Gaziantep'te 250 öğrencinin 126 tuvale çizdiği resimlerle 85 metrekarelik Atatürk portresi yapıldı.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında alışveriş merkezinde düzenlenen etkinlikte, öğrenciler, çeşitli resimler yaptı. Pastel ve sulu boyayla çizilen resimlerin bulunduğu 126 tuvalin birleştirilmesiyle 85 metrekarelik Atatürk portresi oluşturuldu.
Ressam Atanur Doğan, törende yaptığı konuşmada, çalışmanın Atatürk'ün dünyada tuvale yapılmış en büyük portresi olduğunu savundu.
Daha önce de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 70 metrekarelik portre yaptıklarını belirten Doğan, şunları söyledi:
"Bugünün önemine yönelik de gençlerimizle bu portreye Mustafa Kemal Atatürk imzası ekleyerek resmimizi büyüttük. Atatürk'ün geleceği emanet ettiği çocuklar ve gençlerle böyle projelere imza atmaktan son derece memnunuz. Umarım, ilerleyen zamanlarda farklı projelerde de birlikte çalışırız."
Ressam Mustafa Bencan da sanatsever gençlerin yetişmesinin ülkenin geleceği açısından önem taşıdığını kaydetti.
Çocuklara ve gençlere sanat ve vatan sevgisi aşılamak için böyle bir planlama yaptıklarını dile getiren Bencan, "Farklı bir çalışma ortaya koyduk. Daha önce 2 aylık çalışmayla ürettiğimiz dev portreye, gençlerimizle 18 tuval daha ekleyerek, 126 tuvalden oluşan yeni bir portreye imza attık. Böyle bir bayramda, böyle büyük bir portre yaptığımız için mutluyum" ifadesini kullandı.
Ressamlar ve öğrenciler, ellerindeki bayraklarla portrenin önünde hatıra fotoğrafı çektirdi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Gaziantep'te 250 öğrencinin 126 tuvale çizdiği resimlerle 85 metrekarelik Atatürk portresi yapıldı.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında alışveriş merkezinde düzenlenen etkinlikte, öğrenciler, çeşitli resimler yaptı. Pastel ve sulu boyayla çizilen resimlerin bulunduğu 126 tuvalin birleştirilmesiyle 85 metrekarelik Atatürk portresi oluşturuldu.
Ressam Atanur Doğan, törende yaptığı konuşmada, çalışmanın Atatürk'ün dünyada tuvale yapılmış en büyük portresi olduğunu savundu.
Daha önce de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 70 metrekarelik portre yaptıklarını belirten Doğan, şunları söyledi:
"Bugünün önemine yönelik de gençlerimizle bu portreye Mustafa Kemal Atatürk imzası ekleyerek resmimizi büyüttük. Atatürk'ün geleceği emanet ettiği çocuklar ve gençlerle böyle projelere imza atmaktan son derece memnunuz. Umarım, ilerleyen zamanlarda farklı projelerde de birlikte çalışırız."
Ressam Mustafa Bencan da sanatsever gençlerin yetişmesinin ülkenin geleceği açısından önem taşıdığını kaydetti.
Çocuklara ve gençlere sanat ve vatan sevgisi aşılamak için böyle bir planlama yaptıklarını dile getiren Bencan, "Farklı bir çalışma ortaya koyduk. Daha önce 2 aylık çalışmayla ürettiğimiz dev portreye, gençlerimizle 18 tuval daha ekleyerek, 126 tuvalden oluşan yeni bir portreye imza attık. Böyle bir bayramda, böyle büyük bir portre yaptığımız için mutluyum" ifadesini kullandı.
Ressamlar ve öğrenciler, ellerindeki bayraklarla portrenin önünde hatıra fotoğrafı çektirdi
Son Güncelleme: Salı, 20 May 2014 08:03
Gösterim: 2126
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, Fransa'da düzenlenen Türkiye-Fransa Akademik Koordinasyon Semineri'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında yükseköğretimde en başarılı ülkeler arasında yer aldığını kaydetti.
Paris'te Campus France girişimiyle düzenlenen seminerin açılışında, Campus France Direktörü Büyükelçi Antioine Grassin, Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan Valery Freland, Fransa Eğitim Bakanlığı'ndan Patirica Pol ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya konuşma yaptı.
Çetinsaya, sözlerine Türk yükseköğretiminin son yıllarda geçirdiği değişimden bahsederek başladı ve bu alanda birçok noktada mesafe kat edildiğini söyledi. Çetinsaya, özellikle öğrenci değişim ve yurt dışı eğitim programlarında öğrenci sayılarının 2-3 kat arttığının altını çizerek, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında yükseköğretimde en başarılı ülkeler arasında yer aldığını kaydetti.
Yükseköğretimin gelişmesi sürecinde Türkiye'nin hedeflerinden bahseden Çetinsaya, şöyle konuştu:
"Son yıllarda yükseköğretimde yaşanan gelişme ve ilerleme önümüzdeki dönemlerde de artmaya devam edecek. Bu büyüme sürecinde toplamda üç ana hedefimiz var. Birincisi yükseköğretimde, tüm aşamaları ve süreçleriyle kalite sürecini tamamlamak ve kalite yönetimini yükseköğretimin belkemiği haline getirmek. İkincisi daha çok doktora öğrencisi ve araştırmacıyı eğitmek. Sonuncusu ise yükseköğretimin her alanında tüm araçları uluslararasılaştırmak. Değişen ve küreselleşen dünyada eğitimde uluslararasılaşmanın önemine inanıyoruz."
Çetinsaya, yükseköğretimde araştırma ağlarının ve bilimsel araştırmaların başarı sıralamasından çok daha önemli olduğuna inandıklarına vurgu yaparak, Türkiye'nin 5,5 milyon öğrenci, 140 bin akademisyen ve 180'i aşkın yükseköğretim kurumuyla yükseköğretimde Bologna sürecinin başarılı bir üyesi olduğunu hatırlattı. Yükseköğretimde başka ülkelerle işbirliğinin akademik alanda Türkiye'ye büyük katkılar sağlayacağına inandıklarını ifade eden Çetinsaya, üniversiteler arasında ne kadar işbirliği yapılırsa o kadar yararlı sonuçlar alınacağını dile getirdi.
Üniversiteler arasında yükseköğretimde ileriye dönük ortak çalışmaların masaya yatırılacağı seminere Türkiye'den 18, Fransa’dan 37 yükseköğretim kurumu katıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, Fransa'da düzenlenen Türkiye-Fransa Akademik Koordinasyon Semineri'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında yükseköğretimde en başarılı ülkeler arasında yer aldığını kaydetti.
Paris'te Campus France girişimiyle düzenlenen seminerin açılışında, Campus France Direktörü Büyükelçi Antioine Grassin, Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan Valery Freland, Fransa Eğitim Bakanlığı'ndan Patirica Pol ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya konuşma yaptı.
Çetinsaya, sözlerine Türk yükseköğretiminin son yıllarda geçirdiği değişimden bahsederek başladı ve bu alanda birçok noktada mesafe kat edildiğini söyledi. Çetinsaya, özellikle öğrenci değişim ve yurt dışı eğitim programlarında öğrenci sayılarının 2-3 kat arttığının altını çizerek, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında yükseköğretimde en başarılı ülkeler arasında yer aldığını kaydetti.
Yükseköğretimin gelişmesi sürecinde Türkiye'nin hedeflerinden bahseden Çetinsaya, şöyle konuştu:
"Son yıllarda yükseköğretimde yaşanan gelişme ve ilerleme önümüzdeki dönemlerde de artmaya devam edecek. Bu büyüme sürecinde toplamda üç ana hedefimiz var. Birincisi yükseköğretimde, tüm aşamaları ve süreçleriyle kalite sürecini tamamlamak ve kalite yönetimini yükseköğretimin belkemiği haline getirmek. İkincisi daha çok doktora öğrencisi ve araştırmacıyı eğitmek. Sonuncusu ise yükseköğretimin her alanında tüm araçları uluslararasılaştırmak. Değişen ve küreselleşen dünyada eğitimde uluslararasılaşmanın önemine inanıyoruz."
Çetinsaya, yükseköğretimde araştırma ağlarının ve bilimsel araştırmaların başarı sıralamasından çok daha önemli olduğuna inandıklarına vurgu yaparak, Türkiye'nin 5,5 milyon öğrenci, 140 bin akademisyen ve 180'i aşkın yükseköğretim kurumuyla yükseköğretimde Bologna sürecinin başarılı bir üyesi olduğunu hatırlattı. Yükseköğretimde başka ülkelerle işbirliğinin akademik alanda Türkiye'ye büyük katkılar sağlayacağına inandıklarını ifade eden Çetinsaya, üniversiteler arasında ne kadar işbirliği yapılırsa o kadar yararlı sonuçlar alınacağını dile getirdi.
Üniversiteler arasında yükseköğretimde ileriye dönük ortak çalışmaların masaya yatırılacağı seminere Türkiye'den 18, Fransa’dan 37 yükseköğretim kurumu katıldı.
Son Güncelleme: Salı, 20 May 2014 09:49
Gösterim: 1389
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Hangi işlevi açısından bakarsak bakalım gerek eğitim, gerek kültür, gerekse bilim açısından UNESCO tam da bize göre bir kurum" dedi.
Bakan Avcı, Gazi Üniversitesi Mimar Kemaleddin Konferans Salonu'nda düzenlenen UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 26. Dönem Genel Kurulu'nda, kendinden önceki konuşmacıların alkışlandığını ancak kendisinin kürsüye "kuru kuru, alkışsız" geldiğini söyledi.
Genellikle bu tür programlarda kendisi için hazırlanan konuşma metni bulunduğunu ancak metni okumadığını dile getiren Avcı, "Metni buraya koyuyoruz sonra kafamıza göre konuşuyoruz. Özellikle Sayın Müsteşarımız her defasında ‘kağıdı boş verin hocam’ diye hatırlatıyor. Onun için bugün de öyle yapacağız" dedi.
UNESCO Milli Komisyonun, daha önce imkanlar elvermediği için gerçekleştiremediği birçok ilki, bu dönemde gerçekleştirdiğini vurgulayan Avcı, bunlar arasında en çok Türk Dili Konuşan Ülkeler Milli Komisyonlarının bir araya gelmesinden mutluluk duyduğunu bildirdi.
Bakan Avcı, aynı zamanda stratejik bir adım olan durumun ilk semeresinin, Türkiye’nin UNESCO Kültürel Miras Komitesine seçilmesiyle görüldüğüne işaret etti.
BM’nin "gerçekten ne işe yaradığının" dünyada uzun zamandır tartışıldığını ifade eden Avcı, UNESCO’nun bu tartışmaların en masum yerinde durduğunu söyledi.
UNESCO’nun ayrı tutulması gereken bir kurum olduğunu dile getiren Avcı, şunları kaydetti:
"Öyle bir uluslararası bir mimari kurum oluşturalım ki bu aynı zamanda Türkiye'nin kendi meselelerine de çözüm getirecek bir perspektife sahip olsun diye düşünsek herhalde UNESCO ve Milli Komisyon yapılanması kadar uygun bir formül üretemezdik. Hangi işlevi açısından bakarsak bakalım gerek eğitim gerek kültür gerekse bilim açısından UNESCO tam da bize göre bir kurum, bize göre derken Türkiye’ye aynı zamanda. Dolayısıyla ben önümüzdeki yıllarda Milli Komisyonumuzun sadece bizimle ilgili değil, aynı zamanda çevremizle, komşularımızla, tarihimizle, tarihi bağlarımız olan topluluklarla ilgili süreçlerde de çok yapıcı roller oynayacağına inanıyorum."
UNESCO ile ilgili Türkiye'de yapılan neredeyse tüm toplantılarda Mevlana ve Yunus Emre’nin zikredildiğini aktaran Avcı, Türkiye'nin kültürünün UNESCO ideallerine giden yollardan uzak olmadığını, tam tersine iç içe geçtiğini söyledi.
Avcı, önümüzdeki dönemde Türkiye Milli Komisyonu için Türkiye'ye ait bir hizmet binası kurmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Konuşmaların ardından UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Genel Kurul Divan Başkanvekilliğine MEB Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin ile MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik seçildi.
Genel Kurul'un açılışı öncesi Soma'daki maden faciasında yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Hangi işlevi açısından bakarsak bakalım gerek eğitim, gerek kültür, gerekse bilim açısından UNESCO tam da bize göre bir kurum" dedi.
Bakan Avcı, Gazi Üniversitesi Mimar Kemaleddin Konferans Salonu'nda düzenlenen UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 26. Dönem Genel Kurulu'nda, kendinden önceki konuşmacıların alkışlandığını ancak kendisinin kürsüye "kuru kuru, alkışsız" geldiğini söyledi.
Genellikle bu tür programlarda kendisi için hazırlanan konuşma metni bulunduğunu ancak metni okumadığını dile getiren Avcı, "Metni buraya koyuyoruz sonra kafamıza göre konuşuyoruz. Özellikle Sayın Müsteşarımız her defasında ‘kağıdı boş verin hocam’ diye hatırlatıyor. Onun için bugün de öyle yapacağız" dedi.
UNESCO Milli Komisyonun, daha önce imkanlar elvermediği için gerçekleştiremediği birçok ilki, bu dönemde gerçekleştirdiğini vurgulayan Avcı, bunlar arasında en çok Türk Dili Konuşan Ülkeler Milli Komisyonlarının bir araya gelmesinden mutluluk duyduğunu bildirdi.
Bakan Avcı, aynı zamanda stratejik bir adım olan durumun ilk semeresinin, Türkiye’nin UNESCO Kültürel Miras Komitesine seçilmesiyle görüldüğüne işaret etti.
BM’nin "gerçekten ne işe yaradığının" dünyada uzun zamandır tartışıldığını ifade eden Avcı, UNESCO’nun bu tartışmaların en masum yerinde durduğunu söyledi.
UNESCO’nun ayrı tutulması gereken bir kurum olduğunu dile getiren Avcı, şunları kaydetti:
"Öyle bir uluslararası bir mimari kurum oluşturalım ki bu aynı zamanda Türkiye'nin kendi meselelerine de çözüm getirecek bir perspektife sahip olsun diye düşünsek herhalde UNESCO ve Milli Komisyon yapılanması kadar uygun bir formül üretemezdik. Hangi işlevi açısından bakarsak bakalım gerek eğitim gerek kültür gerekse bilim açısından UNESCO tam da bize göre bir kurum, bize göre derken Türkiye’ye aynı zamanda. Dolayısıyla ben önümüzdeki yıllarda Milli Komisyonumuzun sadece bizimle ilgili değil, aynı zamanda çevremizle, komşularımızla, tarihimizle, tarihi bağlarımız olan topluluklarla ilgili süreçlerde de çok yapıcı roller oynayacağına inanıyorum."
UNESCO ile ilgili Türkiye'de yapılan neredeyse tüm toplantılarda Mevlana ve Yunus Emre’nin zikredildiğini aktaran Avcı, Türkiye'nin kültürünün UNESCO ideallerine giden yollardan uzak olmadığını, tam tersine iç içe geçtiğini söyledi.
Avcı, önümüzdeki dönemde Türkiye Milli Komisyonu için Türkiye'ye ait bir hizmet binası kurmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Konuşmaların ardından UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Genel Kurul Divan Başkanvekilliğine MEB Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin ile MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik seçildi.
Genel Kurul'un açılışı öncesi Soma'daki maden faciasında yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Son Güncelleme: Cumartesi, 17 May 2014 13:55
Gösterim: 1195
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin üniversitede okuyan çocuklarına burs verecek.
TDV Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Soma'daki maden faciasında vefat edenlerin tarifsiz acılarının herkesin yüreğini dağladığını belirtti.
Yerin metrelerce altında oldukça zor şartlarda çalışmak gayretindeyken vefat edenlere Allah'tan rahmet dileyen Tutkun, "Yaralar sarılmalı, acı paylaşılmalıdır" dedi.
TDV'nin de bu anlayışla üzerine düşen görevi yerine getirmek için tüm imkanlarını seferber ettiğini vurgulayan Tutkun, "Öncelikle vefat eden kardeşlerimizin evlatlarından üniversitede okuyan çocuklarına bizlere müracaat etmeleri halinde üniversite öğrenimleri boyunca burs desteği sağlamaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz" diye konuştu.
Tutkun, burs başvurularının vakıf genel merkezinin yanı sıraSoma Diyanet Vakfı Şubesine (Müftülüğe) de yapılabileceğini kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin üniversitede okuyan çocuklarına burs verecek.
TDV Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Soma'daki maden faciasında vefat edenlerin tarifsiz acılarının herkesin yüreğini dağladığını belirtti.
Yerin metrelerce altında oldukça zor şartlarda çalışmak gayretindeyken vefat edenlere Allah'tan rahmet dileyen Tutkun, "Yaralar sarılmalı, acı paylaşılmalıdır" dedi.
TDV'nin de bu anlayışla üzerine düşen görevi yerine getirmek için tüm imkanlarını seferber ettiğini vurgulayan Tutkun, "Öncelikle vefat eden kardeşlerimizin evlatlarından üniversitede okuyan çocuklarına bizlere müracaat etmeleri halinde üniversite öğrenimleri boyunca burs desteği sağlamaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz" diye konuştu.
Tutkun, burs başvurularının vakıf genel merkezinin yanı sıraSoma Diyanet Vakfı Şubesine (Müftülüğe) de yapılabileceğini kaydetti.
Son Güncelleme: Salı, 20 May 2014 08:00
Gösterim: 1491
Soma Holding'in patronları Alp Gürkan ve İsmet Kasapoğlu'nun İTÜ Maden Fakültesi Akademik Danışma Kurulu üyeliklerine son verildi.
Öğrencilerle dün saat 22.00 sıralarında İTÜ Genel Sekreteri Tayfun Kindap ile birlikte görüşen İTÜ Maden Fakültesi dekanı Prof. Dr. Fatma Arslan, dekanlık tarafından, Soma Holding patronları Alp Gürkan ve İsmet Kasapoğlu'nun İTÜ Maden Fakültesi Akademik Danışma Kurulu üyeliklerine son verildiğini açıkladı.
Öğrencilerin bugün 14.00'de İTÜ Maden Fakültesi önüne bir açıklama yapması bekleniyor.
Kaynak T24
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Soma Holding'in patronları Alp Gürkan ve İsmet Kasapoğlu'nun İTÜ Maden Fakültesi Akademik Danışma Kurulu üyeliklerine son verildi.
Öğrencilerle dün saat 22.00 sıralarında İTÜ Genel Sekreteri Tayfun Kindap ile birlikte görüşen İTÜ Maden Fakültesi dekanı Prof. Dr. Fatma Arslan, dekanlık tarafından, Soma Holding patronları Alp Gürkan ve İsmet Kasapoğlu'nun İTÜ Maden Fakültesi Akademik Danışma Kurulu üyeliklerine son verildiğini açıkladı.
Öğrencilerin bugün 14.00'de İTÜ Maden Fakültesi önüne bir açıklama yapması bekleniyor.
Kaynak T24
Son Güncelleme: Cumartesi, 17 May 2014 11:50
Gösterim: 960