Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

YÖK, 2016 ÖSYS'de mimarlık programlarına başarı sırası en düşük iki yüz bininci adaydan başlanarak yerleştirme yapılacağını açıkladı.

mimarlik

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2016 ÖSYS'de mimarlık programına başarı sırası sınırlaması getirildiğini açıkladı. Mimarlık programlarına, başarı sırası en düşük iki yüz bininci adaydan başlanarak yerleştirme yapılacak.

YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, yükseköğretimdeki eğitim-öğretim süreçlerinin niteliğinin arttırılmasına yönelik, ilgili paydaşların da görüşleri alınarak bir dizi düzenleme yapıldığı belirtildi.

Bu kapsamda özellikle meslek icrasına yönelik programlarda "başarı sırasına göre sınırlama" uygulaması başlatıldığı anımsatılan açıklamada, ilk olarak tıpta 40 bin, hukukta ise 150 bin başarı sırası sınırının belirlendiği ve bunun 2015 ÖSYS'de uygulandığı ifade edildi.

Uygulamanın toplumun ilgili her kesiminde kabul gördüğüne işaret edilen açıklamada, mühendislik alanındaki programlar için de bu alanın en önemli paydaşı olan mühendislik fakültelerinin dekanları ile toplantılar gerçekleştirildiği bildirildi.

Dekanların, tıp ve hukuk alanları için yapılan düzenlemenin mühendislik alanı için de uygulanması yönünde talepte bulunduğu vurgulanan açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:

"Bu kapsamda mühendislik alanında 240 bin başarı sırası sınırı belirlenmiş ve mimarlık programı için de çalışma yapıldığı yakın zamanda tarafımızca kamuoyuna duyurulmuştur. Mimarlık programı kontenjanlarına yerleşen öğrenci sayılarına ilişkin yapılan çalışmada, adı geçen programa yerleşen ve aynı programda eğitim alan öğrenciler arasındaki puan farkının yıllar geçtikçe açıldığı gözlemlenmiştir. Başarı sıralamasında aralarındaki fark yüz binleri bulan öğrencilerin aynı sınıfta, aynı öğretim üyesinden, aynı müfredatı takip etmesinin eğitim bilimi açısından doğru olmadığı değerlendirilmektedir. Yükseköğretim kurumlarındaki mimarlık programına son yıllarda yerleşen öğrencilerin başarı sıraları da dikkate alınarak yapılan çalışma sonucunda 2016 ÖSYS'de, Türkiye ve KKTC'deki yükseköğretim kurumlarına yerleştirme işlemlerinde mimarlık programına, başarı sırası en düşük iki yüz bininci sırada olan adayların yerleştirme işlemine alınarak kontenjan dahilinde yerleştirilmesine karar verilmiştir."

Açıklamaya göre, vakıf yükseköğretim kurumları ise senato kararıyla yerleştirmede daha üstte başarı sırası belirleyebilecek.

Başka kararlar alınması gerekiyor

Söz konusu rakamlar belirlenirken talepler dikkate alınmakla birlikte sınırlamanın yıkıcı olmamasına da özen gösterildiği bildirilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"YÖK olarak tıp, hukuk, mühendislik ve son olarak eklenen mimarlık programlarına ilişkin başarı sıralaması sınırının tek başına bu alanlara kaliteyi getirmeyeceğini, yükseköğretimde özellikle çıktıyı ve mezuniyet yetkinliğini dikkate alan başkaca kararların alınmasının da gerektiğini bilmekteyiz. Bu bağlamda yakın zamanda kuruluşunu tamamladığımız Kalite Kurulu ve süreçleri daha da önem kazanmaktadır."

Mezuniyet sonrasında meslek icrası için YÖK'ün yanı sıra diğer ilgili paydaşların da katkı sağlayacağı bir "mesleki yeterlilik sınavının" olması gerektiği belirtilen açıklamada, bu konuya ilişkin bir yasa taslağı üzerinde çalışıldığı da kaydedildi.

> Mimarlık için 200 bin barajı getirildi

YÖK, 2016 ÖSYS'de mimarlık programlarına başarı sırası en düşük iki yüz bininci adaydan başlanarak yerleştirme yapılacağını açıkladı.

mimarlik

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2016 ÖSYS'de mimarlık programına başarı sırası sınırlaması getirildiğini açıkladı. Mimarlık programlarına, başarı sırası en düşük iki yüz bininci adaydan başlanarak yerleştirme yapılacak.

YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, yükseköğretimdeki eğitim-öğretim süreçlerinin niteliğinin arttırılmasına yönelik, ilgili paydaşların da görüşleri alınarak bir dizi düzenleme yapıldığı belirtildi.

Bu kapsamda özellikle meslek icrasına yönelik programlarda "başarı sırasına göre sınırlama" uygulaması başlatıldığı anımsatılan açıklamada, ilk olarak tıpta 40 bin, hukukta ise 150 bin başarı sırası sınırının belirlendiği ve bunun 2015 ÖSYS'de uygulandığı ifade edildi.

Uygulamanın toplumun ilgili her kesiminde kabul gördüğüne işaret edilen açıklamada, mühendislik alanındaki programlar için de bu alanın en önemli paydaşı olan mühendislik fakültelerinin dekanları ile toplantılar gerçekleştirildiği bildirildi.

Dekanların, tıp ve hukuk alanları için yapılan düzenlemenin mühendislik alanı için de uygulanması yönünde talepte bulunduğu vurgulanan açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:

"Bu kapsamda mühendislik alanında 240 bin başarı sırası sınırı belirlenmiş ve mimarlık programı için de çalışma yapıldığı yakın zamanda tarafımızca kamuoyuna duyurulmuştur. Mimarlık programı kontenjanlarına yerleşen öğrenci sayılarına ilişkin yapılan çalışmada, adı geçen programa yerleşen ve aynı programda eğitim alan öğrenciler arasındaki puan farkının yıllar geçtikçe açıldığı gözlemlenmiştir. Başarı sıralamasında aralarındaki fark yüz binleri bulan öğrencilerin aynı sınıfta, aynı öğretim üyesinden, aynı müfredatı takip etmesinin eğitim bilimi açısından doğru olmadığı değerlendirilmektedir. Yükseköğretim kurumlarındaki mimarlık programına son yıllarda yerleşen öğrencilerin başarı sıraları da dikkate alınarak yapılan çalışma sonucunda 2016 ÖSYS'de, Türkiye ve KKTC'deki yükseköğretim kurumlarına yerleştirme işlemlerinde mimarlık programına, başarı sırası en düşük iki yüz bininci sırada olan adayların yerleştirme işlemine alınarak kontenjan dahilinde yerleştirilmesine karar verilmiştir."

Açıklamaya göre, vakıf yükseköğretim kurumları ise senato kararıyla yerleştirmede daha üstte başarı sırası belirleyebilecek.

Başka kararlar alınması gerekiyor

Söz konusu rakamlar belirlenirken talepler dikkate alınmakla birlikte sınırlamanın yıkıcı olmamasına da özen gösterildiği bildirilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"YÖK olarak tıp, hukuk, mühendislik ve son olarak eklenen mimarlık programlarına ilişkin başarı sıralaması sınırının tek başına bu alanlara kaliteyi getirmeyeceğini, yükseköğretimde özellikle çıktıyı ve mezuniyet yetkinliğini dikkate alan başkaca kararların alınmasının da gerektiğini bilmekteyiz. Bu bağlamda yakın zamanda kuruluşunu tamamladığımız Kalite Kurulu ve süreçleri daha da önem kazanmaktadır."

Mezuniyet sonrasında meslek icrası için YÖK'ün yanı sıra diğer ilgili paydaşların da katkı sağlayacağı bir "mesleki yeterlilik sınavının" olması gerektiği belirtilen açıklamada, bu konuya ilişkin bir yasa taslağı üzerinde çalışıldığı da kaydedildi.

Son Güncelleme: Cuma, 13 Kasım 2015 16:14

Gösterim: 1708

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında yapılan merkezi ortak sınavlara ilişkin, önümüzdeki hafta itibarıyla çalıştayların başlayacağını ve aksayan yönlerin tespiti halinde gerekli düzeltmelerin yapılacağını bildirdi.

yusuf tekinTekin, TEOG sistemi kapsamında yapılacak merkezi ortak sınavlarda bu yıl Ermeni öğrencilere de "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersinden soru yöneltileceğini söyledi.

Eleştirileri ve önerileri dikkate aldıklarını vurgulayan Yusuf Tekin, farklı dinlere mensup öğrencilere yönelik okullardan gelen talepleri karşılamaya çalıştıklarını belirtti.

Bu yıl liselere yerleştirmelerin sorunsuz bir şekilde yapıldığını belirten Tekin, küçük aksaklıklara da çözüm üretmeye çalıştıklarını dile getirdi.

TEOG kapsamında yaşanan aksaklıkların çözümü için her yıl sahada analizlerin yapıldığını anımsatan Müsteşar Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu yıl da önümüzdeki hafta itibarıyla seçtiğimiz illerde Bakanlıktan görevlendirilen arkadaşlar, temsilci olarak belirlenen öğrenci, öğretmen ve velilerle bu tür çalıştaylar yapacak. Aksayan yönlerle ilgili revizyonlar söz konusu olacak. Geçtiğimiz yıl yerleştirme sürecinde yaptığımız küçük revizyonların esprisi buydu. Bu yıl da sahada aksayan herhangi bir durum varsa onlar düzeltilir. Sınavın genel mantığıyla alakalı, özellikle kamuoyunda 'Sınav sistemi tekrar değiştiriliyor' algısı oluşturmaya çalışan manipülatif bir medya var. TEOG sınavı, yaptığımız araştırmalara göre yüzde 95'in üzerinde memnuniyet oluşturdu. Öğrenci, öğretmen ve velilerimiz süreçten çok memnun. Biz bu sistemin daha da kökleşmesi, daha da sağılıklı hale gelmesi için tedbirlerimizi alacağız, aksayan yönleri düzelteceğiz. Sınav artık çok şükür oturdu, yerleşti. Bu yıl çok küçük revizyonlar söz konusu olur. Yine sahadan gelen talepler olursa, sınavın genel mantığıyla, yerleştirme sisteminin mantığıyla çelişmeyecek önerileri yeniden değerlendiririz."

Liselere yerleştirmeler sonrasında "açık liseden örgün eğitime geçmek isteyen öğrencilere nakil hakkı" tanıdıklarını söyleyen Yusuf Tekin, Bakanlığa ulaşan taleplerin karşılandığını, tercihte bulunmayan öğrencilere de ulaşılması için il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine liste gönderdiklerini bildirdi.

Tekin, öğrencilere ulaşılarak örgün eğitime geçmek isteyenlerin uygun okullara yerleştirileceğini de kaydetti.

Dershanelere ilişkin kapatma kararları alınıyor

Paralel Devlet Yapılanması'na mensup kişilerin, Anayasa Mahkemesinin dershanelere ilişkin kararından sonra "dershaneler tekrar legal hale geldi" diye "akla zarar" bir yorumda bulunduklarını ifade eden Yusuf Tekin, "dershane" adı altında eğitim verdiğini iddia eden kurumların "illegal" olduğunun altını çizdi.

Özel okula dönüşüm sürecinin takdirle karşılandığını belirten Müsteşar Tekin, "Paralel Devlet Yapılanması, ısrarlı biçimde vatandaşları terörize etmeye devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu.

Tekin, "dershane" tabelasıyla bazı kurumların öğrenci kaydettiklerine dair duyumların Bakanlığa ulaştığına işaret ederek, hukuki olarak "dershane" diye bir kurum bulunmadığını vurguladı.

Çocuklarını buraya kaydettiren kişilerin yanlış yaptığını anlatan Yusuf Tekin, "(Dershane) diye devam edenler, alenen kamu otoritesine, devlete, hukuka mevzuata meydan okumaktadır. Terör örgütü de zaten böyle bir şey. Anayasa Mahkemesi kararı sonrası gerekli bütün mevzuat çalışmalarını yaptık. Müfettişlerimiz şikayetlerin olduğu yerlerde denetim yaparak, bu kurumların 'dershane' ismiyle eğitim vermelerini engelleyici tedbirleri alacaklar. Kapatma kararları alınacak" ifadelerini kullandı.

Bu kurumların kapatılmaları yönünde ilgili genelgede bir hüküm bulunduğunu aktaran Tekin, "Bize ulaşanları kapatma kararını alıyoruz" bilgisini paylaştı.

Çocuklarımızı Paralel Devlet Yapılanması'nın elinden kurtardık

Paralel Devlet Yapılanması'nın dershaneler, yardımcı kitaplar, yaprak testler ve okullar üzerinden çok büyük gelir elde ettiğini anlatan Yusuf Tekin, ekonomik boyutunun yanı sıra insan kaynağının da önemli olduğunu belirtti.

Bu yapıya mensup okulların kontenjanlarının sınırlı olduğunu, ancak dershaneler üzerinden her ilde ve bölgede nitelikli çocukları eğitime aldıklarını dile getiren Tekin, "Kendi insan kaynakları açısından kullanılır hale getiriyorlar, çocuklarımızı bir nevi bu yapı içerisine dahil edip, kullanıyorlardı. Ülke çocuklarını aslında Paralel Devlet Yapılanması'nın, terör örgütünün elinden bu sayede kurtarmış olduk" şeklinde konuştu.

Bakanlığa, velilerden, Paralel Devlet Yapılanması ile ilişkili okullarda öğrencilere devlet ve devlet büyükleri aleyhine siyasi ve ideolojik propaganda yapıldığına dair şikayetler geldiğini aktaran Yusuf Tekin, bu okullardaki illegal unsurların bir kısmının eğitimle, diğer bir kısmının da vergi kaçakçılığı gibi mali konularla alakalı olduğuna dikkati çekti.

Bu okullarda Bakanlığın izin vermediği barınma faaliyetleri ve illegal toplantılar da gerçekleştirildiğine işaret eden Tekin, denetimlerin, mayıs ayında Valiliklere gönderilen genelge doğrultusunda farklı bakanlıkların taşra teşkilatından temsilcilerce yapıldığını aktardı.

Denetimlerin "baskın" olmadığının altını çizen Yusuf Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İllegal bir unsur ve yasalara aykırı durum tespit ederlerse bize bildiriyorlar. Biz de tedbirleri alıyoruz. Kapatma kararı verdiklerimiz ve geçici kapatma kararı verdiklerimiz söz konusu. Okullarla ilgili en çok dikkat ettiğimiz husus şu; çocuklarını oraya gönderen velilerimiz, orada eğitim alan öğrencilerimiz açısından, onların eğitim öğretim faaliyetlerinin aksamaması için genellikle bu tür kararları, yaptırımlarımızı eğitim öğretim döneminin sonuna erteliyoruz. 'O tarihten itibaren uygulanmak üzere' diye karar alıyoruz ki mağduriyet yaşanmasın. İl müdürlerine, 'Bu okullar kapatılınca bu çocuklara alternatif okulları göstermemiz lazım' diyerek ve gerekli tedbirler alınarak kapatma kararları uygulanabilir. Geldiğimiz nokta bu. Dershaneler üzerinden de bizim yaptığımız rutin denetimler var. Hala 'dershane' tabelası olan yerlerle ilgili müfettişlerimiz gerekli tespiti yapıyorlar. İllegal bir yapılanma içerisinde, illegal bir durumda hizmet sunan yer varsa onlarla ilgili olarak raporlarını sunuyorlar, biz de gerekenleri yapacağız."

Bazı kapatma kararlarının okullara tebliğ edildiğini söyleyen Tekin, "Onları, 'Eğitim öğretim yılı sonu itibarıyla bu aksaklıklar giderilmediği sürece kapatma kararıyla karşı karşıya kalacaksınız' diye uyardık zaten" dedi.

Öğretmenlikte iki yeni alan sınavı

Öğretmen adaylarının bir kısmının Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) ile Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) puanıyla istihdam edildiğini anlatan Yusuf Tekin, bütün öğretmen adaylarının alan sınavına girmesini istediklerini, ancak ÖSYM'nin kapasitesi ve yoğunluğunun da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi.

ÖABT ile ilgili ÖSYM ile her yıl protokol imzaladıklarını anımsatan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin, "Bu yıl için ÖSYM'nin iş yoğunluğu dikkate alınarak, zannediyorum iki yeni branşta daha alan sınavı yapılacak. Onun dışındaki konulardan biz bu yıl alan sınavı uygulamayacağız. Yine normal sınavla öğretmenlerimizi istihdam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

> TEOG çalıştayları haftaya başlıyor

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında yapılan merkezi ortak sınavlara ilişkin, önümüzdeki hafta itibarıyla çalıştayların başlayacağını ve aksayan yönlerin tespiti halinde gerekli düzeltmelerin yapılacağını bildirdi.

yusuf tekinTekin, TEOG sistemi kapsamında yapılacak merkezi ortak sınavlarda bu yıl Ermeni öğrencilere de "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersinden soru yöneltileceğini söyledi.

Eleştirileri ve önerileri dikkate aldıklarını vurgulayan Yusuf Tekin, farklı dinlere mensup öğrencilere yönelik okullardan gelen talepleri karşılamaya çalıştıklarını belirtti.

Bu yıl liselere yerleştirmelerin sorunsuz bir şekilde yapıldığını belirten Tekin, küçük aksaklıklara da çözüm üretmeye çalıştıklarını dile getirdi.

TEOG kapsamında yaşanan aksaklıkların çözümü için her yıl sahada analizlerin yapıldığını anımsatan Müsteşar Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu yıl da önümüzdeki hafta itibarıyla seçtiğimiz illerde Bakanlıktan görevlendirilen arkadaşlar, temsilci olarak belirlenen öğrenci, öğretmen ve velilerle bu tür çalıştaylar yapacak. Aksayan yönlerle ilgili revizyonlar söz konusu olacak. Geçtiğimiz yıl yerleştirme sürecinde yaptığımız küçük revizyonların esprisi buydu. Bu yıl da sahada aksayan herhangi bir durum varsa onlar düzeltilir. Sınavın genel mantığıyla alakalı, özellikle kamuoyunda 'Sınav sistemi tekrar değiştiriliyor' algısı oluşturmaya çalışan manipülatif bir medya var. TEOG sınavı, yaptığımız araştırmalara göre yüzde 95'in üzerinde memnuniyet oluşturdu. Öğrenci, öğretmen ve velilerimiz süreçten çok memnun. Biz bu sistemin daha da kökleşmesi, daha da sağılıklı hale gelmesi için tedbirlerimizi alacağız, aksayan yönleri düzelteceğiz. Sınav artık çok şükür oturdu, yerleşti. Bu yıl çok küçük revizyonlar söz konusu olur. Yine sahadan gelen talepler olursa, sınavın genel mantığıyla, yerleştirme sisteminin mantığıyla çelişmeyecek önerileri yeniden değerlendiririz."

Liselere yerleştirmeler sonrasında "açık liseden örgün eğitime geçmek isteyen öğrencilere nakil hakkı" tanıdıklarını söyleyen Yusuf Tekin, Bakanlığa ulaşan taleplerin karşılandığını, tercihte bulunmayan öğrencilere de ulaşılması için il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine liste gönderdiklerini bildirdi.

Tekin, öğrencilere ulaşılarak örgün eğitime geçmek isteyenlerin uygun okullara yerleştirileceğini de kaydetti.

Dershanelere ilişkin kapatma kararları alınıyor

Paralel Devlet Yapılanması'na mensup kişilerin, Anayasa Mahkemesinin dershanelere ilişkin kararından sonra "dershaneler tekrar legal hale geldi" diye "akla zarar" bir yorumda bulunduklarını ifade eden Yusuf Tekin, "dershane" adı altında eğitim verdiğini iddia eden kurumların "illegal" olduğunun altını çizdi.

Özel okula dönüşüm sürecinin takdirle karşılandığını belirten Müsteşar Tekin, "Paralel Devlet Yapılanması, ısrarlı biçimde vatandaşları terörize etmeye devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu.

Tekin, "dershane" tabelasıyla bazı kurumların öğrenci kaydettiklerine dair duyumların Bakanlığa ulaştığına işaret ederek, hukuki olarak "dershane" diye bir kurum bulunmadığını vurguladı.

Çocuklarını buraya kaydettiren kişilerin yanlış yaptığını anlatan Yusuf Tekin, "(Dershane) diye devam edenler, alenen kamu otoritesine, devlete, hukuka mevzuata meydan okumaktadır. Terör örgütü de zaten böyle bir şey. Anayasa Mahkemesi kararı sonrası gerekli bütün mevzuat çalışmalarını yaptık. Müfettişlerimiz şikayetlerin olduğu yerlerde denetim yaparak, bu kurumların 'dershane' ismiyle eğitim vermelerini engelleyici tedbirleri alacaklar. Kapatma kararları alınacak" ifadelerini kullandı.

Bu kurumların kapatılmaları yönünde ilgili genelgede bir hüküm bulunduğunu aktaran Tekin, "Bize ulaşanları kapatma kararını alıyoruz" bilgisini paylaştı.

Çocuklarımızı Paralel Devlet Yapılanması'nın elinden kurtardık

Paralel Devlet Yapılanması'nın dershaneler, yardımcı kitaplar, yaprak testler ve okullar üzerinden çok büyük gelir elde ettiğini anlatan Yusuf Tekin, ekonomik boyutunun yanı sıra insan kaynağının da önemli olduğunu belirtti.

Bu yapıya mensup okulların kontenjanlarının sınırlı olduğunu, ancak dershaneler üzerinden her ilde ve bölgede nitelikli çocukları eğitime aldıklarını dile getiren Tekin, "Kendi insan kaynakları açısından kullanılır hale getiriyorlar, çocuklarımızı bir nevi bu yapı içerisine dahil edip, kullanıyorlardı. Ülke çocuklarını aslında Paralel Devlet Yapılanması'nın, terör örgütünün elinden bu sayede kurtarmış olduk" şeklinde konuştu.

Bakanlığa, velilerden, Paralel Devlet Yapılanması ile ilişkili okullarda öğrencilere devlet ve devlet büyükleri aleyhine siyasi ve ideolojik propaganda yapıldığına dair şikayetler geldiğini aktaran Yusuf Tekin, bu okullardaki illegal unsurların bir kısmının eğitimle, diğer bir kısmının da vergi kaçakçılığı gibi mali konularla alakalı olduğuna dikkati çekti.

Bu okullarda Bakanlığın izin vermediği barınma faaliyetleri ve illegal toplantılar da gerçekleştirildiğine işaret eden Tekin, denetimlerin, mayıs ayında Valiliklere gönderilen genelge doğrultusunda farklı bakanlıkların taşra teşkilatından temsilcilerce yapıldığını aktardı.

Denetimlerin "baskın" olmadığının altını çizen Yusuf Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İllegal bir unsur ve yasalara aykırı durum tespit ederlerse bize bildiriyorlar. Biz de tedbirleri alıyoruz. Kapatma kararı verdiklerimiz ve geçici kapatma kararı verdiklerimiz söz konusu. Okullarla ilgili en çok dikkat ettiğimiz husus şu; çocuklarını oraya gönderen velilerimiz, orada eğitim alan öğrencilerimiz açısından, onların eğitim öğretim faaliyetlerinin aksamaması için genellikle bu tür kararları, yaptırımlarımızı eğitim öğretim döneminin sonuna erteliyoruz. 'O tarihten itibaren uygulanmak üzere' diye karar alıyoruz ki mağduriyet yaşanmasın. İl müdürlerine, 'Bu okullar kapatılınca bu çocuklara alternatif okulları göstermemiz lazım' diyerek ve gerekli tedbirler alınarak kapatma kararları uygulanabilir. Geldiğimiz nokta bu. Dershaneler üzerinden de bizim yaptığımız rutin denetimler var. Hala 'dershane' tabelası olan yerlerle ilgili müfettişlerimiz gerekli tespiti yapıyorlar. İllegal bir yapılanma içerisinde, illegal bir durumda hizmet sunan yer varsa onlarla ilgili olarak raporlarını sunuyorlar, biz de gerekenleri yapacağız."

Bazı kapatma kararlarının okullara tebliğ edildiğini söyleyen Tekin, "Onları, 'Eğitim öğretim yılı sonu itibarıyla bu aksaklıklar giderilmediği sürece kapatma kararıyla karşı karşıya kalacaksınız' diye uyardık zaten" dedi.

Öğretmenlikte iki yeni alan sınavı

Öğretmen adaylarının bir kısmının Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) ile Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) puanıyla istihdam edildiğini anlatan Yusuf Tekin, bütün öğretmen adaylarının alan sınavına girmesini istediklerini, ancak ÖSYM'nin kapasitesi ve yoğunluğunun da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi.

ÖABT ile ilgili ÖSYM ile her yıl protokol imzaladıklarını anımsatan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin, "Bu yıl için ÖSYM'nin iş yoğunluğu dikkate alınarak, zannediyorum iki yeni branşta daha alan sınavı yapılacak. Onun dışındaki konulardan biz bu yıl alan sınavı uygulamayacağız. Yine normal sınavla öğretmenlerimizi istihdam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Cuma, 13 Kasım 2015 14:23

Gösterim: 1391

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 3 ay süreyle görevinden uzaklaştırılmasıyla ilgili olarak, soruşturma evresinde hakkında yapılan isnatların gerçeklerle örtüşmediğinin anlaşılacağını bildirdi.

israfil kurtcepheProf. Dr. Kurtcephe, yaptığı yazılı açıklamada, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının (YÖK) bugün yaptığı toplantıda, hakkında ihtiyati tedbir niteliğinde üç ay süre ile görevden uzaklaştırma kararı verildiğini belirtti.

Kararın hakkında yapılan isnatların değerlendirilmesi, soruşturmanın sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için tedbiren alınmış bir karar olduğu vurgulayan Kurtcephe, şunları kaydetti:

"Alınmış olan kararı saygı ile karşılıyorum. Soruşturma evresinde hakkımda yapılan isnatların gerçeklerle örtüşmediği anlaşılacaktır. Yasal olmayan yollarla hazırlanmış basına yansıyan hoş olmayan görüntüler sebebiyle gerçekler ile örtüşmeyen birtakım mesnetsiz isnatlarla karşılaşmış bulunmaktayım. Görüntülerle ilgili, yasal yollara başvurarak şikayet haklarımı kullandım."

Haklılığımız ortaya çıkacaktır

Prof. Dr. Kurtcephe, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Ceza Kanunu hükümlerinin, savcılık soruşturmasının gizli olması, soruşturmanın selameti ve görülmekte olan davalar hakkında beyanda bulunulmasını yasakladığı için hakkında yapılan gerçek dışı isnatlar ile ilgili olarak daha fazla açıklayıcı beyanda bulunmasının hukuken mümkün olmadığını belirtti.

"YÖK soruşturması neticesinde gerçekler anlaşılarak haklılığımız ortaya çıkacaktır" ifadesini kullanan Kurtcephe, yaptığı şikayet neticesi açılan savcılık soruşturması sonlandığında bağımsız Türk yargısının en doğru, en adil kararı vereceğine olan inancının tam olduğunu bildirdi.

Antalya Cumhuriyet Savcılığınca Prof. Dr. Kurtcephe hakkında yürütülen soruşturmada, "görevsizlik" kararı verilerek, dosya YÖK Denetleme Kuruluna gönderilmişti. Bunun üzerine inceleme başlatan kurul, soruşturma kapsamında, "Görev başında bulunmasında sakınca bulunduğu" kanaatine varılarak, Kurtcephe'nin 3 ay süreyle görevinden uzaklaştırılmasına karar vermişti.

Rektörlük görevine, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ünal atandı.

> Akdeniz Üniversitesi rektörü görevinden uzaklaştırıldı

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 3 ay süreyle görevinden uzaklaştırılmasıyla ilgili olarak, soruşturma evresinde hakkında yapılan isnatların gerçeklerle örtüşmediğinin anlaşılacağını bildirdi.

israfil kurtcepheProf. Dr. Kurtcephe, yaptığı yazılı açıklamada, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının (YÖK) bugün yaptığı toplantıda, hakkında ihtiyati tedbir niteliğinde üç ay süre ile görevden uzaklaştırma kararı verildiğini belirtti.

Kararın hakkında yapılan isnatların değerlendirilmesi, soruşturmanın sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için tedbiren alınmış bir karar olduğu vurgulayan Kurtcephe, şunları kaydetti:

"Alınmış olan kararı saygı ile karşılıyorum. Soruşturma evresinde hakkımda yapılan isnatların gerçeklerle örtüşmediği anlaşılacaktır. Yasal olmayan yollarla hazırlanmış basına yansıyan hoş olmayan görüntüler sebebiyle gerçekler ile örtüşmeyen birtakım mesnetsiz isnatlarla karşılaşmış bulunmaktayım. Görüntülerle ilgili, yasal yollara başvurarak şikayet haklarımı kullandım."

Haklılığımız ortaya çıkacaktır

Prof. Dr. Kurtcephe, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Ceza Kanunu hükümlerinin, savcılık soruşturmasının gizli olması, soruşturmanın selameti ve görülmekte olan davalar hakkında beyanda bulunulmasını yasakladığı için hakkında yapılan gerçek dışı isnatlar ile ilgili olarak daha fazla açıklayıcı beyanda bulunmasının hukuken mümkün olmadığını belirtti.

"YÖK soruşturması neticesinde gerçekler anlaşılarak haklılığımız ortaya çıkacaktır" ifadesini kullanan Kurtcephe, yaptığı şikayet neticesi açılan savcılık soruşturması sonlandığında bağımsız Türk yargısının en doğru, en adil kararı vereceğine olan inancının tam olduğunu bildirdi.

Antalya Cumhuriyet Savcılığınca Prof. Dr. Kurtcephe hakkında yürütülen soruşturmada, "görevsizlik" kararı verilerek, dosya YÖK Denetleme Kuruluna gönderilmişti. Bunun üzerine inceleme başlatan kurul, soruşturma kapsamında, "Görev başında bulunmasında sakınca bulunduğu" kanaatine varılarak, Kurtcephe'nin 3 ay süreyle görevinden uzaklaştırılmasına karar vermişti.

Rektörlük görevine, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ünal atandı.

Son Güncelleme: Cuma, 13 Kasım 2015 10:30

Gösterim: 1511

DGS ek yerleştirme kayıtları bugün sona eriyor.

9 Kasım’da başlayan DGS ek yerleştirme kayıtları bugün bitiyor.

Bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri ilgili Üniversite tarafından 09-13 Kasım 2015 tarihleri arasında yapılacak. Kayıt için adayların, yerleştirildikleri yükseköğretim programının bağlı bulunduğu Üniversiteye süresi içinde başvurmaları gerekiyor.

> DGS ek yerleştirmede son gün bugün

DGS ek yerleştirme kayıtları bugün sona eriyor.

9 Kasım’da başlayan DGS ek yerleştirme kayıtları bugün bitiyor.

Bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri ilgili Üniversite tarafından 09-13 Kasım 2015 tarihleri arasında yapılacak. Kayıt için adayların, yerleştirildikleri yükseköğretim programının bağlı bulunduğu Üniversiteye süresi içinde başvurmaları gerekiyor.

Son Güncelleme: Cuma, 13 Kasım 2015 10:49

Gösterim: 1742

MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, "Bakanlığımız, 2015 Kasım ayı itibarıyla ulaştığı 290 bin olan Suriyeli öğrenci sayısını öğretim yılı sonuna kadar 450 binin üzerine çıkarmayı hedefliyor" dedi.

yusuf buyukMilli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, İnsan Hakları İzleme Örgütünün Suriyeli mültecilerin eğitimi raporuna ilişkin dış basında Türkiye'ye övgü içeren haberlerin yapıldığını ancak Türkiye'deki bazı medya kuruluşları tarafından haberlerde "MEB bu konuda bir şey yapmıyormuş ve başarısız olmuş" gibi bir algı operasyonu yapıldığını söyledi.

Büyük, İnsan Hakları İzleme Örgütünün 8 Kasım'da yayınladığı "Türkiye'deki Suriyeli Mülteci Çocukların Eğitime Erişmelerinin Önündeki Engeller-Kayıp Nesil Olmalarını Engellemek" raporu ekibiyle birlikte incelediğini ifade etti.

Raporun, Türkiye'nin 2011'den itibaren Suriyeli öğrencilerin eğitimine ilişkin yürüttüğü faaliyetlere projeksiyon tuttuğunu belirten Büyük, "Bakanlığımız, raporun tamamı okunduğunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Suriye krizinin başladığı günden itibaren krizin Türkiye'ye yansımalarını cömertçe ve olağanüstü gayretle yönetmeye çalıştığı, her türlü baskıya rağmen politikalarını istikrarlı şekilde devam ettirdiği, bu sebeple şu anda dünya üzerinde en fazla mülteci nüfusuna ev sahipliği yaptığının rapora yansımasından memnuniyet duymaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin krize müdahale amacıyla yaptığı yasal düzenlemeler ve sunulan hizmetlerin raporda övgü konusu olduğuna işaret eden Büyük, Suriyeli çocukların eğitime erişimlerinin önündeki engelleri kaldırmak adına MEB'in çalışmalar, paydaş kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları ile koordineli şekilde oluşturduğu yönetim modelinin de raporda yer aldığını vurguladı.

İstatistikler mevcut göstergelerin çok altında

Büyük, terminolojik hataların ve bazı konularda durumu doğru şekilde yansıtmayan bilgilerin rapora yansıtıldığını tespit ettiklerine işaret ederek, "Raporda, yer alan istatistikler de mevcut durumdaki göstergelerin çok altındadır. Ancak bakanlığımız genel olarak raporda yer alan zorluklar ve olumsuz durumların tespit edilmesini faydalı bulmakta ve sorun olarak ortaya çıkmış bulguların her biri için tedbirler alarak daha fazla Suriyeli çocuğun eğitime erişimini sağlamayı ve sunulan eğitim hizmetlerinin kalitesini artırmayı amaçlamaktadır" diye konuştu.

Raporda, 4 yıllık sürede eğitime kazandırılan öğrenci sayısı ve yapılanlar konusunda Türkiye'ye, MEB'e ve Bakan Nabi Avcı'ya teşekkürlerin kayıt altına alındığını bildiren Büyük, "Bütün dış basında bu rapordan alıntılar yapılarak Türkiye'ye övgüler dizildi. Ancak maalesef bizim de üzerinde çalıştığımız öneriler bölümündeki eksiklikleri birtakım medya, Milli Eğitim Bakanlığının üzerinde de algı operasyonu yaparak sanki başarısız ve bu konuda herhangi bir şey yapılmıyormuş imajı oluşturma adına yayınlar yaptılar" ifadesini kullandı.

Büyük, raporu hazırlayan İnsan Hakları İzleme Örgütü yetkilileriyle sabah bir araya geldiklerini belirterek, "Onlar da bu haberlerden rahatsız olduklarını ifade ettiler" dedi.

"Rapor konusunda bizim herhangi bir olumsuzluğumuz yok" diyen Büyük, şöyle devam etti:

"İnsan Hakları İzleme Örgütü, bizim hazırladığımız bir raporu da 'basını bilgilendirme' adı altında bütün kamuoyununa duyuracaklar. Kendi sitelerinde yayınlayacakları ve ulusal, uluslararası medyaya servis edecekleri bu rapor örgütün de ilk uygulaması olacak."

Hedef 450 bin öğrenciye ulaşmak

Büyük, raporun öneriler bölümündeki tavsiyeleri zaten aylar öncesinden itibaren çalışmaya başladıklarını anlattı. Büyük, "1,5 ay önce eğitim sistemine alınan Suriyeli öğrenci sayısı 230 bindi. Şu an itibarıyla 65 bin Suriyeli öğrenciyi daha sisteme katarak toplamda 295 bin Suriyeli öğrenci eğitime kazandırıldı. Bakanlığımız bu çalışmalar doğrultusunda, 2015 Kasım ayı itibarıyla ulaştığı 290 bin olan Suriyeli öğrenci sayısını öğretim yılı sonuna kadar 450 binin üzerine çıkarmayı hedeflemektedir" ifadesini kullandı.

Bakanlığın okul çağındaki Suriyeli çocukların eğitim hakkından mahrum kalmamaları amacıyla 2015-2016 öğretim yılının başlamasıyla merkezi düzeyde eylem planı hazırladığına değinen Büyük, bu planın uygulanabilmesi amacıyla başta UNICEF başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar, paydaş kamu kurum ve kuruluşlarıyla sivil toplum kuruluşlarının katılımları ile krizden en fazla etkilenen illerde il eylem planlarını oluşturmaya başlandığını vurguladı.

Büyük, daha fazla Suriyeli çocuğun eğitime erişimlerini sağlamak adına Bakanlığın belirlediği politikaların sahada uygulanmasıyla sorunların çözüme kavuşturulması, il düzeyinde ihtiyaçların tespiti, ihtiyaçlar doğrultusunda desteklerin verilebilmesi amacıyla ilave kaynaklar üretilmesi çalışmalarının da hız kazandığına işaret etti.

Tüm Suriyeli çocukları okullaştırmak istediklerini vurgulayan Büyük, şu hususlara dikkati çekti:

"Okula devam etmeyen öğrenci konusunda herhangi bir şey yapamıyoruz. Bunu örneklendirmek istiyorum. Suriye'de lise öğretimi mecburi değil. Çok rahat bir ortamda kendi ülkelerinde mecburi olmayan bir eğitimi bizim ülkemizde göçmen olarak geçici koruma altında yaşayan misafirlerimiz olarak liseye devam konusunda da çok gayretli görmüyoruz. Biz, liseye devam etme konusunda gayretli değillerse biz boş mu duracağız. Hayır. Biz yine de bütün imkanlarımızı seferber ederek Sayın Bakanımızın söylediği bu rakama yıl sonuna kadar ulaşacağız. Burada sadece Milli Eğitim Bakanlığının değil, paydaşların uluslararası örgütlerin de desteğine ihtiyaç var. Zira, uluslararası örgütler bugüne kadar ülkemizde bulunan misafirlerin eğitimi konusunda çok istekli davranmadılar. Nitekim bizim 300 bin öğrenci sistemde olmasına ve kendileri 100-150 öğrenci kabul etmemelerine rağmen bizim bu gayretlerimize karşı yardım konusunda çok fazla istekli de olmadılar."

Türkçe öğretimi için kurslar açılacak

"Şu anda yabancı tanıtma numarası almış olan Suriyeli misafirlerimiz hangi ilde olurlarsa olsunlar, istedikleri okula gittiklerinde okul müdürleri onları sınıflarına kabul etme mecburiyetinde" bilgisini paylaşan Büyük, şu ifadeleri kullandı:

"Eğer Türkçe konusunda sıkıntı yaşıyorsa Suriyeli öğrencilerimiz, okulda mevcutsa ya ders bitiminde ya da hafta sonları bu öğrencilerimize, Türkçe öğretilmesi konusunda kurslar açacağız. Böylece adaptasyonları, birlikte okudukları öğrencilerin seviyelerinden geri kalmamaları konusunda da gayret edeceğiz. Bu konudan bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlerimizin haberi var. Biz il müdürlerimize sene başında bu talimatı vermiştik. Sizin aracılığınızla da tekrarlayalım. 'Suriyeli kanaat önderlerine, hem de okul müdürlerine yabancı tanıtma numarasıyla gelen bütün Suriyeli öğrencileri, okullarınıza alın' diyoruz."

Suriyelilere destek için 3 dilde broşür

Büyük, Suriyeli öğrencilerin eğitimine ilişkin yapılan ve yapılacak uygulamalar hakkında ise şunları, kaydetti:

"Bakanlığımız, raporda tavsiyeler bölümünde yer alan tekliflerin tamamını yerinde bulmaktadır. Ayrıca her teklife karşılık gelebilecek rapordan bağımsız olarak gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Suriyeli öğrencilerin okullarımıza uyumunu desteklemek ve hızlandırmak amacıyla dil öğretim programları ve materyalleri hazırlama çalışmaları devam ediyor. Eğitime erişimleri sağlanan Suriyeli öğrenciler e-okul ve YÖBİS otomasyon sistemleri üzerinden kayıt ve takip ediliyor. Öğretmenlik yapabilecek nitelikteki Suriyelilerin gönüllü olarak Suriyeli öğrenciler için yürütülen eğitim faaliyetlerine katılmalarına izin veriliyor. Faaliyetlere katılan öğretmenlere UNICEF ve sivil toplum kuruluşları tarafından düzenli maddi destekler verilmesi koordine ediliyor. Suriyelilere, sivil toplum kuruluşlarına ve okul idarelerine yönelik eğitimin önemini, okula kayıtların nasıl yapılacağını, çocukların okula kayıt yaptırmaları durumunda ne tür desteklerden yararlanabileceklerini Türkçe, İngilizce ve Arapça olacak şekilde üç dilde açıklayan broşürler UNICEF ve UNHCR ile işbirliği içerisinde hazırlanmıştır ve yakında kamuoyu ve paydaşlarımız ile paylaşılarak kitlelere ulaştırılacak. Geçici eğitim merkezlerinin sayıları hızlı bir şekilde artırılmakta, ayrıca bu merkezlere verilen destekler de düzenli hale getirilmektedir."

> MEB Müsteşar Yardımcısından Suriye Raporu açıklaması

MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, "Bakanlığımız, 2015 Kasım ayı itibarıyla ulaştığı 290 bin olan Suriyeli öğrenci sayısını öğretim yılı sonuna kadar 450 binin üzerine çıkarmayı hedefliyor" dedi.

yusuf buyukMilli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, İnsan Hakları İzleme Örgütünün Suriyeli mültecilerin eğitimi raporuna ilişkin dış basında Türkiye'ye övgü içeren haberlerin yapıldığını ancak Türkiye'deki bazı medya kuruluşları tarafından haberlerde "MEB bu konuda bir şey yapmıyormuş ve başarısız olmuş" gibi bir algı operasyonu yapıldığını söyledi.

Büyük, İnsan Hakları İzleme Örgütünün 8 Kasım'da yayınladığı "Türkiye'deki Suriyeli Mülteci Çocukların Eğitime Erişmelerinin Önündeki Engeller-Kayıp Nesil Olmalarını Engellemek" raporu ekibiyle birlikte incelediğini ifade etti.

Raporun, Türkiye'nin 2011'den itibaren Suriyeli öğrencilerin eğitimine ilişkin yürüttüğü faaliyetlere projeksiyon tuttuğunu belirten Büyük, "Bakanlığımız, raporun tamamı okunduğunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Suriye krizinin başladığı günden itibaren krizin Türkiye'ye yansımalarını cömertçe ve olağanüstü gayretle yönetmeye çalıştığı, her türlü baskıya rağmen politikalarını istikrarlı şekilde devam ettirdiği, bu sebeple şu anda dünya üzerinde en fazla mülteci nüfusuna ev sahipliği yaptığının rapora yansımasından memnuniyet duymaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin krize müdahale amacıyla yaptığı yasal düzenlemeler ve sunulan hizmetlerin raporda övgü konusu olduğuna işaret eden Büyük, Suriyeli çocukların eğitime erişimlerinin önündeki engelleri kaldırmak adına MEB'in çalışmalar, paydaş kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları ile koordineli şekilde oluşturduğu yönetim modelinin de raporda yer aldığını vurguladı.

İstatistikler mevcut göstergelerin çok altında

Büyük, terminolojik hataların ve bazı konularda durumu doğru şekilde yansıtmayan bilgilerin rapora yansıtıldığını tespit ettiklerine işaret ederek, "Raporda, yer alan istatistikler de mevcut durumdaki göstergelerin çok altındadır. Ancak bakanlığımız genel olarak raporda yer alan zorluklar ve olumsuz durumların tespit edilmesini faydalı bulmakta ve sorun olarak ortaya çıkmış bulguların her biri için tedbirler alarak daha fazla Suriyeli çocuğun eğitime erişimini sağlamayı ve sunulan eğitim hizmetlerinin kalitesini artırmayı amaçlamaktadır" diye konuştu.

Raporda, 4 yıllık sürede eğitime kazandırılan öğrenci sayısı ve yapılanlar konusunda Türkiye'ye, MEB'e ve Bakan Nabi Avcı'ya teşekkürlerin kayıt altına alındığını bildiren Büyük, "Bütün dış basında bu rapordan alıntılar yapılarak Türkiye'ye övgüler dizildi. Ancak maalesef bizim de üzerinde çalıştığımız öneriler bölümündeki eksiklikleri birtakım medya, Milli Eğitim Bakanlığının üzerinde de algı operasyonu yaparak sanki başarısız ve bu konuda herhangi bir şey yapılmıyormuş imajı oluşturma adına yayınlar yaptılar" ifadesini kullandı.

Büyük, raporu hazırlayan İnsan Hakları İzleme Örgütü yetkilileriyle sabah bir araya geldiklerini belirterek, "Onlar da bu haberlerden rahatsız olduklarını ifade ettiler" dedi.

"Rapor konusunda bizim herhangi bir olumsuzluğumuz yok" diyen Büyük, şöyle devam etti:

"İnsan Hakları İzleme Örgütü, bizim hazırladığımız bir raporu da 'basını bilgilendirme' adı altında bütün kamuoyununa duyuracaklar. Kendi sitelerinde yayınlayacakları ve ulusal, uluslararası medyaya servis edecekleri bu rapor örgütün de ilk uygulaması olacak."

Hedef 450 bin öğrenciye ulaşmak

Büyük, raporun öneriler bölümündeki tavsiyeleri zaten aylar öncesinden itibaren çalışmaya başladıklarını anlattı. Büyük, "1,5 ay önce eğitim sistemine alınan Suriyeli öğrenci sayısı 230 bindi. Şu an itibarıyla 65 bin Suriyeli öğrenciyi daha sisteme katarak toplamda 295 bin Suriyeli öğrenci eğitime kazandırıldı. Bakanlığımız bu çalışmalar doğrultusunda, 2015 Kasım ayı itibarıyla ulaştığı 290 bin olan Suriyeli öğrenci sayısını öğretim yılı sonuna kadar 450 binin üzerine çıkarmayı hedeflemektedir" ifadesini kullandı.

Bakanlığın okul çağındaki Suriyeli çocukların eğitim hakkından mahrum kalmamaları amacıyla 2015-2016 öğretim yılının başlamasıyla merkezi düzeyde eylem planı hazırladığına değinen Büyük, bu planın uygulanabilmesi amacıyla başta UNICEF başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar, paydaş kamu kurum ve kuruluşlarıyla sivil toplum kuruluşlarının katılımları ile krizden en fazla etkilenen illerde il eylem planlarını oluşturmaya başlandığını vurguladı.

Büyük, daha fazla Suriyeli çocuğun eğitime erişimlerini sağlamak adına Bakanlığın belirlediği politikaların sahada uygulanmasıyla sorunların çözüme kavuşturulması, il düzeyinde ihtiyaçların tespiti, ihtiyaçlar doğrultusunda desteklerin verilebilmesi amacıyla ilave kaynaklar üretilmesi çalışmalarının da hız kazandığına işaret etti.

Tüm Suriyeli çocukları okullaştırmak istediklerini vurgulayan Büyük, şu hususlara dikkati çekti:

"Okula devam etmeyen öğrenci konusunda herhangi bir şey yapamıyoruz. Bunu örneklendirmek istiyorum. Suriye'de lise öğretimi mecburi değil. Çok rahat bir ortamda kendi ülkelerinde mecburi olmayan bir eğitimi bizim ülkemizde göçmen olarak geçici koruma altında yaşayan misafirlerimiz olarak liseye devam konusunda da çok gayretli görmüyoruz. Biz, liseye devam etme konusunda gayretli değillerse biz boş mu duracağız. Hayır. Biz yine de bütün imkanlarımızı seferber ederek Sayın Bakanımızın söylediği bu rakama yıl sonuna kadar ulaşacağız. Burada sadece Milli Eğitim Bakanlığının değil, paydaşların uluslararası örgütlerin de desteğine ihtiyaç var. Zira, uluslararası örgütler bugüne kadar ülkemizde bulunan misafirlerin eğitimi konusunda çok istekli davranmadılar. Nitekim bizim 300 bin öğrenci sistemde olmasına ve kendileri 100-150 öğrenci kabul etmemelerine rağmen bizim bu gayretlerimize karşı yardım konusunda çok fazla istekli de olmadılar."

Türkçe öğretimi için kurslar açılacak

"Şu anda yabancı tanıtma numarası almış olan Suriyeli misafirlerimiz hangi ilde olurlarsa olsunlar, istedikleri okula gittiklerinde okul müdürleri onları sınıflarına kabul etme mecburiyetinde" bilgisini paylaşan Büyük, şu ifadeleri kullandı:

"Eğer Türkçe konusunda sıkıntı yaşıyorsa Suriyeli öğrencilerimiz, okulda mevcutsa ya ders bitiminde ya da hafta sonları bu öğrencilerimize, Türkçe öğretilmesi konusunda kurslar açacağız. Böylece adaptasyonları, birlikte okudukları öğrencilerin seviyelerinden geri kalmamaları konusunda da gayret edeceğiz. Bu konudan bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlerimizin haberi var. Biz il müdürlerimize sene başında bu talimatı vermiştik. Sizin aracılığınızla da tekrarlayalım. 'Suriyeli kanaat önderlerine, hem de okul müdürlerine yabancı tanıtma numarasıyla gelen bütün Suriyeli öğrencileri, okullarınıza alın' diyoruz."

Suriyelilere destek için 3 dilde broşür

Büyük, Suriyeli öğrencilerin eğitimine ilişkin yapılan ve yapılacak uygulamalar hakkında ise şunları, kaydetti:

"Bakanlığımız, raporda tavsiyeler bölümünde yer alan tekliflerin tamamını yerinde bulmaktadır. Ayrıca her teklife karşılık gelebilecek rapordan bağımsız olarak gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Suriyeli öğrencilerin okullarımıza uyumunu desteklemek ve hızlandırmak amacıyla dil öğretim programları ve materyalleri hazırlama çalışmaları devam ediyor. Eğitime erişimleri sağlanan Suriyeli öğrenciler e-okul ve YÖBİS otomasyon sistemleri üzerinden kayıt ve takip ediliyor. Öğretmenlik yapabilecek nitelikteki Suriyelilerin gönüllü olarak Suriyeli öğrenciler için yürütülen eğitim faaliyetlerine katılmalarına izin veriliyor. Faaliyetlere katılan öğretmenlere UNICEF ve sivil toplum kuruluşları tarafından düzenli maddi destekler verilmesi koordine ediliyor. Suriyelilere, sivil toplum kuruluşlarına ve okul idarelerine yönelik eğitimin önemini, okula kayıtların nasıl yapılacağını, çocukların okula kayıt yaptırmaları durumunda ne tür desteklerden yararlanabileceklerini Türkçe, İngilizce ve Arapça olacak şekilde üç dilde açıklayan broşürler UNICEF ve UNHCR ile işbirliği içerisinde hazırlanmıştır ve yakında kamuoyu ve paydaşlarımız ile paylaşılarak kitlelere ulaştırılacak. Geçici eğitim merkezlerinin sayıları hızlı bir şekilde artırılmakta, ayrıca bu merkezlere verilen destekler de düzenli hale getirilmektedir."

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Kasım 2015 15:42

Gösterim: 1230


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.