Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Her yıl eğitim fakültelerinden öğretmen olma hayaliyle mezun olan binlerce genç, KPSS engelini aştıktan sonra atanıp görevlerini yapmayı bekliyor. Ancak atama bekleyen öğretmenler aldıkları puanların yetersizliğinden değil; kadro yetersizliğinden atanamıyor. Türkiye’de eğitim alanında en çok tartışılan konulardan biri olan bu sorun, her yıl katlanarak büyüyor ve bu durum öğretmen yetiştirmeyi de doğrudan etkiliyor.
Öğretmen olmak amacıyla eğitim fakültelerinden mezun olup atanmayı bekleyen öğretmenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Kadro darlığı sebebiyle ataması gerçekleştirilemeyen öğretmen adaylarının atanma taleplerine ilişkin isyan çığlıkları yükseliyor. Bu sorunu çözüme kavuşturmak için harekete geçen Milli Eğitim Bakanlığı, 2 senede öğretmen açığını kapatacaklarını ve Şubat’ta ise en az 30 bin atama yapacaklarını açıklayarak öğretmen adaylarının yüreğine bir nebze su serpti.
Ağustos ayında 37 bin yeni öğretmen atandığını ve bu öğretmenlerin 26 bininin Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki illere gönderildiğini ifade eden Bakan Nabi Avcı’nın açıklamasına göre Şubat atamalarından sonra öğretmen açığı 60 bine inecek. Bakanlığa bağlı kurumlarda çalışan öğretmen sayısı 821.924 olup, ihtiyaç ise 95.624. Öğretmen ihtiyacı branşlara göre ise; din kültürü ve ahlak bilgisi (14.418), İngilizce (13.517), özel eğitim (13.474), rehberlik (11.130), sınıf öğretmenliği (6.460), okul öncesi (3.694) ve beden eğitimi (3.611) şeklinde dağılım gösteriyor.
2014 YILINDA 49 BİN ATAMA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Eğitim Reformu Girişimi (ERG)’nin 2014 Eğitim İzleme Raporu’nda belirtildiği üzere MEB, iki yıllık ÖABT sonuçları doğrultusunda 6 Şubat, 19 Eylül ve 8 Aralık’ta toplam 49.002 ilk atama gerçekleştirdi. İlk atamaların bölgesel dağılımı incelendiğinde, 6 Şubat dönemindekilerin %83’ünün ve 19 Eylül dönemindekilerin %73’ünün doğu bölgelerine yapıldığı dikkat çekiyor. 6 Şubat döneminde 9.375 öğretmenin ilk ataması gerçekleştirilirken adayların 4.208’i Güneydoğu Anadolu’ya, 2.073’ü Ortadoğu Anadolu’ya ve 1.492’si Kuzeydoğu Anadolu’ya atandı. Diğer taraftan bu atama döneminde Ege ve Batı Karadeniz bölgelerine sırasıyla sadece 17 ve 13 öğretmenin ilk ataması yapıldı. 19 Eylül döneminde 39.269 öğretmenin ilk ataması gerçekleştirilirken, adayların 15.123’ü Güneydoğu Anadolu’da, 8.186’sı Ortadoğu Anadolu’da ve 5.356’sı Kuzeydoğu Anadolu’da görevlendirildi.
Diğer taraftan bu atama döneminde MEB diğer bölgelere sınırlı sayıda yeni öğretmen gönderdi. Örneğin Ege’ye 907 ve Batı Marmara’ya 556 ilk atama yapıldı. MEB, ilk atamaları gerçekleştirirken Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik’i temel alıyor. Bu yönetmelik ilk atamaları nesnel öğretmen açığı ölçütleriyle ilişkilendirdiği için bunların önemli çoğunluğu düzenli olarak öğretmen açığının yüksek olduğu doğu bölgelerine, öğretmen fazlasının bulunduğu batı bölgelerine ise çok sınırlı sayıda ilk atama yapıldı.
EN ÇOK VE EN AZ ATAMA YAPILAN BRANŞLAR
19 Eylül’de 39.269 öğretmen adayının %70’i ÖABT alanlarından atanırken, en çok atama Sınıf Öğretmenliği, İngilizce, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Rehber Öğretmen alanlarında oldu. Diğer taraftan Fizik, Tarih, Coğrafya ve Almanca alanlarında göreli olarak düşük sayıda atama yapıldı.
2014’te ÖABT’ye giren aday ve Eylül 2014’te gerçekleşen atama sayılarının alanlara göre karşılaştırması, öğretmen olmak için hangi alanlarda rekabetin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Buna göre Rehber Öğretmen alanında Temmuz 2014’te ÖABT’ye 5.092 aday girmiş ve Eylül 2014’te 2.876 öğretmenin bu alanda ilk ataması yapılmış. Bu durum ÖABT sınavına giren rehber öğretmen adaylarının önemli bir bölümünün Eylül 2014’te atamasının yapıldığını ortaya koyuyor. Benzer biçimde İlköğretim Matematik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce alanlarında ilk atama sayılarının ÖABT’ye giren aday sayısına oranı göreli olarak yüksek. Atamaların bu alanlarda yoğunlaşması MEB’in ortaokul düzeyinde verilmeye başlanan seçmeli dersler için halen ek öğretmene gereksinim duyduğuna işaret ediyor. Diğer taraftan bu alanlardaki rekabet diğerlerine oranla daha düşük. Tarih, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı gibi alanlardaysa rekabet çok yüksek.
Türkiye’de öğretmenlerin bölgelere göre dağılımını etkileyen önemli bir etken öğretmenlerin özür durumuna ve isteğe bağlı olarak yer değiştirmeler... Bu çerçevede 2014 Ocak’ta 12.772, Haziran’da 17.884 ve Eylül’de 9.332 olmak üzere toplam 39.988 öğretmen farklı bir eğitim kurumu veya MEB biriminde görevlendirildi. İlk atamaların aksine yer değiştirmeler ağırlıklı olarak batı bölgelerine, Orta Anadolu’ya veya Karadeniz’e doğru gerçekleşti. Yer değiştirmelerin Ocak döneminde
%80’i, Haziran döneminde %84’ü ve Eylül döneminde %86’sı batı bölgelerine, Orta Anadolu’ya ve Karadeniz’e doğru. Bu bölgeler arasında ağırlık İstanbul, Ege ve Akdeniz’de... Üç dönemde de yaklaşık iki yer değiştirmeden biri bu bölgelere doğru oldu.
MEB bünyesinde istihdam edilen öğretmenlerin yer değiştirmesine ilişkin esasları düzenleyen Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, öğretmenlerin yer değiştirmesini öğretmen açığına ilişkin herhangi bir nesnel göstergeyle ilişkilendirmiyor. Bu önemli eksikliğin sonucunda, MEB bünyesindeki öğretmenler bölgeler arasındaki öğretmen açığı farklarını daha da derinleştirebilecek biçimde yer değiştirebiliyor. Dolayısıyla bu yönetmelik ile Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik öğretmenlerin bölgesel dağılımına ilişkin birbirinden farklı ve zıt sonuçlara yol açacak biçimde işliyor. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik’in amacı öğretmenlerin dağılımındaki dengesizliği düzeltmek. 19 Yönetmelik, 2000 yılında uygulamaya girdiğinden beri sistematik olarak öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının göreli olarak yüksek olduğu (Güneydoğu Anadolu gibi) bölgelere daha fazla öğretmen ataması yapılıyor. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği çerçevesinde öğretmenlerin yer değiştirmesi bölgeler arasındaki öğretmen açığının kapanmasının önüne geçiyor. Nitekim 2002’den bu yana ortaöğretim düzeyinde Güneydoğu Anadolu ve Batı Marmara arasında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arasındaki fark azalmadı.
NİTELİKLİ ÖĞRETMEN AÇIĞI EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ AKSATIYOR
PISA’nın 2012 yılı değerlendirmesine katılan okulların müdürlerine okullarındaki nitelikli öğretmen açığının eğitimi ve öğretimi ne ölçüde aksattığı sorulmuş. OECD10 ülkeleri genelinde müdürlerin %10’u okuma, %15’i matematik ve %3’ü fen alanında nitelikli öğretmen açığının okullarında eğitimin ve öğretimin çok aksamasına neden olduğunu belirtmiş. Türkiye’deyse bu oranlar sırasıyla %27, %31 ve %28’di.
Bu durum Türkiye’de her üç veya dört okuldan birinde nitelikli öğretmen açığının eğitimi ve öğretimi önemli ölçüde aksattığını ve nitelikli öğretmen açığının azımsanamayacak bir eğitim politikası sorunu olduğunu ortaya koyuyor.
Sabancı Üniversitesi bünyesindeki Eğitim Reformu Girişimi’nin Temmuz 2015’te hazırladığı Eğitimi İzleme Raporu’nda ise geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de, politika yapıcı ve uygulayıcıların öğretmen niteliği ve eğitimin kalitesi arasındaki güçlü ilişkiye ilişkin farkındalıklarının artmış olmasına karşın, öğretmen politikalarında ilerleme sağlanmasına yönelik adımların atılmasının geciktiğini ortaya koyuyor.
Raporda şöyle deniyor: “Nitelikli öğretmenler öğrencinin akademik başarısında kritik rol oynuyor. Aynı zamanda olumlu öğrenci-öğretmen ilişkileri, öğrencinin okula bağlılığını pekiştiriyor. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de, politika yapıcıların ve uygulayıcıların öğretmen niteliği ve eğitimin kalitesi arasındaki güçlü ilişkiye dair farkındalıkları arttı. Buna karşın, öğretmen politikalarında ilerleme sağlanmasına yönelik adımların atılması gerekiyor.”
ÖĞRETMEN GÖZÜYLE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ
2014 yılında öğretmenlerin meslekleriyle ilgili algılarını, beklentilerini ve gereksinimlerini irdeleyen bir araştırma yürüten TEDMEM, 11 Ankara ilinde görev yapan 1.701 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, öğretmenlerin mesleki algıları, iş doyumları ve örgütsel bağlılıklarına ilişkin güncel bilgiler sunuyor. Raporda öne çıkan bazı bulgular şöyle özetleniyor:
» Mesleği tercih etme nedenleri bağlamında, öğretmenlerin %60’ı devlet güvenceli bir iş olması, %54’ü toplumda saygın bir yerinin olması, %30’u ailelerinin teşvik etmesi ve %27’si üniversiteye giriş puanının öğretmenliğe yetmesi nedeniyle öğretmenliği tercih ettiği ifadelerine katıldığını belirtmiştir. Türkiye genelinde 2.007 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen 2009 tarihli bir araştırmaya göre ise öğretmenlerin %29’u idealindeki meslek olduğu için, %22’si iş garantisi yüksek bir meslek olduğu için, %15’i saygın bir meslek olduğu için, %9’u ailesi istediği için, %4’ü başka iş bulamadığı için öğretmenlik mesleğini seçmiştir.
» Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin mesleki algıları, devlet okullarındaki öğretmenlere kıyasla daha olumludur. Okulöncesi kurumlarda ve ilkokullarda görev yapan öğretmenlerin mesleki algıları, diğer kademelerdeki öğretmenlere göre daha olumludur.
» Meslek liselerinde görev yapan öğretmenler, diğer kurumlardaki öğretmenlere kıyasla, öğretmenliğin toplumsal değerinin daha olumsuz olduğunu düşünmektedir. 1-15 yıldır meslekte olan öğretmenler, 25 yıl ve daha fazla süredir meslekte olanlara kıyasla mesleklerinin toplumda daha olumsuz algılandığını düşünmektedir.
» Öğretmenlerin %63’ü hizmetiçi eğitimlerin sayıca yetersiz olduğunu düşünürken %74’ü de içerik yönünden zayıf bulmaktadır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öğretmenler Odası
Her yıl eğitim fakültelerinden öğretmen olma hayaliyle mezun olan binlerce genç, KPSS engelini aştıktan sonra atanıp görevlerini yapmayı bekliyor. Ancak atama bekleyen öğretmenler aldıkları puanların yetersizliğinden değil; kadro yetersizliğinden atanamıyor. Türkiye’de eğitim alanında en çok tartışılan konulardan biri olan bu sorun, her yıl katlanarak büyüyor ve bu durum öğretmen yetiştirmeyi de doğrudan etkiliyor.
Öğretmen olmak amacıyla eğitim fakültelerinden mezun olup atanmayı bekleyen öğretmenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Kadro darlığı sebebiyle ataması gerçekleştirilemeyen öğretmen adaylarının atanma taleplerine ilişkin isyan çığlıkları yükseliyor. Bu sorunu çözüme kavuşturmak için harekete geçen Milli Eğitim Bakanlığı, 2 senede öğretmen açığını kapatacaklarını ve Şubat’ta ise en az 30 bin atama yapacaklarını açıklayarak öğretmen adaylarının yüreğine bir nebze su serpti.
Ağustos ayında 37 bin yeni öğretmen atandığını ve bu öğretmenlerin 26 bininin Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki illere gönderildiğini ifade eden Bakan Nabi Avcı’nın açıklamasına göre Şubat atamalarından sonra öğretmen açığı 60 bine inecek. Bakanlığa bağlı kurumlarda çalışan öğretmen sayısı 821.924 olup, ihtiyaç ise 95.624. Öğretmen ihtiyacı branşlara göre ise; din kültürü ve ahlak bilgisi (14.418), İngilizce (13.517), özel eğitim (13.474), rehberlik (11.130), sınıf öğretmenliği (6.460), okul öncesi (3.694) ve beden eğitimi (3.611) şeklinde dağılım gösteriyor.
2014 YILINDA 49 BİN ATAMA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Eğitim Reformu Girişimi (ERG)’nin 2014 Eğitim İzleme Raporu’nda belirtildiği üzere MEB, iki yıllık ÖABT sonuçları doğrultusunda 6 Şubat, 19 Eylül ve 8 Aralık’ta toplam 49.002 ilk atama gerçekleştirdi. İlk atamaların bölgesel dağılımı incelendiğinde, 6 Şubat dönemindekilerin %83’ünün ve 19 Eylül dönemindekilerin %73’ünün doğu bölgelerine yapıldığı dikkat çekiyor. 6 Şubat döneminde 9.375 öğretmenin ilk ataması gerçekleştirilirken adayların 4.208’i Güneydoğu Anadolu’ya, 2.073’ü Ortadoğu Anadolu’ya ve 1.492’si Kuzeydoğu Anadolu’ya atandı. Diğer taraftan bu atama döneminde Ege ve Batı Karadeniz bölgelerine sırasıyla sadece 17 ve 13 öğretmenin ilk ataması yapıldı. 19 Eylül döneminde 39.269 öğretmenin ilk ataması gerçekleştirilirken, adayların 15.123’ü Güneydoğu Anadolu’da, 8.186’sı Ortadoğu Anadolu’da ve 5.356’sı Kuzeydoğu Anadolu’da görevlendirildi.
Diğer taraftan bu atama döneminde MEB diğer bölgelere sınırlı sayıda yeni öğretmen gönderdi. Örneğin Ege’ye 907 ve Batı Marmara’ya 556 ilk atama yapıldı. MEB, ilk atamaları gerçekleştirirken Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik’i temel alıyor. Bu yönetmelik ilk atamaları nesnel öğretmen açığı ölçütleriyle ilişkilendirdiği için bunların önemli çoğunluğu düzenli olarak öğretmen açığının yüksek olduğu doğu bölgelerine, öğretmen fazlasının bulunduğu batı bölgelerine ise çok sınırlı sayıda ilk atama yapıldı.
EN ÇOK VE EN AZ ATAMA YAPILAN BRANŞLAR
19 Eylül’de 39.269 öğretmen adayının %70’i ÖABT alanlarından atanırken, en çok atama Sınıf Öğretmenliği, İngilizce, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Rehber Öğretmen alanlarında oldu. Diğer taraftan Fizik, Tarih, Coğrafya ve Almanca alanlarında göreli olarak düşük sayıda atama yapıldı.
2014’te ÖABT’ye giren aday ve Eylül 2014’te gerçekleşen atama sayılarının alanlara göre karşılaştırması, öğretmen olmak için hangi alanlarda rekabetin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Buna göre Rehber Öğretmen alanında Temmuz 2014’te ÖABT’ye 5.092 aday girmiş ve Eylül 2014’te 2.876 öğretmenin bu alanda ilk ataması yapılmış. Bu durum ÖABT sınavına giren rehber öğretmen adaylarının önemli bir bölümünün Eylül 2014’te atamasının yapıldığını ortaya koyuyor. Benzer biçimde İlköğretim Matematik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce alanlarında ilk atama sayılarının ÖABT’ye giren aday sayısına oranı göreli olarak yüksek. Atamaların bu alanlarda yoğunlaşması MEB’in ortaokul düzeyinde verilmeye başlanan seçmeli dersler için halen ek öğretmene gereksinim duyduğuna işaret ediyor. Diğer taraftan bu alanlardaki rekabet diğerlerine oranla daha düşük. Tarih, Sosyal Bilgiler, Türk Dili ve Edebiyatı gibi alanlardaysa rekabet çok yüksek.
Türkiye’de öğretmenlerin bölgelere göre dağılımını etkileyen önemli bir etken öğretmenlerin özür durumuna ve isteğe bağlı olarak yer değiştirmeler... Bu çerçevede 2014 Ocak’ta 12.772, Haziran’da 17.884 ve Eylül’de 9.332 olmak üzere toplam 39.988 öğretmen farklı bir eğitim kurumu veya MEB biriminde görevlendirildi. İlk atamaların aksine yer değiştirmeler ağırlıklı olarak batı bölgelerine, Orta Anadolu’ya veya Karadeniz’e doğru gerçekleşti. Yer değiştirmelerin Ocak döneminde
%80’i, Haziran döneminde %84’ü ve Eylül döneminde %86’sı batı bölgelerine, Orta Anadolu’ya ve Karadeniz’e doğru. Bu bölgeler arasında ağırlık İstanbul, Ege ve Akdeniz’de... Üç dönemde de yaklaşık iki yer değiştirmeden biri bu bölgelere doğru oldu.
MEB bünyesinde istihdam edilen öğretmenlerin yer değiştirmesine ilişkin esasları düzenleyen Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, öğretmenlerin yer değiştirmesini öğretmen açığına ilişkin herhangi bir nesnel göstergeyle ilişkilendirmiyor. Bu önemli eksikliğin sonucunda, MEB bünyesindeki öğretmenler bölgeler arasındaki öğretmen açığı farklarını daha da derinleştirebilecek biçimde yer değiştirebiliyor. Dolayısıyla bu yönetmelik ile Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik öğretmenlerin bölgesel dağılımına ilişkin birbirinden farklı ve zıt sonuçlara yol açacak biçimde işliyor. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik’in amacı öğretmenlerin dağılımındaki dengesizliği düzeltmek. 19 Yönetmelik, 2000 yılında uygulamaya girdiğinden beri sistematik olarak öğretmen başına düşen öğrenci sayılarının göreli olarak yüksek olduğu (Güneydoğu Anadolu gibi) bölgelere daha fazla öğretmen ataması yapılıyor. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği çerçevesinde öğretmenlerin yer değiştirmesi bölgeler arasındaki öğretmen açığının kapanmasının önüne geçiyor. Nitekim 2002’den bu yana ortaöğretim düzeyinde Güneydoğu Anadolu ve Batı Marmara arasında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı arasındaki fark azalmadı.
NİTELİKLİ ÖĞRETMEN AÇIĞI EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ AKSATIYOR
PISA’nın 2012 yılı değerlendirmesine katılan okulların müdürlerine okullarındaki nitelikli öğretmen açığının eğitimi ve öğretimi ne ölçüde aksattığı sorulmuş. OECD10 ülkeleri genelinde müdürlerin %10’u okuma, %15’i matematik ve %3’ü fen alanında nitelikli öğretmen açığının okullarında eğitimin ve öğretimin çok aksamasına neden olduğunu belirtmiş. Türkiye’deyse bu oranlar sırasıyla %27, %31 ve %28’di.
Bu durum Türkiye’de her üç veya dört okuldan birinde nitelikli öğretmen açığının eğitimi ve öğretimi önemli ölçüde aksattığını ve nitelikli öğretmen açığının azımsanamayacak bir eğitim politikası sorunu olduğunu ortaya koyuyor.
Sabancı Üniversitesi bünyesindeki Eğitim Reformu Girişimi’nin Temmuz 2015’te hazırladığı Eğitimi İzleme Raporu’nda ise geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de, politika yapıcı ve uygulayıcıların öğretmen niteliği ve eğitimin kalitesi arasındaki güçlü ilişkiye ilişkin farkındalıklarının artmış olmasına karşın, öğretmen politikalarında ilerleme sağlanmasına yönelik adımların atılmasının geciktiğini ortaya koyuyor.
Raporda şöyle deniyor: “Nitelikli öğretmenler öğrencinin akademik başarısında kritik rol oynuyor. Aynı zamanda olumlu öğrenci-öğretmen ilişkileri, öğrencinin okula bağlılığını pekiştiriyor. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de, politika yapıcıların ve uygulayıcıların öğretmen niteliği ve eğitimin kalitesi arasındaki güçlü ilişkiye dair farkındalıkları arttı. Buna karşın, öğretmen politikalarında ilerleme sağlanmasına yönelik adımların atılması gerekiyor.”
ÖĞRETMEN GÖZÜYLE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ
2014 yılında öğretmenlerin meslekleriyle ilgili algılarını, beklentilerini ve gereksinimlerini irdeleyen bir araştırma yürüten TEDMEM, 11 Ankara ilinde görev yapan 1.701 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, öğretmenlerin mesleki algıları, iş doyumları ve örgütsel bağlılıklarına ilişkin güncel bilgiler sunuyor. Raporda öne çıkan bazı bulgular şöyle özetleniyor:
» Mesleği tercih etme nedenleri bağlamında, öğretmenlerin %60’ı devlet güvenceli bir iş olması, %54’ü toplumda saygın bir yerinin olması, %30’u ailelerinin teşvik etmesi ve %27’si üniversiteye giriş puanının öğretmenliğe yetmesi nedeniyle öğretmenliği tercih ettiği ifadelerine katıldığını belirtmiştir. Türkiye genelinde 2.007 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen 2009 tarihli bir araştırmaya göre ise öğretmenlerin %29’u idealindeki meslek olduğu için, %22’si iş garantisi yüksek bir meslek olduğu için, %15’i saygın bir meslek olduğu için, %9’u ailesi istediği için, %4’ü başka iş bulamadığı için öğretmenlik mesleğini seçmiştir.
» Özel okullarda görev yapan öğretmenlerin mesleki algıları, devlet okullarındaki öğretmenlere kıyasla daha olumludur. Okulöncesi kurumlarda ve ilkokullarda görev yapan öğretmenlerin mesleki algıları, diğer kademelerdeki öğretmenlere göre daha olumludur.
» Meslek liselerinde görev yapan öğretmenler, diğer kurumlardaki öğretmenlere kıyasla, öğretmenliğin toplumsal değerinin daha olumsuz olduğunu düşünmektedir. 1-15 yıldır meslekte olan öğretmenler, 25 yıl ve daha fazla süredir meslekte olanlara kıyasla mesleklerinin toplumda daha olumsuz algılandığını düşünmektedir.
» Öğretmenlerin %63’ü hizmetiçi eğitimlerin sayıca yetersiz olduğunu düşünürken %74’ü de içerik yönünden zayıf bulmaktadır.
Son Güncelleme: Çarşamba, 18 Kasım 2015 12:09
Gösterim: 2794
Şubat ayında 30 bin öğretmen atamasının yapılacağını belirten MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdür Vekili Doç. Dr. Ali Yılmaz, aday öğretmenlerin yetiştirme süreci intibak (oryantasyon) eğitimine ve hizmetiçi eğitimlere alınacaklarını ifade etti. Ayrıca aday öğretmenlere alanlarında uzman asgari beş yıllık hizmeti bulunan aynı branştan bir öğretmenin ‘danışman öğretmen’ olarak verileceğini söyledi.
Öğretmen adaylarının uzun süredir bekledikleri Şubat ayı öğretmen atamasında ne kadarlık bir atama gerçekleştirilecek?
İlk atama kapsamında aday öğretmenliğe yapılacak atamalar, KPSS puan üstünlüğüne göre tercihler de dikkate alınarak ilan edilen kontenjanlar dâhilinde elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Sayın Başbakanımızın belirtiğine göre Şubat ayında 30 bin civarında öğretmen atamasının yapılacağı tahmin edilmektedir.
Araştırmalar, üniversiteden henüz mezun olmuş öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleğine ilişkin algılarının mesleklerinin ilk yılında edindikleri deneyimlerden oluştuğunu göstermektedir.
Bakanlığımız önümüzdeki atama döneminden itibaren aday öğretmenlerimizi sınıfa sokmadan önce atama sonrası bir dönem yetiştirme sürecine tabi tutacaktır. Bu süreçte aday öğretmenlerimiz uygulamaya dönük olarak;
Yetiştirme süreci intibak (oryantasyon) eğitimine ve hizmetiçi eğitimlere alınacaklardır. Ayrıca kendilerine alanlarında uzman asgari beş yıllık hizmeti bulunan aynı branştan bir öğretmen danışman öğretmen olarak görevlendirilecek ve aday öğretmenler danışman öğretmen ve okul müdürlüğü tarafından belirlenen dersleri ve ders eğitim-öğretim etkinliklerini izleyecekler. Yine danışman öğretmen gözetiminde alanıyla ilgili ders içi ve ders dışı eğitim öğretim uygulamalarında bulunacaklardır. Aynı zamanda görevlendirildiği yere göre il/ilçe milli eğitim müdürlüklerindeki iş ve işlemlerin işleyişine dair bilgi edineceklerdir. Böylece aday öğretmenimiz eğitim alanında yetişmiş deneyimli bilgi ve becerilerle donanımlı bir öğretmen olarak atandığı görevine devam edecektir.
Son atamalarla birlikte MEB’e bağlı kurumlarda çalışan öğretmen sayısı ne kadar oldu?
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan öğretmen (idareci hariç) sayısı 821.924 olup, ihtiyacımız ise 95.624’tür.
Şu an hangi branşta ne kadar öğretmene ihtiyaç var? En fazla öğretmen açığının bulunduğu branş hangisi?
Öğretmen ihtiyacı branşlara göre; din kültürü ve ahlak bilgisi (14.418), İngilizce (13.517), özel eğitim (13.474), rehberlik (11.130), sınıf öğretmenliği (6.460), okul öncesi (3.694) ve beden eğitimi (3.611) şeklinde dağılım göstermektedir.
Bakanlığınızın düzenlediği takviye kurslarına bu yıl kaç öğretmen başvurdu? Ayrıca takviye kurslarında eğitim veren öğretmenlerin aldıkları ücret ne kadar oluyor?
Kurslarda görev almak için başvuran öğretmen sayımız 291 bin 890’dır. Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında görev alacak öğretmenlerimiz, iki kat ek ders ücreti alacaklar.
ÖĞRETMEN STRATEJİSİ BELGESİ HAZIRLANDI
Eğitimde kalitelisi tescilli ülkeler, öğretmenlerin niteliğine oldukça önem veriyor. Öğretmen yetiştirme sistemlerini ve üniversitelerde öğretmen yetiştirme programlarını hayli sıkı tutuyorlar. Ancak ince elemeden başarıyla geçebilenler öğretmen olabiliyor. Her isteyen ve puanı tutan eğitim fakültelerine kabul edilmiyor. Bu kapsamda Türkiye, öğretmen yetiştirme politikalarında ne kadar başarılı? Bu konudaki eksiklerimiz nelerdir?
Bilimsel ve teknolojik ilerlemenin hız kazandığı günümüzde kurumsal ve toplumsal yapılar köklü değişime uğramıştır. Bu değişimden en çok etkilenenin okul ve öğretmen olduğu gerçeğinden hareketle, dünyadaki eğitimsel yönelimlere de paralel olarak öğretmen eğitimi ve mesleki gelişimin yeniden ele alınması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlerin hizmet öncesinde yetiştirilmesi, mesleğe girişi, mesleki gelişimi ve öğretmenlik mesleğinin algı ve statüsünün güçlendirilmesi konularına yönelik bir “Öğretmen Stratejisi Belgesi” hazırlanması öngörülmüştür.
Bu bağlamda, Her Sınıfa Yüksek Nitelikli Öğretmenin Erişimini Sağlamak, Öğretmenlerin Mesleki ve Kurumsal Aidiyetini Geliştirmek ve Sürdürülebilir Kılmak, Öğretmenlik Mesleğinin Algı ve Statüsünü Güçlendirmek amaçlarını kapsamak üzere; hedef, alt hedef ve eylemlerden oluşan ve en son 2015-2023 hedeflerine ulaşmak üzere “Öğretmen Stratejisi Belgesi” hazırlanmıştır.
Öğretmenlerin niteliğini artırmak için MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü olarak gerçekleştirdiğiniz projeler nelerdir?
√ Öğretmen Yeterlikleri
Öğretmenlik mesleğinin niteliğini yükseltme yollarından biri de öncelikle öğretmenlerin sahip olması gereken yeterliklerin belirlenerek öğretmen adaylarına ve öğretmenlere kazandırılmasıdır. Eğitim ve öğretim sürecinde en önemli rolü oynayan öğretmenlerimizin niteliklerinin sorgulanması ve geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle öğretmenlerin sahip olması gereken bilgi, beceri, tutum ve değerler bütünü olan öğretmen yeterliklerinin belirlenmesi gerekli görülmüştür.
Bu kapsamda, Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri ile Özel Alan Öğretmen Yeterlikleri (ilköğretim, ortaöğretim, imam hatip liseleri meslek dersleri öğretmenleri ile özel eğitim öğretmenliği) hazırlanmıştır.
Belirlenen öğretmen yeterliklerinin;
» Öğretmen yetiştirme politikalarının belirlenmesinde,
» Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının hizmet öncesi öğretim programlarının hazırlanmasında,
» Göreve yeni atanacak öğretmenlerin seçiminde,
» Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde,
» Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerinde,
» İş başarımlarının ve performanslarının değerlendirilmesinde kullanılması amaçlanmıştır.
Yeterliklerin eğitim alanında meydana gelen değişim ve gelişimlere göre sürekli güncellenmesi gerektiği bilinmektedir. Ayrıca yukarıda belirtilen yeterliklerin hazırlanıp yürürlüğe konulmasından sonra 2008 yılında kabul edilen “Avrupa Yeterlikler Çerçevesi” ve buna
paralel olarak da “Türkiye Yüksek Öğretim Yeterlikler Çerçevesi” yürürlüğe girmiştir. Bu bağlamda “Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri ve Özel Alan Yeterlikleri” de sürekli güncellenmektedir.
√ Okul Temelli Mesleki Gelişim (OTMG)
Okul Temelli Mesleki Gelişim Modeli, son zamanlarda tüm dünyayı etkileyen yaşam boyu öğrenme ilkesinin eğitim sistemimize yansımasını sağlayacak önemli bir çalışmadır. Yönetici ve öğretmenlerin belirlenen yeterlikler doğrultusunda mesleki gelişim ihtiyaçlarını karşılamaları için Okul Temelli Mesleki Gelişim (OTMG) Modeli ve bu modele yönelik bir OTMG kılavuzu oluşturulmuştur. Yeterliklerini geliştirme çalışmalarında “Şu an neredeyim?”, “Neleri bilmem gerekiyor?” ve “Gelişim için neler yapabilirim?” sorularına cevap bulunmasında kaynak niteliği taşıyan OTMG, aynı zamanda “yaşam boyu öğrenme” ilkesini de desteklemektedir.
Ayrıca OTMG uygulamalarının, okul yöneticisi ve öğretmenlerin öğrenen bireyler olarak öğrencilere model olmalarında ve mesleki deneyimlerin paylaşıldığı demokratik, güvenli, kararlı ve tutarlı bir okul kültürü oluşturmasında katkı sağlaması beklenmektedir.
2015 YILINDA 357 BİN ÖĞRETMENE HİZMETİÇİ EĞİTİM VERİLDİ
Günümüzde bilim ve teknoloji hızla gelişiyor ve değişiyor. Eğitim sistemimizin ve sistemin en önemli öğesi olan öğretmenlerimiz bu gelişim ve değişime uyum sağlayabiliyorlar mı? Bu uyumu sağlamaları adına genel müdürlüğünüzce yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Teknolojinin eğitim ve öğretime adaptasyonunda öğretmenlerin teknolojiye karşı geliştirdikleri tutum, teknolojiyi kullanma gayretleri ve kullanım becerileri tartışmasız öğrencilerinin teknoloji kullanımını ve tutumunu da etkileyecektir.
Çağdaş toplum insanı kendini teknolojiden soyutlayamamaktadır. Bu teknoloji ürünlerinin en önemlilerinden biri de elbette bilgisayardır ve hemen her sektörün olmazsa olmazlarındandır. Dolayısıyla toplumun önder aydın kesimini oluşturan öğretmenlerin de bu durumdan uzakta kalması düşünülemez. Teknoloji sürekli gelişmekte ve değişmekte olduğundan öğretmenlerin bu gelişmenin gerisinde kalmamaları gerekmektedir.
Bilgi toplumu olma yolunda belirlenen bu vizyona paralel olarak son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülüp, Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklenen Eğitimde FATİH (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme) projesi başlatılmıştır. Projenin amacı; eğitim ve öğretimde coğrafya farkı gözetmeksizin fırsat eşitliğini sağlamak, okullarımızda kullanılan teknolojiyi geliştirip iyileştirmek amacıyla Bilişim Teknolojileri (BT) araçlarını öğrenme ortamına katarak öğrencilerin daha fazla duyu organına hitap etmek ve öğrenmede verimi arttırmak olarak belirlenmiştir.
Ayrıca öğretmenlerimizin mesleki ve kişisel gelişimlerini arttırmak için öğretmenlerimize merkezi ve mahalli olarak hizmetiçi eğitim faaliyetleri düzenlenmektedir. Teknolojideki gelişmeleri de yakından takip edebilmek amacıyla kamu iktisadi teşekküller, üniversiteler, çeşitli fabrika ve tesislerle eğitim işbirliği protokolleri imzalamak suretiyle öğretmenlerimizin iş hayatının içinde teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeleri sağlanmaktadır. Bunlara örnek verecek olursak THY ile uçak motorları ve bakımı, çeşitli otomobil fabrikaları ile otomotiv teknolojileri vb. eğitimler firma ve fabrikaların eğitim merkezlerinde uygulanmaktadır.
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ CAZİBESİNİ KORUYOR
Gerek yükseköğretime geçişte daha fazla tercih edilmesi ve gerekse mezuniyet sonrası istihdam imkanının diğer mesleklere göre daha fazla olması öğretmenlik mesleğinin cazibesini koruduğunu göstermektedir. Öğretmenlere özgü öğretmenler gününün olması yanında, 2015-2023 yıllarını kapsamak üzere Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan “Öğretmen Stratejisi Belgesi”nin üç temel amacından biri Öğretmenlik Mesleğinin Algı ve Statüsünü Güçlendirmek olup çalışmalar devam etmektedir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öğretmenler Odası
Şubat ayında 30 bin öğretmen atamasının yapılacağını belirten MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdür Vekili Doç. Dr. Ali Yılmaz, aday öğretmenlerin yetiştirme süreci intibak (oryantasyon) eğitimine ve hizmetiçi eğitimlere alınacaklarını ifade etti. Ayrıca aday öğretmenlere alanlarında uzman asgari beş yıllık hizmeti bulunan aynı branştan bir öğretmenin ‘danışman öğretmen’ olarak verileceğini söyledi.
Öğretmen adaylarının uzun süredir bekledikleri Şubat ayı öğretmen atamasında ne kadarlık bir atama gerçekleştirilecek?
İlk atama kapsamında aday öğretmenliğe yapılacak atamalar, KPSS puan üstünlüğüne göre tercihler de dikkate alınarak ilan edilen kontenjanlar dâhilinde elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Sayın Başbakanımızın belirtiğine göre Şubat ayında 30 bin civarında öğretmen atamasının yapılacağı tahmin edilmektedir.
Araştırmalar, üniversiteden henüz mezun olmuş öğretmen adaylarının, öğretmenlik mesleğine ilişkin algılarının mesleklerinin ilk yılında edindikleri deneyimlerden oluştuğunu göstermektedir.
Bakanlığımız önümüzdeki atama döneminden itibaren aday öğretmenlerimizi sınıfa sokmadan önce atama sonrası bir dönem yetiştirme sürecine tabi tutacaktır. Bu süreçte aday öğretmenlerimiz uygulamaya dönük olarak;
Yetiştirme süreci intibak (oryantasyon) eğitimine ve hizmetiçi eğitimlere alınacaklardır. Ayrıca kendilerine alanlarında uzman asgari beş yıllık hizmeti bulunan aynı branştan bir öğretmen danışman öğretmen olarak görevlendirilecek ve aday öğretmenler danışman öğretmen ve okul müdürlüğü tarafından belirlenen dersleri ve ders eğitim-öğretim etkinliklerini izleyecekler. Yine danışman öğretmen gözetiminde alanıyla ilgili ders içi ve ders dışı eğitim öğretim uygulamalarında bulunacaklardır. Aynı zamanda görevlendirildiği yere göre il/ilçe milli eğitim müdürlüklerindeki iş ve işlemlerin işleyişine dair bilgi edineceklerdir. Böylece aday öğretmenimiz eğitim alanında yetişmiş deneyimli bilgi ve becerilerle donanımlı bir öğretmen olarak atandığı görevine devam edecektir.
Son atamalarla birlikte MEB’e bağlı kurumlarda çalışan öğretmen sayısı ne kadar oldu?
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda çalışan öğretmen (idareci hariç) sayısı 821.924 olup, ihtiyacımız ise 95.624’tür.
Şu an hangi branşta ne kadar öğretmene ihtiyaç var? En fazla öğretmen açığının bulunduğu branş hangisi?
Öğretmen ihtiyacı branşlara göre; din kültürü ve ahlak bilgisi (14.418), İngilizce (13.517), özel eğitim (13.474), rehberlik (11.130), sınıf öğretmenliği (6.460), okul öncesi (3.694) ve beden eğitimi (3.611) şeklinde dağılım göstermektedir.
Bakanlığınızın düzenlediği takviye kurslarına bu yıl kaç öğretmen başvurdu? Ayrıca takviye kurslarında eğitim veren öğretmenlerin aldıkları ücret ne kadar oluyor?
Kurslarda görev almak için başvuran öğretmen sayımız 291 bin 890’dır. Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında görev alacak öğretmenlerimiz, iki kat ek ders ücreti alacaklar.
ÖĞRETMEN STRATEJİSİ BELGESİ HAZIRLANDI
Eğitimde kalitelisi tescilli ülkeler, öğretmenlerin niteliğine oldukça önem veriyor. Öğretmen yetiştirme sistemlerini ve üniversitelerde öğretmen yetiştirme programlarını hayli sıkı tutuyorlar. Ancak ince elemeden başarıyla geçebilenler öğretmen olabiliyor. Her isteyen ve puanı tutan eğitim fakültelerine kabul edilmiyor. Bu kapsamda Türkiye, öğretmen yetiştirme politikalarında ne kadar başarılı? Bu konudaki eksiklerimiz nelerdir?
Bilimsel ve teknolojik ilerlemenin hız kazandığı günümüzde kurumsal ve toplumsal yapılar köklü değişime uğramıştır. Bu değişimden en çok etkilenenin okul ve öğretmen olduğu gerçeğinden hareketle, dünyadaki eğitimsel yönelimlere de paralel olarak öğretmen eğitimi ve mesleki gelişimin yeniden ele alınması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlerin hizmet öncesinde yetiştirilmesi, mesleğe girişi, mesleki gelişimi ve öğretmenlik mesleğinin algı ve statüsünün güçlendirilmesi konularına yönelik bir “Öğretmen Stratejisi Belgesi” hazırlanması öngörülmüştür.
Bu bağlamda, Her Sınıfa Yüksek Nitelikli Öğretmenin Erişimini Sağlamak, Öğretmenlerin Mesleki ve Kurumsal Aidiyetini Geliştirmek ve Sürdürülebilir Kılmak, Öğretmenlik Mesleğinin Algı ve Statüsünü Güçlendirmek amaçlarını kapsamak üzere; hedef, alt hedef ve eylemlerden oluşan ve en son 2015-2023 hedeflerine ulaşmak üzere “Öğretmen Stratejisi Belgesi” hazırlanmıştır.
Öğretmenlerin niteliğini artırmak için MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü olarak gerçekleştirdiğiniz projeler nelerdir?
√ Öğretmen Yeterlikleri
Öğretmenlik mesleğinin niteliğini yükseltme yollarından biri de öncelikle öğretmenlerin sahip olması gereken yeterliklerin belirlenerek öğretmen adaylarına ve öğretmenlere kazandırılmasıdır. Eğitim ve öğretim sürecinde en önemli rolü oynayan öğretmenlerimizin niteliklerinin sorgulanması ve geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle öğretmenlerin sahip olması gereken bilgi, beceri, tutum ve değerler bütünü olan öğretmen yeterliklerinin belirlenmesi gerekli görülmüştür.
Bu kapsamda, Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri ile Özel Alan Öğretmen Yeterlikleri (ilköğretim, ortaöğretim, imam hatip liseleri meslek dersleri öğretmenleri ile özel eğitim öğretmenliği) hazırlanmıştır.
Belirlenen öğretmen yeterliklerinin;
» Öğretmen yetiştirme politikalarının belirlenmesinde,
» Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının hizmet öncesi öğretim programlarının hazırlanmasında,
» Göreve yeni atanacak öğretmenlerin seçiminde,
» Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde,
» Öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerinde,
» İş başarımlarının ve performanslarının değerlendirilmesinde kullanılması amaçlanmıştır.
Yeterliklerin eğitim alanında meydana gelen değişim ve gelişimlere göre sürekli güncellenmesi gerektiği bilinmektedir. Ayrıca yukarıda belirtilen yeterliklerin hazırlanıp yürürlüğe konulmasından sonra 2008 yılında kabul edilen “Avrupa Yeterlikler Çerçevesi” ve buna
paralel olarak da “Türkiye Yüksek Öğretim Yeterlikler Çerçevesi” yürürlüğe girmiştir. Bu bağlamda “Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri ve Özel Alan Yeterlikleri” de sürekli güncellenmektedir.
√ Okul Temelli Mesleki Gelişim (OTMG)
Okul Temelli Mesleki Gelişim Modeli, son zamanlarda tüm dünyayı etkileyen yaşam boyu öğrenme ilkesinin eğitim sistemimize yansımasını sağlayacak önemli bir çalışmadır. Yönetici ve öğretmenlerin belirlenen yeterlikler doğrultusunda mesleki gelişim ihtiyaçlarını karşılamaları için Okul Temelli Mesleki Gelişim (OTMG) Modeli ve bu modele yönelik bir OTMG kılavuzu oluşturulmuştur. Yeterliklerini geliştirme çalışmalarında “Şu an neredeyim?”, “Neleri bilmem gerekiyor?” ve “Gelişim için neler yapabilirim?” sorularına cevap bulunmasında kaynak niteliği taşıyan OTMG, aynı zamanda “yaşam boyu öğrenme” ilkesini de desteklemektedir.
Ayrıca OTMG uygulamalarının, okul yöneticisi ve öğretmenlerin öğrenen bireyler olarak öğrencilere model olmalarında ve mesleki deneyimlerin paylaşıldığı demokratik, güvenli, kararlı ve tutarlı bir okul kültürü oluşturmasında katkı sağlaması beklenmektedir.
2015 YILINDA 357 BİN ÖĞRETMENE HİZMETİÇİ EĞİTİM VERİLDİ
Günümüzde bilim ve teknoloji hızla gelişiyor ve değişiyor. Eğitim sistemimizin ve sistemin en önemli öğesi olan öğretmenlerimiz bu gelişim ve değişime uyum sağlayabiliyorlar mı? Bu uyumu sağlamaları adına genel müdürlüğünüzce yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Teknolojinin eğitim ve öğretime adaptasyonunda öğretmenlerin teknolojiye karşı geliştirdikleri tutum, teknolojiyi kullanma gayretleri ve kullanım becerileri tartışmasız öğrencilerinin teknoloji kullanımını ve tutumunu da etkileyecektir.
Çağdaş toplum insanı kendini teknolojiden soyutlayamamaktadır. Bu teknoloji ürünlerinin en önemlilerinden biri de elbette bilgisayardır ve hemen her sektörün olmazsa olmazlarındandır. Dolayısıyla toplumun önder aydın kesimini oluşturan öğretmenlerin de bu durumdan uzakta kalması düşünülemez. Teknoloji sürekli gelişmekte ve değişmekte olduğundan öğretmenlerin bu gelişmenin gerisinde kalmamaları gerekmektedir.
Bilgi toplumu olma yolunda belirlenen bu vizyona paralel olarak son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülüp, Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklenen Eğitimde FATİH (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme) projesi başlatılmıştır. Projenin amacı; eğitim ve öğretimde coğrafya farkı gözetmeksizin fırsat eşitliğini sağlamak, okullarımızda kullanılan teknolojiyi geliştirip iyileştirmek amacıyla Bilişim Teknolojileri (BT) araçlarını öğrenme ortamına katarak öğrencilerin daha fazla duyu organına hitap etmek ve öğrenmede verimi arttırmak olarak belirlenmiştir.
Ayrıca öğretmenlerimizin mesleki ve kişisel gelişimlerini arttırmak için öğretmenlerimize merkezi ve mahalli olarak hizmetiçi eğitim faaliyetleri düzenlenmektedir. Teknolojideki gelişmeleri de yakından takip edebilmek amacıyla kamu iktisadi teşekküller, üniversiteler, çeşitli fabrika ve tesislerle eğitim işbirliği protokolleri imzalamak suretiyle öğretmenlerimizin iş hayatının içinde teknolojik gelişmeleri yakından takip etmeleri sağlanmaktadır. Bunlara örnek verecek olursak THY ile uçak motorları ve bakımı, çeşitli otomobil fabrikaları ile otomotiv teknolojileri vb. eğitimler firma ve fabrikaların eğitim merkezlerinde uygulanmaktadır.
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ CAZİBESİNİ KORUYOR
Gerek yükseköğretime geçişte daha fazla tercih edilmesi ve gerekse mezuniyet sonrası istihdam imkanının diğer mesleklere göre daha fazla olması öğretmenlik mesleğinin cazibesini koruduğunu göstermektedir. Öğretmenlere özgü öğretmenler gününün olması yanında, 2015-2023 yıllarını kapsamak üzere Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan “Öğretmen Stratejisi Belgesi”nin üç temel amacından biri Öğretmenlik Mesleğinin Algı ve Statüsünü Güçlendirmek olup çalışmalar devam etmektedir.
Son Güncelleme: Salı, 17 Kasım 2015 17:38
Gösterim: 4387
ÖABT ile ilgili ÖSYM ile her yıl protokol imzaladıklarını anımsatan MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, bu yıl için ÖSYM'nin iş yoğunluğu dikkate alınarak, zannediyorum iki yeni branşta daha alan sınavı yapılacağını söyledi.
Öğretmen adaylarının bir kısmının Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) ile Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) puanıyla istihdam edildiğini anlatan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, bütün öğretmen adaylarının alan sınavına girmesini istediklerini, ancak ÖSYM'nin kapasitesi ve yoğunluğunun da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi.
ÖABT ile ilgili ÖSYM ile her yıl protokol imzaladıklarını anımsatan Yusuf Tekin, "Bu yıl için ÖSYM'nin iş yoğunluğu dikkate alınarak, zannediyorum iki yeni branşta daha alan sınavı yapılacak. Onun dışındaki konulardan biz bu yıl alan sınavı uygulamayacağız. Yine normal sınavla öğretmenlerimizi istihdam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öğretmenler Odası
ÖABT ile ilgili ÖSYM ile her yıl protokol imzaladıklarını anımsatan MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, bu yıl için ÖSYM'nin iş yoğunluğu dikkate alınarak, zannediyorum iki yeni branşta daha alan sınavı yapılacağını söyledi.
Öğretmen adaylarının bir kısmının Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) ile Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) puanıyla istihdam edildiğini anlatan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, bütün öğretmen adaylarının alan sınavına girmesini istediklerini, ancak ÖSYM'nin kapasitesi ve yoğunluğunun da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi.
ÖABT ile ilgili ÖSYM ile her yıl protokol imzaladıklarını anımsatan Yusuf Tekin, "Bu yıl için ÖSYM'nin iş yoğunluğu dikkate alınarak, zannediyorum iki yeni branşta daha alan sınavı yapılacak. Onun dışındaki konulardan biz bu yıl alan sınavı uygulamayacağız. Yine normal sınavla öğretmenlerimizi istihdam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Son Güncelleme: Cuma, 13 Kasım 2015 14:29
Gösterim: 2278
Devlet Demiryolları, 24-30 Kasım tarihleri arasında öğretmenlere yüzde 50 indirim uygulayacak.
Öğretmenler, 24-30 Kasım tarihleri arasında anahat ve Yüksek Hızlı Trenlerden yüzde elli indirimle bilet alabilecek.
MEB yetkililerinden alınan bilgiye göre, Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünden 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle öğretmen ve ailelerinin Devlet Demiryolları ile yapacakları yolculuklarında bilet ücretlerinde indirim uygulanması talep edildi.
Bunun üzerine, Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından MEB'e yazı gönderildi. Yazıya göre, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle kutlamalara katkı sağlamak amacıyla, geçmiş yıllarda olduğu gibi MEB'e bağlı resmi okullar ile MEB tarafından onaylanmış özel okullar ve yüksek eğitim kurumlarında hizmet veren tüm öğretmenlere anahat ve Yüksek Hızlı Trenlerde geçerli olmak üzere 24-30 Kasım'da 1 hafta süre ile tam bilet ücreti üzerinden yüzde 50 indirim uygulanacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öğretmenler Odası
Devlet Demiryolları, 24-30 Kasım tarihleri arasında öğretmenlere yüzde 50 indirim uygulayacak.
Öğretmenler, 24-30 Kasım tarihleri arasında anahat ve Yüksek Hızlı Trenlerden yüzde elli indirimle bilet alabilecek.
MEB yetkililerinden alınan bilgiye göre, Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünden 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle öğretmen ve ailelerinin Devlet Demiryolları ile yapacakları yolculuklarında bilet ücretlerinde indirim uygulanması talep edildi.
Bunun üzerine, Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından MEB'e yazı gönderildi. Yazıya göre, 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle kutlamalara katkı sağlamak amacıyla, geçmiş yıllarda olduğu gibi MEB'e bağlı resmi okullar ile MEB tarafından onaylanmış özel okullar ve yüksek eğitim kurumlarında hizmet veren tüm öğretmenlere anahat ve Yüksek Hızlı Trenlerde geçerli olmak üzere 24-30 Kasım'da 1 hafta süre ile tam bilet ücreti üzerinden yüzde 50 indirim uygulanacak.
Son Güncelleme: Cuma, 13 Kasım 2015 16:00
Gösterim: 2133
İzmirli fizik öğretmeni Şermin Kaya, 39 yıl önce anne ve babasının görev yaptığı Hakkari'de öğrencileri geleceğe hazırlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Yıllar önce anne ve babasının sağlık hizmeti verdiği Hakkari'de Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne atanan Şermin Kaya, öğrencileri geleceğe hazırlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Kaya, 1976 yılında babası Sedat Kaya'nın Hakkari'ye doktor olarak atandığını, annesi Sevgi Kaya'nın da kentte hemşire olarak görev yaptığını anlattı.
Anne ve babasının yaklaşık 4 yıl Hakkari'de çalıştığını belirten Kaya, ailesinin 1980 yılında kentten ayrıldığını ifade etti.
Öğrencilerin bize ihtiyacı var
Hakkari'nin sanıldığı gibi bir yer olmadığını dile getiren Kaya, kentte görev yapmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Anne ve babasının görev yaptığı kentte bulunmanın kendisi için ayrı bir önem taşıdığını ifade eden Kaya, şöyle konuştu:
"1976 yılında babam işinden dolayı buraya gelmiş. Uzun bir süre burada kalmışlar. Atamam Hakkari'ye çıktığı zaman bu konu çok konuşuldu. Onların tüm anılarını dinledim. Eskiden Hakkari'nin nasıl olduğunu, nasıl bir evde yaşadıklarını, insanların nasıl olduğunu bana anlattılar. Bana Hakkari ile ilgili çok güzel şeyler söylediler. Daha sonra benimle Hakkari'ye geldiler. Eskisine göre çok daha gelişmiş bir şehir gördüler. Zaten halkı için çok güzel şeyler söylemişlerdi. Ben onların da söylediklerinin ötesinde burayı çok sevdim. Burada olmak çok güzel."
Öğrencilere eğitim vermenin sevincini yaşadığını ve mesleğini zevkle yaptığını anlatan Kaya, her şeyin çok güzel gittiğini ve ortama alıştığını ifade etti.
"Çok mutluyum, her şey çok güzel. Gelirken biraz heyecanlıydım ama şu anda alıştım. Görev aşkıyla tüm öğrencilerimizle bir arada keyifli zaman geçiriyoruz" diyen Kaya, "Hakkari'ye atananlar ilk aşamada çekiniyor. Gelirken havaalanında bazı öğretmen arkadaşlarla karşılaştık. Bazıları ağlıyordu fakat bu tamamen ön yargılardan ibaret. Herkes buraya gelmeli. Buradaki öğrencilerin de bizlere ihtiyacı var" şeklinde konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öğretmenler Odası
İzmirli fizik öğretmeni Şermin Kaya, 39 yıl önce anne ve babasının görev yaptığı Hakkari'de öğrencileri geleceğe hazırlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Yıllar önce anne ve babasının sağlık hizmeti verdiği Hakkari'de Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne atanan Şermin Kaya, öğrencileri geleceğe hazırlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Kaya, 1976 yılında babası Sedat Kaya'nın Hakkari'ye doktor olarak atandığını, annesi Sevgi Kaya'nın da kentte hemşire olarak görev yaptığını anlattı.
Anne ve babasının yaklaşık 4 yıl Hakkari'de çalıştığını belirten Kaya, ailesinin 1980 yılında kentten ayrıldığını ifade etti.
Öğrencilerin bize ihtiyacı var
Hakkari'nin sanıldığı gibi bir yer olmadığını dile getiren Kaya, kentte görev yapmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Anne ve babasının görev yaptığı kentte bulunmanın kendisi için ayrı bir önem taşıdığını ifade eden Kaya, şöyle konuştu:
"1976 yılında babam işinden dolayı buraya gelmiş. Uzun bir süre burada kalmışlar. Atamam Hakkari'ye çıktığı zaman bu konu çok konuşuldu. Onların tüm anılarını dinledim. Eskiden Hakkari'nin nasıl olduğunu, nasıl bir evde yaşadıklarını, insanların nasıl olduğunu bana anlattılar. Bana Hakkari ile ilgili çok güzel şeyler söylediler. Daha sonra benimle Hakkari'ye geldiler. Eskisine göre çok daha gelişmiş bir şehir gördüler. Zaten halkı için çok güzel şeyler söylemişlerdi. Ben onların da söylediklerinin ötesinde burayı çok sevdim. Burada olmak çok güzel."
Öğrencilere eğitim vermenin sevincini yaşadığını ve mesleğini zevkle yaptığını anlatan Kaya, her şeyin çok güzel gittiğini ve ortama alıştığını ifade etti.
"Çok mutluyum, her şey çok güzel. Gelirken biraz heyecanlıydım ama şu anda alıştım. Görev aşkıyla tüm öğrencilerimizle bir arada keyifli zaman geçiriyoruz" diyen Kaya, "Hakkari'ye atananlar ilk aşamada çekiniyor. Gelirken havaalanında bazı öğretmen arkadaşlarla karşılaştık. Bazıları ağlıyordu fakat bu tamamen ön yargılardan ibaret. Herkes buraya gelmeli. Buradaki öğrencilerin de bizlere ihtiyacı var" şeklinde konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 12 Kasım 2015 14:43
Gösterim: 2079