Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Sabah gazetesi yazarı Meliha Okur'un bugünkü eğitim yazısı
 
Altta alüminyum folyo, üstte naylon branda!.. Tam da mikro dalga fırında tavuk pişirir misali! 11 can işte böyle yandı, gitti. Artık kabul ediyorum. Biz adam olmayız.

Hep "mış" gibi yapıyoruz. Bir türlü tedbir almıyoruz. Yaptığımız işin içini sonradan dolduruyoruz. Asıl sorun bu değil mi?

Sezen Aksu, "Masum değiliz hiçbirimiz..." diyor şarkısında. Son yangın öyle.

11 işçiye o çadırı veren taşeron da, o taşeronu denetlemeyen işveren de, haklarının farkında olmayan işçi de! Hiçbiri masum değil ki! 11 canın yok olup gitmesinde zincirleme hatalar var. Ders çıkarmalıyız.


Nedir bu ders? Bir kere yaptığımız işin farkında olmalıyız. Eskiden okulda öğrendiklerimizle emekli oluyorduk. Hobi odaklı faaliyetlerle yaşam kalitemizi artırıyorduk.

Şimdi öyle mi?

Teknoloji hızla gelişiyor. Yenilikler karşısında yenilgiye uğruyoruz. Eğer kendimizi yenilemezsek hayatın dışında kalacağız. Türkiye'de çalışanların işyerini değiştirme sıklığı arttı, bir çalışan ortalama beş işyeri değiştiriyor. Bir ay önce inşaat sektöründe çalışanlara, "İş Sağlığı ve Güvenliği Belgesi" alma zorunluluğu geldi.

Çadırda işçi yatıran müteahhidin bundan haberi var mı?

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Doç. Dr. Kemal Biçerli, "Belgeyi, 40 saatlik eğitim sonunda mesleki eğitim merkezlerimiz veriyor" dedi. Usta, çırak, kalfa yetiştirmek, vasıfsız işçiye vasıf kazandırmak kolay mı?

Biçerli, İŞKUR Genel Müdürü'ydü. Uzmanlık alanı çalışma ekonomisi. Ama şimdi sayısı 969'a ulaşan Halk Eğitim Merkezi, 15 Olgunlaşma Enstitüsü, meslek ve çıraklık eğitim merkezleri, açık lise ve açık ilköğretim merkezlerinde verilen eğitim programlarını takip ediyor. "Hayat boyu eğitim" projelerine imza atıyor. Bilgi, belge yaşam sunuyor insana.


Gelin görün ki, yanan 11 işçinin çalıştığı inşaat sektöründe ne sendika var, ne de işçi niteliği!

İş güvenliği müfettişleri yok, kaos çok.

Kimse belge aramıyor. Oysa AB standartlarında bakkal açmak için bile belge gerekiyor. Uluslararası Kimya, Maden, Enerji İşçileri Federasyonu (ICME) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) hesaplamış. Kömürde ölümlü kazada dünya birincisiyiz. Çin ve Kuzey Kore'nin önündeyiz.ILO, "Dünyada en fazla işgünü kaybı grevlerden değil, iş kazalarından geliyor" diyor. Bizde, kazalardan dolayı kaybolan işgücü 2 kat daha fazla.

Türkiye'de sendikalaşma oranı yüzde 4.5 ve çok düşük diyen Türkiye Maden-İş Sendikası Eğitim Müdürü Dr. Fikret Sazak uyarıyor: "Sendikalardan korkmaya gerek yok. Sendika, işvereni uyarır, daha az zarara uğramasını sağlar, kârsız çalışmasını, ülke ekonomisinin kaybetmesini önler. İşyerinde düzen, denetim, işverenin oto kontrolünü sağlar. Bazen 'Ah bir geriye dönsek. neler yaparız, neler' deriz. İşverenler için de kazalar öyle. Eğer sendika olsaydı, işçiler öyle yanmazdı..."

Demek ki, parası olan, yüzde 70'i kayıtdışı çalışan inşaat sektörüne koşmamalı. Müteahhitlere yerinde ve sürekli denetim şart!

> Hayat boyu öğrenmek

Sabah gazetesi yazarı Meliha Okur'un bugünkü eğitim yazısı
 
Altta alüminyum folyo, üstte naylon branda!.. Tam da mikro dalga fırında tavuk pişirir misali! 11 can işte böyle yandı, gitti. Artık kabul ediyorum. Biz adam olmayız.

Hep "mış" gibi yapıyoruz. Bir türlü tedbir almıyoruz. Yaptığımız işin içini sonradan dolduruyoruz. Asıl sorun bu değil mi?

Sezen Aksu, "Masum değiliz hiçbirimiz..." diyor şarkısında. Son yangın öyle.

11 işçiye o çadırı veren taşeron da, o taşeronu denetlemeyen işveren de, haklarının farkında olmayan işçi de! Hiçbiri masum değil ki! 11 canın yok olup gitmesinde zincirleme hatalar var. Ders çıkarmalıyız.


Nedir bu ders? Bir kere yaptığımız işin farkında olmalıyız. Eskiden okulda öğrendiklerimizle emekli oluyorduk. Hobi odaklı faaliyetlerle yaşam kalitemizi artırıyorduk.

Şimdi öyle mi?

Teknoloji hızla gelişiyor. Yenilikler karşısında yenilgiye uğruyoruz. Eğer kendimizi yenilemezsek hayatın dışında kalacağız. Türkiye'de çalışanların işyerini değiştirme sıklığı arttı, bir çalışan ortalama beş işyeri değiştiriyor. Bir ay önce inşaat sektöründe çalışanlara, "İş Sağlığı ve Güvenliği Belgesi" alma zorunluluğu geldi.

Çadırda işçi yatıran müteahhidin bundan haberi var mı?

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Doç. Dr. Kemal Biçerli, "Belgeyi, 40 saatlik eğitim sonunda mesleki eğitim merkezlerimiz veriyor" dedi. Usta, çırak, kalfa yetiştirmek, vasıfsız işçiye vasıf kazandırmak kolay mı?

Biçerli, İŞKUR Genel Müdürü'ydü. Uzmanlık alanı çalışma ekonomisi. Ama şimdi sayısı 969'a ulaşan Halk Eğitim Merkezi, 15 Olgunlaşma Enstitüsü, meslek ve çıraklık eğitim merkezleri, açık lise ve açık ilköğretim merkezlerinde verilen eğitim programlarını takip ediyor. "Hayat boyu eğitim" projelerine imza atıyor. Bilgi, belge yaşam sunuyor insana.


Gelin görün ki, yanan 11 işçinin çalıştığı inşaat sektöründe ne sendika var, ne de işçi niteliği!

İş güvenliği müfettişleri yok, kaos çok.

Kimse belge aramıyor. Oysa AB standartlarında bakkal açmak için bile belge gerekiyor. Uluslararası Kimya, Maden, Enerji İşçileri Federasyonu (ICME) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) hesaplamış. Kömürde ölümlü kazada dünya birincisiyiz. Çin ve Kuzey Kore'nin önündeyiz.ILO, "Dünyada en fazla işgünü kaybı grevlerden değil, iş kazalarından geliyor" diyor. Bizde, kazalardan dolayı kaybolan işgücü 2 kat daha fazla.

Türkiye'de sendikalaşma oranı yüzde 4.5 ve çok düşük diyen Türkiye Maden-İş Sendikası Eğitim Müdürü Dr. Fikret Sazak uyarıyor: "Sendikalardan korkmaya gerek yok. Sendika, işvereni uyarır, daha az zarara uğramasını sağlar, kârsız çalışmasını, ülke ekonomisinin kaybetmesini önler. İşyerinde düzen, denetim, işverenin oto kontrolünü sağlar. Bazen 'Ah bir geriye dönsek. neler yaparız, neler' deriz. İşverenler için de kazalar öyle. Eğer sendika olsaydı, işçiler öyle yanmazdı..."

Demek ki, parası olan, yüzde 70'i kayıtdışı çalışan inşaat sektörüne koşmamalı. Müteahhitlere yerinde ve sürekli denetim şart!

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Mart 2012 10:05

Gösterim: 2397

Sabah Gazetesi Yazarı Yavuz Donat'ın bugünkü eğitim yazısı

                                                                                                  Reform

Reform Türkiye"eğitim reformu" yapıyor... Reform "iki rauntta" yasalaşacak.

Birinci raunt Milli Eğitim Komisyonu'nda "oynandı."

Boğazı sıkılan mı ararsınız, yerde yuvarlanan mı, tekme atan mı, selobant tankı fırlatan mı?.. Hepsi var.

***

İkinci raunt "Genel Kurul'da."

Perşembenin gelişi çarşambadan belli.

Komisyon'da yaşananlar, Genel Kurul'da yaşanacakların habercisi.

***

Sayın TBMM Başkanı Cemil Çiçek. "Özel yetkili" 2 ekip kursanız.

1. Hâkim ve savcı kökenli milletvekilleri...

Komisyondaki kavgada "kim suçlu kim suçsuz" araştırsalar.

2. Genç, güçlü, kuvvetli milletvekillerinden oluşacak bir "güvenlik timi."

Meclis'teki müzakerelerde ihtiyaç olacak da.

***

Türkiye "eğitim reformunu" böyle yapıyorsa...

Merak ediyoruz,

"Anayasa reformunu" nasıl başaracak?

Acele işe...

Diyarbakır'dan Dr. Abdurrahman Yakut...

Dün sabah ziyaretimize gelmişti... Kahve içiyor, sohbet ediyorduk.

Söz "eğitimden...

Reformdan... 4+4+4'ten" açılınca, Abdurrahman Yakut dedi ki:

- Pakize Suda eline mikrofonu alıp sokağa çıksa... Önüne gelene "4+4+4 nedir" diye sorsa... Allah hakkı için 100 kişiden 90'ı, ne olduğunu bilmez.

***

Sadece "sokaktaki vatandaş" mı?

"Konuyu" Meclis'te tartışanların bile "yeterince bildiğinden" şüpheliyiz.

Babalar ve oğullar

Salı akşamı TV'de "Altan Öymen'i" dinliyor, gazetede "Mehmet Barlas'ı" okuyor ve "reklam arasında... Gazete okuma molasında" kitap karıştırıyorduk.

Kitapta Mehmet Barlas ile Altan Öymen'in "babalarına" rastladık.

26 Mayıs 1943...

Gaziantep Milletvekili Cemil Said Barlas, "Haydarpaşa Lisesi'nde hasta öğrenciler olduğunu" söylüyor...

Bakan'ı eleştiriyor.

Maarif Vekili Hasan Ali Yücel "biliyorum, ilgileniyorum" diyor:

-Evet, bu liseden 2-3 veremli çıkmıştır... Ele alıyorum... Endişe edilecek bir şey yok... Nitekim atletizm yarışmasında bu lise birinci geldi.

***

Tarih 12 Şubat 1946...

Meclis'te "özel okullar" konuşuluyor.

Ve Bolu Milletvekili Hıfzırrahman Raşit Öymen kürsüye çıkıyor.

"Özel okul ücretlerinin" yüksekliğinden yakınıyor, "önlem alınmasını" istiyor: - Yangın bacayı sardıktan sonra tedbir getirilirse çocuklar sokakta kalırlar.

***

Rastlantıya bakın...

"Babaları" yıllar önce Meclis'te "eğitimi" tartışmışlar.

Şimdi "oğulları" tartışıyorlar...

Konu... Yine eğitim.

Dayak

Meclis'te "eğitim üzerine" konuşulurken... 9 Aralık 1940...

Maarif Bakanı Hasan Ali Yücel üslûbunu biraz sertleştirince...

Çanakkale Milletvekili Ziya Gevher Etili söz ister... Ve kürsüde şöyle der:

Sevimli Maarif Vekili'mizden bize karşı daha az sert olmalarını, yumuşak olmalarını bekleriz.

Okullardan dayağı kaldırdık, fakat Maarif Vekili burada bizi azarlıyorlar.

Onun için daha yumuşak konuşalım.

Çünkü maarif yumuşaklıkla olur.

***

Evet, okullarda "dayağı" çoktan kaldırdık.

Ah, Meclis'te de kaldırabilsek.

Hasan Ali Yücel

Kitap iki cilt... Toplam bin 32 sayfa:

"Hasan Ali Yücel'in TBMM Konuşmaları ve İlgili Görüşmeler."

TBMM Yayını... 1999.

***

Hasan Ali Yücel "7 yıl, 7 ay, 7 gün" Milli Eğitim Bakanlığı yaptı.

"Kitap... Konuşmalar...

Görüşmeler" ilgimizi çekti... Bilmiyoruz "yaptığımız alıntılar" hoşunuza gitti mi?

Meslek lisesi Türkiye meselesi

Meslek liseleri... Meslek eğitimi...

"Her dönem" tartışılmış.

Örneğin... 26 Mayıs 1943... Meclis'te "Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi" görüşülüyor.

Bakan Hasan Ali Yücel, milletvekillerine "meslek eğitimini" övüyor:

- Gidiniz görünüz...

Bacak kadar Türk çocukları tezgâhları başında çalışırken... Döküm dökerken... Tahta rendelerken...

Mengenede uğraşırken... Gittim gördüm...

Heyecanımı zapt için kendimi tutmaya mecbur kaldım.

(Yavuz Donat-sabah gazetesi)

> Reform "iki rauntta" yasalaşacak.

Sabah Gazetesi Yazarı Yavuz Donat'ın bugünkü eğitim yazısı

                                                                                                  Reform

Reform Türkiye"eğitim reformu" yapıyor... Reform "iki rauntta" yasalaşacak.

Birinci raunt Milli Eğitim Komisyonu'nda "oynandı."

Boğazı sıkılan mı ararsınız, yerde yuvarlanan mı, tekme atan mı, selobant tankı fırlatan mı?.. Hepsi var.

***

İkinci raunt "Genel Kurul'da."

Perşembenin gelişi çarşambadan belli.

Komisyon'da yaşananlar, Genel Kurul'da yaşanacakların habercisi.

***

Sayın TBMM Başkanı Cemil Çiçek. "Özel yetkili" 2 ekip kursanız.

1. Hâkim ve savcı kökenli milletvekilleri...

Komisyondaki kavgada "kim suçlu kim suçsuz" araştırsalar.

2. Genç, güçlü, kuvvetli milletvekillerinden oluşacak bir "güvenlik timi."

Meclis'teki müzakerelerde ihtiyaç olacak da.

***

Türkiye "eğitim reformunu" böyle yapıyorsa...

Merak ediyoruz,

"Anayasa reformunu" nasıl başaracak?

Acele işe...

Diyarbakır'dan Dr. Abdurrahman Yakut...

Dün sabah ziyaretimize gelmişti... Kahve içiyor, sohbet ediyorduk.

Söz "eğitimden...

Reformdan... 4+4+4'ten" açılınca, Abdurrahman Yakut dedi ki:

- Pakize Suda eline mikrofonu alıp sokağa çıksa... Önüne gelene "4+4+4 nedir" diye sorsa... Allah hakkı için 100 kişiden 90'ı, ne olduğunu bilmez.

***

Sadece "sokaktaki vatandaş" mı?

"Konuyu" Meclis'te tartışanların bile "yeterince bildiğinden" şüpheliyiz.

Babalar ve oğullar

Salı akşamı TV'de "Altan Öymen'i" dinliyor, gazetede "Mehmet Barlas'ı" okuyor ve "reklam arasında... Gazete okuma molasında" kitap karıştırıyorduk.

Kitapta Mehmet Barlas ile Altan Öymen'in "babalarına" rastladık.

26 Mayıs 1943...

Gaziantep Milletvekili Cemil Said Barlas, "Haydarpaşa Lisesi'nde hasta öğrenciler olduğunu" söylüyor...

Bakan'ı eleştiriyor.

Maarif Vekili Hasan Ali Yücel "biliyorum, ilgileniyorum" diyor:

-Evet, bu liseden 2-3 veremli çıkmıştır... Ele alıyorum... Endişe edilecek bir şey yok... Nitekim atletizm yarışmasında bu lise birinci geldi.

***

Tarih 12 Şubat 1946...

Meclis'te "özel okullar" konuşuluyor.

Ve Bolu Milletvekili Hıfzırrahman Raşit Öymen kürsüye çıkıyor.

"Özel okul ücretlerinin" yüksekliğinden yakınıyor, "önlem alınmasını" istiyor: - Yangın bacayı sardıktan sonra tedbir getirilirse çocuklar sokakta kalırlar.

***

Rastlantıya bakın...

"Babaları" yıllar önce Meclis'te "eğitimi" tartışmışlar.

Şimdi "oğulları" tartışıyorlar...

Konu... Yine eğitim.

Dayak

Meclis'te "eğitim üzerine" konuşulurken... 9 Aralık 1940...

Maarif Bakanı Hasan Ali Yücel üslûbunu biraz sertleştirince...

Çanakkale Milletvekili Ziya Gevher Etili söz ister... Ve kürsüde şöyle der:

Sevimli Maarif Vekili'mizden bize karşı daha az sert olmalarını, yumuşak olmalarını bekleriz.

Okullardan dayağı kaldırdık, fakat Maarif Vekili burada bizi azarlıyorlar.

Onun için daha yumuşak konuşalım.

Çünkü maarif yumuşaklıkla olur.

***

Evet, okullarda "dayağı" çoktan kaldırdık.

Ah, Meclis'te de kaldırabilsek.

Hasan Ali Yücel

Kitap iki cilt... Toplam bin 32 sayfa:

"Hasan Ali Yücel'in TBMM Konuşmaları ve İlgili Görüşmeler."

TBMM Yayını... 1999.

***

Hasan Ali Yücel "7 yıl, 7 ay, 7 gün" Milli Eğitim Bakanlığı yaptı.

"Kitap... Konuşmalar...

Görüşmeler" ilgimizi çekti... Bilmiyoruz "yaptığımız alıntılar" hoşunuza gitti mi?

Meslek lisesi Türkiye meselesi

Meslek liseleri... Meslek eğitimi...

"Her dönem" tartışılmış.

Örneğin... 26 Mayıs 1943... Meclis'te "Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi" görüşülüyor.

Bakan Hasan Ali Yücel, milletvekillerine "meslek eğitimini" övüyor:

- Gidiniz görünüz...

Bacak kadar Türk çocukları tezgâhları başında çalışırken... Döküm dökerken... Tahta rendelerken...

Mengenede uğraşırken... Gittim gördüm...

Heyecanımı zapt için kendimi tutmaya mecbur kaldım.

(Yavuz Donat-sabah gazetesi)

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Mart 2012 09:33

Gösterim: 1828

Ünlü sanatçı Müjdat Gezen'in 3 ay önce onlarca sanatçıyla birlikte açılışını yaptığı Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi'ndeki eşyalara, alacağını tahsil edemediği iddia edilen bir inşaat firması tarafından haciz koyduruldu. Gezen'e, faizleriyle toplam 93 bin lirayı bulan borç için yarın öğlene kadar mühlet verildi. Para ödenmediği takdirde haczedilen mallar yediemine kaldırılacak.

Müjdat Gezen'e haciz Edinilen bilgiye göre, ünlü sanatçı Müjdat Gezen'e ait Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerindeki Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi'nin inşaatına malzeme temin eden özel bir firma, 80 bin 22 liralık fatura borcunu ödemediğini iddia ettiği Müjdat Gezen Tiyatroları Limited Şirketi hakkında 20 Şubat'ta icra takibi başlattı. Belirtilen 7 gün içinde borcunu ödemediği iddia edilen Gezen'in kültür merkezine, alacaklı inşaat firmasının avukatı Saygun Çelebi tarafından haciz koyduruldu.

Bursa 15. İcra Müdürlüğü ekipleri nezdinde gerçekleştirilen haciz sırasında el konulan tiyatro malzemeleri, görüntü ve ses sistemleri, işlerin aksamaması için yediemin olarak yine tiyatronun yetkililerine teslim edildi. Yapılan görüşmelerin ardından Gezen'e ise kanuni faizleriyle toplam 93 bin lirayı bulan borç için yarın öğle saatlerine kadar mühlet verildiği öğrenildi. Para ödenmediği takdirde haczedilen mallar yediemin deposuna kaldırılacak.

Borçlu Müjdat Gezen ve avukatlarıyla telefonda görüştüklerini ve haczedilen malzemeleri yediemin olarak yine olay yerindeki yetkililere bıraktıklarını belirten alacaklı avukatı Saygun Çelebi, "Müvekkilimin alacağı kendisine ödenmediği için Bursa 15. İcra Müdürlüğü tarafından borçlu Müjdat Gezen Tiyatroları Şirketi hakkında icra takibi başlattık. Tanınan süre içinde borç ödenmeyince de hacze gidildi. Haciz esnasında borçlu şirketin birtakım malları haczedilerek yediemin olarak işletme müdürüne teslim edildi. Kendilerine kendi talepleri doğrultusunda mühlet verildi. Eğer bu süre sonunda borç ödenmezse hazzedilen mallar kaldırılacak" dedi.

Şu an için borcun faiziyle birlikte 93 liraya ulaştığını ifade eden avukat Çelebi, "Biz kendilerinin talebi üzerine aradaki ihtilafın halledilmesi için 15 Mart'a kadar süre tanıdık. Bu zaman zarfında para ödenmezse işlemler kaldığı yerden devam edecek" diye konuştu.

> Müjdat Gezen'e haciz geldi

Ünlü sanatçı Müjdat Gezen'in 3 ay önce onlarca sanatçıyla birlikte açılışını yaptığı Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi'ndeki eşyalara, alacağını tahsil edemediği iddia edilen bir inşaat firması tarafından haciz koyduruldu. Gezen'e, faizleriyle toplam 93 bin lirayı bulan borç için yarın öğlene kadar mühlet verildi. Para ödenmediği takdirde haczedilen mallar yediemine kaldırılacak.

Müjdat Gezen'e haciz Edinilen bilgiye göre, ünlü sanatçı Müjdat Gezen'e ait Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerindeki Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi'nin inşaatına malzeme temin eden özel bir firma, 80 bin 22 liralık fatura borcunu ödemediğini iddia ettiği Müjdat Gezen Tiyatroları Limited Şirketi hakkında 20 Şubat'ta icra takibi başlattı. Belirtilen 7 gün içinde borcunu ödemediği iddia edilen Gezen'in kültür merkezine, alacaklı inşaat firmasının avukatı Saygun Çelebi tarafından haciz koyduruldu.

Bursa 15. İcra Müdürlüğü ekipleri nezdinde gerçekleştirilen haciz sırasında el konulan tiyatro malzemeleri, görüntü ve ses sistemleri, işlerin aksamaması için yediemin olarak yine tiyatronun yetkililerine teslim edildi. Yapılan görüşmelerin ardından Gezen'e ise kanuni faizleriyle toplam 93 bin lirayı bulan borç için yarın öğle saatlerine kadar mühlet verildiği öğrenildi. Para ödenmediği takdirde haczedilen mallar yediemin deposuna kaldırılacak.

Borçlu Müjdat Gezen ve avukatlarıyla telefonda görüştüklerini ve haczedilen malzemeleri yediemin olarak yine olay yerindeki yetkililere bıraktıklarını belirten alacaklı avukatı Saygun Çelebi, "Müvekkilimin alacağı kendisine ödenmediği için Bursa 15. İcra Müdürlüğü tarafından borçlu Müjdat Gezen Tiyatroları Şirketi hakkında icra takibi başlattık. Tanınan süre içinde borç ödenmeyince de hacze gidildi. Haciz esnasında borçlu şirketin birtakım malları haczedilerek yediemin olarak işletme müdürüne teslim edildi. Kendilerine kendi talepleri doğrultusunda mühlet verildi. Eğer bu süre sonunda borç ödenmezse hazzedilen mallar kaldırılacak" dedi.

Şu an için borcun faiziyle birlikte 93 liraya ulaştığını ifade eden avukat Çelebi, "Biz kendilerinin talebi üzerine aradaki ihtilafın halledilmesi için 15 Mart'a kadar süre tanıdık. Bu zaman zarfında para ödenmezse işlemler kaldığı yerden devam edecek" diye konuştu.

Son Güncelleme: Çarşamba, 14 Mart 2012 18:34

Gösterim: 2327

Dünya Bankası, Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nın ortaklaşa düzenlediği 'Yüksek Büyümenin Sürdürülebilirliği: Yurtiçi Tasarrufların Rolü' başlıklı Türkiye ülke ekonomik raporunun tanıtım toplantısı Hilton Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Babacan, ekonomik kalkınmayla eğitim ilişkisine vurgu yaptı.
ali_babacanUzun vadede eğitimin Türkiye için en temel alan olduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye'nin kişi başına 25 bin dolar geliri olan bir ülke haline gelmesinin, 10 büyük ekonomiden biri olmasının mevcut eğitim sistemiyle mümkün olmadığını vurguladı. Babacan, "Eğitimi ideolojik bir çekişme alanı olmaktan çıkarıp, ülkenin geleceğiyle alakalı stratejik bir alan olarak görmedikten sonra Türkiye'nin gerçek anlamda gelişmiş bir ekonomi olması mümkün değil" dedi.

> Babacan: Bu eğitim sistemiyle 25 bin doları göremeyiz

Dünya Bankası, Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nın ortaklaşa düzenlediği 'Yüksek Büyümenin Sürdürülebilirliği: Yurtiçi Tasarrufların Rolü' başlıklı Türkiye ülke ekonomik raporunun tanıtım toplantısı Hilton Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Babacan, ekonomik kalkınmayla eğitim ilişkisine vurgu yaptı.
ali_babacanUzun vadede eğitimin Türkiye için en temel alan olduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye'nin kişi başına 25 bin dolar geliri olan bir ülke haline gelmesinin, 10 büyük ekonomiden biri olmasının mevcut eğitim sistemiyle mümkün olmadığını vurguladı. Babacan, "Eğitimi ideolojik bir çekişme alanı olmaktan çıkarıp, ülkenin geleceğiyle alakalı stratejik bir alan olarak görmedikten sonra Türkiye'nin gerçek anlamda gelişmiş bir ekonomi olması mümkün değil" dedi.

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Mart 2012 00:40

Gösterim: 1832

Kendilerine Devrimci Liseliler (Devlis) adını veren bir grup lise öğrencisi, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptıkları eylemle 4+4+4 eğitim sistemini protesto etti.
devrimci_liselilerYaklaşık 20 öğrenci, saat 15.00 sıralarında İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplandı. "Parasız, eşit, bilimsel, ana dilde eğitim" şeklinde slogan atan öğrenciler, açtıkları pankartlarla yeni eğitim sistemini protesto etti. Öğrenciler adına yapılan açıklamada, "4+4+4 eşit değildir 12'ye. Eğitimi 12 yıl kesintisiz olacakmış gibi sunarak esasında ise 4 senelik dilimlere ayırarak zorunlu eğitim kavramını sildirmektedir bu sistem. Kız çocuklarının ilk 4 seneden sonra eve kapanmalarını sağlamak, ya da küçük
yaşta küçük gelinler olmalarının önünü açmaktır bu sistem. Parası olmayanı okuldan uzaklaştırılmasını sağlamak, parası olana ise daha fazla ayrıcalık sağlamaktır bu sistem. Bu sistem dindar genlik diye ifade edilen gençlik tipolojisini oluşturma projesidir" denildi.
Grup, yapılan açıklamanın ardından sessizce dağıldı.

> LİSELİLER, 4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİNİ PROTESTO ETTİ

Kendilerine Devrimci Liseliler (Devlis) adını veren bir grup lise öğrencisi, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptıkları eylemle 4+4+4 eğitim sistemini protesto etti.
devrimci_liselilerYaklaşık 20 öğrenci, saat 15.00 sıralarında İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplandı. "Parasız, eşit, bilimsel, ana dilde eğitim" şeklinde slogan atan öğrenciler, açtıkları pankartlarla yeni eğitim sistemini protesto etti. Öğrenciler adına yapılan açıklamada, "4+4+4 eşit değildir 12'ye. Eğitimi 12 yıl kesintisiz olacakmış gibi sunarak esasında ise 4 senelik dilimlere ayırarak zorunlu eğitim kavramını sildirmektedir bu sistem. Kız çocuklarının ilk 4 seneden sonra eve kapanmalarını sağlamak, ya da küçük
yaşta küçük gelinler olmalarının önünü açmaktır bu sistem. Parası olmayanı okuldan uzaklaştırılmasını sağlamak, parası olana ise daha fazla ayrıcalık sağlamaktır bu sistem. Bu sistem dindar genlik diye ifade edilen gençlik tipolojisini oluşturma projesidir" denildi.
Grup, yapılan açıklamanın ardından sessizce dağıldı.

Son Güncelleme: Çarşamba, 14 Mart 2012 18:30

Gösterim: 2526


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.