Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim verilecek
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticinin faydalanacağını, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerinin ise bakanlıklarınca sağlanacağını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda gerçekleşen ''Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü'' imza törenine, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ile Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz ve diğer ilgililer katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Avcı, protokolle mesleki ve teknik eğitimde 15 bin yönetici ve öğretmenin mesleki niteliklerinin, girişimcilik ve liderlik özelliklerinin desteklenmesinin amaçlandığını belirterek, günümüz bilgi toplumunda, girişimcilik ruhunun, yeni anlamlar yüklenerek kazanılması ve geliştirilmesi gereken bir beceri ve kültürü ifade ettiğini söyledi.
Girişimci bir ruh ve girişimci kültürün kendiliğinden serpilip, gelişmediğini belirten Avcı, aileden başlayarak okulda ve toplumda bu kültürü besleyecek ve gelişmesine imkan sağlayacak özgür bir ortam yoksa girişimin öneminden söz edilse de girişimciliğin desteklenmiş olamayacağına işaret etti.
''Burada da bir itirafta da bulunmamızda sakınca yok'' diyen Avcı, ''Toplumsal kültürümüzün yeni ve farklı şeyler söylemeyi, hayal kurmayı, merak ve araştırma duygusunu risk ve sorumluluk almayı, cesaret ve öz güveni teşvik ettiğini, çocuklarımızı yüreklendirdiğini söylemek biraz zor görünüyor'' diye konuştu.
Son 10-11 yılda eğitim sisteminde gerçekleştirilen değişimin temel amacının da araştırıcı, yenilikçi, özgür düşünen, hayal eden dolayısıyla da girişimcilik ruhuna sahip bireyler yetiştirmek olduğuna dikkati çeken Avcı, bunun için elverişli bir ortam hazırlamanın, çocukların önlerindeki engelleri kaldırmanın ve onları cesaretlendirmenin herkesin görevi olduğunu kaydetti.
Cesaretin hayatı değiştirecek sihrini, önce anne babaların sonra da öğretmenlerin ortaya çıkaracağını vurgulayan Avcı, bu nedenle öğretmenler ve eğitim yöneticileri için mesleki gelişim, girişimcilik ve liderlik eğitimlerini önemsediklerini ve bununla ilgili projeler başlattıklarını söyledi.
Bu kapsamda çeşitli kurs ve seminerler düzenlendiklerini, üniversiteler, STK'lar ve kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektörle iş birliği yaptıklarını ifade eden Avcı, geçen yıl ocak ayında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK iş birliğiyle mesleki ve teknik öğretim öğrencilerine girişimcilik kültürü kazandırılması ve bu yöndeki becerilerinin artırılması çalışmalarının başlatıldığını, bunun kısa vadedeki sonuçların bu iş birliğinin önemini ve anlamını bir kat daha artırdığını kaydetti.
Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Öğrencilerimizin, girişimcilik ruhunu canlandıracak çalışmalar yaparken, öğretmenlerimiz ve yöneticilerimizin eğitimiyle inşallah bu zihniyet dönüşümünü çok daha hızlı ve etkin şekilde gerçekleştirmiş olacağız. 2013-2015 yıllarında bu protokolle eğitime alacağımız yöneticilerimiz ve öğretmenlerle birlikte mesleki ve teknik eğitimde 25 bin yönetici ve öğretmenimizi eğitimden geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu protokol kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticimiz faydalanacak, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerini de Bakanlığımız gerçekleştirecek.''
15 bin yönetici ve öğretmene eğitim verilecek
Protokol kapsamında MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde 3 yıl içerisinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim ve öğretim verilmesi planlanıyor.
Bu kapsamda öğretmenlere ''Öğretmenlik ve Girişimcilik Eğitimi'', yöneticilere ise ''Liderlik ve Girişimcilik Eğitimi'' verilecek. Eğitim ve öğretimlerde gruplar 30'ar kişiyi geçmeyecek. Akademisyenlerin veya kamu kurum ve kuruluşlarından alan uzmanlarının eğitim görevlisi olarak görev almaları sağlanacak.
Seminerlerin tamamı için 18 milyon 782 bin 105 TL'lik bir kaynak oluşturulacak. Bu miktarın yüzde 53'ünü oluşturan 10 milyon TL'lik kısmı MEB tarafından, yüzde 47'lik kısmını oluşturan 8 milyon 782 bin 105 TL'si ise TÜBİTAK tarafından karşılanacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim verilecek
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticinin faydalanacağını, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerinin ise bakanlıklarınca sağlanacağını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda gerçekleşen ''Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü'' imza törenine, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ile Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz ve diğer ilgililer katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Avcı, protokolle mesleki ve teknik eğitimde 15 bin yönetici ve öğretmenin mesleki niteliklerinin, girişimcilik ve liderlik özelliklerinin desteklenmesinin amaçlandığını belirterek, günümüz bilgi toplumunda, girişimcilik ruhunun, yeni anlamlar yüklenerek kazanılması ve geliştirilmesi gereken bir beceri ve kültürü ifade ettiğini söyledi.
Girişimci bir ruh ve girişimci kültürün kendiliğinden serpilip, gelişmediğini belirten Avcı, aileden başlayarak okulda ve toplumda bu kültürü besleyecek ve gelişmesine imkan sağlayacak özgür bir ortam yoksa girişimin öneminden söz edilse de girişimciliğin desteklenmiş olamayacağına işaret etti.
''Burada da bir itirafta da bulunmamızda sakınca yok'' diyen Avcı, ''Toplumsal kültürümüzün yeni ve farklı şeyler söylemeyi, hayal kurmayı, merak ve araştırma duygusunu risk ve sorumluluk almayı, cesaret ve öz güveni teşvik ettiğini, çocuklarımızı yüreklendirdiğini söylemek biraz zor görünüyor'' diye konuştu.
Son 10-11 yılda eğitim sisteminde gerçekleştirilen değişimin temel amacının da araştırıcı, yenilikçi, özgür düşünen, hayal eden dolayısıyla da girişimcilik ruhuna sahip bireyler yetiştirmek olduğuna dikkati çeken Avcı, bunun için elverişli bir ortam hazırlamanın, çocukların önlerindeki engelleri kaldırmanın ve onları cesaretlendirmenin herkesin görevi olduğunu kaydetti.
Cesaretin hayatı değiştirecek sihrini, önce anne babaların sonra da öğretmenlerin ortaya çıkaracağını vurgulayan Avcı, bu nedenle öğretmenler ve eğitim yöneticileri için mesleki gelişim, girişimcilik ve liderlik eğitimlerini önemsediklerini ve bununla ilgili projeler başlattıklarını söyledi.
Bu kapsamda çeşitli kurs ve seminerler düzenlendiklerini, üniversiteler, STK'lar ve kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektörle iş birliği yaptıklarını ifade eden Avcı, geçen yıl ocak ayında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK iş birliğiyle mesleki ve teknik öğretim öğrencilerine girişimcilik kültürü kazandırılması ve bu yöndeki becerilerinin artırılması çalışmalarının başlatıldığını, bunun kısa vadedeki sonuçların bu iş birliğinin önemini ve anlamını bir kat daha artırdığını kaydetti.
Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Öğrencilerimizin, girişimcilik ruhunu canlandıracak çalışmalar yaparken, öğretmenlerimiz ve yöneticilerimizin eğitimiyle inşallah bu zihniyet dönüşümünü çok daha hızlı ve etkin şekilde gerçekleştirmiş olacağız. 2013-2015 yıllarında bu protokolle eğitime alacağımız yöneticilerimiz ve öğretmenlerle birlikte mesleki ve teknik eğitimde 25 bin yönetici ve öğretmenimizi eğitimden geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu protokol kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticimiz faydalanacak, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerini de Bakanlığımız gerçekleştirecek.''
15 bin yönetici ve öğretmene eğitim verilecek
Protokol kapsamında MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde 3 yıl içerisinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim ve öğretim verilmesi planlanıyor.
Bu kapsamda öğretmenlere ''Öğretmenlik ve Girişimcilik Eğitimi'', yöneticilere ise ''Liderlik ve Girişimcilik Eğitimi'' verilecek. Eğitim ve öğretimlerde gruplar 30'ar kişiyi geçmeyecek. Akademisyenlerin veya kamu kurum ve kuruluşlarından alan uzmanlarının eğitim görevlisi olarak görev almaları sağlanacak.
Seminerlerin tamamı için 18 milyon 782 bin 105 TL'lik bir kaynak oluşturulacak. Bu miktarın yüzde 53'ünü oluşturan 10 milyon TL'lik kısmı MEB tarafından, yüzde 47'lik kısmını oluşturan 8 milyon 782 bin 105 TL'si ise TÜBİTAK tarafından karşılanacak.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Şubat 2013 15:23
Gösterim: 1799
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti tarafından hazırlanan ''dershane raporunu'' Başbakan Erdoğan’a sundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve AK Parti genel başkan yardımcılarıyla bir araya geldi.
Görüşmede, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in AK Parti tarafından hazırlanan ''dershaneler raporunu'' Başbakan Erdoğan'a sunduğu öğrenildi.
Başbakanlık Resmi Konutu'nda basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.
Görüşmeye, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin, Numan Kurtulmuş, Hüseyin Çelik, Nükhet Hotar, Süleyman Soylu ve AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukçu da katıldı.
Mehmet Ali Şahin başkanlığında oluşturulan bir komisyon, dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir araştırma yapmış ve bu araştırma raporlaştırılmıştı.
Görüşmede, Şahin'in söz konusu raporu Başbakan Erdoğan'a sunduğu ve rapor üzerinde değerlendirmelerde bulunulduğu öğrenildi.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti tarafından hazırlanan ''dershane raporunu'' Başbakan Erdoğan’a sundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve AK Parti genel başkan yardımcılarıyla bir araya geldi.
Görüşmede, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in AK Parti tarafından hazırlanan ''dershaneler raporunu'' Başbakan Erdoğan'a sunduğu öğrenildi.
Başbakanlık Resmi Konutu'nda basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.
Görüşmeye, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin, Numan Kurtulmuş, Hüseyin Çelik, Nükhet Hotar, Süleyman Soylu ve AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukçu da katıldı.
Mehmet Ali Şahin başkanlığında oluşturulan bir komisyon, dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir araştırma yapmış ve bu araştırma raporlaştırılmıştı.
Görüşmede, Şahin'in söz konusu raporu Başbakan Erdoğan'a sunduğu ve rapor üzerinde değerlendirmelerde bulunulduğu öğrenildi.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Şubat 2013 08:55
Gösterim: 1884
Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk, İtalya'nın ''La Repubblica'' gazetesine verdiği demeçte, kendisi için ''Ailenin idiotuydum'' dedi.
Pamuk'un İtalya'nın yüksek tirajlı gazetesi ''La Repubblica''da, "Ailenin idiotuydum, ama sonra Nobel'i kazandım" başlığıyla yayımlanan röportajında, mühendislerle dolu bir aileden geldiğini, dolayısıyla ağabeyi ve kendisi için de yüksek beklentilerin var olduğunu, ancak kendisinin hocalardan çekindiği için o alanda ilerlemediğini anlattı.
Röportajı yapan gazeteci Piergiorgio Odifreddi'nin "Fransız yazar-düşünür Jean Paul Sartre'ın 'Ailenin İdiotu' gibi mi" sorusuna Nobel ödüllü yazar şu yanıtı verdi:
"Evet. Hatta daha fazlası. İkinci doğanlara bariz bir örneğim. Aile her zaman ilk çocuğun eğitimine daha odaklanmış oluyor. O da hep daha fazla sorumluluk sahibi olmak zorunda hissediyor.
Bir yere gittiğimizde o, caddeleri ararken, ben havaya, vitrinlere bakıyor, hayaller kuruyordum. İkinci doğan olmanın avantajları var, dezavantajları var. İkinci doğanlar daha geç olgunlaşıyor."
Pamuk, şu anda ne yaptığı sorusuna da, "Müzeyle ilgili çalışmalarımı bitirdikten sonra yazarlık hayatıma geri döndüm. Şimdi yeni romanın ortalarındayım. Artık 60 yaşındayım, ömür kısalmakta.
Nobel ödülü dolayısıyla hırslarımı kaybetmedim, tam tersine sıkı çalışmaya devam ediyorum. Yaşamak için az bir zaman var, ancak halen yazacak çok şey var" yanıtını vererek, yeni bir roman hazırlığında olduğunu da müjdeledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk, İtalya'nın ''La Repubblica'' gazetesine verdiği demeçte, kendisi için ''Ailenin idiotuydum'' dedi.
Pamuk'un İtalya'nın yüksek tirajlı gazetesi ''La Repubblica''da, "Ailenin idiotuydum, ama sonra Nobel'i kazandım" başlığıyla yayımlanan röportajında, mühendislerle dolu bir aileden geldiğini, dolayısıyla ağabeyi ve kendisi için de yüksek beklentilerin var olduğunu, ancak kendisinin hocalardan çekindiği için o alanda ilerlemediğini anlattı.
Röportajı yapan gazeteci Piergiorgio Odifreddi'nin "Fransız yazar-düşünür Jean Paul Sartre'ın 'Ailenin İdiotu' gibi mi" sorusuna Nobel ödüllü yazar şu yanıtı verdi:
"Evet. Hatta daha fazlası. İkinci doğanlara bariz bir örneğim. Aile her zaman ilk çocuğun eğitimine daha odaklanmış oluyor. O da hep daha fazla sorumluluk sahibi olmak zorunda hissediyor.
Bir yere gittiğimizde o, caddeleri ararken, ben havaya, vitrinlere bakıyor, hayaller kuruyordum. İkinci doğan olmanın avantajları var, dezavantajları var. İkinci doğanlar daha geç olgunlaşıyor."
Pamuk, şu anda ne yaptığı sorusuna da, "Müzeyle ilgili çalışmalarımı bitirdikten sonra yazarlık hayatıma geri döndüm. Şimdi yeni romanın ortalarındayım. Artık 60 yaşındayım, ömür kısalmakta.
Nobel ödülü dolayısıyla hırslarımı kaybetmedim, tam tersine sıkı çalışmaya devam ediyorum. Yaşamak için az bir zaman var, ancak halen yazacak çok şey var" yanıtını vererek, yeni bir roman hazırlığında olduğunu da müjdeledi.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Şubat 2013 10:49
Gösterim: 1628
Yaşar Üniversitesi (YÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Hollanda'da tamamladığı doktora tezi ile kültürlerarası bir araştırmaya imza attı. Türk, Alman ve Hollandalı annelerin 'çocuk yetiştirme davranışlarını' inceleyen Jagtap, Türk annelerin 'itaatkar' Avrupalı annelerin ise 'bağımsız' bireyler yetiştirdiklerini tespit etti.
Akademik kariyerini Yaşar Üniversitesi'nde sürdüren Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap Hollanda'nın Tilburg Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği araştırmasında '3-6 yaş grubu' çocuk sahibi bine yakın Türk, Alman ve Hollandalı annenin çocuklarını yetiştirme davranışlarını inceledi. 4 yıl süren araştırması için Hollanda Eğitim Bakanlığı'ndan da mali destek gören Elif Durgel Jagtap, Almanya ve Holanda'da yaşayan Türk göçmen ve Avrupalı annelerin yanı sıra İstanbul'da yaşayan Türk anneler ile bire bir görüşmeler gerçekleştirdi. Araştırmadaki görüşmeler, Almanya'da Bochum, Hollanda'da Tilburg, Eindhoven, Rotterdam, Amsterdam şehirlerinde gerçekleştirildi. Annelere 'Nasıl bir birey yetiştirmek istiyorsunuz?', 'Çocuğunuzdan beklentileriniz neler?', 'Kültürünüzü ne kadar koruyorsunuz', 'Yabancı uyruklu anneleri nasıl buluyorsunuz' gibi sorular yönelten Psikolog Jagtap böylece Türk ve yabancı annelerin çocuk yetiştirmede gösterdikleri davranış farklılıklarını ortaya koydu.
Jagtap araştırmasında şu farklılıkları saptadığını söyledi:
"Türk anneler çocuklarının aileyle yakın ilişkileri olan, terbiyeli, büyüklerine saygılı ve itaatkâr birer yetişkin olarak büyümelerini Alman ve Hollandalı annelerden daha çok önemsiyor. Oysa Hollandalı ve Alman anneler çocuklarının sağlıklı ve mutlu, ayakları üzerinde durabilen, özerk, bağımsız bir kişilik geliştirebilen bireyler olarak gelişmesini ön plana çıkarıyorlar. Öte yandan Türk göçmen anneleri kendi içinde Almanya da Hollanda kültürünü benimsemelerine göre farklılıklar da gösteriyorlar. İçinde yaşadıkları Avrupa kültürüne bütünleşmiş Türk annelerinin daha çok özerklik vurgusu yaptıklarını da görüyoruz."
Kuralcılık garipseniyor
Türk annelerin yabancı anneleri kimi zaman gaddar bulduklarını da belirten Jagtap, "İki grup annenin birbirlerine bakış açısı çok farklı. Türk anneleri yabancı anneleri çok kuralcı ve gaddar buluyorlar. Yabancı annelerin küçük çocuklarını odalarında yalnız bırakmalarını çok garipsiyorlar. Yabancı anneler ise Türk anneleri gereğinden fazla yumuşak buluyorlar" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yaşar Üniversitesi (YÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Hollanda'da tamamladığı doktora tezi ile kültürlerarası bir araştırmaya imza attı. Türk, Alman ve Hollandalı annelerin 'çocuk yetiştirme davranışlarını' inceleyen Jagtap, Türk annelerin 'itaatkar' Avrupalı annelerin ise 'bağımsız' bireyler yetiştirdiklerini tespit etti.
Akademik kariyerini Yaşar Üniversitesi'nde sürdüren Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap Hollanda'nın Tilburg Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği araştırmasında '3-6 yaş grubu' çocuk sahibi bine yakın Türk, Alman ve Hollandalı annenin çocuklarını yetiştirme davranışlarını inceledi. 4 yıl süren araştırması için Hollanda Eğitim Bakanlığı'ndan da mali destek gören Elif Durgel Jagtap, Almanya ve Holanda'da yaşayan Türk göçmen ve Avrupalı annelerin yanı sıra İstanbul'da yaşayan Türk anneler ile bire bir görüşmeler gerçekleştirdi. Araştırmadaki görüşmeler, Almanya'da Bochum, Hollanda'da Tilburg, Eindhoven, Rotterdam, Amsterdam şehirlerinde gerçekleştirildi. Annelere 'Nasıl bir birey yetiştirmek istiyorsunuz?', 'Çocuğunuzdan beklentileriniz neler?', 'Kültürünüzü ne kadar koruyorsunuz', 'Yabancı uyruklu anneleri nasıl buluyorsunuz' gibi sorular yönelten Psikolog Jagtap böylece Türk ve yabancı annelerin çocuk yetiştirmede gösterdikleri davranış farklılıklarını ortaya koydu.
Jagtap araştırmasında şu farklılıkları saptadığını söyledi:
"Türk anneler çocuklarının aileyle yakın ilişkileri olan, terbiyeli, büyüklerine saygılı ve itaatkâr birer yetişkin olarak büyümelerini Alman ve Hollandalı annelerden daha çok önemsiyor. Oysa Hollandalı ve Alman anneler çocuklarının sağlıklı ve mutlu, ayakları üzerinde durabilen, özerk, bağımsız bir kişilik geliştirebilen bireyler olarak gelişmesini ön plana çıkarıyorlar. Öte yandan Türk göçmen anneleri kendi içinde Almanya da Hollanda kültürünü benimsemelerine göre farklılıklar da gösteriyorlar. İçinde yaşadıkları Avrupa kültürüne bütünleşmiş Türk annelerinin daha çok özerklik vurgusu yaptıklarını da görüyoruz."
Kuralcılık garipseniyor
Türk annelerin yabancı anneleri kimi zaman gaddar bulduklarını da belirten Jagtap, "İki grup annenin birbirlerine bakış açısı çok farklı. Türk anneleri yabancı anneleri çok kuralcı ve gaddar buluyorlar. Yabancı annelerin küçük çocuklarını odalarında yalnız bırakmalarını çok garipsiyorlar. Yabancı anneler ise Türk anneleri gereğinden fazla yumuşak buluyorlar" dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 21 Şubat 2013 16:07
Gösterim: 1875
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yeşiltaş köyünde kara gömülen okulun etrafını temizlemeye çalışan fedakar öğretmenin yardımına minik öğrencileri koştu.
Bölgede yer yer 2,5 metreye ulaşan kar, özellikle ilçe merkezinden uzak olan köylülerin kabusu oldu. Kar yağışından sonra sık sık yaşanan çığ olayları da birçok yerde hayatı olumsuz etkiledi. İlçe merkezine yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta bulunan Dağlıca bölgesindeki 60 haneli Yeşiltaş köyünde de kar yağışı ve çığ olayları hayatı olumsuz etkiledi.
Çığ bölgesinde bulunan Yeşiltaş köyündeki Şehit Jandarma Üsteğmen Çağlar Canbaz İlköğretim Okulu da yağış nedeniyle tamamen kara gömülürken, zarar gören elektrik direklerinin düşmesi sonucu öğrenciler zaman zaman karanlıkta kalıyor.
Öğretmen Sami Turus, karanlıkta kalan öğrencilerin rahatça ders işlemesini sağlamak için eline kürek alarak okulun etrafını saran karları temizleye başladı. Öğrenciler de evden aldıkları küreklerle öğretmenlerine yardımcı olmaya çalıştı. 4 saatlik çalışma sonunda pencerelerin önünü açan fedakar öğretmen ve öğrencileri, okulun aydınlanmasını sağladı.
Okul öğrencilerinden Mizgin Çoruh, her kar yağdığında okullarının kara gömüldüğünü belirterek, “Okulumuz şu an kar altında. Okul karanlık olduğu için çoğu zaman ders işleyemiyoruz. Derslerimizi işleyebilmek için öğretmenlerimizle birlikte okulumuzu kapatan karları temizliyoruz” dedi.
Köy muhtarı Sami Kartal ise, “Okul yol seviyesindedir. Bu yüzden her kar yağdığında okul karların altında kalarak çökme tehlikesi yaşıyor. Okulun bütün yükünü öğretmenler çekiyor. Biz okulumuzun karların altında kalmayacak bir yerde yapılmasını istiyoruz” diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yeşiltaş köyünde kara gömülen okulun etrafını temizlemeye çalışan fedakar öğretmenin yardımına minik öğrencileri koştu.
Bölgede yer yer 2,5 metreye ulaşan kar, özellikle ilçe merkezinden uzak olan köylülerin kabusu oldu. Kar yağışından sonra sık sık yaşanan çığ olayları da birçok yerde hayatı olumsuz etkiledi. İlçe merkezine yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta bulunan Dağlıca bölgesindeki 60 haneli Yeşiltaş köyünde de kar yağışı ve çığ olayları hayatı olumsuz etkiledi.
Çığ bölgesinde bulunan Yeşiltaş köyündeki Şehit Jandarma Üsteğmen Çağlar Canbaz İlköğretim Okulu da yağış nedeniyle tamamen kara gömülürken, zarar gören elektrik direklerinin düşmesi sonucu öğrenciler zaman zaman karanlıkta kalıyor.
Öğretmen Sami Turus, karanlıkta kalan öğrencilerin rahatça ders işlemesini sağlamak için eline kürek alarak okulun etrafını saran karları temizleye başladı. Öğrenciler de evden aldıkları küreklerle öğretmenlerine yardımcı olmaya çalıştı. 4 saatlik çalışma sonunda pencerelerin önünü açan fedakar öğretmen ve öğrencileri, okulun aydınlanmasını sağladı.
Okul öğrencilerinden Mizgin Çoruh, her kar yağdığında okullarının kara gömüldüğünü belirterek, “Okulumuz şu an kar altında. Okul karanlık olduğu için çoğu zaman ders işleyemiyoruz. Derslerimizi işleyebilmek için öğretmenlerimizle birlikte okulumuzu kapatan karları temizliyoruz” dedi.
Köy muhtarı Sami Kartal ise, “Okul yol seviyesindedir. Bu yüzden her kar yağdığında okul karların altında kalarak çökme tehlikesi yaşıyor. Okulun bütün yükünü öğretmenler çekiyor. Biz okulumuzun karların altında kalmayacak bir yerde yapılmasını istiyoruz” diye konuştu.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Şubat 2013 10:59
Gösterim: 1972

