Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kampüs değil külliye
- Ayrıntılar
- Kategori: Gündem
- Çarşamba, 07 Ocak 2015 16:21 tarihinde oluşturuldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Kampüsü ve Sağlık Temel Bilimleri Binası açılış töreninde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile "kampüs" kelimesiyle ilgili bir müzakerede bulunduklarını aktardı. Erdoğan, 'Kampüs değil külliye dersek daha isabetli olur' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilkent Yerleşkesi'ndeki Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Temel Bilimleri ve Laboratuvarları Binası'nın açılış ve Esenboğa Merkez Kampüsü'nün temel atma törenine katıldı.
Milletler arası hukuka yaptığı katkılar nedeniyle fahri doktora unvanı verilen Erdoğan, kendi adını taşıyan konferans salonundaki törende yaptığı konuşmaya başlarken, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile "kampüs" kelimesiyle ilgili bir müzakerede bulunduklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Acaba bu isim böyle mi olsa, yoksa bu ismi mahalle mi koysak... Sonra benim aklıma tarihimize gitmek, dönmek geldi. Herhalde buna 'külliye' daha güzel olur dedim. Bu yeni dönemde bir ilk olur, dolayısıyla Esenboğa Kampüsü yerine Esenboğa Külliyesi Temel Atma Töreni çok daha isabetli olur diye düşünüyorum" sözleri, salonda alkışlarla karşılandı.
Projenin, Türkiye'de kendinden bahsettiren bir çalışma olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 milyon metrekare kapalı alana sahip olacak külliyenin, geleceğin güçlü nesillerini de yetiştireceğini kaydetti. Bu hizmetlerin, üniversiteye ve ülkeye kazandırılmasında emeği geçenleri kutlayan Erdoğan, 2010'da kurulan genç bir müessese olmasına rağmen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nin hızlı mesafe katettiğini, seçkin bir eğitim kurumu olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini vurguladı. Erdoğan, "Çubuk Külliyesi" tamamlanıp, arzu edilen fiziki altyapı oluşturulduğunda, üniversitenin çok daha ileri seviyelere ulaşacağını dile getirerek, bu yılın sonunda ilk etabının açılışını gerçekleştirmeyi öngördükleri külliyenin diğer üniversiteler için de örnek teşkil edecek bir eğitim yuvası olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her alanda kalkınmasına, ilerlemesine, büyümesine katkı sağlayacak yükseköğretim kuruluşlarına, üniversitelere, fakültelere, öğretim üyelerine, öğrencilere şiddetle ihtiyaç olduğunu belirterek, "İstemezükçülük belki zaman zaman siyasetin dili olabilir ama asla üniversitenin, üniversite mensuplarının dili, üslubu, tarzı olamaz, olmamalıdır. Üniversite dediğimiz kurum, araştırmanın, geliştirmenin, yenilikçiliğin kalesiyse ona yakışan da bu doğrultuda hareket etmektir. Yıldırım Beyazıt Üniversitemizi işte tam da böyle bir yükseköğretim kurumu olarak kuruldu ve aynı doğrultuda gelişmesini sürdürüyor" değerlendirmesinde bulundu.
Geçmişte üniversiteler konusunda da bir vesayet dönemi yaşandı
Üniversitenin, ülke içindeki ve uluslararası alandaki başarılarıyla gelecekte yeni Türkiye'nin sembol kurumlarından biri haline geleceğine inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de geçmişte her alanda olduğu gibi üniversiteler konusunda da bir vesayet dönemi yaşandı. Bunu geçmişi tahlil olarak burada ortaya koymak istiyorum, geleceğe de emin adımlarla yürüyelim istiyorum. Her düşüncenin, araştırmanın, ahlakın merkezi olması gereken üniversiteler her türlü baskıcı ideolojinin, fikri tasallutun bayraktarlığını yapar hale geldi. Daha da acısı, üniversite öğrencilerinin ellerinde kitap yerine taşlarla, silahlarla, bombalarla birbirlerine saldırdıkları dönemleri yaşadık. Üniversite hocalarının darbelere destek verdiği, ellerinde pankartlarla sokaklarda darbe çağrıları yaptığı dönemlere şahit olduk. Eğitimden, öğrenimden ve kendilerini yetiştirmekten başka amacı olmayan öğrencilerin, 'Bizim istediğimiz formata uymuyorsun' denilerek fakülte binalarına, üniversite kampüslerine sokulmadığı günleri gördük. Zihinleri zenginleştirmesi gereken üniversitelerin 'zihin formatlama' aracı olarak kullanılmaya çalışıldığı dönemlerden geçtik. Bunların hepsi de Türkiye için, üniversitelerimizin için acı verici, utanç verici, yüz kızartıcı hadiselerdi.
Yeni Türkiye yolunda diğer alanlarda olduğu gibi yükseköğretim konusunda da büyük bir değişim, dönüşüm yaşanıyor. Biz, 'İlim, Müslümanın yitiğidir' anlayışının, böyle bir medeniyet anlayışının mensuplarıyız. Müslüman bunu nerede bulursa, alır. Böyle bir medeniyetin evlatları olarak biz bu çalışmayı yapacakken, 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya anlayışıyla ötelenen, itilen böyle bir nesil geldi, ne yazık ki bu ülkede geldi ve geçti. Ben evlatlarımı bu ülkede okutamadım, ne yazık ki yurt dışına göndermek durumunda kaldım. Niye? Başı örtülü olarak üniversiteye sokulmadıkları için. Neden? Katsayısı engeline takıldıkları için. Ama ne oldu, işte bu tür hırsızlar bizi mal sahibi yaptı. Evlatlarımız da dışarıda gayet iyi yetiştiler, güçlü oldular. Özgüvenleri çok daha farklı bir şekilde tekrar öz vatanlarına döndüler."
İlk 500'ün içinde neden Türkiye'den 50 üniversite görmeyelim
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitelerin her türlü bilginin, araştırmanın ve muhakemenin yapıldığı mekanlar haline dönüşmesini, üniversitelerin, akademisyenlerin, öğrencilerin uluslararası başarılarıyla gurur duymak istediklerini belirterek, "İlk 500'ün içerisinde niçin Türkiye'den 50 üniversite görmeyelim" diye sordu.
Türkiye'nin 81 ilde 176 üniversitesi olan bir ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim üniversitelerimiz bilim alanında da dünya üniversiteleriyle rekabet eder hale gelecektir. Sakın zaafa düşmeyin, bunu başaracağız. Er veya geç başaracağız. Bu işin hiç lamı, cimi yok, bunu başaracağız. Bu işi halledeceğiz. Biz size inanıyoruz. Sizin de kendinize güvenmenizi istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilimi en üst seviyede yapma noktasında ne gerekiyorsa yapılacağını, yurtdışına eğitim için de olanaklar tanındığını, tanınacağını ve bu işin başarılması için gereken ülkeye eğitim için gidilebileceğini belirtti.
Erdoğan, "Zaman zaman bunun eksiklerini, şahsen Başbakanken de çok çektik. Gittiğimiz bir çok yerde bunun sıkıntılarını gördük. Ama gelişmeler bizim geleceğe olan umudumuzu artırıyor" diye konuştu.
"Üniversite sayısını 176'ya çıkardık"
Sağlıkta da aynı şekilde ideali yakalamak üzere oluklarını belirten Erdoğan, şehir hastaneleriyle birlikte bu olayın çok daha farklı bir konuma geleceğini ifade etti.
Erdoğan, 235 bin yeni derslik yaptıklarını, sınıflardaki öğrenci sayılarını 30'lu rakamlara indirdiklerini, hatta bunun da altında sınıfların bulunduğunu, maddi imkansızlık nedeniyle eğitimden mahrum kalmasın diye ihtiyacı olan tüm öğrencilere kredi veya burs verdiklerini anlatarak, ilköğretimden ortaöğretime, üniversiteye, yüksek lisansa, doktoraya kadar eğitimin tüm kademelerindeki öğrenciler için güçlü bir destek sistemi bulunduğunu söyledi.
Bir dönem Türkiye'de en büyük sorunun üniversiteye gitmek olduğunu, sınava giren her 10-20 kişiden ancak birinin üniversiteye kayıt yaptırma hakkını elde edebildiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu çarpıklığa dur dedik. Yığılma nerede diye baktık, üniversiteye girişte olduğunu gördük. Hemen kolları sıvadık, 76'dan aldığımız üniversite sayısını 100 ilave ederek 176'ya çıkardık. Bugün üniversite imtihanlarına giren öğrencilerimizin yüzde 80'nin yerleşebileceği kadar kontenjan var. Artık üniversitede kayıt olabilecek yer bulmakta değilen cazip bölümleri, en iyi fakülteleri, en beğenilen üniversiteleri seçme konusunda hamdolsun Türkiye'de bir yarış var" diye konuştu.
Türkiye'nin geleceği için öncelikle gördükleri bir diğer alanın ise sağlık olduğunun altını çizen Erdoğan, burada da çok büyük bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini, açılışı yapılan tıp fakültesi ve sağlık bilimleri fakültesi ile uygulama birimi olan Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin bunun en güzel örneklerinden biri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a fahri doktora
Törende, milletler arası hukuka yaptığı katkılar dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'a fahri doktora unvanı verildi. Cübbe giyen Erdoğan'a, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Doğan tarafından doktora belgesi de takdim edildi.
Erdoğan'a fahri doktora unvanı verilmesine ilişkin Senato kararı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Uşan tarafından okundu. Kararda, şu ifadeler yer aldı:
"Medeniyetler İttifakı sürecinin 2005 yılından itibaren başlatılması ve eş başkanlığının yürütülmesi çerçevesinde, Birleşmiş Milletler Örgütünün temel amaçlarından birisi olan 'devletler arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesi'ne ve Milletlerarası Hukuk'ta 'milletlerarası sorunların barışçıl yöntemlerle çözümü' prensibine vermiş oldukları destekler,
İsrail Devleti'nin 2007 yılından beri, Filistin'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı abluka ve tecridin bertaraf edilmesi yönünde, liderlik ettiği politikalar ve gösterdiği kişisel tepkiyle, Milletlerarası Hukuk'un temel prensiplerinden olan 'devletlerin egemenliğine saygı' ve 'temel insan haklarına saygı' ilkelerinin güçlenmesine yapmış oldukları katkılar,
3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır'da halk tarafından seçilmiş iktidara yönelik gerçekleştirilen askeri darbeyi yapanlara verilen milletlerarası destek karşısında, hukukun üstünlüğü, demokrasinin vazgeçilmezliği ve halkın iradesinin savunulması yönünde göstermiş oldukları çabayla, Milletlerarası Hukuk'un temel ilkelerinden olan 'devletlerin egemenliği' esaslarının güç kazanmasına yönelik faaliyetleri,
Mart 2012'de, Suriye'de başlayan iç çatışmalar sonucunda Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan yüz binlerce Suriye vatandaşına Türkiye'nin kapılarını açıp, ayrım gözetmeksizin tüm göçmenlere insani şartlarda barınma ve yaşama imkanı sunmasına öncülük etmesiyle, Milletlerarası Hukuk'un temel prensiplerinden olan, kişileri zulüm görecekleri ülkeye 'geri göndermeme (non-refoulement)', 'temel insan haklarına saygı' ve 'hakkaniyet' ilkelerinin güç kazanması konusunda gösterdikleri çabalar,
Milletlerarası barışın ve güvenliğin korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Örgütü'nden beklenen görevin, Güvenlik Konseyi'nde beş ülkeye tanınmış veto yetkisi nedeniyle tıkanması karşısında, 'Dünya beşten büyüktür' değerlendirmesi ve bu değerlendirmesini her platformda güçlü bir şekilde ifade etmesiyle, Milletlerarası Hukuk'ta 'devletlerin egemen eşitliği', 'barış ve güvenliğin korunması' ve 'hukukun üstünlüğü' prensiplerine yaptıkları katkılar,
Nihayet, Milletlerarası Hukuk alanında, adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü, hakkaniyet ve temel insan haklarına saygı prensiplerinin yerleşmesi konusunda ortaya koydukları olağanüstü çabalar nedenleriyle Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, 'Milletlerarası Hukuk' alanında, fahri doktora unvanı takdim edilmesine oybirliği ile karar verildi."
Erdoğan, siyaset bilimi dersi verdi
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Temel Bilimleri Binası'na gelişinde kurdele keserek açılış yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık alanında önemli bir adım atıldığını belirterek, hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, ayrıca telekonferans bağlantısıyla, Esenboğa Merkez Külliyesi'nin temelini attı. Erdoğan, temel atma için inşaat alanında bulunan TOKİ Başkan Yardımcısı Ömer Bulut ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Fatih Vehbi Çelebi'ye bağlandı. Ömer Bulut'un "Esenboğa külliyesinden arkadaşlarımız ve işçi kardeşlerimizin saygı ve şükranlarını sunuyorum" demesi üzerine Erdoğan, "Evet, küllüye tuttu. Hayırlı olsun" dedi.
Ekrana yansıtılan görüntülerden inşaat alanını inceleyen Erdoğan, "Ya Allah Bismillah" diyerek, külliyenin temelini attı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törene katılan TOKİ Başkanı Ergün Turan'ın, "İnşaatın, bu yılın Aralık ayında bitirileceğini" söylediğini aktardı.
Beyazıt'ın tuğrası hediye edildi
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Yıldırım Beyazıt'ın tuğrası hediye edildi.
Temel atma ve fahri doktora töreninin ardından Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Temel Bilimleri Binası'nda incelemelerde bulundu. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk ve Siyasal öğrencilerine siyaset bilimi dersi veren Erdoğan, üniversitede yaklaşık 1,5 saat kaldı. Törenin ardından gerçekleşen ziyaret, basına kapalı yapıldı.
Açılışa, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de katıldı.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
-
Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumuna 6 ülke ve 47 şehirden 3 bin kişi katıldı
-
3 ve 4. Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumları kapılarını açmaya hazırlanıyor
-
‘Kadın eğitimcilerin liderlik ettikleri okullarda başarı oranları artış gösteriyor’
-
‘Geleceğin eğitiminde kadınlar sistemin şekillendiricileri ve dönüştürücüleri olacak’
-
‘Bakanlığın destekleyici politikalarıyla eğitimde kadın yönetici sayısı artıyor’
-
Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevinden ayrıldı
-
Final 45. yılında eğitimin geleceğini şekillendirmeye devam ediyor
-
DAS Akademie, insan kaynakları uygulamaları ile fark yaratıyor!
-
Özel okullarımızın sesi duyulmalı, haklı taleplerimiz değerlendirilmeli!
-
YETEV ve Boğaziçi Üniversitesi Montessori Eğitiminde öğretmenlere yeni kapılar açacak