Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Türk Eğitim Sen’in barış süreci ve başkanlık sistemi ile ilgili eğitimcilerle gerçekleştirdiği anket sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 68.5’i terör örgütü ve imralı ile görüşülerek barışın sağlanabileceğine inanmıyor
Türk Eğitim Sen tarafından öğretmenler, akademisyenler ve diğer eğitim çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirilen barış süreci ve başkanlık sistemi konulu anket sonuçları açıklandı.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, İmralı görüşmeleri, başkanlık ve eyalet sistemi ile ilgili yaptırdıkları anket sonuçlarını açıkladı. Çıkan sonuçları değerlendiren Bostan, “Eğitimciler PKK ile müzakereyi çözülme süreci olarak görüyor” dedi.
Hanefi Bostan yaptığı açıklamada; “Türk Eğitim-Sen Öğretmenlerin, Akademisyen ve diğer eğitim çalışanlarının; bölücü elebaşının muhatap alındığı İmralı görüşmeleri ile başlayan, kimileri tarafından çözüm, kimileri tarafından ise ihanet olarak adlandırılan gelişmeler ile başkanlık ve eyalet sistemi hakkındaki görüşlerini öğrenmek, AB üyeliğine bakış açılarını ölçmek ve gündeme dair diğer konulara yaklaşımını değerlendirmek amacıyla bir anket çalışması düzenledi. 09-24 Nisan 2013 tarihleri arasında hem Türk Eğitim-Sen’in internet sitesinde hem de 7 farklı internet sitesinde yayınlanan anketimize 10 bin 178 kişi katıldı.
Ankete katılanların;
-Yüzde 22.7’si ilkokulda, yüzde 22.6’sı ortaokulda, yüzde 21.2’si lisede, yüzde 17’si MEB taşra teşkilatında, yüzde 4.2’si üniversitelerde, yüzde 2.3’ü MEB merkez teşkilatında, yüzde 0.5’i YÖK ve Yurt-Kur’da görev yaparken; yüzde 9.5’i de diğer seçeneğini işaretlemiştir.
-Yüzde 51.5’i öğretmen, yüzde 16.1’i okul müdür yardımcısı, yüzde 14’ü okul müdürü, yüzde 5.9’u genel idari hizmetler sınıfında görevli (memur/hizmetli/şef/teknisyen v.b.), yüzde 2.1’i okul müdür başyardımcısı, yüzde 1.9’u akademisyen iken, yüzde 8.5’i de diğer seçeneğini işaretlemiştir.
-Yüzde 80.4’ü herhangi bir sendikaya üye olduğunu belirtirken, yüzde 19.6’si sendikaya üye olmadığını kaydetmiştir.
-Herhangi bir sendikaya üye olduğunu belirtenlerin yüzde 68’i Türkiye Kamu-Sen’e, yüzde 20.1’i Memur-Sen’e, yüzde 3.7’si Kesk’e, yüzde 1.5’i Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalara üye olduklarını ifade ederken; yüzde 6.7’si diğer seçeneğini işaretlemiştir.”
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 68.5’İ TERÖR ÖRGÜTÜ VE İMRALI İLE GÖRÜŞÜLEREK BARIŞIN SAĞLANABİLECEĞİNE İNANMIYOR
Ankete katılanlara PKK terör örgütü ve İmralı ile görüşülerek barışın sağlanabileceğine inanıp, inanmadıklarını sorduk. Buna göre; yüzde 68.5’i PKK terör örgütü ve İmralı ile görüşülerek barışın sağlanabileceğine inanmadığını belirtmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 56.2’Sİ BU SÜRECİN SONUNDA TERÖRÜN DAHA DA GÜÇLENECEĞİNİ, ÇÖZÜLME VE BÖLÜNMENİN BAŞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanlara “Size göre bu süreç nasıl sonuçlanacak?” sorusunu yönelttik. Buna göre; yüzde 56.2’si terör daha da güçlenecek, çözülme ve bölünme başlayacak, yüzde 30.1’i PKK silah bırakacak, terör sona erecek, yüzde 7.7’si hiçbir değişiklik olmayacak cevabını verirken, yüzde 6’sı da diğer seçeneğini işaretlemiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 64.1’İ “HÜKÜMET, TERÖRÜN SONA ERMESİ, ÜLKEMİZE BARIŞ VE HUZUR GELMESİ İÇİN BU SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR” İFADESİNE KATILMIYOR
Ankete katılanların yüzde 64.1’i “Hükümet, terörün sona ermesi, ülkemize barış ve huzur gelmesi için bu süreci başlatmıştır” ifadesine katılmadığını söylerken, yüzde 35.9’u da bu ifadeye katıldığını belirtmektedir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 63.5’İ “SÜRECİN BAŞLAMASININ VE HÜKÜMETİN BUNDA ROL ÜSTLENMESİNİN NEDENLERİNDEN BİRİSİ YAKLAŞAN CUMHURBAŞKANLIĞI, YEREL VE GENEL SEÇİMLERDİR” İFADESİNE KATILDIĞINI BELİRTİYOR
“Sürecin başlamasının ve Hükümetin bunda rol üstlenmesinin nedenlerinden birisi yaklaşan Cumhurbaşkanlığı, yerel ve genel seçimlerdir” ifadesine katılanların oranı yüzde 63.5, bu ifadeye katılmayanların oranı ise yüzde 36.5’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 58.2’Sİ “MEVCUT İKTİDAR, TERÖRLE MÜCADELEDE BAŞARISIZ OLDUĞU İÇİN BU SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR” İFADESİNE KATILIYOR
“Mevcut iktidar, terörle mücadelede başarısız olduğu için bu süreç başlatılmıştır” ifadesine katılanların oranı yüzde 58.2, bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 41.8’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 68.4’Ü “SİYASİ ERK’İN TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİN VE EYALET SİSTEMİNİN UYGULANMASINI İSTEMESİ DOLAYISIYLA BAZI KESİMLERİN DESTEĞİNİ ALMAK AMACIYLA BU SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR” İFADESİNE KATILDIĞINI BELİRTİYOR
“Siyasi erk’in Türkiye’de başkanlık sisteminin ve eyalet sisteminin uygulanmasını istemesi nedeniyle bazı kesimlerin desteğini almak amacıyla bu süreç başlatılmıştır” ifadesine katılanların oranı yüzde 68.4, bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 31.6’dır.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 71.1’İ BU SÜRECİN BÖLÜCÜ ELEBAŞI VE TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MEŞRULAŞTIRILMASINA NEDEN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanların yüzde 71.1’i bu sürecin bölücü elebaşı ve terör örgütünün meşrulaştırılmasına neden olacağını düşünürken, yüzde 28.9’u bu sürecin bölücü elebaşı ve terör örgütünün meşrulaştırılmasına neden olacağını düşünmediğini söylemiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 74.4’Ü BU SÜRECİN; SURİYE VE IRAK’TAKİ YENİDEN YAPILANDIRMAYI HIZLANDIRARAK, AB VE ABD’NİN BÖLGESEL POLİTAKALARININ ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAĞINI SÖYLÜYOR
Ankete katılanların yüzde 74.4’ü bu sürecin Suriye ve Irak’taki yeniden yapılandırmayı hızlandırarak, AB ve ABD’nin bölgesel politikalarının etkinliğini artıracağını söylerken, yüzde 25.6’sı sürecin AB ve ABD’nin bölgesel politikalarının etkinliğini artırmayacağını ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 67.5’İ PKK’NIN HİÇBİR YAPTIRIMA MARUZ KALMADAN SINIR DIŞINA ÇEKİLMESİNİ GENEL BİR AF OLARAK DEĞERLENDİRİYOR
“PKK’nın hiçbir yaptırıma maruz kalmadan sınır dışına çekilmesi genel bir af olarak değerlendirilebilir mi?” sorusuna ankete katılanların yüzde 67.5’i evet, yüzde 32.5’i hayır cevabı vermiştir.
ANKETE KATILAN VE AKİL İNSANLAR HEYETİ İLE İLGİLİ BİLGİ SAHİBİ OLDUĞUNU SÖYLEYENLERİN YÜZDE 65.3’Ü HEYETİN TÜRKİYE İÇİN OLUMLU BİR KATKI SAĞLAYACAĞINI DÜŞÜNMÜYOR
“Türkiye'nin tüm bölgelerinde süreci tanıtıcı çalışmalar yapacağı, konuyla ilgili Hükümet ile istişarede bulunacağı, halkla ve kanaat önderleri ile buluşacağı ifade edilen Akil İnsanlar Heyeti hakkında bilgi sahibi misiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 90.1’i evet, yüzde 9.9’u hayır cevabı vermiştir.
Akil İnsanlar Heyeti hakkında bilgi sahibi olduğunu söyleyenlere, “Heyetin Türkiye için olumlu bir katkı sağlayacağını düşünüyor musunuz?” sorusunu yönelttik. Buna göre; yüzde 65.3’ü hayır, yüzde 31.5’i evet, yüzde 3.2’si ise fikrim yok cevabı vermiştir.
Akil İnsanlar Heyetinin Türkiye için olumlu bir katkı sağlayacağını düşünmeyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 44.8’i bu heyet Hükümetin istediği toplumsal algıyı oluşturmak için başlattığı bir psikolojik harekâttır, yüzde 22.4’ü sürece inanmadığım ve bunu kabul etmediğim için akil insanlar şeklinde bir heyetin oluşturulmasına da karşıyım, yüzde 19.4’ü akil insanlar olarak seçilen kişilerin bazılarının bölücü örgütün amaçlarına hizmet eden fikirlere sahip olması, yüzde 9.9’u da farklı görüşlerin temsil edilmemesi, listedeki isimlerin ‘Hükümet politikalarını onaylayan’ kişilerden oluşması cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı yüzde 3.5’tir.
“Başbakan ‘Eskiden o psikolojik harekât denen ifadeler vardı ya. Bu toplumsal algıyı akil adamların hazırlaması lazım’ demişti. Bunun 28 Şubat sürecinde yürütülen yöntemlerle benzerlik taşıdığını düşünüyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 48.8’i evet, yüzde 17.8’i kısmen, yüzde 33.4’ü hayır cevabını vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 56’SI AKİL İNSANLAR HEYETİ İLE HEYET-İ NASİHA ARASINDA BENZERLİK OLDUĞU YÖNÜNDEKİ ELEŞTİRİLERE KATILIYOR
“Akil İnsanlar Heyeti ile 1919 yılında Damat Ferit Paşa hükümetinin milli direnişi kırmak amacıyla oluşturduğu Heyet-i Nasiha arasında benzerlikler olduğu şeklindeki eleştirilere katılıyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 56’sı evet, yüzde 32.1’i hayır, yüzde 11.9’u da fikrim yok cevabını vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 67.5’İ ÖĞRENCİ ANDI KALDIRILSIN ÖNERİSİNE KARŞI ÇIKIYOR
Ankete katılanların yüzde 67.5’i Akil İnsanlar Heyetinde yer alan bazı isimlerin “Öğrenci Andı kaldırılsın” şeklindeki önerisini desteklemediğini, yüzde 32.5’i de desteklediğini ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 68’İ TÜRK KİMLİĞİNE YÖNELİK BİR TEHDİT OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanların yüzde 68’i ülkemizde son yıllarda Türk kimliğine yönelik bir tehdit olduğunu düşünürken, yüzde 32’si Türk kimliğine yönelik bir tehdit olmadığını kaydetmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 90’I TÜRK BAYRAĞININ ADININ DEĞİŞTİRİLMESİ ÖNERİSİNE KARŞI
Ankete katılanların yüzde 90’ı Türk bayrağının adının devlet bayrağı şeklinde değiştirilmesi önerisine karşı çıktığını belirtti.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 69.8’İ BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARŞI ÇIKIYOR
Ankete katılanlara başkanlık sistemini destekleyip, desteklemediklerini de sorduk. Buna göre; yüzde 69.8’i başkanlık sistemini desteklemediğini, yüzde 25.6’sı başkanlık sistemini desteklediğini söylerken; yüzde 4.6’sı da fikrim yok cevabını vermiştir.
Başkanlık sistemini destekleyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre yüzde 28.4’ü devlet başkanını doğrudan halkın seçmesi, yüzde 20.7’si istikrar sağlanır, yüzde 20’si parlamenter sisteme göre kararlar daha hızlı alınır, yüzde 12.4’ü Türkiye’nin farklı kesimlerden oluşan sosyal yapısına daha uygun, yüzde 6.3’ü Türkiye artık üniter devlet yapısıyla yönetilemiyor, yüzde 3.6’sı yasama ve yürütme birbirini daha iyi denetler derken; yüzde 8.6’sı diğer seçeneğini işaretlemiştir.
Başkanlık sistemini desteklemeyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 48’i üniter devlet yapısına uygun değildir ve eyalet sistemini öngörmektedir, yüzde 21.6’sı otoriter rejim algısı yaratır, diktatörlüğe eğilimi artırır, yüzde 17.7’si ülkemize en uygun sistem parlamenter sistemdir, yüzde 4.5’i federal toplum yapısına sahip olan ABD dışında uygulanan ülkelerde istikrar sağlamamıştır ve yine yüzde 4.5’i devlet başkanının görev süresi sona ermeden görevden alınamaması ve halkın hesap sorma hakkının olmaması cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı da yüzde 3.7’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 77.9’U TÜRKİYE’YE EYALET SİSTEMİNİN GETİRİLMESİNİ İSTEMİYOR
“Türkiye’ye eyalet sisteminin getirilmesini ister misiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 77,9’u hayır, yüzde 17.1’i evet, yüzde 5’i de fikrim yok cevabı vermiştir.
Bu soruya hayır cevabı verenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 64.7’si Türkiye’nin üniter yapısına zarar verir, bölünmeye yol açar, yüzde 22.2’si Türkiye’nin siyasi, idari, sosyal ve kültürel yapısına uygun bir sistem değildir, yüzde 10.6’sı emperyalist ülkelerin ülkemiz üzerindeki etkinliği artar derken; yüzde 2.5’i de diğer cevabı vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 69.1’İ EYALET SİSTEMİ İLE BİRLİKTE KAMU ÇALIŞANLARININ İŞ GÜVENCESİNİ KAYBETME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLECEĞİNİ BELİRTİYOR
“Eyalet sistemi ile birlikte esnek istihdam modelinin geleceğini, kamu hizmetinin yerel idareler tarafından verileceğini ve kamu çalışanlarının iş güvencesini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 69.1’i evet, yüzde 23.8’i hayır, yüzde 7.1’i de fikrim yok cevabı vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 87’Sİ İSRAİL’İN MAVİ MARMARA BASKINI NEDENİYLE ÖZÜR DİLEMESİNİ SAMİMİ BULMUYOR
Ankete katılanların yüzde 87’si İsrail’in Mavi Marmara baskını nedeniyle üç yıl sonra özür dilemesini samimi bulmadığını, yüzde 13’ü samimi bulduğunu ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 49.3’Ü İSRAİL’İN ABD İLE BİRLİKTE OLASI SURİYE VE İRAN OPERASYONLARINDA TÜRKİYE’NİN İTTİFAKINA İHTİYACI OLDUĞU İÇİN ÖZÜR DİLEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanlara İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinin nedenini sorduk. Buna göre; ankete katılanların yüzde 49.3’ü ABD ve İsrail’in olası Suriye ve İran operasyonlarında Türkiye ittifakına ihtiyacı olması, yüzde 19.4’ü İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da açıkladığı gibi Suriye’deki krizin giderek şiddetlenmesi ve buna bağlı olarak İsrail’in güvenlik endişesi yaşaması, yüzde 13’ü Türk Hükümetinin bu konuda yaptığı etkili mücadelenin neticesi, yüzde 10.4’ü İsrail’in Diyarbakır’da yapılan Nevruz kutlamalarının ardından Türkiye gündemini değiştirmek istemesi, yüzde 3.3’ü İsrail’in ABD’nin ve uluslararası örgütlerin tepkisinden çekinmesi yüzde 1’i de İsrail’in yaptığı hatanın farkına varması cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı yüzde 3.6’dır.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 64.5’İ EN ÇOK TERÖR SORUNU İLE BÖLÜCÜ ELEBAŞI VE PKK’NIN MEŞRULAŞTIRILMASINA NEDEN OLAN OLUMSUZ GELİŞMELERDEN RAHATSIZ
“Şu anda Türkiye’de gündemdeki hangi konu sizien çok rahatsız ediyor?” sorusuna ankete katılanların yüzde 64.5’i terör sorunu ve bölücü elebaşı ile PKK terör örgütünün meşrulaştırılmasına neden olan olumsuz gelişmeler, yüzde 16.6’sı demokratik ve bireysel hakların, özgürlüklerin yetersizliği, yüzde 11.1’i ekonomik sorunlar ve işsizlik, yüzde 1.3’ü de dış politikada yaşanan gelişmeler cevabını vermiştir. Bu soruda diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise yüzde 6.5’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 70.2’Sİ TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYE OLMASINA KARŞI
Ankete katılanların yüzde 70.2’si Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemezken, yüzde 29.8’i Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemektedir.
Türkiye’nin AB’ye üye olmasını isteyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 62.2’si bireysel hak ve özgürlükler genişleyecek, demokratik haklar artacak, yüzde 12.2’si Türkiye ekonomisi güçlenecek, işsizlik azalacak, yüzde 7.7’si AB ölçeğinde ve daha iyi koşullarda eğitim verilecek, yüzde 7’si AB ülkelerine vizesiz gidilebilecek cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı ise yüzde 10.9’dur.
Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemeyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre yüzde 35.4’ü ekonomik sorunlar yaşayan ve işlevini tamamlandığına inandığım AB’nin uzun ömürlü olacağını düşünmüyorum, yüzde 16.7’si AB Hıristiyan birliğidir, yüzde 13.4’ü ülkemiz açık pazar haline gelecek ve kaynaklarımız gelişmiş ülkeler tarafından kullanılacak, yüzde 13.3’ü AB politikaları ülkemizin üniter yapısına zarar verecek, yüzde 9.6’sı AB, sömürgeci bir topluluktur, yüzde 8.9’u AB Türkiye’ye karşı önyargılıdır cevabı vermiştir. Bu soruda diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise yüzde 2.7’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 63.7’Sİ TÜRKİYE’NİN SİYASİ VE EKONOMİK YÖNDEN DIŞA BAĞIMLI, YÜZDE 18.9’U DA KISMEN DIŞA BAĞIMLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanların yüzde 63.7’si Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yönden dışa bağımlı olduğunu, yüzde 18.9’u kısmen dışa bağımlı olduğunu düşünürken; yüzde 17.4’ü ise dışa bağımlı olmadığını ifade etmektedir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 65’İ TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’NUN ETKİLİ VE İSTİKRARLI ÜLKESİ OLDUĞUNA İNANMIYOR
Ankete katılanların yüzde 65’i Türkiye’nin bölgenin (Ortadoğu’nun) etkili ve istikrarlı ülkesi olduğuna inanmadığını söylerken, yüzde 35’i Türkiye’nin bölgenin etkili ve istikrarlı ülkesi olduğuna inandığını kaydetti.”
Türkiye çok zor bir dönemeçte olduğunu ifade eden Bostan, “Milletimiz PKK ile müzakereyi içeren ve İmralı canisinin muhatap alındığı bir süreci yaşamaktadır. Anket çalışmamızdan da görüleceği üzere eğitim çalışanları yaşanan gelişmeleri kaygıyla izlemekte, çözülme sürecine destek vermemektedir” dedi.
PKK’nın silahlarıyla birlikte çekilme kararını değerlendiren Bostan, “PKK 8 Mayıs tarihinde Türkiye’den silahlarıyla birlikte çekileceğini açıklamıştır. Anlaşılan terör örgütü mensupları elini, kolunu sallayarak hiçbir ceza almadan sınır dışına çıkacak, bu nahoş manzaraya Türkiye Cumhuriyeti Devleti seyirci kalacaktır. Bu da demektir ki, Hükümetin başlattığı süreç fasa fisodan ibarettir. PKK’nın yeniden gücünü toparlamasına yardımcı olacak bu geri çekilme önümüzdeki dönemde yaşanacak felaketlerin de habercisidir. Peki PKK hangi sözler karşılığında geri çekilmektedir? Ortada verilmiş sözlerin olduğu katillerin açıklamasından bellidir. Zira arif olan her insan bölücü örgütün mesajlarını doğru bir şekilde okuyabilir. Bu noktada soruyoruz: Yeni Anayasa ile ilgili PKK’ya verilen sözler var mıdır? Varsa bu sözler nelerdir? PKK’ya federatif devlet mi vaat edilmiştir? Türk milletini bölünme süreci mi beklemektedir? Yoksa İmralı canisi serbest mi bırakılacaktır? Bu sorular ivedilikle cevaplanmayı beklemektedir. Zira Türk Milleti kendisine reva görülen geleceği bilmelidir” diye ifade kullandı.
Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anket sonuçları, eğitimcilerin bu süreci, ‘çözülme süreci’ olarak gördüğünü gözler önüne sermektedir. Türk Eğitim-Sen olarak; milletimize dayatılan, şehit ailelerinin gözyaşlarını görmezden gelen, milli birliğimizin, bütünlüğümüzün adeta pazarlık konusu haline gelmesine neden olan bu gelişmeleri bir kez daha şiddetle ve nefretle kınıyoruz.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türk Eğitim Sen’in barış süreci ve başkanlık sistemi ile ilgili eğitimcilerle gerçekleştirdiği anket sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 68.5’i terör örgütü ve imralı ile görüşülerek barışın sağlanabileceğine inanmıyor
Türk Eğitim Sen tarafından öğretmenler, akademisyenler ve diğer eğitim çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirilen barış süreci ve başkanlık sistemi konulu anket sonuçları açıklandı.
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, İmralı görüşmeleri, başkanlık ve eyalet sistemi ile ilgili yaptırdıkları anket sonuçlarını açıkladı. Çıkan sonuçları değerlendiren Bostan, “Eğitimciler PKK ile müzakereyi çözülme süreci olarak görüyor” dedi.
Hanefi Bostan yaptığı açıklamada; “Türk Eğitim-Sen Öğretmenlerin, Akademisyen ve diğer eğitim çalışanlarının; bölücü elebaşının muhatap alındığı İmralı görüşmeleri ile başlayan, kimileri tarafından çözüm, kimileri tarafından ise ihanet olarak adlandırılan gelişmeler ile başkanlık ve eyalet sistemi hakkındaki görüşlerini öğrenmek, AB üyeliğine bakış açılarını ölçmek ve gündeme dair diğer konulara yaklaşımını değerlendirmek amacıyla bir anket çalışması düzenledi. 09-24 Nisan 2013 tarihleri arasında hem Türk Eğitim-Sen’in internet sitesinde hem de 7 farklı internet sitesinde yayınlanan anketimize 10 bin 178 kişi katıldı.
Ankete katılanların;
-Yüzde 22.7’si ilkokulda, yüzde 22.6’sı ortaokulda, yüzde 21.2’si lisede, yüzde 17’si MEB taşra teşkilatında, yüzde 4.2’si üniversitelerde, yüzde 2.3’ü MEB merkez teşkilatında, yüzde 0.5’i YÖK ve Yurt-Kur’da görev yaparken; yüzde 9.5’i de diğer seçeneğini işaretlemiştir.
-Yüzde 51.5’i öğretmen, yüzde 16.1’i okul müdür yardımcısı, yüzde 14’ü okul müdürü, yüzde 5.9’u genel idari hizmetler sınıfında görevli (memur/hizmetli/şef/teknisyen v.b.), yüzde 2.1’i okul müdür başyardımcısı, yüzde 1.9’u akademisyen iken, yüzde 8.5’i de diğer seçeneğini işaretlemiştir.
-Yüzde 80.4’ü herhangi bir sendikaya üye olduğunu belirtirken, yüzde 19.6’si sendikaya üye olmadığını kaydetmiştir.
-Herhangi bir sendikaya üye olduğunu belirtenlerin yüzde 68’i Türkiye Kamu-Sen’e, yüzde 20.1’i Memur-Sen’e, yüzde 3.7’si Kesk’e, yüzde 1.5’i Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalara üye olduklarını ifade ederken; yüzde 6.7’si diğer seçeneğini işaretlemiştir.”
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 68.5’İ TERÖR ÖRGÜTÜ VE İMRALI İLE GÖRÜŞÜLEREK BARIŞIN SAĞLANABİLECEĞİNE İNANMIYOR
Ankete katılanlara PKK terör örgütü ve İmralı ile görüşülerek barışın sağlanabileceğine inanıp, inanmadıklarını sorduk. Buna göre; yüzde 68.5’i PKK terör örgütü ve İmralı ile görüşülerek barışın sağlanabileceğine inanmadığını belirtmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 56.2’Sİ BU SÜRECİN SONUNDA TERÖRÜN DAHA DA GÜÇLENECEĞİNİ, ÇÖZÜLME VE BÖLÜNMENİN BAŞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanlara “Size göre bu süreç nasıl sonuçlanacak?” sorusunu yönelttik. Buna göre; yüzde 56.2’si terör daha da güçlenecek, çözülme ve bölünme başlayacak, yüzde 30.1’i PKK silah bırakacak, terör sona erecek, yüzde 7.7’si hiçbir değişiklik olmayacak cevabını verirken, yüzde 6’sı da diğer seçeneğini işaretlemiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 64.1’İ “HÜKÜMET, TERÖRÜN SONA ERMESİ, ÜLKEMİZE BARIŞ VE HUZUR GELMESİ İÇİN BU SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR” İFADESİNE KATILMIYOR
Ankete katılanların yüzde 64.1’i “Hükümet, terörün sona ermesi, ülkemize barış ve huzur gelmesi için bu süreci başlatmıştır” ifadesine katılmadığını söylerken, yüzde 35.9’u da bu ifadeye katıldığını belirtmektedir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 63.5’İ “SÜRECİN BAŞLAMASININ VE HÜKÜMETİN BUNDA ROL ÜSTLENMESİNİN NEDENLERİNDEN BİRİSİ YAKLAŞAN CUMHURBAŞKANLIĞI, YEREL VE GENEL SEÇİMLERDİR” İFADESİNE KATILDIĞINI BELİRTİYOR
“Sürecin başlamasının ve Hükümetin bunda rol üstlenmesinin nedenlerinden birisi yaklaşan Cumhurbaşkanlığı, yerel ve genel seçimlerdir” ifadesine katılanların oranı yüzde 63.5, bu ifadeye katılmayanların oranı ise yüzde 36.5’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 58.2’Sİ “MEVCUT İKTİDAR, TERÖRLE MÜCADELEDE BAŞARISIZ OLDUĞU İÇİN BU SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR” İFADESİNE KATILIYOR
“Mevcut iktidar, terörle mücadelede başarısız olduğu için bu süreç başlatılmıştır” ifadesine katılanların oranı yüzde 58.2, bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 41.8’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 68.4’Ü “SİYASİ ERK’İN TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİN VE EYALET SİSTEMİNİN UYGULANMASINI İSTEMESİ DOLAYISIYLA BAZI KESİMLERİN DESTEĞİNİ ALMAK AMACIYLA BU SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR” İFADESİNE KATILDIĞINI BELİRTİYOR
“Siyasi erk’in Türkiye’de başkanlık sisteminin ve eyalet sisteminin uygulanmasını istemesi nedeniyle bazı kesimlerin desteğini almak amacıyla bu süreç başlatılmıştır” ifadesine katılanların oranı yüzde 68.4, bu ifadeye katılmayanların oranı yüzde 31.6’dır.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 71.1’İ BU SÜRECİN BÖLÜCÜ ELEBAŞI VE TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MEŞRULAŞTIRILMASINA NEDEN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanların yüzde 71.1’i bu sürecin bölücü elebaşı ve terör örgütünün meşrulaştırılmasına neden olacağını düşünürken, yüzde 28.9’u bu sürecin bölücü elebaşı ve terör örgütünün meşrulaştırılmasına neden olacağını düşünmediğini söylemiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 74.4’Ü BU SÜRECİN; SURİYE VE IRAK’TAKİ YENİDEN YAPILANDIRMAYI HIZLANDIRARAK, AB VE ABD’NİN BÖLGESEL POLİTAKALARININ ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAĞINI SÖYLÜYOR
Ankete katılanların yüzde 74.4’ü bu sürecin Suriye ve Irak’taki yeniden yapılandırmayı hızlandırarak, AB ve ABD’nin bölgesel politikalarının etkinliğini artıracağını söylerken, yüzde 25.6’sı sürecin AB ve ABD’nin bölgesel politikalarının etkinliğini artırmayacağını ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 67.5’İ PKK’NIN HİÇBİR YAPTIRIMA MARUZ KALMADAN SINIR DIŞINA ÇEKİLMESİNİ GENEL BİR AF OLARAK DEĞERLENDİRİYOR
“PKK’nın hiçbir yaptırıma maruz kalmadan sınır dışına çekilmesi genel bir af olarak değerlendirilebilir mi?” sorusuna ankete katılanların yüzde 67.5’i evet, yüzde 32.5’i hayır cevabı vermiştir.
ANKETE KATILAN VE AKİL İNSANLAR HEYETİ İLE İLGİLİ BİLGİ SAHİBİ OLDUĞUNU SÖYLEYENLERİN YÜZDE 65.3’Ü HEYETİN TÜRKİYE İÇİN OLUMLU BİR KATKI SAĞLAYACAĞINI DÜŞÜNMÜYOR
“Türkiye'nin tüm bölgelerinde süreci tanıtıcı çalışmalar yapacağı, konuyla ilgili Hükümet ile istişarede bulunacağı, halkla ve kanaat önderleri ile buluşacağı ifade edilen Akil İnsanlar Heyeti hakkında bilgi sahibi misiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 90.1’i evet, yüzde 9.9’u hayır cevabı vermiştir.
Akil İnsanlar Heyeti hakkında bilgi sahibi olduğunu söyleyenlere, “Heyetin Türkiye için olumlu bir katkı sağlayacağını düşünüyor musunuz?” sorusunu yönelttik. Buna göre; yüzde 65.3’ü hayır, yüzde 31.5’i evet, yüzde 3.2’si ise fikrim yok cevabı vermiştir.
Akil İnsanlar Heyetinin Türkiye için olumlu bir katkı sağlayacağını düşünmeyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 44.8’i bu heyet Hükümetin istediği toplumsal algıyı oluşturmak için başlattığı bir psikolojik harekâttır, yüzde 22.4’ü sürece inanmadığım ve bunu kabul etmediğim için akil insanlar şeklinde bir heyetin oluşturulmasına da karşıyım, yüzde 19.4’ü akil insanlar olarak seçilen kişilerin bazılarının bölücü örgütün amaçlarına hizmet eden fikirlere sahip olması, yüzde 9.9’u da farklı görüşlerin temsil edilmemesi, listedeki isimlerin ‘Hükümet politikalarını onaylayan’ kişilerden oluşması cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı yüzde 3.5’tir.
“Başbakan ‘Eskiden o psikolojik harekât denen ifadeler vardı ya. Bu toplumsal algıyı akil adamların hazırlaması lazım’ demişti. Bunun 28 Şubat sürecinde yürütülen yöntemlerle benzerlik taşıdığını düşünüyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 48.8’i evet, yüzde 17.8’i kısmen, yüzde 33.4’ü hayır cevabını vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 56’SI AKİL İNSANLAR HEYETİ İLE HEYET-İ NASİHA ARASINDA BENZERLİK OLDUĞU YÖNÜNDEKİ ELEŞTİRİLERE KATILIYOR
“Akil İnsanlar Heyeti ile 1919 yılında Damat Ferit Paşa hükümetinin milli direnişi kırmak amacıyla oluşturduğu Heyet-i Nasiha arasında benzerlikler olduğu şeklindeki eleştirilere katılıyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 56’sı evet, yüzde 32.1’i hayır, yüzde 11.9’u da fikrim yok cevabını vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 67.5’İ ÖĞRENCİ ANDI KALDIRILSIN ÖNERİSİNE KARŞI ÇIKIYOR
Ankete katılanların yüzde 67.5’i Akil İnsanlar Heyetinde yer alan bazı isimlerin “Öğrenci Andı kaldırılsın” şeklindeki önerisini desteklemediğini, yüzde 32.5’i de desteklediğini ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 68’İ TÜRK KİMLİĞİNE YÖNELİK BİR TEHDİT OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanların yüzde 68’i ülkemizde son yıllarda Türk kimliğine yönelik bir tehdit olduğunu düşünürken, yüzde 32’si Türk kimliğine yönelik bir tehdit olmadığını kaydetmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 90’I TÜRK BAYRAĞININ ADININ DEĞİŞTİRİLMESİ ÖNERİSİNE KARŞI
Ankete katılanların yüzde 90’ı Türk bayrağının adının devlet bayrağı şeklinde değiştirilmesi önerisine karşı çıktığını belirtti.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 69.8’İ BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARŞI ÇIKIYOR
Ankete katılanlara başkanlık sistemini destekleyip, desteklemediklerini de sorduk. Buna göre; yüzde 69.8’i başkanlık sistemini desteklemediğini, yüzde 25.6’sı başkanlık sistemini desteklediğini söylerken; yüzde 4.6’sı da fikrim yok cevabını vermiştir.
Başkanlık sistemini destekleyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre yüzde 28.4’ü devlet başkanını doğrudan halkın seçmesi, yüzde 20.7’si istikrar sağlanır, yüzde 20’si parlamenter sisteme göre kararlar daha hızlı alınır, yüzde 12.4’ü Türkiye’nin farklı kesimlerden oluşan sosyal yapısına daha uygun, yüzde 6.3’ü Türkiye artık üniter devlet yapısıyla yönetilemiyor, yüzde 3.6’sı yasama ve yürütme birbirini daha iyi denetler derken; yüzde 8.6’sı diğer seçeneğini işaretlemiştir.
Başkanlık sistemini desteklemeyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 48’i üniter devlet yapısına uygun değildir ve eyalet sistemini öngörmektedir, yüzde 21.6’sı otoriter rejim algısı yaratır, diktatörlüğe eğilimi artırır, yüzde 17.7’si ülkemize en uygun sistem parlamenter sistemdir, yüzde 4.5’i federal toplum yapısına sahip olan ABD dışında uygulanan ülkelerde istikrar sağlamamıştır ve yine yüzde 4.5’i devlet başkanının görev süresi sona ermeden görevden alınamaması ve halkın hesap sorma hakkının olmaması cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı da yüzde 3.7’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 77.9’U TÜRKİYE’YE EYALET SİSTEMİNİN GETİRİLMESİNİ İSTEMİYOR
“Türkiye’ye eyalet sisteminin getirilmesini ister misiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 77,9’u hayır, yüzde 17.1’i evet, yüzde 5’i de fikrim yok cevabı vermiştir.
Bu soruya hayır cevabı verenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 64.7’si Türkiye’nin üniter yapısına zarar verir, bölünmeye yol açar, yüzde 22.2’si Türkiye’nin siyasi, idari, sosyal ve kültürel yapısına uygun bir sistem değildir, yüzde 10.6’sı emperyalist ülkelerin ülkemiz üzerindeki etkinliği artar derken; yüzde 2.5’i de diğer cevabı vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 69.1’İ EYALET SİSTEMİ İLE BİRLİKTE KAMU ÇALIŞANLARININ İŞ GÜVENCESİNİ KAYBETME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLECEĞİNİ BELİRTİYOR
“Eyalet sistemi ile birlikte esnek istihdam modelinin geleceğini, kamu hizmetinin yerel idareler tarafından verileceğini ve kamu çalışanlarının iş güvencesini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 69.1’i evet, yüzde 23.8’i hayır, yüzde 7.1’i de fikrim yok cevabı vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 87’Sİ İSRAİL’İN MAVİ MARMARA BASKINI NEDENİYLE ÖZÜR DİLEMESİNİ SAMİMİ BULMUYOR
Ankete katılanların yüzde 87’si İsrail’in Mavi Marmara baskını nedeniyle üç yıl sonra özür dilemesini samimi bulmadığını, yüzde 13’ü samimi bulduğunu ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 49.3’Ü İSRAİL’İN ABD İLE BİRLİKTE OLASI SURİYE VE İRAN OPERASYONLARINDA TÜRKİYE’NİN İTTİFAKINA İHTİYACI OLDUĞU İÇİN ÖZÜR DİLEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanlara İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinin nedenini sorduk. Buna göre; ankete katılanların yüzde 49.3’ü ABD ve İsrail’in olası Suriye ve İran operasyonlarında Türkiye ittifakına ihtiyacı olması, yüzde 19.4’ü İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da açıkladığı gibi Suriye’deki krizin giderek şiddetlenmesi ve buna bağlı olarak İsrail’in güvenlik endişesi yaşaması, yüzde 13’ü Türk Hükümetinin bu konuda yaptığı etkili mücadelenin neticesi, yüzde 10.4’ü İsrail’in Diyarbakır’da yapılan Nevruz kutlamalarının ardından Türkiye gündemini değiştirmek istemesi, yüzde 3.3’ü İsrail’in ABD’nin ve uluslararası örgütlerin tepkisinden çekinmesi yüzde 1’i de İsrail’in yaptığı hatanın farkına varması cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı yüzde 3.6’dır.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 64.5’İ EN ÇOK TERÖR SORUNU İLE BÖLÜCÜ ELEBAŞI VE PKK’NIN MEŞRULAŞTIRILMASINA NEDEN OLAN OLUMSUZ GELİŞMELERDEN RAHATSIZ
“Şu anda Türkiye’de gündemdeki hangi konu sizien çok rahatsız ediyor?” sorusuna ankete katılanların yüzde 64.5’i terör sorunu ve bölücü elebaşı ile PKK terör örgütünün meşrulaştırılmasına neden olan olumsuz gelişmeler, yüzde 16.6’sı demokratik ve bireysel hakların, özgürlüklerin yetersizliği, yüzde 11.1’i ekonomik sorunlar ve işsizlik, yüzde 1.3’ü de dış politikada yaşanan gelişmeler cevabını vermiştir. Bu soruda diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise yüzde 6.5’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 70.2’Sİ TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYE OLMASINA KARŞI
Ankete katılanların yüzde 70.2’si Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemezken, yüzde 29.8’i Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemektedir.
Türkiye’nin AB’ye üye olmasını isteyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre; yüzde 62.2’si bireysel hak ve özgürlükler genişleyecek, demokratik haklar artacak, yüzde 12.2’si Türkiye ekonomisi güçlenecek, işsizlik azalacak, yüzde 7.7’si AB ölçeğinde ve daha iyi koşullarda eğitim verilecek, yüzde 7’si AB ülkelerine vizesiz gidilebilecek cevabını vermiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı ise yüzde 10.9’dur.
Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemeyenlere bunun nedenlerini sorduk. Buna göre yüzde 35.4’ü ekonomik sorunlar yaşayan ve işlevini tamamlandığına inandığım AB’nin uzun ömürlü olacağını düşünmüyorum, yüzde 16.7’si AB Hıristiyan birliğidir, yüzde 13.4’ü ülkemiz açık pazar haline gelecek ve kaynaklarımız gelişmiş ülkeler tarafından kullanılacak, yüzde 13.3’ü AB politikaları ülkemizin üniter yapısına zarar verecek, yüzde 9.6’sı AB, sömürgeci bir topluluktur, yüzde 8.9’u AB Türkiye’ye karşı önyargılıdır cevabı vermiştir. Bu soruda diğer seçeneğini işaretleyenlerin oranı ise yüzde 2.7’dir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 63.7’Sİ TÜRKİYE’NİN SİYASİ VE EKONOMİK YÖNDEN DIŞA BAĞIMLI, YÜZDE 18.9’U DA KISMEN DIŞA BAĞIMLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
Ankete katılanların yüzde 63.7’si Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yönden dışa bağımlı olduğunu, yüzde 18.9’u kısmen dışa bağımlı olduğunu düşünürken; yüzde 17.4’ü ise dışa bağımlı olmadığını ifade etmektedir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 65’İ TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’NUN ETKİLİ VE İSTİKRARLI ÜLKESİ OLDUĞUNA İNANMIYOR
Ankete katılanların yüzde 65’i Türkiye’nin bölgenin (Ortadoğu’nun) etkili ve istikrarlı ülkesi olduğuna inanmadığını söylerken, yüzde 35’i Türkiye’nin bölgenin etkili ve istikrarlı ülkesi olduğuna inandığını kaydetti.”
Türkiye çok zor bir dönemeçte olduğunu ifade eden Bostan, “Milletimiz PKK ile müzakereyi içeren ve İmralı canisinin muhatap alındığı bir süreci yaşamaktadır. Anket çalışmamızdan da görüleceği üzere eğitim çalışanları yaşanan gelişmeleri kaygıyla izlemekte, çözülme sürecine destek vermemektedir” dedi.
PKK’nın silahlarıyla birlikte çekilme kararını değerlendiren Bostan, “PKK 8 Mayıs tarihinde Türkiye’den silahlarıyla birlikte çekileceğini açıklamıştır. Anlaşılan terör örgütü mensupları elini, kolunu sallayarak hiçbir ceza almadan sınır dışına çıkacak, bu nahoş manzaraya Türkiye Cumhuriyeti Devleti seyirci kalacaktır. Bu da demektir ki, Hükümetin başlattığı süreç fasa fisodan ibarettir. PKK’nın yeniden gücünü toparlamasına yardımcı olacak bu geri çekilme önümüzdeki dönemde yaşanacak felaketlerin de habercisidir. Peki PKK hangi sözler karşılığında geri çekilmektedir? Ortada verilmiş sözlerin olduğu katillerin açıklamasından bellidir. Zira arif olan her insan bölücü örgütün mesajlarını doğru bir şekilde okuyabilir. Bu noktada soruyoruz: Yeni Anayasa ile ilgili PKK’ya verilen sözler var mıdır? Varsa bu sözler nelerdir? PKK’ya federatif devlet mi vaat edilmiştir? Türk milletini bölünme süreci mi beklemektedir? Yoksa İmralı canisi serbest mi bırakılacaktır? Bu sorular ivedilikle cevaplanmayı beklemektedir. Zira Türk Milleti kendisine reva görülen geleceği bilmelidir” diye ifade kullandı.
Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anket sonuçları, eğitimcilerin bu süreci, ‘çözülme süreci’ olarak gördüğünü gözler önüne sermektedir. Türk Eğitim-Sen olarak; milletimize dayatılan, şehit ailelerinin gözyaşlarını görmezden gelen, milli birliğimizin, bütünlüğümüzün adeta pazarlık konusu haline gelmesine neden olan bu gelişmeleri bir kez daha şiddetle ve nefretle kınıyoruz.”
Son Güncelleme: Cuma, 03 May 2013 11:07
Gösterim: 1947
TÜBİTAK Başkanı Altunbaşak, üniversitelerden TÜBİTAK'a yapılan proje başvuru sayısını yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TÜBİTAK'ın programlarını hazırlarken öncelikle Türkiye'nin ihtiyaçlarını, hedeflerini göz önüne aldıklarını ve buna üniversitelerin taleplerini eklediklerini söyledi.
Bu sayede programların ihtiyaçlara direkt hitap ettiğini belirten Altunbaşak, ''Türkiye'nin hedeflerine hizmet edecek programları en doğru şekilde hazırlamak için üniversite camiasının yardımına ihtiyacımız var. Bunun için biz üniversitelerimizin önlerini açıyoruz, onlara birtakım imkanlar sunuyoruz ve bu imkanların önce bilinmesini sonra da sonuna kadar değerlendirilmesini istiyoruz" diye konuştu.
Geçen yıl üniversitelerden TÜBİTAK'a yapılan proje başvurusu sayısının yüzde 25 arttığını dile getiren Altunbaşak, ''Bu yıl da yüzde 25 artırmayı hedefliyoruz. Hedefimiz hem proje sayısının hem de kalitesinin her yıl yüzde 25 artması. Bu çok önemli bir hedef. Bu rakamlarla, dünyada proje sayılarının artışında ilk sıralarda yer aldığımızı söyleyebilirim'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TÜBİTAK Başkanı Altunbaşak, üniversitelerden TÜBİTAK'a yapılan proje başvuru sayısını yüzde 25 artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TÜBİTAK'ın programlarını hazırlarken öncelikle Türkiye'nin ihtiyaçlarını, hedeflerini göz önüne aldıklarını ve buna üniversitelerin taleplerini eklediklerini söyledi.
Bu sayede programların ihtiyaçlara direkt hitap ettiğini belirten Altunbaşak, ''Türkiye'nin hedeflerine hizmet edecek programları en doğru şekilde hazırlamak için üniversite camiasının yardımına ihtiyacımız var. Bunun için biz üniversitelerimizin önlerini açıyoruz, onlara birtakım imkanlar sunuyoruz ve bu imkanların önce bilinmesini sonra da sonuna kadar değerlendirilmesini istiyoruz" diye konuştu.
Geçen yıl üniversitelerden TÜBİTAK'a yapılan proje başvurusu sayısının yüzde 25 arttığını dile getiren Altunbaşak, ''Bu yıl da yüzde 25 artırmayı hedefliyoruz. Hedefimiz hem proje sayısının hem de kalitesinin her yıl yüzde 25 artması. Bu çok önemli bir hedef. Bu rakamlarla, dünyada proje sayılarının artışında ilk sıralarda yer aldığımızı söyleyebilirim'' dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 06 May 2013 09:22
Gösterim: 1259
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS) yapılması planlanan değişikliğe ilişkin yaptığı açıklamada ''Aceleye getirilmemesi gerekir. İyi yaptıklarımızı yeni sisteme katan, yanlış yaptıklarımızı sakınan bir çalışmanın içindeyiz'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, SBS'ye yönelik çalışma konusunda, ''Bugünden yarına gerçekleştirilecek bir çalışma değil. Zaten aceleye getirilmemesi gerekir. Bugüne kadar iyi yaptıklarımızı yeni sisteme katan, yanlış yaptıklarımızı sakınan bir çalışmanın içindeyiz'' dedi.
Seviye Belirleme Sınavları (SBS) konusundaki değişiklik olup olmayacağı sorusuna karşılık Avcı, şunları kaydetti:
''SBS konusunda genel ilkelerden söz ettiğiniz zaman bile sanki sıfırdan yeni model icat ediliyormuş gibi bir takım spekülasyonlara yol açıyor. Bugüne kadar uygulanmakta olan SBS, aslında kendi içinde tutarlı ve başarılı. Kimsenin en azından sonuçlarına itiraz etmediği bir sınav var. Bu sınavda eğer haksızlık, yanlışlık, zaaf varsa, bu sınava takılan tüm çocuklar için geçerli. Sınav, çocukların bir kısmını haksız olarak diğerlerinin önüne geçiren bir sınav değil. En azından formel olarak adaletli. Fakat hem sınavın test tekniği olması hem de sınavda kullanılan soruların dayandığı havuz; çocukların ortaokul boyunca aldığı eğitimi yok sayan, yeteri kadar değerlendirmeyen, daha çok son sınıflarda dershanelerdeki edinilen test becerisine dayalı, o becerileri edinmiş çocukların daha başarılı olduğu bir sınav. Dolayasıyla ortaokulda verdiğimiz eğitimin, öğrenciler ve veliler tarafından da çok fazla ciddiye alınmamasına yol açan sınav uygulamasıdır. O yüzden ben göreve başlamadan önce MEB'de başlatılan çalışmaların devamı olarak süren çalışmalarla, hem bu adaleti sağlamak hem de çocukların dört yıl boyunca ortaokulda alacakları eğitimi bir kenara itmeyen, o eğitimi değerlendiren, o eğitimdeki performans ve başarıyı da değerlendiren, hatta çocukların ders dışındaki etkinliklerini de hesaba katan, böylece onları ilgi, yetenek ve becerilerine göre uygun okullara yönlendirmemizi sağlayan düzenleme yapabilir miyiz, bunun üzerinde çalışıyoruz.
Ama bu, bugünde yarına gerçekleştirilebilecek bir çalışma değil. Zaten aceleye de getirilmemesi lazım. Geçmiş uygulamalarımızdaki doğruları, yanlışları, tecrübelerimizi masaya yatıran, orada iyi yaptıklarımızı yeni düzenlemeye katan, yanlış yaptıklarımızı sakınan bir çalışmanın içindeyiz. Önümüzdeki yıl zaten okul türlerine azaltılmasına yönelik ilke kararımız vardı. Bu çerçevede tüm liselerimiz, Anadolu Lisesi statüsüne getiriliyor. Her çocuğumuz kendisine en yakın yerleşimde Anadolu Lisesi bulma şansına sahip olacak. Adrese dayalı yerleştirme için önemli fırsat oluşturabileceğimizi düşünüyoruz. Buna rağmen bazı okulların, özelikli okulların kapısında yığılma olacaktır, bu kaçınılmazdır. Onlar için ayrı sınav ve seçme düzeni üzerinde çalışıyoruz. Son zamanlarda biraz magazinel, Kazak sistemi gibi değerlendirmeler var. Tamamen Türkiye'nin kendi milli tecrübesini değerlendirerek oluşturacağımız bir model olacak.''
Avcı, açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur demişti
Bakan Avcı geçtiğimiz günlerde, Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) yapılması planlanan değişikliğe ilişkin, "Çocukları test cenderesinden, çoktan seçmeli sistemden kurtaracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur diye düşünüyoruz" açıklamasında bulunmuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Seviye Belirleme Sınavı’nda (SBS) yapılması planlanan değişikliğe ilişkin yaptığı açıklamada ''Aceleye getirilmemesi gerekir. İyi yaptıklarımızı yeni sisteme katan, yanlış yaptıklarımızı sakınan bir çalışmanın içindeyiz'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, SBS'ye yönelik çalışma konusunda, ''Bugünden yarına gerçekleştirilecek bir çalışma değil. Zaten aceleye getirilmemesi gerekir. Bugüne kadar iyi yaptıklarımızı yeni sisteme katan, yanlış yaptıklarımızı sakınan bir çalışmanın içindeyiz'' dedi.
Seviye Belirleme Sınavları (SBS) konusundaki değişiklik olup olmayacağı sorusuna karşılık Avcı, şunları kaydetti:
''SBS konusunda genel ilkelerden söz ettiğiniz zaman bile sanki sıfırdan yeni model icat ediliyormuş gibi bir takım spekülasyonlara yol açıyor. Bugüne kadar uygulanmakta olan SBS, aslında kendi içinde tutarlı ve başarılı. Kimsenin en azından sonuçlarına itiraz etmediği bir sınav var. Bu sınavda eğer haksızlık, yanlışlık, zaaf varsa, bu sınava takılan tüm çocuklar için geçerli. Sınav, çocukların bir kısmını haksız olarak diğerlerinin önüne geçiren bir sınav değil. En azından formel olarak adaletli. Fakat hem sınavın test tekniği olması hem de sınavda kullanılan soruların dayandığı havuz; çocukların ortaokul boyunca aldığı eğitimi yok sayan, yeteri kadar değerlendirmeyen, daha çok son sınıflarda dershanelerdeki edinilen test becerisine dayalı, o becerileri edinmiş çocukların daha başarılı olduğu bir sınav. Dolayasıyla ortaokulda verdiğimiz eğitimin, öğrenciler ve veliler tarafından da çok fazla ciddiye alınmamasına yol açan sınav uygulamasıdır. O yüzden ben göreve başlamadan önce MEB'de başlatılan çalışmaların devamı olarak süren çalışmalarla, hem bu adaleti sağlamak hem de çocukların dört yıl boyunca ortaokulda alacakları eğitimi bir kenara itmeyen, o eğitimi değerlendiren, o eğitimdeki performans ve başarıyı da değerlendiren, hatta çocukların ders dışındaki etkinliklerini de hesaba katan, böylece onları ilgi, yetenek ve becerilerine göre uygun okullara yönlendirmemizi sağlayan düzenleme yapabilir miyiz, bunun üzerinde çalışıyoruz.
Ama bu, bugünde yarına gerçekleştirilebilecek bir çalışma değil. Zaten aceleye de getirilmemesi lazım. Geçmiş uygulamalarımızdaki doğruları, yanlışları, tecrübelerimizi masaya yatıran, orada iyi yaptıklarımızı yeni düzenlemeye katan, yanlış yaptıklarımızı sakınan bir çalışmanın içindeyiz. Önümüzdeki yıl zaten okul türlerine azaltılmasına yönelik ilke kararımız vardı. Bu çerçevede tüm liselerimiz, Anadolu Lisesi statüsüne getiriliyor. Her çocuğumuz kendisine en yakın yerleşimde Anadolu Lisesi bulma şansına sahip olacak. Adrese dayalı yerleştirme için önemli fırsat oluşturabileceğimizi düşünüyoruz. Buna rağmen bazı okulların, özelikli okulların kapısında yığılma olacaktır, bu kaçınılmazdır. Onlar için ayrı sınav ve seçme düzeni üzerinde çalışıyoruz. Son zamanlarda biraz magazinel, Kazak sistemi gibi değerlendirmeler var. Tamamen Türkiye'nin kendi milli tecrübesini değerlendirerek oluşturacağımız bir model olacak.''
Avcı, açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur demişti
Bakan Avcı geçtiğimiz günlerde, Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) yapılması planlanan değişikliğe ilişkin, "Çocukları test cenderesinden, çoktan seçmeli sistemden kurtaracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur diye düşünüyoruz" açıklamasında bulunmuştu.
Son Güncelleme: Çarşamba, 01 May 2013 11:48
Gösterim: 1646
Turgay Polat'tan Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde SBS ile ilgili çarpıcı yorum
Seviye Belirleme Sınavı’nda açık uçlu test sistemine geçişle ilgili eğitimcilerden farklı açıklamalar geliyor. Turgay Polat, Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde açık uçlu sistemi savunurken Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu uygulamaya geçişte yaşayacağı olumsuzluklara da değindi.
Polat köşesinde, Bakanlığın açık uçlu soru sistmine geçmesiyle bütün eğitim sisteminin çökeceğini iddia etti. Nedenini ise şu sözlerle açıkladı; "Hangi okulunuzla, hangi öğretmeninizle açık uçlu soruları kullanacaksınız. Açık uçlu soru kullandığınızda sabit kitap eğitimi ve ezberci eğitim sona ermek zorunda. Öğrencilere öğretmenlerin bilgi aktarımı sona erecek bunun yerine birlikte bilgi üretimi olmak zorunda. Bu yüzden diyorum eğitim çöker diye."
Polat, “Eğer siz açık uçlu soru uygulamasına geçecekseniz öncelikle öğretmenlerinizi değiştirmeniz lazım. Öğrenciye tek taraflı aktarım yapan sistemi değiştirmeniz lazım. Bunu yapamazsanız bu sistemi uygulayamazsınız.” yorumunda bulundu
Turgay Polat'ın yazısı;
Son bir haftadır konuştuğumuz konu SBS'ye yeni model. Bütün tartışmaları çok yakından takip ediyorum. Bütün bu tartışmalar ortaya koydu ki maalesef eğitimci veya eğitim uzmanı olarak konuşan birçok kişi maalesef eğitim konusunda bihaber. En büyük bilgisizlik açık uçlu soruyu halen seçeneksiz soru zanneden bir sürü "eğitimci" var. Gazetelere, televizyonlara çıkıp konuyu değerlendirenlerin verdiği örnekler bu konuda ne kadar bilgisiz olduğumuzu gösteriyor. O yüzden ben bu konuda yazmak istedim. Katıldığım bir TV programında gerçek anlamda açık uçlu soru gösterdiğimde herkes şok oldu. Çünkü açık uçlu soru seçenekleri olmayan soru değildir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Turgay Polat'tan Akşam Gazetesi'ndeki köşesinde SBS ile ilgili çarpıcı yorum
Seviye Belirleme Sınavı’nda açık uçlu test sistemine geçişle ilgili eğitimcilerden farklı açıklamalar geliyor. Turgay Polat, Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde açık uçlu sistemi savunurken Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu uygulamaya geçişte yaşayacağı olumsuzluklara da değindi.
Polat köşesinde, Bakanlığın açık uçlu soru sistmine geçmesiyle bütün eğitim sisteminin çökeceğini iddia etti. Nedenini ise şu sözlerle açıkladı; "Hangi okulunuzla, hangi öğretmeninizle açık uçlu soruları kullanacaksınız. Açık uçlu soru kullandığınızda sabit kitap eğitimi ve ezberci eğitim sona ermek zorunda. Öğrencilere öğretmenlerin bilgi aktarımı sona erecek bunun yerine birlikte bilgi üretimi olmak zorunda. Bu yüzden diyorum eğitim çöker diye."
Polat, “Eğer siz açık uçlu soru uygulamasına geçecekseniz öncelikle öğretmenlerinizi değiştirmeniz lazım. Öğrenciye tek taraflı aktarım yapan sistemi değiştirmeniz lazım. Bunu yapamazsanız bu sistemi uygulayamazsınız.” yorumunda bulundu
Turgay Polat'ın yazısı;
Son bir haftadır konuştuğumuz konu SBS'ye yeni model. Bütün tartışmaları çok yakından takip ediyorum. Bütün bu tartışmalar ortaya koydu ki maalesef eğitimci veya eğitim uzmanı olarak konuşan birçok kişi maalesef eğitim konusunda bihaber. En büyük bilgisizlik açık uçlu soruyu halen seçeneksiz soru zanneden bir sürü "eğitimci" var. Gazetelere, televizyonlara çıkıp konuyu değerlendirenlerin verdiği örnekler bu konuda ne kadar bilgisiz olduğumuzu gösteriyor. O yüzden ben bu konuda yazmak istedim. Katıldığım bir TV programında gerçek anlamda açık uçlu soru gösterdiğimde herkes şok oldu. Çünkü açık uçlu soru seçenekleri olmayan soru değildir.
Son Güncelleme: Perşembe, 02 May 2013 09:27
Gösterim: 2075
Yeni Seviye Belirleme Sınavı (SBS) nasıl olacak? Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açıkladığı SBS’de çoktan seçmeli test dönemini sona erdirecek yeni sistemle ilgili detaylar belli olmaya başladı. Yeni sisteme göre, öğrencilerin ders içi ve ders dışı tüm faaliyetleri kayıt altına alınacak, her öğrencinin özel bir dosyası olacak. İşte detaylar...
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, “Çocukları test cenderesinden kurtaracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur diye düşünüyoruz” açıklamasının ardından bakanlığın üzerinde çalıştığı modellerin ayrıntıları belli olmaya başladı.
Hürriyet Gazetesi’nden Esra Kaya’nın haberine göre, MEB’nin, liseye geçişlerde bu yıl son kez yapmayı planladığı SBS yerine gelecek yeni modelde, öğrencilerin ders içi ve ders dışı faaliyetleri, performansları istedikleri lise türüne yerleşmede etkili olacak. Yeni sisteme göre, öğrencilerin yıl içinde yaptığı ödevler, aldığı notlar, katıldığı yarışmalardan performans puanı oluşturulacak. Her öğrencinin özel bir dosyası olacak. Öğrencilerin 4 yıl boyunca yürüttüğü bütün faaliyetler, aldığı notlar, ders dışı etkinliklerdeki başarıları bu dosyaya kaydedilecek. Öğrencilere açık uçlu soruların yer aldığı ayrı bir sınav da yapılacak. Bütün bu sınav ve etkinliklerdeki başarılarıyla öğrencilerin genel değerlendirmesi yapılacak. Öğrenciler her yıl aldıkları puan ve genel sınavdaki başarı durumlarına göre istedikleri okulları seçebilecekler.
SBS’de açık uçlu soru sistemine eğitimcilerden tepki;
Eğitim-İş
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, sınavlarda yandaşlara, cemaatlere kayırma olabileceğini savunurken, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da aynı endişeyi dile getirerek, “Açık uçlu soruların değerlendirmesi de açık uçlu olabilir. Ciddi itirazlar çıkar” dedi. Demir ve Koncuk, Hürriyet’e şunları söyledi:
Türk Eğitim-Sen
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk: Sayın Nabi Avcı, kutupları yeniden keşfetmeye çalışıyor. Kazakistan modeliyle Türk Milli Eğitim sistemi bir yere gidemez. Türkiye şartları farklı bir ülke. Önemli olan eğitim sistemindeki yanlışların düzeltilmesi. Nabi Avcı’nın kafası karışık. Bakanlık işin içinden çıkamıyor. Eğitim sisteminde açık uçlu sorulara geçiş zamana yayılmalı. Değerlendirme çok önemli. Açık uçlu soruların değerlendirmesi de açık uçlu olabilir. Net sonuçlar elde edilmeli. Cevaplar net olmalı. Aksi takdirde ciddi itirazlar olur. Bunlar paldır küldür olacak işler değil. Nabi Avcı önce SBS olacak mı, olmayacak mı ona karar vermeli. ‘SBS kalkacak’ diyorlardı. Şimdi şekil şemal tartışması başladı. Karışıklık bir an önce giderilmeli.
Bu önerinin uygulanabilirliği yok
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir: Esas önemli olan sınav odaklı eğitim sisteminin kaldırılması. Merkezi yerleştirme sınavlarında açık uçlu sorular sorulması müdahalelere neden olabilir. Sınavlarda yandaşlara, cemaatlere kayırma olabilir. Sınav mülakata kayar. Objektiflikten uzak, öznel değerlendirme olur. Bakan bey kulağa hoş geliyor diye açık uçlu soru diyor ancak yumağa dolandılar. Çözemiyorlar. Kazakistan modeli falan hikaye. Bakanın önerisinin uygulanabilirliği yok.
Kaynak Hürriyet
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yeni Seviye Belirleme Sınavı (SBS) nasıl olacak? Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın açıkladığı SBS’de çoktan seçmeli test dönemini sona erdirecek yeni sistemle ilgili detaylar belli olmaya başladı. Yeni sisteme göre, öğrencilerin ders içi ve ders dışı tüm faaliyetleri kayıt altına alınacak, her öğrencinin özel bir dosyası olacak. İşte detaylar...
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, “Çocukları test cenderesinden kurtaracak yeni bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Açık uçlu sorularla yürüyen bir seçme daha sağlıklı olur diye düşünüyoruz” açıklamasının ardından bakanlığın üzerinde çalıştığı modellerin ayrıntıları belli olmaya başladı.
Hürriyet Gazetesi’nden Esra Kaya’nın haberine göre, MEB’nin, liseye geçişlerde bu yıl son kez yapmayı planladığı SBS yerine gelecek yeni modelde, öğrencilerin ders içi ve ders dışı faaliyetleri, performansları istedikleri lise türüne yerleşmede etkili olacak. Yeni sisteme göre, öğrencilerin yıl içinde yaptığı ödevler, aldığı notlar, katıldığı yarışmalardan performans puanı oluşturulacak. Her öğrencinin özel bir dosyası olacak. Öğrencilerin 4 yıl boyunca yürüttüğü bütün faaliyetler, aldığı notlar, ders dışı etkinliklerdeki başarıları bu dosyaya kaydedilecek. Öğrencilere açık uçlu soruların yer aldığı ayrı bir sınav da yapılacak. Bütün bu sınav ve etkinliklerdeki başarılarıyla öğrencilerin genel değerlendirmesi yapılacak. Öğrenciler her yıl aldıkları puan ve genel sınavdaki başarı durumlarına göre istedikleri okulları seçebilecekler.
SBS’de açık uçlu soru sistemine eğitimcilerden tepki;
Eğitim-İş
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, sınavlarda yandaşlara, cemaatlere kayırma olabileceğini savunurken, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da aynı endişeyi dile getirerek, “Açık uçlu soruların değerlendirmesi de açık uçlu olabilir. Ciddi itirazlar çıkar” dedi. Demir ve Koncuk, Hürriyet’e şunları söyledi:
Türk Eğitim-Sen
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk: Sayın Nabi Avcı, kutupları yeniden keşfetmeye çalışıyor. Kazakistan modeliyle Türk Milli Eğitim sistemi bir yere gidemez. Türkiye şartları farklı bir ülke. Önemli olan eğitim sistemindeki yanlışların düzeltilmesi. Nabi Avcı’nın kafası karışık. Bakanlık işin içinden çıkamıyor. Eğitim sisteminde açık uçlu sorulara geçiş zamana yayılmalı. Değerlendirme çok önemli. Açık uçlu soruların değerlendirmesi de açık uçlu olabilir. Net sonuçlar elde edilmeli. Cevaplar net olmalı. Aksi takdirde ciddi itirazlar olur. Bunlar paldır küldür olacak işler değil. Nabi Avcı önce SBS olacak mı, olmayacak mı ona karar vermeli. ‘SBS kalkacak’ diyorlardı. Şimdi şekil şemal tartışması başladı. Karışıklık bir an önce giderilmeli.
Bu önerinin uygulanabilirliği yok
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir: Esas önemli olan sınav odaklı eğitim sisteminin kaldırılması. Merkezi yerleştirme sınavlarında açık uçlu sorular sorulması müdahalelere neden olabilir. Sınavlarda yandaşlara, cemaatlere kayırma olabilir. Sınav mülakata kayar. Objektiflikten uzak, öznel değerlendirme olur. Bakan bey kulağa hoş geliyor diye açık uçlu soru diyor ancak yumağa dolandılar. Çözemiyorlar. Kazakistan modeli falan hikaye. Bakanın önerisinin uygulanabilirliği yok.
Kaynak Hürriyet
Son Güncelleme: Salı, 30 Nisan 2013 10:20
Gösterim: 2802

