Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

11 kampüste 20 okul, kurs alanında ise 70 kurum ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nın yönetimine eğitim dünyasının yakından tanıdığı Hami Koç getirildi. Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modelinin okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrıldığını belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Eğitimci-Sosyolog Hami Koç ile, kurumun yapılanmasını, eğitim modelini ve gelecek hedeflerini konuşurken, özel öğretim sektöründe yaşanan gelişmeleri de değerlendirdik.

 

hami_koc_dogru_cevapKısa bir süre önce Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO'su olarak yeni bir sürece adım attınız. Doğru Cevap Eğitim Kurumları ve hizmet yelpazesi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları, 2015 yılında doğru zamanda ve doğru yerde ortaya çıkan bir eğitim markasıdır. Ama bunun öncesinde, markayı kuran arkadaşların resmi ve özel kurumlarda öğretmenlik, kurum müdürlüğü, mali işler sorumluluğu, kurum sahibi olarak eğitim camiasında on yıldan fazla deneyimi olan eğitimciler-girişimciler olduğunu zikretmemiz lazım. Eğitim camiasında birçok markanın o zamanki şartlarda dershanecilik alanından çekilmeye başladığı bir dönemde, dershanelerin kapanması ile kanun gereği ihtiyaca cevap vermesi için Milli Eğitim Bakanlığınca resmi olarak oluşturulan kursçuluk alanında cesur bir adım atarak özel öğretim kursları alanında bir marka kurmuş ve kısa sürede vatandaşın ve öğrencilerin beklentilerini bilen eğitimci ve girişimcilerin güvenini kazanarak 250 şubeye kadar ulaşmıştır. Bu başarısı ile marka, sektördeki yarım asırlık diğer saygın kurumların arasında önemli bir seviyede kendine yer bulmuştur. Belki de Cumhuriyet tarihinin en hızlı büyüyen kurumudur. 2016 yılında özel okul alanında yaptığı ilk yatırımın ardından bugün 11 kampüs ve 20 okulla hizmet veren bir kurum haline geldik. Doğru Cevap Eğitim Kurumları, özel okul, özel öğretim kursları ve kişisel gelişim kursları ile Türk eğitim sistemine olumlu katkılarda bulunmayı kendine hedef olarak belirlemiş bir eğitim markasıdır. Amacımız; bilim alanında doğru çizgiye sahip, milli ve manevi değerlere saygılı ve bu değerleri içselleştirmiş, geleceğe odaklanmış, hoşgörülü, bilim ve teknikten beslenen, teknoloji ile donatılmış ve bilgiyi yönetme gücüne sahip insanlar yetiştirmektir. 

DOĞRU CEVAP BİR SENTEZ MODEL
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modeli okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrılmaktadır.
Eğitim modelimiz felsefi bir arka plana sahiptir. Bu konuda ciddi bir akademik çalışma yapıldı ve nihayet hem zamanın ruhuna hem de bizlerin kültür dokusu ve ülkemizin gerçeklerine uygun olarak bir sentez model ortaya çıkarıldı. 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısına hakim olan Pozitivist ve modern eğitim modellerinin ve diyalektik olarak bu modelin karşısında bulunan yapılandırmacı post-modern eğitim modellerinin bir sentezini yapmak gerekiyordu. Bu, iki sebepten dolayı zorunlu bir hal almıştı: Birincisi; her iki model de aşırı uçlarda yer alan iki farklı paradigmanın ürünüydü ve tek başına her şeyi ile doğru olamazdı. İkincisi ise içinde bulunduğumuz ve yakın gelecekte birlikte yaşayacağımız çağın ihtiyaçlarını tam olarak karşılamamaktaydılar. Biz eğitim modelimizi oluştururken bu iki temel yaklaşımın bir sentezini yaptık. Bu modelin uygulanmasında başat rolü öğretmen oynayacağı için öncelikle öğretmenin sınıfta, eğitim ve öğretim uygulamalarında hangi pozisyonda bulunması gerektiğini belirleyerek işe başladık. Modern paradigmanın erki temsil eden ve bilgi aktarıcısı öğretmeni ile post modern paradigmanın erksiz ve bilginin yapılandırma sürecindeki figüran öğretmeni sentezleyerek, "Yönetmen Öğretmen-Aktör Öğrenci" prensibini geliştirdik. Bu prensibe göre öğretmen bir bilgi aktarıcısı, bir mutlak otorite merkezi değil, senaryosu yazılmış, kazanım hedefleri belirlenmiş bir oyunu yöneten yönetmen; öğrenci ise rolünü kendi tarzı ile oynayan bir aktör pozisyonuna yükseltilmiştir.
Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüz dünyasında öğretmeni "Bilgi aktarıcısı" pozisyonundan kurtarmak ve onu bilgiyi kullanma yollarını keşfetmek için öğrencilerine ilham veren bir mentor pozisyonuna yükseltmek olmazsa olmazdı. Öğretmenin ve öğrencinin eğitim-öğretim süreçlerindeki pozisyonunu belirledikten sonra diğer aşamalara geçebilirdik ve modelimizin diğer unsurlarını inşa etmeye başladık.

7D EĞİTİM MODELİ
Okullarımızda 7D Eğitim Modelini uyguluyoruz. Bu model, öğrencilerimizin 7 farklı alanda doğru bilgi ve beceri ile donatılmasını hedeflemektedir. Yakın gelecekte içinde yaşayacağımız bilişim ve yapay zekâ ile donatılmış dönemin üretim tarzlarından, iletişim tarzlarına birçok farklı özelliği olacaktır ve öğrencilerimizi bu yeni çağa en hazır insanlar olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz.
7D eğitim modeli, okullarımızda uygulanan ve öğrencilerin akademik, sosyal, yabancı dil, teknoloji, yetenekler ve etik kurallar gibi farklı alanlarda doğru insanlar olarak yetişmelerine destek olmak amacıyla kurgulanmıştır.
Kurslarımızda ise "Mentorluk" ve "4+1 Kazanım Pekiştirme" modelleri uyguluyoruz. Mentorluk sistemimiz "Öğrenci Tanıma", "Etkin Rehberlik", "Okul Takip ve Geliştirme" ve "Veli Bilgilendirme ve Veliyi Sürece Dahil Etme" gibi süreçleri içermektedir. Kurslarımızda ilk olarak öğrencilerin bilimsel test ve ölçeklerle tanınması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu testler sonunda öğrencilerimizin akademik yeterliliklerini kazanım düzeyinde tespit edebiliyoruz. Bunun yanında dikkat düzeyleri ve psikomotor hızlarını, öğrenme stillerini, çalışma davranışlarını, zeka türlerini ve mizaç odaklı testlerle kişilik analizlerini ve mesleki yönelimlerini tespit ediyoruz. Öğrencilerimizi tanımadan, onların bireysel özelliklerinin farkına varmadan onlara yeterince destek veremeyeceğimizi biliyoruz.
Öğrenci tanıma programı sonrasında bireyselleştirilmiş rehberlik destek programını başlatıyoruz. Bu, sezon sonuna kadar devam eden ve sürekli kendini besleyen aktif bir süreçtir. Öğrencimizin bireysel özelliklerine uygun olarak geliştirilen programlarla hem akademik olarak hedeflenen düzeye ulaşmasına destek oluyoruz hem de çalışma davranışı, kişilik özellikleri gibi bireysel farklılıklarından kaynaklanan ve hedefe ulaşmamızı engelleyen faktörleri planlı şekilde ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.

dogru_cevap_topluMEVCUT KURUMLARIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ
Doğru Cevap Eğitim Kurumlarının kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim kurumları ülkemizde her ilde ilçede okullaşmaya sağlam adımlarla devam etmektedir. Bizimle yoluna devam edecek münferit mevcut okullar ve yeni açılacak kurum sahipleri ile görüşmelerimiz hep sürmektedir. Özel öğretim kursları arasında da Türkiye'nin önemli seviyede büyük markasıdır. Yakın gelecekteki planımız, mevcut kurumlarımızın daha fazla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yönündeki stratejilerin uygulaması olacaktır. Eğitim takımımız hemen her hafta Edirne'den Van'a Doğru Cevap ismi altındaki kurumlara çok yönlü olarak hizmet vermeye devam etmektedirler. Bunun yanında şehirlerimizin sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksleri ve eğitim yatırımları ihtiyaç analizleri ışığında markamızın büyüme ve gelişme hedeflerine uygun, güçlü ve vizyoner eğitimcilerle-yatırımcılarla yeni yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Gelecek yıl birçok şehrimizde daha fazla ve nitelikli eğitim kurumu sayısı ile öğrenci ve velilerimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Her hafta yeni müracaatları değerlendiriyoruz.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzda neleri ön plana çıkarıyorsunuz?
Meşhur bir hikâye vardır. Bir parti yetkilisi anket yaptıklarını, sonuçların kendi lehlerine %70 çıktığını ve bundan dolayı çok sıkıntılı olduklarını söylemiş. %70 oranın çok iyi olduğunu ve niçin sıkıntılı olduğunu soranlara ise şöyle bir açıklama yapmış; “Anketi parti genel merkezinde yaptık.” Bu durumda başarıyı değerlendirirken birçok farklı kriteri göz önünde bulundurmak gerekir. Sadece akademik başarı üzerinde yoğunlaşmak ve rakamsal ifadelerle sınırlandırılmış bir başarı anlayışı benimsemek doğru değildir. Ölçümün nerede, ne zaman ve hangi şartlarda yapıldığı, değerlendirme kriterlerinin ne olduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bizim kurumlarımız açısından gerçek başarı öğrencilere ulaşabilmek, potansiyellerini açığa çıkarabilecek bir öğretim programı uygulayabilmek ve en önemlisi de onlara iyi örnek olabilmektir.    

Kurucu ve yönetici olarak uzun yıllardır sektördesiniz, öncelikle bir eğitim kurumunu yönetmenin zor ve kolay yanları nelerdir? Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
Yönetim bir bilim dalıdır. Ancak eğitim yönetimi, pozivitist paradigmanın genelleyici ve indirgeyici kurallarıyla sürdürülemeyecek kadar hassas bir alandır ve maalesef eğitim dünyası uzun bir süre yönetim alanından devşirilen kavramlarla idare edilmeye çalışılmıştır. Son yıllarda literatürde daha sık rastladığımız liderlik, eğitim ortamına daha çok uyan bir kavram olarak görülebilir. Artık dünyanın birçok ülkesinde lisans ve yüksek lisans programlarının isimleri “öğretim liderliği” olarak değiştirilmiş ve zihniyet de buna göre revize edilmiştir. Öğretim liderleri öncelikle insanla uğraştığının bilincinde olmalı ve yönetim politikalarını buna göre şekillendirmelidir. İnsanın olduğu yerde kesin kurallardan bahsedilemez ve durumsallık hakimdir. Okullarda teori, uygulama ve tecrübenin bileşiminden oluşan bir yönetim stratejisi belirlenmeli, okul yönetmenin bir fabrikayı yönetmekten farklı bir iş olduğu unutulmamalıdır. Eğitim yönetiminde en anahtar kavramlardan bir tanesi iklimdir. Yöneticinin en önemli işi önce okulda güzel bir iklim oluşturmak, daha sonra amaçları gerçekleştirmek için uygun adımları atmak olmalıdır. İklimin bozuk olduğu bir okulda, eğitim kurumunda amaçlar ne kadar büyük olursa olsun, ulaşmak mümkün olmaz. Şöyle de söyleyebiliriz; Çalışanların motivasyonunu sağlamadan ve aidiyet duygusunu oluşturmadan, hiçbir yönetim teorisi işe yaramaz. Herkesin fikrini rahatça ifade edebileceği bir kurum kültürü oluşturabilirseniz verim artar. Katı bir şekilde uygulanan hiyerarşik kurallar ve esneklikten uzak bir yönetim yaklaşımı eğitimin tabiatına aykırıdır. Yöneticilikte işin yüzde sekseni gönül yapmaktır. Diğer bir deyişle gönül kırmamaktır. Öğretmenlikte, eğitimde işin sırrı sevgidedir. Maalesef sevgi kavramı son yıllarda özgül ağırlığını yitirmiş, baloncuk yapmış her yönden gelen hafif rüzgara göre biçim ve pozisyon almıştır.

KURSLARDA DERS SINIRLAMASI KALDIRILMALI
Dershanelerin kapanmasıyla kurs piyasasında bir belirsizlik durumu oluştu. Bu kurumların kapanması da 1 yıl ertelenmişti. Ancak bu alanda açılan kurum sayısında da patlama yaşandığını biliyoruz. Bu alanda yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’de kursların işlevini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kapsamda öneri ve öngörülerinizi alabilir miyiz?
Dersanelerin kapatılması o günkü şartlarda ülke güvenliği açısından önemli bir karardı. Dersane sektöründeki Fetö tehlikesi böylece bertaraf edildi. Dersane yerine gelen kursların işlevi bir ihtiyaçtır. Zaten bu yüzden Anayasa Mahkemesi meşru-alternatif yapı istemişti. Resmi okullarda açılan kurslar ne ölçüde ihtiyacı karşılamaktadır! Japonya ve Kore örneğinde olduğu gibi birçok gelişmiş ülkede bizden daha yüksek seviyede bu kurumlar varlığını sürdürmektedir. İmkanı olan hemen her vatandaş ve eğitimci dahil her meslekten bürokraside çalışan memur ve işçiler büyük oranda bu kurumlardan hizmet almaktadır. Son birkaç yılda kurs sektöründeki zorlaştırma uygulamaları neticesinde, merdiven altı tabir edilen ve hiçbir resmiyeti olmayan kurumların sayısı resmi kurumların sayısının çok üzerinde olduğu söylenmekte ve görülmektedir... Bu işin çözümü resmi olarak açılan kurslarda ders sınırlaması kalkmalı, mevzuat olarak her şey uygulanabilir hale getirilmeli, resmi olmayan yerlere de faaliyet için izin verilmemelidir. Yani gereği yapılmalıdır. Sonra da şayet devlet bu kurumların devamını istemiyorsa ihtiyacı giderecek tedbirler almalıdır. Böylece zaten bu kurumlar da birkaç yılda kendiliğinden varlığını sonlandırır. Bunun en sağlıklı yolu budur. Biz bu konularla alakalı olarak teklif ve düşüncelerimizi yetkililere her platformda arz ettik, etmeye de devam ediyoruz.

Hami Bey, bize eğitim yaşamınızdan da bahsedebilir misiniz?
İlkokulu köyümde bitirdiğimde ilçede ortaokulu okuyacağımın heyecanını yaşadığım haftaları hala bütün sıcaklığıyla hatırlarım. Yazları çobanlık yapardım. İlkokulda yazdığım şiirleri arkadaşlarımın milli bayramlarda okuduğunu bilirim. Ortaokuldan itibaren meslek olarak seçmeyi düşündüğüm üç tercihimden biri öğretmen olmaktı. 80’ler öncesi o dönemin Türkiye’sindeki eğitim ve şartlar bizi pişirdi. Bilen ve farkında olan için şimdi büyük oranda imkân ve fırsatlar çok. Hayatta en sevdiğim işlerden biri kitap okumaktır. Kitap okumaktan zevk almayan bir insan hayattan nasıl, neden zevk alır ki? Bilge kimselerin seminer, konferans, sohbet ve söyleşilerine çok önem verdim. Çünkü onlar yılların birikimini çoğu zaman hiçbir karşılık beklemeden özet olarak size sunuyor. İhtiyacına, karakter ve mizacına göre istifade imkânı var. Sosyoloji okurken dünyanın sosyal-kültürel yapılarını, dünyanın son iki asır tarihi ve sosyo-kültürel değişimini tekrar inceleme imkânım oldu. Eğitim yönetimi üzerine master yaptığım sürede eğitim teknolojilerinin eğitim sektöründeki yer ve ağırlığını çok yönlü araştırma, geliştirme fırsatım oldu. Eğitim yöneticisi olduğum süre zarfında öğretmen ve idari görevdeki takım arkadaşlarımla çok alanda ilklere imza attık. Bir eğitim yöneticisi olarak akademik-sosyal faaliyetler ve sportif faaliyetlerde çok az kimseye nasip olacak başarılar yaşadık. Bunların hemen hepsini dijital dünyada (sosyal medya ağlarında) görmek mümkündür. Doğrusu ben de bazılarına şaşırmışımdır. Çalıştığım ekip arkadaşlarımdan da çok şey öğrendim. Bu husus ve başarı hikayesi bile kitap konusudur. Eğitim-öğrenim yaşamım devam ediyor...

Eğitim sektöründe yer almaya nasıl ve neden karar verdiniz?  Bu kararınızı etkileyen unsurlar nelerdir?
Ben zaten öğretmenim. Birkaç mesleğim, branşım var. Yetkin olduğumu söyleyebileceğim bütün alanları severek isteyerek tercih ettim. Öğretmenlik bir gönül işidir, aşk işidir. Tarihte çok önemli örnekleri var, bunlardan da etkilendiğimi söyleyebilirim. Babam ve dedem yarı öğretmendiler, kanaat önderi durumunda idiler, bunların tesiri olmuştur. Bildiği ile hayat tarzı örtüşen öğretmenlerimin de tesiri olmuştur. En itibarlı meslek ilim ve öğretmenlik işi-meşguliyetidir. Manevi yönü hariç hangi meslekte sermayenizi vererek çoğaltabilirsiniz. İlim verdikçe-paylaştıkça çoğalır. Öğretmenlik beyinlere bilgi koyma mesleği değil gönüllere dokunma sanatıdır.  Son otuz yıldır ülkemizde ve yurt dışında üst düzey yöneticilik yaptım. Doğrusu bu görevlerim için belirlediğim hedefim yoktu. Ama elimden geldiğince işimi iyi yaptım. Amirlerime ve iş arkadaşlarıma hep dürüst ve samimi davrandım. Bulunduğum her pozisyonda kendimi ve menfaatimi kurum menfaati önünde tutmadım. Çalışan kurumunu yaşatmalı ki iş ve icraat imkânı olsun. Kurum yetkilisi de insanı yaşatmalı ki kurum yaşasın.

İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Okumak. Her alanda eğitim faaliyetleri... Yurt içi ve yurt dışında eğitim kurumlarını görmek-incelemek... Spor. Ülkemi bütün özellikleri ile öğrenmeye keşfetmeye devam etmek. İnsanlara faydalı olmak. Muhteşem kültür ve değerlerimizin şifalı antibakteriyel sularından beslenmek... 

VELİLERE TEMİNAT SAĞLAYACAĞIZ DERKEN
ÖĞRENCİLERİN DURUMLARI RİSKE ATILMAMALI
Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan zorlukları nelere bağlıyorsunuz? Bu sektörün gelişimi için önerileriniz ve sektörün geleceğine yönelik öngörüleriniz nelerdir?
Özel okullaşmanın son yıllarda hızla artması olumlu ve olumsuz gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Sektörde yaşanan zorluklar maalesef son iki yılda ciddi boyutlara ulaşmış ve hepimizi üzen bazı neticeleri olmuştur. Ancak problemlerin temelinde esas olarak şu vardır. Eğitim gönül işidir. Sadece para kazanmak amacıyla kurulan okulların sektöre faydadan çok zararı olmuştur. Bir tekstil fabrikasını yönetir gibi okul yönetirseniz, idealiniz bu ülkeye hayırlı insanlar yetiştirmek olmazsa ve kurum politikalarını sadece sayısal büyüme üzerine temellendirirseniz sonuç hüsran olur. Ve olmuştur da. Türkiye’nin maarif davasına gönül veren insanlar özel okulculuk anlamında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Ancak eğitimin ruhunu hissedemeyen, bir çocuğun hayatına dokunmanın ne kadar yüce bir şey olduğuna vakıf olamayan insanların özel okulculuk yapması sektörü zor durumda bırakmaya devam edecektir. Dünyanın her yerinde öğretmenlik ve okulculuk diğer sektörlerden farklı bir konuma sahiptir. Okulculuk özveri ve fedakârlık ister. Okul kuran kişiler, kendi kurumlarında eğitim gören çocukların geleceğiyle ilgili bir sorumluluk hissetmeli, derslerde boşa geçen bir dakikanın bile bedeli olduğunu bilmelidirler. Ancak zihniyet çarpık olursa, sonuçların da çok düzgün olması beklenemez. Bakanlık düzeyinde alınması gereken tedbirler vardır elbette. Özel okullar için teminat konusu gündemde. Ancak mevcut kurumların ve bu sene açılacak kurumların zarar görmeyeceği bir politika oluşturulmalı ve velilere teminat sağlayacağız derken öğrencilerin durumları riske atılmamalıdır. Bu konuyla ilgili dernek olarak da ciddi mesai harcadık ve tekliflerimizi bütün ilgili taraflara ve bakanlık düzeyinde sunduk. Son zamanlarda yaşanan üzücü hadiselerin bir daha yaşanmaması için bakanlık icraatlarına başlayacaktır. Ancak hükümet düzeyinde ne kadar önlem alınırsa alınsın, asıl mesele eğitim girişimcisinin, eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerin zihniyeti dönüşümüdür. Zihniyet aynı kaldığı müddetçe, alınan pansuman tedbirler uzun vadede kalıcı bir çözüm getiremez. 

Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nı diğer kurumlardan farklı kılan en temel özelliği, bugüne değil, geleceğe insan yetiştirmesidir. Geleceğin nitelikli insan gücü ihtiyacını çok iyi biliyoruz ve hem okullarımızda hem de kurslarımızda bu ihtiyaca yönelik insan yetiştirmeye odaklanmış bulunmaktayız. Bireysel farklılıkların öğrenme ve eğitim süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemesine olan inancımız ve tüm çalışmalarda bu ilkeyi temel prensip olarak benimsiyor oluşumuz bizleri diğer kurumlardan ayıran en belirleyici özelliğimizdir.”

> Vizyoner eğitimci ve yatırımcılarla yeni kurumlar açacağız

11 kampüste 20 okul, kurs alanında ise 70 kurum ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nın yönetimine eğitim dünyasının yakından tanıdığı Hami Koç getirildi. Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modelinin okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrıldığını belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su Eğitimci-Sosyolog Hami Koç ile, kurumun yapılanmasını, eğitim modelini ve gelecek hedeflerini konuşurken, özel öğretim sektöründe yaşanan gelişmeleri de değerlendirdik.

 

hami_koc_dogru_cevapKısa bir süre önce Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO'su olarak yeni bir sürece adım attınız. Doğru Cevap Eğitim Kurumları ve hizmet yelpazesi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları, 2015 yılında doğru zamanda ve doğru yerde ortaya çıkan bir eğitim markasıdır. Ama bunun öncesinde, markayı kuran arkadaşların resmi ve özel kurumlarda öğretmenlik, kurum müdürlüğü, mali işler sorumluluğu, kurum sahibi olarak eğitim camiasında on yıldan fazla deneyimi olan eğitimciler-girişimciler olduğunu zikretmemiz lazım. Eğitim camiasında birçok markanın o zamanki şartlarda dershanecilik alanından çekilmeye başladığı bir dönemde, dershanelerin kapanması ile kanun gereği ihtiyaca cevap vermesi için Milli Eğitim Bakanlığınca resmi olarak oluşturulan kursçuluk alanında cesur bir adım atarak özel öğretim kursları alanında bir marka kurmuş ve kısa sürede vatandaşın ve öğrencilerin beklentilerini bilen eğitimci ve girişimcilerin güvenini kazanarak 250 şubeye kadar ulaşmıştır. Bu başarısı ile marka, sektördeki yarım asırlık diğer saygın kurumların arasında önemli bir seviyede kendine yer bulmuştur. Belki de Cumhuriyet tarihinin en hızlı büyüyen kurumudur. 2016 yılında özel okul alanında yaptığı ilk yatırımın ardından bugün 11 kampüs ve 20 okulla hizmet veren bir kurum haline geldik. Doğru Cevap Eğitim Kurumları, özel okul, özel öğretim kursları ve kişisel gelişim kursları ile Türk eğitim sistemine olumlu katkılarda bulunmayı kendine hedef olarak belirlemiş bir eğitim markasıdır. Amacımız; bilim alanında doğru çizgiye sahip, milli ve manevi değerlere saygılı ve bu değerleri içselleştirmiş, geleceğe odaklanmış, hoşgörülü, bilim ve teknikten beslenen, teknoloji ile donatılmış ve bilgiyi yönetme gücüne sahip insanlar yetiştirmektir. 

DOĞRU CEVAP BİR SENTEZ MODEL
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Nasıl bir eğitim sistemi uyguluyorsunuz? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir? 
Doğru Cevap Eğitim Kurumları eğitim modeli okul ve kurs modeli olarak ikiye ayrılmaktadır.
Eğitim modelimiz felsefi bir arka plana sahiptir. Bu konuda ciddi bir akademik çalışma yapıldı ve nihayet hem zamanın ruhuna hem de bizlerin kültür dokusu ve ülkemizin gerçeklerine uygun olarak bir sentez model ortaya çıkarıldı. 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısına hakim olan Pozitivist ve modern eğitim modellerinin ve diyalektik olarak bu modelin karşısında bulunan yapılandırmacı post-modern eğitim modellerinin bir sentezini yapmak gerekiyordu. Bu, iki sebepten dolayı zorunlu bir hal almıştı: Birincisi; her iki model de aşırı uçlarda yer alan iki farklı paradigmanın ürünüydü ve tek başına her şeyi ile doğru olamazdı. İkincisi ise içinde bulunduğumuz ve yakın gelecekte birlikte yaşayacağımız çağın ihtiyaçlarını tam olarak karşılamamaktaydılar. Biz eğitim modelimizi oluştururken bu iki temel yaklaşımın bir sentezini yaptık. Bu modelin uygulanmasında başat rolü öğretmen oynayacağı için öncelikle öğretmenin sınıfta, eğitim ve öğretim uygulamalarında hangi pozisyonda bulunması gerektiğini belirleyerek işe başladık. Modern paradigmanın erki temsil eden ve bilgi aktarıcısı öğretmeni ile post modern paradigmanın erksiz ve bilginin yapılandırma sürecindeki figüran öğretmeni sentezleyerek, "Yönetmen Öğretmen-Aktör Öğrenci" prensibini geliştirdik. Bu prensibe göre öğretmen bir bilgi aktarıcısı, bir mutlak otorite merkezi değil, senaryosu yazılmış, kazanım hedefleri belirlenmiş bir oyunu yöneten yönetmen; öğrenci ise rolünü kendi tarzı ile oynayan bir aktör pozisyonuna yükseltilmiştir.
Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüz dünyasında öğretmeni "Bilgi aktarıcısı" pozisyonundan kurtarmak ve onu bilgiyi kullanma yollarını keşfetmek için öğrencilerine ilham veren bir mentor pozisyonuna yükseltmek olmazsa olmazdı. Öğretmenin ve öğrencinin eğitim-öğretim süreçlerindeki pozisyonunu belirledikten sonra diğer aşamalara geçebilirdik ve modelimizin diğer unsurlarını inşa etmeye başladık.

7D EĞİTİM MODELİ
Okullarımızda 7D Eğitim Modelini uyguluyoruz. Bu model, öğrencilerimizin 7 farklı alanda doğru bilgi ve beceri ile donatılmasını hedeflemektedir. Yakın gelecekte içinde yaşayacağımız bilişim ve yapay zekâ ile donatılmış dönemin üretim tarzlarından, iletişim tarzlarına birçok farklı özelliği olacaktır ve öğrencilerimizi bu yeni çağa en hazır insanlar olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz.
7D eğitim modeli, okullarımızda uygulanan ve öğrencilerin akademik, sosyal, yabancı dil, teknoloji, yetenekler ve etik kurallar gibi farklı alanlarda doğru insanlar olarak yetişmelerine destek olmak amacıyla kurgulanmıştır.
Kurslarımızda ise "Mentorluk" ve "4+1 Kazanım Pekiştirme" modelleri uyguluyoruz. Mentorluk sistemimiz "Öğrenci Tanıma", "Etkin Rehberlik", "Okul Takip ve Geliştirme" ve "Veli Bilgilendirme ve Veliyi Sürece Dahil Etme" gibi süreçleri içermektedir. Kurslarımızda ilk olarak öğrencilerin bilimsel test ve ölçeklerle tanınması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu testler sonunda öğrencilerimizin akademik yeterliliklerini kazanım düzeyinde tespit edebiliyoruz. Bunun yanında dikkat düzeyleri ve psikomotor hızlarını, öğrenme stillerini, çalışma davranışlarını, zeka türlerini ve mizaç odaklı testlerle kişilik analizlerini ve mesleki yönelimlerini tespit ediyoruz. Öğrencilerimizi tanımadan, onların bireysel özelliklerinin farkına varmadan onlara yeterince destek veremeyeceğimizi biliyoruz.
Öğrenci tanıma programı sonrasında bireyselleştirilmiş rehberlik destek programını başlatıyoruz. Bu, sezon sonuna kadar devam eden ve sürekli kendini besleyen aktif bir süreçtir. Öğrencimizin bireysel özelliklerine uygun olarak geliştirilen programlarla hem akademik olarak hedeflenen düzeye ulaşmasına destek oluyoruz hem de çalışma davranışı, kişilik özellikleri gibi bireysel farklılıklarından kaynaklanan ve hedefe ulaşmamızı engelleyen faktörleri planlı şekilde ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.

dogru_cevap_topluMEVCUT KURUMLARIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ
Doğru Cevap Eğitim Kurumlarının kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 
Doğru Cevap Eğitim kurumları ülkemizde her ilde ilçede okullaşmaya sağlam adımlarla devam etmektedir. Bizimle yoluna devam edecek münferit mevcut okullar ve yeni açılacak kurum sahipleri ile görüşmelerimiz hep sürmektedir. Özel öğretim kursları arasında da Türkiye'nin önemli seviyede büyük markasıdır. Yakın gelecekteki planımız, mevcut kurumlarımızın daha fazla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yönündeki stratejilerin uygulaması olacaktır. Eğitim takımımız hemen her hafta Edirne'den Van'a Doğru Cevap ismi altındaki kurumlara çok yönlü olarak hizmet vermeye devam etmektedirler. Bunun yanında şehirlerimizin sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksleri ve eğitim yatırımları ihtiyaç analizleri ışığında markamızın büyüme ve gelişme hedeflerine uygun, güçlü ve vizyoner eğitimcilerle-yatırımcılarla yeni yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Gelecek yıl birçok şehrimizde daha fazla ve nitelikli eğitim kurumu sayısı ile öğrenci ve velilerimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Her hafta yeni müracaatları değerlendiriyoruz.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzda neleri ön plana çıkarıyorsunuz?
Meşhur bir hikâye vardır. Bir parti yetkilisi anket yaptıklarını, sonuçların kendi lehlerine %70 çıktığını ve bundan dolayı çok sıkıntılı olduklarını söylemiş. %70 oranın çok iyi olduğunu ve niçin sıkıntılı olduğunu soranlara ise şöyle bir açıklama yapmış; “Anketi parti genel merkezinde yaptık.” Bu durumda başarıyı değerlendirirken birçok farklı kriteri göz önünde bulundurmak gerekir. Sadece akademik başarı üzerinde yoğunlaşmak ve rakamsal ifadelerle sınırlandırılmış bir başarı anlayışı benimsemek doğru değildir. Ölçümün nerede, ne zaman ve hangi şartlarda yapıldığı, değerlendirme kriterlerinin ne olduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bizim kurumlarımız açısından gerçek başarı öğrencilere ulaşabilmek, potansiyellerini açığa çıkarabilecek bir öğretim programı uygulayabilmek ve en önemlisi de onlara iyi örnek olabilmektir.    

Kurucu ve yönetici olarak uzun yıllardır sektördesiniz, öncelikle bir eğitim kurumunu yönetmenin zor ve kolay yanları nelerdir? Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
Yönetim bir bilim dalıdır. Ancak eğitim yönetimi, pozivitist paradigmanın genelleyici ve indirgeyici kurallarıyla sürdürülemeyecek kadar hassas bir alandır ve maalesef eğitim dünyası uzun bir süre yönetim alanından devşirilen kavramlarla idare edilmeye çalışılmıştır. Son yıllarda literatürde daha sık rastladığımız liderlik, eğitim ortamına daha çok uyan bir kavram olarak görülebilir. Artık dünyanın birçok ülkesinde lisans ve yüksek lisans programlarının isimleri “öğretim liderliği” olarak değiştirilmiş ve zihniyet de buna göre revize edilmiştir. Öğretim liderleri öncelikle insanla uğraştığının bilincinde olmalı ve yönetim politikalarını buna göre şekillendirmelidir. İnsanın olduğu yerde kesin kurallardan bahsedilemez ve durumsallık hakimdir. Okullarda teori, uygulama ve tecrübenin bileşiminden oluşan bir yönetim stratejisi belirlenmeli, okul yönetmenin bir fabrikayı yönetmekten farklı bir iş olduğu unutulmamalıdır. Eğitim yönetiminde en anahtar kavramlardan bir tanesi iklimdir. Yöneticinin en önemli işi önce okulda güzel bir iklim oluşturmak, daha sonra amaçları gerçekleştirmek için uygun adımları atmak olmalıdır. İklimin bozuk olduğu bir okulda, eğitim kurumunda amaçlar ne kadar büyük olursa olsun, ulaşmak mümkün olmaz. Şöyle de söyleyebiliriz; Çalışanların motivasyonunu sağlamadan ve aidiyet duygusunu oluşturmadan, hiçbir yönetim teorisi işe yaramaz. Herkesin fikrini rahatça ifade edebileceği bir kurum kültürü oluşturabilirseniz verim artar. Katı bir şekilde uygulanan hiyerarşik kurallar ve esneklikten uzak bir yönetim yaklaşımı eğitimin tabiatına aykırıdır. Yöneticilikte işin yüzde sekseni gönül yapmaktır. Diğer bir deyişle gönül kırmamaktır. Öğretmenlikte, eğitimde işin sırrı sevgidedir. Maalesef sevgi kavramı son yıllarda özgül ağırlığını yitirmiş, baloncuk yapmış her yönden gelen hafif rüzgara göre biçim ve pozisyon almıştır.

KURSLARDA DERS SINIRLAMASI KALDIRILMALI
Dershanelerin kapanmasıyla kurs piyasasında bir belirsizlik durumu oluştu. Bu kurumların kapanması da 1 yıl ertelenmişti. Ancak bu alanda açılan kurum sayısında da patlama yaşandığını biliyoruz. Bu alanda yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’de kursların işlevini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kapsamda öneri ve öngörülerinizi alabilir miyiz?
Dersanelerin kapatılması o günkü şartlarda ülke güvenliği açısından önemli bir karardı. Dersane sektöründeki Fetö tehlikesi böylece bertaraf edildi. Dersane yerine gelen kursların işlevi bir ihtiyaçtır. Zaten bu yüzden Anayasa Mahkemesi meşru-alternatif yapı istemişti. Resmi okullarda açılan kurslar ne ölçüde ihtiyacı karşılamaktadır! Japonya ve Kore örneğinde olduğu gibi birçok gelişmiş ülkede bizden daha yüksek seviyede bu kurumlar varlığını sürdürmektedir. İmkanı olan hemen her vatandaş ve eğitimci dahil her meslekten bürokraside çalışan memur ve işçiler büyük oranda bu kurumlardan hizmet almaktadır. Son birkaç yılda kurs sektöründeki zorlaştırma uygulamaları neticesinde, merdiven altı tabir edilen ve hiçbir resmiyeti olmayan kurumların sayısı resmi kurumların sayısının çok üzerinde olduğu söylenmekte ve görülmektedir... Bu işin çözümü resmi olarak açılan kurslarda ders sınırlaması kalkmalı, mevzuat olarak her şey uygulanabilir hale getirilmeli, resmi olmayan yerlere de faaliyet için izin verilmemelidir. Yani gereği yapılmalıdır. Sonra da şayet devlet bu kurumların devamını istemiyorsa ihtiyacı giderecek tedbirler almalıdır. Böylece zaten bu kurumlar da birkaç yılda kendiliğinden varlığını sonlandırır. Bunun en sağlıklı yolu budur. Biz bu konularla alakalı olarak teklif ve düşüncelerimizi yetkililere her platformda arz ettik, etmeye de devam ediyoruz.

Hami Bey, bize eğitim yaşamınızdan da bahsedebilir misiniz?
İlkokulu köyümde bitirdiğimde ilçede ortaokulu okuyacağımın heyecanını yaşadığım haftaları hala bütün sıcaklığıyla hatırlarım. Yazları çobanlık yapardım. İlkokulda yazdığım şiirleri arkadaşlarımın milli bayramlarda okuduğunu bilirim. Ortaokuldan itibaren meslek olarak seçmeyi düşündüğüm üç tercihimden biri öğretmen olmaktı. 80’ler öncesi o dönemin Türkiye’sindeki eğitim ve şartlar bizi pişirdi. Bilen ve farkında olan için şimdi büyük oranda imkân ve fırsatlar çok. Hayatta en sevdiğim işlerden biri kitap okumaktır. Kitap okumaktan zevk almayan bir insan hayattan nasıl, neden zevk alır ki? Bilge kimselerin seminer, konferans, sohbet ve söyleşilerine çok önem verdim. Çünkü onlar yılların birikimini çoğu zaman hiçbir karşılık beklemeden özet olarak size sunuyor. İhtiyacına, karakter ve mizacına göre istifade imkânı var. Sosyoloji okurken dünyanın sosyal-kültürel yapılarını, dünyanın son iki asır tarihi ve sosyo-kültürel değişimini tekrar inceleme imkânım oldu. Eğitim yönetimi üzerine master yaptığım sürede eğitim teknolojilerinin eğitim sektöründeki yer ve ağırlığını çok yönlü araştırma, geliştirme fırsatım oldu. Eğitim yöneticisi olduğum süre zarfında öğretmen ve idari görevdeki takım arkadaşlarımla çok alanda ilklere imza attık. Bir eğitim yöneticisi olarak akademik-sosyal faaliyetler ve sportif faaliyetlerde çok az kimseye nasip olacak başarılar yaşadık. Bunların hemen hepsini dijital dünyada (sosyal medya ağlarında) görmek mümkündür. Doğrusu ben de bazılarına şaşırmışımdır. Çalıştığım ekip arkadaşlarımdan da çok şey öğrendim. Bu husus ve başarı hikayesi bile kitap konusudur. Eğitim-öğrenim yaşamım devam ediyor...

Eğitim sektöründe yer almaya nasıl ve neden karar verdiniz?  Bu kararınızı etkileyen unsurlar nelerdir?
Ben zaten öğretmenim. Birkaç mesleğim, branşım var. Yetkin olduğumu söyleyebileceğim bütün alanları severek isteyerek tercih ettim. Öğretmenlik bir gönül işidir, aşk işidir. Tarihte çok önemli örnekleri var, bunlardan da etkilendiğimi söyleyebilirim. Babam ve dedem yarı öğretmendiler, kanaat önderi durumunda idiler, bunların tesiri olmuştur. Bildiği ile hayat tarzı örtüşen öğretmenlerimin de tesiri olmuştur. En itibarlı meslek ilim ve öğretmenlik işi-meşguliyetidir. Manevi yönü hariç hangi meslekte sermayenizi vererek çoğaltabilirsiniz. İlim verdikçe-paylaştıkça çoğalır. Öğretmenlik beyinlere bilgi koyma mesleği değil gönüllere dokunma sanatıdır.  Son otuz yıldır ülkemizde ve yurt dışında üst düzey yöneticilik yaptım. Doğrusu bu görevlerim için belirlediğim hedefim yoktu. Ama elimden geldiğince işimi iyi yaptım. Amirlerime ve iş arkadaşlarıma hep dürüst ve samimi davrandım. Bulunduğum her pozisyonda kendimi ve menfaatimi kurum menfaati önünde tutmadım. Çalışan kurumunu yaşatmalı ki iş ve icraat imkânı olsun. Kurum yetkilisi de insanı yaşatmalı ki kurum yaşasın.

İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Okumak. Her alanda eğitim faaliyetleri... Yurt içi ve yurt dışında eğitim kurumlarını görmek-incelemek... Spor. Ülkemi bütün özellikleri ile öğrenmeye keşfetmeye devam etmek. İnsanlara faydalı olmak. Muhteşem kültür ve değerlerimizin şifalı antibakteriyel sularından beslenmek... 

VELİLERE TEMİNAT SAĞLAYACAĞIZ DERKEN
ÖĞRENCİLERİN DURUMLARI RİSKE ATILMAMALI
Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan zorlukları nelere bağlıyorsunuz? Bu sektörün gelişimi için önerileriniz ve sektörün geleceğine yönelik öngörüleriniz nelerdir?
Özel okullaşmanın son yıllarda hızla artması olumlu ve olumsuz gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Sektörde yaşanan zorluklar maalesef son iki yılda ciddi boyutlara ulaşmış ve hepimizi üzen bazı neticeleri olmuştur. Ancak problemlerin temelinde esas olarak şu vardır. Eğitim gönül işidir. Sadece para kazanmak amacıyla kurulan okulların sektöre faydadan çok zararı olmuştur. Bir tekstil fabrikasını yönetir gibi okul yönetirseniz, idealiniz bu ülkeye hayırlı insanlar yetiştirmek olmazsa ve kurum politikalarını sadece sayısal büyüme üzerine temellendirirseniz sonuç hüsran olur. Ve olmuştur da. Türkiye’nin maarif davasına gönül veren insanlar özel okulculuk anlamında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Ancak eğitimin ruhunu hissedemeyen, bir çocuğun hayatına dokunmanın ne kadar yüce bir şey olduğuna vakıf olamayan insanların özel okulculuk yapması sektörü zor durumda bırakmaya devam edecektir. Dünyanın her yerinde öğretmenlik ve okulculuk diğer sektörlerden farklı bir konuma sahiptir. Okulculuk özveri ve fedakârlık ister. Okul kuran kişiler, kendi kurumlarında eğitim gören çocukların geleceğiyle ilgili bir sorumluluk hissetmeli, derslerde boşa geçen bir dakikanın bile bedeli olduğunu bilmelidirler. Ancak zihniyet çarpık olursa, sonuçların da çok düzgün olması beklenemez. Bakanlık düzeyinde alınması gereken tedbirler vardır elbette. Özel okullar için teminat konusu gündemde. Ancak mevcut kurumların ve bu sene açılacak kurumların zarar görmeyeceği bir politika oluşturulmalı ve velilere teminat sağlayacağız derken öğrencilerin durumları riske atılmamalıdır. Bu konuyla ilgili dernek olarak da ciddi mesai harcadık ve tekliflerimizi bütün ilgili taraflara ve bakanlık düzeyinde sunduk. Son zamanlarda yaşanan üzücü hadiselerin bir daha yaşanmaması için bakanlık icraatlarına başlayacaktır. Ancak hükümet düzeyinde ne kadar önlem alınırsa alınsın, asıl mesele eğitim girişimcisinin, eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerin zihniyeti dönüşümüdür. Zihniyet aynı kaldığı müddetçe, alınan pansuman tedbirler uzun vadede kalıcı bir çözüm getiremez. 

Doğru Cevap Eğitim Kurumları’nı diğer kurumlardan farklı kılan en temel özelliği, bugüne değil, geleceğe insan yetiştirmesidir. Geleceğin nitelikli insan gücü ihtiyacını çok iyi biliyoruz ve hem okullarımızda hem de kurslarımızda bu ihtiyaca yönelik insan yetiştirmeye odaklanmış bulunmaktayız. Bireysel farklılıkların öğrenme ve eğitim süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemesine olan inancımız ve tüm çalışmalarda bu ilkeyi temel prensip olarak benimsiyor oluşumuz bizleri diğer kurumlardan ayıran en belirleyici özelliğimizdir.”

Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Şubat 2020 12:50

Gösterim: 986

Tüm okullarında geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştirdiklerini belirten GEN Eğitim Kurumları Genel Müdürü Erol Boy, “Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır.” diye konuştu. 

erol_boyGEN Koleji olarak 2019-2020 eğitim öğretim yılına hangi projelerle hazırlandınız? Projeler şu an hangi aşamadalar? Daha çok hangi alana yönelik projeler gerçekleştiriyorsunuz?
GEN Koleji, 21.yüzyılda kurulmuş, gelecek nesil eğitim programı sunan, öğrencisine insancıl yaklaşım gösteren; çağdaş, yenilikçi ve başarı odaklı kimliğiyle öne çıkan bir okuldur. GEN Koleji’ne özgü geliştirdiğimiz proje temelli “Gelecek Neslin Eğitim” modelinde öğrencilerimize uyguladığımız Gen Haritası ile onların bireysel yetenek-ilgi-öğrenme şekillerini tespit ediyor, bu doğrultuda kurgulanan GENÇ Yetenekler Programı’nda öğrencilerimizin gelişimini çok yönlü sağlıyoruz.
Ayrıca, öğrencilerimizin 21. Yüzyıl becerileri ve Endüstri 4.0’a hazır olan bireyler olarak yetişmeleri hedefiyle kurguladığımız GEN+More kapsamında gerekli öğrenme, uygulama ve deneyimleme ortamları yaratıyoruz. Proje temelli eğitim programımızın yapıtaşlarını; öğrencilerimize farkındalık kazandırma, tasarım, finans okuryazarlığı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, zamanı iyi yönetme, öğrenmeyi öğrenme, sorumluluk alma ve iş birliği içinde çalışma metotları oluşturuyor. Projelerimiz; STEAM çalışmaları, eğlenceli deneyler, Endüstri 4.0 çerçevesinde robotik, yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim gibi yeni kavramlar ve robotik-kodlama atölyeleri, sosyal sorumluluk çalışmaları, girişimcilik, teknolojiyi üretme ve doğru kullanma becerileri odağında kategorize oluyor.

Bilimsel çalışmalardan sosyal sorumluluğa ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen projeleriniz hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Projeler hazırlanırken hangi kıstaslara önem veriliyor?
GEN Koleji’nde proje tasarlarken Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek, teknolojiyi her alanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve üretilen teknolojiyi kullanabilen öğrenciler yetiştirirken, problem çözmeye odaklı projeler tasarlıyoruz. Bu sayede GEN Koleji, öğrencilerinin problemleri doğru tanımlayan, çözümü için yenilikçi fikirler üreten, çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Bu anlamda, GEN Koleji’nde uyguladığımız projelerde öğrencilerimiz mentor eğitmenleriyle birlikte kuluçka merkezinde girişimcilik eğitimi alıyor, G-Arena seminerlerine katılıyor ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyorlar.
GEN Eğitim Kurumları olarak, tüm okullarımızda geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştiriyoruz. Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır. Hazırlanan projelerin bu anlamda amacımıza tam hizmet etmesi bizim için çok önemli. Kıstasları doğru analiz etmek için sürekli proje değerlendirme kriterlerimizi dünyanın hızlı gelişimini yakından takip ederek güncelliyor ve eğitim koordinatörlerimizin öncülüğünde geniş bir yelpazede yeni projeler geliştirmeye gayret ediyoruz.
Yerel ve uluslararası, alanında lider kurumlarla iş birlikleri yapıyor, uluslararası geçerliliğe sahip eğitim, yabancı dil, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, girişimcilik ve daha birçok alanda geliştirilmiş programları bünyemize katarak öğrencilerimizi eğitim ve kariyer hayatları boyunca kullanabilecekleri bilgi ve becerilerle donatıyoruz.  

Projelerin okul iklimine etkileri ve kazanımları neler?
GEN Koleji’nin proje temelli iklimi kapısında girer girmez hissedilmektedir. Öğrencilerimizin proje çalışmalarından kazandıkları beceri ve edindikleri deneyimlerinin okul başarılarındaki ve sosyal hayatlarındaki gelişimlerine olumlu etkisini her daim gözlemliyoruz.

Projeler kuruma ve öğrencilere neler katıyor?
GEN Koleji’nde öğrenciler haftaya sanat ya da sporla başlıyor. Öğrencilerimizin hafta boyu akademik derslerin yanı sıra sanat, spordaki yeteneklerini geliştirebileceği ve 21.yüzyıl becerilerini edinebileceği projelere ve derslere düzenli olarak girmelerini sağlıyor, onları çok yönlü geliştiriyoruz.
Öğrencilerimize gelişmiş ve araştırmacı bir teknolojik ortam sunmak, her zaman her konuda meraklı olmalarını sağlamak, onlara dünyanın kapılarını açmak ve proje temelli bir eğitim modeliyle “yaparak öğrenme” sistemlerini benimsemeleri üzerine çalışıyoruz. Yeni Nesil veya Dijital Yerliler olarak tanımladığımız öğrencilerimize, evrensel değerler aşılayan, bilginin yanı sıra iletişim ve yaşam becerilerini kazandıran ve bilişim toplumunda üretken bireyler olarak yetişmelerini sağlayan bir eğitim programı sunuyoruz.    

PROJELERLE ÖĞRENCİLERE FARKLI İMKANLAR SUNULUYOR
Projeler hangi aşamalarda? Sonuçları nasıl değerlendiriliyor?
Kendilerini gerek sosyal gerekse çağın gelecek ihtiyaçlarına uygun şekilde, çok yönlü beceriler ve projelerle geliştirmiş öğrenciler hem Türkiye hem dünyanın her yerinde ön plana çıkıyor. Bizler de öğrencilerimizi bu odakta ve geniş bir yelpazede tam donanımlı hale getirmeyi hedefliyoruz. GEN+More kapsamında, öğrencilerimiz geleceğin kodlarını bugünden yazıyor.
Ortaokul ve Anadolu Lisesi öğrencilerimiz kodlama derslerinde, kod dilini öğreniyor, kodlayabiliyor, hayal edip üretebiliyor. Üretkenliği koda dönüştüren yeni nesil becerileri öğrencilerimize bugünden kazandırıyor onları hayata bir adım önde başlatıyoruz.
STEAM çalışmalarımızda bu ay atık ve sanatsal malzemeleri kullandık.
Öğrencilerimiz, STEAM derslerinde yer alan LEGO Modelleme veya Atık malzemeler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda elektrikli araba, buldozer, kuş vb. farklı modeller yaratarak, fen bilgisi dersinde gördükleri kazanımlarla ilişkili tasarım çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bunu gerçekleştirirken STEAM’in tüm alanlarındaki; Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Mekanik ile ilişkili bilgi ve becerilerini kullanıyorlar. GEN+More programımız kapsamında iki haftada bir uygulanan STEAM projelerinde geçen ay sanatsal malzemeler ve led ışıklar ağırlıklı olarak listemizde yer alıyordu. Lisede üretilen ışıklı ve özel çizimli panolarımız okulumuzun bu yılki Yeni Yıl Panayırı’nda görücüye çıktı.
GEN Koleji öğrencileri Koruncuk Vakfı ile birlikte “YENİ YILDA PARLAYAN KALPLER” projesini gerçekleştirdi.
Öğrencilerimizin Yeni Yıl Temasıyla oluşturduğu STEAM projeleri, Fotoğraf Sergisi ve daha nice birbirinden özel Ürün ve Atölye Çalışmaları yine Yeni Yıl Panayırımızda ziyaretçileriyle buluştu. Velilerimiz tarafından yoğun bir ilgi gösterilen panayırdan sağlanan gelir, GEN Koleji öğrencilerinin KORUNCUK Vakfı ile gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesine bağışlandı. Öğrencilerimizin Koruncuk Vakfı ile ortak gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesi kapsamında, öğrencilerimiz okulumuzda düzenlenen Yeni Yıl Panayırından elde edilen gelirle korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve gençlere destekte bulundular.
“Eğlenceli Bilim Paketi” projeleri her öğrenciye özel olarak hazırlanıyor.
Bilim paketindeki materyalleri kullanarak laboratuvarda yıl boyunca müfredatta yer alan konularla ilgili deneylerin yapılması, öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu çalışma ile öğrencilerin fen ve doğa konularına karşı ilgi ve meraklarını artırmak amaçlanıyor. Yenilenebilir Enerji Eğitim setleri ile öğrencilerin temiz enerjinin üretiminin tüm safhalarını gözlemlemesi sağlanıyor. Öğrencilerde bu konuyla ilgili farkındalık uyandırmak başta geliyor. Öğrencilerin rüzgar tribünleri, güneş enerjisi ile çalışan paneller, hidrojen yakıt ile çalışan araçlar tasarlayarak temiz enerji kaynağı yaratması hedefleniyor.
GEN STEAM Eğitim Kitleri ile öğrencilerin yenilikçi düşünmeleri ve yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri hedeflenmektedir. Kitler Legolarla uyumlu, mıknatıs, led, DC motor vs içeren, öğrencilerin okulda ve evde kullanımına uygun, mobil cihaz ile rahatlıkla kodlanabilen, istenirse Arduino ile programlanan, uzaktan kontrol edilebilen ürünlerden oluşuyor. Öğrenciler bu kitlerle her dönem 2, yılda toplam 4 proje gerçekleştiriyor. Projeler ilgili sınıf seviyesindeki fen ve matematik dersi kazanımları dikkate alınarak hazırlanıyor.
Ayrıca, Dünya’da 50 farklı ülkede uygulanan ve Legolarla modelleme öğrencilerimiz yıl içinde düzenli olarak atık malzemelerin yanı sıra Legolarla da STEM Atölyeleri gerçekleştiriyor. Bu sayede öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında GEN Koleji eğitim programına uyumlu konularda STEM tabanlı eğitim görmesi; ayrıca tasarım ve yaratıcı oyunlar ile edinilen bilgileri takımlar halinde, hayal güçlerini kullanarak ve eğlenerek pekiştirilmeleri sağlanıyor.

Genç Girişimcilik ve Geleceğin CEO’ları Sertifika Programları
Bilim odaklı, yenilikçi, üretim ve geliştirme esaslı GEN Koleji Kuluçka Merkezi'nde öğrencilerin hayalleri hayat buluyor. Öğrencilere bu iki sertifika kapsamında fikir geliştirmeden iş modeli geliştirmeye, sunum tekniklerinden pazarlama tekniklerine kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Öğrenciler geleceğin başarılı birer girişimcisi olma yolunda ilk adımlarını atıyor.
Ayrıca, “Yuvarlak Masa Etkinlikleri” kapsamında öğrencilerin start-up kurucuları ve iş dünyasından profesyonellerle bir araya gelmeleri ve mentorlük almaları amaçlanıyor. Düzenlenen Demo Day etkinliğinde öğrencilerin ailelerine, arkadaşlarına ve melek yatırımcılara iş fikirlerini sunmaları sağlanıyor. Ayrıca, Girişimcilik Fuarı düzenleniyor ve öğrencilerin geliştirdiği tüm iş fikirleri geniş kitlelerle buluşuyor.

HER ÖĞRENCİNİN GEN HARİTASI OLUŞUYOR

Ulusal ve uluslararası projelerde yer alan öğrenciler nasıl belirleniyor?
Öğrenciyi tanımak ve potansiyelini keşfetmek amacıyla bilişsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlarda uygulanan çeşitli test, envanter ve birebir görüşmeler sonucunda her öğrencinin GEN Haritası oluşuyor. GEN Haritası öğrenciyi tanıma ve bireysel farklılıkları, eğilimleri, istekleri ve hedefleri doğrultusunda öğrenciye eğitim sunma ve kariyer planlama sürecinde kılavuz niteliği taşıyor.
GENÇ Yetenekler Programı’nda yer alan dersler, atölyeler, uygulamalar ve etkinlikler öğrencinin ilgisinin yüksek olduğu alanlarda hobi edinmesini ve kendini geliştirmesini, yeteneğinin yüksek olduğu alanlarda farkındalık kazanmasını hem yetenek hem ilgisinin baskın olduğu alanlarda ise uzmanlaşmasını amaçlıyor. Öğrenciyi GENÇ Yetenekler Programında yer alan çalışmalara yönlendirmeden önce ''Yetenek ve İlgi Haritası'' envanteri öğrenciye uygulanıyor, öğrencinin baskın yetenek ve ilgi alanları belirleniyor. Gerek envanter uygulamaları gerekse öğrencinin GENÇ Yetenekler Programı’nda yeteneği ve ilgisi bulunan alanda uzun süre çalışması onların daha o alanda uzmanlaşmasını sağlıyor.
GEN Koleji olarak, öğrencilerimizi uzmanlaştıkları alanda ulusal yada uluslararası yarışmalara katılmalarına destek veriyoruz. Öğrencilerimiz uzmanlaştıkları alana göre bireysel yada diğer okul arkadaşlarıyla takım olarak yarışmalara katılabiliyor. Yarışma yada projelerde yer almak öğrencilerimizin öğrenme motivasyonlarını artırmasının yanında özgüven, sosyalleşme, liderlik, girişimcilik, zamanı yönetme, takım çalışması, dayanışma vb becerilerinin de hızlı gelişmesini sağlıyor.

GEN KOLEJİ HEM AVRUPA HEM ANADOLU YAKASINDA
Küreselleşen dünyada başarılı olabilmek için yeniliklere açık, yaratıcı ve etkin eğitime
ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. GEN Koleji’nde öncelikli olarak küreselleşen dünyayı tanıyan, kendine bu dünyada yer edinebilen, akademik bilginin yanı sıra 21.yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefleyen projeler gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra eleştirel düşünebilen, bilgiye farklı yollardan ulaşarak ulaştığı bilgiyi kullanabilen, uluslararası bir kültür ve bilgi birikimine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında “Gelecek Nesil Egitim Modelini” sunan GEN Koleji’nin kapılarını İstanbul’un hem Avrupa hem Anadolu yakasında öğrencilerimize açacağız.
Veliler, bu sene Ocak ve Şubat döneminde çocukları için en önemli kararları verirken, eğitim sektörü için zorlu geçen 2019’dan sonra çocuklarına uygun, güvenilir ve donanımlı bir okul seçimi için her zamankinden daha hassas davranacaklar. Bu anlamda ebeveynlerin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını çok iyi bilen uzman eğitimcilerimizle, velilerin tüm sorularına doğru yanıtları bulabilecekleri seminerler düzenliyoruz.

"Ebeveynlerin, tarihi uzun zamandır sordukları Bursluluk Sınavımızı ise 22-23 Şubat 2020’de gerçekleştireceğiz. Daha detaylı bilgi almak ve/veya bursluluk sınavına kaydolmak isteyen veliler kayit.gen.k12.tr adresinden forma ulaşarak sınavımıza kaydolabilir."

 

> Geleceğin liderleri Gen Koleji’nde yetişiyor

Tüm okullarında geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştirdiklerini belirten GEN Eğitim Kurumları Genel Müdürü Erol Boy, “Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır.” diye konuştu. 

erol_boyGEN Koleji olarak 2019-2020 eğitim öğretim yılına hangi projelerle hazırlandınız? Projeler şu an hangi aşamadalar? Daha çok hangi alana yönelik projeler gerçekleştiriyorsunuz?
GEN Koleji, 21.yüzyılda kurulmuş, gelecek nesil eğitim programı sunan, öğrencisine insancıl yaklaşım gösteren; çağdaş, yenilikçi ve başarı odaklı kimliğiyle öne çıkan bir okuldur. GEN Koleji’ne özgü geliştirdiğimiz proje temelli “Gelecek Neslin Eğitim” modelinde öğrencilerimize uyguladığımız Gen Haritası ile onların bireysel yetenek-ilgi-öğrenme şekillerini tespit ediyor, bu doğrultuda kurgulanan GENÇ Yetenekler Programı’nda öğrencilerimizin gelişimini çok yönlü sağlıyoruz.
Ayrıca, öğrencilerimizin 21. Yüzyıl becerileri ve Endüstri 4.0’a hazır olan bireyler olarak yetişmeleri hedefiyle kurguladığımız GEN+More kapsamında gerekli öğrenme, uygulama ve deneyimleme ortamları yaratıyoruz. Proje temelli eğitim programımızın yapıtaşlarını; öğrencilerimize farkındalık kazandırma, tasarım, finans okuryazarlığı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, zamanı iyi yönetme, öğrenmeyi öğrenme, sorumluluk alma ve iş birliği içinde çalışma metotları oluşturuyor. Projelerimiz; STEAM çalışmaları, eğlenceli deneyler, Endüstri 4.0 çerçevesinde robotik, yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim gibi yeni kavramlar ve robotik-kodlama atölyeleri, sosyal sorumluluk çalışmaları, girişimcilik, teknolojiyi üretme ve doğru kullanma becerileri odağında kategorize oluyor.

Bilimsel çalışmalardan sosyal sorumluluğa ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen projeleriniz hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Projeler hazırlanırken hangi kıstaslara önem veriliyor?
GEN Koleji’nde proje tasarlarken Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek, teknolojiyi her alanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve üretilen teknolojiyi kullanabilen öğrenciler yetiştirirken, problem çözmeye odaklı projeler tasarlıyoruz. Bu sayede GEN Koleji, öğrencilerinin problemleri doğru tanımlayan, çözümü için yenilikçi fikirler üreten, çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Bu anlamda, GEN Koleji’nde uyguladığımız projelerde öğrencilerimiz mentor eğitmenleriyle birlikte kuluçka merkezinde girişimcilik eğitimi alıyor, G-Arena seminerlerine katılıyor ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyorlar.
GEN Eğitim Kurumları olarak, tüm okullarımızda geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştiriyoruz. Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır. Hazırlanan projelerin bu anlamda amacımıza tam hizmet etmesi bizim için çok önemli. Kıstasları doğru analiz etmek için sürekli proje değerlendirme kriterlerimizi dünyanın hızlı gelişimini yakından takip ederek güncelliyor ve eğitim koordinatörlerimizin öncülüğünde geniş bir yelpazede yeni projeler geliştirmeye gayret ediyoruz.
Yerel ve uluslararası, alanında lider kurumlarla iş birlikleri yapıyor, uluslararası geçerliliğe sahip eğitim, yabancı dil, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, girişimcilik ve daha birçok alanda geliştirilmiş programları bünyemize katarak öğrencilerimizi eğitim ve kariyer hayatları boyunca kullanabilecekleri bilgi ve becerilerle donatıyoruz.  

Projelerin okul iklimine etkileri ve kazanımları neler?
GEN Koleji’nin proje temelli iklimi kapısında girer girmez hissedilmektedir. Öğrencilerimizin proje çalışmalarından kazandıkları beceri ve edindikleri deneyimlerinin okul başarılarındaki ve sosyal hayatlarındaki gelişimlerine olumlu etkisini her daim gözlemliyoruz.

Projeler kuruma ve öğrencilere neler katıyor?
GEN Koleji’nde öğrenciler haftaya sanat ya da sporla başlıyor. Öğrencilerimizin hafta boyu akademik derslerin yanı sıra sanat, spordaki yeteneklerini geliştirebileceği ve 21.yüzyıl becerilerini edinebileceği projelere ve derslere düzenli olarak girmelerini sağlıyor, onları çok yönlü geliştiriyoruz.
Öğrencilerimize gelişmiş ve araştırmacı bir teknolojik ortam sunmak, her zaman her konuda meraklı olmalarını sağlamak, onlara dünyanın kapılarını açmak ve proje temelli bir eğitim modeliyle “yaparak öğrenme” sistemlerini benimsemeleri üzerine çalışıyoruz. Yeni Nesil veya Dijital Yerliler olarak tanımladığımız öğrencilerimize, evrensel değerler aşılayan, bilginin yanı sıra iletişim ve yaşam becerilerini kazandıran ve bilişim toplumunda üretken bireyler olarak yetişmelerini sağlayan bir eğitim programı sunuyoruz.    

PROJELERLE ÖĞRENCİLERE FARKLI İMKANLAR SUNULUYOR
Projeler hangi aşamalarda? Sonuçları nasıl değerlendiriliyor?
Kendilerini gerek sosyal gerekse çağın gelecek ihtiyaçlarına uygun şekilde, çok yönlü beceriler ve projelerle geliştirmiş öğrenciler hem Türkiye hem dünyanın her yerinde ön plana çıkıyor. Bizler de öğrencilerimizi bu odakta ve geniş bir yelpazede tam donanımlı hale getirmeyi hedefliyoruz. GEN+More kapsamında, öğrencilerimiz geleceğin kodlarını bugünden yazıyor.
Ortaokul ve Anadolu Lisesi öğrencilerimiz kodlama derslerinde, kod dilini öğreniyor, kodlayabiliyor, hayal edip üretebiliyor. Üretkenliği koda dönüştüren yeni nesil becerileri öğrencilerimize bugünden kazandırıyor onları hayata bir adım önde başlatıyoruz.
STEAM çalışmalarımızda bu ay atık ve sanatsal malzemeleri kullandık.
Öğrencilerimiz, STEAM derslerinde yer alan LEGO Modelleme veya Atık malzemeler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda elektrikli araba, buldozer, kuş vb. farklı modeller yaratarak, fen bilgisi dersinde gördükleri kazanımlarla ilişkili tasarım çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bunu gerçekleştirirken STEAM’in tüm alanlarındaki; Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Mekanik ile ilişkili bilgi ve becerilerini kullanıyorlar. GEN+More programımız kapsamında iki haftada bir uygulanan STEAM projelerinde geçen ay sanatsal malzemeler ve led ışıklar ağırlıklı olarak listemizde yer alıyordu. Lisede üretilen ışıklı ve özel çizimli panolarımız okulumuzun bu yılki Yeni Yıl Panayırı’nda görücüye çıktı.
GEN Koleji öğrencileri Koruncuk Vakfı ile birlikte “YENİ YILDA PARLAYAN KALPLER” projesini gerçekleştirdi.
Öğrencilerimizin Yeni Yıl Temasıyla oluşturduğu STEAM projeleri, Fotoğraf Sergisi ve daha nice birbirinden özel Ürün ve Atölye Çalışmaları yine Yeni Yıl Panayırımızda ziyaretçileriyle buluştu. Velilerimiz tarafından yoğun bir ilgi gösterilen panayırdan sağlanan gelir, GEN Koleji öğrencilerinin KORUNCUK Vakfı ile gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesine bağışlandı. Öğrencilerimizin Koruncuk Vakfı ile ortak gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesi kapsamında, öğrencilerimiz okulumuzda düzenlenen Yeni Yıl Panayırından elde edilen gelirle korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve gençlere destekte bulundular.
“Eğlenceli Bilim Paketi” projeleri her öğrenciye özel olarak hazırlanıyor.
Bilim paketindeki materyalleri kullanarak laboratuvarda yıl boyunca müfredatta yer alan konularla ilgili deneylerin yapılması, öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu çalışma ile öğrencilerin fen ve doğa konularına karşı ilgi ve meraklarını artırmak amaçlanıyor. Yenilenebilir Enerji Eğitim setleri ile öğrencilerin temiz enerjinin üretiminin tüm safhalarını gözlemlemesi sağlanıyor. Öğrencilerde bu konuyla ilgili farkındalık uyandırmak başta geliyor. Öğrencilerin rüzgar tribünleri, güneş enerjisi ile çalışan paneller, hidrojen yakıt ile çalışan araçlar tasarlayarak temiz enerji kaynağı yaratması hedefleniyor.
GEN STEAM Eğitim Kitleri ile öğrencilerin yenilikçi düşünmeleri ve yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri hedeflenmektedir. Kitler Legolarla uyumlu, mıknatıs, led, DC motor vs içeren, öğrencilerin okulda ve evde kullanımına uygun, mobil cihaz ile rahatlıkla kodlanabilen, istenirse Arduino ile programlanan, uzaktan kontrol edilebilen ürünlerden oluşuyor. Öğrenciler bu kitlerle her dönem 2, yılda toplam 4 proje gerçekleştiriyor. Projeler ilgili sınıf seviyesindeki fen ve matematik dersi kazanımları dikkate alınarak hazırlanıyor.
Ayrıca, Dünya’da 50 farklı ülkede uygulanan ve Legolarla modelleme öğrencilerimiz yıl içinde düzenli olarak atık malzemelerin yanı sıra Legolarla da STEM Atölyeleri gerçekleştiriyor. Bu sayede öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında GEN Koleji eğitim programına uyumlu konularda STEM tabanlı eğitim görmesi; ayrıca tasarım ve yaratıcı oyunlar ile edinilen bilgileri takımlar halinde, hayal güçlerini kullanarak ve eğlenerek pekiştirilmeleri sağlanıyor.

Genç Girişimcilik ve Geleceğin CEO’ları Sertifika Programları
Bilim odaklı, yenilikçi, üretim ve geliştirme esaslı GEN Koleji Kuluçka Merkezi'nde öğrencilerin hayalleri hayat buluyor. Öğrencilere bu iki sertifika kapsamında fikir geliştirmeden iş modeli geliştirmeye, sunum tekniklerinden pazarlama tekniklerine kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Öğrenciler geleceğin başarılı birer girişimcisi olma yolunda ilk adımlarını atıyor.
Ayrıca, “Yuvarlak Masa Etkinlikleri” kapsamında öğrencilerin start-up kurucuları ve iş dünyasından profesyonellerle bir araya gelmeleri ve mentorlük almaları amaçlanıyor. Düzenlenen Demo Day etkinliğinde öğrencilerin ailelerine, arkadaşlarına ve melek yatırımcılara iş fikirlerini sunmaları sağlanıyor. Ayrıca, Girişimcilik Fuarı düzenleniyor ve öğrencilerin geliştirdiği tüm iş fikirleri geniş kitlelerle buluşuyor.

HER ÖĞRENCİNİN GEN HARİTASI OLUŞUYOR

Ulusal ve uluslararası projelerde yer alan öğrenciler nasıl belirleniyor?
Öğrenciyi tanımak ve potansiyelini keşfetmek amacıyla bilişsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlarda uygulanan çeşitli test, envanter ve birebir görüşmeler sonucunda her öğrencinin GEN Haritası oluşuyor. GEN Haritası öğrenciyi tanıma ve bireysel farklılıkları, eğilimleri, istekleri ve hedefleri doğrultusunda öğrenciye eğitim sunma ve kariyer planlama sürecinde kılavuz niteliği taşıyor.
GENÇ Yetenekler Programı’nda yer alan dersler, atölyeler, uygulamalar ve etkinlikler öğrencinin ilgisinin yüksek olduğu alanlarda hobi edinmesini ve kendini geliştirmesini, yeteneğinin yüksek olduğu alanlarda farkındalık kazanmasını hem yetenek hem ilgisinin baskın olduğu alanlarda ise uzmanlaşmasını amaçlıyor. Öğrenciyi GENÇ Yetenekler Programında yer alan çalışmalara yönlendirmeden önce ''Yetenek ve İlgi Haritası'' envanteri öğrenciye uygulanıyor, öğrencinin baskın yetenek ve ilgi alanları belirleniyor. Gerek envanter uygulamaları gerekse öğrencinin GENÇ Yetenekler Programı’nda yeteneği ve ilgisi bulunan alanda uzun süre çalışması onların daha o alanda uzmanlaşmasını sağlıyor.
GEN Koleji olarak, öğrencilerimizi uzmanlaştıkları alanda ulusal yada uluslararası yarışmalara katılmalarına destek veriyoruz. Öğrencilerimiz uzmanlaştıkları alana göre bireysel yada diğer okul arkadaşlarıyla takım olarak yarışmalara katılabiliyor. Yarışma yada projelerde yer almak öğrencilerimizin öğrenme motivasyonlarını artırmasının yanında özgüven, sosyalleşme, liderlik, girişimcilik, zamanı yönetme, takım çalışması, dayanışma vb becerilerinin de hızlı gelişmesini sağlıyor.

GEN KOLEJİ HEM AVRUPA HEM ANADOLU YAKASINDA
Küreselleşen dünyada başarılı olabilmek için yeniliklere açık, yaratıcı ve etkin eğitime
ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. GEN Koleji’nde öncelikli olarak küreselleşen dünyayı tanıyan, kendine bu dünyada yer edinebilen, akademik bilginin yanı sıra 21.yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefleyen projeler gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra eleştirel düşünebilen, bilgiye farklı yollardan ulaşarak ulaştığı bilgiyi kullanabilen, uluslararası bir kültür ve bilgi birikimine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında “Gelecek Nesil Egitim Modelini” sunan GEN Koleji’nin kapılarını İstanbul’un hem Avrupa hem Anadolu yakasında öğrencilerimize açacağız.
Veliler, bu sene Ocak ve Şubat döneminde çocukları için en önemli kararları verirken, eğitim sektörü için zorlu geçen 2019’dan sonra çocuklarına uygun, güvenilir ve donanımlı bir okul seçimi için her zamankinden daha hassas davranacaklar. Bu anlamda ebeveynlerin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını çok iyi bilen uzman eğitimcilerimizle, velilerin tüm sorularına doğru yanıtları bulabilecekleri seminerler düzenliyoruz.

"Ebeveynlerin, tarihi uzun zamandır sordukları Bursluluk Sınavımızı ise 22-23 Şubat 2020’de gerçekleştireceğiz. Daha detaylı bilgi almak ve/veya bursluluk sınavına kaydolmak isteyen veliler kayit.gen.k12.tr adresinden forma ulaşarak sınavımıza kaydolabilir."

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Şubat 2020 12:06

Gösterim: 1394

İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (İELEV) Akademik Kurul, Yönetim Kurul üyeliği ve Kurucu Temsilcisi görevlerini 2010 yılından bu yana sürdüren Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumlarının yeni Genel Müdürü oldu.

burak_kilanc_ielevİstanbul Erkek Lisesi 1988 mezunu ve İELEV mütevellisi Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü görevine 1 Şubat 2020 tarihinden itibaren başlayacak. İstinye Üniversitesi Genel Sekreterliği görevinden ay sonu itibarıyla ayrılacak olan Burak Kılanç, eğitim sektöründeki tecrübelerini ve vizyonunu bundan böyle İELEV Okullarının gelişimi için kullanacak.

Burak Kılanç 1970 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesinden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitiren Kılanç, lisansüstü eğitimine aynı üniversitenin İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalında devam etti. Londra Üniversitesi Imperial College - CARE ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü Finans Yönetimi lisansüstü programlarını tamamladı.

Burak Kılanç, Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi, İstanbul Sanayi Odasında ise uzman olarak çalıştı. Kurucu Akademik kadrosunda yer aldığı Kültür Üniversitesinde Ar-Ge Merkezi yöneticiliği yapan Kılanç, ardından da aynı üniversitenin Genel Sekreterlik görevini üstlendi. Doğru Tercih Projesini hayata geçiren Kılanç, İstinye Üniversitesinde Kurucu Genel Sekreter olarak görev aldı. Burak Kılanç, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün YÖNVER, Yükseköğretim Kurulunun YÖK Atlas projelerinde proje yürütücüsü olarak görev aldı. Eğitim sektörüne çok sayıda TV programı ve gazete köşe yazısı ile katkı sağlayan Burak Kılanç'ın, eğitim konusunda basılı iki kitabı bulunmaktadır. Kılanç, evli ve iki çocuk babasıdır.

 

> İELEV’de Burak Kılanç dönemi

İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (İELEV) Akademik Kurul, Yönetim Kurul üyeliği ve Kurucu Temsilcisi görevlerini 2010 yılından bu yana sürdüren Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumlarının yeni Genel Müdürü oldu.

burak_kilanc_ielevİstanbul Erkek Lisesi 1988 mezunu ve İELEV mütevellisi Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü görevine 1 Şubat 2020 tarihinden itibaren başlayacak. İstinye Üniversitesi Genel Sekreterliği görevinden ay sonu itibarıyla ayrılacak olan Burak Kılanç, eğitim sektöründeki tecrübelerini ve vizyonunu bundan böyle İELEV Okullarının gelişimi için kullanacak.

Burak Kılanç 1970 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesinden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitiren Kılanç, lisansüstü eğitimine aynı üniversitenin İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalında devam etti. Londra Üniversitesi Imperial College - CARE ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü Finans Yönetimi lisansüstü programlarını tamamladı.

Burak Kılanç, Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi, İstanbul Sanayi Odasında ise uzman olarak çalıştı. Kurucu Akademik kadrosunda yer aldığı Kültür Üniversitesinde Ar-Ge Merkezi yöneticiliği yapan Kılanç, ardından da aynı üniversitenin Genel Sekreterlik görevini üstlendi. Doğru Tercih Projesini hayata geçiren Kılanç, İstinye Üniversitesinde Kurucu Genel Sekreter olarak görev aldı. Burak Kılanç, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün YÖNVER, Yükseköğretim Kurulunun YÖK Atlas projelerinde proje yürütücüsü olarak görev aldı. Eğitim sektörüne çok sayıda TV programı ve gazete köşe yazısı ile katkı sağlayan Burak Kılanç'ın, eğitim konusunda basılı iki kitabı bulunmaktadır. Kılanç, evli ve iki çocuk babasıdır.

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 27 Ocak 2020 11:03

Gösterim: 1145

1996 yılında kurulan İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedeflerin bütün çalışanlar tarafından içselleştirildiğini ve kurumsal kimliğin en belirgin tarafı olarak ön plana çıktığını belirten İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Bedri Yeltekin ile kurumun dünden bugüne geldiği noktayı, başarılarını ve özel okul sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk.

bedri_yeltekin_ihlasİhlas Koleji’nin Türkiye’de özel okulculuk içindeki yeri ve önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İhlas Koleji 25 yıl önce kurulmuş, kurulduğundan bugüne kadar hep başarılarıyla gündeme gelmiş Türkiye’nin en güzide eğitim kurumlarından bir tanesidir. Şu anda birçok özel okul vizyon ve misyonlarına “iyi insan yetiştirmek” cümlesini eklemiş durumda. Ama bu cümleyi 25 yıldır hiç durmadan tekrarlayan ve eğitim politikalarını oluştururken “iyi insan” hedefini tam merkeze alan tek eğitim kurumu İhlas Kolejidir diyebilirim. 1996 yılında okulun temeli atılırken kurucumuz Enver Ören beyefendinin yaptığı konuşmayı dinlediğinizde zaten bunu anlayabiliyorsunuz. Tabi önemli olan belirlenen hedeflerin kâğıt üzerinde kalmamasıdır. İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedefler bütün çalışanlar tarafından içselleştirilmiş ve kurumsal kimliğimizin en belirgin tarafı olarak ön plana çıkmıştır. İhlas Koleji bir yandan bu hedefi korurken, bir yandan da ismi hep başarılarla anılan bir kurum haline gelmiştir. YKS Türkiye birinciliğinden, spor branşlarında Türkiye ve dünya derecelerine, bilim olimpiyatlarında alınan altın madalyalardan, uluslararası projelerde elde edilen ödüllere kadar birçok farklı alanda başarılar ardı ardına gelmektedir.

İhlas Koleji’nin kuruluşundan bugüne gelişimini değerlendirdiğinizde öne çıkan özellikleri neler olmuştur?
İhlas Koleji tevazu ve başarıyı bir araya getirmekte zorlanmayan bir kurum olarak ön plana çıkmaktadır. Son birkaç yılda elde ettiğimiz başarılar gerçekten çok önemli. Ama kurumsal kültürümüz gereği reklam ve tanıtımlarda bu başarıları duyururken ağırbaşlı davranıyoruz. Değerler eğitimini kurulduğumuz ilk günden beri çok önemsiyoruz. Vatanını milletini seven, büyüklerine ve geçmişine saygı duyan, evrensel bir bakış açısıyla yerel duruşa sahip olabilen bireyler yetiştirmek için değerler eğitimini müfredatın her noktasında hissedilecek şekilde konumlandırmış bulunuyoruz. Çünkü değerler eğitimi kırkar dakikalık derslerin içine hapsedilecek bir kavram değil. Bu bir iklim ve kültür meselesi. Öğrenciler duyduklarından ziyade gördüklerinden etkilenirler. Biz eğer eğitim kadrosu olarak değerlerimize bağlı bir tutum izlersek, öğrenciler de zamanla bize benzeyecektir. Yani öğrencilerimizin nasıl insanlar olmasını istiyorsak, biz de öyle davranıyoruz. Buna da mecburuz. Öne çıkan diğer bir özellik ise yine bize kurucumuzdan miras kalan güler yüzdür. Ben öğretmenlerimizle görüşme yaparken güler yüzlü olmanın öğretmen için şart olduğunu söylüyorum. Bir de şunu söylüyorum öğretmenlerimize; “Eğitimin yanına en çok yakışan kelime sevgidir.” Gülümsemek de bir bakıma sevginin somutlaşmış halidir. Bu yüzden okullarımızda danışmadan öğretmenler odasına kadar gülümseyen insanlar görürsünüz.

HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN HER İLİNDE BİR İHLAS KOLEJİ
İhlas Koleji’nin yatay ve dikey büyüme stratejisi hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu çerçevede önümüzdeki dönemde hedefleriniz, planlarınız ve kurumun öncelikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kurumun en büyük önceliği mevcut okullarımızdaki öğrenci ve velilerimizin memnuniyetini sağlamaktır. Büyüme hedeflerimiz elbette var. Ancak mevcut durumu koruyamadan büyümek olmaz. Yani siz yeni okullar açmak için yatırım yaparken, mevcut okullarınızdaki öğretmenlerin ücretini ödeme konusunda zorlanırsanız bu olmaz. Bizim uzun vadeli hedefimiz Türkiye’nin her ilinde bir İhlas Koleji olmasıdır ve bu şekilde tüm Türkiye’yle okullarımızda buluşmak istiyoruz. Ancak mevcut ekonomik şartları da göz önünde bulundurarak temkinli hareket ediyoruz. Farklı sektörlerdeki girişimciler işlerini büyütmek için risk alabilirler. Ama bir eğitim yöneticisinin risk alma lüksü yoktur. Çünkü bu risk çocukları, aileleri ve öğretmenleri ilgilendirmektedir. Merkezinde çocuk olan her konuda dikkatli davranmak zorundayız.

ihlas_koleji_11BAŞARIMIZ TIBBEN İSPATLANDI
İhlas Koleji’nde akademik ve sosyal başarı konusunda neler yapılıyor? Bu çerçevede kurumun elde ettiği başarılardan bahsedebilir misiniz?
Ulusal sınavlara hazırlık konusunda İhlas Koleji olarak marka çalışmalarımız var. 25 yılın birikimiyle öğrencilerimizin dışarıdan herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan sınavlara hazırlanmaları için gerekli bütün çalışmaları yapıyoruz. ADA (Akşam Ders Atölyesi) çalışmalarımızda öğrencilerimiz dersten sonra okulda kalarak çalışmaya devam ediyorlar. Yani İhlas Kolejinde ışıklar güneş battıktan sonra da yanmaya devam ediyor. Bunun dışında hafta sonunda yapılan çalışmalar, şehir dışındaki otellerde düzenlenen yoğun çalışma kampları, üniversitelerde yapılan gerçeğine en yakın sınav denemeleri, mesleki tanıtım ve rehberlik kapsamında yapılan çalışmalar ve simülasyonlar öğrencilerimizi hem motive ediyor hem de hazır bulunuşluk düzeylerini artırıyor. Bu çalışmaların sonucunu da net olarak görüyoruz. 2018-2019 öğretim yılında öğrencimiz Mustafa Emir Gazioğlu YKS Türkiye birincisi oldu. Aynı sene öğrencilerimiz birinciliğin dışında 12, 21, 40, 41 ve 85. gibi dereceler elde ettiler. Ayrıca ilk yüzde 9 derece, ilk 500’de 20 derece, ilk 1000’de 29 derece ve ilk 5000’de 61 derece elde ettik. Son iki yılda 72 öğrencimiz tıp fakültesini kazandı. Bu başarıyı sosyal medyada “Başarımız tıbben ispatlandı” diye duyurduk. Güreşten karateye, yüzmeden kort tenisine, buz pateninden okçuluğa kadar birçok alanda Türkiye ve dünya derecelerimiz var. Milli okçumuz Mete Gazoz en genç sporcu olarak katıldığı olimpiyatlarda İhlas Koleji bayrağını açarak bizleri gururlandırdı. İngilizce eğitiminde de aldığımız başarılar yaptığımız çalışmaları destekler nitelikte. Mesela İzmir’de liselerarası yapılan Best Contest Turkey isimli “En İyi İngilizce Konuşma Yarışmasında” öğrencilerimiz üst üste üç sene ilk üçe girerek büyük bir başarıya imza attılar. Ayrıca EYP, MUN ve Erasmus gibi uluslararası projelerde de öğrencilerimiz hep derece alıyorlar. Neyse, başarılarımızı saymaya devam edersek konuşma daha çok uzayacak. Ama söylemek istediğim şu. Akademik, sosyal ve sportif alanlarda İhlas Koleji kendini ispatlamıştır. Bunun yanında değerler eğitimine verdiği önemle de büyük bir fark oluşturmaktadır.

İYİ YÖNETİCİ ÇALIŞANLARIYLA BAĞINI KOPARTMAMALI
Bir eğitim kurumunun tepe yöneticisi olarak görev yapıyorsunuz. Bir eğitim kurumunu yönetmenin keyifli ve zor yanları nelerdir? Bu çerçevede, tecrübeleriniz ışığında bir eğitim kurumunun yöneticisi nasıl olmalıdır? Neleri göz önünde bulundurmalıdır?
Ben Uludağ Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nden mezunum. 1982-1983 öğretim yılında öğretmen olarak başladığım mesleğe çok farklı kademelerde devam ettim. Uşak, İzmit, Mardin ve İzmir’de çeşitli okullarda lise müdürlüğü yaptıktan sonra, 2010 yılında Çanakkale Bozcaada Milli Eğitim Müdürü olarak atandım. Burada üç sene görev yaptıktan sonra İzmir Karaburun İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, sonra da İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevlerini sürdürdüm. Eğitimin birçok farklı kademesinde görev yaptım ama öğretmenliğin tadını hiç unutamadım. Bu yüzden de şu anda öğretmen ve öğrencilerimle görüşmeyi hiç ihmal etmiyorum. Minik öğrencilerimle yaptığım sohbetler veya öğretmenlerimizle ayaküstü yaptığımız konuşmalar beni dinlendiriyor ve motive ediyor. Çünkü okulun gerçek kahramanları onlar. Yani öğrenciler ve öğretmenler. Benim için bir yönetici için en önemli özellik, çalışanlarıyla arasındaki bağı koparmamasıdır. Çünkü her gün onlarca farklı problemle uğraşıyoruz ve stres yükleniyoruz. Ama bu yoğunluk sırasında bir eğitim kurumunda bulunduğumuzu unutmamalı ve öğretmenlerimizle iletişimi devam ettirmeliyiz. Çünkü okullar diğer iş alanlarına benzemiyor. Kurucumuz Enver Ören Beyefendinin söylediği gibi “Eğitim gönüllere dokunmaktır.” Yani eğitim sevgiyle, gönülle yapılan bir iştir. Eğer eğitim yöneticileri bir fabrikada çalışıyormuş gibi yöneticilik yaparlarsa, çalışanlar da sadece kendilerine verilen işi yapar ve ötesine karışmazlar. Yani üretkenlik biter, işler mekanikleşir. Benim için en keyifli şey, öğretmen, öğrenci ve velilerimin sabah okula gülümseyerek gelmeleri ve akşam da evlerine mutlu bir şekilde dönmeleri. Biz eğitimciler için gerekli motivasyonu sağlayan şey para veya mevki değil, çocuk sevgisi ve ülkenin geleceği adına bir şeyler yapma arzusudur. Bunu kaybettiğimiz gün, birçok şeyi de kaybetmişiz demektir.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir eğitim kurumu için en büyük başarı kriteri, öğrencilerin okula giriş ve çıkışları arasındaki akademik gelişmişliğidir. Yani on üzerinden 2 puanla gelen bir öğrenci, eğer 6 ile mezun oluyorsa bu bir başarıdır. Ama 10 puanla gelen bir öğrenci 8 ile mezun oluyorsa, bu başarısızlıktır. Bu yüzden eğitim kurumları birkaç kişinin başarısı veya başarısızlığı üzerinden değil, bütüncül bir sistemle değerlendirilmelidir. Bizim ulusal sınavlarda Türkiye derecelerimiz var ama bu başarılarımızı hiçbir zaman diğer öğrencilerimizi gölgede bırakacak şekilde kullanmadık. Bizim için okulun başarı ortalaması, bireysel performanslardan daha önemlidir. Yoksa bir okul bütün enerjisini derece çıkarma ihtimali olan birkaç öğrenciye ayırır ve geri kalanları ihmal ederse, etik açıdan büyük bir sorun oluşur.

Bir eğitim kurumunun temel taşı öğretmenlerdir. Öğretmenlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Öğretmenlere yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
İhlas Kolejinin iyi insan yetiştirmek gibi bir misyonu olduğu için, öğretmenlerin de bu misyona uygun davranabilecek kişiler olmasına özen gösteriyoruz. Yani biz, iyi insan yetiştirmek amacıyla önce iyi öğretmenlerle çalışmak istiyoruz. Bunun için de öğretmen alımı yaparken çok titiz davranıyoruz. Öğrencilerimize rol model olabilecek, kurumsal hassasiyetlerimizi ve duruşumuzu bilen öğretmenlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Ayrıca okullarımızda çalışan öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamak için de onları motive ediyoruz. Herkes yürürken öğretmenlerin koşması gerekiyor. Durağanlık öğretmenlik mesleğinde asla olmaması gereken bir şeydir. Sürekli kendisini geliştirmeyen, okumayan, araştırmayan bir öğretmenin öğrencileriyle sağlıklı iletişim kurabilmesi, onların saygısını kazanması gerçekten zorlaşır.

SPOR BEDENİMİ OKUMAK DA RUHUMU BESLİYOR
İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Ben uzun yıllardır spor yapıyorum. Boks, fitness, kros gibi birçok farklı branşta spor yaptım. Hala da fırsat buldukça fitness yapmaya çalışıyorum. Spor yaptığım zaman işime daha rahat odaklanıyorum ve daha enerjik oluyorum. Bu arada branşım edebiyat olduğu için okumaktan vaz geçmiyorum. Yani spor bedenimi, okumak da ruhumu besliyor. Öğretmenlik yaparken de öğrencilerimin edebiyatı sevmesi için uğraştım ve başarılı da oldum. Edebiyatı seven insan hayata karşı daha duyarlı, insanlara karşı daha merhametli olur. Sanatı seven, şiir okuyan, kitaba düşkün insanlar ince ruhlu olurlar. Şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de ince ruhlu ve başkalarını incitmekten çekinen insanların olması.

ÖZEL OKUL AÇMAK İSTEYENLERE BAZI ŞARTLAR GETİRİLMELİ

Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan sorunlar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu sektörün gelişimi için önerilerinizi alabilir miyiz?
Sektör maalesef zor günlerden geçiyor. Yaşanan mağduriyetler eğitim camiası olarak hepimizi üzdü. Sektörün gelişimi konusunda bakanlığın bazı yaptırımları artık gündeme alması gerektiğini düşünüyorum. Özel okulların sayısının artması hepimizin istediği bir şey ve inşallah daha da artar. Ama özel okulculuğu sadece para kazanmaktan ibaret gören zihniyetler sektöre büyük zarar veriyor. Bir fabrika açarken düzgün yatırım yapmazsanız, en kötü ihtimalle defolu mal üretirsiniz. Ve bunu daha banttayken fark edip önlem alırsınız. Ama okullar öyle değil. Eğitim sisteminde yapılan hatalar hemen fark edilmiyor. Öğrenciler mezun olup hayata karıştıktan sonra bazı şeyler ortaya çıkıyor. Bakanlık, eğitim kurumu açacak kişilerin eğitim geçmişlerini iyi araştırmalı, eğitimle ilgili daha önce yapılan girişimler referans olarak alınmalı ve çok ilgisiz sektörlerden gelip, hiçbir tecrübesi olmadan özel okul açmak isteyenlere bazı şartlar sunulmalı. Aksi halde kriz yaşamaya devam ederiz.

“Günümüz öğretmenleri için en büyük tehdit öğrenmeyi bırakmalarıdır diye düşünüyorum. Öğretmenlik öyle bir meslek ki, sürekli öğrettiğiniz için bir süre sonra sizin de öğrenmeniz gerektiğini unutuyorsunuz. Ve öğretmen öğrenmeyi unutunca mesleki körlük başlıyor. Ben öğretmenlerime hep şunu söylüyorum; “Herkes yürürken sizin koşmanız gerekiyor.” Çünkü öğretmenler toplumun önünde olmak zorundadır.”

 

 

> Bedri Yeltekin: Hedefimiz Türkiye’nin her ilinde bir İhlas Koleji

1996 yılında kurulan İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedeflerin bütün çalışanlar tarafından içselleştirildiğini ve kurumsal kimliğin en belirgin tarafı olarak ön plana çıktığını belirten İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Bedri Yeltekin ile kurumun dünden bugüne geldiği noktayı, başarılarını ve özel okul sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk.

bedri_yeltekin_ihlasİhlas Koleji’nin Türkiye’de özel okulculuk içindeki yeri ve önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İhlas Koleji 25 yıl önce kurulmuş, kurulduğundan bugüne kadar hep başarılarıyla gündeme gelmiş Türkiye’nin en güzide eğitim kurumlarından bir tanesidir. Şu anda birçok özel okul vizyon ve misyonlarına “iyi insan yetiştirmek” cümlesini eklemiş durumda. Ama bu cümleyi 25 yıldır hiç durmadan tekrarlayan ve eğitim politikalarını oluştururken “iyi insan” hedefini tam merkeze alan tek eğitim kurumu İhlas Kolejidir diyebilirim. 1996 yılında okulun temeli atılırken kurucumuz Enver Ören beyefendinin yaptığı konuşmayı dinlediğinizde zaten bunu anlayabiliyorsunuz. Tabi önemli olan belirlenen hedeflerin kâğıt üzerinde kalmamasıdır. İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedefler bütün çalışanlar tarafından içselleştirilmiş ve kurumsal kimliğimizin en belirgin tarafı olarak ön plana çıkmıştır. İhlas Koleji bir yandan bu hedefi korurken, bir yandan da ismi hep başarılarla anılan bir kurum haline gelmiştir. YKS Türkiye birinciliğinden, spor branşlarında Türkiye ve dünya derecelerine, bilim olimpiyatlarında alınan altın madalyalardan, uluslararası projelerde elde edilen ödüllere kadar birçok farklı alanda başarılar ardı ardına gelmektedir.

İhlas Koleji’nin kuruluşundan bugüne gelişimini değerlendirdiğinizde öne çıkan özellikleri neler olmuştur?
İhlas Koleji tevazu ve başarıyı bir araya getirmekte zorlanmayan bir kurum olarak ön plana çıkmaktadır. Son birkaç yılda elde ettiğimiz başarılar gerçekten çok önemli. Ama kurumsal kültürümüz gereği reklam ve tanıtımlarda bu başarıları duyururken ağırbaşlı davranıyoruz. Değerler eğitimini kurulduğumuz ilk günden beri çok önemsiyoruz. Vatanını milletini seven, büyüklerine ve geçmişine saygı duyan, evrensel bir bakış açısıyla yerel duruşa sahip olabilen bireyler yetiştirmek için değerler eğitimini müfredatın her noktasında hissedilecek şekilde konumlandırmış bulunuyoruz. Çünkü değerler eğitimi kırkar dakikalık derslerin içine hapsedilecek bir kavram değil. Bu bir iklim ve kültür meselesi. Öğrenciler duyduklarından ziyade gördüklerinden etkilenirler. Biz eğer eğitim kadrosu olarak değerlerimize bağlı bir tutum izlersek, öğrenciler de zamanla bize benzeyecektir. Yani öğrencilerimizin nasıl insanlar olmasını istiyorsak, biz de öyle davranıyoruz. Buna da mecburuz. Öne çıkan diğer bir özellik ise yine bize kurucumuzdan miras kalan güler yüzdür. Ben öğretmenlerimizle görüşme yaparken güler yüzlü olmanın öğretmen için şart olduğunu söylüyorum. Bir de şunu söylüyorum öğretmenlerimize; “Eğitimin yanına en çok yakışan kelime sevgidir.” Gülümsemek de bir bakıma sevginin somutlaşmış halidir. Bu yüzden okullarımızda danışmadan öğretmenler odasına kadar gülümseyen insanlar görürsünüz.

HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN HER İLİNDE BİR İHLAS KOLEJİ
İhlas Koleji’nin yatay ve dikey büyüme stratejisi hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu çerçevede önümüzdeki dönemde hedefleriniz, planlarınız ve kurumun öncelikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kurumun en büyük önceliği mevcut okullarımızdaki öğrenci ve velilerimizin memnuniyetini sağlamaktır. Büyüme hedeflerimiz elbette var. Ancak mevcut durumu koruyamadan büyümek olmaz. Yani siz yeni okullar açmak için yatırım yaparken, mevcut okullarınızdaki öğretmenlerin ücretini ödeme konusunda zorlanırsanız bu olmaz. Bizim uzun vadeli hedefimiz Türkiye’nin her ilinde bir İhlas Koleji olmasıdır ve bu şekilde tüm Türkiye’yle okullarımızda buluşmak istiyoruz. Ancak mevcut ekonomik şartları da göz önünde bulundurarak temkinli hareket ediyoruz. Farklı sektörlerdeki girişimciler işlerini büyütmek için risk alabilirler. Ama bir eğitim yöneticisinin risk alma lüksü yoktur. Çünkü bu risk çocukları, aileleri ve öğretmenleri ilgilendirmektedir. Merkezinde çocuk olan her konuda dikkatli davranmak zorundayız.

ihlas_koleji_11BAŞARIMIZ TIBBEN İSPATLANDI
İhlas Koleji’nde akademik ve sosyal başarı konusunda neler yapılıyor? Bu çerçevede kurumun elde ettiği başarılardan bahsedebilir misiniz?
Ulusal sınavlara hazırlık konusunda İhlas Koleji olarak marka çalışmalarımız var. 25 yılın birikimiyle öğrencilerimizin dışarıdan herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan sınavlara hazırlanmaları için gerekli bütün çalışmaları yapıyoruz. ADA (Akşam Ders Atölyesi) çalışmalarımızda öğrencilerimiz dersten sonra okulda kalarak çalışmaya devam ediyorlar. Yani İhlas Kolejinde ışıklar güneş battıktan sonra da yanmaya devam ediyor. Bunun dışında hafta sonunda yapılan çalışmalar, şehir dışındaki otellerde düzenlenen yoğun çalışma kampları, üniversitelerde yapılan gerçeğine en yakın sınav denemeleri, mesleki tanıtım ve rehberlik kapsamında yapılan çalışmalar ve simülasyonlar öğrencilerimizi hem motive ediyor hem de hazır bulunuşluk düzeylerini artırıyor. Bu çalışmaların sonucunu da net olarak görüyoruz. 2018-2019 öğretim yılında öğrencimiz Mustafa Emir Gazioğlu YKS Türkiye birincisi oldu. Aynı sene öğrencilerimiz birinciliğin dışında 12, 21, 40, 41 ve 85. gibi dereceler elde ettiler. Ayrıca ilk yüzde 9 derece, ilk 500’de 20 derece, ilk 1000’de 29 derece ve ilk 5000’de 61 derece elde ettik. Son iki yılda 72 öğrencimiz tıp fakültesini kazandı. Bu başarıyı sosyal medyada “Başarımız tıbben ispatlandı” diye duyurduk. Güreşten karateye, yüzmeden kort tenisine, buz pateninden okçuluğa kadar birçok alanda Türkiye ve dünya derecelerimiz var. Milli okçumuz Mete Gazoz en genç sporcu olarak katıldığı olimpiyatlarda İhlas Koleji bayrağını açarak bizleri gururlandırdı. İngilizce eğitiminde de aldığımız başarılar yaptığımız çalışmaları destekler nitelikte. Mesela İzmir’de liselerarası yapılan Best Contest Turkey isimli “En İyi İngilizce Konuşma Yarışmasında” öğrencilerimiz üst üste üç sene ilk üçe girerek büyük bir başarıya imza attılar. Ayrıca EYP, MUN ve Erasmus gibi uluslararası projelerde de öğrencilerimiz hep derece alıyorlar. Neyse, başarılarımızı saymaya devam edersek konuşma daha çok uzayacak. Ama söylemek istediğim şu. Akademik, sosyal ve sportif alanlarda İhlas Koleji kendini ispatlamıştır. Bunun yanında değerler eğitimine verdiği önemle de büyük bir fark oluşturmaktadır.

İYİ YÖNETİCİ ÇALIŞANLARIYLA BAĞINI KOPARTMAMALI
Bir eğitim kurumunun tepe yöneticisi olarak görev yapıyorsunuz. Bir eğitim kurumunu yönetmenin keyifli ve zor yanları nelerdir? Bu çerçevede, tecrübeleriniz ışığında bir eğitim kurumunun yöneticisi nasıl olmalıdır? Neleri göz önünde bulundurmalıdır?
Ben Uludağ Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nden mezunum. 1982-1983 öğretim yılında öğretmen olarak başladığım mesleğe çok farklı kademelerde devam ettim. Uşak, İzmit, Mardin ve İzmir’de çeşitli okullarda lise müdürlüğü yaptıktan sonra, 2010 yılında Çanakkale Bozcaada Milli Eğitim Müdürü olarak atandım. Burada üç sene görev yaptıktan sonra İzmir Karaburun İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, sonra da İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevlerini sürdürdüm. Eğitimin birçok farklı kademesinde görev yaptım ama öğretmenliğin tadını hiç unutamadım. Bu yüzden de şu anda öğretmen ve öğrencilerimle görüşmeyi hiç ihmal etmiyorum. Minik öğrencilerimle yaptığım sohbetler veya öğretmenlerimizle ayaküstü yaptığımız konuşmalar beni dinlendiriyor ve motive ediyor. Çünkü okulun gerçek kahramanları onlar. Yani öğrenciler ve öğretmenler. Benim için bir yönetici için en önemli özellik, çalışanlarıyla arasındaki bağı koparmamasıdır. Çünkü her gün onlarca farklı problemle uğraşıyoruz ve stres yükleniyoruz. Ama bu yoğunluk sırasında bir eğitim kurumunda bulunduğumuzu unutmamalı ve öğretmenlerimizle iletişimi devam ettirmeliyiz. Çünkü okullar diğer iş alanlarına benzemiyor. Kurucumuz Enver Ören Beyefendinin söylediği gibi “Eğitim gönüllere dokunmaktır.” Yani eğitim sevgiyle, gönülle yapılan bir iştir. Eğer eğitim yöneticileri bir fabrikada çalışıyormuş gibi yöneticilik yaparlarsa, çalışanlar da sadece kendilerine verilen işi yapar ve ötesine karışmazlar. Yani üretkenlik biter, işler mekanikleşir. Benim için en keyifli şey, öğretmen, öğrenci ve velilerimin sabah okula gülümseyerek gelmeleri ve akşam da evlerine mutlu bir şekilde dönmeleri. Biz eğitimciler için gerekli motivasyonu sağlayan şey para veya mevki değil, çocuk sevgisi ve ülkenin geleceği adına bir şeyler yapma arzusudur. Bunu kaybettiğimiz gün, birçok şeyi de kaybetmişiz demektir.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir eğitim kurumu için en büyük başarı kriteri, öğrencilerin okula giriş ve çıkışları arasındaki akademik gelişmişliğidir. Yani on üzerinden 2 puanla gelen bir öğrenci, eğer 6 ile mezun oluyorsa bu bir başarıdır. Ama 10 puanla gelen bir öğrenci 8 ile mezun oluyorsa, bu başarısızlıktır. Bu yüzden eğitim kurumları birkaç kişinin başarısı veya başarısızlığı üzerinden değil, bütüncül bir sistemle değerlendirilmelidir. Bizim ulusal sınavlarda Türkiye derecelerimiz var ama bu başarılarımızı hiçbir zaman diğer öğrencilerimizi gölgede bırakacak şekilde kullanmadık. Bizim için okulun başarı ortalaması, bireysel performanslardan daha önemlidir. Yoksa bir okul bütün enerjisini derece çıkarma ihtimali olan birkaç öğrenciye ayırır ve geri kalanları ihmal ederse, etik açıdan büyük bir sorun oluşur.

Bir eğitim kurumunun temel taşı öğretmenlerdir. Öğretmenlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Öğretmenlere yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
İhlas Kolejinin iyi insan yetiştirmek gibi bir misyonu olduğu için, öğretmenlerin de bu misyona uygun davranabilecek kişiler olmasına özen gösteriyoruz. Yani biz, iyi insan yetiştirmek amacıyla önce iyi öğretmenlerle çalışmak istiyoruz. Bunun için de öğretmen alımı yaparken çok titiz davranıyoruz. Öğrencilerimize rol model olabilecek, kurumsal hassasiyetlerimizi ve duruşumuzu bilen öğretmenlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Ayrıca okullarımızda çalışan öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamak için de onları motive ediyoruz. Herkes yürürken öğretmenlerin koşması gerekiyor. Durağanlık öğretmenlik mesleğinde asla olmaması gereken bir şeydir. Sürekli kendisini geliştirmeyen, okumayan, araştırmayan bir öğretmenin öğrencileriyle sağlıklı iletişim kurabilmesi, onların saygısını kazanması gerçekten zorlaşır.

SPOR BEDENİMİ OKUMAK DA RUHUMU BESLİYOR
İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Ben uzun yıllardır spor yapıyorum. Boks, fitness, kros gibi birçok farklı branşta spor yaptım. Hala da fırsat buldukça fitness yapmaya çalışıyorum. Spor yaptığım zaman işime daha rahat odaklanıyorum ve daha enerjik oluyorum. Bu arada branşım edebiyat olduğu için okumaktan vaz geçmiyorum. Yani spor bedenimi, okumak da ruhumu besliyor. Öğretmenlik yaparken de öğrencilerimin edebiyatı sevmesi için uğraştım ve başarılı da oldum. Edebiyatı seven insan hayata karşı daha duyarlı, insanlara karşı daha merhametli olur. Sanatı seven, şiir okuyan, kitaba düşkün insanlar ince ruhlu olurlar. Şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de ince ruhlu ve başkalarını incitmekten çekinen insanların olması.

ÖZEL OKUL AÇMAK İSTEYENLERE BAZI ŞARTLAR GETİRİLMELİ

Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan sorunlar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu sektörün gelişimi için önerilerinizi alabilir miyiz?
Sektör maalesef zor günlerden geçiyor. Yaşanan mağduriyetler eğitim camiası olarak hepimizi üzdü. Sektörün gelişimi konusunda bakanlığın bazı yaptırımları artık gündeme alması gerektiğini düşünüyorum. Özel okulların sayısının artması hepimizin istediği bir şey ve inşallah daha da artar. Ama özel okulculuğu sadece para kazanmaktan ibaret gören zihniyetler sektöre büyük zarar veriyor. Bir fabrika açarken düzgün yatırım yapmazsanız, en kötü ihtimalle defolu mal üretirsiniz. Ve bunu daha banttayken fark edip önlem alırsınız. Ama okullar öyle değil. Eğitim sisteminde yapılan hatalar hemen fark edilmiyor. Öğrenciler mezun olup hayata karıştıktan sonra bazı şeyler ortaya çıkıyor. Bakanlık, eğitim kurumu açacak kişilerin eğitim geçmişlerini iyi araştırmalı, eğitimle ilgili daha önce yapılan girişimler referans olarak alınmalı ve çok ilgisiz sektörlerden gelip, hiçbir tecrübesi olmadan özel okul açmak isteyenlere bazı şartlar sunulmalı. Aksi halde kriz yaşamaya devam ederiz.

“Günümüz öğretmenleri için en büyük tehdit öğrenmeyi bırakmalarıdır diye düşünüyorum. Öğretmenlik öyle bir meslek ki, sürekli öğrettiğiniz için bir süre sonra sizin de öğrenmeniz gerektiğini unutuyorsunuz. Ve öğretmen öğrenmeyi unutunca mesleki körlük başlıyor. Ben öğretmenlerime hep şunu söylüyorum; “Herkes yürürken sizin koşmanız gerekiyor.” Çünkü öğretmenler toplumun önünde olmak zorundadır.”

 

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Şubat 2020 13:19

Gösterim: 1548

koray_varol_okulUzun yılların eğitim birikimiyle yola çıkan, daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak eğitimi hedefleyen Koray Varol Okulları’nın açılışı gerçekleştirildi. Koray Varol Okulları, anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim imkanı sunuyor.

Uzun yıllar butik dershane ve yayıncılık alanında faaliyet gösteren Koray Varol Akademi, eğitim geçmişinin getirdiği deneyim ve birikimlerle, alanında daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak bir adım attı. Koray Varol Okulları adı ile 2019-2020 eğitim-öğretim yılında dünya standartlarında bir okul olarak hizmet vermek üzere törenle kapılarını öğrencilere açtı.
Öğrenci ve velilerin de katılımıyla gerçekleştirilen açılış töreninde bir konuşma yapan Koray Varol Okulları’nın kurucusu Eğitimci Koray Varol, başarı ve mutluluğu yaşam biçimi haline getirmiş, fark yaratan bireyler yetiştirmek istediklerini belirterek, nitelikli eğitim ilkelerini benimseyen felsefenin devamlılığını sağlamak üzere Koray Varol Akademi Okulları’nı kurduklarını söyledi.

YENİ NESİL EĞİTİM MODELİ
Koray Varol Okulları’nın anaokulu, ilkokul ve ortaokul kademelerinden oluştuğunu dile getiren Varol, şöyle devam etti: “Bugün Koray Varol Akademi, yeni nesil eğitim modelleriyle sürdürülebilir başarı hedefleyen bir eğitim markasına dönüştü. Amacımız Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda çağdaş ve uluslararası eğitim standartlarını benimsemiş, yabancı dil, teknoloji, bireysel ve sosyal gelişim alanlarında üst düzey donanıma sahip bireyler yetiştiren Türkiye’nin önde gelen ve örnek alınan eğitim kurumlarından biri olmaktır. İleride Nobel Ödülüne aday olacak fark yaratan bireyler yetiştirmek için çalışıyoruz. Kendine güvenen çocuklar yetiştirmeyi hedefliyoruz.”

BUTİK OKUL ANLAYIŞI
Koray Varol Okulları’nın profesyonel gelişime açık öğretmenlerin okulu olduğunu ifade eden Koray Varol, şunları kaydetti: “Bireysel ilgiye odaklanan bir butik okul anlayışımız var. Öğrenciye özgü eğitim sistemi ve yüksek akademik başarıyı hedefliyoruz. Sağlıklı sosyal gelişime çok önem veriyoruz. Anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim vereceğiz. Ayrıca Koray Varol Okulları kampüsü, butik eğitimin tüm avantajlarını yaşatmak üzere özenle oluşturuldu.”

> Koray Varol’dan yeni nesil eğitim modeli

koray_varol_okulUzun yılların eğitim birikimiyle yola çıkan, daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak eğitimi hedefleyen Koray Varol Okulları’nın açılışı gerçekleştirildi. Koray Varol Okulları, anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim imkanı sunuyor.

Uzun yıllar butik dershane ve yayıncılık alanında faaliyet gösteren Koray Varol Akademi, eğitim geçmişinin getirdiği deneyim ve birikimlerle, alanında daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak bir adım attı. Koray Varol Okulları adı ile 2019-2020 eğitim-öğretim yılında dünya standartlarında bir okul olarak hizmet vermek üzere törenle kapılarını öğrencilere açtı.
Öğrenci ve velilerin de katılımıyla gerçekleştirilen açılış töreninde bir konuşma yapan Koray Varol Okulları’nın kurucusu Eğitimci Koray Varol, başarı ve mutluluğu yaşam biçimi haline getirmiş, fark yaratan bireyler yetiştirmek istediklerini belirterek, nitelikli eğitim ilkelerini benimseyen felsefenin devamlılığını sağlamak üzere Koray Varol Akademi Okulları’nı kurduklarını söyledi.

YENİ NESİL EĞİTİM MODELİ
Koray Varol Okulları’nın anaokulu, ilkokul ve ortaokul kademelerinden oluştuğunu dile getiren Varol, şöyle devam etti: “Bugün Koray Varol Akademi, yeni nesil eğitim modelleriyle sürdürülebilir başarı hedefleyen bir eğitim markasına dönüştü. Amacımız Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda çağdaş ve uluslararası eğitim standartlarını benimsemiş, yabancı dil, teknoloji, bireysel ve sosyal gelişim alanlarında üst düzey donanıma sahip bireyler yetiştiren Türkiye’nin önde gelen ve örnek alınan eğitim kurumlarından biri olmaktır. İleride Nobel Ödülüne aday olacak fark yaratan bireyler yetiştirmek için çalışıyoruz. Kendine güvenen çocuklar yetiştirmeyi hedefliyoruz.”

BUTİK OKUL ANLAYIŞI
Koray Varol Okulları’nın profesyonel gelişime açık öğretmenlerin okulu olduğunu ifade eden Koray Varol, şunları kaydetti: “Bireysel ilgiye odaklanan bir butik okul anlayışımız var. Öğrenciye özgü eğitim sistemi ve yüksek akademik başarıyı hedefliyoruz. Sağlıklı sosyal gelişime çok önem veriyoruz. Anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim vereceğiz. Ayrıca Koray Varol Okulları kampüsü, butik eğitimin tüm avantajlarını yaşatmak üzere özenle oluşturuldu.”

Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ocak 2020 13:18

Gösterim: 1048


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.