Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında atanan araştırma görevlilerinin bahar dönemi yüksek lisans tercih işlemleri başladı

Eğitimtercihi- Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında atanan araştırma görevlileri için lisansüstü eğitim tercih işlemleri 21-23 Ocak tarihleri arasında YÖK tarafından yapılacak. Lisansüstü eğitime araştırma görevlilerinden yabancı dil puanı 65 ve üstünde olanlar başvuru yapabilecek.

Tercih sayfası için Tıklayın

YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada, “Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Esas ve Usuller" kapsamında, 2547 sayılı Kanun'un 33/a maddesi atanan araştırma görevlilerinden yabancı dil puanı 65 ve üstünde olanların lisansüstü eğitim yapabilmesi için tercih işlemlerinin, 21-23 Ocak 2014 tarihleri arasında alınacağı belirtildi.

> ÖYP lisansüstü eğitim başvuruları başladı

Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında atanan araştırma görevlilerinin bahar dönemi yüksek lisans tercih işlemleri başladı

Eğitimtercihi- Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında atanan araştırma görevlileri için lisansüstü eğitim tercih işlemleri 21-23 Ocak tarihleri arasında YÖK tarafından yapılacak. Lisansüstü eğitime araştırma görevlilerinden yabancı dil puanı 65 ve üstünde olanlar başvuru yapabilecek.

Tercih sayfası için Tıklayın

YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada, “Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Esas ve Usuller" kapsamında, 2547 sayılı Kanun'un 33/a maddesi atanan araştırma görevlilerinden yabancı dil puanı 65 ve üstünde olanların lisansüstü eğitim yapabilmesi için tercih işlemlerinin, 21-23 Ocak 2014 tarihleri arasında alınacağı belirtildi.

Son Güncelleme: Salı, 21 Ocak 2014 15:45

Gösterim: 1161

Bilkent Üniversitesi'nden genetikçiler, AB'den 1,5 milyon avro rekor bütçeyle başladıkları projede, farelere kalp krizi geçirterek bu sırada oluşan genetik şifreleri çözecek

Bilkent Üniversitesinden genetikçiler, Avrupa Birliğinden (AB) 1,5 milyon avro rekor bütçeyle başladıkları projede, kalp hastası yapılan farelerdeki genetik şifreleri çözecek. 

Genetikçiler, şu ana kadar yaptıkları çalışmalarda, farelerin genetik molekülleriyle oynayarak farelerin damar sistemlerinde kolesterol ve obeziteye bağlı yükselen yağlara karşı algısını kapatmayı başardılar.

Çalışmanın bundan sonraki aşamasında insan vücudunun kolesterolü bir tehdit olarak algılamaması için farelerden başlayarak altta yatan genetik mekanizmalar detaylı olarak araştırılacak.

Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebru Erbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kolesterolün ve obezitenin kalp damar hastalıkları için önemli risk oluşturduğunu ancak, bazı insanların kolesterolünün yüksek olması halinde bile hastalıktan etkilenmediğini anlattı.

Türkiye'de de kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranının yüzde 40 dolayında olmasına karşın damar sertliği ve buna bağlı gelişen kalp krizine karşı önleyici tedavi seçeneklerinin çok az olduğunu vurgulayan Erbay, kolesterol düşürücü ilaçlar ve hayat şartlarını düzeltmek gibi koruyucu tedbirlerin uygulanması halinde bile her durumda başarı göstermediğini söyledi.

By-pass ve diğer invazif yöntemlerin dışında da kalp-damar hastalıkları için kesin bir yaklaşımın bulunmadığına işaret eden Erbay, projelerinde kalp-damar hastalıklarına yaklaşımlarının, kolesterol ve obezite nedeniyle yükselen yağ değerlerine rağmen vücudu bu hastalığı geliştirmeyen yani kalp krizine dirençli insanlardaki genetik mekanizmalardan esinlendiğini bildirdi.

Kalp damarlarının kolesterolü algılamamasını sağlayacaklar

Erbay, kolesterolün kalp-damar hücrelerinde yarattığı stresin hücrelerin ölümüne veya inflamatuar yanıt gelişmesine sebep olduğunu ifade ederek, çalışmalarında asıl olarak bu strese ve sonuçlarına engel olmak istediklerini söyledi.

Hücrelerdeki yağ stresine mikroRNA denilen moleküllerin aracılık ettiğini kaydeden Erbay, insan vücudunun hastalandığında bu moleküllerin düzeylerinin değiştiğini ve bunları tanımlamak için yeni nesil teknolojilere dayanan interdisipliner bir çalışma içinde olduklarını kaydetti. Erbay, çalışmasına ilişkin şöyle konuştu:

"Transgenik farelerimizi kalp-damar sistemi hastası yapacağız. Hasta farelerdeki mikroRNA denilen moleküler değişiklikleri saptamak için ileri teknolojiler kullanacağız. Özellikle hücrelerde yağ stresine bağlı aktive olduğunu bildiğimiz ve mikroRNA’ları kontrol edebilen “endoplazmik reticulum stresi” adıyla bilinen bir sinyal iletim yolağını engellemek için kimyasal-genetik denilen interdisipliner yöntemler uygulayacağız. Tabii bu sırada farelerin genleriyle oynayacağız ve hastalıklı farelerde kolesterolün mikroRNA’ler ve endoplazmik reticulum stresi sinyal yolağı üzerinden algılanmamasını sağlayacağız. Farelerde yapabildiğimiz stresin algılanmamasını insanlar üzerinde de denemek istiyoruz.

Obezlerin de kalp hastası olması önlenecek

Yrd. Doç. Dr. Erbay, çalışmalarıyla damar sertliğini geri döndürebilmeyi ve kalp krizini gelişmeden önleyebilmek istediklerini belirterek, "Vücutta kötü yağ düzeyleri yüksek seviyelere ulaşsa ve obezite oluşsa bile diyet yapmadan, ilaç kullanmadan vücudun bu hastalığı algılamamasını sağlamak istiyoruz" dedi.  

Ebru Erbay, projenin Avrupa Birliği'ni çok heyecanlandıran bir proje olduğunu belirterek, "Çünkü yaşlanan bir Avrupa var. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalp krizi ve hastalıkları ölüm nedenlerinde ilk sırada yer alıyor. Bu nedenle projenin başarılı olması, onlar için oldukça önemli" diye konuştu.

> Bilkent Üniversiteli genetikçilere AB’den dev bütçe

Bilkent Üniversitesi'nden genetikçiler, AB'den 1,5 milyon avro rekor bütçeyle başladıkları projede, farelere kalp krizi geçirterek bu sırada oluşan genetik şifreleri çözecek

Bilkent Üniversitesinden genetikçiler, Avrupa Birliğinden (AB) 1,5 milyon avro rekor bütçeyle başladıkları projede, kalp hastası yapılan farelerdeki genetik şifreleri çözecek. 

Genetikçiler, şu ana kadar yaptıkları çalışmalarda, farelerin genetik molekülleriyle oynayarak farelerin damar sistemlerinde kolesterol ve obeziteye bağlı yükselen yağlara karşı algısını kapatmayı başardılar.

Çalışmanın bundan sonraki aşamasında insan vücudunun kolesterolü bir tehdit olarak algılamaması için farelerden başlayarak altta yatan genetik mekanizmalar detaylı olarak araştırılacak.

Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebru Erbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kolesterolün ve obezitenin kalp damar hastalıkları için önemli risk oluşturduğunu ancak, bazı insanların kolesterolünün yüksek olması halinde bile hastalıktan etkilenmediğini anlattı.

Türkiye'de de kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranının yüzde 40 dolayında olmasına karşın damar sertliği ve buna bağlı gelişen kalp krizine karşı önleyici tedavi seçeneklerinin çok az olduğunu vurgulayan Erbay, kolesterol düşürücü ilaçlar ve hayat şartlarını düzeltmek gibi koruyucu tedbirlerin uygulanması halinde bile her durumda başarı göstermediğini söyledi.

By-pass ve diğer invazif yöntemlerin dışında da kalp-damar hastalıkları için kesin bir yaklaşımın bulunmadığına işaret eden Erbay, projelerinde kalp-damar hastalıklarına yaklaşımlarının, kolesterol ve obezite nedeniyle yükselen yağ değerlerine rağmen vücudu bu hastalığı geliştirmeyen yani kalp krizine dirençli insanlardaki genetik mekanizmalardan esinlendiğini bildirdi.

Kalp damarlarının kolesterolü algılamamasını sağlayacaklar

Erbay, kolesterolün kalp-damar hücrelerinde yarattığı stresin hücrelerin ölümüne veya inflamatuar yanıt gelişmesine sebep olduğunu ifade ederek, çalışmalarında asıl olarak bu strese ve sonuçlarına engel olmak istediklerini söyledi.

Hücrelerdeki yağ stresine mikroRNA denilen moleküllerin aracılık ettiğini kaydeden Erbay, insan vücudunun hastalandığında bu moleküllerin düzeylerinin değiştiğini ve bunları tanımlamak için yeni nesil teknolojilere dayanan interdisipliner bir çalışma içinde olduklarını kaydetti. Erbay, çalışmasına ilişkin şöyle konuştu:

"Transgenik farelerimizi kalp-damar sistemi hastası yapacağız. Hasta farelerdeki mikroRNA denilen moleküler değişiklikleri saptamak için ileri teknolojiler kullanacağız. Özellikle hücrelerde yağ stresine bağlı aktive olduğunu bildiğimiz ve mikroRNA’ları kontrol edebilen “endoplazmik reticulum stresi” adıyla bilinen bir sinyal iletim yolağını engellemek için kimyasal-genetik denilen interdisipliner yöntemler uygulayacağız. Tabii bu sırada farelerin genleriyle oynayacağız ve hastalıklı farelerde kolesterolün mikroRNA’ler ve endoplazmik reticulum stresi sinyal yolağı üzerinden algılanmamasını sağlayacağız. Farelerde yapabildiğimiz stresin algılanmamasını insanlar üzerinde de denemek istiyoruz.

Obezlerin de kalp hastası olması önlenecek

Yrd. Doç. Dr. Erbay, çalışmalarıyla damar sertliğini geri döndürebilmeyi ve kalp krizini gelişmeden önleyebilmek istediklerini belirterek, "Vücutta kötü yağ düzeyleri yüksek seviyelere ulaşsa ve obezite oluşsa bile diyet yapmadan, ilaç kullanmadan vücudun bu hastalığı algılamamasını sağlamak istiyoruz" dedi.  

Ebru Erbay, projenin Avrupa Birliği'ni çok heyecanlandıran bir proje olduğunu belirterek, "Çünkü yaşlanan bir Avrupa var. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalp krizi ve hastalıkları ölüm nedenlerinde ilk sırada yer alıyor. Bu nedenle projenin başarılı olması, onlar için oldukça önemli" diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ocak 2014 11:57

Gösterim: 1465

Yemen'in Taiz Üniversitesi ile Uşak Üniversitesi arasında iş birliği anlaşması imzalandı. 

uşak üniversitesi logoTaiz Üniversitesi'nde düzenlenen törende konuşan Rektör Muhammed eş-Şuaybi, iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesinin ve üniversiteler arasındaki karşılıklı kültürel değişim programının önemine değindi.

Şuaybi ile Uşak Üniversitesi Rektörü Sait Çelik'in imzaladığı anlaşma gereği, gelecek yıl Taiz Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün açılması öngörülüyor.

Söz konusu üniversitelerde eğitim gören öğrencilere ortak staj ve yüksek lisans programlarından yararlanma hakkı da verilecek.

> Taiz ile Uşak üniversitesi arasında işbirliği anlaşması

Yemen'in Taiz Üniversitesi ile Uşak Üniversitesi arasında iş birliği anlaşması imzalandı. 

uşak üniversitesi logoTaiz Üniversitesi'nde düzenlenen törende konuşan Rektör Muhammed eş-Şuaybi, iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesinin ve üniversiteler arasındaki karşılıklı kültürel değişim programının önemine değindi.

Şuaybi ile Uşak Üniversitesi Rektörü Sait Çelik'in imzaladığı anlaşma gereği, gelecek yıl Taiz Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün açılması öngörülüyor.

Söz konusu üniversitelerde eğitim gören öğrencilere ortak staj ve yüksek lisans programlarından yararlanma hakkı da verilecek.

Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ocak 2014 11:31

Gösterim: 1921

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde (KTÜ) sosyal paylaşım sitelerine erişimin yasaklandığı iddialarıyla ilgili Rektör Prof. Dr. Baykal açıklama yaptı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal, üniversitelerinde sosyal paylaşım sitelerine girilememesinin geçici bir durum olduğunu, sistemden kaynaklanan sorunların giderilmesiyle herkesin istediği sayfaya erişebileceğini belirtti.

Baykal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversitelerinde uzaktan eğitim uygulamasını gerçekleştirirken internet hizmetlerinde sıkıntı yaşamaya başladıklarını ifade ederek, "Aşırı yüklenmeden dolayı uzaktan eğitimde sorunlar yaşamaya başladık. Mesai saatleri içerisinde sosyal paylaşım sitelerine girildiği zaman bir yüklenme oluyor ve bunu da sistem kaldırmıyor" dedi.

Uzaktan eğitimde sürekli olarak server kullanımı gerektiğini vurgulayan Baykal, şöyle devam etti:

"Bunun için yaşanan sıkıntılar aksaklıklara neden oluyor. Biz de mesai saatleri içerisinde sistemde iyileştirme yapılana kadar bir kısıtlamaya gittik. Böyle bir uygulama olacağı da gerek öğretim üyelerine gerekse de personele bildirildi. Zaten mesai saatleri dışında bir sorun yok. Sistemde aşırı yükleme olmadığı zamanda bu sayfalara erişim olabilir. Özellikle ders saatlerinde buna büyük önem gösteriyoruz. Ders saati olduğu dönemlerde bir kısıtlama oluyor, diğer saatlerde bir sorun yok. Bu durum tamamen geçici. Sistemden kaynaklanan sorunlar giderildiği zaman herkes istediği sayfaya erişim sağlayabilecek. Bu konudaki çalışmalar ise aralıksız devam ediyor."

> KTÜ'de sosyal paylaşım sitelerine erişim yasaklandı mı?

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde (KTÜ) sosyal paylaşım sitelerine erişimin yasaklandığı iddialarıyla ilgili Rektör Prof. Dr. Baykal açıklama yaptı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal, üniversitelerinde sosyal paylaşım sitelerine girilememesinin geçici bir durum olduğunu, sistemden kaynaklanan sorunların giderilmesiyle herkesin istediği sayfaya erişebileceğini belirtti.

Baykal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversitelerinde uzaktan eğitim uygulamasını gerçekleştirirken internet hizmetlerinde sıkıntı yaşamaya başladıklarını ifade ederek, "Aşırı yüklenmeden dolayı uzaktan eğitimde sorunlar yaşamaya başladık. Mesai saatleri içerisinde sosyal paylaşım sitelerine girildiği zaman bir yüklenme oluyor ve bunu da sistem kaldırmıyor" dedi.

Uzaktan eğitimde sürekli olarak server kullanımı gerektiğini vurgulayan Baykal, şöyle devam etti:

"Bunun için yaşanan sıkıntılar aksaklıklara neden oluyor. Biz de mesai saatleri içerisinde sistemde iyileştirme yapılana kadar bir kısıtlamaya gittik. Böyle bir uygulama olacağı da gerek öğretim üyelerine gerekse de personele bildirildi. Zaten mesai saatleri dışında bir sorun yok. Sistemde aşırı yükleme olmadığı zamanda bu sayfalara erişim olabilir. Özellikle ders saatlerinde buna büyük önem gösteriyoruz. Ders saati olduğu dönemlerde bir kısıtlama oluyor, diğer saatlerde bir sorun yok. Bu durum tamamen geçici. Sistemden kaynaklanan sorunlar giderildiği zaman herkes istediği sayfaya erişim sağlayabilecek. Bu konudaki çalışmalar ise aralıksız devam ediyor."

Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ocak 2014 10:39

Gösterim: 1106

TÜBİTAK, 2013 yılında üniversitelerin Teknoloji Transfer Ofislerine verdiği desteği bu yıl da sürdürüyor. Başvurusu kabul edilen 10 üniversiteye 1 milyon TL’ye kadar destek verilecek.

TÜBİTAK’a başvuru yapan 36 üniversitenin Teknoloji Transfer Ofisi içerisinden Anadolu, Bilkent, Dokuz Eylül, Erciyes, Gaziantep, İstanbul, İstanbul Şehir, İstanbul Teknik ve Uludağ üniversiteleri ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü destek almaya hak kazandı. 2013 yılında seçilen 10 üniversite ile birlikte toplamda 20 üniversiteye 20 milyon TL destek verilmiş olacak.

Toplam destek 10 milyon TL

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), üniversitelerin bünyesindeki Teknoloji Transfer Ofisleri’nin (TTO) geliştirilmesi ve yenilerinin kurulmasını teşvik etmek amacıyla geçen yıl başlattığı destek programını bu yıl da sürdürüyor. Toplam 10 milyon TL’lik destekten yararlanmak için başvuran üniversiteler arasından başvuru dosyası kabul edilen 10 üniversitenin TTO’su 1 milyon TL’ye kadar olan hibe desteğinden yararlanacak.

Başvuran 36 üniversite arasında yapılan değerlendirmenin ardından Anadolu, Bilkent, Dokuz Eylül, Erciyes, Gaziantep, İstanbul, İstanbul Şehir, İstanbul Teknik ve Uludağ Üniversiteleri ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2014 yılında destek almaya hak kazandı.

Ekonomiye katkıda TTO’ların rolü büyük

Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir patent vekilliği hizmeti veren Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, TTO projesinin öncülüğünü ilk kez Destek Patent’in yapıp konuyu Türkiye’nin gündemine getirdiklerini belirterek, destek almaya hak kazanan üniversiteleri tebrik etti. TTO’ların üniversite ile sanayi arasında işbirliğini sağlamak amacıyla oluşturulduğunu söyleyen Yamankaradeniz, akademisyenlerin bilgi birikimlerini sanayinin hizmetine sunmasıyla bu birikimin ürün ve teknolojiye dönüşeceğini ve patentleneceğini belirtti.

Kemal Yamankaradeniz, TTO’lar sayesinde üniversitelerin geliştirecekleri ürünler ve fikirlerle Ar-Ge, inovasyon alanında Türkiye’nin önemli bir aşama kaydedeceğini ve Türkiye ekonomisinin çok önemli bir sürece girdiğini söyledi. Yamankaradeniz, “Üniversitelerin TTO bölümlerinden büyük beklentimiz var. Üniversitelerimizdeki taze beyinler patent konusunda dünya ile yarışacak, sanayi ile işbirliği yaparak üretimin hem değerinin hem hacminin artmasına yardımcı olacak ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacak” dedi.

TTO Destekleme Programı Nedir?

TTO Destekleme Programı’na üniversiteler, üniversitelerin ortak olduğu şirketler, teknopark yönetici şirketleri ve teknopark yönetici şirketinin ortak olduğu şirketler başvurabiliyor. Program kapsamında TTO’lar 10 yıl süreyle hibe alabilecek. Destek oranları ilk 5 yıl için yüzde 80, ikinci 5 yıl için ise yüzde 60 olacak. Seçilen 10 üniversiteye verilecek destek kapsamında; personel giderleri, ulaşım, harcırah ve konaklama giderleri, alet, teçhizat, yazılım, yayın alım giderleri, yurtiçi ve yurtdışı danışmanlık ve eğitim hizmetleri de dahil olmak üzere hizmet alımı, toplantı, tanıtım ve organizasyon giderleri, yeminli mali müşavirlik ücretleri ve genel giderler karşılanacak.

> TÜBİTAK’tan üniversitelere 1 milyon TL destek

TÜBİTAK, 2013 yılında üniversitelerin Teknoloji Transfer Ofislerine verdiği desteği bu yıl da sürdürüyor. Başvurusu kabul edilen 10 üniversiteye 1 milyon TL’ye kadar destek verilecek.

TÜBİTAK’a başvuru yapan 36 üniversitenin Teknoloji Transfer Ofisi içerisinden Anadolu, Bilkent, Dokuz Eylül, Erciyes, Gaziantep, İstanbul, İstanbul Şehir, İstanbul Teknik ve Uludağ üniversiteleri ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü destek almaya hak kazandı. 2013 yılında seçilen 10 üniversite ile birlikte toplamda 20 üniversiteye 20 milyon TL destek verilmiş olacak.

Toplam destek 10 milyon TL

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), üniversitelerin bünyesindeki Teknoloji Transfer Ofisleri’nin (TTO) geliştirilmesi ve yenilerinin kurulmasını teşvik etmek amacıyla geçen yıl başlattığı destek programını bu yıl da sürdürüyor. Toplam 10 milyon TL’lik destekten yararlanmak için başvuran üniversiteler arasından başvuru dosyası kabul edilen 10 üniversitenin TTO’su 1 milyon TL’ye kadar olan hibe desteğinden yararlanacak.

Başvuran 36 üniversite arasında yapılan değerlendirmenin ardından Anadolu, Bilkent, Dokuz Eylül, Erciyes, Gaziantep, İstanbul, İstanbul Şehir, İstanbul Teknik ve Uludağ Üniversiteleri ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 2014 yılında destek almaya hak kazandı.

Ekonomiye katkıda TTO’ların rolü büyük

Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir patent vekilliği hizmeti veren Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, TTO projesinin öncülüğünü ilk kez Destek Patent’in yapıp konuyu Türkiye’nin gündemine getirdiklerini belirterek, destek almaya hak kazanan üniversiteleri tebrik etti. TTO’ların üniversite ile sanayi arasında işbirliğini sağlamak amacıyla oluşturulduğunu söyleyen Yamankaradeniz, akademisyenlerin bilgi birikimlerini sanayinin hizmetine sunmasıyla bu birikimin ürün ve teknolojiye dönüşeceğini ve patentleneceğini belirtti.

Kemal Yamankaradeniz, TTO’lar sayesinde üniversitelerin geliştirecekleri ürünler ve fikirlerle Ar-Ge, inovasyon alanında Türkiye’nin önemli bir aşama kaydedeceğini ve Türkiye ekonomisinin çok önemli bir sürece girdiğini söyledi. Yamankaradeniz, “Üniversitelerin TTO bölümlerinden büyük beklentimiz var. Üniversitelerimizdeki taze beyinler patent konusunda dünya ile yarışacak, sanayi ile işbirliği yaparak üretimin hem değerinin hem hacminin artmasına yardımcı olacak ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacak” dedi.

TTO Destekleme Programı Nedir?

TTO Destekleme Programı’na üniversiteler, üniversitelerin ortak olduğu şirketler, teknopark yönetici şirketleri ve teknopark yönetici şirketinin ortak olduğu şirketler başvurabiliyor. Program kapsamında TTO’lar 10 yıl süreyle hibe alabilecek. Destek oranları ilk 5 yıl için yüzde 80, ikinci 5 yıl için ise yüzde 60 olacak. Seçilen 10 üniversiteye verilecek destek kapsamında; personel giderleri, ulaşım, harcırah ve konaklama giderleri, alet, teçhizat, yazılım, yayın alım giderleri, yurtiçi ve yurtdışı danışmanlık ve eğitim hizmetleri de dahil olmak üzere hizmet alımı, toplantı, tanıtım ve organizasyon giderleri, yeminli mali müşavirlik ücretleri ve genel giderler karşılanacak.

Son Güncelleme: Salı, 14 Ocak 2014 11:48

Gösterim: 2209


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.