Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin girdiği merkezi ortak sınavlarda yapılan incelemeler neticesinde akademik komisyon tarafından; matematik dersine ait iki, görme engelli öğrenciler için hazırlanan matematik dersi soru kitapçığında bir, fen ve teknoloji dersine ait bir, italyanca dersine ait bir sorunun iptal edilmesine karar verildiği bildirildi.

Eğitimtercihi- Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin girdiği merkezi ortak sınav sonuçları ile ilgili bir açıklama yaptı.
Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı Birinci Dönem Ortak Sınavları 28-29 Kasım 2013 ve mazeretinden dolayı söz konusu sınavlara katılamayan öğrenciler için ise 14-15 Aralık 2013 tarihlerinde yurt içi ve yurt dışı sınav merkezlerinde gerçekleştirildiği, sınav sonrası yapılan itirazlara ilişkin yapılan incelemeler neticesinde akademik komisyon tarafından; matematik dersine ait iki, görme engelli öğrenciler için hazırlanan matematik dersi soru kitapçığında bir, fen ve teknoloji dersine ait bir, italyanca dersine ait bir sorunun iptal edilmesine karar verildiği bildirildi.
Yapılan açıklamada ortak sınavlar ve mazeret sınavlarına katılan yaklaşık 1 milyon 250 bin öğrencinin, sınavına girmiş oldukları altı dersten toplam 7 milyon 500 bin cevap kağıdı ve sınavlara ait tüm tutanakların, sınav mevzuatı hükümleri doğrultusunda incelenerek puan hesaplamalarının tamamlandığı belirtildi.
Açıklamada ayrıca, veli ve öğrencilerin, Ortak Sınavlar kapsamında gerçekleştirilen altı temel ders için sınav sonuçlarını bugünden itibaren https://e-okul.meb.gov.tr adresinde yer alan e-Okul veli bilgilendirme sayfasından görebilecekleri ifade edildi.
MEB’den yapılan duyuruda, veli ve öğrencilerin her türlü soruları için Alo 147 hattına 7 gün 24 saat başvurabilecekleri duyurusu yapıldı
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin girdiği merkezi ortak sınavlarda yapılan incelemeler neticesinde akademik komisyon tarafından; matematik dersine ait iki, görme engelli öğrenciler için hazırlanan matematik dersi soru kitapçığında bir, fen ve teknoloji dersine ait bir, italyanca dersine ait bir sorunun iptal edilmesine karar verildiği bildirildi.

Eğitimtercihi- Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin girdiği merkezi ortak sınav sonuçları ile ilgili bir açıklama yaptı.
Bakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Uygulaması kapsamında, 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı Birinci Dönem Ortak Sınavları 28-29 Kasım 2013 ve mazeretinden dolayı söz konusu sınavlara katılamayan öğrenciler için ise 14-15 Aralık 2013 tarihlerinde yurt içi ve yurt dışı sınav merkezlerinde gerçekleştirildiği, sınav sonrası yapılan itirazlara ilişkin yapılan incelemeler neticesinde akademik komisyon tarafından; matematik dersine ait iki, görme engelli öğrenciler için hazırlanan matematik dersi soru kitapçığında bir, fen ve teknoloji dersine ait bir, italyanca dersine ait bir sorunun iptal edilmesine karar verildiği bildirildi.
Yapılan açıklamada ortak sınavlar ve mazeret sınavlarına katılan yaklaşık 1 milyon 250 bin öğrencinin, sınavına girmiş oldukları altı dersten toplam 7 milyon 500 bin cevap kağıdı ve sınavlara ait tüm tutanakların, sınav mevzuatı hükümleri doğrultusunda incelenerek puan hesaplamalarının tamamlandığı belirtildi.
Açıklamada ayrıca, veli ve öğrencilerin, Ortak Sınavlar kapsamında gerçekleştirilen altı temel ders için sınav sonuçlarını bugünden itibaren https://e-okul.meb.gov.tr adresinde yer alan e-Okul veli bilgilendirme sayfasından görebilecekleri ifade edildi.
MEB’den yapılan duyuruda, veli ve öğrencilerin her türlü soruları için Alo 147 hattına 7 gün 24 saat başvurabilecekleri duyurusu yapıldı
Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ocak 2014 13:41
Gösterim: 1874
Merkezi ortak sınav (TEOG) sonuçları açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), bu yıl ilk kez 8. sınıflar için düzenlenen merkezi ortak sınav sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar, bakanlığın e-okul veli bilgilendirme sisteminden öğrenilebilecek.
Sınav sonucunuzu öğrenmek için Tıklayın
Merkezi ortak sınavlarına 1 milyon 290 bin öğrenci girdi
1 milyon 290 bin ortaokul 8’inci sınıf öğrencileri 28-29 Kasım 2013’te ilk defa uygulanan Merkezi Sistem Ortak Sınavları’na katıldı. Öğrenciler iki gün boyunca Türkçe, matematik, yabancı dil, fen ve teknoloji, din kültürü ve ahlak bilgisi ile T.C inkılap tarihi ve Atatürkçülük derslerinden sınavlara katıldı. İki gün de saat 09.00’da başlayan sınavlar 12.00’de sona erdi, öğrenciler her gün üç dersten sınava girdi. Oturumlar yarım saat arayla yapıldı. 40 dakika süren oturumlarda öğrenciler her dersten 20’şer soru yanıtladı.
Bu sınavlara katılamayan ve geçerli mazereti olan öğrenciler de 14-15 Aralık’ta Merkezi Sistem Ortak Sınavları’na katıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Merkezi ortak sınav (TEOG) sonuçları açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), bu yıl ilk kez 8. sınıflar için düzenlenen merkezi ortak sınav sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar, bakanlığın e-okul veli bilgilendirme sisteminden öğrenilebilecek.
Sınav sonucunuzu öğrenmek için Tıklayın
Merkezi ortak sınavlarına 1 milyon 290 bin öğrenci girdi
1 milyon 290 bin ortaokul 8’inci sınıf öğrencileri 28-29 Kasım 2013’te ilk defa uygulanan Merkezi Sistem Ortak Sınavları’na katıldı. Öğrenciler iki gün boyunca Türkçe, matematik, yabancı dil, fen ve teknoloji, din kültürü ve ahlak bilgisi ile T.C inkılap tarihi ve Atatürkçülük derslerinden sınavlara katıldı. İki gün de saat 09.00’da başlayan sınavlar 12.00’de sona erdi, öğrenciler her gün üç dersten sınava girdi. Oturumlar yarım saat arayla yapıldı. 40 dakika süren oturumlarda öğrenciler her dersten 20’şer soru yanıtladı.
Bu sınavlara katılamayan ve geçerli mazereti olan öğrenciler de 14-15 Aralık’ta Merkezi Sistem Ortak Sınavları’na katıldı.
Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ocak 2014 11:53
Gösterim: 1234
Sağlık hizmetinde uzmanlık eğitiminin kalitesini garanti etmek için yeni kriterler belirleyen Sağlık Bakanlığı, uzman hekim yetiştirmek için ilgili kurumdaki eğitim kadrosundan, tıbbi donanıma, hekim tecrübesinden, eğitimin standartlarına kadar birçok faktörü zorunlu hale getiriyor
Sağlık Bakanlığı, tıpta uzmanlık eğitiminin kalitesini garanti altına almak için, yeterli öğretim üyesinden, vaka sayına, teknik alt yapıdan, eğitim standartlarına kadar birçok alanda yeni kriterler belirledi.
Uygulamanın başlamasıyla birlikte, aranan kriterlerin yerine getirilememesi halinde, asistana eksiğini gidermeden uzmanlık verilemeyecek; öğretim üyesine asistan yetiştirme izni ve ilgili kurumda uzmanlık eğitimi için izin verilmeyecek.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaliteli bir sağlık hizmet sunumu verilebilmesi için eğitim kadrosundan, tıbbi donanıma, hekim tecrübesinden, eğitimin standartlarına kadar birçok faktörün etkili olduğunu söyledi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte önemli çalışmalara imza atıldığını dile getiren Şencan, bunlardan birisinin de tıp fakültelerinde ve uzmanlık eğitimindeki standartların artırılması, yeni kriterlerin belirlenmesi olduğunu ifade etti. Şencan, Türkiye'de uzmanlık eğitimi veren kurum sayısının 130'ları bulduğuna dikkat çekerek, "Bu durumda kayıt ve izlem zorunluluk haline geldi. Çünkü, insan canının emanet edildiği sağlık hizmetinde uzmanlık eğitimimizin kalitesini garanti etmek zorundayız" dedi.
Bu alanda yeni bir adım olarak sağlık eğitiminin kayıt altına alınacağını belirten Şencan, "Eksik olan uygulamaları en iyiye çıkarmayı ve standartlarını garanti altına almaya çalışıyoruz" dedi. Şencan, özellikle tıp fakültelerinde uzmanlık eğitiminde "kaliteyi garanti etmeye" çalıştıklarının altını çizerek, bu kapsamda tüm uzmanlık alanlarında eğitimin gerektirdiği kriterlerin ilgili kurumda olup olmadığının belirleneceğini söyledi.
Kriterlerin her uzmanlık alanı için ayrı ayrı belirlendiğini anlatan Şencan, şunları kaydetti:
"Her uzmanlık alanında eğitimin gerektirdiklerinin neler olduğuna, bunların eğitim verilen kurumda bulunup bulunmadığına bakılacak. İlgili uzmanlık eğitiminin verilebilmesi için tıp fakültesinde ve uygulamaların yapılacağı eğitim ve araştırma hastanesinde yeterli teknolojik donanımın olup olmadığı, yeterli alt yapının bulunup bulunmadığı incelenecek.
Eğitim verilebilmesi için ilgili uzmanlık alanındaki öğretim üyesi sayısının yeterli olup olmadığı belirlenecek. Uzmanlık öğrencisinin alanına ilişkin kaç vaka görmesi gerektiğinden, vakalara ya da alanına ilişkin uygulamaları yapacak kliniklerin tıp fakültesi hastanesinde bulunup bulunmadığı tespit edilecek."
"Eksik tamamlanmadan uzmanlık alınamayacak"
Her asistanın aldığı eğitimin, gördüğü vakaların, eğitim başarısının elektronik ortamda kayıt altına alınacağını dile getiren Şencan, şöyle devam etti:
"Eğer burada bir eksiklik varsa, asistan o eksiğini tamamlamadan uzman olamayacak. Öğretim üyesi eksikliği, uygun sayıda ve kriterlerde vaka olmaması, teknik donanımda yetersizlik gibi kurumsal altyapıda bir eksiklik bulunması halinde de bu eksikliklerin giderilip giderilemeyeceğine bakılacak ve başka bir kurumla ortaklaşa program yapabilmelerine olanak sağlanacak. Bu durumda, asistanın eğitim kapsamında neyi nerede alacağı belirlenecek.
Asistan dışında kriterleri tutmayan öğretim üyesinin de asistan eğitimi vermesine ve uygun olmayan kurumda da uzmanlık eğitimine izin verilmeyecek."
Kriterler üzerinde birkaç yıldır çalıştıklarını vurgulayan Şencan, "Yaklaşık 2-3 yıldır çalışan bir süreç. İnşallah, bu senenin ilk yarısında başlayacak" diye konuştu. Şencan, kriterlerin nasıl olması gerektiğinin belirlenmesinin ise zor olduğuna işaret ederek, bunun için her branşla ilgili ayrı ayrı Uzmanlık Komisyonu kurulduğunu, çalışmaların bu şekilde yapıldığını söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sağlık hizmetinde uzmanlık eğitiminin kalitesini garanti etmek için yeni kriterler belirleyen Sağlık Bakanlığı, uzman hekim yetiştirmek için ilgili kurumdaki eğitim kadrosundan, tıbbi donanıma, hekim tecrübesinden, eğitimin standartlarına kadar birçok faktörü zorunlu hale getiriyor
Sağlık Bakanlığı, tıpta uzmanlık eğitiminin kalitesini garanti altına almak için, yeterli öğretim üyesinden, vaka sayına, teknik alt yapıdan, eğitim standartlarına kadar birçok alanda yeni kriterler belirledi.
Uygulamanın başlamasıyla birlikte, aranan kriterlerin yerine getirilememesi halinde, asistana eksiğini gidermeden uzmanlık verilemeyecek; öğretim üyesine asistan yetiştirme izni ve ilgili kurumda uzmanlık eğitimi için izin verilmeyecek.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaliteli bir sağlık hizmet sunumu verilebilmesi için eğitim kadrosundan, tıbbi donanıma, hekim tecrübesinden, eğitimin standartlarına kadar birçok faktörün etkili olduğunu söyledi.
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte önemli çalışmalara imza atıldığını dile getiren Şencan, bunlardan birisinin de tıp fakültelerinde ve uzmanlık eğitimindeki standartların artırılması, yeni kriterlerin belirlenmesi olduğunu ifade etti. Şencan, Türkiye'de uzmanlık eğitimi veren kurum sayısının 130'ları bulduğuna dikkat çekerek, "Bu durumda kayıt ve izlem zorunluluk haline geldi. Çünkü, insan canının emanet edildiği sağlık hizmetinde uzmanlık eğitimimizin kalitesini garanti etmek zorundayız" dedi.
Bu alanda yeni bir adım olarak sağlık eğitiminin kayıt altına alınacağını belirten Şencan, "Eksik olan uygulamaları en iyiye çıkarmayı ve standartlarını garanti altına almaya çalışıyoruz" dedi. Şencan, özellikle tıp fakültelerinde uzmanlık eğitiminde "kaliteyi garanti etmeye" çalıştıklarının altını çizerek, bu kapsamda tüm uzmanlık alanlarında eğitimin gerektirdiği kriterlerin ilgili kurumda olup olmadığının belirleneceğini söyledi.
Kriterlerin her uzmanlık alanı için ayrı ayrı belirlendiğini anlatan Şencan, şunları kaydetti:
"Her uzmanlık alanında eğitimin gerektirdiklerinin neler olduğuna, bunların eğitim verilen kurumda bulunup bulunmadığına bakılacak. İlgili uzmanlık eğitiminin verilebilmesi için tıp fakültesinde ve uygulamaların yapılacağı eğitim ve araştırma hastanesinde yeterli teknolojik donanımın olup olmadığı, yeterli alt yapının bulunup bulunmadığı incelenecek.
Eğitim verilebilmesi için ilgili uzmanlık alanındaki öğretim üyesi sayısının yeterli olup olmadığı belirlenecek. Uzmanlık öğrencisinin alanına ilişkin kaç vaka görmesi gerektiğinden, vakalara ya da alanına ilişkin uygulamaları yapacak kliniklerin tıp fakültesi hastanesinde bulunup bulunmadığı tespit edilecek."
"Eksik tamamlanmadan uzmanlık alınamayacak"
Her asistanın aldığı eğitimin, gördüğü vakaların, eğitim başarısının elektronik ortamda kayıt altına alınacağını dile getiren Şencan, şöyle devam etti:
"Eğer burada bir eksiklik varsa, asistan o eksiğini tamamlamadan uzman olamayacak. Öğretim üyesi eksikliği, uygun sayıda ve kriterlerde vaka olmaması, teknik donanımda yetersizlik gibi kurumsal altyapıda bir eksiklik bulunması halinde de bu eksikliklerin giderilip giderilemeyeceğine bakılacak ve başka bir kurumla ortaklaşa program yapabilmelerine olanak sağlanacak. Bu durumda, asistanın eğitim kapsamında neyi nerede alacağı belirlenecek.
Asistan dışında kriterleri tutmayan öğretim üyesinin de asistan eğitimi vermesine ve uygun olmayan kurumda da uzmanlık eğitimine izin verilmeyecek."
Kriterler üzerinde birkaç yıldır çalıştıklarını vurgulayan Şencan, "Yaklaşık 2-3 yıldır çalışan bir süreç. İnşallah, bu senenin ilk yarısında başlayacak" diye konuştu. Şencan, kriterlerin nasıl olması gerektiğinin belirlenmesinin ise zor olduğuna işaret ederek, bunun için her branşla ilgili ayrı ayrı Uzmanlık Komisyonu kurulduğunu, çalışmaların bu şekilde yapıldığını söyledi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ocak 2014 11:54
Gösterim: 1499
Başbakan Erdoğan, Şubat'ta yapılacak 10 bin atamanın 40 bine çıkarılmasını isteyen öğretmen adaylarına "Şubatta 10 bin atama yapılacak, Haziran ayında yeni atamalar olacak" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, saat 12.30'da Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına geldi. Erdoğan'ı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu karşıladı.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin de yer aldığı toplantıya, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım da ayrı zamanlarda katıldı.
Yaklaşık 6 saat süren basına kapalı toplantıda, ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesi konusundaki çalışmanın devam ettiği öğrenildi.
Erdoğan, saat 19.30 civarında il başkanlığından ayrılırken, atama bekleyen bir grup öğretmen adayı, Başbakan Erdoğan'a seslendi. Grubun yanına giden Erdoğan, öğretmen adaylarının taleplerini dinledi. Öğretmen adayları Şubat ayında 10 bin atama yapılacağını belirterek, bunun 40 bin olmasını istedi. Erdoğan ise "Bütçe şartları ve ihtiyaçlar doğrultusunda bu mümkün değil, Şubatta 10 bin atama yapılacak, Haziran ayında yeni atamalar olacak" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan, Şubat'ta yapılacak 10 bin atamanın 40 bine çıkarılmasını isteyen öğretmen adaylarına "Şubatta 10 bin atama yapılacak, Haziran ayında yeni atamalar olacak" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, saat 12.30'da Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı binasına geldi. Erdoğan'ı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu karşıladı.
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin de yer aldığı toplantıya, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım da ayrı zamanlarda katıldı.
Yaklaşık 6 saat süren basına kapalı toplantıda, ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesi konusundaki çalışmanın devam ettiği öğrenildi.
Erdoğan, saat 19.30 civarında il başkanlığından ayrılırken, atama bekleyen bir grup öğretmen adayı, Başbakan Erdoğan'a seslendi. Grubun yanına giden Erdoğan, öğretmen adaylarının taleplerini dinledi. Öğretmen adayları Şubat ayında 10 bin atama yapılacağını belirterek, bunun 40 bin olmasını istedi. Erdoğan ise "Bütçe şartları ve ihtiyaçlar doğrultusunda bu mümkün değil, Şubatta 10 bin atama yapılacak, Haziran ayında yeni atamalar olacak" dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ocak 2014 08:08
Gösterim: 3335
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, "Artık şu anda mevcut öğrenciler yani bizim alan öğretmenlikleri dediğimiz öğretmenlikler bakımından öğrenci yetiştiren branşlarda, fakültelerde öğrencilere, öğrencilikleri boyunca da formasyon eğitimini, formasyon sertifikası programını mümkün kılacağız" dedi.
Çetinsaya, YÖK'ün, Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programları hakkındaki açıklamasıyla ilgili olarak, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Bu konuda uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini ve bütün paydaşların görüşlerini almaya, onları değerlendirmeye çalıştıklarını ifade eden Çetinsaya, her seferinde de Milli Eğitim Bakanlığının politikalarıyla paralel kararlar almaya, Milli Eğitim Bakanlığının vizyonu doğrultusunda politikalar geliştirmeye o konuda uyumlu bir politika izlemeye çalıştıklarını kaydetti.
Çetinsaya, bütün paydaşların görüşlerini alarak bir dizi politika gerçekleştirmeye çalıştıklarını ve bunlardan bir tanesinin merkezi sistemle formasyonu gerçekleştirmek olduğunu anlatarak, "Eskiden çünkü sadece not ortalamasıyla öğrenciler formasyona yerleşiyorlardı ve bu sınavları, yerleştirmeleri üniversiteler kendileri gerçekleştiriyorlardı. Fakat bunun adaletsiz bir sistem olduğuna dair hem öğrencilerden hem de üniversitelerden çokça başvuru aldık. Mutlaka merkezi yapılması gerektiği ve adaletli bir şekilde yürütülmesi gerektiği konusunda bize hep öneriler geldi" bilgisini verdi.
Gökhan Çetinsaya gelen önerileri değerlendirdiklerini ve Eylül 2013'deki genel kurullarında bu doğrultuda kararlar aldıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Üniversitelerden toplanan kontenjanlar bağlamında formasyon sertifika programları merkezi yerleştirmeyle yapılacak. Sınavın merkezi yapılmasına ve öğrencinin not ortalaması yanında ALES'in de payının olmasına karar verildi. Hatta ücretin de sabit olmasına... Bu da aslında çok önemli birşeydi. Çünkü geçmişte de bu tür şikayetler vardı. Her üniversite farklı bir fiyat politikası izliyor diye. Biz dedik ki, ikinci öğretimin belli bir nispetinde olabilir. Vakıf, özel devlet demeden herkes için bunun sosyal sorumluluk olduğunun da altını çizerek, bir asgari ücret de belirledik, herkese eşit."
Üniversitelerden o dönem topladıkları taleplere göre 20 bin kontenjana ulaşabildiklerini ifade eden Çetinsaya, "Fakat 60 bin başvuru oldu ve biz tekrar çalışmaya başladık. Bu arada not dönüşüm tablolarının adil olmadığına dair eleştiriler gelmeye başladı" diye konuştu.
Çetinsaya, bunlar üzerinde incelemeler ve çalışmalar yapmaya başladıklarını ve sonuçta formasyon sertifika programları konusunda yeni bir politika geliştirmeye karar verdiklerini belirtti.
Kontenjanların minimumda tutulması
YÖK Başkanı Çetinsaya, kontenjanları minimumda tutmaya çalışmanın beklenti düzeyini daha da artırdığını gördüklerini söyledi.
Adaylarda bir takım sosyal rahatsızlıklara, sorunlara da yol açtığını gördüklerini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam etti:
"Formasyonun bu manada herkesin hakkı olduğunu düşündük. Türkiye'nin yeni bazı branşlarda gerçekten daha çok sayıda öğretmene de ihtiyacı var. Bu bakımdan kişilerin öğrencilikleri döneminde de aslında formasyon alabilecekleri düşüncesini tartıştık. Bütün bu tartışmanın daha sağlıklı olması ve Milli Eğitim Bakanlığının politikalarına da uyumlu olması için sayın Bakanımızı da kurula davet ettik. Onun başkanlığında yapılan toplantıda bütün bu bu konuları masaya yatırdık dün yaptığımız genel kurul toplantısında.
Ana hatlarıyla iki konuda karar verdik. Birincisi alan öğretmenlikleri dediğimiz öğretmenliklerde ki bu sadece fen edebiyatlar, sadece ilahiyatlar sadece güzel sanatlar değil, çok farklı branşlarda alan öğretmenleri olunabiliyor. Burada okuyan öğrencilerimizin öğrencilikleri süresince çeşitli mekanizmalarla ya müfredatlarının bir parçası olarak ya yaz okulları veya ayrı, farklı mekanizmalarla öğrencilikleri müddetince de bu formasyonu alabilmelerinin doğal olduğuna... Bunun için en kısa zamanda yani bu 2014 yılı içerisinde yürürlüğe girecek şekilde bir model geliştireceğiz.
Artık şu anda mevcut öğrenciler yani bizim alan öğretmenlikleri dediğimiz öğretmenlikler bakımından öğrenci yetiştiren branşlarda, fakültelerde öğrencilere öğrencilikleri boyunca da formasyon eğitimini, formasyon sertifikası programını mümkün kılacağız. Bu bir kere bence öğrencilerimiz açısından sevindirici bir haber ve Türkiye'nin yarınları bakımından da önemli. Üzerinde çalışılıyor, bir iki ay içerisinde netleşecek. Bizatihi bunun kendisi önemli bir karar. Çünkü böyle bir şey yoktu. Ya müfredatlarının bir parçası olarak mevcut derslerine yeni dersler eklemek suretiyle veyahutta yaz okulları yoluyla olabilir. Uzmanların çalışması, kafa yorması lazım. Ama bunu 2014 yılı içerisinde mümkün kılacağız."
Çetinsaya, şu anda başvurusunu yapmış 20 bin kontenjan için yarışan 60 bin adaya verecekleri bir müjde olduğunu belirterek, "Biz bu 60 bin başvuruyu da 2014 yılı içerisinde karşılama kararı aldık. Tekrardan üniversitelerden talep istedik, 1-2 aylık gecikme bu sebeple meydana gelmiştir" diye konuştu.
Sonuçta 2014'ün bahar döneminde 30, güz döneminde 30 bin olmak üzere iki grupta, 60 bin başvuruyu karşılama kararı aldıklarını anlatan Çetinsaya, şunları kaydetti:
"Adayların bunun en doğal hakkı olduğu kararını aldık. Böylece rahatlıkla formasyona 60 bin kontenjan diyebiliriz. Tabii ki ayrıntıları var bunun. Tekrardan birkaç gün içerisinde şu andaki mevcut kılavuzlar yenilenecek. Adaylara tekrar açılacak. Birkaç gün içerisinde denilecek ki bu yeni kontenjanlar ışığında tercihlerinizi yenileyebilirsiniz. Başvurmayı unutanlar varsa, tekrar başvurabilir. Adayları Şubat 2014'de ilk grubunun eğitimlerine başlayacak şekilde yerleştirmelerini yapacağız. İkinci grubun da başvurularını mayıs ayında alıp, onları da eylül bağlamında hemen eğitimlerine başlatacağız."
"Neden bütün talepleri karşılayamıyorsunuz?"
"Neden bir anda bütün talepleri karşılayamıyorsunuz?" diye bir soru sorulabileceğini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam etti:
"Bunun da sebebi, kapasite meselesi. Yani biz bu eğitimi verebilecek bölümlere, hoca sayılarına ve sınıf kapasitelerine bakıyoruz talepleri karşılamada. Topladığımızda da gerçekten de yaklaşık 30 binlik bir kapasite çıktı, o yüzden ikiye böldük. Biliyorsunuz geçmişte bu 15-16 bindi, bu sene 20 bin oldu. Neden bu sene ani bir politika değişikliği... Bu aslında ani bir politika değişikliği değil. Bu bizim son bir yılda aldığımız kararları bütünleyen bir karar. O da şu anda Milli Eğitim Bakanlığınca çalışmaları tamamlanıp, Bakanlar Kuruluna sunulmakta olan yahut sunulmuş olan yeni öğretmen yetiştirme stratejisiyle alakalı. O bakımdan onun ışığında da düşünüldüğünde bunun yararlı bir politika olacağını değerlendirdik."
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, sayıları kısma yoluna gittikçe, kapasiteyi sınırlı kullandıkça adaylardaki beklenti düzeyinin çok daha arttığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Diyelim ki 20 bin kişilik bir kontenjan verdik. 60 bin kişi başvuruyor. Bu eğitimi alan 20 bin kişi kendilerini hemen yarın atanmak üzere aday olarak görüyor. Öbür 40 bin kişi de bunalıma giriyor. Halbuki ülkemizdeki öğretmenlik stratejisi farklı. Formasyon alanın atandığı dönem yok artık alan bilgisi isteniyor. Arkasından bu yeni stratejide tezsiz yüksek lisans dahil farklı mekanizmalar öngörülüyor. Yani biz bu tarz bir sertifikayı herkesin doğal hakkı olarak görüyoruz. Kutsallık atfedilen, herkesin yarıştığı, bunalıma girdiği bir mekanizma olsun istemiyoruz. Öğretmenlik yapsa da yapmasa da herkesin alacağı bir formasyon sertifika programının ona çok şeyler katacağını düşünüyoruz. Türkiye için anlamlı, hayırlı bir bir karar olarak değerlendiriyorum. Bütün arkadaşlarımıza hayırlı olsun."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, "Artık şu anda mevcut öğrenciler yani bizim alan öğretmenlikleri dediğimiz öğretmenlikler bakımından öğrenci yetiştiren branşlarda, fakültelerde öğrencilere, öğrencilikleri boyunca da formasyon eğitimini, formasyon sertifikası programını mümkün kılacağız" dedi.
Çetinsaya, YÖK'ün, Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programları hakkındaki açıklamasıyla ilgili olarak, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Bu konuda uzun süredir çalışmalar yürüttüklerini ve bütün paydaşların görüşlerini almaya, onları değerlendirmeye çalıştıklarını ifade eden Çetinsaya, her seferinde de Milli Eğitim Bakanlığının politikalarıyla paralel kararlar almaya, Milli Eğitim Bakanlığının vizyonu doğrultusunda politikalar geliştirmeye o konuda uyumlu bir politika izlemeye çalıştıklarını kaydetti.
Çetinsaya, bütün paydaşların görüşlerini alarak bir dizi politika gerçekleştirmeye çalıştıklarını ve bunlardan bir tanesinin merkezi sistemle formasyonu gerçekleştirmek olduğunu anlatarak, "Eskiden çünkü sadece not ortalamasıyla öğrenciler formasyona yerleşiyorlardı ve bu sınavları, yerleştirmeleri üniversiteler kendileri gerçekleştiriyorlardı. Fakat bunun adaletsiz bir sistem olduğuna dair hem öğrencilerden hem de üniversitelerden çokça başvuru aldık. Mutlaka merkezi yapılması gerektiği ve adaletli bir şekilde yürütülmesi gerektiği konusunda bize hep öneriler geldi" bilgisini verdi.
Gökhan Çetinsaya gelen önerileri değerlendirdiklerini ve Eylül 2013'deki genel kurullarında bu doğrultuda kararlar aldıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Üniversitelerden toplanan kontenjanlar bağlamında formasyon sertifika programları merkezi yerleştirmeyle yapılacak. Sınavın merkezi yapılmasına ve öğrencinin not ortalaması yanında ALES'in de payının olmasına karar verildi. Hatta ücretin de sabit olmasına... Bu da aslında çok önemli birşeydi. Çünkü geçmişte de bu tür şikayetler vardı. Her üniversite farklı bir fiyat politikası izliyor diye. Biz dedik ki, ikinci öğretimin belli bir nispetinde olabilir. Vakıf, özel devlet demeden herkes için bunun sosyal sorumluluk olduğunun da altını çizerek, bir asgari ücret de belirledik, herkese eşit."
Üniversitelerden o dönem topladıkları taleplere göre 20 bin kontenjana ulaşabildiklerini ifade eden Çetinsaya, "Fakat 60 bin başvuru oldu ve biz tekrar çalışmaya başladık. Bu arada not dönüşüm tablolarının adil olmadığına dair eleştiriler gelmeye başladı" diye konuştu.
Çetinsaya, bunlar üzerinde incelemeler ve çalışmalar yapmaya başladıklarını ve sonuçta formasyon sertifika programları konusunda yeni bir politika geliştirmeye karar verdiklerini belirtti.
Kontenjanların minimumda tutulması
YÖK Başkanı Çetinsaya, kontenjanları minimumda tutmaya çalışmanın beklenti düzeyini daha da artırdığını gördüklerini söyledi.
Adaylarda bir takım sosyal rahatsızlıklara, sorunlara da yol açtığını gördüklerini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam etti:
"Formasyonun bu manada herkesin hakkı olduğunu düşündük. Türkiye'nin yeni bazı branşlarda gerçekten daha çok sayıda öğretmene de ihtiyacı var. Bu bakımdan kişilerin öğrencilikleri döneminde de aslında formasyon alabilecekleri düşüncesini tartıştık. Bütün bu tartışmanın daha sağlıklı olması ve Milli Eğitim Bakanlığının politikalarına da uyumlu olması için sayın Bakanımızı da kurula davet ettik. Onun başkanlığında yapılan toplantıda bütün bu bu konuları masaya yatırdık dün yaptığımız genel kurul toplantısında.
Ana hatlarıyla iki konuda karar verdik. Birincisi alan öğretmenlikleri dediğimiz öğretmenliklerde ki bu sadece fen edebiyatlar, sadece ilahiyatlar sadece güzel sanatlar değil, çok farklı branşlarda alan öğretmenleri olunabiliyor. Burada okuyan öğrencilerimizin öğrencilikleri süresince çeşitli mekanizmalarla ya müfredatlarının bir parçası olarak ya yaz okulları veya ayrı, farklı mekanizmalarla öğrencilikleri müddetince de bu formasyonu alabilmelerinin doğal olduğuna... Bunun için en kısa zamanda yani bu 2014 yılı içerisinde yürürlüğe girecek şekilde bir model geliştireceğiz.
Artık şu anda mevcut öğrenciler yani bizim alan öğretmenlikleri dediğimiz öğretmenlikler bakımından öğrenci yetiştiren branşlarda, fakültelerde öğrencilere öğrencilikleri boyunca da formasyon eğitimini, formasyon sertifikası programını mümkün kılacağız. Bu bir kere bence öğrencilerimiz açısından sevindirici bir haber ve Türkiye'nin yarınları bakımından da önemli. Üzerinde çalışılıyor, bir iki ay içerisinde netleşecek. Bizatihi bunun kendisi önemli bir karar. Çünkü böyle bir şey yoktu. Ya müfredatlarının bir parçası olarak mevcut derslerine yeni dersler eklemek suretiyle veyahutta yaz okulları yoluyla olabilir. Uzmanların çalışması, kafa yorması lazım. Ama bunu 2014 yılı içerisinde mümkün kılacağız."
Çetinsaya, şu anda başvurusunu yapmış 20 bin kontenjan için yarışan 60 bin adaya verecekleri bir müjde olduğunu belirterek, "Biz bu 60 bin başvuruyu da 2014 yılı içerisinde karşılama kararı aldık. Tekrardan üniversitelerden talep istedik, 1-2 aylık gecikme bu sebeple meydana gelmiştir" diye konuştu.
Sonuçta 2014'ün bahar döneminde 30, güz döneminde 30 bin olmak üzere iki grupta, 60 bin başvuruyu karşılama kararı aldıklarını anlatan Çetinsaya, şunları kaydetti:
"Adayların bunun en doğal hakkı olduğu kararını aldık. Böylece rahatlıkla formasyona 60 bin kontenjan diyebiliriz. Tabii ki ayrıntıları var bunun. Tekrardan birkaç gün içerisinde şu andaki mevcut kılavuzlar yenilenecek. Adaylara tekrar açılacak. Birkaç gün içerisinde denilecek ki bu yeni kontenjanlar ışığında tercihlerinizi yenileyebilirsiniz. Başvurmayı unutanlar varsa, tekrar başvurabilir. Adayları Şubat 2014'de ilk grubunun eğitimlerine başlayacak şekilde yerleştirmelerini yapacağız. İkinci grubun da başvurularını mayıs ayında alıp, onları da eylül bağlamında hemen eğitimlerine başlatacağız."
"Neden bütün talepleri karşılayamıyorsunuz?"
"Neden bir anda bütün talepleri karşılayamıyorsunuz?" diye bir soru sorulabileceğini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam etti:
"Bunun da sebebi, kapasite meselesi. Yani biz bu eğitimi verebilecek bölümlere, hoca sayılarına ve sınıf kapasitelerine bakıyoruz talepleri karşılamada. Topladığımızda da gerçekten de yaklaşık 30 binlik bir kapasite çıktı, o yüzden ikiye böldük. Biliyorsunuz geçmişte bu 15-16 bindi, bu sene 20 bin oldu. Neden bu sene ani bir politika değişikliği... Bu aslında ani bir politika değişikliği değil. Bu bizim son bir yılda aldığımız kararları bütünleyen bir karar. O da şu anda Milli Eğitim Bakanlığınca çalışmaları tamamlanıp, Bakanlar Kuruluna sunulmakta olan yahut sunulmuş olan yeni öğretmen yetiştirme stratejisiyle alakalı. O bakımdan onun ışığında da düşünüldüğünde bunun yararlı bir politika olacağını değerlendirdik."
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, sayıları kısma yoluna gittikçe, kapasiteyi sınırlı kullandıkça adaylardaki beklenti düzeyinin çok daha arttığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Diyelim ki 20 bin kişilik bir kontenjan verdik. 60 bin kişi başvuruyor. Bu eğitimi alan 20 bin kişi kendilerini hemen yarın atanmak üzere aday olarak görüyor. Öbür 40 bin kişi de bunalıma giriyor. Halbuki ülkemizdeki öğretmenlik stratejisi farklı. Formasyon alanın atandığı dönem yok artık alan bilgisi isteniyor. Arkasından bu yeni stratejide tezsiz yüksek lisans dahil farklı mekanizmalar öngörülüyor. Yani biz bu tarz bir sertifikayı herkesin doğal hakkı olarak görüyoruz. Kutsallık atfedilen, herkesin yarıştığı, bunalıma girdiği bir mekanizma olsun istemiyoruz. Öğretmenlik yapsa da yapmasa da herkesin alacağı bir formasyon sertifika programının ona çok şeyler katacağını düşünüyoruz. Türkiye için anlamlı, hayırlı bir bir karar olarak değerlendiriyorum. Bütün arkadaşlarımıza hayırlı olsun."
Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ocak 2014 10:58
Gösterim: 2977

