Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Eğitimi mutlak anlamda istihdama ve devlette çalışmaya odaklı olmaktan çıkarmalıyız'' dedi.

ömer dinçer ardahanArdahan'da temaslarını sürdüren Dinçer, Ardahan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi binasının temel atma töreninde yaptığı konuşmada, eğitimi zorunlu olarak 12 yıla çıkarmakla küresel düzeyde eğitimi diğer ülkelerle eşit düzeye getirmeyi hedeflediklerini belirterek, ABD'nin nüfusunun yüzde 60'ını, Japonya'nın da nüfusunun yüzde 100'ünü üniversite mezunu yapmayı hedeflediğini söyledi.

Bu konuda Türkiye'nin küresel düzeyde ciddi bir açığı olduğunu ifade eden Dinçer, bu mesafenin yoğun bir şekilde kapatılıp, eğitim sisteminin demokratikleşmesine ve esnekleştirilmesine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Dinçer, farklı kesimleri, dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun, herkesin kendi ihtiyacını karşılayabileceği bir eğitim altyapısı ve müfredat programı oluşturmayı hedeflediklerini belirterek, ''Üniversitelerin bu değişikliği fark etmesi ve peşinden koşması gerekiyor. Eğitimi mutlak anlamda istihdama ve devlette çalışmaya odaklı olmaktan çıkarmalıyız'' dedi.

Konuşmasının ardından fakültenin temelini atan Dinçer, daha sonra Kazım Karabekir Spor Salonu'nda düzenlenen Ardahan Üniversitesi 2011-2012 akademik yılı mezuniyet törenine katıldı.

Dinçer, burada yaptığı konuşmada, bir şeylerin risk alınarak yapılabileceğini ve velilerin de çocuklarına destek çıkmaları gerektiğini ifade ederek, ''Biz genellikle risk almadan tek düzenli yaşamı ortaya koyuyoruz. Halbuki bu çok daha büyük fırsatları kaçırmamıza zemin hazırlıyor'' diye konuştu.

Daha sonra AK Parti il başkanlığını ziyaret edip partililerle bir araya gelen Dinçer, öğretmenevinde düzenlenen akşam yemeği programına da katıldı.

(haber7)

> Dinçer artık devlette çalışmaya odaklı eğitim yok

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ''Eğitimi mutlak anlamda istihdama ve devlette çalışmaya odaklı olmaktan çıkarmalıyız'' dedi.

ömer dinçer ardahanArdahan'da temaslarını sürdüren Dinçer, Ardahan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi binasının temel atma töreninde yaptığı konuşmada, eğitimi zorunlu olarak 12 yıla çıkarmakla küresel düzeyde eğitimi diğer ülkelerle eşit düzeye getirmeyi hedeflediklerini belirterek, ABD'nin nüfusunun yüzde 60'ını, Japonya'nın da nüfusunun yüzde 100'ünü üniversite mezunu yapmayı hedeflediğini söyledi.

Bu konuda Türkiye'nin küresel düzeyde ciddi bir açığı olduğunu ifade eden Dinçer, bu mesafenin yoğun bir şekilde kapatılıp, eğitim sisteminin demokratikleşmesine ve esnekleştirilmesine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Dinçer, farklı kesimleri, dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun, herkesin kendi ihtiyacını karşılayabileceği bir eğitim altyapısı ve müfredat programı oluşturmayı hedeflediklerini belirterek, ''Üniversitelerin bu değişikliği fark etmesi ve peşinden koşması gerekiyor. Eğitimi mutlak anlamda istihdama ve devlette çalışmaya odaklı olmaktan çıkarmalıyız'' dedi.

Konuşmasının ardından fakültenin temelini atan Dinçer, daha sonra Kazım Karabekir Spor Salonu'nda düzenlenen Ardahan Üniversitesi 2011-2012 akademik yılı mezuniyet törenine katıldı.

Dinçer, burada yaptığı konuşmada, bir şeylerin risk alınarak yapılabileceğini ve velilerin de çocuklarına destek çıkmaları gerektiğini ifade ederek, ''Biz genellikle risk almadan tek düzenli yaşamı ortaya koyuyoruz. Halbuki bu çok daha büyük fırsatları kaçırmamıza zemin hazırlıyor'' diye konuştu.

Daha sonra AK Parti il başkanlığını ziyaret edip partililerle bir araya gelen Dinçer, öğretmenevinde düzenlenen akşam yemeği programına da katıldı.

(haber7)

Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 10:50

Gösterim: 1611

Seviye Belirleme Sınavı'na bir hafta kaldı. Öğrenciler ve ailelere sınava kilitlenmiş durumda... Peki son hafta neler yapılabilir?

sbs sınavıMilyonlarca genç ve ailesi önümüzdeki hafta yapılacak Seviye Belirleme Sınavı'na odaklandı. Bu hafta, son hazırlıkların tamamlanması açısından büyük önem taşıyor. Kalan süreci iyi değerlendirmek için yapılması gerekenleri uzmanlar anlattı

Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) sadece bir hafta kala işin uzmanlarından son haftada ne yapılması gerektiğini öğrendik. Bilfen Okulları Rehberlik Bölüm Başkanı Evrim Arslan, son haftanın nasıl geçirilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor: "Sık sık yapacağınız deneme sınavları, bundan sonraki süreçte yoğunlaşmanız gereken konular ile ilgili yol gösterici olacaktır. Yaptığınız deneme sınavlarındaki yanlış yanıtlarınızın mutlaka doğrusunu öğrenmelisiniz. Deneme testlerini elden geldiği kadar sınav ortamına benzer atmosferlerde, süre tuturak çözmelisiniz. Sınavda izleyeceğiniz yol sizlerin şu zamana kadar girmiş olduğunuz denemelerde izleyeceğiniz yol ile aynı olmalıdır. Bu yolu belirlerken kitapçık sırasını takip etmeniz ya da en başarılı olduğunuz ve zamanı en iyi kullanabildiğiniz bölümden başlamak sizin için avantaj sağlayacaktır.

Sınav sürecinde;

* Soruyu tam olarak okuyup, sizden ne istediğini anlamadan çözmeye başlamayın.

* Blok kodlama yapmak yerine bire bir kodlama yapın.

* Sorularla ilgili, kolay ya da zor gibi yorumlar yapmayın.

* Aynı test içindeki tüm soruların puan değeri eşittir, bir soruya takılarak vakit kaybetmeyin.

* Yapamadığınız sorunun yanına, daha sonra dönmek üzere bir işaret koyun ve diğer soruya geçin.

* Tüm şıkları okumadan cevaba karar vermeyin.

Sonuca değil, sürece odaklanmalısınız. Sınav esnasında sonucu düşünmek hem dikkatinizi bölecek hem de kaygı düzeyinizi artıracaktır. Sadece sınav sürecine ve o an çözdüğünüz soruya odaklanmaksa, sizi hayal ettiğiniz sonuca yakınlaştıracaktır. Elimizde kalan süre, her şeyi yetiştirebilmek için yeterli değilse, nasıl olsa yetişmeyecek umutsuzluğu ile bırakıveririz kendimizi. Oysa hazırlandığımız bir sıralama sınavı ise, bir soru bile sonucu değiştirir. Eksik konularınızı tespit etmeli ve kalan süre içinde her birini günlere yayarak kendinize bir program hazırlamalısınız, Türkçe ve matematik gibi puan değeri daha yüksek olan derslerdeki konu eksiklerinize öncelik vermeli ve programınızda konu çalışmanın yanı sıra tekrar içinde mutlaka zaman ayırmalısınız.

Duygusal açıdan güçlenmek

"Her anne baba, çocuğu için en güzel şeyleri ister. Ama bazen bunu ifade ederken yanlış yöntemler kullanabilir. Güvenimizi ifade etmeye çalışırken, beklentimizin çok yüksek olduğu duygusunu yaratabiliriz. Kazanamasa da önemli olmadığını, ifade etmek isterken de, 'Benden ümidi kestiler, kazanamayacağımı düşünüyorlar' hissi yaratabiliriz. Sınava yakın günlerde çocuklarımızın kaygı düzeyi ister istemez yükseleceğinden, algıları da bu durumdan etkilenecektir. Bu zaman diliminde mümkün olduğunca sınavdan konuşmamak en doğrusu olacaktır. Onlara verebileceğiniz en büyük destek, sınava olduğundan daha fazla anlam yüklememek, olumsuz ifadelerden kaçınmak, sakin tavırlarla onları rahatlatmaya çalışmak olacaktır. Sınava günler kala, eleştiri içerikli cümlelerden mümkün olduğunca kaçınmamız gerekmektedir. Bu ifadelerimiz, olumlu yönde hiçbir sonuca ulaşmayacağı gibi, çocuğunuzun kendine güvenini ve başaracağına olan inancını da zedeleyeceğinden, yapabileceğinin de altında bir sonuç almasına sebep olabilir. Sınava hazırlanırken çocuğunuzun yeterli çabayı göstermediğini düşünüyorsanız, bu süreç içerisinde gerekli değişikliği sağlayamadıysanız, durumla ilgili eleştirilerinizi artık sınav sonrasına ertelemeniz gerekir. Kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur. Kontrol altında olduğu sürece sanıldığının aksine olumsuz değil, olumlu etkiler yaratır. Harekete geçme gücü veren, dikkati arttıran, yaşanan süreci ciddiye almayı sağlayan kontrol altındaki 'kaygı', başarıyı artırır."

Tek iletişiminizin sınav olmamasına özen gösterin

Özel Üsküdar SEV İlköğretim Okulu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Koordinatörü Psikolog Feyza Özargil: "Biz anne babaların çocuklarının yetenek ve ilgilerini, başarı düzeylerini, kapasitelerini bilmeleri çok önemli. Ona kapasitesi ölçüsünde hedefler koyduğumuzda hem kaygısı azalacak hem de ilerde daha sağlıklı ve mutlu bir birey olacaktır. Kazanması için alternatif olarak bir yerine birkaç okul seçmek, sınav sonrasında hayal kırıklığı yaşamasını engelleyecektir. Yapamadıklarını değil, yapabildiklerini görmeye ve onun da kendisinin olumlu yönlerini görmesine fırsat verin. Başarıya yönelik çabası desteklendiğinde başarısı daha çok artacaktır. Sınav, hedeflere ulaşmak için bir araçtır, amaç haline gelmesi kaygıyı artırır. Aynı zamanda tek iletişiminizin sınav olmamasına özen gösterin, böylece onun kaygısının artmasını engelleyebilirsiniz."

Öğrenciler nelere dikkat etmeli?

"Sınavdan önceki hafta, konuların tekrarını yapın ya da deneme testleri yapmaya çalışın. Yeni konu öğrenmeye çalışmayın."

"Sınavdan önceki günlerde çok ağır ve yorucu spor yapmayın."

"Beslenmenizi alışık olduğunuz tarzda sürdürün."

"Sınav günü zinde olabilmeniz için uykunuza dikkat edin. Yatma ve kalkma saatlerinizin değişmemesine özen gösterin."

"Olumsuz düşüncelerden uzak durun. Sınavın olumlu geçeceğini hayal edin."

"SBS giriş belgenizi okulunuzdan almayı unutmayın."

"Sınava gireceğiniz okulu mutlaka önceden gidip görün."

Hâlâ öğrenilecek çok şey var!

Melis Severcan (14)

"SBS, şu an için bana 'geleceği' ifade ediyor. Çok yorucu bir dönem geçirdik, ama gerçekten iyi hazırlandığımı düşünüyorum. 6. ve 7. sınıfta daha çok derslerimle ilgilendim, 8. sınıfta biraz daha sınav temposuna ayak uydurmak adına SBS'ye yönelik çalıştım. Okulun rehberlik bölümü bize bu konuda çok destek veriyor. Sınav kaygısıyla baş etmek konusunda da bizi bilinçlendiriyor. Zaten içinden çıkamadığımız bir durum olduğunda öğretmenlerimiz bunu çok çabuk fark ediyor ve rehberlik işbirliğinde bize destek oluyorlar. Bu süreci ailem ve arkadaşlarımla birlikte yaşıyoruz. Onların varlığı ve desteği bu zorlu yarışta işimi kolaylaştıracak... Tabii ki en iyi okulları kazanmak istiyorum ama emin olamıyorum. Çünkü hâlâ öğrenilecek çok şey var gibi... Bu kadar emekten sonra, umarım sınavım istediğim gibi geçer."

Sınav, hayatın bir gerçeği

Deniz Sönmez (14) - 2011 SBS İstanbul Üçüncüsü

"SBS'ye girecek çoğu öğrencinin zihninde yankılanan düşünceler 'Hayatım bu iki saatlik sınava bağlı', 'Eğer istediğim gibi geçmezse hayatım mahvolur', 'Tüm sene bunun için her şeyden fedakarlık yaptım'... Sınava hazırlanırken önemli olan, kafanızdaki olumsuz düşüncelerden kurtulmak. Sınavı, hayatın bir gerçeği olarak kabullenmeli, sınava girerken yalnız olmadığınızı, arkanızda ailenizin, öğretmenlerinizin ve arkadaşlarınızın olduğunu bilmelisiniz. Sınav öncesi çalışma önemlidir, ancak yıl boyu kendinizi robotlaştırarak her şeyden mahrum etmeniz gerekmiyor. Sınava girmeden önce benim gibi çok heyecanlananlardansanız, kendinize; bu sınavın aslında size değer yüklemediğini, sizin sınavdan sonra da aynı siz olacağınızı, önemli olanın da bu olduğunu, ailenizin ve arkadaşlarınızın her koşulda yanınızda olacağını hatırlatın."

(haber7)

> SBS’ye girecekler için uzmandan uyarılar

Seviye Belirleme Sınavı'na bir hafta kaldı. Öğrenciler ve ailelere sınava kilitlenmiş durumda... Peki son hafta neler yapılabilir?

sbs sınavıMilyonlarca genç ve ailesi önümüzdeki hafta yapılacak Seviye Belirleme Sınavı'na odaklandı. Bu hafta, son hazırlıkların tamamlanması açısından büyük önem taşıyor. Kalan süreci iyi değerlendirmek için yapılması gerekenleri uzmanlar anlattı

Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) sadece bir hafta kala işin uzmanlarından son haftada ne yapılması gerektiğini öğrendik. Bilfen Okulları Rehberlik Bölüm Başkanı Evrim Arslan, son haftanın nasıl geçirilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor: "Sık sık yapacağınız deneme sınavları, bundan sonraki süreçte yoğunlaşmanız gereken konular ile ilgili yol gösterici olacaktır. Yaptığınız deneme sınavlarındaki yanlış yanıtlarınızın mutlaka doğrusunu öğrenmelisiniz. Deneme testlerini elden geldiği kadar sınav ortamına benzer atmosferlerde, süre tuturak çözmelisiniz. Sınavda izleyeceğiniz yol sizlerin şu zamana kadar girmiş olduğunuz denemelerde izleyeceğiniz yol ile aynı olmalıdır. Bu yolu belirlerken kitapçık sırasını takip etmeniz ya da en başarılı olduğunuz ve zamanı en iyi kullanabildiğiniz bölümden başlamak sizin için avantaj sağlayacaktır.

Sınav sürecinde;

* Soruyu tam olarak okuyup, sizden ne istediğini anlamadan çözmeye başlamayın.

* Blok kodlama yapmak yerine bire bir kodlama yapın.

* Sorularla ilgili, kolay ya da zor gibi yorumlar yapmayın.

* Aynı test içindeki tüm soruların puan değeri eşittir, bir soruya takılarak vakit kaybetmeyin.

* Yapamadığınız sorunun yanına, daha sonra dönmek üzere bir işaret koyun ve diğer soruya geçin.

* Tüm şıkları okumadan cevaba karar vermeyin.

Sonuca değil, sürece odaklanmalısınız. Sınav esnasında sonucu düşünmek hem dikkatinizi bölecek hem de kaygı düzeyinizi artıracaktır. Sadece sınav sürecine ve o an çözdüğünüz soruya odaklanmaksa, sizi hayal ettiğiniz sonuca yakınlaştıracaktır. Elimizde kalan süre, her şeyi yetiştirebilmek için yeterli değilse, nasıl olsa yetişmeyecek umutsuzluğu ile bırakıveririz kendimizi. Oysa hazırlandığımız bir sıralama sınavı ise, bir soru bile sonucu değiştirir. Eksik konularınızı tespit etmeli ve kalan süre içinde her birini günlere yayarak kendinize bir program hazırlamalısınız, Türkçe ve matematik gibi puan değeri daha yüksek olan derslerdeki konu eksiklerinize öncelik vermeli ve programınızda konu çalışmanın yanı sıra tekrar içinde mutlaka zaman ayırmalısınız.

Duygusal açıdan güçlenmek

"Her anne baba, çocuğu için en güzel şeyleri ister. Ama bazen bunu ifade ederken yanlış yöntemler kullanabilir. Güvenimizi ifade etmeye çalışırken, beklentimizin çok yüksek olduğu duygusunu yaratabiliriz. Kazanamasa da önemli olmadığını, ifade etmek isterken de, 'Benden ümidi kestiler, kazanamayacağımı düşünüyorlar' hissi yaratabiliriz. Sınava yakın günlerde çocuklarımızın kaygı düzeyi ister istemez yükseleceğinden, algıları da bu durumdan etkilenecektir. Bu zaman diliminde mümkün olduğunca sınavdan konuşmamak en doğrusu olacaktır. Onlara verebileceğiniz en büyük destek, sınava olduğundan daha fazla anlam yüklememek, olumsuz ifadelerden kaçınmak, sakin tavırlarla onları rahatlatmaya çalışmak olacaktır. Sınava günler kala, eleştiri içerikli cümlelerden mümkün olduğunca kaçınmamız gerekmektedir. Bu ifadelerimiz, olumlu yönde hiçbir sonuca ulaşmayacağı gibi, çocuğunuzun kendine güvenini ve başaracağına olan inancını da zedeleyeceğinden, yapabileceğinin de altında bir sonuç almasına sebep olabilir. Sınava hazırlanırken çocuğunuzun yeterli çabayı göstermediğini düşünüyorsanız, bu süreç içerisinde gerekli değişikliği sağlayamadıysanız, durumla ilgili eleştirilerinizi artık sınav sonrasına ertelemeniz gerekir. Kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur. Kontrol altında olduğu sürece sanıldığının aksine olumsuz değil, olumlu etkiler yaratır. Harekete geçme gücü veren, dikkati arttıran, yaşanan süreci ciddiye almayı sağlayan kontrol altındaki 'kaygı', başarıyı artırır."

Tek iletişiminizin sınav olmamasına özen gösterin

Özel Üsküdar SEV İlköğretim Okulu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Koordinatörü Psikolog Feyza Özargil: "Biz anne babaların çocuklarının yetenek ve ilgilerini, başarı düzeylerini, kapasitelerini bilmeleri çok önemli. Ona kapasitesi ölçüsünde hedefler koyduğumuzda hem kaygısı azalacak hem de ilerde daha sağlıklı ve mutlu bir birey olacaktır. Kazanması için alternatif olarak bir yerine birkaç okul seçmek, sınav sonrasında hayal kırıklığı yaşamasını engelleyecektir. Yapamadıklarını değil, yapabildiklerini görmeye ve onun da kendisinin olumlu yönlerini görmesine fırsat verin. Başarıya yönelik çabası desteklendiğinde başarısı daha çok artacaktır. Sınav, hedeflere ulaşmak için bir araçtır, amaç haline gelmesi kaygıyı artırır. Aynı zamanda tek iletişiminizin sınav olmamasına özen gösterin, böylece onun kaygısının artmasını engelleyebilirsiniz."

Öğrenciler nelere dikkat etmeli?

"Sınavdan önceki hafta, konuların tekrarını yapın ya da deneme testleri yapmaya çalışın. Yeni konu öğrenmeye çalışmayın."

"Sınavdan önceki günlerde çok ağır ve yorucu spor yapmayın."

"Beslenmenizi alışık olduğunuz tarzda sürdürün."

"Sınav günü zinde olabilmeniz için uykunuza dikkat edin. Yatma ve kalkma saatlerinizin değişmemesine özen gösterin."

"Olumsuz düşüncelerden uzak durun. Sınavın olumlu geçeceğini hayal edin."

"SBS giriş belgenizi okulunuzdan almayı unutmayın."

"Sınava gireceğiniz okulu mutlaka önceden gidip görün."

Hâlâ öğrenilecek çok şey var!

Melis Severcan (14)

"SBS, şu an için bana 'geleceği' ifade ediyor. Çok yorucu bir dönem geçirdik, ama gerçekten iyi hazırlandığımı düşünüyorum. 6. ve 7. sınıfta daha çok derslerimle ilgilendim, 8. sınıfta biraz daha sınav temposuna ayak uydurmak adına SBS'ye yönelik çalıştım. Okulun rehberlik bölümü bize bu konuda çok destek veriyor. Sınav kaygısıyla baş etmek konusunda da bizi bilinçlendiriyor. Zaten içinden çıkamadığımız bir durum olduğunda öğretmenlerimiz bunu çok çabuk fark ediyor ve rehberlik işbirliğinde bize destek oluyorlar. Bu süreci ailem ve arkadaşlarımla birlikte yaşıyoruz. Onların varlığı ve desteği bu zorlu yarışta işimi kolaylaştıracak... Tabii ki en iyi okulları kazanmak istiyorum ama emin olamıyorum. Çünkü hâlâ öğrenilecek çok şey var gibi... Bu kadar emekten sonra, umarım sınavım istediğim gibi geçer."

Sınav, hayatın bir gerçeği

Deniz Sönmez (14) - 2011 SBS İstanbul Üçüncüsü

"SBS'ye girecek çoğu öğrencinin zihninde yankılanan düşünceler 'Hayatım bu iki saatlik sınava bağlı', 'Eğer istediğim gibi geçmezse hayatım mahvolur', 'Tüm sene bunun için her şeyden fedakarlık yaptım'... Sınava hazırlanırken önemli olan, kafanızdaki olumsuz düşüncelerden kurtulmak. Sınavı, hayatın bir gerçeği olarak kabullenmeli, sınava girerken yalnız olmadığınızı, arkanızda ailenizin, öğretmenlerinizin ve arkadaşlarınızın olduğunu bilmelisiniz. Sınav öncesi çalışma önemlidir, ancak yıl boyu kendinizi robotlaştırarak her şeyden mahrum etmeniz gerekmiyor. Sınava girmeden önce benim gibi çok heyecanlananlardansanız, kendinize; bu sınavın aslında size değer yüklemediğini, sizin sınavdan sonra da aynı siz olacağınızı, önemli olanın da bu olduğunu, ailenizin ve arkadaşlarınızın her koşulda yanınızda olacağını hatırlatın."

(haber7)

Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 10:34

Gösterim: 2164

Trabzon’un Araklı İlçesi’nde ilköğretim okulunda görevli iki kadın öğretmen, müdürün odasında kavga etti. Araya girenlerce önlenen kavganın ardından rapor alıp karakola giden öğretmen Gülşen E., hakaret ve yaralama suçlamasıyla öğretmen Harran G.Ç. hakkında şikayette bulundu.

kadın öğretmenler birbirine girdiOlay, Yılmaz Çebi İlköğretim Okulu’nda önceki gün meydana geldi. İddiaya göre, Okul Öncesi Öğretmeni Gülşen E. ile Müzik Öğretmeni Harran G.Ç. arasında müdür odasında bilinmeyen bir nedenle başlayan tartışma büyüyerek kavgaya dönüştü. Harran G.Ç., eline geçirdiği cam şişeyi Gülşen E.’ye attı. Odadaki diğer öğretmenlerin araya girmesiyle son bulan kavganın ardından Gülşen E., hastaneye giderek rapor aldı. Gülşen E., karakola giderek hakaret ve yaralama suçlamasıyla Harran G.Ç.’den şikayetçi oldu. Araklı İlçe Cumhuriyet Savcılığı’nca ifadeleri alınan iki öğretmen serbest bırakıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de olayla ilgili idari soruşturma başlatacağı öğrenildi.

(milliyet)

> Kadın öğretmenler müdür odasında birbirine girdi

Trabzon’un Araklı İlçesi’nde ilköğretim okulunda görevli iki kadın öğretmen, müdürün odasında kavga etti. Araya girenlerce önlenen kavganın ardından rapor alıp karakola giden öğretmen Gülşen E., hakaret ve yaralama suçlamasıyla öğretmen Harran G.Ç. hakkında şikayette bulundu.

kadın öğretmenler birbirine girdiOlay, Yılmaz Çebi İlköğretim Okulu’nda önceki gün meydana geldi. İddiaya göre, Okul Öncesi Öğretmeni Gülşen E. ile Müzik Öğretmeni Harran G.Ç. arasında müdür odasında bilinmeyen bir nedenle başlayan tartışma büyüyerek kavgaya dönüştü. Harran G.Ç., eline geçirdiği cam şişeyi Gülşen E.’ye attı. Odadaki diğer öğretmenlerin araya girmesiyle son bulan kavganın ardından Gülşen E., hastaneye giderek rapor aldı. Gülşen E., karakola giderek hakaret ve yaralama suçlamasıyla Harran G.Ç.’den şikayetçi oldu. Araklı İlçe Cumhuriyet Savcılığı’nca ifadeleri alınan iki öğretmen serbest bırakıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de olayla ilgili idari soruşturma başlatacağı öğrenildi.

(milliyet)

Son Güncelleme: Cuma, 01 Haziran 2012 16:41

Gösterim: 2140

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, ''Bugün küresel dünyada insanların, üniversite bitirdikten sonra hayatları boyunca birkaç meslek değiştirdiklerini ve birkaç kere daha eğitimden geçtiklerini görüyoruz'' dedi.

yök başkanıBilecik Şeyh Edebali Üniversitesi'nin Edebali Stadı'nda düzenlenen mezuniyet törenine katılan Prof. Dr. Çetinsaya, törende yaptığı konuşmada, öğrencilerle mezuniyet töreninde bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Öğrencilere hitap eden Prof. Dr. Çetinsaya, şöyle konuştu:

''Sizler üniversitenizin yeni mezunları olarak arkanızdan gidecek arkadaşlara önderlik etmek, yollarını açık tutmak ve nelerin yapılabileceğini göstermek gibi ayrıcalıklı bir misyonu da üstlenmiş oluyorsunuz. İlk mezunlar belki zorluklarla karşılaşmış olabilirler ancak bir üniversitenin ilklerini kurmanın ve yaşatmanın sevincini de paylaşmışlardır. İlk öğrenci kulübünü kurmak, üniversitedeki faaliyetleri gerçekleştirmek sizlere nasip oldu. Bu manada bundan sonraki yeniliklerde de bu önderlikleri sürdüreceğinize inanıyorum.''

'Çağdaş anlamda öğrenciliğiniz bitmeyecek'

Prof. Dr. Çetinsaya, ''Öğrencilik hiç bitmez'' diye klasik bir sözün olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

''Bugün küresel dünyada insanların, üniversite bitirdikten sonra hayatları boyunca birkaç meslek değiştirdiklerini ve birkaç kere daha eğitimden geçtiklerini görüyoruz. O bakımdan sizlerin sadece klasik anlamda değil, çağdaş anlamda da öğrenciliğiniz bitmeyecek. Bugün artık sınırların kalktığı bir dünyada yaşıyoruz. Kültürlerarası geçişlerin şeffaflaştığı, pek çok alanda çizgilerin belirsizleştiği farklı bir dünyadan bahsediliyor. Benim neslimin yetiştiği dünya farklıydı. Sizler çok başka dünyanın ürünlerisiniz.''

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan da annelerin ve babaların emanet ettiği çocukları daha donanımlı ve daha bilgili, hayat şartlarına daha hazır hale getirdiklerini belirterek, onları tekrar milletin kucağına emanet etmenin heyecanı ve gururunu yaşadıklarını bildirdi.

Konuşmaların ardından dereceye giren öğrencilere, ödülleri verildi.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi halkoyunları ekibinin gösterisinin ardından öğrenciler keplerini fırlattı. 

Törene, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Şafak Karakoç, KİT Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz, AK Parti Zonguldak Milletvekili Ercan Candan, Belediye Başkanı Selim Yağcı, İl Emniyet Müdürü İbrahim Demirci, öğretim üyeleri, daire müdürleri ve öğrencilerin aileleri katıldı.

> YÖK Başkanı Çetinsaya: ‘Öğrencilik hiç bitmez’

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, ''Bugün küresel dünyada insanların, üniversite bitirdikten sonra hayatları boyunca birkaç meslek değiştirdiklerini ve birkaç kere daha eğitimden geçtiklerini görüyoruz'' dedi.

yök başkanıBilecik Şeyh Edebali Üniversitesi'nin Edebali Stadı'nda düzenlenen mezuniyet törenine katılan Prof. Dr. Çetinsaya, törende yaptığı konuşmada, öğrencilerle mezuniyet töreninde bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Öğrencilere hitap eden Prof. Dr. Çetinsaya, şöyle konuştu:

''Sizler üniversitenizin yeni mezunları olarak arkanızdan gidecek arkadaşlara önderlik etmek, yollarını açık tutmak ve nelerin yapılabileceğini göstermek gibi ayrıcalıklı bir misyonu da üstlenmiş oluyorsunuz. İlk mezunlar belki zorluklarla karşılaşmış olabilirler ancak bir üniversitenin ilklerini kurmanın ve yaşatmanın sevincini de paylaşmışlardır. İlk öğrenci kulübünü kurmak, üniversitedeki faaliyetleri gerçekleştirmek sizlere nasip oldu. Bu manada bundan sonraki yeniliklerde de bu önderlikleri sürdüreceğinize inanıyorum.''

'Çağdaş anlamda öğrenciliğiniz bitmeyecek'

Prof. Dr. Çetinsaya, ''Öğrencilik hiç bitmez'' diye klasik bir sözün olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

''Bugün küresel dünyada insanların, üniversite bitirdikten sonra hayatları boyunca birkaç meslek değiştirdiklerini ve birkaç kere daha eğitimden geçtiklerini görüyoruz. O bakımdan sizlerin sadece klasik anlamda değil, çağdaş anlamda da öğrenciliğiniz bitmeyecek. Bugün artık sınırların kalktığı bir dünyada yaşıyoruz. Kültürlerarası geçişlerin şeffaflaştığı, pek çok alanda çizgilerin belirsizleştiği farklı bir dünyadan bahsediliyor. Benim neslimin yetiştiği dünya farklıydı. Sizler çok başka dünyanın ürünlerisiniz.''

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan da annelerin ve babaların emanet ettiği çocukları daha donanımlı ve daha bilgili, hayat şartlarına daha hazır hale getirdiklerini belirterek, onları tekrar milletin kucağına emanet etmenin heyecanı ve gururunu yaşadıklarını bildirdi.

Konuşmaların ardından dereceye giren öğrencilere, ödülleri verildi.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi halkoyunları ekibinin gösterisinin ardından öğrenciler keplerini fırlattı. 

Törene, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Şafak Karakoç, KİT Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz, AK Parti Zonguldak Milletvekili Ercan Candan, Belediye Başkanı Selim Yağcı, İl Emniyet Müdürü İbrahim Demirci, öğretim üyeleri, daire müdürleri ve öğrencilerin aileleri katıldı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 10:21

Gösterim: 1857

Ege Üniversitesi'nde başörtülü öğrencilerin fotoğrafını çekerek fişlediği iddia edilen Uzay Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü YÖK'ün başlattığı soruşturma kapsamında görevinden uzaklaştırıldı.

başörtülü öğrencileri fişleyen profesör görevden alındıProf. Dr. Esat Rennan Pekünlü, her sabah Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nün kapısında nöbet tuttup elinde fotoğraf makinesiyle başörtüsüyle okula gelmek isteyen öğrencileri çekiyordu.

Başı açık öğrencileri okula alırken, başörtülülere kapıyı kapatıp, bu şekilde içeri giremeyeceklerini söyleyen Profesör Pekünlü'nün tavrı gazeteciler tarafından görüntülenmişti. YÖK basında çıkan haberlerin ardından Pekünlü hakkında soruşturma başlatmıştı.

> O profesör görevden alındı

Ege Üniversitesi'nde başörtülü öğrencilerin fotoğrafını çekerek fişlediği iddia edilen Uzay Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü YÖK'ün başlattığı soruşturma kapsamında görevinden uzaklaştırıldı.

başörtülü öğrencileri fişleyen profesör görevden alındıProf. Dr. Esat Rennan Pekünlü, her sabah Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nün kapısında nöbet tuttup elinde fotoğraf makinesiyle başörtüsüyle okula gelmek isteyen öğrencileri çekiyordu.

Başı açık öğrencileri okula alırken, başörtülülere kapıyı kapatıp, bu şekilde içeri giremeyeceklerini söyleyen Profesör Pekünlü'nün tavrı gazeteciler tarafından görüntülenmişti. YÖK basında çıkan haberlerin ardından Pekünlü hakkında soruşturma başlatmıştı.

Son Güncelleme: Cuma, 01 Haziran 2012 16:25

Gösterim: 1817


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.