Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Devlet üniversitelerini desteklemek için kurulan vakıflara yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilecek.

Maliye Bakanlığı'nın, ''Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Genel Tebliğ'de (Seri No: 1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği (Seri No: 2)'' Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Buna göre, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilecek.

Maliye Bakanlığı yetkili olacak

Münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesi amacıyla kurulan vakıflar için tanınan bu indirim imkanından yararlanmak için, vakıfların resmi senetlerinde, amaçlarının münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesi olduğunun açık bir şekilde yazılı olması ve başka amaca yer verilmemiş olması, resmi senetlerinde, yıllık brüt gelirlerinin en az dörtte üçünün amacına yönelik olarak harcanacağının yazılı olması ve son 1 yılda veya son 2 yılın ortalaması bazında bu koşulun fiilen yerine getirilmiş olması ve Maliye Bakanlığı'nca yaptırılan denetimde bu şartların sağlandığının tespit edilmiş olması gerekecek.

Son 1 yıl veya son 2 yılın ortalaması esas alınacak

Vergi muafiyetinden yararlanmak isteyen vakıflar, taleplerini içeren bir yazı ile Maliye Bakanlığı'na başvuruda bulunacak.

Vakıflar, başvurularında son 5 yıl içinde resmi senette yazılı olup amaçlar arasında yer alan sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma konularıyla ilgili olarak gösterilen faaliyetleri içeren faaliyet raporunu bakanlığa gönderecek.

Söz konusu vergi muafiyetinden yararlanmak için başvuran vakıfların, gelirlerinin üçte ikisini vakıf amaçlarına harcayıp harcamadığına bakılırken, son 1 yıl veya son 2 yılın ortalaması esas alınacak.

Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait iktisadi işletme bulunması halinde, bunlara ait bilanço ve gelir tablolarının da bakanlığa gönderilmesi zorunlu olacak.

Öte yandan, Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kendilerine ait binaları vakfın amacı dışında kullanması veya kiraya vermesi halinde Emlak Vergisi muafiyetinden yararlanamayacak.

> Üniversiteye yapılan bağışlara vergi indirimi

Devlet üniversitelerini desteklemek için kurulan vakıflara yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilecek.

Maliye Bakanlığı'nın, ''Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Genel Tebliğ'de (Seri No: 1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği (Seri No: 2)'' Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Buna göre, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilecek.

Maliye Bakanlığı yetkili olacak

Münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesi amacıyla kurulan vakıflar için tanınan bu indirim imkanından yararlanmak için, vakıfların resmi senetlerinde, amaçlarının münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesi olduğunun açık bir şekilde yazılı olması ve başka amaca yer verilmemiş olması, resmi senetlerinde, yıllık brüt gelirlerinin en az dörtte üçünün amacına yönelik olarak harcanacağının yazılı olması ve son 1 yılda veya son 2 yılın ortalaması bazında bu koşulun fiilen yerine getirilmiş olması ve Maliye Bakanlığı'nca yaptırılan denetimde bu şartların sağlandığının tespit edilmiş olması gerekecek.

Son 1 yıl veya son 2 yılın ortalaması esas alınacak

Vergi muafiyetinden yararlanmak isteyen vakıflar, taleplerini içeren bir yazı ile Maliye Bakanlığı'na başvuruda bulunacak.

Vakıflar, başvurularında son 5 yıl içinde resmi senette yazılı olup amaçlar arasında yer alan sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma konularıyla ilgili olarak gösterilen faaliyetleri içeren faaliyet raporunu bakanlığa gönderecek.

Söz konusu vergi muafiyetinden yararlanmak için başvuran vakıfların, gelirlerinin üçte ikisini vakıf amaçlarına harcayıp harcamadığına bakılırken, son 1 yıl veya son 2 yılın ortalaması esas alınacak.

Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait iktisadi işletme bulunması halinde, bunlara ait bilanço ve gelir tablolarının da bakanlığa gönderilmesi zorunlu olacak.

Öte yandan, Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, kendilerine ait binaları vakfın amacı dışında kullanması veya kiraya vermesi halinde Emlak Vergisi muafiyetinden yararlanamayacak.

Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ağustos 2012 15:34

Gösterim: 3052

Yükseköğretim Genel Kurulu 17. toplantısında 12 üniversiteye dekan atadı. Acıbadem, İstanbul Kültür ve Maltepe Üniversiteleri’nin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak Yükseköğretim Kurulu’na önerilen adaylarla ilgili olarak olumlu görüş bildirilmesine de karar verildi. Atanan üniversiteye atanan dekanlar şöyle: 

















  Üniversite                                Fakülte                                   Dekan 

Anadolu Üniversitesi

Havacılık ve Uzay Bilimleri 

Prof. Dr. Mehmet Şerif Kavsaoğlu

Balıkesir Üniversitesi 

İlahiyat

Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit

Dicle Üniversitesi

Tıp

Prof. Dr. Mehmet Fuat Gürkan

Dokuz Eylül Üniversitesi

Buca Eğitim 

Prof. Dr. Süleyman Başlar 

Erciyes Üniversitesi

Eğitim

Prof. Dr. Ahmet Şahin

Kafkas Üniversitesi

Veteriner

Prof. Dr. Gürsoy Aksoy

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Edebiyat

Prof. Dr. Turan Karataş

Kocaeli Üniversitesi

Tıp

Prof. Dr. Şükrü Hatun

Mersin Üniversietsi

Turizm

Prof. Dr. Abdulcelil Çakici

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Güzel Sanatlar

Prof. Dr. Metin Eker

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Havacılık ve Uzay Bilimleri 

Prof. Dr. Süleyman Tolun

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Mimarlık

Prof. Dr. Ali Cengizkan


Rektör adayları:

Acıbadem Üniversitesi

Prof. Dr. Ahmet Şahin 

İstanbul Kültür Üniversitesi

Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir 

Maltepe Üniversitesi

Prof. Dr. Kemal Köymen 

(hürriyeteğitim)

> 12 üniversiteye dekan ataması yapıldı

Yükseköğretim Genel Kurulu 17. toplantısında 12 üniversiteye dekan atadı. Acıbadem, İstanbul Kültür ve Maltepe Üniversiteleri’nin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak Yükseköğretim Kurulu’na önerilen adaylarla ilgili olarak olumlu görüş bildirilmesine de karar verildi. Atanan üniversiteye atanan dekanlar şöyle: 

















  Üniversite                                Fakülte                                   Dekan 

Anadolu Üniversitesi

Havacılık ve Uzay Bilimleri 

Prof. Dr. Mehmet Şerif Kavsaoğlu

Balıkesir Üniversitesi 

İlahiyat

Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit

Dicle Üniversitesi

Tıp

Prof. Dr. Mehmet Fuat Gürkan

Dokuz Eylül Üniversitesi

Buca Eğitim 

Prof. Dr. Süleyman Başlar 

Erciyes Üniversitesi

Eğitim

Prof. Dr. Ahmet Şahin

Kafkas Üniversitesi

Veteriner

Prof. Dr. Gürsoy Aksoy

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Edebiyat

Prof. Dr. Turan Karataş

Kocaeli Üniversitesi

Tıp

Prof. Dr. Şükrü Hatun

Mersin Üniversietsi

Turizm

Prof. Dr. Abdulcelil Çakici

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Güzel Sanatlar

Prof. Dr. Metin Eker

Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Havacılık ve Uzay Bilimleri 

Prof. Dr. Süleyman Tolun

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Mimarlık

Prof. Dr. Ali Cengizkan


Rektör adayları:

Acıbadem Üniversitesi

Prof. Dr. Ahmet Şahin 

İstanbul Kültür Üniversitesi

Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir 

Maltepe Üniversitesi

Prof. Dr. Kemal Köymen 

(hürriyeteğitim)

Son Güncelleme: Perşembe, 09 Ağustos 2012 16:07

Gösterim: 1902

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, YÖK’ün en önemli koltuklarından genel sekreterlik makamına imam hatip ve ilahiyat mezunu aynı zamanda vaizlik yapmış olan Süleyman Necati Akçeşme’yi getirdi.

Süleyman Necati AkçeşmeGenel sekreterlik koltuğu yaklaşık 8 aydır boş bulunuyordu. Çetinsaya, göreve geldiği ilk günlerde hakkında soruşturma bulunan eski Genel Sekreter Turgut Kılıç’ı görevden almıştı. Çetinsaya, bu koltuğa çok tartışılacak bir atama yaptı. YÖK’ün ikinci adamı imam hatip mezunu, daha önce de vaizlik yapmış olan Akçeşme oldu. Akçeşme, Diyanet Vakfı Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu.

Beşiktaş’ta vaaz veriyordu

Süleyman Necati Akçeşme, Bolvadin İmam-Hatip Lisesini bitirdikten sonra AnkaraÜniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne devam etti. 1977 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda memur olarak göreve başladı ve sırasıyla; musahhih, şef ve vaizlik görevlerinde bulundu. 1988-1994 yılları arasında Hollanda’da din görevlisi olarak hizmetini sürdürdü ve bu dönemde Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliğini de yürüttü. 2005-2009 tarihleri arasında İstanbul-Beşiktaş Müftülüğünde vaiz olarak görevini sürdürdü. Akçeşme, 11 Haziran 2009’da Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürlüğüne atanmıştı.

(hürriyet)

> YÖK’ün ikinci koltuğu imam hatipliye emanet

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, YÖK’ün en önemli koltuklarından genel sekreterlik makamına imam hatip ve ilahiyat mezunu aynı zamanda vaizlik yapmış olan Süleyman Necati Akçeşme’yi getirdi.

Süleyman Necati AkçeşmeGenel sekreterlik koltuğu yaklaşık 8 aydır boş bulunuyordu. Çetinsaya, göreve geldiği ilk günlerde hakkında soruşturma bulunan eski Genel Sekreter Turgut Kılıç’ı görevden almıştı. Çetinsaya, bu koltuğa çok tartışılacak bir atama yaptı. YÖK’ün ikinci adamı imam hatip mezunu, daha önce de vaizlik yapmış olan Akçeşme oldu. Akçeşme, Diyanet Vakfı Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu.

Beşiktaş’ta vaaz veriyordu

Süleyman Necati Akçeşme, Bolvadin İmam-Hatip Lisesini bitirdikten sonra AnkaraÜniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne devam etti. 1977 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda memur olarak göreve başladı ve sırasıyla; musahhih, şef ve vaizlik görevlerinde bulundu. 1988-1994 yılları arasında Hollanda’da din görevlisi olarak hizmetini sürdürdü ve bu dönemde Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliğini de yürüttü. 2005-2009 tarihleri arasında İstanbul-Beşiktaş Müftülüğünde vaiz olarak görevini sürdürdü. Akçeşme, 11 Haziran 2009’da Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürlüğüne atanmıştı.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 08 Ağustos 2012 10:06

Gösterim: 1850

YÖK'ün Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde yaptığı yeni düzenlemeye göre, yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilen öğrenci bir daha aynı yükseköğretim kurumuna alınmayacak

Kesinleşmiş mahkumiyet olmadan ve öğrencilikle ilişkisi kesin açığa çıkmadan kampüs dışındaki faaliyetler üniversitede disiplin suçu olarak nitelendirilmeyecek.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni hazırlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'ne ilişkin bilgi vermek için Vilayetler Evi'nde basın toplantısı düzenledi.

Toplantının, YÖK yerine Vilayetler Evi'nde yapılmasını açıklayarak konuşmasına başlayan Çetinsaya, ''Şu anda Genel Kurulumuz burada kampta. Tüm Genel Kurul üyeleri dün itibarıyla toplantıya başladık bir nevi kampa girdik. Yeni yasayı tartışıyoruz. Amacımız en kısa zamanda Genel Kurul'da tartışmalarımızı olgunlaştırmak, şekillendirmek ve bunu daha sonra tüm iç ve dış paydaşlarımızla tartışmaya açmak; bu sonbaharda da ilgili mercilere en içimize sinen şekilde sunabilmek'' diye konuştu.

Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan değişikliklerin sonuçlandığını bildiren Çetinsaya, yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere dün itibarıyla gönderildiğini belirtti.

Eski yönetmeliğin 1985 yılında çıktığını hatırlatan Çetinsaya, ''12 Eylül sonrası dönemin vesayetçi anlayışını, otoriter anlayışını temsil ediyordu. Daha çok 12 Eylül öncesi Türkiye'de üniversitelerde yaşanan öğrenci olaylarına bir tepkiyi dile getiriyordu. Depolitizasyon çerçevesini benimsiyordu. Örgütlenme ve ifade hürriyetlerini sınırlayan bir yaklaşım içerisindeydi. Bizim hedefimiz Türkiye'nin son yıllarda katettiği demokratikleşme adımlarına uygun, daha özgürlükçü ve daha katılımcı bir öğrenci disiplin yönetmeliği oluşturmak oldu'' diye konuştu.

''En katılımcı ve özgürlükçü yönetmeliği çıkarmaya çalıştık''

Temel kısıtlanmalarının, Yükseköğretim Kanunu'nun ilgili hükümleri olduğunu belirten Çetinsaya, mevcut çerçevenin imkan verdiği ölçüde en katılımcı ve özgürlükçü yönetmeliği çıkarmaya çalıştıklarını söyledi.

Yönetmeliğin, kampüs içi disipline yönelik olduğunu belirten Çetinsaya, öğrencinin kampüs dışı davranışlarını içermediğini vurguladı. Çetinsaya, ''Suç sayılabilecek fiiller azaltılmış, ağır müeyyidelerin aşağı yukarı hepsi hafifletilmiş durumda. Ayrıcı çok soyut kavramlar, bütün üniversiteler tarafından farklı farklı yorumlanacak ifadeler vardı. Bütün bunları somuta çevirdik. Soruşturma usul ve esaslarını gözden geçirdik. Daha şeffaf ve rasyonel bir şekle soktuk. Sonuç olarak hem zihniyet olarak hem de soruşturma usulü bakımından disiplin yönetmeliği önemli değişiklikler içeriyor'' diye konuştu.

''Temel felsefemiz öğrencileri kampüs dışında izlemekten vazgeçmek''

Yönetmelik çalışmasını sürdüren YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar da yönetmeliğin felsefesinde önemli değişiklikler yapıldığına işaret etti.

Eski yönetmeliğin yükseköğretim öğrencilerini yetişkin olarak kabul etmediğini, onları izlenmesi gereken, kontrol altında tutulması gereken kişiler olarak gördüğünü belirten Atar, öğrencilerin sadece üniversite mekanlarında değil üniversite dışındaki faaliyetleri açısından da disiplin yönetmeliğinin kapsamında olduğunu anımsattı.

Yeni yönetmelikte ise kampüs dışındaki faaliyetlerin kapsam dışında tutulduğunu anlatan Atar, Yükseköğretim Kanunu'nun disiplinle ilgili maddesinde yapılacak değişiklikle bu yönetmeliğin daha sonra yeniden düzenleneceğini söyledi.

''Temel felsefemiz öğrencileri kampüs dışında izlemekten vazgeçmek'' diyen Atar, kampüs dışında, adli vakalarda öğrenciler bir olaya karışırsa bu konuların üniversitelere bildirildiğini, haklarında disiplin cezalarının uygulanmakta olduğunu hatırlattı. Atar, ''Daha vahim olan da bu adli vakalar henüz kesin mahkumiyetle sonuçlanmadan üniversitede doğrudan doğruya disiplin cezası verilebilmekteydi. Bundan sonra kesinleşmiş bir mahkumiyet olmadan ve öğrencilikle ilişkisi kesin olarak açığa çıkmadan kampüs dışındaki bu tür faaliyetler üniversitede disiplin suçu olarak nitelendirilmeyecek'' diye konuştu.

Öğrenci tüm disiplin cezalarına itiraz edebilecek

Eski yönetmelikte yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren çok sayıda fiil olduğu değerlendirmesini yapan Atar, yeni düzenlemeyle bunların son derece azaltıldığını söyledi.

Önceki yönetmelikte bir öğrencinin yükseköğretim kurumundan çıktıktan sonra başka hiçbir yükseköğretim kurumuna giremediğini belirten Atar, düzenlemeyle sadece çıkarıldığı yükseköğretim kurumuna giremez şeklinde bir daraltma yapıldığını kaydetti.

Eski yönetmelikte soruşturmacılara çok geniş takdir yetkisi verildiğini belirten Atar, ''Kaba ve saygısız davranmak, şarkı söylemek, çalgı çalmak, çevresini temiz tutmamak gibi adeta ilkokul öğrencilerini terbiye etme yöntemlerine benzer fiiller yönetmelikte vardı, bunlar çıkarıldı'' dedi.

Atar, ''Yükseköğretim kurumları dışında öğrencilerin yaptığı faaliyetlerin onun öğrenciliğini ve öğretimini etkilemeyen bir şeyse hiçbir şekilde bizi ilgilendirmiyor. Eski yönetmelikte dışarıda çocuk kumar oynamışsa bunu adli makamlar bize bildirse bile yükseköğretim kurumları artık dışarıda yapılan faaliyetle öğrenciliğiyle, yükseköğretim mekanlarıyla ilgisi olmadıkça bununla ilgilenmeyecektir'' diye konuştu.

Öğrencilerin okuduğu derslerin onun siyasi konularla ilgili olmasını gerektirebildiğini belirten Atar, bildiri dağıtma, fikir açıklama, bir düşüncenin propagandasını yapmanın eski yönetmelikte suç olduğunu, bunların cezalandırılmasının yönetmelikten tamamen çıkarıldığını kaydetti.

Bilişim sistemine zarar vermek disiplin suçu sayılacak

Yönetmeliğe yeni suçların da eklendiğini belirten Atar, akademik içerikli tez, ödev, seminer gibi çalışmalarda intihal yapmayı disiplin suçu haline getirdiklerini; bir öğrencinin yükseköğretim kurumunun bilişim sistemine zarar vermesinin, bilişim sistemine izinsiz girerek kendisine veya başkalarına haksız çıkar sağlamasının bir disiplin suçu sayılacağını vurguladı.

Önceki yönetmelikte itiraz konusunda bir sınırlama olduğunu, sadece çıkarma cezasına itiraz edilebildiğini hatırlatan Atar, bu yönetmelikte tüm disiplin cezalarına karşı öğrencinin itiraz haklarını kullanabileceklerini söyledi.

Esik yönetmelikte zaman aşımı kavramının yer almadığını ifade eden Atar, yeni yönetmelikte fiilin vukuundan itibaren 2 yıl içerisinde ceza verilmezse artık zaman aşımı gerçekleşeceğini ve öğrenciye ceza verilmeyeceğini belirtti.

Disiplin suçunun tekerrürü halinde yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilemeyeceği hükmünün getirildiğini bildiren Atar, uzaklaştırma ve çıkarmanın kıyas yoluyla verilebilecek bir ceza olmayacağını söyledi.

Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği üzerindeki çalışmaların sürdüğünü de belirten Atar, bu yönetmeliğin, Yükseköğretim Kanunu'nda yapılacak değişikliğin ardından çıkması halinde daha demokratik olacağını ifade etti.

Prof. Dr. Atar, tamamlanmamış soruşturmalarda yeni yönetmeliğin uygulanacağını da sözlerine ekledi.

Yükseköğretim kurumu içinde siyasi faaliyette bulunmak suç olmaktan çıktı

Yönetmelikle getirilen diğer değişikler şöyle:

-Kişilerle olan ilişkilerde, kaba ve saygısız davranmak, başkalarını rahatsız edecek biçimde bağırmak, şarkı söylemek, çalgı çalmak, gürültü etmek, çevresini temiz tutmamak,toplantı ve törenlerde öğretim elemanlarına ve davetlilere ayrılan yerleri işgal etmek uyarma cezası kapsamındayken suç olmaktan çıkarıldı.

-Yükseköğretim kurumu yetkililerince tespit edilen yerler dışında ilan asmak kınama cezası kapsamından uyarı cezası kapsamına alındı.

-Kumar oynamak veya oynatmak kınama cezası kapsamındayken suç olmaktan çıkarıldı.

-Yükseköğretim kurumu içinde siyasi faaliyette bulunmak, bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezası kapsamındayken suç olmaktan çıktı.

-Yükseköğretim kurumu içinde bildiri dağıtmak, afiş ve pankart asmak bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezası kapsamındayken, ''yükseköğretim kurumu içinde izinsiz afiş ve pankart asmak'' olarak kınama cezası kapsamına alındı.

-Kınama cezası kapsamındaki ''yükseköğretim kurumunun ders, seminer, konferans ve uygulama faaliyetlerine içkili olarak katılmak'' fiiline yer verilmezken; önceki yönetmelikte bir veya iki yarıyıl uzaklaştırma cezası kapsamındaki ''yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek'' bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezası kapsamına girdi.

-Çıkarma cezası kapsamındaki ''uyuşturucu madde kullanmak, taşımak, bulundurmak veya ticaretini yapmak'', ''yükseköğretim kurumları içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmak, taşımak, bulundurmak'' olarak iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası kapsamına alındı. Yükseköğretim kurumlarında uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri satmak, satın almak, başkalarına vermek ve ticaretini yapmak yine çıkarma cezası kapsamında düzenlenecek.

Çıkarma cezası kapsamındaki ''ırza tecavüz etmek'', ''yükseköğretim kurumlarına cinsel tacizde bulunmak'' olarak iki yarıyıl uzaklaştırma cezası kapsamında düzenlendi.

Yönetmelikte, verilen disiplin cezasının öğrencinin anne babasına da bildirileceğine dair düzenlemeye yer verilmedi, elektronik adrese tebligat imkanı getirildi.

> YÖK öğrenci disiplin yönetmeliği değişiyor

YÖK'ün Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde yaptığı yeni düzenlemeye göre, yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilen öğrenci bir daha aynı yükseköğretim kurumuna alınmayacak

Kesinleşmiş mahkumiyet olmadan ve öğrencilikle ilişkisi kesin açığa çıkmadan kampüs dışındaki faaliyetler üniversitede disiplin suçu olarak nitelendirilmeyecek.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni hazırlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'ne ilişkin bilgi vermek için Vilayetler Evi'nde basın toplantısı düzenledi.

Toplantının, YÖK yerine Vilayetler Evi'nde yapılmasını açıklayarak konuşmasına başlayan Çetinsaya, ''Şu anda Genel Kurulumuz burada kampta. Tüm Genel Kurul üyeleri dün itibarıyla toplantıya başladık bir nevi kampa girdik. Yeni yasayı tartışıyoruz. Amacımız en kısa zamanda Genel Kurul'da tartışmalarımızı olgunlaştırmak, şekillendirmek ve bunu daha sonra tüm iç ve dış paydaşlarımızla tartışmaya açmak; bu sonbaharda da ilgili mercilere en içimize sinen şekilde sunabilmek'' diye konuştu.

Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde yapılan değişikliklerin sonuçlandığını bildiren Çetinsaya, yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere dün itibarıyla gönderildiğini belirtti.

Eski yönetmeliğin 1985 yılında çıktığını hatırlatan Çetinsaya, ''12 Eylül sonrası dönemin vesayetçi anlayışını, otoriter anlayışını temsil ediyordu. Daha çok 12 Eylül öncesi Türkiye'de üniversitelerde yaşanan öğrenci olaylarına bir tepkiyi dile getiriyordu. Depolitizasyon çerçevesini benimsiyordu. Örgütlenme ve ifade hürriyetlerini sınırlayan bir yaklaşım içerisindeydi. Bizim hedefimiz Türkiye'nin son yıllarda katettiği demokratikleşme adımlarına uygun, daha özgürlükçü ve daha katılımcı bir öğrenci disiplin yönetmeliği oluşturmak oldu'' diye konuştu.

''En katılımcı ve özgürlükçü yönetmeliği çıkarmaya çalıştık''

Temel kısıtlanmalarının, Yükseköğretim Kanunu'nun ilgili hükümleri olduğunu belirten Çetinsaya, mevcut çerçevenin imkan verdiği ölçüde en katılımcı ve özgürlükçü yönetmeliği çıkarmaya çalıştıklarını söyledi.

Yönetmeliğin, kampüs içi disipline yönelik olduğunu belirten Çetinsaya, öğrencinin kampüs dışı davranışlarını içermediğini vurguladı. Çetinsaya, ''Suç sayılabilecek fiiller azaltılmış, ağır müeyyidelerin aşağı yukarı hepsi hafifletilmiş durumda. Ayrıcı çok soyut kavramlar, bütün üniversiteler tarafından farklı farklı yorumlanacak ifadeler vardı. Bütün bunları somuta çevirdik. Soruşturma usul ve esaslarını gözden geçirdik. Daha şeffaf ve rasyonel bir şekle soktuk. Sonuç olarak hem zihniyet olarak hem de soruşturma usulü bakımından disiplin yönetmeliği önemli değişiklikler içeriyor'' diye konuştu.

''Temel felsefemiz öğrencileri kampüs dışında izlemekten vazgeçmek''

Yönetmelik çalışmasını sürdüren YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar da yönetmeliğin felsefesinde önemli değişiklikler yapıldığına işaret etti.

Eski yönetmeliğin yükseköğretim öğrencilerini yetişkin olarak kabul etmediğini, onları izlenmesi gereken, kontrol altında tutulması gereken kişiler olarak gördüğünü belirten Atar, öğrencilerin sadece üniversite mekanlarında değil üniversite dışındaki faaliyetleri açısından da disiplin yönetmeliğinin kapsamında olduğunu anımsattı.

Yeni yönetmelikte ise kampüs dışındaki faaliyetlerin kapsam dışında tutulduğunu anlatan Atar, Yükseköğretim Kanunu'nun disiplinle ilgili maddesinde yapılacak değişiklikle bu yönetmeliğin daha sonra yeniden düzenleneceğini söyledi.

''Temel felsefemiz öğrencileri kampüs dışında izlemekten vazgeçmek'' diyen Atar, kampüs dışında, adli vakalarda öğrenciler bir olaya karışırsa bu konuların üniversitelere bildirildiğini, haklarında disiplin cezalarının uygulanmakta olduğunu hatırlattı. Atar, ''Daha vahim olan da bu adli vakalar henüz kesin mahkumiyetle sonuçlanmadan üniversitede doğrudan doğruya disiplin cezası verilebilmekteydi. Bundan sonra kesinleşmiş bir mahkumiyet olmadan ve öğrencilikle ilişkisi kesin olarak açığa çıkmadan kampüs dışındaki bu tür faaliyetler üniversitede disiplin suçu olarak nitelendirilmeyecek'' diye konuştu.

Öğrenci tüm disiplin cezalarına itiraz edebilecek

Eski yönetmelikte yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren çok sayıda fiil olduğu değerlendirmesini yapan Atar, yeni düzenlemeyle bunların son derece azaltıldığını söyledi.

Önceki yönetmelikte bir öğrencinin yükseköğretim kurumundan çıktıktan sonra başka hiçbir yükseköğretim kurumuna giremediğini belirten Atar, düzenlemeyle sadece çıkarıldığı yükseköğretim kurumuna giremez şeklinde bir daraltma yapıldığını kaydetti.

Eski yönetmelikte soruşturmacılara çok geniş takdir yetkisi verildiğini belirten Atar, ''Kaba ve saygısız davranmak, şarkı söylemek, çalgı çalmak, çevresini temiz tutmamak gibi adeta ilkokul öğrencilerini terbiye etme yöntemlerine benzer fiiller yönetmelikte vardı, bunlar çıkarıldı'' dedi.

Atar, ''Yükseköğretim kurumları dışında öğrencilerin yaptığı faaliyetlerin onun öğrenciliğini ve öğretimini etkilemeyen bir şeyse hiçbir şekilde bizi ilgilendirmiyor. Eski yönetmelikte dışarıda çocuk kumar oynamışsa bunu adli makamlar bize bildirse bile yükseköğretim kurumları artık dışarıda yapılan faaliyetle öğrenciliğiyle, yükseköğretim mekanlarıyla ilgisi olmadıkça bununla ilgilenmeyecektir'' diye konuştu.

Öğrencilerin okuduğu derslerin onun siyasi konularla ilgili olmasını gerektirebildiğini belirten Atar, bildiri dağıtma, fikir açıklama, bir düşüncenin propagandasını yapmanın eski yönetmelikte suç olduğunu, bunların cezalandırılmasının yönetmelikten tamamen çıkarıldığını kaydetti.

Bilişim sistemine zarar vermek disiplin suçu sayılacak

Yönetmeliğe yeni suçların da eklendiğini belirten Atar, akademik içerikli tez, ödev, seminer gibi çalışmalarda intihal yapmayı disiplin suçu haline getirdiklerini; bir öğrencinin yükseköğretim kurumunun bilişim sistemine zarar vermesinin, bilişim sistemine izinsiz girerek kendisine veya başkalarına haksız çıkar sağlamasının bir disiplin suçu sayılacağını vurguladı.

Önceki yönetmelikte itiraz konusunda bir sınırlama olduğunu, sadece çıkarma cezasına itiraz edilebildiğini hatırlatan Atar, bu yönetmelikte tüm disiplin cezalarına karşı öğrencinin itiraz haklarını kullanabileceklerini söyledi.

Esik yönetmelikte zaman aşımı kavramının yer almadığını ifade eden Atar, yeni yönetmelikte fiilin vukuundan itibaren 2 yıl içerisinde ceza verilmezse artık zaman aşımı gerçekleşeceğini ve öğrenciye ceza verilmeyeceğini belirtti.

Disiplin suçunun tekerrürü halinde yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası verilemeyeceği hükmünün getirildiğini bildiren Atar, uzaklaştırma ve çıkarmanın kıyas yoluyla verilebilecek bir ceza olmayacağını söyledi.

Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği üzerindeki çalışmaların sürdüğünü de belirten Atar, bu yönetmeliğin, Yükseköğretim Kanunu'nda yapılacak değişikliğin ardından çıkması halinde daha demokratik olacağını ifade etti.

Prof. Dr. Atar, tamamlanmamış soruşturmalarda yeni yönetmeliğin uygulanacağını da sözlerine ekledi.

Yükseköğretim kurumu içinde siyasi faaliyette bulunmak suç olmaktan çıktı

Yönetmelikle getirilen diğer değişikler şöyle:

-Kişilerle olan ilişkilerde, kaba ve saygısız davranmak, başkalarını rahatsız edecek biçimde bağırmak, şarkı söylemek, çalgı çalmak, gürültü etmek, çevresini temiz tutmamak,toplantı ve törenlerde öğretim elemanlarına ve davetlilere ayrılan yerleri işgal etmek uyarma cezası kapsamındayken suç olmaktan çıkarıldı.

-Yükseköğretim kurumu yetkililerince tespit edilen yerler dışında ilan asmak kınama cezası kapsamından uyarı cezası kapsamına alındı.

-Kumar oynamak veya oynatmak kınama cezası kapsamındayken suç olmaktan çıkarıldı.

-Yükseköğretim kurumu içinde siyasi faaliyette bulunmak, bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezası kapsamındayken suç olmaktan çıktı.

-Yükseköğretim kurumu içinde bildiri dağıtmak, afiş ve pankart asmak bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezası kapsamındayken, ''yükseköğretim kurumu içinde izinsiz afiş ve pankart asmak'' olarak kınama cezası kapsamına alındı.

-Kınama cezası kapsamındaki ''yükseköğretim kurumunun ders, seminer, konferans ve uygulama faaliyetlerine içkili olarak katılmak'' fiiline yer verilmezken; önceki yönetmelikte bir veya iki yarıyıl uzaklaştırma cezası kapsamındaki ''yükseköğretim kurumlarında alkollü içki içmek'' bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezası kapsamına girdi.

-Çıkarma cezası kapsamındaki ''uyuşturucu madde kullanmak, taşımak, bulundurmak veya ticaretini yapmak'', ''yükseköğretim kurumları içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmak, taşımak, bulundurmak'' olarak iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası kapsamına alındı. Yükseköğretim kurumlarında uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri satmak, satın almak, başkalarına vermek ve ticaretini yapmak yine çıkarma cezası kapsamında düzenlenecek.

Çıkarma cezası kapsamındaki ''ırza tecavüz etmek'', ''yükseköğretim kurumlarına cinsel tacizde bulunmak'' olarak iki yarıyıl uzaklaştırma cezası kapsamında düzenlendi.

Yönetmelikte, verilen disiplin cezasının öğrencinin anne babasına da bildirileceğine dair düzenlemeye yer verilmedi, elektronik adrese tebligat imkanı getirildi.

Son Güncelleme: Çarşamba, 08 Ağustos 2012 17:54

Gösterim: 5862

Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz, Dekan Prof. Dr. Yusuf Devran tarafından kendi hazırladığı yüksek lisans ve doktora listesini jüri üyesi olarak imzalamadığı için tehdit edilip açık hedef gösterildiğini belirterek savcılığa başvurdu.

   Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde skandal Hürriyet Gazetesi'nden Ali Dağlar'ın haberine göre, savcılık ifadesinin ardından isteği üzerine Doç. Yılmaz’a çağrılı koruma verildi, yakın koruma talebi için de valiliğe yönlendirildi. Dekan Devran’ı Cumhurbaşkanı, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve rektörlüğe de şikayet eden Yılmaz, dekanın jüri üyelerine onay için sunduğu, istedikleri isimleri “nokta”, istemediklerini “harfle” işaretlediği fişleme listesini delil olarak sundu.

MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz’ın başarılı akademik hayatı, yüksek lisans ve doktora mülakat sınavlarında jüri üyesi olarak görevlendirilmesinin ardından kabusa dönüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na fakülte dekanı Prof. Yusuf Devran aleyhine suç duyurusunda bulunan Doç. Yılmaz, Cumhuriyet Savcısı Ali Çelebi’ye şu ifadeyi verdi:

“Dekan Yusuf Devran bana 2 adet liste vererek doktora ve yüksek lisans sınavlarında bazı öğrencilerin sınavı kazanmaları, bazılarınınsa kazanmamaları için müdahale etmek istedi. Bu listelerde bazı öğrenciler yanlarına işaretler konularak fişlenmişti, ben bu müdahaleyi kabul etmedim. Diğer jüri üyelerine de aynı listelerden vermiş. Ben mevzuata göre sınav yaptım, her öğrenciye hak ettiği puanı verdim, yeterli puanı alan öğrenci sınavı kazanıp ilgili bölüme girdi. Bunun üzerine dekan bazı öğrencilerin terörist olduğunu, benim bu öğrencileri koruyup sınavı kazandırdığımı ileri sürüp beni suçladı." 

'DEKAN ÖĞRENCİLERİ KIŞKIRTIYOR, ASİSTANLARI TEHDİT EDİYOR'

"Bazı öğrencileri bana karşı kışkırttı. Özellikle ülkücü öğrencileri kışkırtarak benim terörist öğrencilere sahip çıktığımı söyleyip bana cephe almalarına sebep oldu. Ülkücü öğrenciler bana gözdağı vermek için kapımda nöbet tuttu. Sınavın ertesi günü kazananların listesini açıklamamaları için asistanları tehdit etti. Akşam saat 21.00’de okula çağrıldım, dekan tarafından hazırlanan, hak etmeyenleri içeren ve fişlenen öğrencileri kati bir suretle dışlayan şekilde oluşturulmuş liste bana imzalattırılmaya çalışıldı, kabul etmedim. Dekan üzerime yürüdü, dolaylı olarak beni sürmekle tehdit etti.”

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNDELER

Doç. Yılmaz, polis ifadesinde de şöyle devam etti:

“Sınav sabahı Dekan Devran, kendisi tarafından fişlenmiş öğrenci listelerini benim de içinde bulunduğu jüri üyelerine verdi. Bu listede bazı öğrencilerin isminin yanında nokta (.), bazı öğrencilerin isimlerinin yanında da harf kısaltmaları vardı. Bunların anlamı, adının yanında nokta varsa, o öğrenciler dekanın kazanmasını istediği öğrenciler, diğer harf kısaltmaları ise sevmediği hocaların isimlerin baş harfleri ve bu hocalarla sosyal paylaşım sitelerinde selamlaştıkları için kazanmaması gereken öğrenciler, (P) harfi ise terörist ve yine kazanmaması gereken öğrenciler şeklinde olduğunu söyledi."

BEĞENMEDİĞİ ÖĞRENCİLERİN LİSTESİNİ BÖYLE ÖĞÜTTÜ

Doç. Dr. Yılmaz polis ifadesinde Dekan Yusuf Devran’ın 20 Haziran 2012’de yüksek lisans ve doktora mülakatlarının gece saat 24.00’te bitmesine rağmen diğer jüri üyeleri ayrılmasına rağmen kendisinin okuldan ayrılmasına izin vermediğini, 02.30’a kadar okulda tutulduğunu, “fişleme doğrultusunda hareket etmediği” için dekanın tüm asistanların önünde “Teröristleri yüksek lisansa alıyorsun” diye bağırarak üzerine yürüdüğünü söyledi.

Doç. Yılmaz, Dekan Devran’ın, beğenmediği kazananlar listesini okulda bulundurduğu kağıt kırpma makinesinde yok ettiğini belirterek, “Dekan tarafından bizzat ilgili grupların açık hedefi haline getirildim. Can güvenliğim yok, okula korku içinde gidiyorum, korunma talep ediyorum” dedi. Emniyet, Doç. Yılmaz’ı “çağrılı koruma” sistemine dahil etti, çağrısına öncelikli yanıt verileceği, ev ve işyeriyle çevresinin sürekli motorize devriyelerle kontrol edileceği bildirildi. Yakın koruma talebi için de prosedür gereği valiliğe başvurması istendi.

'DEKANLIK SAHTE DİLEKÇELERİ ORGANİZE ETTİ'

Yılmaz 10 Temmuz’da dersinden yaptığı sınav sonuçlarının okulda asılmasından 1,5 saat sonra tatil dönemi olmasına rağmen sınavlarda başarılı olamayan 16 öğrencinin sekreterliğe itiraz dilekçesi sunduklarını belirterek, “O gün sadece 2 öğrenci okuldaydı, diğer öğrenciler adına 2-3 kalem ürünü imzalarla dilekçe verildi, dekan baskısıyla yüksek lisansa kabul edilen bu kişiler, kendi dersinden geçirilmelerini istiyorlardı. Bu da dekanlığın organize ettiği, tarafıma yönelik komplonun bir başka delili” dedi.

(hürriyet)

> Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde skandal

Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz, Dekan Prof. Dr. Yusuf Devran tarafından kendi hazırladığı yüksek lisans ve doktora listesini jüri üyesi olarak imzalamadığı için tehdit edilip açık hedef gösterildiğini belirterek savcılığa başvurdu.

   Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde skandal Hürriyet Gazetesi'nden Ali Dağlar'ın haberine göre, savcılık ifadesinin ardından isteği üzerine Doç. Yılmaz’a çağrılı koruma verildi, yakın koruma talebi için de valiliğe yönlendirildi. Dekan Devran’ı Cumhurbaşkanı, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve rektörlüğe de şikayet eden Yılmaz, dekanın jüri üyelerine onay için sunduğu, istedikleri isimleri “nokta”, istemediklerini “harfle” işaretlediği fişleme listesini delil olarak sundu.

MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz’ın başarılı akademik hayatı, yüksek lisans ve doktora mülakat sınavlarında jüri üyesi olarak görevlendirilmesinin ardından kabusa dönüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na fakülte dekanı Prof. Yusuf Devran aleyhine suç duyurusunda bulunan Doç. Yılmaz, Cumhuriyet Savcısı Ali Çelebi’ye şu ifadeyi verdi:

“Dekan Yusuf Devran bana 2 adet liste vererek doktora ve yüksek lisans sınavlarında bazı öğrencilerin sınavı kazanmaları, bazılarınınsa kazanmamaları için müdahale etmek istedi. Bu listelerde bazı öğrenciler yanlarına işaretler konularak fişlenmişti, ben bu müdahaleyi kabul etmedim. Diğer jüri üyelerine de aynı listelerden vermiş. Ben mevzuata göre sınav yaptım, her öğrenciye hak ettiği puanı verdim, yeterli puanı alan öğrenci sınavı kazanıp ilgili bölüme girdi. Bunun üzerine dekan bazı öğrencilerin terörist olduğunu, benim bu öğrencileri koruyup sınavı kazandırdığımı ileri sürüp beni suçladı." 

'DEKAN ÖĞRENCİLERİ KIŞKIRTIYOR, ASİSTANLARI TEHDİT EDİYOR'

"Bazı öğrencileri bana karşı kışkırttı. Özellikle ülkücü öğrencileri kışkırtarak benim terörist öğrencilere sahip çıktığımı söyleyip bana cephe almalarına sebep oldu. Ülkücü öğrenciler bana gözdağı vermek için kapımda nöbet tuttu. Sınavın ertesi günü kazananların listesini açıklamamaları için asistanları tehdit etti. Akşam saat 21.00’de okula çağrıldım, dekan tarafından hazırlanan, hak etmeyenleri içeren ve fişlenen öğrencileri kati bir suretle dışlayan şekilde oluşturulmuş liste bana imzalattırılmaya çalışıldı, kabul etmedim. Dekan üzerime yürüdü, dolaylı olarak beni sürmekle tehdit etti.”

SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNDELER

Doç. Yılmaz, polis ifadesinde de şöyle devam etti:

“Sınav sabahı Dekan Devran, kendisi tarafından fişlenmiş öğrenci listelerini benim de içinde bulunduğu jüri üyelerine verdi. Bu listede bazı öğrencilerin isminin yanında nokta (.), bazı öğrencilerin isimlerinin yanında da harf kısaltmaları vardı. Bunların anlamı, adının yanında nokta varsa, o öğrenciler dekanın kazanmasını istediği öğrenciler, diğer harf kısaltmaları ise sevmediği hocaların isimlerin baş harfleri ve bu hocalarla sosyal paylaşım sitelerinde selamlaştıkları için kazanmaması gereken öğrenciler, (P) harfi ise terörist ve yine kazanmaması gereken öğrenciler şeklinde olduğunu söyledi."

BEĞENMEDİĞİ ÖĞRENCİLERİN LİSTESİNİ BÖYLE ÖĞÜTTÜ

Doç. Dr. Yılmaz polis ifadesinde Dekan Yusuf Devran’ın 20 Haziran 2012’de yüksek lisans ve doktora mülakatlarının gece saat 24.00’te bitmesine rağmen diğer jüri üyeleri ayrılmasına rağmen kendisinin okuldan ayrılmasına izin vermediğini, 02.30’a kadar okulda tutulduğunu, “fişleme doğrultusunda hareket etmediği” için dekanın tüm asistanların önünde “Teröristleri yüksek lisansa alıyorsun” diye bağırarak üzerine yürüdüğünü söyledi.

Doç. Yılmaz, Dekan Devran’ın, beğenmediği kazananlar listesini okulda bulundurduğu kağıt kırpma makinesinde yok ettiğini belirterek, “Dekan tarafından bizzat ilgili grupların açık hedefi haline getirildim. Can güvenliğim yok, okula korku içinde gidiyorum, korunma talep ediyorum” dedi. Emniyet, Doç. Yılmaz’ı “çağrılı koruma” sistemine dahil etti, çağrısına öncelikli yanıt verileceği, ev ve işyeriyle çevresinin sürekli motorize devriyelerle kontrol edileceği bildirildi. Yakın koruma talebi için de prosedür gereği valiliğe başvurması istendi.

'DEKANLIK SAHTE DİLEKÇELERİ ORGANİZE ETTİ'

Yılmaz 10 Temmuz’da dersinden yaptığı sınav sonuçlarının okulda asılmasından 1,5 saat sonra tatil dönemi olmasına rağmen sınavlarda başarılı olamayan 16 öğrencinin sekreterliğe itiraz dilekçesi sunduklarını belirterek, “O gün sadece 2 öğrenci okuldaydı, diğer öğrenciler adına 2-3 kalem ürünü imzalarla dilekçe verildi, dekan baskısıyla yüksek lisansa kabul edilen bu kişiler, kendi dersinden geçirilmelerini istiyorlardı. Bu da dekanlığın organize ettiği, tarafıma yönelik komplonun bir başka delili” dedi.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Pazartesi, 06 Ağustos 2012 09:17

Gösterim: 3252


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.