Köy Enstitüleri yeniden gündemde
- Ayrıntılar
- Kategori: Gündem
- Pazartesi, 30 Nisan 2012 09:43 tarihinde oluşturuldu
Hürriyet Yazarı Doğan Hızlan’ın bugünkü yazısı.
‘Köy ensitülerini yeniden anımsamak’ yazım üzerine okurlarım, o eğitim kurumlarının yok olmasından duydukları üzüntüyü belirttiler.
Ayrıca, kurumun yeniden canlandırılmasını isteyenler de azımsanmayacak sayıdaydı.
Açılan bir sergiden, hazırlanan iki ciltlik katalogdan yola çıkarak, enstitülerin işlevi ve eğitim tarihi içindeki yerini özetlemeye çalıştım.
Aşağıda okur mektuplarından yaptığım bir seçkiyi okuyacaksanız:
“Köy enstitüleri üzerinde durmanızı takdirle karşılıyorum. Fakir ve yetişmiş insan gücü sıkıntısı içindeki Türkiye Cumhuriyeti’nde ekonominin gelişmesi için gerekli becerilerle donanmış insan gücünün (sermayesinin) yetiştirilmesi için Köy Enstitüleri ideal bir modeldi. Günümüz sanayilerinin ve bilgi toplumunun ihtiyaçlarına cevap verecek insan gücünü yetiştirecek benzer eğitim modellerine hâlâ büyük ihtiyaç var. Bilgi ve beceri sahibi insan gücü en önemli sermayedir. Bir ülkenin gelişme yolunda önünün açık olup olmadığına, insan kalitesine bakarak karar vermek mümkündür. Ülke dara düştüğünde onu oradan çıkaracak olan da yetişmiş insan gücüdür. Bunu yıllardır sanayide çalışan bir mühendis olarak vurgulamak istiyorum.”
Ahmet Çelebi
“Sayın Hızlan,
Ben ziraat yüksek mühendisiyim. Kırsal kesime modern tarım tekniklerini öğretmekle yükümlü Tarım İlçe Müdürlükleri’nde uzun yıllar İlçe Müdürü olarak görev yaptım. 1971-1976 yıllarında Balıkesir’in şirin ilçesi Kepsut’ta 5 yıl çalıştım. Kepsut’un 18 köyü ova, 44 köyü de dağlık orman köyleridir. Gelin Beyköy’ün veya Danahisarı Köyü’nün üstündeki tepelere beraber çıkalım; Kepsut ve ufuktaki Balıkesir Ovaları’na 10-
Hüseyin Samihoğlu
Zir. Yük. Müh. Trabzon
“Sizinle hemen aynı yaşlarda bir makine mühendisi olarak, bugün yazmış olduğunuz yazı için teşekkür ediyorum.
Konu çok hazindir ve bu okulların kapatılıp yerlerine imam yetiştiren okulların açılmış olması ve bunların sayılarının da giderek artmasını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sonunu getirmek üzere devreye sokulan planın bir aşaması olarak değerlendiriyorum.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Osmanlı Devleti toprakları üzerindeki kendi çıkarlarını gözeterek çok sayıda kolej açmış olması, Lozan Antlaşması’nı tanımaması ve de Köy Enstitüleri’nin kapatılması konusundaki şartı ve ısrarı ortadadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün toz topraktan ulusal bir Türk devleti kurabileceği ve yaşatacağı, anlaşılıyor ki onların hesabının dışındaydı ve bu devlet ilk fırsatta ortadan kaldırılmalıydı.
Ancak Sovyet tehlikesi varken buna cesaret edemediler. Ta ki 90’ların başlarında Sovyetler dağılana kadar. Sonrası da malum zaten.
Eğer Türkiye tuzağa düşürülüp bu okulları kapatılmış olmasaydı, çoktan bir Avrupa devleti olmuştu. Şimdi berbat bir Ortadoğu devleti olma yolunda mesafe alıyor ve yazık oluyor.”
Altay Tanığ
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
-
YETEV ve Boğaziçi Üniversitesi Montessori Eğitiminde öğretmenlere yeni kapılar açacak
-
Eğitimin farklı ‘SES’leri Antalya’da buluştu
-
Ebeveynler için Maarif Modeli
-
11. YILIN EĞİTİMDE BAŞARI ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
-
Nida Koç Akademi Gelişim Odaklı Model ile eğitim sektörüne güç katıyor
-
Eğitimde Güçlü Stratejik İletişim: Halkla ilişkiler ve kurumsal iletişim ile marka değeriniz nasıl yükselir?
-
'Özel okulların yaklaşık %50 kapasitesi atıl durumda olacak'
-
İbrahim Taşel Ortaokulunun açılışını Bakan Yusuf Tekin yaptı
-
‘Okul standartları gelecekte global ölçekte değerlendirilecek’
-
Bakan Yusuf Tekin’den TÜSİAD konferansında 12 zor soru