Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, eğitimin niteliği ile ilgili sorunların ortada olduğunu kaydederek, 1990 ve 2000'li yıllardan farklı olarak bundan sonra eğitim fakültelerinde kaliteye odaklanmak zorunda olduklarını söyledi.

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, Eğitim Fakülteleri Dekanlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için eğitimin niteliğinin artırılması konusunda herkesin hemfikir olduğunu ifade etti. Eğitim sisteminin niteliği ve kalitesinin geliştirilmesi için fiziki yapı ve teknolojik alt yapıya öncelik verildiğini belirten Çetinsaya, "Bu çalışmalar sonrasında okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullaşma oranları oldukça artmıştır. Dahası artış eğilimi istikrarlı bir şekilde sürmekte. Son yıllarda derslik ve atanan öğretmen sayısının azalması sonucunda sınıf mevcutlarında azalma görülmüştür. Ayrıca okullarımızın alt yapısını güçlendirmeye dönük önemli iyileştirmeler yapıldı. Son olarak Fatih projesi, okullarımızın bilişim teknolojileri ile donatılması ve çocuklarımızın bu teknolojilerle erken yaştan tanışmaları açısından önemli yatırımlardır." dedi.

Bu nicel iyileşmelerin yanı sıra ulusal sınavlar ve uluslar arası değerlendirmeler sonucunda Türkiye'deki eğitimin niteliği ile ilgili bazı sorunların ortaya konduğunu hatırlatan Çetinsaya, sözlerine şöyle devam etti: "Nicel iyileşmelerin öncelikli olarak kabul edildiği 1990 ve 2000'li yıllardan farklı olarak bundan sonra yapılması gereken çalışmalar kaliteye odaklanmak zorunda. Eğitimde kalitenin geliştirilmesini öncelik olarak kabul etmeliyiz. Eğitimde kaliteyi belirleyen en önemli unsur öğretmen niteliği. Öğretmen niteliği ise hem hizmet öncesi eğitim hem de hizmet içi eğitim ile oldukça ilişkilidir."

"EĞİTİM FAKÜLTELERİNDEN KİTLE EĞİTİMİ YAPMALARI BEKLENDİ"

Eğitim fakültelerinin bugüne kadar öğretmen yetiştirme noktasında önemli hizmetler gerçekleştirdiğini dile getiren Çetinsaya, "Ancak kronik öğretmen açığı sorunu dolayısı ile eğitim fakültelerinden kitle eğitimi yapmaları ve çok fazla sayıda mezun vermeleri beklendi. Bundan dolayı eğitim fakülteleri daha çok hizmet öncesi eğitime odaklandı." şeklinde konuştu.

Eğitim fakültelerinin misyonları ile ilgili kritik bir dönemeçten geçildiğini kaydeden Çetinsaya, şöyle devam etti: "İlk olarak sizlerden artık daha az sayıda ve daha nitelikli öğretmen adayları yetiştirmenizi bekliyoruz. Dolayısı ile hizmet öncesi eğitimin niteliğini artırmak yönünde bir beklenti oluşmaktadır. İkinci olarak YÖK ve MEB olarak birlikte çalışıyor, eğitim fakültesi kontenjanları üzerinde ayrıntılı analizler yapıyor, bunları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Üçüncü olarak eğitim fakültelerinin temel misyonu artık kitle eğitimi yoluyla öğretmen yetiştirmek olmaktan çıkmıştır. Yeni misyonlarımızdan biri eğitim fakültelerindeki öğretim elemanlarımızın eğitim süreçlerine daha çok araştırma ve geliştirme çalışmaları yoluyla da katkıda bulunmaları olmalıdır. Bu çerçevede eğitim yöntem ve tekniklerini iyileştirmeye yönelik olarak çalışmalar yapmamız beklenmektedir."

STAJ UYGULAMALARI İSTENİLEN ÖLÇÜDE VERİMLİ DEĞİL

Eğitim fakültelerinin hizmet öncesi eğitim sürecinde okullarla daha fazla ilişki içine girmesi gerektiğini kaydeden Çetinsaya, "Staj uygulamaları istenilen ölçüde verimli değiller. Bundan dolayı hizmet öncesi eğitimdeki okul uygulamaları derslerinin iyileştirilmesi beklenmektedir. Son olarak şimdiye kadar daha çok fiili öğretmenlik öncesi eğitime odaklanan eğitim fakülteleri artık hizmet içi yani öğretmenlik dönemindeki süreçlere de odaklanmak zorundadır." diye konuştu.

Öğretmenliğin sürekli bir hizmet içi eğitimi gerektirdiğini belirten Çetinsaya, "Bir başka ifade ile öğretmenler dünyadaki gelişmeler karşısında her geçen gün yeni beceriler geliştirmek zorundadır. Bu noktada eğitim fakültelerinin sürekli eğitim merkezi mantığı ile ve Milli Eğitim Bakanlığı ile organik bir ilişki kurarak hizmet için eğitim sunmaları oldukça önemlidir." dedi. Çetinsaya, eğitim fakültelerinin değişen dünya ve Türkiye şartlarına kendini adapte ederek, yeni misyonlarını netleştirmek zorunda olduğunu vurguladı.

(zaman)

> ‘Eğitim Fakülteleri NİTELİKLİ ÖĞRETMEN yetiştirmeli’

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, eğitimin niteliği ile ilgili sorunların ortada olduğunu kaydederek, 1990 ve 2000'li yıllardan farklı olarak bundan sonra eğitim fakültelerinde kaliteye odaklanmak zorunda olduklarını söyledi.

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, Eğitim Fakülteleri Dekanlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için eğitimin niteliğinin artırılması konusunda herkesin hemfikir olduğunu ifade etti. Eğitim sisteminin niteliği ve kalitesinin geliştirilmesi için fiziki yapı ve teknolojik alt yapıya öncelik verildiğini belirten Çetinsaya, "Bu çalışmalar sonrasında okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullaşma oranları oldukça artmıştır. Dahası artış eğilimi istikrarlı bir şekilde sürmekte. Son yıllarda derslik ve atanan öğretmen sayısının azalması sonucunda sınıf mevcutlarında azalma görülmüştür. Ayrıca okullarımızın alt yapısını güçlendirmeye dönük önemli iyileştirmeler yapıldı. Son olarak Fatih projesi, okullarımızın bilişim teknolojileri ile donatılması ve çocuklarımızın bu teknolojilerle erken yaştan tanışmaları açısından önemli yatırımlardır." dedi.

Bu nicel iyileşmelerin yanı sıra ulusal sınavlar ve uluslar arası değerlendirmeler sonucunda Türkiye'deki eğitimin niteliği ile ilgili bazı sorunların ortaya konduğunu hatırlatan Çetinsaya, sözlerine şöyle devam etti: "Nicel iyileşmelerin öncelikli olarak kabul edildiği 1990 ve 2000'li yıllardan farklı olarak bundan sonra yapılması gereken çalışmalar kaliteye odaklanmak zorunda. Eğitimde kalitenin geliştirilmesini öncelik olarak kabul etmeliyiz. Eğitimde kaliteyi belirleyen en önemli unsur öğretmen niteliği. Öğretmen niteliği ise hem hizmet öncesi eğitim hem de hizmet içi eğitim ile oldukça ilişkilidir."

"EĞİTİM FAKÜLTELERİNDEN KİTLE EĞİTİMİ YAPMALARI BEKLENDİ"

Eğitim fakültelerinin bugüne kadar öğretmen yetiştirme noktasında önemli hizmetler gerçekleştirdiğini dile getiren Çetinsaya, "Ancak kronik öğretmen açığı sorunu dolayısı ile eğitim fakültelerinden kitle eğitimi yapmaları ve çok fazla sayıda mezun vermeleri beklendi. Bundan dolayı eğitim fakülteleri daha çok hizmet öncesi eğitime odaklandı." şeklinde konuştu.

Eğitim fakültelerinin misyonları ile ilgili kritik bir dönemeçten geçildiğini kaydeden Çetinsaya, şöyle devam etti: "İlk olarak sizlerden artık daha az sayıda ve daha nitelikli öğretmen adayları yetiştirmenizi bekliyoruz. Dolayısı ile hizmet öncesi eğitimin niteliğini artırmak yönünde bir beklenti oluşmaktadır. İkinci olarak YÖK ve MEB olarak birlikte çalışıyor, eğitim fakültesi kontenjanları üzerinde ayrıntılı analizler yapıyor, bunları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Üçüncü olarak eğitim fakültelerinin temel misyonu artık kitle eğitimi yoluyla öğretmen yetiştirmek olmaktan çıkmıştır. Yeni misyonlarımızdan biri eğitim fakültelerindeki öğretim elemanlarımızın eğitim süreçlerine daha çok araştırma ve geliştirme çalışmaları yoluyla da katkıda bulunmaları olmalıdır. Bu çerçevede eğitim yöntem ve tekniklerini iyileştirmeye yönelik olarak çalışmalar yapmamız beklenmektedir."

STAJ UYGULAMALARI İSTENİLEN ÖLÇÜDE VERİMLİ DEĞİL

Eğitim fakültelerinin hizmet öncesi eğitim sürecinde okullarla daha fazla ilişki içine girmesi gerektiğini kaydeden Çetinsaya, "Staj uygulamaları istenilen ölçüde verimli değiller. Bundan dolayı hizmet öncesi eğitimdeki okul uygulamaları derslerinin iyileştirilmesi beklenmektedir. Son olarak şimdiye kadar daha çok fiili öğretmenlik öncesi eğitime odaklanan eğitim fakülteleri artık hizmet içi yani öğretmenlik dönemindeki süreçlere de odaklanmak zorundadır." diye konuştu.

Öğretmenliğin sürekli bir hizmet içi eğitimi gerektirdiğini belirten Çetinsaya, "Bir başka ifade ile öğretmenler dünyadaki gelişmeler karşısında her geçen gün yeni beceriler geliştirmek zorundadır. Bu noktada eğitim fakültelerinin sürekli eğitim merkezi mantığı ile ve Milli Eğitim Bakanlığı ile organik bir ilişki kurarak hizmet için eğitim sunmaları oldukça önemlidir." dedi. Çetinsaya, eğitim fakültelerinin değişen dünya ve Türkiye şartlarına kendini adapte ederek, yeni misyonlarını netleştirmek zorunda olduğunu vurguladı.

(zaman)

Son Güncelleme: Salı, 27 Mart 2012 11:10

Gösterim: 2166

Memurların çalışmalarını düzenleyen 657 sayılı kanun değişiyor. İşte yeni memur sisteminin detayları...

memur yasası değişiyorKamu çalışanları dikkat! 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu tamamen değişiyor. Maliye Bakanlığı, 657 sayılı Kanun'u değiştirmek için düğmeye bastı. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü'nde devam eden çalışmalar sona yaklaştı.

KABİNEYE GİDECEK

Takvim'in haberine göre 657 sayılı Kanunu değiştirmek isteyen hükümet, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenleme yapmak amacıyla TBMM'den yaz tatili öncesi kanun hükmünde kararname yetkisi alacak.

Devrim niteliğindeki çalışma ile farklı personel kanunları son bulacak, bazı istisnalar dışında tek bir personel kanunu olacak. Kamudaki sözleşmeli, kadrolu gibi ayrımlar yeniden düzenlenecek, haksızlıklar giderilecek.

Memurlar arasında tartışmalara neden olan bazı uygulamalar da böylece son bulacak. Çalışma ile kamu görevlilerinin maaş sistemi de sadeleşmiş olacak. Maaşlar belirlenirken dikkate alınan parametreler yeniden belirlenecek ve yaşanan karmaşık-lık yok edilecek. Devlet Memurları Kanunu'nda yer alan sınıflar yeniden düzenlenecek.

Yetkililer uzun bir süredir devam eden taslak üzerindeki çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü ve kısa sürede tamamlanacağını belirtti. Çalışmaların bitirilmesinin ardından taslakla ilgili memur sendikalarının da görüşü alınacak. Taslak daha sonra Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelecek.

ÜCRETLER YENİDEN BELİRLENECEK

Reform niteliğindeki yeni düzenleme ile kamuda çalışan memurların mali haklarıyla ücret sistemi de değişiyor. Maaşlar temel ücret, görev ücreti, başarı ücretinden oluşacak. Şu anda uygulanmakta olan ek gösterge sistemi de böylece kaldırılmış olacak. Memurların maaşları görev ücret gruplarına göre ödenecek. Yeni sistem sayesinde büyükşehirlerde zor şartlarda görev yapan personele emsali personele göre daha yüksek ücret ödenebilecek. Memurların Doğu'ya ve kalkınmada öncelikli yörelere gitmeleri de teşvik edilecek. Bu amaçla, bu bölgelerde çalışanların ücretlerinde teşvik edici düzenlemelere gidilecek.

KAMUDA 2.8 MİLYON KİŞİ ÇALIŞIYOR

Türkiye'de 1.9 milyon devlet memuru bulunuyor. Kamu kurum ve kuruluşlarında toplam çalışan sayısı ise 2.8 milyon. En fazla devlet memuru, eğitimde istihdam ediliyor. Eğitim-öğretim hizmetlerinde devlet memurlarının yüzde 39.3'ü istihdam edilirken, bunu yüzde 20.1 ile genel idare , yüzde 13.4 ile sağlık, yüzde 12.4 ile emniyet izliyor. Devlet memurlarının yüzde 62'sini erkekler, yüzde 38'ini kadınlar oluşturuyor.

(milliyet)

> Memur sistemi komple değişiyor

Memurların çalışmalarını düzenleyen 657 sayılı kanun değişiyor. İşte yeni memur sisteminin detayları...

memur yasası değişiyorKamu çalışanları dikkat! 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu tamamen değişiyor. Maliye Bakanlığı, 657 sayılı Kanun'u değiştirmek için düğmeye bastı. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü'nde devam eden çalışmalar sona yaklaştı.

KABİNEYE GİDECEK

Takvim'in haberine göre 657 sayılı Kanunu değiştirmek isteyen hükümet, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında düzenleme yapmak amacıyla TBMM'den yaz tatili öncesi kanun hükmünde kararname yetkisi alacak.

Devrim niteliğindeki çalışma ile farklı personel kanunları son bulacak, bazı istisnalar dışında tek bir personel kanunu olacak. Kamudaki sözleşmeli, kadrolu gibi ayrımlar yeniden düzenlenecek, haksızlıklar giderilecek.

Memurlar arasında tartışmalara neden olan bazı uygulamalar da böylece son bulacak. Çalışma ile kamu görevlilerinin maaş sistemi de sadeleşmiş olacak. Maaşlar belirlenirken dikkate alınan parametreler yeniden belirlenecek ve yaşanan karmaşık-lık yok edilecek. Devlet Memurları Kanunu'nda yer alan sınıflar yeniden düzenlenecek.

Yetkililer uzun bir süredir devam eden taslak üzerindeki çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü ve kısa sürede tamamlanacağını belirtti. Çalışmaların bitirilmesinin ardından taslakla ilgili memur sendikalarının da görüşü alınacak. Taslak daha sonra Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelecek.

ÜCRETLER YENİDEN BELİRLENECEK

Reform niteliğindeki yeni düzenleme ile kamuda çalışan memurların mali haklarıyla ücret sistemi de değişiyor. Maaşlar temel ücret, görev ücreti, başarı ücretinden oluşacak. Şu anda uygulanmakta olan ek gösterge sistemi de böylece kaldırılmış olacak. Memurların maaşları görev ücret gruplarına göre ödenecek. Yeni sistem sayesinde büyükşehirlerde zor şartlarda görev yapan personele emsali personele göre daha yüksek ücret ödenebilecek. Memurların Doğu'ya ve kalkınmada öncelikli yörelere gitmeleri de teşvik edilecek. Bu amaçla, bu bölgelerde çalışanların ücretlerinde teşvik edici düzenlemelere gidilecek.

KAMUDA 2.8 MİLYON KİŞİ ÇALIŞIYOR

Türkiye'de 1.9 milyon devlet memuru bulunuyor. Kamu kurum ve kuruluşlarında toplam çalışan sayısı ise 2.8 milyon. En fazla devlet memuru, eğitimde istihdam ediliyor. Eğitim-öğretim hizmetlerinde devlet memurlarının yüzde 39.3'ü istihdam edilirken, bunu yüzde 20.1 ile genel idare , yüzde 13.4 ile sağlık, yüzde 12.4 ile emniyet izliyor. Devlet memurlarının yüzde 62'sini erkekler, yüzde 38'ini kadınlar oluşturuyor.

(milliyet)

Son Güncelleme: Salı, 27 Mart 2012 10:39

Gösterim: 2389

Komisyon görüşmeleri sırasında büyük kavgalara sahne olan 4+4+4 eğitim teklifi bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacak. CHP ise teklifi protesto etmek için Tandoğan meydanına çıkıyor.

TBMM Başkanlığı’na AK Parti teklifi olarak sunulduğu günden bu yana tartışmalara ve muhalefetin tepkisine neden olan 4+4+4 kademeli eğitim teklifi, bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak.

TBMM Eğitim Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında “üzerinde yeterince konuşulmadığı” ve 21 maddesi yarım saatte oylanıp kabul edildiği gerekçesiyle muhalefet ile AK Partililer arasında kavgaya neden olan teklif, 26 maddeden oluşuyor. AK Partililer 20 Şubat’ta Meclis Başkanlığı’na sunulan teklifin hafta sonuna kadar yasalaşacağını öngörüyor.

‘CHP 5 BİN ÖNERGE VERDİ’

AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, yasanın görüşülmesi sırasında muhalefetin içtüzükten kaynaklanan haklarını kullanması ve konuşmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını belirtti. Canikli, “CHP ‘Komisyondaki görüşmeler yok hükmünde’ dedi ama söz talebi konusunda muhalefet 5 bin önerge verdi, 500 söz talebi oldu. CHP’den 69, MHP’den 21, AK Parti’den 291 milletvekili söz talebinde bulundu. Ancak 4+4+4 temel yasa olarak 2 bölüm halinde görüşüleceği için 6 şahıs konuşabilecek” bilgisini verdi. Canikli, Meclis’te 28 Şubat’ın da dahil olduğu darbeleri araştırmak üzere komisyon kurulacağını da söyledi.

CHP ise 4+4+4 teklifini protesto etmek için bugün grup toplantısını Ankara Tandoğan Meydanı’nda yapacak. Mitinge dönüşmesi planlanan toplantının ardından milletvekilleri Meclis’e geçecek. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, dün CHP internet sitesinden bir mesaj yayınlayarak, hangi siyasi görüşten olursa olsun, çocuklarının ve ülkesinin geleceğine sahip çıkmak isteyen 7’den 70’e herkesi Tandoğan’a davet etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de “Bu Türkiye ’nin, 74 milyonun sorunudur. Endişeli olan tüm anneleri, öğrenci velilerini miting alanına bekliyoruz” diye konuştu.

'AFİŞLER YIRTILDI'

Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ise afişlerinin yırtıldığını belirterek “Miting, öncesi ve sonrasında yaşanacak her provokasyon dan AKP sorumlu olacak ” dedi.

(habertürk)

> 4+4+4 Meclis'te CHP meydanlarda

Komisyon görüşmeleri sırasında büyük kavgalara sahne olan 4+4+4 eğitim teklifi bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacak. CHP ise teklifi protesto etmek için Tandoğan meydanına çıkıyor.

TBMM Başkanlığı’na AK Parti teklifi olarak sunulduğu günden bu yana tartışmalara ve muhalefetin tepkisine neden olan 4+4+4 kademeli eğitim teklifi, bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak.

TBMM Eğitim Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında “üzerinde yeterince konuşulmadığı” ve 21 maddesi yarım saatte oylanıp kabul edildiği gerekçesiyle muhalefet ile AK Partililer arasında kavgaya neden olan teklif, 26 maddeden oluşuyor. AK Partililer 20 Şubat’ta Meclis Başkanlığı’na sunulan teklifin hafta sonuna kadar yasalaşacağını öngörüyor.

‘CHP 5 BİN ÖNERGE VERDİ’

AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, yasanın görüşülmesi sırasında muhalefetin içtüzükten kaynaklanan haklarını kullanması ve konuşmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını belirtti. Canikli, “CHP ‘Komisyondaki görüşmeler yok hükmünde’ dedi ama söz talebi konusunda muhalefet 5 bin önerge verdi, 500 söz talebi oldu. CHP’den 69, MHP’den 21, AK Parti’den 291 milletvekili söz talebinde bulundu. Ancak 4+4+4 temel yasa olarak 2 bölüm halinde görüşüleceği için 6 şahıs konuşabilecek” bilgisini verdi. Canikli, Meclis’te 28 Şubat’ın da dahil olduğu darbeleri araştırmak üzere komisyon kurulacağını da söyledi.

CHP ise 4+4+4 teklifini protesto etmek için bugün grup toplantısını Ankara Tandoğan Meydanı’nda yapacak. Mitinge dönüşmesi planlanan toplantının ardından milletvekilleri Meclis’e geçecek. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, dün CHP internet sitesinden bir mesaj yayınlayarak, hangi siyasi görüşten olursa olsun, çocuklarının ve ülkesinin geleceğine sahip çıkmak isteyen 7’den 70’e herkesi Tandoğan’a davet etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de “Bu Türkiye ’nin, 74 milyonun sorunudur. Endişeli olan tüm anneleri, öğrenci velilerini miting alanına bekliyoruz” diye konuştu.

'AFİŞLER YIRTILDI'

Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ise afişlerinin yırtıldığını belirterek “Miting, öncesi ve sonrasında yaşanacak her provokasyon dan AKP sorumlu olacak ” dedi.

(habertürk)

Son Güncelleme: Salı, 27 Mart 2012 10:02

Gösterim: 2083

TBMM’de bugün eğitimin 12 yıla çıkarılmasını hedefleyen 4+4+4 eğitim modeli için Meclis Genel Kurulu çalışmalarına başladı. Aylardır kamuoyunun gündemini oluşturan ve yoğun tartışmalara neden olan eğitimde köklü değişiklikleri öngören eğitim yasasının bu hafta sonuna kadar çıkması planlanıyor.

MECLİS’TE KRİTİK GÜN!TBMM’de bugün Genel Kurul 4+4+4 eğitim yasası için toplanıyor. AKP'nin yapılacak kritik oylama öncesi Meclis çalışma saatlerini uzatmak için önerge vereceği öğrenildi. önergede bu hafta mesai salı gününden itibaren fazla mesai yapılması amaçlanıyor. Muhalefetin ve kamuoyunun tepkisine neden olan yasa bu hafta Genel Kurul’da ele alınacak ve hafta sonuna kadar yasalaşması öngörülüyor. Ana Muhalefet Partisi CHP’nin ise Genel Kurul’da yapılacak oylamayı bugün Tandoğan Meydanı’nda yapacağı büyük bir mitingle protesto edecek. CHP’nin miting sonrası Meclis çalışmalarına katılması bekleniyor. Gelişmeleri vermeye devam edeceğiz.

> MECLİS’TE KRİTİK GÜN!

TBMM’de bugün eğitimin 12 yıla çıkarılmasını hedefleyen 4+4+4 eğitim modeli için Meclis Genel Kurulu çalışmalarına başladı. Aylardır kamuoyunun gündemini oluşturan ve yoğun tartışmalara neden olan eğitimde köklü değişiklikleri öngören eğitim yasasının bu hafta sonuna kadar çıkması planlanıyor.

MECLİS’TE KRİTİK GÜN!TBMM’de bugün Genel Kurul 4+4+4 eğitim yasası için toplanıyor. AKP'nin yapılacak kritik oylama öncesi Meclis çalışma saatlerini uzatmak için önerge vereceği öğrenildi. önergede bu hafta mesai salı gününden itibaren fazla mesai yapılması amaçlanıyor. Muhalefetin ve kamuoyunun tepkisine neden olan yasa bu hafta Genel Kurul’da ele alınacak ve hafta sonuna kadar yasalaşması öngörülüyor. Ana Muhalefet Partisi CHP’nin ise Genel Kurul’da yapılacak oylamayı bugün Tandoğan Meydanı’nda yapacağı büyük bir mitingle protesto edecek. CHP’nin miting sonrası Meclis çalışmalarına katılması bekleniyor. Gelişmeleri vermeye devam edeceğiz.

Son Güncelleme: Salı, 27 Mart 2012 10:48

Gösterim: 1571

Kolej öğrencisine kitap ve tabletten sonra süt de yok.
TÜRKİYE’de anasınıfı ve ilköğretim 1-4. sınıflardaki 7 milyon öğrenciye ücretsiz süt dağıtılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girerken Türkiye Özel Okullar Birliği (TÖOB) Derneği Sınav Yerleştirme Kurulu Başkanı Nurullah Dal’dan “ayrımcılık” uyarısı geldi. 1603 özel okulda okuyan 465 bin öğrencinin, tablet ve kitaptan sonra sütte de kapsamdışı kaldığını belirten Dal, “Bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi? Özel okullarda okuyan çocuklar devletin üvey evlatları mı? Azınlık okullarına kitap veriliyor, tablet dağıtılıyor. Onlar da özel okul statüsünde” dedi. Velileri adına tüm öğrencilere MEB’in eşit davranmasını istediklerini belirten Dal, “Bakanlığımız maalesef ki ücretsiz ders kitabı, tablet bilgisayar ve son olarak da ücretsiz süt dağıtımı konusunda okullarımızda okuyan çoğu burslu ve alt gelir gurubundan çocuklarımızı görmezden gelmeyi seçmiştir” şeklinde konuştu.

‘SANILDIĞI KADAR ZENGİN DEĞİL’

“Süt dağıtımının yapılacağı devlet okullarında zengin-yoksul ayrımı yapılmaması talimatı veren bakanlık, dağıtım bile başlamadan okulları zengin-yoksul diye sınıflandırıyor” diyen Dal, “Velilerimiz sanıldığı kadar zengin değil” tepkisini gösterdi. Dal, özel okul velilerinin profilini ise şöyle aktardı: “Yaptığımız araştırmalara göre öğrencilerimizin yüzde 50’si anne-babası çalışan orta gelir, yüzde 15’i üst gelir, yüzde 25’i ise alt gelir grubuna mensup. Yüzde 10’u ise çok yoksul ama başarılı ya da şehit ve gazi çocukları. 465 bin çocuktan 46 bin 500’ü ücretsiz eğitim alıyor. Geriye kalan yüzde 25’lik kesimise çocuklarının iyi eğitim alması için parçalı burs, indirim ve okulların takviyesiyle çocuklarını okutabilen memur çocukları.” Dal bu uygulamalar nedeniyle ögrencilerinin açıkça ötekileştirildiğini ve küçük yaşta ayrımcılığı hissettiklerini iddia etti.

UZMANLAR NASIL DEĞERLENDİRDİ?

Gülin YILDIRIMKAYA/ HT GAZETE

OKUL Sütü programına ilişkin uygulama detayları netleşti: Anasınıfından beşinci sınıfa kadar ilköğretim öğrencilerine, günlük 200 mililitre uzun ömürlü sade kutu süt dağıtılacak. Program, özel okullar dışında Milli Eğitim Bakanlığı’nca belirlenen okullarda uygulanacak. FATİH projesi dahilinde tablet ve akıllı tahta dağıtılacak okullar kapsamında da dışarıda tutulan özel okullara üvey çocuk muamelesi mi yapılıyor? Devlet okullarının önceliği var diyen de var, “Özel okuldaki çocuklar ötekileştiriliyor” diyen de. İşte farklı görüşler...

‘Özel okuldaki çocuklar düşman çocukları mı?’

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı CEM GÜLAN

BEN tek bir şey soruyorum: Özel okula giderek devletin sırtından yük alan öğrenci acaba devletin kötülüğünü düşünen düşman çocukları mı? Özel okullarda burslu okuyanlar var, şehit çocukları var... Diğer çocuklara süt dağıtılacaksa biz de öğrencilerimize veririz ama bu çocuklar düşman çocuğu mu? Akıllı tahtalarla ilgili de aynı durum var. Biz akıllı tahta, internet bağlantısı, program, hiçbirini istemiyoruz. Ticari kuruluşlar olduğumuza göre bunları yapmak görevimiz ama T.C. vatandaşı çocuklara iPad dağıtılıyorsa, özel okula giden çocuklara da dağıtılması gerekir. Kitap veriyorsanız, bu çocuklara da vereceksiniz. Süt veriyorsanız bu çocuklara da vereceksiniz. Bu çocuk özel okula gidiyor, ailesinin durumu daha iyi diye ayıramazsınız. Ayırırsanız o çocuk kendisini ötekileştirilmiş hisseder.

'Devlet kendi okullarındaki çocuklara bile yetişemiyor’

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İSMAİL KONCUK

ÖZEL okulların kendi imkânlarıyla süt vermeleri mümkün ama devlet okullarında kahvaltı yapamadan okula giden çocukları biliyoruz. Özel okullarda pasta, börek dağıtılan beslenme saatleri de oluyor. Ama devlet okullarında böyle imkânlar yok. Emin olun öğle yemeği yiyemeyen çocuklarımız var oralarda. Özellikle tam gün eğitim veren okullarda bu son derece önemli. Öğrenciler perişan oluyor, hele bir de anne baba çalışıyorsa... Akıllı tablet uygulamasının devlete külfetten başka bir şey getirmeyeceğine inanıyorum. Ayrıca özel okullara neden devlet tablet dağıtsın? Devlet, imkânlarını kendi okulları için bile kullanamıyor. Camlar kırık, ısınma, barınma sorunu olan, tahtasız okullar var. Devlet bunlara yetişemiyor bir de özel okullara yardım yapması doğru olmaz. Öncelik devlet okullarında olmalı.

> Özel okullara süt verilmeyecek

Kolej öğrencisine kitap ve tabletten sonra süt de yok.
TÜRKİYE’de anasınıfı ve ilköğretim 1-4. sınıflardaki 7 milyon öğrenciye ücretsiz süt dağıtılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girerken Türkiye Özel Okullar Birliği (TÖOB) Derneği Sınav Yerleştirme Kurulu Başkanı Nurullah Dal’dan “ayrımcılık” uyarısı geldi. 1603 özel okulda okuyan 465 bin öğrencinin, tablet ve kitaptan sonra sütte de kapsamdışı kaldığını belirten Dal, “Bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi? Özel okullarda okuyan çocuklar devletin üvey evlatları mı? Azınlık okullarına kitap veriliyor, tablet dağıtılıyor. Onlar da özel okul statüsünde” dedi. Velileri adına tüm öğrencilere MEB’in eşit davranmasını istediklerini belirten Dal, “Bakanlığımız maalesef ki ücretsiz ders kitabı, tablet bilgisayar ve son olarak da ücretsiz süt dağıtımı konusunda okullarımızda okuyan çoğu burslu ve alt gelir gurubundan çocuklarımızı görmezden gelmeyi seçmiştir” şeklinde konuştu.

‘SANILDIĞI KADAR ZENGİN DEĞİL’

“Süt dağıtımının yapılacağı devlet okullarında zengin-yoksul ayrımı yapılmaması talimatı veren bakanlık, dağıtım bile başlamadan okulları zengin-yoksul diye sınıflandırıyor” diyen Dal, “Velilerimiz sanıldığı kadar zengin değil” tepkisini gösterdi. Dal, özel okul velilerinin profilini ise şöyle aktardı: “Yaptığımız araştırmalara göre öğrencilerimizin yüzde 50’si anne-babası çalışan orta gelir, yüzde 15’i üst gelir, yüzde 25’i ise alt gelir grubuna mensup. Yüzde 10’u ise çok yoksul ama başarılı ya da şehit ve gazi çocukları. 465 bin çocuktan 46 bin 500’ü ücretsiz eğitim alıyor. Geriye kalan yüzde 25’lik kesimise çocuklarının iyi eğitim alması için parçalı burs, indirim ve okulların takviyesiyle çocuklarını okutabilen memur çocukları.” Dal bu uygulamalar nedeniyle ögrencilerinin açıkça ötekileştirildiğini ve küçük yaşta ayrımcılığı hissettiklerini iddia etti.

UZMANLAR NASIL DEĞERLENDİRDİ?

Gülin YILDIRIMKAYA/ HT GAZETE

OKUL Sütü programına ilişkin uygulama detayları netleşti: Anasınıfından beşinci sınıfa kadar ilköğretim öğrencilerine, günlük 200 mililitre uzun ömürlü sade kutu süt dağıtılacak. Program, özel okullar dışında Milli Eğitim Bakanlığı’nca belirlenen okullarda uygulanacak. FATİH projesi dahilinde tablet ve akıllı tahta dağıtılacak okullar kapsamında da dışarıda tutulan özel okullara üvey çocuk muamelesi mi yapılıyor? Devlet okullarının önceliği var diyen de var, “Özel okuldaki çocuklar ötekileştiriliyor” diyen de. İşte farklı görüşler...

‘Özel okuldaki çocuklar düşman çocukları mı?’

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı CEM GÜLAN

BEN tek bir şey soruyorum: Özel okula giderek devletin sırtından yük alan öğrenci acaba devletin kötülüğünü düşünen düşman çocukları mı? Özel okullarda burslu okuyanlar var, şehit çocukları var... Diğer çocuklara süt dağıtılacaksa biz de öğrencilerimize veririz ama bu çocuklar düşman çocuğu mu? Akıllı tahtalarla ilgili de aynı durum var. Biz akıllı tahta, internet bağlantısı, program, hiçbirini istemiyoruz. Ticari kuruluşlar olduğumuza göre bunları yapmak görevimiz ama T.C. vatandaşı çocuklara iPad dağıtılıyorsa, özel okula giden çocuklara da dağıtılması gerekir. Kitap veriyorsanız, bu çocuklara da vereceksiniz. Süt veriyorsanız bu çocuklara da vereceksiniz. Bu çocuk özel okula gidiyor, ailesinin durumu daha iyi diye ayıramazsınız. Ayırırsanız o çocuk kendisini ötekileştirilmiş hisseder.

'Devlet kendi okullarındaki çocuklara bile yetişemiyor’

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İSMAİL KONCUK

ÖZEL okulların kendi imkânlarıyla süt vermeleri mümkün ama devlet okullarında kahvaltı yapamadan okula giden çocukları biliyoruz. Özel okullarda pasta, börek dağıtılan beslenme saatleri de oluyor. Ama devlet okullarında böyle imkânlar yok. Emin olun öğle yemeği yiyemeyen çocuklarımız var oralarda. Özellikle tam gün eğitim veren okullarda bu son derece önemli. Öğrenciler perişan oluyor, hele bir de anne baba çalışıyorsa... Akıllı tablet uygulamasının devlete külfetten başka bir şey getirmeyeceğine inanıyorum. Ayrıca özel okullara neden devlet tablet dağıtsın? Devlet, imkânlarını kendi okulları için bile kullanamıyor. Camlar kırık, ısınma, barınma sorunu olan, tahtasız okullar var. Devlet bunlara yetişemiyor bir de özel okullara yardım yapması doğru olmaz. Öncelik devlet okullarında olmalı.

Son Güncelleme: Salı, 27 Mart 2012 09:59

Gösterim: 1694


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.