Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

2011 Kasım ayında askerden firar ederek vicdani reddini ilan eden Muhammed Serdar Delice'nin yargılandığı Malatya Askeri Mahkemesi'nde tarihi bir karara imza atıldı. Mahkeme, gerekçeli kararında, vicdani ret hakkını, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendiren AİHM kararının esas alınması gerektiğini belirtti.

Vicdani red hak olarak tanındıAskeri Mahkeme, Delice'nin yargılandığı davanın gerekçeli kararında, Delice'nin vicdani reddini samimi bulmasa da, AİHM'in vicdani retle ilgili kararının Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde iç hukukta da uygulanabileceğini ifade etti.

Delice'nin avukatı Tayfun Çakır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 9. maddesinde yer alan vicdani ret hakkının tanınmasıyla ilgili hükmün gerekçeli kararda yer almasının son derece olumlu bir gelişme olduğu görüşünde. Çakır, "Bu karar, vicdani retçilerin yargılandığı tüm davalar için emsal niteliği taşıyor. Emsal teşkil eder" dedi.
 

Bir mahkeme ilk kez vicdani retle ilgili olumlu kanaat bildirdi

Avukat Çakır, Malatya Askeri Mahkemesi'nin gerekçeli kararının 7 Mart'ta ellerine ulaştığını söyledi. Bu kararda yeni bir durum olduğunu söyleyen Çakır, mahkemenin Delice'nin tam anlamıyla vicdani retçi olduğuna ikna olmadığını, ancak buna rağmen gerekçeli kararda AİHM ve AİHS'nin vicdani retle ilgili kararlarına yer verdiğini ifade etti. Tayfun Çakır, "İlk kez Avrupa Komisyonu, AİHS ve AİHM kararlarından bahsedilmiş. Ayrıca Anayasa'nın 90. maddesine de atıfta bulunarak bunun aslında iç hukukta da uygulanabileceğini, yani AİHM kararlarının ve AİHS hükümlerinin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında vicdani reddi de kapsayacak şekilde değerlendirilebileceği belirtilmiş. Bir mahkeme ilk defa vicdani ret konusunda olumlu bazı kanaatler bildiriyor. Mahkeme AİHS'nin 9. maddesinden söz ediyor. 9. madde de din, vicdan ve düşünce özgürlüğünü kapsıyor. Bu nedenle gerekçeli karar tüm vicdani retçiler için emsal teşkil edebilir" diye konuştu.
 

Mahkemeye göre somut koşullar vicdani redde uymuyor

Çakır, gerekçeli kararda, Muhammed Serdar Delice'nin dindar ve milliyetçi olduğunu ileri sürerek vicdani reddini açıklamasının inandırıcı bulunmadığının belirtildiğini ifade etti. Çakır, şunları söyledi: "Somut olayda Delice'nin psikolojik rahatsızlıkları olduğu, ekonomik sıkıntıları nedeniyle firar ettiği gibi gerekçeler sıralayarak Delice'nin vicdani ret iradesinin gerçek iradesi olmadığını yazmışlar. Mahkeme, Ermenistanlı vicdani retçi Vahan Bayatyan kararına atıfta bulunarak, Bayatyan'ın Yehova Şahidi olduğunu ve AİHM'in bu çerçevede karar verdiğini oysa İslamiyet'in ve milliyetçiliğin, askerlik yapmaya engel inanç ve düşünceler olmadığını ifade etti. Ayrıca Muhammed'in beş ay askerlik yaptıktan sonra vicdani retçi olduğunu söylediğini belirten mahkeme, Muhammed'in somut koşullarının vicdani redde çok uymadığını belirtti. Ancak mahkeme her ne kadar Muhammed'i vicdani retçi olarak kabul etmese de, gerekçeli kararında AİHM kararlarından söz ederek, bunların 90. madde çerçevesinde iç hukukta kullanılabileceğini belirtti. Bu da diğer yargılanan vicdani retçiler açısından son derece önemli bir gelişme."

 

Delice'nin vicdani ret beyanı samimi bulunmadı

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan (TİHV) Avukat Hülya Üçpınar da mahkeme kararına göre, vicdani reddini açıklayan kişinin bir gruba üye olması ve bu grubun da vicdani ret çerçevesinde faaliyet yürütmesi gerektiği sonucunun çıktığını söyledi. Bu çerçevede gerekçeli kararla birlikte mahkeme nezdinde vicdani reddin bir hak olarak tanındığını ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu söyleyen Avukat Üçpınar, mahkemenin Delice'nin vicdani ret beyanını samimi bulmadığını sözlerine ekledi.

 

10 aylık ceza Yargıtay'da

Muhammed Serdar Delice, askerden firar ettiği gerekçesiyle 29 Kasım 2011'de tutuklandıktan sonra 24 Şubat'ta firar nedeniyle 10 ay hapis almış ancak tahliye edilmişti. Askeri Mahkeme Hakimi Üsteğmen Ekin Manav, Delice'nin tahliyesini gerekçeli kararda şöyle ifade etti: "Sanığın tutuklulukta geçirdiği süreler, delil durumu ve tutuklu kaldığı süre ile bozulan askeri disiplinin tesis edilmiş olduğu hususları dikkate alınarak, tutuklamadan beklenen gayenin gerçekleştiği kanaatine varıldığından tahliyesine karar verilmiştir."

Avukat Çakır, firar suçu işleyenlerin 10 ay ceza aldığını ancak 6 ay 20 gün hapis yattığını ve Delice'nin bu suç nedeniyle 3 aydan uzun süre cezaevinde kaldığını hatırlattı. Geriye 3 aylık daha hapsinin kaldığını söyleyen Çakır, Delice'nin hava değişim raporunun ve cezaevinde kaldığı sürenin göz önüne alınarak tahliye edildiğini ifade etti. Çakır, "Biz 10 aylık ceza kararını temyiz ettik. Şimdi dosya Askeri Yargıtay'a gitti. Yargıtay cezayı onarsa Muhammed 3 ay daha cezaevinde kalacak" şeklinde konuştu.

(cnntürk)

> Vicdani red hak olarak tanındı

2011 Kasım ayında askerden firar ederek vicdani reddini ilan eden Muhammed Serdar Delice'nin yargılandığı Malatya Askeri Mahkemesi'nde tarihi bir karara imza atıldı. Mahkeme, gerekçeli kararında, vicdani ret hakkını, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendiren AİHM kararının esas alınması gerektiğini belirtti.

Vicdani red hak olarak tanındıAskeri Mahkeme, Delice'nin yargılandığı davanın gerekçeli kararında, Delice'nin vicdani reddini samimi bulmasa da, AİHM'in vicdani retle ilgili kararının Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde iç hukukta da uygulanabileceğini ifade etti.

Delice'nin avukatı Tayfun Çakır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 9. maddesinde yer alan vicdani ret hakkının tanınmasıyla ilgili hükmün gerekçeli kararda yer almasının son derece olumlu bir gelişme olduğu görüşünde. Çakır, "Bu karar, vicdani retçilerin yargılandığı tüm davalar için emsal niteliği taşıyor. Emsal teşkil eder" dedi.
 

Bir mahkeme ilk kez vicdani retle ilgili olumlu kanaat bildirdi

Avukat Çakır, Malatya Askeri Mahkemesi'nin gerekçeli kararının 7 Mart'ta ellerine ulaştığını söyledi. Bu kararda yeni bir durum olduğunu söyleyen Çakır, mahkemenin Delice'nin tam anlamıyla vicdani retçi olduğuna ikna olmadığını, ancak buna rağmen gerekçeli kararda AİHM ve AİHS'nin vicdani retle ilgili kararlarına yer verdiğini ifade etti. Tayfun Çakır, "İlk kez Avrupa Komisyonu, AİHS ve AİHM kararlarından bahsedilmiş. Ayrıca Anayasa'nın 90. maddesine de atıfta bulunarak bunun aslında iç hukukta da uygulanabileceğini, yani AİHM kararlarının ve AİHS hükümlerinin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında vicdani reddi de kapsayacak şekilde değerlendirilebileceği belirtilmiş. Bir mahkeme ilk defa vicdani ret konusunda olumlu bazı kanaatler bildiriyor. Mahkeme AİHS'nin 9. maddesinden söz ediyor. 9. madde de din, vicdan ve düşünce özgürlüğünü kapsıyor. Bu nedenle gerekçeli karar tüm vicdani retçiler için emsal teşkil edebilir" diye konuştu.
 

Mahkemeye göre somut koşullar vicdani redde uymuyor

Çakır, gerekçeli kararda, Muhammed Serdar Delice'nin dindar ve milliyetçi olduğunu ileri sürerek vicdani reddini açıklamasının inandırıcı bulunmadığının belirtildiğini ifade etti. Çakır, şunları söyledi: "Somut olayda Delice'nin psikolojik rahatsızlıkları olduğu, ekonomik sıkıntıları nedeniyle firar ettiği gibi gerekçeler sıralayarak Delice'nin vicdani ret iradesinin gerçek iradesi olmadığını yazmışlar. Mahkeme, Ermenistanlı vicdani retçi Vahan Bayatyan kararına atıfta bulunarak, Bayatyan'ın Yehova Şahidi olduğunu ve AİHM'in bu çerçevede karar verdiğini oysa İslamiyet'in ve milliyetçiliğin, askerlik yapmaya engel inanç ve düşünceler olmadığını ifade etti. Ayrıca Muhammed'in beş ay askerlik yaptıktan sonra vicdani retçi olduğunu söylediğini belirten mahkeme, Muhammed'in somut koşullarının vicdani redde çok uymadığını belirtti. Ancak mahkeme her ne kadar Muhammed'i vicdani retçi olarak kabul etmese de, gerekçeli kararında AİHM kararlarından söz ederek, bunların 90. madde çerçevesinde iç hukukta kullanılabileceğini belirtti. Bu da diğer yargılanan vicdani retçiler açısından son derece önemli bir gelişme."

 

Delice'nin vicdani ret beyanı samimi bulunmadı

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan (TİHV) Avukat Hülya Üçpınar da mahkeme kararına göre, vicdani reddini açıklayan kişinin bir gruba üye olması ve bu grubun da vicdani ret çerçevesinde faaliyet yürütmesi gerektiği sonucunun çıktığını söyledi. Bu çerçevede gerekçeli kararla birlikte mahkeme nezdinde vicdani reddin bir hak olarak tanındığını ve bunun olumlu bir gelişme olduğunu söyleyen Avukat Üçpınar, mahkemenin Delice'nin vicdani ret beyanını samimi bulmadığını sözlerine ekledi.

 

10 aylık ceza Yargıtay'da

Muhammed Serdar Delice, askerden firar ettiği gerekçesiyle 29 Kasım 2011'de tutuklandıktan sonra 24 Şubat'ta firar nedeniyle 10 ay hapis almış ancak tahliye edilmişti. Askeri Mahkeme Hakimi Üsteğmen Ekin Manav, Delice'nin tahliyesini gerekçeli kararda şöyle ifade etti: "Sanığın tutuklulukta geçirdiği süreler, delil durumu ve tutuklu kaldığı süre ile bozulan askeri disiplinin tesis edilmiş olduğu hususları dikkate alınarak, tutuklamadan beklenen gayenin gerçekleştiği kanaatine varıldığından tahliyesine karar verilmiştir."

Avukat Çakır, firar suçu işleyenlerin 10 ay ceza aldığını ancak 6 ay 20 gün hapis yattığını ve Delice'nin bu suç nedeniyle 3 aydan uzun süre cezaevinde kaldığını hatırlattı. Geriye 3 aylık daha hapsinin kaldığını söyleyen Çakır, Delice'nin hava değişim raporunun ve cezaevinde kaldığı sürenin göz önüne alınarak tahliye edildiğini ifade etti. Çakır, "Biz 10 aylık ceza kararını temyiz ettik. Şimdi dosya Askeri Yargıtay'a gitti. Yargıtay cezayı onarsa Muhammed 3 ay daha cezaevinde kalacak" şeklinde konuştu.

(cnntürk)

Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 15:59

Gösterim: 2491

Galatasaray Spor Kulübü, Riva'daki arazisinde spor lisesi kurabilmek için İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne resmi başvuruda bulundu.

Galatasaray lise kuruyorCağaloğlu'nda bulunan İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gelen Galatasaray Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Doğan ile İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız'ı ziyaret etti.

Ziyaret sonrasından İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Öztürk, Yıldız ile yaptıkları görüşmenin olumlu geçtiğini belirterek, "Türkiye'deki sporun durumundan dolayı gençlerimizi yetiştirmek, onlara şans vermek olmazsa olmaz şart. Bizde kökü eğitime dayanan bir camianın spor kulübü olarak da bugün Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız'ı ziyaret ettik.

Riva'daki arazimizin üzerine 500 öğrenci kapasiteli, yatılı Ali Sami Yen Spor Lisesi'ni kurmak için ön görüşmeleri yaptık. Çok olumlu yaklaştılar. Bize cesaret verdiler. Mali Genel Kurul'da da onayını alırsak derhal inşaatına başlayacağız. Bence Galatasaray olarak Türkiye'deki bir ilki de gerçekleştireceğiz" diye konuştu.

> Galatasaray spor lisesi kuruyor

Galatasaray Spor Kulübü, Riva'daki arazisinde spor lisesi kurabilmek için İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne resmi başvuruda bulundu.

Galatasaray lise kuruyorCağaloğlu'nda bulunan İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gelen Galatasaray Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk ve Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Doğan ile İstanbul Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız'ı ziyaret etti.

Ziyaret sonrasından İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Öztürk, Yıldız ile yaptıkları görüşmenin olumlu geçtiğini belirterek, "Türkiye'deki sporun durumundan dolayı gençlerimizi yetiştirmek, onlara şans vermek olmazsa olmaz şart. Bizde kökü eğitime dayanan bir camianın spor kulübü olarak da bugün Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız'ı ziyaret ettik.

Riva'daki arazimizin üzerine 500 öğrenci kapasiteli, yatılı Ali Sami Yen Spor Lisesi'ni kurmak için ön görüşmeleri yaptık. Çok olumlu yaklaştılar. Bize cesaret verdiler. Mali Genel Kurul'da da onayını alırsak derhal inşaatına başlayacağız. Bence Galatasaray olarak Türkiye'deki bir ilki de gerçekleştireceğiz" diye konuştu.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 15:39

Gösterim: 2830

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun teklifinin 3. maddesini kabul etti.

Zorunlu eğitimin 3. maddesi kabul edildiKomisyon, ''İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi''nin 4. gün görüşmelerinde 3 maddeyi kabul etmiş oldu. 3. madde üzerinde verilen önerge doğrultusunda yapılan değişikliğe göre, ilköğretim kurumları, ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar halinde kurulacak. Ancak imkan ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilecek. Komisyon Başkanı Nabi Avcı, maddenin oylanmasının ardından komisyonu, bugün saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.

> Zorunlu eğitimin 3. maddesi kabul edildi

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun teklifinin 3. maddesini kabul etti.

Zorunlu eğitimin 3. maddesi kabul edildiKomisyon, ''İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi''nin 4. gün görüşmelerinde 3 maddeyi kabul etmiş oldu. 3. madde üzerinde verilen önerge doğrultusunda yapılan değişikliğe göre, ilköğretim kurumları, ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar halinde kurulacak. Ancak imkan ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilecek. Komisyon Başkanı Nabi Avcı, maddenin oylanmasının ardından komisyonu, bugün saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 12:26

Gösterim: 2320

 

AK Parti Grubu, okula başlama yaşının 1 yaş geriye çekilmesini öngören yasal düzenlemeyi geri çekti. Mevcut sisteme devam edilecek.

> Hükümet okula başlama yaşında geri adım attı

 

AK Parti Grubu, okula başlama yaşının 1 yaş geriye çekilmesini öngören yasal düzenlemeyi geri çekti. Mevcut sisteme devam edilecek.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 14:25

Gösterim: 2896

4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili düzenlemenin görüşmeleri Meclis’te devam ediyor. Tartışmaların hız kazandığı bu sürece ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer basın mensuplarına bilgi verdi.

28 Şubat’ın rövanşı Dinçer’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Zaten şu anda var olan kanunda çocukların eğitime başlama yaşı 6-14 olarak gözüküyor. Çocukların eğitimi '5 yılını doldurduğu Eylül ayından itibaren başlar' deniyor. 7 yaşından gün alanları eğitime alıyoruz. İdari ve hukuki bir fark var. 1981 yılında verilmiş bir tavsiye kararı var; eğitime başlama yaşının, 5 yaşının doldurması, 6 yaşından gün alması gerektiği şeklinde.

Biz Türkiye’de gelişmiş dünyayla bir yaş fark ortaya koymuş oluyoruz. Eğitim yaşını erkene almakla ilgili tartışmalar rasyonel bir zeminde yürütülmüyor. 5 yaşını tamamlamış çocuklarımızın yüzde 70’ini eğitiyoruz. Biz talepleri gündeme alıyoruz. 3-5 yaş grubunu eğitime alıyorduk. Bu kez 4 yaşını doldurmuş, 5 yaşından gün almış çocukları eğitime alıyoruz. Bazı insanlar varsayımlar üzerinden hareket ediyor.

'Meclis'ten geçmeden müfredat hazırlanmaz'

Meclis karar vermeden niye müfredat hazırlayalım? Karşı çıkışların temelinde varsayımlar var. Bizim nasıl davranacağımızı hesap edip, tavır alıyor. Okul öncesi kaldırılmıyor, yüzde 100 eğitim amacıyla devam ediyor. Çocukların pedagojisine göre ayarlama yapacağız. Tedirginlik ve telaş niçin?

'Haksız propaganda'

Türkiye'de belirli bir kesim, eğitimin kademeli hale getirmesine ideolojik olarak karşı çıkıyor, haksız propaganda yapıyor. Çocuklar şu anda 8 yıllık eğitime alınıyor. Ondan sonraki zorunlu bir eğitim mi? Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz. 14 yaşında zorunlu eğitim mi yoksa eğitimin 17 yaşında bitmesi mi daha iyi?

İmam hatip tartışması

İmam hatiplerin orta okullarının açılması konusuna bakıyorsanız, tartışma ideolojik bir hale dönüşür. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz, '4+4+4' olarak kademeli hale getiriyoruz, eğitim yaşını da bir yaş düşürüyoruz.

Bu düzenleme sadece imam hatip okulları için yapılsaydı, birilerinin itiraz etmeye hakkı olabilirdi. Düzenlemeyle imam hatip okullarının orta kısmı isteyen öğrenciler için açık hale gelecek. Ama bu sadece imam hatipliler için olmayacak. İmam hatip okulları orta kısmında neden eğitim vermesinler?

Alt komisyonda düzeltmeler yapıldı, gözden geçirildi. Komisyonda görüşülüyor. Hata yaptığımızı gördüğümüzde, parlak bir fikir gündeme geldiğinde niye değerlendirmeyelim. Şu anda düşündüğümüz herhangi bir şey yok.

'Bana üç ülke göstersinler...'

12 yıldan vazgeçtik 8 yıllık kesintisiz eğitimin olduğu üç ülke göstersinler ben yine kararımızı hükümet olarak gözden geçirelim. İrlanda ve Yeni Zelanda’da var -nasıl olduğunu bilmiyorum ama- onların dışında hiçbir ülkede 6 yıldan daha uzun süreli kesintisiz eğitim yok. Dünyanın yaklaşık 205 ülkesini gözden geçirdik. Bu belgeleri muhalefete de verdim buna karşı çıkanlara da sundum.

'Karşı olsam, mücadele ederdim'

Ben düzenlemeye karşı olsam, buraya gelip size anlatmaya çalışır, komisyonda saatlerce bilgi verir miydim? Milli Eğitim Bakanı olarak içime sinmeyen bir mesele olsaydı parti içersinde her türlü mücadeleyi verecek cesarete sahibim. Müdahele etmem gerekiyorsa yapıyorum. Eğitim sistemini alt üst etme amacında değiliz. İnşallah dünya ile aramızdaki mesafeyi kapatacağız. 5 yıl sonra onların da hayal edemeyeceği güzel ve esnek

'28 şubat'ın rövanşı değil'

28 Şubat'a tepki olarak bakmıyorum. 28 Şubat sürecinde eğitim kesintisiz hale getirilmesinin subjektif ve siyasi gerekçelerle yapıldığını biliyorum. Muhalefet dünyadaki örneklerine baksın.

'Kitapta ırkçı ifadeler var'

İstanbul’daki kitap olayı enterasan bir hadise. Kitapları Milli Eğitim Bakanlığı değil, kaymakamlık dağıtmış. Daha önce Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış bir kitap. Özel bir yayınevi, Hrant Dink’le ilgili yazılardan ekleme yapmış. Kaymakamlık, kitabı son bir inceleme yapmadan iyi niyetle dağıtmış. Yapılan eleştiriler doğru, kitapta ırkçılık yapan ifadeler var. 'Dağıtımını durdurun' diye talimat verdim.

> Dinçer: Tasarı 28 Şubat’ın rövanşı değil

4+4+4 eğitim sistemiyle ilgili düzenlemenin görüşmeleri Meclis’te devam ediyor. Tartışmaların hız kazandığı bu sürece ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer basın mensuplarına bilgi verdi.

28 Şubat’ın rövanşı Dinçer’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Zaten şu anda var olan kanunda çocukların eğitime başlama yaşı 6-14 olarak gözüküyor. Çocukların eğitimi '5 yılını doldurduğu Eylül ayından itibaren başlar' deniyor. 7 yaşından gün alanları eğitime alıyoruz. İdari ve hukuki bir fark var. 1981 yılında verilmiş bir tavsiye kararı var; eğitime başlama yaşının, 5 yaşının doldurması, 6 yaşından gün alması gerektiği şeklinde.

Biz Türkiye’de gelişmiş dünyayla bir yaş fark ortaya koymuş oluyoruz. Eğitim yaşını erkene almakla ilgili tartışmalar rasyonel bir zeminde yürütülmüyor. 5 yaşını tamamlamış çocuklarımızın yüzde 70’ini eğitiyoruz. Biz talepleri gündeme alıyoruz. 3-5 yaş grubunu eğitime alıyorduk. Bu kez 4 yaşını doldurmuş, 5 yaşından gün almış çocukları eğitime alıyoruz. Bazı insanlar varsayımlar üzerinden hareket ediyor.

'Meclis'ten geçmeden müfredat hazırlanmaz'

Meclis karar vermeden niye müfredat hazırlayalım? Karşı çıkışların temelinde varsayımlar var. Bizim nasıl davranacağımızı hesap edip, tavır alıyor. Okul öncesi kaldırılmıyor, yüzde 100 eğitim amacıyla devam ediyor. Çocukların pedagojisine göre ayarlama yapacağız. Tedirginlik ve telaş niçin?

'Haksız propaganda'

Türkiye'de belirli bir kesim, eğitimin kademeli hale getirmesine ideolojik olarak karşı çıkıyor, haksız propaganda yapıyor. Çocuklar şu anda 8 yıllık eğitime alınıyor. Ondan sonraki zorunlu bir eğitim mi? Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz. 14 yaşında zorunlu eğitim mi yoksa eğitimin 17 yaşında bitmesi mi daha iyi?

İmam hatip tartışması

İmam hatiplerin orta okullarının açılması konusuna bakıyorsanız, tartışma ideolojik bir hale dönüşür. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz, '4+4+4' olarak kademeli hale getiriyoruz, eğitim yaşını da bir yaş düşürüyoruz.

Bu düzenleme sadece imam hatip okulları için yapılsaydı, birilerinin itiraz etmeye hakkı olabilirdi. Düzenlemeyle imam hatip okullarının orta kısmı isteyen öğrenciler için açık hale gelecek. Ama bu sadece imam hatipliler için olmayacak. İmam hatip okulları orta kısmında neden eğitim vermesinler?

Alt komisyonda düzeltmeler yapıldı, gözden geçirildi. Komisyonda görüşülüyor. Hata yaptığımızı gördüğümüzde, parlak bir fikir gündeme geldiğinde niye değerlendirmeyelim. Şu anda düşündüğümüz herhangi bir şey yok.

'Bana üç ülke göstersinler...'

12 yıldan vazgeçtik 8 yıllık kesintisiz eğitimin olduğu üç ülke göstersinler ben yine kararımızı hükümet olarak gözden geçirelim. İrlanda ve Yeni Zelanda’da var -nasıl olduğunu bilmiyorum ama- onların dışında hiçbir ülkede 6 yıldan daha uzun süreli kesintisiz eğitim yok. Dünyanın yaklaşık 205 ülkesini gözden geçirdik. Bu belgeleri muhalefete de verdim buna karşı çıkanlara da sundum.

'Karşı olsam, mücadele ederdim'

Ben düzenlemeye karşı olsam, buraya gelip size anlatmaya çalışır, komisyonda saatlerce bilgi verir miydim? Milli Eğitim Bakanı olarak içime sinmeyen bir mesele olsaydı parti içersinde her türlü mücadeleyi verecek cesarete sahibim. Müdahele etmem gerekiyorsa yapıyorum. Eğitim sistemini alt üst etme amacında değiliz. İnşallah dünya ile aramızdaki mesafeyi kapatacağız. 5 yıl sonra onların da hayal edemeyeceği güzel ve esnek

'28 şubat'ın rövanşı değil'

28 Şubat'a tepki olarak bakmıyorum. 28 Şubat sürecinde eğitim kesintisiz hale getirilmesinin subjektif ve siyasi gerekçelerle yapıldığını biliyorum. Muhalefet dünyadaki örneklerine baksın.

'Kitapta ırkçı ifadeler var'

İstanbul’daki kitap olayı enterasan bir hadise. Kitapları Milli Eğitim Bakanlığı değil, kaymakamlık dağıtmış. Daha önce Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış bir kitap. Özel bir yayınevi, Hrant Dink’le ilgili yazılardan ekleme yapmış. Kaymakamlık, kitabı son bir inceleme yapmadan iyi niyetle dağıtmış. Yapılan eleştiriler doğru, kitapta ırkçılık yapan ifadeler var. 'Dağıtımını durdurun' diye talimat verdim.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 12:19

Gösterim: 1574


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.