Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu: Korkma!
Kemal Kılıçdaroğlu, İstiklal Marşı'nın kabulünün 91. yılı dolayısıyla mesaj yayımladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mesajında, ''İstiklal Marşı, bizlere Türkiye'yi, kardeşliği, cumhuriyeti ve demokrasiyi yaşatma mücadelesinde korkmadan, yılgınlığa düşmeden mücadele etme görevi vermektedir'' ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"KORKMA"
''Günümüzden 91 yıl önce kabul edilen İstiklal Marşımız 'korkma' diye başlıyor. O gün 'Korkma' demek, 'en güç koşullarda bile işgale, isyana, her tür iç ve dış zorbalığa, tehdide bedel ödemeyi göze alarak kararlılıkla karşı çık' demektir.
O gün, o koşullarda 'korkma' demek, bugüne de ışık tutan bir mesajdır. Bu mesaj, nereden ve kimden gelirse gelsin zorbalığa boyun eğilmemesini isteyen ve bizlere, Türkiye'yi, kardeşliği, cumhuriyeti, demokrasiyi halkla birlikte yaşatma ve koruma mücadelesini kararlılıkla sürdürme mesajıdır. Elbette bu tarihi mesajın gereğini yapacağız.''
Kemal Kılıçdaroğlu, İstiklal Marşı'nın kabulünün 91. yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy olmak üzere bağımsızlık savaşı kahramanlarını, şehit ve gazileri minnetle, şükranla andığını belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kemal Kılıçdaroğlu: Korkma!
Kemal Kılıçdaroğlu, İstiklal Marşı'nın kabulünün 91. yılı dolayısıyla mesaj yayımladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mesajında, ''İstiklal Marşı, bizlere Türkiye'yi, kardeşliği, cumhuriyeti ve demokrasiyi yaşatma mücadelesinde korkmadan, yılgınlığa düşmeden mücadele etme görevi vermektedir'' ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"KORKMA"
''Günümüzden 91 yıl önce kabul edilen İstiklal Marşımız 'korkma' diye başlıyor. O gün 'Korkma' demek, 'en güç koşullarda bile işgale, isyana, her tür iç ve dış zorbalığa, tehdide bedel ödemeyi göze alarak kararlılıkla karşı çık' demektir.
O gün, o koşullarda 'korkma' demek, bugüne de ışık tutan bir mesajdır. Bu mesaj, nereden ve kimden gelirse gelsin zorbalığa boyun eğilmemesini isteyen ve bizlere, Türkiye'yi, kardeşliği, cumhuriyeti, demokrasiyi halkla birlikte yaşatma ve koruma mücadelesini kararlılıkla sürdürme mesajıdır. Elbette bu tarihi mesajın gereğini yapacağız.''
Kemal Kılıçdaroğlu, İstiklal Marşı'nın kabulünün 91. yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy olmak üzere bağımsızlık savaşı kahramanlarını, şehit ve gazileri minnetle, şükranla andığını belirtti.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 18:20
Gösterim: 1709
Türk Sağlık-Sen doktorlarla ilgili yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçlar elde etti. Buna göre Türkiye'de bir doktora 633 kişi, 100 bin kişiye 158 doktor düşüyor.
Araştırmaya göre Türkiye'de 118 bin doktor görev yapıyor. Bu doktorlardan 68 bin 952'si Sağlık Bakanlığı'nda görev yapıyor. Doktorların 26 bin 258'i üniversite hastanelerinde, 23 bini ise özel hastanelerde çalışıyor. 74 milyon 724 bin nüfusa sahip Türkiye'de bir doktora 633 kişi, 100 bin kişiye 158 doktor düşüyor. Sadece Sağlık Bakanlığı'ndaki görevli doktorlar dikkate alındığında bir doktora düşen hasta sayısı bin 84 kişi.
6 bin 663 doktor atandı
Araştırmaya göre 2011 yılı sonuna kadar Sağlık Bakanlığı 5 bin 641'i pratisyen, 693'ü uzman olmak üzere 6 bin 663 doktor atadı. Atamalardan 6 bin 228'i açıktan atama ile gerçekleşti. Başka kamu kurumlarından 104 doktor da Sağlık Bakanlığına geçti. 2 doktor ise sözleşmeli pozisyondan kadroya atandı.
5 bin 353 doktor istifa etti
Türk Sağlık-Sen'in araştırmasında son iki yılda doktor istifaları ile ilgili de bilgi verildi. Rapora göre 2010 yılında bin 843'ü uzman bin 794'ü pratisyen doktor olmak üzere toplam 3 bin 637 doktor Sağlık Bakanlığı'ndaki görevinden istifa etti. 2011 yılında ise 2 bin 633 uzman, 2 bin 720'si pratisyen olmak üzere toplam 5 bin 353 doktor istifa etti. Bir yılda doktorların istifasında bin 716'lık bir artış oldu.
Türk doktorların, bu sene yabancı doktorların önünün açıldığı bir ortamda 14 Mart Tıp Bayramı'nı karşıladığına ifade eden Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, "Bu yıl 14 Mart Tıp Bayramını Türk doktorlar, yabancı doktorların ülkemizde çalışmasına izin verildiği bir dönemde karşılıyorlar. Bir yanda böyle bir süreç işlerken diğer tarafta yüz nakilleri ile Türkiye'de görev yapan Türk doktorlar, dünyada konuşuluyor. Böyle bir durumda tıp alanında daha da ilerlemek adına biz Türk doktorlarının desteklenmesi ve onlara sahip çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Yabancı doktor tercihinin yanlış olduğunu belirtiyoruz." dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türk Sağlık-Sen doktorlarla ilgili yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçlar elde etti. Buna göre Türkiye'de bir doktora 633 kişi, 100 bin kişiye 158 doktor düşüyor.
Araştırmaya göre Türkiye'de 118 bin doktor görev yapıyor. Bu doktorlardan 68 bin 952'si Sağlık Bakanlığı'nda görev yapıyor. Doktorların 26 bin 258'i üniversite hastanelerinde, 23 bini ise özel hastanelerde çalışıyor. 74 milyon 724 bin nüfusa sahip Türkiye'de bir doktora 633 kişi, 100 bin kişiye 158 doktor düşüyor. Sadece Sağlık Bakanlığı'ndaki görevli doktorlar dikkate alındığında bir doktora düşen hasta sayısı bin 84 kişi.
6 bin 663 doktor atandı
Araştırmaya göre 2011 yılı sonuna kadar Sağlık Bakanlığı 5 bin 641'i pratisyen, 693'ü uzman olmak üzere 6 bin 663 doktor atadı. Atamalardan 6 bin 228'i açıktan atama ile gerçekleşti. Başka kamu kurumlarından 104 doktor da Sağlık Bakanlığına geçti. 2 doktor ise sözleşmeli pozisyondan kadroya atandı.
5 bin 353 doktor istifa etti
Türk Sağlık-Sen'in araştırmasında son iki yılda doktor istifaları ile ilgili de bilgi verildi. Rapora göre 2010 yılında bin 843'ü uzman bin 794'ü pratisyen doktor olmak üzere toplam 3 bin 637 doktor Sağlık Bakanlığı'ndaki görevinden istifa etti. 2011 yılında ise 2 bin 633 uzman, 2 bin 720'si pratisyen olmak üzere toplam 5 bin 353 doktor istifa etti. Bir yılda doktorların istifasında bin 716'lık bir artış oldu.
Türk doktorların, bu sene yabancı doktorların önünün açıldığı bir ortamda 14 Mart Tıp Bayramı'nı karşıladığına ifade eden Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, "Bu yıl 14 Mart Tıp Bayramını Türk doktorlar, yabancı doktorların ülkemizde çalışmasına izin verildiği bir dönemde karşılıyorlar. Bir yanda böyle bir süreç işlerken diğer tarafta yüz nakilleri ile Türkiye'de görev yapan Türk doktorlar, dünyada konuşuluyor. Böyle bir durumda tıp alanında daha da ilerlemek adına biz Türk doktorlarının desteklenmesi ve onlara sahip çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Yabancı doktor tercihinin yanlış olduğunu belirtiyoruz." dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 15:39
Gösterim: 2209
Eski Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan, yasa teklifiyle getirilmek istenen önemli konulardan birinin de Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı uygulamasının kaldırılması olduğunu söyledi.Yasa teklifinin komisyonlarda yaşanan tatsız tartışmaların gölgesinde kalmaması gerektiğine vurgu yapan Prof. Erdoğan, “Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmeliyiz. Söz konusu olan çocuklarımızın geleceğidir. Siyasilerin birbirleri ile mücadelesi anlaşılabilir. Ancak eğitimcilerden bildiklerini söylemeleri ve değerlendirme yapmaları beklenir. Ben bu açıdan yeni yasa teklifi ile birlikte on beş yıldır ortaöğretim kurumlarımızı adeta çökerten ve ayrıştıran, üniversitelere girişte uygulanmakta olan Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı uygulamasının kaldırılmış olmasını da çok önemli bir adım olarak görüyorum. Ve eğitimcileri bu adımla ilgili tartışmaya davet ediyorum.” diye konuştu.
“Biz tartıştık, araştırdık ve defalarca yazdık. Hatta zamanın Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak 17. Milli Eğitim Şurasında bu yönde bir tasfiye kararı da almıştık.” diyen Prof. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “O yüzden bugün de siyasi mülahazalar ve meclisteki hoş olmayan kavgalar bir tarafa son yasa teklifinde yer alan Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı uygulamasının kaldırılmasını da yerinde bir karar olarak görüyorum.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eski Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan, yasa teklifiyle getirilmek istenen önemli konulardan birinin de Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı uygulamasının kaldırılması olduğunu söyledi.Yasa teklifinin komisyonlarda yaşanan tatsız tartışmaların gölgesinde kalmaması gerektiğine vurgu yapan Prof. Erdoğan, “Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmeliyiz. Söz konusu olan çocuklarımızın geleceğidir. Siyasilerin birbirleri ile mücadelesi anlaşılabilir. Ancak eğitimcilerden bildiklerini söylemeleri ve değerlendirme yapmaları beklenir. Ben bu açıdan yeni yasa teklifi ile birlikte on beş yıldır ortaöğretim kurumlarımızı adeta çökerten ve ayrıştıran, üniversitelere girişte uygulanmakta olan Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı uygulamasının kaldırılmış olmasını da çok önemli bir adım olarak görüyorum. Ve eğitimcileri bu adımla ilgili tartışmaya davet ediyorum.” diye konuştu.
“Biz tartıştık, araştırdık ve defalarca yazdık. Hatta zamanın Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak 17. Milli Eğitim Şurasında bu yönde bir tasfiye kararı da almıştık.” diyen Prof. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “O yüzden bugün de siyasi mülahazalar ve meclisteki hoş olmayan kavgalar bir tarafa son yasa teklifinde yer alan Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı uygulamasının kaldırılmasını da yerinde bir karar olarak görüyorum.”
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 14:18
Gösterim: 2498
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i dünkü Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşananların görüntüsünü izlemeye çağırarak, "Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder" dedi.
İnce, dün TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda yaşanan kavga ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Meclis'te artık can güvenliklerinin olmadığını savunan İnce, "Can güvenliğimizi sağlamak Sayın Meclis Başkanının görevidir; onu göreve davet ediyorum. Eğer can güvenliğimizi sağlamazsa biz kendi imkanlarımızla can güvenliğimizi sağlarız. Eşkıyaya pabuç bırakmayız, bunu herkes böyle bilsin" dedi.
Komisyonda sadece milletvekillerinin değil, basın mensuplarının da dayak yediğini söyleyen İnce, özellikle kameramanlara arkadan nasıl vurulduğunu ve kimlerin vurduğunu gördüğünü söyledi. Olayın önceden planlandığını, öğlen saatlerinde AK Parti grubuna 150 dürüm ve ayran söylendiğini söyleyen İnce, "Yemekler hazır. Sayın Başbakan da mesaj çekmiş. 150 dürümü yiyorlar 13.30 gibi komisyon salonunu işgal ediyorlar. Hiçbir AKP'li milletvekilinin elinde yazılı metin yok. Yani kanun görüşülürken katkı sağlamaya gelmemişler. Milletvekilliği görevini yapmaya değil, fedailik yapmaya gelmişler. Uzun boyluları, güçlü kuvvetlileri ön tarafa dizmişler" diye konuştu.
Salona ilk önce kendisi ile birlikte Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Emine Ülker Tarhan'ın girdiğini belirten İnce, "Diğer arkadaşlarımızı sokmadılar. Biz söz talebinde bulunduk. Söz taleplerimiz yok sayıldı, önergelerimiz yok sayıldı. O gürültüde kimse bir şey duymadan peş peşe oylama yapıldı. Bu görüşmeler yok hükmündedir" dedi.
"ÇİÇEK, ERDOĞAN'IN ZABITA MÜDÜRÜ DEĞİL"
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in komisyon çalışmalarını denetlemekle görevi bulunduğunu ifade eden İnce, şöyle devam etti: "Sayın Çiçek görevini yapmalıdır. Tayyip Erdoğan'ın zabıta müdürü değildir, yasamanın başıdır. Bu görüşmeler yok hükmündedir. Sadece bize değil, MHP'li üyelere de söz hakkı verilmedi. Meclis Başkanını uyarıyorum; görüntüleri izleyin, hiçbir şey duyulmadan oylama yapılıyor, komisyon üyesi olmayanlar el kaldırıyor. Komisyon üyesi olmayanların oy hakkı yoktur. Başbakana sesleniyorum; 'ustalık dönemim' diyordun, meğer senin zorbalık, eşkıyalık, zulüm döneminmiş. 30 dakikada 20 madde dünya parlamento tarihinde bir ilk herhalde bu. 12 Eylül'de Kenan Paşa döneminde cezaevlerinde işkence vardı, şimdi Recep Paşa döneminde Meclis'te işkence var. Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu; Recep Paşa."
"MECLİS BAŞKANININ YÜREĞİ VARSA"
Meclis Başkanı Çiçek'in olaylar karşısında sesini çıkarmadığını savunan İnce, "Korkuyor açıkçası 'Beni koltuktan ederler mi? 30 yıldır vekilim bir şey daha kapabilir miyim?' diye hala siyasi hırslarının peşinde. Yazıktır, günahtır. Hiç mi insan yasama onurunu düşünmez" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın da dünkü tavrı ile koltuğunu koruduğunu savunan İnce, "Çok üzülüyordu, 'koltuktan olur muyum?' diye. Herhalde o gürültünün içinde o oylamayı yaptığı için gece huzurlu uyumuştur. Başbakan Mardin'den talimatı verdi, 'Pazar günü geçecek' dedi, sopayla yasa geçirme dönemi başladı. Parlamenter demokrasi sona ermiştir" diye konuştu.
Dün yapılanın gerçek bir oylama olmadığını söyleyen İnce, "Dün oylama yapılmamıştır, oylanmış gibi yapılmıştır. Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğunu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder. O yüreği varsa, o düzgün duruşu gösterebilirse, her gördüğüm yerde teşekkür edeceğim. Yoksa kendisini tanımadığımı ilan ediyorum. Bu benim şahsi görüşüm. Eğer bu onurlu duruşu göstermezse, onu tanımıyorum artık; hiçbir toplantısına da, danışma kuruluna da gitmem. Çünkü bu kadar dik duruşu gösteremeyen bir adamla konuşacak bir şey yok demektir" ifadelerini kullandı.
'Bize saldıranlar şerefsizler' dediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine ise İnce, "Önce sözü düzelteyim. Ben 'Yere düşen milletvekiline tekme atan ya da atanlar şerefsizdir' dedim. Cümlemin arkasındayım. Bu topraklarda racon diye bir şey vardır, delikanlılık vardır, bir usul, erkan vardır. Yere düşene vurulmaz. Yere düşene tekme atan ya da atanlar şerefsizdir, bu sözümün arkasındayım. Varsa biri çıksın 'ben attım' desin, ben de şerefsizsin diyeyim" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin kafasına bir madde fırlattığına yönelik açıklamasına da yanıt veren İnce, "Sayın Komisyon Başkanı ayıplarını bir kırtasiye malzemesiyle örtmeye çalışıyor. Bakın 'Allah insanı yakışır iftiradan korusun' diye bir söz vardır. Akif Hamzaçebi'ye o yakışmaz. Çünkü o karakterde birisi değildir, yapısına uygun değildir. Kendi ayıplarını kırtasiye malzemesi üzerinden örtmeye çalışmasın" şeklinde konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i dünkü Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşananların görüntüsünü izlemeye çağırarak, "Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder" dedi.
İnce, dün TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda yaşanan kavga ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Meclis'te artık can güvenliklerinin olmadığını savunan İnce, "Can güvenliğimizi sağlamak Sayın Meclis Başkanının görevidir; onu göreve davet ediyorum. Eğer can güvenliğimizi sağlamazsa biz kendi imkanlarımızla can güvenliğimizi sağlarız. Eşkıyaya pabuç bırakmayız, bunu herkes böyle bilsin" dedi.
Komisyonda sadece milletvekillerinin değil, basın mensuplarının da dayak yediğini söyleyen İnce, özellikle kameramanlara arkadan nasıl vurulduğunu ve kimlerin vurduğunu gördüğünü söyledi. Olayın önceden planlandığını, öğlen saatlerinde AK Parti grubuna 150 dürüm ve ayran söylendiğini söyleyen İnce, "Yemekler hazır. Sayın Başbakan da mesaj çekmiş. 150 dürümü yiyorlar 13.30 gibi komisyon salonunu işgal ediyorlar. Hiçbir AKP'li milletvekilinin elinde yazılı metin yok. Yani kanun görüşülürken katkı sağlamaya gelmemişler. Milletvekilliği görevini yapmaya değil, fedailik yapmaya gelmişler. Uzun boyluları, güçlü kuvvetlileri ön tarafa dizmişler" diye konuştu.
Salona ilk önce kendisi ile birlikte Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Emine Ülker Tarhan'ın girdiğini belirten İnce, "Diğer arkadaşlarımızı sokmadılar. Biz söz talebinde bulunduk. Söz taleplerimiz yok sayıldı, önergelerimiz yok sayıldı. O gürültüde kimse bir şey duymadan peş peşe oylama yapıldı. Bu görüşmeler yok hükmündedir" dedi.
"ÇİÇEK, ERDOĞAN'IN ZABITA MÜDÜRÜ DEĞİL"
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in komisyon çalışmalarını denetlemekle görevi bulunduğunu ifade eden İnce, şöyle devam etti: "Sayın Çiçek görevini yapmalıdır. Tayyip Erdoğan'ın zabıta müdürü değildir, yasamanın başıdır. Bu görüşmeler yok hükmündedir. Sadece bize değil, MHP'li üyelere de söz hakkı verilmedi. Meclis Başkanını uyarıyorum; görüntüleri izleyin, hiçbir şey duyulmadan oylama yapılıyor, komisyon üyesi olmayanlar el kaldırıyor. Komisyon üyesi olmayanların oy hakkı yoktur. Başbakana sesleniyorum; 'ustalık dönemim' diyordun, meğer senin zorbalık, eşkıyalık, zulüm döneminmiş. 30 dakikada 20 madde dünya parlamento tarihinde bir ilk herhalde bu. 12 Eylül'de Kenan Paşa döneminde cezaevlerinde işkence vardı, şimdi Recep Paşa döneminde Meclis'te işkence var. Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu; Recep Paşa."
"MECLİS BAŞKANININ YÜREĞİ VARSA"
Meclis Başkanı Çiçek'in olaylar karşısında sesini çıkarmadığını savunan İnce, "Korkuyor açıkçası 'Beni koltuktan ederler mi? 30 yıldır vekilim bir şey daha kapabilir miyim?' diye hala siyasi hırslarının peşinde. Yazıktır, günahtır. Hiç mi insan yasama onurunu düşünmez" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın da dünkü tavrı ile koltuğunu koruduğunu savunan İnce, "Çok üzülüyordu, 'koltuktan olur muyum?' diye. Herhalde o gürültünün içinde o oylamayı yaptığı için gece huzurlu uyumuştur. Başbakan Mardin'den talimatı verdi, 'Pazar günü geçecek' dedi, sopayla yasa geçirme dönemi başladı. Parlamenter demokrasi sona ermiştir" diye konuştu.
Dün yapılanın gerçek bir oylama olmadığını söyleyen İnce, "Dün oylama yapılmamıştır, oylanmış gibi yapılmıştır. Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğunu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder. O yüreği varsa, o düzgün duruşu gösterebilirse, her gördüğüm yerde teşekkür edeceğim. Yoksa kendisini tanımadığımı ilan ediyorum. Bu benim şahsi görüşüm. Eğer bu onurlu duruşu göstermezse, onu tanımıyorum artık; hiçbir toplantısına da, danışma kuruluna da gitmem. Çünkü bu kadar dik duruşu gösteremeyen bir adamla konuşacak bir şey yok demektir" ifadelerini kullandı.
'Bize saldıranlar şerefsizler' dediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine ise İnce, "Önce sözü düzelteyim. Ben 'Yere düşen milletvekiline tekme atan ya da atanlar şerefsizdir' dedim. Cümlemin arkasındayım. Bu topraklarda racon diye bir şey vardır, delikanlılık vardır, bir usul, erkan vardır. Yere düşene vurulmaz. Yere düşene tekme atan ya da atanlar şerefsizdir, bu sözümün arkasındayım. Varsa biri çıksın 'ben attım' desin, ben de şerefsizsin diyeyim" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin kafasına bir madde fırlattığına yönelik açıklamasına da yanıt veren İnce, "Sayın Komisyon Başkanı ayıplarını bir kırtasiye malzemesiyle örtmeye çalışıyor. Bakın 'Allah insanı yakışır iftiradan korusun' diye bir söz vardır. Akif Hamzaçebi'ye o yakışmaz. Çünkü o karakterde birisi değildir, yapısına uygun değildir. Kendi ayıplarını kırtasiye malzemesi üzerinden örtmeye çalışmasın" şeklinde konuştu.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 15:39
Gösterim: 1682
Komisyondan geçen 4+4+4 sistemi ile ilgili açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce: “Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu: Recep Paşa.” diye konuştu.İşte Muharrem İnce'nin o açıklaması:
"Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu: Recep Paşa.
Tahmin ediyorum bunlar bizi genel kurul salonuna da sokmazlar. Eşkıyalık almış başını gitmiş. Sayısal çoğunluklarına güvenip bizi içeri sokmayıp bu yasayı geçerebilirler. Ama sonuna kadar direneceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın bizden.
11 Mart bir darbe günüdür. Demokrasinin lekeli, tecavüzlü günüdür. Darbe olması için ille asker şart değil.
Meclis başkanı korkuyor. Sesin çıkaramıyor. 'Beni koltuktan ederler mi?' diye hala siyasi hırslarını peşinde. Yazıktır. İnsan hiç mi yasamanın onurunu dişünmez.
Bu arada komisyon başkanı da koltuğunu korudu.
Başbakan Mardin'den talimatı verdi, sopayla yasayı geçirdiler. Parlementer dönem sona ermiştir. Dünkü yapılan oylamalar oylama değildir. Oylanmış gibi yapılmıştır. Meclis başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, okuma yazması varsa bu komisyon toplantısını iptal eder."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Komisyondan geçen 4+4+4 sistemi ile ilgili açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce: “Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu: Recep Paşa.” diye konuştu.İşte Muharrem İnce'nin o açıklaması:
"Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu: Recep Paşa.
Tahmin ediyorum bunlar bizi genel kurul salonuna da sokmazlar. Eşkıyalık almış başını gitmiş. Sayısal çoğunluklarına güvenip bizi içeri sokmayıp bu yasayı geçerebilirler. Ama sonuna kadar direneceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın bizden.
11 Mart bir darbe günüdür. Demokrasinin lekeli, tecavüzlü günüdür. Darbe olması için ille asker şart değil.
Meclis başkanı korkuyor. Sesin çıkaramıyor. 'Beni koltuktan ederler mi?' diye hala siyasi hırslarını peşinde. Yazıktır. İnsan hiç mi yasamanın onurunu dişünmez.
Bu arada komisyon başkanı da koltuğunu korudu.
Başbakan Mardin'den talimatı verdi, sopayla yasayı geçirdiler. Parlementer dönem sona ermiştir. Dünkü yapılan oylamalar oylama değildir. Oylanmış gibi yapılmıştır. Meclis başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, okuma yazması varsa bu komisyon toplantısını iptal eder."
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 13:42
Gösterim: 1791