Nasıl bir yol izlersek doğru tercihler yaparız?
- Ayrıntılar
- Kategori: Spot
- Perşembe, 13 Temmuz 2017 14:39 tarihinde oluşturuldu
Servet Gülsün Şirin – Okan Üniversitesi Aday İlişkileri Müdürü
17 yaşında genç bir insana soruyoruz: On yıl sonra neredesin ve ne yapıyorsun? Çoğunluk bilmiyor, bilemiyor. Sınavlar arasına sıkışmış bir eğitimden geçtikten sonra üniversiteden içeriye girmek üzereyken, tam o kapının eşiğinde endişeyle tercihlerini yapmaya çalışıyor.
Ülkemizde her yıl iki milyonun üzerinde genç insan üniversiteye yerleşebilmek için YGS ve LYS’ye giriyor. 2017 YGS verilerine baktığımızda şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Sınava giren öğrencilerin yüzde 18.68’i halen bir üniversitede okuyor, yüzde 7.81’i üniversite mezunu, yüzde 1.5’i ise üniversiteyi yarıda bırakmış. Bu veriler bize üniversitede bir programa yerleşmenin gençlerin üniversite seçimlerini sonlandıramadığını ve arayışlarının devam ettiğini gösteriyor. Sayılar bu konuda bir şeylerin yanlış gittiğini apaçık söylüyor.
Hali hazırda bir üniversitede eğitim almasına ya da mezun olmasına rağmen bundan hoşnut olmayan çok ciddi sayıda gencimiz var. Sınav hazırlık süreci sadece ders çalışmak, konulara hâkim olmak, testlerde başarılı olmak olarak değerlendiriliyor. Üniversite giriş sınavları üniversite eğitim almak için girilen bir sınav değil adeta tüm hayatın anlamının sorgulandığı, belirli bir sıralamanın yakalanması gereken temel amaç haline dönüşmüş durumda. Adaylar kim olduklarının ne istediklerinin farkına varmadan sistem içinde çalışıp bir puan alıp bir üniversiteye yerleşiyorlar ama mutlu olmuyorlar.
Üniversite hazırlık süreci ders çalışmaktan çok daha kapsamlı bir çalışmayı içeriyor. Kendini tanıma, yetenek ve özelliklerini keşfetme ve bu özelliklere uygun meslek seçme, meslekleri ve programları tanıma, üniversiteler hakkında detaylı bilgi edinme, kendine uygun hedefler belirleme ve bu hedeflere ulaşmak için verimli ve hedefe uygun ders çalışma alışkanlıkları kazanma, sınav sistemi hakkında doğru bilgiye ulaşma, sınav kaygısı ile baş etme ve en sonunda da tercihlerini en doğru şekilde gerçekleştirip istenilen programı en uygun üniversitede okuma şansı yakalama bu çalışmanın adımlarını oluşturuyor.
Tüm yıl boyunca ders çalışmaya odaklanan üniversite adayları, diğer aşamaların tamamını çok kısıtlı sürede gerçekleşen tercih dönemine bırakıyorlar. Tercih döneminde üniversitelerin ve programlarına sadece puanlarına ve sıralamalarına bakarak tercihlerini yapıyorlar. Sadece matematiksel bir sıradan oluşan bu tercihlere kişilik özellikleri, yetenekler, ilgiler yansımazken popüler olan her şeyin önüne geçiyor. Çok yüksek puanlı aday için de düşük puanlı aday için de hayaller, ilgiler, yetenekler değil en gözde, en popüler olanı elde etmek önemli. Sonra da ya ne yapalım böyle oldu denip kadere razı olunuyor ya da en baştan başlanıyor.
PROGRAM SEÇMEK NE YAPACAĞIMIZI BELİRMEKTİR
Bir programı ve o programın okunacağı üniversite seçimiyle birlikte geleceğimizle ilgili bir karar veririz. Özellikle program seçimimiz, yaşamımızın bundan sonraki kısmında ne yapacağımızı belirlemek demektir. Seçeceğimiz alan mutlaka ilgimiz ve yeteneğimizle örtüşmelidir. Yoksa ne yazık ki hayal kırıklıkları ve mutsuzluklar yaşanacaktır. Tercihlerimiz doğrudan yaşamımıza etki eder. Tüm yaptıklarımız mutlu olmak içindir. Elde ettiğimiz ve edeceğimiz başarılar bizi mutlu etmiyorsa anlamsızdır.
Peki, nasıl bir yol izlersek doğru tercihlerde bulunmuş oluruz? “Kazanamazsam ne yaparım?” sorusu yerine “Neden kazanmalıyım?” sorusunu sormakla ilk adım atılabilir. Gençler neden üniversite eğitimi almak istediklerini bilmek zorundalar. Yeteneklerini objektif olarak değerlendirmeli, bu konuda ne mütevazı olmalı ne de gerçeklikten uzaklaşmalılar. Tabii bu arada “İnsan isterse her şeyi başarabilir” söylemini fazlaca duyacaklar. Bu söylemin yerine biz şöyle bir ifade kullanalım: İsteklerimiz için sonuna kadar mücadele etmeliyiz ama bazen başaramayabiliriz de… Hayatta kazandıklarımız kadar kaybettiklerimiz de bizi biz yapar. İsteklerinize yeteneklerinize, hayallerinize, uygun işler yapabilmek için “Ne iş olsa yapmam” demekle işe başlayabiliriz. Sonra şu sorulara yanıt vermek gerek:
* Ben neleri yapmaktan hoşlanırım?
* Ben ne istiyorum?
* Karakterim nasıl?
Bu soruları yanıtladıktan sonra alanı ya da alanları netleştirip, bu eğitimi en iyi hangi üniversitede alabileceğimiz sorgulamalıyız. Üniversitelerin puan ve sıralamalarından önce ve mutlaka akademik kadrosuna bakmalıyız. Daha sonra kampüs olanakları, iş yaşamıyla ilişkileri, burs olanakları, uluslararası bağlantıları sorgulanarak tercih yapılmalı.
Sıralamaya gelince ille de istek sırası!
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.