Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Mecliste görüşmeleri süren eğitim reformu hakkında soruları yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eski katı uygulanan sistem yerine esnek bir modele geçileceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Rixos Hotel'de düzenlenen 'Özellikle Kız Çocuklarının Okullaşma Oranının Artırılması Projesi Tanıtım Toplantısı' sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Dinçer, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4+4+4 şeklindeki kademeli eğitim için halkın yüzde 90'ının bundan haberi olmadığını açıkladı. CHP'nin bu raporunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "CHP'nin yaptığı araştırma diye yaparak kamuoyuna sunduğu şeyi, metodolojik olarak ele aldığınızda hiçbir değer ifade etmeyeceğini görebilirsiniz. CHP çok kısa bir zaman önce kurultay yapıp tüzüğünü değiştirdi, değil kamuoyuna sadece kendi üyelerine bile 'tüzük ne değişti bundan haberiniz var mı' diye sorsa zannediyorum aynı oranlarda cevap alırdı. Çünkü soru sorma yolu itibariyle içinde bulunduğumuz durumu aydınlatacak sorunlar içermiyor" cevabını verdi.
Türkiye'de zorunlu eğitimin 4 yıla çekilmediğini, aksine 12 yıla çekildiğini kaydeden Dinçer, '12 yıl boyunca kesintisiz eğitimin katı sonuçlar doğuracağı endişesi'yle eğitimin kademeli hale getirildiğini söyledi. Dinçer, "Ben buradan 12 yıl kesintisiz eğitime karşı çıkanlara bir soru sormak istiyorum. Bu meselenin imam hatip okullarını açmak üzere yapıldığına dair tartışmalar ve ideolojik bir zemin üzerine görüşmeler yapmak yerine dünyanın hangi ülkesinde 12 yıl boyunca kesintisiz eğitim olduğunu bize göstersinler. Onun üzerine kararlarımızı gözden geçirelim. 12 yıldan vazgeçtik, dünyanın hangi ülkesinde 8 yıllık kesintisiz bir eğitim var onu göstersinler yine bugünkü tartışmaların anlamı üzerine değerlendirme yapalım" şeklinde konuştu.
"12 YILLIK KATI BİR SİSTEM YERİNE DAHA ESNEK BİR MODEL GELİYOR"
Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla eğitimin kademeli hale getirilip esnekleştirildiğini anlatan Dinçer, bunun Türkiye'nin demokratikleşmesi, dünyadaki değişme ve gelişmelere paralel olarak yapılması zorunlu olunan bir uygulama olduğunu belirtti. Dinçer, "Eğitimi bir yaş öne alıyor, 6 yaşı doldurup 7 yaşından gün alan çocuklarımız, 5 yaşını doldurup 6 yaşından gün alan çocuklarımız için 'zorunlu eğitime başlama yaşı' belirleniyor" dedi.
Dinçer, eğitim yaşının TBMM tarafından uygun görülmesi ve eğitimin bir yıl erkene alınmasıyla müfredatın çocukların pedagojik özelliklerine göre yeniden tanzim edileceğini kaydetti. Okul öncesi eğitimle alakalı bir tavizin asla verilmediğini vurgulayan Dinçer, okul öncesi eğitimin yine devam edeceğini ve aynı stratejiler üzerinden yürütüleceğini söyledi. Dinçer, öğrencilerin eğitim seviyelerinin yükselmesi, Türk toplumunun eğitim seviyesinin yükseltilmesi için zorunlu eğitim seviyesinin 12 yıla çıkarılacağını hatırlatarak, 12 yıllık katı bir sistem yerine dünyadaki değişme ve gelişmelere uygun daha esnek bir model yapıldığını bildirdi.
"12 YIL ZORUNLU EĞİTİM İÇİN CHP SOMUT BİR ÖNERİDE BULUNMADI"
Dinçer, '4+4+4' şeklindeki kademeli eğitim için CHP'nin uzlaşma çağrısında bulunması ile ilgili olarak, "Uzlaşma çağrısı AK Parti'ye yönelik olarak yapılmış bir çağrı. MEB olarak şunu söyleyebilirim; eğitimin kesintisiz 12 yıl olması mümkün olmayacağına göre eğitimin kesintili hale getirilmesi konusunda ne düşünüyorlar kamuoyu ile paylaşsınlar. Uzlaşma önerisi bu zamana kadar kelimeden öteye gitmedi. Eğer CHP'nin uzattığı el, Meclis'teki eğitim komisyonundaki CHP olarak da değerlendirilebilirse benim oradan gördüğüm bunun kanun teklifinin geri çekilmesi dışında herhangi bir teklif içermediği" diye konuştu.
CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un konuştuklarının irdelenmesi gerektiğine dikkati çeken Dinçer, CHP'nin bugüne kadar herhangi bir somut öneride bulunmadığını ve uzlaşmadan kast edilenin de 'kanun teklifinin geri çekilmesi' olduğunu söyledi.
"ORTAÖĞRETİME, ÇOCUKLARIN GEREKİRSE AÇIKÖĞRETİMDEN EĞİTİMLERİNE DEVAM ETMELERİNİ SAĞLAYAN DÜZENLEME GETİRİLİYOR"
Teklifin yasalaşması halinde bakanlığın bazı ihtiyaçlarının olacağının hatırlatılması üzerine Dinçer, "Bu ihtiyaçlar özellikle okul öncesi eğitim ve ilköğretim için çok fazla olmayacak. Zaten bizim hazırlıklarımız yüzde 100 okullaşma oranı ile ilgili hazırlıklar olduğu için uygulama stratejilerimizi değiştirmemiz gerekmeyecek. Okul öncesi eğitim için belki yüzde 70'ten yüzde 100'e çıkarken bazı ihtiyaçlarımız olacak ama mesela 2012 yılında okul öncesi eğitim için kaynaklarımızın önemli bir kısmını yatırım olarak ayırmıştık. Ortaöğretim için buna ihtiyacımız olacak, ortaöğretime biliyorsunuz aslında bir başka esneklik getiriliyor. Çocuklarının gerekiyorsa açıköğretimden devam etmelerini sağlayan düzenleme, Bakanlar Kurulu'na veriliyor. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç yıl içinde uyum sağlayacağımızı düşünüyorum" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Mecliste görüşmeleri süren eğitim reformu hakkında soruları yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eski katı uygulanan sistem yerine esnek bir modele geçileceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Rixos Hotel'de düzenlenen 'Özellikle Kız Çocuklarının Okullaşma Oranının Artırılması Projesi Tanıtım Toplantısı' sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Dinçer, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4+4+4 şeklindeki kademeli eğitim için halkın yüzde 90'ının bundan haberi olmadığını açıkladı. CHP'nin bu raporunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "CHP'nin yaptığı araştırma diye yaparak kamuoyuna sunduğu şeyi, metodolojik olarak ele aldığınızda hiçbir değer ifade etmeyeceğini görebilirsiniz. CHP çok kısa bir zaman önce kurultay yapıp tüzüğünü değiştirdi, değil kamuoyuna sadece kendi üyelerine bile 'tüzük ne değişti bundan haberiniz var mı' diye sorsa zannediyorum aynı oranlarda cevap alırdı. Çünkü soru sorma yolu itibariyle içinde bulunduğumuz durumu aydınlatacak sorunlar içermiyor" cevabını verdi.
Türkiye'de zorunlu eğitimin 4 yıla çekilmediğini, aksine 12 yıla çekildiğini kaydeden Dinçer, '12 yıl boyunca kesintisiz eğitimin katı sonuçlar doğuracağı endişesi'yle eğitimin kademeli hale getirildiğini söyledi. Dinçer, "Ben buradan 12 yıl kesintisiz eğitime karşı çıkanlara bir soru sormak istiyorum. Bu meselenin imam hatip okullarını açmak üzere yapıldığına dair tartışmalar ve ideolojik bir zemin üzerine görüşmeler yapmak yerine dünyanın hangi ülkesinde 12 yıl boyunca kesintisiz eğitim olduğunu bize göstersinler. Onun üzerine kararlarımızı gözden geçirelim. 12 yıldan vazgeçtik, dünyanın hangi ülkesinde 8 yıllık kesintisiz bir eğitim var onu göstersinler yine bugünkü tartışmaların anlamı üzerine değerlendirme yapalım" şeklinde konuştu.
"12 YILLIK KATI BİR SİSTEM YERİNE DAHA ESNEK BİR MODEL GELİYOR"
Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla eğitimin kademeli hale getirilip esnekleştirildiğini anlatan Dinçer, bunun Türkiye'nin demokratikleşmesi, dünyadaki değişme ve gelişmelere paralel olarak yapılması zorunlu olunan bir uygulama olduğunu belirtti. Dinçer, "Eğitimi bir yaş öne alıyor, 6 yaşı doldurup 7 yaşından gün alan çocuklarımız, 5 yaşını doldurup 6 yaşından gün alan çocuklarımız için 'zorunlu eğitime başlama yaşı' belirleniyor" dedi.
Dinçer, eğitim yaşının TBMM tarafından uygun görülmesi ve eğitimin bir yıl erkene alınmasıyla müfredatın çocukların pedagojik özelliklerine göre yeniden tanzim edileceğini kaydetti. Okul öncesi eğitimle alakalı bir tavizin asla verilmediğini vurgulayan Dinçer, okul öncesi eğitimin yine devam edeceğini ve aynı stratejiler üzerinden yürütüleceğini söyledi. Dinçer, öğrencilerin eğitim seviyelerinin yükselmesi, Türk toplumunun eğitim seviyesinin yükseltilmesi için zorunlu eğitim seviyesinin 12 yıla çıkarılacağını hatırlatarak, 12 yıllık katı bir sistem yerine dünyadaki değişme ve gelişmelere uygun daha esnek bir model yapıldığını bildirdi.
"12 YIL ZORUNLU EĞİTİM İÇİN CHP SOMUT BİR ÖNERİDE BULUNMADI"
Dinçer, '4+4+4' şeklindeki kademeli eğitim için CHP'nin uzlaşma çağrısında bulunması ile ilgili olarak, "Uzlaşma çağrısı AK Parti'ye yönelik olarak yapılmış bir çağrı. MEB olarak şunu söyleyebilirim; eğitimin kesintisiz 12 yıl olması mümkün olmayacağına göre eğitimin kesintili hale getirilmesi konusunda ne düşünüyorlar kamuoyu ile paylaşsınlar. Uzlaşma önerisi bu zamana kadar kelimeden öteye gitmedi. Eğer CHP'nin uzattığı el, Meclis'teki eğitim komisyonundaki CHP olarak da değerlendirilebilirse benim oradan gördüğüm bunun kanun teklifinin geri çekilmesi dışında herhangi bir teklif içermediği" diye konuştu.
CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un konuştuklarının irdelenmesi gerektiğine dikkati çeken Dinçer, CHP'nin bugüne kadar herhangi bir somut öneride bulunmadığını ve uzlaşmadan kast edilenin de 'kanun teklifinin geri çekilmesi' olduğunu söyledi.
"ORTAÖĞRETİME, ÇOCUKLARIN GEREKİRSE AÇIKÖĞRETİMDEN EĞİTİMLERİNE DEVAM ETMELERİNİ SAĞLAYAN DÜZENLEME GETİRİLİYOR"
Teklifin yasalaşması halinde bakanlığın bazı ihtiyaçlarının olacağının hatırlatılması üzerine Dinçer, "Bu ihtiyaçlar özellikle okul öncesi eğitim ve ilköğretim için çok fazla olmayacak. Zaten bizim hazırlıklarımız yüzde 100 okullaşma oranı ile ilgili hazırlıklar olduğu için uygulama stratejilerimizi değiştirmemiz gerekmeyecek. Okul öncesi eğitim için belki yüzde 70'ten yüzde 100'e çıkarken bazı ihtiyaçlarımız olacak ama mesela 2012 yılında okul öncesi eğitim için kaynaklarımızın önemli bir kısmını yatırım olarak ayırmıştık. Ortaöğretim için buna ihtiyacımız olacak, ortaöğretime biliyorsunuz aslında bir başka esneklik getiriliyor. Çocuklarının gerekiyorsa açıköğretimden devam etmelerini sağlayan düzenleme, Bakanlar Kurulu'na veriliyor. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç yıl içinde uyum sağlayacağımızı düşünüyorum" diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 16:05
Gösterim: 1974
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Özel İletişim Vergisi'nin kalkmasının gündemde olduğunu belirterek, çalışmaların yapıldığını söyledi. Yıldırım ayrıca 3’üncü Boğaz Köprü ihalesi için 8-9 firmanın şartname aldığını kaydetti.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, CNBC-e’deki Finanscafe programında soruları yanıtladı. Bakan Yıldırım, iletişim vergileriyle ilgili bir soruya “Türkiye doğal kaynakları olan bir ülke değil. 50-55 milyar dolar cari açığın yarısını enerji, yarısını da ithal edilen elektronik cihazlar, otomotiv oluşturuyor. Eğer petrol-doğalgazımız olsa cari açık sorunu olmaz. Gelir artırıcı önlemleri yerine getirmeden vergileri indireceğiz demek mantıklı değil. İletişimde biraz indirdik. İnternette iletişim vergisini indirdik. İletişimde diğer alanlarda indirim olabilir. Maliye Bakanlığı bu konuda çalışıyor” ifadelerini kullandı. Yıldırım, Özel İletişim Vergisi'nin kalkmasının gündemde olduğunu, çalışmanın yapıldığını söyledi.
"8-9 FİRMA ŞARTNAME ALDI"
Üçüncü Köprü Projesi'ndeki son durum hakkında bilgi veren Yıldırım şunları söyledi: “İlk ihaleye teklif gelmedi. Biz tekrar projeyi ele aldık, B planı uyguladık. Projeyi iki parçaya böldük. Köprü ve 95 kilometrelik bir paket, diğeri bir paket. Bu kez yeterli teklif geleceği düşüncesindeyim. 8-9 tane şartname satıldı. İnceleyenlerin sayısı da 15’in üzerinde. Yaklaşık 2.5 milyar dolar yatırım yapılacak ve en az işletme süresini veren firma ihaleyi kazanacak. Her taraftan ilgilenenler var. Bu seferki ihaleye teklif gelmesini bekliyoruz. Bizim için önemli olan işletme süresi. Yapım esnasında harcanan paradan KDV ödeniyor normal şartlarda. KDV’yi havalimanı ve deniz limanlarında kaldırdık. Yap-işlet-devret projelerinde de kaldırmayı düşünüyoruz.” Boğaziçi Köprüsü’nün bakıma alınacağı tartışmalarıyla ilgili de konuşan Yıldırım, “2013’te köprü 40 yaşına basmış oluyor. 40 yıllık bakımı yapılacak. Bütün halatların elden geçmesi gerekiyor. Bu nedenle trafikte biraz sıkıntı yaşanacak. Tamamen kapatmayı asla düşünmüyoruz. Ancak zaman zaman gece saatlerinde şerit kapatması mecburen yapılacak. Çok yoğun saatlerde mecbur kalmazsak kapatmayacağız. İstanbul’da zaten yoğun bir trafik yaşanıyor. 2013’ün son çeyreğinde yapmayı planlıyoruz. 2013 sonunda Marmaray’ı işletmeye almayı düşünüyoruz” dedi.
3’ÜNCÜ KÖPRÜDEN 3.5 MİLYAR DOLAR TASARRUF
3’üncü köprünün güzergahındaki arazilerin yüzde 75’inin kamuya ait olduğunu belirten Yıldırım, arazi rantı olmadığına dikkat çekti. TIR’ların sadece 3'ncü köprüden geçebileceğini kaydeden Yıldırım, köprü ile 3.5 milyar dolarlık tasarruf sağlanacağını ifade etti.
Körfez Geçişi Projesi'nin takviminin başladığını belirten Yıldırım, “Beş yıl içinde proje yapılacak. Bu yıl içinde köprü ayakları dikilmeye başlanır” dedi.
"3’ÜNCÜ HAVALİMANI’NDA BU YIL İHALEYE ÇIKILACAK"
3’üncü Havalimanı’yla ilgili konuşan Bakan Yıldırım, “Avrupa Yakası’nda olacağı kesin. Bir yer belirlendi, oraya yapılacak. Yeri birkaç ay içinde açıklarız. Bu yıl yapım ihalesine çıkacağız. Kanal İstanbul’da proje çalışmaları başladı, bitirebilirsek bu yıl, bitiremezsek seneye ihaleye çıkabiliriz” diye konuştu.
"4G DÜNYADA UYGULAMA ALANI BULMADI"
Yıldırım, 4G’nin dünyada henüz uygulama alanı bulmadığını belirterek, “Türkiye’nin 4G’ye ihtiyacı varsa bu lisansları da vereceğiz” diye konuştu.
SIM KARTLARDA VERGİYİ HAFİFLETMEK GÜNDEMİMİZDE
SIM kartlardan alınan vergi için bir çözüm getirilmesinin önemine dikkat çeken Yıldırım, burada yükü azaltmak gerektiğini, vergiyi hafifletmenin gündemde olduğunu ifade etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Özel İletişim Vergisi'nin kalkmasının gündemde olduğunu belirterek, çalışmaların yapıldığını söyledi. Yıldırım ayrıca 3’üncü Boğaz Köprü ihalesi için 8-9 firmanın şartname aldığını kaydetti.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, CNBC-e’deki Finanscafe programında soruları yanıtladı. Bakan Yıldırım, iletişim vergileriyle ilgili bir soruya “Türkiye doğal kaynakları olan bir ülke değil. 50-55 milyar dolar cari açığın yarısını enerji, yarısını da ithal edilen elektronik cihazlar, otomotiv oluşturuyor. Eğer petrol-doğalgazımız olsa cari açık sorunu olmaz. Gelir artırıcı önlemleri yerine getirmeden vergileri indireceğiz demek mantıklı değil. İletişimde biraz indirdik. İnternette iletişim vergisini indirdik. İletişimde diğer alanlarda indirim olabilir. Maliye Bakanlığı bu konuda çalışıyor” ifadelerini kullandı. Yıldırım, Özel İletişim Vergisi'nin kalkmasının gündemde olduğunu, çalışmanın yapıldığını söyledi.
"8-9 FİRMA ŞARTNAME ALDI"
Üçüncü Köprü Projesi'ndeki son durum hakkında bilgi veren Yıldırım şunları söyledi: “İlk ihaleye teklif gelmedi. Biz tekrar projeyi ele aldık, B planı uyguladık. Projeyi iki parçaya böldük. Köprü ve 95 kilometrelik bir paket, diğeri bir paket. Bu kez yeterli teklif geleceği düşüncesindeyim. 8-9 tane şartname satıldı. İnceleyenlerin sayısı da 15’in üzerinde. Yaklaşık 2.5 milyar dolar yatırım yapılacak ve en az işletme süresini veren firma ihaleyi kazanacak. Her taraftan ilgilenenler var. Bu seferki ihaleye teklif gelmesini bekliyoruz. Bizim için önemli olan işletme süresi. Yapım esnasında harcanan paradan KDV ödeniyor normal şartlarda. KDV’yi havalimanı ve deniz limanlarında kaldırdık. Yap-işlet-devret projelerinde de kaldırmayı düşünüyoruz.” Boğaziçi Köprüsü’nün bakıma alınacağı tartışmalarıyla ilgili de konuşan Yıldırım, “2013’te köprü 40 yaşına basmış oluyor. 40 yıllık bakımı yapılacak. Bütün halatların elden geçmesi gerekiyor. Bu nedenle trafikte biraz sıkıntı yaşanacak. Tamamen kapatmayı asla düşünmüyoruz. Ancak zaman zaman gece saatlerinde şerit kapatması mecburen yapılacak. Çok yoğun saatlerde mecbur kalmazsak kapatmayacağız. İstanbul’da zaten yoğun bir trafik yaşanıyor. 2013’ün son çeyreğinde yapmayı planlıyoruz. 2013 sonunda Marmaray’ı işletmeye almayı düşünüyoruz” dedi.
3’ÜNCÜ KÖPRÜDEN 3.5 MİLYAR DOLAR TASARRUF
3’üncü köprünün güzergahındaki arazilerin yüzde 75’inin kamuya ait olduğunu belirten Yıldırım, arazi rantı olmadığına dikkat çekti. TIR’ların sadece 3'ncü köprüden geçebileceğini kaydeden Yıldırım, köprü ile 3.5 milyar dolarlık tasarruf sağlanacağını ifade etti.
Körfez Geçişi Projesi'nin takviminin başladığını belirten Yıldırım, “Beş yıl içinde proje yapılacak. Bu yıl içinde köprü ayakları dikilmeye başlanır” dedi.
"3’ÜNCÜ HAVALİMANI’NDA BU YIL İHALEYE ÇIKILACAK"
3’üncü Havalimanı’yla ilgili konuşan Bakan Yıldırım, “Avrupa Yakası’nda olacağı kesin. Bir yer belirlendi, oraya yapılacak. Yeri birkaç ay içinde açıklarız. Bu yıl yapım ihalesine çıkacağız. Kanal İstanbul’da proje çalışmaları başladı, bitirebilirsek bu yıl, bitiremezsek seneye ihaleye çıkabiliriz” diye konuştu.
"4G DÜNYADA UYGULAMA ALANI BULMADI"
Yıldırım, 4G’nin dünyada henüz uygulama alanı bulmadığını belirterek, “Türkiye’nin 4G’ye ihtiyacı varsa bu lisansları da vereceğiz” diye konuştu.
SIM KARTLARDA VERGİYİ HAFİFLETMEK GÜNDEMİMİZDE
SIM kartlardan alınan vergi için bir çözüm getirilmesinin önemine dikkat çeken Yıldırım, burada yükü azaltmak gerektiğini, vergiyi hafifletmenin gündemde olduğunu ifade etti.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 15:57
Gösterim: 1655
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, YÖK olarak, Tam Gün Yasası'nın, sağlık eğitiminin kalitesi, sürdürülebilirliği ve planlaması açısından bir zorunluluk olduğunu söyledi.
Çetinsaya, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün desteğiyle düzenlenen Sağlık Eğitimi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, insanı gözeten, gelişme, huzur ve barışı esas alan toplumlar için sağlık eğitimi konusunun öncelikli bir alan olduğunu söyledi. Toplumun yaşam kalitesi ve geleceğini ilgilendiren bu önemli alana ilgisiz kalmanın düşünülemeyeceğini savunan Çetinsaya, hükümetlerin en önemli görevlerinden birisinin toplumun beden ve ruh sağlığını temel alarak yaşam kalitesini yükseltmek olduğunu, bunun için gerekli olan siyasi iradenin gösterilmesi ve sağlıklı toplumu oluşturacak altyapının hazırlanması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de son yıllarda bu yönde reform niteliğinde başarılı çalışmalar yürütüldüğünü belirten Çetinsaya, “Bu bağlamda hasta hakları temelli yapılan iyileştirmeler gerçekten memnuniyet verici” dedi. Dünyadaki kırılgan ekonomik gelişmeler göz önüne alındığında, sağlık harcamalarının ekonomiye yansımalarının titizlikle izlenmesi gerektiğini anlatan Çetinsaya, şunları ele aldı: “Ülkemiz sağlık çalışanlarının kurumsal farklılıklarıyla ortaya çıkan özlük hakları uygulamaları, sağlık eğitiminin geleceğini tehdit ediyor. Haksız rekabete neden oluyor ve sürdürülebilirliği imkansız kılıyor. Artık geçmiş dönemlerde kalan ve sadece hekim tarafından sürüdürülen bireysel sağlık hizmeti sunumu yerini ekip çalışmasına bıraktı. Nitelikli sağlık hizmeti için nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi gerekliliği hizmet kalitesi ve planlamasını etkileyen önemli bir eğitim sorunu olarak gündeme geliyor. YÖK olarak, Tam Gün Yasası'nın, sağlık eğitiminin kalitesi, sürdürülebilirliği ve planlaması açısından bir zorunluluk olduğunu biliyor ve destekliyoruz.”
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, YÖK olarak, Tam Gün Yasası'nın, sağlık eğitiminin kalitesi, sürdürülebilirliği ve planlaması açısından bir zorunluluk olduğunu söyledi.
Çetinsaya, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün desteğiyle düzenlenen Sağlık Eğitimi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, insanı gözeten, gelişme, huzur ve barışı esas alan toplumlar için sağlık eğitimi konusunun öncelikli bir alan olduğunu söyledi. Toplumun yaşam kalitesi ve geleceğini ilgilendiren bu önemli alana ilgisiz kalmanın düşünülemeyeceğini savunan Çetinsaya, hükümetlerin en önemli görevlerinden birisinin toplumun beden ve ruh sağlığını temel alarak yaşam kalitesini yükseltmek olduğunu, bunun için gerekli olan siyasi iradenin gösterilmesi ve sağlıklı toplumu oluşturacak altyapının hazırlanması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de son yıllarda bu yönde reform niteliğinde başarılı çalışmalar yürütüldüğünü belirten Çetinsaya, “Bu bağlamda hasta hakları temelli yapılan iyileştirmeler gerçekten memnuniyet verici” dedi. Dünyadaki kırılgan ekonomik gelişmeler göz önüne alındığında, sağlık harcamalarının ekonomiye yansımalarının titizlikle izlenmesi gerektiğini anlatan Çetinsaya, şunları ele aldı: “Ülkemiz sağlık çalışanlarının kurumsal farklılıklarıyla ortaya çıkan özlük hakları uygulamaları, sağlık eğitiminin geleceğini tehdit ediyor. Haksız rekabete neden oluyor ve sürdürülebilirliği imkansız kılıyor. Artık geçmiş dönemlerde kalan ve sadece hekim tarafından sürüdürülen bireysel sağlık hizmeti sunumu yerini ekip çalışmasına bıraktı. Nitelikli sağlık hizmeti için nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi gerekliliği hizmet kalitesi ve planlamasını etkileyen önemli bir eğitim sorunu olarak gündeme geliyor. YÖK olarak, Tam Gün Yasası'nın, sağlık eğitiminin kalitesi, sürdürülebilirliği ve planlaması açısından bir zorunluluk olduğunu biliyor ve destekliyoruz.”
(hürriyet)
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 15:06
Gösterim: 1648
8 Mart Dünya kadınlar Günü'nde kız çocuklarının okullaşma oranını tartışmaya açan Milli Eğitim bakanlığı 16 pilot ilde kızların okullaşma oranını artırmak için çalışma başlatacak.Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Özellikle Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi'nin pilot uygulaması için kızların eğitime kayıt oranının yüzde 50'nin altında olduğu ya da meslek liselerinde ekipman alt yapıları yetersiz olduğu 16 ilin pilot il olarak seçildiğini belirtti.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Rixos Hotel'de düzenlenen 'Özellikle Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi Tanıtım Toplantısı'na katıldı. Dinçer yaptığı konuşmada, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak, bu günün eşit hak ve fırsatlar talebiyle kadınların dayanışma ve hak arayışlarını temsil ettiğini söyledi. Dinçer, kadının eğitim arayışının diğer hakların önünü açan temel bir değişken olduğunu belirterek, "Türkiye'nin son 9 yılına bakıldığı zaman her alanda kadın-erkek eşitliğini sağlamak için yapılan yasal düzenlemelerin yanında eğitime katılmalarına büyük önem verildiği görülüyor" diye konuştu.
Projenin hedef grupları arasında öğrenciler, ilk ve ortaöğretim düzeyindeki kız çocukları, okulu terk etmek üzere olanlar, eğitime erişimi kültürel, ailevi nedenlerle engellenenlerin bulunduğunu kaydeden Dinçer, proje pilot uygulaması için kızların eğitime kayıt oranının yüzde 50'nin altında olan ya da meslek liselerinde ekipman alt yapıları yetersiz olan 16 ilin pilot il olarak seçildiğini belirtti. Dinçer, "İlk etapta kızların okuldan ayrılma ve okula gitmeme nedenlerinin araştırılması, tedbirlerin alınması, terk oranlarının azaltılması, okullaşma oranının izlenmesine yönelik olarak detaylı bir araştırma yapılacaktır. Her il için hazırlanan detaylı araştırma planlarının çalışmalarına bu ay içerisinde başlanacak ve çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak rapor tüm paydaşların katılımıyla düzenlenecek çalıştayla tartışmaya açılacaktır" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
8 Mart Dünya kadınlar Günü'nde kız çocuklarının okullaşma oranını tartışmaya açan Milli Eğitim bakanlığı 16 pilot ilde kızların okullaşma oranını artırmak için çalışma başlatacak.Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Özellikle Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi'nin pilot uygulaması için kızların eğitime kayıt oranının yüzde 50'nin altında olduğu ya da meslek liselerinde ekipman alt yapıları yetersiz olduğu 16 ilin pilot il olarak seçildiğini belirtti.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Rixos Hotel'de düzenlenen 'Özellikle Kız Çocuklarının Okullulaşma Oranının Artırılması Projesi Tanıtım Toplantısı'na katıldı. Dinçer yaptığı konuşmada, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak, bu günün eşit hak ve fırsatlar talebiyle kadınların dayanışma ve hak arayışlarını temsil ettiğini söyledi. Dinçer, kadının eğitim arayışının diğer hakların önünü açan temel bir değişken olduğunu belirterek, "Türkiye'nin son 9 yılına bakıldığı zaman her alanda kadın-erkek eşitliğini sağlamak için yapılan yasal düzenlemelerin yanında eğitime katılmalarına büyük önem verildiği görülüyor" diye konuştu.
Projenin hedef grupları arasında öğrenciler, ilk ve ortaöğretim düzeyindeki kız çocukları, okulu terk etmek üzere olanlar, eğitime erişimi kültürel, ailevi nedenlerle engellenenlerin bulunduğunu kaydeden Dinçer, proje pilot uygulaması için kızların eğitime kayıt oranının yüzde 50'nin altında olan ya da meslek liselerinde ekipman alt yapıları yetersiz olan 16 ilin pilot il olarak seçildiğini belirtti. Dinçer, "İlk etapta kızların okuldan ayrılma ve okula gitmeme nedenlerinin araştırılması, tedbirlerin alınması, terk oranlarının azaltılması, okullaşma oranının izlenmesine yönelik olarak detaylı bir araştırma yapılacaktır. Her il için hazırlanan detaylı araştırma planlarının çalışmalarına bu ay içerisinde başlanacak ve çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak rapor tüm paydaşların katılımıyla düzenlenecek çalıştayla tartışmaya açılacaktır" dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 15:55
Gösterim: 1857
Eğitimde yeni sistem ile getirilen esnek yapı birçok pencereden tartışılıyor. Yeni boyut ise anadilde eğitim oldu. Çünkü 4+4+4 sisteminde ikinci kademede seçmeli dersler devreye girecek. O dersler arasında Kürtçe de olacak.
Soruyu komisyon toplantısı sırasında CHP'li Sezgin Tanrıkulu gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanı ile arasında geçen diyalog dikkat çekti:
Tanrıkulu: "Seçmeli Kürtçe dersi mi geliyor?
Bakan Dinçer: "Esnek bir yapı getirirken karşı çıkıyorsunuz. O konuda nasıl bir şey söyleyebiliriz"
Tanrıkulu: "Hangi esneklik? Anadilde öğretim nerede?"
Bakan Dinçer: "Ben teklifi okuyunca görebileceğinizi varsaydım"
İşte bu yanıt üzerine Sezgin Tanrıkulu, "Öyle bir niyet varsa açıkça ortaya koyun. Neden gizliyorsunuz" dedi.
Birgün sonra bu kez haberciler Milli Eğitim Bakanı'na, "Kürtçe seçmeli olacak mı?" sorusunu yöneltti.
Dinçer, ''Olacak" demedi ama açık kapı bıraktı:
"Bunlarla ilgili verilmiş açık karar yok. Anayasa'ya bağlı hareket ediyoruz. Bu Türkiye'nin demokratikleşmesi ile ilgili. Türkiye'nin ulusal siyasetini izleriz. Yasa uygun ama müfredatta uygulamak önemli."
Yani Milli Eğitim Bakanı gelişmelere göre, siyasi karar doğrultusunda gerekirse seçmeli derslerle ilgili müfredata Kürtçe'nin de alınabileceğinin mesajını verdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitimde yeni sistem ile getirilen esnek yapı birçok pencereden tartışılıyor. Yeni boyut ise anadilde eğitim oldu. Çünkü 4+4+4 sisteminde ikinci kademede seçmeli dersler devreye girecek. O dersler arasında Kürtçe de olacak.
Soruyu komisyon toplantısı sırasında CHP'li Sezgin Tanrıkulu gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanı ile arasında geçen diyalog dikkat çekti:
Tanrıkulu: "Seçmeli Kürtçe dersi mi geliyor?
Bakan Dinçer: "Esnek bir yapı getirirken karşı çıkıyorsunuz. O konuda nasıl bir şey söyleyebiliriz"
Tanrıkulu: "Hangi esneklik? Anadilde öğretim nerede?"
Bakan Dinçer: "Ben teklifi okuyunca görebileceğinizi varsaydım"
İşte bu yanıt üzerine Sezgin Tanrıkulu, "Öyle bir niyet varsa açıkça ortaya koyun. Neden gizliyorsunuz" dedi.
Birgün sonra bu kez haberciler Milli Eğitim Bakanı'na, "Kürtçe seçmeli olacak mı?" sorusunu yöneltti.
Dinçer, ''Olacak" demedi ama açık kapı bıraktı:
"Bunlarla ilgili verilmiş açık karar yok. Anayasa'ya bağlı hareket ediyoruz. Bu Türkiye'nin demokratikleşmesi ile ilgili. Türkiye'nin ulusal siyasetini izleriz. Yasa uygun ama müfredatta uygulamak önemli."
Yani Milli Eğitim Bakanı gelişmelere göre, siyasi karar doğrultusunda gerekirse seçmeli derslerle ilgili müfredata Kürtçe'nin de alınabileceğinin mesajını verdi.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 14:51
Gösterim: 1767