Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Hürriyet Gazetesi Yazarı İsmet Berkan ve Taha AKyol'un bugünkü yazısı.

tanrı parçacığıİnsanoğlunun doğayı anlama çabasında bir büyük zafer günü

Bizler merak eden canlılarız. Etrafımızı merak ediyoruz, kendi kendimize zor sorular soruyoruz: Neden buradayız, nasıl geldik, gibi...

Zor sorulardan biri de ‘Evren nasıl ortaya çıktı’ sorusu. Bu, görece yeni bir soru. Bundan 100 yıldan bile az zaman öncesine kadar evrenin sonsuzluktan gelip sonsuzluğa gittiğini düşünürdük.

Ama insanoğlunun merakı bu düşünceyi de sorguladı ve sonuna kadar kurcaladı. Bugün, evrenin bir başlangıcı olduğunu biliyoruz. En azından bildiğimiz evren, bir ‘Büyük Patlama’ ile başladı.

Öyle başladı ama neden patladı? Patlayan neydi? Nasıl patladı?

Bu temel soruların cevaplarını bilmiyoruz; en azından bilmediğimizi biliyoruz.

Ne var ki, ‘Neden’ ve ‘Nasıl’ın cevabını bilmiyor olmak bizi durdurmadı. O patlama anını bir ‘tekillik’ olarak gördük; elimizdeki fizik kurallarının o ‘an’a uygulanamayacağına karar verdik ve o ‘an’ın çok kısa süre sonrasına, mesela saniyenin milyonda biri kadar sonrasına odaklandık.

***

Acaba patlamayla birlikte ortalığa saçılan enerji yüklü parçacıklar ne olmuş ve nasıl olmuştu da atom haline gelmişti?

Bu soruya cevabımız var. Onun adı Standart Model. 60 yıldır dünyanın dört bir yanında binlerce fizikçi modeli oluşturdu ve geliştirdi.

Ama modelin bir eksik parçası vardı. Parçacıkların enerjiden kütleye nasıl dönüştüğünün mekanizması bir türlü tam oturmuyordu. 1964 yılında üç ayrı grup halinde ama altı fizikçi aşağı yukarı aynı dönemde aynı teoriyle ortaya çıktılar. Bu fizikçiler, yani François Englert ve Robert Brout; Peter Higgs; Gerald Guralnik, C. R. Hagen, ve Tom Kibble’dan bugün sadece Peter Higgs’in adını biliyor olmamız, önerilen parçacığa ‘Higgs bozonu’ deniyor olması bilim dünyasındaki adaletsizliklerin öyküsü.

Her neyse, konuyu dağıtmadan devam edelim: Bu fizikçiler, parçacıklara, hiç değilse bazı parçacıklara kütle kazandıran bir mekanizmanın matematiğini yazdılar.

Bugün, zaman zaman ‘Tanrı Parçacığı’ olarak da anılan ‘Higgs Bozonu’ veya ‘Higgs Alanı’ işte bu matematiğin bir sonucu.

Parçacıklar bu ‘alan’ın içinden geçerken kütle kazanıyordu. Bu mekanizmaya da ‘Higgs mekanizması’ deniyor.

Ancak, matematiğin, saf teorinin bir şeyi öngörmesi başka, onun kanıtlanması başka.

En meşhur örnek, Einstein. Onun yüzyıldan da fazla zaman önce teorik olarak, salt matematikle öngördüğü hemen hemen her şey daha sonra deneysel yöntemlerle kanıtlandı. Buna kütle çekim kuvvetinin ışığı bükmesi de dahil, maddenin enerjiye dönüşmesi, yani atom bombası da dahil.

İşte dün Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de izlediğimiz sunum da, taa 48 yıl önce teorisi yapılmış,

28 yıl önce nasıl bir deneyle kanıtlanacağı yazılmış olan Higgs bozonunun veya bozona adını veren Peter Higgs’in nefret ettiği ismiyle ‘Tanrı Parçacığı’nın varlığı deneysel yöntemle de kanıtlandı.

Yani artık, kütlenin nasıl oluştuğunu kesin biçimde biliyoruz. Kütle dediğiniz de bizleriz, dünyamız, etrafımızdaki her şey, evrende görebildiğimiz her şey.

Doğanın bir Higgs mekanizması olmasaydı bunların hiçbiri, hiçbirimiz olmazdık.

İnsanoğlunun sonsuz merakı bir zafer daha kazandı, doğayı biraz daha fazla anlıyoruz artık. Bu da az buz bir şey değil.

Higgs’i bulmak neden bu kadar zor ve uzun oldu?

ASLINDA ‘parçacık’ kelimesi insanda doğal olarak elle tutulur bir şey izlenimi bırakıyor. Oysa, güneşin bizi ısıtmasını, aydınlatmasını sağlayan fotonlar da ‘parçacık’ ama elle tutulabilir, kütlesi olan bir şey değiller.

Parçacık dendiğinde gözde bir şey canlandırmak zor. Higgs denince daha da zor. Çünkü Higgs aslında artık eskisi kadar var olmayan, varlığına çok ihtiyaç duyulmayan bir şey. Üstelik, elle tutulur bir şey olma anlamında ‘parçacık’ da değil. Belki bir enerji alanı.

Ve öyle bir alan ki, kütle kazanmaya çalışan parçacıklarla ilişkiye girdiği anda yok oluyor. Kendi varlığını bir anlamda o parçacığa kütle olarak hediye ediyor.

Ayrıca, az önce söylediğim şey var: Higgs’e bugün doğada eskisi kadar çok ihtiyaç yok.

İşte o yüzden, bilim insanları Higgs’in varlığını kanıtlayabilmek için Higgs’e en çok ihtiyaç duyulan dönemin, yani Büyük Patlama’nın şartlarını labaratuvar ortamında yaratmalıydı.

Bunu söylemek dile kolay. Avrupa’nın böylesi bir proje için 10 milyar dolarını ve 25 yıldan fazla zamanını vermesi gerekti. Bu iş için çalışan ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’na ‘makine’ diyen onbinlerce fizikçinin milyonlarca saati, emeği de cabası.

Neyse ki, insanoğlunun merakı bütün bu maddi zorluklara, uzun bekleyiş sürelerine vs galip geldi. Bugün, Higgs mekanizmasının varlığını hemen hemen kanıtlamış bulunuyor insanlık.

Bundan sonra Higgs mekanizması alanında yapılacak çalışmalarla bilim çok daha ileri gidecek.

Parçacık fiziğinde ‘kanıt’ işi biraz karışık

Bilmiyorum aranızda fizikçi veya matematikçi olmadığı halde CERN’de yapılan basın toplantısını canlı yayında izleyen oldu mu?

O basın toplantısında, aynı deneyin ürettiği verilere farklı farklı açılardan yaklaşan iki devasa (her biri 10 bin kişiye kadar genişliyor) grubun sunumları yapıldı. Önce CMS sözcüsü geldi, ardından da ATLAS.

Her iki sözcünün de açıklamalarının önemli bir bölümünü eldeki verileri nasıl ele aldıkları oluşturdu.

Bir kere Higgs doğrudan gözlenemiyor. Higgs oluştuktan çok kısa bir süre sonra bozunduğu için deney grupları bu bozunmanın sonuçlarına bakıyorlar. Bozunma sırasında ortaya çıkan yeni parçacığa, enerjiye yani.

Doğrudan gözleyemediğimiz bir olgu için ilk dolayımlama bu.

Aslına bakacak olursanız Higgs’in bozunmasının sonuçlarını da tam olarak doğrudan gözlüyor sayılmayız. O yüzden, çeşitli ‘kanallar’ açılıyor, farklı enerji/kütle düzeylerine farklı biçimlerde bakılıyor, leptonlara, Z bozonlara, ZZ bozonlara, W bozonlara vs bakılıyor.

İkinci seviye dolayımlama da bu.

Derken birbirine benzeyen ‘olay’lar derleniyor. Aynı enerji seviyesinde aynı cinsten bir bozunma olup olmadığına yani. Bunların da sayısı önemli.

Büyük Hafron Çarpıştırıcısı ya da CERN’deki adıyla ‘makine’ milyonlarca, hatta milyarlarca çarpışma yarattı. Sayının çok olması önemli. Çünkü, anlatmaya çalıştığım dolayımlamalar yüzünden ve atom altı parçacıklar evreninin doğası gereği her şey olasılık teorisiyle hesaplanıyor.

CMS sözcüsü, inceledikleri kanallardan birinde 5.1 sigma ‘güven düzeyi’ni yakaladıklarını söylediğinde salonda alkış koptu. Ama aynı sözcü sunumunun en sonunda bütün kanallar ortalamasının 4.9 sigma olduğunu söyledi, biraz ümit kırdı. O yüzden sözcü, ‘Higgs’i bulduk’ diyemedi, onun yerine ‘Yeni bir parçacık bulduk’ dedi.

Buna karşılık ATLAS sözcüsü, bütün kanalların ortalamasını 5 sigma olarak açıkladığında, salonda sunumu izleyen Peter Higgs’in gözleri doldu, büyük bir alkış koptu.

Peki nedir 4.9 sigma ile 5 sigma arasındaki fark?

Şöyle söyleyeyim: Bir şeyin ‘güven düzeyi’nin 4.9 sigma olması, onun yüzde 99.9999 seviyesinde güvenli olması anlamına gelir. Ama fizikçilere bu yetmiyor. 5 sigma ise yüzde 99.9999426697 kadar güvenli olması anlamına geliyor.

5 sigmalık güven düzeyinin bir başka anlamı da şu: 3 milyon defa meydana tekrar edilecek bir deneyde bu seviyede bir sinyal sadece 1 kez tesadüfen ortaya çıkabilir. O kadar.

Aradaki fark bu. Buna kanıt deniyor.

Tanrı parçacığı

Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol’un yazısı

TANRI parçacığı ya da öbür adıyla Higgs Bozonu denilen atom-altı parçacık sahiden bulundu mu? Bilim tarihinde anlamı nedir? Ne işe yarar? Bu soruları CERN’de çalışan Prof. Gökhan Ünel’e sordum.

Mayıs ayında Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile CERN’i ziyaretimizde tanışmıştım (Hürriyet, 24 Mayıs). California Üniversitesi’nden CERN’e gönderilmiş bir Türk bilim adamı, kendisini “Türk bilim rönesansına” adamış genç bir fizik profesörü...

Mesele şu: 13.7 milyar yıl önce ‘big bang’ meydana geldiğinde açığa çıkan akıl almaz enerji nasıl oldu da sonsuz boşluğa ısı ve ışık olarak dağılacağına “kütle” kazandı yani maddeye, galaksilere, yıldızlara dönüştü? Bunu sağlayan atom-altı bir parçacık olmalı diye düşünen bilim adamları CERN’de bu parçacığı araştırıyorlar. “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” (BHÇ) içinde ‘big bang’ ortamı oluşturuluyor ve bu ‘parçacık’ gözlemlenmeye çalışılıyordu. Prof. Ünel, BHÇ’de “Güneş merkezindeki enerjiden yaklaşık 100 bin kat daha fazla” enerji yoğunlaşması sağlanarak bu deneylerin yapıldığını söyledi.

Parçacık bulundu mu?

Prof. Ünel, iki büyük deneyde de “yeni bir parçacık” görüldüğünü belirterek şunları söyledi:

“Bu yeni parçacık aradığımız parçacık mıydı? Yoksa bir algıç hatası ya da üst üste 10 defa tura gelmesi gibi tabiatın bize yaptığı bir istatistik şakası mıydı? Böyle olması ihtimalinin 3 milyonda bir olduğu hesaplandı! Yani kesinlikle yeni bir parçacık bulduk, ama bu nedir henüz tam bilmiyoruz. Higgs parçacığı olabilir...”

Bulunan parçacık Higss parçacığının teorik özelliklerine uygun gözüküyor...

“Ancak elimizdeki veri ile olası her özelliğe bakamadık. Yapılacak ilk iş daha çok veri toplayıp bu görülen parçacığın gerçekten Higgs olduğundan emin olmak... Higgs parçacığı ise, artık protonu oluşturan temel parçacıklara (kuarklar, elektronlar vb.) kütle kazandıran mekanizmayı anlıyor olacağız...”

Anlıyor olacağız da ne olacak?..

Buluş neye yarayacak?

Günlük hayatımızda ne gibi gelişmeler olacak? İşte cevabı:

“Pratikte bu ne işe yarar sorusu için çok erken. Biz bugün bir çocuğun doğumunu müjdeledik, ileride hangi mesleği yapacağını şimdiden bilemeyiz! Tersini söyleyen ‘benim torunum ileride başkemancı olacak’ diyen bir dede gibi komik duruma düşer!”

Peki bu bulgu temel fizik teorileriyle uyumlu mu, yepyeni bir teori mi doğuyor?

“Eğer bulunan parçacık gerçekten Higgs Bozonu ise, bizi buraya kadar getiren kuram olan Standart Model’i doğrular nitelikte olacaktır. Yani temel fizik kuramları, kuantum ve görelilik gibi bilgiler ile uyumlu. Zaten bunlara tamamen zıt bir şey bulmamız mümkün değil. Biz Vatikan değiliz ki önce ‘dünya tepsidir’ veya ‘duruyor’ deyip sonra ‘yok yuvarlakmış, dönüyormuş’ diye devamlı kendimizle çelişelim. Bilimde ilerlemeler adım adım ve her adımdan emin olarak yapılır. Bu yüzden Higgs’i bulduk’ demiyoruz. Aman bizim magazin düşkünü insanımıza gereksiz malzeme vermeyelim.”

Evrenin tarihi

Gökhan Ünel’in gönderdiği “Evrenin tarihi” şemasını biraz sadeleştirerek size de sunuyorum:

- 0 saniye: Büyük Patlama, enerji yoğunluğu sonsuz, çünkü evren nokta kadar.

- 0,-25 tane sıfır-1  saniye, yani saniyenin trilyonda birinin trilyonda biri: BHÇ’nin ulaşabileceği en yüksek yoğunluk, nokta halindeki evren yaklaşık 300 milyon km’ye genişlemiş.

- 0,00001 saniye: Proton ve nötronlar oluşuyor.

- 3 dakika = 180 saniye: Hidrojen ve helyum gibi hafif çekirdekler oluşuyor.

- 380 000 yıl: Elektronlarla birleşen hafif çekirdekler hidrojen ve helyum atomlarını oluşturuyor.

- 200 milyon yıl: Yıldızlar ve gökadalar oluşuyor.

- 9.2 milyar yıl: Güneş sistemi oluşuyor.

- 10 milyar yıl: Dünya’da hayat başlıyor.

- 13.7 milyar yıl: Bugün...

Temel bilimler uyarısı

Prof. Ünel’in Türkiye’de uygulamalı bilimlere büyük önem verilirken temel bilimlerin ihmal edilmesini eleştiren şu uyarısını, YÖK’e ve bilim camiamıza sunuyorum:

“Türkiye’de anne-babaların, hatta öğretmenlerin bile ‘oğlum, kızım fizikçi olacak da ne olacak’ demesi, fizik bölümlerinin kapanıp hocaların işten çıkarılması içimi acıtıyor. Mühendislik, ancak biri bin yapabilir; sıfırı bir yapmak ise temel bilimlerin, özellikle de fizikçilerin işidir. Eğer bunu unutursak ülkemiz geri gider.”

> Bilim sonunda büyük sırrı ortaya çıkardı

Hürriyet Gazetesi Yazarı İsmet Berkan ve Taha AKyol'un bugünkü yazısı.

tanrı parçacığıİnsanoğlunun doğayı anlama çabasında bir büyük zafer günü

Bizler merak eden canlılarız. Etrafımızı merak ediyoruz, kendi kendimize zor sorular soruyoruz: Neden buradayız, nasıl geldik, gibi...

Zor sorulardan biri de ‘Evren nasıl ortaya çıktı’ sorusu. Bu, görece yeni bir soru. Bundan 100 yıldan bile az zaman öncesine kadar evrenin sonsuzluktan gelip sonsuzluğa gittiğini düşünürdük.

Ama insanoğlunun merakı bu düşünceyi de sorguladı ve sonuna kadar kurcaladı. Bugün, evrenin bir başlangıcı olduğunu biliyoruz. En azından bildiğimiz evren, bir ‘Büyük Patlama’ ile başladı.

Öyle başladı ama neden patladı? Patlayan neydi? Nasıl patladı?

Bu temel soruların cevaplarını bilmiyoruz; en azından bilmediğimizi biliyoruz.

Ne var ki, ‘Neden’ ve ‘Nasıl’ın cevabını bilmiyor olmak bizi durdurmadı. O patlama anını bir ‘tekillik’ olarak gördük; elimizdeki fizik kurallarının o ‘an’a uygulanamayacağına karar verdik ve o ‘an’ın çok kısa süre sonrasına, mesela saniyenin milyonda biri kadar sonrasına odaklandık.

***

Acaba patlamayla birlikte ortalığa saçılan enerji yüklü parçacıklar ne olmuş ve nasıl olmuştu da atom haline gelmişti?

Bu soruya cevabımız var. Onun adı Standart Model. 60 yıldır dünyanın dört bir yanında binlerce fizikçi modeli oluşturdu ve geliştirdi.

Ama modelin bir eksik parçası vardı. Parçacıkların enerjiden kütleye nasıl dönüştüğünün mekanizması bir türlü tam oturmuyordu. 1964 yılında üç ayrı grup halinde ama altı fizikçi aşağı yukarı aynı dönemde aynı teoriyle ortaya çıktılar. Bu fizikçiler, yani François Englert ve Robert Brout; Peter Higgs; Gerald Guralnik, C. R. Hagen, ve Tom Kibble’dan bugün sadece Peter Higgs’in adını biliyor olmamız, önerilen parçacığa ‘Higgs bozonu’ deniyor olması bilim dünyasındaki adaletsizliklerin öyküsü.

Her neyse, konuyu dağıtmadan devam edelim: Bu fizikçiler, parçacıklara, hiç değilse bazı parçacıklara kütle kazandıran bir mekanizmanın matematiğini yazdılar.

Bugün, zaman zaman ‘Tanrı Parçacığı’ olarak da anılan ‘Higgs Bozonu’ veya ‘Higgs Alanı’ işte bu matematiğin bir sonucu.

Parçacıklar bu ‘alan’ın içinden geçerken kütle kazanıyordu. Bu mekanizmaya da ‘Higgs mekanizması’ deniyor.

Ancak, matematiğin, saf teorinin bir şeyi öngörmesi başka, onun kanıtlanması başka.

En meşhur örnek, Einstein. Onun yüzyıldan da fazla zaman önce teorik olarak, salt matematikle öngördüğü hemen hemen her şey daha sonra deneysel yöntemlerle kanıtlandı. Buna kütle çekim kuvvetinin ışığı bükmesi de dahil, maddenin enerjiye dönüşmesi, yani atom bombası da dahil.

İşte dün Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de izlediğimiz sunum da, taa 48 yıl önce teorisi yapılmış,

28 yıl önce nasıl bir deneyle kanıtlanacağı yazılmış olan Higgs bozonunun veya bozona adını veren Peter Higgs’in nefret ettiği ismiyle ‘Tanrı Parçacığı’nın varlığı deneysel yöntemle de kanıtlandı.

Yani artık, kütlenin nasıl oluştuğunu kesin biçimde biliyoruz. Kütle dediğiniz de bizleriz, dünyamız, etrafımızdaki her şey, evrende görebildiğimiz her şey.

Doğanın bir Higgs mekanizması olmasaydı bunların hiçbiri, hiçbirimiz olmazdık.

İnsanoğlunun sonsuz merakı bir zafer daha kazandı, doğayı biraz daha fazla anlıyoruz artık. Bu da az buz bir şey değil.

Higgs’i bulmak neden bu kadar zor ve uzun oldu?

ASLINDA ‘parçacık’ kelimesi insanda doğal olarak elle tutulur bir şey izlenimi bırakıyor. Oysa, güneşin bizi ısıtmasını, aydınlatmasını sağlayan fotonlar da ‘parçacık’ ama elle tutulabilir, kütlesi olan bir şey değiller.

Parçacık dendiğinde gözde bir şey canlandırmak zor. Higgs denince daha da zor. Çünkü Higgs aslında artık eskisi kadar var olmayan, varlığına çok ihtiyaç duyulmayan bir şey. Üstelik, elle tutulur bir şey olma anlamında ‘parçacık’ da değil. Belki bir enerji alanı.

Ve öyle bir alan ki, kütle kazanmaya çalışan parçacıklarla ilişkiye girdiği anda yok oluyor. Kendi varlığını bir anlamda o parçacığa kütle olarak hediye ediyor.

Ayrıca, az önce söylediğim şey var: Higgs’e bugün doğada eskisi kadar çok ihtiyaç yok.

İşte o yüzden, bilim insanları Higgs’in varlığını kanıtlayabilmek için Higgs’e en çok ihtiyaç duyulan dönemin, yani Büyük Patlama’nın şartlarını labaratuvar ortamında yaratmalıydı.

Bunu söylemek dile kolay. Avrupa’nın böylesi bir proje için 10 milyar dolarını ve 25 yıldan fazla zamanını vermesi gerekti. Bu iş için çalışan ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’na ‘makine’ diyen onbinlerce fizikçinin milyonlarca saati, emeği de cabası.

Neyse ki, insanoğlunun merakı bütün bu maddi zorluklara, uzun bekleyiş sürelerine vs galip geldi. Bugün, Higgs mekanizmasının varlığını hemen hemen kanıtlamış bulunuyor insanlık.

Bundan sonra Higgs mekanizması alanında yapılacak çalışmalarla bilim çok daha ileri gidecek.

Parçacık fiziğinde ‘kanıt’ işi biraz karışık

Bilmiyorum aranızda fizikçi veya matematikçi olmadığı halde CERN’de yapılan basın toplantısını canlı yayında izleyen oldu mu?

O basın toplantısında, aynı deneyin ürettiği verilere farklı farklı açılardan yaklaşan iki devasa (her biri 10 bin kişiye kadar genişliyor) grubun sunumları yapıldı. Önce CMS sözcüsü geldi, ardından da ATLAS.

Her iki sözcünün de açıklamalarının önemli bir bölümünü eldeki verileri nasıl ele aldıkları oluşturdu.

Bir kere Higgs doğrudan gözlenemiyor. Higgs oluştuktan çok kısa bir süre sonra bozunduğu için deney grupları bu bozunmanın sonuçlarına bakıyorlar. Bozunma sırasında ortaya çıkan yeni parçacığa, enerjiye yani.

Doğrudan gözleyemediğimiz bir olgu için ilk dolayımlama bu.

Aslına bakacak olursanız Higgs’in bozunmasının sonuçlarını da tam olarak doğrudan gözlüyor sayılmayız. O yüzden, çeşitli ‘kanallar’ açılıyor, farklı enerji/kütle düzeylerine farklı biçimlerde bakılıyor, leptonlara, Z bozonlara, ZZ bozonlara, W bozonlara vs bakılıyor.

İkinci seviye dolayımlama da bu.

Derken birbirine benzeyen ‘olay’lar derleniyor. Aynı enerji seviyesinde aynı cinsten bir bozunma olup olmadığına yani. Bunların da sayısı önemli.

Büyük Hafron Çarpıştırıcısı ya da CERN’deki adıyla ‘makine’ milyonlarca, hatta milyarlarca çarpışma yarattı. Sayının çok olması önemli. Çünkü, anlatmaya çalıştığım dolayımlamalar yüzünden ve atom altı parçacıklar evreninin doğası gereği her şey olasılık teorisiyle hesaplanıyor.

CMS sözcüsü, inceledikleri kanallardan birinde 5.1 sigma ‘güven düzeyi’ni yakaladıklarını söylediğinde salonda alkış koptu. Ama aynı sözcü sunumunun en sonunda bütün kanallar ortalamasının 4.9 sigma olduğunu söyledi, biraz ümit kırdı. O yüzden sözcü, ‘Higgs’i bulduk’ diyemedi, onun yerine ‘Yeni bir parçacık bulduk’ dedi.

Buna karşılık ATLAS sözcüsü, bütün kanalların ortalamasını 5 sigma olarak açıkladığında, salonda sunumu izleyen Peter Higgs’in gözleri doldu, büyük bir alkış koptu.

Peki nedir 4.9 sigma ile 5 sigma arasındaki fark?

Şöyle söyleyeyim: Bir şeyin ‘güven düzeyi’nin 4.9 sigma olması, onun yüzde 99.9999 seviyesinde güvenli olması anlamına gelir. Ama fizikçilere bu yetmiyor. 5 sigma ise yüzde 99.9999426697 kadar güvenli olması anlamına geliyor.

5 sigmalık güven düzeyinin bir başka anlamı da şu: 3 milyon defa meydana tekrar edilecek bir deneyde bu seviyede bir sinyal sadece 1 kez tesadüfen ortaya çıkabilir. O kadar.

Aradaki fark bu. Buna kanıt deniyor.

Tanrı parçacığı

Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol’un yazısı

TANRI parçacığı ya da öbür adıyla Higgs Bozonu denilen atom-altı parçacık sahiden bulundu mu? Bilim tarihinde anlamı nedir? Ne işe yarar? Bu soruları CERN’de çalışan Prof. Gökhan Ünel’e sordum.

Mayıs ayında Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile CERN’i ziyaretimizde tanışmıştım (Hürriyet, 24 Mayıs). California Üniversitesi’nden CERN’e gönderilmiş bir Türk bilim adamı, kendisini “Türk bilim rönesansına” adamış genç bir fizik profesörü...

Mesele şu: 13.7 milyar yıl önce ‘big bang’ meydana geldiğinde açığa çıkan akıl almaz enerji nasıl oldu da sonsuz boşluğa ısı ve ışık olarak dağılacağına “kütle” kazandı yani maddeye, galaksilere, yıldızlara dönüştü? Bunu sağlayan atom-altı bir parçacık olmalı diye düşünen bilim adamları CERN’de bu parçacığı araştırıyorlar. “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” (BHÇ) içinde ‘big bang’ ortamı oluşturuluyor ve bu ‘parçacık’ gözlemlenmeye çalışılıyordu. Prof. Ünel, BHÇ’de “Güneş merkezindeki enerjiden yaklaşık 100 bin kat daha fazla” enerji yoğunlaşması sağlanarak bu deneylerin yapıldığını söyledi.

Parçacık bulundu mu?

Prof. Ünel, iki büyük deneyde de “yeni bir parçacık” görüldüğünü belirterek şunları söyledi:

“Bu yeni parçacık aradığımız parçacık mıydı? Yoksa bir algıç hatası ya da üst üste 10 defa tura gelmesi gibi tabiatın bize yaptığı bir istatistik şakası mıydı? Böyle olması ihtimalinin 3 milyonda bir olduğu hesaplandı! Yani kesinlikle yeni bir parçacık bulduk, ama bu nedir henüz tam bilmiyoruz. Higgs parçacığı olabilir...”

Bulunan parçacık Higss parçacığının teorik özelliklerine uygun gözüküyor...

“Ancak elimizdeki veri ile olası her özelliğe bakamadık. Yapılacak ilk iş daha çok veri toplayıp bu görülen parçacığın gerçekten Higgs olduğundan emin olmak... Higgs parçacığı ise, artık protonu oluşturan temel parçacıklara (kuarklar, elektronlar vb.) kütle kazandıran mekanizmayı anlıyor olacağız...”

Anlıyor olacağız da ne olacak?..

Buluş neye yarayacak?

Günlük hayatımızda ne gibi gelişmeler olacak? İşte cevabı:

“Pratikte bu ne işe yarar sorusu için çok erken. Biz bugün bir çocuğun doğumunu müjdeledik, ileride hangi mesleği yapacağını şimdiden bilemeyiz! Tersini söyleyen ‘benim torunum ileride başkemancı olacak’ diyen bir dede gibi komik duruma düşer!”

Peki bu bulgu temel fizik teorileriyle uyumlu mu, yepyeni bir teori mi doğuyor?

“Eğer bulunan parçacık gerçekten Higgs Bozonu ise, bizi buraya kadar getiren kuram olan Standart Model’i doğrular nitelikte olacaktır. Yani temel fizik kuramları, kuantum ve görelilik gibi bilgiler ile uyumlu. Zaten bunlara tamamen zıt bir şey bulmamız mümkün değil. Biz Vatikan değiliz ki önce ‘dünya tepsidir’ veya ‘duruyor’ deyip sonra ‘yok yuvarlakmış, dönüyormuş’ diye devamlı kendimizle çelişelim. Bilimde ilerlemeler adım adım ve her adımdan emin olarak yapılır. Bu yüzden Higgs’i bulduk’ demiyoruz. Aman bizim magazin düşkünü insanımıza gereksiz malzeme vermeyelim.”

Evrenin tarihi

Gökhan Ünel’in gönderdiği “Evrenin tarihi” şemasını biraz sadeleştirerek size de sunuyorum:

- 0 saniye: Büyük Patlama, enerji yoğunluğu sonsuz, çünkü evren nokta kadar.

- 0,-25 tane sıfır-1  saniye, yani saniyenin trilyonda birinin trilyonda biri: BHÇ’nin ulaşabileceği en yüksek yoğunluk, nokta halindeki evren yaklaşık 300 milyon km’ye genişlemiş.

- 0,00001 saniye: Proton ve nötronlar oluşuyor.

- 3 dakika = 180 saniye: Hidrojen ve helyum gibi hafif çekirdekler oluşuyor.

- 380 000 yıl: Elektronlarla birleşen hafif çekirdekler hidrojen ve helyum atomlarını oluşturuyor.

- 200 milyon yıl: Yıldızlar ve gökadalar oluşuyor.

- 9.2 milyar yıl: Güneş sistemi oluşuyor.

- 10 milyar yıl: Dünya’da hayat başlıyor.

- 13.7 milyar yıl: Bugün...

Temel bilimler uyarısı

Prof. Ünel’in Türkiye’de uygulamalı bilimlere büyük önem verilirken temel bilimlerin ihmal edilmesini eleştiren şu uyarısını, YÖK’e ve bilim camiamıza sunuyorum:

“Türkiye’de anne-babaların, hatta öğretmenlerin bile ‘oğlum, kızım fizikçi olacak da ne olacak’ demesi, fizik bölümlerinin kapanıp hocaların işten çıkarılması içimi acıtıyor. Mühendislik, ancak biri bin yapabilir; sıfırı bir yapmak ise temel bilimlerin, özellikle de fizikçilerin işidir. Eğer bunu unutursak ülkemiz geri gider.”

Son Güncelleme: Perşembe, 05 Temmuz 2012 11:06

Gösterim: 2692

İstanbul İl Milli Eğtiim müdürlüğü önünde toplanan grup, Anadolu yakasında 5 okulun imam hatipe dönüştürüleceğini öne sürürek eylem yaptı.

Velilerden MEB’e imam hatip protestosuCağaloğlu’ndaki İl Milli Eğitim Müdürlüğü önündeki eyleme, Ümraniye 60. Yıl Meyvalı Bahçe İlköğretim Okulu, Ümraniye Nihat Sami Banarlı İlköğretim Okulu, Üsküdar 3. Selim, Maltepe Orhangazi ve Kartal Zekeriya Güçer İlköğretim Okulları’nda çocuklarının eğitim gördüğünü öne süren kişiler katıldı. 'Okuluma dokunma’ , ’Okul içinde okul olmaz’ , ’Okulumuzu bize bırakın’ yazılı dövizler taşıyan grup, ’AKP elini okulumdan çek’, ’Susma ses çıkar okuluna sahip çık’ sloganları da attı.

Ümraniye Nihat Sami Banarlı İlköğretim Okulu adına yapılan açıklamada okulun statüsünün değiştiği belirtilerek, öğleden sonra bir misafir okulun binayı kullandığı buna bir de imam hatip ortaokulu ekleneceğini belirtildi.

Okulun velileri adına konuşma yapan bir kişi, "Bizler eski düzenimize kavuşmak istiyoruz. Normal tekli eğitimimizi geri istiyoruz. İkili eğitim uygulanması velilerimizi ve öğrencilerimizi pek çok sorunla karşı karşıya bırakacaktır. Bizler Nihat Sami Banarlı İlköğretim Okulu velileri olarak bu duruma razı olmayacağız " dedi. Topladıkları imza ve yazdıkları dilekçeleri İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verdiklerini ifade eden veli, "İkili eğitim istemiyoruz. Okulumuzun İmam Hatip olmasına izin vermiyoruz. Başka okullar yapılsın bizim okulumuza dokunulmasın " diye konuştu. Ümraniye 60. Yıl Meyveli Bahçe İlköğretim Okulu adına konuşan başka bir veli ise, bu tür bir uygulamanın hem velileri hem de öğrencileri zora sokacağını belirtti.

"Yeni yapılan bu dönüşüm yasal değil"

Maltepe Orhangazi İlköğretim Okulu velileri adına konuşan bir kişi de, "Mahallemizde Maltepe İmam Hatip ile Anadolu İmam Hatip Lisesi olmak üzere iki tane okul var. Bunların ortaokul kısımları açılabilir. Yeni bir binaya ihtiyaç olmadığı aşikar. Ayrıca 2012-20 sayılı genelgeye göre, İmam Hatip Ortaokulları ilkokullarla birlikte açılamaz. Müstakil olarak ya da imam hatip lisesine bağlı olarak açılabilirler. Yeni yapılan bu dönüşüm yasal değil" dedi.

Kartal Zekeriya Güçer İlköğretim Okulu velileri adına konuşan başka bir veli ise, "Okulumuz ve çocuklarımızla ilgili bu kadar önemli kararlar alınırken, hiçbirimizin fikri alınmıyor. Hiçbir veliye öğretmene danışılmadan bu uygulama sonrasında bizlerin yaşayacağı mağduriyet düşünülmeden oldu bittiye getirilerek alınan bu kararı doğru bulmuyoruz. Okulumuzun İmam Hatip'e dönüştürülmesi sonucunda üç mahallenin çocuklarının nereye gideceğine dair bir açıklama yapılmamaktadır. Şunu kesinlikle belirtebiliriz ki mahallemizde İmam Hatip okuluna ihtiyaç yoktur. Bu konuda mahalleliden ve velilerden gelen herhangi bir talep de yoktur" şeklinde konuştu. Grup açıklamanın ardından olaysız dağıldı.

(hürriyeteğitim)

> Velilerden MEB’e imam hatip protestosu

İstanbul İl Milli Eğtiim müdürlüğü önünde toplanan grup, Anadolu yakasında 5 okulun imam hatipe dönüştürüleceğini öne sürürek eylem yaptı.

Velilerden MEB’e imam hatip protestosuCağaloğlu’ndaki İl Milli Eğitim Müdürlüğü önündeki eyleme, Ümraniye 60. Yıl Meyvalı Bahçe İlköğretim Okulu, Ümraniye Nihat Sami Banarlı İlköğretim Okulu, Üsküdar 3. Selim, Maltepe Orhangazi ve Kartal Zekeriya Güçer İlköğretim Okulları’nda çocuklarının eğitim gördüğünü öne süren kişiler katıldı. 'Okuluma dokunma’ , ’Okul içinde okul olmaz’ , ’Okulumuzu bize bırakın’ yazılı dövizler taşıyan grup, ’AKP elini okulumdan çek’, ’Susma ses çıkar okuluna sahip çık’ sloganları da attı.

Ümraniye Nihat Sami Banarlı İlköğretim Okulu adına yapılan açıklamada okulun statüsünün değiştiği belirtilerek, öğleden sonra bir misafir okulun binayı kullandığı buna bir de imam hatip ortaokulu ekleneceğini belirtildi.

Okulun velileri adına konuşma yapan bir kişi, "Bizler eski düzenimize kavuşmak istiyoruz. Normal tekli eğitimimizi geri istiyoruz. İkili eğitim uygulanması velilerimizi ve öğrencilerimizi pek çok sorunla karşı karşıya bırakacaktır. Bizler Nihat Sami Banarlı İlköğretim Okulu velileri olarak bu duruma razı olmayacağız " dedi. Topladıkları imza ve yazdıkları dilekçeleri İl Milli Eğitim Müdürlüğüne verdiklerini ifade eden veli, "İkili eğitim istemiyoruz. Okulumuzun İmam Hatip olmasına izin vermiyoruz. Başka okullar yapılsın bizim okulumuza dokunulmasın " diye konuştu. Ümraniye 60. Yıl Meyveli Bahçe İlköğretim Okulu adına konuşan başka bir veli ise, bu tür bir uygulamanın hem velileri hem de öğrencileri zora sokacağını belirtti.

"Yeni yapılan bu dönüşüm yasal değil"

Maltepe Orhangazi İlköğretim Okulu velileri adına konuşan bir kişi de, "Mahallemizde Maltepe İmam Hatip ile Anadolu İmam Hatip Lisesi olmak üzere iki tane okul var. Bunların ortaokul kısımları açılabilir. Yeni bir binaya ihtiyaç olmadığı aşikar. Ayrıca 2012-20 sayılı genelgeye göre, İmam Hatip Ortaokulları ilkokullarla birlikte açılamaz. Müstakil olarak ya da imam hatip lisesine bağlı olarak açılabilirler. Yeni yapılan bu dönüşüm yasal değil" dedi.

Kartal Zekeriya Güçer İlköğretim Okulu velileri adına konuşan başka bir veli ise, "Okulumuz ve çocuklarımızla ilgili bu kadar önemli kararlar alınırken, hiçbirimizin fikri alınmıyor. Hiçbir veliye öğretmene danışılmadan bu uygulama sonrasında bizlerin yaşayacağı mağduriyet düşünülmeden oldu bittiye getirilerek alınan bu kararı doğru bulmuyoruz. Okulumuzun İmam Hatip'e dönüştürülmesi sonucunda üç mahallenin çocuklarının nereye gideceğine dair bir açıklama yapılmamaktadır. Şunu kesinlikle belirtebiliriz ki mahallemizde İmam Hatip okuluna ihtiyaç yoktur. Bu konuda mahalleliden ve velilerden gelen herhangi bir talep de yoktur" şeklinde konuştu. Grup açıklamanın ardından olaysız dağıldı.

(hürriyeteğitim)

Son Güncelleme: Perşembe, 05 Temmuz 2012 09:00

Gösterim: 4423

MEB, okul dönüşümleri konusunda yayınladığı yazı ile okulların dönüşümlerindeki yanlışlıkların düzeltilmesini istedi.

MEB ‘okul dönüşümleri’ uyarısı yaptıYazıda şunlara yer verildi: "Resmî tüm ilköğretim kurumları Kanun kapsamında ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu olarak planlanmış ve MEBBÎS'e işlenmiştir. İlköğretim kurumlarının dönüşümlerinde 7 ayrı kategori oluşturulmuş ancak, bazı okullarımızın onaylanan kategorisinde yanlışlık olduğu veya değişiklik yapma zorunluluğu bulunduğu Bakanlığa intikal ettiği belirtilmektedir. Açıklamalar doğrultusunda dönüşümlerinde yanlışlık olan okulların kurum kodlarıyla birlikte mevcut hali ve olması gereken durumla ilgili çizelgelerin, 06/07/2012 tarihine kadar Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine, e-personel modülündeki toplu personel aktarım işlemleriyle ilgili sorunların gsahin@,meb.gov.tr veya Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine gönderilmesi istenmektedir."

Okul dönüşümleri:

1- Müstakil ilkokul (Tüm öğrencileri 1-4 olacak ve 5-8'inci sınıfları tamamen ortaokula aktarılacak okullar ve birleştirilmiş sınıflı okulların tamamı)

2- Müstakil ortaokul (Tüm öğrencileri 5-8 olacak ve 1-4'üncü sınıfların tamamı ilkokula aktarılacak okullar)

3- İmam hatip ortaokulu (Tüm öğrencileri imam hatip ortaokulu olacak sadece 5'inci sınıf öğrencilerinin bulunacağı okul)

4- İlkokul ve ortaokul bir arada (3 yıl sonra ilkokul olacak),(rinci sınıfa öğrenci alınacak, 1-4'ü ve 6-8'inci sınıfları bulunan ve 5'inci sınıfları ortaokula gidecek okullar)

5- İlkokul ve ortaokul bir arada (3 yıl sonra ortaokul olacak),(5'inci sınıfa öğrenci alınacak, 2-4'ü ve 5-8'inci sınıfları bulunan ve l'inci sınıfları ilkokula gidecek okullar)

6- Ortaokul sabahçı, ilkokul öğlenci olarak ayrılacak (Kurumun iki ayrı kodu olacak),(Yakın çevresine ek bir okul yapılma durumu olmayan okullar olup, bu okulların hem birinci sınıfına, hem de 5'inci sınıfına öğrenci alınacak okullar)

7- İlkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu bir arada (üç yıl sonra imam hatip ortaokulu olacak), (1 ve 5'inci sınıflara öğrenci alınmayacak, 2-4 ve 6-8'inci sınıfları mezun olduktan sonra tamamen imam hatip ortaokulu olacak okullar)

* İlkokul ve ortaokullara öğrenci aktarımları Bakanlık tarafından e-okul üzerinden yapılacak olup, bunun mümkün olmadığı durumlarda aktarımlar ilçe yetkililerince yapılacak. (1-4'üncü sınıfların toplu aktarımı ilkokullara, 5-8'inci sınıfların toplu aktarımı ortaokullara, 5'inci sınıfların toplu aktarımı ortaokullara yapılacak. Toplu aktarımlarda adres kontrolü yaptırılmayacak, ferdi nakillerde 1-8' inci sınıfların tamamında adres kontrolü yapılacak).

* Öğrencilerin adres bilgileri (2006 doğumluların tamamı ile 2007 doğumluların 31 Mart'a kadar olanlar zorunlu, 30 Eylül'e kadar olanlar ise isteğe bağlı kayıt olacak çocukların bilgileri) ilçe esaslı gönderildikten sonra ilkokul ve ortaokulların adres kayıt bölgeleri ayrı ayrı oluşturulacak. (En geç 20 Temmuz 2012 tarihine kadar). 23 Temmuz 2012 tarihi itibariyle birinci sınıfların ilkokullara aday kayıtları yapılacak.

Tüm okulların dönüşümlerinin doğru olarak sisteme işlenmesi ve ilçe öğrenci yerleştirme komisyonları tarafından kayıt bölgelerinin sağlıklı oluşturulması hususunda gerekli tedbirlerin alınması isteniyor.

(haber7)

> MEB ‘okul dönüşümleri’ uyarısı yaptı

MEB, okul dönüşümleri konusunda yayınladığı yazı ile okulların dönüşümlerindeki yanlışlıkların düzeltilmesini istedi.

MEB ‘okul dönüşümleri’ uyarısı yaptıYazıda şunlara yer verildi: "Resmî tüm ilköğretim kurumları Kanun kapsamında ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu olarak planlanmış ve MEBBÎS'e işlenmiştir. İlköğretim kurumlarının dönüşümlerinde 7 ayrı kategori oluşturulmuş ancak, bazı okullarımızın onaylanan kategorisinde yanlışlık olduğu veya değişiklik yapma zorunluluğu bulunduğu Bakanlığa intikal ettiği belirtilmektedir. Açıklamalar doğrultusunda dönüşümlerinde yanlışlık olan okulların kurum kodlarıyla birlikte mevcut hali ve olması gereken durumla ilgili çizelgelerin, 06/07/2012 tarihine kadar Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine, e-personel modülündeki toplu personel aktarım işlemleriyle ilgili sorunların gsahin@,meb.gov.tr veya Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine gönderilmesi istenmektedir."

Okul dönüşümleri:

1- Müstakil ilkokul (Tüm öğrencileri 1-4 olacak ve 5-8'inci sınıfları tamamen ortaokula aktarılacak okullar ve birleştirilmiş sınıflı okulların tamamı)

2- Müstakil ortaokul (Tüm öğrencileri 5-8 olacak ve 1-4'üncü sınıfların tamamı ilkokula aktarılacak okullar)

3- İmam hatip ortaokulu (Tüm öğrencileri imam hatip ortaokulu olacak sadece 5'inci sınıf öğrencilerinin bulunacağı okul)

4- İlkokul ve ortaokul bir arada (3 yıl sonra ilkokul olacak),(rinci sınıfa öğrenci alınacak, 1-4'ü ve 6-8'inci sınıfları bulunan ve 5'inci sınıfları ortaokula gidecek okullar)

5- İlkokul ve ortaokul bir arada (3 yıl sonra ortaokul olacak),(5'inci sınıfa öğrenci alınacak, 2-4'ü ve 5-8'inci sınıfları bulunan ve l'inci sınıfları ilkokula gidecek okullar)

6- Ortaokul sabahçı, ilkokul öğlenci olarak ayrılacak (Kurumun iki ayrı kodu olacak),(Yakın çevresine ek bir okul yapılma durumu olmayan okullar olup, bu okulların hem birinci sınıfına, hem de 5'inci sınıfına öğrenci alınacak okullar)

7- İlkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu bir arada (üç yıl sonra imam hatip ortaokulu olacak), (1 ve 5'inci sınıflara öğrenci alınmayacak, 2-4 ve 6-8'inci sınıfları mezun olduktan sonra tamamen imam hatip ortaokulu olacak okullar)

* İlkokul ve ortaokullara öğrenci aktarımları Bakanlık tarafından e-okul üzerinden yapılacak olup, bunun mümkün olmadığı durumlarda aktarımlar ilçe yetkililerince yapılacak. (1-4'üncü sınıfların toplu aktarımı ilkokullara, 5-8'inci sınıfların toplu aktarımı ortaokullara, 5'inci sınıfların toplu aktarımı ortaokullara yapılacak. Toplu aktarımlarda adres kontrolü yaptırılmayacak, ferdi nakillerde 1-8' inci sınıfların tamamında adres kontrolü yapılacak).

* Öğrencilerin adres bilgileri (2006 doğumluların tamamı ile 2007 doğumluların 31 Mart'a kadar olanlar zorunlu, 30 Eylül'e kadar olanlar ise isteğe bağlı kayıt olacak çocukların bilgileri) ilçe esaslı gönderildikten sonra ilkokul ve ortaokulların adres kayıt bölgeleri ayrı ayrı oluşturulacak. (En geç 20 Temmuz 2012 tarihine kadar). 23 Temmuz 2012 tarihi itibariyle birinci sınıfların ilkokullara aday kayıtları yapılacak.

Tüm okulların dönüşümlerinin doğru olarak sisteme işlenmesi ve ilçe öğrenci yerleştirme komisyonları tarafından kayıt bölgelerinin sağlıklı oluşturulması hususunda gerekli tedbirlerin alınması isteniyor.

(haber7)

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Temmuz 2012 15:01

Gösterim: 2426

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasına dik olarak bakıldığında Karadenizli bir insan yüzünün ortaya çıktığı belirtildi.

Başbakan Erdoğan’ın imzasının ilginç sırrıKocaeli’nin Gebze İlçesi’nde yayın yapan ’haberpi.com’ adlı internet sitesi, Başbakan Erdoğan’ın imzasını önce normal, sonra dik olarak yayınladı. İmzaya 90 derece dik bakıldığında Karadenizli bir insanın karikatürize edilmiş yüz şeklinin ortaya çıktığı belirtilirken şöyle denildi:

"Aşağıda yer alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıdır. Lakin bu imzayı 90 derece dik hale getirdiğinizde yandaki şekilde olduğu gibi tipik bir büyük burunlu Rize, Artvin v.s karedeniz insanı karikatürü ortaya çıkıyor. Bu benzerlik dikkatimizi çekti. Tabii ki bu benzerlik bir tesadüf de olabilir."

Başbakan Erdoğan’ın imzasının ilginç sırrı

(kaynak milliyet)

> Başbakan Erdoğan’ın imzasının ilginç sırrı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasına dik olarak bakıldığında Karadenizli bir insan yüzünün ortaya çıktığı belirtildi.

Başbakan Erdoğan’ın imzasının ilginç sırrıKocaeli’nin Gebze İlçesi’nde yayın yapan ’haberpi.com’ adlı internet sitesi, Başbakan Erdoğan’ın imzasını önce normal, sonra dik olarak yayınladı. İmzaya 90 derece dik bakıldığında Karadenizli bir insanın karikatürize edilmiş yüz şeklinin ortaya çıktığı belirtilirken şöyle denildi:

"Aşağıda yer alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıdır. Lakin bu imzayı 90 derece dik hale getirdiğinizde yandaki şekilde olduğu gibi tipik bir büyük burunlu Rize, Artvin v.s karedeniz insanı karikatürü ortaya çıkıyor. Bu benzerlik dikkatimizi çekti. Tabii ki bu benzerlik bir tesadüf de olabilir."

Başbakan Erdoğan’ın imzasının ilginç sırrı

(kaynak milliyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Temmuz 2012 16:51

Gösterim: 4719

Türk vatandaşı olup tıp fakültelerinin 5. yılını bitirip 6. yılına geçen öğrencilere intörn eğitimi döneminde, öğretim üyesi rehberliğinde yaptıkları uygulama çalışmaları sonucunda ilgili kurumların bütçelerinden 12 ay süresince ücret ödenecek.

Tıp öğrencilerine maaş bağlanacak!AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar,yaklaşık 5 bin 500 intörn hekime ücret ödenmesi hususunun mecliste kabul edildiğini söyledi.

Milletvekili Ünivar, "İntörn hekimlerimize aylık net 310 lira ödenecek." dedi.

Kendisinin de bir hekim olduğunu hatırlatan Ünüvar; tıp fakültesi öğrencilerinin ne gibi sıkıntılar çektiğini çok iyi bildiğini kaydetti.

Bu ödemeyle öğrencilerin sorunlarının tamamen çözülmese de onlara bir destek ya da yaralarına bir merhem olma yolunda önemli bir adım atıldığını ifade etti.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın bu kanunda büyük çabası olduğu hatırlatan Ünüvar; "Grupların ortak önergesi ile Türk vatandaşı olup tıp fakültelerinin 5. yılını bitirip 6. yılına geçen öğrencilere intörn eğitimi döneminde, öğretim üyesi rehberliğinde yaptıkları uygulama çalışmaları sonucunda ilgili kurumların bütçelerinden 12 ay süresince ücret ödenecek. Uygulamaya Gülhane Askeri Tıp Akademisi de dahil edilecek." dedi.

Üniversitelerin ücretleri kendi bütçelerinden karşılayacağını dile getiren Ünüvar, intörnlerin sağlık sigortalarından da faydalanabileceklerini bildirdi.

(haber7)

> Tıp öğrencilerine maaş bağlanacak!

Türk vatandaşı olup tıp fakültelerinin 5. yılını bitirip 6. yılına geçen öğrencilere intörn eğitimi döneminde, öğretim üyesi rehberliğinde yaptıkları uygulama çalışmaları sonucunda ilgili kurumların bütçelerinden 12 ay süresince ücret ödenecek.

Tıp öğrencilerine maaş bağlanacak!AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar,yaklaşık 5 bin 500 intörn hekime ücret ödenmesi hususunun mecliste kabul edildiğini söyledi.

Milletvekili Ünivar, "İntörn hekimlerimize aylık net 310 lira ödenecek." dedi.

Kendisinin de bir hekim olduğunu hatırlatan Ünüvar; tıp fakültesi öğrencilerinin ne gibi sıkıntılar çektiğini çok iyi bildiğini kaydetti.

Bu ödemeyle öğrencilerin sorunlarının tamamen çözülmese de onlara bir destek ya da yaralarına bir merhem olma yolunda önemli bir adım atıldığını ifade etti.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın bu kanunda büyük çabası olduğu hatırlatan Ünüvar; "Grupların ortak önergesi ile Türk vatandaşı olup tıp fakültelerinin 5. yılını bitirip 6. yılına geçen öğrencilere intörn eğitimi döneminde, öğretim üyesi rehberliğinde yaptıkları uygulama çalışmaları sonucunda ilgili kurumların bütçelerinden 12 ay süresince ücret ödenecek. Uygulamaya Gülhane Askeri Tıp Akademisi de dahil edilecek." dedi.

Üniversitelerin ücretleri kendi bütçelerinden karşılayacağını dile getiren Ünüvar, intörnlerin sağlık sigortalarından da faydalanabileceklerini bildirdi.

(haber7)

Son Güncelleme: Çarşamba, 04 Temmuz 2012 14:46

Gösterim: 2325

Diğer Makaleler...

  1. E-kayıt’ta imam hatip bulunamadı
  2. Anaokulunda Çince eğitimi
  3. Lise öğrencisi çakmak gazı kurbanı
  4. Twitter Türkiye'ye ‘hayır’ dedi