Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın “2014’ten itibaren dershane ruhsatlarının yenilenmeyeceğini” açıklaması siyaset ve eğitim dünyasında infial yarattı. 

2014’ten itibaren dershanelerin ruhsatlarının yenilenmeyeceği açıklamasına tepkiler büyüyor. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, milli eğitim sistemine entegrasyonu sağlayan yan kuruluşlar olarak nitelediği dershanelerin kaldırılmasıyla, insanların milli eğitim sisteminden kopup yerel eğitime odaklanabileceğini söyledi. Bu müdahalenin teşebbüs hürriyetini ve Anadolu halkının eğitim üzerinden yaptığı hayırlı işleri ortadan kaldıracağı uyarısında bulundu. Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı Nuri Gürgür de eğitimdeki önceliğin dershanelerin kapatılması olmadığını dile getirdi.

Bu kurumları kapatmanın sosyal problemler oluşturacağına dikkat çekerek bundan en çok da Doğu ve Güneydoğu’daki öğrencilerin etkileneceğini belirtti. Çocuğunun geleceğini düşünen anne-babaların takviye ders için dershaneleri tercih ettiğini vurgulayan Gürgür, “Bakanların-bürokratların bile çocukları dershaneye gidiyor.” şeklinde konuştu. Türkiye’de eğitimden kaynaklanan problemler sebebiyle öğrencilerin heder edildiğini kaydetti ve “Genç nüfusu eğitemediğimiz için heder ediyoruz. Türkiye’de 100 patentten 96’sını yabancılar alıyor.” dedi.

Milli Eğitim’in girişimi, en çok doğu bölgelerine zarar verir

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın ‘dershanelerin kapatılacağına’ ilişkin art arda gelen açıklamaları eğitim camiası ve velilerin kafalarını karıştırdı. Açıklamalar üzerine her kesimden yol gösterici uyarılar geliyor. Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanlığı görevini yürüten eski Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, eğitimdeki önceliğin dershanelerin kapatılması olmadığını söyledi. Dershanelerin kapatılmasının sosyal problemler oluşturacağına dikkat çekerek bundan en çok da Doğu ve Güneydoğu’daki öğrencilerin etkileyeceği uyarısında bulundu. Gürgür, “Bu eğitim kurumları ve özellikle okuma salonları Doğu’da çocukları terör örgütlerinden koruyor. Milli bir hizmet veriyor. Bu sebeple de terör örgütlerinin hedefi oluyor.” diye konuştu. ATO Meclis Başkanı, çocuğunun geleceğini düşünen anne-babaların takviye ders için dershaneleri tercih ettiğini dile getirdi. “Dershanelerin kapatılması her ne kadar gündeme getirilse de bakanların-bürokratların bile çocukları dershaneye gidiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nda makamı olan birçok bürokrat, dershaneye gidebilsin diye çocuklarını normal okuldan alıp açık liseye gönderiyor.” ifadelerini kullandı. Türkiye’de eğitimden kaynaklanan problemler sebebiyle öğrencilerin heder edildiğine işaret eden Gürgür, şu örneği verdi: “Genç nüfusu eğitemediğimiz için heder ediyoruz. Türkiye’de 100 patentten 96’sını yabancılar alıyor. Durum böyle olunca oturup geniş kapsamlı düşünmeliyiz.”

Dershane kararı siyasî kapatma ihtiyaç değil

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkan Vekili Oktay Vural, dershanelere 2014’te ruhsat verilmemesine tepki gösterdi. Vural, “Eksik eğitim sistemine yardımcı olan dershanelere saygı duyulması gerekirken önünü tıkamak gereksiz ve yersizdir.” dedi. Kararı siyasi olarak değerlendirdi ve kapatmanın ihtiyaçtan kaynaklanmadığını vurguladı. Türkiye birincilerinin bile dershanelere gittiğini hatırlatan Başkan Vekili, “Niyet hayır değil, akıbet hayır değil.’ eğitimi iyileştirmek yerine kapatmaya çalışıyorlar.” diye konuştu. Dershanelerin kapatılmasının illegal yapıların işine geleceğini savunan Vural, asıl tehlikeyi ‘merdiven altı faaliyetler’ olarak gösterdi.

Oktay Vural, dershanelere müdahalenin teşebbüs hürriyetini ve Anadolu halkının eğitim üzerinden yaptığı hayırlı işleri ortadan kaldıracağı uyarısında bulundu: “Dershaneler Milli Eğitim’e entegrasyonu sağlayan yan kuruluşlar. Bunları kaldırdığınız zaman insanlar, Milli Eğitim’in sisteminden kopup yerel eğitime odaklanacak. Sebepler ortadan kaldırmadan sonuçlar ortadan kaldırılamaz. Çünkü dershaneler sonuçtur. Sebep-sonuç ilişkisini düşünmeden atılan adımlar siyasi amaçlıdır. Bu sonuç, insanların teşebbüs hürriyetlerini ayrıca eğitim gibi hayra dayalı hizmetleri de engelleyebilecek noktaya varabilir. Çünkü bizim insanımız eğitime çok büyük önem verir. İhtiyacı olan bir insanı eğitmek çok hayırlı bir iştir. Dolayısıyla toplumun eğitim ekseni yoluyla hayırlı bir iş yapmasını engeller.”

‘Sınavlar var oldukça dershaneler kapatılamaz’

Eğitimci Kamu Sendikaları Çalışanları, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili açıklama yaptı. Dershanelerin ihtiyaç sebebiyle ortaya çıktığının belirtildiği açıklamada şöyle denildi: “Neredeyse her yıl sayısı ve adı değişmekle birlikte sürekli var olan sınav sistemi öğrencilerimizi ister istemez yarışa sokmaktadır. Bu yarış var olduğu sürece Türkiye’nin ‘siyasi ve ekonomik’ sistemi içerisinde devlet kimseye ‘çocuğuna neden özel kurs, özel ders aldırdın?’ deme hakkına sahip değildir. Üniversite kontenjanlarının sınırlı olduğu dikkate alınırsa sınav yarışının önüne nasıl geçileceği netlik kazanmadan ‘dershaneleri kapatıyorum, kapattım’ demenin sonuçları çok ince değerlendirilmelidir. Yapılması gereken, kimseyi mağdur etmeden öncelikle dershaneleri oluşturan etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Dershanelerin denetiminin doğru yapılması, fiyat politikasının vatandaşı üzmeyecek şekilde belirlenmesi, dershanelerin ihtiyaç sahibi öğrencilere ayırdıkları kontenjanın artırılması ve bu kontenjanların devlet tarafından doldurulmasıdır.”

Kaynak Zaman Gazetesi

> Dershane kapatma teşebbüs hürriyetine aykırı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın “2014’ten itibaren dershane ruhsatlarının yenilenmeyeceğini” açıklaması siyaset ve eğitim dünyasında infial yarattı. 

2014’ten itibaren dershanelerin ruhsatlarının yenilenmeyeceği açıklamasına tepkiler büyüyor. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, milli eğitim sistemine entegrasyonu sağlayan yan kuruluşlar olarak nitelediği dershanelerin kaldırılmasıyla, insanların milli eğitim sisteminden kopup yerel eğitime odaklanabileceğini söyledi. Bu müdahalenin teşebbüs hürriyetini ve Anadolu halkının eğitim üzerinden yaptığı hayırlı işleri ortadan kaldıracağı uyarısında bulundu. Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı Nuri Gürgür de eğitimdeki önceliğin dershanelerin kapatılması olmadığını dile getirdi.

Bu kurumları kapatmanın sosyal problemler oluşturacağına dikkat çekerek bundan en çok da Doğu ve Güneydoğu’daki öğrencilerin etkileneceğini belirtti. Çocuğunun geleceğini düşünen anne-babaların takviye ders için dershaneleri tercih ettiğini vurgulayan Gürgür, “Bakanların-bürokratların bile çocukları dershaneye gidiyor.” şeklinde konuştu. Türkiye’de eğitimden kaynaklanan problemler sebebiyle öğrencilerin heder edildiğini kaydetti ve “Genç nüfusu eğitemediğimiz için heder ediyoruz. Türkiye’de 100 patentten 96’sını yabancılar alıyor.” dedi.

Milli Eğitim’in girişimi, en çok doğu bölgelerine zarar verir

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın ‘dershanelerin kapatılacağına’ ilişkin art arda gelen açıklamaları eğitim camiası ve velilerin kafalarını karıştırdı. Açıklamalar üzerine her kesimden yol gösterici uyarılar geliyor. Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanlığı görevini yürüten eski Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, eğitimdeki önceliğin dershanelerin kapatılması olmadığını söyledi. Dershanelerin kapatılmasının sosyal problemler oluşturacağına dikkat çekerek bundan en çok da Doğu ve Güneydoğu’daki öğrencilerin etkileyeceği uyarısında bulundu. Gürgür, “Bu eğitim kurumları ve özellikle okuma salonları Doğu’da çocukları terör örgütlerinden koruyor. Milli bir hizmet veriyor. Bu sebeple de terör örgütlerinin hedefi oluyor.” diye konuştu. ATO Meclis Başkanı, çocuğunun geleceğini düşünen anne-babaların takviye ders için dershaneleri tercih ettiğini dile getirdi. “Dershanelerin kapatılması her ne kadar gündeme getirilse de bakanların-bürokratların bile çocukları dershaneye gidiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nda makamı olan birçok bürokrat, dershaneye gidebilsin diye çocuklarını normal okuldan alıp açık liseye gönderiyor.” ifadelerini kullandı. Türkiye’de eğitimden kaynaklanan problemler sebebiyle öğrencilerin heder edildiğine işaret eden Gürgür, şu örneği verdi: “Genç nüfusu eğitemediğimiz için heder ediyoruz. Türkiye’de 100 patentten 96’sını yabancılar alıyor. Durum böyle olunca oturup geniş kapsamlı düşünmeliyiz.”

Dershane kararı siyasî kapatma ihtiyaç değil

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkan Vekili Oktay Vural, dershanelere 2014’te ruhsat verilmemesine tepki gösterdi. Vural, “Eksik eğitim sistemine yardımcı olan dershanelere saygı duyulması gerekirken önünü tıkamak gereksiz ve yersizdir.” dedi. Kararı siyasi olarak değerlendirdi ve kapatmanın ihtiyaçtan kaynaklanmadığını vurguladı. Türkiye birincilerinin bile dershanelere gittiğini hatırlatan Başkan Vekili, “Niyet hayır değil, akıbet hayır değil.’ eğitimi iyileştirmek yerine kapatmaya çalışıyorlar.” diye konuştu. Dershanelerin kapatılmasının illegal yapıların işine geleceğini savunan Vural, asıl tehlikeyi ‘merdiven altı faaliyetler’ olarak gösterdi.

Oktay Vural, dershanelere müdahalenin teşebbüs hürriyetini ve Anadolu halkının eğitim üzerinden yaptığı hayırlı işleri ortadan kaldıracağı uyarısında bulundu: “Dershaneler Milli Eğitim’e entegrasyonu sağlayan yan kuruluşlar. Bunları kaldırdığınız zaman insanlar, Milli Eğitim’in sisteminden kopup yerel eğitime odaklanacak. Sebepler ortadan kaldırmadan sonuçlar ortadan kaldırılamaz. Çünkü dershaneler sonuçtur. Sebep-sonuç ilişkisini düşünmeden atılan adımlar siyasi amaçlıdır. Bu sonuç, insanların teşebbüs hürriyetlerini ayrıca eğitim gibi hayra dayalı hizmetleri de engelleyebilecek noktaya varabilir. Çünkü bizim insanımız eğitime çok büyük önem verir. İhtiyacı olan bir insanı eğitmek çok hayırlı bir iştir. Dolayısıyla toplumun eğitim ekseni yoluyla hayırlı bir iş yapmasını engeller.”

‘Sınavlar var oldukça dershaneler kapatılamaz’

Eğitimci Kamu Sendikaları Çalışanları, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili açıklama yaptı. Dershanelerin ihtiyaç sebebiyle ortaya çıktığının belirtildiği açıklamada şöyle denildi: “Neredeyse her yıl sayısı ve adı değişmekle birlikte sürekli var olan sınav sistemi öğrencilerimizi ister istemez yarışa sokmaktadır. Bu yarış var olduğu sürece Türkiye’nin ‘siyasi ve ekonomik’ sistemi içerisinde devlet kimseye ‘çocuğuna neden özel kurs, özel ders aldırdın?’ deme hakkına sahip değildir. Üniversite kontenjanlarının sınırlı olduğu dikkate alınırsa sınav yarışının önüne nasıl geçileceği netlik kazanmadan ‘dershaneleri kapatıyorum, kapattım’ demenin sonuçları çok ince değerlendirilmelidir. Yapılması gereken, kimseyi mağdur etmeden öncelikle dershaneleri oluşturan etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Dershanelerin denetiminin doğru yapılması, fiyat politikasının vatandaşı üzmeyecek şekilde belirlenmesi, dershanelerin ihtiyaç sahibi öğrencilere ayırdıkları kontenjanın artırılması ve bu kontenjanların devlet tarafından doldurulmasıdır.”

Kaynak Zaman Gazetesi

Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Ekim 2013 09:45

Gösterim: 1149

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) bünyesinde çalışan Uluslararası Yetişkin Beceri Ölçümü Programı'nın (PIACC) yaptığı araştırma sonucunda, 23 ülke arasında okuma ve matematik alanında en iyi ülkeler Japonya, Finlandiya ve Hollanda oldu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) bünyesinde çalışan Uluslararası Yetişkin Beceri Ölçümü Programı'nın (PIACC) yaptığı araştırma sonuçlandı.

İspanyollar ve İtalyanlar, matematik ve okumada sınıfta kaldı

PIACC'ın 23 ülkede, 16 ila 65 yaşları arasında 157 bin kişiye yaptığı anket sonucu ekonomik krizle mücadele eden ve eğitim sektöründe de kesintiler yapan İspanya ve İtalya'yı korkuttu. 23 ülke arasında okuma alanında İtalyanlar sonuncu, İspanyollar sondan birinci olurken, matematik alanında bu kez İspanyollar sonuncu, İtalyanlar da sondan birinci sırada yer aldı.

[raştırma sonucuna göre, orta yaşlardaki bir İspanyol veya İtalyan, ''Don Kişot'' gibi içeriği zengin ve yoğun bir kitapta okuduğu metni anlamazken, aynı şekilde elektrik faturalarında belirtilen tüketim grafiğini yorumlama kabiliyetine de sahip değil.

PIACC'ın açıkladığı araştırmada, okuma oranı olarak İtalya 250, İspanya 252 puanda gösterilirken, OECD (273) ve AB (271) ortalamalarının çok altında oldukları gözlendi. Matematikte ise bu rakam İspanya'da 246, İtalya'da 247 olarak verilirken, yine OECD (269) ve AB (268) ortalamalarının oldukça altında olmaları dikkatس çekti.  

Türkiye'nin dahil olmadığı 23 ülke arasında okuma ve matematik alanında en iyiler Japonya, Finlandiya ve Hollanda olarak ön plana çıktı.

> İşte matematik ve okumada en iyi ülkeler

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) bünyesinde çalışan Uluslararası Yetişkin Beceri Ölçümü Programı'nın (PIACC) yaptığı araştırma sonucunda, 23 ülke arasında okuma ve matematik alanında en iyi ülkeler Japonya, Finlandiya ve Hollanda oldu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) bünyesinde çalışan Uluslararası Yetişkin Beceri Ölçümü Programı'nın (PIACC) yaptığı araştırma sonuçlandı.

İspanyollar ve İtalyanlar, matematik ve okumada sınıfta kaldı

PIACC'ın 23 ülkede, 16 ila 65 yaşları arasında 157 bin kişiye yaptığı anket sonucu ekonomik krizle mücadele eden ve eğitim sektöründe de kesintiler yapan İspanya ve İtalya'yı korkuttu. 23 ülke arasında okuma alanında İtalyanlar sonuncu, İspanyollar sondan birinci olurken, matematik alanında bu kez İspanyollar sonuncu, İtalyanlar da sondan birinci sırada yer aldı.

[raştırma sonucuna göre, orta yaşlardaki bir İspanyol veya İtalyan, ''Don Kişot'' gibi içeriği zengin ve yoğun bir kitapta okuduğu metni anlamazken, aynı şekilde elektrik faturalarında belirtilen tüketim grafiğini yorumlama kabiliyetine de sahip değil.

PIACC'ın açıkladığı araştırmada, okuma oranı olarak İtalya 250, İspanya 252 puanda gösterilirken, OECD (273) ve AB (271) ortalamalarının çok altında oldukları gözlendi. Matematikte ise bu rakam İspanya'da 246, İtalya'da 247 olarak verilirken, yine OECD (269) ve AB (268) ortalamalarının oldukça altında olmaları dikkatس çekti.  

Türkiye'nin dahil olmadığı 23 ülke arasında okuma ve matematik alanında en iyiler Japonya, Finlandiya ve Hollanda olarak ön plana çıktı.

Son Güncelleme: Salı, 08 Ekim 2013 15:21

Gösterim: 2848

Başbakan Erdoğan, "Andımız olarak bilinen metnin yazarı Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflandırıyordu" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup toplantısında gündeme ilişkin gelişmeleri değerlendiriyor.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından ana başlıklar şöyle:

"Biz kader ortaklığı yapmış bir kadroyuz. Böyle bir kadro içinde birbirine çelme takmak, kuyusunu kazmak, birbirinin başarısızlığından medet ummak asla olamaz"

"Muhalefet kendini değiştirmeyi başaramadı, küçük meselelere takılıp kalmayı tercih etti. Türkiye 11 yıllık süreçte istikrar ve güven sorununu aşarken muhalefet sorununu aşamadı"

 "Seçimler öncesinde gerilim siyasetine başvuracak muhalefet karşısında sağduyulu davranacağız. Gerilim siyaseti tuzağına düşmeyeceğiz"

"Siyaset, sandığa ve sandık sonuçlarına saygı duymakla, demokrasi içinde kalmakla, milli iradeye tabi olmakla yapılır. Çetelerin, terör örgütlerinin, sokak eylemlerinin Türkiye düşmanı kimi odakların vesayetinde, onların boyunduruğu altında, onların emir ve talimatıyla sağlıklı bir siyaset yapılamaz"

"Bizim Cumhuriyetimiz, 29 Ekim 1923'te, 23 Nisan 1920 ruhu üzerine inşa edilmiştir... Bugün attığımız her adımı Cumhuriyete karşı gibi göstermeye çalışan cahil ve istismarcılar var"

"Başörtüsü yasağını Cumhuriyet ile ilgilendirmek nasil bir cahilliktir, nasıl bir istismardır? Bu Cumhuriyet 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de, 27 Mayıs'ta kurulan Cumhuriyet değildir"

 "Cumhuriyet, 76 milyonun cumhuriyetidir. Başı açık olan bu Cumhuriyetin ne kadar sahibi ise başı örtülü olan da bu Cumhuriyetin o kadar sahibidir"

"Bu kısıtlamanın kalkması (kamuda başörtüsü yasağı) sadece ve sadece normalleşmedir. Benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de rahat rahat birlikte çalışmanın hazzına, mutluluğuna ereceklerdir"

"Demokratikleşme paketiyle milletimize verdiğimiz sözü tutuyoruz. Paket belli bir takvim içinde ilerlemeye başladı"

Ruhban Okulu

"Bizim için Ruhban Okulu meselesi, anlık bir meseledir. Biz bir şeyin iadesini yaparken, bir şeylerinde de iadesini bekleme hakkına sahibiz"

"Fethiye camisi ve diğer cami ile Batı Trakya'daki kardeşlerimizin başmüftü seçimini birlikte, aynı zamanda yapalım, biz ruhban okulunu da açarız"

"Batı Trakya'da başmüftüyü Yunan hükümeti kendi memuru gibi atıyor. Ben nasıl Bartholemos'u atayamıyorsam, sende benim başmüftümü atayamazsın"

Andımızın yazarı tartışmalı isim

"İlk ve orta okullarda ant uygulaması 1933 yılında başladı. Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Ayrı Reşit Galip insanları kafa taslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı"

"Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. CHP ve MHP bu uygulamanın tarihini bilmedikleri için kestirmeden bir istismar kampanyası başlatıp milleti yanıltma yoluna gidiyorlar"

> Başbakan, ‘Andımız’ı neden kaldırdıklarını açıkladı

Başbakan Erdoğan, "Andımız olarak bilinen metnin yazarı Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflandırıyordu" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup toplantısında gündeme ilişkin gelişmeleri değerlendiriyor.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından ana başlıklar şöyle:

"Biz kader ortaklığı yapmış bir kadroyuz. Böyle bir kadro içinde birbirine çelme takmak, kuyusunu kazmak, birbirinin başarısızlığından medet ummak asla olamaz"

"Muhalefet kendini değiştirmeyi başaramadı, küçük meselelere takılıp kalmayı tercih etti. Türkiye 11 yıllık süreçte istikrar ve güven sorununu aşarken muhalefet sorununu aşamadı"

 "Seçimler öncesinde gerilim siyasetine başvuracak muhalefet karşısında sağduyulu davranacağız. Gerilim siyaseti tuzağına düşmeyeceğiz"

"Siyaset, sandığa ve sandık sonuçlarına saygı duymakla, demokrasi içinde kalmakla, milli iradeye tabi olmakla yapılır. Çetelerin, terör örgütlerinin, sokak eylemlerinin Türkiye düşmanı kimi odakların vesayetinde, onların boyunduruğu altında, onların emir ve talimatıyla sağlıklı bir siyaset yapılamaz"

"Bizim Cumhuriyetimiz, 29 Ekim 1923'te, 23 Nisan 1920 ruhu üzerine inşa edilmiştir... Bugün attığımız her adımı Cumhuriyete karşı gibi göstermeye çalışan cahil ve istismarcılar var"

"Başörtüsü yasağını Cumhuriyet ile ilgilendirmek nasil bir cahilliktir, nasıl bir istismardır? Bu Cumhuriyet 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de, 27 Mayıs'ta kurulan Cumhuriyet değildir"

 "Cumhuriyet, 76 milyonun cumhuriyetidir. Başı açık olan bu Cumhuriyetin ne kadar sahibi ise başı örtülü olan da bu Cumhuriyetin o kadar sahibidir"

"Bu kısıtlamanın kalkması (kamuda başörtüsü yasağı) sadece ve sadece normalleşmedir. Benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de rahat rahat birlikte çalışmanın hazzına, mutluluğuna ereceklerdir"

"Demokratikleşme paketiyle milletimize verdiğimiz sözü tutuyoruz. Paket belli bir takvim içinde ilerlemeye başladı"

Ruhban Okulu

"Bizim için Ruhban Okulu meselesi, anlık bir meseledir. Biz bir şeyin iadesini yaparken, bir şeylerinde de iadesini bekleme hakkına sahibiz"

"Fethiye camisi ve diğer cami ile Batı Trakya'daki kardeşlerimizin başmüftü seçimini birlikte, aynı zamanda yapalım, biz ruhban okulunu da açarız"

"Batı Trakya'da başmüftüyü Yunan hükümeti kendi memuru gibi atıyor. Ben nasıl Bartholemos'u atayamıyorsam, sende benim başmüftümü atayamazsın"

Andımızın yazarı tartışmalı isim

"İlk ve orta okullarda ant uygulaması 1933 yılında başladı. Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Ayrı Reşit Galip insanları kafa taslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı"

"Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. CHP ve MHP bu uygulamanın tarihini bilmedikleri için kestirmeden bir istismar kampanyası başlatıp milleti yanıltma yoluna gidiyorlar"

Son Güncelleme: Salı, 08 Ekim 2013 13:12

Gösterim: 1957

Milli Eğitim Bakanı Avcı, Şu anda dershanelerde eğitim almakta olan, dershanelere devam etmekte olan çocuklar, gençler, dönemin sonuna kadar yani 2014 Haziran'ın sonuna kadar bu kurslarına devam edecekler" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, ilgili mevzuattan "dershane" tanımı ve dershaneye ilişkin kuralların çıkarılmasına yönelik Hükümet tasarısının TBMM'ye sunulacağını, düzenlemenin Meclis'ten geçmesi halinde Bakanlığın yeni ruhsat vermeme yetkisi olacağını belirtti. Avcı, (Ocakta dershaneleri kapattık, çocuklar dışarı) bir durumun söz konusu olmayacağını, öğrencilerin gelecek yıl Haziran ayının sonuna kadar kurslarına devam edeceğini bildirdi. 

Avcı, AA Editör Masasında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 1 Ocak 2014'ten itibaren dershanelerin ruhsatlarının yenilenmeyeceğine ilişkin açıklamasının anımsatılması ve sürecin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Avcı, sözlerinin "yeni ruhsat verilmeyecek" anlamında olduğunu belirtti. 

Söz konusu düzenlemenin yapılabilmesi için Ocak ayına kadar TBMM'de düzenleme yapılacağı varsayımıyla hareket ettiklerini ifade eden Avcı, "Meclis bunu takdir edecek. Bu konuda bir hükümet tasarısı Meclis'e sunulacak" dedi. 

İlgili kanunda okul, özel okulu, dershane, etüd merkezi gibi milli eğitim sistemi içinde yer alan kurumların tanımlandığını, bu kurumlara ilişkin yasal müeyyidelerin sıralandığını ifade eden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Önümüzdeki günlerde bu yasadaki tanımlar içerisinden dershaneye ilişkin tanımlar ve ona ilişkin kurallar çıkarılmış olacak, eğer Meclis bunu kabul ederse. Ondan sonra ancak yeni ruhsat vermeme yetkimiz olacak. Bu yasayı da beklemeden yaptığımız bir düzenleme var, dershane açmak için asgari derslik sayısını 15'e çıkarmıştık, bu da dershane açma taleplerini ciddi bir oranda düşürmüş, hızını kesmişti. Bu peyderpey, yasal düzenlemeden sonra daha da netleşmiş olacak.

Geçen yıl dershanelere kayıt yaptıran, bu yıl için, önümüzdeki Haziran ayına kadar dershanelerle sözleşme imzalayan, kayıt yaptıran öğrencilerin dershaneyle olan ilişkileri, Haziran'a kadar devam edecek zaten. Oraya bir kısıtlama getirmiyoruz. 'Ocakta dershaneleri kapattık, çocuklar dışarı' gibi bir şey yok. Şu anda dershanelerde eğitim almakta olan, dershanelere devam etmekte olan çocuklar, gençler, dönemin sonuna kadar yani 2014 Haziran'ın sonuna kadar bu kurslarına devam edecekler. Zaten paralarını verdiler, ücretlerini ödediler. O ücretlerinin karşılığını alana kadar dershanelerle devam edecekler."

"Okulu, öğretmeni, sınıfı tekrar eğitimin merkezine oturtmaya çalışıyoruz"

Bakan Avcı, etüd merkezleriyle ilgili bir düzenleme olup olmayacağı yönündeki soruyu yanıtlarken de, eğitim sistemi içerisinde adı dershane veya başka bir şey olsun, bir üst kuruma giriş sınavlarına hazırlamak üzere açılmış kurumlar olmayacağını vurguladı. Avcı, "Bunun adı dershane de olsa, başka bir şey de olsa milli eğitim sisteminin içerisinde olmayacak" değerlendirmesinde bulundu. 

Dershanelerin mevcut eğitim sistemine paralel bir yapı oluşturduğunu, bir yanda derslerin okutulduğu okulların bir yanda da bu derslerin test ortamında yeniden ele alındığı eğitim kurumlarının yer aldığını söyleyen Avcı, dershanelere ciddi kaynak aktarıldığını vurguladı. Toplumda, "Önemli olan dershaneler, devlet veya özel okullar da yasa gereği gidilmek zorunda olan yerler. Bıraksanız, aslında kimse okula uğramayacak, herkes mümkün olduğu kadar dershaneye devam edecek" şeklinde yanlış bir hava oluşturulduğunu dile getiren Avcı, "Hem milli ekonomi açısından olumsuz bir durum hem de toplumdaki okul, öğretmen, sınıf algısı bakımından sıkıntılı bir durum. Yıllardan beri yapılmaya çalışılan okulu, öğretmeni, sınıfı tekrar eğitimin merkezine oturtmak ve eğitimin burada alındığı algısını topluma yaygınlaştırmak. Bunu sadece algı olarak değil olgu olarak da gerçekleştirmek" diye konuştu. 

Dershanelerin paralel bir eğitim kurumu olarak devamına izin verilmeyeceği, özel okullara dönüştürülerek eğitim sistemine katkıda bulunabileceğinin AK Parti'nin kuruluşundan bu yana dile getirildiğini anımsatan Avcı, bu mesajı alan pek çok girişimcinin dershanelerini özel okula dönüştürdüğünü, dershane açma niyeti olanların da özel okul açtığını kaydetti.

"SBS'yi kaldırdık yerine yeni bir sınav icat etmedik"

"Eğer bir üst eğitim kurumuna, ortaokulu bitirenlerin liselere, liseleri bitirenlerin belli üniversitelere girmeleri için aşırı talep varsa ve bu talep bir yarışma sınavıyla karşılanıyorsa o zaman sınava hazırlayacak bu tür kurumlar, mekanizmalar olur" düşüncesinin de yanlış olmadığına işaret eden Avcı, bu nedenle okulların bu tür sınavları da gözeten eğitim programlarıyla desteklenmesi gerektiğini, 4+4+4 sistemiyle de bunu büyük ölçüde yapmaya başladıklarını vurguladı. Üniversite sınavlarının kontenjan nedeniyle bu kadar "haşin" cereyan ettiğini, üniversite sayısının artmasıyla kontenjan sorununun aritmetik olarak büyük ölçüde ortadan kalktığını anlatan Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarış, eskisi kadar acımasız cereyan etmiyor. İleride bu, daha da dengeli hale gelecek. Muhtemelen her üniversite kendi özel öğrencilerini seçme şansına sahip olacak. Neye göre? Lisede aldığı eğitimin toplamına bakarak. Biz şimdi liseye geçişte bunu uygulamaya çalışıyoruz. Ortaokulu bitiren öğrencilerin senede bir kere yapılan, telafisi olmayan tek bir sınavla okullara yerleştirilmesini sağlıklı bulmadığımızı senelerdir konuşuyoruz. 'Çocuklarımız yarış atına döndü, dershanelerde çocuklar test ile tost arasına sıkıştı, dört yıllık eğitim bir sınava bağlandı' diye herkes şikayetçiydi. Şimdi kaldırdık, bunun kalkacağını da iki seneden beri söylüyoruz. Kaldırdık, yerine yeni bir sınav icat etmedik. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü öyle anlaşılıyor. 'SBS kalktı, 36 tane, 15 tane, 12 tane sınav kondu' gibi şeyler. Hayır, SBS kalktı ama yeni bir sınav icat etmedik. 

Biz dedik ki, 'sekizinci sınıfta, ortaokul son sınıfta girilen yazılılardan birer tanesini kontrollü yapalım. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kontrolünde olsun.' Böylece o yazılılardan alınacak notlar güvenilir notlar olsun, onların toplamını da liseye geçişlerde değerlendirelim. Yaptığımız iş bu. Bu ne demek, ortaokulda, sınıfta normal müfredatı izleyen öğrencilerin yazılı sınavlarının notlarını değerlendirmeye alalım."

Bilgiden çok test tekniklerinin önemli hale geldiğini, bu teknikleri öğreten dershaneler ortaya çıktığını, bazı öğretmenlerin SBS sınavında başarılı olabilecek öğrenciler üzerinde yoğunlaşarak "Ben şu kadar öğrencimi kazandırdım" deme gayreti içine girdiğini anlatan Avcı, bu yaklaşımların çok riskli olduğunu, bütün öğrencilerin sınıf içi yarışmalara sokulmadan eğitim almalarının istendiğini söyledi. 

"Yetenekli ama yoksul çocuklar devlet bursuyla özel okula gidecek"

Dershanelerin özel okullara çevrilmesiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Bakan Avcı, ciddi yatırımlarla gerçekleştirilen ve bilgi birikimi olan dershanelerin özel okula dönüştürülerek değerlendirilebileceğini söyledi. Avcı, şöyle konuştu:

"Bizim yaptığımız araştırmaya göre dershanelerin ancak yüzde 20'sinin mevcut koşullarda özel okula dönüşme kabiliyeti var. Fiziki mekan, kadro, yönetim ve finans yapısı olarak, beşte biri. Geri kalanların büyük bir bölümü bazı ekstra desteklerle zaman içinde özel okula dönüşebilecek gibi görünüyor. Peki istiyorlar mı? Yine bizim araştırmamıza göre, mevcut dershanelerin, Türkiye genelinde irili, ufaklı 4 bine yakın dershane var, yüzde 70'i gerekli koşulların sağlanması halinde özel okula dönüşmek istiyorlar. Onlar da aslında bu işin doğrusunun özel okullaşma olduğunu kabul ediyorlar. Ama hangi koşullarda? Mevcut özel okul açma kriterlerimiz oldukça yüksek. Özel okuluu, asgari şu genişlikte bahçe, pencere, kapı, asansör koşullarını sağlayan binalarda açabiliyorsunuz.

Dershanelerde bu kriterler çok düşük. Diyoruz ki, en azından bir geçiş süreci için dershanelere özel okul açma kriterlerini geri çekelim, bir süre için. Şu kadar bahçeye değil de şu kadarına razı olalım ama en geç üç sene içinde o kriterlere ulaşmayı hedeflesinler. Dolayısıyla bir, bunu yapmak düşüncesindeyiz. Bir de, özel okula dönüşecek dershanelere finansman, kredi kolaylığı sağlayalım.

Artı, daha önce, hatırlayın, Hüseyin Çelik Bey zamanında gündeme gelen ve dönemin cumhurbaşkanı tarafından veto edilen bir düzenleme yapılmaya çalışılmıştı. Özel okullarda atıl kapasiteyi, boş kalan kontenjanları bazı yoksul ama yetenekli çocuklara burs vererek doldurmak. 'Devlet okullarında okuyan, yetenekli ama yoksul çocukları devlet bursuyla özel okulların boş kontenjanlarına yerleştirelim' denmişti. O zamanki Cumhurbaşkanı, bunu belli bir gruba, cemaate, belli bir özel okul kesimine ayrıcalık tanınmak için yapılmış bir düzenleme olarak yorumladı. Bunlar da ifade edildi ve veto etti. Oysa doğru bir girişimdi. Hem bütün özel okullardı destekleyecek bir tasarımdı hem de yoksul ama yetenekli çocukların daha uygun koşullarda eğitim görmelerini sağlayacak bir düzenleme niyeti vardı, olmadı. Şimdi dershanelerin özel okula dönüşme sürecinde bunu tekrar gündeme getiriyoruz. Özel okula dönüşecek dershanelere devlet de burslu öğrenci gönderecek. Ücretini devletin ödediği öğrencileri de alabilmeleri sağlayarak."

Doğumgünü sürprizi

Toplantının sonunda, AA Editör Masasında Milli Eğitim Bakanı Avcı'nın doğumgünü de kutlandı. 60'ıncı yaşını kutlayan Bakan Avcı, kendisi için hazırlanan doğumgünü pastasını kesti. AA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Öztürk, Avcı'ya hayırlı yaşlar ve görevinde başarılar diledi. Avcı da, "Toplantı ve bu jest için teşekkür ediyorum" dedi. 

Öztürk, Avcı'ya, 2013-2014 eğitim ve öğretim yılının başlaması dolayısıyla tahta başına geçtiği gün çekilen fotoğrafını hediye etti. 

> 2014’te dershanelere kayıt yapılamayacak

Milli Eğitim Bakanı Avcı, Şu anda dershanelerde eğitim almakta olan, dershanelere devam etmekte olan çocuklar, gençler, dönemin sonuna kadar yani 2014 Haziran'ın sonuna kadar bu kurslarına devam edecekler" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, ilgili mevzuattan "dershane" tanımı ve dershaneye ilişkin kuralların çıkarılmasına yönelik Hükümet tasarısının TBMM'ye sunulacağını, düzenlemenin Meclis'ten geçmesi halinde Bakanlığın yeni ruhsat vermeme yetkisi olacağını belirtti. Avcı, (Ocakta dershaneleri kapattık, çocuklar dışarı) bir durumun söz konusu olmayacağını, öğrencilerin gelecek yıl Haziran ayının sonuna kadar kurslarına devam edeceğini bildirdi. 

Avcı, AA Editör Masasında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 1 Ocak 2014'ten itibaren dershanelerin ruhsatlarının yenilenmeyeceğine ilişkin açıklamasının anımsatılması ve sürecin nasıl işleyeceğinin sorulması üzerine Avcı, sözlerinin "yeni ruhsat verilmeyecek" anlamında olduğunu belirtti. 

Söz konusu düzenlemenin yapılabilmesi için Ocak ayına kadar TBMM'de düzenleme yapılacağı varsayımıyla hareket ettiklerini ifade eden Avcı, "Meclis bunu takdir edecek. Bu konuda bir hükümet tasarısı Meclis'e sunulacak" dedi. 

İlgili kanunda okul, özel okulu, dershane, etüd merkezi gibi milli eğitim sistemi içinde yer alan kurumların tanımlandığını, bu kurumlara ilişkin yasal müeyyidelerin sıralandığını ifade eden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Önümüzdeki günlerde bu yasadaki tanımlar içerisinden dershaneye ilişkin tanımlar ve ona ilişkin kurallar çıkarılmış olacak, eğer Meclis bunu kabul ederse. Ondan sonra ancak yeni ruhsat vermeme yetkimiz olacak. Bu yasayı da beklemeden yaptığımız bir düzenleme var, dershane açmak için asgari derslik sayısını 15'e çıkarmıştık, bu da dershane açma taleplerini ciddi bir oranda düşürmüş, hızını kesmişti. Bu peyderpey, yasal düzenlemeden sonra daha da netleşmiş olacak.

Geçen yıl dershanelere kayıt yaptıran, bu yıl için, önümüzdeki Haziran ayına kadar dershanelerle sözleşme imzalayan, kayıt yaptıran öğrencilerin dershaneyle olan ilişkileri, Haziran'a kadar devam edecek zaten. Oraya bir kısıtlama getirmiyoruz. 'Ocakta dershaneleri kapattık, çocuklar dışarı' gibi bir şey yok. Şu anda dershanelerde eğitim almakta olan, dershanelere devam etmekte olan çocuklar, gençler, dönemin sonuna kadar yani 2014 Haziran'ın sonuna kadar bu kurslarına devam edecekler. Zaten paralarını verdiler, ücretlerini ödediler. O ücretlerinin karşılığını alana kadar dershanelerle devam edecekler."

"Okulu, öğretmeni, sınıfı tekrar eğitimin merkezine oturtmaya çalışıyoruz"

Bakan Avcı, etüd merkezleriyle ilgili bir düzenleme olup olmayacağı yönündeki soruyu yanıtlarken de, eğitim sistemi içerisinde adı dershane veya başka bir şey olsun, bir üst kuruma giriş sınavlarına hazırlamak üzere açılmış kurumlar olmayacağını vurguladı. Avcı, "Bunun adı dershane de olsa, başka bir şey de olsa milli eğitim sisteminin içerisinde olmayacak" değerlendirmesinde bulundu. 

Dershanelerin mevcut eğitim sistemine paralel bir yapı oluşturduğunu, bir yanda derslerin okutulduğu okulların bir yanda da bu derslerin test ortamında yeniden ele alındığı eğitim kurumlarının yer aldığını söyleyen Avcı, dershanelere ciddi kaynak aktarıldığını vurguladı. Toplumda, "Önemli olan dershaneler, devlet veya özel okullar da yasa gereği gidilmek zorunda olan yerler. Bıraksanız, aslında kimse okula uğramayacak, herkes mümkün olduğu kadar dershaneye devam edecek" şeklinde yanlış bir hava oluşturulduğunu dile getiren Avcı, "Hem milli ekonomi açısından olumsuz bir durum hem de toplumdaki okul, öğretmen, sınıf algısı bakımından sıkıntılı bir durum. Yıllardan beri yapılmaya çalışılan okulu, öğretmeni, sınıfı tekrar eğitimin merkezine oturtmak ve eğitimin burada alındığı algısını topluma yaygınlaştırmak. Bunu sadece algı olarak değil olgu olarak da gerçekleştirmek" diye konuştu. 

Dershanelerin paralel bir eğitim kurumu olarak devamına izin verilmeyeceği, özel okullara dönüştürülerek eğitim sistemine katkıda bulunabileceğinin AK Parti'nin kuruluşundan bu yana dile getirildiğini anımsatan Avcı, bu mesajı alan pek çok girişimcinin dershanelerini özel okula dönüştürdüğünü, dershane açma niyeti olanların da özel okul açtığını kaydetti.

"SBS'yi kaldırdık yerine yeni bir sınav icat etmedik"

"Eğer bir üst eğitim kurumuna, ortaokulu bitirenlerin liselere, liseleri bitirenlerin belli üniversitelere girmeleri için aşırı talep varsa ve bu talep bir yarışma sınavıyla karşılanıyorsa o zaman sınava hazırlayacak bu tür kurumlar, mekanizmalar olur" düşüncesinin de yanlış olmadığına işaret eden Avcı, bu nedenle okulların bu tür sınavları da gözeten eğitim programlarıyla desteklenmesi gerektiğini, 4+4+4 sistemiyle de bunu büyük ölçüde yapmaya başladıklarını vurguladı. Üniversite sınavlarının kontenjan nedeniyle bu kadar "haşin" cereyan ettiğini, üniversite sayısının artmasıyla kontenjan sorununun aritmetik olarak büyük ölçüde ortadan kalktığını anlatan Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarış, eskisi kadar acımasız cereyan etmiyor. İleride bu, daha da dengeli hale gelecek. Muhtemelen her üniversite kendi özel öğrencilerini seçme şansına sahip olacak. Neye göre? Lisede aldığı eğitimin toplamına bakarak. Biz şimdi liseye geçişte bunu uygulamaya çalışıyoruz. Ortaokulu bitiren öğrencilerin senede bir kere yapılan, telafisi olmayan tek bir sınavla okullara yerleştirilmesini sağlıklı bulmadığımızı senelerdir konuşuyoruz. 'Çocuklarımız yarış atına döndü, dershanelerde çocuklar test ile tost arasına sıkıştı, dört yıllık eğitim bir sınava bağlandı' diye herkes şikayetçiydi. Şimdi kaldırdık, bunun kalkacağını da iki seneden beri söylüyoruz. Kaldırdık, yerine yeni bir sınav icat etmedik. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü öyle anlaşılıyor. 'SBS kalktı, 36 tane, 15 tane, 12 tane sınav kondu' gibi şeyler. Hayır, SBS kalktı ama yeni bir sınav icat etmedik. 

Biz dedik ki, 'sekizinci sınıfta, ortaokul son sınıfta girilen yazılılardan birer tanesini kontrollü yapalım. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kontrolünde olsun.' Böylece o yazılılardan alınacak notlar güvenilir notlar olsun, onların toplamını da liseye geçişlerde değerlendirelim. Yaptığımız iş bu. Bu ne demek, ortaokulda, sınıfta normal müfredatı izleyen öğrencilerin yazılı sınavlarının notlarını değerlendirmeye alalım."

Bilgiden çok test tekniklerinin önemli hale geldiğini, bu teknikleri öğreten dershaneler ortaya çıktığını, bazı öğretmenlerin SBS sınavında başarılı olabilecek öğrenciler üzerinde yoğunlaşarak "Ben şu kadar öğrencimi kazandırdım" deme gayreti içine girdiğini anlatan Avcı, bu yaklaşımların çok riskli olduğunu, bütün öğrencilerin sınıf içi yarışmalara sokulmadan eğitim almalarının istendiğini söyledi. 

"Yetenekli ama yoksul çocuklar devlet bursuyla özel okula gidecek"

Dershanelerin özel okullara çevrilmesiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Bakan Avcı, ciddi yatırımlarla gerçekleştirilen ve bilgi birikimi olan dershanelerin özel okula dönüştürülerek değerlendirilebileceğini söyledi. Avcı, şöyle konuştu:

"Bizim yaptığımız araştırmaya göre dershanelerin ancak yüzde 20'sinin mevcut koşullarda özel okula dönüşme kabiliyeti var. Fiziki mekan, kadro, yönetim ve finans yapısı olarak, beşte biri. Geri kalanların büyük bir bölümü bazı ekstra desteklerle zaman içinde özel okula dönüşebilecek gibi görünüyor. Peki istiyorlar mı? Yine bizim araştırmamıza göre, mevcut dershanelerin, Türkiye genelinde irili, ufaklı 4 bine yakın dershane var, yüzde 70'i gerekli koşulların sağlanması halinde özel okula dönüşmek istiyorlar. Onlar da aslında bu işin doğrusunun özel okullaşma olduğunu kabul ediyorlar. Ama hangi koşullarda? Mevcut özel okul açma kriterlerimiz oldukça yüksek. Özel okuluu, asgari şu genişlikte bahçe, pencere, kapı, asansör koşullarını sağlayan binalarda açabiliyorsunuz.

Dershanelerde bu kriterler çok düşük. Diyoruz ki, en azından bir geçiş süreci için dershanelere özel okul açma kriterlerini geri çekelim, bir süre için. Şu kadar bahçeye değil de şu kadarına razı olalım ama en geç üç sene içinde o kriterlere ulaşmayı hedeflesinler. Dolayısıyla bir, bunu yapmak düşüncesindeyiz. Bir de, özel okula dönüşecek dershanelere finansman, kredi kolaylığı sağlayalım.

Artı, daha önce, hatırlayın, Hüseyin Çelik Bey zamanında gündeme gelen ve dönemin cumhurbaşkanı tarafından veto edilen bir düzenleme yapılmaya çalışılmıştı. Özel okullarda atıl kapasiteyi, boş kalan kontenjanları bazı yoksul ama yetenekli çocuklara burs vererek doldurmak. 'Devlet okullarında okuyan, yetenekli ama yoksul çocukları devlet bursuyla özel okulların boş kontenjanlarına yerleştirelim' denmişti. O zamanki Cumhurbaşkanı, bunu belli bir gruba, cemaate, belli bir özel okul kesimine ayrıcalık tanınmak için yapılmış bir düzenleme olarak yorumladı. Bunlar da ifade edildi ve veto etti. Oysa doğru bir girişimdi. Hem bütün özel okullardı destekleyecek bir tasarımdı hem de yoksul ama yetenekli çocukların daha uygun koşullarda eğitim görmelerini sağlayacak bir düzenleme niyeti vardı, olmadı. Şimdi dershanelerin özel okula dönüşme sürecinde bunu tekrar gündeme getiriyoruz. Özel okula dönüşecek dershanelere devlet de burslu öğrenci gönderecek. Ücretini devletin ödediği öğrencileri de alabilmeleri sağlayarak."

Doğumgünü sürprizi

Toplantının sonunda, AA Editör Masasında Milli Eğitim Bakanı Avcı'nın doğumgünü de kutlandı. 60'ıncı yaşını kutlayan Bakan Avcı, kendisi için hazırlanan doğumgünü pastasını kesti. AA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Öztürk, Avcı'ya hayırlı yaşlar ve görevinde başarılar diledi. Avcı da, "Toplantı ve bu jest için teşekkür ediyorum" dedi. 

Öztürk, Avcı'ya, 2013-2014 eğitim ve öğretim yılının başlaması dolayısıyla tahta başına geçtiği gün çekilen fotoğrafını hediye etti. 

Son Güncelleme: Salı, 08 Ekim 2013 14:58

Gösterim: 3254

Milli Eğitim Bakanı Avcı, "Yeni açılacak dershanelere ruhsat verilmeyecek. Ocak ayına kadar TBMM'de yapılacak yasal düzenlemeyle de Milli Eğitim Kanunu'nda yer alan dershaneye ilişkin tanımlar ve kurallar çıkarılmış olacak" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Avcı, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda, gündeme ilişkin merak edilenleri cevapladı. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı "Demokratikleşme Paketi"nin en önemli bölümlerinden biri olan kamudaki başörtüsü yasağı ve ilköğretimdeki "Öğrenci Andı"na ilişkin düzenleme Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Tarihi karar sonrası Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AA editörlerinin sorularını yanıtlıyor.

Avcı, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla ilgili, "Çok büyük bir kesimi, özellikle kadın çalışanları rahatlatan, onların yıllardır yaşadıkları sıkıntıları ortadan kaldıran bir düzenleme oldu" dedi. 

"Öğrenci Andı"nın kaldırılma kararından yeni sınav sistemine, dersanelerin durumundan öğretmen atamalarına kadar bir çok soru AA Editör Masası'nda yanıt buluyor.

Milli Eğitim Bakanı Avcı, 28 Şubat sürecinde görevine son verilen öğretmenlerden 350'sinin göreve dönmek için Bakanlığa başvurduğunu bildirdi.

Yeni dershanelere ruhsat yok

Avcı yeni açılacak dershanelere ruhsat verilmeyeceğini, Ocak ayına kadar TBMM'de yapılacak yasal düzenlemeyle de Milli Eğitim Kanunu'nda yer alan dershaneye ilişkin tanımlar ve kuralların çıkarılmış olacağını kaydetti. 

Avcı: ''Ocakta kapattık çocuklar dışarı diye, böyle bir şey yok. Dershanelerde eğitim almakta olan çocuklar dönemin sonuna kadar, 2014 Haziran ayının sonuna kadar kurslarına devam edecekler" dedi.

"Dershanelerin yüzde 70'i özel okula dönüşmek istiyor"

Avcı şu açıklamalarda bulundu;

"Dershanelerin yüzde 20'sinin mevcut koşullarda özel okula dönüşme kabiliyeti var. Geri kalanlar ekstra desteklerle özel okula dönüşebilecek gibi gözüküyor. Dershanelerin yüzde 70'i özel okula dönüşmek istiyor"dedi.

Devlet bursla öğrenci gönderecek

Özel okula dönüşen dershanelere devletin burslu öğrenci göndereceğini söyleyen Avcı, bunun için kanunla düzenleme yapılacağını bildirdi.

Avcı, dershanelerin özel okula dönüşmesi için özel okul kriterlerinin, geçiş süreci için bir süreliğine hafifletilmesini ve özel okula dönüşecek dershaneler için kredi kolaylığı sağlanmasını planladıklarını bildirdi.

Twitter üzerinden Bakan Avcı'ya sorularınızı #AAEditörMasası hashtagi ile yöneltebilirsiniz.



> Milli Eğitim Bakanı’ndan son dakika dershane açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Avcı, "Yeni açılacak dershanelere ruhsat verilmeyecek. Ocak ayına kadar TBMM'de yapılacak yasal düzenlemeyle de Milli Eğitim Kanunu'nda yer alan dershaneye ilişkin tanımlar ve kurallar çıkarılmış olacak" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Avcı, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda, gündeme ilişkin merak edilenleri cevapladı. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı "Demokratikleşme Paketi"nin en önemli bölümlerinden biri olan kamudaki başörtüsü yasağı ve ilköğretimdeki "Öğrenci Andı"na ilişkin düzenleme Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Tarihi karar sonrası Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AA editörlerinin sorularını yanıtlıyor.

Avcı, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla ilgili, "Çok büyük bir kesimi, özellikle kadın çalışanları rahatlatan, onların yıllardır yaşadıkları sıkıntıları ortadan kaldıran bir düzenleme oldu" dedi. 

"Öğrenci Andı"nın kaldırılma kararından yeni sınav sistemine, dersanelerin durumundan öğretmen atamalarına kadar bir çok soru AA Editör Masası'nda yanıt buluyor.

Milli Eğitim Bakanı Avcı, 28 Şubat sürecinde görevine son verilen öğretmenlerden 350'sinin göreve dönmek için Bakanlığa başvurduğunu bildirdi.

Yeni dershanelere ruhsat yok

Avcı yeni açılacak dershanelere ruhsat verilmeyeceğini, Ocak ayına kadar TBMM'de yapılacak yasal düzenlemeyle de Milli Eğitim Kanunu'nda yer alan dershaneye ilişkin tanımlar ve kuralların çıkarılmış olacağını kaydetti. 

Avcı: ''Ocakta kapattık çocuklar dışarı diye, böyle bir şey yok. Dershanelerde eğitim almakta olan çocuklar dönemin sonuna kadar, 2014 Haziran ayının sonuna kadar kurslarına devam edecekler" dedi.

"Dershanelerin yüzde 70'i özel okula dönüşmek istiyor"

Avcı şu açıklamalarda bulundu;

"Dershanelerin yüzde 20'sinin mevcut koşullarda özel okula dönüşme kabiliyeti var. Geri kalanlar ekstra desteklerle özel okula dönüşebilecek gibi gözüküyor. Dershanelerin yüzde 70'i özel okula dönüşmek istiyor"dedi.

Devlet bursla öğrenci gönderecek

Özel okula dönüşen dershanelere devletin burslu öğrenci göndereceğini söyleyen Avcı, bunun için kanunla düzenleme yapılacağını bildirdi.

Avcı, dershanelerin özel okula dönüşmesi için özel okul kriterlerinin, geçiş süreci için bir süreliğine hafifletilmesini ve özel okula dönüşecek dershaneler için kredi kolaylığı sağlanmasını planladıklarını bildirdi.

Twitter üzerinden Bakan Avcı'ya sorularınızı #AAEditörMasası hashtagi ile yöneltebilirsiniz.



Son Güncelleme: Salı, 08 Ekim 2013 11:17

Gösterim: 2650


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.