hareket edildiğinde okullarımızı hem fiziksel hem de sosyal duygusal gelişimini dikkate alarak açacağız. Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un belirtmiş olduğu her türlü alternatif plana göre de tüm hazırlıklarımızı tamamlamış olduğumuzu belirtmek isterim.
BU DÖNEMİN ÖLÇME-DEĞERLENDİRME FAALİYETLERİ NASIL OLMALI?
Özelikle sınav grubu öğrencileri dikkate alındığında LGS ve YKS hazırlıkları için nasıl bir modelle öğrencilerinizin akademik performansını güçlendireceksiniz?
Pandemi sürecinde eğitim adına çok önemli konulardan biri de ölçme değerlendirme. Öğrencilerin var olan pandemi sürecinden dolayı kaygısının arttığı şu dönemde yalnızca sayısal verilere odaklanmak yerine verimliliğe ve verimliliği arttırmaya odaklanmalıyız.
Bu dönemin ölçme değerlendirme faaliyetleri olarak ara ölçmelerin yanı sıra haftanın bitiminde yapılan çalışmalara yönelik ölçme değerlendirme çalışmaları da dijital araçlarla çeşitlendirdik. Öğrencilere detaylı geri bildirim verebilmek için yazma, çizme, ses kaydı gibi farklı özelliklerin olduğu uygulamalar kullanacağız. Web2.0 araçlarının etkin kullanılarak zenginleştirilen ders tasarımları ile öğrencilerimizi süreç içerisinde aktif bir şekilde öğrenen bireyler olarak konumlamak için çalışmalarımızı tamamladık. Bu uygulamalara ek olarak çalışmalara soruların yanı sıra konu anlatım videosu veya dokümanlarını da sisteme dahil ettik.
Sınavların objektifliğine zarar getirmeyecek şekilde tedbirler alınarak yapılan planlamalar doğrultusunda online sınavlar ile öğrencilerin akademik performansları düzenli olarak takip ediyor olacağız.
Özellikle sınav grubu öğrencileri dikkate alındığında LGS ve YKS hazırlığında öğrencilerimizi Senkron ve Asenkron derslerle takip ederek konu eksiklerinin olmamasını sağlayacağız. Online soru çözümleri ile öğrencilerimize canlı destek vereceğiz. Her deneme sınavından sonra sınav karnesinden belirtilen eksik kazanımlara yönelik geri besleme çalışmaları yapacağız. Danışman öğretmenlerimiz üzerinden haftalık programlarının takibini sağlarken, rehber öğretmenlerimiz periyodik aralıklarla öğrencilerimizle ve velilerimizle online görüşmeler planlayarak süreci öğrencilerimiz için etkili kılıyor olacağız.
Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Ağustos 2020 11:22
Gösterim: 2280
0 - 5 yaş döneminin çocukların beyin işlevlerinin en yoğun dönemi olduğunu ve çocukların bu dönemde öğrendikleri yabancı dili anadili kadar iyi konuştuklarını belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, okul öncesinde uyguladıkları eğitim öğretim modelini artı eğitim’e anlattı.
Kültür Koleji’nde okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
“Anaokulundan üniversiteye okul kültürdür” sloganıyla Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinde, 60 yıldır yaşam başarısına odaklı, mutlu bireyler yetişiyor. Özgüvenli, yaratıcı, benlik saygısı yüksek ve özgür bireyler için erken çocukluk dönemi oldukça önemlidir. Anaokullarımızda güven üzerine inşa edilmiş samimi ve nitelikli öğrenci- öğretmen-veli ilişkisi esastır. Başarıyı bu şekilde yakaladığımıza inanıyorum. Kültür Koleji Okullarımızda öğrenmeye ilgili uyandırıyoruz. Bilgi aktarmaktan çok, çocukların içinde var olan yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı oluyoruz.
OYUN ÇOCUĞUN UZMANLIK ALANIDIR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla ilişkiye girer. Oyun farklı disiplinler hatta aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek bir yöntemdir. Anaokulu çocuğa, kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi öğretir. Oyun, çocuğun uzmanlık alanıdır, bir problemi çözmesi için fırsattır. Oyunu, çocuğun kendini keşfetme ve geliştirme süreci ve eylemi olarak görürüz. Bu noktada en temel, en hassas ve üzerinde önemle durulması gereken eğitim aşamasıdır. Yaşam boyunca “kim olacağımız”, “nasıl davranacağımız” gibi olguların şekillendiği anaokulu eğitimini temelleri Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinde çocuğun kişilik gelişimi üzerinde inşa edilmiştir. “Karakter eğitimi” bu doğrultuda planlanmıştır. Anaokulunda kişiliğini şekillenen çocuklar sağlıklı büyümesine eşlik eden akademik donanımla mutlu, kendine güvenen birey olarak hayata atılmaya hazırlanır.
ÇİFT DİLLİ EĞİTİMLE KÜRESEL FARKINDALIK
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Uzmanlar, 0- 5 yaş döneminin çocukların beyin işlevlerinin en yoğun dönemi olduğunu ve çocukların bu dönemde öğrendikleri yabancı dili anadili kadar iyi konuştuklarını belirtmektedir. Biz de, anaokullarımızda ilkokula hazırlanan miniklerimize BilingualÇift Dilli eğitimle küresel farkındalık kazandırırız. Dersler Türk ve uluslararası öğretmenlerle ilerler. İngilizce anlama ve konuşma temeli; müzik, beden eğitimi, görsel sanatlar ve kodlama gibi derslerde, eğlenceli etkinliklerle oluşturulur. Çocuklar şarkılar ve oyunlarla yaparak, yaşayarak ve taklit ederek, iki farklı düşünme becerisi geliştirir. Çoklu zeka kuramına göre her çocuğun ilgi ve yeteneklerine göre öğrenme ortamı farklılaştırılır. İngilizceyi içselleştiren çocuk öğrendiği ifadeleri günlük yaşamında kullanır.
Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte, anaokulu grubumuzla önce “Ev Günceleri” adı altında bültenlerle iletişim kurduk. Sürecin pedagojik boyutu bizim için çok önemliydi. Bu noktada, rehberlik ve pedagoji uzmanlarımız devreye girdi. Ardından uzaktan eğitim çalışmalarımızı; anaokulu öğrencilerimizin senkron bir şekilde öğretmenlerinin ders anlatımları vb. çalışmalara uygun platform olan Google Apps For Education ile yürütmeye başladık. Bu platform da Google Classroom’da sınıf öğretmenleriniz tarafından sanal sınıflar oluşturularak “Google Meet” üzerinden online derslerimizi yapıyoruz. Velilerimize her türlü desteği UZEM (Uzaktan Eğitim Merkezi) veriyor. Ayrıca, uzaktan eğitimi daha nitelikli, daha kaliteli sürdürebilmek için uzaktan eğitim kalite standartlarını tanımladık. “Uzaktan Eğitim Sistemi Standardizasyon ve Kalite Geliştirme Rehberi”ni tüm öğretmenlerimizle paylaştık.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINI SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
* Okulu gezip, görüp öğretmenlerle tanıştıktan sonra cevaplamanız gereken en önemli soru şu: İçinize sindi mi? Mekan çok göz alıcı olabilir, önemi yok. Çocuğunuzun ihtiyacı olan, öncelikli olarak sevgi ve şefkatle sarmalanmaktır. Okulun her köşesinden, etrafta gördüğünüz miniklerden mutlu muydu? Yöneticilerin, öğretmenlerin, okulda görev yapan tüm personelin sevgisini ve şefkatini hissedebildiniz mi?
* “Benim çocuğumla ilgilenecek olan insanlar kimler? Eğitime nasıl bakıyorlar? Ve en önemlisi onların eğitim anlayışı benim beklentilerimle örtüşüyor mu?” Bu soruları mutlaka yanıtlamaya çalışın.
* Bir kurum kimliği çok önemlidir. Köklü bir okul olmasına özen gösterin.
* Anaokulunda karşılaşacağı öğretmen, onun ilk öğretmeni, ilk rol modeli olacak, ona okulu ve öğrenmeyi ya gerçekten sevdirecek ya da sevdiremeyecektir. O halde o öğretmenin kimliği, eğitimi ve deneyimi anaokulu seçiminde önem vermeniz gereken diğer bir noktadır diyebiliriz.
* Okulun akademik programını inceleyin. Teknoloji kullanımı özellikle bu dönemde oldukça önemli… Z kuşağına uygun bir eğitim modeli olması gerekir.
* “Çocukların sosyal-duygusal alanda hızla geliştikleri bu dönemde öğretim kadar eğitime de önem veriyorlar mı?” “Programlarında yaş gruplarına, bale, dans, müzik, spor gibi branş çalışmalarına yer veriyorlar mı?” sorularına sizin güveninizi kazanacak cevaplar arayın.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
0 - 5 yaş döneminin çocukların beyin işlevlerinin en yoğun dönemi olduğunu ve çocukların bu dönemde öğrendikleri yabancı dili anadili kadar iyi konuştuklarını belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, okul öncesinde uyguladıkları eğitim öğretim modelini artı eğitim’e anlattı.
Kültür Koleji’nde okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
“Anaokulundan üniversiteye okul kültürdür” sloganıyla Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinde, 60 yıldır yaşam başarısına odaklı, mutlu bireyler yetişiyor. Özgüvenli, yaratıcı, benlik saygısı yüksek ve özgür bireyler için erken çocukluk dönemi oldukça önemlidir. Anaokullarımızda güven üzerine inşa edilmiş samimi ve nitelikli öğrenci- öğretmen-veli ilişkisi esastır. Başarıyı bu şekilde yakaladığımıza inanıyorum. Kültür Koleji Okullarımızda öğrenmeye ilgili uyandırıyoruz. Bilgi aktarmaktan çok, çocukların içinde var olan yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı oluyoruz.
OYUN ÇOCUĞUN UZMANLIK ALANIDIR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur, işbirliğini geliştirir, yaşıtlarıyla ilişkiye girer. Oyun farklı disiplinler hatta aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek bir yöntemdir. Anaokulu çocuğa, kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi öğretir. Oyun, çocuğun uzmanlık alanıdır, bir problemi çözmesi için fırsattır. Oyunu, çocuğun kendini keşfetme ve geliştirme süreci ve eylemi olarak görürüz. Bu noktada en temel, en hassas ve üzerinde önemle durulması gereken eğitim aşamasıdır. Yaşam boyunca “kim olacağımız”, “nasıl davranacağımız” gibi olguların şekillendiği anaokulu eğitimini temelleri Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinde çocuğun kişilik gelişimi üzerinde inşa edilmiştir. “Karakter eğitimi” bu doğrultuda planlanmıştır. Anaokulunda kişiliğini şekillenen çocuklar sağlıklı büyümesine eşlik eden akademik donanımla mutlu, kendine güvenen birey olarak hayata atılmaya hazırlanır.
ÇİFT DİLLİ EĞİTİMLE KÜRESEL FARKINDALIK
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Uzmanlar, 0- 5 yaş döneminin çocukların beyin işlevlerinin en yoğun dönemi olduğunu ve çocukların bu dönemde öğrendikleri yabancı dili anadili kadar iyi konuştuklarını belirtmektedir. Biz de, anaokullarımızda ilkokula hazırlanan miniklerimize BilingualÇift Dilli eğitimle küresel farkındalık kazandırırız. Dersler Türk ve uluslararası öğretmenlerle ilerler. İngilizce anlama ve konuşma temeli; müzik, beden eğitimi, görsel sanatlar ve kodlama gibi derslerde, eğlenceli etkinliklerle oluşturulur. Çocuklar şarkılar ve oyunlarla yaparak, yaşayarak ve taklit ederek, iki farklı düşünme becerisi geliştirir. Çoklu zeka kuramına göre her çocuğun ilgi ve yeteneklerine göre öğrenme ortamı farklılaştırılır. İngilizceyi içselleştiren çocuk öğrendiği ifadeleri günlük yaşamında kullanır.
Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte, anaokulu grubumuzla önce “Ev Günceleri” adı altında bültenlerle iletişim kurduk. Sürecin pedagojik boyutu bizim için çok önemliydi. Bu noktada, rehberlik ve pedagoji uzmanlarımız devreye girdi. Ardından uzaktan eğitim çalışmalarımızı; anaokulu öğrencilerimizin senkron bir şekilde öğretmenlerinin ders anlatımları vb. çalışmalara uygun platform olan Google Apps For Education ile yürütmeye başladık. Bu platform da Google Classroom’da sınıf öğretmenleriniz tarafından sanal sınıflar oluşturularak “Google Meet” üzerinden online derslerimizi yapıyoruz. Velilerimize her türlü desteği UZEM (Uzaktan Eğitim Merkezi) veriyor. Ayrıca, uzaktan eğitimi daha nitelikli, daha kaliteli sürdürebilmek için uzaktan eğitim kalite standartlarını tanımladık. “Uzaktan Eğitim Sistemi Standardizasyon ve Kalite Geliştirme Rehberi”ni tüm öğretmenlerimizle paylaştık.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINI SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
* Okulu gezip, görüp öğretmenlerle tanıştıktan sonra cevaplamanız gereken en önemli soru şu: İçinize sindi mi? Mekan çok göz alıcı olabilir, önemi yok. Çocuğunuzun ihtiyacı olan, öncelikli olarak sevgi ve şefkatle sarmalanmaktır. Okulun her köşesinden, etrafta gördüğünüz miniklerden mutlu muydu? Yöneticilerin, öğretmenlerin, okulda görev yapan tüm personelin sevgisini ve şefkatini hissedebildiniz mi?
* “Benim çocuğumla ilgilenecek olan insanlar kimler? Eğitime nasıl bakıyorlar? Ve en önemlisi onların eğitim anlayışı benim beklentilerimle örtüşüyor mu?” Bu soruları mutlaka yanıtlamaya çalışın.
* Bir kurum kimliği çok önemlidir. Köklü bir okul olmasına özen gösterin.
* Anaokulunda karşılaşacağı öğretmen, onun ilk öğretmeni, ilk rol modeli olacak, ona okulu ve öğrenmeyi ya gerçekten sevdirecek ya da sevdiremeyecektir. O halde o öğretmenin kimliği, eğitimi ve deneyimi anaokulu seçiminde önem vermeniz gereken diğer bir noktadır diyebiliriz.
* Okulun akademik programını inceleyin. Teknoloji kullanımı özellikle bu dönemde oldukça önemli… Z kuşağına uygun bir eğitim modeli olması gerekir.
* “Çocukların sosyal-duygusal alanda hızla geliştikleri bu dönemde öğretim kadar eğitime de önem veriyorlar mı?” “Programlarında yaş gruplarına, bale, dans, müzik, spor gibi branş çalışmalarına yer veriyorlar mı?” sorularına sizin güveninizi kazanacak cevaplar arayın.
Son Güncelleme: Cuma, 29 May 2020 14:06
Gösterim: 5148
Sağlık Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığının hazırladığı tavsiye tedbirleri doğrultusunda yeni eğitim-öğretim dönemine hazır olduklarını belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO'su Hami Koç, "yeni normal"e ilişkin çalışmalarını artı eğitim'e anlattı. "Özel öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin büyük çoğunlukla dünya standartlarında eğitim ve öğretim hizmeti aldığı inkâr edilemez bir gerçektir." diyen Koç, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin özel okullara ve özel öğretim kurumlarına yaklaşımının daha pozitif olmasını beklediklerini söyledi.
2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı’nda öğrencilere en sağlıklı ortamı oluşturmak için hangi tedbirleri alıyorsunuz?
Okulların açılmasına adım adım yaklaşırken gereken tedbirler alındı. Eğitim faaliyetlerine başlamadan önce kurumlarımız Nano İyon Gümüş Teknolojisi ile dezenfekte edildi. Kurumlarımızda temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun ve el antiseptiği hazırlıklarımız tamamlandı. Kurumlarımızın yaşam alanlarında; fiziki mesafe, maske kullanımı, el temizliği ve öğrencilerin hangi durumlarda okula gelmemesi gerektiğini açıklayan bilgilendirme afişleri bulunmaktadır. Doğru Cevap Eğitim Kurumları olarak sınıflarımızı ve özellikle de birçok insanın temas ettiği yüzeyleri günde en az bir kez, (korkuluklar, öğle yemeği masaları, spor malzemeleri, kapı ve pencere kolları, oyuncaklar, öğrenme materyalleri vb.) sürekli dezenfekte ediyoruz. Sınıflarımızda “Fiziki Mesafe Kuralı”na göre oturma düzenleri oluşturuldu. Ders esnasında sınıf kapıları açık olacak. Öğrenci ve öğretmenler gerekli yerlerde maskeli olacak. Derste ve ders sonrası olmak üzere her durum göz önünde bulundurularak tedbirler alınıp bunların takibi yapılacak. Havalandırma hem kurumlarımızda hem okul servislerimizde doğal yollarla sağlanacak. Klimalar çalıştırılmayacak. Öğrenci ve velilere, Covid-19’dan korunma ve koruma yolları ile ilgili eğitimler verilecek. Covid-19 için alınacak önlemlerle ilgili öğrenci ve velilerimize bilgilendirme, e-posta ve SMS yolu ile sağlanacak. Sağlık Bakanlığı’nın ve ilgili bakanlıkların sürece dair alacağı yeni kararlar ve tedbirler olması hâlinde personellerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz bilgilendirilmeye devam edilecek.
Sağlık Bakanlığı’mız ve Millî Eğitim Bakanlığımızın hazırladığı tavsiye tedbirleri doğrultusunda, merkezde hazırlanan özel çalışmalarla kurumlarımız bilgilendirilmiş ve kurumlarımızın yeni eğitim-öğretim dönemine hazır hâle getirilmesi konusunda gerekli adımlar atılmıştır.
Yeni eğitim-öğretim yılında uzaktan eğitim sürecine yönelik çalışmalarınız nasıl olacak?
Geride bıraktığımız eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde yaşanan pandemi süreci, Doğru Cevap Eğitim Kurumları adına uzaktan eğitim noktasında başarılı bir şekilde tamamlandı. Hem genel merkez açısından hem şubelerimiz açısından hızlı şekilde çözümler üretildi ve takip noktasında öğrencilerin bulundukları konumlardan kaynaklı (internet problemleri vb. gibi) problemler dışında bir dezavantaj yaşanmadı.
Yeni eğitim-öğretim yılında olası pandemi süreçlerine karşı tedbirlerimizi aldık. Kullandığımız otomasyon programları ve dijital platformlarda bu altyapıyı sağladık. Kurumlarımızda bulunan öğrenci sayıları hesaplandı ve derslerin sürelerine ilişkin genel olarak durum değerlendirmeleri yapıldı. Öğrenci sayısı ve süreyle ilgili süreç problem oluşturmayacak şekilde dijital ortamdan sağlıklı bir şekilde yürütülebilecektir. İlerleyen günlerde süreçte bir farklılık olursa bakanlıklardan yapılacak açıklamalara göre alternatif tedbirler almaya devam edeceğiz.
5 aydır okul ikliminden uzak olan öğrencilerin adaptasyonu için hangi hazırlıklar yapılıyor?
Sizin de belirttiğiniz gibi öğrencilerimiz uzun bir süre okul ortamından uzak kaldı. Bu durum, onların sosyal ortamlarında ve düzenlerinde bozulmalara sebebiyet verdi. Bunun yanı sıra kimi öğrencilerde motivasyon düşüklüğü ve derslerden uzaklaşma gibi durumlar da oldu. Ancak önümüzde bir gerçek var ki bu süreç bir şekilde sona erecek ve öğrencilerimiz tekrardan normale dönüş yapacak. Bu dönüş sürecinin zorluklarını en aza indirebilmek ve hızlı adaptasyon sağlayabilmek için gerekli tedbirleri alıyoruz.
Pandemi sürecinde çoğunlukla evlerinde kalan öğrencileri en yakından gözlemleyenler hiç şüphesiz aileler oldu. Öğrencilerimizin psikolojik durumlarını, motivasyonlarını, sürece ilişkin düşünce ve beklentilerini aileleri iyi biliyor. Kurumlarımız bu noktada ailelerle iletişimi hiçbir zaman koparmayarak öğrencilerimizin durumlarına ilişkin bilgileri sürekli güncel tutuyor. Dolayısıyla öğrencilerimizin psikolojik durumları ve diğer yönleri hakkında bilgimiz var, konuya hâkimiz. Bunun neticesinde okullara dönüş olduğunda onlara nasıl destek verilmesi gerektiğine dair ön hazırlıklarımızı tamamladık.
Kurumlarımızın psikologları ve rehberlik servisleri her öğrencimizin adaptasyon sürecini hızlandırıcı çalışmaları planladı. Gerek psikolojik açıdan gerilemiş ve zor durumda olan öğrencilerimize gerekse süreçten az etkilenmiş normale yakın öğrencilerimize gerekli destekler hızlı bir şekilde verilecektir. Akademik açıdan problem yaşama ihtimali olan öğrencilerimiz için de ilave bire bir dersler ve ek çalışmalar yürütülecek.
REHBER ÖĞRETMENLER BULUŞTU
Bu dönemde öğretmenlere yönelik meslek içi eğitimler gerçekleştiriliyor mu?
Doğru Cevap ailesinin en önemli parçalarından biri de çok kıymetli öğretmenlerimizdir. Onların ihtiyaçları, bizim önceliklerimiz arasında yer almaktadır. İhtiyaçlar doğrultusunda dönem başlamadan yüz yüze, dönem başladıktan sonra da online akademi olarak eğitimlerimiz yapılacaktır.
Yaz döneminde rehber öğretmenlerimizin gelişimlerine yönelik olarak “Rehber Öğretmenler Buluşuyor” etkinliğimizi gerçekleştirdik. Eğitim camiasından önemli isimler ve farklı üniversiteler bize bu noktada destek oldu. Ağustos ayı içinde yine okul rehber öğretmenlerimize yönelik hizmet içi eğitimlerimizi yüz yüze gerçekleştireceğiz. Bunun planlaması da tamamlandı ve öğretmenlerimizin katılımına yönelik gerekli tedbirler alındı.
Okullar açıldıktan sonra online akademi kapsamında hem kurum yöneticilerimize hem de farklı branşlardan öğretmenlerimize yönelik kapsamlı bir çalışma hazırlanıyor. Bu eğitimler uzaktan yapılacak. Hangi alanlarda ihtiyaç var ise eğitimlerin içerikleri ona göre hazırlanmaktadır.
MİZAÇ ODAKLI EĞİTİM VE REHBERLİK MODELİ
2021 LGS ve YKS için nasıl bir program yürütülecek?
Eğitim sektöründe farklı farklı alanlardan ve konulardan birçok çalışma yürütülse de en önemli nokta yine ulusal sınavlar oluyor. Öğrencilerimiz için de yine gündem sene sonunda yapılacak olan “Liseye Geçiş Sınavı” ve “Yükseköğretim Kurumları Sınavı” diyebiliriz.
Sınavlara hazırlıkta önemli noktalardan birinin her öğrencinin seviyesini ve ihtiyacını doğru şekilde belirlemek olduğuna inanıyoruz. Eksikler en başından doğru şekilde belirlenirse yapılacak çalışmaların içerikleri ona göre hazırlanır. Böylece her öğrenciye aynı mantıkla ezber eğitimler düzenlenmez. Bu sene kurumlarımızda Mizaç Odaklı Eğitim ve Rehberlik Modeli’ne geçiş yapıldı. Bu sayede her öğrencinin 9 tipte kişilik özelliklerine göre programlar hazırlanacak ve ona göre bir takip modeli yürütülecek. Şunu iyi bilmeliyiz ki her öğrencinin dersi öğreniş şekli, iletişim tarzı, motivasyon kaynakları ve tepkileri farklı olmaktadır. Öğrencilerinin bu yönlerini iyi bilen kurumlar çalışmalarını buna göre düzenler. Doğru şekilde tespit edilmiş kazanım eksiklikleri ve mizaç yapısına göre doğru tanınmış öğrenci ile sınav hazırlık süreci daha doğru ve güzel ilerleyecektir.
Doğru Cevap, sınava hazırlık noktasında zaten oldukça tecrübeli ve işini ciddiye alan bir marka olmuştur. Bundan önceki senelerde kitlesel bazda önemli başarılara imza atmıştır. Bu sene yine sınav sistemlerine hâkim kadrolarımız ve süreci en iyi bilen rehberlik servislerimizin çalışmaları ile güzel bir hazırlık dönemi geçireceğiz.
SGK DESTEĞİ VE KDV İNDİRİMİ SAĞLANMALI
MEB’in özel okullara yönelik politika ve uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikli olarak yeni normal dönem ve sonrasında özel öğretim kurumlarının veli ve öğrencisine sunacağı hizmetlerin yüz yüze ve tam gün olması, bunun için de sağlıkla ilgili gerekli tedbirlerin alınması ve kurumların bu duruma hazırlıklı olması gerekir. Ayrıca, bazı özel kurumların şartlarına göre resmî kurumlarda uygulanan ders saati veya gün uygulamalarını tercih etmeleri de mümkün olmalıdır.
MEB’den çok, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin özel okullara ve özel öğretim kurumlarına yaklaşımının daha pozitif olmasını bekliyoruz. Bundan maksadımız şudur: Özel öğretim kurumları, resmî eğitim kurumları ile ülkemizin insanlarına, dolayısıyla ülkemizin aydınlık geleceğine hizmet veren en önemli sektördür. Özel öğretim kurumlarının kurucuları umumiyetle çok az dış destek/teşvik ve öz sermayeleriyle bu kurumları açıp ayakta tutmakta, çocuklarının daha iyi imkân ve şartlarda yetişmesi için fedakârlık yapan ebeveynler de para ödeyerek bu duruma katkıda bulunmaktadır. Özel kurumların kurucuları ve bu kurumları tercih eden veliler bu tercihi yapmasalar bütün öğrenciler tabiatıyla resmî kurumlarda eğitim-öğretim hizmetlerini alacak. Dolayısıyla bütün kuruluş ve işletme giderleri devlet tarafından karşılanacak. Bizim beklentimiz birçok ülkede olduğu gibi özel kurumların giderlerini bir miktardan başlatarak devletin karşılamasıdır. Başlangıç olarak devletin bir öğrenci için harcadığı yıllık giderin miktarını özel okulu tercih eden öğrencinin velisine ödemesidir. Burada iki önemli husus var: Birincisi MEB’in (aslında devletin) yapacağı okulun kuruluş, işletim ve öğretim faaliyetlerinin giderlerini artısı ve eksisi ile özel müteşebbis veliden aldığı ücretle karşılamaktadır. İkincisi bu sayede öğrenci sayısı çok olan resmî kurumların sınıf mevcutlarının ideal sayılara çekilmesi gerçeğidir.
Özel öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin büyük çoğunlukla dünya standartlarında eğitim ve öğretim hizmeti aldığı inkâr edilemez bir gerçektir. Ayrıca birçok resmî kurum öğretmenlerinin, eğitimcilerin ve bürokratların imkânları olduğu takdirde çocuklarını özel kurumlara gönderdiği de bir gerçektir. Tabiatıyla başarılı olamayan veya velisinin beklentilerine cevap veremeyen bir eğitim kurumunun varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığı herkesin bildiği bir husustur. Bütün bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda SGK desteğinin sağlanması ve eğitimde KDV’nin %1’e indirilmesi zaruridir. Bence en önemlisi; devlet, özel öğretim kurumlarında görev yapan bütün öğretmenlere/eğitimcilere pozitif ayrımcılıkla, devletin resmî kurumlarında görev alan öğretmenlere sağladığı hak ve imkânları mutlaka sağlamalıdır. Elbette biz özel öğretim kurumları yöneticilerinin de işimizi en iyi şartlarda, en güzel şekilde yapmamız, öğrencilerimize çok iyi eğitim hizmeti sunmamız gerekmektedir. Menfi algıların veya olası yanlışlıkların önüne geçilmesi için de karşılıklı mutabakatlarla çeşitli tedbirler alınabilir. Mevcut sistemlerde, hazırlıklı olmadan veya hazırlık süreci yaşamadan ani değişikliklerin veya uygulamaların, ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiği asla unutulmamalıdır. Birçok gelişmiş ülkede yapılan değişikliklerin kademeli olarak ve bütün ön hazırlıklarının da yerine getirilerek yapıldığını görüyoruz. Sayın Millî Eğitim Bakanı’mızın bir beyanatında ifade ettikleri “Maç esnasında kural değiştirilmez.” sözü önem kazanmaktadır.
YENİ NORMAL'DE EĞİTİM NASIL OLACAK?
Yeni eğitim-öğretim yılında hangi projeleri gündeminize alacaksınız?
Aslında bu soruyu “Yeni Normalde” diye sormak lazım. Dünya, daha önce hiç yaşamadığı küresel bir salgın dönemi yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Biz bu süreçten sonra “Yeni Normal” dönemde öncelikle yüz yüze eğitimle ve ihtiyaç kadar uzaktan eğitim sistemleri ile öğrencilerimize destek ve hizmet vereceğiz. Pandemi sürecinde şubelerimiz, uzaktan eğitim sistemi ve iletişim araçları ile gerek derslerde ve gerekse bireysel rehberlik olarak çok başarılı bir hizmet dönemi geçirdi. Teknik olarak altyapısı güçlü teknolojik eğitim sistemleri ve bu sistemlere hâkim eğitim kadrosu ile maksimum düzeyde hizmet vereceğiz. Ülkemizin hemen her bölgesindeki kurumlarımıza ve eğitim kadrosuna, yeni dönem için lazım olan bütün ihtiyaçlarını karşılayacak yıllık programlarımızı hazırladık. Kurumlarımız ve öğrencilerimiz için sağlıklı bir ortam oluşturulması için tedbirlerimizi aldık. Yüz yüze veremediğimiz eğitim-öğretim içerikleri, uzaktan eğitim sistemi ile lider öğretmen kadromuz tarafından yıl içinde verilecek.
"Millî Eğitim Bakanı’mızın bir twitini paylaşıyor, yeni eğitim döneminin şimdiden ülkemize ve bütün insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“Okullar açılmasın.” demek; maskesiz sokağa çıkmak, mesafesiz yaşamak ve hiçbir tedbiri umursamamak kadar basit. Dışarıya adım atan herkes, 18 milyon öğrencinin sorumluluğunu omzunda hissetmek zorunda... Lütfen, tedbir alalım."
Ve son söz:
#okulsokaktangüvenlidir #okullarıbirlikteacacağız"
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Sağlık Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığının hazırladığı tavsiye tedbirleri doğrultusunda yeni eğitim-öğretim dönemine hazır olduklarını belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO'su Hami Koç, "yeni normal"e ilişkin çalışmalarını artı eğitim'e anlattı. "Özel öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin büyük çoğunlukla dünya standartlarında eğitim ve öğretim hizmeti aldığı inkâr edilemez bir gerçektir." diyen Koç, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin özel okullara ve özel öğretim kurumlarına yaklaşımının daha pozitif olmasını beklediklerini söyledi.
2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı’nda öğrencilere en sağlıklı ortamı oluşturmak için hangi tedbirleri alıyorsunuz?
Okulların açılmasına adım adım yaklaşırken gereken tedbirler alındı. Eğitim faaliyetlerine başlamadan önce kurumlarımız Nano İyon Gümüş Teknolojisi ile dezenfekte edildi. Kurumlarımızda temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun ve el antiseptiği hazırlıklarımız tamamlandı. Kurumlarımızın yaşam alanlarında; fiziki mesafe, maske kullanımı, el temizliği ve öğrencilerin hangi durumlarda okula gelmemesi gerektiğini açıklayan bilgilendirme afişleri bulunmaktadır. Doğru Cevap Eğitim Kurumları olarak sınıflarımızı ve özellikle de birçok insanın temas ettiği yüzeyleri günde en az bir kez, (korkuluklar, öğle yemeği masaları, spor malzemeleri, kapı ve pencere kolları, oyuncaklar, öğrenme materyalleri vb.) sürekli dezenfekte ediyoruz. Sınıflarımızda “Fiziki Mesafe Kuralı”na göre oturma düzenleri oluşturuldu. Ders esnasında sınıf kapıları açık olacak. Öğrenci ve öğretmenler gerekli yerlerde maskeli olacak. Derste ve ders sonrası olmak üzere her durum göz önünde bulundurularak tedbirler alınıp bunların takibi yapılacak. Havalandırma hem kurumlarımızda hem okul servislerimizde doğal yollarla sağlanacak. Klimalar çalıştırılmayacak. Öğrenci ve velilere, Covid-19’dan korunma ve koruma yolları ile ilgili eğitimler verilecek. Covid-19 için alınacak önlemlerle ilgili öğrenci ve velilerimize bilgilendirme, e-posta ve SMS yolu ile sağlanacak. Sağlık Bakanlığı’nın ve ilgili bakanlıkların sürece dair alacağı yeni kararlar ve tedbirler olması hâlinde personellerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz bilgilendirilmeye devam edilecek.
Sağlık Bakanlığı’mız ve Millî Eğitim Bakanlığımızın hazırladığı tavsiye tedbirleri doğrultusunda, merkezde hazırlanan özel çalışmalarla kurumlarımız bilgilendirilmiş ve kurumlarımızın yeni eğitim-öğretim dönemine hazır hâle getirilmesi konusunda gerekli adımlar atılmıştır.
Yeni eğitim-öğretim yılında uzaktan eğitim sürecine yönelik çalışmalarınız nasıl olacak?
Geride bıraktığımız eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde yaşanan pandemi süreci, Doğru Cevap Eğitim Kurumları adına uzaktan eğitim noktasında başarılı bir şekilde tamamlandı. Hem genel merkez açısından hem şubelerimiz açısından hızlı şekilde çözümler üretildi ve takip noktasında öğrencilerin bulundukları konumlardan kaynaklı (internet problemleri vb. gibi) problemler dışında bir dezavantaj yaşanmadı.
Yeni eğitim-öğretim yılında olası pandemi süreçlerine karşı tedbirlerimizi aldık. Kullandığımız otomasyon programları ve dijital platformlarda bu altyapıyı sağladık. Kurumlarımızda bulunan öğrenci sayıları hesaplandı ve derslerin sürelerine ilişkin genel olarak durum değerlendirmeleri yapıldı. Öğrenci sayısı ve süreyle ilgili süreç problem oluşturmayacak şekilde dijital ortamdan sağlıklı bir şekilde yürütülebilecektir. İlerleyen günlerde süreçte bir farklılık olursa bakanlıklardan yapılacak açıklamalara göre alternatif tedbirler almaya devam edeceğiz.
5 aydır okul ikliminden uzak olan öğrencilerin adaptasyonu için hangi hazırlıklar yapılıyor?
Sizin de belirttiğiniz gibi öğrencilerimiz uzun bir süre okul ortamından uzak kaldı. Bu durum, onların sosyal ortamlarında ve düzenlerinde bozulmalara sebebiyet verdi. Bunun yanı sıra kimi öğrencilerde motivasyon düşüklüğü ve derslerden uzaklaşma gibi durumlar da oldu. Ancak önümüzde bir gerçek var ki bu süreç bir şekilde sona erecek ve öğrencilerimiz tekrardan normale dönüş yapacak. Bu dönüş sürecinin zorluklarını en aza indirebilmek ve hızlı adaptasyon sağlayabilmek için gerekli tedbirleri alıyoruz.
Pandemi sürecinde çoğunlukla evlerinde kalan öğrencileri en yakından gözlemleyenler hiç şüphesiz aileler oldu. Öğrencilerimizin psikolojik durumlarını, motivasyonlarını, sürece ilişkin düşünce ve beklentilerini aileleri iyi biliyor. Kurumlarımız bu noktada ailelerle iletişimi hiçbir zaman koparmayarak öğrencilerimizin durumlarına ilişkin bilgileri sürekli güncel tutuyor. Dolayısıyla öğrencilerimizin psikolojik durumları ve diğer yönleri hakkında bilgimiz var, konuya hâkimiz. Bunun neticesinde okullara dönüş olduğunda onlara nasıl destek verilmesi gerektiğine dair ön hazırlıklarımızı tamamladık.
Kurumlarımızın psikologları ve rehberlik servisleri her öğrencimizin adaptasyon sürecini hızlandırıcı çalışmaları planladı. Gerek psikolojik açıdan gerilemiş ve zor durumda olan öğrencilerimize gerekse süreçten az etkilenmiş normale yakın öğrencilerimize gerekli destekler hızlı bir şekilde verilecektir. Akademik açıdan problem yaşama ihtimali olan öğrencilerimiz için de ilave bire bir dersler ve ek çalışmalar yürütülecek.
REHBER ÖĞRETMENLER BULUŞTU
Bu dönemde öğretmenlere yönelik meslek içi eğitimler gerçekleştiriliyor mu?
Doğru Cevap ailesinin en önemli parçalarından biri de çok kıymetli öğretmenlerimizdir. Onların ihtiyaçları, bizim önceliklerimiz arasında yer almaktadır. İhtiyaçlar doğrultusunda dönem başlamadan yüz yüze, dönem başladıktan sonra da online akademi olarak eğitimlerimiz yapılacaktır.
Yaz döneminde rehber öğretmenlerimizin gelişimlerine yönelik olarak “Rehber Öğretmenler Buluşuyor” etkinliğimizi gerçekleştirdik. Eğitim camiasından önemli isimler ve farklı üniversiteler bize bu noktada destek oldu. Ağustos ayı içinde yine okul rehber öğretmenlerimize yönelik hizmet içi eğitimlerimizi yüz yüze gerçekleştireceğiz. Bunun planlaması da tamamlandı ve öğretmenlerimizin katılımına yönelik gerekli tedbirler alındı.
Okullar açıldıktan sonra online akademi kapsamında hem kurum yöneticilerimize hem de farklı branşlardan öğretmenlerimize yönelik kapsamlı bir çalışma hazırlanıyor. Bu eğitimler uzaktan yapılacak. Hangi alanlarda ihtiyaç var ise eğitimlerin içerikleri ona göre hazırlanmaktadır.
MİZAÇ ODAKLI EĞİTİM VE REHBERLİK MODELİ
2021 LGS ve YKS için nasıl bir program yürütülecek?
Eğitim sektöründe farklı farklı alanlardan ve konulardan birçok çalışma yürütülse de en önemli nokta yine ulusal sınavlar oluyor. Öğrencilerimiz için de yine gündem sene sonunda yapılacak olan “Liseye Geçiş Sınavı” ve “Yükseköğretim Kurumları Sınavı” diyebiliriz.
Sınavlara hazırlıkta önemli noktalardan birinin her öğrencinin seviyesini ve ihtiyacını doğru şekilde belirlemek olduğuna inanıyoruz. Eksikler en başından doğru şekilde belirlenirse yapılacak çalışmaların içerikleri ona göre hazırlanır. Böylece her öğrenciye aynı mantıkla ezber eğitimler düzenlenmez. Bu sene kurumlarımızda Mizaç Odaklı Eğitim ve Rehberlik Modeli’ne geçiş yapıldı. Bu sayede her öğrencinin 9 tipte kişilik özelliklerine göre programlar hazırlanacak ve ona göre bir takip modeli yürütülecek. Şunu iyi bilmeliyiz ki her öğrencinin dersi öğreniş şekli, iletişim tarzı, motivasyon kaynakları ve tepkileri farklı olmaktadır. Öğrencilerinin bu yönlerini iyi bilen kurumlar çalışmalarını buna göre düzenler. Doğru şekilde tespit edilmiş kazanım eksiklikleri ve mizaç yapısına göre doğru tanınmış öğrenci ile sınav hazırlık süreci daha doğru ve güzel ilerleyecektir.
Doğru Cevap, sınava hazırlık noktasında zaten oldukça tecrübeli ve işini ciddiye alan bir marka olmuştur. Bundan önceki senelerde kitlesel bazda önemli başarılara imza atmıştır. Bu sene yine sınav sistemlerine hâkim kadrolarımız ve süreci en iyi bilen rehberlik servislerimizin çalışmaları ile güzel bir hazırlık dönemi geçireceğiz.
SGK DESTEĞİ VE KDV İNDİRİMİ SAĞLANMALI
MEB’in özel okullara yönelik politika ve uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikli olarak yeni normal dönem ve sonrasında özel öğretim kurumlarının veli ve öğrencisine sunacağı hizmetlerin yüz yüze ve tam gün olması, bunun için de sağlıkla ilgili gerekli tedbirlerin alınması ve kurumların bu duruma hazırlıklı olması gerekir. Ayrıca, bazı özel kurumların şartlarına göre resmî kurumlarda uygulanan ders saati veya gün uygulamalarını tercih etmeleri de mümkün olmalıdır.
MEB’den çok, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin özel okullara ve özel öğretim kurumlarına yaklaşımının daha pozitif olmasını bekliyoruz. Bundan maksadımız şudur: Özel öğretim kurumları, resmî eğitim kurumları ile ülkemizin insanlarına, dolayısıyla ülkemizin aydınlık geleceğine hizmet veren en önemli sektördür. Özel öğretim kurumlarının kurucuları umumiyetle çok az dış destek/teşvik ve öz sermayeleriyle bu kurumları açıp ayakta tutmakta, çocuklarının daha iyi imkân ve şartlarda yetişmesi için fedakârlık yapan ebeveynler de para ödeyerek bu duruma katkıda bulunmaktadır. Özel kurumların kurucuları ve bu kurumları tercih eden veliler bu tercihi yapmasalar bütün öğrenciler tabiatıyla resmî kurumlarda eğitim-öğretim hizmetlerini alacak. Dolayısıyla bütün kuruluş ve işletme giderleri devlet tarafından karşılanacak. Bizim beklentimiz birçok ülkede olduğu gibi özel kurumların giderlerini bir miktardan başlatarak devletin karşılamasıdır. Başlangıç olarak devletin bir öğrenci için harcadığı yıllık giderin miktarını özel okulu tercih eden öğrencinin velisine ödemesidir. Burada iki önemli husus var: Birincisi MEB’in (aslında devletin) yapacağı okulun kuruluş, işletim ve öğretim faaliyetlerinin giderlerini artısı ve eksisi ile özel müteşebbis veliden aldığı ücretle karşılamaktadır. İkincisi bu sayede öğrenci sayısı çok olan resmî kurumların sınıf mevcutlarının ideal sayılara çekilmesi gerçeğidir.
Özel öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin büyük çoğunlukla dünya standartlarında eğitim ve öğretim hizmeti aldığı inkâr edilemez bir gerçektir. Ayrıca birçok resmî kurum öğretmenlerinin, eğitimcilerin ve bürokratların imkânları olduğu takdirde çocuklarını özel kurumlara gönderdiği de bir gerçektir. Tabiatıyla başarılı olamayan veya velisinin beklentilerine cevap veremeyen bir eğitim kurumunun varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığı herkesin bildiği bir husustur. Bütün bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda SGK desteğinin sağlanması ve eğitimde KDV’nin %1’e indirilmesi zaruridir. Bence en önemlisi; devlet, özel öğretim kurumlarında görev yapan bütün öğretmenlere/eğitimcilere pozitif ayrımcılıkla, devletin resmî kurumlarında görev alan öğretmenlere sağladığı hak ve imkânları mutlaka sağlamalıdır. Elbette biz özel öğretim kurumları yöneticilerinin de işimizi en iyi şartlarda, en güzel şekilde yapmamız, öğrencilerimize çok iyi eğitim hizmeti sunmamız gerekmektedir. Menfi algıların veya olası yanlışlıkların önüne geçilmesi için de karşılıklı mutabakatlarla çeşitli tedbirler alınabilir. Mevcut sistemlerde, hazırlıklı olmadan veya hazırlık süreci yaşamadan ani değişikliklerin veya uygulamaların, ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiği asla unutulmamalıdır. Birçok gelişmiş ülkede yapılan değişikliklerin kademeli olarak ve bütün ön hazırlıklarının da yerine getirilerek yapıldığını görüyoruz. Sayın Millî Eğitim Bakanı’mızın bir beyanatında ifade ettikleri “Maç esnasında kural değiştirilmez.” sözü önem kazanmaktadır.
YENİ NORMAL'DE EĞİTİM NASIL OLACAK?
Yeni eğitim-öğretim yılında hangi projeleri gündeminize alacaksınız?
Aslında bu soruyu “Yeni Normalde” diye sormak lazım. Dünya, daha önce hiç yaşamadığı küresel bir salgın dönemi yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Biz bu süreçten sonra “Yeni Normal” dönemde öncelikle yüz yüze eğitimle ve ihtiyaç kadar uzaktan eğitim sistemleri ile öğrencilerimize destek ve hizmet vereceğiz. Pandemi sürecinde şubelerimiz, uzaktan eğitim sistemi ve iletişim araçları ile gerek derslerde ve gerekse bireysel rehberlik olarak çok başarılı bir hizmet dönemi geçirdi. Teknik olarak altyapısı güçlü teknolojik eğitim sistemleri ve bu sistemlere hâkim eğitim kadrosu ile maksimum düzeyde hizmet vereceğiz. Ülkemizin hemen her bölgesindeki kurumlarımıza ve eğitim kadrosuna, yeni dönem için lazım olan bütün ihtiyaçlarını karşılayacak yıllık programlarımızı hazırladık. Kurumlarımız ve öğrencilerimiz için sağlıklı bir ortam oluşturulması için tedbirlerimizi aldık. Yüz yüze veremediğimiz eğitim-öğretim içerikleri, uzaktan eğitim sistemi ile lider öğretmen kadromuz tarafından yıl içinde verilecek.
"Millî Eğitim Bakanı’mızın bir twitini paylaşıyor, yeni eğitim döneminin şimdiden ülkemize ve bütün insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyorum.
“Okullar açılmasın.” demek; maskesiz sokağa çıkmak, mesafesiz yaşamak ve hiçbir tedbiri umursamamak kadar basit. Dışarıya adım atan herkes, 18 milyon öğrencinin sorumluluğunu omzunda hissetmek zorunda... Lütfen, tedbir alalım."
Ve son söz:
#okulsokaktangüvenlidir #okullarıbirlikteacacağız"
Son Güncelleme: Pazartesi, 24 Ağustos 2020 16:08
Gösterim: 2832
Vatan Okulları Anaokulları Zümre Başkanı ve Ataköy Vatan Anaokulu Müdürü Özlem Azargün, 'Yaparak-Yaşayarak Öğrenme' eğitim modeli çerçevesinde “bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşmanın yollarını çocuklarımız ile birlikte buluyoruz, keşfediyoruz ve öğreniyoruz” diye konuştu. Çocukların yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedeflediklerini belirten Azargün ile, Vatan Okulları’nda uygulanan okul öncesi eğitim uygulamalarını ve Covid 19 sürecinde anaokulu öğrencilerine yönelik çalışmalarını konuştuk.
Vatan Okulları’nda okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Çocuklarımızın 21. yüzyıl becerilerini kazanmış, merak eden, işbirliğine açık, “ben değil biz” diyebilen, ilkeli, eleştirel düşünebilen, özgüvenli, yaratıcı, iletişimi güçlü ve öğrenmenin mutluluğunu yaşayan bireyler olarak yetişmelerini istiyoruz ve öncelikli olarak bunu sağlıyoruz. Bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşmanın yollarını çocuklarımız ile birlikte buluyoruz, keşfediyoruz ve öğreniyoruz. Ödül ve ceza ile değil, özdenetim ile kendi kontrolümüzü sağlayabilme, durum ve olayları içselleştirebilme, öğrenmenin sonuç için değil süreç için gerekli olduğuna dair farkındalık yaratma çalışmalarına önem veriyoruz. Çocuklarımızın, her gün merak ve istekle okula gelmeleri ve mutlu insanlar olarak yetişmeleri için onlara her türlü katkıyı sağlıyoruz.
Çocukların duygusal, zihinsel ve kişilik gelişiminin % 70’i 0–6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Vatan Okulları okul öncesi eğitim programımızda; çocuklarımızın tüm gelişimsel alanlarını destekleyen ve gelişimlerini sağlayan; High Scope, Montessori, Waldorf, Reggio Emillia Yaklaşımı, Math Their Way, GEMS Matematik ve Fen Proje Yaklaşımlı eğitim modellerinden oluşan karma bir program uyguluyoruz. ‘Yaparak Yaşayarak Öğrenme’ eğitim modeliyle çocuklarımızın; yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor, seçim yapma, karar verme, sorumluluk alma, deneme-uygulama, işbirliği geliştirme ve yaşıtlarıyla ilişki kurma olanakları sağlamayı amaçlıyoruz.
ÇOCUKLARIN OYUNLARINI CİDDİYE ALMALIYIZ
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Oyun; çocuğun fikir ve karakterini güçlendiren, ona neşe ve haz veren, gelişiminde önemli rol oynayan içgüdüsel hareketlerdir. Oyun; gönüllü ve özgürce yapılan, mutluluk kaynağı olan, çocuğun tüm gelişimini uyaran, yetenekleri kadar duyuları ve duyguları geliştiren etkinliklerin tümüdür. Çocukların oyunlarını ciddiye almalıyız, oyunlarına değer vermeliyiz. Çocukların en önemli işi “oyundur”. Onların oyununu anlamak, çocuğa ve çocukluğa değer vermekle eş değerdir. Çocuklarımızı tanımak ve anlamak için onları oyunlarında gözlemlemeliyiz. Çocukların oyunlarının bir hikayesi vardır ve çocuklar oyunlarında olduğu gibilerdir. Çocuklar için oyun oynama, henüz sosyalleşme sürecini tamamlamadan, çok öncesinde içgüdüsel olarak eğilim gösterdikleri ve öğrenmenin başladığı bir durumdur. Oyun çocuğun kendini gerçekleştirme dilidir. Oyun bir boşlukta meydana gelmez, genellikle fiziksel ve sosyal alan içinde başlar. Oyunun en önemli faydalarından biri de sosyal yeterlilik gelişimini desteklemesidir. Çocuklar, ilişkiler kurabilir karışıklıkları çözmeyi öğrenebilir, uzlaşabilir ve davranışlarını adapte edebilir. Oyunda, kendi temsilcilerini oynadıkları ve kendi tercihlerini yaptıkları için çocukların iyimserlik ve başarı hisleri artmış olur. Çocuk çevresinde gözlemlediklerini, gündelik yaşantısını oyunlarını yansıtır. Oyun oynaması ve oyun içindeki tekrarları onun bilgi ve deneyimlerin kaybolmasını engeller. Oyun içerisinde bu tekrarlar onun günlük çatışmalarını çözümlemesine ve doyurulmamış arzularını doyurması için olanak verir. Çocuk oynarken birçok yeni kavramı öğrenir ve bunları sınar.
Vatan Okulları okulöncesi eğitim programımızda tüm müfredat oyun üzerine; atölyeler ve yaparak yaşayarak öğrenme içerikli kurgulanmış ve planlanmıştır. Oyunlarımızda “Montessori, Math Their Way, Waldorf, High Scope” gibi temeli aktif oyuna dayanan eğitim model ve programlar ile birlikte geleneksel oyunlarımıza da eğitim programımız içerisinde yer verilmektedir. Okul öncesi eğitim programlarında tema ve projeler çocukların gelişimleri için araç olarak kullanılmalı, çocukların yaş grupları ve ihtiyaçları dikkate alınarak etkinlik bazında öğretmenler ve çocuklarla birlikte oyunlar kurgulanmalı, plan yapılmalıdır. Çocuklarda ulaşılmak istenen kazanımlara yönelik; eğitim materyallerinin program içerisinde aktif olarak tüm çocukların kullanmasına fırsat ortamları oluşturulmalı, çocuklarla birlikte oynamalı, birlikte öğrenmeli, birlikte araştırma etkinlikleri yapılmalıdır.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Yabancı dil eğitiminin önemi gün geçtikçe daha da çok ortaya çıkmaktadır. Peki, çocuklarımız kaç yaşında ikinci dil eğitimi için hazır olurlar? Buna verebileceğimiz en net cevap: “mümkün olduğunca erken”dir. Çünkü çocuklar küçük yaşlarda çok daha hızlı öğrenmektedirler. Sağ ve sol beyin yarımkürelerinin gelişmesinin ergenlik döneminde sona ermesiyle, dil edinme zorlaşmaktadır. Çocuğun ikinci dili öğrenmesi ana dilini öğrenmesine engel olmaz, bilakis olumlu etkileri sayesinde çocuğun ana dilini daha kolay öğrenmesine katkıda bulunmaktadır. Çocuklar için özellikle 7 yaşına kadar, dil eğitimi öğrenme değil, dil edinme olarak görülmektedir. Bu da çocuk açısından ekstra bir çaba sarf etmeden dili konuşabilmek anlamına gelmektedir. Henüz belli bir dili kuralları ve yapısına göre, yani teorik açıdan bilmedikleri için yabancı dili de taklit yoluyla ana dil gibi doğal bir şekilde öğrenmektedirler. Bebekken öğrendiğimiz dilleri unutmayız. Çünkü bu yıllarda edinilen diller, beynin ana dil bölgesine kaydedilmektedir. Yaklaşık 10 yaşından sonra öğrenilen diller ise, beynin farklı bir bölümüne kaydedilmekte ve bu bilgileri sürekli canlı tutmak için daha fazla çaba göstermek gerekmektedir. Henüz anadilini konuşmayan bebeklerin ikinci dil öğrenmesi için; yanında ikinci dili konuşmak, müzik dinletmek, kitap okumak ve ninni söylemek dil edinimi için önemli bir fark yaratmaktadır. Burada aslında önemli olan çocuğunuzun ikinci dili duymasını sağlamaktır. Konuşmaya başlamış olan 3 – 5 yaş arası çocuklar için çeşitli oyunlardan faydalanarak dili konuşmasına yardımcı olunabilir. Çocuk artık iki dili bilinçli olarak birbirinden ayırabilir. Üstelik kelime haznesi gelişmeye başladığı için, farklı dillerdeki kelimeleri de daha net ayırt edebilir. Bu aşamada yabancı dil öğrenimini destekleyen oyunlar oynanabilir. 15 yaşına kadar ikinci bir dili doğru şekilde öğrenen çocukların bu dili anadili akıcılığında konuşma olasılığı artmaktadır.
OKUL ÖNCESİNDE AİLENİN SORUMLULUKLARI NELER?
Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?
Çocuklarımızın iyi ve başarılı birer okul hayatı geçirmesi, hepimizin en büyük dileğidir, ancak, bunun için iyi bir okul seçmek veya ekonomik koşullarımızı zorlamaktan başka neler yapıyoruz? Daha doğrusu çocuklarımızı okullarında başarılı olmaları için yeteri kadar destekleyebiliyor muyuz?
Hangi anne babaya sorarsak soralım, hepsi aynı yanıtı veriyor; “çocuğumun eğitimi bizim için çok önemli. Biz onlar için en iyisini istiyoruz ve bunu yaptığımıza da inanıyoruz.” Evet, haklılar! Hangi anne baba bunu istemiyor veya bunun için çaba harcamıyor ki? Hatta bunun için günümüzde bütün ekonomik koşullarını zorlayarak, çocuğunun iyi bir okula gitmesini sağlayan anne babalar çoğunlukta. Ancak, yine de ortada kaçınılmaz bir gerçek var; iş, çocuğu iyi bir okula göndermekle ve para harcamakla bitmiyor. Acaba çocuk, yeterince ve sağlıklı bir biçimde okula motive olabiliyor mu veya ailesi tarafından gereken desteği görebiliyor mu? Unutmamak gerekir ki; iyi ve başarılı bir okul hayatı önce ailede başlıyor.
Çocukların gelişimleri, okul öncesi dönemlerde başlıyor ve okul çağında devam ediyor. İşte bu dönem içinde çocuklar, yaşama dair her şeyi çevrelerinde bulunan bütün varlıklardan öğrenebiliyorlar. Başta büyükleri olmak üzere arkadaşlarından, kitaplardan, müzelerden, kütüphanelerden, bilgisayarlardan vb. Çocukların sorgulamaları ve araştırmaları, gelişim süreçlerini destekliyor. Tabii büyüklerin de kendini sorgulayan çocuklara sabırla cevap vermeleri başlıca görevleri arasında yer alıyor. Yetişkinlerin, çocukların içinde bulundukları gelişim sürecine, korkutmadan ve hatalı yaklaşımlarda bulunmadan destek vermeleri gerekiyor ve öğrenmeleri için de mutlaka zaman ayırmaları önem taşıyor. Çocuğun ihtiyaçlarının, yeteneklerinin, özelliklerinin keşfedilmesi ve bunlara destek verecek ortamların oluşturulması gerekiyor. Bunları sağlarken ve sağladıktan sonra da çocuklarımıza yaklaşımımızın; sorgulayan, kıyaslayan, eleştiren değil, ilgilenen ve destekleyen yönde olması çocuklarımızın çok yönlü gelişimine her zaman pozitif katkı sağlıyor.
Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi dönemde gelişime uygun teknolojik uygulamalar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak şekilde teknolojik araçların bilinçli olarak kullanılmasıdır. Günümüzde teknoloji çocuğun vazgeçilmez bir parçası olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Çocuklar çevrelerinde televizyon, akıllı telefon, dijital kamera, tablet, bilgisayar gibi pek çok teknolojik araçla karşılaşmakta ve kolayca bunları kullanmayı öğrenmektedirler. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Bu nedenle çocukların teknolojik araçları kullanımı engellemektense, kontrollü bir şekilde bu araçları gelişim ve öğrenmelerini destekleyici araç olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.
Çocuklara bilgisayar, klavye, fare, dijital kamera gibi teknolojik araçların nasıl kullanıldığını öğretmek gibi temel teknoloji becerileri kazandırmak belki ilk aşamada seçtiğimiz bir amaç olsa da; bu yeterli bir amaç değildir. Okul öncesi eğitiminde kullanılan geleneksel diğer materyallerde olduğu gibi teknoloji de çocukların oyunlarını zenginleştirmek, oynarken bilgi ve beceri kazanmak, keşfederek öğrenmek ve problem çözmek amacıyla kullanılmalıdır. Teknolojinin amacı geleneksel okul öncesi eğitimi materyallerinin yerini almak değil, geleneksel materyalleri desteklemek ve çocuklara zengin ve farklı öğrenme deneyimleri kazandırmak olmalıdır.
UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE NELER YAPILDI?
Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Covid -19 salgını nedeni ile pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yüz yüze eğitime ara verildi. Çocuklarımızın evde olduğu bu süreçte ebeveynleri ile birlikte keyifli vakit geçirmelerine ve devam eden gelişim / kazanımlarına yönelik biraz da olsa katkı sağlamak amacıyla uzaktan eğitim programımız ile her gün çocuklarımızın evlerine misafir olduk. Gerçekleştirdiğimiz online eğitim ile her gün “30 – 45”’er dakikalık “takvim hava durumu, güne merhaba, şiir, şarkı, tekerleme, parmak oyunları, sanat, matematik, İngilizce ve bilim aktiviteleri v.b. etkinliklerimiz ile uzaktan eğitim programımızı gerçekleştirdik. Çocuklarımızın merak ettikleri konular ya da temalarımız ile ilgili sorduğumuz sorularla “fırsat eğitimi, beyin fırtınası ve scamper” çalışmaları yaptık. 4 – 5 yaş grubumuzda her gün 2 öğrencimiz ile “göster anlat ve sayma zamanı” etkinliklerimizi yine canlı yayında gerçekleştirdik. Yapacağımız bu çalışmalar ile ilgili öğretmenlerimizin hazırlamış olduğu haftalık etkinlik takvimleri ve video çekimleri ile velilerimizi 1 hafta öncesinden bilgilendirdik. Uzaktan eğitim programımızda okul psikoloğumuz her gün tüm öğrencilerimizi gözlemledi, gerekli noktalarda veli ve öğrencilerimiz ile gün içerisinde / haftalık aramalarla iletişime geçerek gözlemlerini ve önerilerini paylaştı, velilerimizden gelen sorulara cevap verilmeye çalışıldı. Gerçekleştirilen bu rehberlik etkinlikleri ile ilgili hazırlanan haftalık planlar ve çekilen videolar veli ve öğrencilerimiz ile paylaşıldı. Online gerçekleştirdiğimiz veli seminerlerimiz, hafta içerisinde velilerimizden gelen sorular / yaşanılan sıkıntılar ile paralel hazırladığımız haftalık bültenler ile rehberlik çalışmalarımızı yürüttük. Evde yapılabilecek çalışmalar ile ilgili olarak hazırladığımız “ev etkinlik takvimleri” ile çocuklarımızın aileleri ile de evde keyifli vakit geçirmelerine katkıda bulunmaya çalıştık. Yapılan tüm bu çalışmalarımız ile ilgili olarak velilerimizin bizlere gönderdiği fotoğraflar ve videolar ile “takip ve paylaşım” platformu oluşturduk. Uzaktan eğitim programı ve ev etkinlikleri programlarımızdaki kazanımlara yönelik oluşturduğumuz “haftalık veli değerlendirme anketlerimiz” ile haftalık olarak çocuklarımızdaki kazanımların da takibini yaptık.
Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Anne ve babalarımız öncelikle kendilerine şu soruları sormalıdırlar; “Çocuğum okula hazır mı?”, “Anne-baba olarak biz çocuğumuzu okula göndermeye hazır mıyız?” Çocuğunuz için anaokulu araştırırken, okulların temel aldığı yaklaşımları gözden geçirmelisiniz. Bu yaklaşımların her biri farklı gelişim alanlarına odaklanır, değerlere öncelik verirler ve bu amaçla bazı davranışları geliştirmeyi hedeflerler. Okul öncesi eğitiminde anaokulu seçerken önemli olan; öncelikle çocuğunuzun mutlu olacağı, eğlenerek öğreneceği, arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp, etkinlikler yapacağı, sağlıklı ve dengeli besleneceği, sosyal kuralları öğrenip, sizin de gözünüz arkada kalmadan güvenerek bırakabileceğiniz, çocuğun zihinsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sizin beklentilerinize de karşılık verebilecek bir kurum olmasıdır.
“Okul öncesi dönemde çocuklara yabancı dil doğrudan değil, oyun, şarkı, tekerlemelerle dolaylı yoldan öğretilebilir. Böylece çocuk yabancı dille doğal bir ortamda karşı karşıya gelir, duyarak, görerek ve bizzat yaşayarak öğrenir. Öğretmen; flaş kartlar, hareket, jest, mimik; uygun ipucu verme, resim ve şekillerle gösterme, şarkı söyleme, şiir okuma, kitap okuma, karşılıklı konuşma, darama gibi yolları kullanabilir. Yabancı dildeki sesleri duymaya alışan çocuklar bunları zamanla benimser.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Vatan Okulları Anaokulları Zümre Başkanı ve Ataköy Vatan Anaokulu Müdürü Özlem Azargün, 'Yaparak-Yaşayarak Öğrenme' eğitim modeli çerçevesinde “bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşmanın yollarını çocuklarımız ile birlikte buluyoruz, keşfediyoruz ve öğreniyoruz” diye konuştu. Çocukların yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedeflediklerini belirten Azargün ile, Vatan Okulları’nda uygulanan okul öncesi eğitim uygulamalarını ve Covid 19 sürecinde anaokulu öğrencilerine yönelik çalışmalarını konuştuk.
Vatan Okulları’nda okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Çocuklarımızın 21. yüzyıl becerilerini kazanmış, merak eden, işbirliğine açık, “ben değil biz” diyebilen, ilkeli, eleştirel düşünebilen, özgüvenli, yaratıcı, iletişimi güçlü ve öğrenmenin mutluluğunu yaşayan bireyler olarak yetişmelerini istiyoruz ve öncelikli olarak bunu sağlıyoruz. Bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşmanın yollarını çocuklarımız ile birlikte buluyoruz, keşfediyoruz ve öğreniyoruz. Ödül ve ceza ile değil, özdenetim ile kendi kontrolümüzü sağlayabilme, durum ve olayları içselleştirebilme, öğrenmenin sonuç için değil süreç için gerekli olduğuna dair farkındalık yaratma çalışmalarına önem veriyoruz. Çocuklarımızın, her gün merak ve istekle okula gelmeleri ve mutlu insanlar olarak yetişmeleri için onlara her türlü katkıyı sağlıyoruz.
Çocukların duygusal, zihinsel ve kişilik gelişiminin % 70’i 0–6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Vatan Okulları okul öncesi eğitim programımızda; çocuklarımızın tüm gelişimsel alanlarını destekleyen ve gelişimlerini sağlayan; High Scope, Montessori, Waldorf, Reggio Emillia Yaklaşımı, Math Their Way, GEMS Matematik ve Fen Proje Yaklaşımlı eğitim modellerinden oluşan karma bir program uyguluyoruz. ‘Yaparak Yaşayarak Öğrenme’ eğitim modeliyle çocuklarımızın; yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor, seçim yapma, karar verme, sorumluluk alma, deneme-uygulama, işbirliği geliştirme ve yaşıtlarıyla ilişki kurma olanakları sağlamayı amaçlıyoruz.
ÇOCUKLARIN OYUNLARINI CİDDİYE ALMALIYIZ
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Oyun; çocuğun fikir ve karakterini güçlendiren, ona neşe ve haz veren, gelişiminde önemli rol oynayan içgüdüsel hareketlerdir. Oyun; gönüllü ve özgürce yapılan, mutluluk kaynağı olan, çocuğun tüm gelişimini uyaran, yetenekleri kadar duyuları ve duyguları geliştiren etkinliklerin tümüdür. Çocukların oyunlarını ciddiye almalıyız, oyunlarına değer vermeliyiz. Çocukların en önemli işi “oyundur”. Onların oyununu anlamak, çocuğa ve çocukluğa değer vermekle eş değerdir. Çocuklarımızı tanımak ve anlamak için onları oyunlarında gözlemlemeliyiz. Çocukların oyunlarının bir hikayesi vardır ve çocuklar oyunlarında olduğu gibilerdir. Çocuklar için oyun oynama, henüz sosyalleşme sürecini tamamlamadan, çok öncesinde içgüdüsel olarak eğilim gösterdikleri ve öğrenmenin başladığı bir durumdur. Oyun çocuğun kendini gerçekleştirme dilidir. Oyun bir boşlukta meydana gelmez, genellikle fiziksel ve sosyal alan içinde başlar. Oyunun en önemli faydalarından biri de sosyal yeterlilik gelişimini desteklemesidir. Çocuklar, ilişkiler kurabilir karışıklıkları çözmeyi öğrenebilir, uzlaşabilir ve davranışlarını adapte edebilir. Oyunda, kendi temsilcilerini oynadıkları ve kendi tercihlerini yaptıkları için çocukların iyimserlik ve başarı hisleri artmış olur. Çocuk çevresinde gözlemlediklerini, gündelik yaşantısını oyunlarını yansıtır. Oyun oynaması ve oyun içindeki tekrarları onun bilgi ve deneyimlerin kaybolmasını engeller. Oyun içerisinde bu tekrarlar onun günlük çatışmalarını çözümlemesine ve doyurulmamış arzularını doyurması için olanak verir. Çocuk oynarken birçok yeni kavramı öğrenir ve bunları sınar.
Vatan Okulları okulöncesi eğitim programımızda tüm müfredat oyun üzerine; atölyeler ve yaparak yaşayarak öğrenme içerikli kurgulanmış ve planlanmıştır. Oyunlarımızda “Montessori, Math Their Way, Waldorf, High Scope” gibi temeli aktif oyuna dayanan eğitim model ve programlar ile birlikte geleneksel oyunlarımıza da eğitim programımız içerisinde yer verilmektedir. Okul öncesi eğitim programlarında tema ve projeler çocukların gelişimleri için araç olarak kullanılmalı, çocukların yaş grupları ve ihtiyaçları dikkate alınarak etkinlik bazında öğretmenler ve çocuklarla birlikte oyunlar kurgulanmalı, plan yapılmalıdır. Çocuklarda ulaşılmak istenen kazanımlara yönelik; eğitim materyallerinin program içerisinde aktif olarak tüm çocukların kullanmasına fırsat ortamları oluşturulmalı, çocuklarla birlikte oynamalı, birlikte öğrenmeli, birlikte araştırma etkinlikleri yapılmalıdır.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Yabancı dil eğitiminin önemi gün geçtikçe daha da çok ortaya çıkmaktadır. Peki, çocuklarımız kaç yaşında ikinci dil eğitimi için hazır olurlar? Buna verebileceğimiz en net cevap: “mümkün olduğunca erken”dir. Çünkü çocuklar küçük yaşlarda çok daha hızlı öğrenmektedirler. Sağ ve sol beyin yarımkürelerinin gelişmesinin ergenlik döneminde sona ermesiyle, dil edinme zorlaşmaktadır. Çocuğun ikinci dili öğrenmesi ana dilini öğrenmesine engel olmaz, bilakis olumlu etkileri sayesinde çocuğun ana dilini daha kolay öğrenmesine katkıda bulunmaktadır. Çocuklar için özellikle 7 yaşına kadar, dil eğitimi öğrenme değil, dil edinme olarak görülmektedir. Bu da çocuk açısından ekstra bir çaba sarf etmeden dili konuşabilmek anlamına gelmektedir. Henüz belli bir dili kuralları ve yapısına göre, yani teorik açıdan bilmedikleri için yabancı dili de taklit yoluyla ana dil gibi doğal bir şekilde öğrenmektedirler. Bebekken öğrendiğimiz dilleri unutmayız. Çünkü bu yıllarda edinilen diller, beynin ana dil bölgesine kaydedilmektedir. Yaklaşık 10 yaşından sonra öğrenilen diller ise, beynin farklı bir bölümüne kaydedilmekte ve bu bilgileri sürekli canlı tutmak için daha fazla çaba göstermek gerekmektedir. Henüz anadilini konuşmayan bebeklerin ikinci dil öğrenmesi için; yanında ikinci dili konuşmak, müzik dinletmek, kitap okumak ve ninni söylemek dil edinimi için önemli bir fark yaratmaktadır. Burada aslında önemli olan çocuğunuzun ikinci dili duymasını sağlamaktır. Konuşmaya başlamış olan 3 – 5 yaş arası çocuklar için çeşitli oyunlardan faydalanarak dili konuşmasına yardımcı olunabilir. Çocuk artık iki dili bilinçli olarak birbirinden ayırabilir. Üstelik kelime haznesi gelişmeye başladığı için, farklı dillerdeki kelimeleri de daha net ayırt edebilir. Bu aşamada yabancı dil öğrenimini destekleyen oyunlar oynanabilir. 15 yaşına kadar ikinci bir dili doğru şekilde öğrenen çocukların bu dili anadili akıcılığında konuşma olasılığı artmaktadır.
OKUL ÖNCESİNDE AİLENİN SORUMLULUKLARI NELER?
Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?
Çocuklarımızın iyi ve başarılı birer okul hayatı geçirmesi, hepimizin en büyük dileğidir, ancak, bunun için iyi bir okul seçmek veya ekonomik koşullarımızı zorlamaktan başka neler yapıyoruz? Daha doğrusu çocuklarımızı okullarında başarılı olmaları için yeteri kadar destekleyebiliyor muyuz?
Hangi anne babaya sorarsak soralım, hepsi aynı yanıtı veriyor; “çocuğumun eğitimi bizim için çok önemli. Biz onlar için en iyisini istiyoruz ve bunu yaptığımıza da inanıyoruz.” Evet, haklılar! Hangi anne baba bunu istemiyor veya bunun için çaba harcamıyor ki? Hatta bunun için günümüzde bütün ekonomik koşullarını zorlayarak, çocuğunun iyi bir okula gitmesini sağlayan anne babalar çoğunlukta. Ancak, yine de ortada kaçınılmaz bir gerçek var; iş, çocuğu iyi bir okula göndermekle ve para harcamakla bitmiyor. Acaba çocuk, yeterince ve sağlıklı bir biçimde okula motive olabiliyor mu veya ailesi tarafından gereken desteği görebiliyor mu? Unutmamak gerekir ki; iyi ve başarılı bir okul hayatı önce ailede başlıyor.
Çocukların gelişimleri, okul öncesi dönemlerde başlıyor ve okul çağında devam ediyor. İşte bu dönem içinde çocuklar, yaşama dair her şeyi çevrelerinde bulunan bütün varlıklardan öğrenebiliyorlar. Başta büyükleri olmak üzere arkadaşlarından, kitaplardan, müzelerden, kütüphanelerden, bilgisayarlardan vb. Çocukların sorgulamaları ve araştırmaları, gelişim süreçlerini destekliyor. Tabii büyüklerin de kendini sorgulayan çocuklara sabırla cevap vermeleri başlıca görevleri arasında yer alıyor. Yetişkinlerin, çocukların içinde bulundukları gelişim sürecine, korkutmadan ve hatalı yaklaşımlarda bulunmadan destek vermeleri gerekiyor ve öğrenmeleri için de mutlaka zaman ayırmaları önem taşıyor. Çocuğun ihtiyaçlarının, yeteneklerinin, özelliklerinin keşfedilmesi ve bunlara destek verecek ortamların oluşturulması gerekiyor. Bunları sağlarken ve sağladıktan sonra da çocuklarımıza yaklaşımımızın; sorgulayan, kıyaslayan, eleştiren değil, ilgilenen ve destekleyen yönde olması çocuklarımızın çok yönlü gelişimine her zaman pozitif katkı sağlıyor.
Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi dönemde gelişime uygun teknolojik uygulamalar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak şekilde teknolojik araçların bilinçli olarak kullanılmasıdır. Günümüzde teknoloji çocuğun vazgeçilmez bir parçası olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Çocuklar çevrelerinde televizyon, akıllı telefon, dijital kamera, tablet, bilgisayar gibi pek çok teknolojik araçla karşılaşmakta ve kolayca bunları kullanmayı öğrenmektedirler. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Bu nedenle çocukların teknolojik araçları kullanımı engellemektense, kontrollü bir şekilde bu araçları gelişim ve öğrenmelerini destekleyici araç olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.
Çocuklara bilgisayar, klavye, fare, dijital kamera gibi teknolojik araçların nasıl kullanıldığını öğretmek gibi temel teknoloji becerileri kazandırmak belki ilk aşamada seçtiğimiz bir amaç olsa da; bu yeterli bir amaç değildir. Okul öncesi eğitiminde kullanılan geleneksel diğer materyallerde olduğu gibi teknoloji de çocukların oyunlarını zenginleştirmek, oynarken bilgi ve beceri kazanmak, keşfederek öğrenmek ve problem çözmek amacıyla kullanılmalıdır. Teknolojinin amacı geleneksel okul öncesi eğitimi materyallerinin yerini almak değil, geleneksel materyalleri desteklemek ve çocuklara zengin ve farklı öğrenme deneyimleri kazandırmak olmalıdır.
UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE NELER YAPILDI?
Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Covid -19 salgını nedeni ile pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yüz yüze eğitime ara verildi. Çocuklarımızın evde olduğu bu süreçte ebeveynleri ile birlikte keyifli vakit geçirmelerine ve devam eden gelişim / kazanımlarına yönelik biraz da olsa katkı sağlamak amacıyla uzaktan eğitim programımız ile her gün çocuklarımızın evlerine misafir olduk. Gerçekleştirdiğimiz online eğitim ile her gün “30 – 45”’er dakikalık “takvim hava durumu, güne merhaba, şiir, şarkı, tekerleme, parmak oyunları, sanat, matematik, İngilizce ve bilim aktiviteleri v.b. etkinliklerimiz ile uzaktan eğitim programımızı gerçekleştirdik. Çocuklarımızın merak ettikleri konular ya da temalarımız ile ilgili sorduğumuz sorularla “fırsat eğitimi, beyin fırtınası ve scamper” çalışmaları yaptık. 4 – 5 yaş grubumuzda her gün 2 öğrencimiz ile “göster anlat ve sayma zamanı” etkinliklerimizi yine canlı yayında gerçekleştirdik. Yapacağımız bu çalışmalar ile ilgili öğretmenlerimizin hazırlamış olduğu haftalık etkinlik takvimleri ve video çekimleri ile velilerimizi 1 hafta öncesinden bilgilendirdik. Uzaktan eğitim programımızda okul psikoloğumuz her gün tüm öğrencilerimizi gözlemledi, gerekli noktalarda veli ve öğrencilerimiz ile gün içerisinde / haftalık aramalarla iletişime geçerek gözlemlerini ve önerilerini paylaştı, velilerimizden gelen sorulara cevap verilmeye çalışıldı. Gerçekleştirilen bu rehberlik etkinlikleri ile ilgili hazırlanan haftalık planlar ve çekilen videolar veli ve öğrencilerimiz ile paylaşıldı. Online gerçekleştirdiğimiz veli seminerlerimiz, hafta içerisinde velilerimizden gelen sorular / yaşanılan sıkıntılar ile paralel hazırladığımız haftalık bültenler ile rehberlik çalışmalarımızı yürüttük. Evde yapılabilecek çalışmalar ile ilgili olarak hazırladığımız “ev etkinlik takvimleri” ile çocuklarımızın aileleri ile de evde keyifli vakit geçirmelerine katkıda bulunmaya çalıştık. Yapılan tüm bu çalışmalarımız ile ilgili olarak velilerimizin bizlere gönderdiği fotoğraflar ve videolar ile “takip ve paylaşım” platformu oluşturduk. Uzaktan eğitim programı ve ev etkinlikleri programlarımızdaki kazanımlara yönelik oluşturduğumuz “haftalık veli değerlendirme anketlerimiz” ile haftalık olarak çocuklarımızdaki kazanımların da takibini yaptık.
Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Anne ve babalarımız öncelikle kendilerine şu soruları sormalıdırlar; “Çocuğum okula hazır mı?”, “Anne-baba olarak biz çocuğumuzu okula göndermeye hazır mıyız?” Çocuğunuz için anaokulu araştırırken, okulların temel aldığı yaklaşımları gözden geçirmelisiniz. Bu yaklaşımların her biri farklı gelişim alanlarına odaklanır, değerlere öncelik verirler ve bu amaçla bazı davranışları geliştirmeyi hedeflerler. Okul öncesi eğitiminde anaokulu seçerken önemli olan; öncelikle çocuğunuzun mutlu olacağı, eğlenerek öğreneceği, arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp, etkinlikler yapacağı, sağlıklı ve dengeli besleneceği, sosyal kuralları öğrenip, sizin de gözünüz arkada kalmadan güvenerek bırakabileceğiniz, çocuğun zihinsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sizin beklentilerinize de karşılık verebilecek bir kurum olmasıdır.
“Okul öncesi dönemde çocuklara yabancı dil doğrudan değil, oyun, şarkı, tekerlemelerle dolaylı yoldan öğretilebilir. Böylece çocuk yabancı dille doğal bir ortamda karşı karşıya gelir, duyarak, görerek ve bizzat yaşayarak öğrenir. Öğretmen; flaş kartlar, hareket, jest, mimik; uygun ipucu verme, resim ve şekillerle gösterme, şarkı söyleme, şiir okuma, kitap okuma, karşılıklı konuşma, darama gibi yolları kullanabilir. Yabancı dildeki sesleri duymaya alışan çocuklar bunları zamanla benimser.”
Son Güncelleme: Çarşamba, 27 May 2020 11:00
Gösterim: 4569

