Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Tüm okullarında geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştirdiklerini belirten GEN Eğitim Kurumları Genel Müdürü Erol Boy, “Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır.” diye konuştu. 

erol_boyGEN Koleji olarak 2019-2020 eğitim öğretim yılına hangi projelerle hazırlandınız? Projeler şu an hangi aşamadalar? Daha çok hangi alana yönelik projeler gerçekleştiriyorsunuz?
GEN Koleji, 21.yüzyılda kurulmuş, gelecek nesil eğitim programı sunan, öğrencisine insancıl yaklaşım gösteren; çağdaş, yenilikçi ve başarı odaklı kimliğiyle öne çıkan bir okuldur. GEN Koleji’ne özgü geliştirdiğimiz proje temelli “Gelecek Neslin Eğitim” modelinde öğrencilerimize uyguladığımız Gen Haritası ile onların bireysel yetenek-ilgi-öğrenme şekillerini tespit ediyor, bu doğrultuda kurgulanan GENÇ Yetenekler Programı’nda öğrencilerimizin gelişimini çok yönlü sağlıyoruz.
Ayrıca, öğrencilerimizin 21. Yüzyıl becerileri ve Endüstri 4.0’a hazır olan bireyler olarak yetişmeleri hedefiyle kurguladığımız GEN+More kapsamında gerekli öğrenme, uygulama ve deneyimleme ortamları yaratıyoruz. Proje temelli eğitim programımızın yapıtaşlarını; öğrencilerimize farkındalık kazandırma, tasarım, finans okuryazarlığı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, zamanı iyi yönetme, öğrenmeyi öğrenme, sorumluluk alma ve iş birliği içinde çalışma metotları oluşturuyor. Projelerimiz; STEAM çalışmaları, eğlenceli deneyler, Endüstri 4.0 çerçevesinde robotik, yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim gibi yeni kavramlar ve robotik-kodlama atölyeleri, sosyal sorumluluk çalışmaları, girişimcilik, teknolojiyi üretme ve doğru kullanma becerileri odağında kategorize oluyor.

Bilimsel çalışmalardan sosyal sorumluluğa ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen projeleriniz hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Projeler hazırlanırken hangi kıstaslara önem veriliyor?
GEN Koleji’nde proje tasarlarken Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek, teknolojiyi her alanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve üretilen teknolojiyi kullanabilen öğrenciler yetiştirirken, problem çözmeye odaklı projeler tasarlıyoruz. Bu sayede GEN Koleji, öğrencilerinin problemleri doğru tanımlayan, çözümü için yenilikçi fikirler üreten, çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Bu anlamda, GEN Koleji’nde uyguladığımız projelerde öğrencilerimiz mentor eğitmenleriyle birlikte kuluçka merkezinde girişimcilik eğitimi alıyor, G-Arena seminerlerine katılıyor ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyorlar.
GEN Eğitim Kurumları olarak, tüm okullarımızda geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştiriyoruz. Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır. Hazırlanan projelerin bu anlamda amacımıza tam hizmet etmesi bizim için çok önemli. Kıstasları doğru analiz etmek için sürekli proje değerlendirme kriterlerimizi dünyanın hızlı gelişimini yakından takip ederek güncelliyor ve eğitim koordinatörlerimizin öncülüğünde geniş bir yelpazede yeni projeler geliştirmeye gayret ediyoruz.
Yerel ve uluslararası, alanında lider kurumlarla iş birlikleri yapıyor, uluslararası geçerliliğe sahip eğitim, yabancı dil, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, girişimcilik ve daha birçok alanda geliştirilmiş programları bünyemize katarak öğrencilerimizi eğitim ve kariyer hayatları boyunca kullanabilecekleri bilgi ve becerilerle donatıyoruz.  

Projelerin okul iklimine etkileri ve kazanımları neler?
GEN Koleji’nin proje temelli iklimi kapısında girer girmez hissedilmektedir. Öğrencilerimizin proje çalışmalarından kazandıkları beceri ve edindikleri deneyimlerinin okul başarılarındaki ve sosyal hayatlarındaki gelişimlerine olumlu etkisini her daim gözlemliyoruz.

Projeler kuruma ve öğrencilere neler katıyor?
GEN Koleji’nde öğrenciler haftaya sanat ya da sporla başlıyor. Öğrencilerimizin hafta boyu akademik derslerin yanı sıra sanat, spordaki yeteneklerini geliştirebileceği ve 21.yüzyıl becerilerini edinebileceği projelere ve derslere düzenli olarak girmelerini sağlıyor, onları çok yönlü geliştiriyoruz.
Öğrencilerimize gelişmiş ve araştırmacı bir teknolojik ortam sunmak, her zaman her konuda meraklı olmalarını sağlamak, onlara dünyanın kapılarını açmak ve proje temelli bir eğitim modeliyle “yaparak öğrenme” sistemlerini benimsemeleri üzerine çalışıyoruz. Yeni Nesil veya Dijital Yerliler olarak tanımladığımız öğrencilerimize, evrensel değerler aşılayan, bilginin yanı sıra iletişim ve yaşam becerilerini kazandıran ve bilişim toplumunda üretken bireyler olarak yetişmelerini sağlayan bir eğitim programı sunuyoruz.    

PROJELERLE ÖĞRENCİLERE FARKLI İMKANLAR SUNULUYOR
Projeler hangi aşamalarda? Sonuçları nasıl değerlendiriliyor?
Kendilerini gerek sosyal gerekse çağın gelecek ihtiyaçlarına uygun şekilde, çok yönlü beceriler ve projelerle geliştirmiş öğrenciler hem Türkiye hem dünyanın her yerinde ön plana çıkıyor. Bizler de öğrencilerimizi bu odakta ve geniş bir yelpazede tam donanımlı hale getirmeyi hedefliyoruz. GEN+More kapsamında, öğrencilerimiz geleceğin kodlarını bugünden yazıyor.
Ortaokul ve Anadolu Lisesi öğrencilerimiz kodlama derslerinde, kod dilini öğreniyor, kodlayabiliyor, hayal edip üretebiliyor. Üretkenliği koda dönüştüren yeni nesil becerileri öğrencilerimize bugünden kazandırıyor onları hayata bir adım önde başlatıyoruz.
STEAM çalışmalarımızda bu ay atık ve sanatsal malzemeleri kullandık.
Öğrencilerimiz, STEAM derslerinde yer alan LEGO Modelleme veya Atık malzemeler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda elektrikli araba, buldozer, kuş vb. farklı modeller yaratarak, fen bilgisi dersinde gördükleri kazanımlarla ilişkili tasarım çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bunu gerçekleştirirken STEAM’in tüm alanlarındaki; Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Mekanik ile ilişkili bilgi ve becerilerini kullanıyorlar. GEN+More programımız kapsamında iki haftada bir uygulanan STEAM projelerinde geçen ay sanatsal malzemeler ve led ışıklar ağırlıklı olarak listemizde yer alıyordu. Lisede üretilen ışıklı ve özel çizimli panolarımız okulumuzun bu yılki Yeni Yıl Panayırı’nda görücüye çıktı.
GEN Koleji öğrencileri Koruncuk Vakfı ile birlikte “YENİ YILDA PARLAYAN KALPLER” projesini gerçekleştirdi.
Öğrencilerimizin Yeni Yıl Temasıyla oluşturduğu STEAM projeleri, Fotoğraf Sergisi ve daha nice birbirinden özel Ürün ve Atölye Çalışmaları yine Yeni Yıl Panayırımızda ziyaretçileriyle buluştu. Velilerimiz tarafından yoğun bir ilgi gösterilen panayırdan sağlanan gelir, GEN Koleji öğrencilerinin KORUNCUK Vakfı ile gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesine bağışlandı. Öğrencilerimizin Koruncuk Vakfı ile ortak gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesi kapsamında, öğrencilerimiz okulumuzda düzenlenen Yeni Yıl Panayırından elde edilen gelirle korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve gençlere destekte bulundular.
“Eğlenceli Bilim Paketi” projeleri her öğrenciye özel olarak hazırlanıyor.
Bilim paketindeki materyalleri kullanarak laboratuvarda yıl boyunca müfredatta yer alan konularla ilgili deneylerin yapılması, öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu çalışma ile öğrencilerin fen ve doğa konularına karşı ilgi ve meraklarını artırmak amaçlanıyor. Yenilenebilir Enerji Eğitim setleri ile öğrencilerin temiz enerjinin üretiminin tüm safhalarını gözlemlemesi sağlanıyor. Öğrencilerde bu konuyla ilgili farkındalık uyandırmak başta geliyor. Öğrencilerin rüzgar tribünleri, güneş enerjisi ile çalışan paneller, hidrojen yakıt ile çalışan araçlar tasarlayarak temiz enerji kaynağı yaratması hedefleniyor.
GEN STEAM Eğitim Kitleri ile öğrencilerin yenilikçi düşünmeleri ve yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri hedeflenmektedir. Kitler Legolarla uyumlu, mıknatıs, led, DC motor vs içeren, öğrencilerin okulda ve evde kullanımına uygun, mobil cihaz ile rahatlıkla kodlanabilen, istenirse Arduino ile programlanan, uzaktan kontrol edilebilen ürünlerden oluşuyor. Öğrenciler bu kitlerle her dönem 2, yılda toplam 4 proje gerçekleştiriyor. Projeler ilgili sınıf seviyesindeki fen ve matematik dersi kazanımları dikkate alınarak hazırlanıyor.
Ayrıca, Dünya’da 50 farklı ülkede uygulanan ve Legolarla modelleme öğrencilerimiz yıl içinde düzenli olarak atık malzemelerin yanı sıra Legolarla da STEM Atölyeleri gerçekleştiriyor. Bu sayede öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında GEN Koleji eğitim programına uyumlu konularda STEM tabanlı eğitim görmesi; ayrıca tasarım ve yaratıcı oyunlar ile edinilen bilgileri takımlar halinde, hayal güçlerini kullanarak ve eğlenerek pekiştirilmeleri sağlanıyor.

Genç Girişimcilik ve Geleceğin CEO’ları Sertifika Programları
Bilim odaklı, yenilikçi, üretim ve geliştirme esaslı GEN Koleji Kuluçka Merkezi'nde öğrencilerin hayalleri hayat buluyor. Öğrencilere bu iki sertifika kapsamında fikir geliştirmeden iş modeli geliştirmeye, sunum tekniklerinden pazarlama tekniklerine kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Öğrenciler geleceğin başarılı birer girişimcisi olma yolunda ilk adımlarını atıyor.
Ayrıca, “Yuvarlak Masa Etkinlikleri” kapsamında öğrencilerin start-up kurucuları ve iş dünyasından profesyonellerle bir araya gelmeleri ve mentorlük almaları amaçlanıyor. Düzenlenen Demo Day etkinliğinde öğrencilerin ailelerine, arkadaşlarına ve melek yatırımcılara iş fikirlerini sunmaları sağlanıyor. Ayrıca, Girişimcilik Fuarı düzenleniyor ve öğrencilerin geliştirdiği tüm iş fikirleri geniş kitlelerle buluşuyor.

HER ÖĞRENCİNİN GEN HARİTASI OLUŞUYOR

Ulusal ve uluslararası projelerde yer alan öğrenciler nasıl belirleniyor?
Öğrenciyi tanımak ve potansiyelini keşfetmek amacıyla bilişsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlarda uygulanan çeşitli test, envanter ve birebir görüşmeler sonucunda her öğrencinin GEN Haritası oluşuyor. GEN Haritası öğrenciyi tanıma ve bireysel farklılıkları, eğilimleri, istekleri ve hedefleri doğrultusunda öğrenciye eğitim sunma ve kariyer planlama sürecinde kılavuz niteliği taşıyor.
GENÇ Yetenekler Programı’nda yer alan dersler, atölyeler, uygulamalar ve etkinlikler öğrencinin ilgisinin yüksek olduğu alanlarda hobi edinmesini ve kendini geliştirmesini, yeteneğinin yüksek olduğu alanlarda farkındalık kazanmasını hem yetenek hem ilgisinin baskın olduğu alanlarda ise uzmanlaşmasını amaçlıyor. Öğrenciyi GENÇ Yetenekler Programında yer alan çalışmalara yönlendirmeden önce ''Yetenek ve İlgi Haritası'' envanteri öğrenciye uygulanıyor, öğrencinin baskın yetenek ve ilgi alanları belirleniyor. Gerek envanter uygulamaları gerekse öğrencinin GENÇ Yetenekler Programı’nda yeteneği ve ilgisi bulunan alanda uzun süre çalışması onların daha o alanda uzmanlaşmasını sağlıyor.
GEN Koleji olarak, öğrencilerimizi uzmanlaştıkları alanda ulusal yada uluslararası yarışmalara katılmalarına destek veriyoruz. Öğrencilerimiz uzmanlaştıkları alana göre bireysel yada diğer okul arkadaşlarıyla takım olarak yarışmalara katılabiliyor. Yarışma yada projelerde yer almak öğrencilerimizin öğrenme motivasyonlarını artırmasının yanında özgüven, sosyalleşme, liderlik, girişimcilik, zamanı yönetme, takım çalışması, dayanışma vb becerilerinin de hızlı gelişmesini sağlıyor.

GEN KOLEJİ HEM AVRUPA HEM ANADOLU YAKASINDA
Küreselleşen dünyada başarılı olabilmek için yeniliklere açık, yaratıcı ve etkin eğitime
ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. GEN Koleji’nde öncelikli olarak küreselleşen dünyayı tanıyan, kendine bu dünyada yer edinebilen, akademik bilginin yanı sıra 21.yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefleyen projeler gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra eleştirel düşünebilen, bilgiye farklı yollardan ulaşarak ulaştığı bilgiyi kullanabilen, uluslararası bir kültür ve bilgi birikimine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında “Gelecek Nesil Egitim Modelini” sunan GEN Koleji’nin kapılarını İstanbul’un hem Avrupa hem Anadolu yakasında öğrencilerimize açacağız.
Veliler, bu sene Ocak ve Şubat döneminde çocukları için en önemli kararları verirken, eğitim sektörü için zorlu geçen 2019’dan sonra çocuklarına uygun, güvenilir ve donanımlı bir okul seçimi için her zamankinden daha hassas davranacaklar. Bu anlamda ebeveynlerin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını çok iyi bilen uzman eğitimcilerimizle, velilerin tüm sorularına doğru yanıtları bulabilecekleri seminerler düzenliyoruz.

"Ebeveynlerin, tarihi uzun zamandır sordukları Bursluluk Sınavımızı ise 22-23 Şubat 2020’de gerçekleştireceğiz. Daha detaylı bilgi almak ve/veya bursluluk sınavına kaydolmak isteyen veliler kayit.gen.k12.tr adresinden forma ulaşarak sınavımıza kaydolabilir."

 

> Geleceğin liderleri Gen Koleji’nde yetişiyor

Tüm okullarında geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştirdiklerini belirten GEN Eğitim Kurumları Genel Müdürü Erol Boy, “Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır.” diye konuştu. 

erol_boyGEN Koleji olarak 2019-2020 eğitim öğretim yılına hangi projelerle hazırlandınız? Projeler şu an hangi aşamadalar? Daha çok hangi alana yönelik projeler gerçekleştiriyorsunuz?
GEN Koleji, 21.yüzyılda kurulmuş, gelecek nesil eğitim programı sunan, öğrencisine insancıl yaklaşım gösteren; çağdaş, yenilikçi ve başarı odaklı kimliğiyle öne çıkan bir okuldur. GEN Koleji’ne özgü geliştirdiğimiz proje temelli “Gelecek Neslin Eğitim” modelinde öğrencilerimize uyguladığımız Gen Haritası ile onların bireysel yetenek-ilgi-öğrenme şekillerini tespit ediyor, bu doğrultuda kurgulanan GENÇ Yetenekler Programı’nda öğrencilerimizin gelişimini çok yönlü sağlıyoruz.
Ayrıca, öğrencilerimizin 21. Yüzyıl becerileri ve Endüstri 4.0’a hazır olan bireyler olarak yetişmeleri hedefiyle kurguladığımız GEN+More kapsamında gerekli öğrenme, uygulama ve deneyimleme ortamları yaratıyoruz. Proje temelli eğitim programımızın yapıtaşlarını; öğrencilerimize farkındalık kazandırma, tasarım, finans okuryazarlığı, eleştirel ve yaratıcı düşünme, problem çözme, zamanı iyi yönetme, öğrenmeyi öğrenme, sorumluluk alma ve iş birliği içinde çalışma metotları oluşturuyor. Projelerimiz; STEAM çalışmaları, eğlenceli deneyler, Endüstri 4.0 çerçevesinde robotik, yapay zeka, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut bilişim gibi yeni kavramlar ve robotik-kodlama atölyeleri, sosyal sorumluluk çalışmaları, girişimcilik, teknolojiyi üretme ve doğru kullanma becerileri odağında kategorize oluyor.

Bilimsel çalışmalardan sosyal sorumluluğa ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen projeleriniz hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Projeler hazırlanırken hangi kıstaslara önem veriliyor?
GEN Koleji’nde proje tasarlarken Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek, teknolojiyi her alanda tasarlayan, geliştiren, üreten ve üretilen teknolojiyi kullanabilen öğrenciler yetiştirirken, problem çözmeye odaklı projeler tasarlıyoruz. Bu sayede GEN Koleji, öğrencilerinin problemleri doğru tanımlayan, çözümü için yenilikçi fikirler üreten, çözüm için doğru yöntem ve teknikleri kullanabilen bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Bu anlamda, GEN Koleji’nde uyguladığımız projelerde öğrencilerimiz mentor eğitmenleriyle birlikte kuluçka merkezinde girişimcilik eğitimi alıyor, G-Arena seminerlerine katılıyor ve Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyorlar.
GEN Eğitim Kurumları olarak, tüm okullarımızda geleceğin yenilikçi bilim adamlarını, mühendislerini, tasarımcılarını, yazılımcılarını, mimarlarını ve sanatçılarını yetiştiriyoruz. Bu bağlamda proje tasarımı ve yönetiminde en önemli kıstasımız; çocuklarımızı global bir vizyonla geleceğin mesleklerine hazırlarken, bu projelerin her anlamda donanımlı, meraklı, duyarlı ve çağdaş bireyler olmalarına hizmet etmesini sağlamaktır. Hazırlanan projelerin bu anlamda amacımıza tam hizmet etmesi bizim için çok önemli. Kıstasları doğru analiz etmek için sürekli proje değerlendirme kriterlerimizi dünyanın hızlı gelişimini yakından takip ederek güncelliyor ve eğitim koordinatörlerimizin öncülüğünde geniş bir yelpazede yeni projeler geliştirmeye gayret ediyoruz.
Yerel ve uluslararası, alanında lider kurumlarla iş birlikleri yapıyor, uluslararası geçerliliğe sahip eğitim, yabancı dil, sosyal sorumluluk, kişisel gelişim, girişimcilik ve daha birçok alanda geliştirilmiş programları bünyemize katarak öğrencilerimizi eğitim ve kariyer hayatları boyunca kullanabilecekleri bilgi ve becerilerle donatıyoruz.  

Projelerin okul iklimine etkileri ve kazanımları neler?
GEN Koleji’nin proje temelli iklimi kapısında girer girmez hissedilmektedir. Öğrencilerimizin proje çalışmalarından kazandıkları beceri ve edindikleri deneyimlerinin okul başarılarındaki ve sosyal hayatlarındaki gelişimlerine olumlu etkisini her daim gözlemliyoruz.

Projeler kuruma ve öğrencilere neler katıyor?
GEN Koleji’nde öğrenciler haftaya sanat ya da sporla başlıyor. Öğrencilerimizin hafta boyu akademik derslerin yanı sıra sanat, spordaki yeteneklerini geliştirebileceği ve 21.yüzyıl becerilerini edinebileceği projelere ve derslere düzenli olarak girmelerini sağlıyor, onları çok yönlü geliştiriyoruz.
Öğrencilerimize gelişmiş ve araştırmacı bir teknolojik ortam sunmak, her zaman her konuda meraklı olmalarını sağlamak, onlara dünyanın kapılarını açmak ve proje temelli bir eğitim modeliyle “yaparak öğrenme” sistemlerini benimsemeleri üzerine çalışıyoruz. Yeni Nesil veya Dijital Yerliler olarak tanımladığımız öğrencilerimize, evrensel değerler aşılayan, bilginin yanı sıra iletişim ve yaşam becerilerini kazandıran ve bilişim toplumunda üretken bireyler olarak yetişmelerini sağlayan bir eğitim programı sunuyoruz.    

PROJELERLE ÖĞRENCİLERE FARKLI İMKANLAR SUNULUYOR
Projeler hangi aşamalarda? Sonuçları nasıl değerlendiriliyor?
Kendilerini gerek sosyal gerekse çağın gelecek ihtiyaçlarına uygun şekilde, çok yönlü beceriler ve projelerle geliştirmiş öğrenciler hem Türkiye hem dünyanın her yerinde ön plana çıkıyor. Bizler de öğrencilerimizi bu odakta ve geniş bir yelpazede tam donanımlı hale getirmeyi hedefliyoruz. GEN+More kapsamında, öğrencilerimiz geleceğin kodlarını bugünden yazıyor.
Ortaokul ve Anadolu Lisesi öğrencilerimiz kodlama derslerinde, kod dilini öğreniyor, kodlayabiliyor, hayal edip üretebiliyor. Üretkenliği koda dönüştüren yeni nesil becerileri öğrencilerimize bugünden kazandırıyor onları hayata bir adım önde başlatıyoruz.
STEAM çalışmalarımızda bu ay atık ve sanatsal malzemeleri kullandık.
Öğrencilerimiz, STEAM derslerinde yer alan LEGO Modelleme veya Atık malzemeler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda elektrikli araba, buldozer, kuş vb. farklı modeller yaratarak, fen bilgisi dersinde gördükleri kazanımlarla ilişkili tasarım çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Bunu gerçekleştirirken STEAM’in tüm alanlarındaki; Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Mekanik ile ilişkili bilgi ve becerilerini kullanıyorlar. GEN+More programımız kapsamında iki haftada bir uygulanan STEAM projelerinde geçen ay sanatsal malzemeler ve led ışıklar ağırlıklı olarak listemizde yer alıyordu. Lisede üretilen ışıklı ve özel çizimli panolarımız okulumuzun bu yılki Yeni Yıl Panayırı’nda görücüye çıktı.
GEN Koleji öğrencileri Koruncuk Vakfı ile birlikte “YENİ YILDA PARLAYAN KALPLER” projesini gerçekleştirdi.
Öğrencilerimizin Yeni Yıl Temasıyla oluşturduğu STEAM projeleri, Fotoğraf Sergisi ve daha nice birbirinden özel Ürün ve Atölye Çalışmaları yine Yeni Yıl Panayırımızda ziyaretçileriyle buluştu. Velilerimiz tarafından yoğun bir ilgi gösterilen panayırdan sağlanan gelir, GEN Koleji öğrencilerinin KORUNCUK Vakfı ile gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesine bağışlandı. Öğrencilerimizin Koruncuk Vakfı ile ortak gerçekleştirdiği "Yeni Yılda Parlayan Kalpler" projesi kapsamında, öğrencilerimiz okulumuzda düzenlenen Yeni Yıl Panayırından elde edilen gelirle korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve gençlere destekte bulundular.
“Eğlenceli Bilim Paketi” projeleri her öğrenciye özel olarak hazırlanıyor.
Bilim paketindeki materyalleri kullanarak laboratuvarda yıl boyunca müfredatta yer alan konularla ilgili deneylerin yapılması, öğrencilerin yaparak-yaşayarak öğrenmeleri sağlanıyor. Bu çalışma ile öğrencilerin fen ve doğa konularına karşı ilgi ve meraklarını artırmak amaçlanıyor. Yenilenebilir Enerji Eğitim setleri ile öğrencilerin temiz enerjinin üretiminin tüm safhalarını gözlemlemesi sağlanıyor. Öğrencilerde bu konuyla ilgili farkındalık uyandırmak başta geliyor. Öğrencilerin rüzgar tribünleri, güneş enerjisi ile çalışan paneller, hidrojen yakıt ile çalışan araçlar tasarlayarak temiz enerji kaynağı yaratması hedefleniyor.
GEN STEAM Eğitim Kitleri ile öğrencilerin yenilikçi düşünmeleri ve yaratıcı fikirleri hayata geçirmeleri hedeflenmektedir. Kitler Legolarla uyumlu, mıknatıs, led, DC motor vs içeren, öğrencilerin okulda ve evde kullanımına uygun, mobil cihaz ile rahatlıkla kodlanabilen, istenirse Arduino ile programlanan, uzaktan kontrol edilebilen ürünlerden oluşuyor. Öğrenciler bu kitlerle her dönem 2, yılda toplam 4 proje gerçekleştiriyor. Projeler ilgili sınıf seviyesindeki fen ve matematik dersi kazanımları dikkate alınarak hazırlanıyor.
Ayrıca, Dünya’da 50 farklı ülkede uygulanan ve Legolarla modelleme öğrencilerimiz yıl içinde düzenli olarak atık malzemelerin yanı sıra Legolarla da STEM Atölyeleri gerçekleştiriyor. Bu sayede öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında GEN Koleji eğitim programına uyumlu konularda STEM tabanlı eğitim görmesi; ayrıca tasarım ve yaratıcı oyunlar ile edinilen bilgileri takımlar halinde, hayal güçlerini kullanarak ve eğlenerek pekiştirilmeleri sağlanıyor.

Genç Girişimcilik ve Geleceğin CEO’ları Sertifika Programları
Bilim odaklı, yenilikçi, üretim ve geliştirme esaslı GEN Koleji Kuluçka Merkezi'nde öğrencilerin hayalleri hayat buluyor. Öğrencilere bu iki sertifika kapsamında fikir geliştirmeden iş modeli geliştirmeye, sunum tekniklerinden pazarlama tekniklerine kadar birçok alanda eğitim veriliyor. Öğrenciler geleceğin başarılı birer girişimcisi olma yolunda ilk adımlarını atıyor.
Ayrıca, “Yuvarlak Masa Etkinlikleri” kapsamında öğrencilerin start-up kurucuları ve iş dünyasından profesyonellerle bir araya gelmeleri ve mentorlük almaları amaçlanıyor. Düzenlenen Demo Day etkinliğinde öğrencilerin ailelerine, arkadaşlarına ve melek yatırımcılara iş fikirlerini sunmaları sağlanıyor. Ayrıca, Girişimcilik Fuarı düzenleniyor ve öğrencilerin geliştirdiği tüm iş fikirleri geniş kitlelerle buluşuyor.

HER ÖĞRENCİNİN GEN HARİTASI OLUŞUYOR

Ulusal ve uluslararası projelerde yer alan öğrenciler nasıl belirleniyor?
Öğrenciyi tanımak ve potansiyelini keşfetmek amacıyla bilişsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik alanlarda uygulanan çeşitli test, envanter ve birebir görüşmeler sonucunda her öğrencinin GEN Haritası oluşuyor. GEN Haritası öğrenciyi tanıma ve bireysel farklılıkları, eğilimleri, istekleri ve hedefleri doğrultusunda öğrenciye eğitim sunma ve kariyer planlama sürecinde kılavuz niteliği taşıyor.
GENÇ Yetenekler Programı’nda yer alan dersler, atölyeler, uygulamalar ve etkinlikler öğrencinin ilgisinin yüksek olduğu alanlarda hobi edinmesini ve kendini geliştirmesini, yeteneğinin yüksek olduğu alanlarda farkındalık kazanmasını hem yetenek hem ilgisinin baskın olduğu alanlarda ise uzmanlaşmasını amaçlıyor. Öğrenciyi GENÇ Yetenekler Programında yer alan çalışmalara yönlendirmeden önce ''Yetenek ve İlgi Haritası'' envanteri öğrenciye uygulanıyor, öğrencinin baskın yetenek ve ilgi alanları belirleniyor. Gerek envanter uygulamaları gerekse öğrencinin GENÇ Yetenekler Programı’nda yeteneği ve ilgisi bulunan alanda uzun süre çalışması onların daha o alanda uzmanlaşmasını sağlıyor.
GEN Koleji olarak, öğrencilerimizi uzmanlaştıkları alanda ulusal yada uluslararası yarışmalara katılmalarına destek veriyoruz. Öğrencilerimiz uzmanlaştıkları alana göre bireysel yada diğer okul arkadaşlarıyla takım olarak yarışmalara katılabiliyor. Yarışma yada projelerde yer almak öğrencilerimizin öğrenme motivasyonlarını artırmasının yanında özgüven, sosyalleşme, liderlik, girişimcilik, zamanı yönetme, takım çalışması, dayanışma vb becerilerinin de hızlı gelişmesini sağlıyor.

GEN KOLEJİ HEM AVRUPA HEM ANADOLU YAKASINDA
Küreselleşen dünyada başarılı olabilmek için yeniliklere açık, yaratıcı ve etkin eğitime
ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor. GEN Koleji’nde öncelikli olarak küreselleşen dünyayı tanıyan, kendine bu dünyada yer edinebilen, akademik bilginin yanı sıra 21.yüzyıl becerilerine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefleyen projeler gerçekleştiriyoruz.
Bunların yanı sıra eleştirel düşünebilen, bilgiye farklı yollardan ulaşarak ulaştığı bilgiyi kullanabilen, uluslararası bir kültür ve bilgi birikimine sahip bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında “Gelecek Nesil Egitim Modelini” sunan GEN Koleji’nin kapılarını İstanbul’un hem Avrupa hem Anadolu yakasında öğrencilerimize açacağız.
Veliler, bu sene Ocak ve Şubat döneminde çocukları için en önemli kararları verirken, eğitim sektörü için zorlu geçen 2019’dan sonra çocuklarına uygun, güvenilir ve donanımlı bir okul seçimi için her zamankinden daha hassas davranacaklar. Bu anlamda ebeveynlerin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını çok iyi bilen uzman eğitimcilerimizle, velilerin tüm sorularına doğru yanıtları bulabilecekleri seminerler düzenliyoruz.

"Ebeveynlerin, tarihi uzun zamandır sordukları Bursluluk Sınavımızı ise 22-23 Şubat 2020’de gerçekleştireceğiz. Daha detaylı bilgi almak ve/veya bursluluk sınavına kaydolmak isteyen veliler kayit.gen.k12.tr adresinden forma ulaşarak sınavımıza kaydolabilir."

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Şubat 2020 12:06

Gösterim: 1327

1996 yılında kurulan İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedeflerin bütün çalışanlar tarafından içselleştirildiğini ve kurumsal kimliğin en belirgin tarafı olarak ön plana çıktığını belirten İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Bedri Yeltekin ile kurumun dünden bugüne geldiği noktayı, başarılarını ve özel okul sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk.

bedri_yeltekin_ihlasİhlas Koleji’nin Türkiye’de özel okulculuk içindeki yeri ve önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İhlas Koleji 25 yıl önce kurulmuş, kurulduğundan bugüne kadar hep başarılarıyla gündeme gelmiş Türkiye’nin en güzide eğitim kurumlarından bir tanesidir. Şu anda birçok özel okul vizyon ve misyonlarına “iyi insan yetiştirmek” cümlesini eklemiş durumda. Ama bu cümleyi 25 yıldır hiç durmadan tekrarlayan ve eğitim politikalarını oluştururken “iyi insan” hedefini tam merkeze alan tek eğitim kurumu İhlas Kolejidir diyebilirim. 1996 yılında okulun temeli atılırken kurucumuz Enver Ören beyefendinin yaptığı konuşmayı dinlediğinizde zaten bunu anlayabiliyorsunuz. Tabi önemli olan belirlenen hedeflerin kâğıt üzerinde kalmamasıdır. İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedefler bütün çalışanlar tarafından içselleştirilmiş ve kurumsal kimliğimizin en belirgin tarafı olarak ön plana çıkmıştır. İhlas Koleji bir yandan bu hedefi korurken, bir yandan da ismi hep başarılarla anılan bir kurum haline gelmiştir. YKS Türkiye birinciliğinden, spor branşlarında Türkiye ve dünya derecelerine, bilim olimpiyatlarında alınan altın madalyalardan, uluslararası projelerde elde edilen ödüllere kadar birçok farklı alanda başarılar ardı ardına gelmektedir.

İhlas Koleji’nin kuruluşundan bugüne gelişimini değerlendirdiğinizde öne çıkan özellikleri neler olmuştur?
İhlas Koleji tevazu ve başarıyı bir araya getirmekte zorlanmayan bir kurum olarak ön plana çıkmaktadır. Son birkaç yılda elde ettiğimiz başarılar gerçekten çok önemli. Ama kurumsal kültürümüz gereği reklam ve tanıtımlarda bu başarıları duyururken ağırbaşlı davranıyoruz. Değerler eğitimini kurulduğumuz ilk günden beri çok önemsiyoruz. Vatanını milletini seven, büyüklerine ve geçmişine saygı duyan, evrensel bir bakış açısıyla yerel duruşa sahip olabilen bireyler yetiştirmek için değerler eğitimini müfredatın her noktasında hissedilecek şekilde konumlandırmış bulunuyoruz. Çünkü değerler eğitimi kırkar dakikalık derslerin içine hapsedilecek bir kavram değil. Bu bir iklim ve kültür meselesi. Öğrenciler duyduklarından ziyade gördüklerinden etkilenirler. Biz eğer eğitim kadrosu olarak değerlerimize bağlı bir tutum izlersek, öğrenciler de zamanla bize benzeyecektir. Yani öğrencilerimizin nasıl insanlar olmasını istiyorsak, biz de öyle davranıyoruz. Buna da mecburuz. Öne çıkan diğer bir özellik ise yine bize kurucumuzdan miras kalan güler yüzdür. Ben öğretmenlerimizle görüşme yaparken güler yüzlü olmanın öğretmen için şart olduğunu söylüyorum. Bir de şunu söylüyorum öğretmenlerimize; “Eğitimin yanına en çok yakışan kelime sevgidir.” Gülümsemek de bir bakıma sevginin somutlaşmış halidir. Bu yüzden okullarımızda danışmadan öğretmenler odasına kadar gülümseyen insanlar görürsünüz.

HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN HER İLİNDE BİR İHLAS KOLEJİ
İhlas Koleji’nin yatay ve dikey büyüme stratejisi hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu çerçevede önümüzdeki dönemde hedefleriniz, planlarınız ve kurumun öncelikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kurumun en büyük önceliği mevcut okullarımızdaki öğrenci ve velilerimizin memnuniyetini sağlamaktır. Büyüme hedeflerimiz elbette var. Ancak mevcut durumu koruyamadan büyümek olmaz. Yani siz yeni okullar açmak için yatırım yaparken, mevcut okullarınızdaki öğretmenlerin ücretini ödeme konusunda zorlanırsanız bu olmaz. Bizim uzun vadeli hedefimiz Türkiye’nin her ilinde bir İhlas Koleji olmasıdır ve bu şekilde tüm Türkiye’yle okullarımızda buluşmak istiyoruz. Ancak mevcut ekonomik şartları da göz önünde bulundurarak temkinli hareket ediyoruz. Farklı sektörlerdeki girişimciler işlerini büyütmek için risk alabilirler. Ama bir eğitim yöneticisinin risk alma lüksü yoktur. Çünkü bu risk çocukları, aileleri ve öğretmenleri ilgilendirmektedir. Merkezinde çocuk olan her konuda dikkatli davranmak zorundayız.

ihlas_koleji_11BAŞARIMIZ TIBBEN İSPATLANDI
İhlas Koleji’nde akademik ve sosyal başarı konusunda neler yapılıyor? Bu çerçevede kurumun elde ettiği başarılardan bahsedebilir misiniz?
Ulusal sınavlara hazırlık konusunda İhlas Koleji olarak marka çalışmalarımız var. 25 yılın birikimiyle öğrencilerimizin dışarıdan herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan sınavlara hazırlanmaları için gerekli bütün çalışmaları yapıyoruz. ADA (Akşam Ders Atölyesi) çalışmalarımızda öğrencilerimiz dersten sonra okulda kalarak çalışmaya devam ediyorlar. Yani İhlas Kolejinde ışıklar güneş battıktan sonra da yanmaya devam ediyor. Bunun dışında hafta sonunda yapılan çalışmalar, şehir dışındaki otellerde düzenlenen yoğun çalışma kampları, üniversitelerde yapılan gerçeğine en yakın sınav denemeleri, mesleki tanıtım ve rehberlik kapsamında yapılan çalışmalar ve simülasyonlar öğrencilerimizi hem motive ediyor hem de hazır bulunuşluk düzeylerini artırıyor. Bu çalışmaların sonucunu da net olarak görüyoruz. 2018-2019 öğretim yılında öğrencimiz Mustafa Emir Gazioğlu YKS Türkiye birincisi oldu. Aynı sene öğrencilerimiz birinciliğin dışında 12, 21, 40, 41 ve 85. gibi dereceler elde ettiler. Ayrıca ilk yüzde 9 derece, ilk 500’de 20 derece, ilk 1000’de 29 derece ve ilk 5000’de 61 derece elde ettik. Son iki yılda 72 öğrencimiz tıp fakültesini kazandı. Bu başarıyı sosyal medyada “Başarımız tıbben ispatlandı” diye duyurduk. Güreşten karateye, yüzmeden kort tenisine, buz pateninden okçuluğa kadar birçok alanda Türkiye ve dünya derecelerimiz var. Milli okçumuz Mete Gazoz en genç sporcu olarak katıldığı olimpiyatlarda İhlas Koleji bayrağını açarak bizleri gururlandırdı. İngilizce eğitiminde de aldığımız başarılar yaptığımız çalışmaları destekler nitelikte. Mesela İzmir’de liselerarası yapılan Best Contest Turkey isimli “En İyi İngilizce Konuşma Yarışmasında” öğrencilerimiz üst üste üç sene ilk üçe girerek büyük bir başarıya imza attılar. Ayrıca EYP, MUN ve Erasmus gibi uluslararası projelerde de öğrencilerimiz hep derece alıyorlar. Neyse, başarılarımızı saymaya devam edersek konuşma daha çok uzayacak. Ama söylemek istediğim şu. Akademik, sosyal ve sportif alanlarda İhlas Koleji kendini ispatlamıştır. Bunun yanında değerler eğitimine verdiği önemle de büyük bir fark oluşturmaktadır.

İYİ YÖNETİCİ ÇALIŞANLARIYLA BAĞINI KOPARTMAMALI
Bir eğitim kurumunun tepe yöneticisi olarak görev yapıyorsunuz. Bir eğitim kurumunu yönetmenin keyifli ve zor yanları nelerdir? Bu çerçevede, tecrübeleriniz ışığında bir eğitim kurumunun yöneticisi nasıl olmalıdır? Neleri göz önünde bulundurmalıdır?
Ben Uludağ Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nden mezunum. 1982-1983 öğretim yılında öğretmen olarak başladığım mesleğe çok farklı kademelerde devam ettim. Uşak, İzmit, Mardin ve İzmir’de çeşitli okullarda lise müdürlüğü yaptıktan sonra, 2010 yılında Çanakkale Bozcaada Milli Eğitim Müdürü olarak atandım. Burada üç sene görev yaptıktan sonra İzmir Karaburun İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, sonra da İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevlerini sürdürdüm. Eğitimin birçok farklı kademesinde görev yaptım ama öğretmenliğin tadını hiç unutamadım. Bu yüzden de şu anda öğretmen ve öğrencilerimle görüşmeyi hiç ihmal etmiyorum. Minik öğrencilerimle yaptığım sohbetler veya öğretmenlerimizle ayaküstü yaptığımız konuşmalar beni dinlendiriyor ve motive ediyor. Çünkü okulun gerçek kahramanları onlar. Yani öğrenciler ve öğretmenler. Benim için bir yönetici için en önemli özellik, çalışanlarıyla arasındaki bağı koparmamasıdır. Çünkü her gün onlarca farklı problemle uğraşıyoruz ve stres yükleniyoruz. Ama bu yoğunluk sırasında bir eğitim kurumunda bulunduğumuzu unutmamalı ve öğretmenlerimizle iletişimi devam ettirmeliyiz. Çünkü okullar diğer iş alanlarına benzemiyor. Kurucumuz Enver Ören Beyefendinin söylediği gibi “Eğitim gönüllere dokunmaktır.” Yani eğitim sevgiyle, gönülle yapılan bir iştir. Eğer eğitim yöneticileri bir fabrikada çalışıyormuş gibi yöneticilik yaparlarsa, çalışanlar da sadece kendilerine verilen işi yapar ve ötesine karışmazlar. Yani üretkenlik biter, işler mekanikleşir. Benim için en keyifli şey, öğretmen, öğrenci ve velilerimin sabah okula gülümseyerek gelmeleri ve akşam da evlerine mutlu bir şekilde dönmeleri. Biz eğitimciler için gerekli motivasyonu sağlayan şey para veya mevki değil, çocuk sevgisi ve ülkenin geleceği adına bir şeyler yapma arzusudur. Bunu kaybettiğimiz gün, birçok şeyi de kaybetmişiz demektir.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir eğitim kurumu için en büyük başarı kriteri, öğrencilerin okula giriş ve çıkışları arasındaki akademik gelişmişliğidir. Yani on üzerinden 2 puanla gelen bir öğrenci, eğer 6 ile mezun oluyorsa bu bir başarıdır. Ama 10 puanla gelen bir öğrenci 8 ile mezun oluyorsa, bu başarısızlıktır. Bu yüzden eğitim kurumları birkaç kişinin başarısı veya başarısızlığı üzerinden değil, bütüncül bir sistemle değerlendirilmelidir. Bizim ulusal sınavlarda Türkiye derecelerimiz var ama bu başarılarımızı hiçbir zaman diğer öğrencilerimizi gölgede bırakacak şekilde kullanmadık. Bizim için okulun başarı ortalaması, bireysel performanslardan daha önemlidir. Yoksa bir okul bütün enerjisini derece çıkarma ihtimali olan birkaç öğrenciye ayırır ve geri kalanları ihmal ederse, etik açıdan büyük bir sorun oluşur.

Bir eğitim kurumunun temel taşı öğretmenlerdir. Öğretmenlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Öğretmenlere yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
İhlas Kolejinin iyi insan yetiştirmek gibi bir misyonu olduğu için, öğretmenlerin de bu misyona uygun davranabilecek kişiler olmasına özen gösteriyoruz. Yani biz, iyi insan yetiştirmek amacıyla önce iyi öğretmenlerle çalışmak istiyoruz. Bunun için de öğretmen alımı yaparken çok titiz davranıyoruz. Öğrencilerimize rol model olabilecek, kurumsal hassasiyetlerimizi ve duruşumuzu bilen öğretmenlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Ayrıca okullarımızda çalışan öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamak için de onları motive ediyoruz. Herkes yürürken öğretmenlerin koşması gerekiyor. Durağanlık öğretmenlik mesleğinde asla olmaması gereken bir şeydir. Sürekli kendisini geliştirmeyen, okumayan, araştırmayan bir öğretmenin öğrencileriyle sağlıklı iletişim kurabilmesi, onların saygısını kazanması gerçekten zorlaşır.

SPOR BEDENİMİ OKUMAK DA RUHUMU BESLİYOR
İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Ben uzun yıllardır spor yapıyorum. Boks, fitness, kros gibi birçok farklı branşta spor yaptım. Hala da fırsat buldukça fitness yapmaya çalışıyorum. Spor yaptığım zaman işime daha rahat odaklanıyorum ve daha enerjik oluyorum. Bu arada branşım edebiyat olduğu için okumaktan vaz geçmiyorum. Yani spor bedenimi, okumak da ruhumu besliyor. Öğretmenlik yaparken de öğrencilerimin edebiyatı sevmesi için uğraştım ve başarılı da oldum. Edebiyatı seven insan hayata karşı daha duyarlı, insanlara karşı daha merhametli olur. Sanatı seven, şiir okuyan, kitaba düşkün insanlar ince ruhlu olurlar. Şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de ince ruhlu ve başkalarını incitmekten çekinen insanların olması.

ÖZEL OKUL AÇMAK İSTEYENLERE BAZI ŞARTLAR GETİRİLMELİ

Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan sorunlar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu sektörün gelişimi için önerilerinizi alabilir miyiz?
Sektör maalesef zor günlerden geçiyor. Yaşanan mağduriyetler eğitim camiası olarak hepimizi üzdü. Sektörün gelişimi konusunda bakanlığın bazı yaptırımları artık gündeme alması gerektiğini düşünüyorum. Özel okulların sayısının artması hepimizin istediği bir şey ve inşallah daha da artar. Ama özel okulculuğu sadece para kazanmaktan ibaret gören zihniyetler sektöre büyük zarar veriyor. Bir fabrika açarken düzgün yatırım yapmazsanız, en kötü ihtimalle defolu mal üretirsiniz. Ve bunu daha banttayken fark edip önlem alırsınız. Ama okullar öyle değil. Eğitim sisteminde yapılan hatalar hemen fark edilmiyor. Öğrenciler mezun olup hayata karıştıktan sonra bazı şeyler ortaya çıkıyor. Bakanlık, eğitim kurumu açacak kişilerin eğitim geçmişlerini iyi araştırmalı, eğitimle ilgili daha önce yapılan girişimler referans olarak alınmalı ve çok ilgisiz sektörlerden gelip, hiçbir tecrübesi olmadan özel okul açmak isteyenlere bazı şartlar sunulmalı. Aksi halde kriz yaşamaya devam ederiz.

“Günümüz öğretmenleri için en büyük tehdit öğrenmeyi bırakmalarıdır diye düşünüyorum. Öğretmenlik öyle bir meslek ki, sürekli öğrettiğiniz için bir süre sonra sizin de öğrenmeniz gerektiğini unutuyorsunuz. Ve öğretmen öğrenmeyi unutunca mesleki körlük başlıyor. Ben öğretmenlerime hep şunu söylüyorum; “Herkes yürürken sizin koşmanız gerekiyor.” Çünkü öğretmenler toplumun önünde olmak zorundadır.”

 

 

> Bedri Yeltekin: Hedefimiz Türkiye’nin her ilinde bir İhlas Koleji

1996 yılında kurulan İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedeflerin bütün çalışanlar tarafından içselleştirildiğini ve kurumsal kimliğin en belirgin tarafı olarak ön plana çıktığını belirten İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Bedri Yeltekin ile kurumun dünden bugüne geldiği noktayı, başarılarını ve özel okul sektöründe yaşanan gelişmeleri konuştuk.

bedri_yeltekin_ihlasİhlas Koleji’nin Türkiye’de özel okulculuk içindeki yeri ve önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İhlas Koleji 25 yıl önce kurulmuş, kurulduğundan bugüne kadar hep başarılarıyla gündeme gelmiş Türkiye’nin en güzide eğitim kurumlarından bir tanesidir. Şu anda birçok özel okul vizyon ve misyonlarına “iyi insan yetiştirmek” cümlesini eklemiş durumda. Ama bu cümleyi 25 yıldır hiç durmadan tekrarlayan ve eğitim politikalarını oluştururken “iyi insan” hedefini tam merkeze alan tek eğitim kurumu İhlas Kolejidir diyebilirim. 1996 yılında okulun temeli atılırken kurucumuz Enver Ören beyefendinin yaptığı konuşmayı dinlediğinizde zaten bunu anlayabiliyorsunuz. Tabi önemli olan belirlenen hedeflerin kâğıt üzerinde kalmamasıdır. İhlas Kolejinde iyi, mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmek için gösterilen hedefler bütün çalışanlar tarafından içselleştirilmiş ve kurumsal kimliğimizin en belirgin tarafı olarak ön plana çıkmıştır. İhlas Koleji bir yandan bu hedefi korurken, bir yandan da ismi hep başarılarla anılan bir kurum haline gelmiştir. YKS Türkiye birinciliğinden, spor branşlarında Türkiye ve dünya derecelerine, bilim olimpiyatlarında alınan altın madalyalardan, uluslararası projelerde elde edilen ödüllere kadar birçok farklı alanda başarılar ardı ardına gelmektedir.

İhlas Koleji’nin kuruluşundan bugüne gelişimini değerlendirdiğinizde öne çıkan özellikleri neler olmuştur?
İhlas Koleji tevazu ve başarıyı bir araya getirmekte zorlanmayan bir kurum olarak ön plana çıkmaktadır. Son birkaç yılda elde ettiğimiz başarılar gerçekten çok önemli. Ama kurumsal kültürümüz gereği reklam ve tanıtımlarda bu başarıları duyururken ağırbaşlı davranıyoruz. Değerler eğitimini kurulduğumuz ilk günden beri çok önemsiyoruz. Vatanını milletini seven, büyüklerine ve geçmişine saygı duyan, evrensel bir bakış açısıyla yerel duruşa sahip olabilen bireyler yetiştirmek için değerler eğitimini müfredatın her noktasında hissedilecek şekilde konumlandırmış bulunuyoruz. Çünkü değerler eğitimi kırkar dakikalık derslerin içine hapsedilecek bir kavram değil. Bu bir iklim ve kültür meselesi. Öğrenciler duyduklarından ziyade gördüklerinden etkilenirler. Biz eğer eğitim kadrosu olarak değerlerimize bağlı bir tutum izlersek, öğrenciler de zamanla bize benzeyecektir. Yani öğrencilerimizin nasıl insanlar olmasını istiyorsak, biz de öyle davranıyoruz. Buna da mecburuz. Öne çıkan diğer bir özellik ise yine bize kurucumuzdan miras kalan güler yüzdür. Ben öğretmenlerimizle görüşme yaparken güler yüzlü olmanın öğretmen için şart olduğunu söylüyorum. Bir de şunu söylüyorum öğretmenlerimize; “Eğitimin yanına en çok yakışan kelime sevgidir.” Gülümsemek de bir bakıma sevginin somutlaşmış halidir. Bu yüzden okullarımızda danışmadan öğretmenler odasına kadar gülümseyen insanlar görürsünüz.

HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN HER İLİNDE BİR İHLAS KOLEJİ
İhlas Koleji’nin yatay ve dikey büyüme stratejisi hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu çerçevede önümüzdeki dönemde hedefleriniz, planlarınız ve kurumun öncelikleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kurumun en büyük önceliği mevcut okullarımızdaki öğrenci ve velilerimizin memnuniyetini sağlamaktır. Büyüme hedeflerimiz elbette var. Ancak mevcut durumu koruyamadan büyümek olmaz. Yani siz yeni okullar açmak için yatırım yaparken, mevcut okullarınızdaki öğretmenlerin ücretini ödeme konusunda zorlanırsanız bu olmaz. Bizim uzun vadeli hedefimiz Türkiye’nin her ilinde bir İhlas Koleji olmasıdır ve bu şekilde tüm Türkiye’yle okullarımızda buluşmak istiyoruz. Ancak mevcut ekonomik şartları da göz önünde bulundurarak temkinli hareket ediyoruz. Farklı sektörlerdeki girişimciler işlerini büyütmek için risk alabilirler. Ama bir eğitim yöneticisinin risk alma lüksü yoktur. Çünkü bu risk çocukları, aileleri ve öğretmenleri ilgilendirmektedir. Merkezinde çocuk olan her konuda dikkatli davranmak zorundayız.

ihlas_koleji_11BAŞARIMIZ TIBBEN İSPATLANDI
İhlas Koleji’nde akademik ve sosyal başarı konusunda neler yapılıyor? Bu çerçevede kurumun elde ettiği başarılardan bahsedebilir misiniz?
Ulusal sınavlara hazırlık konusunda İhlas Koleji olarak marka çalışmalarımız var. 25 yılın birikimiyle öğrencilerimizin dışarıdan herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan sınavlara hazırlanmaları için gerekli bütün çalışmaları yapıyoruz. ADA (Akşam Ders Atölyesi) çalışmalarımızda öğrencilerimiz dersten sonra okulda kalarak çalışmaya devam ediyorlar. Yani İhlas Kolejinde ışıklar güneş battıktan sonra da yanmaya devam ediyor. Bunun dışında hafta sonunda yapılan çalışmalar, şehir dışındaki otellerde düzenlenen yoğun çalışma kampları, üniversitelerde yapılan gerçeğine en yakın sınav denemeleri, mesleki tanıtım ve rehberlik kapsamında yapılan çalışmalar ve simülasyonlar öğrencilerimizi hem motive ediyor hem de hazır bulunuşluk düzeylerini artırıyor. Bu çalışmaların sonucunu da net olarak görüyoruz. 2018-2019 öğretim yılında öğrencimiz Mustafa Emir Gazioğlu YKS Türkiye birincisi oldu. Aynı sene öğrencilerimiz birinciliğin dışında 12, 21, 40, 41 ve 85. gibi dereceler elde ettiler. Ayrıca ilk yüzde 9 derece, ilk 500’de 20 derece, ilk 1000’de 29 derece ve ilk 5000’de 61 derece elde ettik. Son iki yılda 72 öğrencimiz tıp fakültesini kazandı. Bu başarıyı sosyal medyada “Başarımız tıbben ispatlandı” diye duyurduk. Güreşten karateye, yüzmeden kort tenisine, buz pateninden okçuluğa kadar birçok alanda Türkiye ve dünya derecelerimiz var. Milli okçumuz Mete Gazoz en genç sporcu olarak katıldığı olimpiyatlarda İhlas Koleji bayrağını açarak bizleri gururlandırdı. İngilizce eğitiminde de aldığımız başarılar yaptığımız çalışmaları destekler nitelikte. Mesela İzmir’de liselerarası yapılan Best Contest Turkey isimli “En İyi İngilizce Konuşma Yarışmasında” öğrencilerimiz üst üste üç sene ilk üçe girerek büyük bir başarıya imza attılar. Ayrıca EYP, MUN ve Erasmus gibi uluslararası projelerde de öğrencilerimiz hep derece alıyorlar. Neyse, başarılarımızı saymaya devam edersek konuşma daha çok uzayacak. Ama söylemek istediğim şu. Akademik, sosyal ve sportif alanlarda İhlas Koleji kendini ispatlamıştır. Bunun yanında değerler eğitimine verdiği önemle de büyük bir fark oluşturmaktadır.

İYİ YÖNETİCİ ÇALIŞANLARIYLA BAĞINI KOPARTMAMALI
Bir eğitim kurumunun tepe yöneticisi olarak görev yapıyorsunuz. Bir eğitim kurumunu yönetmenin keyifli ve zor yanları nelerdir? Bu çerçevede, tecrübeleriniz ışığında bir eğitim kurumunun yöneticisi nasıl olmalıdır? Neleri göz önünde bulundurmalıdır?
Ben Uludağ Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nden mezunum. 1982-1983 öğretim yılında öğretmen olarak başladığım mesleğe çok farklı kademelerde devam ettim. Uşak, İzmit, Mardin ve İzmir’de çeşitli okullarda lise müdürlüğü yaptıktan sonra, 2010 yılında Çanakkale Bozcaada Milli Eğitim Müdürü olarak atandım. Burada üç sene görev yaptıktan sonra İzmir Karaburun İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, sonra da İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevlerini sürdürdüm. Eğitimin birçok farklı kademesinde görev yaptım ama öğretmenliğin tadını hiç unutamadım. Bu yüzden de şu anda öğretmen ve öğrencilerimle görüşmeyi hiç ihmal etmiyorum. Minik öğrencilerimle yaptığım sohbetler veya öğretmenlerimizle ayaküstü yaptığımız konuşmalar beni dinlendiriyor ve motive ediyor. Çünkü okulun gerçek kahramanları onlar. Yani öğrenciler ve öğretmenler. Benim için bir yönetici için en önemli özellik, çalışanlarıyla arasındaki bağı koparmamasıdır. Çünkü her gün onlarca farklı problemle uğraşıyoruz ve stres yükleniyoruz. Ama bu yoğunluk sırasında bir eğitim kurumunda bulunduğumuzu unutmamalı ve öğretmenlerimizle iletişimi devam ettirmeliyiz. Çünkü okullar diğer iş alanlarına benzemiyor. Kurucumuz Enver Ören Beyefendinin söylediği gibi “Eğitim gönüllere dokunmaktır.” Yani eğitim sevgiyle, gönülle yapılan bir iştir. Eğer eğitim yöneticileri bir fabrikada çalışıyormuş gibi yöneticilik yaparlarsa, çalışanlar da sadece kendilerine verilen işi yapar ve ötesine karışmazlar. Yani üretkenlik biter, işler mekanikleşir. Benim için en keyifli şey, öğretmen, öğrenci ve velilerimin sabah okula gülümseyerek gelmeleri ve akşam da evlerine mutlu bir şekilde dönmeleri. Biz eğitimciler için gerekli motivasyonu sağlayan şey para veya mevki değil, çocuk sevgisi ve ülkenin geleceği adına bir şeyler yapma arzusudur. Bunu kaybettiğimiz gün, birçok şeyi de kaybetmişiz demektir.

Günümüzde başarı kavramı farklı açılardan ele alınmaktadır. Bir eğitim kurumunun başarılı olarak değerlendirilebilmesi için hangi kıstaslara bakılmalıdır? Bu anlamda kurumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir eğitim kurumu için en büyük başarı kriteri, öğrencilerin okula giriş ve çıkışları arasındaki akademik gelişmişliğidir. Yani on üzerinden 2 puanla gelen bir öğrenci, eğer 6 ile mezun oluyorsa bu bir başarıdır. Ama 10 puanla gelen bir öğrenci 8 ile mezun oluyorsa, bu başarısızlıktır. Bu yüzden eğitim kurumları birkaç kişinin başarısı veya başarısızlığı üzerinden değil, bütüncül bir sistemle değerlendirilmelidir. Bizim ulusal sınavlarda Türkiye derecelerimiz var ama bu başarılarımızı hiçbir zaman diğer öğrencilerimizi gölgede bırakacak şekilde kullanmadık. Bizim için okulun başarı ortalaması, bireysel performanslardan daha önemlidir. Yoksa bir okul bütün enerjisini derece çıkarma ihtimali olan birkaç öğrenciye ayırır ve geri kalanları ihmal ederse, etik açıdan büyük bir sorun oluşur.

Bir eğitim kurumunun temel taşı öğretmenlerdir. Öğretmenlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Öğretmenlere yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
İhlas Kolejinin iyi insan yetiştirmek gibi bir misyonu olduğu için, öğretmenlerin de bu misyona uygun davranabilecek kişiler olmasına özen gösteriyoruz. Yani biz, iyi insan yetiştirmek amacıyla önce iyi öğretmenlerle çalışmak istiyoruz. Bunun için de öğretmen alımı yaparken çok titiz davranıyoruz. Öğrencilerimize rol model olabilecek, kurumsal hassasiyetlerimizi ve duruşumuzu bilen öğretmenlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Ayrıca okullarımızda çalışan öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamak için de onları motive ediyoruz. Herkes yürürken öğretmenlerin koşması gerekiyor. Durağanlık öğretmenlik mesleğinde asla olmaması gereken bir şeydir. Sürekli kendisini geliştirmeyen, okumayan, araştırmayan bir öğretmenin öğrencileriyle sağlıklı iletişim kurabilmesi, onların saygısını kazanması gerçekten zorlaşır.

SPOR BEDENİMİ OKUMAK DA RUHUMU BESLİYOR
İş dışında nelerle ilgilenirsiniz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız? İlgi alanlarınız nelerdir?
Ben uzun yıllardır spor yapıyorum. Boks, fitness, kros gibi birçok farklı branşta spor yaptım. Hala da fırsat buldukça fitness yapmaya çalışıyorum. Spor yaptığım zaman işime daha rahat odaklanıyorum ve daha enerjik oluyorum. Bu arada branşım edebiyat olduğu için okumaktan vaz geçmiyorum. Yani spor bedenimi, okumak da ruhumu besliyor. Öğretmenlik yaparken de öğrencilerimin edebiyatı sevmesi için uğraştım ve başarılı da oldum. Edebiyatı seven insan hayata karşı daha duyarlı, insanlara karşı daha merhametli olur. Sanatı seven, şiir okuyan, kitaba düşkün insanlar ince ruhlu olurlar. Şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de ince ruhlu ve başkalarını incitmekten çekinen insanların olması.

ÖZEL OKUL AÇMAK İSTEYENLERE BAZI ŞARTLAR GETİRİLMELİ

Türkiye’de özel okul sektörünün gelişimi hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir? Sektörde yaşanan sorunlar hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu sektörün gelişimi için önerilerinizi alabilir miyiz?
Sektör maalesef zor günlerden geçiyor. Yaşanan mağduriyetler eğitim camiası olarak hepimizi üzdü. Sektörün gelişimi konusunda bakanlığın bazı yaptırımları artık gündeme alması gerektiğini düşünüyorum. Özel okulların sayısının artması hepimizin istediği bir şey ve inşallah daha da artar. Ama özel okulculuğu sadece para kazanmaktan ibaret gören zihniyetler sektöre büyük zarar veriyor. Bir fabrika açarken düzgün yatırım yapmazsanız, en kötü ihtimalle defolu mal üretirsiniz. Ve bunu daha banttayken fark edip önlem alırsınız. Ama okullar öyle değil. Eğitim sisteminde yapılan hatalar hemen fark edilmiyor. Öğrenciler mezun olup hayata karıştıktan sonra bazı şeyler ortaya çıkıyor. Bakanlık, eğitim kurumu açacak kişilerin eğitim geçmişlerini iyi araştırmalı, eğitimle ilgili daha önce yapılan girişimler referans olarak alınmalı ve çok ilgisiz sektörlerden gelip, hiçbir tecrübesi olmadan özel okul açmak isteyenlere bazı şartlar sunulmalı. Aksi halde kriz yaşamaya devam ederiz.

“Günümüz öğretmenleri için en büyük tehdit öğrenmeyi bırakmalarıdır diye düşünüyorum. Öğretmenlik öyle bir meslek ki, sürekli öğrettiğiniz için bir süre sonra sizin de öğrenmeniz gerektiğini unutuyorsunuz. Ve öğretmen öğrenmeyi unutunca mesleki körlük başlıyor. Ben öğretmenlerime hep şunu söylüyorum; “Herkes yürürken sizin koşmanız gerekiyor.” Çünkü öğretmenler toplumun önünde olmak zorundadır.”

 

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Şubat 2020 13:19

Gösterim: 1464

koray_varol_okulUzun yılların eğitim birikimiyle yola çıkan, daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak eğitimi hedefleyen Koray Varol Okulları’nın açılışı gerçekleştirildi. Koray Varol Okulları, anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim imkanı sunuyor.

Uzun yıllar butik dershane ve yayıncılık alanında faaliyet gösteren Koray Varol Akademi, eğitim geçmişinin getirdiği deneyim ve birikimlerle, alanında daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak bir adım attı. Koray Varol Okulları adı ile 2019-2020 eğitim-öğretim yılında dünya standartlarında bir okul olarak hizmet vermek üzere törenle kapılarını öğrencilere açtı.
Öğrenci ve velilerin de katılımıyla gerçekleştirilen açılış töreninde bir konuşma yapan Koray Varol Okulları’nın kurucusu Eğitimci Koray Varol, başarı ve mutluluğu yaşam biçimi haline getirmiş, fark yaratan bireyler yetiştirmek istediklerini belirterek, nitelikli eğitim ilkelerini benimseyen felsefenin devamlılığını sağlamak üzere Koray Varol Akademi Okulları’nı kurduklarını söyledi.

YENİ NESİL EĞİTİM MODELİ
Koray Varol Okulları’nın anaokulu, ilkokul ve ortaokul kademelerinden oluştuğunu dile getiren Varol, şöyle devam etti: “Bugün Koray Varol Akademi, yeni nesil eğitim modelleriyle sürdürülebilir başarı hedefleyen bir eğitim markasına dönüştü. Amacımız Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda çağdaş ve uluslararası eğitim standartlarını benimsemiş, yabancı dil, teknoloji, bireysel ve sosyal gelişim alanlarında üst düzey donanıma sahip bireyler yetiştiren Türkiye’nin önde gelen ve örnek alınan eğitim kurumlarından biri olmaktır. İleride Nobel Ödülüne aday olacak fark yaratan bireyler yetiştirmek için çalışıyoruz. Kendine güvenen çocuklar yetiştirmeyi hedefliyoruz.”

BUTİK OKUL ANLAYIŞI
Koray Varol Okulları’nın profesyonel gelişime açık öğretmenlerin okulu olduğunu ifade eden Koray Varol, şunları kaydetti: “Bireysel ilgiye odaklanan bir butik okul anlayışımız var. Öğrenciye özgü eğitim sistemi ve yüksek akademik başarıyı hedefliyoruz. Sağlıklı sosyal gelişime çok önem veriyoruz. Anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim vereceğiz. Ayrıca Koray Varol Okulları kampüsü, butik eğitimin tüm avantajlarını yaşatmak üzere özenle oluşturuldu.”

> Koray Varol’dan yeni nesil eğitim modeli

koray_varol_okulUzun yılların eğitim birikimiyle yola çıkan, daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak eğitimi hedefleyen Koray Varol Okulları’nın açılışı gerçekleştirildi. Koray Varol Okulları, anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim imkanı sunuyor.

Uzun yıllar butik dershane ve yayıncılık alanında faaliyet gösteren Koray Varol Akademi, eğitim geçmişinin getirdiği deneyim ve birikimlerle, alanında daha güçlü ve gelecek nesillere değer katacak bir adım attı. Koray Varol Okulları adı ile 2019-2020 eğitim-öğretim yılında dünya standartlarında bir okul olarak hizmet vermek üzere törenle kapılarını öğrencilere açtı.
Öğrenci ve velilerin de katılımıyla gerçekleştirilen açılış töreninde bir konuşma yapan Koray Varol Okulları’nın kurucusu Eğitimci Koray Varol, başarı ve mutluluğu yaşam biçimi haline getirmiş, fark yaratan bireyler yetiştirmek istediklerini belirterek, nitelikli eğitim ilkelerini benimseyen felsefenin devamlılığını sağlamak üzere Koray Varol Akademi Okulları’nı kurduklarını söyledi.

YENİ NESİL EĞİTİM MODELİ
Koray Varol Okulları’nın anaokulu, ilkokul ve ortaokul kademelerinden oluştuğunu dile getiren Varol, şöyle devam etti: “Bugün Koray Varol Akademi, yeni nesil eğitim modelleriyle sürdürülebilir başarı hedefleyen bir eğitim markasına dönüştü. Amacımız Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda çağdaş ve uluslararası eğitim standartlarını benimsemiş, yabancı dil, teknoloji, bireysel ve sosyal gelişim alanlarında üst düzey donanıma sahip bireyler yetiştiren Türkiye’nin önde gelen ve örnek alınan eğitim kurumlarından biri olmaktır. İleride Nobel Ödülüne aday olacak fark yaratan bireyler yetiştirmek için çalışıyoruz. Kendine güvenen çocuklar yetiştirmeyi hedefliyoruz.”

BUTİK OKUL ANLAYIŞI
Koray Varol Okulları’nın profesyonel gelişime açık öğretmenlerin okulu olduğunu ifade eden Koray Varol, şunları kaydetti: “Bireysel ilgiye odaklanan bir butik okul anlayışımız var. Öğrenciye özgü eğitim sistemi ve yüksek akademik başarıyı hedefliyoruz. Sağlıklı sosyal gelişime çok önem veriyoruz. Anaokulundan ortaokula kadar sadece 22 derslikte maksimum 500 öğrenciye dünya standartlarında eğitim vereceğiz. Ayrıca Koray Varol Okulları kampüsü, butik eğitimin tüm avantajlarını yaşatmak üzere özenle oluşturuldu.”

Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ocak 2020 13:18

Gösterim: 1005

İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (İELEV) Akademik Kurul, Yönetim Kurul üyeliği ve Kurucu Temsilcisi görevlerini 2010 yılından bu yana sürdüren Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumlarının yeni Genel Müdürü oldu.

burak_kilanc_ielevİstanbul Erkek Lisesi 1988 mezunu ve İELEV mütevellisi Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü görevine 1 Şubat 2020 tarihinden itibaren başlayacak. İstinye Üniversitesi Genel Sekreterliği görevinden ay sonu itibarıyla ayrılacak olan Burak Kılanç, eğitim sektöründeki tecrübelerini ve vizyonunu bundan böyle İELEV Okullarının gelişimi için kullanacak.

Burak Kılanç 1970 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesinden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitiren Kılanç, lisansüstü eğitimine aynı üniversitenin İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalında devam etti. Londra Üniversitesi Imperial College - CARE ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü Finans Yönetimi lisansüstü programlarını tamamladı.

Burak Kılanç, Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi, İstanbul Sanayi Odasında ise uzman olarak çalıştı. Kurucu Akademik kadrosunda yer aldığı Kültür Üniversitesinde Ar-Ge Merkezi yöneticiliği yapan Kılanç, ardından da aynı üniversitenin Genel Sekreterlik görevini üstlendi. Doğru Tercih Projesini hayata geçiren Kılanç, İstinye Üniversitesinde Kurucu Genel Sekreter olarak görev aldı. Burak Kılanç, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün YÖNVER, Yükseköğretim Kurulunun YÖK Atlas projelerinde proje yürütücüsü olarak görev aldı. Eğitim sektörüne çok sayıda TV programı ve gazete köşe yazısı ile katkı sağlayan Burak Kılanç'ın, eğitim konusunda basılı iki kitabı bulunmaktadır. Kılanç, evli ve iki çocuk babasıdır.

 

> İELEV’de Burak Kılanç dönemi

İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (İELEV) Akademik Kurul, Yönetim Kurul üyeliği ve Kurucu Temsilcisi görevlerini 2010 yılından bu yana sürdüren Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumlarının yeni Genel Müdürü oldu.

burak_kilanc_ielevİstanbul Erkek Lisesi 1988 mezunu ve İELEV mütevellisi Burak Kılanç, İELEV Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü görevine 1 Şubat 2020 tarihinden itibaren başlayacak. İstinye Üniversitesi Genel Sekreterliği görevinden ay sonu itibarıyla ayrılacak olan Burak Kılanç, eğitim sektöründeki tecrübelerini ve vizyonunu bundan böyle İELEV Okullarının gelişimi için kullanacak.

Burak Kılanç 1970 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesinden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitiren Kılanç, lisansüstü eğitimine aynı üniversitenin İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalında devam etti. Londra Üniversitesi Imperial College - CARE ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü Finans Yönetimi lisansüstü programlarını tamamladı.

Burak Kılanç, Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi, İstanbul Sanayi Odasında ise uzman olarak çalıştı. Kurucu Akademik kadrosunda yer aldığı Kültür Üniversitesinde Ar-Ge Merkezi yöneticiliği yapan Kılanç, ardından da aynı üniversitenin Genel Sekreterlik görevini üstlendi. Doğru Tercih Projesini hayata geçiren Kılanç, İstinye Üniversitesinde Kurucu Genel Sekreter olarak görev aldı. Burak Kılanç, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün YÖNVER, Yükseköğretim Kurulunun YÖK Atlas projelerinde proje yürütücüsü olarak görev aldı. Eğitim sektörüne çok sayıda TV programı ve gazete köşe yazısı ile katkı sağlayan Burak Kılanç'ın, eğitim konusunda basılı iki kitabı bulunmaktadır. Kılanç, evli ve iki çocuk babasıdır.

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 27 Ocak 2020 11:03

Gösterim: 1085

Okulöncesi eğitim programında tüm ders müfredatının "oyun temelli eğitim modeline” göre planlandığı için tüm derslerde oyuna yer verdiklerini belirten Vatan Okulları Anaokulu Koordinatörü Nihal Can ile eğitimde oyunu nasıl kullandıklarını ve etkilerini konuştuk.

nihal_can_vatanEğitim ve oyun ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oyun bir çocuk için çok ciddi bir uğraştır. Aynı zamanda bir eğlence ve öğrenme kaynağıdır. Oyun, çocuğun yaşantısında beslenme, nefes alıp verme kadar yaşamsaldır. Oyun oynayan çocuğunuzu yemeğe çağırdığınızda “Daha oyunum bitmedi ki!” derken aslında oyunun kendisi için besin gibi bir ihtiyaç olduğunu anlatmaya çalışır. Oyun belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir. Günümüzde kabul edildiği üzere, çocukluğunda yeterince oyun oynamayan çocuklar gelecekteki yaşamlarında en çok uyum sıkıntısı çeken bireylerdir. Bu nedenle evde veya okulda çocuğun oyununu engellemek, hareket etmesi için uygun ortam yaratmamak, ona yapılabilecek en büyük kötülüktür ve çocuğun öğrenmesinin önüne çekilen bir duvardır. Bu yüzden, her çocuğun oyun hakkını korumak için Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 31’inci maddesinin 1’inci bendi şöyle der: “Taraf devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence etkinliklerinde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.”
Eğitim süreçlerinde oyundan nasıl yararlanıyorsunuz? Programlarınızda oyunu nasıl uyguluyorsunuz?
Anaokullarımızda programımız oyun ve sorgulama temelli bir yapıya sahiptir. Çocuğun bulunduğu yaş dönemine özgü oyun özelliklerini göz önünde bulunduruyoruz. Oyun zamanlarını, etkinliklerini planlıyor ve uyguluyoruz. Çünkü çocukların oyunları, bulundukları yaşa göre değişiklik gösterir. Oyunları eğitim programları içinde planlarken; çocukların gelişim düzeylerine, cinsiyet ve yaşlarına, sosyo-ekonomik düzeylerine, etkinliklerin süresine, bireysel ya da gruba yönelik olmasına ve oyunun oynanacağı ortam ve materyallere dikkat ediyoruz. Öğretmenlerimiz, bu etkinlikleri ve dersleri program gereği bireysel, küçük grup ve büyük grup etkinlikleri olarak planlarken; yapılandırılmış grup oyunlarımız, yarı yapılandırılmış sanat etkinliklerimiz ve yapılandırılmamış serbest oyun saatlerimizden oluşan oyunlardan yararlanırlar. Günlük programımızda öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişimlerini destekleyici olarak sınıf içinde ve açık alanda oyun zamanları da bulunmaktadır. Çocuklarımızın aktif olarak katılabilecekleri öğrenme, oyun ortamı sağlayarak ilgi, yaşantı ve beceri kazandırmak; estetik zevkleriyle çevreye duyarlılığı, insanlar arası ilişkilerde problem çözümüne yönelik davranışları kazanmalarına yönelik planlı oyunlar oynanmaktadır. Planlama sürecinin çocuk tarafından yapıldığı, çocuğun merkezde olduğu, öğretmenin rehber olduğu ve oyun gözlem formlarının tutulduğu drama temelli oyun zamanı planlı olarak sürdürülmektedir.

OYUNLAR YAŞ GRUBUNA UYGUN OLMALI

Tüm derslerde oyun kullanılabilir mi? Hangi derslerde oyundan faydalanıyorsunuz ve bu oyunlardan örnekler verebilir misiniz?
Okulöncesi eğitim programımızda tüm ders müfredatımız "oyun temelli eğitim modeline” göre planlandığı için tüm derslerde oyuna yer vermek esastır. Öğrencilerimiz İnovasyon, Sanat, Göster-Anlat, VSK, İngilizce, Drama, Ritm-orff, Eğlenceli Matematik gibi neredeyse tüm dersleri oyunla öğrenir. Bunun yanı sıra yapılan projeler, partiler, yarışmalar ve özel kutlamalarda öğrencilerimiz için tasarlanmış olan oyun aktiviteleri ile öğrencilerimizin tüm gelişim alanlarını destekliyoruz.
Örneğin İngilizce oyunlar sayesinde çocukların İngilizce öğrenimi oldukça kolay olabilmektedir. İngilizce oyunlar ile çocuk erken yaşta yeni bir lisan tanımış olur. İngilizcenin nasıl bir dil olduğuna oyunlar sayesinde tanık olur. Örneğin hayvan, renk, sayı ve alıştırma yapmak istediğimiz diğer kelimelerin resimlerini veya oyuncaklarını bahçemizin ya da sınıfımızın farklı bölümlerine yerleştiriyoruz. Öğrencilerimizde bahçenin ya da sınıfın ortasında ayakta duruyor. Öğretmen bir hayvan ismini söylüyor ve öğrenciler resmi ya da oyuncağı bulmak için aramaya başlıyor. İngilizce renkler ile ilgili bir oyun oynuyorsanız, çocuğun belirli bir süre sonra normal hayatta renklere İngilizce tepki verdiğini görebilirsiniz. İngilizce oyunlar oynanırken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. İngilizce oyunların çocuğun yaş seviyesine kesinlikle uygun olması gerekmektedir. Yaş gurubuna uygun olmayan oyunların çocuğa yarardan çok zararı dokunabilir. Oyunların çocuğun yaş gurubuna uygun olmasının yanında ilgi çekici olması oldukça önemlidir.
Oyunla eğitim çalışmalarında Türkiye’ye özgü modeller var mı? Bu alanda hangi kaynak ve modellerden yararlanılıyor?
Üzülerek belirtmeliyim ki oyunla eğitim denilince tamamen Türkiye’ye özgü bir eğitim modeli henüz bulunmamaktadır. Türkiye’de dünyanın her yerinden eğitim modelleri araştırılarak her modelden kullanılmak istenen bölümler ve uygulamalar seçiliyor. Uluslararası modelleri takip ediyoruz, öğrencilerimize katkı sağlayacak her türlü yenilikçi eğitimi araştırıp önce kendimiz deneyimleyip geliştirip sonra programlarımıza aktarıyoruz. Akıl yürütme, eleştirel düşünme ve yeni durumlara adaptasyon sağlayabilme becerilerinin de gözlenebilmesine olanak veren yapılandırılmış oyun yöntemi ile çocuğun öne çıkan özelliklerinin oynanan kurallı oyunlarda verilen kazanımların öğrenilmesini sağlıyoruz.

OYUN ÜÇ FARKLI ŞEKİLDE UYGULANIYOR

Hangi oyunun nasıl ve ne şekilde uygulanacağına nasıl karar veriliyor? Oyunların seçiminde öğretmenler ne derece etkin?
Doğal merak ve keşfetme, oynama, sorgulama arzusu çocuklar için öğrenmenin temel öğesidir. Çocukların oyun seçimleri, çocuğun birlikte öğrenmesini sağlamak için en iyi başlangıç noktalardır. Bu noktada öğretmenlerimiz çocukları; gözlemler, dinler, soru sorar, geribildirim verir, karşılıklı iletişimi sağlar ve sürekliliği olan konuşmalar yapar. Hem sınıfta hem de dışarıda, öğrenme ortamı zaman, mekân ve materyallerin esnek ve yaratıcı biçimde kullanılmasını sağlar. Bu nedenle oyun temelli öğrenme programımızda oyun üç farklı şekilde uygulanır.
Öğrencilerimiz, yapılandırılmamış oyun serbest oyun oynarlarken bireysel, eşli, küçük veya büyük grup hâlinde oynanan oyunlar sırasında tamamen kişisel ilgi ve tercihleri doğrultusunda oynarlar. Nerede, kiminle, ne ile ve nasıl oynayacaklarına çocuklar karar verirler. Bütün günlük okul programımızda sabah okula gelişte ve akşamüstü okuldan ayrılmadan önce yapılandırılmamış oyun ortamlarında serbest oyun oynanmasını mutlaka sağlamaktayız.
Yarı yapılandırılmış oyun etkinliklerinde ise öğrencilerimizin gelişiminin bütün boyutlarda desteklenmesini hedefleyen, öğretmenlerimiz veya öğrencilerimiz tarafından başlatılan, çocukların aktif katılımı ile sürdürülen, çocuk merkezli, açık uçlu bir süreç olarak işleyen yaratıcı oyun etkinliklerinden oluşan oyunlardır. Oyunun bir öğretim yöntemi olarak kullanıldığı bu etkinliklere, günlük eğitim akışımız içinde mutlaka yer vermekteyiz.
Yapılandırılmış oyun etkinliklerinde ise çocukların gelişimsel ilerlemelerini desteklemek amacıyla kuralları başkası tarafından belirlenmiş oyun etkinlikleridir. Küçük veya büyük grupların katılımını sağlayan oyunlardır. Geleneksel çocuk oyunları bu kategorideki oyunlardır. ‘Saklambaç’, ‘Körebe’, ‘Aç Kapıyı Bezirgan Başı’, ‘Kurt Baba’, ‘Yakan Top’ ve ‘Tilki Tilki Saatin Kaç’ gibi.
Eğitim ve öğrenmede oyun ne kadar kullanılması gerekiyor? Belli sınırları var mı? Siz oyunla eğitime okullarınızda ne kadarlık bir zaman ayırıyorsunuz?
Eğitim ve öğrenmenin tüm basamaklarında kullanılan oyunun kullanım sıklığı ve sınırları, belirli prensipler izlenerek belirlenir. Eğitim programları gereği oyunun kavramlar ve kazanımları sağlamak amacıyla planlandığı, çocuk tarafından isteyerek ve severek oynandığı, günlük eğitim akışına sadık kalındığı ve çocuğun gelişimini engelleyen planlama eksikleri bulunmadığı sürece çocukların eğitiminde istenildiği kadar kullanılabilir. Çocukların merak duygularını giderilmesi, yani öğrenebilmesi için dokunmaya, sormaya, taklit etmeye, deneyimlemeye, tadına bakmaya, konuşmaya ihtiyacı vardır. Oyun bütün bu ihtiyaçların giderilebilmesinde en iyi araçtır. Yani çocukların en önemli işi olan oyunun, öğrenmede sınırları yoktur, her şeyi oyunlaştırarak öğretebiliriz. Böylelikle öğrencilerimiz eğlenirken kalıcı öğrenmeyi de sağlarız. Öğretmenlerimiz, sınıf içinde eğitsel oyunlardan başarılı bir şekilde yararlanabilmek için dikkatli ve titiz bir hazırlık yaparlar. Her öğretmen, her oyuna bir ders saatinin on ya da 15 dakikasını ayırır ve genellikle bu etkinliklere dersin ortasında ya da sonunda yer verir.

Eğitimde oyunu kullanmaya ne zaman başlanılmalı? Hangi sınıftan/hangi yaştan itibaren çocuğa oyunla eğitim verilmelidir? Oyunla gerçekleştirilen eğitimlerde öğrenciler hangi farklılıkları yaşıyorlar?
Oyun, yaşamın tüm dönemleriyle ilgili bir kavramdır. Bu yüzden çocuk dünyaya geldiği andan itibaren eğitimde oyun kullanılmaya başlanmalıdır. Çocuğun yaşadığı dünyayı tanıması, sevgilerini, kıskançlıklarını, mutluluklarını, düşmanlıklarını, iç çatışmalarını, hayallerini, düşüncelerini ifade edebilmesi için en uygun “dil” olarak kabul edilmektedir. Oyun insanın her döneminde insanın gelişmesinde farklı etkilere sahiptir. Çocuklar için farklı, bebekler için farklı, ilköğretim çağı için farklı… Oyunun şekli farklı olsa da insanın her döneminde insanın hayatına büyük etkisi vardır. Okullarımızda, okul öncesinden liseye kadar tüm öğrencilerimize oyunla öğrenme olanağı sağlanmaktadır. Her yaş için oyun çeşidi ve oyun oynama sıklığı değişiklik gösterir. Böylece, Vatan Okulları olarak öğrencilerimize bilgiyi kalıcı hale getirmek için, yaparak, yaşayarak, deneyimleyerek öğretmeyi amaç ediniyoruz.

Oyunun eğitim sürecinde öğretmenlere sağladığı katkılar nelerdir?
Oyun, çocuk ile eğitimci arasındaki etkileşimin verimliliğini artırarak çocuğu tanımasını sağlar. Oyun eğitimcilerin uygulamalara yönelik davranışlarını etkileyerek okul, çocuk ve aile arasındaki iş birliğine destek olur. Oyun, öğretmenin hedeflediği kazanımların sağlamasını, günlük eğitim akışını uygulamasını, planladığı etkinlikleri ve öğrenme sürecini eğlenceli, kolayca uygulamasını sağlar.

OYUNCAK SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Aileler çocuklarına eğitici oyunlar ve materyaller alırken nelere dikkat etmeli?
Aileler genellikle kendi hoşlarına giden oyuncakları çok erken yada çok geç alıyorlar. Oysa oyuncak mutlaka çocuğun yaşına ilgisine, becerisine ve gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Çocuğa yaş ve beceri düzeyinin altında alınmış bir oyuncak zevk vermeyecek ve ilgi alanında çok kısa bir süre kalacaktır. Yaş ve beceri düzeyinin üstünde alınmış bir oyuncak ise çocukta başarısızlık duygusu yaratacaktır ki asıl tehlikeli olan da budur. Her iki durumda da oyuncak kısa bir süre sonra köşeye terk edilecektir.
Bir oyuncağı almadan önce tespit etmeniz gereken noktalardan biri de oyuncağın kaç saat, kaç gün, kaç ay, kaç yıl, çocuğun ilgi alanında kalabileceğidir. Bir oyuncak uzun süre çocuğun ilgi alanında kalabiliyorsa bu başarılı ve iyi seçilmiş bir oyuncaktır. Oyuncak fonksiyonel olmalı, fazla yapılanmış olmamalı, yaratıcılığı sınırlamamalı. Çocuklar kendilerine hazır sunulmayan, inşa edecekleri, yapıştıracakları, şekillendirecekleri, kesecekleri oyuncaklarla daha uzun süre oynarlar. Çünkü bu tür oyunlarda deneme-yanılma metodunu kullanırlar. Önlerine konulan malzemenin yöneticisidir ve çabalarının sonucunda ortaya çıkan ürün onlara zafer duygusu verir. Seçilen oyuncak dayanıklı ve sağlam, aynı zamanda kolay temizlenebilir de olmalıdır.

Oyunla gerçekleştirilen eğitimlerde öğrenciler hangi farklılıkları yaşıyorlar?
Oyun yoluyla öğrenme yönteminin çocuk yönünden gelişimsel ve eğitsel birçok katkısı vardır. Oyun sayesinde çocuk kendini tanır ve keşfeder. Oyun çocuğun öğrenme sorumluluğunu artırır ve öğrenmeye karşı olan motivasyonunu yüksek tutar. Oyun çoğu zaman tek başına oynanmadığı için kişisel ve kişiler arası ilişkileri güçlendirir, somut bir öğrenme yaşantısı sunar. Çocuklar oyun oynarken beceri kazanır ve bazen kendilerinin bile farkında olmadığı yetenekleri ortaya çıkar. Var olan yeteneklerini ise geliştirir. Çocuğun kendisine ve çevresine olan duyarlılığı artar. Gelişim alanlarının dinamik etkileşimine neden olur, böylece çok yönlü gelişmeyi teşvik eder. Çocuğun kendine olan güveni artar, olumlu benlik algısı güçlenir ve yaratıcı düşünmeye ve yaratıcı ürünler oluşturmaya karşı istekli ve yetenekli hale gelir. Oyun oynayan çocuklar olaylara diğer çocuklara göre daha farklı bakarlar çünkü oyun onların problem çözme becerini geliştirmiş ve bu yönde istek uyandırmıştır. Oyun oynayan çocuklar duygu ve düşüncelerini ifade etmede de zorlanmazlar, oyun onlara duyguları ifade etmenin özgün yollarını öğretir. Oyun çocuklara bilgiye ulaşma yollarını öğretir, araştırmaya karşı isteklilik ve beceri kazandırır. Ayrıca araştırdığı konu üzerinde dikkatini uzun bir süre konuya toplama becerisini kazandırır. Oyun aile okul ve çocuk arasında gerçek bir işbirliği başlatır.

> Vatan’da müfredat ‘oyun temelli eğitim modeline’ göre planlanıyor

Okulöncesi eğitim programında tüm ders müfredatının "oyun temelli eğitim modeline” göre planlandığı için tüm derslerde oyuna yer verdiklerini belirten Vatan Okulları Anaokulu Koordinatörü Nihal Can ile eğitimde oyunu nasıl kullandıklarını ve etkilerini konuştuk.

nihal_can_vatanEğitim ve oyun ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Oyun bir çocuk için çok ciddi bir uğraştır. Aynı zamanda bir eğlence ve öğrenme kaynağıdır. Oyun, çocuğun yaşantısında beslenme, nefes alıp verme kadar yaşamsaldır. Oyun oynayan çocuğunuzu yemeğe çağırdığınızda “Daha oyunum bitmedi ki!” derken aslında oyunun kendisi için besin gibi bir ihtiyaç olduğunu anlatmaya çalışır. Oyun belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir. Günümüzde kabul edildiği üzere, çocukluğunda yeterince oyun oynamayan çocuklar gelecekteki yaşamlarında en çok uyum sıkıntısı çeken bireylerdir. Bu nedenle evde veya okulda çocuğun oyununu engellemek, hareket etmesi için uygun ortam yaratmamak, ona yapılabilecek en büyük kötülüktür ve çocuğun öğrenmesinin önüne çekilen bir duvardır. Bu yüzden, her çocuğun oyun hakkını korumak için Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 31’inci maddesinin 1’inci bendi şöyle der: “Taraf devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence etkinliklerinde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.”
Eğitim süreçlerinde oyundan nasıl yararlanıyorsunuz? Programlarınızda oyunu nasıl uyguluyorsunuz?
Anaokullarımızda programımız oyun ve sorgulama temelli bir yapıya sahiptir. Çocuğun bulunduğu yaş dönemine özgü oyun özelliklerini göz önünde bulunduruyoruz. Oyun zamanlarını, etkinliklerini planlıyor ve uyguluyoruz. Çünkü çocukların oyunları, bulundukları yaşa göre değişiklik gösterir. Oyunları eğitim programları içinde planlarken; çocukların gelişim düzeylerine, cinsiyet ve yaşlarına, sosyo-ekonomik düzeylerine, etkinliklerin süresine, bireysel ya da gruba yönelik olmasına ve oyunun oynanacağı ortam ve materyallere dikkat ediyoruz. Öğretmenlerimiz, bu etkinlikleri ve dersleri program gereği bireysel, küçük grup ve büyük grup etkinlikleri olarak planlarken; yapılandırılmış grup oyunlarımız, yarı yapılandırılmış sanat etkinliklerimiz ve yapılandırılmamış serbest oyun saatlerimizden oluşan oyunlardan yararlanırlar. Günlük programımızda öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişimlerini destekleyici olarak sınıf içinde ve açık alanda oyun zamanları da bulunmaktadır. Çocuklarımızın aktif olarak katılabilecekleri öğrenme, oyun ortamı sağlayarak ilgi, yaşantı ve beceri kazandırmak; estetik zevkleriyle çevreye duyarlılığı, insanlar arası ilişkilerde problem çözümüne yönelik davranışları kazanmalarına yönelik planlı oyunlar oynanmaktadır. Planlama sürecinin çocuk tarafından yapıldığı, çocuğun merkezde olduğu, öğretmenin rehber olduğu ve oyun gözlem formlarının tutulduğu drama temelli oyun zamanı planlı olarak sürdürülmektedir.

OYUNLAR YAŞ GRUBUNA UYGUN OLMALI

Tüm derslerde oyun kullanılabilir mi? Hangi derslerde oyundan faydalanıyorsunuz ve bu oyunlardan örnekler verebilir misiniz?
Okulöncesi eğitim programımızda tüm ders müfredatımız "oyun temelli eğitim modeline” göre planlandığı için tüm derslerde oyuna yer vermek esastır. Öğrencilerimiz İnovasyon, Sanat, Göster-Anlat, VSK, İngilizce, Drama, Ritm-orff, Eğlenceli Matematik gibi neredeyse tüm dersleri oyunla öğrenir. Bunun yanı sıra yapılan projeler, partiler, yarışmalar ve özel kutlamalarda öğrencilerimiz için tasarlanmış olan oyun aktiviteleri ile öğrencilerimizin tüm gelişim alanlarını destekliyoruz.
Örneğin İngilizce oyunlar sayesinde çocukların İngilizce öğrenimi oldukça kolay olabilmektedir. İngilizce oyunlar ile çocuk erken yaşta yeni bir lisan tanımış olur. İngilizcenin nasıl bir dil olduğuna oyunlar sayesinde tanık olur. Örneğin hayvan, renk, sayı ve alıştırma yapmak istediğimiz diğer kelimelerin resimlerini veya oyuncaklarını bahçemizin ya da sınıfımızın farklı bölümlerine yerleştiriyoruz. Öğrencilerimizde bahçenin ya da sınıfın ortasında ayakta duruyor. Öğretmen bir hayvan ismini söylüyor ve öğrenciler resmi ya da oyuncağı bulmak için aramaya başlıyor. İngilizce renkler ile ilgili bir oyun oynuyorsanız, çocuğun belirli bir süre sonra normal hayatta renklere İngilizce tepki verdiğini görebilirsiniz. İngilizce oyunlar oynanırken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. İngilizce oyunların çocuğun yaş seviyesine kesinlikle uygun olması gerekmektedir. Yaş gurubuna uygun olmayan oyunların çocuğa yarardan çok zararı dokunabilir. Oyunların çocuğun yaş gurubuna uygun olmasının yanında ilgi çekici olması oldukça önemlidir.
Oyunla eğitim çalışmalarında Türkiye’ye özgü modeller var mı? Bu alanda hangi kaynak ve modellerden yararlanılıyor?
Üzülerek belirtmeliyim ki oyunla eğitim denilince tamamen Türkiye’ye özgü bir eğitim modeli henüz bulunmamaktadır. Türkiye’de dünyanın her yerinden eğitim modelleri araştırılarak her modelden kullanılmak istenen bölümler ve uygulamalar seçiliyor. Uluslararası modelleri takip ediyoruz, öğrencilerimize katkı sağlayacak her türlü yenilikçi eğitimi araştırıp önce kendimiz deneyimleyip geliştirip sonra programlarımıza aktarıyoruz. Akıl yürütme, eleştirel düşünme ve yeni durumlara adaptasyon sağlayabilme becerilerinin de gözlenebilmesine olanak veren yapılandırılmış oyun yöntemi ile çocuğun öne çıkan özelliklerinin oynanan kurallı oyunlarda verilen kazanımların öğrenilmesini sağlıyoruz.

OYUN ÜÇ FARKLI ŞEKİLDE UYGULANIYOR

Hangi oyunun nasıl ve ne şekilde uygulanacağına nasıl karar veriliyor? Oyunların seçiminde öğretmenler ne derece etkin?
Doğal merak ve keşfetme, oynama, sorgulama arzusu çocuklar için öğrenmenin temel öğesidir. Çocukların oyun seçimleri, çocuğun birlikte öğrenmesini sağlamak için en iyi başlangıç noktalardır. Bu noktada öğretmenlerimiz çocukları; gözlemler, dinler, soru sorar, geribildirim verir, karşılıklı iletişimi sağlar ve sürekliliği olan konuşmalar yapar. Hem sınıfta hem de dışarıda, öğrenme ortamı zaman, mekân ve materyallerin esnek ve yaratıcı biçimde kullanılmasını sağlar. Bu nedenle oyun temelli öğrenme programımızda oyun üç farklı şekilde uygulanır.
Öğrencilerimiz, yapılandırılmamış oyun serbest oyun oynarlarken bireysel, eşli, küçük veya büyük grup hâlinde oynanan oyunlar sırasında tamamen kişisel ilgi ve tercihleri doğrultusunda oynarlar. Nerede, kiminle, ne ile ve nasıl oynayacaklarına çocuklar karar verirler. Bütün günlük okul programımızda sabah okula gelişte ve akşamüstü okuldan ayrılmadan önce yapılandırılmamış oyun ortamlarında serbest oyun oynanmasını mutlaka sağlamaktayız.
Yarı yapılandırılmış oyun etkinliklerinde ise öğrencilerimizin gelişiminin bütün boyutlarda desteklenmesini hedefleyen, öğretmenlerimiz veya öğrencilerimiz tarafından başlatılan, çocukların aktif katılımı ile sürdürülen, çocuk merkezli, açık uçlu bir süreç olarak işleyen yaratıcı oyun etkinliklerinden oluşan oyunlardır. Oyunun bir öğretim yöntemi olarak kullanıldığı bu etkinliklere, günlük eğitim akışımız içinde mutlaka yer vermekteyiz.
Yapılandırılmış oyun etkinliklerinde ise çocukların gelişimsel ilerlemelerini desteklemek amacıyla kuralları başkası tarafından belirlenmiş oyun etkinlikleridir. Küçük veya büyük grupların katılımını sağlayan oyunlardır. Geleneksel çocuk oyunları bu kategorideki oyunlardır. ‘Saklambaç’, ‘Körebe’, ‘Aç Kapıyı Bezirgan Başı’, ‘Kurt Baba’, ‘Yakan Top’ ve ‘Tilki Tilki Saatin Kaç’ gibi.
Eğitim ve öğrenmede oyun ne kadar kullanılması gerekiyor? Belli sınırları var mı? Siz oyunla eğitime okullarınızda ne kadarlık bir zaman ayırıyorsunuz?
Eğitim ve öğrenmenin tüm basamaklarında kullanılan oyunun kullanım sıklığı ve sınırları, belirli prensipler izlenerek belirlenir. Eğitim programları gereği oyunun kavramlar ve kazanımları sağlamak amacıyla planlandığı, çocuk tarafından isteyerek ve severek oynandığı, günlük eğitim akışına sadık kalındığı ve çocuğun gelişimini engelleyen planlama eksikleri bulunmadığı sürece çocukların eğitiminde istenildiği kadar kullanılabilir. Çocukların merak duygularını giderilmesi, yani öğrenebilmesi için dokunmaya, sormaya, taklit etmeye, deneyimlemeye, tadına bakmaya, konuşmaya ihtiyacı vardır. Oyun bütün bu ihtiyaçların giderilebilmesinde en iyi araçtır. Yani çocukların en önemli işi olan oyunun, öğrenmede sınırları yoktur, her şeyi oyunlaştırarak öğretebiliriz. Böylelikle öğrencilerimiz eğlenirken kalıcı öğrenmeyi de sağlarız. Öğretmenlerimiz, sınıf içinde eğitsel oyunlardan başarılı bir şekilde yararlanabilmek için dikkatli ve titiz bir hazırlık yaparlar. Her öğretmen, her oyuna bir ders saatinin on ya da 15 dakikasını ayırır ve genellikle bu etkinliklere dersin ortasında ya da sonunda yer verir.

Eğitimde oyunu kullanmaya ne zaman başlanılmalı? Hangi sınıftan/hangi yaştan itibaren çocuğa oyunla eğitim verilmelidir? Oyunla gerçekleştirilen eğitimlerde öğrenciler hangi farklılıkları yaşıyorlar?
Oyun, yaşamın tüm dönemleriyle ilgili bir kavramdır. Bu yüzden çocuk dünyaya geldiği andan itibaren eğitimde oyun kullanılmaya başlanmalıdır. Çocuğun yaşadığı dünyayı tanıması, sevgilerini, kıskançlıklarını, mutluluklarını, düşmanlıklarını, iç çatışmalarını, hayallerini, düşüncelerini ifade edebilmesi için en uygun “dil” olarak kabul edilmektedir. Oyun insanın her döneminde insanın gelişmesinde farklı etkilere sahiptir. Çocuklar için farklı, bebekler için farklı, ilköğretim çağı için farklı… Oyunun şekli farklı olsa da insanın her döneminde insanın hayatına büyük etkisi vardır. Okullarımızda, okul öncesinden liseye kadar tüm öğrencilerimize oyunla öğrenme olanağı sağlanmaktadır. Her yaş için oyun çeşidi ve oyun oynama sıklığı değişiklik gösterir. Böylece, Vatan Okulları olarak öğrencilerimize bilgiyi kalıcı hale getirmek için, yaparak, yaşayarak, deneyimleyerek öğretmeyi amaç ediniyoruz.

Oyunun eğitim sürecinde öğretmenlere sağladığı katkılar nelerdir?
Oyun, çocuk ile eğitimci arasındaki etkileşimin verimliliğini artırarak çocuğu tanımasını sağlar. Oyun eğitimcilerin uygulamalara yönelik davranışlarını etkileyerek okul, çocuk ve aile arasındaki iş birliğine destek olur. Oyun, öğretmenin hedeflediği kazanımların sağlamasını, günlük eğitim akışını uygulamasını, planladığı etkinlikleri ve öğrenme sürecini eğlenceli, kolayca uygulamasını sağlar.

OYUNCAK SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Aileler çocuklarına eğitici oyunlar ve materyaller alırken nelere dikkat etmeli?
Aileler genellikle kendi hoşlarına giden oyuncakları çok erken yada çok geç alıyorlar. Oysa oyuncak mutlaka çocuğun yaşına ilgisine, becerisine ve gelişim düzeyine uygun olmalıdır. Çocuğa yaş ve beceri düzeyinin altında alınmış bir oyuncak zevk vermeyecek ve ilgi alanında çok kısa bir süre kalacaktır. Yaş ve beceri düzeyinin üstünde alınmış bir oyuncak ise çocukta başarısızlık duygusu yaratacaktır ki asıl tehlikeli olan da budur. Her iki durumda da oyuncak kısa bir süre sonra köşeye terk edilecektir.
Bir oyuncağı almadan önce tespit etmeniz gereken noktalardan biri de oyuncağın kaç saat, kaç gün, kaç ay, kaç yıl, çocuğun ilgi alanında kalabileceğidir. Bir oyuncak uzun süre çocuğun ilgi alanında kalabiliyorsa bu başarılı ve iyi seçilmiş bir oyuncaktır. Oyuncak fonksiyonel olmalı, fazla yapılanmış olmamalı, yaratıcılığı sınırlamamalı. Çocuklar kendilerine hazır sunulmayan, inşa edecekleri, yapıştıracakları, şekillendirecekleri, kesecekleri oyuncaklarla daha uzun süre oynarlar. Çünkü bu tür oyunlarda deneme-yanılma metodunu kullanırlar. Önlerine konulan malzemenin yöneticisidir ve çabalarının sonucunda ortaya çıkan ürün onlara zafer duygusu verir. Seçilen oyuncak dayanıklı ve sağlam, aynı zamanda kolay temizlenebilir de olmalıdır.

Oyunla gerçekleştirilen eğitimlerde öğrenciler hangi farklılıkları yaşıyorlar?
Oyun yoluyla öğrenme yönteminin çocuk yönünden gelişimsel ve eğitsel birçok katkısı vardır. Oyun sayesinde çocuk kendini tanır ve keşfeder. Oyun çocuğun öğrenme sorumluluğunu artırır ve öğrenmeye karşı olan motivasyonunu yüksek tutar. Oyun çoğu zaman tek başına oynanmadığı için kişisel ve kişiler arası ilişkileri güçlendirir, somut bir öğrenme yaşantısı sunar. Çocuklar oyun oynarken beceri kazanır ve bazen kendilerinin bile farkında olmadığı yetenekleri ortaya çıkar. Var olan yeteneklerini ise geliştirir. Çocuğun kendisine ve çevresine olan duyarlılığı artar. Gelişim alanlarının dinamik etkileşimine neden olur, böylece çok yönlü gelişmeyi teşvik eder. Çocuğun kendine olan güveni artar, olumlu benlik algısı güçlenir ve yaratıcı düşünmeye ve yaratıcı ürünler oluşturmaya karşı istekli ve yetenekli hale gelir. Oyun oynayan çocuklar olaylara diğer çocuklara göre daha farklı bakarlar çünkü oyun onların problem çözme becerini geliştirmiş ve bu yönde istek uyandırmıştır. Oyun oynayan çocuklar duygu ve düşüncelerini ifade etmede de zorlanmazlar, oyun onlara duyguları ifade etmenin özgün yollarını öğretir. Oyun çocuklara bilgiye ulaşma yollarını öğretir, araştırmaya karşı isteklilik ve beceri kazandırır. Ayrıca araştırdığı konu üzerinde dikkatini uzun bir süre konuya toplama becerisini kazandırır. Oyun aile okul ve çocuk arasında gerçek bir işbirliği başlatır.

Son Güncelleme: Perşembe, 26 Aralık 2019 11:03

Gösterim: 1748


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.