Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Mehmet Ali Birand KanalD Ana Haber Bülteni’nde canlı yayında yetkililere süt mesajları verirken çocukları ikna etmek için ekrana sütle çıktı...
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Mehmet Ali Birand KanalD Ana Haber Bülteni’nde canlı yayında yetkililere süt mesajları verirken çocukları ikna etmek için ekrana sütle çıktı...
Son Güncelleme: Perşembe, 03 May 2012 14:37
Gösterim: 2087
Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, okul sütünden zehirlenme iddialarına ilişkin, ön bulgular itibariyle sütlere ilişkin herhangi bir sağlık ve bozulma tehdidinin söz konusu olmadığını belirterek, süt dağıtımına devam edileceğini bildirdi.
''Toplam 7.2 milyon kutu süt dağıtıldı, etkilenen çocuk sayısına baktığımızda çok sınırlı sayıda. Aileler herhangi bir endişe duymasınlar, herhangi bir sıkıntı sözkonusu değil, mikrobiyel zehirlenme olayı söz konusu değil'' dedi.
Prof. Dr. Erol, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi'nde düzenlenen ''3. Gıda Güvenliği Kongresi''nde basın mensuplarının konuyla ilgili sorularını cevapladı.
Olayın sütten kaynaklı bir gıda zehirlenmesi olarak değerlendirildiğini hatırlatan Erol, bunun söz konusu olmadığını söyledi.
Bunun laktoz intoleransına dayalı bir problem olduğunu belirten Erol, ''Ancak bütün bunlara rağmen emin olmak için problemin görüldüğü bütün illerden örneklerimizi aldık. Bununla ilgili gerekli tetkiklerimizin bir bölümü çıktı, bir bölümü devam ediyor. Ancak şu ana kadar hiçbir problem yok. Ne bozuk, ne tarihi geçmiş sütler. Ön bulgular itibariyle sütlere ilişkin herhangi bir sağlık tehdidi, bozulma tehdidi söz konusu değil, herhangi bir sağlık problemine ya da bozulmaya neden olan bir bakteri veya mikrobiyolojik tehlike bulgusu da yok'' diye konuştu.
Dağıtım devam edecek
Süt dağıtımı uygulamasının devam edip etmeyeceği sorulan Erol, ''Evet, devam edecek. Bu program, son derece güvenli bir programdır" dedi.
Erol, ailelere ''Herhangi bir endişe duymasınlar, herhangi bir sıkıntı söz konusu değil, mikrobiyel zehirlenme olayı sıkıntısı söz konusu değil'' diye seslendi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, okul sütünden zehirlenme iddialarına ilişkin, ön bulgular itibariyle sütlere ilişkin herhangi bir sağlık ve bozulma tehdidinin söz konusu olmadığını belirterek, süt dağıtımına devam edileceğini bildirdi.
''Toplam 7.2 milyon kutu süt dağıtıldı, etkilenen çocuk sayısına baktığımızda çok sınırlı sayıda. Aileler herhangi bir endişe duymasınlar, herhangi bir sıkıntı sözkonusu değil, mikrobiyel zehirlenme olayı söz konusu değil'' dedi.
Prof. Dr. Erol, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi'nde düzenlenen ''3. Gıda Güvenliği Kongresi''nde basın mensuplarının konuyla ilgili sorularını cevapladı.
Olayın sütten kaynaklı bir gıda zehirlenmesi olarak değerlendirildiğini hatırlatan Erol, bunun söz konusu olmadığını söyledi.
Bunun laktoz intoleransına dayalı bir problem olduğunu belirten Erol, ''Ancak bütün bunlara rağmen emin olmak için problemin görüldüğü bütün illerden örneklerimizi aldık. Bununla ilgili gerekli tetkiklerimizin bir bölümü çıktı, bir bölümü devam ediyor. Ancak şu ana kadar hiçbir problem yok. Ne bozuk, ne tarihi geçmiş sütler. Ön bulgular itibariyle sütlere ilişkin herhangi bir sağlık tehdidi, bozulma tehdidi söz konusu değil, herhangi bir sağlık problemine ya da bozulmaya neden olan bir bakteri veya mikrobiyolojik tehlike bulgusu da yok'' diye konuştu.
Dağıtım devam edecek
Süt dağıtımı uygulamasının devam edip etmeyeceği sorulan Erol, ''Evet, devam edecek. Bu program, son derece güvenli bir programdır" dedi.
Erol, ailelere ''Herhangi bir endişe duymasınlar, herhangi bir sıkıntı söz konusu değil, mikrobiyel zehirlenme olayı sıkıntısı söz konusu değil'' diye seslendi.
Son Güncelleme: Perşembe, 03 May 2012 14:15
Gösterim: 1799
Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) yaptığı taslak çalışmayla şartları uygun olan liselerde, Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına yer verecek. Programa katılan öğrenciler, matematik ve fen bilimleri derslerini yabancı dilde okuyacak.
Uluslararası Bakalorya Programı ile akademik başarının yanı sıra öz disiplini ve düşünme becerisi gelişmiş, sürekli öğrenmeyi benimsemiş, dünya vatandaşı olabilecek öğrenciler yetiştirmek amaçlanıyor.
Diplomaları çoğu ülkede üniversitenin kapısını açan ”Uluslararası Bakalorya Programı”, Türkiye’deki devlet liselerinde de uygulanabilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yaptığı taslak çalışmaya göre, şartları uygun olan liselerde, Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına yer verilebilecek. Programa katılan öğrenciler, matematik ve fen bilimleri derslerini yabancı dilde okuyacak.
MEB tarafından hazırlanan ”Ortaöğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı” ile okullarda okutulacak öğretim programları da düzenleniyor.
Taslağa göre, okullarda Bakanlıkça uygun görülen; yükseköğretime, hem mesleğe hem yükseköğretime, hayata ve iş alanlarına hazırlayan ders çizelgeleri, öğretim programları ve çerçeve öğretim programları uygulanacak.
Öğretim programları, öğrencilerin ilgi, istek ve yeteneklerinin yanında, bireysel farklılıklarına ve yönelecekleri alanın özelliklerine ve okul türlerine uygun olarak ortak dersler, alan dersleri ile seçmeli derslerden oluşacak.
Öğrenciler, ortak, alan ve seçmeli dersler alacak. Yeterli sayıda öğrencinin, uygun okul ortamının ve öğretmenin bulunması halinde, eğitim bölgesi müdürler kurulu uygun görülecek okullarda, öğrencileri girişimcilik ve üretkenliğe yöneltecek, çevrenin ihtiyaç ve özelliklerine uygun, yeni seçmeli dersler de öğretim kapsamına alabilecek.
Bu dersler, öğretim programının eğitim bölgesindeki zümre öğretmenlerince hazırlanarak il veya ilçe milli eğitim müdürünün onayı ile bir ders yılı uygulanacak. Bakanlıkça hazırlanan eğitim programları esas alınarak özel eğitim gerektiren öğrencilere ilgi, istek, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) hazırlanacak.
Programlar düzenlenirken okulun amacı, özelliği ve türüne göre matematik ve fen grubu derslerine, sosyal bilimler grubu derslerine, öğretmenlik mesleği grubu derslerine, spor ve sanat dersleri ile yabancı dil derslerine ağırlık verilecek. Eğitim ve öğretim Türkçe yapılacak.
Sınavla öğrenci alan ve önünde hazırlık sınıfı bulunan okullarda matematik ve fen bilimleri (Fizik, Kimya, Biyoloji) dersleri birinci yabancı dille okutabilecek öğretmen bulunması ve en az 30 öğrencinin talep etmesi halinde bu derslerin öğretimi birinci yabancı dille de yapılabilecek. Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulayan okullarda bu sayı aranmayacak.
Şartları uygun olan okullarda Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına da yer verilebilecek.
Uluslararası Bakalorya (IB) programının uygulanması durumunda yaşayarak ve deneyerek öğrenmeyi sağlayan Yaratıcılık-Etkinlik-Hizmet (CAS) çalışmalarına ağırlık verilecek. Bu programa katılan öğrenciler için matematik ve fen bilimleri dersleri yabancı dille okutulacak. Dersler ve toplam ders saati sayısı, haftalık ders çizelgesinde belirtilecek.
Hazırlık sınıflarındaki yabancı dil dersinde öğrencilere dinleme, konuşma (karşılıklı konuşma, sözlü anlatım) okuma yazma becerileri yönünden yabancı dil programında belirlenen kazanımlara uygun olarak eğitim verilecek.
Becerilerin kazandırılmasına yönelik ders saati dağılımı, hazırlık sınıfı yabancı dil zümre öğretmenlerince belirlenecek.
Türkçe dersinde öğrencilerin dinleme, izleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerinin geliştirilmesi amacıyla metinler veya etkinliklerle dinlediklerini, izlediklerini, okuduklarını anlayıp yorumlayabilme becerisi kazanmaları hedeflenecek.
Liselere dünya vatandaşı olabilecek
Uluslararası Bakalorya Programı Diplomaları çoğu ülkede üniversitenin kapısını açıyor, Türkiye’de bazı özel okullarda uygulanıyor.
Mezunlarına üniversiteye girişlerinde kolaylık sağlayan bu eğitim programında, dersler geleneksel yöntemlerden farklı işleniyor.
”Öğrenci merkezli eğitim” esasına dayanan programda ders işlenirken, öğretmen konuları anlatmak, bilgi aktarmak yerine tartışma ortamı yaratıyor. Derse hazırlanarak gelen öğrencilerin, doğru bilgiye ”tartışarak, yaşayarak” ulaşmaları amaçlanıyor.
Programın bir diğer özelliği de öğrencilerin ders dışı etkinliklerde görev almalarının zorunlu tutulması. ”Yaratıcılık-Etkinlik-Hizmet” üçgenine dayanan etkinlikler çerçevesinde, öğrencilerin, ilgi duydukları alanlarda projeler oluşturmaları, spor yapmaları, uluslararası faaliyetlere katılmaları, kamu kuruluşlarında gönüllü hizmet vermeleri konularında teşvik ediliyor.
Programla, ”Eleştirel düşünen, çevresine duyarlı” öğrenciler yetiştirilmesi, ayrıca öğrencilere ”üniversite öğrenimi için gerekli olan temel bilgi, beceri ve davranışlar” kazandırılması amaçlanıyor.
Bakalorya’nın tarihi
Uluslararası Bakalorya Organizasyonu, İsviçre yasalarına göre kurulan, kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu niteliğini taşıyor. Merkezi Cenevre’de bulunan ve Avrupa Konseyi’nce de tanınan program, 1960 yılında yaşadığı ülkeyi sık değiştirmek zorunda kalan öğrenciler için ortak müfredat ve üniversiteye girişte geçerli bir diploma sağlamak amacıyla uluslararası okulların girişimiyle kuruldu.
”Öğretim programı ve yüksek değerlendirme standartları dolayısıyla” zamanla başlangıçtaki amacını aşan program, önce uluslararası nitelikteki kurumlara hizmet verir hale geldi. Program daha sonra ülkelerin eğitim sistemlerine bağlı okulları da kapsamına almaya başladı.
Uluslararası Bakalorya Programı, dünyada 141 ülkedeki 3 bin 379 okulda ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde yürütülüyor. Programa katılan öğrencilerin çalışmalarını İngiltere’nin Cardiff kentindeki komite değerlendiriyor.
Programın genel hedefi, öğrencileri akademik başarılarının yanı sıra, ”dünya barışına katkıda bulunabilecek, öz disiplin ve düşünme becerilerini geliştirmiş, sürekli öğrenmeyi benimsemiş, toplumsal sorumlulukların bilincinde, değişik kültürleri tanıyan bir dünya vatandaşı yetiştirmek” olarak tanımlanıyor.
Söz konusu programdan alınan diplomalar 116 ülkede, üniversiteye girişte ”ölçüt” kabul ediyor. Mezunlar, üniversitelere sınavsız girebiliyor.
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) yaptığı taslak çalışmayla şartları uygun olan liselerde, Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına yer verecek. Programa katılan öğrenciler, matematik ve fen bilimleri derslerini yabancı dilde okuyacak.
Uluslararası Bakalorya Programı ile akademik başarının yanı sıra öz disiplini ve düşünme becerisi gelişmiş, sürekli öğrenmeyi benimsemiş, dünya vatandaşı olabilecek öğrenciler yetiştirmek amaçlanıyor.
Diplomaları çoğu ülkede üniversitenin kapısını açan ”Uluslararası Bakalorya Programı”, Türkiye’deki devlet liselerinde de uygulanabilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yaptığı taslak çalışmaya göre, şartları uygun olan liselerde, Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına yer verilebilecek. Programa katılan öğrenciler, matematik ve fen bilimleri derslerini yabancı dilde okuyacak.
MEB tarafından hazırlanan ”Ortaöğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı” ile okullarda okutulacak öğretim programları da düzenleniyor.
Taslağa göre, okullarda Bakanlıkça uygun görülen; yükseköğretime, hem mesleğe hem yükseköğretime, hayata ve iş alanlarına hazırlayan ders çizelgeleri, öğretim programları ve çerçeve öğretim programları uygulanacak.
Öğretim programları, öğrencilerin ilgi, istek ve yeteneklerinin yanında, bireysel farklılıklarına ve yönelecekleri alanın özelliklerine ve okul türlerine uygun olarak ortak dersler, alan dersleri ile seçmeli derslerden oluşacak.
Öğrenciler, ortak, alan ve seçmeli dersler alacak. Yeterli sayıda öğrencinin, uygun okul ortamının ve öğretmenin bulunması halinde, eğitim bölgesi müdürler kurulu uygun görülecek okullarda, öğrencileri girişimcilik ve üretkenliğe yöneltecek, çevrenin ihtiyaç ve özelliklerine uygun, yeni seçmeli dersler de öğretim kapsamına alabilecek.
Bu dersler, öğretim programının eğitim bölgesindeki zümre öğretmenlerince hazırlanarak il veya ilçe milli eğitim müdürünün onayı ile bir ders yılı uygulanacak. Bakanlıkça hazırlanan eğitim programları esas alınarak özel eğitim gerektiren öğrencilere ilgi, istek, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) hazırlanacak.
Programlar düzenlenirken okulun amacı, özelliği ve türüne göre matematik ve fen grubu derslerine, sosyal bilimler grubu derslerine, öğretmenlik mesleği grubu derslerine, spor ve sanat dersleri ile yabancı dil derslerine ağırlık verilecek. Eğitim ve öğretim Türkçe yapılacak.
Sınavla öğrenci alan ve önünde hazırlık sınıfı bulunan okullarda matematik ve fen bilimleri (Fizik, Kimya, Biyoloji) dersleri birinci yabancı dille okutabilecek öğretmen bulunması ve en az 30 öğrencinin talep etmesi halinde bu derslerin öğretimi birinci yabancı dille de yapılabilecek. Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulayan okullarda bu sayı aranmayacak.
Şartları uygun olan okullarda Uluslararası Bakalorya Programı (IB) uygulamasına da yer verilebilecek.
Uluslararası Bakalorya (IB) programının uygulanması durumunda yaşayarak ve deneyerek öğrenmeyi sağlayan Yaratıcılık-Etkinlik-Hizmet (CAS) çalışmalarına ağırlık verilecek. Bu programa katılan öğrenciler için matematik ve fen bilimleri dersleri yabancı dille okutulacak. Dersler ve toplam ders saati sayısı, haftalık ders çizelgesinde belirtilecek.
Hazırlık sınıflarındaki yabancı dil dersinde öğrencilere dinleme, konuşma (karşılıklı konuşma, sözlü anlatım) okuma yazma becerileri yönünden yabancı dil programında belirlenen kazanımlara uygun olarak eğitim verilecek.
Becerilerin kazandırılmasına yönelik ders saati dağılımı, hazırlık sınıfı yabancı dil zümre öğretmenlerince belirlenecek.
Türkçe dersinde öğrencilerin dinleme, izleme, okuma, konuşma ve yazma becerilerinin geliştirilmesi amacıyla metinler veya etkinliklerle dinlediklerini, izlediklerini, okuduklarını anlayıp yorumlayabilme becerisi kazanmaları hedeflenecek.
Liselere dünya vatandaşı olabilecek
Uluslararası Bakalorya Programı Diplomaları çoğu ülkede üniversitenin kapısını açıyor, Türkiye’de bazı özel okullarda uygulanıyor.
Mezunlarına üniversiteye girişlerinde kolaylık sağlayan bu eğitim programında, dersler geleneksel yöntemlerden farklı işleniyor.
”Öğrenci merkezli eğitim” esasına dayanan programda ders işlenirken, öğretmen konuları anlatmak, bilgi aktarmak yerine tartışma ortamı yaratıyor. Derse hazırlanarak gelen öğrencilerin, doğru bilgiye ”tartışarak, yaşayarak” ulaşmaları amaçlanıyor.
Programın bir diğer özelliği de öğrencilerin ders dışı etkinliklerde görev almalarının zorunlu tutulması. ”Yaratıcılık-Etkinlik-Hizmet” üçgenine dayanan etkinlikler çerçevesinde, öğrencilerin, ilgi duydukları alanlarda projeler oluşturmaları, spor yapmaları, uluslararası faaliyetlere katılmaları, kamu kuruluşlarında gönüllü hizmet vermeleri konularında teşvik ediliyor.
Programla, ”Eleştirel düşünen, çevresine duyarlı” öğrenciler yetiştirilmesi, ayrıca öğrencilere ”üniversite öğrenimi için gerekli olan temel bilgi, beceri ve davranışlar” kazandırılması amaçlanıyor.
Bakalorya’nın tarihi
Uluslararası Bakalorya Organizasyonu, İsviçre yasalarına göre kurulan, kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu niteliğini taşıyor. Merkezi Cenevre’de bulunan ve Avrupa Konseyi’nce de tanınan program, 1960 yılında yaşadığı ülkeyi sık değiştirmek zorunda kalan öğrenciler için ortak müfredat ve üniversiteye girişte geçerli bir diploma sağlamak amacıyla uluslararası okulların girişimiyle kuruldu.
”Öğretim programı ve yüksek değerlendirme standartları dolayısıyla” zamanla başlangıçtaki amacını aşan program, önce uluslararası nitelikteki kurumlara hizmet verir hale geldi. Program daha sonra ülkelerin eğitim sistemlerine bağlı okulları da kapsamına almaya başladı.
Uluslararası Bakalorya Programı, dünyada 141 ülkedeki 3 bin 379 okulda ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde yürütülüyor. Programa katılan öğrencilerin çalışmalarını İngiltere’nin Cardiff kentindeki komite değerlendiriyor.
Programın genel hedefi, öğrencileri akademik başarılarının yanı sıra, ”dünya barışına katkıda bulunabilecek, öz disiplin ve düşünme becerilerini geliştirmiş, sürekli öğrenmeyi benimsemiş, toplumsal sorumlulukların bilincinde, değişik kültürleri tanıyan bir dünya vatandaşı yetiştirmek” olarak tanımlanıyor.
Söz konusu programdan alınan diplomalar 116 ülkede, üniversiteye girişte ”ölçüt” kabul ediyor. Mezunlar, üniversitelere sınavsız girebiliyor.
(milliyet)
Son Güncelleme: Perşembe, 03 May 2012 12:35
Gösterim: 2614
Çöğürlü Köyü İlköğretim Okulu’nda, sabah öğrencilere süt dağıtılmasının ardından 40 çocukta karın ağrısı ve kusma şikayeti başladı. Muş Devlet Hastanesi Çocuk Bölümü Acil Servisi’ne kaldırılan çocuklara ilk müdahale yapıldı.
Duruma tepki gösteren veliler, çocuklarına tarihi geçmiş sütlerin dağıtıldığını iddia etti. Doktorlar ise zehirlenen öğrenci sayısının artabileceğini söyledi.
Muş Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Murat Yıldız, Ddün saat 10 itibariyle süt dağıtımına başladıklarını kaydetti. Yıldız, "Şu ana kadar tarafımıza iletilen herhangi bir zehirlenme vakası yok. Sadece bir okulda 40 öğrencimizin henüz tahlil ve tetkikleri devam etmekte. Bunun sütten kaynaklandığı konusunda net bir bilgi yok. Tahliller tamamlandıktan sonra gerekli açıklama valiliğimiz tarafından yapılacaktır. Bu konuda kesin sütten zehirlenme diye bir durum söz konusu değil" dedi
(radikal)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çöğürlü Köyü İlköğretim Okulu’nda, sabah öğrencilere süt dağıtılmasının ardından 40 çocukta karın ağrısı ve kusma şikayeti başladı. Muş Devlet Hastanesi Çocuk Bölümü Acil Servisi’ne kaldırılan çocuklara ilk müdahale yapıldı.
Duruma tepki gösteren veliler, çocuklarına tarihi geçmiş sütlerin dağıtıldığını iddia etti. Doktorlar ise zehirlenen öğrenci sayısının artabileceğini söyledi.
Muş Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Murat Yıldız, Ddün saat 10 itibariyle süt dağıtımına başladıklarını kaydetti. Yıldız, "Şu ana kadar tarafımıza iletilen herhangi bir zehirlenme vakası yok. Sadece bir okulda 40 öğrencimizin henüz tahlil ve tetkikleri devam etmekte. Bunun sütten kaynaklandığı konusunda net bir bilgi yok. Tahliller tamamlandıktan sonra gerekli açıklama valiliğimiz tarafından yapılacaktır. Bu konuda kesin sütten zehirlenme diye bir durum söz konusu değil" dedi
(radikal)
Son Güncelleme: Perşembe, 03 May 2012 13:38
Gösterim: 2286
Ulusal Süt Konseyi Araştırma ve Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, süt içme alışkanlığı olmayan çocuklarda içilen sütün belli süre mide bulantısına neden olabileceğini, buna ''laktoz'' adı verilen süt şekerinin yol açtığını bildirdi.
Ak, Kurul adına yaptığı yazılı açıklamada, büyük gayret ve titizlikle her aşaması sorumlu üç bakanlıkça planlanarak uygulamaya alınan, tüm eğitici faaliyetleri başarıyla tamamlanan Okul Sütü Programı'nın başlatıldığı gün, basında bazı öğrencilerin rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmaları haberlerine sansasyon ölçeğinde yer verildiği ve kamuoyunun eksik bilgilendirilerek öğrenci velileri üzerinde kuşku bıraktıracak şekilde yönlendirildiğini belirtti.
İbrahim Ak, bu gelişme üzerine Ulusal Süt Konseyi bünyesinde yer alan ve tamamen kendi alanında yetkin akademisyen ve uzmanlardan oluşan Araştırma ve Danışma Kurulu'nun, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, öğrencilerin rahatsızlıklarında bazı hususların açıklığa kavuşturulması ve programın başarıyla sürdürülmesine yönelik açıklama yapmayı görev bildiğini ifade etti.
‘Sağlık Bakanlığı velileri uyardı ve muvafakatname istedi’
Okul Sütü Programı'nın bu büyüklükte ilk kez ülke genelinde uygulandığına işaret eden Ak, öğrencilerin bir kısmının laktoz intoleransı ve süt alerjisine bağlı olarak rahatsız olabileceklerinin öngörüldüğü, uygulama tebliğinde önceden tespit yapılması ve öğrencinin program dışında tutulması tedbirinin getirildiğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığı'nın konuyla ilgili velileri uyardığı ve her öğrenci için muvafakatname istediğini belirten Ak, Milli Eğitim Bakanlığı'nın buna göre dağıtım yaptığını kaydetti.
Ak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın okul sütünün üretim ve dağıtım aşamalarındaki her bir faaliyeti denetlediği ve numuneler alarak gerekli tüm analizleri yaptırdığını vurguladı.
Dağıtılan sütlerin, dünyada kullanılan en ileri teknolojiyle üretilen ve ambalajlanan, sağlık açısından tümüyle güvenli ''uzun ömürlü süt'' olduğunu bildiren Ak, ''Süt içme alışkanlığı olmayan çocuklarda içilen süt belli süre mide bulantısına neden olabilir. Buna yol açan, sütün karbonhidratı olarak tanımlayabileceğimiz 'laktoz' adı verilen süt şekeridir. Ayrıca kahvaltı yapmadan aç karnına içilen sütün de bazı hassas bünyeli çocuklarda olumsuz etkileri görülebilir'' ifadelerini kullandı.
‘Haberleri sağduyu süzgecinden geçirdikten sonra değerlendirsinler’
Okul Sütü Programları'nın uygulandığı pek çok ülkede de bu tür rahatsızlıkların zaman zaman ortaya çıkabildiğinin bilindiğine işaret eden Ak, şunları kaydetti:
''Yapılan bilimsel araştırmalarda bu rahatsızlıklara, bebeklik çağında yoğun şekilde süt içtikten sonra süt tüketimi azalan çocukların sindirim sistemlerinde, sütün içerdiği laktozun (süt şekerinin) sindirimini sağlayan enzimleri salgılama yeteneğini giderek kaybetmeye başlamasının neden olduğu bilinmektedir. Bir süre sonra tekrar süt içmeye başlayan çocuklar, sütün sindirimini kolaylaştıran enzimlerin eksikliği nedeniyle sindirim güçlüğü yaşayabilmektedirler. Çocukların süt içmeye devam etmeleri halinde süt şekerini sindirmeye yardımcı olan enzimin tekrar aktif hale gelmesi nedeniyle, süt tüketimine bağlı bu sorunların ortadan kalkması beklenir.
Bütün bu gerçeklerin ışığında çok önemli bir konuya dikkati çekmek istiyoruz, başladığından bu yana kamuoyu ve medyanın ilgi ve dikkatini üzerinde toplayan Okul Sütü Programı ile çocuklarda meydana gelen çeşitli rahatsızlıklar arasında bağlantı kurma yönünde doğal eğilim gözlemlenmektedir. Gerek anne-babalarımızdan, gerek okul yöneticilerinden, gerekse basınımızın değerli üyelerinden böyle bir eğilimin varlığını da göz önünde bulundurarak, herhangi rahatsızlık belirtisini ya da kendilerine ulaşan haberleri sağduyu süzgecinden geçirdikten sonra değerlendirmelerini önemle rica ediyoruz.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ulusal Süt Konseyi Araştırma ve Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ak, süt içme alışkanlığı olmayan çocuklarda içilen sütün belli süre mide bulantısına neden olabileceğini, buna ''laktoz'' adı verilen süt şekerinin yol açtığını bildirdi.
Ak, Kurul adına yaptığı yazılı açıklamada, büyük gayret ve titizlikle her aşaması sorumlu üç bakanlıkça planlanarak uygulamaya alınan, tüm eğitici faaliyetleri başarıyla tamamlanan Okul Sütü Programı'nın başlatıldığı gün, basında bazı öğrencilerin rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmaları haberlerine sansasyon ölçeğinde yer verildiği ve kamuoyunun eksik bilgilendirilerek öğrenci velileri üzerinde kuşku bıraktıracak şekilde yönlendirildiğini belirtti.
İbrahim Ak, bu gelişme üzerine Ulusal Süt Konseyi bünyesinde yer alan ve tamamen kendi alanında yetkin akademisyen ve uzmanlardan oluşan Araştırma ve Danışma Kurulu'nun, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, öğrencilerin rahatsızlıklarında bazı hususların açıklığa kavuşturulması ve programın başarıyla sürdürülmesine yönelik açıklama yapmayı görev bildiğini ifade etti.
‘Sağlık Bakanlığı velileri uyardı ve muvafakatname istedi’
Okul Sütü Programı'nın bu büyüklükte ilk kez ülke genelinde uygulandığına işaret eden Ak, öğrencilerin bir kısmının laktoz intoleransı ve süt alerjisine bağlı olarak rahatsız olabileceklerinin öngörüldüğü, uygulama tebliğinde önceden tespit yapılması ve öğrencinin program dışında tutulması tedbirinin getirildiğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığı'nın konuyla ilgili velileri uyardığı ve her öğrenci için muvafakatname istediğini belirten Ak, Milli Eğitim Bakanlığı'nın buna göre dağıtım yaptığını kaydetti.
Ak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın okul sütünün üretim ve dağıtım aşamalarındaki her bir faaliyeti denetlediği ve numuneler alarak gerekli tüm analizleri yaptırdığını vurguladı.
Dağıtılan sütlerin, dünyada kullanılan en ileri teknolojiyle üretilen ve ambalajlanan, sağlık açısından tümüyle güvenli ''uzun ömürlü süt'' olduğunu bildiren Ak, ''Süt içme alışkanlığı olmayan çocuklarda içilen süt belli süre mide bulantısına neden olabilir. Buna yol açan, sütün karbonhidratı olarak tanımlayabileceğimiz 'laktoz' adı verilen süt şekeridir. Ayrıca kahvaltı yapmadan aç karnına içilen sütün de bazı hassas bünyeli çocuklarda olumsuz etkileri görülebilir'' ifadelerini kullandı.
‘Haberleri sağduyu süzgecinden geçirdikten sonra değerlendirsinler’
Okul Sütü Programları'nın uygulandığı pek çok ülkede de bu tür rahatsızlıkların zaman zaman ortaya çıkabildiğinin bilindiğine işaret eden Ak, şunları kaydetti:
''Yapılan bilimsel araştırmalarda bu rahatsızlıklara, bebeklik çağında yoğun şekilde süt içtikten sonra süt tüketimi azalan çocukların sindirim sistemlerinde, sütün içerdiği laktozun (süt şekerinin) sindirimini sağlayan enzimleri salgılama yeteneğini giderek kaybetmeye başlamasının neden olduğu bilinmektedir. Bir süre sonra tekrar süt içmeye başlayan çocuklar, sütün sindirimini kolaylaştıran enzimlerin eksikliği nedeniyle sindirim güçlüğü yaşayabilmektedirler. Çocukların süt içmeye devam etmeleri halinde süt şekerini sindirmeye yardımcı olan enzimin tekrar aktif hale gelmesi nedeniyle, süt tüketimine bağlı bu sorunların ortadan kalkması beklenir.
Bütün bu gerçeklerin ışığında çok önemli bir konuya dikkati çekmek istiyoruz, başladığından bu yana kamuoyu ve medyanın ilgi ve dikkatini üzerinde toplayan Okul Sütü Programı ile çocuklarda meydana gelen çeşitli rahatsızlıklar arasında bağlantı kurma yönünde doğal eğilim gözlemlenmektedir. Gerek anne-babalarımızdan, gerek okul yöneticilerinden, gerekse basınımızın değerli üyelerinden böyle bir eğilimin varlığını da göz önünde bulundurarak, herhangi rahatsızlık belirtisini ya da kendilerine ulaşan haberleri sağduyu süzgecinden geçirdikten sonra değerlendirmelerini önemle rica ediyoruz.''
Son Güncelleme: Perşembe, 03 May 2012 11:56
Gösterim: 2027