Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Rize’nin fındıklı ilçesinde deniz kenarında ölü bulunan üniversite öğrencisinin cinayet zanlısını yaptığı telefon görüşmesi ele verdi.

Üniversiteli cinayetini kayıp cep telefonu çözdüRize'nin Fındıklı ilçesinde deniz kenarında ölü bulunan üniversite öğrencisinin cinayet zanlısını, yaptığı telefon görüşmesinin ele verdiği ortaya çıktı.

Edinilen bilgiye göre, Rize Üniversitesi Fındıklı Meslek Yüksek Okulu Turizm Bölümü 1. sınıf öğrencisi Tunahan Turhan'ın (18) 2 Aralık 2011 tarihinde Fındıklı İskelesi'nin altında ölü olarak bulunmuştu. Cinayet şüphesi üzerine Rize Emniyet Müdürlüğü Asayiş Müdürlüğü Cinayet Masası ekipleri, Turhan'ın çevresini takibe aldı. Yapılan takip sırasında Turhan'a ait olduğu belirlenen cep telefonunun olaydan iki gün sonra Ordu ilinden sinyal verdiği anlaşıldı. Sinyal takibe alınarak cep telefonunda kullanılan SIM kartı teknik takibe alındı. Yapılan teknik takipte C.İ'nin (15) bir arkadaşına cinayeti kendisi işlediğini itiraf ettiği tespit edildi. Rize Emniyet Müdürlüğü ekipleri ile Ordu İli Emniyet Müdürlüğü ekipleri ortaklaşa düzenlediklerini operasyonla C.İ'yi gözaltına alarak Rize'ye getirdi. C.İ çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Kalkandere L Tipi Cezaevi’ne konuldu.

> Üniversiteli cinayetini kayıp cep telefonu çözdü

Rize’nin fındıklı ilçesinde deniz kenarında ölü bulunan üniversite öğrencisinin cinayet zanlısını yaptığı telefon görüşmesi ele verdi.

Üniversiteli cinayetini kayıp cep telefonu çözdüRize'nin Fındıklı ilçesinde deniz kenarında ölü bulunan üniversite öğrencisinin cinayet zanlısını, yaptığı telefon görüşmesinin ele verdiği ortaya çıktı.

Edinilen bilgiye göre, Rize Üniversitesi Fındıklı Meslek Yüksek Okulu Turizm Bölümü 1. sınıf öğrencisi Tunahan Turhan'ın (18) 2 Aralık 2011 tarihinde Fındıklı İskelesi'nin altında ölü olarak bulunmuştu. Cinayet şüphesi üzerine Rize Emniyet Müdürlüğü Asayiş Müdürlüğü Cinayet Masası ekipleri, Turhan'ın çevresini takibe aldı. Yapılan takip sırasında Turhan'a ait olduğu belirlenen cep telefonunun olaydan iki gün sonra Ordu ilinden sinyal verdiği anlaşıldı. Sinyal takibe alınarak cep telefonunda kullanılan SIM kartı teknik takibe alındı. Yapılan teknik takipte C.İ'nin (15) bir arkadaşına cinayeti kendisi işlediğini itiraf ettiği tespit edildi. Rize Emniyet Müdürlüğü ekipleri ile Ordu İli Emniyet Müdürlüğü ekipleri ortaklaşa düzenlediklerini operasyonla C.İ'yi gözaltına alarak Rize'ye getirdi. C.İ çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Kalkandere L Tipi Cezaevi’ne konuldu.

Son Güncelleme: Pazartesi, 19 Mart 2012 17:19

Gösterim: 1908

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran teklifle çocukların okula başlama yaşında üst limitin 72 ay, alt limitin ise 60 ay olacağını belirterek, ”İlköğretime erken başlayan çocuklar için ilk 4 yılın programı değiştirilecek, yeni bir müfredat yapılacak” dedi.

Dinçer’den 4+4+4 açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "İlköğretim 1. Kademe erken 6 yaş öğrencileri için tüm müfredatı yenileyeceğiz. Hukuken biz 72 ayın altında olan çocukları eğitime almıyoruz. Ben de 5 yaşımı doldurduğumda okula başladım. 69 aylık bir çocuğu o sene Eylül ayında okula başlatıyoruz. 60-72 ay arası. Bizim ülkemizde bir süreçte ben varsam herkes var. Ben yoksam kimse yok şeklinde bir eğilim var" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, MEB Tevfik İleri Toplantı Salonu'nda düzenlediği basın toplantısın gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Dinçer, daha rahat bir ortamda ve geniş olarak gazetecilerin sorularını cevaplandırmak istediği için basın toplantısını düzenlediğini söyleyerek, 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile bazı konularda yapılan değişiklik sonucu getirilen yeniliklerle ilgili açıklamalarda bulundu. Bir soru üzerine, Dinçer, Teklifin komisyona geliş yöntemiyle ilgili tartışmalar olduğu yönünde tartışmalara ilişkin, "MHP'li arkadaşlar bu tasarıyla da olmaz diyorlar. TBMM'de kanun çıkarmak için iki yöntem vardır. Bunlardan bir tanesi tasarı diğeri ise teklif yöntemidir. Bunun tasarı ya da teklif olarak gelmesi bizi işin özünden uzaklaştırmamalı" diye konuştu. Bir hafta oyunca AK Parti grubunun özenle, demokratik bir tavır içerisinde olmaya çalıştığını bildiren Dinçer, "Aslında böylesine bir fırsat verilmişken, konuyla ilgili değişik değerlendirmeler yapmak varken, eğitimle alakası olmayan konularla komisyonu meşgul etmek doğru mu" dedi. Dinçer, "Eğitim yaşı, 1 yaş geri alındı mı" sorusuna, "Orada bilinmesi gereken tek şey şu, 72 ay önceden alt limit olarak kullanılıyordu. Şu anda üst limit olarak kullanılacak" cevabını verdi.

"TEKLİF GELECEK HAFTA GENEL KURULA GİDECEK"

Dinçer, kız çocuklarının daha fazla okula gitmesinin sağlanmasına ilişkin olarak, okullarda bir derste öğrenci sayısı 10 kişinin altına inmesiyle taşımalı sistemle eğitime devam ettiğini anlatarak, bu maksatla eğitime ara verilen bölgelerde okulları boş bırakmamak için, halk eğitim merkezlerine, yine binaların boş kalmaması için çalışmaların yürütüldüğünü ifade etti. Köy okullarına ilişkin, çok sayıda köy okulu kapandı, köy okulları yeniden açılabilir' iddialarının sorulması üzerine, Dinçer, bu yorumların da tam doğru olmadığını ve okullarla ilgili kararların çok yerel düzeyde öğrenci sayısına göre verildiğini ve kız ile erkek çocukların okullaşma oranlarının arttığını anlattı. 'Seçmeli derslerde özel sınıfların açılıp açılmayacağı' sorusunu, Dinçer, "Tek öğrenci için bir sistem kurulamaz ama çok yetenekli bir çocuksa, zaten o konuyla ilgili sınıflarımız var. Ancak tek öğrenciyle ilgili ders açılması zor" diye cevapladı. Dinçer, teklifin bu hafta değil gelecek hafta Genel Kurula geleceğini ifade etti. Dinçer, anamuhalefetin 'Aslında bazı bakanların Bakanlar Kurulu'nda onaylamaması nedeniyle geç geldiği iddialarına ilişkin, bu iddiaların kesinlikle doğru olmadığını ve dolayısıyla hükümet içerisinde konuyla ilgili gündeme getirilen tespitin doğru olmadığına dikkati çekti. Bu yıl 4. Sınıf okuyan öğrencilerin seneye ortaöğretim olacağını kaydeden Dinçer, şu anda mevcut müfredatta durum neyse durumun aynen devam edeceğini söyledi.

"YAPILACAK DÜZENLEMELER HAFIZLIK EĞİTİMİ ALANLARI ENGELLEMEYECEK ŞEKİLDE YAPILDI"

Bakan Dinçer, "İlköğretim 1. Kademe erken 6 yaş öğrencileri için tüm müfredatı yenileyeceğiz. Hukuken biz 72 ayın altında olan çocukları eğitime almıyoruz. Ben de 5 yaşımı doldurduğumda okula başladım. 69 aylık bir çocuğu o sene Eylül ayında okula başlatıyoruz. 60-72 ay arası. Bizim ülkemizde bir süreçte ben varsam herkes var. Ben yoksam kimse yok şeklinde bir eğilim var. Resmi olarak şu anda 68. Ayını doldururum 69 ayından gün alan çocuklardan 83. ayını doldurup 84. Ayından gün alan çocukları alıyorduk. Şu anda ise 60'la 72 ayından gün alanları alacağız" şeklinde konuştu. Kanun yürürlüğe girdikten sonra Bakanlar Kurulu'nun 1 yıl erteleme hakkı olduğunu vurgulayan Dinçer, ortaöğretime geçişle, ortaöğretim konusunda farklı bir durum olduğunu anlattı. Dinçer, "Biz bu sene Bakanlar Kurulu tehir etmezse yüzde 85 olan okullaşma oranını yüzde 100'e ulaştıracağız" dedi.

Hafızlık eğitimine ilişkin özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı bir takım yasaklar olduğunu belirten Dinçer, konuşmasında şunları kaydetti: "Ama daha sonra yağılan hukuki değişikliklerle çocukların yaz döneminde eğitim almalarını engelleyen düzenlemeler kaldırıldı. Çocukların açık öğretimden ders almaları konusunda ihtiyaç kalmadığı kanısındayız. Hafızlık eğitimi almak isteyen çocuklarımızı lise çağındaysa dışarıdan eğitim alarak bu işi çözebilecekler. Yapılacak düzenlemeler hafızlık eğitimi alanları engellemeyecek şekilde yapıldı. Bu biraz da bizim konumuz dışında."

"4+4+4'TE MUHALEFETİN UZLAŞMA ÇAĞRISI TAKTİKTEN ÖTEYE GEÇMEDİ"

Dinçer, 4+4+4 muhalefetin uzlaşma çağrısının daha çok halkla ilişkiler anlamında bir taktikten öteye geçmediğini bildirdi. Bugün okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin gerçek anlamda bir din dersi olmadığına dikkati çeken Dinçer, "Ben bu dersin verilmesini istiyorum. Eğer gerçek anlamda bir din dersinden bahsediyorsanız çocuklara gerçek anlamda bir din eğitiminin verildiği bir eğitim ortamını yaratırsınız. Türk Eğitim Sistemini esnekleştiriyoruz, demokratikleştiriyoruz. Bu toplumun her türlü sesinin kendisini realize edebileceği gibi bir amacımız var" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin çok kültürlü bir ülke olduğunu vurgulayan Dinçer, çocuklara dünyanın ihtiyaç duyduğu temel derslerin mutlaka verilmesini belirtti. Dinçer, 'Kapalı okulları açarak ne kadar derslik temin edecekmisiniz?' sorusuna, "Biz il müdürlerimize bunun talimatını verdik gerekli çalışmaları yapıyorlar. Sadece Antalya'da okul müdürlerinin, yardımcılarının kullandıkları odaları sınıflara çevirerek 470 derslik kazandık"diye cevap verdi.

> Dinçer’den 4+4+4 açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran teklifle çocukların okula başlama yaşında üst limitin 72 ay, alt limitin ise 60 ay olacağını belirterek, ”İlköğretime erken başlayan çocuklar için ilk 4 yılın programı değiştirilecek, yeni bir müfredat yapılacak” dedi.

Dinçer’den 4+4+4 açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "İlköğretim 1. Kademe erken 6 yaş öğrencileri için tüm müfredatı yenileyeceğiz. Hukuken biz 72 ayın altında olan çocukları eğitime almıyoruz. Ben de 5 yaşımı doldurduğumda okula başladım. 69 aylık bir çocuğu o sene Eylül ayında okula başlatıyoruz. 60-72 ay arası. Bizim ülkemizde bir süreçte ben varsam herkes var. Ben yoksam kimse yok şeklinde bir eğilim var" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, MEB Tevfik İleri Toplantı Salonu'nda düzenlediği basın toplantısın gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Dinçer, daha rahat bir ortamda ve geniş olarak gazetecilerin sorularını cevaplandırmak istediği için basın toplantısını düzenlediğini söyleyerek, 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile bazı konularda yapılan değişiklik sonucu getirilen yeniliklerle ilgili açıklamalarda bulundu. Bir soru üzerine, Dinçer, Teklifin komisyona geliş yöntemiyle ilgili tartışmalar olduğu yönünde tartışmalara ilişkin, "MHP'li arkadaşlar bu tasarıyla da olmaz diyorlar. TBMM'de kanun çıkarmak için iki yöntem vardır. Bunlardan bir tanesi tasarı diğeri ise teklif yöntemidir. Bunun tasarı ya da teklif olarak gelmesi bizi işin özünden uzaklaştırmamalı" diye konuştu. Bir hafta oyunca AK Parti grubunun özenle, demokratik bir tavır içerisinde olmaya çalıştığını bildiren Dinçer, "Aslında böylesine bir fırsat verilmişken, konuyla ilgili değişik değerlendirmeler yapmak varken, eğitimle alakası olmayan konularla komisyonu meşgul etmek doğru mu" dedi. Dinçer, "Eğitim yaşı, 1 yaş geri alındı mı" sorusuna, "Orada bilinmesi gereken tek şey şu, 72 ay önceden alt limit olarak kullanılıyordu. Şu anda üst limit olarak kullanılacak" cevabını verdi.

"TEKLİF GELECEK HAFTA GENEL KURULA GİDECEK"

Dinçer, kız çocuklarının daha fazla okula gitmesinin sağlanmasına ilişkin olarak, okullarda bir derste öğrenci sayısı 10 kişinin altına inmesiyle taşımalı sistemle eğitime devam ettiğini anlatarak, bu maksatla eğitime ara verilen bölgelerde okulları boş bırakmamak için, halk eğitim merkezlerine, yine binaların boş kalmaması için çalışmaların yürütüldüğünü ifade etti. Köy okullarına ilişkin, çok sayıda köy okulu kapandı, köy okulları yeniden açılabilir' iddialarının sorulması üzerine, Dinçer, bu yorumların da tam doğru olmadığını ve okullarla ilgili kararların çok yerel düzeyde öğrenci sayısına göre verildiğini ve kız ile erkek çocukların okullaşma oranlarının arttığını anlattı. 'Seçmeli derslerde özel sınıfların açılıp açılmayacağı' sorusunu, Dinçer, "Tek öğrenci için bir sistem kurulamaz ama çok yetenekli bir çocuksa, zaten o konuyla ilgili sınıflarımız var. Ancak tek öğrenciyle ilgili ders açılması zor" diye cevapladı. Dinçer, teklifin bu hafta değil gelecek hafta Genel Kurula geleceğini ifade etti. Dinçer, anamuhalefetin 'Aslında bazı bakanların Bakanlar Kurulu'nda onaylamaması nedeniyle geç geldiği iddialarına ilişkin, bu iddiaların kesinlikle doğru olmadığını ve dolayısıyla hükümet içerisinde konuyla ilgili gündeme getirilen tespitin doğru olmadığına dikkati çekti. Bu yıl 4. Sınıf okuyan öğrencilerin seneye ortaöğretim olacağını kaydeden Dinçer, şu anda mevcut müfredatta durum neyse durumun aynen devam edeceğini söyledi.

"YAPILACAK DÜZENLEMELER HAFIZLIK EĞİTİMİ ALANLARI ENGELLEMEYECEK ŞEKİLDE YAPILDI"

Bakan Dinçer, "İlköğretim 1. Kademe erken 6 yaş öğrencileri için tüm müfredatı yenileyeceğiz. Hukuken biz 72 ayın altında olan çocukları eğitime almıyoruz. Ben de 5 yaşımı doldurduğumda okula başladım. 69 aylık bir çocuğu o sene Eylül ayında okula başlatıyoruz. 60-72 ay arası. Bizim ülkemizde bir süreçte ben varsam herkes var. Ben yoksam kimse yok şeklinde bir eğilim var. Resmi olarak şu anda 68. Ayını doldururum 69 ayından gün alan çocuklardan 83. ayını doldurup 84. Ayından gün alan çocukları alıyorduk. Şu anda ise 60'la 72 ayından gün alanları alacağız" şeklinde konuştu. Kanun yürürlüğe girdikten sonra Bakanlar Kurulu'nun 1 yıl erteleme hakkı olduğunu vurgulayan Dinçer, ortaöğretime geçişle, ortaöğretim konusunda farklı bir durum olduğunu anlattı. Dinçer, "Biz bu sene Bakanlar Kurulu tehir etmezse yüzde 85 olan okullaşma oranını yüzde 100'e ulaştıracağız" dedi.

Hafızlık eğitimine ilişkin özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı bir takım yasaklar olduğunu belirten Dinçer, konuşmasında şunları kaydetti: "Ama daha sonra yağılan hukuki değişikliklerle çocukların yaz döneminde eğitim almalarını engelleyen düzenlemeler kaldırıldı. Çocukların açık öğretimden ders almaları konusunda ihtiyaç kalmadığı kanısındayız. Hafızlık eğitimi almak isteyen çocuklarımızı lise çağındaysa dışarıdan eğitim alarak bu işi çözebilecekler. Yapılacak düzenlemeler hafızlık eğitimi alanları engellemeyecek şekilde yapıldı. Bu biraz da bizim konumuz dışında."

"4+4+4'TE MUHALEFETİN UZLAŞMA ÇAĞRISI TAKTİKTEN ÖTEYE GEÇMEDİ"

Dinçer, 4+4+4 muhalefetin uzlaşma çağrısının daha çok halkla ilişkiler anlamında bir taktikten öteye geçmediğini bildirdi. Bugün okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin gerçek anlamda bir din dersi olmadığına dikkati çeken Dinçer, "Ben bu dersin verilmesini istiyorum. Eğer gerçek anlamda bir din dersinden bahsediyorsanız çocuklara gerçek anlamda bir din eğitiminin verildiği bir eğitim ortamını yaratırsınız. Türk Eğitim Sistemini esnekleştiriyoruz, demokratikleştiriyoruz. Bu toplumun her türlü sesinin kendisini realize edebileceği gibi bir amacımız var" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin çok kültürlü bir ülke olduğunu vurgulayan Dinçer, çocuklara dünyanın ihtiyaç duyduğu temel derslerin mutlaka verilmesini belirtti. Dinçer, 'Kapalı okulları açarak ne kadar derslik temin edecekmisiniz?' sorusuna, "Biz il müdürlerimize bunun talimatını verdik gerekli çalışmaları yapıyorlar. Sadece Antalya'da okul müdürlerinin, yardımcılarının kullandıkları odaları sınıflara çevirerek 470 derslik kazandık"diye cevap verdi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 19 Mart 2012 17:07

Gösterim: 2045

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye’deki ilköğretim öğretmenlerin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiğini belirterek, bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat altında olduğunu bildirdi.

Dinçer: Türkiye’de öğretmenler az çalışıyorCHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan’ın soru önergesini yanıtlayan Dinçer, Türkiye’deki öğretmenlerin yasal çalışma süresinin 1808 olduğu ve OECD ortalamasının 143 saat üzerinde olduğunun belirlenmesine karşın, bu rakamın memurların çalışma saatini gösterdiğini belirtti.

Öğretmenlerin çalışma süreleri incelenirken memurların yasal çalışma süresi yerine yıllık net öğretim süresi ve öğretmenin okulda geçirmesi gereken sürenin göz önüne alınması gerektiğini öne süren Dinçer, şunları kaydetti:

“Ülkemizde 180 iş günü veya 38 hafta olan bir eğitim öğretim yılında sat olarak net öğretim süresi ilköğretimde 639, ortaöğretimde ise 567’dir. Bu rakamlar OECD ülkeleri genelinde devlet okullarındaki ortalamanın altında bulunmaktadır. OECD ortalaması; yıllık saat olarak net öğretim süresi bazında ilköğretimde 779, ilköğretim ikinci kademede 701, ortaöğretimde ise 656 saattir.

Ortalamanın altında

Öğretmenin saat olarak okulda bulunma gereken süreye ilişkin veriler kapsamında ise ülkemizde öğretmenler ilköğretimde 870, ortaöğretimde 756 saat okulda bulunmaktadır. Bu veri başlığında OECD ortalaması ilköğretimde 1182, ilköğretim ikinci kademede 1137, ortaöğretimde ise 1137 saat olup, ülkemizdeki öğretmenlerin bu bağlamdaki çalışma süreleri de OECD ortalamasının altındadır.”

10 bin TL yardım

Dinçer, Eğitimde FATİH projesinin ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki tüm okulların bütün dersliklerinin 2014 yılına kadar ileri teknoloji ile donatılacağını belirterek, Van depreminde hayatını kaybeden öğretmenlerin birinci derece yakınlarına 10 bin TL yardımda bulunulduğunu açıkladı.

Maaşları da Avrupa’dan az

OECD Raporu’na göre, Türkiye’de yeni bir ilköğretim öğretmenin maaşı yıllık 25 bin 536 dolar iken, OECD ortalaması 29 bin 767 dolar. Meslekte deneyim arttıkça Türkiye’de öğretmenlerin kazandığı maaş ile OECD ortalaması arasındaki fark giderek artıyor. 10 yıllık bir ilköğretim öğretmeni Türkiye’de 26 bin 374 dolar kazanırken,  OECD ortalaması 36 bin 127 dolar. En yüksek ilköğretim öğretmen maaşı ise Türkiye’de 29 bin 967 dolar, OECD ortalaması ise 48 bin 154 dolar. Ortaöğretim öğretmenlerinin Türkiye’de mesleğin başında kazandıkları yıllık gelir ise 26 bin 173 dolar. OECD ortalaması ise 33 bin 44 dolar olarak şekilleniyor. Rapora göre mesleğinin zirvesindeki bir ortaöğretim öğretmeni 30 bin 335 dolar kazanırken bu rakam OECD ortalamasının 23 bin dolar altında kalıyor.

(milliyet)

> Dinçer: Türkiye’de öğretmenler az çalışıyor

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye’deki ilköğretim öğretmenlerin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiğini belirterek, bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat altında olduğunu bildirdi.

Dinçer: Türkiye’de öğretmenler az çalışıyorCHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan’ın soru önergesini yanıtlayan Dinçer, Türkiye’deki öğretmenlerin yasal çalışma süresinin 1808 olduğu ve OECD ortalamasının 143 saat üzerinde olduğunun belirlenmesine karşın, bu rakamın memurların çalışma saatini gösterdiğini belirtti.

Öğretmenlerin çalışma süreleri incelenirken memurların yasal çalışma süresi yerine yıllık net öğretim süresi ve öğretmenin okulda geçirmesi gereken sürenin göz önüne alınması gerektiğini öne süren Dinçer, şunları kaydetti:

“Ülkemizde 180 iş günü veya 38 hafta olan bir eğitim öğretim yılında sat olarak net öğretim süresi ilköğretimde 639, ortaöğretimde ise 567’dir. Bu rakamlar OECD ülkeleri genelinde devlet okullarındaki ortalamanın altında bulunmaktadır. OECD ortalaması; yıllık saat olarak net öğretim süresi bazında ilköğretimde 779, ilköğretim ikinci kademede 701, ortaöğretimde ise 656 saattir.

Ortalamanın altında

Öğretmenin saat olarak okulda bulunma gereken süreye ilişkin veriler kapsamında ise ülkemizde öğretmenler ilköğretimde 870, ortaöğretimde 756 saat okulda bulunmaktadır. Bu veri başlığında OECD ortalaması ilköğretimde 1182, ilköğretim ikinci kademede 1137, ortaöğretimde ise 1137 saat olup, ülkemizdeki öğretmenlerin bu bağlamdaki çalışma süreleri de OECD ortalamasının altındadır.”

10 bin TL yardım

Dinçer, Eğitimde FATİH projesinin ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki tüm okulların bütün dersliklerinin 2014 yılına kadar ileri teknoloji ile donatılacağını belirterek, Van depreminde hayatını kaybeden öğretmenlerin birinci derece yakınlarına 10 bin TL yardımda bulunulduğunu açıkladı.

Maaşları da Avrupa’dan az

OECD Raporu’na göre, Türkiye’de yeni bir ilköğretim öğretmenin maaşı yıllık 25 bin 536 dolar iken, OECD ortalaması 29 bin 767 dolar. Meslekte deneyim arttıkça Türkiye’de öğretmenlerin kazandığı maaş ile OECD ortalaması arasındaki fark giderek artıyor. 10 yıllık bir ilköğretim öğretmeni Türkiye’de 26 bin 374 dolar kazanırken,  OECD ortalaması 36 bin 127 dolar. En yüksek ilköğretim öğretmen maaşı ise Türkiye’de 29 bin 967 dolar, OECD ortalaması ise 48 bin 154 dolar. Ortaöğretim öğretmenlerinin Türkiye’de mesleğin başında kazandıkları yıllık gelir ise 26 bin 173 dolar. OECD ortalaması ise 33 bin 44 dolar olarak şekilleniyor. Rapora göre mesleğinin zirvesindeki bir ortaöğretim öğretmeni 30 bin 335 dolar kazanırken bu rakam OECD ortalamasının 23 bin dolar altında kalıyor.

(milliyet)

Son Güncelleme: Pazartesi, 19 Mart 2012 14:55

Gösterim: 2961

Konya'nın Beyşehir ilçesinde üniversiteli bir kız, sağlık malzemeleri pazarlamacılığı yapan bir kişiye facebook aracılığıyla tuzak kurup, arkadaşlarının yardımıyla içerisinde 30 bin dolarlık malın bulunduğu otomobili gasp ettirdiği bildirildi. Olayla ilgili gözaltına alınan 8 şüpheliden 4'ü tutuklandı.

Üniversiteli kzın Facebook tuzağıEdinilen bilgiye göre, Seydişehir ilçesinde ikamet eden ve aracıyla sağlık malzemeleri pazarlamacılığı yapan M.A.A'nın (50), sosyal paylaşım sitesi facebook aracılığıyla tanıştığı Beyşehir'de öğrenim gören üniversite öğrencisi genç bir kız tarafından arkadaşlık bahanesiyle tuzağa düşürülerek 07 NOZ 26 plakalı otomobilinin gasp edildiği iddia edildi. İddiaya göre, pazarlamacı olarak çalışan M.A.A'ya 'Serap Topçu' sahte ismini kullanan ve 'Rojin' lakabıyla tanınan Şırnak nüfusuna kayıtlı üniversite öğrencisi 22 yaşındaki E.A. tarafından facebook paylaşım sitesi aracılığıyla arkadaşlık teklifinde bulunuldu. Üniversiteli kız, arkadaş olmak istediği ve zayıflama aletlerinin satışında birlikte çalışma da teklif ettiği pazarlamacı ile iddiaya göre Beyşehir'de ayrı tarihlerde iki kez buluştu.

Pazarlamacının genç kızla Yaka Manastır mesire alanı yolu üzerindeki Bademli köyü çeşmesindeki son buluşmasında ise akıllara durgunluk veren beklenmedik bir olay gelişti. 07 NOZ 26 plakalı otomobille çeşme önünde araç içerisinde tanıştığı genç kızla akşam erken saatlerde sohbet eden pazarlamacı M.A.A, bir süre sonra araç çevresinde beliren yüzü maskeli kişilerle karşılaşınca ne yapacağını bilemedi. Bıçak çekilen ve araçtan indirilen pazarlamacı, yaşanan kısa süreli boğuşmanın ardından saldırganların elinden kurtularak karanlıktan da yararlanmak suretiyle kaçmayı başardı. Pazarlamacı, yakındaki Bademli köyüne yaya olarak ulaşarak telefonla Jandarmaya haber verdi ve içerisinde 30 bin dolar değerinde sağlık malzemeleri ve kol saati, cep telefonu, laptop gibi kişisel eşyaları bulunan aracının yüzü maskeli kişiler tarafından gasp edildiğini ihbar etti. Bunun üzerine olay yerine sevk edilen bir ambulansla Beyşehir Devlet Hastanesi'ne kaldırılan pazarlamacı, burada yapılan tedavisinin ardından taburcu edildi. Pazarlamacı, hastanede güvenlik güçlerine, darp edilerek aracının gasp edildiğini, bu esnada yanında yaklaşık 15 gün önce fecebooktan tanışarak arkadaş olduğu "Serap Topçu" adlı bir üniversite öğrencisinin olduğunu, genç kızı daha sonra görmediğini anlattı.

Kendisinin araçta sigara içip sohbet ederken, viski yudumlayan genç kızın elindeki çakmağı ateşlemesinin ardından aracının etrafında yüzü maskeli kişiler belirdiğini ileri süren pazarlamacı, 4 kişi olduğunu iddia ettiği gaspçıların ellerinden kaçarak zorla kurtulduğunu anlattı. Jandarma ekipleri, mağdur pazarlamacıyı dinledikten sonra, sonradan takma isim kullandığı anlaşılan ve olaydan sonra kaçarak izini kaybettiren E.A. adlı üniversite 2. sınıfta öğrenim gören genç kızın peşine düştü.

Şüpheli E.A, ilçe merkezinde kaldığı evinde daha sonra güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınırken, sorgulamasında hayata geçirdikleri gasp planını itiraf ederek olanları anlattı ve aralarında sevgilisi olduğu iddia edilen 1 kişinin de olduğu diğer şüphelilerin isimlerini Jandarma'ya verdi. Takma isim kullanması nedeniyle yakalanmayacağını düşündüğünü dile getiren E.A'nın karşısında güvenlik güçlerini görünce oldukça şaşırdığını anlattığı da öğrenildi.

Bir süre önce kullandığı takma isminin yeraldığı facebook sayfasından, arkadaş olmak üzere tanıştığı ve birlikte çalışma teklif ettiği M.A.A'ya, sevgilisi ve arkadaşlarının zorlaması ile tuzak kurduklarını iddia eden E.A'nın gasp olayını planladığı ileri sürülen şüphelilerin isimlerini vermesinin ardından harekete geçen Jandarma, Beyşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün de destek verdiği operasyonlar sonucu Beyşehir ve Hüyük ilçelerinde ikamet ettiği anlaşılan 8 şüpheliyi kaldığı yerlerde gözaltına aldı. Bunlardan 2'si jandarmadaki sorgulamasının ardından serbest bırakıldı. Beyşehir Cumhuriyet Savcılığı'na "nitelikli gasp" suçlamasıyla sevk edilen 6 şüphelinin, yapılan sorgulamasında üzerlerine atılı bulunan suçlamaları kabul etmediği öğrenildi.

Bu arada, olayı aydınlatabilmek için öncelikle kilit isim olan genç kıza ulaşan, ardından gasp edilen aracı her yerde arayan Jandarma ekipleri, otomobili olaydan bir süre sonra Beyşehir vericilerinin yanında terk edilmiş vaziyette buldu. Aracın içerisinde bulunan 30 bin dolar değerindeki sağlık malzemeleri ile kişisel eşyalarının ise olmadığı ortaya çıktı. Jandarma ekipleri, olay yerinde yaptığı ayrıntılı incelemede ise, mağdur pazarlamacının olay esnasında düşürdüğü sanılan gasp edilen cep telefonu ile olayda kullanılmak istenilen bir plastik kelepçe ve bıçağı da buldu. Bulunan plastik kelepçenin, pazarlamacının şüphelilerin elinden kurtulamaması halinde kaçırılabileceği şüphesini de akıllara getirdi.

Pazarlamacıya facebook aracılığıyla tuzak kurduğu iddia edilen üniversite öğrencisinin Beyşehir'de kaldığı devlet yurdundan da bir süre önce atıldığı, hakkında çeşitli suçlardan çok sayıda kaydı bulunduğu öğrenildi.

Öte yandan, "nitelikli gasp" suçlamasıyla Beyşehir Adliyesi'ne sevk edilen 6 zanlıdan E.A. (22) adlı üniversite öğrencisi ile arkadaşları İ.A. (25), L.B. (25) ve H.Ç. (32), savcılıkta yapılan sorgulamasının ardından tutuklanma talebiyle sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Diğer 2 şüpheli savcılık kararıyla serbest kalırken, 4 zanlı Beyşehir ve Seydişehir ilçelerindeki cezaevlerine gönderildi.

> Üniversiteli kzın Facebook tuzağı

Konya'nın Beyşehir ilçesinde üniversiteli bir kız, sağlık malzemeleri pazarlamacılığı yapan bir kişiye facebook aracılığıyla tuzak kurup, arkadaşlarının yardımıyla içerisinde 30 bin dolarlık malın bulunduğu otomobili gasp ettirdiği bildirildi. Olayla ilgili gözaltına alınan 8 şüpheliden 4'ü tutuklandı.

Üniversiteli kzın Facebook tuzağıEdinilen bilgiye göre, Seydişehir ilçesinde ikamet eden ve aracıyla sağlık malzemeleri pazarlamacılığı yapan M.A.A'nın (50), sosyal paylaşım sitesi facebook aracılığıyla tanıştığı Beyşehir'de öğrenim gören üniversite öğrencisi genç bir kız tarafından arkadaşlık bahanesiyle tuzağa düşürülerek 07 NOZ 26 plakalı otomobilinin gasp edildiği iddia edildi. İddiaya göre, pazarlamacı olarak çalışan M.A.A'ya 'Serap Topçu' sahte ismini kullanan ve 'Rojin' lakabıyla tanınan Şırnak nüfusuna kayıtlı üniversite öğrencisi 22 yaşındaki E.A. tarafından facebook paylaşım sitesi aracılığıyla arkadaşlık teklifinde bulunuldu. Üniversiteli kız, arkadaş olmak istediği ve zayıflama aletlerinin satışında birlikte çalışma da teklif ettiği pazarlamacı ile iddiaya göre Beyşehir'de ayrı tarihlerde iki kez buluştu.

Pazarlamacının genç kızla Yaka Manastır mesire alanı yolu üzerindeki Bademli köyü çeşmesindeki son buluşmasında ise akıllara durgunluk veren beklenmedik bir olay gelişti. 07 NOZ 26 plakalı otomobille çeşme önünde araç içerisinde tanıştığı genç kızla akşam erken saatlerde sohbet eden pazarlamacı M.A.A, bir süre sonra araç çevresinde beliren yüzü maskeli kişilerle karşılaşınca ne yapacağını bilemedi. Bıçak çekilen ve araçtan indirilen pazarlamacı, yaşanan kısa süreli boğuşmanın ardından saldırganların elinden kurtularak karanlıktan da yararlanmak suretiyle kaçmayı başardı. Pazarlamacı, yakındaki Bademli köyüne yaya olarak ulaşarak telefonla Jandarmaya haber verdi ve içerisinde 30 bin dolar değerinde sağlık malzemeleri ve kol saati, cep telefonu, laptop gibi kişisel eşyaları bulunan aracının yüzü maskeli kişiler tarafından gasp edildiğini ihbar etti. Bunun üzerine olay yerine sevk edilen bir ambulansla Beyşehir Devlet Hastanesi'ne kaldırılan pazarlamacı, burada yapılan tedavisinin ardından taburcu edildi. Pazarlamacı, hastanede güvenlik güçlerine, darp edilerek aracının gasp edildiğini, bu esnada yanında yaklaşık 15 gün önce fecebooktan tanışarak arkadaş olduğu "Serap Topçu" adlı bir üniversite öğrencisinin olduğunu, genç kızı daha sonra görmediğini anlattı.

Kendisinin araçta sigara içip sohbet ederken, viski yudumlayan genç kızın elindeki çakmağı ateşlemesinin ardından aracının etrafında yüzü maskeli kişiler belirdiğini ileri süren pazarlamacı, 4 kişi olduğunu iddia ettiği gaspçıların ellerinden kaçarak zorla kurtulduğunu anlattı. Jandarma ekipleri, mağdur pazarlamacıyı dinledikten sonra, sonradan takma isim kullandığı anlaşılan ve olaydan sonra kaçarak izini kaybettiren E.A. adlı üniversite 2. sınıfta öğrenim gören genç kızın peşine düştü.

Şüpheli E.A, ilçe merkezinde kaldığı evinde daha sonra güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınırken, sorgulamasında hayata geçirdikleri gasp planını itiraf ederek olanları anlattı ve aralarında sevgilisi olduğu iddia edilen 1 kişinin de olduğu diğer şüphelilerin isimlerini Jandarma'ya verdi. Takma isim kullanması nedeniyle yakalanmayacağını düşündüğünü dile getiren E.A'nın karşısında güvenlik güçlerini görünce oldukça şaşırdığını anlattığı da öğrenildi.

Bir süre önce kullandığı takma isminin yeraldığı facebook sayfasından, arkadaş olmak üzere tanıştığı ve birlikte çalışma teklif ettiği M.A.A'ya, sevgilisi ve arkadaşlarının zorlaması ile tuzak kurduklarını iddia eden E.A'nın gasp olayını planladığı ileri sürülen şüphelilerin isimlerini vermesinin ardından harekete geçen Jandarma, Beyşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün de destek verdiği operasyonlar sonucu Beyşehir ve Hüyük ilçelerinde ikamet ettiği anlaşılan 8 şüpheliyi kaldığı yerlerde gözaltına aldı. Bunlardan 2'si jandarmadaki sorgulamasının ardından serbest bırakıldı. Beyşehir Cumhuriyet Savcılığı'na "nitelikli gasp" suçlamasıyla sevk edilen 6 şüphelinin, yapılan sorgulamasında üzerlerine atılı bulunan suçlamaları kabul etmediği öğrenildi.

Bu arada, olayı aydınlatabilmek için öncelikle kilit isim olan genç kıza ulaşan, ardından gasp edilen aracı her yerde arayan Jandarma ekipleri, otomobili olaydan bir süre sonra Beyşehir vericilerinin yanında terk edilmiş vaziyette buldu. Aracın içerisinde bulunan 30 bin dolar değerindeki sağlık malzemeleri ile kişisel eşyalarının ise olmadığı ortaya çıktı. Jandarma ekipleri, olay yerinde yaptığı ayrıntılı incelemede ise, mağdur pazarlamacının olay esnasında düşürdüğü sanılan gasp edilen cep telefonu ile olayda kullanılmak istenilen bir plastik kelepçe ve bıçağı da buldu. Bulunan plastik kelepçenin, pazarlamacının şüphelilerin elinden kurtulamaması halinde kaçırılabileceği şüphesini de akıllara getirdi.

Pazarlamacıya facebook aracılığıyla tuzak kurduğu iddia edilen üniversite öğrencisinin Beyşehir'de kaldığı devlet yurdundan da bir süre önce atıldığı, hakkında çeşitli suçlardan çok sayıda kaydı bulunduğu öğrenildi.

Öte yandan, "nitelikli gasp" suçlamasıyla Beyşehir Adliyesi'ne sevk edilen 6 zanlıdan E.A. (22) adlı üniversite öğrencisi ile arkadaşları İ.A. (25), L.B. (25) ve H.Ç. (32), savcılıkta yapılan sorgulamasının ardından tutuklanma talebiyle sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Diğer 2 şüpheli savcılık kararıyla serbest kalırken, 4 zanlı Beyşehir ve Seydişehir ilçelerindeki cezaevlerine gönderildi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 19 Mart 2012 15:27

Gösterim: 2782

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, MEB Tevfik İleri Toplantı Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada bugün okullarda okutulan din dersinin gerçek anlamda bir din dersi olmadığını söyledi.

Dinçer: Okullarda gerçek anlamda din dersi verilmiyorDinçer, 4+4+4 muhalefetin uzlaşma çağrısının daha çok halkla ilişkiler anlamında bir taktikten öteye geçmediğini bildirdi. Bugün okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin gerçek anlamda bir din dersi olmadığına dikkati çeken Dinçer, "Ben bu dersin verilmesini istiyorum. Eğer gerçek anlamda bir din dersinden bahsediyorsanız çocuklara gerçek anlamda bir din eğitiminin verildiği bir eğitim ortamını yaratırsınız. Türk Eğitim Sistemini esnekleştiriyoruz, demokratikleştiriyoruz. Bu toplumun her türlü sesinin kendisini realize edebileceği gibi bir amacımız var" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin çok kültürlü bir ülke olduğunu vurgulayan Dinçer, çocuklara dünyanın ihtiyaç duyduğu temel derslerin mutlaka verilmesini belirtti. Dinçer, 'Kapalı okulları açarak ne kadar derslik temin edecekmisiniz?' sorusuna, "Biz il müdürlerimize bunun talimatını verdik gerekli çalışmaları yapıyorlar. Sadece Antalya'da okul müdürlerinin, yardımcılarının kullandıkları odaları sınıflara çevirerek 470 derslik kazandık"diye cevap verdi.

> Dinçer: Okullarda gerçek anlamda din dersi verilmiyor

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, MEB Tevfik İleri Toplantı Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada bugün okullarda okutulan din dersinin gerçek anlamda bir din dersi olmadığını söyledi.

Dinçer: Okullarda gerçek anlamda din dersi verilmiyorDinçer, 4+4+4 muhalefetin uzlaşma çağrısının daha çok halkla ilişkiler anlamında bir taktikten öteye geçmediğini bildirdi. Bugün okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin gerçek anlamda bir din dersi olmadığına dikkati çeken Dinçer, "Ben bu dersin verilmesini istiyorum. Eğer gerçek anlamda bir din dersinden bahsediyorsanız çocuklara gerçek anlamda bir din eğitiminin verildiği bir eğitim ortamını yaratırsınız. Türk Eğitim Sistemini esnekleştiriyoruz, demokratikleştiriyoruz. Bu toplumun her türlü sesinin kendisini realize edebileceği gibi bir amacımız var" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin çok kültürlü bir ülke olduğunu vurgulayan Dinçer, çocuklara dünyanın ihtiyaç duyduğu temel derslerin mutlaka verilmesini belirtti. Dinçer, 'Kapalı okulları açarak ne kadar derslik temin edecekmisiniz?' sorusuna, "Biz il müdürlerimize bunun talimatını verdik gerekli çalışmaları yapıyorlar. Sadece Antalya'da okul müdürlerinin, yardımcılarının kullandıkları odaları sınıflara çevirerek 470 derslik kazandık"diye cevap verdi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 19 Mart 2012 14:48

Gösterim: 1992


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.