Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
İl/İlçe Nüfus Müdürlükleri, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce 27 Haziran 2020 Cumartesi günü 07.00 ile 17.00 saatleri arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 07.00 ile 15.30 saatleri arasında açık tutulacak.
27-28 Haziran 2020 tarihlerinde uygulanacak Yükseköğretim Kurumları Sınavına (2020-YKS) girecek adaylardan, T.C. Kimlik Kartını kaybeden, nüfus cüzdanı olmayan veya nüfus cüzdanında T.C. Kimlik Numarası, fotoğraf, soğuk damga bulunmadığı için sınava kabul edilmeyecek durumda olanlar için sınav yapılacak merkezlerdeki ekte sunulan İl/İlçe Nüfus Müdürlükleri, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce 27 Haziran 2020 Cumartesi günü 07.00 ile 17.00 saatleri arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 07.00 ile 15.30 saatleri arasında açık tutulacak ve söz konusu Müdürlüklere başvuran adaylara, müdürlük personeli tarafından fotoğraflı, imzalı-mühürlü, barkodlu-karekodlu veya fotoğraflı, barkodlu-karekodlu “Geçici Kimlik Belgesi” düzenlenecektir.
Bu amaçla sınav günü Nüfus Müdürlüğüne başvuran adaylar, Nüfus Müdürlüğü personeli ile birlikte ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr internet adresinde yer alan ilgili sınavın başvuru bilgilerine T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile erişebileceklerdir. Nüfus Müdürlüğü personelince adayın bilgilerinin kontrolü yapılarak adaya fotoğraflı, imzalı-mühürlü, barkodlu-karekodlu veya fotoğraflı, barkodlu-karekodlu “Geçici Kimlik Belgesi” düzenlenecektir. Adaylar, Nüfus Müdürlüklerince düzenlenen fotoğraflı, imzalı-mühürlü, barkodlu-karekodlu veya fotoğraflı, barkodlu-karekodlu Geçici Kimlik Belgeleri ile sınava girebileceklerdir. “Geçici Kimlik Belgesi” dışında verilen belge, form vb. sınava giriş için kabul edilmeyecektir. Bu amaçla, Nüfus Müdürlüğüne başvuran adayın, ilgili sınavın Sınava Giriş Belgesi ve güncel bir fotoğrafının yanında olması gerekmektedir.
Adaylar, sınav günü açık tutulacak İl/İlçe Nüfus Müdürlüklerinin adresine ve açık oldukları saatlere aşağıdaki bağlantıdan erişebileceklerdir.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/YKS/nufusmudurlukleri24062020.pdf
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İl/İlçe Nüfus Müdürlükleri, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce 27 Haziran 2020 Cumartesi günü 07.00 ile 17.00 saatleri arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 07.00 ile 15.30 saatleri arasında açık tutulacak.
27-28 Haziran 2020 tarihlerinde uygulanacak Yükseköğretim Kurumları Sınavına (2020-YKS) girecek adaylardan, T.C. Kimlik Kartını kaybeden, nüfus cüzdanı olmayan veya nüfus cüzdanında T.C. Kimlik Numarası, fotoğraf, soğuk damga bulunmadığı için sınava kabul edilmeyecek durumda olanlar için sınav yapılacak merkezlerdeki ekte sunulan İl/İlçe Nüfus Müdürlükleri, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce 27 Haziran 2020 Cumartesi günü 07.00 ile 17.00 saatleri arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 07.00 ile 15.30 saatleri arasında açık tutulacak ve söz konusu Müdürlüklere başvuran adaylara, müdürlük personeli tarafından fotoğraflı, imzalı-mühürlü, barkodlu-karekodlu veya fotoğraflı, barkodlu-karekodlu “Geçici Kimlik Belgesi” düzenlenecektir.
Bu amaçla sınav günü Nüfus Müdürlüğüne başvuran adaylar, Nüfus Müdürlüğü personeli ile birlikte ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr internet adresinde yer alan ilgili sınavın başvuru bilgilerine T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile erişebileceklerdir. Nüfus Müdürlüğü personelince adayın bilgilerinin kontrolü yapılarak adaya fotoğraflı, imzalı-mühürlü, barkodlu-karekodlu veya fotoğraflı, barkodlu-karekodlu “Geçici Kimlik Belgesi” düzenlenecektir. Adaylar, Nüfus Müdürlüklerince düzenlenen fotoğraflı, imzalı-mühürlü, barkodlu-karekodlu veya fotoğraflı, barkodlu-karekodlu Geçici Kimlik Belgeleri ile sınava girebileceklerdir. “Geçici Kimlik Belgesi” dışında verilen belge, form vb. sınava giriş için kabul edilmeyecektir. Bu amaçla, Nüfus Müdürlüğüne başvuran adayın, ilgili sınavın Sınava Giriş Belgesi ve güncel bir fotoğrafının yanında olması gerekmektedir.
Adaylar, sınav günü açık tutulacak İl/İlçe Nüfus Müdürlüklerinin adresine ve açık oldukları saatlere aşağıdaki bağlantıdan erişebileceklerdir.
ÖSYM BAŞKANLIĞI
https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/YKS/nufusmudurlukleri24062020.pdf
Son Güncelleme: Cuma, 26 Haziran 2020 14:00
Gösterim: 2102
İBB'nin satın aldığı Fatih Sultan Mehmet portresindeki diğer kişinin Cem Sultan olduğu belirlendi. Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Habertürk'te katıldığı yayında Fatih Sultan Mehmet'in portresi hakkında açıklamalarda bulundu.
Portrede Fatih Sultan Mehmet'in yanındaki kişinin Cem Sultan olduğunu belirten İlber Ortaylı, "Cem Sultan'ı Fatih Sultan Mehmet seviyordu ve yetenekleri konusunda kendisine yakın buluyordu" şeklinde konuştu. Programın bir diğer konuğu sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy, İlber Hoca'ya katıldığını, portrede Fatih Sultan'ın yanındakinin kesinlikle Cem Sultan olduğunu söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İBB'nin satın aldığı Fatih Sultan Mehmet portresindeki diğer kişinin Cem Sultan olduğu belirlendi. Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Habertürk'te katıldığı yayında Fatih Sultan Mehmet'in portresi hakkında açıklamalarda bulundu.
Portrede Fatih Sultan Mehmet'in yanındaki kişinin Cem Sultan olduğunu belirten İlber Ortaylı, "Cem Sultan'ı Fatih Sultan Mehmet seviyordu ve yetenekleri konusunda kendisine yakın buluyordu" şeklinde konuştu. Programın bir diğer konuğu sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy, İlber Hoca'ya katıldığını, portrede Fatih Sultan'ın yanındakinin kesinlikle Cem Sultan olduğunu söyledi.
Son Güncelleme: Cuma, 26 Haziran 2020 12:20
Gösterim: 1782
Dr. Serdar Savaş, haftasonu gerçekleştirlecek YKS'nin ertelenmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup yazdı. YKS'nin yapılması halinde 50 gencin, 550 insanın hayatını kaybedeceğini belirten Dr. Savaş, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin büyük bir haksızlığa uğrayacağını belirtti. İşte Dr. Savaş'ın mektubu, serdarsavas.org/mektup.pdf
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bu cumartesi-pazar 2.500.000 öğrencinin katılması planlanan Yüksek Öğrenim Sınavı (YKS)
mutlaka en erken 26-27 Eylül haftasına ertelenmelidir. Ertelemenin gerekçeleri şunlardır:
1. 2,5 milyon öğrenci + 5 milyon veli + 1 milyon görevli = en az 8,5 milyon, doğru bir
tahminle 10 milyon insan bu sınavlarda 2 gün boyunca mobilize olacak ve yakın temasta
bulunacaktır. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre bunların %0,2’si virüs taşımaktadır. Yani 20
bin virus taşıyıcısı 10 milyonun içinde dolaşacak ve aralarındaki süper bulaştırıcılarla en az 60
bin kişiye hastalığı geçireceklerdir. Bu 60 binin %10’u hastalığı belirti vererek geçirecek ve
bunların da %10’u hayatını kaybedecektir. Yani 600 civarında insanın ölme riski vardır.
2. Bu hastalığın bulaşması için gereken şartlar şunlardır:
a) Kapalı alanda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
b) Kişi başına 4 metrekareden daha az alan düşmesi (sınavda olduğu gibi)
c) Yarım saatten fazla aynı ortamda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
d) Yetersiz havalandırma (sınavda olduğu gibi)
e) Hastalığı nasıl yayarız diye danışmanlık hizmeti alsak bize yukarıdaki önerilerde bulunulur.
Bu sınav ortamı hastalığı yaymak için en ideal koşulları sağlamaktadır.
f) Yapılması gereken 4 metrekareye 1 öğrenci oturacak şekilde planlama yapmaktır.
Ülkemizde bunu sağlayacak alan vardır.
Gerekirse birkaç stadyum dahi kullanılabilir.
3. Bu sınava girecek öğrenciler arasında 50.000 civarında hali hazırda kanser hastası, kalp
hastası, diyabetli, solunum yolu hastalığı olanlar, diyalize girenler, böbrek yetmezliği olanlar,
bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar vardır. Bu çocuklarımız hastalığı başkalarından
çok daha kolay kapar ve hastalıkları şiddetli ve ölümcül seyreder. Bunlara karşı bugüne kadar
bir önlem alınmamıştır. Kamu oyu baskısıyla imtihana 3 gün kala göstermelik ‘kılavuzlar’
hazırlanıyor. Sanki Ankara’da birileri 20 sayfa bir şey yazarsa herkes bunu okuyacak,
anlayacak, uygulayacak gibi davranılıyor. Bu çocuklar için yapılması gereken aylardır
söylediğim Bireysel Risk Yönetimidir. Yani aile hekimleri bu çocuklarla tek tek temasa
geçecektir. Her aile hekimine 5-10 çocuk düşer. Onların sağlık durumlarını tespit edip hastalık
gruplarına ve derecesine göre puan vereceklerdir. Bakanlık da bu yavrularımızın hastalık
grubuna ve risk puanına göre sınava gireceği ortamın nasıl olması gerektiğini tarif edecektir.
ÖSYM de bu ortamı sağlayacaktır. Nasıl tek beden ceket herkese uymaz ise tek tip uygulama
da bu çocuklarımıza uymaz ve çok can kaybı olur. Türkiye’nin önerdiğim organizasyonu
yapacak insan gücü de, fiziki mekanı da vardır. Bunun nasıl yapılacağını aylardır defalarca
tekrarladım. Bu yapılmazsa bu yavrularımızın en az 50’sinin hayatını kaybetme riski vardır.
Yoğun bakımda işkence çekeceklerden bahsetmiyorum bile.
4. İmtihana girecek yavrularımız arasında 20.000 civarındaki öğrenci ders çalışamamıştır.
Bunların aynı evde yaşadıkları aile büyüklerinden, anne-babalarından COVID nedeniyle
ölümler olmuş, ya da aile bireyleri hastaneye kaldırılmış ya da kendileri hastanede
yatmışlardır. Haziranda yapılacak sınavlar Temmuz sonuna ertelenince bu çocuklar bir nefes
almış ve kazandıkları zamana göre bir çalışma planı yapmışlardır. Mart ayında ertelenen
sınavlar Mayıs ayında tekrar erkene alınarak Haziran’da yapılacağı deklare edildiğinde bu
yavrularımızda ileri düzeyde kaygı bozukluğu meydana gelmiştir. Bu çocuklar kendilerine
büyük bir haksızlık yapıldığını düşünmektedir ve bu düşüncelerinde haklıdırlar
İmtihanların ertelenmemesi için öne sürülen gerekçeler ve benim açıklamalarım şunlardır:
1. Sınavlar Haziran’da yapılırsa turizm geliri artar: Bu argümanın geçersizliği hem ekonomik
olarak hem de vicdanen ortadadır. Hatta bu sınavlardan sonra daha da patlayacak olan
vakalarla Türkiye bütün dünya tarafından kara listeye alınabilir. Ayrıca her canımıza biçtiğimiz
parasal bir değer var mı?
2. Temmuz ayı sıcak olur: O zaman 26-27 Eylül’de yapın
3. Soruları hazırlayan 50-100 kişi dışarı çıkamıyor: Çıksınlar, sınavdan 1 ay önce geri girsinler.
25 milyon insanı 3 ay tamamen ev hapsinde tuttuk da 50-100 kişinin 1 ayı mı dert oldu?
4. Üniversiteler zamanında açılamaz: Açılmasın, ne olur ki? 1973 senesinde sorular
çalındığında üniversiteler Kasım’da açılmıştı. Ne oldu. Bir şeyimiz mi eksildi?
5. Sınavın yapılmasını isteyen gençler var: Haklılar. Ama 50 kardeşlerinin öleceğini 550
insanımızın hayatını kaybedeceğini, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin
büyük bir haksızlığa uğrayacağını öğrenirlerse düşünceleri değişir.
Bu gerekçeler karşılaşacağımız sorunlar karşısında çok zayıf kalmaktadır. Bu sınavların
Haziran ayında yapılmasında tek bir kamu menfaati yoktur, aksine öğrencilere ve halka
telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu konuda gençlere destek verin!
Hürmetlerimle
Dr. Serdar Savaş
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Dr. Serdar Savaş, haftasonu gerçekleştirlecek YKS'nin ertelenmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup yazdı. YKS'nin yapılması halinde 50 gencin, 550 insanın hayatını kaybedeceğini belirten Dr. Savaş, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin büyük bir haksızlığa uğrayacağını belirtti. İşte Dr. Savaş'ın mektubu, serdarsavas.org/mektup.pdf
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bu cumartesi-pazar 2.500.000 öğrencinin katılması planlanan Yüksek Öğrenim Sınavı (YKS)
mutlaka en erken 26-27 Eylül haftasına ertelenmelidir. Ertelemenin gerekçeleri şunlardır:
1. 2,5 milyon öğrenci + 5 milyon veli + 1 milyon görevli = en az 8,5 milyon, doğru bir
tahminle 10 milyon insan bu sınavlarda 2 gün boyunca mobilize olacak ve yakın temasta
bulunacaktır. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre bunların %0,2’si virüs taşımaktadır. Yani 20
bin virus taşıyıcısı 10 milyonun içinde dolaşacak ve aralarındaki süper bulaştırıcılarla en az 60
bin kişiye hastalığı geçireceklerdir. Bu 60 binin %10’u hastalığı belirti vererek geçirecek ve
bunların da %10’u hayatını kaybedecektir. Yani 600 civarında insanın ölme riski vardır.
2. Bu hastalığın bulaşması için gereken şartlar şunlardır:
a) Kapalı alanda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
b) Kişi başına 4 metrekareden daha az alan düşmesi (sınavda olduğu gibi)
c) Yarım saatten fazla aynı ortamda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
d) Yetersiz havalandırma (sınavda olduğu gibi)
e) Hastalığı nasıl yayarız diye danışmanlık hizmeti alsak bize yukarıdaki önerilerde bulunulur.
Bu sınav ortamı hastalığı yaymak için en ideal koşulları sağlamaktadır.
f) Yapılması gereken 4 metrekareye 1 öğrenci oturacak şekilde planlama yapmaktır.
Ülkemizde bunu sağlayacak alan vardır.
Gerekirse birkaç stadyum dahi kullanılabilir.
3. Bu sınava girecek öğrenciler arasında 50.000 civarında hali hazırda kanser hastası, kalp
hastası, diyabetli, solunum yolu hastalığı olanlar, diyalize girenler, böbrek yetmezliği olanlar,
bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar vardır. Bu çocuklarımız hastalığı başkalarından
çok daha kolay kapar ve hastalıkları şiddetli ve ölümcül seyreder. Bunlara karşı bugüne kadar
bir önlem alınmamıştır. Kamu oyu baskısıyla imtihana 3 gün kala göstermelik ‘kılavuzlar’
hazırlanıyor. Sanki Ankara’da birileri 20 sayfa bir şey yazarsa herkes bunu okuyacak,
anlayacak, uygulayacak gibi davranılıyor. Bu çocuklar için yapılması gereken aylardır
söylediğim Bireysel Risk Yönetimidir. Yani aile hekimleri bu çocuklarla tek tek temasa
geçecektir. Her aile hekimine 5-10 çocuk düşer. Onların sağlık durumlarını tespit edip hastalık
gruplarına ve derecesine göre puan vereceklerdir. Bakanlık da bu yavrularımızın hastalık
grubuna ve risk puanına göre sınava gireceği ortamın nasıl olması gerektiğini tarif edecektir.
ÖSYM de bu ortamı sağlayacaktır. Nasıl tek beden ceket herkese uymaz ise tek tip uygulama
da bu çocuklarımıza uymaz ve çok can kaybı olur. Türkiye’nin önerdiğim organizasyonu
yapacak insan gücü de, fiziki mekanı da vardır. Bunun nasıl yapılacağını aylardır defalarca
tekrarladım. Bu yapılmazsa bu yavrularımızın en az 50’sinin hayatını kaybetme riski vardır.
Yoğun bakımda işkence çekeceklerden bahsetmiyorum bile.
4. İmtihana girecek yavrularımız arasında 20.000 civarındaki öğrenci ders çalışamamıştır.
Bunların aynı evde yaşadıkları aile büyüklerinden, anne-babalarından COVID nedeniyle
ölümler olmuş, ya da aile bireyleri hastaneye kaldırılmış ya da kendileri hastanede
yatmışlardır. Haziranda yapılacak sınavlar Temmuz sonuna ertelenince bu çocuklar bir nefes
almış ve kazandıkları zamana göre bir çalışma planı yapmışlardır. Mart ayında ertelenen
sınavlar Mayıs ayında tekrar erkene alınarak Haziran’da yapılacağı deklare edildiğinde bu
yavrularımızda ileri düzeyde kaygı bozukluğu meydana gelmiştir. Bu çocuklar kendilerine
büyük bir haksızlık yapıldığını düşünmektedir ve bu düşüncelerinde haklıdırlar
İmtihanların ertelenmemesi için öne sürülen gerekçeler ve benim açıklamalarım şunlardır:
1. Sınavlar Haziran’da yapılırsa turizm geliri artar: Bu argümanın geçersizliği hem ekonomik
olarak hem de vicdanen ortadadır. Hatta bu sınavlardan sonra daha da patlayacak olan
vakalarla Türkiye bütün dünya tarafından kara listeye alınabilir. Ayrıca her canımıza biçtiğimiz
parasal bir değer var mı?
2. Temmuz ayı sıcak olur: O zaman 26-27 Eylül’de yapın
3. Soruları hazırlayan 50-100 kişi dışarı çıkamıyor: Çıksınlar, sınavdan 1 ay önce geri girsinler.
25 milyon insanı 3 ay tamamen ev hapsinde tuttuk da 50-100 kişinin 1 ayı mı dert oldu?
4. Üniversiteler zamanında açılamaz: Açılmasın, ne olur ki? 1973 senesinde sorular
çalındığında üniversiteler Kasım’da açılmıştı. Ne oldu. Bir şeyimiz mi eksildi?
5. Sınavın yapılmasını isteyen gençler var: Haklılar. Ama 50 kardeşlerinin öleceğini 550
insanımızın hayatını kaybedeceğini, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin
büyük bir haksızlığa uğrayacağını öğrenirlerse düşünceleri değişir.
Bu gerekçeler karşılaşacağımız sorunlar karşısında çok zayıf kalmaktadır. Bu sınavların
Haziran ayında yapılmasında tek bir kamu menfaati yoktur, aksine öğrencilere ve halka
telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu konuda gençlere destek verin!
Hürmetlerimle
Dr. Serdar Savaş
Son Güncelleme: Perşembe, 25 Haziran 2020 16:35
Gösterim: 1486
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yürütülen Türkçe Söz Varlığı Projesi ile ilkokul 2'nci sınıftan 12'nci sınıfa kadar farklı kademeden öğrencilerin, yazılı ve sözlü dilde kullandıkları sözcüklerin sınıflanması, dil derlemesi yapılması ve tüm bunlarla makine temelli öğrenme araçlarının hazırlanması hedefleniyor. 2018 yılında başlatılan projede bugüne kadar yaklaşık 8 bin öğrenci ile yazılı veri toplama çalışması yapıldı. Yeni aşamada projenin saha çalışması çok daha geniş bir alana yayılıyor. 26 ilden 1 milyon öğrenci daha yazılı veri toplama çalışmasına katılacak. Koronavirüs salgını nedeniyle bu çalışma çevrim içi ortamda yapılacak.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un "Türkçeye Kutadgu Bilig´den beri nefes verenlerin ruhunu şad edecek" diyerek 2018 yılı sonunda başlattığı Türkçe Söz Varlığı Projesi'nde önemli bir aşamaya gelindi. Proje, öğrencilerin kullandığı yazılı ve sözlü dil ile öğrencilere yönelik dokümanların incelenmesi ve analiz edilmesi aşamalarından oluşuyor. Proje kapsamında ilkokul 2'nci sınıftan 12'nci sınıfa kadar öğrencilerin yazılı ve sözlü dilde kullandıkları sözcüklerin belirlenmesi ve sınıflandırılması, sıklık listelerinin ortaya çıkarılması, dil derlemeleri oluşturulması ve bunları temel alarak çeşitli konularda makine öğrenme tabanlı araçların hazırlanması amaçlanıyor.
2023 Eğitim Vizyonunun önemli projelerinden 'Türkçe Söz Varlığı' ile tüm çocukların hangi kelimeleri, hangi yaşta ne şekilde kullandığı, kitaplarda, yayınlarda bu kelimelerin nasıl yer almasının uygun olacağı belirlenecek. Her sınıf kademesi için Türkçe söz varlığı listeleri oluşturularak öğrencilerin ana dilleri ile kendilerini doğru ifade etmeleri ve iletişim yöntemlerini geliştirmeleri sağlanacak. Çalışma böylelikle öğretmenler, veliler ve toplumun tüm fertlerine rehberlik edecek.
Proje; Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 23 üniversiteden akademisyen ve TTKB bürokratlarından oluşan proje ekibi, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve millî eğitim müdürlükleriyle koordineli bir şekilde yürütülüyor.
Projeye yönelik çalıştaylarda atılacak adımlar belirlendi ve ülke genelinden veri toplama sürecini planlamaya yönünde pilot uygulamalar yapılması kararlaştırıldı. Bu amaçla 27-31 Mayıs 2019 tarihinde Eskişehir'de 1. pilot uygulama yapılarak 5 ilkokul, 5 ortaokul ve 5 lisedeki 2 bin 314 öğrenciden yazılı veri toplandı. Bu çalışma ile veri toplama süreci ve veri giriş arayüzü test edildi, öğrencilere verilen yazma konularının da işlerliği gözlemlendi.
20-22 Nisan 2020 ve 4-8 Mayıs 2020 tarihlerinde Eskişehir'de iki aşamalı ikinci bir pilot çalışma daha yapıldı. Türkçe Söz Varlığı Projesi'nin ölçütlerine uygun olarak Eskişehir İl Millî Eğitim Müdürlüğünün desteğiyle öğrencilerin kolaylıkla veri girişi yapabilecekleri güvenli bir arayüz tasarlandı. İlk aşamada, her sınıf seviyesinden bir şube olmak üzere toplam 300 öğrenciden veri toplanarak sistemin işlerliği test edildi. İkinci aşamada ise 5.595 öğrenciden yazılı veri toplandı.
Bu uygulamalarla elde edilen veriler, projenin hedefleri doğrultusunda analiz edildi ve proje sürecine yönelik güncellemeler yapıldı. Gelinen yeni aşamada 26 ilden 1 milyon öğrencinin katılımıyla bir veri toplama çalışması daha yapılacak. Bu çalışma koronavirüs salgının nedeniyle çevrim içi ortamda gerçekleştirilecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yürütülen Türkçe Söz Varlığı Projesi ile ilkokul 2'nci sınıftan 12'nci sınıfa kadar farklı kademeden öğrencilerin, yazılı ve sözlü dilde kullandıkları sözcüklerin sınıflanması, dil derlemesi yapılması ve tüm bunlarla makine temelli öğrenme araçlarının hazırlanması hedefleniyor. 2018 yılında başlatılan projede bugüne kadar yaklaşık 8 bin öğrenci ile yazılı veri toplama çalışması yapıldı. Yeni aşamada projenin saha çalışması çok daha geniş bir alana yayılıyor. 26 ilden 1 milyon öğrenci daha yazılı veri toplama çalışmasına katılacak. Koronavirüs salgını nedeniyle bu çalışma çevrim içi ortamda yapılacak.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un "Türkçeye Kutadgu Bilig´den beri nefes verenlerin ruhunu şad edecek" diyerek 2018 yılı sonunda başlattığı Türkçe Söz Varlığı Projesi'nde önemli bir aşamaya gelindi. Proje, öğrencilerin kullandığı yazılı ve sözlü dil ile öğrencilere yönelik dokümanların incelenmesi ve analiz edilmesi aşamalarından oluşuyor. Proje kapsamında ilkokul 2'nci sınıftan 12'nci sınıfa kadar öğrencilerin yazılı ve sözlü dilde kullandıkları sözcüklerin belirlenmesi ve sınıflandırılması, sıklık listelerinin ortaya çıkarılması, dil derlemeleri oluşturulması ve bunları temel alarak çeşitli konularda makine öğrenme tabanlı araçların hazırlanması amaçlanıyor.
2023 Eğitim Vizyonunun önemli projelerinden 'Türkçe Söz Varlığı' ile tüm çocukların hangi kelimeleri, hangi yaşta ne şekilde kullandığı, kitaplarda, yayınlarda bu kelimelerin nasıl yer almasının uygun olacağı belirlenecek. Her sınıf kademesi için Türkçe söz varlığı listeleri oluşturularak öğrencilerin ana dilleri ile kendilerini doğru ifade etmeleri ve iletişim yöntemlerini geliştirmeleri sağlanacak. Çalışma böylelikle öğretmenler, veliler ve toplumun tüm fertlerine rehberlik edecek.
Proje; Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 23 üniversiteden akademisyen ve TTKB bürokratlarından oluşan proje ekibi, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Ölçme Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve millî eğitim müdürlükleriyle koordineli bir şekilde yürütülüyor.
Projeye yönelik çalıştaylarda atılacak adımlar belirlendi ve ülke genelinden veri toplama sürecini planlamaya yönünde pilot uygulamalar yapılması kararlaştırıldı. Bu amaçla 27-31 Mayıs 2019 tarihinde Eskişehir'de 1. pilot uygulama yapılarak 5 ilkokul, 5 ortaokul ve 5 lisedeki 2 bin 314 öğrenciden yazılı veri toplandı. Bu çalışma ile veri toplama süreci ve veri giriş arayüzü test edildi, öğrencilere verilen yazma konularının da işlerliği gözlemlendi.
20-22 Nisan 2020 ve 4-8 Mayıs 2020 tarihlerinde Eskişehir'de iki aşamalı ikinci bir pilot çalışma daha yapıldı. Türkçe Söz Varlığı Projesi'nin ölçütlerine uygun olarak Eskişehir İl Millî Eğitim Müdürlüğünün desteğiyle öğrencilerin kolaylıkla veri girişi yapabilecekleri güvenli bir arayüz tasarlandı. İlk aşamada, her sınıf seviyesinden bir şube olmak üzere toplam 300 öğrenciden veri toplanarak sistemin işlerliği test edildi. İkinci aşamada ise 5.595 öğrenciden yazılı veri toplandı.
Bu uygulamalarla elde edilen veriler, projenin hedefleri doğrultusunda analiz edildi ve proje sürecine yönelik güncellemeler yapıldı. Gelinen yeni aşamada 26 ilden 1 milyon öğrencinin katılımıyla bir veri toplama çalışması daha yapılacak. Bu çalışma koronavirüs salgının nedeniyle çevrim içi ortamda gerçekleştirilecek.
Son Güncelleme: Cuma, 26 Haziran 2020 12:06
Gösterim: 1540
Eğitim dünyasının yakından tanıdığı, sektörün önde gelen isimlerinden Taş Koleji Genel Müdürü Dr. Ali Akdoğan, kurum ile yollarını ayırdı.
22 yıldan bu yana Taş Koleji'nde görev yapan Genel Müdür Dr. Ali Akdoğan, 24 Haziran itibariyle görevden kurumla yollarını ayırdığını açıkladı. Sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklama ile süreçle ilgili bilgi paylaşan Akdoğan, "Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım." ifadelerini kullandı. İşte Akdoğan'ın paylaşımı:
"Saygıdeğer Öğretmen Arkadaşlarım, Sevgili Öğrencilerim ve Değerli Veliler,
1998 senesinde gayrı resmi, 1999 Eylül ayından itibaren resmen göreve başladığım Özel Taş İlköğretim Kurumlarından bugün (24.06.2020) ayrıldım. 22 yıllık emek verdiğim ve öğrencilerimin gözlerinin içine huzur ile bakabileyim diye gecemi gündüzümü harcadığım okulumdan ayrılmak elbette kolay olmadı. Bir Anadolu türküsünde ölüm ile ayrılığı tartmışlar iki dirhem fazla gelmiş ayrılık diyor. Duygularım türküdeki gibi, mantığım aklın nedenselliğinin kıskacında asılı kaldı.
Dile kolay 22 yıldır yüksek sorumluluk hissiyle, adanmış bir şekilde sürdürdüğüm görev sürem boyunca değerli velilerin samimi desteklerine, sevgili öğrencilerimin umut veren davranışlarına mazhar oldum. Bu yolculuğu yaparken daima destek ve gayretleri ile bana eşlik eden yönetici ve öğretmen arkadaşlarımın özverilerini görmekten mutluluk duydum.
Saygı ile andığım Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım. Tarık Akan’sız geçen ve O’nun gölgesini bile aradığım bu dört yılda elbette birçok zorlukla karşılaştım. Buna rağmen asla yüksek hedef ve ideallerden taviz vermedim. Yapmacıksız, üreten, yaratan insanlar yetiştirme heyecanını hep önemsedim.
Matematik öğrenen, klasik müzik dinleyen, okuyan, okuduğunu anlayan, anladığı üzerinde düşünen çocuklar yetişsin diye azimle çalıştım. Çalışmalarımı,öğrendiğini tartışan, özgür beyinli, ezbere dayanmayan, dünyayı ve yaşamı kavrayan çocuklar idealiyle sürdürdüm. Bu sınav endeksli sistemde böyle bir eğitim olabilir miydi? Böyle yetişen çocuklar sınavlarda başarılı olur muydu? Evet, mümkündü ve böyle çocuklar yetiştirilebileceğini herkesin görmesini sağladım. Çocuklarımız dürüstçe ve başkasının arkasına saklanmadan, bir emre biat etmek zorunda kalmadan yetiştiler. Çünkü çocuklarımız Atatürk’ün “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar yetiştiriniz” sözlerini miras kabul eden bir öğretmen ve veli topluluğunun içinde yetiştiler. Başardığım her şeyi okul topluluğu ile birlikte çalışarak yaptım.
Bugün ayrıldığım okulumun, bu ideallere bağlı kalmasını, günübirlik politikalara kapılmadan yoluna devam edebilmesini yürekten diliyorum. Yolculuğumda bana eşlik eden tüm çalışma arkadaşlarıma, bana güvenlerini her zaman hissettiren velilerimize, eğitim destek çalışanlarına içtenlikle teşekkür ederim. Herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kalın sağlıcakla Dr. Ali AKDOĞAN"
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim dünyasının yakından tanıdığı, sektörün önde gelen isimlerinden Taş Koleji Genel Müdürü Dr. Ali Akdoğan, kurum ile yollarını ayırdı.
22 yıldan bu yana Taş Koleji'nde görev yapan Genel Müdür Dr. Ali Akdoğan, 24 Haziran itibariyle görevden kurumla yollarını ayırdığını açıkladı. Sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklama ile süreçle ilgili bilgi paylaşan Akdoğan, "Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım." ifadelerini kullandı. İşte Akdoğan'ın paylaşımı:
"Saygıdeğer Öğretmen Arkadaşlarım, Sevgili Öğrencilerim ve Değerli Veliler,
1998 senesinde gayrı resmi, 1999 Eylül ayından itibaren resmen göreve başladığım Özel Taş İlköğretim Kurumlarından bugün (24.06.2020) ayrıldım. 22 yıllık emek verdiğim ve öğrencilerimin gözlerinin içine huzur ile bakabileyim diye gecemi gündüzümü harcadığım okulumdan ayrılmak elbette kolay olmadı. Bir Anadolu türküsünde ölüm ile ayrılığı tartmışlar iki dirhem fazla gelmiş ayrılık diyor. Duygularım türküdeki gibi, mantığım aklın nedenselliğinin kıskacında asılı kaldı.
Dile kolay 22 yıldır yüksek sorumluluk hissiyle, adanmış bir şekilde sürdürdüğüm görev sürem boyunca değerli velilerin samimi desteklerine, sevgili öğrencilerimin umut veren davranışlarına mazhar oldum. Bu yolculuğu yaparken daima destek ve gayretleri ile bana eşlik eden yönetici ve öğretmen arkadaşlarımın özverilerini görmekten mutluluk duydum.
Saygı ile andığım Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım. Tarık Akan’sız geçen ve O’nun gölgesini bile aradığım bu dört yılda elbette birçok zorlukla karşılaştım. Buna rağmen asla yüksek hedef ve ideallerden taviz vermedim. Yapmacıksız, üreten, yaratan insanlar yetiştirme heyecanını hep önemsedim.
Matematik öğrenen, klasik müzik dinleyen, okuyan, okuduğunu anlayan, anladığı üzerinde düşünen çocuklar yetişsin diye azimle çalıştım. Çalışmalarımı,öğrendiğini tartışan, özgür beyinli, ezbere dayanmayan, dünyayı ve yaşamı kavrayan çocuklar idealiyle sürdürdüm. Bu sınav endeksli sistemde böyle bir eğitim olabilir miydi? Böyle yetişen çocuklar sınavlarda başarılı olur muydu? Evet, mümkündü ve böyle çocuklar yetiştirilebileceğini herkesin görmesini sağladım. Çocuklarımız dürüstçe ve başkasının arkasına saklanmadan, bir emre biat etmek zorunda kalmadan yetiştiler. Çünkü çocuklarımız Atatürk’ün “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar yetiştiriniz” sözlerini miras kabul eden bir öğretmen ve veli topluluğunun içinde yetiştiler. Başardığım her şeyi okul topluluğu ile birlikte çalışarak yaptım.
Bugün ayrıldığım okulumun, bu ideallere bağlı kalmasını, günübirlik politikalara kapılmadan yoluna devam edebilmesini yürekten diliyorum. Yolculuğumda bana eşlik eden tüm çalışma arkadaşlarıma, bana güvenlerini her zaman hissettiren velilerimize, eğitim destek çalışanlarına içtenlikle teşekkür ederim. Herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kalın sağlıcakla Dr. Ali AKDOĞAN"
Son Güncelleme: Perşembe, 25 Haziran 2020 12:20
Gösterim: 4193