Eğitimin parası değil, kafası özelleştirilmeli!
- Ayrıntılar
- Kategori: Gündem
- Pazartesi, 23 Nisan 2012 09:05 tarihinde oluşturuldu
Sabah Gazetesi Yazarı Haşmet Babaoğlu’nun bugünkü yazısı.
Gazeteler yazıyor; eğitimciler şoktaymış! YGS'de sıfır çekenlerin sayısının çokluğu ve 870 bin adayın puanı hesaplanacak kadar bile matematik sorusu cevaplayamamış olması eğitimcileri sarsmış!
Gel de gülme...
Lise son sınıfların boş geçmeye başladığı; eğitimcilerin dershanelere kapağı attığı yıllardan beri anne babalar şoktaydı! Ama onları haber yapan olmadı!
***
Bana sorarsanız...
Sıfır çekenlerin sayısı yine de çok az.
Gençlerdeki müfredat, test ve sınav yorgunluğuna bakıyorum...
Üniversiteye girmeye odaklı eğitim sisteminin ürettiği sahte umutların nasıl sinir bozucu olduğunu düşünüyorum...
Medya ve popüler kültürün enjekte ettiği mutluluk ve başarı dünyasıyla gençlerin mecburiyetleri ve yoksunlukları arasındaki farkı, kalplerindeki fırtınaları göz önüne alıyorum...
Vallahi insan o sınav kâğıdına bakamaz, içi bulanır, gözü kararır.
Yine iyi dayanıyor çocuklar!
***
YGS istatistikleri açıklandığından beri internetteki öğretmen forumlarındaki tartışmalar hararetlendi.
Matematikçiler "asıl bizim değil, fencilerin durumu feci" diyor.
Fenciler onlara "bakkal hesabını bile öğretmiyor, ezberletiyorsunuz, sonra çocuk gelip fiziği, kimyayı nasıl anlasın" diye fırça atıyor.
Ama tartışmalarda asıl ilgimi çeken ve değerli olan nokta şu...
Çok sayıda öğretmen artık bütün çocuklara aynı eğitimi vermeye; hepsini aynı müfredata tabi tutmaya kalkışmanın çıkar yol olmadığını anlamış.
***
Türkiye 1980'lerden bu yana eğitim "paralı mı olsun, parasız mı olsun" tartışmasının içine sıkıştı.
Oysa temel mesele orada değil!
Ben diyorum ki, parasız eğitim diye bir şey yok aslında, ama olacaksa "parasız" olsun!
Başkası diyor ki, parasız eğitimin sonu "eğitimsizlik"tir, eğitim paralı olmalı!
Tamam ama hangi eğitim?
Paralı ya da parasız...
Eğer yüz binlerce çocuğu zihinsel yönelimlerini, hayattaki hedeflerini, kişisel gerçeklerini ve tercihlerini umursamadan aynı eğitim kazanının içine atıp kaynatacaksak...
Oradan posa çıkar! Ruhu hırpalanmış, zihni boşalmış, kalbi çoktan kırılmış insanlar çıkar!
Nitekim öyle oluyor!
***
Yapılacak iş, cesaretle yola çıkıp eğitim düzenimizi ademi merkeziyetçi bir planla çeşitlendirmektir.
Ha! Kolay mı? Hayır!
Çünkü bizde okul insan için değil, devlet içindir.
Hem Kemalist hem de merkez muhafazakârlar okulların çeşitlendirilmesine ve eğitim "kafa"sının özelleştirilmesine şiddetle karşı çıkacaklardır.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
-
3 ve 4. Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumları kapılarını açmaya hazırlanıyor
-
‘Kadın eğitimcilerin liderlik ettikleri okullarda başarı oranları artış gösteriyor’
-
‘Geleceğin eğitiminde kadınlar sistemin şekillendiricileri ve dönüştürücüleri olacak’
-
‘Bakanlığın destekleyici politikalarıyla eğitimde kadın yönetici sayısı artıyor’
-
Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevinden ayrıldı
-
Final 45. yılında eğitimin geleceğini şekillendirmeye devam ediyor
-
DAS Akademie, insan kaynakları uygulamaları ile fark yaratıyor!
-
Özel okullarımızın sesi duyulmalı, haklı taleplerimiz değerlendirilmeli!
-
YETEV ve Boğaziçi Üniversitesi Montessori Eğitiminde öğretmenlere yeni kapılar açacak
-
Eğitimin farklı ‘SES’leri Antalya’da buluştu