Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Adana'da, bir resim öğretmeni, 13 yaşındaki öğrencisini ders sonrası, "senin resmin tamamlanmamış, güzel olmamış" diyerek sınıfta başbaşa kaldıktan sonra arkasından sarılıp öptüğü iddiasıyla tutuklandı.
 Olay, merkez Seyhan ilçesindeki bir ilköğretim okulunda meydana geldi. İddiaya göre, resim öğretmeni İ.S. (44), bir hafta önce ders sonrası 13 yaşındaki ilköğretim 8. sınıf öğrencisi G.B.'nin yanına gelerek "Sen dışarı çıkma, senin yaptığın resim güzel olmamış ve tamamlanmamış" dedi. Bu arada G.B.'nin yanında bulunan erkek arkadaşı "Bende kalacağım" dedi ancak öğretmen erkek öğrenciyi dışarı çıkardı. Daha sonra kız öğrencinin yanına gelen öğretmen öğrencisini arkasından sarılıp öptü. Bu sırada G.B. bağırmak istedi ancak öğretmen öğrencisinin ağzını kapatıp, "Beni şikayet etme edersen öğretmenlik hayatım biter" dedi.

Bu arada, dışarı çıkarılan erkek öğrenci de arkadaşlarının üzerine çıkarak pencereden öğretmenin G.B.'yi öptüğünü gördü. Erkek öğrenci G.B.'nin şikayet etmesini bekledi, ancak şikayetçi olmayınca rehber öğretmene durumu anlattı. Bunun üzerine rehber öğretmen G.B.'yi çağırarak olayı sordu. G.B. de resim öğretmeninin kendisine tacizde bulunduğunu doğrulayınca öğretmen durumu müdüre bildirdi. Okul müdürü de durumu polise bildirdi. Bunun üzerine Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Ahlak Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Önceki akşam saat 19:00 sıralarında yakalanan öğretmen, 290 promil alkollü olduğu için polis İ.S'nin ifadesini sabahleyin alabildi.

Öğretmen ifadesinde erkek öğrencilerin tembel olduğunu, bu nedenle kendisine iftira attığını söyledi. Öğretmen sorgusunun ardından "çocuğa nitelikli cinsel istismar" suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan İ.S. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

> Öğrencisini öpen öğretmen tutuklandı!

Adana'da, bir resim öğretmeni, 13 yaşındaki öğrencisini ders sonrası, "senin resmin tamamlanmamış, güzel olmamış" diyerek sınıfta başbaşa kaldıktan sonra arkasından sarılıp öptüğü iddiasıyla tutuklandı.
 Olay, merkez Seyhan ilçesindeki bir ilköğretim okulunda meydana geldi. İddiaya göre, resim öğretmeni İ.S. (44), bir hafta önce ders sonrası 13 yaşındaki ilköğretim 8. sınıf öğrencisi G.B.'nin yanına gelerek "Sen dışarı çıkma, senin yaptığın resim güzel olmamış ve tamamlanmamış" dedi. Bu arada G.B.'nin yanında bulunan erkek arkadaşı "Bende kalacağım" dedi ancak öğretmen erkek öğrenciyi dışarı çıkardı. Daha sonra kız öğrencinin yanına gelen öğretmen öğrencisini arkasından sarılıp öptü. Bu sırada G.B. bağırmak istedi ancak öğretmen öğrencisinin ağzını kapatıp, "Beni şikayet etme edersen öğretmenlik hayatım biter" dedi.

Bu arada, dışarı çıkarılan erkek öğrenci de arkadaşlarının üzerine çıkarak pencereden öğretmenin G.B.'yi öptüğünü gördü. Erkek öğrenci G.B.'nin şikayet etmesini bekledi, ancak şikayetçi olmayınca rehber öğretmene durumu anlattı. Bunun üzerine rehber öğretmen G.B.'yi çağırarak olayı sordu. G.B. de resim öğretmeninin kendisine tacizde bulunduğunu doğrulayınca öğretmen durumu müdüre bildirdi. Okul müdürü de durumu polise bildirdi. Bunun üzerine Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Ahlak Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Önceki akşam saat 19:00 sıralarında yakalanan öğretmen, 290 promil alkollü olduğu için polis İ.S'nin ifadesini sabahleyin alabildi.

Öğretmen ifadesinde erkek öğrencilerin tembel olduğunu, bu nedenle kendisine iftira attığını söyledi. Öğretmen sorgusunun ardından "çocuğa nitelikli cinsel istismar" suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan İ.S. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 10:39

Gösterim: 2442

Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan’ın 4+4+4 eylemleriyle ilgili bugünkü yazısı.
ahmet_hakan“4+4+4” modelinde...
- Tamam, muğlaklık var.
- Tamam, sorunlu taraf var.
- Tamam, yasanın getiriliş biçiminde sorunlar var.
- Tamam, okul öncesi eğitim meselesi halledilmedi.  Ancak...
“4+4+4” modeli, bütün sorunlu taraflarına rağmen hepten elin tersiyle itilecek bir model de değil.
Ya da şöyle söyleyeyim:
En azından bazı kesimlerden yükselen öfkeli tepkileri hak etmiyor.
Yani...
Ortalığı ayağa kaldırmayı, Tandoğan’da miting düzenlemeyi, protesto gösterileri yapmayı gerektirecek bir durum yok.
Tabii bana göre...
Ancak başkaları, benden çok farklı düşünebilir.
Ve sokaklara fırlayabilir.
Bu durumda...
“Şunlara bak... Ortada bir şey yokken sokaklara döküldüler” diyebilir miyim?
Tabii ki diyemem.
Çünkü işin bu noktasında “gösteri yapma hakkı” devreye girer.
Hele o gösteriye polis, biber gazıyla, copla ve tazyikli suyla müdahale ediyorsa...
Benim yerim hepten KESK’in yanı olur.
* * *
Kısacası...
Benim “KESK” gibi düşünmemem... KESK’in gösteri yapma hakkına sahip çıkmama engel değildir.
Tıpkı... Yakın geçmişte...
İslamcılar gibi düşünmeyip...
İslamcıların haklarına sahip çıkanlar olduğu gibi...

> Yerim neden KESK’in yanıdır?

Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan’ın 4+4+4 eylemleriyle ilgili bugünkü yazısı.
ahmet_hakan“4+4+4” modelinde...
- Tamam, muğlaklık var.
- Tamam, sorunlu taraf var.
- Tamam, yasanın getiriliş biçiminde sorunlar var.
- Tamam, okul öncesi eğitim meselesi halledilmedi.  Ancak...
“4+4+4” modeli, bütün sorunlu taraflarına rağmen hepten elin tersiyle itilecek bir model de değil.
Ya da şöyle söyleyeyim:
En azından bazı kesimlerden yükselen öfkeli tepkileri hak etmiyor.
Yani...
Ortalığı ayağa kaldırmayı, Tandoğan’da miting düzenlemeyi, protesto gösterileri yapmayı gerektirecek bir durum yok.
Tabii bana göre...
Ancak başkaları, benden çok farklı düşünebilir.
Ve sokaklara fırlayabilir.
Bu durumda...
“Şunlara bak... Ortada bir şey yokken sokaklara döküldüler” diyebilir miyim?
Tabii ki diyemem.
Çünkü işin bu noktasında “gösteri yapma hakkı” devreye girer.
Hele o gösteriye polis, biber gazıyla, copla ve tazyikli suyla müdahale ediyorsa...
Benim yerim hepten KESK’in yanı olur.
* * *
Kısacası...
Benim “KESK” gibi düşünmemem... KESK’in gösteri yapma hakkına sahip çıkmama engel değildir.
Tıpkı... Yakın geçmişte...
İslamcılar gibi düşünmeyip...
İslamcıların haklarına sahip çıkanlar olduğu gibi...

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 10:22

Gösterim: 1656

Tekirdağ'da, özel bir okul, öğrencilerin pilotluğa ve havacılığa ilgisini artırmak amacıyla 1972 Piper 31-A modelinde Amerikan yapımı 8 kişilik uçağı bahçesinde sergiledi. Bazı derslerini zaman zaman uçak içinde işleyen öğrenciler, uçağın pilot kabinine binerek uçağı inceleme fırsatı buluyor.

1972 yapımı uçağı bir dönem Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton'un kullandığı, uçağın uçuş ömrünü tamamlamasının ardından Atatürk Havaalanı hangarında jilet olmak için hurdaya ayrıldığı kaydedildi. Havaalanı ile temasa geçen okul yönetimi, uçağı okul bahçesinde sergilemek amacıyla belli bir ücret karşılığında uçağı satın aldı. Kanatları sökülen uçak TIR'la okul bahçesine getirildi. Burada uçağa kanatları takıldı.

 Öğrencilerin havacılık alanındaki ilgisini artırmak için böyle bir çalışma yaptıklarını söyleyen Okul Müdürü Zafer Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu uçakla çocuklarımızı havacılık alanında ilgi uyandırmak istiyoruz. Mesleki anlamda da teşvik etmek için bu uçağı buraya getirdik. Bu uçağı Tekirdağ'ın birçok yerinden gelen öğrenciler ziyaret etti. Teknoloji anlamında da onlara faydalı olduğumuzu düşüyoruz. Uçağımız 8 kişilik bir uçak, şu an kullanılmıyor. Çocuklarımıza teknolojiyi tanıtmak havacılığı sevdirmek için bu uçağı kullanıyoruz. Uçağımızda zaman zaman öğrencilerimiz etkinlik yapabiliyor. Uçağımızı dışarıdan gelip ziyaret edenler de var. Onlara da kapımız açık gelip uçak hakkında bilgi alıyorlar."

 Uçağı sergilemeye başladıkları günden itibaren farklı tepkilerle karşılaştıklarını anlatan Okulun Müdürü Zafer Erdoğan, şunları söyledi: "Bazıları uçağı okul bahçesinde görünce şaşırıp bize uçak mı düştü? diye soruyor. Çok farklı tepki alıyoruz. 'Bu uçak neden burada, ne zaman geldi, nasıl indi?' diye soranlar var."

> Okul bahçesine uçak indi!

Tekirdağ'da, özel bir okul, öğrencilerin pilotluğa ve havacılığa ilgisini artırmak amacıyla 1972 Piper 31-A modelinde Amerikan yapımı 8 kişilik uçağı bahçesinde sergiledi. Bazı derslerini zaman zaman uçak içinde işleyen öğrenciler, uçağın pilot kabinine binerek uçağı inceleme fırsatı buluyor.

1972 yapımı uçağı bir dönem Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton'un kullandığı, uçağın uçuş ömrünü tamamlamasının ardından Atatürk Havaalanı hangarında jilet olmak için hurdaya ayrıldığı kaydedildi. Havaalanı ile temasa geçen okul yönetimi, uçağı okul bahçesinde sergilemek amacıyla belli bir ücret karşılığında uçağı satın aldı. Kanatları sökülen uçak TIR'la okul bahçesine getirildi. Burada uçağa kanatları takıldı.

 Öğrencilerin havacılık alanındaki ilgisini artırmak için böyle bir çalışma yaptıklarını söyleyen Okul Müdürü Zafer Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu uçakla çocuklarımızı havacılık alanında ilgi uyandırmak istiyoruz. Mesleki anlamda da teşvik etmek için bu uçağı buraya getirdik. Bu uçağı Tekirdağ'ın birçok yerinden gelen öğrenciler ziyaret etti. Teknoloji anlamında da onlara faydalı olduğumuzu düşüyoruz. Uçağımız 8 kişilik bir uçak, şu an kullanılmıyor. Çocuklarımıza teknolojiyi tanıtmak havacılığı sevdirmek için bu uçağı kullanıyoruz. Uçağımızda zaman zaman öğrencilerimiz etkinlik yapabiliyor. Uçağımızı dışarıdan gelip ziyaret edenler de var. Onlara da kapımız açık gelip uçak hakkında bilgi alıyorlar."

 Uçağı sergilemeye başladıkları günden itibaren farklı tepkilerle karşılaştıklarını anlatan Okulun Müdürü Zafer Erdoğan, şunları söyledi: "Bazıları uçağı okul bahçesinde görünce şaşırıp bize uçak mı düştü? diye soruyor. Çok farklı tepki alıyoruz. 'Bu uçak neden burada, ne zaman geldi, nasıl indi?' diye soranlar var."

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 10:12

Gösterim: 1923

Milliyet Gazetesi Yazarı Hasan Pulur bugünkü yazısını 4+4+4 tartışmalarına ayırdı.

hasanpulurSorun ortaya çıktığı zaman yazmıştık:  “Başbakan 4+4+4’ü mutlaka çıkartır.” Bir de eklemiştik:
“Taksim’de de cami yapar!”
Cami sırada, ama öğretim sorunu gündemde, mutlaka çıkacak, belki de bugün yarın çıkmış olur.
Diyeceksiniz nereden biliyorsun?
* * *
Tahmin ediyoruz, siz Başbakan’ın İmam-Hatiplileri anlatırken “ah, ah!” diye içini çektiğini:
“Bize neler yaptılar neler!” dediğini hiç duymadınız mı?
Biz duyduk, bizim gibi milyonlarca insan da duymuştur, televizyonda söylemişti.
O halde, bu kadar “dolu” olan Başbakan’ın elinde yüzde 50 oy çoğunluğu, Meclis çoğunluğu varken...
* * *
Düşünün 9 yaşındaki çocuk ders tercihi yapacak...
Mümkün mü, baba, anne neyi tercih ettirirse o...
Herhalde resim, heykel, müzik tercih etmeyecek...
* * *
Biz aylardan beri tutturduk gidiyoruz...
“Bu, bir karşı devrimdir” diye...
Devrimin, yapılacak işler sırasında öncelik “eğitim”dir.
Cumhuriyet’i kuranların tercihi de böyle olmuştur.
“Karşı devrim” yapacaksan eğitim ilk sırada yer alır.
Hal ve gidiş, tercih edilen Bakan da uygundur.
* * *
Sivil toplum kuruluşları ne diyor.
“Zinde kuvvetler”in vesayetinden sonra, yeni dönemde onlar çok etkin...
27 sivil toplum kuruluşu ortak bildiri yayınladılar, hukukçular, barolar, öğretmenler, kadınlar, işçiler; “Eğitim yapboz tahtası, çocuklarımız kobay değildir” diye:
“Bir oldu bitti ile eğitim, öğrenim birliği paramparça edilerek, eğitimde kesintili bir model benimsenmesinin, ilkokulun 4 yıla indirilmesinin, fiili meslek okuluna dönüştürülmesinin bilimsel hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Çocuklarımız 9-10 yaşlarında meslek seçmeye zorlanmakta, körpe yavrularımız siyasi bir şekillendirilmenin tezgâhına sokulmaktadır.
Özellikle kız çocuklarımızın okullarını engelleyecek, çocuk gelinler, çocuk işçiler, mutsuz insanlar yaratacak böyle bir sistemin uygulanmasının telafisi yoktur.”
Eeee devrim bu...
Bu da karşı devrim.

> Devrim böyle olur...

Milliyet Gazetesi Yazarı Hasan Pulur bugünkü yazısını 4+4+4 tartışmalarına ayırdı.

hasanpulurSorun ortaya çıktığı zaman yazmıştık:  “Başbakan 4+4+4’ü mutlaka çıkartır.” Bir de eklemiştik:
“Taksim’de de cami yapar!”
Cami sırada, ama öğretim sorunu gündemde, mutlaka çıkacak, belki de bugün yarın çıkmış olur.
Diyeceksiniz nereden biliyorsun?
* * *
Tahmin ediyoruz, siz Başbakan’ın İmam-Hatiplileri anlatırken “ah, ah!” diye içini çektiğini:
“Bize neler yaptılar neler!” dediğini hiç duymadınız mı?
Biz duyduk, bizim gibi milyonlarca insan da duymuştur, televizyonda söylemişti.
O halde, bu kadar “dolu” olan Başbakan’ın elinde yüzde 50 oy çoğunluğu, Meclis çoğunluğu varken...
* * *
Düşünün 9 yaşındaki çocuk ders tercihi yapacak...
Mümkün mü, baba, anne neyi tercih ettirirse o...
Herhalde resim, heykel, müzik tercih etmeyecek...
* * *
Biz aylardan beri tutturduk gidiyoruz...
“Bu, bir karşı devrimdir” diye...
Devrimin, yapılacak işler sırasında öncelik “eğitim”dir.
Cumhuriyet’i kuranların tercihi de böyle olmuştur.
“Karşı devrim” yapacaksan eğitim ilk sırada yer alır.
Hal ve gidiş, tercih edilen Bakan da uygundur.
* * *
Sivil toplum kuruluşları ne diyor.
“Zinde kuvvetler”in vesayetinden sonra, yeni dönemde onlar çok etkin...
27 sivil toplum kuruluşu ortak bildiri yayınladılar, hukukçular, barolar, öğretmenler, kadınlar, işçiler; “Eğitim yapboz tahtası, çocuklarımız kobay değildir” diye:
“Bir oldu bitti ile eğitim, öğrenim birliği paramparça edilerek, eğitimde kesintili bir model benimsenmesinin, ilkokulun 4 yıla indirilmesinin, fiili meslek okuluna dönüştürülmesinin bilimsel hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Çocuklarımız 9-10 yaşlarında meslek seçmeye zorlanmakta, körpe yavrularımız siyasi bir şekillendirilmenin tezgâhına sokulmaktadır.
Özellikle kız çocuklarımızın okullarını engelleyecek, çocuk gelinler, çocuk işçiler, mutsuz insanlar yaratacak böyle bir sistemin uygulanmasının telafisi yoktur.”
Eeee devrim bu...
Bu da karşı devrim.

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 10:14

Gösterim: 1781

Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Tezkan’ı eğitimle ilgili köşe yazısı.
mehmettezkanAlayı dinsiz imansız mı?
Taktik şu.. İktidar milletvekilleri Meclis’e yalapşap hazırlanmış yasa önerisi veriyor..
Anında gündemin ilk sırasına alınıyor..
Görüşmeler başlıyor..
Ne oluyor, bu ne iş, ne getiriyor, ne götürüyor diyen, itiraz eden de; ‘zaten her şeye karşısınız, çabuk söyleyin alternatifiniz ne’ sesleriyle boğulmaya çalışılıyor..
Bırakın sokaktaki adamı, uzmanların bile anlamasına fırsat verilmeden iş bitirilmek isteniyor..
Şip şak!..
*
4+4+4 budur.. Ne hazırlığı var, ne bütçesi.. İktidar beş yaş diye tutturdu ya, beş yaşın ek dersliği için 5.5 milyar gerekliymiş!..
4+4+4’ün maliyeti 21 milyar lirayı bulacakmış!.
Tabii adam gibi yaparsan..
İkiye böldüğün ilköğretimin binalarını ayırabilirsen.. Yerimiz bu kadar diye çocukları üst üste alt alta sınıflara toplamazsan..
Eylül ayında görürsünüz.. Derslik başına düşen öğrenci sayısı azalmayacak artacak..
Sadece bu bile yasaya karşı çıkmak için güçlü neden..
*
Gerisi uzun..
9-10 yaşındaki çocuğu seçmeli ders kulvarına sokacağız..
İyi de o dersler nasıl seçilecek?
Yeteneklerine, gelişimlerine göre seçilecekmiş..
Kocaman bir yalan..
9 yaşındaki çocuğun yeteneği, gelişimi nasıl saptanacak, kim saptayacak ki..
*
Daha bitmedi.. 9, 10 yaşında seçmeli derslerle istikametini belirleyen çocuk 13 yaşına gelince mecburen mesleğini seçecek, yolunu belirleyecek..
Bu çocuklara günah!..
*
Bunları söylediğinizde karşı taraf kolay yolu seçiyor;
Ne yani çocuklarımız dinsiz mi olsun, ateist mi olsun?
Koskoca bir nesil ateist olmuş gibi.. İmam Hatiplere gitmeyenlerin alayı dinsiz imansızmış gibi..
*
Şunu söyleselerdi daha gerçekçi olurdu, daha sağlıklı olurdu, daha dürüst olurdu..
BİR: Okula başlama yaşını beşe çektik ki; ilk dört yılı 9 yaşında bitiren kızlar ortaokula başlarken tesettüre girebilsin..
İKİ: İkinci dört yıla ‘din eğitimi paketi’ koyduk ki; her çocuğun bu paketi seçmesini sağlayalım..
Nokta..
Bütün mesele bu değil mi?
*
Biz; isteyene ciddi anlamda din eğitimi vermek istiyoruz, amacımız bu deseler eminim destek bulurlardı.. Konuşarak, tartışarak, ince ayar yapılarak daha güzel formül bulunurdu..
Sistem altüst edilmeden..  
Din eğitimi verilirdi..


Kesintili eğitim için kesintisiz dayak!..
İki gündür biber gazı, boyalı su, tazyikli su, cop darbesi, itiş kakış gırla gidiyor..
Ne yapıyoruz?
Eğitim reformu..
Nasıl yapıyoruz?
Eğitim reformunu eğitimciyi döverek yapıyoruz..
Kesintili eğitim için kesintisiz dayakla..
İktidar bir yasa değişikliği yapıyorsa, herkesin kayıtsız şartsız kabul etmesi, boyun eğmesi, itaat etmesi mi gerekiyor?
Birileri de karşı çıkacak.. Sesini yükseltecek, protesto edecek..
Protesto edeni coplayarak Türkiye nereye varır ki.. Sığındıkları aynı nakarat; yasadışı eylem!
Bu sözü tüm iktidarlar tepe tepe kullanmıştır.. Ama bu öyle bir sözdür ki; alanı genişledikçe demokrasi daralır..
Nazlı Ilıcak hatırlattı
4+4+4’ü protesto etmek isteyen KESK üyeleri Ankara’ya sokulmadı.. Direnen, karşısında polisi buldu.. Nazlı Ilıcak dün köşesinde yazdı.. 15 yıl önce, başörtüsü yasağını protesto için Ankara’ya gelenler de kente sokulmamıştı..
O gün, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç hop oturup hop kalkmış.. Bugün görmezden geliyorlar..
Arınç’tan tek cümlelik yorum bekliyorum..

> Kesintili eğitim için kesintisiz dayak!

Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Tezkan’ı eğitimle ilgili köşe yazısı.
mehmettezkanAlayı dinsiz imansız mı?
Taktik şu.. İktidar milletvekilleri Meclis’e yalapşap hazırlanmış yasa önerisi veriyor..
Anında gündemin ilk sırasına alınıyor..
Görüşmeler başlıyor..
Ne oluyor, bu ne iş, ne getiriyor, ne götürüyor diyen, itiraz eden de; ‘zaten her şeye karşısınız, çabuk söyleyin alternatifiniz ne’ sesleriyle boğulmaya çalışılıyor..
Bırakın sokaktaki adamı, uzmanların bile anlamasına fırsat verilmeden iş bitirilmek isteniyor..
Şip şak!..
*
4+4+4 budur.. Ne hazırlığı var, ne bütçesi.. İktidar beş yaş diye tutturdu ya, beş yaşın ek dersliği için 5.5 milyar gerekliymiş!..
4+4+4’ün maliyeti 21 milyar lirayı bulacakmış!.
Tabii adam gibi yaparsan..
İkiye böldüğün ilköğretimin binalarını ayırabilirsen.. Yerimiz bu kadar diye çocukları üst üste alt alta sınıflara toplamazsan..
Eylül ayında görürsünüz.. Derslik başına düşen öğrenci sayısı azalmayacak artacak..
Sadece bu bile yasaya karşı çıkmak için güçlü neden..
*
Gerisi uzun..
9-10 yaşındaki çocuğu seçmeli ders kulvarına sokacağız..
İyi de o dersler nasıl seçilecek?
Yeteneklerine, gelişimlerine göre seçilecekmiş..
Kocaman bir yalan..
9 yaşındaki çocuğun yeteneği, gelişimi nasıl saptanacak, kim saptayacak ki..
*
Daha bitmedi.. 9, 10 yaşında seçmeli derslerle istikametini belirleyen çocuk 13 yaşına gelince mecburen mesleğini seçecek, yolunu belirleyecek..
Bu çocuklara günah!..
*
Bunları söylediğinizde karşı taraf kolay yolu seçiyor;
Ne yani çocuklarımız dinsiz mi olsun, ateist mi olsun?
Koskoca bir nesil ateist olmuş gibi.. İmam Hatiplere gitmeyenlerin alayı dinsiz imansızmış gibi..
*
Şunu söyleselerdi daha gerçekçi olurdu, daha sağlıklı olurdu, daha dürüst olurdu..
BİR: Okula başlama yaşını beşe çektik ki; ilk dört yılı 9 yaşında bitiren kızlar ortaokula başlarken tesettüre girebilsin..
İKİ: İkinci dört yıla ‘din eğitimi paketi’ koyduk ki; her çocuğun bu paketi seçmesini sağlayalım..
Nokta..
Bütün mesele bu değil mi?
*
Biz; isteyene ciddi anlamda din eğitimi vermek istiyoruz, amacımız bu deseler eminim destek bulurlardı.. Konuşarak, tartışarak, ince ayar yapılarak daha güzel formül bulunurdu..
Sistem altüst edilmeden..  
Din eğitimi verilirdi..


Kesintili eğitim için kesintisiz dayak!..
İki gündür biber gazı, boyalı su, tazyikli su, cop darbesi, itiş kakış gırla gidiyor..
Ne yapıyoruz?
Eğitim reformu..
Nasıl yapıyoruz?
Eğitim reformunu eğitimciyi döverek yapıyoruz..
Kesintili eğitim için kesintisiz dayakla..
İktidar bir yasa değişikliği yapıyorsa, herkesin kayıtsız şartsız kabul etmesi, boyun eğmesi, itaat etmesi mi gerekiyor?
Birileri de karşı çıkacak.. Sesini yükseltecek, protesto edecek..
Protesto edeni coplayarak Türkiye nereye varır ki.. Sığındıkları aynı nakarat; yasadışı eylem!
Bu sözü tüm iktidarlar tepe tepe kullanmıştır.. Ama bu öyle bir sözdür ki; alanı genişledikçe demokrasi daralır..
Nazlı Ilıcak hatırlattı
4+4+4’ü protesto etmek isteyen KESK üyeleri Ankara’ya sokulmadı.. Direnen, karşısında polisi buldu.. Nazlı Ilıcak dün köşesinde yazdı.. 15 yıl önce, başörtüsü yasağını protesto için Ankara’ya gelenler de kente sokulmamıştı..
O gün, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç hop oturup hop kalkmış.. Bugün görmezden geliyorlar..
Arınç’tan tek cümlelik yorum bekliyorum..

Son Güncelleme: Cuma, 30 Mart 2012 10:06

Gösterim: 1830


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.