Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız adlı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede öğrenme ortamlarının “dijital yerli” olarak tanımlanan öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak düzenleme yapılması ve öğrencilerin sayısal teknoloji kullanım becerilerinin niteliksel olarak gelişmesini gerektiği vurgulandı.
Bu gelişmeye paralel olarak velilerin ve öğretmenlerin kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanması, yöntemlerini öğrenmesi ve öğrencilere öğretmesi gerektiği altı çizilen bildirgede Türkiye Özel Okullar Birliği’nin FATİH Projesi’ni önemsediği açıklandı.
Sempozyuma katılım yüksekti
Sempozyuma katılanlar arasında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Özel Öğretim Kurumları Müdürü Mehmet Küçük, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, önde gelen üniversitelerden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmeni yer aldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız Sempozyum Bildirgesi’nin tam metni aşağıda yer almaktadır.
Sempozyum; Çeşme Sheraton Otel’de Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar Yardımcısı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir.
Sempozyumumuzda sosyal medya etkin olarak kullanılmıştır. Sempozyumun tüm sunuları, videoları ve yorumları Derneğimizin www.dijitalcagdaegitim.com adresinden yayınlanacaktır.
- Bilgi çağı yeni bilgi üretimi ile teknolojinin sürekli gelişimini sağlayarak hayatımızın her aşamasında vazgeçilmez olmuştur. Her şeyin böylesine hızlı değiştiği çağımızda eğitimin bu gelişmelere ayak uydurmaması düşünülemez. Günümüzde teknoloji, eğitimin tüm süreçlerine entegre edilmeye çalışılmakta fakat bu entegrasyon sürecinde kaçınılmaz olarak bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Eğitimciler olarak, öğrenme ortamlarını “dijital yerli” yani bu sayısal çağda doğan öğrencilerimizin özelliklerini dikkate alarak düzenlemeli, onların “sayısal teknoloji” kullanım becerilerinin niteliksel olarak da gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde bilgi üreten değil bilgi tüketen bir toplum olmaya devam ederiz.
- Bunları yaparken kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanmanın yöntemlerini öğretmenler ve ebeveynler olarak öğrenmeli, çocuklarımıza öğretmeli, gençlerimizin bu ilkeleri benimsemelerine ve uygulamalarına yardımcı olmalıyız. Kişinin kendisine, başkalarına, beraber çalıştığı gruplara ve çevresine karşı hakkaniyet ve saygıyla davranması bu çağda daha da önem kazanmıştır. Onlara rehberlik etmek, okullarımıza ve öğretmenlerimize düşen önemli bir görevdir.
- Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim süreci, eğitim metodolojisi ve felsefesi olarak FATİH Projesi yani Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ile bir dijital dönüşüm yaklaşımına öncülük etmektedir. Bu kapsamlı proje kendi eğitimcilerimiz kadar tüm dünya ülkelerinin eğitimcileri tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği olarak ülkemizi çok ileriye götüreceğine inandığımız bu projenin dünya ülkelerine de model olmasını diliyoruz.
Sempozyum sonuçları
Dijital çağda tüm öğretmenlerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerini gözden geçirmek, çevrimiçi öğrenmenin gücünden yararlanmak ve ileriye gitmek için öğretim programının içine teknolojiyi nasıl bütünleştireceğimizi planlamak artık bir gereklilik olarak görülmelidir. Öğretmenlerin pedagojiden uzaklaşmadan dijital teknolojiye geçişi başarıyla nasıl yönetebileceğine ilişkin yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğu açıktır.
Teknolojinin eğitimi etkileyen eğilimler bağlamında itici bir güç olduğu, sürekli teknolojiye maruz kalan çocukların bilgiyi işleme ve öğrenme biçimlerini değiştirdiği görülmektedir. Bu değişikliklerin farkında olunmalı ve öğretme yöntemleri bu değişikliklere göre yapılanmalıdır. Artık öğrenciler özel yaşamlarında teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunların sınıf dışında da öğrenmelerini nasıl kolaylaştırabileceğini ve artırabileceğini düşünmeli, elde taşınabilir mobil cihazlardan eğlence ve spordan sonra eğitimde de yararlanmaya başlanmalıdır.
Bilgi çağının dünyası, daha yüksek seviyelerde bilgi, karmaşık iletişim becerileri, üst düzey düşünme becerileri gibi yeni bir takım becerileri gerektirmektedir. 21. yüzyılda okuma, yazma ve matematikten oluşan geleneksel ana becerilere; eleştirel bakış, işbirliği, yaratıcı ve üretici düşünme, takım çalışması, küreselleşen dünyada kültürlerarası anlayış, bilgisayar, dijital çağa uygun bilişim ve iletişim teknolojileri becerilerinin eklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’de başta internet olmak üzere sayısal teknolojilerin kullanımı çocuklar ve gençler arasında giderek artmaktadır. Sayısal teknolojilerin gündelik yaşamımıza getirdiği olanaklar ve riskleri dikkate alarak, gençlerin ve çocukların ‘’dijital kuşaklar’’ olarak bu teknolojileri daha nitelikli ve daha doğru, yaratıcı ve üretken kullanmalarına olanak sağlanmalıdır.
İnternet sayesinde, her çeşit eğitim sisteminden ve seviyeden öğrencinin her türlü bilgiye erişmesi artık günümüz dünyasında çok kolay olmaktadır. Bu yeni ve değişen senaryo, eğitimcilerin akademik etik gibi önemli bir konuyla başa çıkmaları için yeni politikaların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Şu anda mevcut el bilgisayarı türlerinin çeşitliliği sınıfta öğrenimin geliştirilmesi ve ayrıca mLearning (Mobil Öğrenme) olarak da adlandırılan şekliyle sınıf dışına da taşabilmesi için zengin olanaklar sunmaktadır. Ancak bunların etkin ve verimli kullanımına ilişkin yeni tartışmalara gereklilik vardır.
Öğrenenlerin sadece “tüketici” olmaktan öte “yaratıcı” olabilmeleri nasıl sağlanabilir? Teknoloji acaba gelecek için ne gibi etik sorunları beraberinde getiriyor? Sorularının cevabı eğitimcilerce oluşturmalıdır.
Eğitimciler ve velilerin teknolojik değişimlere açık olup bu yeni dijital teknolojileri benimsemesi gerekmektedir. Öğrenciler, dijital çağın eğitim olanaklarına yönlendirilmeli ve teknolojiyi sadece etkin ve yaratıcı değil aynı zamanda sorumlu bir şekilde kullanıp yetkin dijital yurttaşlar olmaları konusunda rehberlik edilmelidir.
Sonuç olarak; bilgi çağında en hızlı gelişen kavramın teknoloji olduğu, teknolojinin öğretilmesi ve eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılması, ülkemizin ileri uygarlıklar seviyesine ulaşıp yerini alması açısından fırsatları da içinde barındırmaktadır. Türkiye’de belli başlı merkezlerde dijital çağda eğitim çalışmalarına devam edilmesi, sadece İstanbul ve Ankara merkezli çalışmalar yerine birçok merkezde benzer çalışmalar yapılması, bu çalışmalardan kurumların bilgilendirilmesi ve konunun nesnesi ve tüketicisi olmaktan ziyade öznesi ve üreticisi haline geçmelerine yardım edilmesi elzemdir. Sempozyumda tartışılan bazı başlıklar bu çalışma gruplarının ana temaları olabilir ve sempozyum web sitesi olarak açılan site, yapılacak çalışmalara bir platform oluşturabilir. Böylece konuyla ilgili tüm kurumlar, STK’lar, medya, okullar ve öğretmenlerin bu fikirleri takip etmesi ve bunlara katkı sağlaması sempozyumumuzun daha geniş çapta amacına ulaşmasının göstergesi olacaktır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız adlı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede öğrenme ortamlarının “dijital yerli” olarak tanımlanan öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak düzenleme yapılması ve öğrencilerin sayısal teknoloji kullanım becerilerinin niteliksel olarak gelişmesini gerektiği vurgulandı.
Bu gelişmeye paralel olarak velilerin ve öğretmenlerin kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanması, yöntemlerini öğrenmesi ve öğrencilere öğretmesi gerektiği altı çizilen bildirgede Türkiye Özel Okullar Birliği’nin FATİH Projesi’ni önemsediği açıklandı.
Sempozyuma katılım yüksekti
Sempozyuma katılanlar arasında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Özel Öğretim Kurumları Müdürü Mehmet Küçük, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, önde gelen üniversitelerden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmeni yer aldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız Sempozyum Bildirgesi’nin tam metni aşağıda yer almaktadır.
Sempozyum; Çeşme Sheraton Otel’de Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar Yardımcısı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir.
Sempozyumumuzda sosyal medya etkin olarak kullanılmıştır. Sempozyumun tüm sunuları, videoları ve yorumları Derneğimizin www.dijitalcagdaegitim.com adresinden yayınlanacaktır.
- Bilgi çağı yeni bilgi üretimi ile teknolojinin sürekli gelişimini sağlayarak hayatımızın her aşamasında vazgeçilmez olmuştur. Her şeyin böylesine hızlı değiştiği çağımızda eğitimin bu gelişmelere ayak uydurmaması düşünülemez. Günümüzde teknoloji, eğitimin tüm süreçlerine entegre edilmeye çalışılmakta fakat bu entegrasyon sürecinde kaçınılmaz olarak bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Eğitimciler olarak, öğrenme ortamlarını “dijital yerli” yani bu sayısal çağda doğan öğrencilerimizin özelliklerini dikkate alarak düzenlemeli, onların “sayısal teknoloji” kullanım becerilerinin niteliksel olarak da gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde bilgi üreten değil bilgi tüketen bir toplum olmaya devam ederiz.
- Bunları yaparken kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanmanın yöntemlerini öğretmenler ve ebeveynler olarak öğrenmeli, çocuklarımıza öğretmeli, gençlerimizin bu ilkeleri benimsemelerine ve uygulamalarına yardımcı olmalıyız. Kişinin kendisine, başkalarına, beraber çalıştığı gruplara ve çevresine karşı hakkaniyet ve saygıyla davranması bu çağda daha da önem kazanmıştır. Onlara rehberlik etmek, okullarımıza ve öğretmenlerimize düşen önemli bir görevdir.
- Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim süreci, eğitim metodolojisi ve felsefesi olarak FATİH Projesi yani Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ile bir dijital dönüşüm yaklaşımına öncülük etmektedir. Bu kapsamlı proje kendi eğitimcilerimiz kadar tüm dünya ülkelerinin eğitimcileri tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği olarak ülkemizi çok ileriye götüreceğine inandığımız bu projenin dünya ülkelerine de model olmasını diliyoruz.
Sempozyum sonuçları
Dijital çağda tüm öğretmenlerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerini gözden geçirmek, çevrimiçi öğrenmenin gücünden yararlanmak ve ileriye gitmek için öğretim programının içine teknolojiyi nasıl bütünleştireceğimizi planlamak artık bir gereklilik olarak görülmelidir. Öğretmenlerin pedagojiden uzaklaşmadan dijital teknolojiye geçişi başarıyla nasıl yönetebileceğine ilişkin yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğu açıktır.
Teknolojinin eğitimi etkileyen eğilimler bağlamında itici bir güç olduğu, sürekli teknolojiye maruz kalan çocukların bilgiyi işleme ve öğrenme biçimlerini değiştirdiği görülmektedir. Bu değişikliklerin farkında olunmalı ve öğretme yöntemleri bu değişikliklere göre yapılanmalıdır. Artık öğrenciler özel yaşamlarında teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunların sınıf dışında da öğrenmelerini nasıl kolaylaştırabileceğini ve artırabileceğini düşünmeli, elde taşınabilir mobil cihazlardan eğlence ve spordan sonra eğitimde de yararlanmaya başlanmalıdır.
Bilgi çağının dünyası, daha yüksek seviyelerde bilgi, karmaşık iletişim becerileri, üst düzey düşünme becerileri gibi yeni bir takım becerileri gerektirmektedir. 21. yüzyılda okuma, yazma ve matematikten oluşan geleneksel ana becerilere; eleştirel bakış, işbirliği, yaratıcı ve üretici düşünme, takım çalışması, küreselleşen dünyada kültürlerarası anlayış, bilgisayar, dijital çağa uygun bilişim ve iletişim teknolojileri becerilerinin eklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’de başta internet olmak üzere sayısal teknolojilerin kullanımı çocuklar ve gençler arasında giderek artmaktadır. Sayısal teknolojilerin gündelik yaşamımıza getirdiği olanaklar ve riskleri dikkate alarak, gençlerin ve çocukların ‘’dijital kuşaklar’’ olarak bu teknolojileri daha nitelikli ve daha doğru, yaratıcı ve üretken kullanmalarına olanak sağlanmalıdır.
İnternet sayesinde, her çeşit eğitim sisteminden ve seviyeden öğrencinin her türlü bilgiye erişmesi artık günümüz dünyasında çok kolay olmaktadır. Bu yeni ve değişen senaryo, eğitimcilerin akademik etik gibi önemli bir konuyla başa çıkmaları için yeni politikaların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Şu anda mevcut el bilgisayarı türlerinin çeşitliliği sınıfta öğrenimin geliştirilmesi ve ayrıca mLearning (Mobil Öğrenme) olarak da adlandırılan şekliyle sınıf dışına da taşabilmesi için zengin olanaklar sunmaktadır. Ancak bunların etkin ve verimli kullanımına ilişkin yeni tartışmalara gereklilik vardır.
Öğrenenlerin sadece “tüketici” olmaktan öte “yaratıcı” olabilmeleri nasıl sağlanabilir? Teknoloji acaba gelecek için ne gibi etik sorunları beraberinde getiriyor? Sorularının cevabı eğitimcilerce oluşturmalıdır.
Eğitimciler ve velilerin teknolojik değişimlere açık olup bu yeni dijital teknolojileri benimsemesi gerekmektedir. Öğrenciler, dijital çağın eğitim olanaklarına yönlendirilmeli ve teknolojiyi sadece etkin ve yaratıcı değil aynı zamanda sorumlu bir şekilde kullanıp yetkin dijital yurttaşlar olmaları konusunda rehberlik edilmelidir.
Sonuç olarak; bilgi çağında en hızlı gelişen kavramın teknoloji olduğu, teknolojinin öğretilmesi ve eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılması, ülkemizin ileri uygarlıklar seviyesine ulaşıp yerini alması açısından fırsatları da içinde barındırmaktadır. Türkiye’de belli başlı merkezlerde dijital çağda eğitim çalışmalarına devam edilmesi, sadece İstanbul ve Ankara merkezli çalışmalar yerine birçok merkezde benzer çalışmalar yapılması, bu çalışmalardan kurumların bilgilendirilmesi ve konunun nesnesi ve tüketicisi olmaktan ziyade öznesi ve üreticisi haline geçmelerine yardım edilmesi elzemdir. Sempozyumda tartışılan bazı başlıklar bu çalışma gruplarının ana temaları olabilir ve sempozyum web sitesi olarak açılan site, yapılacak çalışmalara bir platform oluşturabilir. Böylece konuyla ilgili tüm kurumlar, STK’lar, medya, okullar ve öğretmenlerin bu fikirleri takip etmesi ve bunlara katkı sağlaması sempozyumumuzun daha geniş çapta amacına ulaşmasının göstergesi olacaktır.
Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Ocak 2012 14:29
Gösterim: 2911
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullar, dershaneler, kursların da aralarında bulunduğu özel öğretim kurumlarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapmak üzere çalışıyor.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, mevzuatın sadeleştirilmesi için çalışma başlattı. Bu kapsamda, ''Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Çerçeve Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Akşam Liseleri Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kurslar Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Dershaneler Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumları Öğrenci ve Kursiyer Ücretleri Tespit ve Tahsil Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumlarında Ücretsiz veya Burslu Okutulacak Öğrenci ve Kursiyerler Hakkında Yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Hizmet İçi Eğitim Merkezleri Yönetmeliği''nin Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin içerisine dahil edilerek bütünleştirilmesi için çalışma yürütüyor.
Bu kapsamda MEB, sivil toplum kuruluşlarından alınan görüşler doğrultusunda ''Özel Öğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı'' hazırladı. Taslak yönetmelik, her derecede ve türdeki özel öğretim kurumlarının açılış işleyişiyle ilgili usül ve esasları düzenliyor.
Taslağa göre, kurum açılacak binanın sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin çevre ve şehircilik il müdürlükleri, yapının proje müellifleri ya da yetkili serbest proje büroları veya üniversitelerin ilgili bölümlerince düzenlenen teknik rapor istenecek. Ancak yapı denetim firmaları denetiminde özel öğretim kurumu olarak yapılan kurumlardan bu belge istenmeyecek.
Özel öğretim kurumlarına ''ad verme'' ile ilgili hükmü düzenleyen maddenin, ''Özel öğretim kurumlarına, 1739 sayılı Kanunda belirtilen Türk milli eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkeleri doğrultusunda kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıyan ad verilir'' şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.
Mevcut yönetmelikte, ''Özel öğretim kurumlarına verilecek adların, Türk Milli Eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkelerine aykırı düşmemesi ve Türkçe olması şartıyla kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıması gerekir'' hükmü yer alıyor. Yönetmelik taslağında ''Atatürk Köşesi'' ile ilgili madde için ise ''Kurumların girişinde temiz, düzenli ve kolayca görülebilecek en uygun yerde Atatürk köşesi oluşturulur'' şeklinde düzenleme bulunuyor.
Okullarda görevlendirilecek personeller
Taslağa göre, yeni kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verilen özel okulların kayıt ve kabul süreleri, gerektiğinde il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerince 15 gün uzatılabilecek.
Okullarda normal öğretim yapılacak ve öğretim seviyesine göre resmi dengi okullardaki ders saati süresi uygulanması esas olacak. Bakanlıkça uygun görülmesi halinde farklı uygulamalar da yapılabilecek. Okullarda ikili öğretim yapılamayacak.
Okullar dışındaki özel öğretim kurumlarında günlük çalışmalar 07.00 ile 22.30 saatleri arasında yapılacak. Ders saatinin süresi, 45 dakika olacak. Uygulamalı dersler blok halinde 90 dakika olarak yapılabilecek.
Okul öncesi eğitim kurumları hariç okullara ait bina ve binalar içinde iki ayrı kurucuya ait aynı veya farklı derecede veya türde okul bulunamayacak hükmünün yer aldığı taslağa göre, aynı kurucuya ait kurumlardan sadece özel okulların belirli bölümleri birlikte kullanılabilecek. Ancak ilköğretim ve ortaöğretim okullarının derslikleri ayrı katlarda olacak şekilde aynı binada bulunabilecek.
Yangın, deprem, sel, sağlık sebepleri ve tahliye kararı gibi hallerden dolayı binayı ani olarak terk etme durumunda kalan kurumlar; sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin rapor hariç diğer nakil şartları aranmaksızın kurumda uygulanan öğretim programlarına kayıtlı öğrenci veya kursiyer sayısına uygun başka bir binada valiliğin izniyle geçici olarak faaliyetine devam edebilecek.
Özel öğretim kurumlarında görevlendirilecek personele ilişkin bir madde de yönetmelik taslağında yer alıyor. Özel okullarda, kurum müdürü, okul öncesi eğitim kurumlarında kontenjanı 150 ve daha fazla, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında kontenjanı 400 ve daha fazla olan okullarda müdür yardımcısı, okulun kademe ve türüne uygun sınıf ve alan öğretmeni, özel eğitim okullarında kontenjana bakılmaksızın, ilköğretim okullarında öğrenci sayısı 250 ve daha fazla, ortaöğretim okullarında öğrenci sayısı 150 ve daha fazla olanlara rehber öğretmen, ölçme ve değerlendirme servisi elemanı, uzman öğretici veya usta öğretici ve diğer personel isteğe bağlı olarak görevlendirilecek.
Özel okullarda görevli yönetici ve öğretmenler dengi resmi okul öğretmenlerinin okutmakla yükümlü bulundukları ders saati sayısı kadar ders okutabilecek. Özel okullarda görevli uzman öğreticiler ile usta öğreticiler haftada 30 saat ders okutabilecek.
Kurumlara müdür ve müdür yardımcısı olarak atanacaklarda resmi ve özel öğretim kurumlarından en az 2 yıl asıl görevli olarak öğretmenlik yapmış olma şartı aranacak.
İlköğretim okullarının 1, 2 ve 3. sınıflarında sınıf öğretmenliği esas olacak, ancak 4 ve 5. sınıflarda da sınıf öğretmeni görevlendirilebilecek.
Dershanelerde ders saatleri
Dershanelerde ilköğretim okullarından sonra bir üst okulun giriş sınavlarına hazırlık programları 200 ders saatinden, yükseköğretime öğrenci seçme sınavına hazırlık programları 250 ders saatinden, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarının ara sınıflarında öğrencilerin eksikliklerini gidermek amacıyla takviye programları 100 ders saatinden az olamayacak.
Dershaneler, kayıtlı veya kayıtsız öğrencilere yönelik yaptıkları sınavlar için ücret alamayacak.
Azınlık okulları ile ilgili düzenleme
Özel okullarda sınıf mevcutları, okul öncesi eğitimde 20, ilköğretimde 30, fen ve sosyal bilimler liselerinde 26, mesleki ve teknik liselerde 24, diğer ortaöğretim kurumlarında 30'dan fazla olmayacak.
Okullar dışındaki kurumlarda sınıf mevcutları 30 öğrenci veya kursiyeri geçmeyecek şekilde düzenlenecek.
Azınlık okulları ile ilgili hükümlerin düzenlendiği maddede, mevcut yönetmelikte yer alan ''Bu okullarda, yalnız kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları okuyabilir'' hükmünün çıkarılması öngörülüyor.
(haber7.com)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullar, dershaneler, kursların da aralarında bulunduğu özel öğretim kurumlarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapmak üzere çalışıyor.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, mevzuatın sadeleştirilmesi için çalışma başlattı. Bu kapsamda, ''Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Çerçeve Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Akşam Liseleri Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kurslar Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Dershaneler Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumları Öğrenci ve Kursiyer Ücretleri Tespit ve Tahsil Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumlarında Ücretsiz veya Burslu Okutulacak Öğrenci ve Kursiyerler Hakkında Yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Hizmet İçi Eğitim Merkezleri Yönetmeliği''nin Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin içerisine dahil edilerek bütünleştirilmesi için çalışma yürütüyor.
Bu kapsamda MEB, sivil toplum kuruluşlarından alınan görüşler doğrultusunda ''Özel Öğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı'' hazırladı. Taslak yönetmelik, her derecede ve türdeki özel öğretim kurumlarının açılış işleyişiyle ilgili usül ve esasları düzenliyor.
Taslağa göre, kurum açılacak binanın sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin çevre ve şehircilik il müdürlükleri, yapının proje müellifleri ya da yetkili serbest proje büroları veya üniversitelerin ilgili bölümlerince düzenlenen teknik rapor istenecek. Ancak yapı denetim firmaları denetiminde özel öğretim kurumu olarak yapılan kurumlardan bu belge istenmeyecek.
Özel öğretim kurumlarına ''ad verme'' ile ilgili hükmü düzenleyen maddenin, ''Özel öğretim kurumlarına, 1739 sayılı Kanunda belirtilen Türk milli eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkeleri doğrultusunda kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıyan ad verilir'' şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.
Mevcut yönetmelikte, ''Özel öğretim kurumlarına verilecek adların, Türk Milli Eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkelerine aykırı düşmemesi ve Türkçe olması şartıyla kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıması gerekir'' hükmü yer alıyor. Yönetmelik taslağında ''Atatürk Köşesi'' ile ilgili madde için ise ''Kurumların girişinde temiz, düzenli ve kolayca görülebilecek en uygun yerde Atatürk köşesi oluşturulur'' şeklinde düzenleme bulunuyor.
Okullarda görevlendirilecek personeller
Taslağa göre, yeni kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verilen özel okulların kayıt ve kabul süreleri, gerektiğinde il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerince 15 gün uzatılabilecek.
Okullarda normal öğretim yapılacak ve öğretim seviyesine göre resmi dengi okullardaki ders saati süresi uygulanması esas olacak. Bakanlıkça uygun görülmesi halinde farklı uygulamalar da yapılabilecek. Okullarda ikili öğretim yapılamayacak.
Okullar dışındaki özel öğretim kurumlarında günlük çalışmalar 07.00 ile 22.30 saatleri arasında yapılacak. Ders saatinin süresi, 45 dakika olacak. Uygulamalı dersler blok halinde 90 dakika olarak yapılabilecek.
Okul öncesi eğitim kurumları hariç okullara ait bina ve binalar içinde iki ayrı kurucuya ait aynı veya farklı derecede veya türde okul bulunamayacak hükmünün yer aldığı taslağa göre, aynı kurucuya ait kurumlardan sadece özel okulların belirli bölümleri birlikte kullanılabilecek. Ancak ilköğretim ve ortaöğretim okullarının derslikleri ayrı katlarda olacak şekilde aynı binada bulunabilecek.
Yangın, deprem, sel, sağlık sebepleri ve tahliye kararı gibi hallerden dolayı binayı ani olarak terk etme durumunda kalan kurumlar; sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin rapor hariç diğer nakil şartları aranmaksızın kurumda uygulanan öğretim programlarına kayıtlı öğrenci veya kursiyer sayısına uygun başka bir binada valiliğin izniyle geçici olarak faaliyetine devam edebilecek.
Özel öğretim kurumlarında görevlendirilecek personele ilişkin bir madde de yönetmelik taslağında yer alıyor. Özel okullarda, kurum müdürü, okul öncesi eğitim kurumlarında kontenjanı 150 ve daha fazla, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında kontenjanı 400 ve daha fazla olan okullarda müdür yardımcısı, okulun kademe ve türüne uygun sınıf ve alan öğretmeni, özel eğitim okullarında kontenjana bakılmaksızın, ilköğretim okullarında öğrenci sayısı 250 ve daha fazla, ortaöğretim okullarında öğrenci sayısı 150 ve daha fazla olanlara rehber öğretmen, ölçme ve değerlendirme servisi elemanı, uzman öğretici veya usta öğretici ve diğer personel isteğe bağlı olarak görevlendirilecek.
Özel okullarda görevli yönetici ve öğretmenler dengi resmi okul öğretmenlerinin okutmakla yükümlü bulundukları ders saati sayısı kadar ders okutabilecek. Özel okullarda görevli uzman öğreticiler ile usta öğreticiler haftada 30 saat ders okutabilecek.
Kurumlara müdür ve müdür yardımcısı olarak atanacaklarda resmi ve özel öğretim kurumlarından en az 2 yıl asıl görevli olarak öğretmenlik yapmış olma şartı aranacak.
İlköğretim okullarının 1, 2 ve 3. sınıflarında sınıf öğretmenliği esas olacak, ancak 4 ve 5. sınıflarda da sınıf öğretmeni görevlendirilebilecek.
Dershanelerde ders saatleri
Dershanelerde ilköğretim okullarından sonra bir üst okulun giriş sınavlarına hazırlık programları 200 ders saatinden, yükseköğretime öğrenci seçme sınavına hazırlık programları 250 ders saatinden, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarının ara sınıflarında öğrencilerin eksikliklerini gidermek amacıyla takviye programları 100 ders saatinden az olamayacak.
Dershaneler, kayıtlı veya kayıtsız öğrencilere yönelik yaptıkları sınavlar için ücret alamayacak.
Azınlık okulları ile ilgili düzenleme
Özel okullarda sınıf mevcutları, okul öncesi eğitimde 20, ilköğretimde 30, fen ve sosyal bilimler liselerinde 26, mesleki ve teknik liselerde 24, diğer ortaöğretim kurumlarında 30'dan fazla olmayacak.
Okullar dışındaki kurumlarda sınıf mevcutları 30 öğrenci veya kursiyeri geçmeyecek şekilde düzenlenecek.
Azınlık okulları ile ilgili hükümlerin düzenlendiği maddede, mevcut yönetmelikte yer alan ''Bu okullarda, yalnız kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları okuyabilir'' hükmünün çıkarılması öngörülüyor.
(haber7.com)
Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Ocak 2012 18:17
Gösterim: 4228
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye Özel Okullar Birliği tarafından düzenlenen 11. Geleneksel Eğitim Sempozyumu'na verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kamu okullarına tablet bilgisayar dağıttıktan sonra özel okullara verilmesi gibi strateji izlenmesi halinde, özel okulların bunu 4 yıl sabırla bekleyeceğini sanmadığını belirterek, “Onlar şu anda bile daha hızlı bu işe geçiş yapacaklardır, bizden beklemeyeceklerdir” dedi.
Andımız kalkacak mı?
Bir gazetecinin “Okullarda andımızın kaldırılması ile ilgili bir çalışma var mı?'' sorusu üzerine Dinçer, “Başka bir soru var mı? Herhangi bir çalışma varsa olduğu zaman da yine paylaşacağım” karşılığını verdi.
Dinçer, Milli Güvenlik dersinin kaldırılmasına ilişkin soru üzerine, bakanlığın müfredatın sadeleştirilmesi ve daha etkin bir yöntemle sunulması konusunda çalışmalar yaptığını belirterek, ancak bununla ilgili çalışmalar neticelenince bir sonucun çıkacağını kaydetti.
Liseler de eğitim sistemi değişecek mi?
“Liselerdeki eğitim sisteminin değişeceği yönünde bir çalışma var mı?” sorusuna karşılık Dinçer, şöyle konuştu: “Eğer belirli bir yönü belirler, ona yönelik çalışma yaparsanız yaptığınız çalışma belirli bir çalışmayı gerekçelendirme olur. Neden öyle bir şey yapalım. Dünyaya bakıyoruz, dünyanın bu işi nasıl yaptığını inceliyoruz. Biz de ona göre yapılması gereken değişiklikleri yapacağız. İnceliyor, analiz ediliyor. Toplumsal ihtiyaç değişikliğine göre yapacağız. Adı konulmuş bir değişiklik yapmayacağız, analiz ediyoruz. Her zaman söylüyorum dedikodular ve tahminler yerine sizlerle paylaşırım”
Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni yaklaşım tarzında stratejinin belirlendiğini, kaynakların ona göre tahsis edildiğini belirterek, yeni stratejiler çıktıkça paylaşacağını vurguladı.
“Azınlık okulları aynı kategoride değiller”
Azınlık okullarının da FATİH Projesi kapsamına alınmasına ilişkin soruyu da yanıtlayan Dinçer, azınlık okullarının ücretle eğitim yapan bir kurum olmadığını belirterek, bu okullara kitapların ücretsiz dağıtıldığını anımsattı.
Dinçer, şöyle devam etti: “Bu açıdan bakılınca aynı kategori değil. Değerlendiririz ama şunu düşünüyorum. Kamu okullarına dağıttıktan sonra özel okullara vermek gibi strateji izlersek özel okulların buna 4 yıl bu işi sabırla bekleyeceğini sanmıyorum. Onlar şu anda bile daha hızlı bu işe geçiş yapacaklardır, bizden beklemeyeceklerdir.''
(haber7.com)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye Özel Okullar Birliği tarafından düzenlenen 11. Geleneksel Eğitim Sempozyumu'na verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, kamu okullarına tablet bilgisayar dağıttıktan sonra özel okullara verilmesi gibi strateji izlenmesi halinde, özel okulların bunu 4 yıl sabırla bekleyeceğini sanmadığını belirterek, “Onlar şu anda bile daha hızlı bu işe geçiş yapacaklardır, bizden beklemeyeceklerdir” dedi.
Andımız kalkacak mı?
Bir gazetecinin “Okullarda andımızın kaldırılması ile ilgili bir çalışma var mı?'' sorusu üzerine Dinçer, “Başka bir soru var mı? Herhangi bir çalışma varsa olduğu zaman da yine paylaşacağım” karşılığını verdi.
Dinçer, Milli Güvenlik dersinin kaldırılmasına ilişkin soru üzerine, bakanlığın müfredatın sadeleştirilmesi ve daha etkin bir yöntemle sunulması konusunda çalışmalar yaptığını belirterek, ancak bununla ilgili çalışmalar neticelenince bir sonucun çıkacağını kaydetti.
Liseler de eğitim sistemi değişecek mi?
“Liselerdeki eğitim sisteminin değişeceği yönünde bir çalışma var mı?” sorusuna karşılık Dinçer, şöyle konuştu: “Eğer belirli bir yönü belirler, ona yönelik çalışma yaparsanız yaptığınız çalışma belirli bir çalışmayı gerekçelendirme olur. Neden öyle bir şey yapalım. Dünyaya bakıyoruz, dünyanın bu işi nasıl yaptığını inceliyoruz. Biz de ona göre yapılması gereken değişiklikleri yapacağız. İnceliyor, analiz ediliyor. Toplumsal ihtiyaç değişikliğine göre yapacağız. Adı konulmuş bir değişiklik yapmayacağız, analiz ediyoruz. Her zaman söylüyorum dedikodular ve tahminler yerine sizlerle paylaşırım”
Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni yaklaşım tarzında stratejinin belirlendiğini, kaynakların ona göre tahsis edildiğini belirterek, yeni stratejiler çıktıkça paylaşacağını vurguladı.
“Azınlık okulları aynı kategoride değiller”
Azınlık okullarının da FATİH Projesi kapsamına alınmasına ilişkin soruyu da yanıtlayan Dinçer, azınlık okullarının ücretle eğitim yapan bir kurum olmadığını belirterek, bu okullara kitapların ücretsiz dağıtıldığını anımsattı.
Dinçer, şöyle devam etti: “Bu açıdan bakılınca aynı kategori değil. Değerlendiririz ama şunu düşünüyorum. Kamu okullarına dağıttıktan sonra özel okullara vermek gibi strateji izlersek özel okulların buna 4 yıl bu işi sabırla bekleyeceğini sanmıyorum. Onlar şu anda bile daha hızlı bu işe geçiş yapacaklardır, bizden beklemeyeceklerdir.''
(haber7.com)
Son Güncelleme: Perşembe, 26 Ocak 2012 21:33
Gösterim: 4187
Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, Türkiye Özel Okullar Birliği’nin Çeşme’de düzenlediği toplantıda Fatih Projesi hakkında bilgi verdi.
Fatih Projesi’nin dünyanın en büyük projesi olduğunu vurgulayan MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, “Bu proje eğitimin tüm bileşemlerinde değişimi öngörüyor. Öğretmenlerimize çok büyük kolaylıklar getiriyor apotheke-zag.de. Fatih Projesi bir çağ değişikliğidir” dedi.
Özel okullara tablet yok!
Özel okulların Fatih Projesi kapsamında ücretsiz tablet bilgisayar isteği üzerine Tuncel, “Proje geliştikçe herkesin çok rahat ulaşabileceği uygun fiyatlar ortaya çıkacaktır. Bu nedenle özel okulların ücretsiz tablet isteği daha ucuz fiyata ulaşabilecekleri içi kısmen sorun olmaktan çıkacaktır” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, Türkiye Özel Okullar Birliği’nin Çeşme’de düzenlediği toplantıda Fatih Projesi hakkında bilgi verdi.
Fatih Projesi’nin dünyanın en büyük projesi olduğunu vurgulayan MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, “Bu proje eğitimin tüm bileşemlerinde değişimi öngörüyor. Öğretmenlerimize çok büyük kolaylıklar getiriyor apotheke-zag.de. Fatih Projesi bir çağ değişikliğidir” dedi.
Özel okullara tablet yok!
Özel okulların Fatih Projesi kapsamında ücretsiz tablet bilgisayar isteği üzerine Tuncel, “Proje geliştikçe herkesin çok rahat ulaşabileceği uygun fiyatlar ortaya çıkacaktır. Bu nedenle özel okulların ücretsiz tablet isteği daha ucuz fiyata ulaşabilecekleri içi kısmen sorun olmaktan çıkacaktır” dedi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Ocak 2012 15:23
Gösterim: 3300
İyi bir üniversitenin ve geleceğin anahtarı olan liselerin 2011 SBS yerleştirme puanlarına göre en yüksek puanla öğrenci alan ilk 10 sıralaması ve puanları şöyle...
1. Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Lisesi 494.611
2 .Özel Samanyolu Fen Lisesi 494.101
3. Galatasaray Lisesi 493.313
4. Ankara Fen Lisesi 492.381
5. İstanbul Lisesi 491.738
6. Özel Fatih Fen Lisesi 491.543
7. İzmir Fen Lisesi 491.285
8. Özel Atlantik Ahmet Ulusoy Fen Lisesi 491.212
9. Özel Yamanlar Fen Lisesi 491.090
10 .Beşiktaş Kabataş Erkek Lisesi 490.257
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
İyi bir üniversitenin ve geleceğin anahtarı olan liselerin 2011 SBS yerleştirme puanlarına göre en yüksek puanla öğrenci alan ilk 10 sıralaması ve puanları şöyle...
1. Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Lisesi 494.611
2 .Özel Samanyolu Fen Lisesi 494.101
3. Galatasaray Lisesi 493.313
4. Ankara Fen Lisesi 492.381
5. İstanbul Lisesi 491.738
6. Özel Fatih Fen Lisesi 491.543
7. İzmir Fen Lisesi 491.285
8. Özel Atlantik Ahmet Ulusoy Fen Lisesi 491.212
9. Özel Yamanlar Fen Lisesi 491.090
10 .Beşiktaş Kabataş Erkek Lisesi 490.257
Son Güncelleme: Perşembe, 26 Ocak 2012 21:34
Gösterim: 13277