Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Öğretmenlik mesleği, sınıfa girip öğrenciye kırk dakikalık bir zamanı sadece ders anlatarak geçirmek değildir.

Eğitim ve öğretimin en önemli konusu, bu görevi yapacak olan insanların seçiminden başlayarak alacağı eğitim ve öğretimine kadar her şey düşünülerek yatırımın yapılması gereken bir olgudur. Öğretmenlerimizin sınıftaki öğretimi daha zevkli, motivasyonu daha yüksek daha verimli bir hale getirmenin yanı sıra eğitimde, kültür, sanat ve entellektüel  etkinliklerinin içinde de bulunmaları gerekmektedir. Her iki konumda mesleki başarılarının, motivasyonlarının, yaşama bağlılıklarının, bilgi - becerideki zenginliklerinin artmasını sağlamanın, kültürel ve sanatsal aktivitelerin eğitim öğretimin bir parçacı olarak almasını ve öğretmenin de bunları bilmesi ve uygulaması gerektiğini düşünüyorum.

Bu uygulamaları öğretmenlerimizin yapabilmesi için bir farkındalık yaratmaları gerekir. Kültürel, sanatsal ve entellektüel aktivitelerin kullanılması konusunda öğretmen, öğrenci ve topluma istek ve alışkanlık kazandırmak durumundayız. Bu alışkanlık süresinin, bireyin doğumundan ölümüne kadar, hayat boyu sürekli olması gerektiğini düşünmeliyiz.

Genç Türkiye'mizde tüm toplumun birey olarak yetişip, hayata atılması adına yaşayacağı süreci geçireceği tek yolun, eğitim öğretim tezgahı olduğu, bu tezgahta davranışlarımızla, alışkanlıklarımızla, hareketlerimizle neleri verirsek toplumun her kademesinde, her bölümünde onları alacağımızı bilmeliyiz. Böylesine stratejik önemi olan bir sektörde yapılan her yanlışlık diğer tüm alanlarda kalite kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır.

İyi yapılan her şey ülkemiz için büyük kazançları beraberinde getirecektir. Eğitim öğretim öğretmensiz olmaz, öğretmen de sıkıntılarından arındırılmadan akademik çalışmalarla desteklenmeden yetiştirilemez.

Özellikle anaokulu ve ilkokul sınıfları, eğitim öğretimin temel bölümüdür. Çocuklarımız bu yaşlarda, öğretmenleri ve ailelerinden edinecekleri doğru ve yanlış alışkanlıkları yaşam boyu sürdürürler. Bu dönemler öğrenme etkinliğinin ve öğretmen öğrenci ilişkisinin en güzel ve en kalıca şekilde yaşandığı yıllardır.

Öğretmen, öğrencisi ile beraber olduğu süre içerisinde öğrenme etkinliğini ne kadar fazla kaynaklarla desteklerse ve renklendirirse öğrencinin verileri algılaması, kavraması, yorumlaması ve değerlendirmesi o kadar kalıcı ve kolay olmaktadır.

Öğrencinin bunlardan bilgi birikimi ve davranış modeli oluşturması kendisi açısından önem kazanacaktır. Bu nedenle öğrencilere doğru davranışlar, doğru bilgilendirme, ülke değerleri, insani ilişkiler, toplumun en seçkin bireyleri olan öğretmenleri tarafından eksiksiz verilmelidir.

Ülkemizin geleceği, öğretmen ve toplumun eğitimine vereceği önemle eşdeğerdir.  Eğitim - öğretimin iyi olması, sadece öğretmene verilen akademik çalışmayla sağlanamaz. Öğretmenin mesleki kalitesinin yanında, sosyal bir insanın yaşam gereklerini yerine getirebileceği yaşam standartlarının öğretmen adına güzelleştirilmesi gereklidir.

Öncelikle, öğretmen olma özelliklerini taşıyan kişilerden seçilmiş mesleki ve yaşam kalitesi en iyi şekilde sağlanmış bir eğitim ordusu ile sadece eğitim sektörünü değil; diğer tüm sektörleri seçkin bir statüye kavuşturmuş oluruz. Çünkü iyi öğretmen, iyi doktor, iyi adaletçi, iyi ekonomist, iyi siyasetçi ve bitmeyen iyileri yetiştirecektir.

Öğretim; öğrenci merkezli olmalı. Ancak eğitim de tüm toplumu içine alacak şekilde toplumsal merkezli olmalıdır.

Toplumun koyduğu değerler üzerine her bireyin doğru ve güzel yapabileceği yönlerini keşfedip, insanları sevdikleri meslek dalları ile yan yana getirmeyi başarabilirsek, kültür seviyesi yüksek, kalitesi iyi olan, farklılıkları anlayışla karşılayan, empati yapabilen, birbirini seven ve sayan bir toplum oluştururuz.

Sonuç olarak, öğretmenin niteliği, öğrenme ortamının, öğrenmenin ve öğrencinin geleceğini belirleyecektir. Bu da Nitelikli Öğretmen= Kaliteli Toplum demektir.

Ülkemizi her alanda çağdaşlığa kavuşturabilmek için atılması gereken ilk adımın öğretmenin niteliğini yükseltmek olduğu görüşünde fikir birliğine ulaşmak ümidiyle…

Yusuf Tavukçuoğlu

Türkiye Özel Okullar Birliği

Eş Başkan

> İdeal öğretmen ile nitelikli birey ve nitelikli toplum

Öğretmenlik mesleği, sınıfa girip öğrenciye kırk dakikalık bir zamanı sadece ders anlatarak geçirmek değildir.

Eğitim ve öğretimin en önemli konusu, bu görevi yapacak olan insanların seçiminden başlayarak alacağı eğitim ve öğretimine kadar her şey düşünülerek yatırımın yapılması gereken bir olgudur. Öğretmenlerimizin sınıftaki öğretimi daha zevkli, motivasyonu daha yüksek daha verimli bir hale getirmenin yanı sıra eğitimde, kültür, sanat ve entellektüel  etkinliklerinin içinde de bulunmaları gerekmektedir. Her iki konumda mesleki başarılarının, motivasyonlarının, yaşama bağlılıklarının, bilgi - becerideki zenginliklerinin artmasını sağlamanın, kültürel ve sanatsal aktivitelerin eğitim öğretimin bir parçacı olarak almasını ve öğretmenin de bunları bilmesi ve uygulaması gerektiğini düşünüyorum.

Bu uygulamaları öğretmenlerimizin yapabilmesi için bir farkındalık yaratmaları gerekir. Kültürel, sanatsal ve entellektüel aktivitelerin kullanılması konusunda öğretmen, öğrenci ve topluma istek ve alışkanlık kazandırmak durumundayız. Bu alışkanlık süresinin, bireyin doğumundan ölümüne kadar, hayat boyu sürekli olması gerektiğini düşünmeliyiz.

Genç Türkiye'mizde tüm toplumun birey olarak yetişip, hayata atılması adına yaşayacağı süreci geçireceği tek yolun, eğitim öğretim tezgahı olduğu, bu tezgahta davranışlarımızla, alışkanlıklarımızla, hareketlerimizle neleri verirsek toplumun her kademesinde, her bölümünde onları alacağımızı bilmeliyiz. Böylesine stratejik önemi olan bir sektörde yapılan her yanlışlık diğer tüm alanlarda kalite kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır.

İyi yapılan her şey ülkemiz için büyük kazançları beraberinde getirecektir. Eğitim öğretim öğretmensiz olmaz, öğretmen de sıkıntılarından arındırılmadan akademik çalışmalarla desteklenmeden yetiştirilemez.

Özellikle anaokulu ve ilkokul sınıfları, eğitim öğretimin temel bölümüdür. Çocuklarımız bu yaşlarda, öğretmenleri ve ailelerinden edinecekleri doğru ve yanlış alışkanlıkları yaşam boyu sürdürürler. Bu dönemler öğrenme etkinliğinin ve öğretmen öğrenci ilişkisinin en güzel ve en kalıca şekilde yaşandığı yıllardır.

Öğretmen, öğrencisi ile beraber olduğu süre içerisinde öğrenme etkinliğini ne kadar fazla kaynaklarla desteklerse ve renklendirirse öğrencinin verileri algılaması, kavraması, yorumlaması ve değerlendirmesi o kadar kalıcı ve kolay olmaktadır.

Öğrencinin bunlardan bilgi birikimi ve davranış modeli oluşturması kendisi açısından önem kazanacaktır. Bu nedenle öğrencilere doğru davranışlar, doğru bilgilendirme, ülke değerleri, insani ilişkiler, toplumun en seçkin bireyleri olan öğretmenleri tarafından eksiksiz verilmelidir.

Ülkemizin geleceği, öğretmen ve toplumun eğitimine vereceği önemle eşdeğerdir.  Eğitim - öğretimin iyi olması, sadece öğretmene verilen akademik çalışmayla sağlanamaz. Öğretmenin mesleki kalitesinin yanında, sosyal bir insanın yaşam gereklerini yerine getirebileceği yaşam standartlarının öğretmen adına güzelleştirilmesi gereklidir.

Öncelikle, öğretmen olma özelliklerini taşıyan kişilerden seçilmiş mesleki ve yaşam kalitesi en iyi şekilde sağlanmış bir eğitim ordusu ile sadece eğitim sektörünü değil; diğer tüm sektörleri seçkin bir statüye kavuşturmuş oluruz. Çünkü iyi öğretmen, iyi doktor, iyi adaletçi, iyi ekonomist, iyi siyasetçi ve bitmeyen iyileri yetiştirecektir.

Öğretim; öğrenci merkezli olmalı. Ancak eğitim de tüm toplumu içine alacak şekilde toplumsal merkezli olmalıdır.

Toplumun koyduğu değerler üzerine her bireyin doğru ve güzel yapabileceği yönlerini keşfedip, insanları sevdikleri meslek dalları ile yan yana getirmeyi başarabilirsek, kültür seviyesi yüksek, kalitesi iyi olan, farklılıkları anlayışla karşılayan, empati yapabilen, birbirini seven ve sayan bir toplum oluştururuz.

Sonuç olarak, öğretmenin niteliği, öğrenme ortamının, öğrenmenin ve öğrencinin geleceğini belirleyecektir. Bu da Nitelikli Öğretmen= Kaliteli Toplum demektir.

Ülkemizi her alanda çağdaşlığa kavuşturabilmek için atılması gereken ilk adımın öğretmenin niteliğini yükseltmek olduğu görüşünde fikir birliğine ulaşmak ümidiyle…

Yusuf Tavukçuoğlu

Türkiye Özel Okullar Birliği

Eş Başkan

Son Güncelleme: Salı, 19 Kasım 2013 08:55

Gösterim: 2638

Samsun Ticaret Meslek Lisesi'nde öğrenim gören her öğrencinin, elektronik kartlar sayesinde okula giriş ve çıkış saatleri kayıt altına alınıyor.

Samsun Ticaret Meslek Lisesi'nde öğrenim gören her öğrencinin, elektronik kartlar sayesinde okula giriş ve çıkış saatleri kayıt altına alınıyor.

Samsun Ticaret Meslek Lisesi'nde bir öğretmenin geçen yıl bıçaklı saldırıya uğraması üzerine okul giriş çıkışlarının kontrol altında tutulması için okulun girişine elektronik kart okuyucu konuldu. Elektronik kart sayesinde öğrencilerin giriş ve çıkışları denetim altına alınırken öğrenci olmayanların okula girmesi de engellendi.

Okul müdürü Şahimerdan Demiray, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl başka bir okuldan gelen bir öğrencinin öğretmenlerine saldırdığını ve bıçakla yaraladığını söyledi.

Bu tür saldırıların önüne geçmek için güvenli okul projesini hayata geçirdiklerini belirten Demiray, elektronik kart okuyucu sayesinde öğrencilerin okula giriş çıkışlarının denetim altına alındığını kaydetti.

Öğrenciler okula gelmediğinde kartın ikaz verdiğini ve öğrencinin velisine kısa mesaj gönderildiğini ifade eden Demiray, şunları kaydetti:

"Bu şekilde hem biz öğrenciyi takip ediyoruz hem de velisi takip etmiş oluyor. Artık elini kolunu sallayarak kimse okulumuza giremiyor. Öğrencilerimiz güvenli bir şekilde eğitimlerine devam ediyorlar. Veliler, okulun güvenli olması ve çocuklarının devamsızlıklarının anında kendilerine bildirilmesinden oldukça memnunlar. Hatta başka okullardan okulumuza öğrencisini göndermek için bize müracaat eden veliler var" diye konuştu.

Parmak okuma da yapılacak

Bazen öğrencilerin elektronik kartlarını arkadaşlarına verdiğini gözlemlediklerini vurgulayan Demiray, "Elektronik kart sisteminin üzerine parmak izi okuyan sistemi de yerleştirdik. Bu yıl elektronik kartı deneyeceğiz eğer yararlı olmazsa parmak okuma sistemine geçeceğiz. Elektronik kart okuma sistemi bizi oldukça rahatlatmış durumda. Elektronik kart okuma sistemini sadece öğrencilerimiz değil öğretmenlerimiz ve hafta sonu açık öğretim dersi alan 750 öğrencimiz de kullanıyor" ifadelerini kullandı.

> Öğrenciye elektronik kart

Samsun Ticaret Meslek Lisesi'nde öğrenim gören her öğrencinin, elektronik kartlar sayesinde okula giriş ve çıkış saatleri kayıt altına alınıyor.

Samsun Ticaret Meslek Lisesi'nde öğrenim gören her öğrencinin, elektronik kartlar sayesinde okula giriş ve çıkış saatleri kayıt altına alınıyor.

Samsun Ticaret Meslek Lisesi'nde bir öğretmenin geçen yıl bıçaklı saldırıya uğraması üzerine okul giriş çıkışlarının kontrol altında tutulması için okulun girişine elektronik kart okuyucu konuldu. Elektronik kart sayesinde öğrencilerin giriş ve çıkışları denetim altına alınırken öğrenci olmayanların okula girmesi de engellendi.

Okul müdürü Şahimerdan Demiray, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıl başka bir okuldan gelen bir öğrencinin öğretmenlerine saldırdığını ve bıçakla yaraladığını söyledi.

Bu tür saldırıların önüne geçmek için güvenli okul projesini hayata geçirdiklerini belirten Demiray, elektronik kart okuyucu sayesinde öğrencilerin okula giriş çıkışlarının denetim altına alındığını kaydetti.

Öğrenciler okula gelmediğinde kartın ikaz verdiğini ve öğrencinin velisine kısa mesaj gönderildiğini ifade eden Demiray, şunları kaydetti:

"Bu şekilde hem biz öğrenciyi takip ediyoruz hem de velisi takip etmiş oluyor. Artık elini kolunu sallayarak kimse okulumuza giremiyor. Öğrencilerimiz güvenli bir şekilde eğitimlerine devam ediyorlar. Veliler, okulun güvenli olması ve çocuklarının devamsızlıklarının anında kendilerine bildirilmesinden oldukça memnunlar. Hatta başka okullardan okulumuza öğrencisini göndermek için bize müracaat eden veliler var" diye konuştu.

Parmak okuma da yapılacak

Bazen öğrencilerin elektronik kartlarını arkadaşlarına verdiğini gözlemlediklerini vurgulayan Demiray, "Elektronik kart sisteminin üzerine parmak izi okuyan sistemi de yerleştirdik. Bu yıl elektronik kartı deneyeceğiz eğer yararlı olmazsa parmak okuma sistemine geçeceğiz. Elektronik kart okuma sistemi bizi oldukça rahatlatmış durumda. Elektronik kart okuma sistemini sadece öğrencilerimiz değil öğretmenlerimiz ve hafta sonu açık öğretim dersi alan 750 öğrencimiz de kullanıyor" ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 18 Kasım 2013 16:52

Gösterim: 2677

Taha Akyol, bugünkü köşesinde “dershaneleri 2007 yılında kanunla düzenleyip meşru saymayı, 2008 yılında kapatmaktan bahsetmeyi nasıl izah edebiliriz?” diyerek hükümetin dershaneleri kapatma sürecini eleştirdi.

Taha Akyol, Hürriyet Gazetesi’nde dershanelerin kapatılması sürecini köşesine taşıdı.

Akyol, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili “2007 yılında kanunla düzenleyip meşru saymayı, 2008 yılında kapatmaktan bahsetmeyi nasıl izah edebiliriz?” diye yazdı.

Akyol yazsısında AKP’nin 8 Şubat 2007 tarihinde “Özel Öğretim Kurumları Kanunu”nu çıkararak halen yürürlükte olan bu kanunla özel okulları, kursları, “dershaneleri” ve “etüt eğitim merkezleri”ni yeniden düzenlediğini, bu tarihten bir yıl sonra Başbakan Erdoğan’ın 2008 yılında dershanelerin kapatılacağını açıklamasının izah edilemez olduğunu belirterek, dershaneleri kapatmanın hükümetin siyasi güç uygulaması olduğunu ifade etti. Dershanelerin kapatılmasının Anayasa’ya da aykırı olduğunun altını çizdi.

Yazının tamamını okumak için Tıklayın

> Dershaneler

Taha Akyol, bugünkü köşesinde “dershaneleri 2007 yılında kanunla düzenleyip meşru saymayı, 2008 yılında kapatmaktan bahsetmeyi nasıl izah edebiliriz?” diyerek hükümetin dershaneleri kapatma sürecini eleştirdi.

Taha Akyol, Hürriyet Gazetesi’nde dershanelerin kapatılması sürecini köşesine taşıdı.

Akyol, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili “2007 yılında kanunla düzenleyip meşru saymayı, 2008 yılında kapatmaktan bahsetmeyi nasıl izah edebiliriz?” diye yazdı.

Akyol yazsısında AKP’nin 8 Şubat 2007 tarihinde “Özel Öğretim Kurumları Kanunu”nu çıkararak halen yürürlükte olan bu kanunla özel okulları, kursları, “dershaneleri” ve “etüt eğitim merkezleri”ni yeniden düzenlediğini, bu tarihten bir yıl sonra Başbakan Erdoğan’ın 2008 yılında dershanelerin kapatılacağını açıklamasının izah edilemez olduğunu belirterek, dershaneleri kapatmanın hükümetin siyasi güç uygulaması olduğunu ifade etti. Dershanelerin kapatılmasının Anayasa’ya da aykırı olduğunun altını çizdi.

Yazının tamamını okumak için Tıklayın

Son Güncelleme: Pazartesi, 18 Kasım 2013 08:26

Gösterim: 1428

Eskilerin vazgeçilmez oyunları arasında yer alan seksek, mendil kapmaca ve yakartop, bundan sonra Avrupalı çocuklara da öğretilecek.

İzmir’de görev yapan bir grup öğretmen, AB tarafından desteklenen Comenius Okul Ortaklıkları programına önemli bir proje hazırladı. Amaç, öğrenci ve öğretmenlerin farklı Avrupa kültürlerini tanıması.

Eskilerin vazgeçilmez oyunları arasında yer alan seksek, mendil kapmaca ve yakartop, bundan sonra Avrupalı çocuklara da öğretilecek. İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Çambel köyündeki Şebnem Kardıçalı Ortaokulu’nun öğretmenleri, Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen Comenius Okul Ortaklıkları programına önemli bir proje hazırladı. Almanya, İspanya, İtalya, Hırvatistan, Güney Kıbrıs ve İngiltere’nin de ortak olduğu ‘Oyunlar Yoluyla Kültürlerarası Yeterliliklerin Geliştirilmesi, Kültürlerarası Duyarlılığı ve Etkileşimi Artırma’ projesinde çocuk oyunları masaya yatırılacak.

AB Ulusal Ajansı tarafından kabul edilen ve ülke başına 15 bin Euro bütçeyle desteklenen proje, aynı zamanda okul ortamında Avrupa vatandaşlığı bilinci oluşturmayı, öğrenci ve öğretmenlerin farklı Avrupa kültürlerini tanıma ve kabul etme motivasyonlarını artırmayı hedefliyor. Oyunlar sayesinde de dil bariyerlerini kırmaları, ortak okulların materyal ve deneyimlerinin paylaşılarak proje dahilinde mevcut eğitim kalitelerini artırmaları amaçlanıyor. 

Oyun havuzu oluşturulacak

Proje hakkında bilgi veren öğretmen Musa Kaplan, “Derlenen oyunlar, yıl boyunca okullarda uygulanıp tartışılacak. Yapılacak yarışmalar sonucunda seçilen en iyi oyunlar, her ülkenin kendi dilinde ve İngilizce olmak üzere bir el kitabında toplanacak. Oyunların bir araya getirilmesiyle de ortak bir oyun havuzu oluşturulacak pharmaciepourhomme.fr.” diyor. Proje, iki yıl boyunca devam edecek. Bu kapsamda okul öğretmenleri, 12 ülkeyi ziyaret edecek. Projeyle ilgili faaliyetler ‘www.cambelcomenius.jimdo.com’ ve ‘www.comeniuspring.com’ sitelerinden takip edilebilecek.

Kaynak Zaman

> Avrupalı öğrencilere seksek öğreteceğiz

Eskilerin vazgeçilmez oyunları arasında yer alan seksek, mendil kapmaca ve yakartop, bundan sonra Avrupalı çocuklara da öğretilecek.

İzmir’de görev yapan bir grup öğretmen, AB tarafından desteklenen Comenius Okul Ortaklıkları programına önemli bir proje hazırladı. Amaç, öğrenci ve öğretmenlerin farklı Avrupa kültürlerini tanıması.

Eskilerin vazgeçilmez oyunları arasında yer alan seksek, mendil kapmaca ve yakartop, bundan sonra Avrupalı çocuklara da öğretilecek. İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Çambel köyündeki Şebnem Kardıçalı Ortaokulu’nun öğretmenleri, Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen Comenius Okul Ortaklıkları programına önemli bir proje hazırladı. Almanya, İspanya, İtalya, Hırvatistan, Güney Kıbrıs ve İngiltere’nin de ortak olduğu ‘Oyunlar Yoluyla Kültürlerarası Yeterliliklerin Geliştirilmesi, Kültürlerarası Duyarlılığı ve Etkileşimi Artırma’ projesinde çocuk oyunları masaya yatırılacak.

AB Ulusal Ajansı tarafından kabul edilen ve ülke başına 15 bin Euro bütçeyle desteklenen proje, aynı zamanda okul ortamında Avrupa vatandaşlığı bilinci oluşturmayı, öğrenci ve öğretmenlerin farklı Avrupa kültürlerini tanıma ve kabul etme motivasyonlarını artırmayı hedefliyor. Oyunlar sayesinde de dil bariyerlerini kırmaları, ortak okulların materyal ve deneyimlerinin paylaşılarak proje dahilinde mevcut eğitim kalitelerini artırmaları amaçlanıyor. 

Oyun havuzu oluşturulacak

Proje hakkında bilgi veren öğretmen Musa Kaplan, “Derlenen oyunlar, yıl boyunca okullarda uygulanıp tartışılacak. Yapılacak yarışmalar sonucunda seçilen en iyi oyunlar, her ülkenin kendi dilinde ve İngilizce olmak üzere bir el kitabında toplanacak. Oyunların bir araya getirilmesiyle de ortak bir oyun havuzu oluşturulacak pharmaciepourhomme.fr.” diyor. Proje, iki yıl boyunca devam edecek. Bu kapsamda okul öğretmenleri, 12 ülkeyi ziyaret edecek. Projeyle ilgili faaliyetler ‘www.cambelcomenius.jimdo.com’ ve ‘www.comeniuspring.com’ sitelerinden takip edilebilecek.

Kaynak Zaman

Son Güncelleme: Pazartesi, 18 Kasım 2013 10:06

Gösterim: 1552

Ahmet Hakan Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesine dershane tartışmasını taşıdı.

Ahmet Hakan Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde dershanelerin kapatılması ile ilgili dershane bir sonuçsa ve sen o sonucu doğuran nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmamışsan... “Kapattım gitti” demekle hiçbir sorununun çözülemeyeceğini belirtti. Hakan, hükümetle cemaatin kavgasına da değindi ve “Gidin kavganızı başka alanda verin! Eğitimi, dershaneyi, eğitim politikalarını, kısacası çocukların geleceğini bu kavgaya alet etmeyin!” diye yazdı.

İşte Ahmet Hakan’ın yazısı;

Cemaat’e kızıp dershane kapatmak

“DERSHANELER” konusundaki görüşlerimi tane tane anlatıyorum:

- Dershane bir sonuçsa ve sen o sonucu doğuran nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmamışsan... “Kapattım gitti” demekle hiçbir sorunu çözemezsin.

- Dershaneleri kapatarak dershanelere duyulan ihtiyaca son vermiş olamazsın. Önemli olan dershaneleri kapatmak değil, dershanelere duyulan ihtiyaca son vermektir.

- Dershaneleri kapattığın takdirde...

Parası olan özel hocalarla falan durumu gayet güzel idare edecektir... Parası olmayan ne yapacaktır? “Kapatıyorum” demeden önce buna da bir cevap vermen gerekmez mi?

- Dershaneler yukarıdan talimatla kapatılmaz... Öyle bir eğitim politikasını devreye sokarsın ki dershaneleri işlevsiz hale getirmiş olursun...

- Ama sen ne yapıyorsun? Dershaneleri işlevsiz hale getirmek zor geldiğinden işin kolayına kaçıyor, dershaneleri kapatmaya çalışıyorsun.

Biliyorum:

Kimse bu söylediklerimle ilgilenmeyecek.

Bütün cümlelerim, “Cemaat’e destek çıkmışsın/Hükümete vurmuşsun” dairesi içinde değerlendirilecek.

Maksat dershaneler üzerinden Cemaat’i cezalandırmak olunca...

Ya da...

“Cemaat/Hükümet kavgası”, dershaneler üzerinden verilince...

Kurulan her cümlenin böyle değerlendirilmesinden daha doğal ne olabilir?

En iyisi şöyle demek:

Gidin kavganızı başka alanda verin!

Eğitimi, dershaneyi, eğitim politikalarını, kısacası çocukların geleceğini bu kavgaya alet etmeyin!

> Cemaat’e kızıp dershane kapatmak

Ahmet Hakan Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesine dershane tartışmasını taşıdı.

Ahmet Hakan Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde dershanelerin kapatılması ile ilgili dershane bir sonuçsa ve sen o sonucu doğuran nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmamışsan... “Kapattım gitti” demekle hiçbir sorununun çözülemeyeceğini belirtti. Hakan, hükümetle cemaatin kavgasına da değindi ve “Gidin kavganızı başka alanda verin! Eğitimi, dershaneyi, eğitim politikalarını, kısacası çocukların geleceğini bu kavgaya alet etmeyin!” diye yazdı.

İşte Ahmet Hakan’ın yazısı;

Cemaat’e kızıp dershane kapatmak

“DERSHANELER” konusundaki görüşlerimi tane tane anlatıyorum:

- Dershane bir sonuçsa ve sen o sonucu doğuran nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmamışsan... “Kapattım gitti” demekle hiçbir sorunu çözemezsin.

- Dershaneleri kapatarak dershanelere duyulan ihtiyaca son vermiş olamazsın. Önemli olan dershaneleri kapatmak değil, dershanelere duyulan ihtiyaca son vermektir.

- Dershaneleri kapattığın takdirde...

Parası olan özel hocalarla falan durumu gayet güzel idare edecektir... Parası olmayan ne yapacaktır? “Kapatıyorum” demeden önce buna da bir cevap vermen gerekmez mi?

- Dershaneler yukarıdan talimatla kapatılmaz... Öyle bir eğitim politikasını devreye sokarsın ki dershaneleri işlevsiz hale getirmiş olursun...

- Ama sen ne yapıyorsun? Dershaneleri işlevsiz hale getirmek zor geldiğinden işin kolayına kaçıyor, dershaneleri kapatmaya çalışıyorsun.

Biliyorum:

Kimse bu söylediklerimle ilgilenmeyecek.

Bütün cümlelerim, “Cemaat’e destek çıkmışsın/Hükümete vurmuşsun” dairesi içinde değerlendirilecek.

Maksat dershaneler üzerinden Cemaat’i cezalandırmak olunca...

Ya da...

“Cemaat/Hükümet kavgası”, dershaneler üzerinden verilince...

Kurulan her cümlenin böyle değerlendirilmesinden daha doğal ne olabilir?

En iyisi şöyle demek:

Gidin kavganızı başka alanda verin!

Eğitimi, dershaneyi, eğitim politikalarını, kısacası çocukların geleceğini bu kavgaya alet etmeyin!

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Kasım 2013 10:40

Gösterim: 1801


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.