Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının pansiyon ücretleri, yeni yılda yaklaşık yüzde 15 zamlanacak.

AA muhabirinin 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı verilerinden yaptığı derlemeye göre, pansiyon ücretleri, anadolu ve fen liseleri, ilköğretim ve ortaöğretim okulları, yetişkinler teknik eğitim merkezleri, çıraklık eğitim merkezleri ve pratik sanat okullarında yüzde 14,6 artışla 2 bin 350 liraya yükselecek. Mesleki ve teknik ortaöğretim okulları ile mesleki ve teknik anadolu liselerinde ise yüzde 14.5 artacak olan pansiyon ücretleri, 2 bin 635 lira olarak uygulanacak.

2015 bütçesiyle belirlenen pansiyon ücretleri ile 2014'e göre artış oranları şöyle:    

Okul türleri ve kademesi

2014 (TL-Ücret)

2015 (TL-Ücret)

Artış Oranı (Yüzde)

İlköğretim Kurumları

(İlköğretim, ortaokul, yatılı orta okullar, İmam Hatip okullar ile özel eğitim okulları)

2.050

2.350

14,6

Ortaöğretim Okulları 

(Genel ve mesleki teknik liseler, çok programlı liseler ve İmam Hatip liseleri)

2.050

2.350

14,6

Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri, Çıraklık Eğitim Merkezleri, Pratik Sanat Okulları

2.050

2.350

14,6

Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Okulları

2.300

2.635

14,5

Anadolu ve Fen Liseleri 

(Genel ve mesleki teknik liseler, çok programlı liseler)

2.050

2.350

14,6

Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri

2.300

2.635

14,5

> MEB’e bağlı okulların pansiyon ücretlerine zam

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarının pansiyon ücretleri, yeni yılda yaklaşık yüzde 15 zamlanacak.

AA muhabirinin 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı verilerinden yaptığı derlemeye göre, pansiyon ücretleri, anadolu ve fen liseleri, ilköğretim ve ortaöğretim okulları, yetişkinler teknik eğitim merkezleri, çıraklık eğitim merkezleri ve pratik sanat okullarında yüzde 14,6 artışla 2 bin 350 liraya yükselecek. Mesleki ve teknik ortaöğretim okulları ile mesleki ve teknik anadolu liselerinde ise yüzde 14.5 artacak olan pansiyon ücretleri, 2 bin 635 lira olarak uygulanacak.

2015 bütçesiyle belirlenen pansiyon ücretleri ile 2014'e göre artış oranları şöyle:    

Okul türleri ve kademesi

2014 (TL-Ücret)

2015 (TL-Ücret)

Artış Oranı (Yüzde)

İlköğretim Kurumları

(İlköğretim, ortaokul, yatılı orta okullar, İmam Hatip okullar ile özel eğitim okulları)

2.050

2.350

14,6

Ortaöğretim Okulları 

(Genel ve mesleki teknik liseler, çok programlı liseler ve İmam Hatip liseleri)

2.050

2.350

14,6

Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri, Çıraklık Eğitim Merkezleri, Pratik Sanat Okulları

2.050

2.350

14,6

Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Okulları

2.300

2.635

14,5

Anadolu ve Fen Liseleri 

(Genel ve mesleki teknik liseler, çok programlı liseler)

2.050

2.350

14,6

Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri

2.300

2.635

14,5

Son Güncelleme: Pazartesi, 20 Ekim 2014 11:34

Gösterim: 1910

MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, halk eğitim merkezleri ve okullarda ücretsiz olarak verilecek takviye kurslarında "sınavlara hazırlık" adı altında test çözme gibi bir programın olmayacağını belirterek, "Müfredata uygun, kazanımlara uygun anlaşılamayan konulara yoğunluk üzerine bu kurslar bina edilecek" dedi.

Büyük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20 Ekimden itibaren ortaokul ve lise öğrencilerine halk eğitim ve okullarda hafta sonu ücretsiz destekleme ve yetiştirme kursları adı altında öğrencilere takviye verileceğini anımsattı. 

"Yönergeyi illere gönderdik. Yönerge ve eklerindeki ihtiyaçlar, asla ve asla dershane yerine geçecek herhangi bir algı oluşturmasın" diyen Büyük, bu düzenlemeyle okulları, sınıfı ve öğretmeni öncelikli hale getirmek istediklerini belirtti.

Kursların "okulların yerine ikame edilecek hafta sonu kursları" şeklinde de algılanmasını istemediklerini ifade eden Büyük, sınıfta anlaşılamayan, öğrencinin raporlu veya izinli olduğu günlerde kaçırdığı dersleri, öğretmenler nezaretinde takviye etmek ve bu konudaki eksiklikleri gidermek için bu kursları düzenlediklerini kaydetti.

Bakanlığın aynı zamanda büyük şehirlerde, öğretmen sirkülasyonun fazla olduğu ya da öğretmen sıkıntısı yaşanan illerde veya sınıf mevcutlarının kalabalık olan okullarda öğrencinin yeterince anlamamasından kaynaklanan eksikliği gidermek için bu kursları açtığını anlatan Büyük, "Yönerge ve eklerinde aslolan şu; takviye ve yetiştirme kurslarında, sınavlara hazırlık adı altında test çözme gibi bir şey olmayacak. Müfredata uygun, kazanımlara uygun anlaşılamayan konulara yoğunluk üzerine bu kurslar bina edilecek. Yoksa bir üst öğretim kurumuna hazırlanma anlamında herhangi bir şey olmayacak. Ana kaynağımız da ders kitapları olacak" diye konuştu. 

Kurslarda öğrenci "Hangi konuyu anlamadınız" diye öğretmenlerin soracağını ve eksiklik olduğu tespit edilen konuların üzerine yoğunlaşılacağını aktaran Büyük, öğretmen ve yöneticilerin devam eden öğrencilerin durumlarına bakarak sınıfları da belirleyebileceğini söyledi.

Bu kursların dershanelerden farklı olduğunun altını çizen Büyük, şunları kaydetti;

"Bunlar asla dershanelere alternatif olarak görülmemeli. Dershaneler, bir üst kuruma hazırlık için sürekli test çözdürülen, test tekniklerinin verildiği yerler olarak bilinir. Burada öğretmen arkadaşlarımız, ders konularının sonundaki kazanımlara bakarak öğrencilerin daha iyi bilgi ve becerilerini artırma adına gayretlerini gösterecek. Zaten, 5,6, 7. sınıflarda zaten sınav yok.  8. sınıfta da yine okulların yapmış olduğu sınavlardan bir tanesinin soruları Bakanlık merkez teşkilatı tarafından gönderiliyor. Yani temel eğitimden ortaöğretime geçişte hem de bu hazırladığımız yönergede ana hedef  okulu, öğretmeni öncelikli hale getirmek, öğrencinin sınıfta olmasını sağlayabilmek."

Ücretsiz hale getirerek fırsat eşitliği veriyoruz

Daha önceden de okullarda ve halk eğitimlerde, bu tür takviye kursları düzenlendiğini anlatan Büyük, "Bunlar paralı olduğu için imkanı olan öğrenciler müracaat edebiliyordu. Şimdi biz bu fırsat eşitliğini veriyoruz ve bütün öğrencilerimize bunu ücretsiz hale getiriyoruz. Yani hiç bir öğrenci takviye ve yetiştirme kurslarına, para vererek devam etmeyecek" diye konuştu.

Büyük, kursların tüm okullarda açılamayabileceğini, başvuru sayısı az olan ilçelerde ve bölgelerde kurs yönetiminin merkezi, ulaşımı kolay, fiziki şartları en iyi okulu seçerek kursu orada açabileceğini ifade etti.

Dersler internetten de takip edilecek

Halk eğitim merkezlerinde, geçen yıl mezun ve son sınıf öğrencileri için üniversiteye hazırlık adı altında açılan kurslardan  225 bin öğrencinin yararlandığını kaydeden Büyük, "Kurslarda verilen dersler, Bakanlığın EBA sistemi üzerinden de yayınlanacak. Bu derslerin tekrarı da TRT üzerinden yapılacak" dedi.

-Bazı illerde tarih sarkabilir

Kurslara ilişkin takvimin illere gönderildiğini hatırlatan Büyük, "20 Ekim itibarıyla bu kurslar başlayacak. Şu anda müracaatları erken alan, öğretmen görevlendirmelerini erken yapan bazı illerde kurslar başladı. Ancak bazı illerde 20 Ekim tarih biraz ertelenebilir. Çünkü yeterli müracaatın olmadığı okullar ya da ilçelerde tek merkezden yapılma adına birazcık sarkabilir ama 20 Ekim itibarıyla yetiştirme ve takviye kurslarımız illerimizde başlayacak" şeklinde konuştu.

Öncelikle veli ve öğrencinin haftalık ders çizelgesinde yer alan derslerden istediğini tercih edebileceğini ifade eden Büyük, ana hedefin öğrencilerin okul derslerini daha da anlayacağı derslerde kendilerini daha etkin ve yetkin hissedecekleri şekilde bir takviye kursu olacağını bildirdi.

Bu tür takviyelere ihtiyaç olmaması ve öğrencinin tüm eğitimini okullarda alabilmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini aktaran Büyük, "Asıl eğer derslik başına öğrenci sayısını Bakanlığımızın 2023 hedefinde yer alan sayıya düşürürsek, okul ihtiyaçlarını süratli bir şekilde giderirsek zaten bu takviye kurslarına da ihtiyaç olmaz" diye konuştu.

Ücretsiz olan bu kursların içeriğinin velilere çok iyi anlatılması halinde okullara alternatif olan kurumlara bir daha ihtiyaç duyulmayacağının altını çizen Büyük, ailelerin de bu kurumlara harcadıkları parayı çocuklarının diğer ihtiyaçlarına harcayabileceklerini ifade etti.

Devamsızlık yapan öğrencinin velisine SMS atılacak

Velilerden öğrencilerin kurslara devamına özen göstermelerini isteyen Büyük, şunları kaydetti:

"Öğrencilerin bu kurslara daha ciddiyetle devam etmesi için açılacak dersin yıllık toplam ders saatinin 10'da birinden fazla devamsızlık hakkı yok. Yani 80 saat olarak açılacak bir kursta 8 saat ancak devamsızlık hakkı vardır. Bunu doldurduğu halde kurstan kaydı silinecek bir daha kurs merkezi içerisindeki herhangi bir okula da gitmemiş olacak. 

Ayrıca veli de öğrencinin devamsızlığı konusunda SMS ile bilgilendirilecek. Veli öğrencisinin kursa devam edip etmediğini kurs yönetimi sayesinde bilecek.  Kurslar, 10 öğrenciden az, 20 öğrenciden çok olamayacak."

> MEB’in takviye kursları sınava hazırlamayacak

MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, halk eğitim merkezleri ve okullarda ücretsiz olarak verilecek takviye kurslarında "sınavlara hazırlık" adı altında test çözme gibi bir programın olmayacağını belirterek, "Müfredata uygun, kazanımlara uygun anlaşılamayan konulara yoğunluk üzerine bu kurslar bina edilecek" dedi.

Büyük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20 Ekimden itibaren ortaokul ve lise öğrencilerine halk eğitim ve okullarda hafta sonu ücretsiz destekleme ve yetiştirme kursları adı altında öğrencilere takviye verileceğini anımsattı. 

"Yönergeyi illere gönderdik. Yönerge ve eklerindeki ihtiyaçlar, asla ve asla dershane yerine geçecek herhangi bir algı oluşturmasın" diyen Büyük, bu düzenlemeyle okulları, sınıfı ve öğretmeni öncelikli hale getirmek istediklerini belirtti.

Kursların "okulların yerine ikame edilecek hafta sonu kursları" şeklinde de algılanmasını istemediklerini ifade eden Büyük, sınıfta anlaşılamayan, öğrencinin raporlu veya izinli olduğu günlerde kaçırdığı dersleri, öğretmenler nezaretinde takviye etmek ve bu konudaki eksiklikleri gidermek için bu kursları düzenlediklerini kaydetti.

Bakanlığın aynı zamanda büyük şehirlerde, öğretmen sirkülasyonun fazla olduğu ya da öğretmen sıkıntısı yaşanan illerde veya sınıf mevcutlarının kalabalık olan okullarda öğrencinin yeterince anlamamasından kaynaklanan eksikliği gidermek için bu kursları açtığını anlatan Büyük, "Yönerge ve eklerinde aslolan şu; takviye ve yetiştirme kurslarında, sınavlara hazırlık adı altında test çözme gibi bir şey olmayacak. Müfredata uygun, kazanımlara uygun anlaşılamayan konulara yoğunluk üzerine bu kurslar bina edilecek. Yoksa bir üst öğretim kurumuna hazırlanma anlamında herhangi bir şey olmayacak. Ana kaynağımız da ders kitapları olacak" diye konuştu. 

Kurslarda öğrenci "Hangi konuyu anlamadınız" diye öğretmenlerin soracağını ve eksiklik olduğu tespit edilen konuların üzerine yoğunlaşılacağını aktaran Büyük, öğretmen ve yöneticilerin devam eden öğrencilerin durumlarına bakarak sınıfları da belirleyebileceğini söyledi.

Bu kursların dershanelerden farklı olduğunun altını çizen Büyük, şunları kaydetti;

"Bunlar asla dershanelere alternatif olarak görülmemeli. Dershaneler, bir üst kuruma hazırlık için sürekli test çözdürülen, test tekniklerinin verildiği yerler olarak bilinir. Burada öğretmen arkadaşlarımız, ders konularının sonundaki kazanımlara bakarak öğrencilerin daha iyi bilgi ve becerilerini artırma adına gayretlerini gösterecek. Zaten, 5,6, 7. sınıflarda zaten sınav yok.  8. sınıfta da yine okulların yapmış olduğu sınavlardan bir tanesinin soruları Bakanlık merkez teşkilatı tarafından gönderiliyor. Yani temel eğitimden ortaöğretime geçişte hem de bu hazırladığımız yönergede ana hedef  okulu, öğretmeni öncelikli hale getirmek, öğrencinin sınıfta olmasını sağlayabilmek."

Ücretsiz hale getirerek fırsat eşitliği veriyoruz

Daha önceden de okullarda ve halk eğitimlerde, bu tür takviye kursları düzenlendiğini anlatan Büyük, "Bunlar paralı olduğu için imkanı olan öğrenciler müracaat edebiliyordu. Şimdi biz bu fırsat eşitliğini veriyoruz ve bütün öğrencilerimize bunu ücretsiz hale getiriyoruz. Yani hiç bir öğrenci takviye ve yetiştirme kurslarına, para vererek devam etmeyecek" diye konuştu.

Büyük, kursların tüm okullarda açılamayabileceğini, başvuru sayısı az olan ilçelerde ve bölgelerde kurs yönetiminin merkezi, ulaşımı kolay, fiziki şartları en iyi okulu seçerek kursu orada açabileceğini ifade etti.

Dersler internetten de takip edilecek

Halk eğitim merkezlerinde, geçen yıl mezun ve son sınıf öğrencileri için üniversiteye hazırlık adı altında açılan kurslardan  225 bin öğrencinin yararlandığını kaydeden Büyük, "Kurslarda verilen dersler, Bakanlığın EBA sistemi üzerinden de yayınlanacak. Bu derslerin tekrarı da TRT üzerinden yapılacak" dedi.

-Bazı illerde tarih sarkabilir

Kurslara ilişkin takvimin illere gönderildiğini hatırlatan Büyük, "20 Ekim itibarıyla bu kurslar başlayacak. Şu anda müracaatları erken alan, öğretmen görevlendirmelerini erken yapan bazı illerde kurslar başladı. Ancak bazı illerde 20 Ekim tarih biraz ertelenebilir. Çünkü yeterli müracaatın olmadığı okullar ya da ilçelerde tek merkezden yapılma adına birazcık sarkabilir ama 20 Ekim itibarıyla yetiştirme ve takviye kurslarımız illerimizde başlayacak" şeklinde konuştu.

Öncelikle veli ve öğrencinin haftalık ders çizelgesinde yer alan derslerden istediğini tercih edebileceğini ifade eden Büyük, ana hedefin öğrencilerin okul derslerini daha da anlayacağı derslerde kendilerini daha etkin ve yetkin hissedecekleri şekilde bir takviye kursu olacağını bildirdi.

Bu tür takviyelere ihtiyaç olmaması ve öğrencinin tüm eğitimini okullarda alabilmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini aktaran Büyük, "Asıl eğer derslik başına öğrenci sayısını Bakanlığımızın 2023 hedefinde yer alan sayıya düşürürsek, okul ihtiyaçlarını süratli bir şekilde giderirsek zaten bu takviye kurslarına da ihtiyaç olmaz" diye konuştu.

Ücretsiz olan bu kursların içeriğinin velilere çok iyi anlatılması halinde okullara alternatif olan kurumlara bir daha ihtiyaç duyulmayacağının altını çizen Büyük, ailelerin de bu kurumlara harcadıkları parayı çocuklarının diğer ihtiyaçlarına harcayabileceklerini ifade etti.

Devamsızlık yapan öğrencinin velisine SMS atılacak

Velilerden öğrencilerin kurslara devamına özen göstermelerini isteyen Büyük, şunları kaydetti:

"Öğrencilerin bu kurslara daha ciddiyetle devam etmesi için açılacak dersin yıllık toplam ders saatinin 10'da birinden fazla devamsızlık hakkı yok. Yani 80 saat olarak açılacak bir kursta 8 saat ancak devamsızlık hakkı vardır. Bunu doldurduğu halde kurstan kaydı silinecek bir daha kurs merkezi içerisindeki herhangi bir okula da gitmemiş olacak. 

Ayrıca veli de öğrencinin devamsızlığı konusunda SMS ile bilgilendirilecek. Veli öğrencisinin kursa devam edip etmediğini kurs yönetimi sayesinde bilecek.  Kurslar, 10 öğrenciden az, 20 öğrenciden çok olamayacak."

Son Güncelleme: Pazar, 19 Ekim 2014 13:33

Gösterim: 2038

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, “Her yıl yaklaşık 4 bin 500-5 bin doktora mezunu veriyoruz ama dünyada bizim ligimizde olan ülkeler, dünyada bizlerin ekonomik olarak yarıştığı ülkeler, bizim 2-3 katımız doktora tezi veriyorlar.” dedi.

Çetinsaya, Abdullah Gül Üniversitesinin (AGÜ) Sümer Yerleşkesi'nde 2014-2015 Akademik Yıl açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de yükseköğretim sisteminin son 10 yılda muazzam bir büyüme gerçekleştirdiğini söyledi.

2000'li yılların başlarında yüzde 20'lerde seyreden okullaşma oranının şu an yüzde 80'leri geçtiğini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam etti:

"Bu sadece Türkiye'de değil, dünyada da örnek gösterilen bir başarı ama bu başarı da bizler için yeterli değil. Zira nüfus yapımıza ve küresel dünyanın dinamiklerine baktığımızda, daha yürüyecek yolumuz var. Ne demek istiyorum? Bizim nüfus yapımızda,  'demografik fırsat' diyeceğimiz, bu tabi toplumumuz, ülkemiz için büyük bir nimettir aynı zamanda, 2050 yılına kadar açık gözüküyor. Yani 2050 yılına kadar her yıl 1 milyon 250 bin gencimiz 18 yaşına girecek ve bizlerden yükseköğretim talep edecek. Küresel dünyanın, modern dünyanın bireyleri olarak... Bu sayı 2050'lerden sonra da 1 milyon civarında devam edecek. Bu bizim önümüzde büyük bir mesele olarak duruyor."

Bugüne kadar liselerden yıllık 800 binin üzerinde öğrenci mezun olmasına rağmen 12 yıllık kesintisiz eğitime geçişle 1 milyon 200 bin öğrencinin liselerden mezun olarak üniversite kapılarına geleceğine dikkati çeken Çetinsaya, "Bu bize daha çok ev ödevi veriyor. Bir de bunun üzerine nitelik ve kalite konusu eklediğimizde, ev ödevlerimiz oldukça artıyor. Bizlerin bu niteliksel başarıyı niceliksel başarıya dönüştürmemiz, kalite süreçleriyle taçlandırmamız gerekiyor, küresel dünyada var olabilmemiz için önümüzdeki 10 yıllık süreçte" diye konuştu. 

"Her yıl 5 bin doktora mezunu veriyoruz"

İkinci önemli meselenin nitelikli insan gücü, nitelikli akademisyen konusu olduğunu vurgulayan Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Sınıflarıyla, kürsüleriyle, okullarıyla, üniversiteleriyle var olan bu sistem, öğrencisi hazır olan bu sistem için bizlerin akademisyen yetiştirmesi lazım, doktora öğrencisi yetiştirmesi lazım. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye'nin en önemli görevlerinden biri de bu nitelikli akademisyen meselesine çalışmak olacaktır. Her yıl yaklaşık 4 bin 500-5 bin doktora mezunu veriyoruz ama dünyada bizim ligimizde olan ülkeler, dünyada bizlerin ekonomik olarak yarıştığı ülkeler, bizim 2-3 katımız doktora tezi veriyorlar. Bizim YÖK olarak, devlet yöneticileri, politika belirleyicileri olarak en önemli vazifelerimizden birinin Türkiye'nin bu çağdaş dünyada, küresel dünyada yarışabileceği düzeye bilimsel, akademik hayatımızı yükseltmek olacağına inanıyorum."

Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, üçüncü en önemli meselenin ise yükseköğretim sisteminin uluslararasılaşması olduğunu belirterek, bu konuda da devlet büyüklerinden ve hükümetten aldıkları destekle bütün güçleriyle çalıştıklarını anlattı.

AGÜ'nün bu çerçevede oldukça anlamlı bir yer işgal ettiğini ifade eden Çetinsaya, "Sayın rektörün anlattıklarından, bizim okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla uluslararasılaşmayı her manada başarabilmiş, her manada gerçekleştirebilmiş bir üniversiteyle karşı karşıyayız, hem de kuruluşunun daha ilk yıllarında. Dünyada eskiden 'sadece eğitim ve araştırma var' derdik ama bugünün dünyasında, küresel dünyasında topluma hizmet diye bir kavram var. İşte AGÜ bunu da gerçekleştirebilmiş bir üniversitemiz" diye konuştu. 

"AGÜ Türkiye'de yeni bir modelin de öncüsü"

Çetinsaya, AGÜ'nün Türkiye'de yeni bir modelin de öncüsü olduğunu kaydederek, yarı devlet yarı vakıf üniversitesi hususiyetlerini de sağlayan ve bunu da başarıyla götüren bir eğitim kurumu olduğunu söyledi. 

AGÜ'nün yolunun daha da açık olduğunu vurgulayan Çetinsaya, şunları anlattı:

"Önümüzdeki dönemde biz ödevlerimizi gerçekleştirirken, elimizde 3 grup üniversitemiz var. Birinci grup 2006 öncesi kurulmuş üniversitelerimiz. En son 1992 yılında bir dizi üniversite kurulmuş ülkemizde, bu üniversitelerimiz oldukça iyi durumdalar, kurumsallaşmış durumdalar ama öğrenci kapasitelerini doldurmuş durumdalar. Bu üniversitelerimizde artık kalite çalışmaları yapmalıyız, onları dünya liginde daha ileriye taşımaya çalışmalıyız. İkinci grupta 2006 sonrası kurulmuş 50 devlet üniversitemiz var. Bunların yüzde 90'ının fiziki imkanları, kapasiteleri çok iyi, sınıfları ve laboratuvarları var ve öğrencileri az. Demek ki önümüzdeki dönemde biz bu nitelikli büyümeyi, araştırmayı, bu 50 yeni devlet üniversitemizle gerçekleştirebileceğiz ki onlardan biri de AGÜ'dür."

> Her yıl 5 bin doktora mezunu veriyoruz ama...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, “Her yıl yaklaşık 4 bin 500-5 bin doktora mezunu veriyoruz ama dünyada bizim ligimizde olan ülkeler, dünyada bizlerin ekonomik olarak yarıştığı ülkeler, bizim 2-3 katımız doktora tezi veriyorlar.” dedi.

Çetinsaya, Abdullah Gül Üniversitesinin (AGÜ) Sümer Yerleşkesi'nde 2014-2015 Akademik Yıl açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de yükseköğretim sisteminin son 10 yılda muazzam bir büyüme gerçekleştirdiğini söyledi.

2000'li yılların başlarında yüzde 20'lerde seyreden okullaşma oranının şu an yüzde 80'leri geçtiğini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam etti:

"Bu sadece Türkiye'de değil, dünyada da örnek gösterilen bir başarı ama bu başarı da bizler için yeterli değil. Zira nüfus yapımıza ve küresel dünyanın dinamiklerine baktığımızda, daha yürüyecek yolumuz var. Ne demek istiyorum? Bizim nüfus yapımızda,  'demografik fırsat' diyeceğimiz, bu tabi toplumumuz, ülkemiz için büyük bir nimettir aynı zamanda, 2050 yılına kadar açık gözüküyor. Yani 2050 yılına kadar her yıl 1 milyon 250 bin gencimiz 18 yaşına girecek ve bizlerden yükseköğretim talep edecek. Küresel dünyanın, modern dünyanın bireyleri olarak... Bu sayı 2050'lerden sonra da 1 milyon civarında devam edecek. Bu bizim önümüzde büyük bir mesele olarak duruyor."

Bugüne kadar liselerden yıllık 800 binin üzerinde öğrenci mezun olmasına rağmen 12 yıllık kesintisiz eğitime geçişle 1 milyon 200 bin öğrencinin liselerden mezun olarak üniversite kapılarına geleceğine dikkati çeken Çetinsaya, "Bu bize daha çok ev ödevi veriyor. Bir de bunun üzerine nitelik ve kalite konusu eklediğimizde, ev ödevlerimiz oldukça artıyor. Bizlerin bu niteliksel başarıyı niceliksel başarıya dönüştürmemiz, kalite süreçleriyle taçlandırmamız gerekiyor, küresel dünyada var olabilmemiz için önümüzdeki 10 yıllık süreçte" diye konuştu. 

"Her yıl 5 bin doktora mezunu veriyoruz"

İkinci önemli meselenin nitelikli insan gücü, nitelikli akademisyen konusu olduğunu vurgulayan Çetinsaya, şunları kaydetti:

"Sınıflarıyla, kürsüleriyle, okullarıyla, üniversiteleriyle var olan bu sistem, öğrencisi hazır olan bu sistem için bizlerin akademisyen yetiştirmesi lazım, doktora öğrencisi yetiştirmesi lazım. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye'nin en önemli görevlerinden biri de bu nitelikli akademisyen meselesine çalışmak olacaktır. Her yıl yaklaşık 4 bin 500-5 bin doktora mezunu veriyoruz ama dünyada bizim ligimizde olan ülkeler, dünyada bizlerin ekonomik olarak yarıştığı ülkeler, bizim 2-3 katımız doktora tezi veriyorlar. Bizim YÖK olarak, devlet yöneticileri, politika belirleyicileri olarak en önemli vazifelerimizden birinin Türkiye'nin bu çağdaş dünyada, küresel dünyada yarışabileceği düzeye bilimsel, akademik hayatımızı yükseltmek olacağına inanıyorum."

Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, üçüncü en önemli meselenin ise yükseköğretim sisteminin uluslararasılaşması olduğunu belirterek, bu konuda da devlet büyüklerinden ve hükümetten aldıkları destekle bütün güçleriyle çalıştıklarını anlattı.

AGÜ'nün bu çerçevede oldukça anlamlı bir yer işgal ettiğini ifade eden Çetinsaya, "Sayın rektörün anlattıklarından, bizim okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla uluslararasılaşmayı her manada başarabilmiş, her manada gerçekleştirebilmiş bir üniversiteyle karşı karşıyayız, hem de kuruluşunun daha ilk yıllarında. Dünyada eskiden 'sadece eğitim ve araştırma var' derdik ama bugünün dünyasında, küresel dünyasında topluma hizmet diye bir kavram var. İşte AGÜ bunu da gerçekleştirebilmiş bir üniversitemiz" diye konuştu. 

"AGÜ Türkiye'de yeni bir modelin de öncüsü"

Çetinsaya, AGÜ'nün Türkiye'de yeni bir modelin de öncüsü olduğunu kaydederek, yarı devlet yarı vakıf üniversitesi hususiyetlerini de sağlayan ve bunu da başarıyla götüren bir eğitim kurumu olduğunu söyledi. 

AGÜ'nün yolunun daha da açık olduğunu vurgulayan Çetinsaya, şunları anlattı:

"Önümüzdeki dönemde biz ödevlerimizi gerçekleştirirken, elimizde 3 grup üniversitemiz var. Birinci grup 2006 öncesi kurulmuş üniversitelerimiz. En son 1992 yılında bir dizi üniversite kurulmuş ülkemizde, bu üniversitelerimiz oldukça iyi durumdalar, kurumsallaşmış durumdalar ama öğrenci kapasitelerini doldurmuş durumdalar. Bu üniversitelerimizde artık kalite çalışmaları yapmalıyız, onları dünya liginde daha ileriye taşımaya çalışmalıyız. İkinci grupta 2006 sonrası kurulmuş 50 devlet üniversitemiz var. Bunların yüzde 90'ının fiziki imkanları, kapasiteleri çok iyi, sınıfları ve laboratuvarları var ve öğrencileri az. Demek ki önümüzdeki dönemde biz bu nitelikli büyümeyi, araştırmayı, bu 50 yeni devlet üniversitemizle gerçekleştirebileceğiz ki onlardan biri de AGÜ'dür."

Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ekim 2014 09:39

Gösterim: 870

TEOG kapsamında yapılan nakil başvuru sonuçları açıklandı.

İstemedikleri veya evlerinden uzak okullara yerleştirilen 9’uncu sınıf öğrencilerinin, TEOG kapsamında yakın liselere nakillerini yaptırabilmesini sağlamak için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen ek nakil süreci tamamlandı. Öğrenciler 16 Ekim akşamına kadar, il ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından kurulan komisyonlara nakil dilekçelerini verdi. Sonuçlar ise e-Okul üzerinden açıklandı. Buna göre, Galatasaray Lisesi’nde 1, Kadıköy Anadolu’da 7, Kabataş Erkek Lisesi’nde Almanca ve İngiliz birer olmak üzere toplam 2, Göztepe İhsan Kurşunoğlu Anadolu Lisesi’nde ise 17 boş kontenjan kaldı.

İstanbul Lisesi ise 495,7407 nakil taban puanı ile kontenjanlarını doldurdu.

Nakil dönemi ardından İstanbul’da bazı anadolu liselerinin taban puanları ve boş kontenjan sayıları ise şöyle oldu:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak Hürriyeteğitim

> TEOG nakil başvuru sonuçları açıklandı

TEOG kapsamında yapılan nakil başvuru sonuçları açıklandı.

İstemedikleri veya evlerinden uzak okullara yerleştirilen 9’uncu sınıf öğrencilerinin, TEOG kapsamında yakın liselere nakillerini yaptırabilmesini sağlamak için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen ek nakil süreci tamamlandı. Öğrenciler 16 Ekim akşamına kadar, il ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından kurulan komisyonlara nakil dilekçelerini verdi. Sonuçlar ise e-Okul üzerinden açıklandı. Buna göre, Galatasaray Lisesi’nde 1, Kadıköy Anadolu’da 7, Kabataş Erkek Lisesi’nde Almanca ve İngiliz birer olmak üzere toplam 2, Göztepe İhsan Kurşunoğlu Anadolu Lisesi’nde ise 17 boş kontenjan kaldı.

İstanbul Lisesi ise 495,7407 nakil taban puanı ile kontenjanlarını doldurdu.

Nakil dönemi ardından İstanbul’da bazı anadolu liselerinin taban puanları ve boş kontenjan sayıları ise şöyle oldu:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak Hürriyeteğitim

Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ekim 2014 17:50

Gösterim: 3838

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Geçen 12 yıl içinde dünyadaki krizlere rağmen ortalama yüzde 5.5 büyüyebilen bir ülkeyiz. Şimdi önümüzdeki yüzde 3-4 seviyelerindeki bir büyümeyle Türkiye'nin hedeflerini yakalaması çok zor olacaktır. Onun için hepimizin çok daha dikkatli olması gerekmektedir" dedi.

agü açılışı Gül, Abdullah Gül Üniversitesinin (AGÜ) Sümer Yerleşkesi'ndeki 2014-2015 Akademik Yıl açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük meselesinin eğitim olduğunu belirtti.

Görev süresi boyunca en çok konuştuğu, en çok ilgilendiği alanlardan birinin eğitim olduğunu vurgulayan Gül, "Bu noktada üniversitelerimizi yakından takip ettim. Neredeyse bütün üniversitelerimizi ziyaret ettim. Çünkü, önümüze koyduğumuz hedefler, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümünde Türkiye'nin görmek istediğimiz noktaya gelebilmesinin en büyük motivasyonu, ona en büyük katkı verecek şey, eğitimden geçmektedir. Her seviyede eğitimden geçmektedir ama üniversitelerin buradaki yeri ayrıdır" diye konuştu. 

Gül, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yıl dönümündeki hedeflerine ulaşması için ekonomik büyümeye devam etmesi gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Geçen 12 yıl içinde dünyadaki krizlere rağmen ortalama yüzde 5,5 büyüyebilen bir ülkeyiz. Şimdi önümüzdeki yüzde 3-4 seviyelerindeki bir büyümeyle Türkiye'nin hedeflerini yakalaması çok zor olacaktır. Onun için hepimizin çok daha dikkatli olması gerekmektedir. Önümüzde, Türkiye'nin elinde olmayan sebeplerden dolayı birçok problemler ve riskler vardır. Kuzeyde Rusya ve Ukrayna meselesi çok ciddi bir sorundur. Dünya neredeyse yeni bir soğuk savaş dönemine girmiştir ve bunun yansımaları sadece güvenlik açısından değil, ekonomik olarak da ortaya çıkmaya başlamıştır. Güneyimizde ise çok daha büyük başka problemlerle karşı karşıyayız. Elimizde olmayan sebeplerden dolayı Irak ve Suriye meseleleri tabi ki bizi yakından etkilemektedir. Geçmişte Afganistan'daki gelişmelerin, istikrarsızlığın Pakistan'ı ne kadar etkilediğini düşünürsek, kaçınılmaz olarak bizim de çok dikkatli olmamız gerekmektedir."

"Milli meselelerde bütünleşerek hareket etmemiz zorunlu" 

Dünya ekonomisinin, Avrupa'nın durgunluk içerisine girmek üzere olduğunun işaretlerinin de ortaya çıkmaya başladığını dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Dolayısıyla bütün bunların ortasında olan bir Türkiye olarak bizim çok daha dikkatli bir şekilde, dayanışma içerisinde, çekişmelerden uzak, milli meselelerde hep bütünleşerek hareket etmemizin çok zorunlu olduğuna inanıyorum. Onun için şüphesiz ki Türkiye'nin güçlü bir demokrasi, güçlü bir hukuk devleti ve dayanışması içerisinde, milli meseleler söz konusu olduğunda büyük bir dayanışmayı, iktidarı ve muhalefetiyle hep beraber gösterebilme becerisi, Türkiye'nin önündeki riskleri tabi ki minimize edecektir. Bu açıdan hep beraber, yetkililere, başta tabi ki Türkiye'nin yönetiminden sorumlu olan hükümetimiz olmak üzere, herkese destek ve el birliği içerisinde Türkiye'nin önüne koyduğu hedeflere ulaşmasını sağlamak da ayrı bir sorumluluktur."

Gül, AGÜ'nün kuruluşuna destek olan herkese teşekkür ederek, "Bugün AGÜ’nün geldiği noktayı görmek bize heyecan veriyor. Çünkü üniversiteyi kurarken ortaya konan vizyonu gerçekleştiriyoruz" dedi.

Öte yandan, Abdullah Gül, AGÜ Rektörlük binasının açılışını yaptı, cumhurbaşkanlığı görevi süresince gerçekleştirdiği yurt içi ve yurt dışı temasları sırasında çekilen fotoğrafların yer aldığı sergiyi gezdi, AGÜ Destekleme Vakfı Mütevelli Heyeti toplantısına katıldı ve hayırsever iş adamı İzzet Bayraktar tarafından Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi binasında yaptırılan tadilat sonrası düzenlenen açılış törenine katıldı.

> Gül: Türkiye'nin en büyük meselesi eğitim

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Geçen 12 yıl içinde dünyadaki krizlere rağmen ortalama yüzde 5.5 büyüyebilen bir ülkeyiz. Şimdi önümüzdeki yüzde 3-4 seviyelerindeki bir büyümeyle Türkiye'nin hedeflerini yakalaması çok zor olacaktır. Onun için hepimizin çok daha dikkatli olması gerekmektedir" dedi.

agü açılışı Gül, Abdullah Gül Üniversitesinin (AGÜ) Sümer Yerleşkesi'ndeki 2014-2015 Akademik Yıl açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük meselesinin eğitim olduğunu belirtti.

Görev süresi boyunca en çok konuştuğu, en çok ilgilendiği alanlardan birinin eğitim olduğunu vurgulayan Gül, "Bu noktada üniversitelerimizi yakından takip ettim. Neredeyse bütün üniversitelerimizi ziyaret ettim. Çünkü, önümüze koyduğumuz hedefler, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl dönümünde Türkiye'nin görmek istediğimiz noktaya gelebilmesinin en büyük motivasyonu, ona en büyük katkı verecek şey, eğitimden geçmektedir. Her seviyede eğitimden geçmektedir ama üniversitelerin buradaki yeri ayrıdır" diye konuştu. 

Gül, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yıl dönümündeki hedeflerine ulaşması için ekonomik büyümeye devam etmesi gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Geçen 12 yıl içinde dünyadaki krizlere rağmen ortalama yüzde 5,5 büyüyebilen bir ülkeyiz. Şimdi önümüzdeki yüzde 3-4 seviyelerindeki bir büyümeyle Türkiye'nin hedeflerini yakalaması çok zor olacaktır. Onun için hepimizin çok daha dikkatli olması gerekmektedir. Önümüzde, Türkiye'nin elinde olmayan sebeplerden dolayı birçok problemler ve riskler vardır. Kuzeyde Rusya ve Ukrayna meselesi çok ciddi bir sorundur. Dünya neredeyse yeni bir soğuk savaş dönemine girmiştir ve bunun yansımaları sadece güvenlik açısından değil, ekonomik olarak da ortaya çıkmaya başlamıştır. Güneyimizde ise çok daha büyük başka problemlerle karşı karşıyayız. Elimizde olmayan sebeplerden dolayı Irak ve Suriye meseleleri tabi ki bizi yakından etkilemektedir. Geçmişte Afganistan'daki gelişmelerin, istikrarsızlığın Pakistan'ı ne kadar etkilediğini düşünürsek, kaçınılmaz olarak bizim de çok dikkatli olmamız gerekmektedir."

"Milli meselelerde bütünleşerek hareket etmemiz zorunlu" 

Dünya ekonomisinin, Avrupa'nın durgunluk içerisine girmek üzere olduğunun işaretlerinin de ortaya çıkmaya başladığını dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Dolayısıyla bütün bunların ortasında olan bir Türkiye olarak bizim çok daha dikkatli bir şekilde, dayanışma içerisinde, çekişmelerden uzak, milli meselelerde hep bütünleşerek hareket etmemizin çok zorunlu olduğuna inanıyorum. Onun için şüphesiz ki Türkiye'nin güçlü bir demokrasi, güçlü bir hukuk devleti ve dayanışması içerisinde, milli meseleler söz konusu olduğunda büyük bir dayanışmayı, iktidarı ve muhalefetiyle hep beraber gösterebilme becerisi, Türkiye'nin önündeki riskleri tabi ki minimize edecektir. Bu açıdan hep beraber, yetkililere, başta tabi ki Türkiye'nin yönetiminden sorumlu olan hükümetimiz olmak üzere, herkese destek ve el birliği içerisinde Türkiye'nin önüne koyduğu hedeflere ulaşmasını sağlamak da ayrı bir sorumluluktur."

Gül, AGÜ'nün kuruluşuna destek olan herkese teşekkür ederek, "Bugün AGÜ’nün geldiği noktayı görmek bize heyecan veriyor. Çünkü üniversiteyi kurarken ortaya konan vizyonu gerçekleştiriyoruz" dedi.

Öte yandan, Abdullah Gül, AGÜ Rektörlük binasının açılışını yaptı, cumhurbaşkanlığı görevi süresince gerçekleştirdiği yurt içi ve yurt dışı temasları sırasında çekilen fotoğrafların yer aldığı sergiyi gezdi, AGÜ Destekleme Vakfı Mütevelli Heyeti toplantısına katıldı ve hayırsever iş adamı İzzet Bayraktar tarafından Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi binasında yaptırılan tadilat sonrası düzenlenen açılış törenine katıldı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ekim 2014 09:21

Gösterim: 1057


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.