Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Darüşşafaka'nın, sadece babasını değil, her ikisini veya herhangi birini kaybetmiş çocuklara da kapılarını açacağını söyledi.
tayyip_darussafakaBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Darüşşafaka Cemiyeti'nin TİM Maslak Show Center'da gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 1863'te Darüşşafaka'yı kuran Yusuf Ziya Paşa ve arkadaşlarını rahmetle ve minnetle yadettiğini söyledi.
150 yıllık süre boyunca, bu köklü kuruluşta yöneticilik yapmış, öğretmenlik, bakıcılık yapmış, babasını yitirmiş evlatlara kol kanat germiş tüm çalışanlara milletçe bir kez daha şükranlarını ilettiğini dile getiren Erdoğan, 1,5 asırlık süre içinde ve bugün yardımlarıyla, katkılarıyla, destekleriyle Darüşşafaka'yı ayakta tutmuş, büyütmüş tüm hayırseverlere de teşekkür ettiğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Evet... Bugün, Darüşşafaka Cemiyeti'nin tüzüğünde gerçekten tarihi nitelikte bir değişiklik gerçekleştiriyoruz. Tüzükte yapacağımız değişiklikle, bugünden itibaren, inşallah Darüşşafaka Eğitim Kurumları artık sadece babasını kaybetmiş vatan evlatlarına değil; babası veya annesinden her ikisini veya herhangi birini kaybetmiş çocuklarımıza da kapılarını açacak.
Yine yapacağımız değişiklikle, tüzüğün 2. maddesindeki Türk ve İslam olma şartını, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı' olarak değiştiriyor, cemiyetin kapsama alanını böylece genişletiyoruz. Ayrıca, yine 2. maddedeki değişiklikle Darüşşafaka Eğitim Kurumları'nın vizyon ve misyonunu da çağın gereklerine uygun bir düzeye yükseltiyoruz.''
Gerçekleşecek bu tüzük değişikliğinin şimdiden hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, ''Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, cemiyetin başkanı sıfatıyla, böyle tarihi nitelikte bir değişikliğe şahitlik ediyor olmaktan büyük gurur ve heyecan duyduğumu da burada ifade etmek istiyorum'' dedi.
Ayrıma müsade etmeyiz
Erdoğan, bugünün dünyasında, bugünün Türkiye'sinde, yetim ve öksüz ayrımının artık kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Annesini kaybeden öksüz çocuk, babasını kaybeden yetim çocukla aynı yerde durabiliyor ve ihtiyaçlar noktasında aynı kaderi paylaşabiliyor. İşte bu nedenle, biz artık Darüşşafaka'da, yetim ve öksüz diye bir ayrımın yapılmasının uygun olmadığını düşünüyor ve tüzükten bu ayrımı kaldırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde buluşmuş herkes, hem devletin, hem de devlet kurumlarının karşısında her yönüyle eşittir. Özellikle, çocuklar arasında din ve etnik köken bakımından bir ayrıma gidilmesine müsaade edemeyiz. Tüzükten, artık bunu çıkartıyor, Darüşşafaka'yı özüne ve ruhuna yaraşır bir vizyona kavuşturuyoruz.''

> Başbakan Erdoğan Darüşşafaka’nın tüzüğünü değiştiriyor

Başbakan Tayyip Erdoğan, Darüşşafaka'nın, sadece babasını değil, her ikisini veya herhangi birini kaybetmiş çocuklara da kapılarını açacağını söyledi.
tayyip_darussafakaBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Darüşşafaka Cemiyeti'nin TİM Maslak Show Center'da gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 1863'te Darüşşafaka'yı kuran Yusuf Ziya Paşa ve arkadaşlarını rahmetle ve minnetle yadettiğini söyledi.
150 yıllık süre boyunca, bu köklü kuruluşta yöneticilik yapmış, öğretmenlik, bakıcılık yapmış, babasını yitirmiş evlatlara kol kanat germiş tüm çalışanlara milletçe bir kez daha şükranlarını ilettiğini dile getiren Erdoğan, 1,5 asırlık süre içinde ve bugün yardımlarıyla, katkılarıyla, destekleriyle Darüşşafaka'yı ayakta tutmuş, büyütmüş tüm hayırseverlere de teşekkür ettiğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Evet... Bugün, Darüşşafaka Cemiyeti'nin tüzüğünde gerçekten tarihi nitelikte bir değişiklik gerçekleştiriyoruz. Tüzükte yapacağımız değişiklikle, bugünden itibaren, inşallah Darüşşafaka Eğitim Kurumları artık sadece babasını kaybetmiş vatan evlatlarına değil; babası veya annesinden her ikisini veya herhangi birini kaybetmiş çocuklarımıza da kapılarını açacak.
Yine yapacağımız değişiklikle, tüzüğün 2. maddesindeki Türk ve İslam olma şartını, 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı' olarak değiştiriyor, cemiyetin kapsama alanını böylece genişletiyoruz. Ayrıca, yine 2. maddedeki değişiklikle Darüşşafaka Eğitim Kurumları'nın vizyon ve misyonunu da çağın gereklerine uygun bir düzeye yükseltiyoruz.''
Gerçekleşecek bu tüzük değişikliğinin şimdiden hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, ''Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, cemiyetin başkanı sıfatıyla, böyle tarihi nitelikte bir değişikliğe şahitlik ediyor olmaktan büyük gurur ve heyecan duyduğumu da burada ifade etmek istiyorum'' dedi.
Ayrıma müsade etmeyiz
Erdoğan, bugünün dünyasında, bugünün Türkiye'sinde, yetim ve öksüz ayrımının artık kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Annesini kaybeden öksüz çocuk, babasını kaybeden yetim çocukla aynı yerde durabiliyor ve ihtiyaçlar noktasında aynı kaderi paylaşabiliyor. İşte bu nedenle, biz artık Darüşşafaka'da, yetim ve öksüz diye bir ayrımın yapılmasının uygun olmadığını düşünüyor ve tüzükten bu ayrımı kaldırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğinde buluşmuş herkes, hem devletin, hem de devlet kurumlarının karşısında her yönüyle eşittir. Özellikle, çocuklar arasında din ve etnik köken bakımından bir ayrıma gidilmesine müsaade edemeyiz. Tüzükten, artık bunu çıkartıyor, Darüşşafaka'yı özüne ve ruhuna yaraşır bir vizyona kavuşturuyoruz.''

Son Güncelleme: Cumartesi, 14 Nisan 2012 12:56

Gösterim: 2869

Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un eşi Aylin Coş, mahalleri gezerek, okuma yazma bilmeyen bazı kadınları ''Ana-Kız Okuldayız'' kampanyası kapsamında açılan kurslara gitmeleri için ikna etti.

Aylin Coş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde yürütülen ''Ana Kız Okuldayız'' kampanyası kapsamında, merkez Seyhan ilçesi Tellidere Mahallesi'nde oturan Esmer Yılar'ı (38) evinde ziyaret etti.

Esmer Yılar'la bir süre sohbet eden Coş, okuma-yazma bilmeyenlerin çeşitli zorluklar yaşadığını, bunlardan birinin de aldıkları ilaçları tüketirken yanlış kullanım sonucu ciddi sağlık sorunları yaşamaları olduğunu söyledi. Okuma yazma bilenlerin sayısını arttırarak faydalı bireyler olmalarını sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Coş, ''Okuma yazma öğrenmek isteyenlerin daima yanında olacağız. Başbakanımızın eşi sayın Emine Erdoğan'ın başlattığı kampanya kapsamında okuma yazma bilmeyen kalmasın istiyoruz. Kampanya ile son 3 yılda 12 bin kişi okuma yazma öğrendi. Ancak biz bu rakamı bir ayda yakaladık. Eylül ayına kadar Adana'da okuma-yazma bilmeyen kalmasın istiyoruz. Biz plakada birinci sıradayız, inşaallah okuma yazma öğretme konusunda da bir numara olacağız'' diye konuştu.

Kurslara katılanların yüzde 10'unu erkeklerin oluşturduğunu belirten Coş, kadının toplumun merkezi olduğunu ve kurslara gelerek kendilerini geliştirmeleri gerektiğini kaydetti.

Aylin Coş'u misafir etmekten dolayı mutlu olduğunu ifade eden Esmer Yılar ise okuma yazma bilmediği için alışverişte veya çocuklarının sorunlarını çözmekte zorlandığını söyledi. Ailevi sorunlar nedeniyle okuma yazma öğrenemediğini söyleyen 4 çocuk annesi Yılar, okuma yazmayı en çok çocukları için öğrenmek istediğini belirtti.

Yılar, ''Çocuklarıma derslerinde ya da başka sorunlarında yardımcı olmak istiyorum. Sadece mantıkla yapmaya çalışıyorum. Ama o da yeterli olmuyor. Sonra da çocuğum 'anne sen hiçbir şey bilmiyorsun' diye tepki gösteriyor. Her şeye rağmen eğitim her zaman mezara kadar önemli ve her yaşta olmalı'' dedi.

Esmer Yılar, okuma yazmayı öğrendikten sonra ilk mektubunu Emine Erdoğan'a yazmak istediğini söyledi.

Coş, ziyaretin ardından Esmer Yılar'la birlikte Taşkent İlköğretim Okulu'nda açılan kursa giderek, Yılar'ın kursa kaydını yaptırdı.

Kurstaki kadınlarla da bir süre sohbet eden Coş, Esmer Yılar'a çeşitli kırtasiye malzemeleri hediye etti.

> ‘Ana-Kız Okuldayız’la 12 bin kişi okuma-yazma öğrendi

Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un eşi Aylin Coş, mahalleri gezerek, okuma yazma bilmeyen bazı kadınları ''Ana-Kız Okuldayız'' kampanyası kapsamında açılan kurslara gitmeleri için ikna etti.

Aylin Coş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde yürütülen ''Ana Kız Okuldayız'' kampanyası kapsamında, merkez Seyhan ilçesi Tellidere Mahallesi'nde oturan Esmer Yılar'ı (38) evinde ziyaret etti.

Esmer Yılar'la bir süre sohbet eden Coş, okuma-yazma bilmeyenlerin çeşitli zorluklar yaşadığını, bunlardan birinin de aldıkları ilaçları tüketirken yanlış kullanım sonucu ciddi sağlık sorunları yaşamaları olduğunu söyledi. Okuma yazma bilenlerin sayısını arttırarak faydalı bireyler olmalarını sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Coş, ''Okuma yazma öğrenmek isteyenlerin daima yanında olacağız. Başbakanımızın eşi sayın Emine Erdoğan'ın başlattığı kampanya kapsamında okuma yazma bilmeyen kalmasın istiyoruz. Kampanya ile son 3 yılda 12 bin kişi okuma yazma öğrendi. Ancak biz bu rakamı bir ayda yakaladık. Eylül ayına kadar Adana'da okuma-yazma bilmeyen kalmasın istiyoruz. Biz plakada birinci sıradayız, inşaallah okuma yazma öğretme konusunda da bir numara olacağız'' diye konuştu.

Kurslara katılanların yüzde 10'unu erkeklerin oluşturduğunu belirten Coş, kadının toplumun merkezi olduğunu ve kurslara gelerek kendilerini geliştirmeleri gerektiğini kaydetti.

Aylin Coş'u misafir etmekten dolayı mutlu olduğunu ifade eden Esmer Yılar ise okuma yazma bilmediği için alışverişte veya çocuklarının sorunlarını çözmekte zorlandığını söyledi. Ailevi sorunlar nedeniyle okuma yazma öğrenemediğini söyleyen 4 çocuk annesi Yılar, okuma yazmayı en çok çocukları için öğrenmek istediğini belirtti.

Yılar, ''Çocuklarıma derslerinde ya da başka sorunlarında yardımcı olmak istiyorum. Sadece mantıkla yapmaya çalışıyorum. Ama o da yeterli olmuyor. Sonra da çocuğum 'anne sen hiçbir şey bilmiyorsun' diye tepki gösteriyor. Her şeye rağmen eğitim her zaman mezara kadar önemli ve her yaşta olmalı'' dedi.

Esmer Yılar, okuma yazmayı öğrendikten sonra ilk mektubunu Emine Erdoğan'a yazmak istediğini söyledi.

Coş, ziyaretin ardından Esmer Yılar'la birlikte Taşkent İlköğretim Okulu'nda açılan kursa giderek, Yılar'ın kursa kaydını yaptırdı.

Kurstaki kadınlarla da bir süre sohbet eden Coş, Esmer Yılar'a çeşitli kırtasiye malzemeleri hediye etti.

Son Güncelleme: Cumartesi, 14 Nisan 2012 12:24

Gösterim: 2256

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un 2008'de yayımladığı aynı adlı romandan esinlenerek bizzat elleriyle kurduğu Masumiyet Müzesi, 28 Nisan'da açılıyor. "Her şey Füsun ile Kemal'in hikâyesine yakışır şekilde oldu." diyen Pamuk'un heyecanını anlatan en güzel ayrıntı, ayakkabılarını boyayıp kurumalarını bile beklemeden müzeyi gezdirmeye gelmiş olması.

Tam 4 yıldır müzenin bitmesini bekleyen Orhan Pamuk, "Sürecin bu kadar uzaması kesinlikle tembellikten değil." diyor ve ekliyor: "Eşyaları tek tek topladım. Düzenleme için bir sürü insanla görüştüm. Ama sonunda pek çok şeyi kendim yaptım. Eşyaları belli bir nizam ve ahenk içinde vitrinlere yerleştirdim. Güzel olsun, havası olsun istedim. Zaman geçtikçe geçti ama şikâyetçi değilim. Çünkü sonunda her şey hikâyeye yakışır şekilde oldu."

Kemal ile Füsun'un aşk hikâyesinin görselleştiği Masumiyet Müzesi, Çukurcuma Caddesi üzerindeki tarihî bir binada yer alıyor. Kapıdan girince ziyaretçileri roman kahramanı Füsun'un içtiği 4.213 sigaranın izmariti karşılıyor. Ahşap merdivenlerle birbirine bağlanan üç ayrı katta, romanın 83 bölümünün her birine karşılık gelen 83 ayrı vitrinde 1970'lerin İstanbul'una ait pek çok ayrıntı mevcut. Çatı katında roman kahramanı Kemal'in hayatının son yıllarını geçirdiği oda, romanın el yazma müsveddesi ve Pamuk'un müze için yaptığı çizimler var.

7 ile 22 yaş arasında ressam olmak isteyen Pamuk, Masumiyet Müzesi sayesinde içindeki ölü ressamı serbest bırakmış. "Bir roman yazdım, müzesini yaptım. Niye yaptım cevabını bilmiyorum, zaten bilmek de istemiyorum." diyen Pamuk'un bu konudaki tek açıklaması şu: "Bir romanı okuyoruz, 600 sayfa; aklımızda sadece 6 sayfa kalıyor bir süre sonra. Ama duygusu, deneyimi, okuma anının hissi dolu dolu 600 sayfa... Müzeyle işte o duyguyu vermek istedim. Gerçi bir yerden itibaren müzenin hikâyesiyle romanın hikâyesi farklılaşmaya başlıyor. Görmek ile okumak arasındaki fark ortaya çıkıyor ama bu da çok iyi. Çünkü Masumiyet Müzesi, kitaptan bağımsız bir müze oldu sonunda. Kitabı okumayanların da keyifle gezeceği bir müze... Bununla gurur duyuyorum."

Masumiyet Müzesi, tarihte bir romandan esinlenerek hayata geçirilen ilk müze. Gezmek isteyenler, romanın 574. sayfasındaki bileti kullanabilir ya da web sitesinden bir bilet alabilir. www.masumiyetmuzesi.org

Maliyeti, Nobel parasını geçti

Masumiyet Müzesi'ni dün sabah küçük bir gruba bizzat gezdiren Pamuk, müzenin maliyeti için "Nobel parasından çok daha fazla. Ama tam olarak 12 lira 25 kuruş gibi bir rakam veremem. Zaten bilmek de istemedim bir noktadan sonra. Ama asıl masraf para değil, benim romancılık vaktim. Geçen sene mart ile eylül arasında 6 ay şu masada oturdum ve romana elimi sürmedim. Müzenin maliyeti işte o vakit. Bu istediğim gibi olmadı, şu zamanında gelmedi, beriki günlerce düzelmedi. Ama her şey bittiğinde hayatımın en mutlu 6 ayını geçirdiğimi anladım."

(zaman)

> Dünya’nın romandan esinlenilerek kurulan ilk müzesi

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un 2008'de yayımladığı aynı adlı romandan esinlenerek bizzat elleriyle kurduğu Masumiyet Müzesi, 28 Nisan'da açılıyor. "Her şey Füsun ile Kemal'in hikâyesine yakışır şekilde oldu." diyen Pamuk'un heyecanını anlatan en güzel ayrıntı, ayakkabılarını boyayıp kurumalarını bile beklemeden müzeyi gezdirmeye gelmiş olması.

Tam 4 yıldır müzenin bitmesini bekleyen Orhan Pamuk, "Sürecin bu kadar uzaması kesinlikle tembellikten değil." diyor ve ekliyor: "Eşyaları tek tek topladım. Düzenleme için bir sürü insanla görüştüm. Ama sonunda pek çok şeyi kendim yaptım. Eşyaları belli bir nizam ve ahenk içinde vitrinlere yerleştirdim. Güzel olsun, havası olsun istedim. Zaman geçtikçe geçti ama şikâyetçi değilim. Çünkü sonunda her şey hikâyeye yakışır şekilde oldu."

Kemal ile Füsun'un aşk hikâyesinin görselleştiği Masumiyet Müzesi, Çukurcuma Caddesi üzerindeki tarihî bir binada yer alıyor. Kapıdan girince ziyaretçileri roman kahramanı Füsun'un içtiği 4.213 sigaranın izmariti karşılıyor. Ahşap merdivenlerle birbirine bağlanan üç ayrı katta, romanın 83 bölümünün her birine karşılık gelen 83 ayrı vitrinde 1970'lerin İstanbul'una ait pek çok ayrıntı mevcut. Çatı katında roman kahramanı Kemal'in hayatının son yıllarını geçirdiği oda, romanın el yazma müsveddesi ve Pamuk'un müze için yaptığı çizimler var.

7 ile 22 yaş arasında ressam olmak isteyen Pamuk, Masumiyet Müzesi sayesinde içindeki ölü ressamı serbest bırakmış. "Bir roman yazdım, müzesini yaptım. Niye yaptım cevabını bilmiyorum, zaten bilmek de istemiyorum." diyen Pamuk'un bu konudaki tek açıklaması şu: "Bir romanı okuyoruz, 600 sayfa; aklımızda sadece 6 sayfa kalıyor bir süre sonra. Ama duygusu, deneyimi, okuma anının hissi dolu dolu 600 sayfa... Müzeyle işte o duyguyu vermek istedim. Gerçi bir yerden itibaren müzenin hikâyesiyle romanın hikâyesi farklılaşmaya başlıyor. Görmek ile okumak arasındaki fark ortaya çıkıyor ama bu da çok iyi. Çünkü Masumiyet Müzesi, kitaptan bağımsız bir müze oldu sonunda. Kitabı okumayanların da keyifle gezeceği bir müze... Bununla gurur duyuyorum."

Masumiyet Müzesi, tarihte bir romandan esinlenerek hayata geçirilen ilk müze. Gezmek isteyenler, romanın 574. sayfasındaki bileti kullanabilir ya da web sitesinden bir bilet alabilir. www.masumiyetmuzesi.org

Maliyeti, Nobel parasını geçti

Masumiyet Müzesi'ni dün sabah küçük bir gruba bizzat gezdiren Pamuk, müzenin maliyeti için "Nobel parasından çok daha fazla. Ama tam olarak 12 lira 25 kuruş gibi bir rakam veremem. Zaten bilmek de istemedim bir noktadan sonra. Ama asıl masraf para değil, benim romancılık vaktim. Geçen sene mart ile eylül arasında 6 ay şu masada oturdum ve romana elimi sürmedim. Müzenin maliyeti işte o vakit. Bu istediğim gibi olmadı, şu zamanında gelmedi, beriki günlerce düzelmedi. Ama her şey bittiğinde hayatımın en mutlu 6 ayını geçirdiğimi anladım."

(zaman)

Son Güncelleme: Cumartesi, 14 Nisan 2012 10:08

Gösterim: 2301

“Y nesli” adıyla anılan 30 yaş altı gruba dahil Fransız gençlerinin sayısının 13 milyon, diğer bir deyişle Fransa nüfusunun yaklaşık 1/15’i olduğu tahmin ediliyor.

Haberin videosu için tıklayın

Onlara aynı zamanda “doğuştan dijital” yakıştırması yapılıyor. İnternet ve bilgi çağının çocukları bir önceki nesil tarafından terk edilmiş hissediyor. Büyüklerinin onlara iş ve ev bulma ve konusunda yardımcı olmadığından, kendilerine sorumluluk verilmediğinden yakınıyorlar.

 

 

 

> Çağımızın yeni nesli ‘ doğuştan dijitaller’ geliyor

“Y nesli” adıyla anılan 30 yaş altı gruba dahil Fransız gençlerinin sayısının 13 milyon, diğer bir deyişle Fransa nüfusunun yaklaşık 1/15’i olduğu tahmin ediliyor.

Haberin videosu için tıklayın

Onlara aynı zamanda “doğuştan dijital” yakıştırması yapılıyor. İnternet ve bilgi çağının çocukları bir önceki nesil tarafından terk edilmiş hissediyor. Büyüklerinin onlara iş ve ev bulma ve konusunda yardımcı olmadığından, kendilerine sorumluluk verilmediğinden yakınıyorlar.

 

 

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 05 Haziran 2013 16:04

Gösterim: 2455

Manyas ilçesi Çakırca köyünde, cami tuvaletinin kanalizasyon çukuruna düşen çocuk, öldü.

Arkadaşları ile köy meydanında oynayan Şevketiye İlköğretim Okulu 7/A sınıfı öğrencisi Ogün Sarı (13), cami tuvaletlerinin kanalizasyon çukuru üzerinde bulunan ve yeni tuvalet inşaatı için kullanılacak olan çimento torbalarının üzerine çıkarak oynamaya başladı.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, çimento torbalarının üzerinde zıplayan Sarı, kanalizasyon çukurunun üstündeki beton kapağının çökmesi sonucu çukura düştü.

Çakırca Köyü muhtarı Cemil Karadağ'ın çukura inip çocuğu çıkardı. Ancak Sarı'nın hayatını kaybettiği belirlendi.

Çocuğun cenazesi, köy camisinde ikindi vaktinde kılınan namazdan sonra toprağa verildi.

Cenaze törenine, İlçe Milli Eğitim Müdürü Temiray Çelik, çocuğun öğretmenleri ve sınıf arkadaşları ile çok sayıda vatandaş katıldı. 

> İlköğretim öğrencisi cami tuvaletinde hayatını kaybetti

Manyas ilçesi Çakırca köyünde, cami tuvaletinin kanalizasyon çukuruna düşen çocuk, öldü.

Arkadaşları ile köy meydanında oynayan Şevketiye İlköğretim Okulu 7/A sınıfı öğrencisi Ogün Sarı (13), cami tuvaletlerinin kanalizasyon çukuru üzerinde bulunan ve yeni tuvalet inşaatı için kullanılacak olan çimento torbalarının üzerine çıkarak oynamaya başladı.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, çimento torbalarının üzerinde zıplayan Sarı, kanalizasyon çukurunun üstündeki beton kapağının çökmesi sonucu çukura düştü.

Çakırca Köyü muhtarı Cemil Karadağ'ın çukura inip çocuğu çıkardı. Ancak Sarı'nın hayatını kaybettiği belirlendi.

Çocuğun cenazesi, köy camisinde ikindi vaktinde kılınan namazdan sonra toprağa verildi.

Cenaze törenine, İlçe Milli Eğitim Müdürü Temiray Çelik, çocuğun öğretmenleri ve sınıf arkadaşları ile çok sayıda vatandaş katıldı. 

Son Güncelleme: Cumartesi, 14 Nisan 2012 09:31

Gösterim: 2627


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.