Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Mersin'de kurulacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde istihdam edilecek öğrencilerin Rusya'da eğitim almaları için yapılacak sınava 4 bin 800 aday başvurdu.

Akkuyu NGS AŞ tarafından iş garantili ve burslu eğitim almaları için Rusya Federasyonu'nda Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesi Moskova Fizik Mühendisliği Enstitüsüne (MEPhI)  gönderilecek öğrencilerin seçimi için yapılacak sınava başvurular tamamlandı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye'deki üniversitelerin fen-edebiyat ve mühendislik fakültelerinin, fizik veya matematik derslerinin okutulduğu tüm bölümlerin 1, 2, 3 ve 4. sınıflarında okuyan Türk vatandaşı öğrencilere yönelik düzenlenen sınava 4 bin 800 kişi başvurdu.

Eğitim için üniversiteye yerleştirilmeye esas giriş puanı dikkate alınarak belirlenecek 600 kişi yazılı sınava çağrılacak. Yazılı sınavda genel lise müfredatı matematik ve fizik konularını içerecek sorular sorulacak.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 19 Nisan'da yapılacak yazılı sınavda en yüksek puandan başlayarak yapılacak değerlendirme sonucunda ilk 300’e giren adaylar, daha sonra sözlü sınava tabi tutulacak. Sözlü sınava girmeye hak kazanan adaylar http://www.akkunpp.com internet adresinde duyurulacak.

Sözlü sınav sonucunda başarılı olan 100 öğrenci ise iş garantili ve burslu olarak eylül ayında Rusya Federasyonu'nda Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesi Moskova Fizik Mühendisliği Enstitüsü'ne (MEPhI)  gönderilecek. Öğrenciler, lisans eğitim programı (1 yıl hazırlık + 4 yıl lisans eğitimi) veya uzmanlık eğitim programı (1 yıl hazırlık + 5,5 yıl uzmanlık eğitimi) görecek. 

Lisans eğitim programını bitiren öğrenciler, başarı durumlarına ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali için gerekli kadro listesine göre 2 yıllık yüksek lisans programına devam edebilecek. Uzmanlık eğitim programını bitiren öğrenciler ise başarı durumlarına ve gerekli kadro listesine göre 6 aylık yüksek lisans programına devam edebilecek. Bu arada tüm öğrenciler, yaz dönemlerinde eğitim programlarına göre teorik ve Rusya’daki nükleer güç santrallerinde pratik staj eğitimi yapacak.

İlk yıl öğrencilere Rusça eğitimi de verilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan öğrenciler, Rosatom’un eğitim merkezlerinde uygulama eğitimi alacak ve Rusya’da işletmede olan nükleer güç santrallerinde staja tabi tutulacak.

Rusya’daki eğitimini tamamlayan öğrenciler, staj eğitiminin ardından Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde istihdam edilecek.

Öte yandan, MEPhI’de şu an nükleer enerji alanında 78 hazırlık, 64 birinci sınıf ve 48 de ikinci sınıf olmak üzere 190 Türk öğrenci eğitim alıyor.

> Rusya’da nükleer eğitim fırsatına rekor başvuru

Mersin'de kurulacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde istihdam edilecek öğrencilerin Rusya'da eğitim almaları için yapılacak sınava 4 bin 800 aday başvurdu.

Akkuyu NGS AŞ tarafından iş garantili ve burslu eğitim almaları için Rusya Federasyonu'nda Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesi Moskova Fizik Mühendisliği Enstitüsüne (MEPhI)  gönderilecek öğrencilerin seçimi için yapılacak sınava başvurular tamamlandı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Türkiye'deki üniversitelerin fen-edebiyat ve mühendislik fakültelerinin, fizik veya matematik derslerinin okutulduğu tüm bölümlerin 1, 2, 3 ve 4. sınıflarında okuyan Türk vatandaşı öğrencilere yönelik düzenlenen sınava 4 bin 800 kişi başvurdu.

Eğitim için üniversiteye yerleştirilmeye esas giriş puanı dikkate alınarak belirlenecek 600 kişi yazılı sınava çağrılacak. Yazılı sınavda genel lise müfredatı matematik ve fizik konularını içerecek sorular sorulacak.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 19 Nisan'da yapılacak yazılı sınavda en yüksek puandan başlayarak yapılacak değerlendirme sonucunda ilk 300’e giren adaylar, daha sonra sözlü sınava tabi tutulacak. Sözlü sınava girmeye hak kazanan adaylar http://www.akkunpp.com internet adresinde duyurulacak.

Sözlü sınav sonucunda başarılı olan 100 öğrenci ise iş garantili ve burslu olarak eylül ayında Rusya Federasyonu'nda Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesi Moskova Fizik Mühendisliği Enstitüsü'ne (MEPhI)  gönderilecek. Öğrenciler, lisans eğitim programı (1 yıl hazırlık + 4 yıl lisans eğitimi) veya uzmanlık eğitim programı (1 yıl hazırlık + 5,5 yıl uzmanlık eğitimi) görecek. 

Lisans eğitim programını bitiren öğrenciler, başarı durumlarına ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali için gerekli kadro listesine göre 2 yıllık yüksek lisans programına devam edebilecek. Uzmanlık eğitim programını bitiren öğrenciler ise başarı durumlarına ve gerekli kadro listesine göre 6 aylık yüksek lisans programına devam edebilecek. Bu arada tüm öğrenciler, yaz dönemlerinde eğitim programlarına göre teorik ve Rusya’daki nükleer güç santrallerinde pratik staj eğitimi yapacak.

İlk yıl öğrencilere Rusça eğitimi de verilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan öğrenciler, Rosatom’un eğitim merkezlerinde uygulama eğitimi alacak ve Rusya’da işletmede olan nükleer güç santrallerinde staja tabi tutulacak.

Rusya’daki eğitimini tamamlayan öğrenciler, staj eğitiminin ardından Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde istihdam edilecek.

Öte yandan, MEPhI’de şu an nükleer enerji alanında 78 hazırlık, 64 birinci sınıf ve 48 de ikinci sınıf olmak üzere 190 Türk öğrenci eğitim alıyor.

Son Güncelleme: Cumartesi, 12 Nisan 2014 11:43

Gösterim: 1565

Eğitim Reformu Girişimi, eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi'ni değerlendirdiği raporunda projede okullara ve öğretmenlere sunulan teknolojiyi kullanmaya, eğitimler aracılığıyla kendilerini geliştirmeye, teknolojiyi kullanarak öğrenme yöntemlerini geliştirmeye yönelik herhangi bir somut teşvik mekanizması olmadığı ifade edildi.

Her sınıfa birer etkileşimli tahta, 5-12’nci sınıflardaki tüm öğrencilere de birer tablet bilgisayar sağlanmasının planlandığı Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi'nin değerlendirildiği rapora göre, projenin, öğretmen ve öğrenci deneyimlerinden sürekli beslenmesi, geri bildirimlere açık olması, şeffaf yönetişim, bağımsız izleme ve değerlendirme çalışmalarıyla desteklenmesi gerekiyor. Raporda, okulları ve öğretmenleri sunulan teknolojiyi kullanmaya, eğitimler aracılığıyla kendilerini geliştirmeye, teknolojiyi kullanarak öğrenme yöntemlerini geliştirmeye yönelik herhangi bir somut teşvik mekanizması olmadığı ifade edildi.

Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG)  Research Triangle Institute International (RTI) ile FATİH Projesi'ni değerlendirdiği "FATİH Projesi eğitimde dönüşüm için bir fırsat olabilir mi? Politika analizi ve önerileri" başlıklı rapor, Türkiye Bilişim Vakfı'nın ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında açıklandı.

Toplantıda konuşan Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı, FATİH'in bir teknoloji projesi olarak sunulmasından endişeli olduklarını belirterek, "Eğitimde teknoloji olmazsa olmaz, ama sadece teknolojiyle de eğitim olmuyor. Gençlerimiz, ülkemizin en önemli doğal kaynağı olan sosyal sermayemizdir. Gençlerimizin, geleceğin en değişken ve dinamik teknolojik ve düşünce kalıplarına hapsolmasına izin veremeyiz. Her dönem, yaratıcılığa açık bir eğitim sistemine onları emanet etmemiz gerekiyor. Sorgulamacı, yaratıcı, kendini geliştirmeye ve değiştirmeye açık, geleceğin küresel rekabet ortamına hazırlıklı gençler yetiştirmek umudumuzdur" diye konuştu.

"Projeyle her yerden eğitime ulaşmayı sağlamayı hedefliyoruz"

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Asım Balcı da FATİH Projesi'nin en çok "tablet ve teknoloji projesi" olarak takdim edilmesinin eleştirildiğini ifade ederek, bunun kendiliğinden oluşan bir algı olduğunu söyledi. Eğitimdeki sorunların bir çoğunun bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak çözülebileceğini belirten Balcı, projeyle 4 bine yakın okula uydu üzerinden internet sağlandığını, bunun bile fırsat eşitliği olarak görülebileceğini anlattı. Balcı, eğitim sektöründe teknolojinin kullanılmasının gereklilik olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Projeyle her yerden eğitime ulaşmayı sağlamayı hedefliyoruz. Eğitimde performansımızı ölçmeyi, öğretmenlerin daha iyi hizmet içi eğitim ve kariyer planlamasını ümit ediyoruz. Karşımızda dijital bir jenerasyon var. Bu jenerasyon yeni teknolojiyi nefes alma gibi normal bir şey görüyor. Tabletlerle zamanlarını geçiriyorlar. Geçmişteki kuşaklarla farklılıklar oluşuyor. Çocuklarımızı en baştan dijital okur-yazarlıkla buluşturabilirsek, bunun doğru kullanımını sağlayabilirsek geleceğe daha fazla sahip olabileceğimizi düşünüyoruz."

Geri bildirimlere açık olmalı  

Rapora göre, projenin, öğrencilere en iyi öğrenme çıktılarını verebilmesi için, öğretmen ve öğrenci deneyimlerinden sürekli beslenmesi, geri bildirimlere açık olması, şeffaf yönetişim, bağımsız izleme ve değerlendirme çalışmalarıyla desteklenmesi gerekiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye Bilişim Vakfı, TÜBİTAK, üniversiteler, bilişim sektörü ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerle yüz yüze görüşmelerin yapıldığı raporda, teknoloji kullanımının okul dışı etkinliklere yayıldığında, motivasyon, katılım ve kullanımda artış gözlemlendiği belirtildi.

Raporda, FATİH'in insan sağlığı üzerine olası etkilerinin izlenmesi, gerek donanımdan gerekse donanımın kullanım biçiminden ve uygulamalardan kaynaklanabilecek olumsuz etkilerin en düşük düzeyde tutulması gerektiğine de değinildi.

e-atıkların geri dönüşümü netleştirilmeli

Raporda, FATİH kapsamında e-atıkların geri dönüşümü ve bertaraf edilmesi konusunun nasıl ele alınacağı netleştirilerek, gerekli mevzuatın oluşturulması ve yaşama geçirilmesi önerildi. Kademeli bir strateji benimsenmesi, mesleki gelişimin hızlandırılması ve yeniden kurgulanması, hedeflerin somut olarak tanımlanması ve izleme, değerlendirme çerçevesinin oluşturulması, kurumsal liderliğin ve paydaşlarla iletişimin geliştirilmesinin önemi vurgulanan raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Paydaşların, özellikle de velilerin ve okulların, katılımının sağlanması, eğitimde bilgi teknolojileri uygulamaları dahil olmak üzere birçok eğitim reformu girişiminin sürdürülebilirliği için kritik önem taşır. Öğrenci başarısı düzeyinde bir döşümün gerçekleşmesi yönünde kırılma noktasına gelinmesini sağlayabilecek etken, veli ve okul katılımıdır. Ne var ki, donanım, içerik ve eğitimlerin dağıtım ve yönetiminde halihazırda uygulanan model son derece merkezi olup, olmazsa olmaz geri bildirim mekanizmalarından yoksundur. Projedeki gelişmelerin paydaşlarla saydam biçimde paylaşılmaması, bu önemli yatırımın etkisini zayıflatabilir. Önümüzdeki dönemde tüm paydaşlarla açık ve saydam iletişimi benimseyen, gerekli geri bildirim mekanizmalarını barındıran, paydaşlar arası eşgüdüm ve işbirliğini sağlayan bir yönetişim modelinin yaşama geçirilmesi, başarılı bir değişim sürecine önayak olacaktır.”

Raporda, okulları ve öğretmenleri sunulan teknolojiyi kullanmaya, eğitimler aracılığıyla kendilerini geliştirmeye, teknolojiyi kullanarak öğrenme yöntemlerini geliştirmeye yönelik herhangi bir somut teşvik mekanizması olmadığı ifade edildi.

Kaynak Hürriyet

> Fatih Projesi sınıfta kaldı!

Eğitim Reformu Girişimi, eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi'ni değerlendirdiği raporunda projede okullara ve öğretmenlere sunulan teknolojiyi kullanmaya, eğitimler aracılığıyla kendilerini geliştirmeye, teknolojiyi kullanarak öğrenme yöntemlerini geliştirmeye yönelik herhangi bir somut teşvik mekanizması olmadığı ifade edildi.

Her sınıfa birer etkileşimli tahta, 5-12’nci sınıflardaki tüm öğrencilere de birer tablet bilgisayar sağlanmasının planlandığı Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi'nin değerlendirildiği rapora göre, projenin, öğretmen ve öğrenci deneyimlerinden sürekli beslenmesi, geri bildirimlere açık olması, şeffaf yönetişim, bağımsız izleme ve değerlendirme çalışmalarıyla desteklenmesi gerekiyor. Raporda, okulları ve öğretmenleri sunulan teknolojiyi kullanmaya, eğitimler aracılığıyla kendilerini geliştirmeye, teknolojiyi kullanarak öğrenme yöntemlerini geliştirmeye yönelik herhangi bir somut teşvik mekanizması olmadığı ifade edildi.

Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG)  Research Triangle Institute International (RTI) ile FATİH Projesi'ni değerlendirdiği "FATİH Projesi eğitimde dönüşüm için bir fırsat olabilir mi? Politika analizi ve önerileri" başlıklı rapor, Türkiye Bilişim Vakfı'nın ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında açıklandı.

Toplantıda konuşan Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı, FATİH'in bir teknoloji projesi olarak sunulmasından endişeli olduklarını belirterek, "Eğitimde teknoloji olmazsa olmaz, ama sadece teknolojiyle de eğitim olmuyor. Gençlerimiz, ülkemizin en önemli doğal kaynağı olan sosyal sermayemizdir. Gençlerimizin, geleceğin en değişken ve dinamik teknolojik ve düşünce kalıplarına hapsolmasına izin veremeyiz. Her dönem, yaratıcılığa açık bir eğitim sistemine onları emanet etmemiz gerekiyor. Sorgulamacı, yaratıcı, kendini geliştirmeye ve değiştirmeye açık, geleceğin küresel rekabet ortamına hazırlıklı gençler yetiştirmek umudumuzdur" diye konuştu.

"Projeyle her yerden eğitime ulaşmayı sağlamayı hedefliyoruz"

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Asım Balcı da FATİH Projesi'nin en çok "tablet ve teknoloji projesi" olarak takdim edilmesinin eleştirildiğini ifade ederek, bunun kendiliğinden oluşan bir algı olduğunu söyledi. Eğitimdeki sorunların bir çoğunun bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak çözülebileceğini belirten Balcı, projeyle 4 bine yakın okula uydu üzerinden internet sağlandığını, bunun bile fırsat eşitliği olarak görülebileceğini anlattı. Balcı, eğitim sektöründe teknolojinin kullanılmasının gereklilik olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Projeyle her yerden eğitime ulaşmayı sağlamayı hedefliyoruz. Eğitimde performansımızı ölçmeyi, öğretmenlerin daha iyi hizmet içi eğitim ve kariyer planlamasını ümit ediyoruz. Karşımızda dijital bir jenerasyon var. Bu jenerasyon yeni teknolojiyi nefes alma gibi normal bir şey görüyor. Tabletlerle zamanlarını geçiriyorlar. Geçmişteki kuşaklarla farklılıklar oluşuyor. Çocuklarımızı en baştan dijital okur-yazarlıkla buluşturabilirsek, bunun doğru kullanımını sağlayabilirsek geleceğe daha fazla sahip olabileceğimizi düşünüyoruz."

Geri bildirimlere açık olmalı  

Rapora göre, projenin, öğrencilere en iyi öğrenme çıktılarını verebilmesi için, öğretmen ve öğrenci deneyimlerinden sürekli beslenmesi, geri bildirimlere açık olması, şeffaf yönetişim, bağımsız izleme ve değerlendirme çalışmalarıyla desteklenmesi gerekiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye Bilişim Vakfı, TÜBİTAK, üniversiteler, bilişim sektörü ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerle yüz yüze görüşmelerin yapıldığı raporda, teknoloji kullanımının okul dışı etkinliklere yayıldığında, motivasyon, katılım ve kullanımda artış gözlemlendiği belirtildi.

Raporda, FATİH'in insan sağlığı üzerine olası etkilerinin izlenmesi, gerek donanımdan gerekse donanımın kullanım biçiminden ve uygulamalardan kaynaklanabilecek olumsuz etkilerin en düşük düzeyde tutulması gerektiğine de değinildi.

e-atıkların geri dönüşümü netleştirilmeli

Raporda, FATİH kapsamında e-atıkların geri dönüşümü ve bertaraf edilmesi konusunun nasıl ele alınacağı netleştirilerek, gerekli mevzuatın oluşturulması ve yaşama geçirilmesi önerildi. Kademeli bir strateji benimsenmesi, mesleki gelişimin hızlandırılması ve yeniden kurgulanması, hedeflerin somut olarak tanımlanması ve izleme, değerlendirme çerçevesinin oluşturulması, kurumsal liderliğin ve paydaşlarla iletişimin geliştirilmesinin önemi vurgulanan raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Paydaşların, özellikle de velilerin ve okulların, katılımının sağlanması, eğitimde bilgi teknolojileri uygulamaları dahil olmak üzere birçok eğitim reformu girişiminin sürdürülebilirliği için kritik önem taşır. Öğrenci başarısı düzeyinde bir döşümün gerçekleşmesi yönünde kırılma noktasına gelinmesini sağlayabilecek etken, veli ve okul katılımıdır. Ne var ki, donanım, içerik ve eğitimlerin dağıtım ve yönetiminde halihazırda uygulanan model son derece merkezi olup, olmazsa olmaz geri bildirim mekanizmalarından yoksundur. Projedeki gelişmelerin paydaşlarla saydam biçimde paylaşılmaması, bu önemli yatırımın etkisini zayıflatabilir. Önümüzdeki dönemde tüm paydaşlarla açık ve saydam iletişimi benimseyen, gerekli geri bildirim mekanizmalarını barındıran, paydaşlar arası eşgüdüm ve işbirliğini sağlayan bir yönetişim modelinin yaşama geçirilmesi, başarılı bir değişim sürecine önayak olacaktır.”

Raporda, okulları ve öğretmenleri sunulan teknolojiyi kullanmaya, eğitimler aracılığıyla kendilerini geliştirmeye, teknolojiyi kullanarak öğrenme yöntemlerini geliştirmeye yönelik herhangi bir somut teşvik mekanizması olmadığı ifade edildi.

Kaynak Hürriyet

Son Güncelleme: Cuma, 11 Nisan 2014 09:02

Gösterim: 1219

Milli Eğitim Bakanı Avcı, teknolojiyi eğitime uygulamaya, uyarlamaya "evet" derken, yine de "Başlangıçta kalem ve kağıt vardı" demekten kendini alamadığını ifade ederek, teknolojik aygıtların benimsenmesinin, kaleme duyulan bağlılığı ortadan kaldırmadığını aktardı.

CNR Sektörel Fuarcılık ve Tüm Kırtasiyeciler Derneği (TUKİD) iş birliğinde, Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB destekleriyle CNR-EXPO Fuar Merkezi'nde düzenlenen 20. Uluslararası İstanbul Kırtasiye, Kağıt, Okul ve Ofis Ürünleri fuarı açıldı. 

Fuarın açılışında konuşan Avcı, bugün çok renkli, iç acıcı ürünlerin sergilendiği bir fuar kapsamında bir araya geldiklerini belirtti.

Kaleme, deftere, kağıda düşkün biri olarak burada bulunmaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Avcı, "Doğrusu biraz boynu bükük kaldığına ve hep beraber biraz ihmal ettiğimize inandığım kurşun kalemlerin, stantlarda layık oldukları yeri alıp almadıklarını da çok merak ediyorum" diye konuştu.

Kırtasiye ve ofis malzemelerinin sektörel büyüklük, ekonomiye ve istihdama katkı bakımından anlamlı bir seviyeye gelmesinin önemine işaret eden Avcı, kırtasiye ve ofis malzemelerinin Türkiye'de üretilmesi ve ihraç edilmesinin kayda değer olduğunu ancak bu ekonomik faaliyet alanındaki ürünlerin, hem Milli Eğitim Bakanı olarak hem de kişisel olarak kendisini çok yakından ilgilendirdiğini söyledi. 

Avcı, fuardaki ürünlerin önemli bir bölümünün aynı zamanda birer eğitim, öğretim aracı olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ben bir okur-yazar olarak kalem ve deftere sizler gibi meftunum. Teknolojik araçlar sayıca arttı. Özellikle dijital teknoloji eğitim, öğretim sahasına ilişti. 'Eğitim teknolojileri' diye bir alan bile ihdas edildi. Hepsini kabul ediyoruz ve eğitim teknolojilerini okullarımız, çocuklarımız için ulaşılabilir, yararlanılabilir hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu arzumuzu aynı zamanda stratejik bir hedef olarak da benimsiyoruz. Ama öğretimin, tedrisatın öncelikle ve daima kağıt, kalem ikilisinin ihtişamlı beraberliğinden doğan zeminde gerçekleştiğine inanıyoruz. Kırtasiye ve ofis malzemesi üreticilerinin burada sergileyeceği ürünlerin temelde kalem ve kağıdın hitap ettiği ihtiyaçları karşıladığı düşüncesindeyim. Neticede kalem ve kağıt mantığının çoğalmasıyla elde edilmiş ürünlerle karşı karşıyayız."

"Eğitimde yeniliklerden faydalanılması gerekir"

Milli Eğitim Bakanı Avcı, teknolojiyi eğitime uygulamaya, uyarlamaya "evet" derken, yine de "Başlangıçta kalem ve kağıt vardı" demekten kendini alamadığını ifade ederek, teknolojik aygıtların benimsenmesinin, kaleme duyulan bağlılığı ortadan kaldırmadığını aktardı.

Eğitimde yeniliklerden faydalanılması gerektiğine işaret eden Avcı, "Eğitim teknolojilerini öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin hizmetine sunmalıyız, sunuyoruz. Bundan kaçınmayız, kaçınmamalıyız. Ancak bunu eğitim ve öğretimin kadim geleneklerinden kopmadan yapmalıyız. Öğretimin esasını öğretmen, öğrenci ve sınıf arasında kurulan altın üçgen oluşturur. Etkileşimli tahta, tablet bilgisayar, yazıcı gibi ne kadar araç varsa bu esasa hizmet eder. Bu araçların alacağı rolü de öğretimin esası tayin etmeli, sınırları bu insani yöntemle mütenasip olmalıdır" ifadelerini kulladı. 

Nabi Avcı, teknolojik araçlara duyulan ilginin onları bir vasıta olmaktan çıkarmaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Üretici ve satıcılardan sunum ve reklamda, anne, babalardan da kullanımda buna özen göstermelerini bekliyor ve istirham ediyorum. Biz kalem üzerine yemin eden bir inancın inşa ettiği bir medeniyetin çocuklarıyız. Yerde bulduğu kağıdı, öpüp, başına koyarak, yüksek bir yere kaldıran bir kültürün mensuplarıyız. Matbaanın olmadığı zamanlarda bırakın şehirlerimizi, köylerimizde bile halk şairlerinin ürettiği şiirleri kaydetmek için defterler hazır olurdu. Kırtasiye üreticilerine, sektör mensuplarına kağıt, kalemin bu topraklarda neye tekabül ettiğini bu açılış vesilesiyle izninizle bir kere daha hatırlatmak istedim. Bu sebeple kırtasiye malzemeleri büyük itinayla üretilmeli, düşük kaliteli ürünlerin elde edilen güveni sarsacağı unutulmamalıdır. Bu çerçevede Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın gösterdiği çabalara da ayrıca çok teşekkür ediyorum."

Avcı, fuarın gerçekleşmesinde emeği geçen kurum ve kuruluşlara da teşekkür ederek, fuarın bereketli geçmesini temenni etti.

"Sizin en büyük müşteriniziz"

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya konuşmasının ardından plaket ve hediye takdim edildi. Bakan Avcı da bunun üzerine şunlarısöyledi:

"Teşekkür etmek için tekrar söz aldım. Öncelikle bu inceliğinize çok teşekkür ediyorum. TUKİD'in İzmir'de kurduğu orman için ayrıca teşekkür ediyorum. Milli Eğitim Bakanlığı olarak, Türkiye'nin pek çok 'en'iyiz. En büyük kamu kuruluşuyuz, en kalabalık kamu kuruluşuyuz, aynı zamanda en büyük kırtasiye tüketicisiyiz. Sizin en büyük müşteriniziz. Dolayısıyla bu fuara özellikle Milli Eğitim Bakanı olarak çok teşekkür ediyorum. Bu değerli plaketi ve armağanlarınızı da mendil ceplerinde dolma kalem taşıyan bütün öğretmenlerimiz adına, rahmete kavuşmuş öğretmenlerime rahmet dileyerek, emekli olmuş öğretmenlerimize sağlık ve huzur içinde uzun yıllar dileyerek ve çalışan öğretmenlerimize de başarılarının artarak devamını dileyerek, onlar adına müsaadenizle alıyorum. Çok teşekkür ediyorum."

Bakan Avcı, daha sonra beraberindekilerle birlikte fuar alanında yer alan stantları gezerek, yetkilileriyle bir süre sohbet etti. 

Fuar, 13 Nisan'a kadar açık kalacak

Ambalaj, dekorasyon ürünleri, bant ve yapıştırıcılar, bilgisayar, fotokopi, yazıcı, faks, baskı makine ile yan ürünleri, çizim ve taslak ürünleri, defter, ajanda, not defteri, albüm, fihrist, takvimler, dosyalama ürünleri, eğitici yayın ve materyaller, evrak imha ve kağıt kesme makineleri gibi kırtasiyecilik sektöründeki en son yenilik ve teknolojilerin sergileneceği fuar, 13 Nisan'a kadar gezilebilecek.

> Bakan Avcı: Teknolojiye evet ama...

Milli Eğitim Bakanı Avcı, teknolojiyi eğitime uygulamaya, uyarlamaya "evet" derken, yine de "Başlangıçta kalem ve kağıt vardı" demekten kendini alamadığını ifade ederek, teknolojik aygıtların benimsenmesinin, kaleme duyulan bağlılığı ortadan kaldırmadığını aktardı.

CNR Sektörel Fuarcılık ve Tüm Kırtasiyeciler Derneği (TUKİD) iş birliğinde, Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB destekleriyle CNR-EXPO Fuar Merkezi'nde düzenlenen 20. Uluslararası İstanbul Kırtasiye, Kağıt, Okul ve Ofis Ürünleri fuarı açıldı. 

Fuarın açılışında konuşan Avcı, bugün çok renkli, iç acıcı ürünlerin sergilendiği bir fuar kapsamında bir araya geldiklerini belirtti.

Kaleme, deftere, kağıda düşkün biri olarak burada bulunmaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Avcı, "Doğrusu biraz boynu bükük kaldığına ve hep beraber biraz ihmal ettiğimize inandığım kurşun kalemlerin, stantlarda layık oldukları yeri alıp almadıklarını da çok merak ediyorum" diye konuştu.

Kırtasiye ve ofis malzemelerinin sektörel büyüklük, ekonomiye ve istihdama katkı bakımından anlamlı bir seviyeye gelmesinin önemine işaret eden Avcı, kırtasiye ve ofis malzemelerinin Türkiye'de üretilmesi ve ihraç edilmesinin kayda değer olduğunu ancak bu ekonomik faaliyet alanındaki ürünlerin, hem Milli Eğitim Bakanı olarak hem de kişisel olarak kendisini çok yakından ilgilendirdiğini söyledi. 

Avcı, fuardaki ürünlerin önemli bir bölümünün aynı zamanda birer eğitim, öğretim aracı olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ben bir okur-yazar olarak kalem ve deftere sizler gibi meftunum. Teknolojik araçlar sayıca arttı. Özellikle dijital teknoloji eğitim, öğretim sahasına ilişti. 'Eğitim teknolojileri' diye bir alan bile ihdas edildi. Hepsini kabul ediyoruz ve eğitim teknolojilerini okullarımız, çocuklarımız için ulaşılabilir, yararlanılabilir hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu arzumuzu aynı zamanda stratejik bir hedef olarak da benimsiyoruz. Ama öğretimin, tedrisatın öncelikle ve daima kağıt, kalem ikilisinin ihtişamlı beraberliğinden doğan zeminde gerçekleştiğine inanıyoruz. Kırtasiye ve ofis malzemesi üreticilerinin burada sergileyeceği ürünlerin temelde kalem ve kağıdın hitap ettiği ihtiyaçları karşıladığı düşüncesindeyim. Neticede kalem ve kağıt mantığının çoğalmasıyla elde edilmiş ürünlerle karşı karşıyayız."

"Eğitimde yeniliklerden faydalanılması gerekir"

Milli Eğitim Bakanı Avcı, teknolojiyi eğitime uygulamaya, uyarlamaya "evet" derken, yine de "Başlangıçta kalem ve kağıt vardı" demekten kendini alamadığını ifade ederek, teknolojik aygıtların benimsenmesinin, kaleme duyulan bağlılığı ortadan kaldırmadığını aktardı.

Eğitimde yeniliklerden faydalanılması gerektiğine işaret eden Avcı, "Eğitim teknolojilerini öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin hizmetine sunmalıyız, sunuyoruz. Bundan kaçınmayız, kaçınmamalıyız. Ancak bunu eğitim ve öğretimin kadim geleneklerinden kopmadan yapmalıyız. Öğretimin esasını öğretmen, öğrenci ve sınıf arasında kurulan altın üçgen oluşturur. Etkileşimli tahta, tablet bilgisayar, yazıcı gibi ne kadar araç varsa bu esasa hizmet eder. Bu araçların alacağı rolü de öğretimin esası tayin etmeli, sınırları bu insani yöntemle mütenasip olmalıdır" ifadelerini kulladı. 

Nabi Avcı, teknolojik araçlara duyulan ilginin onları bir vasıta olmaktan çıkarmaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Üretici ve satıcılardan sunum ve reklamda, anne, babalardan da kullanımda buna özen göstermelerini bekliyor ve istirham ediyorum. Biz kalem üzerine yemin eden bir inancın inşa ettiği bir medeniyetin çocuklarıyız. Yerde bulduğu kağıdı, öpüp, başına koyarak, yüksek bir yere kaldıran bir kültürün mensuplarıyız. Matbaanın olmadığı zamanlarda bırakın şehirlerimizi, köylerimizde bile halk şairlerinin ürettiği şiirleri kaydetmek için defterler hazır olurdu. Kırtasiye üreticilerine, sektör mensuplarına kağıt, kalemin bu topraklarda neye tekabül ettiğini bu açılış vesilesiyle izninizle bir kere daha hatırlatmak istedim. Bu sebeple kırtasiye malzemeleri büyük itinayla üretilmeli, düşük kaliteli ürünlerin elde edilen güveni sarsacağı unutulmamalıdır. Bu çerçevede Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın gösterdiği çabalara da ayrıca çok teşekkür ediyorum."

Avcı, fuarın gerçekleşmesinde emeği geçen kurum ve kuruluşlara da teşekkür ederek, fuarın bereketli geçmesini temenni etti.

"Sizin en büyük müşteriniziz"

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya konuşmasının ardından plaket ve hediye takdim edildi. Bakan Avcı da bunun üzerine şunlarısöyledi:

"Teşekkür etmek için tekrar söz aldım. Öncelikle bu inceliğinize çok teşekkür ediyorum. TUKİD'in İzmir'de kurduğu orman için ayrıca teşekkür ediyorum. Milli Eğitim Bakanlığı olarak, Türkiye'nin pek çok 'en'iyiz. En büyük kamu kuruluşuyuz, en kalabalık kamu kuruluşuyuz, aynı zamanda en büyük kırtasiye tüketicisiyiz. Sizin en büyük müşteriniziz. Dolayısıyla bu fuara özellikle Milli Eğitim Bakanı olarak çok teşekkür ediyorum. Bu değerli plaketi ve armağanlarınızı da mendil ceplerinde dolma kalem taşıyan bütün öğretmenlerimiz adına, rahmete kavuşmuş öğretmenlerime rahmet dileyerek, emekli olmuş öğretmenlerimize sağlık ve huzur içinde uzun yıllar dileyerek ve çalışan öğretmenlerimize de başarılarının artarak devamını dileyerek, onlar adına müsaadenizle alıyorum. Çok teşekkür ediyorum."

Bakan Avcı, daha sonra beraberindekilerle birlikte fuar alanında yer alan stantları gezerek, yetkilileriyle bir süre sohbet etti. 

Fuar, 13 Nisan'a kadar açık kalacak

Ambalaj, dekorasyon ürünleri, bant ve yapıştırıcılar, bilgisayar, fotokopi, yazıcı, faks, baskı makine ile yan ürünleri, çizim ve taslak ürünleri, defter, ajanda, not defteri, albüm, fihrist, takvimler, dosyalama ürünleri, eğitici yayın ve materyaller, evrak imha ve kağıt kesme makineleri gibi kırtasiyecilik sektöründeki en son yenilik ve teknolojilerin sergileneceği fuar, 13 Nisan'a kadar gezilebilecek.

Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Nisan 2014 16:24

Gösterim: 1226

İstanbul Üniversitesi'nin kapısından T.C kaldırıldı, yerine Tuğra kondu.

İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nün ana giriş kapısındaki restorasyon yaklaşık 10 ay süren çalışmaların ardından bugün son buldu. Öğrenciler aylar sonra ilk kez üniversiteye ana kapıdan giriş çıkış yaptı. Bu açılışın ardından, 1933 yılında Sultan Abdülaziz tuğrasının yerine getirilen 'TC' ibrasenin tekrar tuğraya dönmesi sosyal medyada tartışma yarattı.

Restorasyon çalışmaları sırasında kapının üzerinde bulunan T.C ibaresinin altındaki Sultan Abdülaziz tuğrasının tekrar ön plana çıkarılıp çıkarılmayacağı tartışmalara yol açmıştı. Bugün açılan giriş kapısının üzerinde bulunan Sultan Abdülaziz Osmanlı tuğrası dikkati çekerken, T.C ibaresi ise üniversitenin adının başına getirildi.

Sosyal medyada kampanya başlatılmıştı

Restorasyonla birlikte, kapının üst kısmındaki 'T.C.' ibareli madalyon yeniden gündeme geldi. 2 yıl önce İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve Ulusal Öğrenci Konseyi'nin sosyal medyadan başlattığı "Tarihimi Geri Ver" kampanyasında, şu an 'T.C.' harflerinin olduğu noktada 1933 yılına kadar Sultan Abdülaziz tuğrasının bulunduğu, bu tarihi değerin yeniden gün yüzüne çıkarılması gerektiği belirtilmişti.

Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tuğraların öne çıkmasına karar verdi

Üniversite yönetimi, yaptığı yazılı açıklamada, kapının üzerindeki kitabeler ve tuğraların 1933 yılında kapatıldığına dikkat çekerek, "1949 yılında Prof. Dr. Süheyl Ünver'in gayretleri sonucunda, sülüs yazı ile yazılmış olan kitabelerin üzerindeki beyaz mermer plakalar tekrar açığa çıkarılmış, fakat tuğralar açılamamıştır. Bugün ise, tuğraların günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmiyordu. İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 23 Şubat 2007 tarihli kararında, yapı üzerindeki mermer madalyonların açılarak altında bulunduğu düşünülen tuğraların üniversite tarafından tespit edilmesi ve korunmuşluk durumunun bildirilmesi istenmiştir. Restorasyon çalışmalarına başlandığında, madalyonların altında tuğraların bulunduğu görülmüştür. İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 19 Şubat 2014 tarihli kararı ile tuğraların tekrar gün yüzüne çıkarılmasına karar verilmiştir" dedi.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet, Twitter’dan konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı;

“Yıllardır ihmale uğramış muhteşem bir eser restore edildi, üstü kapatılmış olan tuğra açıldı, TC yerine konuldu”

Kaynak Radikal

> İstanbul Üniversitesi'nde 'TC' gitti yerine ‘tuğra’ geldi

İstanbul Üniversitesi'nin kapısından T.C kaldırıldı, yerine Tuğra kondu.

İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü'nün ana giriş kapısındaki restorasyon yaklaşık 10 ay süren çalışmaların ardından bugün son buldu. Öğrenciler aylar sonra ilk kez üniversiteye ana kapıdan giriş çıkış yaptı. Bu açılışın ardından, 1933 yılında Sultan Abdülaziz tuğrasının yerine getirilen 'TC' ibrasenin tekrar tuğraya dönmesi sosyal medyada tartışma yarattı.

Restorasyon çalışmaları sırasında kapının üzerinde bulunan T.C ibaresinin altındaki Sultan Abdülaziz tuğrasının tekrar ön plana çıkarılıp çıkarılmayacağı tartışmalara yol açmıştı. Bugün açılan giriş kapısının üzerinde bulunan Sultan Abdülaziz Osmanlı tuğrası dikkati çekerken, T.C ibaresi ise üniversitenin adının başına getirildi.

Sosyal medyada kampanya başlatılmıştı

Restorasyonla birlikte, kapının üst kısmındaki 'T.C.' ibareli madalyon yeniden gündeme geldi. 2 yıl önce İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve Ulusal Öğrenci Konseyi'nin sosyal medyadan başlattığı "Tarihimi Geri Ver" kampanyasında, şu an 'T.C.' harflerinin olduğu noktada 1933 yılına kadar Sultan Abdülaziz tuğrasının bulunduğu, bu tarihi değerin yeniden gün yüzüne çıkarılması gerektiği belirtilmişti.

Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tuğraların öne çıkmasına karar verdi

Üniversite yönetimi, yaptığı yazılı açıklamada, kapının üzerindeki kitabeler ve tuğraların 1933 yılında kapatıldığına dikkat çekerek, "1949 yılında Prof. Dr. Süheyl Ünver'in gayretleri sonucunda, sülüs yazı ile yazılmış olan kitabelerin üzerindeki beyaz mermer plakalar tekrar açığa çıkarılmış, fakat tuğralar açılamamıştır. Bugün ise, tuğraların günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmiyordu. İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 23 Şubat 2007 tarihli kararında, yapı üzerindeki mermer madalyonların açılarak altında bulunduğu düşünülen tuğraların üniversite tarafından tespit edilmesi ve korunmuşluk durumunun bildirilmesi istenmiştir. Restorasyon çalışmalarına başlandığında, madalyonların altında tuğraların bulunduğu görülmüştür. İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 19 Şubat 2014 tarihli kararı ile tuğraların tekrar gün yüzüne çıkarılmasına karar verilmiştir" dedi.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet, Twitter’dan konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı;

“Yıllardır ihmale uğramış muhteşem bir eser restore edildi, üstü kapatılmış olan tuğra açıldı, TC yerine konuldu”

Kaynak Radikal

Son Güncelleme: Perşembe, 10 Nisan 2014 10:38

Gösterim: 1346

ODTÜ Teknokent ve Teknopark İstanbul'un işbirliğinde düzenlenen "Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması" ile teknoloji tabanlı iş fikri olan gençler, toplam 2 milyon liralık destekle kendi işinin patronu olma şansı yakalayacak. Yarışmaya, lisans, yüksek lisans ya da doktora öğrencisi veya mezunu olanlar, 28 Nisan'a kadar başvurabliecek

ODTÜ Teknokent ve Teknopark İstanbul işbirliğinde düzenlenen "Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması" ile teknoloji tabanlı iş fikri olan gençler, toplam 2 milyon liralık destekle kendi işinin patronu olma şansını yakalayacak. 

Yarışmaya, lisans, yüksek lisans ya da doktora öğrencisi veya mezunu (mezuniyetin üzerinden 5 yıldan fazla süre geçmemiş olması kaydıyla) olanlar başvurabilecek.

Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nın sunduğu desteklerin maddi değeri toplamda 2 milyon lirayı bulacak. Başvurular “www.yfyi.com” adresinden 28 Nisan'a kadar yapılabilecek.

ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ODTÜ Teknokent'de girişimcilik ekosisteminin genişlemesi ve gelişmesi adına önemli sonuçlar almaya başladıklarını söyledi. 

YFYİ'yi 2005'te organize etmeye başladıklarını anlatan Kızıltaş, o yıllarda girişimciliğin çok yeni bir kavram olduğuna işaret etti. Bu konudaki farkındalığı arttırmak ve geniş kitlelere yayılmasını sağlamak amacıyla düzenlenen yarışmayla girişimcilik ekosisteminin oldukça büyüdüğünü dile getiren Kızıltaş, "Bugün geldiğimiz noktada, YFYİ her yıl binler seviyesinde farklı girişimcinin katılmak için başvurduğu ve yüzlerce farklı projenin değerlendirildiği, Türkiye’nin en sürdürülebilir ve en büyük girişimcilik programı oldu. Benim YFYİ’den yarışma değil de özellikle program olarak bahsetmemin nedeni, sadece birinci olanın değil sürece katılan tüm girişimcilerin birçok farklı kazanım elde etmelerinden kaynaklanıyor" diye konuştu. 

Girişimcilere 100 bin TL'lik çekirdek sermaye

YFYİ’de katılımcılara mentorluk, eğitim, patentleme ve danışmanlık gibi pek çok destek verdiklerini anlatan Kızıltaş, böylece fikri olan gençlere kendi işinin patronu olma şansı tanındığını söyledi. 

Kızıltaş, şunları kaydetti:

"Her yıl ihtiyaçlara göre yenilikler yaptığımız YFYİ’de bu yıl, kuluçka merkezimizi hayata geçireceğiz ve burada birçok girişimciyi destekleyeceğiz. Aynı zamanda bu yılki yeniliklerimizden bir diğeri ise Amerika kampı imkanı olacak. Seçtiğimiz 10 girişimciyi 2 hafta süresince Silikon Vadisi’ne götürecek ve orada kendilerini geliştirmelerini sağlayacağız. Ayrıca 5 farklı kategoride seçilecek girişimcilere 100’er bin lira büyüklüğünde çekirdek sermayesi desteği vereceğiz.

Kendi işini kurmak isteyen ve yenilikçi bir fikre sahip gençleri toplam değeri 2 milyon lira olan bu desteklerden faydalanmaya davet ediyorum. YFYİ’nin internet sitesi üzerinden başvuru yaparak yarışmaya dahil olabilecek girişimciler kendi hayallerinin peşinde koşarken, biz de onlara her anlamda destek vermek için elimizden geleni yapıyoruz.”

> Kendi işini kurmak isteyen gençlere büyük fırsat

ODTÜ Teknokent ve Teknopark İstanbul'un işbirliğinde düzenlenen "Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması" ile teknoloji tabanlı iş fikri olan gençler, toplam 2 milyon liralık destekle kendi işinin patronu olma şansı yakalayacak. Yarışmaya, lisans, yüksek lisans ya da doktora öğrencisi veya mezunu olanlar, 28 Nisan'a kadar başvurabliecek

ODTÜ Teknokent ve Teknopark İstanbul işbirliğinde düzenlenen "Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması" ile teknoloji tabanlı iş fikri olan gençler, toplam 2 milyon liralık destekle kendi işinin patronu olma şansını yakalayacak. 

Yarışmaya, lisans, yüksek lisans ya da doktora öğrencisi veya mezunu (mezuniyetin üzerinden 5 yıldan fazla süre geçmemiş olması kaydıyla) olanlar başvurabilecek.

Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nın sunduğu desteklerin maddi değeri toplamda 2 milyon lirayı bulacak. Başvurular “www.yfyi.com” adresinden 28 Nisan'a kadar yapılabilecek.

ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ODTÜ Teknokent'de girişimcilik ekosisteminin genişlemesi ve gelişmesi adına önemli sonuçlar almaya başladıklarını söyledi. 

YFYİ'yi 2005'te organize etmeye başladıklarını anlatan Kızıltaş, o yıllarda girişimciliğin çok yeni bir kavram olduğuna işaret etti. Bu konudaki farkındalığı arttırmak ve geniş kitlelere yayılmasını sağlamak amacıyla düzenlenen yarışmayla girişimcilik ekosisteminin oldukça büyüdüğünü dile getiren Kızıltaş, "Bugün geldiğimiz noktada, YFYİ her yıl binler seviyesinde farklı girişimcinin katılmak için başvurduğu ve yüzlerce farklı projenin değerlendirildiği, Türkiye’nin en sürdürülebilir ve en büyük girişimcilik programı oldu. Benim YFYİ’den yarışma değil de özellikle program olarak bahsetmemin nedeni, sadece birinci olanın değil sürece katılan tüm girişimcilerin birçok farklı kazanım elde etmelerinden kaynaklanıyor" diye konuştu. 

Girişimcilere 100 bin TL'lik çekirdek sermaye

YFYİ’de katılımcılara mentorluk, eğitim, patentleme ve danışmanlık gibi pek çok destek verdiklerini anlatan Kızıltaş, böylece fikri olan gençlere kendi işinin patronu olma şansı tanındığını söyledi. 

Kızıltaş, şunları kaydetti:

"Her yıl ihtiyaçlara göre yenilikler yaptığımız YFYİ’de bu yıl, kuluçka merkezimizi hayata geçireceğiz ve burada birçok girişimciyi destekleyeceğiz. Aynı zamanda bu yılki yeniliklerimizden bir diğeri ise Amerika kampı imkanı olacak. Seçtiğimiz 10 girişimciyi 2 hafta süresince Silikon Vadisi’ne götürecek ve orada kendilerini geliştirmelerini sağlayacağız. Ayrıca 5 farklı kategoride seçilecek girişimcilere 100’er bin lira büyüklüğünde çekirdek sermayesi desteği vereceğiz.

Kendi işini kurmak isteyen ve yenilikçi bir fikre sahip gençleri toplam değeri 2 milyon lira olan bu desteklerden faydalanmaya davet ediyorum. YFYİ’nin internet sitesi üzerinden başvuru yaparak yarışmaya dahil olabilecek girişimciler kendi hayallerinin peşinde koşarken, biz de onlara her anlamda destek vermek için elimizden geleni yapıyoruz.”

Son Güncelleme: Çarşamba, 09 Nisan 2014 11:43

Gösterim: 1352


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.