Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
''Özel okullar, her öğretim yılının sonunda, bir sonraki öğretim yılı için okul öğrenci kıyafetini belirlemek amacıyla öğrenci velilerinden imza muvafakat belgesi alacaklar. Okul kıyafeti uygulamasına yeter sayıda talep bulunması halinde, belirlenen okul kıyafetine ilişkin karar ve karara esas belgelerle bağlı bulundukları il milli eğitim müdürlüklerine bildirmeleri gerekmektedir''
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullarda öğrenci kıyafetinin nasıl belirleneceğine ilişkin il milli eğitim müdürlüklerine yazı gönderdi.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'nün Müsteşar Emin Zararsız imzalı yazısında, Bakanlığa bağlı tüm resmi ve özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin kılık ve kıyafetlerini düzenleyen yönetmeliğin 27 Kasım'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na göre faaliyette bulunan, milletlerarası okullar, yabancı okullar ve azınlık okulları hariç diğer tüm özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrenim gören öğrencilerin de ilgili Yönetmeliği hükümlerine tabi olduğunun vurgulandığı yazıda, son günlerde özel okullara ilişkin bazı sivil toplum örgütlerinin yöneticileri tarafından, özel okullarda Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak tek tip forma uygulamasına devam edileceği yönünde kamuoyuna yanlış bilgiler verildiği bildirildi.
İllerdeki özel okullarda, öğrenci kılık ve kıyafetlerinde ilgili yönetmelik hükümlerinden farklı uygulamalara gidilmemesi için açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilen yazıda şunlar kaydedildi:
''Söz konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 2. fıkrasında sadece özel okullara ilişkin farklı uygulama olarak; "... Ancak, velilerin en az yüzde 60'ının muvafakatiyle, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 4. maddede yer alan sınırlamalara uyulmak kaydıyla, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilir'' hükümlerine yer verilmiştir.
Bu kapsamda, özel okullar, her öğretim yılının sonunda, bir sonraki öğretim yılı için okul öğrenci kıyafetini belirlemek amacıyla öğrenci velilerinden imza muvafakat belgesi alacaklardır. Muvafakat belgelerinin yukarıdaki Yönetmelik hükmü doğrultusunda değerlendirilmesi sonucunda, okul kıyafeti uygulamasına yeter sayıda talep bulunması halinde, belirlenen okul kıyafetine ilişkin karar ve karara esas belgeleri ile birlikte bağlı bulundukları il milli eğitim müdürlüklerine bildirmeleri gerekmektedir.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
''Özel okullar, her öğretim yılının sonunda, bir sonraki öğretim yılı için okul öğrenci kıyafetini belirlemek amacıyla öğrenci velilerinden imza muvafakat belgesi alacaklar. Okul kıyafeti uygulamasına yeter sayıda talep bulunması halinde, belirlenen okul kıyafetine ilişkin karar ve karara esas belgelerle bağlı bulundukları il milli eğitim müdürlüklerine bildirmeleri gerekmektedir''
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullarda öğrenci kıyafetinin nasıl belirleneceğine ilişkin il milli eğitim müdürlüklerine yazı gönderdi.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'nün Müsteşar Emin Zararsız imzalı yazısında, Bakanlığa bağlı tüm resmi ve özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin kılık ve kıyafetlerini düzenleyen yönetmeliğin 27 Kasım'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na göre faaliyette bulunan, milletlerarası okullar, yabancı okullar ve azınlık okulları hariç diğer tüm özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrenim gören öğrencilerin de ilgili Yönetmeliği hükümlerine tabi olduğunun vurgulandığı yazıda, son günlerde özel okullara ilişkin bazı sivil toplum örgütlerinin yöneticileri tarafından, özel okullarda Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak tek tip forma uygulamasına devam edileceği yönünde kamuoyuna yanlış bilgiler verildiği bildirildi.
İllerdeki özel okullarda, öğrenci kılık ve kıyafetlerinde ilgili yönetmelik hükümlerinden farklı uygulamalara gidilmemesi için açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilen yazıda şunlar kaydedildi:
''Söz konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 2. fıkrasında sadece özel okullara ilişkin farklı uygulama olarak; "... Ancak, velilerin en az yüzde 60'ının muvafakatiyle, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 4. maddede yer alan sınırlamalara uyulmak kaydıyla, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilir'' hükümlerine yer verilmiştir.
Bu kapsamda, özel okullar, her öğretim yılının sonunda, bir sonraki öğretim yılı için okul öğrenci kıyafetini belirlemek amacıyla öğrenci velilerinden imza muvafakat belgesi alacaklardır. Muvafakat belgelerinin yukarıdaki Yönetmelik hükmü doğrultusunda değerlendirilmesi sonucunda, okul kıyafeti uygulamasına yeter sayıda talep bulunması halinde, belirlenen okul kıyafetine ilişkin karar ve karara esas belgeleri ile birlikte bağlı bulundukları il milli eğitim müdürlüklerine bildirmeleri gerekmektedir.''
Son Güncelleme: Cumartesi, 12 Ocak 2013 10:59
Gösterim: 4758
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) ait gizlilik taşıyan bazı bilgi ve belgelerin yayımlandığı internet sayfalarına erişimin engellenmesi talebi mahkemece reddedildi.
Başsavcılık, siber saldırı sonrasında, YÖK'e ait gizlilik taşıyan bazı bilgi ve belgelerin yayımlandığı internet sayfalarına erişimin engellenmesi talebiyle dün Ankara 6. Sulh Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Talebi değerlendiren mahkeme, erişimin engellenmesi istemini ''mağdur kamu kurumunun mahkemeye bu taleple, doğrudan başvurması'' gerekçesiyle reddetti.
Öte yandan, soruşturmayı yürüten Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu soruşturma dosyasını TMK'nın 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne gönderdi. Soruşturma, TMK'nın 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülecek.
YÖK'ün, elektronik belge yönetim sistemi 8 Ocak'ta siber saldırıya uğraması ile veri tabanında yer alan ve gizlilik taşıyan bazı bilgi ve belgelere ''hukuk dışı'' yollarla ulaşılarak internet ortamında paylaşıma açılması üzerine YÖK suç duyurusunda bulunmuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) ait gizlilik taşıyan bazı bilgi ve belgelerin yayımlandığı internet sayfalarına erişimin engellenmesi talebi mahkemece reddedildi.
Başsavcılık, siber saldırı sonrasında, YÖK'e ait gizlilik taşıyan bazı bilgi ve belgelerin yayımlandığı internet sayfalarına erişimin engellenmesi talebiyle dün Ankara 6. Sulh Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Talebi değerlendiren mahkeme, erişimin engellenmesi istemini ''mağdur kamu kurumunun mahkemeye bu taleple, doğrudan başvurması'' gerekçesiyle reddetti.
Öte yandan, soruşturmayı yürüten Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu soruşturma dosyasını TMK'nın 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne gönderdi. Soruşturma, TMK'nın 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülecek.
YÖK'ün, elektronik belge yönetim sistemi 8 Ocak'ta siber saldırıya uğraması ile veri tabanında yer alan ve gizlilik taşıyan bazı bilgi ve belgelere ''hukuk dışı'' yollarla ulaşılarak internet ortamında paylaşıma açılması üzerine YÖK suç duyurusunda bulunmuştu.
Son Güncelleme: Cumartesi, 12 Ocak 2013 08:00
Gösterim: 1682
İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr.Yunus Söylet’in sabıkalı olduğu ortaya çıktı
RedHack'in YÖK'ün sitesini hacklemesi sonrasında elde ettiği 60 binden fazla belge sosyal medyada paylaşılmaya devam ediliyor.
ODTÜ'de yaşanan olaylar sonrasında öğrencilere destek vermek amacıyla gerçekleştirilen sanal saldırı, birçok üniversite rektörüne ait yolsuzlukları da gün ışığına çıkardı.
Cumhurbaşkanı tarafından İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne tekrar atanan İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr.Yunus Söylet, ODTÜ'deki olayları ilk kınayan rektörler arasındaydı.
RedHack'in İstanbul Üniversitesi'ne ilişkin yayınladığı belgeler arasından Yunus Söylet'e ait ilginç bir evrak çıktı.
ODTÜ'deki olayları kınayan Yunus Söylet'in sabıkalı olduğu ortaya çıktı. Söylet'in Redhack tarafından yayımlanan belgede, "Adli sicil kaydı bulunmaktadır" ifadesi yer alırken neden kaydı olduğuna dair bilgi yer almıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr.Yunus Söylet’in sabıkalı olduğu ortaya çıktı
RedHack'in YÖK'ün sitesini hacklemesi sonrasında elde ettiği 60 binden fazla belge sosyal medyada paylaşılmaya devam ediliyor.
ODTÜ'de yaşanan olaylar sonrasında öğrencilere destek vermek amacıyla gerçekleştirilen sanal saldırı, birçok üniversite rektörüne ait yolsuzlukları da gün ışığına çıkardı.
Cumhurbaşkanı tarafından İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne tekrar atanan İstanbul Üniversitesi rektörü Prof. Dr.Yunus Söylet, ODTÜ'deki olayları ilk kınayan rektörler arasındaydı.
RedHack'in İstanbul Üniversitesi'ne ilişkin yayınladığı belgeler arasından Yunus Söylet'e ait ilginç bir evrak çıktı.
ODTÜ'deki olayları kınayan Yunus Söylet'in sabıkalı olduğu ortaya çıktı. Söylet'in Redhack tarafından yayımlanan belgede, "Adli sicil kaydı bulunmaktadır" ifadesi yer alırken neden kaydı olduğuna dair bilgi yer almıyor.
Son Güncelleme: Cuma, 11 Ocak 2013 12:18
Gösterim: 2203
RedHack tarafından YÖK’ün internet sitesine saldırı nasıl yapıldı. Adli Bilişim Uzmanları saldırının nasıl gerçekleştiğini açıkladı.
Adli Bilişim Uzmanı Çığır İlbaş, Redhack veya Anonymous gruplarının yaptığı gibi toplu internet saldırılarından korunmak için kamu kurum ve kuruluşlarına vekil sunucuların IP adreslerini düzenli olarak tespit edip sistemlerine erişimi engelleyecek bilgi işlem personeli çalıştırmalarını önerdi.
İlbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son olarak Redhack grubu tarafından YÖK'ün internet sitesine yapılan saldırıyı değerlendirdi.
Bilgi ve ağ güvenliği konusunda, güvenlik yönetiminin statik değil, dinamik bir şekilde, hızla ilerleyen bir süreç olduğunun dikkate alınması gerektiğini kaydeden İlbaş, ''İnternette güvenli sistem yoktur, güvenli kalabilen sistem vardır'' dedi.
En zayıf halka insan
İşletim sistemleri, antivirüs ve güvenlik duvarı yazılımlarının sürekli güncellenmesi, saldırganların kullandıkları forum ve paylaşım ortamlarının dikkatle takip edilerek yeni keşfedilen saldırı yöntemleri için önlemlerin en kısa zamanda alınması gerektiğini dile getiren İlbaş, şöyle devam etti:
''Saldırıların engellenmesinde sistemin en zayıf halkası olan insan faktörünün gözönünde bulundurulması gerekiyor. Dünyanın en güvenli sistemi bile şifre seçimi, ağ güvenliği ya da sosyal mühendislik (aldatıcı senaryolar) konularında bilgi veya eğitimi olmayan kişiler tarafından yönetildiğinde, yetkisi olmayan kişiler tarafından kolayca erişilebilecek hale gelir.
Saldırı vekil sunucuyla yapıldı
Toplu İnternet saldırılarında kullanıcılar vekil (proxy) sunucu kullanarak iz bırakmadan saldırılarını gerçekleştirebiliyorlar. İnternet üzerinde çok sayıda vekil sunucu hizmeti var. Kamu kurum ve kuruluşlarında bu vekil sunucuların IP adreslerini düzenli olarak tespit edip sistemlerine erişimi engelleyecek bilgi işlem personellerinin bulunması gerekiyor.
Günümüzde gelişmiş teknolojiye sahip ülkelerde ortak kullanıma açık kablosuz İnternet erişim noktaları (otel, restoran, kafeterya vb) kimlik doğrulaması sistemi ile hizmet veriyor. Hotspot adı verilen bu erişim yöntemi için hizmeti kullanacak kişilerin kimlik ya da pasaport numarası kayıt altına alınıyor. Ülkemizde de en kısa zamanda ortak kullanıma açık internet erişim hizmetlerinin hotspot sistemine geçmesi gerekiyor. Bu yöntemle internette iz bırakmadan yapılan saldırıların büyük ölçüde önüne geçmek mümkün.
''3-5 kişiyi adalet karşısına çıkartarak ders alınmaz''
Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Türker Gülüm de sosyolojik değerlendirmesini bir yana bırakıp yalnız teknik açıdan bakıldığında bilişim sistemlerinin karmaşıklaştıkça ve bu sistemler üzerindeki kullanıcıların yetkinlikleri azaldıkça güvenlik açıklarının oluştuğunu belirtti.
Gülüm, oluşan güvenlik açıkları ve zafiyetlerden yararlanarak sistemlere sızmanın mümkün olduğu ve birçok bilgi-belgenin izinsiz ele geçirildiğinin yapılan eylemlerden görüldüğünü hatırlattı.
Gülüm, şu bilgileri verdi:
''Saldırganlar, sistemleri çökertme, hizmeti durdurabilme veya sistemlere sızıp bilgi çalma eylemlerinin hepsinde bilişim sistemlerindeki zafiyetlerden yararlanmaktadır. Değişik saldırıların yapıları birlikte incelendiğinde hangi yolların kullanıldığı belirlenebilir.
Konunun çözümünün için yalnız 'en iyi' olduğu düşünülen donanım ve yazılımların satın alınmasından geçmediği, sistemleri yöneten ve kullananların da bilgi birikiminin yeterli düzeye getirilmesinin de önemli olduğu unutulmamalıdır. Her bilgisayar sistemi onu kullanan veya yöneten kadar akıllı olduğu gözardı edilmemelidir.''
Hacker gruplarının temel taktiklerinden birinin hedeflerindeki kurum veya şirketin sistemlerinin belirli bir zaman içinde inceleyerek zaaf noktalarını belirlemek ve sonrasında da eylemlerini gerçekleştirmek olduğuna dikkati çeken Gülüm, ''Eylemlerin sonucunda eylemi yapma nedenlerinin kamuoyu tarafından anlaşılmasının sağlanması eylemlerin hedefine ulaştığının bir göstergesi sayılabilir'' dedi.
Teknolojiyi sizden daha iyi kullananlar her zaman bir adım öndedir
''Biz kamuoyu olarak sadece Redhack veya benzeri gruplar açıklama yaptıklarında bilgi sahibi oluyoruz. Fakat bilişim alanındaki savaş yalnız bu hacktivist grupların yaptığı eylemlerden ibaret değil. Eğer teknoloji üretmiyorsanız ve sadece bir kullanıcıysanız size verilen ürünü izin verildiği ölçüde iyi kullanabilirsiniz.
Sizden daha iyi kullanan ve teknolojiyi üreten her zaman için bu savaşta bir adım önde olacaktır. Bu tip saldırılardan alınması gereken dersleri yalnız 3-5 kişiyi adalet karşısına çıkartıp alamayız. Alınması gereken ders ülke genelinde bilişim güvenliği konusunda bilinçlenilmesi ve teknoloji tüketen değil üreten bir bilişim toplumuna dönüşümün sağlanmasıdır.''
Dün başlayan 2. Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı'nın ardından kamu kurum ve kuruluşlarının olası güvenlik zafiyetlerinin belirlenmesi amaçlanıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
RedHack tarafından YÖK’ün internet sitesine saldırı nasıl yapıldı. Adli Bilişim Uzmanları saldırının nasıl gerçekleştiğini açıkladı.
Adli Bilişim Uzmanı Çığır İlbaş, Redhack veya Anonymous gruplarının yaptığı gibi toplu internet saldırılarından korunmak için kamu kurum ve kuruluşlarına vekil sunucuların IP adreslerini düzenli olarak tespit edip sistemlerine erişimi engelleyecek bilgi işlem personeli çalıştırmalarını önerdi.
İlbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son olarak Redhack grubu tarafından YÖK'ün internet sitesine yapılan saldırıyı değerlendirdi.
Bilgi ve ağ güvenliği konusunda, güvenlik yönetiminin statik değil, dinamik bir şekilde, hızla ilerleyen bir süreç olduğunun dikkate alınması gerektiğini kaydeden İlbaş, ''İnternette güvenli sistem yoktur, güvenli kalabilen sistem vardır'' dedi.
En zayıf halka insan
İşletim sistemleri, antivirüs ve güvenlik duvarı yazılımlarının sürekli güncellenmesi, saldırganların kullandıkları forum ve paylaşım ortamlarının dikkatle takip edilerek yeni keşfedilen saldırı yöntemleri için önlemlerin en kısa zamanda alınması gerektiğini dile getiren İlbaş, şöyle devam etti:
''Saldırıların engellenmesinde sistemin en zayıf halkası olan insan faktörünün gözönünde bulundurulması gerekiyor. Dünyanın en güvenli sistemi bile şifre seçimi, ağ güvenliği ya da sosyal mühendislik (aldatıcı senaryolar) konularında bilgi veya eğitimi olmayan kişiler tarafından yönetildiğinde, yetkisi olmayan kişiler tarafından kolayca erişilebilecek hale gelir.
Saldırı vekil sunucuyla yapıldı
Toplu İnternet saldırılarında kullanıcılar vekil (proxy) sunucu kullanarak iz bırakmadan saldırılarını gerçekleştirebiliyorlar. İnternet üzerinde çok sayıda vekil sunucu hizmeti var. Kamu kurum ve kuruluşlarında bu vekil sunucuların IP adreslerini düzenli olarak tespit edip sistemlerine erişimi engelleyecek bilgi işlem personellerinin bulunması gerekiyor.
Günümüzde gelişmiş teknolojiye sahip ülkelerde ortak kullanıma açık kablosuz İnternet erişim noktaları (otel, restoran, kafeterya vb) kimlik doğrulaması sistemi ile hizmet veriyor. Hotspot adı verilen bu erişim yöntemi için hizmeti kullanacak kişilerin kimlik ya da pasaport numarası kayıt altına alınıyor. Ülkemizde de en kısa zamanda ortak kullanıma açık internet erişim hizmetlerinin hotspot sistemine geçmesi gerekiyor. Bu yöntemle internette iz bırakmadan yapılan saldırıların büyük ölçüde önüne geçmek mümkün.
''3-5 kişiyi adalet karşısına çıkartarak ders alınmaz''
Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Türker Gülüm de sosyolojik değerlendirmesini bir yana bırakıp yalnız teknik açıdan bakıldığında bilişim sistemlerinin karmaşıklaştıkça ve bu sistemler üzerindeki kullanıcıların yetkinlikleri azaldıkça güvenlik açıklarının oluştuğunu belirtti.
Gülüm, oluşan güvenlik açıkları ve zafiyetlerden yararlanarak sistemlere sızmanın mümkün olduğu ve birçok bilgi-belgenin izinsiz ele geçirildiğinin yapılan eylemlerden görüldüğünü hatırlattı.
Gülüm, şu bilgileri verdi:
''Saldırganlar, sistemleri çökertme, hizmeti durdurabilme veya sistemlere sızıp bilgi çalma eylemlerinin hepsinde bilişim sistemlerindeki zafiyetlerden yararlanmaktadır. Değişik saldırıların yapıları birlikte incelendiğinde hangi yolların kullanıldığı belirlenebilir.
Konunun çözümünün için yalnız 'en iyi' olduğu düşünülen donanım ve yazılımların satın alınmasından geçmediği, sistemleri yöneten ve kullananların da bilgi birikiminin yeterli düzeye getirilmesinin de önemli olduğu unutulmamalıdır. Her bilgisayar sistemi onu kullanan veya yöneten kadar akıllı olduğu gözardı edilmemelidir.''
Hacker gruplarının temel taktiklerinden birinin hedeflerindeki kurum veya şirketin sistemlerinin belirli bir zaman içinde inceleyerek zaaf noktalarını belirlemek ve sonrasında da eylemlerini gerçekleştirmek olduğuna dikkati çeken Gülüm, ''Eylemlerin sonucunda eylemi yapma nedenlerinin kamuoyu tarafından anlaşılmasının sağlanması eylemlerin hedefine ulaştığının bir göstergesi sayılabilir'' dedi.
Teknolojiyi sizden daha iyi kullananlar her zaman bir adım öndedir
''Biz kamuoyu olarak sadece Redhack veya benzeri gruplar açıklama yaptıklarında bilgi sahibi oluyoruz. Fakat bilişim alanındaki savaş yalnız bu hacktivist grupların yaptığı eylemlerden ibaret değil. Eğer teknoloji üretmiyorsanız ve sadece bir kullanıcıysanız size verilen ürünü izin verildiği ölçüde iyi kullanabilirsiniz.
Sizden daha iyi kullanan ve teknolojiyi üreten her zaman için bu savaşta bir adım önde olacaktır. Bu tip saldırılardan alınması gereken dersleri yalnız 3-5 kişiyi adalet karşısına çıkartıp alamayız. Alınması gereken ders ülke genelinde bilişim güvenliği konusunda bilinçlenilmesi ve teknoloji tüketen değil üreten bir bilişim toplumuna dönüşümün sağlanmasıdır.''
Dün başlayan 2. Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı'nın ardından kamu kurum ve kuruluşlarının olası güvenlik zafiyetlerinin belirlenmesi amaçlanıyor.
Son Güncelleme: Cuma, 11 Ocak 2013 12:52
Gösterim: 2529
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, kabine revizyonunda değişecek bakanlara ilişkin isimlerin gündeme gelmeye devam ettiğini hatırlatması üzerine “Arkadaşlar her an her şey olabilir'' karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan, Gabon, Nİjer ve Senegal'i kapsayan Afrika ziyaretinin ardından dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, ''Kabine revizyonu'' iddialarını anımsatarak, ''Başbakan Erdoğan, Afrika'dan dönünce Kabine değişikliği yapacak' deniyor. Revizyonun tarihi bile konuşuluyor'' sözleri üzerine, esprili bir şekilde, ''İsimleri de bana verin. Bana yardımcı olun'' dedi.
Erdoğan, gazetecilerin kabine revizyonunda değişecek bakanlara ilişkin isimlerin de gündeme gelmeye devam ettiğini hatırlatması üzerine ise ''Allah Allah... Arkadaşlar her an her şey olabilir'' karşılığını verdi.
Çalışan gazeteciler gününü kutladı
Başbakan Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını cevapladıktan sonra muhabirlerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü pasta ikram ederek kutladı. Erdoğan, daha kendi elleriyle kestiği pastayı gazetecilere ikram etti.
Bazı iş kollarıyla birlikte basın çalışanlarının ''yıpranma hakkı''na yeniden kavuşmasını sağlayan yasa değişikliğinin 10 Ocak'ta TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildiğini de söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Gazeteciler gününüz kutlu olsun. Yasa değişikliği de tüm gazetecilere hayırlı olsun'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, kabine revizyonunda değişecek bakanlara ilişkin isimlerin gündeme gelmeye devam ettiğini hatırlatması üzerine “Arkadaşlar her an her şey olabilir'' karşılığını verdi.
Başbakan Erdoğan, Gabon, Nİjer ve Senegal'i kapsayan Afrika ziyaretinin ardından dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, ''Kabine revizyonu'' iddialarını anımsatarak, ''Başbakan Erdoğan, Afrika'dan dönünce Kabine değişikliği yapacak' deniyor. Revizyonun tarihi bile konuşuluyor'' sözleri üzerine, esprili bir şekilde, ''İsimleri de bana verin. Bana yardımcı olun'' dedi.
Erdoğan, gazetecilerin kabine revizyonunda değişecek bakanlara ilişkin isimlerin de gündeme gelmeye devam ettiğini hatırlatması üzerine ise ''Allah Allah... Arkadaşlar her an her şey olabilir'' karşılığını verdi.
Çalışan gazeteciler gününü kutladı
Başbakan Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını cevapladıktan sonra muhabirlerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü pasta ikram ederek kutladı. Erdoğan, daha kendi elleriyle kestiği pastayı gazetecilere ikram etti.
Bazı iş kollarıyla birlikte basın çalışanlarının ''yıpranma hakkı''na yeniden kavuşmasını sağlayan yasa değişikliğinin 10 Ocak'ta TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildiğini de söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Gazeteciler gününüz kutlu olsun. Yasa değişikliği de tüm gazetecilere hayırlı olsun'' dedi.
Son Güncelleme: Cuma, 11 Ocak 2013 10:51
Gösterim: 1420