Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Okullarda kıyafetin serbest olması, öğrenci ve velileri sevindirirken, okul forması üreticilerinin kabusu oldu. Ordu’da okul forması üreten atölyede 15 kişi işten çıkarılmak zorunda kaldı.

Ordu’da, okul üniforması üretimi yapan bir tekstil atölyesinin sahibi 67 yaşındaki Hasan Takaç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda uygulamasını bırakıp serbest kıyafet dönemini başlatması nedeniyle işyerini kapatıp 15 işçiyi de işten çıkardı.

20 yıldır faaliyette olan bir tekstil atölyesi bulunan Hasan Takaç, 9 yıldır atölyede sadece okul üniformaları ürettiklerini belirterek Milil Eğitim Bakanlığı’nın okullarda sivil kıyafet uygulaması başlatmasının kendilerini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Tekstil atölyesinde yılda ortalama 50 bin üniforma ürettiklerini söyleyen Takaç, "Depomda yarı mamul, hammadde, hazır kıyafet olarak yaklaşık 800 bin liralık mal var. Şimdi hepsi elimde kaldı. Bunları satma şansım yok. İflasın eşiğine geldim. Ne yapacağımı bilmiyorum" dedi.

atolye_ordu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Takaç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararının ardından tekstil atölyesini kapattığını belirtti. Hasan Takaç, "15 işçimi işten çıkarmak zorunda kaldım. 500 bin TL değerindeki makinalar artık çalışmayacak durdu. Normalde Ordu ve çevre illere okul üniforması yapıp satardık. Bu karar bizi mahvetti. Çok mağdur durumda kaldık. Elimizdeki ürünlerin hepsi okul armalı ve üzerinde isimler bulunuyor. Bu ürünleri başka bir yere satmam mümkün değil. Elimdeki makinaların bilgisayar programları nedeniyle de okul formalarını dışında başka bir ürün üretme şansım da yok" diye konuştu.

> Kıyafet serbestliği 15 kişiyi işinden etti

Okullarda kıyafetin serbest olması, öğrenci ve velileri sevindirirken, okul forması üreticilerinin kabusu oldu. Ordu’da okul forması üreten atölyede 15 kişi işten çıkarılmak zorunda kaldı.

Ordu’da, okul üniforması üretimi yapan bir tekstil atölyesinin sahibi 67 yaşındaki Hasan Takaç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda uygulamasını bırakıp serbest kıyafet dönemini başlatması nedeniyle işyerini kapatıp 15 işçiyi de işten çıkardı.

20 yıldır faaliyette olan bir tekstil atölyesi bulunan Hasan Takaç, 9 yıldır atölyede sadece okul üniformaları ürettiklerini belirterek Milil Eğitim Bakanlığı’nın okullarda sivil kıyafet uygulaması başlatmasının kendilerini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Tekstil atölyesinde yılda ortalama 50 bin üniforma ürettiklerini söyleyen Takaç, "Depomda yarı mamul, hammadde, hazır kıyafet olarak yaklaşık 800 bin liralık mal var. Şimdi hepsi elimde kaldı. Bunları satma şansım yok. İflasın eşiğine geldim. Ne yapacağımı bilmiyorum" dedi.

atolye_ordu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Takaç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararının ardından tekstil atölyesini kapattığını belirtti. Hasan Takaç, "15 işçimi işten çıkarmak zorunda kaldım. 500 bin TL değerindeki makinalar artık çalışmayacak durdu. Normalde Ordu ve çevre illere okul üniforması yapıp satardık. Bu karar bizi mahvetti. Çok mağdur durumda kaldık. Elimizdeki ürünlerin hepsi okul armalı ve üzerinde isimler bulunuyor. Bu ürünleri başka bir yere satmam mümkün değil. Elimdeki makinaların bilgisayar programları nedeniyle de okul formalarını dışında başka bir ürün üretme şansım da yok" diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Aralık 2012 11:53

Gösterim: 2024

Hürriyet Gazetesi Yazarı Özgür Bolat’ın bugünkü köşesinden

Öğrenme ile ilgili seminerlerde eğitimcilerden, öğrenmenin resmini çizmesini istiyorum.

Daha sonra bu resimleri analiz ediyoruz. Ortaya çok net bir şey çıkıyor:

Birçok öğretmen öğrenmeyi, müfredatın  öğrenciye sınıfta okul saatleri içinde aktarılması olarak görüyor.

Ne kadar kısıtlı bir bakış açısı değil mi?

Aslında öğrenme sadece öğrenci ile kısıtlı değil. Hem öğretmenler, hem yöneticiler,  hem de veliler sürekli öğrenme içinde olmalı. Öğrenme sadece ders saatlerinde değil, sürekli vuku buluyor. Öğrenme sadece müfredatın aktarılması değil, öğrenciye hem bir anlayış hem de bir karakter kazandırma süreci. Öğrenci sadece öğretmenden değil, aynı zamanda birbirinden de öğrenebilmeli.

Ama okullar bu şekilde tasarlanmamış. Peki çözüm ne? Gerçek ve limitsiz öğrenme nasıl sağlanır? Şu anki eğitim anlayışı nasıl değişir?

İşte bu noktada online eğitim en etkin çözümlerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Online eğitimi 5N1K çerçevesinde analiz edebiliriz.

NE ZAMAN?

İlk olarak online eğitim zaman algısını tamamen değiştiriyor. Öğrenmenin zamanını belirleyen kurumlar ya da hocalar değil, öğrenci oluyor.

Öğrenme, ders saatleri dışına çıkıp, 7/24 erişilebilir hale geliyor.

Dahası öğrenme ve öğretme aynı anda olmak zorunda değil.

NEDEN?

Online eğitim öğrenmenin amacını da değiştiriyor.

Müfredatı veya öğretmenin öğrettiklerini öğrenmek zorunda olan öğrenci online eğitimde ne öğrenmek istediğine kendisi karar veriyor.

Öğrenci ihtiyacına göre online eğitim veren platformlara girip, öğretmenini seçiyor ve öğrenmek istediği konuyu öğreniyor. Kafasına bir soru takıldığında hemen anında bağlanıp sorusunu sorabiliyor.

KİM?

Peki eğitimi kim veriyor? Yine öğretmen veriyor ama online platformlar sınıf ve okul ortamının çok fazla sunamadığı bir yarar sağlıyor:

Online ortam aynı zamanda bir öğrenme topluluğu oluşturuyor. Öğrenciler öğretmene ihtiyaç duymadan birbirlerinden öğrenebiliyor. Öğrenciler artık hem öğretmen hem de öğrenci oluyor.

NEREDE?

Online eğitimin sunduğu yararlardan  bir tanesi de öğrenmeyi dört duvarın (sınıf, okul ya da dershane gibi) dışına taşıyor olması.

Öğrenme her yerde  erişilebilir hale geliyor.

Öğretmen de internet ortamı olan her yerde eğitim yapabiliyor.

NE?

Dahası öğretmen sadece okulun sunduğu müfredat ile sınırlı kalmak zorunda değil. Kendini uzman hissettiği her konuyu öğretebiliyor.

Örneğin, bir okul öğrencisine en fazla 100 ders sunabilir. Ama online ortamda  3.2 milyondan fazla kişi ders almış..

NASIL?

Online eğitim yüzyüze bir ortam sunmadığı için dezavantajlı olduğu düşünülebilir,  ancak  sunduğu imkanlar o kadar çok ki  bugün Harvard ve MIT gibi dünyanın en büyük üniversiteleri online eğitime büyük yatırımlar yapmakta ve bu anlayışı yaymakta.

Dünyada online eğitime harcanan para 40 milyar dolar. Bu da online eğitimin ne kadar etkili bir yöntem olduğunu ve daha da ne kadar büyüyebileceğini bize gösteriyor.

Online eğitim tercih ediliyor çünkü bilgi birçok farklı şekilde sunuluyor.  Video, birebir görüşme, simülasyonlar, uygulamalar… Böylece yavaş yavaş öğrenmenin doğası değişiyor.

Yaratılan online topluluk ile bilgi sadece aktarılan bir meta olmaktan çıkıyor, diyalogtan ve tartışmadan ortaya çıkan üretilmiş bir fikirler topluluğu oluyor.

İşte online eğitim bu özelliklerinden dolayı alternatif ve etkili bir eğitim sistemi olarak karşımıza çıkıyor.

www.twitter.com/ozgurbolat

> Eğitimin doğası nasıl değişiyor?

Hürriyet Gazetesi Yazarı Özgür Bolat’ın bugünkü köşesinden

Öğrenme ile ilgili seminerlerde eğitimcilerden, öğrenmenin resmini çizmesini istiyorum.

Daha sonra bu resimleri analiz ediyoruz. Ortaya çok net bir şey çıkıyor:

Birçok öğretmen öğrenmeyi, müfredatın  öğrenciye sınıfta okul saatleri içinde aktarılması olarak görüyor.

Ne kadar kısıtlı bir bakış açısı değil mi?

Aslında öğrenme sadece öğrenci ile kısıtlı değil. Hem öğretmenler, hem yöneticiler,  hem de veliler sürekli öğrenme içinde olmalı. Öğrenme sadece ders saatlerinde değil, sürekli vuku buluyor. Öğrenme sadece müfredatın aktarılması değil, öğrenciye hem bir anlayış hem de bir karakter kazandırma süreci. Öğrenci sadece öğretmenden değil, aynı zamanda birbirinden de öğrenebilmeli.

Ama okullar bu şekilde tasarlanmamış. Peki çözüm ne? Gerçek ve limitsiz öğrenme nasıl sağlanır? Şu anki eğitim anlayışı nasıl değişir?

İşte bu noktada online eğitim en etkin çözümlerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Online eğitimi 5N1K çerçevesinde analiz edebiliriz.

NE ZAMAN?

İlk olarak online eğitim zaman algısını tamamen değiştiriyor. Öğrenmenin zamanını belirleyen kurumlar ya da hocalar değil, öğrenci oluyor.

Öğrenme, ders saatleri dışına çıkıp, 7/24 erişilebilir hale geliyor.

Dahası öğrenme ve öğretme aynı anda olmak zorunda değil.

NEDEN?

Online eğitim öğrenmenin amacını da değiştiriyor.

Müfredatı veya öğretmenin öğrettiklerini öğrenmek zorunda olan öğrenci online eğitimde ne öğrenmek istediğine kendisi karar veriyor.

Öğrenci ihtiyacına göre online eğitim veren platformlara girip, öğretmenini seçiyor ve öğrenmek istediği konuyu öğreniyor. Kafasına bir soru takıldığında hemen anında bağlanıp sorusunu sorabiliyor.

KİM?

Peki eğitimi kim veriyor? Yine öğretmen veriyor ama online platformlar sınıf ve okul ortamının çok fazla sunamadığı bir yarar sağlıyor:

Online ortam aynı zamanda bir öğrenme topluluğu oluşturuyor. Öğrenciler öğretmene ihtiyaç duymadan birbirlerinden öğrenebiliyor. Öğrenciler artık hem öğretmen hem de öğrenci oluyor.

NEREDE?

Online eğitimin sunduğu yararlardan  bir tanesi de öğrenmeyi dört duvarın (sınıf, okul ya da dershane gibi) dışına taşıyor olması.

Öğrenme her yerde  erişilebilir hale geliyor.

Öğretmen de internet ortamı olan her yerde eğitim yapabiliyor.

NE?

Dahası öğretmen sadece okulun sunduğu müfredat ile sınırlı kalmak zorunda değil. Kendini uzman hissettiği her konuyu öğretebiliyor.

Örneğin, bir okul öğrencisine en fazla 100 ders sunabilir. Ama online ortamda  3.2 milyondan fazla kişi ders almış..

NASIL?

Online eğitim yüzyüze bir ortam sunmadığı için dezavantajlı olduğu düşünülebilir,  ancak  sunduğu imkanlar o kadar çok ki  bugün Harvard ve MIT gibi dünyanın en büyük üniversiteleri online eğitime büyük yatırımlar yapmakta ve bu anlayışı yaymakta.

Dünyada online eğitime harcanan para 40 milyar dolar. Bu da online eğitimin ne kadar etkili bir yöntem olduğunu ve daha da ne kadar büyüyebileceğini bize gösteriyor.

Online eğitim tercih ediliyor çünkü bilgi birçok farklı şekilde sunuluyor.  Video, birebir görüşme, simülasyonlar, uygulamalar… Böylece yavaş yavaş öğrenmenin doğası değişiyor.

Yaratılan online topluluk ile bilgi sadece aktarılan bir meta olmaktan çıkıyor, diyalogtan ve tartışmadan ortaya çıkan üretilmiş bir fikirler topluluğu oluyor.

İşte online eğitim bu özelliklerinden dolayı alternatif ve etkili bir eğitim sistemi olarak karşımıza çıkıyor.

www.twitter.com/ozgurbolat

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Aralık 2012 09:42

Gösterim: 2024

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim sisteminde esas sorunun oturulan yer, giyilen yen, kıyafetin kol uzunluğu ya da kısalığı olmadığına işaret ederek, sorunun zihinlerde bulunduğunu vurguladı.

dincer_adamMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''12.12.2012 Dünya Bingöllüler Günü'' dolayısıyla Bingöl Üniversitesi'nde düzenlenen ''Bingöl'' konulu panelde, Bingöl'de okullaşma oranının Türkiye ortalamasının altında olduğuna dikkati çekerek, ortaokuldan mezun olduğu halde liseye gitmeyen 264 çocuğun okula kazandırılması için velileriyle görüşülmesini istedi.

Dinçer, Türkiye'deki eğitim sisteminde esas sorunun oturulan yer, giyilen yen, kıyafetin kol uzunluğu ya da kısalığı olmadığına işaret ederek, sorunun zihinlerde bulunduğunu vurguladı.

Zihinlerin değişmesi gerektiğine dikkati çeken Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şunları kaydetti:

''Türkiye'de çocuk yetiştirme ve eğitim sistemi konusunda çok daha önemli problem zihinde bulunuyor. Bu yüzden eğitim sisteminde zihniyeti değiştirmek istiyoruz. Yaptığımız değişikliklerin anlamını burada ortaya koymak lazım. Türkiye'de tek tip insan yetiştirmekten vazgeçmek istiyoruz. Her şeyin merkezden belirlendiği bir yapı içerisinde, öğretmeni, öğrenciyi, veliyi ve bütün okul idaresini tüm davranışlarıyla kontrol edecek bir mekanizma kurmak istiyoruz. Biz eğitim sistemini demokratikleştirmek ve esnekleştirmek istiyoruz. Türkiye'nin siyaset alanında geliştirmeye çalıştığı demokrasiyi eğitim alanına da yerleştirmeye çalışıyoruz. İşte '4+4+4 sistemi', 'Okullar Hayat Olsun' projesi, kılık kıyafet devrimi gibi birçok konuda yaptığımız değişiklikler aslında bütünüyle bu zihniyet değişiminin birer yansıması olarak algılanmalıdır.''

> Eğitimde zihniyet değişmeli

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim sisteminde esas sorunun oturulan yer, giyilen yen, kıyafetin kol uzunluğu ya da kısalığı olmadığına işaret ederek, sorunun zihinlerde bulunduğunu vurguladı.

dincer_adamMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''12.12.2012 Dünya Bingöllüler Günü'' dolayısıyla Bingöl Üniversitesi'nde düzenlenen ''Bingöl'' konulu panelde, Bingöl'de okullaşma oranının Türkiye ortalamasının altında olduğuna dikkati çekerek, ortaokuldan mezun olduğu halde liseye gitmeyen 264 çocuğun okula kazandırılması için velileriyle görüşülmesini istedi.

Dinçer, Türkiye'deki eğitim sisteminde esas sorunun oturulan yer, giyilen yen, kıyafetin kol uzunluğu ya da kısalığı olmadığına işaret ederek, sorunun zihinlerde bulunduğunu vurguladı.

Zihinlerin değişmesi gerektiğine dikkati çeken Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şunları kaydetti:

''Türkiye'de çocuk yetiştirme ve eğitim sistemi konusunda çok daha önemli problem zihinde bulunuyor. Bu yüzden eğitim sisteminde zihniyeti değiştirmek istiyoruz. Yaptığımız değişikliklerin anlamını burada ortaya koymak lazım. Türkiye'de tek tip insan yetiştirmekten vazgeçmek istiyoruz. Her şeyin merkezden belirlendiği bir yapı içerisinde, öğretmeni, öğrenciyi, veliyi ve bütün okul idaresini tüm davranışlarıyla kontrol edecek bir mekanizma kurmak istiyoruz. Biz eğitim sistemini demokratikleştirmek ve esnekleştirmek istiyoruz. Türkiye'nin siyaset alanında geliştirmeye çalıştığı demokrasiyi eğitim alanına da yerleştirmeye çalışıyoruz. İşte '4+4+4 sistemi', 'Okullar Hayat Olsun' projesi, kılık kıyafet devrimi gibi birçok konuda yaptığımız değişiklikler aslında bütünüyle bu zihniyet değişiminin birer yansıması olarak algılanmalıdır.''

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Aralık 2012 09:08

Gösterim: 1753

Bakan Günay Hacettepe Üniversitesi’nde öğrencilerin yumurtalı protestosuyla karşılaştı. Günay, öğrencilere müdahale eden güvenlik görevlilerine araya girerek, “Durun yapmayın! Çocuklara vurmayın" diyerek öğrencilerle güvenlik görevlilerini ayırmaya çalıştı.

gunay_bakanHacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Azerbaycan Dostluk Konseri’ne katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a, konser arasında bir grup yumurta atarak protesto etti.

Günay, şemsiye açarak yumurtaları engelleyen koruma görevlilerine, öğrencilere müdahale etmemeleri için engel oldu. Grup, özel güvenlikçiler tarafından salondan çıkarıldı. Bakan Günay ayrılana kadar bina önünde duracaklarını söyleyen ve sloganlar atan grup, olay yerine gelen polis ekiplerince gözaltına alındı.

Ertuğrul Günay, konserin ikinci yarısını izledikten sonra kültür merkezinden ayrıldı. Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in ölümünün 9’uncu yılı dolasıyla düzenlenen konsere Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Elçin Efendiyev, Kültür ve Turizm Bakanı Ebulfeyz Karayev, Milli Eğitim Bakanı Misir Merdanov ile Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Faik Bağırov da katıldı.

> Bakan Günay yumurtalı protestoya böyle karşılık verdi

Bakan Günay Hacettepe Üniversitesi’nde öğrencilerin yumurtalı protestosuyla karşılaştı. Günay, öğrencilere müdahale eden güvenlik görevlilerine araya girerek, “Durun yapmayın! Çocuklara vurmayın" diyerek öğrencilerle güvenlik görevlilerini ayırmaya çalıştı.

gunay_bakanHacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Azerbaycan Dostluk Konseri’ne katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a, konser arasında bir grup yumurta atarak protesto etti.

Günay, şemsiye açarak yumurtaları engelleyen koruma görevlilerine, öğrencilere müdahale etmemeleri için engel oldu. Grup, özel güvenlikçiler tarafından salondan çıkarıldı. Bakan Günay ayrılana kadar bina önünde duracaklarını söyleyen ve sloganlar atan grup, olay yerine gelen polis ekiplerince gözaltına alındı.

Ertuğrul Günay, konserin ikinci yarısını izledikten sonra kültür merkezinden ayrıldı. Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in ölümünün 9’uncu yılı dolasıyla düzenlenen konsere Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Elçin Efendiyev, Kültür ve Turizm Bakanı Ebulfeyz Karayev, Milli Eğitim Bakanı Misir Merdanov ile Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Faik Bağırov da katıldı.

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Aralık 2012 09:33

Gösterim: 1406

Pakistan'da kız çocuklarının yarısının ilkokula, dörtte üçünün de orta dereceli okula gidemediği bildirildi.

pakistanBirleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, kız çocuklarının temel eğitim hakkından mahrum kaldığı belirtilerek, üst sınıflara gidildikçe okula gitme oranının hızla düştüğü vurgulandı.

Ülkede eğitim çağına gelmiş kız çocuklarının ancak yarısının eğitim görebildiğine işaret edilen BM raporunda, orta dereceli okula gitme oranının yüzde 25 olduğu kaydedildi.

Raporda, geleneksel aile yapısı, ekonomik sorunlar, güvenlik ve aşırılık yanlısı militanların baskısı; kız çocuklarının eğitimden mahrum kalma gerekçeleri olarak sıralandı.

Pakistan'da kız çocuklarının eğitim sorunu, geçen Ekim ayında çocuk aktivist Malala Yusufzay'ın Taliban militanları tarafından başından vurulmasından sonra dünya gündeminde sıkça yer almaya başladı.

Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, hafta başında İngiltere'de yaptığı bir konuşmada kız çocuklarının eğitimi için kampanya başlatmış ve Malala adına kurulan eğitim vakfına 10 milyon dolar bağışlamıştı.

BM, Pakistan'da kız çocuklarının eğitim almalarına dikkati çekmek için, Malala'nın babası Ziauddin Yusufzay'ı "özel eğitim temsilcisi" olarak görevlendirmişti.

> Onların yarıdan fazlası okuldan mahrum

Pakistan'da kız çocuklarının yarısının ilkokula, dörtte üçünün de orta dereceli okula gidemediği bildirildi.

pakistanBirleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, kız çocuklarının temel eğitim hakkından mahrum kaldığı belirtilerek, üst sınıflara gidildikçe okula gitme oranının hızla düştüğü vurgulandı.

Ülkede eğitim çağına gelmiş kız çocuklarının ancak yarısının eğitim görebildiğine işaret edilen BM raporunda, orta dereceli okula gitme oranının yüzde 25 olduğu kaydedildi.

Raporda, geleneksel aile yapısı, ekonomik sorunlar, güvenlik ve aşırılık yanlısı militanların baskısı; kız çocuklarının eğitimden mahrum kalma gerekçeleri olarak sıralandı.

Pakistan'da kız çocuklarının eğitim sorunu, geçen Ekim ayında çocuk aktivist Malala Yusufzay'ın Taliban militanları tarafından başından vurulmasından sonra dünya gündeminde sıkça yer almaya başladı.

Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, hafta başında İngiltere'de yaptığı bir konuşmada kız çocuklarının eğitimi için kampanya başlatmış ve Malala adına kurulan eğitim vakfına 10 milyon dolar bağışlamıştı.

BM, Pakistan'da kız çocuklarının eğitim almalarına dikkati çekmek için, Malala'nın babası Ziauddin Yusufzay'ı "özel eğitim temsilcisi" olarak görevlendirmişti.

Son Güncelleme: Perşembe, 13 Aralık 2012 09:03

Gösterim: 1309


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.