Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, anaokulundan ortaöğretime zorunlu öğrenim çağında olan 259 bin 282 özel öğretim ihtiyacı olan çocuk bulunduğunu belirterek, "Bunların yüzde 80'i eğitimlerini kaynaştırma yoluyla sürdürüyor. Yani akranları ile birlikte eğitim alıyor, yaşadıkları çevreden ayrılmadan topluma entegre oluyorlar. İnşallah sivil toplumumuzun desteğiyle bu oran yüzde 100'e ulaşacaktır" dedi.
Emine Erdoğan, "Erken Tanı, Erken Hayat" projesi kapsamında hayırseverlerin katkılarıyla yapılan Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (TOGEM-DER) Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi ve Özel Eğitim Anaokullarının Ümraniye'de düzenlenen açılış törenine katıldı.
Derneğin kurulduğu günden bu yana yüz akı çalışmalar yaptığını, toplumun meselelerine eğildiğini, sorumluluklara omuz verdiğini dile getiren Erdoğan, derneğe ve hayırseverlere şükranlarını sundu.
Erdoğan, Mevlana'nın "Kişinin değeri aradığı şeydir. Eğer sen can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan sen bir ekmeksin" sözünü alıntılayarak, "Biz de ne kadar insana hizmet peşinde koşuyorsak, o kadar insanız. İnsanın onurunu ne kadar yüceltiyorsak, kendi insanlığımızı da o kadar yüceltiyoruz. İnsanın kıymeti, himmeti nispetindedir. TOGEM-DER gibi kuruluşlar hepimize hizmet alanı açarak, ben merkezli hayatımızı, insan merkezli bir makama taşıyorlar, bizi hizmete memur ediyorlar" diye konuştu.
Mütevazı bir hareket olarak ortaya çıkan derneğin, zaman içinde tüm Türkiye'ye yayılan umut kavşaklarına dönüştüğünü ifade eden Erdoğan, özellikle okul öncesi eğitimin önemi konusunda toplumda farkındalık yarattığını, 700 civarında okulu eğitim sistemine kazandırarak, binlerce çocuğun eğitim hayatında ilk durak olduğunu anlattı.
Erdoğan, okul öncesi eğitimi "gömleğin ilk düğmesi" şeklinde tanımlayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onu doğru iliklemek, insanın tüm hayatına yön verir. Çocukların zeka gelişiminin yüzde 70'i 7 yaşına kadar tamamlanmaktadır. Bu dönemde çocuklar öz güven duygusunu kazanmaktalar. Öğrenmeye ilgi ancak bu dönemde uyandırılıyor. Çocukların var olan yetenekleri, bu yaşlarda ortaya çıkarılabiliyor. Okul öncesi eğitime yapılan 1 liralık yatırım, 7 lira olarak geri dönmekte. Bu konuda yapılan tüm uluslararası araştırmalar, okul öncesi eğitim almış çocukların sosyal ilişkilerde başarılı olduğunu, uyum becerilerinin çok daha gelişmiş olduğunu göstermekte. Adli vakalara bulaşma ve madde bağımlılığı riskinin daha az olduğuna da işaret ediyorlar. Çocukların bu özel dönemine iyi yatırım yapmak, geleceğimizin garantisidir aynı zamanda."
Onları toplumdan tecrit etmek yerine toplumun bir parçası haline getirmeliyiz
Emine Erdoğan, 5 özel eğitim anaokulu ve 1 özel eğitim mesleki eğitim merkezinin hizmete sunulduğunu bildirerek, bunun eğitim faaliyeti olmasının yanı sıra özel şartlara sahip çocukları topluma kazandırma girişimi ve hafif zihin engelliler, işitme, görme engeli bulunanlar ile diğer özel şartları olan çocukları kazanma seferberliği olduğunu söyledi.
Fiziki ve zihni engelleri olan çocukların toplumun emaneti olduğunu belirten Erdoğan, "Hiçbirini gözden çıkaramayız, hiçbirini feda edemeyiz. Onları toplumdan tecrit etmek yerine toplumun bir parçası haline getirmek durumundayız" dedi.
Erdoğan, son yıllarda dünyada ve Türkiye'de yaygınlaşan kaynaştırma eğitiminin, özel eğitime ihtiyacı olan çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarının doğal ortamlarda karşılanmasını amaçladığını, genel eğitim sınıflarında diğer akranlarıyla özel desteklerle eğitim öngörüldüğünü dile getirdi.
Bireysel farklılıkları ne olursa olsun herkese insan olma vasfı nedeniyle eşit muamele yapmak gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu aynı zamanda anayasanın bize getirdiği büyük bir yükümlülüktür. Tüm bireylere eşit hakların sunulduğu bir sistem kurmakla mükellefiz. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarımız konusunda okul yönetimlerinin, personelin, öğretmen ve diğer öğrencilerin duyarlılığı da gerekmektedir. Bunu sağlamak onlara bir lütuf değil. Bu, onların en doğal hakkıdır. Eğitim görmek isteyip de çeşitli engellerden dolayı bu imkanı bulamayan evlatlarımıza her şartta bu hizmeti götürmek boynumuzun borcudur. Bireysel farklılıklara duyarlı bir toplum inşa etmek, çağdaş bir toplum olmanın da gereğidir" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'de son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşlarının bu alanda önemli yatırımları olduğuna değinerek, şöyle dedi:
"Şu anda anaokulundan ortaöğretime zorunlu öğrenim çağında olan 259 bin 282 özel öğretim ihtiyacı olan çocuğumuz var. Bunların yüzde 80'i eğitimlerini kaynaştırma yoluyla sürdürüyor. Yani akranları ile birlikte eğitim alıyor, yaşadıkları çevreden ayrılmadan topluma entegre oluyorlar. İnşallah sivil toplumumuzun desteğiyle bu oran yüzde 100'e ulaşacaktır. Hiçbir çocuğumuz kendini toplumdan dışlanmış hissetmeyecektir. Birbirimizin derdini kendi derdimiz bildiğimiz müddetçe kalplerimiz arasındaki mesafenin kalkacağına inanıyorum. Biraz empati yapıp, biraz sorumluluk üstlenip, biraz da gayret edersek, zorluklar daha kolay aşılabilir. Hayır sahiplerimizin maddi ve manevi destekleriyle inşallah bütün sorunların üstesinden geleceğiz. Unutmayalım, taşı delen suyun kuvveti değildir, sürekliliğidir. Toplumsal hassasiyetlerimizi sürekli hale getirirsek, daha iyi bir gelecek bizi beklemekte. İyilik dalga dalga yayılan bir şeydir. O sonsuz dalga bir gün mutlaka size geri dönecektir. Bugün buradan yayılan iyilik dalgasının meyvelerini de bir gün mutlaka alacağımıza inanıyorum."
Çocuklar, hayata çok daha önde başlayacak
Hayırseverler adına konuşan Zehra Büyükekşi de projeyi çok önemsediklerini ifade ederek, "Bilgi, güzel ahlakla birleştiğinde hayırlı bireyler ortaya çıkarıyor. Eğitime yapılan yatırımların ve harcanan emeklerin karşılığını alacağımızı düşünüyorum. Çocuklarımız için eğitim, güzel yarınlar anlamına geliyor. Sivil toplum kuruluşlarının eğitimdeki aktiviteleri önem arz ediyor. Elimizden geldiği kadar destek olmak vatandaşlık görevi" ifadelerini kullandı.
TOGEM-DER Başkanı Saadet Gülbaran ise derneğin önceliğini, "İhtiyaç sahibi çocuklar ve onlara sağlanacak eğitim olanakları" şeklinde tanımlayarak, "Ana sınıfsız okul kalmasın" sloganıyla çıktıkları yolda milli eğitime 700'e yakın okul armağan ettiklerini, yüzlerce çocuğu okul öncesi eğitime dahil ettiklerini kaydetti.
"Erken Tanı, Erken Hayat" projesi kapsamında öğrenme güçlüğüne yol açan sorunun teşhisi ve özel eğitimin rolüne dikkat çektiklerini ifade eden Gülbaran, "Halkımızın bilgilendirilmesine katkı sağlamakla yetinmedik, özel eğitim anaokulları ve mesleki eğitim kazandırmaya çalıştık. Sağlanan eğitim olanaklarından yararlanan çocuklar, hayata çok daha önde başlayacak, eğitim yolculuklarına ilkokul ve ortaokul kaynaştırma sınıflarında devam edebilecekler" dedi.
TOGEM-DER'in Ümraniye'deki Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi'nin ilk öğrencileri Büşra Parlak ve Mustafa Aksu, duygularını katılımcılarla paylaştı ve Emine Erdoğan'a arkadaşları adına çiçek takdim etti.
Aksu, "Bizler engelliyiz ama tüm engelleri aşabiliriz" derken, Parlak da okula geldiğinden bu yana kendisini çok iyi hissettiğini ifade ederek, "Bu okul sayesinde bağımsız hayat kurma ve meslek sahibi olma umudumuz var" diye konuştu.
Emine Erdoğan, Asiye ve Ahmet Ziylan Özel Eğitim Anaokulu ile Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi'ni gezdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, anaokulundan ortaöğretime zorunlu öğrenim çağında olan 259 bin 282 özel öğretim ihtiyacı olan çocuk bulunduğunu belirterek, "Bunların yüzde 80'i eğitimlerini kaynaştırma yoluyla sürdürüyor. Yani akranları ile birlikte eğitim alıyor, yaşadıkları çevreden ayrılmadan topluma entegre oluyorlar. İnşallah sivil toplumumuzun desteğiyle bu oran yüzde 100'e ulaşacaktır" dedi.
Emine Erdoğan, "Erken Tanı, Erken Hayat" projesi kapsamında hayırseverlerin katkılarıyla yapılan Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (TOGEM-DER) Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi ve Özel Eğitim Anaokullarının Ümraniye'de düzenlenen açılış törenine katıldı.
Derneğin kurulduğu günden bu yana yüz akı çalışmalar yaptığını, toplumun meselelerine eğildiğini, sorumluluklara omuz verdiğini dile getiren Erdoğan, derneğe ve hayırseverlere şükranlarını sundu.
Erdoğan, Mevlana'nın "Kişinin değeri aradığı şeydir. Eğer sen can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan sen bir ekmeksin" sözünü alıntılayarak, "Biz de ne kadar insana hizmet peşinde koşuyorsak, o kadar insanız. İnsanın onurunu ne kadar yüceltiyorsak, kendi insanlığımızı da o kadar yüceltiyoruz. İnsanın kıymeti, himmeti nispetindedir. TOGEM-DER gibi kuruluşlar hepimize hizmet alanı açarak, ben merkezli hayatımızı, insan merkezli bir makama taşıyorlar, bizi hizmete memur ediyorlar" diye konuştu.
Mütevazı bir hareket olarak ortaya çıkan derneğin, zaman içinde tüm Türkiye'ye yayılan umut kavşaklarına dönüştüğünü ifade eden Erdoğan, özellikle okul öncesi eğitimin önemi konusunda toplumda farkındalık yarattığını, 700 civarında okulu eğitim sistemine kazandırarak, binlerce çocuğun eğitim hayatında ilk durak olduğunu anlattı.
Erdoğan, okul öncesi eğitimi "gömleğin ilk düğmesi" şeklinde tanımlayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onu doğru iliklemek, insanın tüm hayatına yön verir. Çocukların zeka gelişiminin yüzde 70'i 7 yaşına kadar tamamlanmaktadır. Bu dönemde çocuklar öz güven duygusunu kazanmaktalar. Öğrenmeye ilgi ancak bu dönemde uyandırılıyor. Çocukların var olan yetenekleri, bu yaşlarda ortaya çıkarılabiliyor. Okul öncesi eğitime yapılan 1 liralık yatırım, 7 lira olarak geri dönmekte. Bu konuda yapılan tüm uluslararası araştırmalar, okul öncesi eğitim almış çocukların sosyal ilişkilerde başarılı olduğunu, uyum becerilerinin çok daha gelişmiş olduğunu göstermekte. Adli vakalara bulaşma ve madde bağımlılığı riskinin daha az olduğuna da işaret ediyorlar. Çocukların bu özel dönemine iyi yatırım yapmak, geleceğimizin garantisidir aynı zamanda."
Onları toplumdan tecrit etmek yerine toplumun bir parçası haline getirmeliyiz
Emine Erdoğan, 5 özel eğitim anaokulu ve 1 özel eğitim mesleki eğitim merkezinin hizmete sunulduğunu bildirerek, bunun eğitim faaliyeti olmasının yanı sıra özel şartlara sahip çocukları topluma kazandırma girişimi ve hafif zihin engelliler, işitme, görme engeli bulunanlar ile diğer özel şartları olan çocukları kazanma seferberliği olduğunu söyledi.
Fiziki ve zihni engelleri olan çocukların toplumun emaneti olduğunu belirten Erdoğan, "Hiçbirini gözden çıkaramayız, hiçbirini feda edemeyiz. Onları toplumdan tecrit etmek yerine toplumun bir parçası haline getirmek durumundayız" dedi.
Erdoğan, son yıllarda dünyada ve Türkiye'de yaygınlaşan kaynaştırma eğitiminin, özel eğitime ihtiyacı olan çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarının doğal ortamlarda karşılanmasını amaçladığını, genel eğitim sınıflarında diğer akranlarıyla özel desteklerle eğitim öngörüldüğünü dile getirdi.
Bireysel farklılıkları ne olursa olsun herkese insan olma vasfı nedeniyle eşit muamele yapmak gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu aynı zamanda anayasanın bize getirdiği büyük bir yükümlülüktür. Tüm bireylere eşit hakların sunulduğu bir sistem kurmakla mükellefiz. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarımız konusunda okul yönetimlerinin, personelin, öğretmen ve diğer öğrencilerin duyarlılığı da gerekmektedir. Bunu sağlamak onlara bir lütuf değil. Bu, onların en doğal hakkıdır. Eğitim görmek isteyip de çeşitli engellerden dolayı bu imkanı bulamayan evlatlarımıza her şartta bu hizmeti götürmek boynumuzun borcudur. Bireysel farklılıklara duyarlı bir toplum inşa etmek, çağdaş bir toplum olmanın da gereğidir" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'de son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşlarının bu alanda önemli yatırımları olduğuna değinerek, şöyle dedi:
"Şu anda anaokulundan ortaöğretime zorunlu öğrenim çağında olan 259 bin 282 özel öğretim ihtiyacı olan çocuğumuz var. Bunların yüzde 80'i eğitimlerini kaynaştırma yoluyla sürdürüyor. Yani akranları ile birlikte eğitim alıyor, yaşadıkları çevreden ayrılmadan topluma entegre oluyorlar. İnşallah sivil toplumumuzun desteğiyle bu oran yüzde 100'e ulaşacaktır. Hiçbir çocuğumuz kendini toplumdan dışlanmış hissetmeyecektir. Birbirimizin derdini kendi derdimiz bildiğimiz müddetçe kalplerimiz arasındaki mesafenin kalkacağına inanıyorum. Biraz empati yapıp, biraz sorumluluk üstlenip, biraz da gayret edersek, zorluklar daha kolay aşılabilir. Hayır sahiplerimizin maddi ve manevi destekleriyle inşallah bütün sorunların üstesinden geleceğiz. Unutmayalım, taşı delen suyun kuvveti değildir, sürekliliğidir. Toplumsal hassasiyetlerimizi sürekli hale getirirsek, daha iyi bir gelecek bizi beklemekte. İyilik dalga dalga yayılan bir şeydir. O sonsuz dalga bir gün mutlaka size geri dönecektir. Bugün buradan yayılan iyilik dalgasının meyvelerini de bir gün mutlaka alacağımıza inanıyorum."
Çocuklar, hayata çok daha önde başlayacak
Hayırseverler adına konuşan Zehra Büyükekşi de projeyi çok önemsediklerini ifade ederek, "Bilgi, güzel ahlakla birleştiğinde hayırlı bireyler ortaya çıkarıyor. Eğitime yapılan yatırımların ve harcanan emeklerin karşılığını alacağımızı düşünüyorum. Çocuklarımız için eğitim, güzel yarınlar anlamına geliyor. Sivil toplum kuruluşlarının eğitimdeki aktiviteleri önem arz ediyor. Elimizden geldiği kadar destek olmak vatandaşlık görevi" ifadelerini kullandı.
TOGEM-DER Başkanı Saadet Gülbaran ise derneğin önceliğini, "İhtiyaç sahibi çocuklar ve onlara sağlanacak eğitim olanakları" şeklinde tanımlayarak, "Ana sınıfsız okul kalmasın" sloganıyla çıktıkları yolda milli eğitime 700'e yakın okul armağan ettiklerini, yüzlerce çocuğu okul öncesi eğitime dahil ettiklerini kaydetti.
"Erken Tanı, Erken Hayat" projesi kapsamında öğrenme güçlüğüne yol açan sorunun teşhisi ve özel eğitimin rolüne dikkat çektiklerini ifade eden Gülbaran, "Halkımızın bilgilendirilmesine katkı sağlamakla yetinmedik, özel eğitim anaokulları ve mesleki eğitim kazandırmaya çalıştık. Sağlanan eğitim olanaklarından yararlanan çocuklar, hayata çok daha önde başlayacak, eğitim yolculuklarına ilkokul ve ortaokul kaynaştırma sınıflarında devam edebilecekler" dedi.
TOGEM-DER'in Ümraniye'deki Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi'nin ilk öğrencileri Büşra Parlak ve Mustafa Aksu, duygularını katılımcılarla paylaştı ve Emine Erdoğan'a arkadaşları adına çiçek takdim etti.
Aksu, "Bizler engelliyiz ama tüm engelleri aşabiliriz" derken, Parlak da okula geldiğinden bu yana kendisini çok iyi hissettiğini ifade ederek, "Bu okul sayesinde bağımsız hayat kurma ve meslek sahibi olma umudumuz var" diye konuştu.
Emine Erdoğan, Asiye ve Ahmet Ziylan Özel Eğitim Anaokulu ile Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi'ni gezdi.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Kasım 2015 14:52
Gösterim: 1621
Akdeniz Üniversitesi’nde YÖK'ü protesto etmek isteyen gruba, polis ekipleri müdahale etti.
YÖK'ün kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi'ndeki yemekhane binası önünde toplanan Genç-Sen ve Öğrenci Kollektifi üyesi bir grup, sloganlar atarak yürüyüşe geçti.
Rektörlük binasına kadar yürüyerek burada basın açıklaması yapmak isteyen gruba, çevrede güvenlik önlemi alan polis ekipleri izin vermedi.
Polis ekipleri basın açıklamasına izin vermediği gruba TOMA ile su sıkarak müdahale etti.
Yapılan müdahalenin ardından dağılan gruptaki bazı kişiler gözaltına alındı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Akdeniz Üniversitesi’nde YÖK'ü protesto etmek isteyen gruba, polis ekipleri müdahale etti.
YÖK'ün kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi'ndeki yemekhane binası önünde toplanan Genç-Sen ve Öğrenci Kollektifi üyesi bir grup, sloganlar atarak yürüyüşe geçti.
Rektörlük binasına kadar yürüyerek burada basın açıklaması yapmak isteyen gruba, çevrede güvenlik önlemi alan polis ekipleri izin vermedi.
Polis ekipleri basın açıklamasına izin vermediği gruba TOMA ile su sıkarak müdahale etti.
Yapılan müdahalenin ardından dağılan gruptaki bazı kişiler gözaltına alındı.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Kasım 2015 14:30
Gösterim: 1648
Yaz saati uygulamasının sona ermesiyle saatler, 8 Kasım'da 1 saat geri alınacak.
Yaz saati uygulamasının sona ermesiyle saatler, bu Cumartesi'yi Pazar gününe bağlayan gece yarısından sonra, 04.00 itibariyle 1 saat geri alınacak.
Kış saati uygulamasının, 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle 8 Kasım'a ertelenmesine yönelik düzenleme, daha önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun'un imzasıyla Başbakanlığa gönderilmişti.
Yapılan yeni düzenleme doğrultusunda, 25 Ekim'de sona ermesi gereken yaz saati uygulaması, bu yıl 8 Kasım'da sona erecek ve bu tarihte saatler 04.00'ten 03.00'e alınacak.
Bakanlar Kurulu kararıyla yaz saati uygulaması kapsamında, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve elektrik tasarrufu için saatler 29 Mart'ta 03.00'ten itibaren 1 saat ileri alınmıştı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yaz saati uygulamasının sona ermesiyle saatler, 8 Kasım'da 1 saat geri alınacak.
Yaz saati uygulamasının sona ermesiyle saatler, bu Cumartesi'yi Pazar gününe bağlayan gece yarısından sonra, 04.00 itibariyle 1 saat geri alınacak.
Kış saati uygulamasının, 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle 8 Kasım'a ertelenmesine yönelik düzenleme, daha önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun'un imzasıyla Başbakanlığa gönderilmişti.
Yapılan yeni düzenleme doğrultusunda, 25 Ekim'de sona ermesi gereken yaz saati uygulaması, bu yıl 8 Kasım'da sona erecek ve bu tarihte saatler 04.00'ten 03.00'e alınacak.
Bakanlar Kurulu kararıyla yaz saati uygulaması kapsamında, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve elektrik tasarrufu için saatler 29 Mart'ta 03.00'ten itibaren 1 saat ileri alınmıştı.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Kasım 2015 12:23
Gösterim: 927
Avrupa Araştırma Genel Direktörü Smits, "Eğer bir iddia konusuysa, Türk araştırmacılarının biyomedikal alanında Nobel alacağını tahmin ediyorum" dedi.
Avrupa Komisyonu Araştırma ve İnovasyon Genel Direktörü Robert Jan Smits, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın en büyük bilim programı Avrupa Araştırma Alanı'ndaki Horizon 2020 programının, 7. Çerçeve'nin ardından 1,5 yıl önce başladığını anımsattı.
Avrupa Araştırma Alanı'na dahil olan Türk projeleri için Nobel ödülü beklentisi olup olmadığına yönelik soru üzerine Smits, şöyle konuştu:
"Öncelikli olarak Türk üniversitelerinin mühendislik ve bunun içinde yapı-inşaat alanlarında çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Buna ek olarak biyomedikal, sağlık, su ve gıda alanlarında çok güzel araştırmalar yapılıyor. Eğer bir iddia konusuysa, Türk araştırmacılarının biyomedikal alanında Nobel alacağını tahmin ediyorum. Türkiye'den bu konuda çok iyi araştırmalar yapan bilim insanlarını yakından tanıyorum. Türk bilim adamları DNA sıralaması, kanser araştırması, kardiyovasküler çalışmalar ve salgın hastalıklar konularında ciddi çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların geleceğini gayet olumlu görüyorum. Özellikle bu alanlarda yürütülen biyomedikal çalışmalar Nobel'i düşündürebilir."
Smits, "Ülkenizin ekonomisi zaten büyüyor, genişliyor. Bu üniversitelere de yansıyor. Bu atmosfer devam ederse üniversitelerin ve araştırmacıların bilim alanında da zirveye ulaşmaması için hiçbir neden yok. Sadece Avrupa'da değil, dünyada da aynı şekilde etkin olacaklarına inanıyorum" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Avrupa Araştırma Genel Direktörü Smits, "Eğer bir iddia konusuysa, Türk araştırmacılarının biyomedikal alanında Nobel alacağını tahmin ediyorum" dedi.
Avrupa Komisyonu Araştırma ve İnovasyon Genel Direktörü Robert Jan Smits, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın en büyük bilim programı Avrupa Araştırma Alanı'ndaki Horizon 2020 programının, 7. Çerçeve'nin ardından 1,5 yıl önce başladığını anımsattı.
Avrupa Araştırma Alanı'na dahil olan Türk projeleri için Nobel ödülü beklentisi olup olmadığına yönelik soru üzerine Smits, şöyle konuştu:
"Öncelikli olarak Türk üniversitelerinin mühendislik ve bunun içinde yapı-inşaat alanlarında çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Buna ek olarak biyomedikal, sağlık, su ve gıda alanlarında çok güzel araştırmalar yapılıyor. Eğer bir iddia konusuysa, Türk araştırmacılarının biyomedikal alanında Nobel alacağını tahmin ediyorum. Türkiye'den bu konuda çok iyi araştırmalar yapan bilim insanlarını yakından tanıyorum. Türk bilim adamları DNA sıralaması, kanser araştırması, kardiyovasküler çalışmalar ve salgın hastalıklar konularında ciddi çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların geleceğini gayet olumlu görüyorum. Özellikle bu alanlarda yürütülen biyomedikal çalışmalar Nobel'i düşündürebilir."
Smits, "Ülkenizin ekonomisi zaten büyüyor, genişliyor. Bu üniversitelere de yansıyor. Bu atmosfer devam ederse üniversitelerin ve araştırmacıların bilim alanında da zirveye ulaşmaması için hiçbir neden yok. Sadece Avrupa'da değil, dünyada da aynı şekilde etkin olacaklarına inanıyorum" dedi.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Kasım 2015 14:25
Gösterim: 1356
KPSS’de usulsüzlük nedeniyle dün gözaltına alınan 3 şüpheli, adliyeye sevk edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 KPSS'deki usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan biri kadın 3 ÖSYM çalışanı, adliyeye sevk edildi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suç ve Suç Gelirleriyle Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan şüpheliler, Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildi.
Gözaltındaki biri kadın 3 zanlı, daha sonra Ankara Adliyesine getirildi.
Şüphelilerin, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'a ifade vermesi bekleniyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
KPSS’de usulsüzlük nedeniyle dün gözaltına alınan 3 şüpheli, adliyeye sevk edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 KPSS'deki usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan biri kadın 3 ÖSYM çalışanı, adliyeye sevk edildi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suç ve Suç Gelirleriyle Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan şüpheliler, Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildi.
Gözaltındaki biri kadın 3 zanlı, daha sonra Ankara Adliyesine getirildi.
Şüphelilerin, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'a ifade vermesi bekleniyor.
Son Güncelleme: Cuma, 06 Kasım 2015 12:03
Gösterim: 1265