Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Okulların açılmasına az bir süre kala, Okul Sütü Programı'nın, 2012-2013 döneminde de devam etmesi için çalışma başlatıldı.

Geçtiğimiz eğitim yılının Mayıs ayında dağıtılan okul sütünün yeni dönemde de devamı konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'ndan görüş alınacak.

İlgili Bakanlıklardan alınan görüşler sonrasında, Okul Sütü Programı'nın maliyeti, hangi tarihte başlayıp hangi tarihte biteceği, ne kadar dağıtım yapılacağı gibi ana hatlarının belirlenmesi bekleniyor.

Tarafların mutabakata varması durumunda da bir taslak hazırlanarak Bakanlar Kurulu'nun onayına sunulacak. Kararın çıkmasının ardından da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hangi bölgelere, hangi firmaların süt dağıtacağının belirlenmesi için ihale yapılacak. Okul sütü dağıtımının süt arzının fazla olduğunu dönemde yapılması bekleniyor.

> Okul sütü kaldığı yerden devam

Okulların açılmasına az bir süre kala, Okul Sütü Programı'nın, 2012-2013 döneminde de devam etmesi için çalışma başlatıldı.

Geçtiğimiz eğitim yılının Mayıs ayında dağıtılan okul sütünün yeni dönemde de devamı konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'ndan görüş alınacak.

İlgili Bakanlıklardan alınan görüşler sonrasında, Okul Sütü Programı'nın maliyeti, hangi tarihte başlayıp hangi tarihte biteceği, ne kadar dağıtım yapılacağı gibi ana hatlarının belirlenmesi bekleniyor.

Tarafların mutabakata varması durumunda da bir taslak hazırlanarak Bakanlar Kurulu'nun onayına sunulacak. Kararın çıkmasının ardından da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hangi bölgelere, hangi firmaların süt dağıtacağının belirlenmesi için ihale yapılacak. Okul sütü dağıtımının süt arzının fazla olduğunu dönemde yapılması bekleniyor.

Son Güncelleme: Perşembe, 30 Ağustos 2012 13:41

Gösterim: 1716

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), ilköğretim kurumlarında görev yapan yaklaşık 460 bin öğretmene okullar açılmadan önce vereceği mesleki gelişim eğitimleri 3 Eylül Pazartesi günü başlıyor.

Bakanlık bu sene okullar kapandıktan sonra Haziran ayında öğretmenlere yönelik gerçekleştirdiği hizmetiçi eğitimleri, okullar açılmadan önce Eylül ayında da yapacak. Eğitimler için gerekli çalışmaları tamamlayan MEB, bu eğitimlerle çok sayıda öğretmene ulaşmayı hedefliyor.

3-7 Eylül 2012 tarihleri arasında yapılacak mesleki gelişim eğitimlerine, ilköğretim kurumlarında görev yapan 40 bin 504 okul öncesi öğretmen, 218 bin 305 bin sınıf öğretmeni ve 200 bin 947 branş öğretmeni olmak üzere toplam 459 bin 756 bin öğretmenin katılması planlıyor.

Eğitimler, uzaktan eğitim-video konferans öğrenme ve öğretme yaklaşımıyla internet üzerinden yapılacak. Eğitimler kapsamında yapılacak sunumlar, MEB'in Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü stüdyoları kullanılacak.

Eğitimi kendi okullarında alabilecekler

Öğretmenlerin eğitimlerinde diğerlerinden farklı bir uygulama olacak. Öğretmenler eğitimleri kendi okullarında veya okullarına en yakın, imkanları daha iyi başka bir okuldan izleyebilecek.

Seminerlerde öğretmenlere eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması, 4+4+4'ün uygulama esasları, bilişim teknolojilerinin eğitim sistemine etkisi, FATİH Projesi'nin yanı sıra sınıfta pozitif davranışların yönetimi de anlatılacak.

İlkokul 1. sınıfları okutacak öğretmenlere hem oyun ve fiziki etkinlikler dersine yönelik bilgiler aktarılacak hem de okuma yazmaya hazırlık için neler yapmaları gerektiği hakkında sunumlar yapılacak.

Seminerde ayrıca okul olgunluğu, sosyal bilimlerde problem çözme, müzakereci öğrenci ve öğretmenlik mesleği konuları da ele alınacak.

Toplam 15 ders saati sürecek seminerlerde, bakanlık üst düzey yöneticileri ile akademisyenler görev alacak.

Mesleki gelişim eğitimleri her gün saat 09.00'da başlayacak, 12.10'da sona erecek.

> Öğretmenler 3 Eylül’de iş başı yapıyor

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), ilköğretim kurumlarında görev yapan yaklaşık 460 bin öğretmene okullar açılmadan önce vereceği mesleki gelişim eğitimleri 3 Eylül Pazartesi günü başlıyor.

Bakanlık bu sene okullar kapandıktan sonra Haziran ayında öğretmenlere yönelik gerçekleştirdiği hizmetiçi eğitimleri, okullar açılmadan önce Eylül ayında da yapacak. Eğitimler için gerekli çalışmaları tamamlayan MEB, bu eğitimlerle çok sayıda öğretmene ulaşmayı hedefliyor.

3-7 Eylül 2012 tarihleri arasında yapılacak mesleki gelişim eğitimlerine, ilköğretim kurumlarında görev yapan 40 bin 504 okul öncesi öğretmen, 218 bin 305 bin sınıf öğretmeni ve 200 bin 947 branş öğretmeni olmak üzere toplam 459 bin 756 bin öğretmenin katılması planlıyor.

Eğitimler, uzaktan eğitim-video konferans öğrenme ve öğretme yaklaşımıyla internet üzerinden yapılacak. Eğitimler kapsamında yapılacak sunumlar, MEB'in Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü stüdyoları kullanılacak.

Eğitimi kendi okullarında alabilecekler

Öğretmenlerin eğitimlerinde diğerlerinden farklı bir uygulama olacak. Öğretmenler eğitimleri kendi okullarında veya okullarına en yakın, imkanları daha iyi başka bir okuldan izleyebilecek.

Seminerlerde öğretmenlere eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması, 4+4+4'ün uygulama esasları, bilişim teknolojilerinin eğitim sistemine etkisi, FATİH Projesi'nin yanı sıra sınıfta pozitif davranışların yönetimi de anlatılacak.

İlkokul 1. sınıfları okutacak öğretmenlere hem oyun ve fiziki etkinlikler dersine yönelik bilgiler aktarılacak hem de okuma yazmaya hazırlık için neler yapmaları gerektiği hakkında sunumlar yapılacak.

Seminerde ayrıca okul olgunluğu, sosyal bilimlerde problem çözme, müzakereci öğrenci ve öğretmenlik mesleği konuları da ele alınacak.

Toplam 15 ders saati sürecek seminerlerde, bakanlık üst düzey yöneticileri ile akademisyenler görev alacak.

Mesleki gelişim eğitimleri her gün saat 09.00'da başlayacak, 12.10'da sona erecek.

Son Güncelleme: Perşembe, 30 Ağustos 2012 14:40

Gösterim: 1708

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, üniversite yerleştirme sonuçlarına göre 721 bin 925 kontenjanı olan lisans ve ön lisans programından 80 bin 228'inin boş kalmasına dikkat çekti.

Prof. Dr. Adnan Gümüş, ÇÜ’de 82’şer kontenjanı olan Fizik Bölümü’ne sadece 2, Kimya Bölümü’ne 15, Biyoloji Bölümü’ne de 43 başvuru yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Gümüş, "Şimdilik 205 devlet, vakıf ve özel üniversite bulunan Türkiye’de liselerden yılda ortalama 750-800 bin öğrenci mezun oluyor. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde üniversite sayısı 500’e yaklaşacak. Liselerden mezun olan 800 bin öğrencinin tümü okumak istese bile, üniversite başına 3 bin yeni öğrenci düşecek" diye konuştu.

İstanbul, Ankara, Atatürk, Anadolu, Kocaeli gibi kontenjanı onbinleri bulan üniversiteler bulunduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Adnan Gümüş, "Bu durumda üniversite başına düşen öğrenci sayısı da çok azalacak. Yabancı üniversiteler şube açabilecek. Üniversite sayıları daha da artınca pek çok üniversite öğrenci bulmakta güçlük çekecek. Ciddi kontenjan boşlukları oluşacak" diye konuştu.

Türkiye’de eğitim ve öğretimi planlamada bir sıkıntı olduğunu öne süren Prof. Dr. Adnan Gümüş, şöyle konuştu:

"Bu yıl yükseköğretimde arz talebi geçmiş durumda. Yani üniversiteler okuyacak öğrenci arıyor. Açıköğretim fakülteleri hariç 80 bin kontenjan hiç başvuru olmadığı için açık durumda. Sanayiciler ’Ara eleman açığı var’ diyor ama ilgili meslek yüksekokulları açıkta kalıyor. Bu süreçte bazı öğrenciler bir bölüme yerleştirilseler bile kayıt yaptırmıyor. Bazı yerlere ek yerleştirmeler yapılarak bu açık dengelenmeye çalışılıyor. Ama üniversitelerin hukuk fakülteleri ya da kamuda ataması çok olan pisikolojik danışmanlık bölümleri hızla açılıyor. Ülke nüfusunun yüzde 100’ü üniversite mezunu olmaz. Herkes üniversite mezunu olacak diye kural yok. Makul oran yüzde 60’tır."

"Bu tablodan ülkenin bir yükseköğretim programı oluşturulamadığı görülüyor. Ülkenin sosyal ve iktisadi kalkınması dikkate alınarak, yeni nesillerin aklı başında, sanatsal, estetik, felsefi duyarlılıkları gelişmiş, en azından bir iki meslekte uzmanlaşmış kişiler olarak yetişmelerini sağlayacak bir yükseköğretim politikasına müthiş şekilde ihtiyaç var." Prof.Dr. Gümüş, gençlerin hemen iş kazandıran bölümlere daha çok yöneldiğine de dikkat çekti. (radikal)

> 'Yüksek öğrenimde arz talebi geçti'

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş, üniversite yerleştirme sonuçlarına göre 721 bin 925 kontenjanı olan lisans ve ön lisans programından 80 bin 228'inin boş kalmasına dikkat çekti.

Prof. Dr. Adnan Gümüş, ÇÜ’de 82’şer kontenjanı olan Fizik Bölümü’ne sadece 2, Kimya Bölümü’ne 15, Biyoloji Bölümü’ne de 43 başvuru yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Gümüş, "Şimdilik 205 devlet, vakıf ve özel üniversite bulunan Türkiye’de liselerden yılda ortalama 750-800 bin öğrenci mezun oluyor. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde üniversite sayısı 500’e yaklaşacak. Liselerden mezun olan 800 bin öğrencinin tümü okumak istese bile, üniversite başına 3 bin yeni öğrenci düşecek" diye konuştu.

İstanbul, Ankara, Atatürk, Anadolu, Kocaeli gibi kontenjanı onbinleri bulan üniversiteler bulunduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Adnan Gümüş, "Bu durumda üniversite başına düşen öğrenci sayısı da çok azalacak. Yabancı üniversiteler şube açabilecek. Üniversite sayıları daha da artınca pek çok üniversite öğrenci bulmakta güçlük çekecek. Ciddi kontenjan boşlukları oluşacak" diye konuştu.

Türkiye’de eğitim ve öğretimi planlamada bir sıkıntı olduğunu öne süren Prof. Dr. Adnan Gümüş, şöyle konuştu:

"Bu yıl yükseköğretimde arz talebi geçmiş durumda. Yani üniversiteler okuyacak öğrenci arıyor. Açıköğretim fakülteleri hariç 80 bin kontenjan hiç başvuru olmadığı için açık durumda. Sanayiciler ’Ara eleman açığı var’ diyor ama ilgili meslek yüksekokulları açıkta kalıyor. Bu süreçte bazı öğrenciler bir bölüme yerleştirilseler bile kayıt yaptırmıyor. Bazı yerlere ek yerleştirmeler yapılarak bu açık dengelenmeye çalışılıyor. Ama üniversitelerin hukuk fakülteleri ya da kamuda ataması çok olan pisikolojik danışmanlık bölümleri hızla açılıyor. Ülke nüfusunun yüzde 100’ü üniversite mezunu olmaz. Herkes üniversite mezunu olacak diye kural yok. Makul oran yüzde 60’tır."

"Bu tablodan ülkenin bir yükseköğretim programı oluşturulamadığı görülüyor. Ülkenin sosyal ve iktisadi kalkınması dikkate alınarak, yeni nesillerin aklı başında, sanatsal, estetik, felsefi duyarlılıkları gelişmiş, en azından bir iki meslekte uzmanlaşmış kişiler olarak yetişmelerini sağlayacak bir yükseköğretim politikasına müthiş şekilde ihtiyaç var." Prof.Dr. Gümüş, gençlerin hemen iş kazandıran bölümlere daha çok yöneldiğine de dikkat çekti. (radikal)

Son Güncelleme: Perşembe, 30 Ağustos 2012 11:10

Gösterim: 2413

4+4+4 kayıtlarında sınıflar dolup taşınca İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü çözümü buldu: Bahçeli okullara prefabrik sınıf

4+4+4’e prefabrik sınıflar geliyorHabertürk Gazetesi'nden Pervin Kaplan'ın haberine göre, bazı ilçelerindeki okullarda birinci sınıf mevcudu 80’i aşan ve okul müdürlerinin özellikle okula başlamaları velilerin iznine bırakılan 60-66 aylıkların ailelerine, “Çocuklarınızı okula başlatmayın, sınıflar kalabalık olacak” çağrısı yaptığı İstanbul ’da, bu kalabalık sınıflara “prefabrik çözüm” aranıyor. Bu çözümde okulların bahçelerine prefabrik sınıf kurularak, sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılması planlanıyor.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçe müdürleriyle yaptığı toplantıda işte bu çözümü gündeme getirdi. Her ilçeden bahçesi olan okulları belirlemesini ve bu bahçelere kaç tane prefabrik sınıf kurulabileceğini çıkarmalarını istedi. Şu anda bütün ilçelerde okul müdürleri bu çalışmayı yürütüyor. Kaç okulun bahçesine prefabrik sınıf kurulacağı ve bahçede bu sınıf için ayrılacak alan belirleniyor. Bu toplantıya katılan ilçe milli eğitim müdürlerinden biri yaptıkları çalışmayı şöyle anlatıyor:

'TENEFFÜS ALANINI ALMAMALI'

“Sınıfların mevcudunu 25, 30 ve 40 kişiye indirebilmek için ihtiyacımız olan derslik sayısı istendi. Zor bir proje. Birincisi İstanbul ’da her okulun bahçesi yok. Örneğin benim ilçemde yaklaşık 60 okuldan ancak 12’sinde bahçe var. 11 bin öğrencinin okula başlayacağı ilçede 25 kişilik öğrenci için 230 sınıf, 30 öğrencili sınıf için 150, 35 öğrencili sınıf için ise 100 prefabrik sınıf yapılmalı. Bir de unutmayalım ki bu bahçeler çocukların teneffüste zaman geçirdikleri sınırlı yerler. Bu mekânları da çocukların elinden almamak gerekiyor.”

Projenin maliyetinin nasıl karşılanacağı konusunda ilk akla gelen çözümlerden biri ilçe belediyelerinin bu sınıfların yapımını üstlenmeleri. Kâğıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “Böyle bir çözümde destek istenirse elimizden geleni yaparız” dedi. Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir yetkili de “Belediyelerin yanı sıra il özel idaresinin de bunu karşılaması düşünülüyor. Henüz projeyi bakanlığa aktarmadık. Proje tamamlanınca bu çözümü ileteceğiz” diye konuştu. ( habertürk )

> 4+4+4’e prefabrik çözüm

4+4+4 kayıtlarında sınıflar dolup taşınca İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü çözümü buldu: Bahçeli okullara prefabrik sınıf

4+4+4’e prefabrik sınıflar geliyorHabertürk Gazetesi'nden Pervin Kaplan'ın haberine göre, bazı ilçelerindeki okullarda birinci sınıf mevcudu 80’i aşan ve okul müdürlerinin özellikle okula başlamaları velilerin iznine bırakılan 60-66 aylıkların ailelerine, “Çocuklarınızı okula başlatmayın, sınıflar kalabalık olacak” çağrısı yaptığı İstanbul ’da, bu kalabalık sınıflara “prefabrik çözüm” aranıyor. Bu çözümde okulların bahçelerine prefabrik sınıf kurularak, sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılması planlanıyor.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçe müdürleriyle yaptığı toplantıda işte bu çözümü gündeme getirdi. Her ilçeden bahçesi olan okulları belirlemesini ve bu bahçelere kaç tane prefabrik sınıf kurulabileceğini çıkarmalarını istedi. Şu anda bütün ilçelerde okul müdürleri bu çalışmayı yürütüyor. Kaç okulun bahçesine prefabrik sınıf kurulacağı ve bahçede bu sınıf için ayrılacak alan belirleniyor. Bu toplantıya katılan ilçe milli eğitim müdürlerinden biri yaptıkları çalışmayı şöyle anlatıyor:

'TENEFFÜS ALANINI ALMAMALI'

“Sınıfların mevcudunu 25, 30 ve 40 kişiye indirebilmek için ihtiyacımız olan derslik sayısı istendi. Zor bir proje. Birincisi İstanbul ’da her okulun bahçesi yok. Örneğin benim ilçemde yaklaşık 60 okuldan ancak 12’sinde bahçe var. 11 bin öğrencinin okula başlayacağı ilçede 25 kişilik öğrenci için 230 sınıf, 30 öğrencili sınıf için 150, 35 öğrencili sınıf için ise 100 prefabrik sınıf yapılmalı. Bir de unutmayalım ki bu bahçeler çocukların teneffüste zaman geçirdikleri sınırlı yerler. Bu mekânları da çocukların elinden almamak gerekiyor.”

Projenin maliyetinin nasıl karşılanacağı konusunda ilk akla gelen çözümlerden biri ilçe belediyelerinin bu sınıfların yapımını üstlenmeleri. Kâğıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “Böyle bir çözümde destek istenirse elimizden geleni yaparız” dedi. Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir yetkili de “Belediyelerin yanı sıra il özel idaresinin de bunu karşılaması düşünülüyor. Henüz projeyi bakanlığa aktarmadık. Proje tamamlanınca bu çözümü ileteceğiz” diye konuştu. ( habertürk )

Son Güncelleme: Perşembe, 30 Ağustos 2012 15:45

Gösterim: 2246

Şeyhmus'un yalanı Oxford'u bile şaşırttı

Türkiye iki gündür Mardinli Şeyhmus Kino'nun hikayesini konuşuyor. Oxford Üniver-sitesi'nden burslu eğitim kazandığını söyleyen Kino, üniversitenin kendisine gönderdiği davetiyeyi okuma yazma bilmeyen annesinin ekmek pişirdiği tandırda yaktığını belirterek gazetelerin birinci sayfalarında haber oldu.

Ne var ki internet sitelerinde ve gazetelerde en çok okunan haber olmayı başaran 17 yaşındaki gencin yalanı uzun sürmedi. Kino'nun hikayesiyle tüm medyayı aldattığı ortaya çıktı.

Şeyhmus'un mağduriyetini Oxford Üniversitesi'ne soran Zaman muhabirine, söz konusu öğrenciye yönelik bir 'burs teklifi' ve 'okulumuza gel' çağrılarının olmadığı cevabı geldi. Üniversitenin basın sözcüsü Matt Pickles, yaptığı açıklamada Şeyhmus Kino adında bir kayda rastlamadıklarını belirtti. Adı geçen şahsa yönelik ne eğitim ne de burs sunduklarını kaydeden Pickles, üniversitenin dünyanın her yerinden üstün başarılı ve özel yetenekli öğrenci adaylarını kabul ettiğini, fakat kabul sürecinin adayların bizzat posta veya web üzerinden yaptıkları başvurular neticesinde olduğunu söyledi. Açıklamada, üstün başarılı ve yetenekli öğrencilerin böyle bir başvuru yapmaksızın Oxford Üniversitesi tarafından tespit edilmesi ve teklif göndermesi şeklinde bir prosedürün olmadığı ifade edildi.

TablolarI da TAKLİTMİŞ!

Şeyhmus Kino, Almanya'da düzenlenen bir resim yarışmasında da 350 bin liralık ödül aldığını açıklamıştı. Aldığı ödülü Afrika'da açlıkla mücadele eden Somali'ye bağışladığını söyleyen Kino, resim yeteneği nedeniyle Oxford Üniversitesi başta olmak üzere yurt içi ve yurtdışından birçok üniversiteden burslu eğitim teklifi aldığını belirtmişti. Bütün medyayı kandırmayı başaran Kino'nun resimlerinin de kendisine ait olmadığı öne sürüldü. Kino'nun Almanya'da "Hayal Dünyası'nda Serbest Çalışmalar" adlı yarışmaya katıldığı ve ödül aldığını söylediği resim, Kanadalı ressam Rob Gonsalves'in "Community Portrait" adlı eserinin tıpkısıydı. Mardinli genç, Endonezyalı sanatçı Veri Apriyatno'nun resim çalışmalarını da 'Ben yaptım.' diyerek sosyal medyada paylaşmıştı. Kino, tablolarla ilgili de şu yorumu yapmıştı: "Arkadaşlar öncelikle bir şey demek istiyorum; yarışmayı kazanan kişi kazandığı ödülü bağışlamak zorundaydı. Onun için ben bir şey yapamıyorum ama ben yine devam edeceğim. Hayallerimin peşini bırakmayacağım. Ben Leonardo Da Vinci gibi tanınmak, Picasso gibi tablolarında anlam aramak ve Salvador Dali gibi sürrealist olmak istiyorum."

Gelen tepkiler üzerine Facebook profil sayfasındaki yorumları silen Şeyhmus Kino, dün kendisine ulaşmaya çalışan gazetecilere cevap vermedi.(zaman)

İŞTE TABLONUN ORJİNALİ










BU DA BEN YAPTIM DEDİĞİ TABLO

> Tüm Türkiye'yi hayal kırıklığına uğrattı

Şeyhmus'un yalanı Oxford'u bile şaşırttı

Türkiye iki gündür Mardinli Şeyhmus Kino'nun hikayesini konuşuyor. Oxford Üniver-sitesi'nden burslu eğitim kazandığını söyleyen Kino, üniversitenin kendisine gönderdiği davetiyeyi okuma yazma bilmeyen annesinin ekmek pişirdiği tandırda yaktığını belirterek gazetelerin birinci sayfalarında haber oldu.

Ne var ki internet sitelerinde ve gazetelerde en çok okunan haber olmayı başaran 17 yaşındaki gencin yalanı uzun sürmedi. Kino'nun hikayesiyle tüm medyayı aldattığı ortaya çıktı.

Şeyhmus'un mağduriyetini Oxford Üniversitesi'ne soran Zaman muhabirine, söz konusu öğrenciye yönelik bir 'burs teklifi' ve 'okulumuza gel' çağrılarının olmadığı cevabı geldi. Üniversitenin basın sözcüsü Matt Pickles, yaptığı açıklamada Şeyhmus Kino adında bir kayda rastlamadıklarını belirtti. Adı geçen şahsa yönelik ne eğitim ne de burs sunduklarını kaydeden Pickles, üniversitenin dünyanın her yerinden üstün başarılı ve özel yetenekli öğrenci adaylarını kabul ettiğini, fakat kabul sürecinin adayların bizzat posta veya web üzerinden yaptıkları başvurular neticesinde olduğunu söyledi. Açıklamada, üstün başarılı ve yetenekli öğrencilerin böyle bir başvuru yapmaksızın Oxford Üniversitesi tarafından tespit edilmesi ve teklif göndermesi şeklinde bir prosedürün olmadığı ifade edildi.

TablolarI da TAKLİTMİŞ!

Şeyhmus Kino, Almanya'da düzenlenen bir resim yarışmasında da 350 bin liralık ödül aldığını açıklamıştı. Aldığı ödülü Afrika'da açlıkla mücadele eden Somali'ye bağışladığını söyleyen Kino, resim yeteneği nedeniyle Oxford Üniversitesi başta olmak üzere yurt içi ve yurtdışından birçok üniversiteden burslu eğitim teklifi aldığını belirtmişti. Bütün medyayı kandırmayı başaran Kino'nun resimlerinin de kendisine ait olmadığı öne sürüldü. Kino'nun Almanya'da "Hayal Dünyası'nda Serbest Çalışmalar" adlı yarışmaya katıldığı ve ödül aldığını söylediği resim, Kanadalı ressam Rob Gonsalves'in "Community Portrait" adlı eserinin tıpkısıydı. Mardinli genç, Endonezyalı sanatçı Veri Apriyatno'nun resim çalışmalarını da 'Ben yaptım.' diyerek sosyal medyada paylaşmıştı. Kino, tablolarla ilgili de şu yorumu yapmıştı: "Arkadaşlar öncelikle bir şey demek istiyorum; yarışmayı kazanan kişi kazandığı ödülü bağışlamak zorundaydı. Onun için ben bir şey yapamıyorum ama ben yine devam edeceğim. Hayallerimin peşini bırakmayacağım. Ben Leonardo Da Vinci gibi tanınmak, Picasso gibi tablolarında anlam aramak ve Salvador Dali gibi sürrealist olmak istiyorum."

Gelen tepkiler üzerine Facebook profil sayfasındaki yorumları silen Şeyhmus Kino, dün kendisine ulaşmaya çalışan gazetecilere cevap vermedi.(zaman)

İŞTE TABLONUN ORJİNALİ










BU DA BEN YAPTIM DEDİĞİ TABLO

Son Güncelleme: Perşembe, 30 Ağustos 2012 16:19

Gösterim: 2367


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.