Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Yusuf Tavukçuoğlu / Türkiye Özel Okullar Derneği Eş Başkanı
yusuf_tavukcuoglu_egitimSevgili Dostlarım,
Üzüntülerle mutluluklarla dolu bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla mutlu, huzurlu, başarı dolu umutlarla girdik. Toplumların içinde bulundukları çağa ayak uydurabilmelerinde, eğitim sistemlerinin niteliğinin yüksek olması gerektiğini hepimiz biliyoruz; çünkü eğitimde kalitenin yakalanması, toplumun ilerlemesini ve mutluluğunu sağlayacak nitelikli bireyler yetiştirmek demektir. “Eğitim sistemi” diyoruz. Öncelikle “sistem” sözcüğünün anlamına bir bakalım dilerseniz. “Sistem” birbirini düzenli bir biçimde etkileyen ve birbirine dayanan ögelerden oluşan bir bütündür. Bu nedenledir ki bu ögelerin düzenli bir uyum içinde planlanmaları kaçınılmaz bir zorunluluk. Bütün bu ögeler çok iyi bütünleştirilmeli ki sistemden istediğimiz sonuçları elde edebilelim.
Eğitim-öğretim sürecinde ülkemizin geleceği gençlerini yetiştirirken onlar için atacağımız her adımı çok iyi düşünerek atmamız gerekir. Her zaman söylediğimiz gibi eğitim alanındaki değişiklikler uygulamaya konmadan önce, bu alanda hizmet veren yani eğitim sisteminin bir parçası olan unsurlarla fikir alışverişinde bulunulmalıdır ki süreç aksamadan işleyebilsin. Hazırlık süreci uzun olmayan değişimlerin maalesef ki ömürleri de sağlıklı ve uzun olmuyor.
Türkiye Özel Okullar Derneği olarak 2015 yılında da bizler, gençlerimize mutlu olmalarını sağlayacak becerileri kazandırma çabası içindeydik. Bu nedenle, özel okulların uluslararası platformlarda tanıtılması ve ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla dış ülkelerde düzenlenen organizasyonlara katıldık; işbirliği, araştırma, incelemelerde bulunduk ve AB’ye katılım sürecinde eğitim ve öğretim alanındaki mevzuat ve uygulamalarla ilgili uyum çalışmalarını araştırdık. Bu kazanımlarımızı okullarımızla paylaştık.
Eğitim kalitesinin ve standartlarının yükseltilmesi amacıyla toplantı, seminer, kongre ve konferanslar düzenleyip özel okullar arasında her bir okulun sahip olduğu özgünlüğün bozulmaması kaydıyla standardizasyonu sağlayacak akreditasyon çalışmalarına başladık. Ülkemizin gençlerini geleceğe taşıyacak olan öğretmenlerin kişisel gelişimlerine destek verip, öğretmeni bilgi aktaran kişi konumundan çıkararak onların iletişim becerilerinde ustalaşmış, vizyonları geniş birer lider olmalarına yardımcı olmaya çalıştık.
Türkiye Özel Okullar Deneği olarak 1951 yılından beri olduğu gibi önümüzdeki yıl ve yıllarda da eğitim-öğretim alanındaki öncü ve başarılı çalışmalarımıza devam edip “Okulumdaki eğitim kalitesini daha nasıl yükseltebilirim?” kaygısıyla hareket edeceğiz.
Değerli Arkadaşlarım, eğitim-öğretim dinamik bir kavram olup ileride sorun yaşamamak için öğretmen eğitimlerinin yenilenmesi, ölçme-değerlendirmeye önem verilmesi, teknolojinin doğru bir şekilde programlarımıza dahil edilmesi gerekiyor. Sorunları doğru tespit edip doğru adımlarla hareket etmek, eğitime sürdürülebilir bir katkı sağlamak bizlerin en büyük isteğidir. Değerli Arkadaşlarım, eğitim-öğretimde yaptığımız bu çalışmaların sonuçları, yıllar sonra diğer bütün sektörlerden ya kalite kaybı olarak geri dönecek ya da ülkemizin kar hanesine yazılacak. Bu nedenle doğru düşünüp iyi kararlar vermek zorundayız.
Sevgili Dostlarım; hepimize sağlık, mutluluk, huzur dolu ve verimli bir yıl diliyorum.

> 2015’in ülkemize ve gençlerimize Katkısı

Yusuf Tavukçuoğlu / Türkiye Özel Okullar Derneği Eş Başkanı
yusuf_tavukcuoglu_egitimSevgili Dostlarım,
Üzüntülerle mutluluklarla dolu bir yılı daha geride bırakıp yeni bir yıla mutlu, huzurlu, başarı dolu umutlarla girdik. Toplumların içinde bulundukları çağa ayak uydurabilmelerinde, eğitim sistemlerinin niteliğinin yüksek olması gerektiğini hepimiz biliyoruz; çünkü eğitimde kalitenin yakalanması, toplumun ilerlemesini ve mutluluğunu sağlayacak nitelikli bireyler yetiştirmek demektir. “Eğitim sistemi” diyoruz. Öncelikle “sistem” sözcüğünün anlamına bir bakalım dilerseniz. “Sistem” birbirini düzenli bir biçimde etkileyen ve birbirine dayanan ögelerden oluşan bir bütündür. Bu nedenledir ki bu ögelerin düzenli bir uyum içinde planlanmaları kaçınılmaz bir zorunluluk. Bütün bu ögeler çok iyi bütünleştirilmeli ki sistemden istediğimiz sonuçları elde edebilelim.
Eğitim-öğretim sürecinde ülkemizin geleceği gençlerini yetiştirirken onlar için atacağımız her adımı çok iyi düşünerek atmamız gerekir. Her zaman söylediğimiz gibi eğitim alanındaki değişiklikler uygulamaya konmadan önce, bu alanda hizmet veren yani eğitim sisteminin bir parçası olan unsurlarla fikir alışverişinde bulunulmalıdır ki süreç aksamadan işleyebilsin. Hazırlık süreci uzun olmayan değişimlerin maalesef ki ömürleri de sağlıklı ve uzun olmuyor.
Türkiye Özel Okullar Derneği olarak 2015 yılında da bizler, gençlerimize mutlu olmalarını sağlayacak becerileri kazandırma çabası içindeydik. Bu nedenle, özel okulların uluslararası platformlarda tanıtılması ve ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla dış ülkelerde düzenlenen organizasyonlara katıldık; işbirliği, araştırma, incelemelerde bulunduk ve AB’ye katılım sürecinde eğitim ve öğretim alanındaki mevzuat ve uygulamalarla ilgili uyum çalışmalarını araştırdık. Bu kazanımlarımızı okullarımızla paylaştık.
Eğitim kalitesinin ve standartlarının yükseltilmesi amacıyla toplantı, seminer, kongre ve konferanslar düzenleyip özel okullar arasında her bir okulun sahip olduğu özgünlüğün bozulmaması kaydıyla standardizasyonu sağlayacak akreditasyon çalışmalarına başladık. Ülkemizin gençlerini geleceğe taşıyacak olan öğretmenlerin kişisel gelişimlerine destek verip, öğretmeni bilgi aktaran kişi konumundan çıkararak onların iletişim becerilerinde ustalaşmış, vizyonları geniş birer lider olmalarına yardımcı olmaya çalıştık.
Türkiye Özel Okullar Deneği olarak 1951 yılından beri olduğu gibi önümüzdeki yıl ve yıllarda da eğitim-öğretim alanındaki öncü ve başarılı çalışmalarımıza devam edip “Okulumdaki eğitim kalitesini daha nasıl yükseltebilirim?” kaygısıyla hareket edeceğiz.
Değerli Arkadaşlarım, eğitim-öğretim dinamik bir kavram olup ileride sorun yaşamamak için öğretmen eğitimlerinin yenilenmesi, ölçme-değerlendirmeye önem verilmesi, teknolojinin doğru bir şekilde programlarımıza dahil edilmesi gerekiyor. Sorunları doğru tespit edip doğru adımlarla hareket etmek, eğitime sürdürülebilir bir katkı sağlamak bizlerin en büyük isteğidir. Değerli Arkadaşlarım, eğitim-öğretimde yaptığımız bu çalışmaların sonuçları, yıllar sonra diğer bütün sektörlerden ya kalite kaybı olarak geri dönecek ya da ülkemizin kar hanesine yazılacak. Bu nedenle doğru düşünüp iyi kararlar vermek zorundayız.
Sevgili Dostlarım; hepimize sağlık, mutluluk, huzur dolu ve verimli bir yıl diliyorum.

Son Güncelleme: Cuma, 15 Ocak 2016 17:20

Gösterim: 4757

Faruk Köprülü / ÖZDEBİR Başkanı

faruk_koprulu_ozdebirHatırlanacağı gibi “Dershanelerin Sistem Dışına Çıkarılması” tartışmaları; 2012, 25 Mart’ında Dönemin Sayın Başbakanının "Üniversite giriş sınavlarını da, üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldırıyoruz." açıklamasıyla başlamış, ÖZDEBİR olarak bizim ve bütün sektörün karşı çıkışlarımıza, çabalarımıza rağmen 6528 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmişti…
Bu Yasa’yla Özel Dershane Tanımı 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’ndan çıkarılmış, Özel Dershanelerin 31 Ağustos 2015’e kadar Temel Liselere ve diğer Özel Öğretim Kurumlarına dönüşmeleri, Etüt Eğitim Merkezlerinin 12 yaş sınırlamasıyla uyumlu hale getirilmeleri, bu koşullara uygun dönüşümü sağlanamayan bu kurumların 1 Eylül 2015’te kapatılmaları hükme bağlanmıştı.
Yasa’nın bu hükümlerini de içeren bazı maddeleri, yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle Ana Muhalefet Partisi tarafından 18 Nisan 2014’te Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Mahkemenin 14 Mayıs 2014'teki toplantısında esastan görüşülmesine karar verilen bu Yasa’nın itiraza konu maddeleri 14 ay sonra Anayasa Mahkemesi’nin 13 Temmuz 2015 tarihli toplantısında görüşülmüş ve Özel Öğretim Kurumları Kanununda yer alan, dershanelerin özel öğretim kurumları kapsamından çıkarılması, Etüt Eğitim Merkezlerine 12 yaş sınırlamasının getirilmesi ve bu kurumların faaliyetlerinin 1 Eylül 2015 tarihine kadar devam edeceğine ilişkin düzenlemeler iptal edilmişti.
Mahkeme, Anayasanın; "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" ile ilgili 13. maddesi, “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” ile ilgili 42. Maddesi, “Çalışma ve sözleşme hürriyeti”ni düzenleyen 48. maddesine aykırı bularak bu hükümlerin iptallerine karar vermişti.
Yüksek Mahkemenin konu hakkındaki gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra MEB tarafından gerekli düzenlemelerin yapılacağı bildirilmiş, 8 Ağustos 2015 tarih ve 9439 sayılı Resmi Gazete’de Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik yapan Yönetmelik 18 Ağustos 2015’te de MEB Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi’nde yapılan değişikliği yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklikle; Etüt Eğitim Merkezleri için 12 yaş sınırı kaldırılmış, 3 dersle sınırlı “Özel Öğretim Kursları”nın açılması, Temel Liselere de mezun öğrenciler için kurs verme imkânı sağlanmıştır.

DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE GELİNEN DURUM
Bir yanda dönüşüm sürecine dahil olan kurumlar, diğer yanda dönüşüme şu ya da bu nedenle dahil olamayan/olmayan kurumlarla birlikte gecikmiş adaletin sonuçlarını görerek bugünlere geldik.
MEB yetkililerinin açıklamalarına göre (1 Eylül 2015);
 Kanun’un yayımlandığı 14 Mart 2014 tarihinde faal olan 3530 dershaneden özel öğretim kurslarıyla beraber 2 bin 536’sının dönüşüm programına başvurduğu,
 Dönüşüm sürecinden ayrılmalarla 2 bin 191 dershanenin programda kaldığı,
 Başvuru yapan bu kurumlardan bir kısmının dönüşüm kabulüne ilişkin onay süreci ve güncelleme işlemlerinin devam ettiği,
 Programa girerek, temel lise ve diğer dönüşüm okullarına dönüşen ve kapanma taahhüdünde bulunan dershanelerin 1 Eylül 2015 itibarıyla kapanma işlemlerine başlandığı belirtilmiştir.
 Son açıklamalara göre de Dönüşüm Okulu olarak açılan 1466 kurumdan; 1222'sinin temel lise, 12'sinin okul öncesi kurum, 16'sının ilkokul, 211'inin ortaokul, 5'inin Anadolu lisesi 1’inin Etüt Eğitim Merkezi olduğu, 371 kurumun da özel öğretim kursuna dönüşümüne ilişkin iş ve işlemlerinin devam ettiği anlaşılmaktadır.

Böylece 1838 kurumun dönüştüğü/dönüşüm işlemlerinin devam ettiği -işlemleri devam edenlerden kaçının sürece dahil edileceği belli olmamakla birlikte- şu ya da bu nedenle 1700’e yakın dershanenin de sistem dışı kaldığı veya kapandığı görülmektedir.
Sürecin üzerinde durulması gereken pek çok sorunu vardır:
 Temel Liselerin 2019’dan sonraki durumlarının ne olacağı,
 Temel Liselerde mezun öğrencilere açılacak kursların sadece hafta sonuyla sınırlanması,
 Özel öğretim kurslarının üç dersle sınırlanması,
 Mevzuat düzenleme ve uygulamalardan kaynaklı sorunlar,
 Dönüşemeyen kurumların hukuki durumları,
 Etüt eğitim merkezlerinin veya Özel Öğretim Kurslarının ilköğretim öğrencilerinin ihtiyaçlarına cevap verebilir duruma getirilmeleri,
 Sınavlara hazırlık için okullarda öğrencilerden ücret alınarak kurslar açılması,
 Kayıt dışı kurumlarla mücadelede yetersizlik… gibi sorunlar çözüm beklemektedir.
SONUÇ
Özel dershanelerin niçin ihtiyaç olduğunu geçmişte çok özlü bir biçimde “daha iyi bir yaşam talebi için…” diyerek ifade etmiştik. Sorun daha genel bir perspektifle bakıldığında istihdam sorunuyla da doğrudan ilişkilidir ve her vatandaş “daha iyi bir yaşam için daha iyi bir eğitim” arayışını sürdürecektir.
İstihdam olanaklarının yetersizliği bir yana mevcut koşullarda istihdam için de eğitim kalitesinin yükseltilmesi ve kaliteli eğitimden yararlanmada fırsat eşitliğinin sağlanası büyük öneme sahiptir.

> Faruk Köprülü: 2015’ten 2016’ya Dönüşüm Süreci

Faruk Köprülü / ÖZDEBİR Başkanı

faruk_koprulu_ozdebirHatırlanacağı gibi “Dershanelerin Sistem Dışına Çıkarılması” tartışmaları; 2012, 25 Mart’ında Dönemin Sayın Başbakanının "Üniversite giriş sınavlarını da, üniversite hazırlık kurslarını da ortadan kaldırıyoruz." açıklamasıyla başlamış, ÖZDEBİR olarak bizim ve bütün sektörün karşı çıkışlarımıza, çabalarımıza rağmen 6528 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmişti…
Bu Yasa’yla Özel Dershane Tanımı 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’ndan çıkarılmış, Özel Dershanelerin 31 Ağustos 2015’e kadar Temel Liselere ve diğer Özel Öğretim Kurumlarına dönüşmeleri, Etüt Eğitim Merkezlerinin 12 yaş sınırlamasıyla uyumlu hale getirilmeleri, bu koşullara uygun dönüşümü sağlanamayan bu kurumların 1 Eylül 2015’te kapatılmaları hükme bağlanmıştı.
Yasa’nın bu hükümlerini de içeren bazı maddeleri, yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle Ana Muhalefet Partisi tarafından 18 Nisan 2014’te Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Mahkemenin 14 Mayıs 2014'teki toplantısında esastan görüşülmesine karar verilen bu Yasa’nın itiraza konu maddeleri 14 ay sonra Anayasa Mahkemesi’nin 13 Temmuz 2015 tarihli toplantısında görüşülmüş ve Özel Öğretim Kurumları Kanununda yer alan, dershanelerin özel öğretim kurumları kapsamından çıkarılması, Etüt Eğitim Merkezlerine 12 yaş sınırlamasının getirilmesi ve bu kurumların faaliyetlerinin 1 Eylül 2015 tarihine kadar devam edeceğine ilişkin düzenlemeler iptal edilmişti.
Mahkeme, Anayasanın; "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" ile ilgili 13. maddesi, “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” ile ilgili 42. Maddesi, “Çalışma ve sözleşme hürriyeti”ni düzenleyen 48. maddesine aykırı bularak bu hükümlerin iptallerine karar vermişti.
Yüksek Mahkemenin konu hakkındaki gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra MEB tarafından gerekli düzenlemelerin yapılacağı bildirilmiş, 8 Ağustos 2015 tarih ve 9439 sayılı Resmi Gazete’de Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik yapan Yönetmelik 18 Ağustos 2015’te de MEB Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesi’nde yapılan değişikliği yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklikle; Etüt Eğitim Merkezleri için 12 yaş sınırı kaldırılmış, 3 dersle sınırlı “Özel Öğretim Kursları”nın açılması, Temel Liselere de mezun öğrenciler için kurs verme imkânı sağlanmıştır.

DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE GELİNEN DURUM
Bir yanda dönüşüm sürecine dahil olan kurumlar, diğer yanda dönüşüme şu ya da bu nedenle dahil olamayan/olmayan kurumlarla birlikte gecikmiş adaletin sonuçlarını görerek bugünlere geldik.
MEB yetkililerinin açıklamalarına göre (1 Eylül 2015);
 Kanun’un yayımlandığı 14 Mart 2014 tarihinde faal olan 3530 dershaneden özel öğretim kurslarıyla beraber 2 bin 536’sının dönüşüm programına başvurduğu,
 Dönüşüm sürecinden ayrılmalarla 2 bin 191 dershanenin programda kaldığı,
 Başvuru yapan bu kurumlardan bir kısmının dönüşüm kabulüne ilişkin onay süreci ve güncelleme işlemlerinin devam ettiği,
 Programa girerek, temel lise ve diğer dönüşüm okullarına dönüşen ve kapanma taahhüdünde bulunan dershanelerin 1 Eylül 2015 itibarıyla kapanma işlemlerine başlandığı belirtilmiştir.
 Son açıklamalara göre de Dönüşüm Okulu olarak açılan 1466 kurumdan; 1222'sinin temel lise, 12'sinin okul öncesi kurum, 16'sının ilkokul, 211'inin ortaokul, 5'inin Anadolu lisesi 1’inin Etüt Eğitim Merkezi olduğu, 371 kurumun da özel öğretim kursuna dönüşümüne ilişkin iş ve işlemlerinin devam ettiği anlaşılmaktadır.

Böylece 1838 kurumun dönüştüğü/dönüşüm işlemlerinin devam ettiği -işlemleri devam edenlerden kaçının sürece dahil edileceği belli olmamakla birlikte- şu ya da bu nedenle 1700’e yakın dershanenin de sistem dışı kaldığı veya kapandığı görülmektedir.
Sürecin üzerinde durulması gereken pek çok sorunu vardır:
 Temel Liselerin 2019’dan sonraki durumlarının ne olacağı,
 Temel Liselerde mezun öğrencilere açılacak kursların sadece hafta sonuyla sınırlanması,
 Özel öğretim kurslarının üç dersle sınırlanması,
 Mevzuat düzenleme ve uygulamalardan kaynaklı sorunlar,
 Dönüşemeyen kurumların hukuki durumları,
 Etüt eğitim merkezlerinin veya Özel Öğretim Kurslarının ilköğretim öğrencilerinin ihtiyaçlarına cevap verebilir duruma getirilmeleri,
 Sınavlara hazırlık için okullarda öğrencilerden ücret alınarak kurslar açılması,
 Kayıt dışı kurumlarla mücadelede yetersizlik… gibi sorunlar çözüm beklemektedir.
SONUÇ
Özel dershanelerin niçin ihtiyaç olduğunu geçmişte çok özlü bir biçimde “daha iyi bir yaşam talebi için…” diyerek ifade etmiştik. Sorun daha genel bir perspektifle bakıldığında istihdam sorunuyla da doğrudan ilişkilidir ve her vatandaş “daha iyi bir yaşam için daha iyi bir eğitim” arayışını sürdürecektir.
İstihdam olanaklarının yetersizliği bir yana mevcut koşullarda istihdam için de eğitim kalitesinin yükseltilmesi ve kaliteli eğitimden yararlanmada fırsat eşitliğinin sağlanası büyük öneme sahiptir.

Son Güncelleme: Cuma, 15 Ocak 2016 14:29

Gösterim: 5661

Hami Koç / ÖZKUR-BİR Başkanı
hami_koc_ihlasÖncelikle tüm eğitim camiasının 2016 yılını kutlarım. Umarım ki 2016 yılı eğitim camiası olarak hedeflerimize ulaştığımız değerli bir yıl olur.
Şunu özellikle belirtmek isterim ki geride bıraktığımız 2014 ve 2015 yılı özel okullar için gerçekten önemli bir yıl oldu. Milli Eğitim Bakanlığımızın ve ilgili bakanlıklarımızın yoğun çabaları ve gayretleri sonucunda özel okullarda okumak isteyen öğrenciler için hazırlanan eğitim ve öğretim desteği yönergesi uygulanmaya başladı. Özel okullar için oldukça değerli olan bu çalışma neticesinde binlerce öğrenci teşvikten yararlanarak özel okullara kayıtlarını yaptırdılar.
Cumhurbaşkanımızın desteği, Milli Eğitim Bakanımız ve Müsteşarımız, Maliye Bakanlığı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci ve ekibinin çabalarıyla hayata geçirilen teşvik hususunun 2016 yılında daha çok öğrencinin yararlanacağı şekilde düzenleneceğine inanıyorum. Bu konuda da çok hassas çalışmalar yapılmakta. Beklentimiz olabildiğince çok öğrencinin teşvikten yararlanabilmesidir.
Kamuoyunun yakinen takip ettiği dershanelerin dönüşüm süreci ile ilgili olarak da 2015 yılında Sayın Bakanımız Nabi Avcı’nın katılımlarıyla birçok istişare toplantıları düzenlendi. Ayrıca Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci Bey'le birçok toplantı ve çalıştay yapıldı. Bu toplantılardan elde edilen sonuçlar bizim geleceğe umutla bakmamıza vesile oldu. Ülkemizde çok ciddi gelişmeler söz konusu. Bunlardan biri de dershanelerin, özel okula, temel liseye ya da dönüşüm okuluna dönüşmesiydi. Bu dönüşümler ve yeni özel okulların açılmasıyla 5 civarında olan özel okul oranı yüzde 7’lere çıktı. Sonra yüzde 10’lara, ardından da yüzde 15’e çıkarmak hedefleniyor. Biz bu gelişimin eğitimimize ciddi müspet katkıları olacağına inanıyoruz.
Özel okullar olarak 2016 yılından beklentilerimizden biri de özel okullarda çalışan öğretmenlerimizin pozitif ayrıcalıkla devlet tarafından desteklenerek resmi okullarda çalışan öğretmenlerle aynı hak ve imkanlara sahip olmasının sağlanmasıdır. Mesela öğretmene de resmi okulda çalışanlar da olduğu gibi yeşil pasaport ve devletin karşılayacağı diğer sosyal hak ve imkanlar verilmeli. Bu konularda ÖZKUR-BİR olarak düşüncelerimizi sürekli olarak dile getiriyoruz.
Tüm bunların ışığında tekrardan 2016 yılının tüm eğitim camiasına hayırlı olmasını diliyorum.

> Özel okul öğretmenlerine de aynı haklar verilmeli

Hami Koç / ÖZKUR-BİR Başkanı
hami_koc_ihlasÖncelikle tüm eğitim camiasının 2016 yılını kutlarım. Umarım ki 2016 yılı eğitim camiası olarak hedeflerimize ulaştığımız değerli bir yıl olur.
Şunu özellikle belirtmek isterim ki geride bıraktığımız 2014 ve 2015 yılı özel okullar için gerçekten önemli bir yıl oldu. Milli Eğitim Bakanlığımızın ve ilgili bakanlıklarımızın yoğun çabaları ve gayretleri sonucunda özel okullarda okumak isteyen öğrenciler için hazırlanan eğitim ve öğretim desteği yönergesi uygulanmaya başladı. Özel okullar için oldukça değerli olan bu çalışma neticesinde binlerce öğrenci teşvikten yararlanarak özel okullara kayıtlarını yaptırdılar.
Cumhurbaşkanımızın desteği, Milli Eğitim Bakanımız ve Müsteşarımız, Maliye Bakanlığı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci ve ekibinin çabalarıyla hayata geçirilen teşvik hususunun 2016 yılında daha çok öğrencinin yararlanacağı şekilde düzenleneceğine inanıyorum. Bu konuda da çok hassas çalışmalar yapılmakta. Beklentimiz olabildiğince çok öğrencinin teşvikten yararlanabilmesidir.
Kamuoyunun yakinen takip ettiği dershanelerin dönüşüm süreci ile ilgili olarak da 2015 yılında Sayın Bakanımız Nabi Avcı’nın katılımlarıyla birçok istişare toplantıları düzenlendi. Ayrıca Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci Bey'le birçok toplantı ve çalıştay yapıldı. Bu toplantılardan elde edilen sonuçlar bizim geleceğe umutla bakmamıza vesile oldu. Ülkemizde çok ciddi gelişmeler söz konusu. Bunlardan biri de dershanelerin, özel okula, temel liseye ya da dönüşüm okuluna dönüşmesiydi. Bu dönüşümler ve yeni özel okulların açılmasıyla 5 civarında olan özel okul oranı yüzde 7’lere çıktı. Sonra yüzde 10’lara, ardından da yüzde 15’e çıkarmak hedefleniyor. Biz bu gelişimin eğitimimize ciddi müspet katkıları olacağına inanıyoruz.
Özel okullar olarak 2016 yılından beklentilerimizden biri de özel okullarda çalışan öğretmenlerimizin pozitif ayrıcalıkla devlet tarafından desteklenerek resmi okullarda çalışan öğretmenlerle aynı hak ve imkanlara sahip olmasının sağlanmasıdır. Mesela öğretmene de resmi okulda çalışanlar da olduğu gibi yeşil pasaport ve devletin karşılayacağı diğer sosyal hak ve imkanlar verilmeli. Bu konularda ÖZKUR-BİR olarak düşüncelerimizi sürekli olarak dile getiriyoruz.
Tüm bunların ışığında tekrardan 2016 yılının tüm eğitim camiasına hayırlı olmasını diliyorum.

Son Güncelleme: Cuma, 15 Ocak 2016 10:46

Gösterim: 5516

Rifat Sarıcaoğlu / Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı

rifat_saricaoglu_bilgiGeride bıraktığımız 2015 yılı sadece yükseköğretim değil hemen her alanda sanırım Türkiye için çok sıkıntılı bir dönem olarak hatırlanacak. Üst üste yaşanan seçim süreçleri, hem ülkemizde hem de küresel olarak artan çatışma ortamı, ekonomik daralma... Bunlar şüphesiz ki toplumun her alanını olduğu gibi üniversiteleri de etkiledi. Ancak, YÖK ve Vakıf Üniversiteleri herhalukarda bu süreyi olabildiğince rahat atlattı. Olumsuzlukların azaldığı, daha umut vaat eden bir yıla girmeyi arzu ediyoruz.

Vakıf üniversiteleri olarak 2016 yılında ülkemizde daha fazla gencimize yüksek öğretim imkanı sağlamayı hedefliyoruz. Bunun için de altyapımızı ve kontenjanlarımızı daha da geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Tabi daha fazla öğrenciye bu kurumların çatısı altında okuma imkanı sağlamak tek başarı kriterimiz değil. Aynı zamanda onları daha kaliteli bir yükseköğretim ortamı ile buluşturmak da hedeflerimizin başında geliyor. Bunun için de içinde bulunduğumuz dönemde yükseköğretimde kalite ve akreditasyon en baş gündem maddelerimiz arasında...

Vakıf üniversitelerinin 2016 için bir başka hedefi de daha fazla sayıda yabancı öğrencinin Türkiye’de eğitim görmesi için kurumlarımızın global ölçekte çekim gücü olan kurumlar arasına girmesini sağlamak. Her yıl ülkemizi yükseköğretim için tercih eden yabancı öğrencilerin sayısının 200 binler seviyesine ulaşması ve geçmesi hedeflerimiz ve beklentilerimiz arasındadır.

2016 yılının tüm eğitim ve yükseköğretim camiası için daha olumlu bir manzara getirmesini diliyorum.

> 2016 yılında yükseköğretim ve vakıf üniversiteleri

Rifat Sarıcaoğlu / Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı

rifat_saricaoglu_bilgiGeride bıraktığımız 2015 yılı sadece yükseköğretim değil hemen her alanda sanırım Türkiye için çok sıkıntılı bir dönem olarak hatırlanacak. Üst üste yaşanan seçim süreçleri, hem ülkemizde hem de küresel olarak artan çatışma ortamı, ekonomik daralma... Bunlar şüphesiz ki toplumun her alanını olduğu gibi üniversiteleri de etkiledi. Ancak, YÖK ve Vakıf Üniversiteleri herhalukarda bu süreyi olabildiğince rahat atlattı. Olumsuzlukların azaldığı, daha umut vaat eden bir yıla girmeyi arzu ediyoruz.

Vakıf üniversiteleri olarak 2016 yılında ülkemizde daha fazla gencimize yüksek öğretim imkanı sağlamayı hedefliyoruz. Bunun için de altyapımızı ve kontenjanlarımızı daha da geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Tabi daha fazla öğrenciye bu kurumların çatısı altında okuma imkanı sağlamak tek başarı kriterimiz değil. Aynı zamanda onları daha kaliteli bir yükseköğretim ortamı ile buluşturmak da hedeflerimizin başında geliyor. Bunun için de içinde bulunduğumuz dönemde yükseköğretimde kalite ve akreditasyon en baş gündem maddelerimiz arasında...

Vakıf üniversitelerinin 2016 için bir başka hedefi de daha fazla sayıda yabancı öğrencinin Türkiye’de eğitim görmesi için kurumlarımızın global ölçekte çekim gücü olan kurumlar arasına girmesini sağlamak. Her yıl ülkemizi yükseköğretim için tercih eden yabancı öğrencilerin sayısının 200 binler seviyesine ulaşması ve geçmesi hedeflerimiz ve beklentilerimiz arasındadır.

2016 yılının tüm eğitim ve yükseköğretim camiası için daha olumlu bir manzara getirmesini diliyorum.

Son Güncelleme: Cuma, 15 Ocak 2016 10:52

Gösterim: 4589

Ahmet Akça / Özel Öğretim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı
ahmet_akca_ozderEğitim sektörü önceki yıllarda olduğu gibi 2015 yılında da oldukça hareketli geçti. 2014 yılından devraldığımız dershanelerin dönüşüm süreci, 2015’in son günü tamamlandı. Artık eğitim dünyamızda “dershane” kavramı, şimdilik resmen yok. Ben dershaneler konusuyla birlikte ortaya çıkan özel okulların yaygınlaştırılmasına dair dönüşümün, eninde sonunda başarılı olacağını düşünüyorum. Şu sıralarda bu süreç birtakım pratik sorunlara yol açsa da Türkiye’de bir türlü anlaşılmayan özel okul gerçeğinin anlaşılmasına ve kavranmasına sebep olması iyi olmuştur. Önümüzdeki yıllarda özel okulcululuğun belli savrulmalardan sonra sistem için çekici bir güç odağı, olacağı aşikâr görünmektedir. Bu sürecin şuan ki MEB yönetim kadrosunun başarı hanesine yazılacağını düşünüyorum.
2015 yılında eğitim ve öğretim desteğinin devam etmesi ve bu sayının 230.000 yeni öğrenciye daha verilmesi, özel okula giden öğrenci sayısının artmasında etkili olmuştur.
Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı, okullaşma oranının artırılmasına ilişkin çalışmaları, müfredatın yenilenmesine ilişkin çabaları, eğitim de teknoloji kullanımına ilişkin önceki yıllarda başlayan fatih projesine ilişkin süreç yeni aşamalarıyla 2015’de de devam ettirdi. 2015 de kararı alınan ancak 2016’da uygulamaya girecek olan yeni personel istihdam politikasının öğretmen kalitesini ciddi oranda artıracağını düşünüyorum.
Özder olarak yeni dönemden beklentimizi iki madde de özetleyebiliriz bunlardan birincisi, yeni süreçte artık iyice yok olmaya yüz tutmuş resmi-özel okul ayrımının tamamen ortadan kalması ve öğretmen ve öğrenciye dönük her iyileştirmenin ve katkının - resmi – özel ayrımı yapılmaksızın - tüm öğretmen ve öğrencilere yapılması.
İkincisi ise daha köklü esastan bir beklenti, eğitimi paradigmal olarak yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç olduğu gerçeğini daha cesaretle konuşmaya başlamamız olmasıdır. Çünkü Günümüz eğitim modeli, okul binalarının özelliklerinden sınıfta oturma düzenlerine kadar 19. yüzyılda şekillenmiş bir anlayışın ürünüdür. Sanayi devriminin oluşturduğu insan gücü ihtiyacını gidermek, fabrikalara eleman temin etmek üzere örgütlenmiş bir eğitim modelinin aynı anlayışla bugün de yoluna devam etmesi, artık çok zor. Çünkü insanlık 20. yüzyılın sonlarında büyük bir dönüşüm yaşadı. Dijital devrim, tüm iletişim becerilerini değiştirdi, dönüştürdü. Sosyalleşme alanında bir toplum içinde yaşama ihtiyacı şekil ve yön değiştirdi. Şehirlerin, mahallelerin, okulların tesis ettiği ilişki biçimleri, büyük oranda değişti. Bu bağlamda eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisini yeniden gözden geçirmeliyiz. Yetiştirmeye, yönlendirmeye dayalı bir sistemden vazgeçmemiz mümkün görünmüyor. Ancak eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre de bir yenileşmeye ihtiyaç var.. Eğitim süreçlerini ve ortamlarını esas cevheri koruyarak sürekli bir güncellemenin yaşandığı bir dinamizme kavuşturmayı hedeflemeliyiz. Umudum, 2016 yılının eğitim dünyamız açısından daha köklü değişimlerin yaşandığı bir yıl olmasıdır. Eğitim sisteminin temel politikalarının esastan sorgulanıp, sivil-katılımcı-kuşatıcı, özgür, yerel, kendi medeniyet geçmişinden beslenen, yeni olanı kadim medeniyet süzgecinden geçirerek yeniden yorumlayabilen, kendi ruh köklerine bağlı fakat yeniyi de özgün kılacak, insanı sadece insan olması yönü ile değerli kılan bir yapıya kavuşturulacağı sürecin başlaması gerekmektedir.
Kısaca 2016 yılı eğitime dair yapacaklarımızı en temelinden konuşmaya başlayacağımız bir yıl olmasını temenni ediyorum

> Eğitimde değişim sürekli hale gelmeli

Ahmet Akça / Özel Öğretim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı
ahmet_akca_ozderEğitim sektörü önceki yıllarda olduğu gibi 2015 yılında da oldukça hareketli geçti. 2014 yılından devraldığımız dershanelerin dönüşüm süreci, 2015’in son günü tamamlandı. Artık eğitim dünyamızda “dershane” kavramı, şimdilik resmen yok. Ben dershaneler konusuyla birlikte ortaya çıkan özel okulların yaygınlaştırılmasına dair dönüşümün, eninde sonunda başarılı olacağını düşünüyorum. Şu sıralarda bu süreç birtakım pratik sorunlara yol açsa da Türkiye’de bir türlü anlaşılmayan özel okul gerçeğinin anlaşılmasına ve kavranmasına sebep olması iyi olmuştur. Önümüzdeki yıllarda özel okulcululuğun belli savrulmalardan sonra sistem için çekici bir güç odağı, olacağı aşikâr görünmektedir. Bu sürecin şuan ki MEB yönetim kadrosunun başarı hanesine yazılacağını düşünüyorum.
2015 yılında eğitim ve öğretim desteğinin devam etmesi ve bu sayının 230.000 yeni öğrenciye daha verilmesi, özel okula giden öğrenci sayısının artmasında etkili olmuştur.
Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı, okullaşma oranının artırılmasına ilişkin çalışmaları, müfredatın yenilenmesine ilişkin çabaları, eğitim de teknoloji kullanımına ilişkin önceki yıllarda başlayan fatih projesine ilişkin süreç yeni aşamalarıyla 2015’de de devam ettirdi. 2015 de kararı alınan ancak 2016’da uygulamaya girecek olan yeni personel istihdam politikasının öğretmen kalitesini ciddi oranda artıracağını düşünüyorum.
Özder olarak yeni dönemden beklentimizi iki madde de özetleyebiliriz bunlardan birincisi, yeni süreçte artık iyice yok olmaya yüz tutmuş resmi-özel okul ayrımının tamamen ortadan kalması ve öğretmen ve öğrenciye dönük her iyileştirmenin ve katkının - resmi – özel ayrımı yapılmaksızın - tüm öğretmen ve öğrencilere yapılması.
İkincisi ise daha köklü esastan bir beklenti, eğitimi paradigmal olarak yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç olduğu gerçeğini daha cesaretle konuşmaya başlamamız olmasıdır. Çünkü Günümüz eğitim modeli, okul binalarının özelliklerinden sınıfta oturma düzenlerine kadar 19. yüzyılda şekillenmiş bir anlayışın ürünüdür. Sanayi devriminin oluşturduğu insan gücü ihtiyacını gidermek, fabrikalara eleman temin etmek üzere örgütlenmiş bir eğitim modelinin aynı anlayışla bugün de yoluna devam etmesi, artık çok zor. Çünkü insanlık 20. yüzyılın sonlarında büyük bir dönüşüm yaşadı. Dijital devrim, tüm iletişim becerilerini değiştirdi, dönüştürdü. Sosyalleşme alanında bir toplum içinde yaşama ihtiyacı şekil ve yön değiştirdi. Şehirlerin, mahallelerin, okulların tesis ettiği ilişki biçimleri, büyük oranda değişti. Bu bağlamda eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisini yeniden gözden geçirmeliyiz. Yetiştirmeye, yönlendirmeye dayalı bir sistemden vazgeçmemiz mümkün görünmüyor. Ancak eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre de bir yenileşmeye ihtiyaç var.. Eğitim süreçlerini ve ortamlarını esas cevheri koruyarak sürekli bir güncellemenin yaşandığı bir dinamizme kavuşturmayı hedeflemeliyiz. Umudum, 2016 yılının eğitim dünyamız açısından daha köklü değişimlerin yaşandığı bir yıl olmasıdır. Eğitim sisteminin temel politikalarının esastan sorgulanıp, sivil-katılımcı-kuşatıcı, özgür, yerel, kendi medeniyet geçmişinden beslenen, yeni olanı kadim medeniyet süzgecinden geçirerek yeniden yorumlayabilen, kendi ruh köklerine bağlı fakat yeniyi de özgün kılacak, insanı sadece insan olması yönü ile değerli kılan bir yapıya kavuşturulacağı sürecin başlaması gerekmektedir.
Kısaca 2016 yılı eğitime dair yapacaklarımızı en temelinden konuşmaya başlayacağımız bir yıl olmasını temenni ediyorum

Son Güncelleme: Cuma, 15 Ocak 2016 10:42

Gösterim: 4773


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.