Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
CHP'nin, gençlere yönelik ''İstihdamda Fırsat Eşitliği Yaratma'' projesi olan GenceArtı kapsamında, bugüne kadar 17 ilde, 8 bin 637 gence kişisel gelişim eğitimi verildi.
Yaklaşık 1 yıldır devam eden ‘GenceArtı Projesi’ kapsamında bugüne kadar 17 ilde kişisel gelişim seminerleri ve meslek/sektör toplantıları düzenlendi; bu etkinliklerde 8 bin 637 gence kişisel gelişim eğitimi verildi. Ayrıca, projenin web sayfası üzerinden düzenlenen canlı eğitimlerle 970 gence çeşitli konularda eğitim imkanı sunuldu. 122 gence burs verilirken, 62 gence staj imkanı sağlandı, 31 genç de ‘GenceArtı’ etkinlikleri sonrasında iş buldu.
GenceArtı Projesinin Lideri, CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, A.A muhabirine, proje kapsamında yaptıkları çalışmaları anlattı, gençlere iş bulma konusundaki tavsiyelerini paylaştı. ''İstihdam konusundaki uzmanlığımı CHP'ye nasıl aktarırım'' düşüncesinden yola çıkan Nazlıaka, Türkiye'nin en önemli sorunu işsizlikten hareketle, işsizlikte hedef kitle belirlediğini, genç işsizliğe odaklandığını anlattı.
GenceArtı Projesi'nin isminin de gençler tarafından belirlendiğini dile getiren Nazlıaka, gençlerdeki umutsuzluk duygusunu yenmeleri için özgüvenini artırmaları gerektiğini düşündüklerini söyledi. Nazlıaka, gençleri, kendilerine model olacak kişilerle tanıştırarak, alanında başarılı kişilerle biraya getirdiklerini, ünlülerin, başarı değil, başarısızlık hikayelerini dinlediklerini bildirdi. Nazlıaka, ''İçlerindeki özgüveni yükseltmek için beğendikleri ünlülerin yaşantılarını bilsin, onların ayağı ne zaman taşa takılmış, düşmüş sonra ayağa kalkmış... Bunları biliyor olmak gençlerin de kendi içindeki gücün farkına olmalarını sağlamak istedik. Gençlerimiz meslek seçmede son derece yön gösterilmeye açık, bu konuda bilinç eksikliğini fark ettik. Onun için sektör ve meslek toplantıları organize ettik. Bu ortamlar, gençlerimizin iş bulabilirliklerini de artırdı'' diye konuştu.
'Gençlere iş arama rehberi hazırladık'
Gençlere, 17 ilde, beden dili, iletişim teknikleri, sorun çözümleme, olumlu düşünce ve motivasyon, iş arama teknikleri gibi konularda kişisel eğitimler verdiklerini belirten Nazlıaka, gençler için iş arama rehberi hazırladıklarını anlattı. Nazlıaka, proje kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya öncelik vereceklerini, bu kapsamda Batman'a gideceklerini ifade etti.
Üniversitelere projeyle ilgili astıkları afişlerde CHP'nin adının geçmediğini belirten Nazlıaka, ''CHP olarak, gençlerin sorunlarına çözüm getirmek istiyoruz. Onun için burada hangi siyasi görüşten olursa olsun toplumun tüm kesimlerini kucaklamayı amaçladık. Gençlerimizin önemli kısmı ya apolitik ya depolitize olmuş, gençler bu kadar siyasetten uzak dururken siyasi bir kimlikle yapmayı arzu etmedik, siyasi mesajla yapılan bir çalışma değil'' dedi.
'İşsizlik ve mesleksizlik'
Milletvekilliğinden önce insan kaynakları danışmanlığı yapan, Türkiye'deki ilk insan kaynakları firmasından birini kuran Nazlıaka, gençlere iş bulma konusunda tavsiyelerini sıraladı.
Artık ekmeğin, aslanın ağzında değil, midesinde olduğunu ifade eden Nazlıaka, gençlere doğru başlangıç yapmalarını önerdi. Nazlıaka, gençlerin, internet kafelerde, evde zaman geçirdiğini, iş beğenmeyebildiğini ifade etti. Nazlıaka, içinde bulundukları dönemin iş beğenmeme dönemi olmadığını ifade ederek, gençlere, önlerine iş fırsatı geldiğinde, bunu kabul etmelerini, sevdiği iş yapma ihtimalini bir süre kenara bırakarak, buldukları işi sevmelerini tavsiye etti.Türkiye'nin istihdamla ilgili iki temel sorununun işsizlik ve mesleksizlik olduğunu belirten Nazlıaka, şunları söyledi: ''Gençlerimiz mesleksizlik sorunuyla baş edebilmeleri için bir alanda uzmanlaşmalarını, hiçbir işi azımsamamalarını, yaptıkları işi en iyi şekilde yapmaya konsantre olmayı öneriyorum. Çalışkanlık, disiplin başarıyı getirecektir. Çalıştıkları kurumun ilkelerine bağlı olmaları, etik değerlerden asla ödün vermemelerini tavsiye edeceğim. İş ararken asla ümitsizliğe kapılmasınlar. Yaptığımız anketlerde her 10 kişiden 9'unun torpille iş bulabileceğine inandığını saptadık. AKP iktidarı döneminde bu daha da geçerli bir noktaya dönüştü. Asıl güç, gençlerin kendi içlerinde.''
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP'nin, gençlere yönelik ''İstihdamda Fırsat Eşitliği Yaratma'' projesi olan GenceArtı kapsamında, bugüne kadar 17 ilde, 8 bin 637 gence kişisel gelişim eğitimi verildi.
Yaklaşık 1 yıldır devam eden ‘GenceArtı Projesi’ kapsamında bugüne kadar 17 ilde kişisel gelişim seminerleri ve meslek/sektör toplantıları düzenlendi; bu etkinliklerde 8 bin 637 gence kişisel gelişim eğitimi verildi. Ayrıca, projenin web sayfası üzerinden düzenlenen canlı eğitimlerle 970 gence çeşitli konularda eğitim imkanı sunuldu. 122 gence burs verilirken, 62 gence staj imkanı sağlandı, 31 genç de ‘GenceArtı’ etkinlikleri sonrasında iş buldu.
GenceArtı Projesinin Lideri, CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, A.A muhabirine, proje kapsamında yaptıkları çalışmaları anlattı, gençlere iş bulma konusundaki tavsiyelerini paylaştı. ''İstihdam konusundaki uzmanlığımı CHP'ye nasıl aktarırım'' düşüncesinden yola çıkan Nazlıaka, Türkiye'nin en önemli sorunu işsizlikten hareketle, işsizlikte hedef kitle belirlediğini, genç işsizliğe odaklandığını anlattı.
GenceArtı Projesi'nin isminin de gençler tarafından belirlendiğini dile getiren Nazlıaka, gençlerdeki umutsuzluk duygusunu yenmeleri için özgüvenini artırmaları gerektiğini düşündüklerini söyledi. Nazlıaka, gençleri, kendilerine model olacak kişilerle tanıştırarak, alanında başarılı kişilerle biraya getirdiklerini, ünlülerin, başarı değil, başarısızlık hikayelerini dinlediklerini bildirdi. Nazlıaka, ''İçlerindeki özgüveni yükseltmek için beğendikleri ünlülerin yaşantılarını bilsin, onların ayağı ne zaman taşa takılmış, düşmüş sonra ayağa kalkmış... Bunları biliyor olmak gençlerin de kendi içindeki gücün farkına olmalarını sağlamak istedik. Gençlerimiz meslek seçmede son derece yön gösterilmeye açık, bu konuda bilinç eksikliğini fark ettik. Onun için sektör ve meslek toplantıları organize ettik. Bu ortamlar, gençlerimizin iş bulabilirliklerini de artırdı'' diye konuştu.
'Gençlere iş arama rehberi hazırladık'
Gençlere, 17 ilde, beden dili, iletişim teknikleri, sorun çözümleme, olumlu düşünce ve motivasyon, iş arama teknikleri gibi konularda kişisel eğitimler verdiklerini belirten Nazlıaka, gençler için iş arama rehberi hazırladıklarını anlattı. Nazlıaka, proje kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya öncelik vereceklerini, bu kapsamda Batman'a gideceklerini ifade etti.
Üniversitelere projeyle ilgili astıkları afişlerde CHP'nin adının geçmediğini belirten Nazlıaka, ''CHP olarak, gençlerin sorunlarına çözüm getirmek istiyoruz. Onun için burada hangi siyasi görüşten olursa olsun toplumun tüm kesimlerini kucaklamayı amaçladık. Gençlerimizin önemli kısmı ya apolitik ya depolitize olmuş, gençler bu kadar siyasetten uzak dururken siyasi bir kimlikle yapmayı arzu etmedik, siyasi mesajla yapılan bir çalışma değil'' dedi.
'İşsizlik ve mesleksizlik'
Milletvekilliğinden önce insan kaynakları danışmanlığı yapan, Türkiye'deki ilk insan kaynakları firmasından birini kuran Nazlıaka, gençlere iş bulma konusunda tavsiyelerini sıraladı.
Artık ekmeğin, aslanın ağzında değil, midesinde olduğunu ifade eden Nazlıaka, gençlere doğru başlangıç yapmalarını önerdi. Nazlıaka, gençlerin, internet kafelerde, evde zaman geçirdiğini, iş beğenmeyebildiğini ifade etti. Nazlıaka, içinde bulundukları dönemin iş beğenmeme dönemi olmadığını ifade ederek, gençlere, önlerine iş fırsatı geldiğinde, bunu kabul etmelerini, sevdiği iş yapma ihtimalini bir süre kenara bırakarak, buldukları işi sevmelerini tavsiye etti.Türkiye'nin istihdamla ilgili iki temel sorununun işsizlik ve mesleksizlik olduğunu belirten Nazlıaka, şunları söyledi: ''Gençlerimiz mesleksizlik sorunuyla baş edebilmeleri için bir alanda uzmanlaşmalarını, hiçbir işi azımsamamalarını, yaptıkları işi en iyi şekilde yapmaya konsantre olmayı öneriyorum. Çalışkanlık, disiplin başarıyı getirecektir. Çalıştıkları kurumun ilkelerine bağlı olmaları, etik değerlerden asla ödün vermemelerini tavsiye edeceğim. İş ararken asla ümitsizliğe kapılmasınlar. Yaptığımız anketlerde her 10 kişiden 9'unun torpille iş bulabileceğine inandığını saptadık. AKP iktidarı döneminde bu daha da geçerli bir noktaya dönüştü. Asıl güç, gençlerin kendi içlerinde.''
(haber7)
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 13:54
Gösterim: 1721
ÖSYM yeni uygulayacağı sistemle artık sınav sonuçlarını daha hızlı değerlendirip açıklayacak. "Bu yıl sınavın daha hızlı değerlendirilebilmesi için cevap kağıtlarını ’kırmızı kutu’ dediğimiz kutularla ayrı olarak ÖSYM’ye taşıyacağız" diyen Demir, bu sayede tüm sınav evrakını açmayacaklarını söyledi.
Demir, şunları kaydetti: "Sadece cevap kağıtlarının kutularını açıyoruz. Böylece bu bize sonuçları açıklamada bir haftaya kadar avantaj sağlıyor. Bunu bütün sınavlarda uygulayacağız. Daha önceden tüm sınav evrakı birlikte geliyordu. Biz bütün kutuları açmak durumunda kalıyorduk. Açıp içerisinden cevap kağıtlarını almak durumundaydık. Ama kırmızı kutuları uyguladığımız zaman sadece cevap kağıtlarının bulunduğu kutuları açıyoruz. Farklılık oluşturmuş oluyoruz, diğerlerini açmadığımız için kutuları daha hızlı ayrıştırabiliyoruz. Adaylara daha çabuk sınav sonuçlarını bildirmek için bunun bir hafta kadar avantaj sağlayacağını düşünüyoruz. İşimizi çok kolaylaştırıyor. Adaylara da zaman olarak avantaj sağlıyor." Cevap kağıtlarını kırmızı kutu ile taşıma uygulamasını geçen sene en son yapılan ALES ve ÜDS’de uyguladıklarını bildiren Demir, bunda son derece başarılı olduklarını ve bundan sonraki tüm sınavlarda da uygulayacaklarını belirtti.
Sınava ilişkin tüm hazırlıkların seyrinde gittiğini, bir aksiliğin söz konusu olmadığını vurgulayan Demir, "YGS’yi tüm Türkiye’de 6 bin 400 binada, 98 bin salonda yapmak için hazırlıklarımız tamam" dedi.
Demir, sınava 1 milyon 837 bin 740 adayın gireceğini, 57 bin 744 adayın sınavsız geçiş için başvurduğunu ve böylece toplam 1 milyon 900 bine yakın adayın sınava katılacağı bilgisini verdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ÖSYM yeni uygulayacağı sistemle artık sınav sonuçlarını daha hızlı değerlendirip açıklayacak. "Bu yıl sınavın daha hızlı değerlendirilebilmesi için cevap kağıtlarını ’kırmızı kutu’ dediğimiz kutularla ayrı olarak ÖSYM’ye taşıyacağız" diyen Demir, bu sayede tüm sınav evrakını açmayacaklarını söyledi.
Demir, şunları kaydetti: "Sadece cevap kağıtlarının kutularını açıyoruz. Böylece bu bize sonuçları açıklamada bir haftaya kadar avantaj sağlıyor. Bunu bütün sınavlarda uygulayacağız. Daha önceden tüm sınav evrakı birlikte geliyordu. Biz bütün kutuları açmak durumunda kalıyorduk. Açıp içerisinden cevap kağıtlarını almak durumundaydık. Ama kırmızı kutuları uyguladığımız zaman sadece cevap kağıtlarının bulunduğu kutuları açıyoruz. Farklılık oluşturmuş oluyoruz, diğerlerini açmadığımız için kutuları daha hızlı ayrıştırabiliyoruz. Adaylara daha çabuk sınav sonuçlarını bildirmek için bunun bir hafta kadar avantaj sağlayacağını düşünüyoruz. İşimizi çok kolaylaştırıyor. Adaylara da zaman olarak avantaj sağlıyor." Cevap kağıtlarını kırmızı kutu ile taşıma uygulamasını geçen sene en son yapılan ALES ve ÜDS’de uyguladıklarını bildiren Demir, bunda son derece başarılı olduklarını ve bundan sonraki tüm sınavlarda da uygulayacaklarını belirtti.
Sınava ilişkin tüm hazırlıkların seyrinde gittiğini, bir aksiliğin söz konusu olmadığını vurgulayan Demir, "YGS’yi tüm Türkiye’de 6 bin 400 binada, 98 bin salonda yapmak için hazırlıklarımız tamam" dedi.
Demir, sınava 1 milyon 837 bin 740 adayın gireceğini, 57 bin 744 adayın sınavsız geçiş için başvurduğunu ve böylece toplam 1 milyon 900 bine yakın adayın sınava katılacağı bilgisini verdi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 11:48
Gösterim: 2091
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, ''Müslüman çocuklarının bütün okullarda Kur'an-ı Kerim dersi almalarına imkan tanınmalıdır'' dedi.
Kamalak, partisi tarafından Kapadokya Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Saadet Partisi eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı anmak ve anlamak'' adlı anma programı ile partisinin olağan kongresine katıldı. Anma programı ve kongrede gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kamalak, zorunlu eğitimin 4 4 4 olarak yeniden düzenlenmesinin asıl itibariyle ''milli görüş''ün söylemi olduğunu kaydetti.
İçeriğinin belli olmadığını ancak içeriği ne olursa olsun, Müslüman çocuklarının Kur'an-ı Kerim dersi almalarına imkan tanınması gerektiğini belirten Kamalak, şöyle konuştu: ''Milli eğitimdeki 4 4 4 söylemi, asıl itibariyle milli görüşün söylemidir. Seçim meydanlarında biz sürekli olarak 4 4 3 demiştik. Bunlar son 3'ü 4 yaptılar. Fazla mal göz çıkarmaz derler ya biz de olsun dedik. Ama içerik belli değil. Biz 4 4 3 derken içerik gayet netti. Biz burada 4 4 4'ün içeriği ne olursa olsun, her şeyden önce bu ülkenin milli bütünlüğü bakımından Çanakkale şehitleri ile buluşturma açısından, geleceğimizin teminatı yönünden Müslüman çocuklarının bütün okullarda Kur'an-ı Kerim dersi almalarına imkan tanınmalıdır.''
Başbakan Erdoğan'ın ''Dindar nesil'' sözlerini anımsatan Kamalak, Kur'an-ı Kerim'in seçmeli ders olması gerektiğini kaydetti. Kamalak, kürsüdeki konuşmasında da Saadet Partisi eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın yaşamını anlatarak, onun sevmenin, onun gösterdiği yolda ilerlemek olacağını ifade etti. Erbakan'ın iktidarı döneminde açılan imam hatip liseleri, İslam enstitüleri ve Kur'an kurslarına dikkati çeken Kamalak, ''Hükümet kaç tane açtı'' dedi.
Avrupa Birliği'ne (AB) girebilmek için uygulanan politikaları eleştiren Kamalak, Avrupa Birliği'nin Haçlılar olduğunu, Müslümanlar için İslam birliğini kurmaktan başka kurtuluş yolu olmadığını söyledi. Çok sayıda partilinin katıldığı programda Kamalak, salona girerken ''Mücahit Erbakan'' sloganları ile karşılandı. Programda Kur'an-ı Kerim okundu, sema gösterisi yapıldı, ilahi ve tasavvuf müziğine yer verildi. Kamalak'ın konuşması ise sık sık ''Başbakan Kamalak'' sloganları ile kesildi.
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, ''Müslüman çocuklarının bütün okullarda Kur'an-ı Kerim dersi almalarına imkan tanınmalıdır'' dedi.
Kamalak, partisi tarafından Kapadokya Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Saadet Partisi eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı anmak ve anlamak'' adlı anma programı ile partisinin olağan kongresine katıldı. Anma programı ve kongrede gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kamalak, zorunlu eğitimin 4 4 4 olarak yeniden düzenlenmesinin asıl itibariyle ''milli görüş''ün söylemi olduğunu kaydetti.
İçeriğinin belli olmadığını ancak içeriği ne olursa olsun, Müslüman çocuklarının Kur'an-ı Kerim dersi almalarına imkan tanınması gerektiğini belirten Kamalak, şöyle konuştu: ''Milli eğitimdeki 4 4 4 söylemi, asıl itibariyle milli görüşün söylemidir. Seçim meydanlarında biz sürekli olarak 4 4 3 demiştik. Bunlar son 3'ü 4 yaptılar. Fazla mal göz çıkarmaz derler ya biz de olsun dedik. Ama içerik belli değil. Biz 4 4 3 derken içerik gayet netti. Biz burada 4 4 4'ün içeriği ne olursa olsun, her şeyden önce bu ülkenin milli bütünlüğü bakımından Çanakkale şehitleri ile buluşturma açısından, geleceğimizin teminatı yönünden Müslüman çocuklarının bütün okullarda Kur'an-ı Kerim dersi almalarına imkan tanınmalıdır.''
Başbakan Erdoğan'ın ''Dindar nesil'' sözlerini anımsatan Kamalak, Kur'an-ı Kerim'in seçmeli ders olması gerektiğini kaydetti. Kamalak, kürsüdeki konuşmasında da Saadet Partisi eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın yaşamını anlatarak, onun sevmenin, onun gösterdiği yolda ilerlemek olacağını ifade etti. Erbakan'ın iktidarı döneminde açılan imam hatip liseleri, İslam enstitüleri ve Kur'an kurslarına dikkati çeken Kamalak, ''Hükümet kaç tane açtı'' dedi.
Avrupa Birliği'ne (AB) girebilmek için uygulanan politikaları eleştiren Kamalak, Avrupa Birliği'nin Haçlılar olduğunu, Müslümanlar için İslam birliğini kurmaktan başka kurtuluş yolu olmadığını söyledi. Çok sayıda partilinin katıldığı programda Kamalak, salona girerken ''Mücahit Erbakan'' sloganları ile karşılandı. Programda Kur'an-ı Kerim okundu, sema gösterisi yapıldı, ilahi ve tasavvuf müziğine yer verildi. Kamalak'ın konuşması ise sık sık ''Başbakan Kamalak'' sloganları ile kesildi.
(haber7)
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 10:07
Gösterim: 2317
TÖDER '12 yıllık zorunlu eğitim çalıştayı raporu'nu yayınladı. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) tarafından düzenlenen “12 Yıllık Zorunlu Eğitim” çalıştayına, TÖDER üyeleri, akademisyenler ve konuyla ilgili uzman eğitimciler katıldı.
Dünyanın gelişmiş bütün ülkelerine ve eğitim bilimcilerinin tartışmalarına bakıldığında; eğitim eskiden olduğu gibi tek tip değil elastikiyeti yüksek, farklı ve çoklu seçenekler sunan bir yapıya dönüşüyor. Dolayısıyla TÖDER olarak, bu yeni değişiklikte eğitim sistemimize farklılıkları tanıyan ve buna uygun çözümler sunan bir yapı kazandıracağı düşüncesindeyiz. Yapılan değişikliklerin ülkemizin geleceği olan öğrencilere faydalı olabilmesi açısından TÖDER olarak konuya, bilimsel bir çözümle ve ülkemizin alanında uzman eğitimcilerin de görüşleriyle yaklaşmak istedik. Bu bağlamda gerçekleştirdiğimiz 12 yıllık zorunlu eğitim ile ilgili çalıştay değerlendirmeleri
şöyledir;
2 yıllık kademeli eğitim sisteminin 1+4+1+4(3)+4 olarak düzenlenerek, öğrencilerin
72 ay tamamlanınca ilköğretim birinci sınıfa alınması ve 5 yaşın zorunlu okul öncesi
olarak yapılandırılması.
5 yaş okula başlamak için gerekli olgunluğu sağlamıyor. Bu sistem daha önce
de ülkemizde denenmiş ve başarılı olmamıştır. Bu nedenle 5 yaşı tamamlayan
öğrencilerin 1 sınıfa başlaması yerine bu çocuklar zorunlu okul öncesi eğitime
alınmalı.
İlköğretim 1. sınıfa 72 ayını tamamlayan öğrenciler alınmalı ve ilköğretim birinci
kademe 4 yıl ve sınıf öğretmeni ile yapılmalı.
İlköğretim birinci kademe ile ikinci kademe programları bir bütünlük içerisinde
devam etmelidir. Öğrencilerin, ilköğretim birinci kademeden sonra meslek eğitimine
yönlendirilmesi hiç uygun değildir.
İlköğretim ikinci kademede uygulanacak seçmeli derslerin müfredatı, sanayi
kurumlarıyla birlikte yapılmalı ve derslere profesyoneller girmeli. Birinci kademe
ile ikinci kademe öğrencileri gelişim dönemleri dikkate alınarak olabildiğince farklı
mekânlarda eğitim almalı.
İlköğretim birinci kademe sonunda yani öğrencilerin ikinci kademeye geçişinde sınav
yapılmamalı ancak yabancı özel okullar farklı statüde değerlendirilmeli.
Açıköğretim ve dışarıdan okul bitirme seçeneği ortaöğretimde de olmalı. Böylece 12
yıllık zorunlu eğitim sağlanmış olur.
Kademeli ilk 4 sınıfın ardından, ülkemizin en problemli eğitim sorunların birisi olan
yabancı dil eğitimine çözüm bulmak adına zorunlu hazırlık sınıfı eğitimi verilmeli.
Hazırlık sınıfının ardından ikinci kademe eğitimi dört yıl olarak düzenlenmeli ve
bu kademede öğrencilerinin kendini tanıma ve mesleki farkındalık seviyelerini
yükseltmek için seçmeli dersler konulmalı.
Ortaöğretime geçişte öğrencilerin ilgi yetenek ve sınav başarıları dikkate alınarak
yerleştirilmesi ve lise eğitiminin 3 yıl olarak yapılandırılmalı.
Ortaöğretimde öğrencilerin yükseköğretime geçişinin daha sağlıklı olması için YGS
ve LYS uygulaması devam etmeli. Ancak okul başarı puan uygulaması tamamen
kaldırılmalıdır.
Seçmeli dersler, bölgesel farklılıklar dikkate alınarak öğrenci ve veliler tarafından
seçilmeli.
Seçmeli derslerin sonuç raporları öğrenciye sertifika halinde verilmeli ve bu
sertifikalar meslek lisesine geçiş durumunda kullanılmalı.
Özel okulların eğitim kalitesini yansıtmak için işbirliği yapılmalı. Bu süreç
uygulanırsa uç boyut göz önünde tutulmalıdır ve öğretmen eğitimi, eğitim programları
ile eğitim ve fiziki mekânların yeterliliği göz önünde bulundurulmalı.
RAPORU HAZIRLAYANLAR
Prof. Dr. Ali Baykal
Prof. Dr. Hasan Şimşek
Prof. Dr. Yusuf Avcı
Yard. Doç. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu
Yard. Doç. Dr. Tamer Ergin
İbrahim Taşel
Mehmet Güneş
Batuhan Aydagül
Nurşen Kayatürk
Celil Vardar
Hakan Koçoğlu
Ferhan Öz
Kayhan Karlı
Turgay Polat
Ali Akdoğan
Demet Köklü
Mehmet Büge
Necdet Özcan
Oktay Aydın
Alparslan Dartan
Selman Behmuaras
Nurdan Şener
Yasin Beşer
Gülseren Aslan
Filiz Peynircioğlu
Feyza Doyuran
Fatih Karadağlğ
Gülden Erden
Yücel Sağlam
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TÖDER '12 yıllık zorunlu eğitim çalıştayı raporu'nu yayınladı. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) tarafından düzenlenen “12 Yıllık Zorunlu Eğitim” çalıştayına, TÖDER üyeleri, akademisyenler ve konuyla ilgili uzman eğitimciler katıldı.
Dünyanın gelişmiş bütün ülkelerine ve eğitim bilimcilerinin tartışmalarına bakıldığında; eğitim eskiden olduğu gibi tek tip değil elastikiyeti yüksek, farklı ve çoklu seçenekler sunan bir yapıya dönüşüyor. Dolayısıyla TÖDER olarak, bu yeni değişiklikte eğitim sistemimize farklılıkları tanıyan ve buna uygun çözümler sunan bir yapı kazandıracağı düşüncesindeyiz. Yapılan değişikliklerin ülkemizin geleceği olan öğrencilere faydalı olabilmesi açısından TÖDER olarak konuya, bilimsel bir çözümle ve ülkemizin alanında uzman eğitimcilerin de görüşleriyle yaklaşmak istedik. Bu bağlamda gerçekleştirdiğimiz 12 yıllık zorunlu eğitim ile ilgili çalıştay değerlendirmeleri
şöyledir;
2 yıllık kademeli eğitim sisteminin 1+4+1+4(3)+4 olarak düzenlenerek, öğrencilerin
72 ay tamamlanınca ilköğretim birinci sınıfa alınması ve 5 yaşın zorunlu okul öncesi
olarak yapılandırılması.
5 yaş okula başlamak için gerekli olgunluğu sağlamıyor. Bu sistem daha önce
de ülkemizde denenmiş ve başarılı olmamıştır. Bu nedenle 5 yaşı tamamlayan
öğrencilerin 1 sınıfa başlaması yerine bu çocuklar zorunlu okul öncesi eğitime
alınmalı.
İlköğretim 1. sınıfa 72 ayını tamamlayan öğrenciler alınmalı ve ilköğretim birinci
kademe 4 yıl ve sınıf öğretmeni ile yapılmalı.
İlköğretim birinci kademe ile ikinci kademe programları bir bütünlük içerisinde
devam etmelidir. Öğrencilerin, ilköğretim birinci kademeden sonra meslek eğitimine
yönlendirilmesi hiç uygun değildir.
İlköğretim ikinci kademede uygulanacak seçmeli derslerin müfredatı, sanayi
kurumlarıyla birlikte yapılmalı ve derslere profesyoneller girmeli. Birinci kademe
ile ikinci kademe öğrencileri gelişim dönemleri dikkate alınarak olabildiğince farklı
mekânlarda eğitim almalı.
İlköğretim birinci kademe sonunda yani öğrencilerin ikinci kademeye geçişinde sınav
yapılmamalı ancak yabancı özel okullar farklı statüde değerlendirilmeli.
Açıköğretim ve dışarıdan okul bitirme seçeneği ortaöğretimde de olmalı. Böylece 12
yıllık zorunlu eğitim sağlanmış olur.
Kademeli ilk 4 sınıfın ardından, ülkemizin en problemli eğitim sorunların birisi olan
yabancı dil eğitimine çözüm bulmak adına zorunlu hazırlık sınıfı eğitimi verilmeli.
Hazırlık sınıfının ardından ikinci kademe eğitimi dört yıl olarak düzenlenmeli ve
bu kademede öğrencilerinin kendini tanıma ve mesleki farkındalık seviyelerini
yükseltmek için seçmeli dersler konulmalı.
Ortaöğretime geçişte öğrencilerin ilgi yetenek ve sınav başarıları dikkate alınarak
yerleştirilmesi ve lise eğitiminin 3 yıl olarak yapılandırılmalı.
Ortaöğretimde öğrencilerin yükseköğretime geçişinin daha sağlıklı olması için YGS
ve LYS uygulaması devam etmeli. Ancak okul başarı puan uygulaması tamamen
kaldırılmalıdır.
Seçmeli dersler, bölgesel farklılıklar dikkate alınarak öğrenci ve veliler tarafından
seçilmeli.
Seçmeli derslerin sonuç raporları öğrenciye sertifika halinde verilmeli ve bu
sertifikalar meslek lisesine geçiş durumunda kullanılmalı.
Özel okulların eğitim kalitesini yansıtmak için işbirliği yapılmalı. Bu süreç
uygulanırsa uç boyut göz önünde tutulmalıdır ve öğretmen eğitimi, eğitim programları
ile eğitim ve fiziki mekânların yeterliliği göz önünde bulundurulmalı.
RAPORU HAZIRLAYANLAR
Prof. Dr. Ali Baykal
Prof. Dr. Hasan Şimşek
Prof. Dr. Yusuf Avcı
Yard. Doç. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu
Yard. Doç. Dr. Tamer Ergin
İbrahim Taşel
Mehmet Güneş
Batuhan Aydagül
Nurşen Kayatürk
Celil Vardar
Hakan Koçoğlu
Ferhan Öz
Kayhan Karlı
Turgay Polat
Ali Akdoğan
Demet Köklü
Mehmet Büge
Necdet Özcan
Oktay Aydın
Alparslan Dartan
Selman Behmuaras
Nurdan Şener
Yasin Beşer
Gülseren Aslan
Filiz Peynircioğlu
Feyza Doyuran
Fatih Karadağlğ
Gülden Erden
Yücel Sağlam
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 11:34
Gösterim: 2855
Hollanda'yı 2012 Eurovision Şarkı Yarışması'nda temsil etmeye hak kazanan Türk asıllı Joan Franka, Türklerden destek beklediğini belirtti.
Adanalı Ali Kalan'ın kızı olan fakat Türkçe konuşamayan Joan Franka, asıl adının Ayten Kalan olduğunu belirterek "21 yaşındayım. Yarı Türk ve yarı Hollandalıyım. Babam Türk ve ismi Ali Kalan; kendisi Mersinli. İki yaşında iken babam öldü. Akrabalarım Mersin'de yaşıyor. Türkiye'ye hiç gitmedim. İki milliyetten dolayı gurur duyuyorum. Hollanda'da büyüdüğüm için Türkçeyi fazla konuşamıyorum. Şu an Türkiye ve Türkçe hakkında bilgilenmek istiyorum. Türkiye'deki babamın akrabaları ile fazla kontağım yok.
Müzik alanında başarılar elde ettim. Türkiye'ye müzik yapmak anlamında gidebilirim. Babamın doğduğu toprakları memleketini görmeyi hayal ediyorum" dedi.
Küçüklüğünde Türkçe müzik kasetleri dinlediğini belirten Franka, "Aralarında sanatçılardan Bülent Ersoy bulunuyor. Türkçe müziği de çok seviyorum. Kız kardeşim Türkçeye çok yatkın. Bunun yanı sıra İngilizce müziği de seviyorum. Türkçe müzik duyduğum zaman Türk olduğum aklıma geliyor. Tarkan'ı çok seviyor ve onun müziklerini dinliyorum. Beni seçtikleri için çok mutlu ve gururluyum. Azerbaycan'da Hollanda'yı temsil edeceğim. Orada söyleyeceğim şarkı benim hatıralarım ile ilgili. Yarı Türk ve yarı Hollandalıyım. Bu bir futbol maçı gibi. Hollanda ve Türkiye karşılaştığı zaman ikisini de tutuyorum. Kim kazanırsa kazansın benim için fark etmiyor" şeklinde konuştu.
Franka, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılacak Eurovision şarkı yarışmasında "Love Me Back" adlı parçayla Türkiye'yi temsil edecek olan Can Bonomo'yu tanıdığını ifade ederek "Çok güzel şarkıları var. Ben kazanamazsam, Türkiye kazanırsa da mutlu olurum. 'You And Me' adlı şarkıyla Azerbaycan'da Hollanda adına finale kalıp derece almak istiyorum. Türk halkına çok teşekkür ediyorum. Beni desteklemelerini istiyorum" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hollanda'yı 2012 Eurovision Şarkı Yarışması'nda temsil etmeye hak kazanan Türk asıllı Joan Franka, Türklerden destek beklediğini belirtti.
Adanalı Ali Kalan'ın kızı olan fakat Türkçe konuşamayan Joan Franka, asıl adının Ayten Kalan olduğunu belirterek "21 yaşındayım. Yarı Türk ve yarı Hollandalıyım. Babam Türk ve ismi Ali Kalan; kendisi Mersinli. İki yaşında iken babam öldü. Akrabalarım Mersin'de yaşıyor. Türkiye'ye hiç gitmedim. İki milliyetten dolayı gurur duyuyorum. Hollanda'da büyüdüğüm için Türkçeyi fazla konuşamıyorum. Şu an Türkiye ve Türkçe hakkında bilgilenmek istiyorum. Türkiye'deki babamın akrabaları ile fazla kontağım yok.
Müzik alanında başarılar elde ettim. Türkiye'ye müzik yapmak anlamında gidebilirim. Babamın doğduğu toprakları memleketini görmeyi hayal ediyorum" dedi.
Küçüklüğünde Türkçe müzik kasetleri dinlediğini belirten Franka, "Aralarında sanatçılardan Bülent Ersoy bulunuyor. Türkçe müziği de çok seviyorum. Kız kardeşim Türkçeye çok yatkın. Bunun yanı sıra İngilizce müziği de seviyorum. Türkçe müzik duyduğum zaman Türk olduğum aklıma geliyor. Tarkan'ı çok seviyor ve onun müziklerini dinliyorum. Beni seçtikleri için çok mutlu ve gururluyum. Azerbaycan'da Hollanda'yı temsil edeceğim. Orada söyleyeceğim şarkı benim hatıralarım ile ilgili. Yarı Türk ve yarı Hollandalıyım. Bu bir futbol maçı gibi. Hollanda ve Türkiye karşılaştığı zaman ikisini de tutuyorum. Kim kazanırsa kazansın benim için fark etmiyor" şeklinde konuştu.
Franka, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılacak Eurovision şarkı yarışmasında "Love Me Back" adlı parçayla Türkiye'yi temsil edecek olan Can Bonomo'yu tanıdığını ifade ederek "Çok güzel şarkıları var. Ben kazanamazsam, Türkiye kazanırsa da mutlu olurum. 'You And Me' adlı şarkıyla Azerbaycan'da Hollanda adına finale kalıp derece almak istiyorum. Türk halkına çok teşekkür ediyorum. Beni desteklemelerini istiyorum" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 09:34
Gösterim: 2008