Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Trabzon'un Tonya ilçesine bağlı Kaleönü köyünde yaşayan bir grup köylü kadın "Karadeniz Kadınıyız Güçlüyüz Ama…" konulu bir belgesel film çekti. Belgesel ekibinin kameramanı, yönetmeni ve sesçisi de köylü kadınlardan oluştu.
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) AB Bilgi Merkezi tarafından gerçekleştirilen 'AB-Türkiye Belgesel Film buluşması için biraya gelen köylü kadınlar, bir ilke imza attı. Etkinlik kapsamında oluşturulan Belgesel Film Atölyesi'ne katılan Tonya'ya bağlı Kaleönü Köyü'nde yaşayan kadınlar kendi hayatlarını filme aldı. Filmin yönetmenliğini köylü kadınlardan 55 yaşındaki Asiye Köksal yaparken, yönetmen yardımcılığını 71 yaşındaki Hanife Baykan, sesçiliğini 72 yaşındaki Sebahat Şanlı ve kameramanlığını da 45 yaşındaki Ayşe Uzun Yağız isimli köylü kadın yaptı.
Köylü kadınlara belgesel tekniklerini belgesel yönetmeni Deniz Yeşil öğretirken, verilen eğitim sonrası Tonya'nın Kaleönü köyünde 2 gün süren çekimlerin tamamını köylü kadınlar gerçekleştirdi.
Yönetmen Deniz Yeşil'in eğitmenliğinde gerçekleştirilen Belgesel Film Atölyesi aracılığıyla kendi yaşamlarını filme çeken Tonyalı kadınlardan filmin yönetmeni 55 yaşındaki Asiye Köksal, atölyenin kendileri için önemli bir deneyim olduğunu vurgulayarak, "Bundan sonra sorunlarımızı ve kültürümüzü yeni filmlerle anlatmaya devam edeceğiz. Ancak köydekiler bizi kamerayla görünce çok şaşırıyorlar. Diğer projelerimizde buna da alışacaklarını tahmin ediyorum" dedi. Filmin 71 yaşındaki yönetmen yardımcısı Hanife Baykan çekimlerin ilk aşamasında komşularının çalışmalarını şaşkınlıkla izlediklerini belirterek, "Sırtımızdaki sepete alışan uşaklarımız kameraya da alışacaklar" diye konuştu. Tonyalı kadınlar film çekimlerini tamamladıktan sonra ise kemençe ile horon oynayarak filmi kutladılar.
Belgesel ile ilgili bilgi veren filmin yönetmeni Deniz Yeşil, filmi Tonyalı kadınların çektiğini söyledi. Kendisinin köylü kadınlara sadece mikrofon ve kamera kullanımı ile nasıl röportaj yapılacağı hakkında bilgi verdiğini kaydeden Yeşil "Neredeyse tamamı 70'li yaşlarda köylü teyzeler. Anlattıklarımızı çok çabuk anladılar ve istekliydiler. Zaten Karadeniz kadını bu belgeselde mizahi yönlerini ve kararlılıklarını göstererek kısa sürede belgesel film işini çözdüler. Evlere gittiler, kadınlara Karadeniz'de kadın olmanın zorluklarını sordular" şeklinde konuştu. Tonya'nın bütün Karadeniz'de kadınların aslında en güçlü yer olduğunu vurgulayan Yeşil "Burada kadınlar bazı durumlarda erkeklerden daha ön plandadır ve sözleri geçer. Ancak onlar da Karadeniz'in tamamında yaşanan sıkıntıları yaşıyor. İşte köy işleri ve ev işleriyle uğraşmak, ineklere bakmak gibi işlerle uğraşıyorlar. Tonyalı kadınlar tüm bu işlerinin arasında belgesel film bile çekebileceklerini kanıtladılar" ifadelerini kullandı.
TTSO AB Bilgi Merkezi Organizasyonuyla Karadenizli kadınların çektiği belgesel filmle ilgili bilgi veren TTSO AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Yakup Karbuz ise bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Trabzon Kadın Platformu'nun da desteğiyle kadın filmlerine ağırlık verdiklerini söyledi. Karbuz, oluşturdukları Belgesel Film Atölyesiyle de Karadeniz kadınının üretken, girişimci ve becerikli yanlarına vurgu yapmayı amaçladıklarını belirtti. Öte yandan Trabzon Sanatevi'nde yarın başlayacak ve üç gün boyunca sürecek olan 'AB-Türkiye Belgesel Film Buluşması'nda pek çok belgesel film Trabzonlular'la buluşacak. Etkinliğe tanınmış belgesel filmci Wilco Van Herpen ile yönetmenler Emel Çelebi, Can Candan, Muhammet Çakıral belgesel film takipçileriyle söyleşiler gerçekleştirecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Trabzon'un Tonya ilçesine bağlı Kaleönü köyünde yaşayan bir grup köylü kadın "Karadeniz Kadınıyız Güçlüyüz Ama…" konulu bir belgesel film çekti. Belgesel ekibinin kameramanı, yönetmeni ve sesçisi de köylü kadınlardan oluştu.
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) AB Bilgi Merkezi tarafından gerçekleştirilen 'AB-Türkiye Belgesel Film buluşması için biraya gelen köylü kadınlar, bir ilke imza attı. Etkinlik kapsamında oluşturulan Belgesel Film Atölyesi'ne katılan Tonya'ya bağlı Kaleönü Köyü'nde yaşayan kadınlar kendi hayatlarını filme aldı. Filmin yönetmenliğini köylü kadınlardan 55 yaşındaki Asiye Köksal yaparken, yönetmen yardımcılığını 71 yaşındaki Hanife Baykan, sesçiliğini 72 yaşındaki Sebahat Şanlı ve kameramanlığını da 45 yaşındaki Ayşe Uzun Yağız isimli köylü kadın yaptı.
Köylü kadınlara belgesel tekniklerini belgesel yönetmeni Deniz Yeşil öğretirken, verilen eğitim sonrası Tonya'nın Kaleönü köyünde 2 gün süren çekimlerin tamamını köylü kadınlar gerçekleştirdi.
Yönetmen Deniz Yeşil'in eğitmenliğinde gerçekleştirilen Belgesel Film Atölyesi aracılığıyla kendi yaşamlarını filme çeken Tonyalı kadınlardan filmin yönetmeni 55 yaşındaki Asiye Köksal, atölyenin kendileri için önemli bir deneyim olduğunu vurgulayarak, "Bundan sonra sorunlarımızı ve kültürümüzü yeni filmlerle anlatmaya devam edeceğiz. Ancak köydekiler bizi kamerayla görünce çok şaşırıyorlar. Diğer projelerimizde buna da alışacaklarını tahmin ediyorum" dedi. Filmin 71 yaşındaki yönetmen yardımcısı Hanife Baykan çekimlerin ilk aşamasında komşularının çalışmalarını şaşkınlıkla izlediklerini belirterek, "Sırtımızdaki sepete alışan uşaklarımız kameraya da alışacaklar" diye konuştu. Tonyalı kadınlar film çekimlerini tamamladıktan sonra ise kemençe ile horon oynayarak filmi kutladılar.
Belgesel ile ilgili bilgi veren filmin yönetmeni Deniz Yeşil, filmi Tonyalı kadınların çektiğini söyledi. Kendisinin köylü kadınlara sadece mikrofon ve kamera kullanımı ile nasıl röportaj yapılacağı hakkında bilgi verdiğini kaydeden Yeşil "Neredeyse tamamı 70'li yaşlarda köylü teyzeler. Anlattıklarımızı çok çabuk anladılar ve istekliydiler. Zaten Karadeniz kadını bu belgeselde mizahi yönlerini ve kararlılıklarını göstererek kısa sürede belgesel film işini çözdüler. Evlere gittiler, kadınlara Karadeniz'de kadın olmanın zorluklarını sordular" şeklinde konuştu. Tonya'nın bütün Karadeniz'de kadınların aslında en güçlü yer olduğunu vurgulayan Yeşil "Burada kadınlar bazı durumlarda erkeklerden daha ön plandadır ve sözleri geçer. Ancak onlar da Karadeniz'in tamamında yaşanan sıkıntıları yaşıyor. İşte köy işleri ve ev işleriyle uğraşmak, ineklere bakmak gibi işlerle uğraşıyorlar. Tonyalı kadınlar tüm bu işlerinin arasında belgesel film bile çekebileceklerini kanıtladılar" ifadelerini kullandı.
TTSO AB Bilgi Merkezi Organizasyonuyla Karadenizli kadınların çektiği belgesel filmle ilgili bilgi veren TTSO AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Yakup Karbuz ise bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Trabzon Kadın Platformu'nun da desteğiyle kadın filmlerine ağırlık verdiklerini söyledi. Karbuz, oluşturdukları Belgesel Film Atölyesiyle de Karadeniz kadınının üretken, girişimci ve becerikli yanlarına vurgu yapmayı amaçladıklarını belirtti. Öte yandan Trabzon Sanatevi'nde yarın başlayacak ve üç gün boyunca sürecek olan 'AB-Türkiye Belgesel Film Buluşması'nda pek çok belgesel film Trabzonlular'la buluşacak. Etkinliğe tanınmış belgesel filmci Wilco Van Herpen ile yönetmenler Emel Çelebi, Can Candan, Muhammet Çakıral belgesel film takipçileriyle söyleşiler gerçekleştirecek.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 17:21
Gösterim: 2556
Ekranların sevilen dizisi ‘Yalan Dünya’nın ergen karakteri Orçun, dizideki rolünün aksine gerçek hayatında büyük başarılara imza atmış genç bir oyuncu.
1983 Eskişehir doğumlu Bartu Küçükçağlayan, müzisyen, tiyatro, televizyon ve sinema oyuncusu olarak kariyerine sevilen dizi ‘Yalan Dünya’ ile devam ediyor. Küçükçağlayan 2001'de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nı kazanarak İstanbul'a gitti. Eğitimi sırasında, 2004 yılında Kent Oyuncuları topluluğunun İnishmore'lu Yüzbaşı oyununda rol aldı. 2005-2007 yılları arasında topluluğun Kumarbazın Seçimi oyununda rol alan Küçükçağlayan, 2004 yılından itibaren televizyon dizilerinde de rol almaya başladı. ‘Haziran Gecesi, Çapkın ve Binbir Gece’ dizilerinde oynadı. 2007-2008 sezonunda ‘Yeni Kuşak Tiyatro Topluluğu’nun ‘Şeylerin Şekli’ oyununda başrollerden ‘Adam’ı canlandırdı. 2012'den itibaren yayınlanmaya başlayan Yalan Dünya isimli dizide Orçun karakteri ile ekran karşısına çıktı. ‘Kumarbazın Seçimi'ndeki oyunculuğu ile dört ödül kazandı ve ‘Şeylerin Şekli’ ile övgü topladı.
47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülü aldı
Küçükçağlayan, ‘Çoğunluk’ isimli sinema filmindeki ‘Mertkan’ rolüyle 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülü dahil birkaç ödül kazandı.
Kendisi aynı zamanda, ‘Canavar Banavar’ takma ismi ile ‘Büyük Ev Ablukada’ isimli grubun solistidir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Ekranların sevilen dizisi ‘Yalan Dünya’nın ergen karakteri Orçun, dizideki rolünün aksine gerçek hayatında büyük başarılara imza atmış genç bir oyuncu.
1983 Eskişehir doğumlu Bartu Küçükçağlayan, müzisyen, tiyatro, televizyon ve sinema oyuncusu olarak kariyerine sevilen dizi ‘Yalan Dünya’ ile devam ediyor. Küçükçağlayan 2001'de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nı kazanarak İstanbul'a gitti. Eğitimi sırasında, 2004 yılında Kent Oyuncuları topluluğunun İnishmore'lu Yüzbaşı oyununda rol aldı. 2005-2007 yılları arasında topluluğun Kumarbazın Seçimi oyununda rol alan Küçükçağlayan, 2004 yılından itibaren televizyon dizilerinde de rol almaya başladı. ‘Haziran Gecesi, Çapkın ve Binbir Gece’ dizilerinde oynadı. 2007-2008 sezonunda ‘Yeni Kuşak Tiyatro Topluluğu’nun ‘Şeylerin Şekli’ oyununda başrollerden ‘Adam’ı canlandırdı. 2012'den itibaren yayınlanmaya başlayan Yalan Dünya isimli dizide Orçun karakteri ile ekran karşısına çıktı. ‘Kumarbazın Seçimi'ndeki oyunculuğu ile dört ödül kazandı ve ‘Şeylerin Şekli’ ile övgü topladı.
47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülü aldı
Küçükçağlayan, ‘Çoğunluk’ isimli sinema filmindeki ‘Mertkan’ rolüyle 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülü dahil birkaç ödül kazandı.
Kendisi aynı zamanda, ‘Canavar Banavar’ takma ismi ile ‘Büyük Ev Ablukada’ isimli grubun solistidir.
Son Güncelleme: Cuma, 02 Mart 2012 12:38
Gösterim: 4945
Türkiye Futbol Federasyonu'nun 41. başkanı seçilen Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in eğitim hayatı.
Yıldırım Demirören, 1964’de İstanbul’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimlerinin ardından Leysen Amerikan Okulu’ndan (Leysen American School) mezun olarak öğrenimini tamamladı.
Babası iş adamı Erdoğan Demirören’in izinden giden Demirören de, Beşiktaş’ta yöneticilik yaptı ve çeşitli görevlerde bulundu. 30 Mayıs 2004’de ise Serdar Bilgili’nin istifasının ardından, gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulda diğer adaylar Fikret Orman ve Erol Kaynar’a rakip oldu ve başkanlık için adaylığını koydu. Fikret Orman’ı sadece 162 oyla geride bırakan Demirören, aldığı 3 bin 272 oy ile Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı seçildi.
En son 100. yılına denk gelen 2002-2003 sezonunda 1. Lig Şampiyonu olan Beşiktaş, Demirören’in görevde olduğu son üç sezon boyunca hiç şampiyonluk yaşamadı. Teknik direktör Jean Tigana’nın yönetimindeki Beşiktaş, 2005-2006 sezonunda Fortis Türkiye Kupası’nı kazandı. 27 Şubat 2012 tarihinde Türkiye Futbol Federasyonu'nun 41. Başkanı olarak seçildi. [1] Revna Demirören ile Evli olup 3 çocuk babası olan Demirören İngilizce bilmektedir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Türkiye Futbol Federasyonu'nun 41. başkanı seçilen Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'in eğitim hayatı.
Yıldırım Demirören, 1964’de İstanbul’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimlerinin ardından Leysen Amerikan Okulu’ndan (Leysen American School) mezun olarak öğrenimini tamamladı.
Babası iş adamı Erdoğan Demirören’in izinden giden Demirören de, Beşiktaş’ta yöneticilik yaptı ve çeşitli görevlerde bulundu. 30 Mayıs 2004’de ise Serdar Bilgili’nin istifasının ardından, gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulda diğer adaylar Fikret Orman ve Erol Kaynar’a rakip oldu ve başkanlık için adaylığını koydu. Fikret Orman’ı sadece 162 oyla geride bırakan Demirören, aldığı 3 bin 272 oy ile Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı seçildi.
En son 100. yılına denk gelen 2002-2003 sezonunda 1. Lig Şampiyonu olan Beşiktaş, Demirören’in görevde olduğu son üç sezon boyunca hiç şampiyonluk yaşamadı. Teknik direktör Jean Tigana’nın yönetimindeki Beşiktaş, 2005-2006 sezonunda Fortis Türkiye Kupası’nı kazandı. 27 Şubat 2012 tarihinde Türkiye Futbol Federasyonu'nun 41. Başkanı olarak seçildi. [1] Revna Demirören ile Evli olup 3 çocuk babası olan Demirören İngilizce bilmektedir.
Son Güncelleme: Salı, 28 Şubat 2012 11:18
Gösterim: 2127
Küçük Sırlar, Pis Yedili gibi gençlerin yakından takip ettiği dizilerde rol alan Kadir Doğulu, çocukluğundan bu yana hayalini kurduğu oyunculuk mesleğinden çok mutlu olduğunu söylüyor. Oyunculuk üzerine eğitim almadığını, ancak çok çalıştığını belirten Doğulu, ailesinin eğitimine devam etmesi şartıyla oyunculuğa izin verdiğini ifade ediyor.
Eğitim hayatınız hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
Liseyi bitirene kadar Mersin’deydim. Üniversite eğitimim için İstanbul'a geldim, hala okuyorum. Derslere çok düşkün değildim. Bazen zorlanırdım ama hiç bir zaman kötü bir öğrenci olmadım. Genelde hem okuyup hem de çalıştığım için benim için eğlenceli geçti o yıllar.
5 kardeşli, anne ev hanımı, baba işçi emeklisi bir evde büyüdünüz. Bu durum eğitim hayatınızı etkiledi mi?
Bizim evde, ne olursa olsun maddi manevi fark etmez, evdeki çocuklar mutlaka ama mutlaka okuyacaktır. Tüm aile elinden geleni yapar. Üniversite hayatına geç başlamak benim tercihimdi ama sonunda oldu. Dediğim gibi bizim çekirdek ailemizde okumamak gibi bir alternatif yok.
Küçük yaşlardan beri çok fazla yerde çalışmışsınız. Erken yaşta çalışmaya başlamış olmak size ne kattı?
Hayata erken atılmak diye bir deyim vardır, herkesin söylediği işte var ise böyle bir şey benim için öyle oldu. Hayatımın büyük bir kısmını kendi tercihimle çalışarak geçirdim. Kalabalık ailelerde, aile ekonomisine destek olmak önemlidir. Sadece ben değil kardeşlerim de çalışıp destek olmuşlardır her zaman. Ama benim için amaçlarıma erken ulaşmak için keyifle yaptığım şeylerdi. Çalışmayı çok seviyorum. Yaptığım her işi de keyifle ve severek yaptım. Küçük yaşta edindiğim çalışma disiplinini kaybetmeden hala keyifle çalışıyorum. Her zaman çalışmaya alışık olduğum için çalışmadığım ya da boşa geçirdiğim zaman olmaması için elimden geleni yapıyorum. İşimden arta kalan zamanları mutlaka hobilerimle dolduruyorum. Özellikle fırsat buldukça spor yapmayı aksatmıyorum.
ÇALIŞMAYA DEVAM ETMEK İÇİN OKULA DÖRT ELLE ASILDIM
Hem çalışıp hem okumak okul hayatınızı etkiledi mi? Aradaki dengeyi nasıl kurdunuz?
Çalışmasaydım da okul hayatımda her hangi bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Belki de çalışmaya devam edebilmek için okul hayatıma daha çok ağırlık vermiş olabilirim. Okula gitmeyeceğim desem annem çalışmama izin vermezdi. Çünkü dediğim gibi bizim ailede okumak mecburdur. Eğer çalışmak istiyorsanız okulunuz ve dersleriniz iyi olmalı.
Öğrencilik yıllarından unutamadığınız bir öğretmeniniz ya da bir anınız var mı?
İlkokul öğretmenimi hiç bir zaman unutmayacağım herhalde. Bir de bizim zamanımızda ortaokul vardı, şimdi sistem değişti tabi. Sınıf öğretmenimiz ve aynı zamanda matematik öğretmenimiz olan Neslihan Hanım’ı hiç unutmam.
GENÇLER OYUNCU OLMAK İÇİN UĞRAŞMASINLAR!
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Oyunculuk anlamında geleceğe dair planlarınız var mı? Oyuncu olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Çocukluğumdan beri oyuncu olma hayalim vardı fakat şartlar beni başka yerlere sürükledi. Karar vermedim, hep istedim. Herhangi bir okulda oyunculuk eğitimi almadım. Bireysel olarak hocalarla uzun süre çalışmalarım oldu ve hala çalışıyorum. Oyunculuk anlamında geleceğe yönelik planlarım tabii ki var. Bundan sonra tek amacım daha iyi olabilmek için çalışmak olacak. Bu işi yapmak isteyen gençlere tavsiyem, oyuncu olmak için uğraşmasınlar. İyi biri olmak, iyi bir iş yapabilmek için uğraşsınlar, devamı zaten gelecektir. Hayallerinden vazgeçmesinler ve doğru insanlar ile çalışmaya, tanışmaya gayret göstersinler.
Oynadığınız dizilerde hep öğrenci rolündeydiniz… Bunun özel bir nedeni var mı? Rol aldığınız dizilerde canlandırdığınız karakterlerin hangisi kendinize daha yakın hissediyorsunuz?
Özel bir nedeni yok. Başarılı olabileceğime inandığım projelerde bulunmak istiyorum. Küçük Sırlar’dan sonra öğrenci rolünde olmayı düşünmüyordum fakat Pis Yedili gibi güzel bir proje gelince tereddütsüz kabul ettim. Aslında ne Ali karakteri ne de Bayrampaşalı karakteri benim öğrenciliğime benziyor. Yine de Bayrampaşalı’ya daha yakınım diyebiliriz.
ANNEMİN MUTFAĞINDA YETİŞTİM!
Daha önce verdiğiniz bir röportajınızda İstanbul’a geldikten sonra birçok kafe ve restoranın mutfağında çalıştığınızı söylemişsiniz. Yemek yapmaya olan ilginiz nerden geliyor?
Annem çok güzel yemek yapar. Yemek yaparken onu çok izledim. Mutfak konusunda annemden kesinlikle çok şey öğrendim. Fakat çalıştığım yerlerde de yemek yapmanın teknikleri hakkında bilgi sahibi oldum. Kendimi çok geliştirdim. Yemek yapmayı seviyorum. Her geçen gün farklı lezzetler elde ederek kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Bu anlamda geleceğe dair planlarım var, zamanı geldiğinde umarım gerçekleştirme fırsatım olur.
PİS YEDİLİ’DE İYİ SAYILABİLECEK ÇOK ÖRNEK VAR
Rol aldığınız Pis Yedili adlı dizi Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan tarafından ‘resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yapıyor’ gerekçesiyle RTÜK’e şikayet edildi. Konuyla ilgili yorumlarınızı alabilir miyiz?
Çoğu konuda haklı bulmama rağmen bu ve bazı konularda çok komik kararlar ve şikayetler aldıklarına inanıyorum. En nihayetinde hayal ürünü bir iş yapıyoruz. Karakterler ve senaryo hayal ürünü. Özellikle bizim dizide iyi sayılacak örnekler çoktur ve çok ciddi mesajlar verir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Küçük Sırlar, Pis Yedili gibi gençlerin yakından takip ettiği dizilerde rol alan Kadir Doğulu, çocukluğundan bu yana hayalini kurduğu oyunculuk mesleğinden çok mutlu olduğunu söylüyor. Oyunculuk üzerine eğitim almadığını, ancak çok çalıştığını belirten Doğulu, ailesinin eğitimine devam etmesi şartıyla oyunculuğa izin verdiğini ifade ediyor.
Eğitim hayatınız hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
Liseyi bitirene kadar Mersin’deydim. Üniversite eğitimim için İstanbul'a geldim, hala okuyorum. Derslere çok düşkün değildim. Bazen zorlanırdım ama hiç bir zaman kötü bir öğrenci olmadım. Genelde hem okuyup hem de çalıştığım için benim için eğlenceli geçti o yıllar.
5 kardeşli, anne ev hanımı, baba işçi emeklisi bir evde büyüdünüz. Bu durum eğitim hayatınızı etkiledi mi?
Bizim evde, ne olursa olsun maddi manevi fark etmez, evdeki çocuklar mutlaka ama mutlaka okuyacaktır. Tüm aile elinden geleni yapar. Üniversite hayatına geç başlamak benim tercihimdi ama sonunda oldu. Dediğim gibi bizim çekirdek ailemizde okumamak gibi bir alternatif yok.
Küçük yaşlardan beri çok fazla yerde çalışmışsınız. Erken yaşta çalışmaya başlamış olmak size ne kattı?
Hayata erken atılmak diye bir deyim vardır, herkesin söylediği işte var ise böyle bir şey benim için öyle oldu. Hayatımın büyük bir kısmını kendi tercihimle çalışarak geçirdim. Kalabalık ailelerde, aile ekonomisine destek olmak önemlidir. Sadece ben değil kardeşlerim de çalışıp destek olmuşlardır her zaman. Ama benim için amaçlarıma erken ulaşmak için keyifle yaptığım şeylerdi. Çalışmayı çok seviyorum. Yaptığım her işi de keyifle ve severek yaptım. Küçük yaşta edindiğim çalışma disiplinini kaybetmeden hala keyifle çalışıyorum. Her zaman çalışmaya alışık olduğum için çalışmadığım ya da boşa geçirdiğim zaman olmaması için elimden geleni yapıyorum. İşimden arta kalan zamanları mutlaka hobilerimle dolduruyorum. Özellikle fırsat buldukça spor yapmayı aksatmıyorum.
ÇALIŞMAYA DEVAM ETMEK İÇİN OKULA DÖRT ELLE ASILDIM
Hem çalışıp hem okumak okul hayatınızı etkiledi mi? Aradaki dengeyi nasıl kurdunuz?
Çalışmasaydım da okul hayatımda her hangi bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Belki de çalışmaya devam edebilmek için okul hayatıma daha çok ağırlık vermiş olabilirim. Okula gitmeyeceğim desem annem çalışmama izin vermezdi. Çünkü dediğim gibi bizim ailede okumak mecburdur. Eğer çalışmak istiyorsanız okulunuz ve dersleriniz iyi olmalı.
Öğrencilik yıllarından unutamadığınız bir öğretmeniniz ya da bir anınız var mı?
İlkokul öğretmenimi hiç bir zaman unutmayacağım herhalde. Bir de bizim zamanımızda ortaokul vardı, şimdi sistem değişti tabi. Sınıf öğretmenimiz ve aynı zamanda matematik öğretmenimiz olan Neslihan Hanım’ı hiç unutmam.
GENÇLER OYUNCU OLMAK İÇİN UĞRAŞMASINLAR!
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Oyunculuk anlamında geleceğe dair planlarınız var mı? Oyuncu olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Çocukluğumdan beri oyuncu olma hayalim vardı fakat şartlar beni başka yerlere sürükledi. Karar vermedim, hep istedim. Herhangi bir okulda oyunculuk eğitimi almadım. Bireysel olarak hocalarla uzun süre çalışmalarım oldu ve hala çalışıyorum. Oyunculuk anlamında geleceğe yönelik planlarım tabii ki var. Bundan sonra tek amacım daha iyi olabilmek için çalışmak olacak. Bu işi yapmak isteyen gençlere tavsiyem, oyuncu olmak için uğraşmasınlar. İyi biri olmak, iyi bir iş yapabilmek için uğraşsınlar, devamı zaten gelecektir. Hayallerinden vazgeçmesinler ve doğru insanlar ile çalışmaya, tanışmaya gayret göstersinler.
Oynadığınız dizilerde hep öğrenci rolündeydiniz… Bunun özel bir nedeni var mı? Rol aldığınız dizilerde canlandırdığınız karakterlerin hangisi kendinize daha yakın hissediyorsunuz?
Özel bir nedeni yok. Başarılı olabileceğime inandığım projelerde bulunmak istiyorum. Küçük Sırlar’dan sonra öğrenci rolünde olmayı düşünmüyordum fakat Pis Yedili gibi güzel bir proje gelince tereddütsüz kabul ettim. Aslında ne Ali karakteri ne de Bayrampaşalı karakteri benim öğrenciliğime benziyor. Yine de Bayrampaşalı’ya daha yakınım diyebiliriz.
ANNEMİN MUTFAĞINDA YETİŞTİM!
Daha önce verdiğiniz bir röportajınızda İstanbul’a geldikten sonra birçok kafe ve restoranın mutfağında çalıştığınızı söylemişsiniz. Yemek yapmaya olan ilginiz nerden geliyor?
Annem çok güzel yemek yapar. Yemek yaparken onu çok izledim. Mutfak konusunda annemden kesinlikle çok şey öğrendim. Fakat çalıştığım yerlerde de yemek yapmanın teknikleri hakkında bilgi sahibi oldum. Kendimi çok geliştirdim. Yemek yapmayı seviyorum. Her geçen gün farklı lezzetler elde ederek kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Bu anlamda geleceğe dair planlarım var, zamanı geldiğinde umarım gerçekleştirme fırsatım olur.
PİS YEDİLİ’DE İYİ SAYILABİLECEK ÇOK ÖRNEK VAR
Rol aldığınız Pis Yedili adlı dizi Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan tarafından ‘resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yapıyor’ gerekçesiyle RTÜK’e şikayet edildi. Konuyla ilgili yorumlarınızı alabilir miyiz?
Çoğu konuda haklı bulmama rağmen bu ve bazı konularda çok komik kararlar ve şikayetler aldıklarına inanıyorum. En nihayetinde hayal ürünü bir iş yapıyoruz. Karakterler ve senaryo hayal ürünü. Özellikle bizim dizide iyi sayılacak örnekler çoktur ve çok ciddi mesajlar verir.
Son Güncelleme: Çarşamba, 29 Şubat 2012 14:36
Gösterim: 5394
Uluslararası çağrı merkezi pazarından pay alabilmek için hizmet ihtiyacının yüksek olduğu İngilizce, Almanca, Arapça, İspanyolca gibi lisanlarda kalifiye eleman temininin çok önemli.
Akşam'ın haberine göre: Dünyada 340 milyar dolar büyüklüğüne ulaşan çağrı merkezi pazarı, 11.5 milyon kişiye istihdam yarattı. Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Pekkan, 'Türkiye'de, 2011'de çağrı merkezi pazarının büyüklüğü 1,8 milyar TL'ye ulaştı. 30'dan fazla ilde 300, toplamda da bin çağrı merkezi var' dedi. Sektörde 55 bin kişinin istihdam edildiğini belirten Pekkan, esnek çalışma saatleri ve üniversite diploması şartı aranmadığı için lise mezunlarından öğrencilere kadar iş fırsatı sunulduğunu belirtti. Pekkan, çalışanların yüzde 50'sinin lise mezunu olduğunu söyledi.
İşkur - Bahçeşehir Üniversitesi projesi
Bu potansiyel İŞKUR ve üniversitelerin de dikkatinden kaçmadı. Bahçeşehir Üniversitesi, Beşiktaş Belediyesi ve İŞKUR çağrı merkezleri için müşteri temsilci yetiştirmek için iş garantili kurs açıyor. Kursta 150 kişi eğitim alacak. 14 Şubat- 27 Nisan 2012 arasında 320 saatlik kursa katılacak olanlara İŞKUR tarafından kursa devam ettikleri her gün için 15 TL de ücret verilecek. Kursun bitiminde de başarılı olan her 3 kursiyerden birine Bahçeşehir Üniversitesi tarafından istihdam sağlanacak.
Yabancı dil bilenler az sayıda
Uluslararası çağrı merkezi pazarından pay alabilmek için hizmet ihtiyacının yüksek olduğu İngilizce, Almanca, Arapça, İspanyolca gibi lisanlarda kalifiye eleman temininin çok önemli olduğunu belirten Bahadır Pekkan, 'Büyümenin önündeki en büyük engel yabancı dil sorunu'dedi. Pekkan, 'Türkiye'de kısmen Almanca dışında lisana son derece hakim ve ana diline yakın seviyede konuşan kişiler bulmak büyük sorun. Devlet destekli programlar ile bu sorumuzu aşabilirsek dünya çağrı merkezi pazarından alacağımız pay da hızla artacaktır' diye konuştu.
30 kat ucuza mal oluyor
Çağrı merkezi sektöründe diğer sektörlerden farklı olarak 1-1.5 kişiye istihdam yaratan bir çağrı masası için gerekli yatırım bedeli 10-15 bin TL'nin yeterli olduğunu vurgulayan Bahadır Pekkan, 'Diğer sanayilerde bir kişilik istihdam yaratma maliyetinin çağrı merkezi sektöründeki kişibaşı istihdam maliyetine göre 30 kat daha maliyetli'dedi.
Eleman talebi yüzde 74 arttı
Çağrı merkezleri için eleman talebi, kariyer sitelerinde de kendini gösteriyor. Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz,'2009 yılında sitemizde çağrı merkezi pozisyonları için 863 ilan yayınlandığını görüyoruz. 2010 yılında bu sayı 2009'a göre yüzde 49 artışla 1289 oldu. 2011 yılında ise 2010 yılına göre yüzde 74 artışla 2242 ilana ulaşıldı' diye konuştu. Azoz, şöyle devam etti: 'Çağrı merkezleri, istihdamında özel bir yere sahip. Lise mezunları sektörde yoğun bir şekilde iş imkanı bulabiliyor. Yarı zamanlı çalışmak isteyen öğrenciler, ev kadınları veya emekliler, çağrı merkezlerinin sağladığı esnek çalışma saatlerinden faydalanabiliyor. Ayrıca evlere kurulan teknolojik sistemler sayesinde görme engelliler veya bedensel engelliler, evlerinden çıkmadan müşteri temsilcisi olarak görev yapabiliyor.'
(sabah.com.tr)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Uluslararası çağrı merkezi pazarından pay alabilmek için hizmet ihtiyacının yüksek olduğu İngilizce, Almanca, Arapça, İspanyolca gibi lisanlarda kalifiye eleman temininin çok önemli.
Akşam'ın haberine göre: Dünyada 340 milyar dolar büyüklüğüne ulaşan çağrı merkezi pazarı, 11.5 milyon kişiye istihdam yarattı. Çağrı Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Pekkan, 'Türkiye'de, 2011'de çağrı merkezi pazarının büyüklüğü 1,8 milyar TL'ye ulaştı. 30'dan fazla ilde 300, toplamda da bin çağrı merkezi var' dedi. Sektörde 55 bin kişinin istihdam edildiğini belirten Pekkan, esnek çalışma saatleri ve üniversite diploması şartı aranmadığı için lise mezunlarından öğrencilere kadar iş fırsatı sunulduğunu belirtti. Pekkan, çalışanların yüzde 50'sinin lise mezunu olduğunu söyledi.
İşkur - Bahçeşehir Üniversitesi projesi
Bu potansiyel İŞKUR ve üniversitelerin de dikkatinden kaçmadı. Bahçeşehir Üniversitesi, Beşiktaş Belediyesi ve İŞKUR çağrı merkezleri için müşteri temsilci yetiştirmek için iş garantili kurs açıyor. Kursta 150 kişi eğitim alacak. 14 Şubat- 27 Nisan 2012 arasında 320 saatlik kursa katılacak olanlara İŞKUR tarafından kursa devam ettikleri her gün için 15 TL de ücret verilecek. Kursun bitiminde de başarılı olan her 3 kursiyerden birine Bahçeşehir Üniversitesi tarafından istihdam sağlanacak.
Yabancı dil bilenler az sayıda
Uluslararası çağrı merkezi pazarından pay alabilmek için hizmet ihtiyacının yüksek olduğu İngilizce, Almanca, Arapça, İspanyolca gibi lisanlarda kalifiye eleman temininin çok önemli olduğunu belirten Bahadır Pekkan, 'Büyümenin önündeki en büyük engel yabancı dil sorunu'dedi. Pekkan, 'Türkiye'de kısmen Almanca dışında lisana son derece hakim ve ana diline yakın seviyede konuşan kişiler bulmak büyük sorun. Devlet destekli programlar ile bu sorumuzu aşabilirsek dünya çağrı merkezi pazarından alacağımız pay da hızla artacaktır' diye konuştu.
30 kat ucuza mal oluyor
Çağrı merkezi sektöründe diğer sektörlerden farklı olarak 1-1.5 kişiye istihdam yaratan bir çağrı masası için gerekli yatırım bedeli 10-15 bin TL'nin yeterli olduğunu vurgulayan Bahadır Pekkan, 'Diğer sanayilerde bir kişilik istihdam yaratma maliyetinin çağrı merkezi sektöründeki kişibaşı istihdam maliyetine göre 30 kat daha maliyetli'dedi.
Eleman talebi yüzde 74 arttı
Çağrı merkezleri için eleman talebi, kariyer sitelerinde de kendini gösteriyor. Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz,'2009 yılında sitemizde çağrı merkezi pozisyonları için 863 ilan yayınlandığını görüyoruz. 2010 yılında bu sayı 2009'a göre yüzde 49 artışla 1289 oldu. 2011 yılında ise 2010 yılına göre yüzde 74 artışla 2242 ilana ulaşıldı' diye konuştu. Azoz, şöyle devam etti: 'Çağrı merkezleri, istihdamında özel bir yere sahip. Lise mezunları sektörde yoğun bir şekilde iş imkanı bulabiliyor. Yarı zamanlı çalışmak isteyen öğrenciler, ev kadınları veya emekliler, çağrı merkezlerinin sağladığı esnek çalışma saatlerinden faydalanabiliyor. Ayrıca evlere kurulan teknolojik sistemler sayesinde görme engelliler veya bedensel engelliler, evlerinden çıkmadan müşteri temsilcisi olarak görev yapabiliyor.'
(sabah.com.tr)
Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Şubat 2012 12:32
Gösterim: 2702
Diğer Makaleler...
- ‘Dünya İnovasyon Okulu olarak nitelikli eğitimi herkes için ulaşılabilir kılıyoruz’
- ‘Başarının Yanında Yer Alıyoruz: Girne Kolejinde Potansiyel Geleceğe Dönüşür’
- ‘Sevinç Eğitim Kurumlarında başarılı öğrencilere nitelikli bir eğitim kapısı açıyoruz’
- ‘Kavram Eğitim Kurumları başarıyı görür, destekler ve geleceğe taşır’