Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Gün içerisinde sürekli kullanılan el yerine ara ara diğer elin kullanılması beyni kuvvetlendiriyor. Alışkanlığın dışına çıkılarak bir süre farklı elle yazı yazılması ya da diş fırçalanması beyin tembelliğini engelliyor

kadın diş fırçalamaGün içerisinde sürekli kullanılan el yerine, zaman zaman diğer elin kullanılması, beyni güçlendirerek, hafızayı kuvvetlendiriyor. Alışkanlığın dışına çıkalarak farklı elle yazılan yazı ya da diş fırçalanması beyin tembelliğini önlüyor.

Halk arasında bunama olarak bilinen alzheimer hastalarının zihinsel aktivite sağlanabilmesi için kitap okuması, yeni bir dil öğrenmeye çalışması, bulmaca çözmesi, tavla, satranç oynaması ve eski arkadaşlarıyla bir araya getirilmesi öneriliyor.

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali İhsan Baysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya yaşlı nüfusun her geçen gün yükseldiğini, buna bağlı olarak da özellikle yaşlılarda görülen azheimer hastalığının görülme sıklığının arttığını söyledi.

Alzheimerın 85 yaşın üstündeki her 4-5 kişiden birinde görüldüğünü ifade eden Baysal, hastalığın tam olarak tedavi edilemediğini ancak kimi ilaçlarla yaşam kalitesinin artırıldığını belirtti.

"En iyi zihinsel aktivite, yeni bir lisans öğrenmektir"

Baysal, özellikle alzheimer hastalarının zihinlerini olabildiğince aktif tutması, bunun için beynin sürekli çalıştırılması gerektiğini vurgulayarak, bunda amacın beynin kullanılmayan bölümlerinin çalıştırılması olduğunu dile getirdi.

Bu konuda en faydalı zihinsel aktivitenin "yeni bir lisan öğrenmeye çalışmak" olduğuna dikkati çeken Baysal, "Bunun için çalışmalar yapmak çok yararlı olur. Aynı şekilde daha önce uğraşılmamış bir hobiyle ilgilenmek de çok fayda sağlayacaktır" diye konuştu.

Baysal, "bulmaca çözmek, zeka oyunları oynamak, tavla, briç ve satrancın en kolay yapılabilen beyin geliştiricileri olduğuna" işaret etti. Beyin cimnastiği için alışkanlıkların tersine çevrilmesinin de iyi bir yol olduğunu vurgulayan Baysal, "Bunun için her zaman kullanılan el yerine diğer el kullanılabilir, dişler sağ elle fırçalanırken sol elle yapılmaya çalışılabilir. Aynı şekilde farklı elle yazı yazmaya çalışılabilir. Hatta, sağ elle yazı yazan bir kişinin günde yarım saat sol elle yazı yazmaya çalışması oldukça faydalıdır.

Okuma yapmanın da alzheimer hastalarına sunulan önerilerden biri olduğunu ifade eden Baysal, bu kişilerin sürekli okumaya çalışmalarının beyni güçlendirdiğini bildirdi.

"Bu kişiler, sosyal ortamdan uzaklaştırılmamalı"

Baysal, bir başka konunun da sosyal aktiviteler olduğunu anlatarak, alzheimer hastalarının eve kapatılmasının ya da sosyal ortamlardan uzaklaştırılmalarının çok yanlış olduğuna dikkati çekti. Bu hastaların, mutlaka yeni arkadaşlar edinmelerine yardımcı olunması gerektiğini dile getiren Baysal, alzheimer hastalarının eski arkadaşlarıyla da düzenli bir araya getirilmeye çalışılmasının önemli olduğunu söyledi. Baysal, alzheimer hastalarının yakınlarının tüm bu aktivitelerde yardımcı olması gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Elbette sayılan bu aktivieteleri hastanın tek başına yapması mümkün olmayabilir. Hastaya karşı sakin, duyarlı ve yönlendirici olarak birlikte yürümek, oyun oynamak, fiziksel ve zihinsel aktiviteler için hastaya vakit ayırmak gerekir. Bu arada hasta yakınları da kendi pisikolojik sağlıklarını korumak için kendilerine de zaman ayırmayı unutmamalı."

"Fiziksel egzersiz de beyin sağlığını koruyor"

Düzenli fiziksel aktivitenin vücut sağlığı açısından faydalı olduğunu aktaran Baysal, bunun için haftada 3 ya da 5 gün tempolu yürüyüş yapılmasının en iyi aktivite olduğunu söyledi.

Yürüyüş süresinin 1 saat, 5 gün yürüyecekler için 30 dakika yapılmasının uygun olduğunu ifade eden Baysal, "Bu yürüyüşlerin sportif olması, özel ayakkabı ve kıyafetle yapılması gerekir. Fayda sağlanabilmesi için yürüyüş sırasında biraz terlenması gereklidir" diye konuştu.

> Farklı elle diş fırçalamak beyni güçlendiriyor

Gün içerisinde sürekli kullanılan el yerine ara ara diğer elin kullanılması beyni kuvvetlendiriyor. Alışkanlığın dışına çıkılarak bir süre farklı elle yazı yazılması ya da diş fırçalanması beyin tembelliğini engelliyor

kadın diş fırçalamaGün içerisinde sürekli kullanılan el yerine, zaman zaman diğer elin kullanılması, beyni güçlendirerek, hafızayı kuvvetlendiriyor. Alışkanlığın dışına çıkalarak farklı elle yazılan yazı ya da diş fırçalanması beyin tembelliğini önlüyor.

Halk arasında bunama olarak bilinen alzheimer hastalarının zihinsel aktivite sağlanabilmesi için kitap okuması, yeni bir dil öğrenmeye çalışması, bulmaca çözmesi, tavla, satranç oynaması ve eski arkadaşlarıyla bir araya getirilmesi öneriliyor.

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ali İhsan Baysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya yaşlı nüfusun her geçen gün yükseldiğini, buna bağlı olarak da özellikle yaşlılarda görülen azheimer hastalığının görülme sıklığının arttığını söyledi.

Alzheimerın 85 yaşın üstündeki her 4-5 kişiden birinde görüldüğünü ifade eden Baysal, hastalığın tam olarak tedavi edilemediğini ancak kimi ilaçlarla yaşam kalitesinin artırıldığını belirtti.

"En iyi zihinsel aktivite, yeni bir lisans öğrenmektir"

Baysal, özellikle alzheimer hastalarının zihinlerini olabildiğince aktif tutması, bunun için beynin sürekli çalıştırılması gerektiğini vurgulayarak, bunda amacın beynin kullanılmayan bölümlerinin çalıştırılması olduğunu dile getirdi.

Bu konuda en faydalı zihinsel aktivitenin "yeni bir lisan öğrenmeye çalışmak" olduğuna dikkati çeken Baysal, "Bunun için çalışmalar yapmak çok yararlı olur. Aynı şekilde daha önce uğraşılmamış bir hobiyle ilgilenmek de çok fayda sağlayacaktır" diye konuştu.

Baysal, "bulmaca çözmek, zeka oyunları oynamak, tavla, briç ve satrancın en kolay yapılabilen beyin geliştiricileri olduğuna" işaret etti. Beyin cimnastiği için alışkanlıkların tersine çevrilmesinin de iyi bir yol olduğunu vurgulayan Baysal, "Bunun için her zaman kullanılan el yerine diğer el kullanılabilir, dişler sağ elle fırçalanırken sol elle yapılmaya çalışılabilir. Aynı şekilde farklı elle yazı yazmaya çalışılabilir. Hatta, sağ elle yazı yazan bir kişinin günde yarım saat sol elle yazı yazmaya çalışması oldukça faydalıdır.

Okuma yapmanın da alzheimer hastalarına sunulan önerilerden biri olduğunu ifade eden Baysal, bu kişilerin sürekli okumaya çalışmalarının beyni güçlendirdiğini bildirdi.

"Bu kişiler, sosyal ortamdan uzaklaştırılmamalı"

Baysal, bir başka konunun da sosyal aktiviteler olduğunu anlatarak, alzheimer hastalarının eve kapatılmasının ya da sosyal ortamlardan uzaklaştırılmalarının çok yanlış olduğuna dikkati çekti. Bu hastaların, mutlaka yeni arkadaşlar edinmelerine yardımcı olunması gerektiğini dile getiren Baysal, alzheimer hastalarının eski arkadaşlarıyla da düzenli bir araya getirilmeye çalışılmasının önemli olduğunu söyledi. Baysal, alzheimer hastalarının yakınlarının tüm bu aktivitelerde yardımcı olması gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Elbette sayılan bu aktivieteleri hastanın tek başına yapması mümkün olmayabilir. Hastaya karşı sakin, duyarlı ve yönlendirici olarak birlikte yürümek, oyun oynamak, fiziksel ve zihinsel aktiviteler için hastaya vakit ayırmak gerekir. Bu arada hasta yakınları da kendi pisikolojik sağlıklarını korumak için kendilerine de zaman ayırmayı unutmamalı."

"Fiziksel egzersiz de beyin sağlığını koruyor"

Düzenli fiziksel aktivitenin vücut sağlığı açısından faydalı olduğunu aktaran Baysal, bunun için haftada 3 ya da 5 gün tempolu yürüyüş yapılmasının en iyi aktivite olduğunu söyledi.

Yürüyüş süresinin 1 saat, 5 gün yürüyecekler için 30 dakika yapılmasının uygun olduğunu ifade eden Baysal, "Bu yürüyüşlerin sportif olması, özel ayakkabı ve kıyafetle yapılması gerekir. Fayda sağlanabilmesi için yürüyüş sırasında biraz terlenması gereklidir" diye konuştu.

Son Güncelleme: Çarşamba, 23 Ekim 2013 12:11

Gösterim: 982

İngiltere'de "University College London" tarafından çocukların fiziksel aktivite için ayırdıkları zaman konusunda yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, günde bir saat fiziksel aktivite yapma konusunda en çok sorun kız çocuklarında yaşanıyor

Gün içinde fiziksel aktivite için ayrılan zaman kapsamında erkek çocuklarının yüzde 63'ü günlük bir saatlik süreyi tamamlarken; kız çocuklarında bu oran yüzde 38'lerde kalıyor. Çocukların yüzde 49'u günlük 1 saat olarak tavsiye edilen fiziksel aktiviteyi tamamlamıyor.

Uzmanlar, okullardaki oyun alanlarının fiziksel aktivite için uygun olduğunu belirtirken, araştırma bu alanların çoğunlukla futbol oynayan erkek çocukları tarafından işgal edildiğini gösteriyor.

İngiltere'de "University College London" tarafından çocukların fiziksel aktivite için ayırdıkları zaman konusunda yapılan araştırmanın sonuçları "obezite" alarmı veriyor.

Araştırma, 7 yaş grubundaki 6 bin 500 çocuğu kapsıyor. Araştırmaya göre, çocukların yüzde 49'u günlük 1 saat olarak tavsiye edilen fiziksel aktiviteyi tamamlamıyor. Uzmanlar, bu durumun obezite için en büyük risk olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmaya göre çocuklar, günde yaklaşık 6 saati sınıflarda hareketsiz geçiriyor.

Araştırma sonucunu AA muhabirine değerlendiren Aktif Yaşam Derneği (AYD) Başkanı Prof. Dr. Haydar Demirel, günlük 1 saat fiziksel aktivite yapma konusunda en büyük sorunun kız çocuklarında görüldüğünü söyledi.

Söz konusu araştırmada, kız çocukları için spor ve fiziksel aktivitenin daha az ilgi çektiğinin belirlendiğini anlatan Demirel, "Araştırma, kız çocuklarının sadece yüzde 38'inin fiziksel aktivitede günlük olarak bu süreyi tamamlarken, erkek çocuklarda bu oranın yüzde 63'e çıktığını gösteriyor" dedi.

"Kız ve erkek çocuklar arasında büyük uçurum var"

University College London Baş Araştırmacılarından Prof. Dr. Carol Dezateux de araştırma sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi:

"Fiziksel aktiviteye ayırılan zaman konusunda kız ve erkek çocuklar arasında büyük bir uçurum var. 

Kız çocuklarla fiziksel aktivite konusunda nasıl iletişim kurduğumuzu gözden geçirmemiz gerekiyor. Okuldaki oyun alanları başlangıç için iyi bir adım. Bu alanların çoğunlukla futbol oynayan erkek çocukları tarafından işgal edildiğini görüyoruz."

> Kız çocukları erkek çocuklara göre daha az fiziksel aktivite yapıyor

İngiltere'de "University College London" tarafından çocukların fiziksel aktivite için ayırdıkları zaman konusunda yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, günde bir saat fiziksel aktivite yapma konusunda en çok sorun kız çocuklarında yaşanıyor

Gün içinde fiziksel aktivite için ayrılan zaman kapsamında erkek çocuklarının yüzde 63'ü günlük bir saatlik süreyi tamamlarken; kız çocuklarında bu oran yüzde 38'lerde kalıyor. Çocukların yüzde 49'u günlük 1 saat olarak tavsiye edilen fiziksel aktiviteyi tamamlamıyor.

Uzmanlar, okullardaki oyun alanlarının fiziksel aktivite için uygun olduğunu belirtirken, araştırma bu alanların çoğunlukla futbol oynayan erkek çocukları tarafından işgal edildiğini gösteriyor.

İngiltere'de "University College London" tarafından çocukların fiziksel aktivite için ayırdıkları zaman konusunda yapılan araştırmanın sonuçları "obezite" alarmı veriyor.

Araştırma, 7 yaş grubundaki 6 bin 500 çocuğu kapsıyor. Araştırmaya göre, çocukların yüzde 49'u günlük 1 saat olarak tavsiye edilen fiziksel aktiviteyi tamamlamıyor. Uzmanlar, bu durumun obezite için en büyük risk olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmaya göre çocuklar, günde yaklaşık 6 saati sınıflarda hareketsiz geçiriyor.

Araştırma sonucunu AA muhabirine değerlendiren Aktif Yaşam Derneği (AYD) Başkanı Prof. Dr. Haydar Demirel, günlük 1 saat fiziksel aktivite yapma konusunda en büyük sorunun kız çocuklarında görüldüğünü söyledi.

Söz konusu araştırmada, kız çocukları için spor ve fiziksel aktivitenin daha az ilgi çektiğinin belirlendiğini anlatan Demirel, "Araştırma, kız çocuklarının sadece yüzde 38'inin fiziksel aktivitede günlük olarak bu süreyi tamamlarken, erkek çocuklarda bu oranın yüzde 63'e çıktığını gösteriyor" dedi.

"Kız ve erkek çocuklar arasında büyük uçurum var"

University College London Baş Araştırmacılarından Prof. Dr. Carol Dezateux de araştırma sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi:

"Fiziksel aktiviteye ayırılan zaman konusunda kız ve erkek çocuklar arasında büyük bir uçurum var. 

Kız çocuklarla fiziksel aktivite konusunda nasıl iletişim kurduğumuzu gözden geçirmemiz gerekiyor. Okuldaki oyun alanları başlangıç için iyi bir adım. Bu alanların çoğunlukla futbol oynayan erkek çocukları tarafından işgal edildiğini görüyoruz."

Son Güncelleme: Salı, 08 Ekim 2013 11:37

Gösterim: 1224

Uzmanlar, alerjisi olan çocuklar için kakaolu hazır gıdalar yerine bol tahıllı ekmek, peynir, zeytin, yumurta, salatalık ve şekersiz marmelat gibi vitamin yönünden zengin gıdalarla beslenmeleri uyarısında bulunuyor.

Alerjisi olan çocuklara soğuk algınlığı uyarısıAlerji uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, alerjisi olan çocuklar için kakaolu hazır gıdalar yerine bol tahıllı ekmek, peynir, zeytin, yumurta, salatalık ve şekersiz marmelat gibi vitamin yönünden zengin gıdalarla beslenmenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini bildirdi.

Tabak, yaptığı yazılı açıklamada, kış aylarının gelmesiyle kapalı alanlarda yayılan nezle, grip ve soğuk algınlığının bağışıklık sistemi zayıf olanları ve alerjisi olanları etkilediğini kaydetti.

Gereksiz yere antibiyotik kullanımının vücuttaki yararlı bakterileri öldürdüğüne dikkati çeken Tabak, "Hastalığı basit yöntemlerle atlatmak mümkün. Soğuk algınlığı yavaş seyreden bir hastalıktır ve boğaz ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve hafif öksürük belirtileriyle kendini gösteriyor. Grip enfeksiyonu ise birkaç saat içinde aniden ortaya çıkıyor, yüksek ateşle şiddetli baş ağrısı, tüm vücutta yaygın kas ağrısı, ağır halsizlik belirtileriyle seyreden bir hastalıktır. Alerjisi olan kişiler, üst solunum yolu enfeksiyonu gibi kendini gösteren soğuk algınlığına daha çok yakalanıyor ve bu durum karşısında gereksiz antibiyotik kullanmanın yerine özellikle beslenme ve basit uygulamalarla hastalık önlenebilir" ifadesini kullandı.

Tabak, bağışıklık sistemi ve sağlık için beslenmenin önemli olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi :

"Aileler, çocuklarının sabahları birkaç lokma yemesi için kakaolu fındık ezmesi, kakaolu mısır gevreği gibi hızlı ve hazır gıdalar ile kahvaltı etmesine göz yumuyor. Bu gıdaların besleyici hiçbir değeri yok. Özellikle alerjik çocuklarda midede reflüyü tetikleyen bu gıdalar astıma neden oluyor. Alerjisi olan çocuklar için kakaolu hazır gıdalar yerine bol tahıllı ekmek, peynir, zeytin, yumurta, salatalık ve şekersiz marmelat gibi vitamin yönünden zengin gıdalarla beslenmek, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Okullardaki öğle yemekleri hamburger, patates, kola gibi hızlı ve hazır gıda ile yapılıyor. Et, sebze yemeği, salata ve meyveden oluşması gereken öğle yemeğinin, hazır gıdalı kantin alışkanlığının yerine geçmesi gerekiyor."

Tabak, akşam yemeğinin sabah ve öğlen kadar önemli olduğunu, reflünün önlenmesi için yatmadan en az 2 saat önce yenmiş olması gerektiğini aktardı.

> Alerjisi olan çocuklara soğuk algınlığı uyarısı

Uzmanlar, alerjisi olan çocuklar için kakaolu hazır gıdalar yerine bol tahıllı ekmek, peynir, zeytin, yumurta, salatalık ve şekersiz marmelat gibi vitamin yönünden zengin gıdalarla beslenmeleri uyarısında bulunuyor.

Alerjisi olan çocuklara soğuk algınlığı uyarısıAlerji uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, alerjisi olan çocuklar için kakaolu hazır gıdalar yerine bol tahıllı ekmek, peynir, zeytin, yumurta, salatalık ve şekersiz marmelat gibi vitamin yönünden zengin gıdalarla beslenmenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini bildirdi.

Tabak, yaptığı yazılı açıklamada, kış aylarının gelmesiyle kapalı alanlarda yayılan nezle, grip ve soğuk algınlığının bağışıklık sistemi zayıf olanları ve alerjisi olanları etkilediğini kaydetti.

Gereksiz yere antibiyotik kullanımının vücuttaki yararlı bakterileri öldürdüğüne dikkati çeken Tabak, "Hastalığı basit yöntemlerle atlatmak mümkün. Soğuk algınlığı yavaş seyreden bir hastalıktır ve boğaz ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve hafif öksürük belirtileriyle kendini gösteriyor. Grip enfeksiyonu ise birkaç saat içinde aniden ortaya çıkıyor, yüksek ateşle şiddetli baş ağrısı, tüm vücutta yaygın kas ağrısı, ağır halsizlik belirtileriyle seyreden bir hastalıktır. Alerjisi olan kişiler, üst solunum yolu enfeksiyonu gibi kendini gösteren soğuk algınlığına daha çok yakalanıyor ve bu durum karşısında gereksiz antibiyotik kullanmanın yerine özellikle beslenme ve basit uygulamalarla hastalık önlenebilir" ifadesini kullandı.

Tabak, bağışıklık sistemi ve sağlık için beslenmenin önemli olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri verdi :

"Aileler, çocuklarının sabahları birkaç lokma yemesi için kakaolu fındık ezmesi, kakaolu mısır gevreği gibi hızlı ve hazır gıdalar ile kahvaltı etmesine göz yumuyor. Bu gıdaların besleyici hiçbir değeri yok. Özellikle alerjik çocuklarda midede reflüyü tetikleyen bu gıdalar astıma neden oluyor. Alerjisi olan çocuklar için kakaolu hazır gıdalar yerine bol tahıllı ekmek, peynir, zeytin, yumurta, salatalık ve şekersiz marmelat gibi vitamin yönünden zengin gıdalarla beslenmek, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Okullardaki öğle yemekleri hamburger, patates, kola gibi hızlı ve hazır gıda ile yapılıyor. Et, sebze yemeği, salata ve meyveden oluşması gereken öğle yemeğinin, hazır gıdalı kantin alışkanlığının yerine geçmesi gerekiyor."

Tabak, akşam yemeğinin sabah ve öğlen kadar önemli olduğunu, reflünün önlenmesi için yatmadan en az 2 saat önce yenmiş olması gerektiğini aktardı.

Son Güncelleme: Çarşamba, 02 Ekim 2013 14:08

Gösterim: 918

Dünya nüfusunun 2050'de 10 milyara yaklaşacağı bildirildi.

Fransız Nüfus Araştırmaları Enstitüsü'nün (INED) yayımladığı rapor, bu yıl 7 milyar 141 milyon olan dünya nüfusunun 2050'de 9 milyar 731 milyonu bulabileceğini gösterdi.

Enstitünün, BM, Dünya Bankası ve diğer büyük kurumların araştırmalarına paralel yaptığı tahminlerde, yüzyılın sonunda dünya nüfusunun 10-11 milyara çıkacağı öngörülüyor.

İki yılda bir hazırlanan raporda, bugün 841 milyon olan 60 yaş ve üzerindekilerin sayısının 2050'de 2 milyarı aşabileceği, 2100'de ise 3 milyarı bulabileceği belirtildi.

Doğum oranının kadın başına 4,8 çocuğa denk geldiği (dünya ortalaması 2,5) 1,1 milyar kişiye ev sahipliği yapan Afrika'da yaşayanların sayısının, 2050'de 2,5 milyarı bulabileceğini duyuran INED, kıtanın dünya nüfusunun dörtte birini barındıracağı tahmininde bulundu.

Asya'da 2050 yılına kadar nüfusun 4 milyar 300 milyondan, 5 milyar 200 milyona çıkacağının tahmin edildiği raporda,  en kalabalık ülkeler listesinde Hindistan'ın Çin'in önüne geçebileceği de vurgulandı.

Buna göre, 2050'de dünyanın en kalabalık ülkesi Hindistan ( 1,65 milyar) olacak, onu 1,314 milyarla Çin izleyecek.

2050'de Nijerya'da 444 milyon, ABD'de ise 400 milyon kişi yaşayacak. 

Avrupa'da ise doğum oranının azalacağı, bugün 740 milyonun yaşadığı kıtanın nüfusunun 2050'de 726 milyona gerileyebileceği açıklandı.

BM tarafından daha önce yayımlanan raporda da dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyar 600 milyona çıkacağı tahmininde bulunulmuştu.

> Dünya nüfusu 2050'de 10 milyara yaklaşacak

Dünya nüfusunun 2050'de 10 milyara yaklaşacağı bildirildi.

Fransız Nüfus Araştırmaları Enstitüsü'nün (INED) yayımladığı rapor, bu yıl 7 milyar 141 milyon olan dünya nüfusunun 2050'de 9 milyar 731 milyonu bulabileceğini gösterdi.

Enstitünün, BM, Dünya Bankası ve diğer büyük kurumların araştırmalarına paralel yaptığı tahminlerde, yüzyılın sonunda dünya nüfusunun 10-11 milyara çıkacağı öngörülüyor.

İki yılda bir hazırlanan raporda, bugün 841 milyon olan 60 yaş ve üzerindekilerin sayısının 2050'de 2 milyarı aşabileceği, 2100'de ise 3 milyarı bulabileceği belirtildi.

Doğum oranının kadın başına 4,8 çocuğa denk geldiği (dünya ortalaması 2,5) 1,1 milyar kişiye ev sahipliği yapan Afrika'da yaşayanların sayısının, 2050'de 2,5 milyarı bulabileceğini duyuran INED, kıtanın dünya nüfusunun dörtte birini barındıracağı tahmininde bulundu.

Asya'da 2050 yılına kadar nüfusun 4 milyar 300 milyondan, 5 milyar 200 milyona çıkacağının tahmin edildiği raporda,  en kalabalık ülkeler listesinde Hindistan'ın Çin'in önüne geçebileceği de vurgulandı.

Buna göre, 2050'de dünyanın en kalabalık ülkesi Hindistan ( 1,65 milyar) olacak, onu 1,314 milyarla Çin izleyecek.

2050'de Nijerya'da 444 milyon, ABD'de ise 400 milyon kişi yaşayacak. 

Avrupa'da ise doğum oranının azalacağı, bugün 740 milyonun yaşadığı kıtanın nüfusunun 2050'de 726 milyona gerileyebileceği açıklandı.

BM tarafından daha önce yayımlanan raporda da dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyar 600 milyona çıkacağı tahmininde bulunulmuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 03 Ekim 2013 09:11

Gösterim: 2286

Bilim adamları, orta yaşlarda stresli bir hayatın ileri dönemde kadınlar için bunama riskini artırdığını ortaya çıkardı.

"BMJ Open" dergisinde yayımlanan araştırma, boşanma, yakınların ölümü ya da işsiz kalma gibi üzücü olaylarla başa çıkmak zorunda kalan kadınların ileriki yaşlarda Alzheimer'a yakalanma riskinin diğerlerine oranla çok daha yüksek olduğunu gösterdi. 

İsveç'te 800'den fazla kadının katılımıyla yapılan araştırma, kadınların hayatında strese neden olan olaylar ne kadar fazla ise bunama riskinin de o kadar yüksek olduğuna işaret ediyor. 

Araştırmaya katılan kadınlar, 40 yıl boyunca çeşitli testlere tabi tutuldu. Her dört kadından biri, hayatında en az bir kez bir yakınını kaybetme ya da işsiz kalma gibi travmatik bir olay yaşadığını belirtti. Kadınların yüzde 25'i en az iki kez travmatik olay yaşadığına işaret ederken, yüzde 20'si de başından üç ya da daha fazla travmatik olay geçtiğini kaydetti.  

Araştırma sırasında 153 kadının Alzheimer'a yakalandığı gözlendi. 

Araştırmacılar, katılımcıların başından geçen travmatik olay sayısı ne kadar fazlaysa Alzheimer'a yakalanma risklerinin de o kadar fazla olduğunu belirledi. 

Araştırmayı yöneten Dr. Lena Johansson, stres sırasında salgılanan hormonların bedende birçok değişikliğe yol açtığını söyledi. 

Söz konusu hormonların beyinde de çeşitli kimyasal değişikliklere neden olduğuna işaret eden Johansson, "Travmatik olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu hormonların etkisi devam ediyor. Bu süreçte en çok etkilenen organ ise beyin oluyor" dedi.   

Araştırmacılar, Alzheimer gibi dejeneratif beyin rahatsızlıkları riskini azaltmak için dengeli beslenme, egzersiz yapma, sigarayı bırakma ve tansiyon ile kolesterolü kontrol altında tutmanın önemini vurguladı.

> Stres, kadınlarda Alzheimer riskini artırıyor

Bilim adamları, orta yaşlarda stresli bir hayatın ileri dönemde kadınlar için bunama riskini artırdığını ortaya çıkardı.

"BMJ Open" dergisinde yayımlanan araştırma, boşanma, yakınların ölümü ya da işsiz kalma gibi üzücü olaylarla başa çıkmak zorunda kalan kadınların ileriki yaşlarda Alzheimer'a yakalanma riskinin diğerlerine oranla çok daha yüksek olduğunu gösterdi. 

İsveç'te 800'den fazla kadının katılımıyla yapılan araştırma, kadınların hayatında strese neden olan olaylar ne kadar fazla ise bunama riskinin de o kadar yüksek olduğuna işaret ediyor. 

Araştırmaya katılan kadınlar, 40 yıl boyunca çeşitli testlere tabi tutuldu. Her dört kadından biri, hayatında en az bir kez bir yakınını kaybetme ya da işsiz kalma gibi travmatik bir olay yaşadığını belirtti. Kadınların yüzde 25'i en az iki kez travmatik olay yaşadığına işaret ederken, yüzde 20'si de başından üç ya da daha fazla travmatik olay geçtiğini kaydetti.  

Araştırma sırasında 153 kadının Alzheimer'a yakalandığı gözlendi. 

Araştırmacılar, katılımcıların başından geçen travmatik olay sayısı ne kadar fazlaysa Alzheimer'a yakalanma risklerinin de o kadar fazla olduğunu belirledi. 

Araştırmayı yöneten Dr. Lena Johansson, stres sırasında salgılanan hormonların bedende birçok değişikliğe yol açtığını söyledi. 

Söz konusu hormonların beyinde de çeşitli kimyasal değişikliklere neden olduğuna işaret eden Johansson, "Travmatik olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu hormonların etkisi devam ediyor. Bu süreçte en çok etkilenen organ ise beyin oluyor" dedi.   

Araştırmacılar, Alzheimer gibi dejeneratif beyin rahatsızlıkları riskini azaltmak için dengeli beslenme, egzersiz yapma, sigarayı bırakma ve tansiyon ile kolesterolü kontrol altında tutmanın önemini vurguladı.

Son Güncelleme: Salı, 01 Ekim 2013 17:37

Gösterim: 674


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.