Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Hakim ve savcı adayları, eğitimleri sonunda yapılan yazılı sınavın yanı sıra sözlü sınava da tabi tutulacak.
Adalet Bakanlığınca hazırlanan, "Adli Yargı Hakim ve Savcı Adayları ile İdari Yargı Hakim Adaylarının Eğitimleri Sonunda Yapılacak Yazılı Sınavın Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Buna göre, yönetmeliğin adı, "Adli Yargı Hakim ve Savcı Adayları ile İdari Yargı Hakim Adaylarının Eğitimleri Sonunda Yapılacak Yazılı ve Sözlü Sınavın Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik" olarak değiştirildi.
Yönetmeliğe göre yazılı sınavlar, eğitimin bittiği tarihten en az 15 gün sonra yapılacak. Yazılı sınavın yapılacağı yer ve zaman ile sınavın usulü, adli ve idari yargı adayları için ayrı ayrı olmak üzere, Adalet Akademisi Başkanı tarafından belirlenecek.
Yazılı sınavın yeri ve zamanı eğitimin sona ereceği tarihten 3 gün önce eğitim merkezinin ilan panosunda ve Akademinin internet sitesinde ilan edilecek.
Yazılı sınav 100 tam puan üzerinden değerlendirilecek. Yapılan değerlendirmede 70 ve daha yüksek puan alanlar sınavda başarılı kabul edilecek.
Yönetmelik kapsamında eğitimleri tamamlanan hakim ve savcı adayları yazılı sınavın ardından artık sözlü sınava da girecek. Yazılı sınavdan 70 ve üzeri puan alanlar sözlü sınava katılabilecek.
Öz güven ve temsil kabiliyeti uygunluk sayılacak
Sözlü sınav, eğitim konularına ilişkin bilgi düzeyi, mevzuat ve içtihat bilgisi, mesleki yeterlilik, hukuki meseleleri kavrama, çözme ve ifade etme yeteneği, öz güven, temsil kabiliyeti, davranışların mesleğe uygunluğu konularını kapsayacak.
Yazılı sınav puanının yüzde 60'ı ile sözlü sınav puanının yüzde 40'ının toplamı 70 ve üstü olanlar başarılı sayılacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hakim ve savcı adayları, eğitimleri sonunda yapılan yazılı sınavın yanı sıra sözlü sınava da tabi tutulacak.
Adalet Bakanlığınca hazırlanan, "Adli Yargı Hakim ve Savcı Adayları ile İdari Yargı Hakim Adaylarının Eğitimleri Sonunda Yapılacak Yazılı Sınavın Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Buna göre, yönetmeliğin adı, "Adli Yargı Hakim ve Savcı Adayları ile İdari Yargı Hakim Adaylarının Eğitimleri Sonunda Yapılacak Yazılı ve Sözlü Sınavın Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik" olarak değiştirildi.
Yönetmeliğe göre yazılı sınavlar, eğitimin bittiği tarihten en az 15 gün sonra yapılacak. Yazılı sınavın yapılacağı yer ve zaman ile sınavın usulü, adli ve idari yargı adayları için ayrı ayrı olmak üzere, Adalet Akademisi Başkanı tarafından belirlenecek.
Yazılı sınavın yeri ve zamanı eğitimin sona ereceği tarihten 3 gün önce eğitim merkezinin ilan panosunda ve Akademinin internet sitesinde ilan edilecek.
Yazılı sınav 100 tam puan üzerinden değerlendirilecek. Yapılan değerlendirmede 70 ve daha yüksek puan alanlar sınavda başarılı kabul edilecek.
Yönetmelik kapsamında eğitimleri tamamlanan hakim ve savcı adayları yazılı sınavın ardından artık sözlü sınava da girecek. Yazılı sınavdan 70 ve üzeri puan alanlar sözlü sınava katılabilecek.
Öz güven ve temsil kabiliyeti uygunluk sayılacak
Sözlü sınav, eğitim konularına ilişkin bilgi düzeyi, mevzuat ve içtihat bilgisi, mesleki yeterlilik, hukuki meseleleri kavrama, çözme ve ifade etme yeteneği, öz güven, temsil kabiliyeti, davranışların mesleğe uygunluğu konularını kapsayacak.
Yazılı sınav puanının yüzde 60'ı ile sözlü sınav puanının yüzde 40'ının toplamı 70 ve üstü olanlar başarılı sayılacak.
Son Güncelleme: Cuma, 29 Temmuz 2016 15:15
Gösterim: 1243
ÖZDEBİR, TÖDER, ÖZDER, ÖZKUR-BİR, TÖZOK üyesi kurumlar darbeye karşı demokrasi için bu akşam Sıhhiye'de bir araya geliyor. İşte o açıklama...
15 Temmuz Darbe Girişimine karşı ÖZDEBİR olarak biz de değişik platformlarda demokrasiye sahip çıkıyor ve darbe karşıtı tepkimizi ortaya koyuyoruz.
29 Temmuz 2016 Cuma günü Saat 20:30'da Ankara Sıhhiye’den Kızılay Meydanına kadar devam edecek "Milli İradeye Saygı Yürüyüşü"ne tüm eğitimcilerle birlikte ÖZDEBİR olarak katılıyoruz.
"Darbelere Karşı Milli İradeye Sahip Çıkalım" diyerek bayraklarımızla katılacağımız yürüyüş için ÖZDEBİR, TÖDER, ÖZDER, ÖZKUR-BİR, TÖZOK üyeleri olarak saat: 20.30'da Sıhhiye’deyiz.
Tüm üyelerimize duyurur, Ankara'daki üyelerimizin geniş bir katılımla destek vermelerini beklediğimizi bildiririz.
Saygılarımla
Faruk KÖPRÜLÜ
ÖZDEBİR Yönetim Kurulu Başkanı
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ÖZDEBİR, TÖDER, ÖZDER, ÖZKUR-BİR, TÖZOK üyesi kurumlar darbeye karşı demokrasi için bu akşam Sıhhiye'de bir araya geliyor. İşte o açıklama...
15 Temmuz Darbe Girişimine karşı ÖZDEBİR olarak biz de değişik platformlarda demokrasiye sahip çıkıyor ve darbe karşıtı tepkimizi ortaya koyuyoruz.
29 Temmuz 2016 Cuma günü Saat 20:30'da Ankara Sıhhiye’den Kızılay Meydanına kadar devam edecek "Milli İradeye Saygı Yürüyüşü"ne tüm eğitimcilerle birlikte ÖZDEBİR olarak katılıyoruz.
"Darbelere Karşı Milli İradeye Sahip Çıkalım" diyerek bayraklarımızla katılacağımız yürüyüş için ÖZDEBİR, TÖDER, ÖZDER, ÖZKUR-BİR, TÖZOK üyeleri olarak saat: 20.30'da Sıhhiye’deyiz.
Tüm üyelerimize duyurur, Ankara'daki üyelerimizin geniş bir katılımla destek vermelerini beklediğimizi bildiririz.
Saygılarımla
Faruk KÖPRÜLÜ
ÖZDEBİR Yönetim Kurulu Başkanı
Son Güncelleme: Cuma, 29 Temmuz 2016 13:43
Gösterim: 1179
Kapatılan özel okulları devlet liselerine dönüşümü için çalışma yürüten MEB, ilgili okulların da TEOG sürecine dahil edileceğini bildirdi.
Hakkında kapatma kararı verilen okulların da devlet okuluna dönüştürülmesi için hazırlıklarını sürdüren bakanlık, illere yazı göndererek, bu kurumların norm kadrolarının belirlenmesini isteyen Milli Eğitim Bakanlığı, kapatılan özel okulların hiçbirinin atıl kalmaması yönünde de çalışma yürütüyor. Kapatılan okullardan devlet liselerine dönüştürüleceklerin, TEOG tercih ya da daha sonra nakil sürecine dahil edilmesi planlanıyor.
Bazı iller tarafından kapatılan özel okulların MEB'e tahsisine ilişkin kararlar da bakanlığa ulaşmaya başladı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kapatılan özel okulları devlet liselerine dönüşümü için çalışma yürüten MEB, ilgili okulların da TEOG sürecine dahil edileceğini bildirdi.
Hakkında kapatma kararı verilen okulların da devlet okuluna dönüştürülmesi için hazırlıklarını sürdüren bakanlık, illere yazı göndererek, bu kurumların norm kadrolarının belirlenmesini isteyen Milli Eğitim Bakanlığı, kapatılan özel okulların hiçbirinin atıl kalmaması yönünde de çalışma yürütüyor. Kapatılan okullardan devlet liselerine dönüştürüleceklerin, TEOG tercih ya da daha sonra nakil sürecine dahil edilmesi planlanıyor.
Bazı iller tarafından kapatılan özel okulların MEB'e tahsisine ilişkin kararlar da bakanlığa ulaşmaya başladı.
Son Güncelleme: Perşembe, 28 Temmuz 2016 12:43
Gösterim: 2016
FETÖ'nün darbe girişimi sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşunda 66 bin 36 kamu çalışanı görevden uzaklaştırıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşunda yürütülen çalışmalar kapsamında 66 bin 36 personel görevden uzaklaştırıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere ekonomiyle ilgili kurum ve kuruluşlarda ise 15 Temmuz'dan bugüne kadar 5 bin 412 personel açığa alındı.
AA'nın derlediği bilgiye göre, Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜRKSAT AŞ, Ekonomi Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK) da aralarında bulunduğu birçok kamu kurum ve kuruluşunda görevden uzaklaştırma işlemi gerçekleştirildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
FETÖ'nün darbe girişimi sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşunda 66 bin 36 kamu çalışanı görevden uzaklaştırıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası birçok kamu kurum ve kuruluşunda yürütülen çalışmalar kapsamında 66 bin 36 personel görevden uzaklaştırıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere ekonomiyle ilgili kurum ve kuruluşlarda ise 15 Temmuz'dan bugüne kadar 5 bin 412 personel açığa alındı.
AA'nın derlediği bilgiye göre, Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜRKSAT AŞ, Ekonomi Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK) da aralarında bulunduğu birçok kamu kurum ve kuruluşunda görevden uzaklaştırma işlemi gerçekleştirildi.
Son Güncelleme: Perşembe, 28 Temmuz 2016 17:52
Gösterim: 1013
Edirne'de FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 19'u tutuklu 43 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün eleman kazanma yöntemleri de ortaya konuldu.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamındaki tanık ve müşteki beyanlarına atıfta bulunuldu.
Beyanlara göre, örgütün özellikle zeki ve başarılı öğrencileri seçtiği belirtilen iddianamede, örgüt eğitim kadrosunun nitelik ve nicelik açısından yeterli düzeye ulaşmasının ardından kendisine bağlı öğrencileri çağın gereksinimleri doğrultusunda yönlendirildiği ifade edildi.
FETÖ/PDY'nin başarılı öğrencileri hedef aldığı vurgulanan iddianamede, şu ifadelere yer verildi: "Eğitim gönüllüsü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine FETÖ/PDY, ihtiyaç sahibi olan öğrencileri değil, zeki ve başarılı öğrencileri hedef almış, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırmıştır. Böylelikle örgütün devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerinin önü açılmıştır. Sonuç olarak Fetullah Gülen'in 1970’lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim oluştururken, tedrisattan geçenler başta emniyet, yargı, TSK ve mülkiye olmak üzere devletin önemli kademelerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise iş adamı olmaya aday gösterilmiştir. Örgüt bir yandan eğitimle kadro yetiştirip, bir yandan da diğer alanlarda etkinliğini artırmıştır.''
Yabancı gizli servislerin "cemaat"e ait kültür merkezlerinde yetişmiş kadroya değişik konularda eğitim verdiği öne sürülen iddianamede, şunlar kaydedildi: "CIA ve FBI tarafından, hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin geliştirdiği strateji gereği cemaate ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verildi. Bunun en iyi örneklerini ise 17 Aralık sürecinde savcılar ve güvenlik güçlerinin yapmış olduğu operasyonları içine alabiliriz. Bu girişim, tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devleti tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacı taşımaktaydı. Bahsedilen eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan ancak cemaat kadrosu içerisinde yer alan şahıslar bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir."
"Mafyanın ağzına azıcık bal sürün"
İddianamede, örgütün elebaşı Gülen'in "devletin içine sızmaya yönelik planları"na ilişkin açıklamalarına da yer verildi.
FETÖ elebaşı Gülen'in, 1970'li yıllardan itibaren devlet içerisine sızarak özellikle mülkiye, adliye, emniyet, Milli Eğitim ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal kadrolaşmaya gidilmesinin öneminin altını çizdiği konuşmaları şöyle: "Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin. Türkiye'deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.
Adliye, mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır.
Yani siz hakim değilsiniz, başka kuvvetler var. Bu ülkede değişik kuvvetleri hesap edecek, dengeli, dikkatli, tedbirli, temkinli yürümekte yarar var ki geriye adım atmayalım. Yani her şey bir oyundur. Kungfu gibi oyun, tekvando gibi bir oyun, judo gibi bir oyun, her zaman insanın hasmını yenmesi, öyle yumruk vurup yere sermesi gibi bir şey değildir. Bazen hasımdan kaçmak bile çok önemli bir manevra. Çok iyi bilecek, çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz, kuvvet dengesi olmadığı bir yerde kuvvete başvurmayacaksınız. Teknik, taktik yerine sizin kalbiniz önemlidir.
Ben yine kuvvet dengesi olmadığı için şahsen o yol yerine kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına varlığı her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu tercih ederim.
Zaman henüz uygun değil, bütün dünyayı omuzlayıp, taşıyabileceğiniz zamana dek, tamam olacağınız ve koşulların uygun olacağı zamana dek beklemelisiniz. Bilhassa haber alma hususunda her zaman hasım cephenin çok önünde olunmalıdır.
Her yerde hususen geri kalmış yerlerde mafyanın ağzına azıcık bal sürülebilir.
Yüzlerce arkadaşlar, yüzlerce diyorum tabii, Türkiye'nin içinde binlerce yurt dışında burs veriyorlar. Amerika'da otuz küsur değişik üniversitelerde kariyer yapıyorlar. Kariyerin yapılmasının yanında kariyer yapmanın yanında aynı zamanda bu arkadaşlarımız orada hizmet de yapıyorlar ve bu iki üç senelik ömrü olan bir şey. Daha önce de vardı üç beş arkadaş ama fakat bunlar Allah'a çok şükür organize edildi. Himmetler belli bir noktada (kesinti) edildi ve şimdi orada çok iyi güdülüyorlar. Allah'ın inayet ve keremiyle her sene de besleniyorlar. İngiltere’den Almanya’ya oradan Avustralya’ya oradan Amerika’ya kadar her yerde kariyer yapan arkadaşlarımız besleniyorlar ve bu arkadaşlar bizim gayeyi hayalimize göre gelecekte o dünyalardaki üniversitelerdeki bizim tebliğcilerimiz olacaklardır. Türkiye'ye döndükleri zaman da burada el üstünde üniversitelerdeki olacaklar."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Edirne'de FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 19'u tutuklu 43 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün eleman kazanma yöntemleri de ortaya konuldu.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamındaki tanık ve müşteki beyanlarına atıfta bulunuldu.
Beyanlara göre, örgütün özellikle zeki ve başarılı öğrencileri seçtiği belirtilen iddianamede, örgüt eğitim kadrosunun nitelik ve nicelik açısından yeterli düzeye ulaşmasının ardından kendisine bağlı öğrencileri çağın gereksinimleri doğrultusunda yönlendirildiği ifade edildi.
FETÖ/PDY'nin başarılı öğrencileri hedef aldığı vurgulanan iddianamede, şu ifadelere yer verildi: "Eğitim gönüllüsü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine FETÖ/PDY, ihtiyaç sahibi olan öğrencileri değil, zeki ve başarılı öğrencileri hedef almış, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırmıştır. Böylelikle örgütün devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerinin önü açılmıştır. Sonuç olarak Fetullah Gülen'in 1970’lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim oluştururken, tedrisattan geçenler başta emniyet, yargı, TSK ve mülkiye olmak üzere devletin önemli kademelerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise iş adamı olmaya aday gösterilmiştir. Örgüt bir yandan eğitimle kadro yetiştirip, bir yandan da diğer alanlarda etkinliğini artırmıştır.''
Yabancı gizli servislerin "cemaat"e ait kültür merkezlerinde yetişmiş kadroya değişik konularda eğitim verdiği öne sürülen iddianamede, şunlar kaydedildi: "CIA ve FBI tarafından, hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin geliştirdiği strateji gereği cemaate ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verildi. Bunun en iyi örneklerini ise 17 Aralık sürecinde savcılar ve güvenlik güçlerinin yapmış olduğu operasyonları içine alabiliriz. Bu girişim, tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devleti tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacı taşımaktaydı. Bahsedilen eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan ancak cemaat kadrosu içerisinde yer alan şahıslar bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir."
"Mafyanın ağzına azıcık bal sürün"
İddianamede, örgütün elebaşı Gülen'in "devletin içine sızmaya yönelik planları"na ilişkin açıklamalarına da yer verildi.
FETÖ elebaşı Gülen'in, 1970'li yıllardan itibaren devlet içerisine sızarak özellikle mülkiye, adliye, emniyet, Milli Eğitim ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal kadrolaşmaya gidilmesinin öneminin altını çizdiği konuşmaları şöyle: "Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin. Türkiye'deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.
Adliye, mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır.
Yani siz hakim değilsiniz, başka kuvvetler var. Bu ülkede değişik kuvvetleri hesap edecek, dengeli, dikkatli, tedbirli, temkinli yürümekte yarar var ki geriye adım atmayalım. Yani her şey bir oyundur. Kungfu gibi oyun, tekvando gibi bir oyun, judo gibi bir oyun, her zaman insanın hasmını yenmesi, öyle yumruk vurup yere sermesi gibi bir şey değildir. Bazen hasımdan kaçmak bile çok önemli bir manevra. Çok iyi bilecek, çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz, kuvvet dengesi olmadığı bir yerde kuvvete başvurmayacaksınız. Teknik, taktik yerine sizin kalbiniz önemlidir.
Ben yine kuvvet dengesi olmadığı için şahsen o yol yerine kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına varlığı her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu tercih ederim.
Zaman henüz uygun değil, bütün dünyayı omuzlayıp, taşıyabileceğiniz zamana dek, tamam olacağınız ve koşulların uygun olacağı zamana dek beklemelisiniz. Bilhassa haber alma hususunda her zaman hasım cephenin çok önünde olunmalıdır.
Her yerde hususen geri kalmış yerlerde mafyanın ağzına azıcık bal sürülebilir.
Yüzlerce arkadaşlar, yüzlerce diyorum tabii, Türkiye'nin içinde binlerce yurt dışında burs veriyorlar. Amerika'da otuz küsur değişik üniversitelerde kariyer yapıyorlar. Kariyerin yapılmasının yanında kariyer yapmanın yanında aynı zamanda bu arkadaşlarımız orada hizmet de yapıyorlar ve bu iki üç senelik ömrü olan bir şey. Daha önce de vardı üç beş arkadaş ama fakat bunlar Allah'a çok şükür organize edildi. Himmetler belli bir noktada (kesinti) edildi ve şimdi orada çok iyi güdülüyorlar. Allah'ın inayet ve keremiyle her sene de besleniyorlar. İngiltere’den Almanya’ya oradan Avustralya’ya oradan Amerika’ya kadar her yerde kariyer yapan arkadaşlarımız besleniyorlar ve bu arkadaşlar bizim gayeyi hayalimize göre gelecekte o dünyalardaki üniversitelerdeki bizim tebliğcilerimiz olacaklardır. Türkiye'ye döndükleri zaman da burada el üstünde üniversitelerdeki olacaklar."
Son Güncelleme: Perşembe, 28 Temmuz 2016 11:45
Gösterim: 1530


