Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerilerinin geride kaldığını görüyoruz. Ülke olarak, inovasyon ve rekabetçilik endekslerinde de iyi bir konumda sayılmayız. Hem eğitimin niteliğinin yükseltilmesi hem de teknoloji ve inovasyon kabiliyetinin gelişmesi için enerjimizi, kaynaklarımızı STEM alanına odaklamanın çok doğru bir tercih olacağına inanıyoruz." dedi.
TÜSİAD, Samsung ana sponsorluğunda, Kibar Holding, Koç Holding ve Siemens sponsorlukları, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın destekleriyle "Science, Technology, Engineering, Mathematics (STEM) / Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik" eğitiminin önemini ve bu alanda iş gücüne duyulan ihtiyacı vurgulamak amacıyla zirve düzenledi.
Haluk Dinçer, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, teknolojinin gelişmesi ve ekonomide bilginin ağırlığının artmasının, hem mikro planda bireylerin hayatını hem de makro planda ülkelerin ekonomik performansını çok yakından etkilediğini söyledi. İnsana yatırım yapan, bilim ve teknoloji üreten ülkelerin ekonomik büyümelerini de sürdürülebilir hale getirmeyi başardığına işaret eden Dinçer, ekonomik gelişmişlik ve kalkınma seviyesi ile inovasyon ve teknoloji yaratma kapasitesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu vurguladı.
Dinçer, Sanayi Strateji Belgesi’nde de sanayinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilmesi, dünya ihracatından daha fazla pay alacak şekilde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretilmesinin bir vizyon olarak ortaya konduğunu anımsattı. "Gerçekten de teknoloji ithal ederek, cari açık problemini sürekli yaşayarak, orta gelir tuzağına takılı kalarak 21. yüzyılın rekabet koşullarında ayakta kalmamız mümkün değil" diyen Dinçer, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için en büyük itici gücünün insan gücü olduğuna dikkati çekti.
"Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerileri geride"
Dinçer, 2041 yılında Türkiye’de çalışma çağındaki nüfusun 65 milyona ulaşmasının beklendiğini hatırlatarak, bu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bunun için yapılması gerekenlerin çok açık ve net olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Eğitimin, kalkınmanın en temel taşıyıcı unsuru olduğunun altını her zaman kuvvetle çiziyoruz. Bugün ise özel olarak, fen, teknoloji, mühendislik, matematik, yani İngilizce kısaltmasıyla ‘STEM’ konusunda eğitimin ve iş gücünün önemini vurgulamak istiyoruz. Çünkü STEM eğitimi ve iş gücü, bilgi ekonomisinin olmazsa olmazı.
Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerilerinin geride kaldığını görüyoruz. Ülke olarak, inovasyon ve rekabetçilik endekslerinde de iyi bir konumda sayılmayız. Hem eğitimin niteliğinin yükseltilmesi hem de teknoloji ve inovasyon kabiliyetinin gelişmesi için enerjimizi, kaynaklarımızı STEM alanına odaklamanın çok doğru bir tercih olacağına inanıyoruz."
Özel sektör-eğitim kurumları-kamu kesimi arasındaki işbirliği
Dinçer, fen, matematik, mühendislik ve teknoloji alanlarının birbirinden tamamen bağımsız ele alınmasının eksik bir yaklaşım olacağı görüşünü paylaştı. Bu alanların her birinin bir diğeri ile çok yakından bağlantılı olduğunu ifade eden Dinçer, "Bir alan bir diğerinde kullanılır ve onu geliştirir. Eğitim sistemimizde STEM konusunu, birbirinden kopuk değil, disiplinlerarası bir yaklaşımla birbirleriyle içe içe geçecek şekilde sunabilmenin, öğrencilerimizi hayata en iyi şekilde hazırlayacağını düşünüyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Dinçer, STEM’in hayatla doğrudan ilişkisini öğrencilerin zihinlerinde canlandırabilmek için sadece eğitimcilere değil, iş dünyasına da önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, bu konuda yapılan çalışmalara değindi. Yapılanlarla yetinmenin mümkün olmadığını aktaran Dinçer, "Mevcut iyi örneklerin hem sayısını hem de kapsayıcılığını arttırmamız gerekiyor. STEM bilgisinin iş hayatında ne şekilde karşılık bulduğunu uygulamalı biçimde gösterebilirsek öğrencilerin STEM’e ilgilerini de artırabiliriz. Özel sektör-eğitim kurumları-kamu kesimi arasındaki işbirliği fırsatlarının geliştirilmesi STEM alanında görev yapan eğitimcilerimizin de güncel bilgiye erişimini kolaylaştırarak eğitimin kalitesine olumlu yansıyacaktır" diye konuştu.
Dinçer, STEM eğitiminin, Türkiye’nin geleceğine yapılan en kıymetli yatırım, STEM iş gücünün ise Türkiye’yi teknoloji ve inovasyonda ilerletecek en önemli güç olduğunu belirterek, "Bu anlayışla STEM’in önemi konusunda farkındalığı yükseltmeli, eğitimde enerjimizi gençlere sağlam bir STEM altyapısı kazandırmaya odaklamalıyız" çağrısında da bulundu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: ETKİNLİKLER
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerilerinin geride kaldığını görüyoruz. Ülke olarak, inovasyon ve rekabetçilik endekslerinde de iyi bir konumda sayılmayız. Hem eğitimin niteliğinin yükseltilmesi hem de teknoloji ve inovasyon kabiliyetinin gelişmesi için enerjimizi, kaynaklarımızı STEM alanına odaklamanın çok doğru bir tercih olacağına inanıyoruz." dedi.
TÜSİAD, Samsung ana sponsorluğunda, Kibar Holding, Koç Holding ve Siemens sponsorlukları, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın destekleriyle "Science, Technology, Engineering, Mathematics (STEM) / Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik" eğitiminin önemini ve bu alanda iş gücüne duyulan ihtiyacı vurgulamak amacıyla zirve düzenledi.
Haluk Dinçer, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, teknolojinin gelişmesi ve ekonomide bilginin ağırlığının artmasının, hem mikro planda bireylerin hayatını hem de makro planda ülkelerin ekonomik performansını çok yakından etkilediğini söyledi. İnsana yatırım yapan, bilim ve teknoloji üreten ülkelerin ekonomik büyümelerini de sürdürülebilir hale getirmeyi başardığına işaret eden Dinçer, ekonomik gelişmişlik ve kalkınma seviyesi ile inovasyon ve teknoloji yaratma kapasitesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu vurguladı.
Dinçer, Sanayi Strateji Belgesi’nde de sanayinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilmesi, dünya ihracatından daha fazla pay alacak şekilde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretilmesinin bir vizyon olarak ortaya konduğunu anımsattı. "Gerçekten de teknoloji ithal ederek, cari açık problemini sürekli yaşayarak, orta gelir tuzağına takılı kalarak 21. yüzyılın rekabet koşullarında ayakta kalmamız mümkün değil" diyen Dinçer, Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için en büyük itici gücünün insan gücü olduğuna dikkati çekti.
"Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerileri geride"
Dinçer, 2041 yılında Türkiye’de çalışma çağındaki nüfusun 65 milyona ulaşmasının beklendiğini hatırlatarak, bu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bunun için yapılması gerekenlerin çok açık ve net olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Eğitimin, kalkınmanın en temel taşıyıcı unsuru olduğunun altını her zaman kuvvetle çiziyoruz. Bugün ise özel olarak, fen, teknoloji, mühendislik, matematik, yani İngilizce kısaltmasıyla ‘STEM’ konusunda eğitimin ve iş gücünün önemini vurgulamak istiyoruz. Çünkü STEM eğitimi ve iş gücü, bilgi ekonomisinin olmazsa olmazı.
Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerilerinin geride kaldığını görüyoruz. Ülke olarak, inovasyon ve rekabetçilik endekslerinde de iyi bir konumda sayılmayız. Hem eğitimin niteliğinin yükseltilmesi hem de teknoloji ve inovasyon kabiliyetinin gelişmesi için enerjimizi, kaynaklarımızı STEM alanına odaklamanın çok doğru bir tercih olacağına inanıyoruz."
Özel sektör-eğitim kurumları-kamu kesimi arasındaki işbirliği
Dinçer, fen, matematik, mühendislik ve teknoloji alanlarının birbirinden tamamen bağımsız ele alınmasının eksik bir yaklaşım olacağı görüşünü paylaştı. Bu alanların her birinin bir diğeri ile çok yakından bağlantılı olduğunu ifade eden Dinçer, "Bir alan bir diğerinde kullanılır ve onu geliştirir. Eğitim sistemimizde STEM konusunu, birbirinden kopuk değil, disiplinlerarası bir yaklaşımla birbirleriyle içe içe geçecek şekilde sunabilmenin, öğrencilerimizi hayata en iyi şekilde hazırlayacağını düşünüyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Dinçer, STEM’in hayatla doğrudan ilişkisini öğrencilerin zihinlerinde canlandırabilmek için sadece eğitimcilere değil, iş dünyasına da önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, bu konuda yapılan çalışmalara değindi. Yapılanlarla yetinmenin mümkün olmadığını aktaran Dinçer, "Mevcut iyi örneklerin hem sayısını hem de kapsayıcılığını arttırmamız gerekiyor. STEM bilgisinin iş hayatında ne şekilde karşılık bulduğunu uygulamalı biçimde gösterebilirsek öğrencilerin STEM’e ilgilerini de artırabiliriz. Özel sektör-eğitim kurumları-kamu kesimi arasındaki işbirliği fırsatlarının geliştirilmesi STEM alanında görev yapan eğitimcilerimizin de güncel bilgiye erişimini kolaylaştırarak eğitimin kalitesine olumlu yansıyacaktır" diye konuştu.
Dinçer, STEM eğitiminin, Türkiye’nin geleceğine yapılan en kıymetli yatırım, STEM iş gücünün ise Türkiye’yi teknoloji ve inovasyonda ilerletecek en önemli güç olduğunu belirterek, "Bu anlayışla STEM’in önemi konusunda farkındalığı yükseltmeli, eğitimde enerjimizi gençlere sağlam bir STEM altyapısı kazandırmaya odaklamalıyız" çağrısında da bulundu.
Son Güncelleme: Çarşamba, 22 Ekim 2014 13:25
Gösterim: 1108
Antalya'da uygulanacak "Okullar Ligi Projesi" için protokol imzalandı. 6 ay sürecek ligde futbol, basketbol ve voleybol branşlarında müsabakalar yer alacak.
Antalya Büyükşehir Belediyesi toplantı salonunda düzenlenen imza töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, projenin Türkiye'de ilk olma özelliği taşıdığını belirterek, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğünün işbirliğinde okullar ligini oluşturacaklarını söyledi.
Türel, 6 ay sürecek ligde futbol, basketbol ve voleybol branşlarında müsabakaların yapılacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Amatör sporların desteklenmesi, gençlerin spora teşvik edilmesi ve onlarda yarışma rekabetiyle spor tutkunluğunun artırmak açısından çok önemli hedeflerimiz var. Bu hedeflerimizden birini daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu iddialarımızı seçimlerden önce seçim beyannamemizde de ifade etmiştik. Verdiği her sözü yerine getiren bir belediye başkanı olma sözünü, bugüne kadar büyük bir başarıyla devam ettiren bir belediye başkanı olarak bir sözümüzü daha yerine getirmiş oluyoruz."
Projede küçükler kategorisinde 2003-2004, yıldızlarda 2001-2002 ve gençlerde 1999-2000 doğumluların mücadele edeceğini ifade eden Türel, "İnşallah bu okullar ligi Türkiye'de bir ilk olmakla birlikte bu ligden çıkan ilk milli sporcularımız da Antalya'yı ve Türkiye'yi başarıyla temsil eder hale gelirler. Antalya'nın çok önemli bir spor potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Şimdi bunu inşallah bir sonuca götüreceğiz" diye konuştu.
Okul sporlarına katılmayan gençler spor yapma imkanı
Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Burhanettin Hacıcaferoğlu da Büyükşehir Belediye Başkanı Türel'in, seçimi kazandığı günden beri gençlerle belediyeyi bütünleştirmek adına son derece önemli işlere imza attığını vurguladı.
Hacıcaferoğlu, belediyenin destekleriyle yüzme havuzu sorununu da çözeceklerini dile getirerek, ihalesini bu yıl sonuna kadar yetiştirmeye çalışacaklarını belirtti.
Projenin gençlerin serbest zamanlarını verimli kullanmaları açısından çok önemli olduğunu dile getiren Hacıcaferoğlu, "Okul sporlarını biz zaten yürütüyorduk ancak bu protokolle okul sporlarına katılamayan gençlerimiz de yıl boyunca spor yapma imkanı kazanıyor" dedi.
Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay ise il genelinde 422 bin öğrencinin bulunduğunu, çocukların mutlaka ortak bir faaliyette buluşturulmaları gerektiğini, bunun da en güzel yolunun sportif etkinlikler olduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından, Büyükşehir Belediye Başkanı Türel, Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hacıcaferoğlu ve Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Gülay tarafından protokol imzalandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: ETKİNLİKLER
Antalya'da uygulanacak "Okullar Ligi Projesi" için protokol imzalandı. 6 ay sürecek ligde futbol, basketbol ve voleybol branşlarında müsabakalar yer alacak.
Antalya Büyükşehir Belediyesi toplantı salonunda düzenlenen imza töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, projenin Türkiye'de ilk olma özelliği taşıdığını belirterek, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile İl Milli Eğitim Müdürlüğünün işbirliğinde okullar ligini oluşturacaklarını söyledi.
Türel, 6 ay sürecek ligde futbol, basketbol ve voleybol branşlarında müsabakaların yapılacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Amatör sporların desteklenmesi, gençlerin spora teşvik edilmesi ve onlarda yarışma rekabetiyle spor tutkunluğunun artırmak açısından çok önemli hedeflerimiz var. Bu hedeflerimizden birini daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu iddialarımızı seçimlerden önce seçim beyannamemizde de ifade etmiştik. Verdiği her sözü yerine getiren bir belediye başkanı olma sözünü, bugüne kadar büyük bir başarıyla devam ettiren bir belediye başkanı olarak bir sözümüzü daha yerine getirmiş oluyoruz."
Projede küçükler kategorisinde 2003-2004, yıldızlarda 2001-2002 ve gençlerde 1999-2000 doğumluların mücadele edeceğini ifade eden Türel, "İnşallah bu okullar ligi Türkiye'de bir ilk olmakla birlikte bu ligden çıkan ilk milli sporcularımız da Antalya'yı ve Türkiye'yi başarıyla temsil eder hale gelirler. Antalya'nın çok önemli bir spor potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Şimdi bunu inşallah bir sonuca götüreceğiz" diye konuştu.
Okul sporlarına katılmayan gençler spor yapma imkanı
Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Burhanettin Hacıcaferoğlu da Büyükşehir Belediye Başkanı Türel'in, seçimi kazandığı günden beri gençlerle belediyeyi bütünleştirmek adına son derece önemli işlere imza attığını vurguladı.
Hacıcaferoğlu, belediyenin destekleriyle yüzme havuzu sorununu da çözeceklerini dile getirerek, ihalesini bu yıl sonuna kadar yetiştirmeye çalışacaklarını belirtti.
Projenin gençlerin serbest zamanlarını verimli kullanmaları açısından çok önemli olduğunu dile getiren Hacıcaferoğlu, "Okul sporlarını biz zaten yürütüyorduk ancak bu protokolle okul sporlarına katılamayan gençlerimiz de yıl boyunca spor yapma imkanı kazanıyor" dedi.
Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay ise il genelinde 422 bin öğrencinin bulunduğunu, çocukların mutlaka ortak bir faaliyette buluşturulmaları gerektiğini, bunun da en güzel yolunun sportif etkinlikler olduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından, Büyükşehir Belediye Başkanı Türel, Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hacıcaferoğlu ve Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Gülay tarafından protokol imzalandı.
Son Güncelleme: Salı, 21 Ekim 2014 09:31
Gösterim: 1043
Eğitim-Bir-Sen, “Öğretmen” temalı kısa film yarışması düzenliyor. Kurmaca dalında 20 dakikayı geçmeyecek kısa film çalışmalarının değerlendirileceği yarışmaya son başvuru tarihi 1 Kasım 2014 olarak belirlendi.
Eğitim-Bir-Sen, “Öğretmen” temalı kısa film yarışması düzenliyor. Yarışma, öğretmenin değerini ve önemini kapsayacak her türden kısa filmi kapsayacak. ‘Öğretmen’ başlıklı yarışmada kısa filmler olay ve kişi üzerinden yola çıkılarak çekilebilecek. Yarışma, fedakâr öğretmenlerin hikâyelerini, hayatın her alanındaki mücadeleleri sinemanın etkileyici dilinden faydalanarak görünür kılmayı amaçlıyor. Yarışmaya katılan filmlerin hikâyesinin öğretmen ve eğitim merkezli olması gerektiği belirtildi. Kurmaca dalında 20 dakikayı geçmeyecek kısa film çalışmalarının değerlendirileceği yarışmaya son başvuru tarihi ise 1 Kasım 2014 olarak belirlendi.
Kısa film yarışmasında dereceye giren filmler,
Birinci 15.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket,
İkinci 10.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket,
Üçüncü 5.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket,.
Jüri Özel Ödülü 3.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket ile ödüllendirilecektir.
Kısa film yarışmasına başvurular, posta yoluyla veya elden Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezine (GMK Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No:3/13 Maltepe/Ankara) yapılacak.
Yarışmada dereceye giren filmler 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi düzenlenecek törenle ödüllerini alacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: ETKİNLİKLER
Eğitim-Bir-Sen, “Öğretmen” temalı kısa film yarışması düzenliyor. Kurmaca dalında 20 dakikayı geçmeyecek kısa film çalışmalarının değerlendirileceği yarışmaya son başvuru tarihi 1 Kasım 2014 olarak belirlendi.
Eğitim-Bir-Sen, “Öğretmen” temalı kısa film yarışması düzenliyor. Yarışma, öğretmenin değerini ve önemini kapsayacak her türden kısa filmi kapsayacak. ‘Öğretmen’ başlıklı yarışmada kısa filmler olay ve kişi üzerinden yola çıkılarak çekilebilecek. Yarışma, fedakâr öğretmenlerin hikâyelerini, hayatın her alanındaki mücadeleleri sinemanın etkileyici dilinden faydalanarak görünür kılmayı amaçlıyor. Yarışmaya katılan filmlerin hikâyesinin öğretmen ve eğitim merkezli olması gerektiği belirtildi. Kurmaca dalında 20 dakikayı geçmeyecek kısa film çalışmalarının değerlendirileceği yarışmaya son başvuru tarihi ise 1 Kasım 2014 olarak belirlendi.
Kısa film yarışmasında dereceye giren filmler,
Birinci 15.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket,
İkinci 10.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket,
Üçüncü 5.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket,.
Jüri Özel Ödülü 3.000 TL, Eğitim-Bir-Sen yayınlarından oluşan kitap seti, sertifika ve plaket ile ödüllendirilecektir.
Kısa film yarışmasına başvurular, posta yoluyla veya elden Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezine (GMK Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No:3/13 Maltepe/Ankara) yapılacak.
Yarışmada dereceye giren filmler 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi düzenlenecek törenle ödüllerini alacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 23 Temmuz 2014 14:17
Gösterim: 1013
YÖK’ün yabancı öğrencilere Türkiye’nin daha iyi tanıtılması için başlattığı ‘Türkiye’de Öğrenci Olmak Harika’ adlı kısa film yarışmasında birincisi belli oldu. YÖK, yabancı öğrencilere Türkiye’yi yarışmada birinci gelen ‘Her şey güzel’ adlı filmle tanıtacak.
YÖK, 55 bine ulaşan yabancı öğrenci sayısını daha da artırmak, 179 üniversitenin dünya yükseköğretimdeki payının artması ve sayının 2015 hedefi olan 100 bine ulaşmasını sağlamak için tanıtım atağı başlattı. İnternetteki "Study in Turkey" sitesiyle tanıtımlar yapan YÖK, yabancı öğrencilere, Türkiye’nin uluslararası alanda daha iyi tanıtımının yapılması amacıyla kısa film yarışması düzenledi. Yaşar Üniversitesi Medya İlişkileri Koordinatörlüğü Görsel Yönetmeni ve yüksek lisans öğrencisi Özer Batçıoğlu’nun, yabancı öğrencilerin gözünden kültürü, doğası, yemekleri ve tarihiyle Türkiye’yi anlattığı "Her şey güzel" isimli filmi, tüm Türkiye’deki üniversitelerden katılımın olduğu yarışmada birinciliğe layık görüldü.
En çok misafirperveliğimizi seviyorlar
Yabancı öğrencilerin Türkiye deneyimlerini kameraya yansıttığı filmiyle birinciliği alan Batçıoğlu, "Türkiye’yi uluslararası alanda tanıtacak kısa filmi çekmek gerçekten gurur verici. Yapım sürecinde yabancı ve Türk öğrencilerle birlikte çalışmak, kültürler arası ahengi, uyumu görmek çok güzeldi. Onların Türkiye’de gerçekten mutlu olduğunu görmek, yaptığım işin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Yabancı öğrenciler, kültürümüzü, tarihimizi, doğal güzelliklerimizi yakından inceliyor ve çok önem veriyor. Filmin çekim aşamasında bunu yakından gördüm. Tarihi mekanlara ve tatil amacıyla gezebilecek pek çok yere sık sık gidiyorlar, Türk yemeklerini de çok seviyorlar. Ama en çok sevdikleri şeyin misafirperverliğimiz olduğunu gözlemledim. Bu gözlemlerimi de senaryoma en iyi şekilde aktarmaya çalıştım" dedi.
Türkiye’yi kartpostal ile tanıttılar
Türkiye’nin tüm güzelliklerini yabancı öğrencilerin gözünden ve dilinden anlatmak istediğini belirten Özer Batçıoğlu, "Yabancı öğrencilerin gezdiği tarihi ve turistik yerleri, kültürümüzde tanıdıkları objeleri ve tattığı yemekleri, artık günümüzde pek kullanılmayan ama eskiden hayatımızda sıkça yer alan kartpostallar ile anlatmaya çalıştım. Kartpostalın çok güzel ve nostaljik bir yapısı var. Eskiden herkes tatile gittiği yerden kartpostal atardı. Ama günümüzde teknolojik imkanlar sonrası geçerliliğini maalesef yitirdi. Ben de senaryomda kartpostal öğesini kullanmak istedim. Böylece hem geçmişin izlerini filmimin senaryosunda yer almasını sağlarken yabancı öğrencilerin de ailelerine Türkiye’yi kartpostallardaki güzel karelerle kendi dillerinden anlatmasını sağlamış oldum. Yabancı öğrencilerin ülkemizi İzmir’in güzellikleriyle tanıyacak olmaları da ayrıca gurur verici" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: ETKİNLİKLER
YÖK’ün yabancı öğrencilere Türkiye’nin daha iyi tanıtılması için başlattığı ‘Türkiye’de Öğrenci Olmak Harika’ adlı kısa film yarışmasında birincisi belli oldu. YÖK, yabancı öğrencilere Türkiye’yi yarışmada birinci gelen ‘Her şey güzel’ adlı filmle tanıtacak.
YÖK, 55 bine ulaşan yabancı öğrenci sayısını daha da artırmak, 179 üniversitenin dünya yükseköğretimdeki payının artması ve sayının 2015 hedefi olan 100 bine ulaşmasını sağlamak için tanıtım atağı başlattı. İnternetteki "Study in Turkey" sitesiyle tanıtımlar yapan YÖK, yabancı öğrencilere, Türkiye’nin uluslararası alanda daha iyi tanıtımının yapılması amacıyla kısa film yarışması düzenledi. Yaşar Üniversitesi Medya İlişkileri Koordinatörlüğü Görsel Yönetmeni ve yüksek lisans öğrencisi Özer Batçıoğlu’nun, yabancı öğrencilerin gözünden kültürü, doğası, yemekleri ve tarihiyle Türkiye’yi anlattığı "Her şey güzel" isimli filmi, tüm Türkiye’deki üniversitelerden katılımın olduğu yarışmada birinciliğe layık görüldü.
En çok misafirperveliğimizi seviyorlar
Yabancı öğrencilerin Türkiye deneyimlerini kameraya yansıttığı filmiyle birinciliği alan Batçıoğlu, "Türkiye’yi uluslararası alanda tanıtacak kısa filmi çekmek gerçekten gurur verici. Yapım sürecinde yabancı ve Türk öğrencilerle birlikte çalışmak, kültürler arası ahengi, uyumu görmek çok güzeldi. Onların Türkiye’de gerçekten mutlu olduğunu görmek, yaptığım işin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Yabancı öğrenciler, kültürümüzü, tarihimizi, doğal güzelliklerimizi yakından inceliyor ve çok önem veriyor. Filmin çekim aşamasında bunu yakından gördüm. Tarihi mekanlara ve tatil amacıyla gezebilecek pek çok yere sık sık gidiyorlar, Türk yemeklerini de çok seviyorlar. Ama en çok sevdikleri şeyin misafirperverliğimiz olduğunu gözlemledim. Bu gözlemlerimi de senaryoma en iyi şekilde aktarmaya çalıştım" dedi.
Türkiye’yi kartpostal ile tanıttılar
Türkiye’nin tüm güzelliklerini yabancı öğrencilerin gözünden ve dilinden anlatmak istediğini belirten Özer Batçıoğlu, "Yabancı öğrencilerin gezdiği tarihi ve turistik yerleri, kültürümüzde tanıdıkları objeleri ve tattığı yemekleri, artık günümüzde pek kullanılmayan ama eskiden hayatımızda sıkça yer alan kartpostallar ile anlatmaya çalıştım. Kartpostalın çok güzel ve nostaljik bir yapısı var. Eskiden herkes tatile gittiği yerden kartpostal atardı. Ama günümüzde teknolojik imkanlar sonrası geçerliliğini maalesef yitirdi. Ben de senaryomda kartpostal öğesini kullanmak istedim. Böylece hem geçmişin izlerini filmimin senaryosunda yer almasını sağlarken yabancı öğrencilerin de ailelerine Türkiye’yi kartpostallardaki güzel karelerle kendi dillerinden anlatmasını sağlamış oldum. Yabancı öğrencilerin ülkemizi İzmir’in güzellikleriyle tanıyacak olmaları da ayrıca gurur verici" diye konuştu.
Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Ağustos 2014 11:21
Gösterim: 830
Ramazan Bayramı’nda kaç gün tatil yapılacak? Ramazan Bayramı tatili hangi gün başlıyor ve ne zaman sona eriyor? Başbakan Yardımcısı Arınç’tan Ramazan Bayramı tatil açıklaması;
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından soruları yanıtladı.
Ramazan Bayramı tatiliyle ilgili beklentiler olduğuna değinen Arınç, bayramın 28 Temmuz’da başlayacağını ve 29-30'unda devam edeceğini hatırlattı. Arınç, "Arkada kalan perşembe ve cuma günlerinin idari izinli sayılıp sayılmayacakları konusunda bir beklenti oluşmuştu. Hayır, sayılmayacak, bayram, 30'u akşamı bitmiş olacak" ifadesini kullandı.
Arınç, köprüler ve otoyolların bayram boyunca ücretsiz olması konusunda da Bakanlar Kurulu'nda karara varıldığını dile getirerek, uygulamanın 26 Temmuz gece yarısı başlayacağını ve 31 Temmuz Perşembe sabah 07.00’de sona ereceğini belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: ETKİNLİKLER
Ramazan Bayramı’nda kaç gün tatil yapılacak? Ramazan Bayramı tatili hangi gün başlıyor ve ne zaman sona eriyor? Başbakan Yardımcısı Arınç’tan Ramazan Bayramı tatil açıklaması;
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından soruları yanıtladı.
Ramazan Bayramı tatiliyle ilgili beklentiler olduğuna değinen Arınç, bayramın 28 Temmuz’da başlayacağını ve 29-30'unda devam edeceğini hatırlattı. Arınç, "Arkada kalan perşembe ve cuma günlerinin idari izinli sayılıp sayılmayacakları konusunda bir beklenti oluşmuştu. Hayır, sayılmayacak, bayram, 30'u akşamı bitmiş olacak" ifadesini kullandı.
Arınç, köprüler ve otoyolların bayram boyunca ücretsiz olması konusunda da Bakanlar Kurulu'nda karara varıldığını dile getirerek, uygulamanın 26 Temmuz gece yarısı başlayacağını ve 31 Temmuz Perşembe sabah 07.00’de sona ereceğini belirtti.
Son Güncelleme: Salı, 22 Temmuz 2014 09:34
Gösterim: 1005