Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Resmi yazışmalardaki ifadeler değişiyor, Resmi yazışmalar taslağı,dilekçelerde artık bu ifadeler yer almayacak

Hükümet, Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te yeni bir düzenlemeye gidiyor. Başbakanlık, yeni hazırladığı taslakta resmi yazışmalarda yıllardır kullanılan ‘arz ederim, rica ederim’ gibi ifadelere yeni düzenleme getiriyor

Yeni hazırlanan resmi yazışmalar taslağıYeni hazırlanan resmi yazışmalar taslağı ile vatandaşlara gönderilen resmi yazışmalarda yer alan ve alt kademeyi ifade eden “rica ederim” sözü kullanılmayacak. Onun yerine, “saygılarımla”, “iyi dileklerimle” ifadelerine yer verilecek.  Bürokratlar arasında ise, arz ve rica kelimeleri ise kullanılmaya devam edilecek.

Star Gazetesi’nin haberine göre, Başbakanlık, Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı hazırladı. Başbakanlık tarafından görüşe açılan taslakta, “vatandaşı” memurun üstünde gören düzenlemelere yer verildi. Bu konuda, en önemli değişiklik ise, dilekçelerde, resmi yazıların en alt kısmında yer alan, “arz ederim”, “rica ederim” ifadelerinde yapıldı. Mevcut yönetmelikte, alt makamlara gönderilen resmi yazılarda, “rica ederim” üst makamlara gönderilen yazılarda ise, “arz ederim” ifadesi kullanılıyor. Resmi kurumlardan vatandaşlara gönderilen her türlü yazıda ise,  “rica ederim” ifadesine yer veriliyor. Bir anlamda, vatandaş bir alt makam statüsünde görülüyor.

Rica ederim yerine ‘saygılarımla’ ifadesi kullanılacak

Yeni hazırlanan taslakta ise, bu uygulamaya son veriliyor. Bundan sonraki süreçte, resmi kurumlardan vatandaşlara gönderilen yazılarda, “rica ederim” ifadesi yerine, “saygılarımızla”, “iyi dileklerimle” ifadelerine yer verilecek. Yani vatandaş, üst makam olarak kabul edilecek. Ayrıca yine aynı taslak ile, vatandaşın dilekçelerinde, “arz ederim” ifadesinin kullanılması zorunluluğu da kaldırılıyor. Buna göre, “arz ederim” ifadesi yer almayan dilekçeler de, devlet kurumları tarafından kabul edilecek.

Yönetmelik taslağı, kamu kurumlarından vatandaşlara gönderilen borç ve ceza tebligatlarına da yansıyacak.  Özellikle vergi gibi borçların ödenmesi için vatandaşlara gönderilen tebligatlarda yer alan, “borcunuzu ödemeniz rica olunur” ifadesi yerine, “borcunuzu 7 gün içinde ödeyiniz, saygılarımızla” ifadesi kullanılacak.

(star)

> Yıllardır süren bu uygulama tarih oluyor

Resmi yazışmalardaki ifadeler değişiyor, Resmi yazışmalar taslağı,dilekçelerde artık bu ifadeler yer almayacak

Hükümet, Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te yeni bir düzenlemeye gidiyor. Başbakanlık, yeni hazırladığı taslakta resmi yazışmalarda yıllardır kullanılan ‘arz ederim, rica ederim’ gibi ifadelere yeni düzenleme getiriyor

Yeni hazırlanan resmi yazışmalar taslağıYeni hazırlanan resmi yazışmalar taslağı ile vatandaşlara gönderilen resmi yazışmalarda yer alan ve alt kademeyi ifade eden “rica ederim” sözü kullanılmayacak. Onun yerine, “saygılarımla”, “iyi dileklerimle” ifadelerine yer verilecek.  Bürokratlar arasında ise, arz ve rica kelimeleri ise kullanılmaya devam edilecek.

Star Gazetesi’nin haberine göre, Başbakanlık, Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı hazırladı. Başbakanlık tarafından görüşe açılan taslakta, “vatandaşı” memurun üstünde gören düzenlemelere yer verildi. Bu konuda, en önemli değişiklik ise, dilekçelerde, resmi yazıların en alt kısmında yer alan, “arz ederim”, “rica ederim” ifadelerinde yapıldı. Mevcut yönetmelikte, alt makamlara gönderilen resmi yazılarda, “rica ederim” üst makamlara gönderilen yazılarda ise, “arz ederim” ifadesi kullanılıyor. Resmi kurumlardan vatandaşlara gönderilen her türlü yazıda ise,  “rica ederim” ifadesine yer veriliyor. Bir anlamda, vatandaş bir alt makam statüsünde görülüyor.

Rica ederim yerine ‘saygılarımla’ ifadesi kullanılacak

Yeni hazırlanan taslakta ise, bu uygulamaya son veriliyor. Bundan sonraki süreçte, resmi kurumlardan vatandaşlara gönderilen yazılarda, “rica ederim” ifadesi yerine, “saygılarımızla”, “iyi dileklerimle” ifadelerine yer verilecek. Yani vatandaş, üst makam olarak kabul edilecek. Ayrıca yine aynı taslak ile, vatandaşın dilekçelerinde, “arz ederim” ifadesinin kullanılması zorunluluğu da kaldırılıyor. Buna göre, “arz ederim” ifadesi yer almayan dilekçeler de, devlet kurumları tarafından kabul edilecek.

Yönetmelik taslağı, kamu kurumlarından vatandaşlara gönderilen borç ve ceza tebligatlarına da yansıyacak.  Özellikle vergi gibi borçların ödenmesi için vatandaşlara gönderilen tebligatlarda yer alan, “borcunuzu ödemeniz rica olunur” ifadesi yerine, “borcunuzu 7 gün içinde ödeyiniz, saygılarımızla” ifadesi kullanılacak.

(star)

Son Güncelleme: Cuma, 09 Kasım 2012 15:07

Gösterim: 1826

Sakarya Üniversitesi'nde YÖK’ü protesto eden öğrencilerler karşıt görüşlü öğrenciler arasında gerginlik yaşandı. Öğrenciler YÖK’aleyhine slogan attıkları sırada, karşıt görüşlü öğrenciler tekbir getirince ortalık karıştı

Üniversitede ‘tekbir’ gerginliğiYÖK'ü eleştiren açıklaması sırasında, karşıt görüşlü başka bir grup öğrencinin tekbir getirmesi nedeniyle gerginlik yaşandı.

Sakarya Üniversitesi'nde (SAÜ) dün bir grup öğrencinin cezaevlerinde süren açlık grevlerine destek verdiği açıklamanın ardından bugün de sol görüşlü Öğrenci Kolektiflerinden oluşan bir grup, YÖK 'ü eleştiren bir açıklama yaptı.

Grup adına açıklamayı okuyan Eylem Bucan adlı öğrenci, YÖK'ün kurulmasından bu güne kadar üniversitelerde YÖK'e karşı verilen, eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim mücadelesinin devam ettiğini belirterek, "Bu sürenin son 10 senesi AKP iktidarının üniversiteleri teslim alma çabasına sahne oldu. AKP başaramadı, üniversiteliler teslim olmadı. Ancak AKP durmuyor. Sürekli yeni yollar deniyor. Üniversitelileri tutuklamalarla sindirmeyi denediler. Toplumun AKP'ye karşı direnen bütün kesimlerini hedef alan AKP yargısı üniversitelileri de hedef aldı. Yüzlerce öğrenci, sadece AKP'ye karşı çıktıkları için tutuklandı. Ama bu yetmedi. Üniversitelileri sindiremediler" dedi.

Bir tarafta YÖK protestosu bir tarafta 'tekbir' sesleri

Öğrenciler açıklamanın ardından AK Parti ve YÖK'ü eleştiren sloganlar atarken, alanın dışında bekleyen ve Alperenler olarak adlandırılan sağ görüşlü öğrenciler tekbir getirmeye başladı. Polis ve üniversite güvenliği gruplar arasında önlem alırken, sağ görüşlü öğrenci grubu daha sonra alanı terk etti.

Basın açıklaması olaysız sona ererken, dağılan öğrenciler minibüs duraklarına polis ve güvenlik görevlileri eşliğinde yürüdüler.

(radikal)

> Üniversitede ‘tekbir’ gerginliği

Sakarya Üniversitesi'nde YÖK’ü protesto eden öğrencilerler karşıt görüşlü öğrenciler arasında gerginlik yaşandı. Öğrenciler YÖK’aleyhine slogan attıkları sırada, karşıt görüşlü öğrenciler tekbir getirince ortalık karıştı

Üniversitede ‘tekbir’ gerginliğiYÖK'ü eleştiren açıklaması sırasında, karşıt görüşlü başka bir grup öğrencinin tekbir getirmesi nedeniyle gerginlik yaşandı.

Sakarya Üniversitesi'nde (SAÜ) dün bir grup öğrencinin cezaevlerinde süren açlık grevlerine destek verdiği açıklamanın ardından bugün de sol görüşlü Öğrenci Kolektiflerinden oluşan bir grup, YÖK 'ü eleştiren bir açıklama yaptı.

Grup adına açıklamayı okuyan Eylem Bucan adlı öğrenci, YÖK'ün kurulmasından bu güne kadar üniversitelerde YÖK'e karşı verilen, eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim mücadelesinin devam ettiğini belirterek, "Bu sürenin son 10 senesi AKP iktidarının üniversiteleri teslim alma çabasına sahne oldu. AKP başaramadı, üniversiteliler teslim olmadı. Ancak AKP durmuyor. Sürekli yeni yollar deniyor. Üniversitelileri tutuklamalarla sindirmeyi denediler. Toplumun AKP'ye karşı direnen bütün kesimlerini hedef alan AKP yargısı üniversitelileri de hedef aldı. Yüzlerce öğrenci, sadece AKP'ye karşı çıktıkları için tutuklandı. Ama bu yetmedi. Üniversitelileri sindiremediler" dedi.

Bir tarafta YÖK protestosu bir tarafta 'tekbir' sesleri

Öğrenciler açıklamanın ardından AK Parti ve YÖK'ü eleştiren sloganlar atarken, alanın dışında bekleyen ve Alperenler olarak adlandırılan sağ görüşlü öğrenciler tekbir getirmeye başladı. Polis ve üniversite güvenliği gruplar arasında önlem alırken, sağ görüşlü öğrenci grubu daha sonra alanı terk etti.

Basın açıklaması olaysız sona ererken, dağılan öğrenciler minibüs duraklarına polis ve güvenlik görevlileri eşliğinde yürüdüler.

(radikal)

Son Güncelleme: Cuma, 09 Kasım 2012 14:45

Gösterim: 1487

İtalya'da Cumhuriyet Senatosu'nun onayladığı kanunla milli marşın okullarda öğretilmesi zorunlu hale geldi.

italya_sinifParlamentonun üst kanadı Senato'da yapılan oylamada, İtalya'nın siyasi birliğini sağladığı 17 Mart 1861 tarihinin yıl dönümü olan 17 Mart ''Ulusal birlik: Anayasa, Marş ve Bayrak'' günü olarak belirlenirken, İtalyan milli marşının okullarda öğretilmesi de zorunlu hale getirildi.

Kanunda, ulusal birlik günü olarak tanımlanan 17 Mart'ta, 2011 yılında siyasi birliğin sağlanılmasının 150. yıl dönümünde olduğu gibi kutlama yapılacağı ancak söz konusu günün tatil günü olmayacağı belirtildi.

Senato'daki oylama sonunda, bazı senatörler genel kurulda, İtalya bayrağı açarak kanun teklifinin yasalaşmasını kutlarken, İtalya'nın kuzey bölgelerinin bağımsızlığını savunan Kuzey Birliği Partisi (Lega Nord) parlamenterleri ise kanuna tepki gösterdi. Kuzey Birliği senatörleri, bu uygulamanın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden (SSCB) kalma bir uygulama olduğunu dile getirdi.

17 Mart'ı ''Ulusal birlik: Anayasa, Marş ve Bayrak'' günü olarak belirleyen yasanın amacının, İtalyan devletinin siyasi birliğini sağlaması gibi önemli tarihi olayın bilinirliğini ve sivil aidiyet duygusunu artırmak olduğu ifade edildi.

> İtalya’da milli marş okullarda öğretilecek

İtalya'da Cumhuriyet Senatosu'nun onayladığı kanunla milli marşın okullarda öğretilmesi zorunlu hale geldi.

italya_sinifParlamentonun üst kanadı Senato'da yapılan oylamada, İtalya'nın siyasi birliğini sağladığı 17 Mart 1861 tarihinin yıl dönümü olan 17 Mart ''Ulusal birlik: Anayasa, Marş ve Bayrak'' günü olarak belirlenirken, İtalyan milli marşının okullarda öğretilmesi de zorunlu hale getirildi.

Kanunda, ulusal birlik günü olarak tanımlanan 17 Mart'ta, 2011 yılında siyasi birliğin sağlanılmasının 150. yıl dönümünde olduğu gibi kutlama yapılacağı ancak söz konusu günün tatil günü olmayacağı belirtildi.

Senato'daki oylama sonunda, bazı senatörler genel kurulda, İtalya bayrağı açarak kanun teklifinin yasalaşmasını kutlarken, İtalya'nın kuzey bölgelerinin bağımsızlığını savunan Kuzey Birliği Partisi (Lega Nord) parlamenterleri ise kanuna tepki gösterdi. Kuzey Birliği senatörleri, bu uygulamanın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden (SSCB) kalma bir uygulama olduğunu dile getirdi.

17 Mart'ı ''Ulusal birlik: Anayasa, Marş ve Bayrak'' günü olarak belirleyen yasanın amacının, İtalyan devletinin siyasi birliğini sağlaması gibi önemli tarihi olayın bilinirliğini ve sivil aidiyet duygusunu artırmak olduğu ifade edildi.

Son Güncelleme: Cuma, 09 Kasım 2012 08:22

Gösterim: 1431

Ataması yapılmayan öğretmenler, seslerini duyurabilmek için dün Meclis’teydi

atanamayanlar_meclis.jpgAtaması yapılmayan öğretmenler, dün TBMM’de yapılan bütçe görüşmelerinde CHP’li Müslim Sarı ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Atanamayan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları dile getiren grup, sorunlarının gittikçe arttığını ve hükümetten çözüm beklediklerini belirtti

Kendilerine 'Atanmayan öğretmenler' diyen bir grup eğitimci TBMM'de düzenledikleri basın toplantısında yıllardır eziyete uğradıklarını ifade ettiler

Meclis’te dün bir yandan eğitim sistemi kapsamındaki kurumların bütçeleri görüşülürken diğer yandan sistemin içerisine giremeyen ve kendilerine ‘Atanmayan öğretmenler’ diyen eğitimcilerin sorunları gündemdeydi. CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı ile beraber Meclis’te basın açıklaması yapan ‘Atanamayan Öğretmenler’, yıllardır eziyete uğradıklarını vurgulayarak “Ortada Milli Eğitim Bakanlığı değil Milli Cehalet-Eziyet Bakanlığı vardır” dedi.

Şubat 20132te öğretmen ataması yapılacak mı? tıklayın

CHP’li Müslim Sarı beraberinde 15 kadar ‘Atanamayan Öğretmenle’ beraber Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, atanamayan öğretmenlerin sayılarının ve sorunlarının gün geçtikçe arttığına dikkat çekerek, “2002 yılında sayıları 72 binken bugün 300 bine ulaşmış durumda. Buna karşın Bakanlık, öğretmen açığı da 126 bin düzeyindeyken, ücretli öğretmenlik yoluna gidiyor; Bakan, atanamayan öğretmenlere adeta hakaret ediyor” dedi. Atama sayısının yılda 2’den 1’e çekildiğini, öğretmenler için KPSS puanının 2 yıl geçerliğinin 1 yıla indirildiğini anımsatan Sarı, “Geçmişte KPSS puanlarıyla iki yılda 4 kez atanma şansı olan öğretmenler artık yılda 1 kez atamayla yetinmek zorunda kaldı. Branşlar bazında bakıldığında 70 bin meslek lisesi öğretmeni atama beklerken ayrılan kontenjan 300 civarında. Eşdurumu ataması diğer bir sorun; basına da yansıdı lösemi hastası birçocuğun öğretmen babası ile hemşire annesi bile yan yana gelemedi. Başbakan’ın üç çocuk politikasıyla da çelişiyor bu durum; eşleri bile bir araya yana getiremiyor ki...” diye konuştu.

'SAYIN BAŞBAKAN, DÜN DÜNDÜR. BUGÜN BUGÜN MÜDÜR?'

Müslim Sarı, bütçelerin siyasi tercihlere göre hazırlandığı; belediyelere cari transferler kalemiyle kaynaklar aktarılırken öğretmene aynı özenin gösterilmediğini söyledi. Milli Cehalet-Eziyet Bakanlığı Sarı’nın ardından söz alan Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu(AYÖP) Sözcüsü Hasan Basri Ekici, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın 2002 yılında ataması yapılmayan öğretmen kalmayacağını söylediğini anımsatarak, “Sayın Başbakan, geçmişte bazı siyasetçilerin dediği gibi’dün dündür, bugün bugün müdür?” diye sordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+4 eğitim sistemi nedeniyle öğretmenlere belli şartlar çerçevesinde tanıdığı branş değişikliği uygulaması ile ücretli öğretmenliği eleştiren Ekici, şunları söyledi:

”30-40 yıllık öğretmenlerin branşları değiştirildi, buradan sormak istiyorum ‘Kırk yıllık kani olur mu yahni?’ Atama bekleyen binlerce öğretmenler varken ücretli öğretmen uygulaması yapılıyor. Bu kişilerde eğitimin gereklilikleri de aranmıyor; içlerinde baytarı da işletmeciside var. Ortada eğitimi düşünen bir Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bahsedemeyiz; Milli Cehalet-Eziyet Bakanlığı vardır. Anayasamızda ’ Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir’ deniyor, oysa uygulamalar öğretmenini-öğrencisini müşteri gören taşeron bir devlet anlayışında. Bence yasalara ‘taşeron bir devlettir’ yazalım uygulamayla uyumlu hale gelsin. Biz 24 Kasım’ı kutlamıyoruz, Meclis’e girmek için kapıda ‘bir dolu engelle’ karşılaştık. Her yerde itiliyoruz. Önümüzdeki haftalarda kutlanacak olan 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü 100 binin üzerinde atanamayan öğretmen kutlamayacaktır, bilinmesini istiyoruz. Bize gelince bütçe dengesi Diyanet, Genelkurmay’a gelince...Milli Eğitim Bakanlığı resim açıklamalarında 120 binin üzerinde öğretmene ihtiyacı olduğunu söylüyor, o zaman niye atama yapılmıyor? Gerekçeleri bütçe dengeleriymiş; buradan sormak istiyorum Diyanet’in Genelkurmay Başkanlığı’nın bütçesi gündeme gelince dengeler işlemiyor da öğretmen atamaları söz konusu olunca mı bu dengeler gündeme geliyor. O dengeleri kaç yıl daha bekleyeceğiz. Bu bakanlık bize dost mu düşman mı; eğitimden mi yana cehaletten mi? Gerçi bunun yanıtını hergeçen gün anlıyoruz. Uyarmak istiyorum, eğitimde tasarruf gelecekte cehalete getirir”

Bir diğer atanamayan öğretmen ise eğitimden tasarruf yapılmasının sonuçlarının Libya ’da, Suriye ’de, Mısır ’da görüleceğini ifade edip, ”Başbakan adres arıyorsa buralara baksın” derken, yeniden ABD Başkanlığına seçilen Obama ’nın “En iyi öğretmenler bizde” sözünü de anımsatarak, “Umarım bizim yöneticilerimize de bu söz ders olur” dedi.

(radikal)

> Ataması Yapılmayan Öğretmenler TBMM’ye çıkarma yaptı

Ataması yapılmayan öğretmenler, seslerini duyurabilmek için dün Meclis’teydi

atanamayanlar_meclis.jpgAtaması yapılmayan öğretmenler, dün TBMM’de yapılan bütçe görüşmelerinde CHP’li Müslim Sarı ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Atanamayan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları dile getiren grup, sorunlarının gittikçe arttığını ve hükümetten çözüm beklediklerini belirtti

Kendilerine 'Atanmayan öğretmenler' diyen bir grup eğitimci TBMM'de düzenledikleri basın toplantısında yıllardır eziyete uğradıklarını ifade ettiler

Meclis’te dün bir yandan eğitim sistemi kapsamındaki kurumların bütçeleri görüşülürken diğer yandan sistemin içerisine giremeyen ve kendilerine ‘Atanmayan öğretmenler’ diyen eğitimcilerin sorunları gündemdeydi. CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı ile beraber Meclis’te basın açıklaması yapan ‘Atanamayan Öğretmenler’, yıllardır eziyete uğradıklarını vurgulayarak “Ortada Milli Eğitim Bakanlığı değil Milli Cehalet-Eziyet Bakanlığı vardır” dedi.

Şubat 20132te öğretmen ataması yapılacak mı? tıklayın

CHP’li Müslim Sarı beraberinde 15 kadar ‘Atanamayan Öğretmenle’ beraber Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, atanamayan öğretmenlerin sayılarının ve sorunlarının gün geçtikçe arttığına dikkat çekerek, “2002 yılında sayıları 72 binken bugün 300 bine ulaşmış durumda. Buna karşın Bakanlık, öğretmen açığı da 126 bin düzeyindeyken, ücretli öğretmenlik yoluna gidiyor; Bakan, atanamayan öğretmenlere adeta hakaret ediyor” dedi. Atama sayısının yılda 2’den 1’e çekildiğini, öğretmenler için KPSS puanının 2 yıl geçerliğinin 1 yıla indirildiğini anımsatan Sarı, “Geçmişte KPSS puanlarıyla iki yılda 4 kez atanma şansı olan öğretmenler artık yılda 1 kez atamayla yetinmek zorunda kaldı. Branşlar bazında bakıldığında 70 bin meslek lisesi öğretmeni atama beklerken ayrılan kontenjan 300 civarında. Eşdurumu ataması diğer bir sorun; basına da yansıdı lösemi hastası birçocuğun öğretmen babası ile hemşire annesi bile yan yana gelemedi. Başbakan’ın üç çocuk politikasıyla da çelişiyor bu durum; eşleri bile bir araya yana getiremiyor ki...” diye konuştu.

'SAYIN BAŞBAKAN, DÜN DÜNDÜR. BUGÜN BUGÜN MÜDÜR?'

Müslim Sarı, bütçelerin siyasi tercihlere göre hazırlandığı; belediyelere cari transferler kalemiyle kaynaklar aktarılırken öğretmene aynı özenin gösterilmediğini söyledi. Milli Cehalet-Eziyet Bakanlığı Sarı’nın ardından söz alan Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu(AYÖP) Sözcüsü Hasan Basri Ekici, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın 2002 yılında ataması yapılmayan öğretmen kalmayacağını söylediğini anımsatarak, “Sayın Başbakan, geçmişte bazı siyasetçilerin dediği gibi’dün dündür, bugün bugün müdür?” diye sordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 4+4+4 eğitim sistemi nedeniyle öğretmenlere belli şartlar çerçevesinde tanıdığı branş değişikliği uygulaması ile ücretli öğretmenliği eleştiren Ekici, şunları söyledi:

”30-40 yıllık öğretmenlerin branşları değiştirildi, buradan sormak istiyorum ‘Kırk yıllık kani olur mu yahni?’ Atama bekleyen binlerce öğretmenler varken ücretli öğretmen uygulaması yapılıyor. Bu kişilerde eğitimin gereklilikleri de aranmıyor; içlerinde baytarı da işletmeciside var. Ortada eğitimi düşünen bir Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bahsedemeyiz; Milli Cehalet-Eziyet Bakanlığı vardır. Anayasamızda ’ Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir’ deniyor, oysa uygulamalar öğretmenini-öğrencisini müşteri gören taşeron bir devlet anlayışında. Bence yasalara ‘taşeron bir devlettir’ yazalım uygulamayla uyumlu hale gelsin. Biz 24 Kasım’ı kutlamıyoruz, Meclis’e girmek için kapıda ‘bir dolu engelle’ karşılaştık. Her yerde itiliyoruz. Önümüzdeki haftalarda kutlanacak olan 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü 100 binin üzerinde atanamayan öğretmen kutlamayacaktır, bilinmesini istiyoruz. Bize gelince bütçe dengesi Diyanet, Genelkurmay’a gelince...Milli Eğitim Bakanlığı resim açıklamalarında 120 binin üzerinde öğretmene ihtiyacı olduğunu söylüyor, o zaman niye atama yapılmıyor? Gerekçeleri bütçe dengeleriymiş; buradan sormak istiyorum Diyanet’in Genelkurmay Başkanlığı’nın bütçesi gündeme gelince dengeler işlemiyor da öğretmen atamaları söz konusu olunca mı bu dengeler gündeme geliyor. O dengeleri kaç yıl daha bekleyeceğiz. Bu bakanlık bize dost mu düşman mı; eğitimden mi yana cehaletten mi? Gerçi bunun yanıtını hergeçen gün anlıyoruz. Uyarmak istiyorum, eğitimde tasarruf gelecekte cehalete getirir”

Bir diğer atanamayan öğretmen ise eğitimden tasarruf yapılmasının sonuçlarının Libya ’da, Suriye ’de, Mısır ’da görüleceğini ifade edip, ”Başbakan adres arıyorsa buralara baksın” derken, yeniden ABD Başkanlığına seçilen Obama ’nın “En iyi öğretmenler bizde” sözünü de anımsatarak, “Umarım bizim yöneticilerimize de bu söz ders olur” dedi.

(radikal)

Son Güncelleme: Cuma, 09 Kasım 2012 09:22

Gösterim: 2149

Dinçer: Çadırda eğitim haberleri yalan ve düzmece

Plan Bütçe Komisyon toplantısında, Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde, Ömer Dinçer’e Batman’da bir köy okulunda çadırda yapılan eğitim haberleri hatırlatıldı. Bakan Dinçer, haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Bakan Dinçer bu haber için ne dedi?Günlerdir manşetlerden düşmeyen, Batman'ın Sason İlçesi'ne bağlı Çağlı Köyü'nün 17 öğrencili çadırda yapılan eğitim haberine Bakan Dinçer tepki gösterdi haber için, “yalan, düzmece” ifadesini kullandı

O haber için tıklayın

Radikal'in haberine göre, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde “biberon-emzik” tartışması yaşandı. Okula başlama yaşının 60 aylıklara kadar çekilmesine gönderme yapmak için Komisyon’daki görüşmelere emzik, biberon ve önlük getiren ve oturduğu masanın üstüne koyan CHP ’li Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na AKP ’li milletvekilleri “Çocukça davranıyorsun” şeklinde laf attı. Aslanoğlu, sözün geri alınmasını istedi. CHP’lilerin oturduğu sıraların arkasına büyütülerek asılan çadırda eğitimle ilgili bir haber nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ’in “Yalan, düzmece; her gördüğünüze inanmayın” çıkışı yaptı.

Komisyondaki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinin başında CHP’li Aslanoğlu ile bir sivil polis arasında tartışma yaşandı. Bakan Dinçer salona gelmeden önce salon dışına çıkan Aslanoğlu, bu sırada bir polisin telsizden “İçeride 4 afiş asılı” diyerek amirine bilgi verdiğini duydu. Aslanoğlu bu polise, “Ayıp ayıp, nedir bu ya... Git yırt o afişleri o zaman” diyerek tepki gösterdi. Daha sonra komisyonda söz alan Aslanoğlu, “Burada bir polis gelmiş burayı kontrol ediyor telsizle afiş asmış diye bilgi veriyor. Burası polis devleti değil. Bu ülkenin sorunlarını bazen sözle bazen görselle yapıyoruz. Hepimiz en iyisini istiyoruz. Bunlar sadece hatırlatmadır” dedi.

4+4+4 tartışması kaldığı yerden

Eğitim bütçesiyle ilgili görüşmeler, bu yılın eğitimle ilgili en öncelikli gündem maddesi olan ‘4+4+4’ eğitim sistemi tartışmalarının kaldığı yerden devamıyla başladı. CHP’liler sistemin erken yaşta çocukların okula başlatılması ve okulların fiziki durumlarını simgeleyen simge ve görsellerle salona geldi. CHP’li Aslanoğlu, komisyona biberon, emzik, önlük ile gelirken, oturduğu masaya “Bakanlık bütçesinde biberon, önlük ve emzik ödeneği var mı” yazısı astı. CHP’li milletvekillerinin sıraların arkasındaki duvara, birkaç gün önce gazeteler yansıyan Batman Sason’daki çadırda eğitim haberinin kupürleri asıldı. Bakan Dinçer, yerine geçmeden önce CHP’lilerle tokalaşırken, Aslanoğlu, “Sayın Bakan nedir bu görüntü” dedi. Dinçer, “Her gördüğünüze inanmayın, Sayın Aslanoğlu lütfen siz hiç inanmayın” dedi. Dinçer, bütçe konumuyla ilgili konuşma sırasında da konuya değinerek, haberin doğru olmadığını savunarak, söz konusu köyde, köylüler arasındaki rekabet nedeniyle böyle bir görüntünün gündeme taşındığını dile getirdi. Dinçer, “Taşımalı eğitime karar vermişiz. İçeride birileri kendi brandalarıyla birkaç çocuğu alıp istismar ederek düzmece haberler duyurdular. Bu tip haberlerin zamanı geçti. Benim umurumda bile değil. Eğitim sisteminin başarılı bir şekilde devam ediyor. Çamurun izi de kalmayacak” dedi.

Çocukça davranıyorsun

Görüşmelerin başlamasıyla tartışma CHP ve AKP milletvekilleri arasında devam etti. Aslanoğlu’nun biberon, emzik ve önlükleri göstererek konuşmak istemesi üzerine AKP’li Necdet Ünüvar, “Çocukça davranma. Yakışıyor mu? Bu kafayla devam et” dedi. Aslanoğlu, “Ne yakışmıyor. Ödenek koyun diyorum. Sen kendi kafanı kendine sakla. Çocukça kelimesini de geri alın” diye karşılık verdi. Komisyon Başkanı AKP’li Lütfi Elvan “Bunun yolu yöntemi bu değil” diye Aslanoğlu’nu eleştirdi. Bu sırada söz alan AKP’li Ünüvar, “Hakaret olarak birşey demedim. 5 yaşında biberonla okula giden çocuk yok. ‘Çocukça’ kelimesini hakaret olarak aldıysanız özür diliyorum. Hakaret olarak söylemedim ama ben. Yapılan çocukça, ana muhalefete yakışmıyor” dedi.

(radikal)

> Bakan Dinçer 'çadırda eğitim' için ne dedi?

Dinçer: Çadırda eğitim haberleri yalan ve düzmece

Plan Bütçe Komisyon toplantısında, Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde, Ömer Dinçer’e Batman’da bir köy okulunda çadırda yapılan eğitim haberleri hatırlatıldı. Bakan Dinçer, haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Bakan Dinçer bu haber için ne dedi?Günlerdir manşetlerden düşmeyen, Batman'ın Sason İlçesi'ne bağlı Çağlı Köyü'nün 17 öğrencili çadırda yapılan eğitim haberine Bakan Dinçer tepki gösterdi haber için, “yalan, düzmece” ifadesini kullandı

O haber için tıklayın

Radikal'in haberine göre, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde “biberon-emzik” tartışması yaşandı. Okula başlama yaşının 60 aylıklara kadar çekilmesine gönderme yapmak için Komisyon’daki görüşmelere emzik, biberon ve önlük getiren ve oturduğu masanın üstüne koyan CHP ’li Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na AKP ’li milletvekilleri “Çocukça davranıyorsun” şeklinde laf attı. Aslanoğlu, sözün geri alınmasını istedi. CHP’lilerin oturduğu sıraların arkasına büyütülerek asılan çadırda eğitimle ilgili bir haber nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ’in “Yalan, düzmece; her gördüğünüze inanmayın” çıkışı yaptı.

Komisyondaki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinin başında CHP’li Aslanoğlu ile bir sivil polis arasında tartışma yaşandı. Bakan Dinçer salona gelmeden önce salon dışına çıkan Aslanoğlu, bu sırada bir polisin telsizden “İçeride 4 afiş asılı” diyerek amirine bilgi verdiğini duydu. Aslanoğlu bu polise, “Ayıp ayıp, nedir bu ya... Git yırt o afişleri o zaman” diyerek tepki gösterdi. Daha sonra komisyonda söz alan Aslanoğlu, “Burada bir polis gelmiş burayı kontrol ediyor telsizle afiş asmış diye bilgi veriyor. Burası polis devleti değil. Bu ülkenin sorunlarını bazen sözle bazen görselle yapıyoruz. Hepimiz en iyisini istiyoruz. Bunlar sadece hatırlatmadır” dedi.

4+4+4 tartışması kaldığı yerden

Eğitim bütçesiyle ilgili görüşmeler, bu yılın eğitimle ilgili en öncelikli gündem maddesi olan ‘4+4+4’ eğitim sistemi tartışmalarının kaldığı yerden devamıyla başladı. CHP’liler sistemin erken yaşta çocukların okula başlatılması ve okulların fiziki durumlarını simgeleyen simge ve görsellerle salona geldi. CHP’li Aslanoğlu, komisyona biberon, emzik, önlük ile gelirken, oturduğu masaya “Bakanlık bütçesinde biberon, önlük ve emzik ödeneği var mı” yazısı astı. CHP’li milletvekillerinin sıraların arkasındaki duvara, birkaç gün önce gazeteler yansıyan Batman Sason’daki çadırda eğitim haberinin kupürleri asıldı. Bakan Dinçer, yerine geçmeden önce CHP’lilerle tokalaşırken, Aslanoğlu, “Sayın Bakan nedir bu görüntü” dedi. Dinçer, “Her gördüğünüze inanmayın, Sayın Aslanoğlu lütfen siz hiç inanmayın” dedi. Dinçer, bütçe konumuyla ilgili konuşma sırasında da konuya değinerek, haberin doğru olmadığını savunarak, söz konusu köyde, köylüler arasındaki rekabet nedeniyle böyle bir görüntünün gündeme taşındığını dile getirdi. Dinçer, “Taşımalı eğitime karar vermişiz. İçeride birileri kendi brandalarıyla birkaç çocuğu alıp istismar ederek düzmece haberler duyurdular. Bu tip haberlerin zamanı geçti. Benim umurumda bile değil. Eğitim sisteminin başarılı bir şekilde devam ediyor. Çamurun izi de kalmayacak” dedi.

Çocukça davranıyorsun

Görüşmelerin başlamasıyla tartışma CHP ve AKP milletvekilleri arasında devam etti. Aslanoğlu’nun biberon, emzik ve önlükleri göstererek konuşmak istemesi üzerine AKP’li Necdet Ünüvar, “Çocukça davranma. Yakışıyor mu? Bu kafayla devam et” dedi. Aslanoğlu, “Ne yakışmıyor. Ödenek koyun diyorum. Sen kendi kafanı kendine sakla. Çocukça kelimesini de geri alın” diye karşılık verdi. Komisyon Başkanı AKP’li Lütfi Elvan “Bunun yolu yöntemi bu değil” diye Aslanoğlu’nu eleştirdi. Bu sırada söz alan AKP’li Ünüvar, “Hakaret olarak birşey demedim. 5 yaşında biberonla okula giden çocuk yok. ‘Çocukça’ kelimesini hakaret olarak aldıysanız özür diliyorum. Hakaret olarak söylemedim ama ben. Yapılan çocukça, ana muhalefete yakışmıyor” dedi.

(radikal)

Son Güncelleme: Perşembe, 08 Kasım 2012 15:18

Gösterim: 1338


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.