Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Bir özel okulun başarısız çocuğun velisine “Çocuğunuzu okuldan alın” uyarısına tepkiler hızla büyüyor. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri de bir açıklama yaparak velilere çağrıda bulundu ve şikâyetlerini iletmelerini, bunun cezasının kapatmaya kadar gidebileceğini belirtti.

TÜRKİYE’de kimi özel okulların sınav başarısı için ‘başarısız’ öğrencileri ayıklaması ve sınav öncesi son sınıflarda “başarılı” öğrenci transfer etmesi eğitim gündemine oturdu.

Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent’in bir özel okulun yöneticisinin sınavlarda başarılı gözükmek için “başarısız” öğrencilerin velilerine “bu çocuğu okuldan alın” demesini yazması özel okullar rekabetinde yaşanan haksızlıkları gündeme getirdi. Sefer Levent kimi özel okulların bir şubesinin başarısını tüm şubelerinde reklam amaçlı kullanmasını da yazısında yer verdi. Yazı yayınlandıktan sonra çocuklarının bu yöntemle gelecekleriyle oynandığını düşünen birçok veli Hürriyet’i bu konuda e-posta yağmuruna tuttu.

MEB yetkilileri açıklama yaptı

Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri dışlayan özel okullar için açıklama yaptı. Açzıklamada “Özel okul bile olsa amacı ticari olamaz, kâr olamaz. Okulun sınav başarısı düşük çıkacak, diye öğrencisini gönderen okulları veliler bize bildirsinler. Bu işin cezası ihtar, kınama, kapatmaya kadar gider” denildi.

ÇOCUK OKULDAN ATILAMAZ

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan üst düzey bir bürokrat da Hürriyet’e yaptığı açıklamada, 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 12. maddesinde, “Kurumlar faaliyetlerini yalnızca kâr için düzenleyemezler” hükmü bulunduğunu belirterek, “Bir okul, üniversite sınav başarısını yüksek göstererek, daha çok öğrenci kazanmayı amaçlıyorsa yani kar amacıyla, başarısız öğrencisini, okuldan atmaya kalkıyorsa, bu suçtur. Bir öğrencinin hangi şartlarda okuldan uzaklaştırılacağı ya da atılacağı bellidir. Sırf sınav başarısı beklenmiyor, diye bir çocuk okuldan atılamaz” diye konuştu.




AMAÇ SINAV KAZANDIRMAK DEĞİL

Aynı bürokrat, velilerin bu tavırlar karşısında, Milli Eğitim Bakanlığı’na şikâyet başvurusu yapmaları çağrısında bulunarak; “Özel okullar da dahil olmak üzere eğitim kurumlarının öncelikli amacı sınavlarda başarılı çocuklar yetiştirmek olamaz. Öncelikli amaç sınav kazandırmak değil; çocukların sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırılmasıdır. Çocukların psikolojisini, mutluluğunu bozacak bu tür baskılar yapılamaz. Bunlar kabul edilemez. Milli Eğitim Bakanlığı buna sessiz kalamaz. Bize başvurulsun. Her türlü ceza işletilir” dedi.

Bu okulları deşifre edelim

KONUYLA ilgili velilere bir çağrı da Türk-Eğitim-Sen Başkanı ve Türkiye-Kamu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Koncuk’tan geldi. Türk-Eğitim-Sen Başkanı ve Türkiye-Kamu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Koncuk, özel okul velilerine çağrıda bulunarak, “Susmayın, sineye çekmeyin. Bu okulları hem bize hem Milli Eğitim Bakanlığı’na bildirin. Bakanlık cezasını versin, biz de sendika olarak deşifre edelim” dedi.

Haksız rekabete yol açıyor

ÖZEL okullar sektörünün önde gelen sivil toplum kuruluşlarının liderleri de durumun son derece vahim olduğunu belirtiyor. Özel Okullar Birliği Eş Başkanı Cem Gülan’a göre Türkiye’de 5400 civarındaki özel okuldan 15-20 civarındaki okul başarısız öğrenciyi dışlayıp, son sınıflarda başarılı öğrenciyi transfer ederek haksız rekabet gerçekleştiriyor. Gülan sayının az gibi gözükse de durumun çok hassas olduğunu belirtirken bu anlayışın “cinayetle eş değer” olduğunu belirtti.  Gülan “Bir öğrencinin velisine “çocuğunuzu okuldan alın” demek ancak bu öğrencinin diğer öğrencilerin eğitim hakkını elinden aldığında söylenebilir. Özel okul, devlet okul hiç fark etmez. Bir çocuğun psikolojisini bozan okul hangi okul olursa olsun bizim gözümüzde katildir. İşin vahimi bu çocukları harcıyorlar. Bu çocukların koluna hayatlarının erken döneminde damga vuruluyor” diye konuştu.

İyi okul, ‘hangi şartları yerine getirirse’ iyi okuldur bunu ortaya koyalım

TÜM Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel de Milli Eğitim Bakanlığı veya ÖSYM sınavla ilgili ne kadar bilgi, istatistik varsa bunun kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirtirken temel sorunun sınav endeksli eğitimden kaynaklandığını söyledi. Toplumun eğitim, öğretimi sadece sınav endeksli bir anlayış çerçevesinde algıladığını belirten Enver Yücel “Okulda sınav bir kriter ama okulda yüzde 90 başka kriterler vardır. Yabancı dil, fen bilgi teknoloji spor, sanat da okulun kalitesini belirleyen kriterdir. Başarısız öğrencinin okulun sınav başarısı için bir kenara itilmesi hiç hoş değil. Toplum ve velileri aydınlatmamız lazım. İyi okul hangi şartları yerine getirirse iyi okuldur, bunu ortaya oymamız lazım. Okul sadece sınava endeksli olamaz” dedi. Enver Yücel tıpkı mimar, mühendis ve avukat gibi meslek gruplarında olduğu gibi özel okullarda da sivil toplum kuruluşlarına okulları değerlendirme yetkisinin verilmesi gerektiğini belirtti. Mevcut durumda bu değerlendirmeyi sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığına dikkat çeken Yücel “Bu tek başına yetmez STK’ların da özel okullara akreditasyon verebilen değerlendiren, kurumlar olması lazım. Tıpkı Mimarlar Odası, Barolar gibi…” dedi.

Kaynak Hürriyet

> MEB’den o okullarla ilgili açıklama

Bir özel okulun başarısız çocuğun velisine “Çocuğunuzu okuldan alın” uyarısına tepkiler hızla büyüyor. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri de bir açıklama yaparak velilere çağrıda bulundu ve şikâyetlerini iletmelerini, bunun cezasının kapatmaya kadar gidebileceğini belirtti.

TÜRKİYE’de kimi özel okulların sınav başarısı için ‘başarısız’ öğrencileri ayıklaması ve sınav öncesi son sınıflarda “başarılı” öğrenci transfer etmesi eğitim gündemine oturdu.

Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent’in bir özel okulun yöneticisinin sınavlarda başarılı gözükmek için “başarısız” öğrencilerin velilerine “bu çocuğu okuldan alın” demesini yazması özel okullar rekabetinde yaşanan haksızlıkları gündeme getirdi. Sefer Levent kimi özel okulların bir şubesinin başarısını tüm şubelerinde reklam amaçlı kullanmasını da yazısında yer verdi. Yazı yayınlandıktan sonra çocuklarının bu yöntemle gelecekleriyle oynandığını düşünen birçok veli Hürriyet’i bu konuda e-posta yağmuruna tuttu.

MEB yetkilileri açıklama yaptı

Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri dışlayan özel okullar için açıklama yaptı. Açzıklamada “Özel okul bile olsa amacı ticari olamaz, kâr olamaz. Okulun sınav başarısı düşük çıkacak, diye öğrencisini gönderen okulları veliler bize bildirsinler. Bu işin cezası ihtar, kınama, kapatmaya kadar gider” denildi.

ÇOCUK OKULDAN ATILAMAZ

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan üst düzey bir bürokrat da Hürriyet’e yaptığı açıklamada, 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 12. maddesinde, “Kurumlar faaliyetlerini yalnızca kâr için düzenleyemezler” hükmü bulunduğunu belirterek, “Bir okul, üniversite sınav başarısını yüksek göstererek, daha çok öğrenci kazanmayı amaçlıyorsa yani kar amacıyla, başarısız öğrencisini, okuldan atmaya kalkıyorsa, bu suçtur. Bir öğrencinin hangi şartlarda okuldan uzaklaştırılacağı ya da atılacağı bellidir. Sırf sınav başarısı beklenmiyor, diye bir çocuk okuldan atılamaz” diye konuştu.




AMAÇ SINAV KAZANDIRMAK DEĞİL

Aynı bürokrat, velilerin bu tavırlar karşısında, Milli Eğitim Bakanlığı’na şikâyet başvurusu yapmaları çağrısında bulunarak; “Özel okullar da dahil olmak üzere eğitim kurumlarının öncelikli amacı sınavlarda başarılı çocuklar yetiştirmek olamaz. Öncelikli amaç sınav kazandırmak değil; çocukların sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırılmasıdır. Çocukların psikolojisini, mutluluğunu bozacak bu tür baskılar yapılamaz. Bunlar kabul edilemez. Milli Eğitim Bakanlığı buna sessiz kalamaz. Bize başvurulsun. Her türlü ceza işletilir” dedi.

Bu okulları deşifre edelim

KONUYLA ilgili velilere bir çağrı da Türk-Eğitim-Sen Başkanı ve Türkiye-Kamu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Koncuk’tan geldi. Türk-Eğitim-Sen Başkanı ve Türkiye-Kamu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Koncuk, özel okul velilerine çağrıda bulunarak, “Susmayın, sineye çekmeyin. Bu okulları hem bize hem Milli Eğitim Bakanlığı’na bildirin. Bakanlık cezasını versin, biz de sendika olarak deşifre edelim” dedi.

Haksız rekabete yol açıyor

ÖZEL okullar sektörünün önde gelen sivil toplum kuruluşlarının liderleri de durumun son derece vahim olduğunu belirtiyor. Özel Okullar Birliği Eş Başkanı Cem Gülan’a göre Türkiye’de 5400 civarındaki özel okuldan 15-20 civarındaki okul başarısız öğrenciyi dışlayıp, son sınıflarda başarılı öğrenciyi transfer ederek haksız rekabet gerçekleştiriyor. Gülan sayının az gibi gözükse de durumun çok hassas olduğunu belirtirken bu anlayışın “cinayetle eş değer” olduğunu belirtti.  Gülan “Bir öğrencinin velisine “çocuğunuzu okuldan alın” demek ancak bu öğrencinin diğer öğrencilerin eğitim hakkını elinden aldığında söylenebilir. Özel okul, devlet okul hiç fark etmez. Bir çocuğun psikolojisini bozan okul hangi okul olursa olsun bizim gözümüzde katildir. İşin vahimi bu çocukları harcıyorlar. Bu çocukların koluna hayatlarının erken döneminde damga vuruluyor” diye konuştu.

İyi okul, ‘hangi şartları yerine getirirse’ iyi okuldur bunu ortaya koyalım

TÜM Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel de Milli Eğitim Bakanlığı veya ÖSYM sınavla ilgili ne kadar bilgi, istatistik varsa bunun kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirtirken temel sorunun sınav endeksli eğitimden kaynaklandığını söyledi. Toplumun eğitim, öğretimi sadece sınav endeksli bir anlayış çerçevesinde algıladığını belirten Enver Yücel “Okulda sınav bir kriter ama okulda yüzde 90 başka kriterler vardır. Yabancı dil, fen bilgi teknoloji spor, sanat da okulun kalitesini belirleyen kriterdir. Başarısız öğrencinin okulun sınav başarısı için bir kenara itilmesi hiç hoş değil. Toplum ve velileri aydınlatmamız lazım. İyi okul hangi şartları yerine getirirse iyi okuldur, bunu ortaya oymamız lazım. Okul sadece sınava endeksli olamaz” dedi. Enver Yücel tıpkı mimar, mühendis ve avukat gibi meslek gruplarında olduğu gibi özel okullarda da sivil toplum kuruluşlarına okulları değerlendirme yetkisinin verilmesi gerektiğini belirtti. Mevcut durumda bu değerlendirmeyi sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığına dikkat çeken Yücel “Bu tek başına yetmez STK’ların da özel okullara akreditasyon verebilen değerlendiren, kurumlar olması lazım. Tıpkı Mimarlar Odası, Barolar gibi…” dedi.

Kaynak Hürriyet

Son Güncelleme: Cuma, 16 Ağustos 2013 10:03

Gösterim: 2304

AK Parti’nin eğitim alanında en önemli projelerinden biri olan, tablet bilgisayarlar ile akıllı tahtalarla bilinen Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi'nde (FATİH), hedeflerden ciddi sapmalar olduğu ortaya çıktı.

Radikal Gazetesi’nin haberine göre, Fatih Projesi kapsamında 21 binin üzerinde okulun internet altyapısı yenilenmesi hedeflendi ancak 154 okulda kalındı. Aynı sayıda okula akıllı tahta konulması hedefi de 3 bin 657 olarak gerçekleşti.

Bakanlığın yıllık hazırladığı ‘Faaliyet Raporu’nda özellikle FATİH Projesi’ne ilişkin hiç de iç açıcı sonuçlar yok. Rapora göre, Proje kapsamında 2012 yılında konulan 5 hedeften sadece birine ulaşılabildi. 21 bin 689 okulun internet altyapısının yenilenmesi hedeflenmişken, sadece 154 okulun internet alt yapısı yenilendi. 21 bin 689 okulda akıllı tahta uygulamasına geçilmesi hedeflenmişken 3 bin 657 okulda akıllı tahta uygulamasına geçilebildi. Yine aynı sayıda okulda sunucu ve bilgisayar yenilenmesi hedeflendi ancak 216 okulda kalındı. 295 bin akıllı sınıf oluşturulması hedeflenmişken, sadece 84 bin 921 akıllı sınıf oluşturulabildi. Bakanlığın ulaşabildiği tek hedef ise 110 uzaktan eğitim merkezi kurulumunun tamamlanması oldu.

Grup başkanı görevden alınmıştı

Teknik donanımlarda istenilen hedeflere ulaşılamadığını kendi raporuyla ortaya koyan Bakanlık, geçen aylarda da Proje’nin içeriğine ilişkin yaptırdığı ankette olumsuz sonuçlarla karşılaşmıştı. 4 bin öğrenci ve 500 öğretmenle yapılan ankette tabletli eğitimin ‘problem çözme’, ‘dili etkili kullanma’, ‘sorgulama’, ‘yaratıcılık’, ‘eleştirel düşünme’, ‘ hayat boyu öğrenme’, ‘bilgi okuryazarlığı’, ‘sosyal sorumluluk’ ve ‘takımla çalışma’ becerilerini artırmada yetersiz olduğu görülmüştü. Proje’ye ilişkin son olarak yaşanan gelişmelerden biri ise bir bürokratın görevine son verilmesiydi.

Özellikle harcama kalemlerinde çeşitli usulsüzlerin yaşandığı iddiaları ile tablet, akıllı tahta, yerel alan ağ ihaleleri öngörülen zamanlamalarda gerçekleştirilememesi nedeniyle FATİH Projesi’nin Milli Eğitim Bakanlığı ’ndaki (MEB) sorumlu yönetici kadrosunda yer alan Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’ndeki Grup Başkanı Mesut Küçükiba görevden alınmıştı. Yaşananların Genel Müdür Mustafa Koç’u da etkileyeceği ifade ediliyor.

Kaynak Radikal

> FATİH Projesi hedefinden saptı

AK Parti’nin eğitim alanında en önemli projelerinden biri olan, tablet bilgisayarlar ile akıllı tahtalarla bilinen Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi'nde (FATİH), hedeflerden ciddi sapmalar olduğu ortaya çıktı.

Radikal Gazetesi’nin haberine göre, Fatih Projesi kapsamında 21 binin üzerinde okulun internet altyapısı yenilenmesi hedeflendi ancak 154 okulda kalındı. Aynı sayıda okula akıllı tahta konulması hedefi de 3 bin 657 olarak gerçekleşti.

Bakanlığın yıllık hazırladığı ‘Faaliyet Raporu’nda özellikle FATİH Projesi’ne ilişkin hiç de iç açıcı sonuçlar yok. Rapora göre, Proje kapsamında 2012 yılında konulan 5 hedeften sadece birine ulaşılabildi. 21 bin 689 okulun internet altyapısının yenilenmesi hedeflenmişken, sadece 154 okulun internet alt yapısı yenilendi. 21 bin 689 okulda akıllı tahta uygulamasına geçilmesi hedeflenmişken 3 bin 657 okulda akıllı tahta uygulamasına geçilebildi. Yine aynı sayıda okulda sunucu ve bilgisayar yenilenmesi hedeflendi ancak 216 okulda kalındı. 295 bin akıllı sınıf oluşturulması hedeflenmişken, sadece 84 bin 921 akıllı sınıf oluşturulabildi. Bakanlığın ulaşabildiği tek hedef ise 110 uzaktan eğitim merkezi kurulumunun tamamlanması oldu.

Grup başkanı görevden alınmıştı

Teknik donanımlarda istenilen hedeflere ulaşılamadığını kendi raporuyla ortaya koyan Bakanlık, geçen aylarda da Proje’nin içeriğine ilişkin yaptırdığı ankette olumsuz sonuçlarla karşılaşmıştı. 4 bin öğrenci ve 500 öğretmenle yapılan ankette tabletli eğitimin ‘problem çözme’, ‘dili etkili kullanma’, ‘sorgulama’, ‘yaratıcılık’, ‘eleştirel düşünme’, ‘ hayat boyu öğrenme’, ‘bilgi okuryazarlığı’, ‘sosyal sorumluluk’ ve ‘takımla çalışma’ becerilerini artırmada yetersiz olduğu görülmüştü. Proje’ye ilişkin son olarak yaşanan gelişmelerden biri ise bir bürokratın görevine son verilmesiydi.

Özellikle harcama kalemlerinde çeşitli usulsüzlerin yaşandığı iddiaları ile tablet, akıllı tahta, yerel alan ağ ihaleleri öngörülen zamanlamalarda gerçekleştirilememesi nedeniyle FATİH Projesi’nin Milli Eğitim Bakanlığı ’ndaki (MEB) sorumlu yönetici kadrosunda yer alan Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’ndeki Grup Başkanı Mesut Küçükiba görevden alınmıştı. Yaşananların Genel Müdür Mustafa Koç’u da etkileyeceği ifade ediliyor.

Kaynak Radikal

Son Güncelleme: Cuma, 16 Ağustos 2013 09:11

Gösterim: 1754

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, okula kayıt yaşı değişikliği ile ilgili yaptığı açıklamada "Sadece geçen yıl sağlık raporu beyan ederek çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerin sağlık merkezleri önündeki yığılmalarının önüne geçmek amacıyla bir kolaylaştırma yapıldı" dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde yapılan değişikliğe ilişkin "Yeni düzenlemeyle, okula başlama yaşı ile ilgili herhangi bir yenilik ya da değişiklik söz konusu değil. Bu konuda bir politika değişikliği gündemimizde yok" dedi.

Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliğiyle, yaşça okula kayıt hakkını elde eden çocuklardan 66, 67 ve 68 aylık olanları, velisinin vereceği dilekçeyle, 69, 70 ve 71 aylık olanları ise ilkokula başlamaya hazır olmadıklarını belgeleyen sağlık raporuyla okul öncesi eğitime yönlendirileceğini veya kayıtları bir yıl erteleneceğini vurguladı.

Okula başlama yaşıyla ilgili uygulanmakta olan modelde herhangi bir değişiklik olmadığını vurgulayan Tekin, "Sadece geçen yıl sağlık raporu beyan ederek çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerin, sağlık merkezleri önündeki yığılmalarının önüne geçmek amacıyla bir kolaylaştırma yapıldı. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi okula başlama yaşı 60 ay" diye konuştu.

Çocuğu 60-66 ay arasında olan velilerinin talep etmesi üzerine okula kayıt yapılabileceğinin altını çizen Tekin,  geçen yılki verilerden hareketle böyle bir karar alındığını söyledi.

Tekin, "60 aylık çocukların okula başlamasıyla ilgili kamuoyunda çok önemli bir kabül söz konusu. Düzenlemenin ilk kez uygulandığı 2012-2013 eğitim-öğretim yılında toplam 2 milyon 313 bin 888 çocuk içinde sadece 79 bin 565 öğrenci sağlık raporu aldı. Sağlık kurulu raporu alan çocukların 59 bin 889'ü 66-67-68 aylık olanlar. Yeni düzenlemeyle okula başlama yaşıyla ilgili herhangi bir yenilik ya da değişiklik söz konusu değil. Bu konuda bir politika değişikliği gündemimizde yok" diye konuştu.

> MEB Müsteşarı okula kayıt yaşı ile ilgili açıklama yaptı

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, okula kayıt yaşı değişikliği ile ilgili yaptığı açıklamada "Sadece geçen yıl sağlık raporu beyan ederek çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerin sağlık merkezleri önündeki yığılmalarının önüne geçmek amacıyla bir kolaylaştırma yapıldı" dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde yapılan değişikliğe ilişkin "Yeni düzenlemeyle, okula başlama yaşı ile ilgili herhangi bir yenilik ya da değişiklik söz konusu değil. Bu konuda bir politika değişikliği gündemimizde yok" dedi.

Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik değişikliğiyle, yaşça okula kayıt hakkını elde eden çocuklardan 66, 67 ve 68 aylık olanları, velisinin vereceği dilekçeyle, 69, 70 ve 71 aylık olanları ise ilkokula başlamaya hazır olmadıklarını belgeleyen sağlık raporuyla okul öncesi eğitime yönlendirileceğini veya kayıtları bir yıl erteleneceğini vurguladı.

Okula başlama yaşıyla ilgili uygulanmakta olan modelde herhangi bir değişiklik olmadığını vurgulayan Tekin, "Sadece geçen yıl sağlık raporu beyan ederek çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerin, sağlık merkezleri önündeki yığılmalarının önüne geçmek amacıyla bir kolaylaştırma yapıldı. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi okula başlama yaşı 60 ay" diye konuştu.

Çocuğu 60-66 ay arasında olan velilerinin talep etmesi üzerine okula kayıt yapılabileceğinin altını çizen Tekin,  geçen yılki verilerden hareketle böyle bir karar alındığını söyledi.

Tekin, "60 aylık çocukların okula başlamasıyla ilgili kamuoyunda çok önemli bir kabül söz konusu. Düzenlemenin ilk kez uygulandığı 2012-2013 eğitim-öğretim yılında toplam 2 milyon 313 bin 888 çocuk içinde sadece 79 bin 565 öğrenci sağlık raporu aldı. Sağlık kurulu raporu alan çocukların 59 bin 889'ü 66-67-68 aylık olanlar. Yeni düzenlemeyle okula başlama yaşıyla ilgili herhangi bir yenilik ya da değişiklik söz konusu değil. Bu konuda bir politika değişikliği gündemimizde yok" diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Ağustos 2013 12:15

Gösterim: 1436

Eğitim-Bir-Sen, 4+4+4 eğitim sisteminin olumlu ve olumsuz yönlerinin tespiti ve eğitim sisteminde yaşanan sorunların çözümlerine ilişkin hazırladığı “4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu”nu yayınladı. Raporun bugüne kadar 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili yayınlanan en kapsamlı rapor olduğu belirtildi

Raporu okumak için Tıklayın

Eğitimtercihi- 4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu yayınlandı. Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan raporun, 2012-2013 eğitim öğretim yılında uygulamaya konan 4+4+4 eğitim düzenlemelerinin uygulamadaki durumunu ve sonuçlarını tespit etmek üzere hazırlandığı belirtildi. Raporun amacının gerek yasalaşma sürecinde gerekse de uygulama aşamasında kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açan

4+4+4 eğitim düzenlemesinin hem başarılı yönlerini ortaya koymak hem de sorun alanlarını tespit ederek, mevcut sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirmek olduğu belirtildi. Ayrıca çalışmanın, şu ana kadar 4+4+4’ün izleme ve değerlendirilmesine yönelik yapılan en kapsamlı araştırma olduğu da ifade edildi.

4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu’nun, 46 okulda, 52 idareci, 104 öğretmen ve 53 veli ile yapılan görüşmeler doğrultusunda hazırlandığı belirtildi.

Raporda yer alan başlıklar şöyle;

-İlk ve Orta Okulların Ayrışması

-Okul Dönüşüm Süreçlerinde Yaşananlar

-Kademeli Geçiş

-Norm Kadroların Düzenlenmesi ve Alan Değişikliği

-Okula Başlama Yaşı

-Okula Başlama Yaşının Öne Alınması

-Çocukların Uyumu

-Çocukların Akademik Performansları

-Yeniden Düzenlenen Birinci Sınıf Eğitim Programı ve Materyalleri

-Ders Saatlerinin Artırılması

-Seçmeli Dersler

-Tercih Edilen Seçmeli Dersler

-Seçmeli Derslerin Belirlenmesi

-Seçmeli Derslerin Uygulaması

-Zorunlu Eğitimin 12 Yıla Çıkarılması

> 4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu yayınlandı

Eğitim-Bir-Sen, 4+4+4 eğitim sisteminin olumlu ve olumsuz yönlerinin tespiti ve eğitim sisteminde yaşanan sorunların çözümlerine ilişkin hazırladığı “4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu”nu yayınladı. Raporun bugüne kadar 4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili yayınlanan en kapsamlı rapor olduğu belirtildi

Raporu okumak için Tıklayın

Eğitimtercihi- 4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu yayınlandı. Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan raporun, 2012-2013 eğitim öğretim yılında uygulamaya konan 4+4+4 eğitim düzenlemelerinin uygulamadaki durumunu ve sonuçlarını tespit etmek üzere hazırlandığı belirtildi. Raporun amacının gerek yasalaşma sürecinde gerekse de uygulama aşamasında kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açan

4+4+4 eğitim düzenlemesinin hem başarılı yönlerini ortaya koymak hem de sorun alanlarını tespit ederek, mevcut sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirmek olduğu belirtildi. Ayrıca çalışmanın, şu ana kadar 4+4+4’ün izleme ve değerlendirilmesine yönelik yapılan en kapsamlı araştırma olduğu da ifade edildi.

4+4+4 Eğitim Reformunu İzleme Raporu’nun, 46 okulda, 52 idareci, 104 öğretmen ve 53 veli ile yapılan görüşmeler doğrultusunda hazırlandığı belirtildi.

Raporda yer alan başlıklar şöyle;

-İlk ve Orta Okulların Ayrışması

-Okul Dönüşüm Süreçlerinde Yaşananlar

-Kademeli Geçiş

-Norm Kadroların Düzenlenmesi ve Alan Değişikliği

-Okula Başlama Yaşı

-Okula Başlama Yaşının Öne Alınması

-Çocukların Uyumu

-Çocukların Akademik Performansları

-Yeniden Düzenlenen Birinci Sınıf Eğitim Programı ve Materyalleri

-Ders Saatlerinin Artırılması

-Seçmeli Dersler

-Tercih Edilen Seçmeli Dersler

-Seçmeli Derslerin Belirlenmesi

-Seçmeli Derslerin Uygulaması

-Zorunlu Eğitimin 12 Yıla Çıkarılması

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Ağustos 2013 14:20

Gösterim: 1927

Hürriyet Gazetesi’nden Safer Levent özel haberinde, bir özel okulun başarısız olduğu gerekçesiyle öğrencinin ailesine “Oğlunuzu okuldan alın, okulun başarısını düşürüyor” dediğini ve bunun sadece bir öğrenciyle de sınırlı olmadığını iddia etti.

Hürriyet’te yer alan haberde Türkiye’nin en köklü özel okullarının başarısız öğrencileri okuldan göndermeye çalıştığı giden başarısız öğrencilerin yerine de devlet okullarında okuyan başarılı öğrencileri kendi bünyelerine katmak için özel burslarla ailelere teklifte bulunulduğu da iddia edildi.

İşte o haber

Çocuğunuzu okuldan alın!

YANLIŞ okumadınız, çocuğunuzu okuldan alın!

Kim söylüyor bunu? Türkiye’nin anlı şanlı özel okullarından birinin yöneticisi. Kime söylüyor? Çocuğunu bu özel okulda okutan bir veliye.

Hikayeyi başa saralım. Türkiye’de yüzbinlerce veli her yıl çocuğunu hangi okula göndersem telaşı yaşıyor. Devlet okulları bir seçenek. Ancak son zamanlarda sayıları hızla artan özel okullar da önemli bir alternatif durumunda. Tam ismini neden vermediğimi daha sonra anlayacağız bir çift de çocukları ile ilgili büyük bir kararsızlık yaşıyor. İlkokul sonrası devlet okuluna devam mı, yoksa özel okul mu? Sonuçta elden avuçtan kısıp belki biraz daha çalışıp, hatta borçlanıp özel okulda karar kılıyorlar. Tercihleri biraz pahalı da olsa üniversite sınavlarında başarısıyla nam salmış bir özel okul oluyor. Okul başlıyor. İlk yıl çocukları orta halli bir başarı sergiliyor. Dersleri ne çok iyi ne çok kötü. İkinci yılın ortalarına doğru işler değişiyor. Öğrencinin not performansı düşüyor. Evde çalışmasına rağmen sınavlardan aldığı notlar aileyi telaşlandırıyor.

Haberi okumak için Tıklayın

> Özel okullarla ilgili çok tartışılacak iddia!

Hürriyet Gazetesi’nden Safer Levent özel haberinde, bir özel okulun başarısız olduğu gerekçesiyle öğrencinin ailesine “Oğlunuzu okuldan alın, okulun başarısını düşürüyor” dediğini ve bunun sadece bir öğrenciyle de sınırlı olmadığını iddia etti.

Hürriyet’te yer alan haberde Türkiye’nin en köklü özel okullarının başarısız öğrencileri okuldan göndermeye çalıştığı giden başarısız öğrencilerin yerine de devlet okullarında okuyan başarılı öğrencileri kendi bünyelerine katmak için özel burslarla ailelere teklifte bulunulduğu da iddia edildi.

İşte o haber

Çocuğunuzu okuldan alın!

YANLIŞ okumadınız, çocuğunuzu okuldan alın!

Kim söylüyor bunu? Türkiye’nin anlı şanlı özel okullarından birinin yöneticisi. Kime söylüyor? Çocuğunu bu özel okulda okutan bir veliye.

Hikayeyi başa saralım. Türkiye’de yüzbinlerce veli her yıl çocuğunu hangi okula göndersem telaşı yaşıyor. Devlet okulları bir seçenek. Ancak son zamanlarda sayıları hızla artan özel okullar da önemli bir alternatif durumunda. Tam ismini neden vermediğimi daha sonra anlayacağız bir çift de çocukları ile ilgili büyük bir kararsızlık yaşıyor. İlkokul sonrası devlet okuluna devam mı, yoksa özel okul mu? Sonuçta elden avuçtan kısıp belki biraz daha çalışıp, hatta borçlanıp özel okulda karar kılıyorlar. Tercihleri biraz pahalı da olsa üniversite sınavlarında başarısıyla nam salmış bir özel okul oluyor. Okul başlıyor. İlk yıl çocukları orta halli bir başarı sergiliyor. Dersleri ne çok iyi ne çok kötü. İkinci yılın ortalarına doğru işler değişiyor. Öğrencinin not performansı düşüyor. Evde çalışmasına rağmen sınavlardan aldığı notlar aileyi telaşlandırıyor.

Haberi okumak için Tıklayın

Son Güncelleme: Cuma, 16 Ağustos 2013 09:49

Gösterim: 1463


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.