Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Bakırköy'deki bir lisede edebiyat öğretmenine mobbing uyguladığı gerekçesiyle yargılanan ve beraat eden 4 kişi hakkındaki gerekçeli kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, okul müdürü M.K, müdür yardımcıları S.T. ile A.H.T. ve öğretmenler C.Ş. ile A.B.K'nin, 24 Kasım 2010 tarihinde hazırlanan 4 sayfalık iddianamede, müştekiye 5 Kasım 2009 tarihinde baskı yaparak eziyet edildiği, yıldırmak istenildiği, kendisini bu şekilde iş yerinden uzaklaştırmak için uğraşıldığı ve psikolojik travma uygulandığının iddia edildiği belirtildi.

Kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Müşteki edebiyat öğretmeni F.İ'nin sanıklardan şikayetçi olduğu kararda, sanıkların, iş yerinde işe ilişkin olarak görüşme ve tartışmalar dışında özel olarak müştekiye yönelik herhangi bir özel tavrın ve baskının bulunmadığı, müştekiyi iş yerinden uzaklaştırmak için özel bir gayret ve çalışma içinde bulunmadıklarını söylediği belirtildi.

Gerekçeli kararda, müştekinin iddialarını teyit edici cezalandırılmaya yeter kati ve inandırıcı hiçbir delil elde edilmemiş olduğu ve sanıkların savunmalarına itibar edilerek hüküm kurulduğu anlatıldı.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Öğretmene ‘mobbing’ davasında gerekçeli karar açıklandı

Bakırköy'deki bir lisede edebiyat öğretmenine mobbing uyguladığı gerekçesiyle yargılanan ve beraat eden 4 kişi hakkındaki gerekçeli kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, okul müdürü M.K, müdür yardımcıları S.T. ile A.H.T. ve öğretmenler C.Ş. ile A.B.K'nin, 24 Kasım 2010 tarihinde hazırlanan 4 sayfalık iddianamede, müştekiye 5 Kasım 2009 tarihinde baskı yaparak eziyet edildiği, yıldırmak istenildiği, kendisini bu şekilde iş yerinden uzaklaştırmak için uğraşıldığı ve psikolojik travma uygulandığının iddia edildiği belirtildi.

Kararda, yapılan yargılama sırasında okul müdürü, idareci ve öğretmen olan sanıkların müştekiye yönelik olarak manevi baskı uyguladıkları veya maddi baskıda bulunup günlük tabir ile mobbing uyguladıkları yönünde hiçbir delil elde edilmediğini anlatıldı.

Müşteki edebiyat öğretmeni F.İ'nin sanıklardan şikayetçi olduğu kararda, sanıkların, iş yerinde işe ilişkin olarak görüşme ve tartışmalar dışında özel olarak müştekiye yönelik herhangi bir özel tavrın ve baskının bulunmadığı, müştekiyi iş yerinden uzaklaştırmak için özel bir gayret ve çalışma içinde bulunmadıklarını söylediği belirtildi.

Gerekçeli kararda, müştekinin iddialarını teyit edici cezalandırılmaya yeter kati ve inandırıcı hiçbir delil elde edilmemiş olduğu ve sanıkların savunmalarına itibar edilerek hüküm kurulduğu anlatıldı.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 12:55

Gösterim: 1582

Adaylar, Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat sınavlarla ilgili bilgi alabilecek

ÖSYM tarafından, sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), kurum ve sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan çağrı merkezini hizmete açtı.

ÖSYM, merkezin yaptığı sınavların hazırlanması, başvuru yöntemleri, sınav binalarının belirlenmesi, sorular ve soru kitapçıklarının hazırlanması, kapalı dönem, basılan sınav evrakının sınav merkezlerine gönderilmesi, sınav merkezlerinde sınav evrakının güvenliğinin sağlanması, adayların sınavdan bir gün önce yapması gerekenler, sınavın geçersiz sayılacağı ve kopya olarak değerlendirilen durumlara ilişkin adayların ve diğer vatandaşların merak ettiği tüm sorulara daha hızlı ve etkin cevap vermek amacıyla çağrı merkezi kurdu. 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

ÖSYM Başkanı Ali Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sınav sürecinin verimliliğini ve etkinliğini artırmanın ÖSYM yönetiminin en temel anlayışlarından birisi olduğunu vurgulayarak, başvuruların alınmasından, sınav sonrası sonuçlar açıklanıncaya kadar geçen süreç içerisinde adayları, hızlı ve etkin şekilde bilgilendirebilmek amacıyla çağrı merkezini kurdukların ifade etti.

24 saat kesintisiz hizmet verecek

Sınav sürecinin her aşamasını iyileştirmeye ve süreç içerisinde adayların sorularını yanıtlamaya yönelik olarak kurulan çağrı merkezinin 24 saat kesintisiz hizmet verileceğini dile getiren Demir, ''Gece gündüz demeden sınav adaletinin ve adaylara sınav konforunun sağlanmasını garanti etmeye yönelik önemli bir adımının daha tamamlandığını düşünüyoruz. Çağrı merkezi, bu vesile ile tüm adaylara ve ilgililere sadece saat 17.00'ye kadar hizmet vermekle kalmayıp ondan sonra gelebilecek bilgi taleplerini de karşılayacak'' dedi.

ÖSYM'nin kurum olarak kendisiyle iletişim kurmak isteyen herkesle hızlı ve kesintisiz bir şekilde iletişim kurmak amacıyla pek çok yeniliğe imza attığına dikkati çeken Demir, ''Bu adımları atmaya da devam edeceğiz. Artık isteyen herkes Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat bize ulaşabilecek'' diye konuştu.

Çağrı merkezinde 44 personelin çalıştığını dile getiren Demir, ihtiyaca göre ileride personel sayısının artırılabilineceğini söyledi.

Çağrı merkezi arandığında kişinin hangi sınava yönelik soru soracağını, kişinin aday mı veya sınav görevlisi mi olduğunu önceden belirttiğini, buna göre de operatörlerin soruları daha hızlı şekilde yanıtlayabildiğini anlatan Demir, adayların doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, ''Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Durmuş Günay, ÖSYM Başkan Yardımcısı Ercan Öztemel, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat ve diğer ilgilerin katılımıyla açılışını yaptığımız çağrı merkezine son iki günde çağrı merkezini 9 bin kişinin aradı'' dedi.

36 yıllık bilgi sistemi yenilendi

Çağrı merkezinin IP tabanlı bir sistemle kurulduğunu anlatan Demir, sistem kalitesini sağladıklarını şimdi de hizmet kalitesini artırmaya çalıştıklarını dile getirdi.

''Adayların mümkün olduğunca ÖSYM ile sınavla ilgili akıllarında soru işareti olmadan sınava girmesini istiyoruz'' diyen Demir, merkezin bilgi işlem sistemini tamamen yenilediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu sayede, hatırlarsanız KPSS'de son yerleştirmelerini 1,5 günde açıklamıştık. YGS başvurularında bir günde 360 bin adayın başvurusunu aldık. Bu bizim sistemimizi sadece yüzde 10 işgal etti. Dolayısıyla şu anda 2 milyon adayın bir günde başvurusunu kabul edebilecek bir sistemimiz var. 36 yıllık o eski teknoloji bu yıl itibarıyla tarih oldu. Artık başvurularda, sınav açıklamada ve yerleştirmede daha hızlı olacağız. Biz göreve geldiğimizde sınav sonuçları 35 günde açıklanıyordu, bunu biz geçen sene 19 günde açıkladık. Bu sene bu süreyi daha da düşürmeyi düşünüyoruz. Üniversite yerleştirmeleri de 15-20 günde açıklanıyordu, bunu da daha kısa sürede açıklamaya çalışıyoruz.''

ÖSYM'nin tarihinde ilk defa kendi yazılımını yaptığını anlatan Demir, KPSS'deki yerleştirme sisteminin yazılımının ÖSYM'nin personeli tarafından yapıldığını dile getirdi.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> ÖSYM Çağrı Merkezi 7 gün 24 saat hizmet verecek

Adaylar, Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat sınavlarla ilgili bilgi alabilecek

ÖSYM tarafından, sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), kurum ve sınavlara ilişkin her türlü soruyu etkin ve hızlı şekilde yanıtlamak için kurulan çağrı merkezini hizmete açtı.

ÖSYM, merkezin yaptığı sınavların hazırlanması, başvuru yöntemleri, sınav binalarının belirlenmesi, sorular ve soru kitapçıklarının hazırlanması, kapalı dönem, basılan sınav evrakının sınav merkezlerine gönderilmesi, sınav merkezlerinde sınav evrakının güvenliğinin sağlanması, adayların sınavdan bir gün önce yapması gerekenler, sınavın geçersiz sayılacağı ve kopya olarak değerlendirilen durumlara ilişkin adayların ve diğer vatandaşların merak ettiği tüm sorulara daha hızlı ve etkin cevap vermek amacıyla çağrı merkezi kurdu. 444 6796/ÖSYM numaralı çağrı merkezi kurumun merkez binasında, 44 operatörle, 7 gün 24 saat hizmet verecek.

ÖSYM Başkanı Ali Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sınav sürecinin verimliliğini ve etkinliğini artırmanın ÖSYM yönetiminin en temel anlayışlarından birisi olduğunu vurgulayarak, başvuruların alınmasından, sınav sonrası sonuçlar açıklanıncaya kadar geçen süreç içerisinde adayları, hızlı ve etkin şekilde bilgilendirebilmek amacıyla çağrı merkezini kurdukların ifade etti.

24 saat kesintisiz hizmet verecek

Sınav sürecinin her aşamasını iyileştirmeye ve süreç içerisinde adayların sorularını yanıtlamaya yönelik olarak kurulan çağrı merkezinin 24 saat kesintisiz hizmet verileceğini dile getiren Demir, ''Gece gündüz demeden sınav adaletinin ve adaylara sınav konforunun sağlanmasını garanti etmeye yönelik önemli bir adımının daha tamamlandığını düşünüyoruz. Çağrı merkezi, bu vesile ile tüm adaylara ve ilgililere sadece saat 17.00'ye kadar hizmet vermekle kalmayıp ondan sonra gelebilecek bilgi taleplerini de karşılayacak'' dedi.

ÖSYM'nin kurum olarak kendisiyle iletişim kurmak isteyen herkesle hızlı ve kesintisiz bir şekilde iletişim kurmak amacıyla pek çok yeniliğe imza attığına dikkati çeken Demir, ''Bu adımları atmaya da devam edeceğiz. Artık isteyen herkes Türkiye'nin her yerinden 444 67 96/ÖSYM'yi arayarak 7 gün 24 saat bize ulaşabilecek'' diye konuştu.

Çağrı merkezinde 44 personelin çalıştığını dile getiren Demir, ihtiyaca göre ileride personel sayısının artırılabilineceğini söyledi.

Çağrı merkezi arandığında kişinin hangi sınava yönelik soru soracağını, kişinin aday mı veya sınav görevlisi mi olduğunu önceden belirttiğini, buna göre de operatörlerin soruları daha hızlı şekilde yanıtlayabildiğini anlatan Demir, adayların doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayarak, ''Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Durmuş Günay, ÖSYM Başkan Yardımcısı Ercan Öztemel, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz, Devlet Personel Başkan Yardımcısı Enes Polat ve diğer ilgilerin katılımıyla açılışını yaptığımız çağrı merkezine son iki günde çağrı merkezini 9 bin kişinin aradı'' dedi.

36 yıllık bilgi sistemi yenilendi

Çağrı merkezinin IP tabanlı bir sistemle kurulduğunu anlatan Demir, sistem kalitesini sağladıklarını şimdi de hizmet kalitesini artırmaya çalıştıklarını dile getirdi.

''Adayların mümkün olduğunca ÖSYM ile sınavla ilgili akıllarında soru işareti olmadan sınava girmesini istiyoruz'' diyen Demir, merkezin bilgi işlem sistemini tamamen yenilediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu sayede, hatırlarsanız KPSS'de son yerleştirmelerini 1,5 günde açıklamıştık. YGS başvurularında bir günde 360 bin adayın başvurusunu aldık. Bu bizim sistemimizi sadece yüzde 10 işgal etti. Dolayısıyla şu anda 2 milyon adayın bir günde başvurusunu kabul edebilecek bir sistemimiz var. 36 yıllık o eski teknoloji bu yıl itibarıyla tarih oldu. Artık başvurularda, sınav açıklamada ve yerleştirmede daha hızlı olacağız. Biz göreve geldiğimizde sınav sonuçları 35 günde açıklanıyordu, bunu biz geçen sene 19 günde açıkladık. Bu sene bu süreyi daha da düşürmeyi düşünüyoruz. Üniversite yerleştirmeleri de 15-20 günde açıklanıyordu, bunu da daha kısa sürede açıklamaya çalışıyoruz.''

ÖSYM'nin tarihinde ilk defa kendi yazılımını yaptığını anlatan Demir, KPSS'deki yerleştirme sisteminin yazılımının ÖSYM'nin personeli tarafından yapıldığını dile getirdi.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 11:23

Gösterim: 1788

Bakan Nabi Avcı, öğretmenlere başörtüsü serbestliği ile ilgili gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin ''Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz?'' sorusuna Avcı, ''Başörtülü öğretmenler var. Kur'an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz?  Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti'' diye cevapladı.

Haberin devaı için Tıklayın

 

 

 

 

 

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Öğretmenlere başörtüsü serbest olacak mı?

Bakan Nabi Avcı, öğretmenlere başörtüsü serbestliği ile ilgili gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin ''Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz?'' sorusuna Avcı, ''Başörtülü öğretmenler var. Kur'an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz?  Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti'' diye cevapladı.

Haberin devaı için Tıklayın

 

 

 

 

 

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Çarşamba, 06 Mart 2013 18:38

Gösterim: 2689

Milli Eğitim Bakanı Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin “Örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başkent Öğretmenevi'nde gazetecilerle yaptığı sohbette, Edip Cansever'in şiirine yapılan sansürü değerlendirdi.

Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin uzunluk açısından bakıldığında bir bölüm alınarak yapılan, işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini söyledi. Avcı, ''Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son yaşananlardan Edip Cansaver'le ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı yayınevlerinin veya editörlerin sanki 'Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim Terbiye'den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye'ye kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz' gibi bir gerekçeyle bunlar yapılıyorsa bu ayıp. Edip Cansever'in o ölçekte, o ünitede yer alacak ölçekte birçok şiiri var. Konunun işlenmesine daha çok elverişli pek çok şiiri var. onlardan birini değil de illa bunu alıp onun da bir mısrasını değiştirmek bir zihniyet meselesi. Türkiye bunu aşar, aşıyor.''

Bakan Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

> Bakan Avcı, sansüre böyle tepki gösterdi

Milli Eğitim Bakanı Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin “Örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başkent Öğretmenevi'nde gazetecilerle yaptığı sohbette, Edip Cansever'in şiirine yapılan sansürü değerlendirdi.

Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin uzunluk açısından bakıldığında bir bölüm alınarak yapılan, işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini söyledi. Avcı, ''Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son yaşananlardan Edip Cansaver'le ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı yayınevlerinin veya editörlerin sanki 'Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim Terbiye'den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye'ye kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz' gibi bir gerekçeyle bunlar yapılıyorsa bu ayıp. Edip Cansever'in o ölçekte, o ünitede yer alacak ölçekte birçok şiiri var. Konunun işlenmesine daha çok elverişli pek çok şiiri var. onlardan birini değil de illa bunu alıp onun da bir mısrasını değiştirmek bir zihniyet meselesi. Türkiye bunu aşar, aşıyor.''

Bakan Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. 

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 09:42

Gösterim: 1620

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başkent Öğretmenevi'nde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Avcı, SBS’nin kaldırılması, dershanelerin kapatılması, okul müdürlerinin valiler tarafından atanması, öğretmenlere başörtü serbestliği ve sansür iddiaları ile ilgili merak edilenleri cevapladı

SBS kalkacak mı? Özel okullar nasıl öğrenci alacak?

SBS'nin yerine getirilmesi planlanan sisteme ilişkin daha önceden başlayan bir çalışmanın olduğunu söyledi.

Çalışmanın kendisinin bakan olmadan önce başlatıldığını ifade eden Avcı, ''Milli Eğitim'in hafızası bu konuda çok iyi. Muhtelif deneyimler yaşandı. Bunların iyi taraflarını kötü taraflarını biliyoruz. Bunların hepsi elden geçiriliyor. Bunların sonucunda uygun bir yöntem veya yöntemler belirlenecek. Ama şu anda medyada, özellikle internet medyasında spekülasyon konusu edilen şeyler çok da doğru değil. Üzerinde çalışıldığından öte bazı şeylere itibar etmeyin'' diye konuştu.

SBS'nin kaldırılmasıyla 'her okul kendi sınavını yapacak' şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı hatırlatılınca Avcı, şöyle konuştu:

''Kendilerine yönelik çok büyük talep olması beklenen okullar her zaman var, şimdi de var. Bu çok uzun vadeli bir çalışma. Öyle bir dönem, belli bir badireden sonra öyle bir noktaya gelebiliriz ki normal dağıtımlar yapıldıktan sonra, belli okulların kendi imkanlarıyla da öğrencileri ayrıca değerlendirebilecekleri, zaten yapılmış bir değerlendirme içinden kendileri için ayrıca bir değerlendirme yapabilecekleri düzenleme yapılabilir. Ama bu, bugünün meselesi değil önümüzdeki senenin meselesi de değil'' dedi.

Bir perspektifi işaret ettiklerini vurgulayan Bakan Avcı, ''Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda geçmiş yıllardaki uygulamayı, mevcut uygulamayı, mevcut teknolojik imkanları, öğrenci sayılarını, taleplerini, okul sayılarını, ailelerin beklentilerini, çocukların yaşadıkları ve yaşayabileceklerini, bütün değerleri bütün boyutlarıyla değerlendirip bugünkü koşullarda mümkün olan en ideal düzenlemeyi yapmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kimse endişe etmesin, bizim kafamızda öyle 'Bakan Bey bir sabah uyandı ve SBS'yi kaldıralım, yerine de Öğretmenler Kurulu'yla çocukları her okula yerleştirelim' diye bir şey yok'' ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın çok köklü ve deneyimli bir kurum olduğuna dikkati çeken Nabi Avcı, ''Aileleri de öğrencileri de öncelikle çocuklarımız rahatlatacak bir geçiş düzenini kurmak için çalışıyoruz'' diye konuştu.

Sınava başörtülü girilebilecek mi?

Yaklaşan SBS ile rapor olanların arttığına yönelik iddiaların anımsatılması üzerine Avcı, ''Ailelerimizin, çocuklarımızın, sağlık kuruluşlarımızın çocuklarımızı böyle uyduruk raporlarla okullarından alıkoymaları doğru değil. Çocuklarımıza kötü örnek olmayalım. Daha fazla bir şey söyleyerek ilgilileri üzmek istemiyorum ama çocuklarımıza kötü örnek olmayalım'' ifadelerini kullandı.

Avcı, yapılan düzenleme sonrası öğrencilerin SBS'ye başörtüleriyle girebileceğine yönelik haberlere ilişkin de ''Orada yönetmelik çok açık zaten. Tanınmaya engel olmayacak bir kıyafetle girebilir insanlar'' dedi.

Üniversite öğrenim süreleri azaltılmayacak

Üniversitelerde öğrenim süresinin indirilmesine yönelik çalışmalarının olmadığını dile getiren Avcı, ''Yükseköğrenimdeki lisans yılları, bunlarla ilgili ne mevcut YÖK taslağına getirdiğim eleştirilerde bu var, ne de YÖK'ün içinde böyle bir çalışma var. Olsa iyi olmaz mı- İyi olur. Başbakanlıkta çalışmaya başlandığı zaman bulunabilirim. Artık nasıl olsa adımız çıktı, 'Bu adam 4 yıllık lisansa karşı' diye. Hiç olmazsa birkaç alanda bu yapılabilir'' dedi.

Yönetici atamaları yönetmeliğine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bakan Avcı, şöyle devam etti:

''Biz hiçbir zaman hiçbir konuda 'her şeyin en doğrusunu biz biliyoruz, ne yaparsak doğru yaparız, dolayısıyla alın ve bunu kabul edin' böyle bir tutum içinde olmayız. Şüphesiz bu konu da dahil olmak üzere pek çok konuda eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Şimdi görmediğimiz ama uygulamada çıkan aksaklıklar olabilir. Zaman içinde ortaya çıkan her türlü eksiği, yanlışı düzeltmek için siyaset kurumu var. Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye. Bu dinamik bir süreç. Uygulamayı bir görelim. Ben çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum sıkıntı olan yerleri de çözeriz. Yeter ki birbirimizi iyi dinleyelim, neyin ne için yapıldığını veya yapılmadığını birbirimizle tartışalım.''

MEB’in gelecek projeleri

Belli bir yaştan sonra, akademi veya bürokraside çok uzun yıllar çalıştıktan sonra siyasetin icra kanadına geçmenin kolay olmadığını ifade eden Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı'na tahmin ettiğinden, korktuğundan daha kolay alıştığını söyledi.

TBMM'de Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nunda başkanlık yaptığını hatırlatan Avcı, ''Alıştım. İyisiyle kötüsüyle alıştığımı söyleyebilirim. İnşallah bu alışkanlık yapmaz. Çünkü biliyorsunuz, Milli Eğitim Bakanlığı'nda hemen girişte sağda eski bakanların fotoğrafları var. Benim Hasan Bey zamanın da danışmanken yaptığım bir çalışmada, MEB'in ortalama bakanlık süresileri 11 aydı. Üstelik Hasan Ali Yücel ve Tevfik İleri gibi uzun süre bakanlık yapanları çıkardığınız da bu 9 aya düşüyordu. Dolayısıyla 'alışkanlık yapmaz' dediğim, bizim dönemimizde de sirkülasyonu en yüksek bakanlık biliyorsunuz. İnşallah huzur içinde, istikrar içinde, sorunsuz bir bakanlık geçiririz'' şeklinde konuştu.

Büyük, yeni projelerinin olup olmadığı sorusuna Avcı, MEB'deki ortalama bakanlık sürelerini hatırlatarak, bir ders yılı başında başlayıp sonunu göremeyecek büyük projeler konusunda iddialı olmak yerine mevcudu daha iyi nasıl reforme konusunda çalışmanın siyasetin ve Bakanlığın da doğasına daha uygun olduğuna yönelik düşüncelerini ifade etti.

İddialı, köklü, radikal dönüşümlere zaman zaman ihtiyaç duyulabilineceğini vurgulayan Avcı, ancak MEB gibi aynı zamanda sürekliliği de hesaba katması gereken kurumlarda çok zorunlu olmadıkça ani, radikal, büyük kitleleri sıkıntıya sokacak köklü değişiklikleri iyi düşünmek, iyi düşünmeden harekete geçmemek gerektiğini söyledi.

MEB'in projelerini incelemek, değerlendirmek ve hangilerinin hangi üslupla devam etmesi gerektiğini uzmanlarla ve kamuoyuyla paylayarak yürütmek istediklerini anlatan Bakan Avcı, ''Çantamızda 'yarın sabah olsun neler göreceksiniz' şeklinde sürpriz şeyler yok. Mevcudu iyileştirerek, aksayan yönleri düzelterek ve mümkünse yerine daha iyisini ikame ederek süreklilik içerisinde bu gelişimi ve değişimi sürdürmek istiyoruz'' dedi.

Kitapların ve şiirlerin sansürlenmesi

Milli Eğitim Bakanı Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin de uzunluk açısından bakıldığında bir bölüm alınarak yapılan, işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini söyledi.

Avcı, şöyle devam etti:

''Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son yaşananlardan Edip Cansaver'le ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı yayınevlerinin veya editörlerin sanki 'Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim Terbiye'den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye'ye kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz' gibi bir gerekçeyle bunlar yapılıyorsa bu ayıp. Edip Cansever'in o ölçekte, o ünitede yer alacak ölçekte birçok şiiri var. Konunun işlenmesine daha çok elverişli pek çok şiiri var. onlardan birini değil de illa bunu alıp onun da bir mısrasını değiştirmek bir zihniyet meselesi. Türkiye bunu aşar, aşıyor.''

Bakan Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.

Öğretmenlere başörtüsü serbestliği

Bir gazetecinin ''Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz-'' sorusuna Avcı, ''Başörtülü öğretmenler var. Kur'an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz- Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti'' diye cevapladı.

Aynı gazetecinin ''Bazı sorunlar var'' sözleri üzerine Bakan Avcı, ''Yok, rahat ol'' karşılığını verdi.

Bakan Avcı toplantının ardından gazetecilere silgili kurşun kalem hediye etti. Bir gazetecinin kurşun kalemin kendisi için anlamını sorması üzerine Avcı, ''Tükenmez kalem çok sevdiğim bir kalem değil, silgili kurşun kalem daha sevdiğim bir kalem türü. Bunlarla doğruları yazar arkasıyla da yanlışları silersiniz. Doğruları yazmak, yanlışları silmek için kurşun kalemler bu bakımdan çok işlevseldir'' yanıtını verdi.

> Bakan Avcı, merak edilenleri cevapladı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Başkent Öğretmenevi'nde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Avcı, SBS’nin kaldırılması, dershanelerin kapatılması, okul müdürlerinin valiler tarafından atanması, öğretmenlere başörtü serbestliği ve sansür iddiaları ile ilgili merak edilenleri cevapladı

SBS kalkacak mı? Özel okullar nasıl öğrenci alacak?

SBS'nin yerine getirilmesi planlanan sisteme ilişkin daha önceden başlayan bir çalışmanın olduğunu söyledi.

Çalışmanın kendisinin bakan olmadan önce başlatıldığını ifade eden Avcı, ''Milli Eğitim'in hafızası bu konuda çok iyi. Muhtelif deneyimler yaşandı. Bunların iyi taraflarını kötü taraflarını biliyoruz. Bunların hepsi elden geçiriliyor. Bunların sonucunda uygun bir yöntem veya yöntemler belirlenecek. Ama şu anda medyada, özellikle internet medyasında spekülasyon konusu edilen şeyler çok da doğru değil. Üzerinde çalışıldığından öte bazı şeylere itibar etmeyin'' diye konuştu.

SBS'nin kaldırılmasıyla 'her okul kendi sınavını yapacak' şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı hatırlatılınca Avcı, şöyle konuştu:

''Kendilerine yönelik çok büyük talep olması beklenen okullar her zaman var, şimdi de var. Bu çok uzun vadeli bir çalışma. Öyle bir dönem, belli bir badireden sonra öyle bir noktaya gelebiliriz ki normal dağıtımlar yapıldıktan sonra, belli okulların kendi imkanlarıyla da öğrencileri ayrıca değerlendirebilecekleri, zaten yapılmış bir değerlendirme içinden kendileri için ayrıca bir değerlendirme yapabilecekleri düzenleme yapılabilir. Ama bu, bugünün meselesi değil önümüzdeki senenin meselesi de değil'' dedi.

Bir perspektifi işaret ettiklerini vurgulayan Bakan Avcı, ''Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda geçmiş yıllardaki uygulamayı, mevcut uygulamayı, mevcut teknolojik imkanları, öğrenci sayılarını, taleplerini, okul sayılarını, ailelerin beklentilerini, çocukların yaşadıkları ve yaşayabileceklerini, bütün değerleri bütün boyutlarıyla değerlendirip bugünkü koşullarda mümkün olan en ideal düzenlemeyi yapmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kimse endişe etmesin, bizim kafamızda öyle 'Bakan Bey bir sabah uyandı ve SBS'yi kaldıralım, yerine de Öğretmenler Kurulu'yla çocukları her okula yerleştirelim' diye bir şey yok'' ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın çok köklü ve deneyimli bir kurum olduğuna dikkati çeken Nabi Avcı, ''Aileleri de öğrencileri de öncelikle çocuklarımız rahatlatacak bir geçiş düzenini kurmak için çalışıyoruz'' diye konuştu.

Sınava başörtülü girilebilecek mi?

Yaklaşan SBS ile rapor olanların arttığına yönelik iddiaların anımsatılması üzerine Avcı, ''Ailelerimizin, çocuklarımızın, sağlık kuruluşlarımızın çocuklarımızı böyle uyduruk raporlarla okullarından alıkoymaları doğru değil. Çocuklarımıza kötü örnek olmayalım. Daha fazla bir şey söyleyerek ilgilileri üzmek istemiyorum ama çocuklarımıza kötü örnek olmayalım'' ifadelerini kullandı.

Avcı, yapılan düzenleme sonrası öğrencilerin SBS'ye başörtüleriyle girebileceğine yönelik haberlere ilişkin de ''Orada yönetmelik çok açık zaten. Tanınmaya engel olmayacak bir kıyafetle girebilir insanlar'' dedi.

Üniversite öğrenim süreleri azaltılmayacak

Üniversitelerde öğrenim süresinin indirilmesine yönelik çalışmalarının olmadığını dile getiren Avcı, ''Yükseköğrenimdeki lisans yılları, bunlarla ilgili ne mevcut YÖK taslağına getirdiğim eleştirilerde bu var, ne de YÖK'ün içinde böyle bir çalışma var. Olsa iyi olmaz mı- İyi olur. Başbakanlıkta çalışmaya başlandığı zaman bulunabilirim. Artık nasıl olsa adımız çıktı, 'Bu adam 4 yıllık lisansa karşı' diye. Hiç olmazsa birkaç alanda bu yapılabilir'' dedi.

Yönetici atamaları yönetmeliğine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bakan Avcı, şöyle devam etti:

''Biz hiçbir zaman hiçbir konuda 'her şeyin en doğrusunu biz biliyoruz, ne yaparsak doğru yaparız, dolayısıyla alın ve bunu kabul edin' böyle bir tutum içinde olmayız. Şüphesiz bu konu da dahil olmak üzere pek çok konuda eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Şimdi görmediğimiz ama uygulamada çıkan aksaklıklar olabilir. Zaman içinde ortaya çıkan her türlü eksiği, yanlışı düzeltmek için siyaset kurumu var. Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye. Bu dinamik bir süreç. Uygulamayı bir görelim. Ben çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum sıkıntı olan yerleri de çözeriz. Yeter ki birbirimizi iyi dinleyelim, neyin ne için yapıldığını veya yapılmadığını birbirimizle tartışalım.''

MEB’in gelecek projeleri

Belli bir yaştan sonra, akademi veya bürokraside çok uzun yıllar çalıştıktan sonra siyasetin icra kanadına geçmenin kolay olmadığını ifade eden Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı'na tahmin ettiğinden, korktuğundan daha kolay alıştığını söyledi.

TBMM'de Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nunda başkanlık yaptığını hatırlatan Avcı, ''Alıştım. İyisiyle kötüsüyle alıştığımı söyleyebilirim. İnşallah bu alışkanlık yapmaz. Çünkü biliyorsunuz, Milli Eğitim Bakanlığı'nda hemen girişte sağda eski bakanların fotoğrafları var. Benim Hasan Bey zamanın da danışmanken yaptığım bir çalışmada, MEB'in ortalama bakanlık süresileri 11 aydı. Üstelik Hasan Ali Yücel ve Tevfik İleri gibi uzun süre bakanlık yapanları çıkardığınız da bu 9 aya düşüyordu. Dolayısıyla 'alışkanlık yapmaz' dediğim, bizim dönemimizde de sirkülasyonu en yüksek bakanlık biliyorsunuz. İnşallah huzur içinde, istikrar içinde, sorunsuz bir bakanlık geçiririz'' şeklinde konuştu.

Büyük, yeni projelerinin olup olmadığı sorusuna Avcı, MEB'deki ortalama bakanlık sürelerini hatırlatarak, bir ders yılı başında başlayıp sonunu göremeyecek büyük projeler konusunda iddialı olmak yerine mevcudu daha iyi nasıl reforme konusunda çalışmanın siyasetin ve Bakanlığın da doğasına daha uygun olduğuna yönelik düşüncelerini ifade etti.

İddialı, köklü, radikal dönüşümlere zaman zaman ihtiyaç duyulabilineceğini vurgulayan Avcı, ancak MEB gibi aynı zamanda sürekliliği de hesaba katması gereken kurumlarda çok zorunlu olmadıkça ani, radikal, büyük kitleleri sıkıntıya sokacak köklü değişiklikleri iyi düşünmek, iyi düşünmeden harekete geçmemek gerektiğini söyledi.

MEB'in projelerini incelemek, değerlendirmek ve hangilerinin hangi üslupla devam etmesi gerektiğini uzmanlarla ve kamuoyuyla paylayarak yürütmek istediklerini anlatan Bakan Avcı, ''Çantamızda 'yarın sabah olsun neler göreceksiniz' şeklinde sürpriz şeyler yok. Mevcudu iyileştirerek, aksayan yönleri düzelterek ve mümkünse yerine daha iyisini ikame ederek süreklilik içerisinde bu gelişimi ve değişimi sürdürmek istiyoruz'' dedi.

Kitapların ve şiirlerin sansürlenmesi

Milli Eğitim Bakanı Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin de uzunluk açısından bakıldığında bir bölüm alınarak yapılan, işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini söyledi.

Avcı, şöyle devam etti:

''Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son yaşananlardan Edip Cansaver'le ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı yayınevlerinin veya editörlerin sanki 'Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim Terbiye'den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye'ye kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz' gibi bir gerekçeyle bunlar yapılıyorsa bu ayıp. Edip Cansever'in o ölçekte, o ünitede yer alacak ölçekte birçok şiiri var. Konunun işlenmesine daha çok elverişli pek çok şiiri var. onlardan birini değil de illa bunu alıp onun da bir mısrasını değiştirmek bir zihniyet meselesi. Türkiye bunu aşar, aşıyor.''

Bakan Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.

Öğretmenlere başörtüsü serbestliği

Bir gazetecinin ''Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz-'' sorusuna Avcı, ''Başörtülü öğretmenler var. Kur'an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz- Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti'' diye cevapladı.

Aynı gazetecinin ''Bazı sorunlar var'' sözleri üzerine Bakan Avcı, ''Yok, rahat ol'' karşılığını verdi.

Bakan Avcı toplantının ardından gazetecilere silgili kurşun kalem hediye etti. Bir gazetecinin kurşun kalemin kendisi için anlamını sorması üzerine Avcı, ''Tükenmez kalem çok sevdiğim bir kalem değil, silgili kurşun kalem daha sevdiğim bir kalem türü. Bunlarla doğruları yazar arkasıyla da yanlışları silersiniz. Doğruları yazmak, yanlışları silmek için kurşun kalemler bu bakımdan çok işlevseldir'' yanıtını verdi.

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Mart 2013 10:19

Gösterim: 2835


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.