Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

ABD'li bilim insanları 30 yıl süren araştırma verilerine göre günde iki fincandan fazla kahve içenlerde göz tansiyonu riskinin yüzde 66'ya kadar arttığı sonucuna vardı

Günde iki fincandan fazla kahve tüketiminin göz tansiyonu riskini yüzde 66 artırdığı kanıtlandı. 30 yıl süren araştırmanın verilerine göre, kahve tiryakiliği 50 yaşından sonra körlüğe bile götürüyor. Amerika'da yapılan araştırmanın sonuçları dünyanın en saygın bilimsel yayınlarından biri olan Araştırmacı Oftalmoloji ve Görsel Bilim Dergisi'nde yayınlandı. Brigham Kadın Hastanesi ve Harvard Üniversitesi Glokom Merkezi'nden uzmanlar her biri en az 40 yaşında olan 78 bin kadın ve 41 bin erkeği, 30 yıl boyunca izledi. Bu kişilerin göz muayaneleri düzenli olarak yapıldı. Glokomları yoktu. Kafeinli içeceklerle ilgili anketler defalarca tekrarlandı. Bilgiler takip edildi. Her iki yılda bir katılımcılara beslenme alışkanlıkları, kafeinli ve kafeinsiz çay, kahve, alkolsüz içecekler ve çikolata tüketimleri soruldu. Günde iki fincandan fazla kafeinli içecek içenlerin, içmeyenlere oranla glokom riskinin yüzde 66 oranında artmış olduğu sonucuna varıldı. Kahvenin 50 yaşından sonra özellikle göz içi basıncını aşırı artırdığı ve körlüğe kadar gidebilen risk ortaya çıkardığı açıklandı. Özellikle kadınların glokom öyküsü daha güçlüydü. Araştırmacılar her gün en az 125 miligram kahve tüketimiyle ilgili eksfoliyasyon sendromunun (göz tansiyonu) ve 500 gramdan daha fazla kahve tüketimi ile artan glokom riskinin belirtilerinin başladığını buldu. Bu çalışmada glokom riski ile ağır kahve tüketimi arasında pozitif bir ilişki gözlemlendi.

 Meğer her şeyin sorumlusu ‘kaşarlı tost’muş! 



YARISI HASTALIĞINI BİLMİYOR

Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan (Kudret Göz Hastanesi): Kafein etkiliyor, tetikleyici oluyor. Ailesinde glokom olanlarda, glokom ortaya çıkma riski daha fazla artıyor. Biz de hastalarımıza günde bir fincandan fazla kahve içmelerini tavsiye etmeyiz. Bu araştırma doğru bir yayındır. Glokom riski olanlarda bir seferde bir bardaktan fazla su içmesini bile istemeyiz. 'Her saat başı bir bardak su için' diyoruz. Volüm arttığı zaman göz içi basıncına da etki yapıyor. Kahve de aynı şekilde daha fazla etkiliyor.

Prof.Dr. Halil Bahçecioğlu (Florence Nightingale Hastaneleri Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı) : Kafein içeren içeceklerin günde üç fincan içildiğinde göz tansiyonuna yönelik bir tehlikesi olduğunu biz de biliyoruz ancak bu çalışma bunun doğruluğunu da göstermiştir. Bir göz hekimi olarak 40 yaş üzerinde günde iki fincandan fazla kahve içen kişilerin göz tansiyonlarını kontrol ettirmeleri gerektiğini söyleyebilirim. Glokom çok sinsi bir hastalıktır. Hiçbir belirti verm e z . 4 0 yaş üzeri kadın erkek fark etmeden herkeste görülebilir. Kişide hiçbir şikâyet yapmadığı için de körlüğe kadar gidebilir. Türkiye'de, 700 bin-1 milyon glokom hastası vardır. Bu 1 milyon kişinin ancak yarısı glokom olduğunu biliyor. Bu yüzden diğer yarısı glokom nedeniyle körlükle karşı karşıya kalıyor. Kafein bütün vücuttaki damarlara yaptığı değişiklikten dolayı gözde madde birikimine sebep veriyor. Bu da gözün süzgeçini tıkayarak glokoma sebep oluyor.

(sabah)

> Bilim adamlarından korkutan araştırma

ABD'li bilim insanları 30 yıl süren araştırma verilerine göre günde iki fincandan fazla kahve içenlerde göz tansiyonu riskinin yüzde 66'ya kadar arttığı sonucuna vardı

Günde iki fincandan fazla kahve tüketiminin göz tansiyonu riskini yüzde 66 artırdığı kanıtlandı. 30 yıl süren araştırmanın verilerine göre, kahve tiryakiliği 50 yaşından sonra körlüğe bile götürüyor. Amerika'da yapılan araştırmanın sonuçları dünyanın en saygın bilimsel yayınlarından biri olan Araştırmacı Oftalmoloji ve Görsel Bilim Dergisi'nde yayınlandı. Brigham Kadın Hastanesi ve Harvard Üniversitesi Glokom Merkezi'nden uzmanlar her biri en az 40 yaşında olan 78 bin kadın ve 41 bin erkeği, 30 yıl boyunca izledi. Bu kişilerin göz muayaneleri düzenli olarak yapıldı. Glokomları yoktu. Kafeinli içeceklerle ilgili anketler defalarca tekrarlandı. Bilgiler takip edildi. Her iki yılda bir katılımcılara beslenme alışkanlıkları, kafeinli ve kafeinsiz çay, kahve, alkolsüz içecekler ve çikolata tüketimleri soruldu. Günde iki fincandan fazla kafeinli içecek içenlerin, içmeyenlere oranla glokom riskinin yüzde 66 oranında artmış olduğu sonucuna varıldı. Kahvenin 50 yaşından sonra özellikle göz içi basıncını aşırı artırdığı ve körlüğe kadar gidebilen risk ortaya çıkardığı açıklandı. Özellikle kadınların glokom öyküsü daha güçlüydü. Araştırmacılar her gün en az 125 miligram kahve tüketimiyle ilgili eksfoliyasyon sendromunun (göz tansiyonu) ve 500 gramdan daha fazla kahve tüketimi ile artan glokom riskinin belirtilerinin başladığını buldu. Bu çalışmada glokom riski ile ağır kahve tüketimi arasında pozitif bir ilişki gözlemlendi.

 Meğer her şeyin sorumlusu ‘kaşarlı tost’muş! 



YARISI HASTALIĞINI BİLMİYOR

Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan (Kudret Göz Hastanesi): Kafein etkiliyor, tetikleyici oluyor. Ailesinde glokom olanlarda, glokom ortaya çıkma riski daha fazla artıyor. Biz de hastalarımıza günde bir fincandan fazla kahve içmelerini tavsiye etmeyiz. Bu araştırma doğru bir yayındır. Glokom riski olanlarda bir seferde bir bardaktan fazla su içmesini bile istemeyiz. 'Her saat başı bir bardak su için' diyoruz. Volüm arttığı zaman göz içi basıncına da etki yapıyor. Kahve de aynı şekilde daha fazla etkiliyor.

Prof.Dr. Halil Bahçecioğlu (Florence Nightingale Hastaneleri Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı) : Kafein içeren içeceklerin günde üç fincan içildiğinde göz tansiyonuna yönelik bir tehlikesi olduğunu biz de biliyoruz ancak bu çalışma bunun doğruluğunu da göstermiştir. Bir göz hekimi olarak 40 yaş üzerinde günde iki fincandan fazla kahve içen kişilerin göz tansiyonlarını kontrol ettirmeleri gerektiğini söyleyebilirim. Glokom çok sinsi bir hastalıktır. Hiçbir belirti verm e z . 4 0 yaş üzeri kadın erkek fark etmeden herkeste görülebilir. Kişide hiçbir şikâyet yapmadığı için de körlüğe kadar gidebilir. Türkiye'de, 700 bin-1 milyon glokom hastası vardır. Bu 1 milyon kişinin ancak yarısı glokom olduğunu biliyor. Bu yüzden diğer yarısı glokom nedeniyle körlükle karşı karşıya kalıyor. Kafein bütün vücuttaki damarlara yaptığı değişiklikten dolayı gözde madde birikimine sebep veriyor. Bu da gözün süzgeçini tıkayarak glokoma sebep oluyor.

(sabah)

Son Güncelleme: Salı, 23 Ekim 2012 10:32

Gösterim: 1739

45 ülkede seçilme yaşı 18

Meclis, 186 ülkedeki seçilme yaşlarını araştırdı.

TBMM Araştırma Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre, aralarında Almanya, Avustralya, Avusturya, Bosna Hersek, Çin, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre, Küba, Macaristan, Makedonya, Sırbistan, Mozambik, Norveç, Portekiz, Uganda, Yeni Zelanda gibi ülkelerin aralarında bulunduğu 45 ülkede seçilme yaşı 18.

60 ülkede ise seçilme yaşı 25; 8 ülkede seçilme yaşı 30 olarak uygulanıyor. Kuzey Kore'de ve Doğu Timor'da seçilme yaşı 17; Nauru ve Bahreyn'de ise 20. Angola'da seçilme yaşı 35.

Seçilme yaşı için Butan'da 25-65; İran'da 26-75; Somali'de 25-75 gibi üst sınır da bulunuyor.

> Diğer ülkelerde seçilme yaşı kaç yaşında başlıyor?

45 ülkede seçilme yaşı 18

Meclis, 186 ülkedeki seçilme yaşlarını araştırdı.

TBMM Araştırma Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre, aralarında Almanya, Avustralya, Avusturya, Bosna Hersek, Çin, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre, Küba, Macaristan, Makedonya, Sırbistan, Mozambik, Norveç, Portekiz, Uganda, Yeni Zelanda gibi ülkelerin aralarında bulunduğu 45 ülkede seçilme yaşı 18.

60 ülkede ise seçilme yaşı 25; 8 ülkede seçilme yaşı 30 olarak uygulanıyor. Kuzey Kore'de ve Doğu Timor'da seçilme yaşı 17; Nauru ve Bahreyn'de ise 20. Angola'da seçilme yaşı 35.

Seçilme yaşı için Butan'da 25-65; İran'da 26-75; Somali'de 25-75 gibi üst sınır da bulunuyor.

Son Güncelleme: Cuma, 19 Ekim 2012 13:32

Gösterim: 1505

ABD Başkanı Barack Obama’nın Facebook sayfası, sosyal medya kampanyası aracılığıyla büyük “beğeni” topluyor.

 Facebook’ta en çok o beğeniliyor Obama’nın ekibi, “Sponsorlu Haberler”inin kullanıcıların haber kaynağında görünmesi için para ödüyor.

Böylece, geçen haftalarda günde ortalama 30 bin olan “beğenme” sayısı, günde 1 milyonu geçti.

Ancak uzmanlar, bu yöntemin seçmenleri bezdirebileceği uyarısında bulunuyor.

Başkanlık savaşı sosyal medyada

6 Kasım’daki Başkanlık seçimine günler kala, Başkan Obama ile Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney arasındaki rekabet, sosyal medyaya da yansıyor.

Obama, 2008’deki seçim kampanyasında, sosyal medya aracılığıyla genç ve özellikle ilk defa oy kullanacak olan seçmenlerden destek toplamıştı.

Bu defa kampanya çok daha ileri boyutta. Her iki adayın kampanya ekibi de, Facebook ve Twitter’da daha çok yer kaplamak için reklamlar veriyor.

Örneğin, arama motoruna “siyasi tartışma” yazan birinin sayfasında istemeseler de, adayların reklamları beliriyor.

Hatta, “EA's Madden NFL 13” gibi popüler oyunlar aracılığıyla da siyasi reklam yapılıyor.

Ancak Pennsylvania Üniversitesi’nin iletişim okulunun sorularını yanıtlayan 1503 internet kullanıcısının yüzde 86’sı, “sipariş ürünü siyasi mesaj” görmek istemediklerini belirtiyor.

Yüzde 70’i daha da ileri giderek, destekledikleri bir adayın böyle reklamlarıyla karşılaşmalarının, ona oy verme olasılığını azaltacağını dile getiriyor.

Araştırmayı yürüten ekibin lideri Prof. Joseph Turow, “Amerikalıların, kişisel bilgilerinin nasıl kullanıldığı konusunu sorguladıklarını” ifade ediyor.

Oxford Internet Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, politikacıların ve sosyal medyayı kullanan herkesin “kırmızı çizgiler” konusunda dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, “dijital özel hayata” müdahaleden kaçınılmasını öneriyor.

Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, İtalya’da 2004 seçimleri öncesinde dönemin başbakanı Silvio Berlusconi’nin, ekibinin cep telefonlarına mesaj göndermesini anımsatarak, “Cep telefonunuza yazılı mesaj gönderilmesi, Facebook’ta sponsorlu bir reklam görülmesinden daha fazla özel alan ihlalidir” diyor.

(bbctürkçe)

> Facebook’ta en çok o beğeniliyor

ABD Başkanı Barack Obama’nın Facebook sayfası, sosyal medya kampanyası aracılığıyla büyük “beğeni” topluyor.

 Facebook’ta en çok o beğeniliyor Obama’nın ekibi, “Sponsorlu Haberler”inin kullanıcıların haber kaynağında görünmesi için para ödüyor.

Böylece, geçen haftalarda günde ortalama 30 bin olan “beğenme” sayısı, günde 1 milyonu geçti.

Ancak uzmanlar, bu yöntemin seçmenleri bezdirebileceği uyarısında bulunuyor.

Başkanlık savaşı sosyal medyada

6 Kasım’daki Başkanlık seçimine günler kala, Başkan Obama ile Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney arasındaki rekabet, sosyal medyaya da yansıyor.

Obama, 2008’deki seçim kampanyasında, sosyal medya aracılığıyla genç ve özellikle ilk defa oy kullanacak olan seçmenlerden destek toplamıştı.

Bu defa kampanya çok daha ileri boyutta. Her iki adayın kampanya ekibi de, Facebook ve Twitter’da daha çok yer kaplamak için reklamlar veriyor.

Örneğin, arama motoruna “siyasi tartışma” yazan birinin sayfasında istemeseler de, adayların reklamları beliriyor.

Hatta, “EA's Madden NFL 13” gibi popüler oyunlar aracılığıyla da siyasi reklam yapılıyor.

Ancak Pennsylvania Üniversitesi’nin iletişim okulunun sorularını yanıtlayan 1503 internet kullanıcısının yüzde 86’sı, “sipariş ürünü siyasi mesaj” görmek istemediklerini belirtiyor.

Yüzde 70’i daha da ileri giderek, destekledikleri bir adayın böyle reklamlarıyla karşılaşmalarının, ona oy verme olasılığını azaltacağını dile getiriyor.

Araştırmayı yürüten ekibin lideri Prof. Joseph Turow, “Amerikalıların, kişisel bilgilerinin nasıl kullanıldığı konusunu sorguladıklarını” ifade ediyor.

Oxford Internet Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, politikacıların ve sosyal medyayı kullanan herkesin “kırmızı çizgiler” konusunda dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, “dijital özel hayata” müdahaleden kaçınılmasını öneriyor.

Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, İtalya’da 2004 seçimleri öncesinde dönemin başbakanı Silvio Berlusconi’nin, ekibinin cep telefonlarına mesaj göndermesini anımsatarak, “Cep telefonunuza yazılı mesaj gönderilmesi, Facebook’ta sponsorlu bir reklam görülmesinden daha fazla özel alan ihlalidir” diyor.

(bbctürkçe)

Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 10:55

Gösterim: 1881

Kök hücreden tiroit yapıldı

Brüksel Üniversitesi'nden Sabine Costagliola ve ekibi, kısaca "iPS" adı verilen pluripotent kök hücrelerinden laboratuvar ortamında ilk tiroidi oluşturmayı başardı.

Laboratuvar ortamında oluşturulan tiroit, bir fareye nakledildi. Fareye nakledilen tiroit, uzun süre, etkili ve düzenli olarak tiroit hormonu salgıladı ve hipertiroit (tiroit bezinin fazla çalışması) hastası fare iyileşti.

Bilimadamları, yeni çalışmanın insanlarda tedavi amaçlı kök hücreden tiroit "üretimine" ışık tutabileceğini vurguladı.

> Bu buluş binlerce hastaya umut olacak

Kök hücreden tiroit yapıldı

Brüksel Üniversitesi'nden Sabine Costagliola ve ekibi, kısaca "iPS" adı verilen pluripotent kök hücrelerinden laboratuvar ortamında ilk tiroidi oluşturmayı başardı.

Laboratuvar ortamında oluşturulan tiroit, bir fareye nakledildi. Fareye nakledilen tiroit, uzun süre, etkili ve düzenli olarak tiroit hormonu salgıladı ve hipertiroit (tiroit bezinin fazla çalışması) hastası fare iyileşti.

Bilimadamları, yeni çalışmanın insanlarda tedavi amaçlı kök hücreden tiroit "üretimine" ışık tutabileceğini vurguladı.

Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 19:50

Gösterim: 1132

Oluşumu milyonlarca yıl süren kömürü, AÜ Fen Fakültesi'nde iki saatte yaptılar.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nde oluşumu milyonlarca yıl süren kömür, laboratuvar ortamında iki saatte hidrotermal karbonizasyon yöntemi ile elde edildi.

Yöntemde, Türkiye'de çok önemli rezervi bulunan fındık kabuğu ve zeytin küspesi başta olmak üzere ormansal atıklar, gıda atıkları gibi çeşitli biyokütleler kullanıldı; işlemden geçirilen bu atıklar bir kaç saat içinde toz kömüre dönüştürüldü.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Sınağ yaptığı açıklamada, ''Elde edilen biyokömür, linyitten 1000-1500 kalori daha yüksek ısıl değere sahip, gübre olarak da oldukça yüksek kullanım potansiyeli bulunuyor'' dedi.

> Milyonlarca yıl gerekiyordu, onlar iki saatte yaptı

Oluşumu milyonlarca yıl süren kömürü, AÜ Fen Fakültesi'nde iki saatte yaptılar.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nde oluşumu milyonlarca yıl süren kömür, laboratuvar ortamında iki saatte hidrotermal karbonizasyon yöntemi ile elde edildi.

Yöntemde, Türkiye'de çok önemli rezervi bulunan fındık kabuğu ve zeytin küspesi başta olmak üzere ormansal atıklar, gıda atıkları gibi çeşitli biyokütleler kullanıldı; işlemden geçirilen bu atıklar bir kaç saat içinde toz kömüre dönüştürüldü.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Sınağ yaptığı açıklamada, ''Elde edilen biyokömür, linyitten 1000-1500 kalori daha yüksek ısıl değere sahip, gübre olarak da oldukça yüksek kullanım potansiyeli bulunuyor'' dedi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Ekim 2012 16:38

Gösterim: 1848


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.