Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığınca özel okula giden öğrencilere verilen destek için bütçeden bu eğitim öğretim yılı sonuna kadar 3 milyar 133 milyon 422 lira ödeme yapılacak.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) özel okula giden öğrencilere verilen destekiçin bütçeden bu eğitim öğretim yılı sonuna kadar 3 milyar 133 milyon 422 lira ödemede bulunulacak. 5580 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda, 2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren özel okullarda öğrenim gören öğrencilere eğitim öğretim desteği ödemesi devam ediyor. Özel okullarda 2016-17'de öğrenim gören 75 bin öğrenciye ilk defa eğitim ve öğretim desteğinde bulunulacak. Daha önceki yıllardan destek almaya hak kazanan öğrencilerle birlikte bu yıl 315 bin 586 öğrenciye destek ödemesi yapılacak. Bu seneki ödemeler, 3 taksit halinde gerçekleştirilecek ve ilki bu ay içerisinde ödenecek.
OSB okulları
Ayrıca, 5580 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrenciler için de 2012-2013 eğitim öğretim yılında başlayan destek ödemesi de devam ediyor.
OSB ile OSB dışındaki mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrencilere bu yıl verilecek 118 milyon 483 bin lira ile 2012'den itibaren toplam 267 milyon 657 bin lira ödenmiş olacak.
Milli Eğitim Bakanlığınca özel okula giden öğrencilere verilen destek için bütçeden bu eğitim öğretim yılı sonuna kadar 3 milyar 133 milyon 422 lira ödeme yapılacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığınca özel okula giden öğrencilere verilen destek için bütçeden bu eğitim öğretim yılı sonuna kadar 3 milyar 133 milyon 422 lira ödeme yapılacak.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) özel okula giden öğrencilere verilen destekiçin bütçeden bu eğitim öğretim yılı sonuna kadar 3 milyar 133 milyon 422 lira ödemede bulunulacak. 5580 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda, 2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren özel okullarda öğrenim gören öğrencilere eğitim öğretim desteği ödemesi devam ediyor. Özel okullarda 2016-17'de öğrenim gören 75 bin öğrenciye ilk defa eğitim ve öğretim desteğinde bulunulacak. Daha önceki yıllardan destek almaya hak kazanan öğrencilerle birlikte bu yıl 315 bin 586 öğrenciye destek ödemesi yapılacak. Bu seneki ödemeler, 3 taksit halinde gerçekleştirilecek ve ilki bu ay içerisinde ödenecek.
OSB okulları
Ayrıca, 5580 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) açılan mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrenciler için de 2012-2013 eğitim öğretim yılında başlayan destek ödemesi de devam ediyor.
OSB ile OSB dışındaki mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrencilere bu yıl verilecek 118 milyon 483 bin lira ile 2012'den itibaren toplam 267 milyon 657 bin lira ödenmiş olacak.
Milli Eğitim Bakanlığınca özel okula giden öğrencilere verilen destek için bütçeden bu eğitim öğretim yılı sonuna kadar 3 milyar 133 milyon 422 lira ödeme yapılacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Kasım 2016 14:53
Gösterim: 2035
Başbakan Yardımcısı Şimşek, 18 yaş altı genç ve çocukların da velileri, vasileri aracılığıyla Bireysel Emeklilik Sistemi'ne katılımına ilişkin çalışma yaptıklarını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, BES'in, vatandaşların emeklilik dönemindeki refahının artırılması hedefindeki en önemli araçlardan biri olduğunu söyledi.;
Şimşek, son 3 yılda kaydedilen olumlu sonuçların BES’in kapsayıcılığının artırılması noktasında daha fazla çalışmak için kendilerini motive ettiğini belirtti.
Çocukların yeni kumbarası "BES" olacak
BES kapsamında yapılan yeni çalışmaya değinen Şimşek, 18 yaş altı genç veçocukların sisteme katılımına imkan sağlanmasına yönelik faaliyet yürüttüklerini bildirdi.
Şimşek, mevcut düzenlemeler çerçevesinde BES’e girecek katılımcıların fiil ehliyetine sahip bulunmasının zorunlu olduğuna dikkati çekerek, yapılacak çalışmayla bankacılık işlemlerinde olduğu gibi, velileri veya vasileri aracılığıyla, fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bireysel emeklilik sistemine katılabilmesini hedeflediklerini kaydetti.
Uluslararası çalışmaların, tasarruf alışkanlığının küçük yaşlarda kazanılmasının önemini gösterdiğine işaret eden Şimşek, 18 yaş altı genç ve çocukların BES'e katılımının mümkün hale getirilmesine ilişkin çalışmaları 2017'de tamamlamayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Yardımcısı Şimşek, 18 yaş altı genç ve çocukların da velileri, vasileri aracılığıyla Bireysel Emeklilik Sistemi'ne katılımına ilişkin çalışma yaptıklarını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, BES'in, vatandaşların emeklilik dönemindeki refahının artırılması hedefindeki en önemli araçlardan biri olduğunu söyledi.;
Şimşek, son 3 yılda kaydedilen olumlu sonuçların BES’in kapsayıcılığının artırılması noktasında daha fazla çalışmak için kendilerini motive ettiğini belirtti.
Çocukların yeni kumbarası "BES" olacak
BES kapsamında yapılan yeni çalışmaya değinen Şimşek, 18 yaş altı genç veçocukların sisteme katılımına imkan sağlanmasına yönelik faaliyet yürüttüklerini bildirdi.
Şimşek, mevcut düzenlemeler çerçevesinde BES’e girecek katılımcıların fiil ehliyetine sahip bulunmasının zorunlu olduğuna dikkati çekerek, yapılacak çalışmayla bankacılık işlemlerinde olduğu gibi, velileri veya vasileri aracılığıyla, fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bireysel emeklilik sistemine katılabilmesini hedeflediklerini kaydetti.
Uluslararası çalışmaların, tasarruf alışkanlığının küçük yaşlarda kazanılmasının önemini gösterdiğine işaret eden Şimşek, 18 yaş altı genç ve çocukların BES'e katılımının mümkün hale getirilmesine ilişkin çalışmaları 2017'de tamamlamayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.
Son Güncelleme: Salı, 08 Kasım 2016 12:00
Gösterim: 1725
Kilis'te 21 yıl önce öğrencilerde otokontrolü geliştirmek amacıyla başlatılan "Zilsiz Okul Projesi" kapsamında 4 lisede yıllardır teneffüs arası için zil çalmıyor.
Yaklaşık 21 yıl önce eski ismi Kilis Anadolu Lisesi olan 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesinde başlatılan proje, daha sonra kapsamı genişletilerek 4 okulda devreye sokuldu. Okullarda görev yapan öğretmenler ile öğrenciler, koridor ve sınıflara yerleştirilen saatlerle ders başı yapıp teneffüse çıkıyorlar. Böylelikle öğrencilerin kendi zamanlarını kontrol etmesi sağlanıyor.
İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Alagöz, yaklaşık 4 ay önce göreve başladığını hatırlatarak, yaptıkları incelemenin ardından okullarda başlatılan uygulamadan olumlu sonuçlar alındığını söyledi.
Proje sayesinde kent genelindeki 4 lisede ders zilinin kullanılmadığını anlatan Alagöz, 1995 yılından beri süren projenin olumlu yansımaları olduğuna işaret etti.
Okullarda öğretimin yanı sıra eğitimin de hayata geçirildiğini aktaran Alagöz, şöyle konuştu: "Proje sayesinde çevre gürültüsünü de engellemiş oluyoruz. Yani mahallede yaşayan insanların zil sesiyle yatıp kalkmaları gibi bir durum olmuyor. Öğrencilerimiz en azından 'Benim 10 dakikalık bir teneffüs sürem var 10 dakika sonra derste olacağım' diyebiliyor. Öğretmenlerimiz aynı şekilde 'ders saati başlamıştır gitmem lazım' diyebiliyor. En azından insanlar 'ben sorumluluğumu biliyorum, dinleneceğim, ders yapacağım, dersi dinleyeceğim, zaman benim için çok önemlidir' düşüncesiyle hareket ediyor. Yani projeyle hem çevre gürültüsü engellenmiş oluyor hemde öğrencilerimiz zamanı daha dengeli kullanmayı öğreniyor."
"Marjinal bir karardı"
Projeyi hayata geçiren emekli öğretmen İlhami Toprak da 21 yıl önce başlattığı projenin çok marjinal bir karar olduğunu ancak o dönem projeyi öğrenci ve öğretmenlerin desteğiyle uygulamaya koyduklarını söyledi.
Zilin kullanılmadığı dönemlerde öğrenci ve öğretmenlerin daha dikkatli olduğunu gözlemlediklerini aktaran Toprak, "Sistem çok kısa bir sürede oturdu. 5 dakikalık zamanı idare edemeyen bir insanın hayatı idare edemeyeceğini düşünerek projeyi başlatmıştık. Bizim çocuklarımız 17-18 yaşında, 5-10 dakikalık zaman dilimini rahat kullanabilecek kapasitede diye düşündük ve bizi pişman etmediler." dedi.
Projenin uygulandığı okullardan Mübeccel Suphi Yavaşça Sosyal Bilimler Lisesinin müdürü Abdulhaluk Oğuz ise öğretmenler kurulunda aldıkları kararla öğrencilerin otokontrollerini sağlamalarına destek olmak için yaklaşık 3 yıldır okullarında zil çalmadığını aktardı.
Oğuz, uygulamanın ilk yürürlüğe girdiği dönemlerde birtakım sıkıntılar yaşandığını ancak bir süre sonra çocukların alıştığını ve otokontrollerinin geliştiğini ifade ederek, "Okulumuzda hiç zil olmadı, öyle başladık ve devam ettirmeyi düşünüyoruz. Öğrencilerimiz komuta ihtiyaç duymadan görev bilinciyle hareket etmeye başladılar. Şu anda zil sesi duyduklarında 'hocam bir gürültü var' diyorlar. Hatta komşu okulların zil sesi çocuklara garip geliyor." diye konuştu.
15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi Müdürü Salihiddin Ataköşker de 10 yıl önce göreve başladığında uygulamada olan projeyi kendisinin de devam ettirdiğini belirtti.
Ataköşker, öğretmenlerle yaptıkları istişareler sonucu projenin devamına karar verdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: "Yaptığımız toplantılarda öğretmenlerimiz uygulamanın çok güzel olduğunu, çocuklarda sorumluluk bilincinin, özgür iradesini kullanma alışkanlığının olduğunu ifade ettiler. Bunun üzerine projeye devam etme kararı aldık. Öğrencilerin hayata atılmasında, sorumluluk sahibi olmasında, özgür iradesini kullanmasında, zamanı planlayarak kullanabilmesi açısından çok önemli olduğunu gözlemliyoruz. Sınavlarda da özellikle faydalı olduğunu görüyoruz. Geleceğin Türkiyesi için bu ve benzeri uygulamaların önemli olduğunu kanaatindeyim."
15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi Rehber Öğretmeni Bilge Kaya uygulamanın öğrencileri disiplin altına alan bir durum olduğunu, iradeli ve istekli öğrenci kitlesi oluşturduğuna işaret etti. Projenin öğrencilere disiplin, otokontrol, denetim gibi becerilerinin gelişmesine katkı sağladığını anlatan Kaya, böylece öğrencilerin zamanı daha dikkatli ve kaliteli kullandığını dile getirdi.
Öğrenciler de memnun
Öğrencilerden Nadir Zeytcioğlu da ilk önceleri derslere hep geç kaldığını, ancak daha sonra sorumluluğun kendisinde olduğunu anlamaya başladığını vurguladı. Zamanla derslere zamanında gelmeye başladığını dile getiren Zeytcioğlu, "Geç kalmamak için ne yapabilirim diye kol saati aldım ve derslere tam zamanında girmeye başladım. Böyle kendimi daha sorumluluk sahibi hissediyorum." dedi. Öğrencilerden Kemal Şahin uygulamayla daha fazla sorumluluk sahibi ve dakik olduklarını söyledi. Öğrencilerden Asena Şıkoğlu ise uygulama sayesinde özellikle sınavlarda daha kolay hareket ettiğini aktardı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kilis'te 21 yıl önce öğrencilerde otokontrolü geliştirmek amacıyla başlatılan "Zilsiz Okul Projesi" kapsamında 4 lisede yıllardır teneffüs arası için zil çalmıyor.
Yaklaşık 21 yıl önce eski ismi Kilis Anadolu Lisesi olan 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesinde başlatılan proje, daha sonra kapsamı genişletilerek 4 okulda devreye sokuldu. Okullarda görev yapan öğretmenler ile öğrenciler, koridor ve sınıflara yerleştirilen saatlerle ders başı yapıp teneffüse çıkıyorlar. Böylelikle öğrencilerin kendi zamanlarını kontrol etmesi sağlanıyor.
İl Milli Eğitim Müdürü Ahmet Alagöz, yaklaşık 4 ay önce göreve başladığını hatırlatarak, yaptıkları incelemenin ardından okullarda başlatılan uygulamadan olumlu sonuçlar alındığını söyledi.
Proje sayesinde kent genelindeki 4 lisede ders zilinin kullanılmadığını anlatan Alagöz, 1995 yılından beri süren projenin olumlu yansımaları olduğuna işaret etti.
Okullarda öğretimin yanı sıra eğitimin de hayata geçirildiğini aktaran Alagöz, şöyle konuştu: "Proje sayesinde çevre gürültüsünü de engellemiş oluyoruz. Yani mahallede yaşayan insanların zil sesiyle yatıp kalkmaları gibi bir durum olmuyor. Öğrencilerimiz en azından 'Benim 10 dakikalık bir teneffüs sürem var 10 dakika sonra derste olacağım' diyebiliyor. Öğretmenlerimiz aynı şekilde 'ders saati başlamıştır gitmem lazım' diyebiliyor. En azından insanlar 'ben sorumluluğumu biliyorum, dinleneceğim, ders yapacağım, dersi dinleyeceğim, zaman benim için çok önemlidir' düşüncesiyle hareket ediyor. Yani projeyle hem çevre gürültüsü engellenmiş oluyor hemde öğrencilerimiz zamanı daha dengeli kullanmayı öğreniyor."
"Marjinal bir karardı"
Projeyi hayata geçiren emekli öğretmen İlhami Toprak da 21 yıl önce başlattığı projenin çok marjinal bir karar olduğunu ancak o dönem projeyi öğrenci ve öğretmenlerin desteğiyle uygulamaya koyduklarını söyledi.
Zilin kullanılmadığı dönemlerde öğrenci ve öğretmenlerin daha dikkatli olduğunu gözlemlediklerini aktaran Toprak, "Sistem çok kısa bir sürede oturdu. 5 dakikalık zamanı idare edemeyen bir insanın hayatı idare edemeyeceğini düşünerek projeyi başlatmıştık. Bizim çocuklarımız 17-18 yaşında, 5-10 dakikalık zaman dilimini rahat kullanabilecek kapasitede diye düşündük ve bizi pişman etmediler." dedi.
Projenin uygulandığı okullardan Mübeccel Suphi Yavaşça Sosyal Bilimler Lisesinin müdürü Abdulhaluk Oğuz ise öğretmenler kurulunda aldıkları kararla öğrencilerin otokontrollerini sağlamalarına destek olmak için yaklaşık 3 yıldır okullarında zil çalmadığını aktardı.
Oğuz, uygulamanın ilk yürürlüğe girdiği dönemlerde birtakım sıkıntılar yaşandığını ancak bir süre sonra çocukların alıştığını ve otokontrollerinin geliştiğini ifade ederek, "Okulumuzda hiç zil olmadı, öyle başladık ve devam ettirmeyi düşünüyoruz. Öğrencilerimiz komuta ihtiyaç duymadan görev bilinciyle hareket etmeye başladılar. Şu anda zil sesi duyduklarında 'hocam bir gürültü var' diyorlar. Hatta komşu okulların zil sesi çocuklara garip geliyor." diye konuştu.
15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi Müdürü Salihiddin Ataköşker de 10 yıl önce göreve başladığında uygulamada olan projeyi kendisinin de devam ettirdiğini belirtti.
Ataköşker, öğretmenlerle yaptıkları istişareler sonucu projenin devamına karar verdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: "Yaptığımız toplantılarda öğretmenlerimiz uygulamanın çok güzel olduğunu, çocuklarda sorumluluk bilincinin, özgür iradesini kullanma alışkanlığının olduğunu ifade ettiler. Bunun üzerine projeye devam etme kararı aldık. Öğrencilerin hayata atılmasında, sorumluluk sahibi olmasında, özgür iradesini kullanmasında, zamanı planlayarak kullanabilmesi açısından çok önemli olduğunu gözlemliyoruz. Sınavlarda da özellikle faydalı olduğunu görüyoruz. Geleceğin Türkiyesi için bu ve benzeri uygulamaların önemli olduğunu kanaatindeyim."
15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi Rehber Öğretmeni Bilge Kaya uygulamanın öğrencileri disiplin altına alan bir durum olduğunu, iradeli ve istekli öğrenci kitlesi oluşturduğuna işaret etti. Projenin öğrencilere disiplin, otokontrol, denetim gibi becerilerinin gelişmesine katkı sağladığını anlatan Kaya, böylece öğrencilerin zamanı daha dikkatli ve kaliteli kullandığını dile getirdi.
Öğrenciler de memnun
Öğrencilerden Nadir Zeytcioğlu da ilk önceleri derslere hep geç kaldığını, ancak daha sonra sorumluluğun kendisinde olduğunu anlamaya başladığını vurguladı. Zamanla derslere zamanında gelmeye başladığını dile getiren Zeytcioğlu, "Geç kalmamak için ne yapabilirim diye kol saati aldım ve derslere tam zamanında girmeye başladım. Böyle kendimi daha sorumluluk sahibi hissediyorum." dedi. Öğrencilerden Kemal Şahin uygulamayla daha fazla sorumluluk sahibi ve dakik olduklarını söyledi. Öğrencilerden Asena Şıkoğlu ise uygulama sayesinde özellikle sınavlarda daha kolay hareket ettiğini aktardı.
Son Güncelleme: Pazar, 06 Kasım 2016 17:12
Gösterim: 1830
Milli Eğitim Bakanlığının, 2015-2016 eğitim öğretim yılında resmi örgün ortaöğretimde görevli 277 bin 188 öğretmenin katılımıyla düzenlediği rapor yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) 2015-2016 eğitim öğretim yılında resmi örgün liselerde görevli 277 bin 188 öğretmenin katılımıyla "öğrenci devamsızlığı", "akademik başarı", "temel liselere geçiş", "teknolojinin amacına uygun kullanımı", "öğrenci disiplin durumu"nun araştırıldığı "Ortaöğretim İzleme veDeğerlendirme Raporu 2016" yayımlandı.
Ortaöğretim düzeyini değerlendirme amacını taşıyan rapor için oluşturulan çalışma grupları, 7 coğrafi bölgede 14 ilin milli eğitim müdürlüklerine ziyaretlerde bulundu. Bu ziyaretlerde il milli eğitim müdürlüğü yöneticileriyle toplantılar yapıldı.
Hazırlanan raporda, il milli eğitim müdürlüğü yöneticileri ve o ilde görev yapan okul zümre başkanlarının görüşlerine yer verildi. İllerde uygulanan anket sonuçları raporda yer aldı.
Araştırmaya, 2015-2016 eğitim öğretim yılında resmi örgün ortaöğretimde görev yapan 277 bin 188 öğretmen katıldı. Örneklemin belirlenmesinde tabakalı seçkisiz yöntem kullanıldı. Araştırmanın örneklemini 7 coğrafi bölgeden ve 7 okul türünden belirlenen 941 zümre başkanı oluşturdu.
Araştırmada, "öğrenci devamsızlığı", "akademik başarı", "temel liselere geçiş", "teknolojinin amacına uygun kullanımı", "öğrenci disiplin durumu" başlıklarının her birinde 10-12, toplamda 55 maddeden oluşan anket kullanıldı. Ölçme aracı "hiç katılmıyorum", "katılmıyorum", "katılıyorum", "tamamen katılıyorum" seçeneklerinden oluştu.
Ölçme aracı, araştırma ekibince ilgili literatür ve konuya ilişkin yasal dayanaklar taranarak oluşturuldu. Araştırmanın nitel boyutunda ise nicel boyuttaki konuları kapsayan açık uçlu 5 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanıldı.
Öğrenci devamsızlığının nedenleri
Araştırma raporunun "öğrenci devamsızlığı" bölümünde, spor lisesi, güzel sanatlar, Anadolu imam hatip, mesleki ve teknik Anadolu liseleri okul türlerinde öğrenci devamsızlığının önemli bir gündem oluşturmasına karşın, bunu azaltmaya dönük beklenen düzeyde hedef belirlenmediğine işaret edildi.
Raporda, öğretmenlerin önemli bir bölümünün, "öğrencilerin devamsızlık konusunda yeteri kadar bilgilendirildiğini" düşündüğü, benzer biçimde "öğrencilerin okulda mutsuz oldukları için devamsızlık yaptığı" görüşüne katılmadığı belirtildi. Anadolu imam hatip, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde öğretmenlerin yaklaşık yarısının, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde ise yaklaşık yüzde 40'ının "öğrencilerin okulda mutsuz oldukları için devamsızlık yaptığını" düşündüğü bildirildi.
Raporda, öğrenci devamsızlıklarına ilişkin özetle şu tespitlere yer verildi:
"Öğretmenlerin yaklaşık 3'te 1'i öğrencilerin kendilerini akademik açıdan başarısız algıladıkları için devamsızlık yaptığını düşünmektedir. Yüzde 70'i ise öğrencilerin keyfi olarak devamsızlık yaptığını düşünmektedir. Öğretmenlerin sınırlı bir bölümü (yüzde 21), öğrencilerin akran baskısı, zorbalık, şiddet gibi nedenlerden ötürü devamsızlık yaptığını düşünmektedir.
Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde elde edilen bulgulara göre, öğrencilerin önemli bir bölümü farklı gerekçelerle YGS'den sonra sürekli bir biçimde devamsızlık yapmaktadır. Öğrencilerin bir bölümü yalnızca YGS puanıyla bir yükseköğretim programına yerleşmeyi planladığı için (LYS'ye katılmayacak öğrenciler) resmen olmasa bile fiilen okuldan mezun olduğunu düşündüğü için devamsızlık yapmaktadır. LYS'ye katılacaksa bu durumda sınava hazırlanmak için devamsızlık yapmaktadır. Bu sonuç okul-yükseköğretime geçiş sınavları ilişkisini ortaya koyması bakımından çarpıcıdır."
"Akademik başarı için ders saatleri azaltılsın" önerisi
MEB'in raporunda, akademik başarıya ilişkin tespitler de yer aldı. Buna göre, her okul türünde araştırmaya katılan öğretmenlerin yarısından fazlası, "ders saatinin azaltılarak sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere ayrılan zamanın artırılmasının" akademik başarıyı olumlu etkileyeceği görüşüne katılırken, fen lisesinde bu görüşe katılan öğretmen oranının görece az olması dikkati çekti.
Akademik başarı için "öneriler" bölümünde, şunlar kaydedildi:
"Ön öğrenmelerin yeterliliğini belirlemek amacıyla ortaokul ve lise öğretim programlarının ne düzeyde uyumlu olduğu araştırılabilir. Öğrenci başarısını etkileyen önemli bir değişken olarak görülen okul ortamlarının özellikleri, bu amaç doğrultusunda incelenerek gerekli düzenlemeler yapılabilir. Aile özellikleri belirlenerek gerekli görülen velilerin aile eğitim programlarına katılmaları teşvik edilebilir. Ortak sınav uygulamasının sonuçları okul türü bağlamında ele alınarak yeniden düzenlenebilir. Sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli fiziki yapı ve malzeme teminine yönelik olarak Gençlik ve Spor ile Kültür ve Turizm bakanlıklarıyla merkezi ve yerel düzeyde yapılan protokoller artırılabilir. Öğrencilere notların dışında hangi ödüllerin, hangi durumlarda verilebileceğine ilişkin ayrıca bir araştırma yapılabilir."
Öğrencilerin disiplin durumu
Raporda, "Disiplin sorunlarının azaltılması için yapılması gereken en önemli şey, ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere daha fazla yönelmelerini sağlamaktır. Araştırma sonucundan elde edilen bulgular, enerjisini bu tarz faydalı alanlara kanalize eden öğrencilerin daha az disiplin olayına karıştığını göstermektedir." bilgisine yer verildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığının, 2015-2016 eğitim öğretim yılında resmi örgün ortaöğretimde görevli 277 bin 188 öğretmenin katılımıyla düzenlediği rapor yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) 2015-2016 eğitim öğretim yılında resmi örgün liselerde görevli 277 bin 188 öğretmenin katılımıyla "öğrenci devamsızlığı", "akademik başarı", "temel liselere geçiş", "teknolojinin amacına uygun kullanımı", "öğrenci disiplin durumu"nun araştırıldığı "Ortaöğretim İzleme veDeğerlendirme Raporu 2016" yayımlandı.
Ortaöğretim düzeyini değerlendirme amacını taşıyan rapor için oluşturulan çalışma grupları, 7 coğrafi bölgede 14 ilin milli eğitim müdürlüklerine ziyaretlerde bulundu. Bu ziyaretlerde il milli eğitim müdürlüğü yöneticileriyle toplantılar yapıldı.
Hazırlanan raporda, il milli eğitim müdürlüğü yöneticileri ve o ilde görev yapan okul zümre başkanlarının görüşlerine yer verildi. İllerde uygulanan anket sonuçları raporda yer aldı.
Araştırmaya, 2015-2016 eğitim öğretim yılında resmi örgün ortaöğretimde görev yapan 277 bin 188 öğretmen katıldı. Örneklemin belirlenmesinde tabakalı seçkisiz yöntem kullanıldı. Araştırmanın örneklemini 7 coğrafi bölgeden ve 7 okul türünden belirlenen 941 zümre başkanı oluşturdu.
Araştırmada, "öğrenci devamsızlığı", "akademik başarı", "temel liselere geçiş", "teknolojinin amacına uygun kullanımı", "öğrenci disiplin durumu" başlıklarının her birinde 10-12, toplamda 55 maddeden oluşan anket kullanıldı. Ölçme aracı "hiç katılmıyorum", "katılmıyorum", "katılıyorum", "tamamen katılıyorum" seçeneklerinden oluştu.
Ölçme aracı, araştırma ekibince ilgili literatür ve konuya ilişkin yasal dayanaklar taranarak oluşturuldu. Araştırmanın nitel boyutunda ise nicel boyuttaki konuları kapsayan açık uçlu 5 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanıldı.
Öğrenci devamsızlığının nedenleri
Araştırma raporunun "öğrenci devamsızlığı" bölümünde, spor lisesi, güzel sanatlar, Anadolu imam hatip, mesleki ve teknik Anadolu liseleri okul türlerinde öğrenci devamsızlığının önemli bir gündem oluşturmasına karşın, bunu azaltmaya dönük beklenen düzeyde hedef belirlenmediğine işaret edildi.
Raporda, öğretmenlerin önemli bir bölümünün, "öğrencilerin devamsızlık konusunda yeteri kadar bilgilendirildiğini" düşündüğü, benzer biçimde "öğrencilerin okulda mutsuz oldukları için devamsızlık yaptığı" görüşüne katılmadığı belirtildi. Anadolu imam hatip, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde öğretmenlerin yaklaşık yarısının, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde ise yaklaşık yüzde 40'ının "öğrencilerin okulda mutsuz oldukları için devamsızlık yaptığını" düşündüğü bildirildi.
Raporda, öğrenci devamsızlıklarına ilişkin özetle şu tespitlere yer verildi:
"Öğretmenlerin yaklaşık 3'te 1'i öğrencilerin kendilerini akademik açıdan başarısız algıladıkları için devamsızlık yaptığını düşünmektedir. Yüzde 70'i ise öğrencilerin keyfi olarak devamsızlık yaptığını düşünmektedir. Öğretmenlerin sınırlı bir bölümü (yüzde 21), öğrencilerin akran baskısı, zorbalık, şiddet gibi nedenlerden ötürü devamsızlık yaptığını düşünmektedir.
Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde elde edilen bulgulara göre, öğrencilerin önemli bir bölümü farklı gerekçelerle YGS'den sonra sürekli bir biçimde devamsızlık yapmaktadır. Öğrencilerin bir bölümü yalnızca YGS puanıyla bir yükseköğretim programına yerleşmeyi planladığı için (LYS'ye katılmayacak öğrenciler) resmen olmasa bile fiilen okuldan mezun olduğunu düşündüğü için devamsızlık yapmaktadır. LYS'ye katılacaksa bu durumda sınava hazırlanmak için devamsızlık yapmaktadır. Bu sonuç okul-yükseköğretime geçiş sınavları ilişkisini ortaya koyması bakımından çarpıcıdır."
"Akademik başarı için ders saatleri azaltılsın" önerisi
MEB'in raporunda, akademik başarıya ilişkin tespitler de yer aldı. Buna göre, her okul türünde araştırmaya katılan öğretmenlerin yarısından fazlası, "ders saatinin azaltılarak sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere ayrılan zamanın artırılmasının" akademik başarıyı olumlu etkileyeceği görüşüne katılırken, fen lisesinde bu görüşe katılan öğretmen oranının görece az olması dikkati çekti.
Akademik başarı için "öneriler" bölümünde, şunlar kaydedildi:
"Ön öğrenmelerin yeterliliğini belirlemek amacıyla ortaokul ve lise öğretim programlarının ne düzeyde uyumlu olduğu araştırılabilir. Öğrenci başarısını etkileyen önemli bir değişken olarak görülen okul ortamlarının özellikleri, bu amaç doğrultusunda incelenerek gerekli düzenlemeler yapılabilir. Aile özellikleri belirlenerek gerekli görülen velilerin aile eğitim programlarına katılmaları teşvik edilebilir. Ortak sınav uygulamasının sonuçları okul türü bağlamında ele alınarak yeniden düzenlenebilir. Sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli fiziki yapı ve malzeme teminine yönelik olarak Gençlik ve Spor ile Kültür ve Turizm bakanlıklarıyla merkezi ve yerel düzeyde yapılan protokoller artırılabilir. Öğrencilere notların dışında hangi ödüllerin, hangi durumlarda verilebileceğine ilişkin ayrıca bir araştırma yapılabilir."
Öğrencilerin disiplin durumu
Raporda, "Disiplin sorunlarının azaltılması için yapılması gereken en önemli şey, ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere daha fazla yönelmelerini sağlamaktır. Araştırma sonucundan elde edilen bulgular, enerjisini bu tarz faydalı alanlara kanalize eden öğrencilerin daha az disiplin olayına karıştığını göstermektedir." bilgisine yer verildi.
Son Güncelleme: Salı, 08 Kasım 2016 11:57
Gösterim: 2018
"Doçentli̇k Sınav Yönetmeli̇ği̇nde Deği̇şi̇kli̇k Yapılmasına Dair Yönetmelik", Resmi Gazete'de yayımlandı.
Doçentli̇k Sınav Yönetmeli̇ği̇'nde yapılan değişikliğe göre, doçentlik sınavının eser incelemesinde başarılı olmasına rağmen birinci, ikinci veya üçüncü sözlü sınavda başarı elde edemeyen ya da başarısız sayılan aday, her defasında en erken izleyen ikinci sınav döneminde sözlü sınav için yeniden başvurabilecek.
"Doçentli̇k Sınav Yönetmeli̇ği̇nde Deği̇şi̇kli̇k Yapılmasına Dair Yönetmelik", Resmi Gazete'de yayımlandı.
Değişiklikle, 6 Ekim 2016 tarihli ve 29849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in yürürlüğe girmesinden önce eserlerin incelenmesi aşamasında başarılı olan adaylar hakkında yeni yönetmeliğin nispeten ağırlaştırılmış hükümleri yerine, eski yönetmelikte öngörülen "en erken izleyen ikinci sınav dönemi" hükmü uygulanacak.
Buna göre, doçentlik sınavının eser incelemesinde başarılı olmasına rağmen birinci, ikinci veya üçüncü sözlü sınavda başarısız olan veya başarısız sayılan aday, her defasında en erken izleyen ikinci sınav döneminde sözlü sınav için yeniden başvuruda bulunabilecek.
Üçüncü kez sözlü sınavdan başarısız bulunan doçent adayı için salt çoğunluğu sağlayacak sayıda üyenin değiştirilmesi şartıyla yeni bir jüri oluşturulacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
"Doçentli̇k Sınav Yönetmeli̇ği̇nde Deği̇şi̇kli̇k Yapılmasına Dair Yönetmelik", Resmi Gazete'de yayımlandı.
Doçentli̇k Sınav Yönetmeli̇ği̇'nde yapılan değişikliğe göre, doçentlik sınavının eser incelemesinde başarılı olmasına rağmen birinci, ikinci veya üçüncü sözlü sınavda başarı elde edemeyen ya da başarısız sayılan aday, her defasında en erken izleyen ikinci sınav döneminde sözlü sınav için yeniden başvurabilecek.
"Doçentli̇k Sınav Yönetmeli̇ği̇nde Deği̇şi̇kli̇k Yapılmasına Dair Yönetmelik", Resmi Gazete'de yayımlandı.
Değişiklikle, 6 Ekim 2016 tarihli ve 29849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in yürürlüğe girmesinden önce eserlerin incelenmesi aşamasında başarılı olan adaylar hakkında yeni yönetmeliğin nispeten ağırlaştırılmış hükümleri yerine, eski yönetmelikte öngörülen "en erken izleyen ikinci sınav dönemi" hükmü uygulanacak.
Buna göre, doçentlik sınavının eser incelemesinde başarılı olmasına rağmen birinci, ikinci veya üçüncü sözlü sınavda başarısız olan veya başarısız sayılan aday, her defasında en erken izleyen ikinci sınav döneminde sözlü sınav için yeniden başvuruda bulunabilecek.
Üçüncü kez sözlü sınavdan başarısız bulunan doçent adayı için salt çoğunluğu sağlayacak sayıda üyenin değiştirilmesi şartıyla yeni bir jüri oluşturulacak.
Son Güncelleme: Cuma, 04 Kasım 2016 11:24
Gösterim: 1921