Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kazandıkları üniversite yerine başka üniversiteden mezun edildiler
Selçuk Üniversitesi 'nden 2010 yılında ayrılarak kurulan Konya Üniversitesi'nin ismi daha sonra Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak değiştirildi. Üniversiteyi 2010 öncesinde kazanan öğrenciler, Selçuk Üniversitesi diplomasıyla mezun olamayacak. YÖK, hangi tarihte mezun olursa olsunlar öğrencilerin diplomalarına Necmettin Erbakan Üniversitesi yazılmasını istedi.Bu duruma öğrenciler tepkili.
Selçuk Üniversitesi 'nden 2010 yılında ayrılarak kurulan Konya Üniversitesi'nin isminin Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak değiştirilmesiyle üniversiteyi 2010 öncesinde kazanan öğrencilere, YÖK’ten Selçuk Üniversitesi diplomasıyla mezun olamayacakları bildirildi. Selçuk Üniversitesi’ni kazandıkları halde diplomalarında bu üniversitenin yazmamasına öğrencilerin tepkisi büyük. Bu konunun gündeme gelmesi için irtibata geçen öğrenciler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve YÖK’e defalarca başvuru yaptıkları halde bir sonuç alamadıklarını ve YÖK’ten kazanılmış haklarının geri verilmesini talep ediyorlar.
Bu öğrencilerin açıklaması şöyle;
21 Temmuz 2010'da yayınlanan resmi gazetede ek madde 129'da Konya Üniversite'sinin kurulmuş olduğu açıklandı. 2010-2011 ve 2011-2012 eğitim öğretim yıllarında Selçuk Üniversitesi'nin Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi'ni, Meram Tıp Fakültesi'ni ve İlahiyat Fakültesi'ni tercih eden öğrenciler şu an ismi değiştirelerek Prof. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi olan Konya Üniversitesi öğrencileri olmuşlardır. 2012-2013 eğitim öğretim yılından önce Selçuk Üniversitesi'ni tercih ederek gelen öğrencilerin mezun oldukları zaman diplomalarında Selçuk Üniversitesi yazacağı defalarca söylenmiştir. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu kazanmış olduğu üniversitenin diplomasıyla mezun olmak istediğini belirtmiştir. Yoğunlaşan itirazlar sonucunda Necmettin Erbakan Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Muzaffer ŞEKER öğrencilerin isteklerini YÖK'e bildirmiş olduğunu açıklamıştır. Ancak YÖK, bu durumun pek çok soruna yol açacağını ileri sürerek öğrencinin mezun olduğu tarihte hangi üniversitenin bünyesinde olduğuna bakılmasına karar vermiştir. Prof. Dr Necmettin Erbakan Üniversitesi öğrencileri olarak tek bir isteğimiz var o da kazanmış olduğumuz üniversitenin diplomasını alabilmek. Bu konudaki isteklerimizi başbakanlık, cumhurbaşkanlık gibi pek çok mevkiye de yazdık. Şimdi hakkımızda verilecek kararı beklemekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
eğitimtercihi
.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kazandıkları üniversite yerine başka üniversiteden mezun edildiler
Selçuk Üniversitesi 'nden 2010 yılında ayrılarak kurulan Konya Üniversitesi'nin ismi daha sonra Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak değiştirildi. Üniversiteyi 2010 öncesinde kazanan öğrenciler, Selçuk Üniversitesi diplomasıyla mezun olamayacak. YÖK, hangi tarihte mezun olursa olsunlar öğrencilerin diplomalarına Necmettin Erbakan Üniversitesi yazılmasını istedi.Bu duruma öğrenciler tepkili.
Selçuk Üniversitesi 'nden 2010 yılında ayrılarak kurulan Konya Üniversitesi'nin isminin Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak değiştirilmesiyle üniversiteyi 2010 öncesinde kazanan öğrencilere, YÖK’ten Selçuk Üniversitesi diplomasıyla mezun olamayacakları bildirildi. Selçuk Üniversitesi’ni kazandıkları halde diplomalarında bu üniversitenin yazmamasına öğrencilerin tepkisi büyük. Bu konunun gündeme gelmesi için irtibata geçen öğrenciler cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve YÖK’e defalarca başvuru yaptıkları halde bir sonuç alamadıklarını ve YÖK’ten kazanılmış haklarının geri verilmesini talep ediyorlar.
Bu öğrencilerin açıklaması şöyle;
21 Temmuz 2010'da yayınlanan resmi gazetede ek madde 129'da Konya Üniversite'sinin kurulmuş olduğu açıklandı. 2010-2011 ve 2011-2012 eğitim öğretim yıllarında Selçuk Üniversitesi'nin Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi'ni, Meram Tıp Fakültesi'ni ve İlahiyat Fakültesi'ni tercih eden öğrenciler şu an ismi değiştirelerek Prof. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi olan Konya Üniversitesi öğrencileri olmuşlardır. 2012-2013 eğitim öğretim yılından önce Selçuk Üniversitesi'ni tercih ederek gelen öğrencilerin mezun oldukları zaman diplomalarında Selçuk Üniversitesi yazacağı defalarca söylenmiştir. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu kazanmış olduğu üniversitenin diplomasıyla mezun olmak istediğini belirtmiştir. Yoğunlaşan itirazlar sonucunda Necmettin Erbakan Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Muzaffer ŞEKER öğrencilerin isteklerini YÖK'e bildirmiş olduğunu açıklamıştır. Ancak YÖK, bu durumun pek çok soruna yol açacağını ileri sürerek öğrencinin mezun olduğu tarihte hangi üniversitenin bünyesinde olduğuna bakılmasına karar vermiştir. Prof. Dr Necmettin Erbakan Üniversitesi öğrencileri olarak tek bir isteğimiz var o da kazanmış olduğumuz üniversitenin diplomasını alabilmek. Bu konudaki isteklerimizi başbakanlık, cumhurbaşkanlık gibi pek çok mevkiye de yazdık. Şimdi hakkımızda verilecek kararı beklemekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
eğitimtercihi
.
Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Ağustos 2012 17:12
Gösterim: 4736
ÖSYM, basında çıkan sahte belgelerle üniversitelere öğrenci yerleştirilmesi konusunda rektörlerin destek isteği haberlerine karşı bir açıklama yaptı.
ÖSYM'nin internet sitesinden yapılan açıklamada, “ÖSYM tarafından yapılan tüm sınavlara ait sınav ve yerleştirme sonuç bilgileri, üniversiteler ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elektronik olarak paylaşımına açıktır” denildi.
ÖSYM’nin açıklaması şöyle;
Haberde;
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu üniversite rektörleri, ÖSYM'nin lisans sonrası yaptığı sınavların sonuçlarını mutlaka üniversitelerle paylaşması gerektiği uyarısında bulunuyor. Terör örgütünün üniversitelerdeki bazı bölümlere adam yerleştirmek ve para kazanmak için ÖSYM'nin bütün sınav sonuçlarıyla ilgili her türlü sahte evrakı düzenlediğine dikkat çekiliyor. Terör örgütü PKK/KCK ile bağlantılı sınav çetesinin yüksek lisans ve doktora programlarına girmek isteyenlere sahte sonuç belgesi hazırladığı iddiaları öğrenci alımlarını olumsuz etkiliyor. Bu duruma dikkat çeken Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki rektörler, ÖSYM'ye şu çağrıda bulundu: "Sınav sonuçları bizimle paylaşılırsa örgütün sahte evrakla üniversitelere adam yerleştirmesinin önüne geçmek kolaylaşır."
denilmektedir.
ÖSYM tarafından yapılan tüm sınavlara ait sınav ve yerleştirme sonuç bilgileri, Üniversiteler ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elektronik olarak paylaşımına açıktır. Üniversiteler ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları talep ettikleri takdirde, kendilerine ÖSYM tarafından internet erişim şifresi verilmektedir. Bugüne kadar 178 üniversite (KKTC ve yurtdışı dahil) ile 355 kuruma elektronik ortamda veri teyidi için şifre tahsis edilmiştir. Kurumlar, kendilerine resmi olarak bildirilen erişim şifreleri ile adayların sınav ve yerleştirme sonuç bilgilerini elektronik ortamda edinerek, adaylar tarafından kendilerine verilen sınav sonuçlarının teyidini yapabilmektedir.
ÖSYM, yapmış olduğu sınavların sonuç bilgilerini, kişisel bilgiler dışında, ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşımına azami gayret ve hassasiyeti göstermektedir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
ÖSYM, basında çıkan sahte belgelerle üniversitelere öğrenci yerleştirilmesi konusunda rektörlerin destek isteği haberlerine karşı bir açıklama yaptı.
ÖSYM'nin internet sitesinden yapılan açıklamada, “ÖSYM tarafından yapılan tüm sınavlara ait sınav ve yerleştirme sonuç bilgileri, üniversiteler ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elektronik olarak paylaşımına açıktır” denildi.
ÖSYM’nin açıklaması şöyle;
Haberde;
“Doğu ve Güneydoğu Anadolu üniversite rektörleri, ÖSYM'nin lisans sonrası yaptığı sınavların sonuçlarını mutlaka üniversitelerle paylaşması gerektiği uyarısında bulunuyor. Terör örgütünün üniversitelerdeki bazı bölümlere adam yerleştirmek ve para kazanmak için ÖSYM'nin bütün sınav sonuçlarıyla ilgili her türlü sahte evrakı düzenlediğine dikkat çekiliyor. Terör örgütü PKK/KCK ile bağlantılı sınav çetesinin yüksek lisans ve doktora programlarına girmek isteyenlere sahte sonuç belgesi hazırladığı iddiaları öğrenci alımlarını olumsuz etkiliyor. Bu duruma dikkat çeken Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki rektörler, ÖSYM'ye şu çağrıda bulundu: "Sınav sonuçları bizimle paylaşılırsa örgütün sahte evrakla üniversitelere adam yerleştirmesinin önüne geçmek kolaylaşır."
denilmektedir.
ÖSYM tarafından yapılan tüm sınavlara ait sınav ve yerleştirme sonuç bilgileri, Üniversiteler ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elektronik olarak paylaşımına açıktır. Üniversiteler ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları talep ettikleri takdirde, kendilerine ÖSYM tarafından internet erişim şifresi verilmektedir. Bugüne kadar 178 üniversite (KKTC ve yurtdışı dahil) ile 355 kuruma elektronik ortamda veri teyidi için şifre tahsis edilmiştir. Kurumlar, kendilerine resmi olarak bildirilen erişim şifreleri ile adayların sınav ve yerleştirme sonuç bilgilerini elektronik ortamda edinerek, adaylar tarafından kendilerine verilen sınav sonuçlarının teyidini yapabilmektedir.
ÖSYM, yapmış olduğu sınavların sonuç bilgilerini, kişisel bilgiler dışında, ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşımına azami gayret ve hassasiyeti göstermektedir.
Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Ağustos 2012 14:51
Gösterim: 1643
47 yıllık Devlet Memurları Kanunu değişiyor. Düzenlemeye göre KPSS'den sonra memurlar bir süre 'aday' statüsünde çalışacak sonra yeterlilik sınavına girecek.
Star Gazetesi'nin haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ‘kıdem tazminatı’, ‘intibak’ ve ‘taşeron işçilerle’ ilgili düzenlemenin ardından, ‘kamu personel reformu’ için de düğmeye bastı. 47 yıllık Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapmak için çalışma başlatan bakanlık, kamu görevlileri arasındaki ücret dengesizliğini gidermeyi, çalışan memurun ödüllendirilmesini, çalışmayan memurlara yaptırım uygulanmasını planlıyor. Reform kapsamında en büyük değişiklik ise Kamu Personel Seçme Sınavı ’nda ( KPSS ) yaşanacak. Buna göre KPSS ’den sonra ikinci bir sınav daha yapılacak.
Reform çerçevesinde, kamu görevlilerinin özlük ve sosyal hakları ile ilgili ön çalışma yapıldı. Çalışmada kamu görevlilerinin haklarının 5 ayrı kanun ile düzenlendiği belirlendi. Yine aynı çalışmada kamu görevlilerinin 50 çeşit ücret aldığı, aynı statüde olan ve aynı işi yapan personel arasında ciddi ücret farklılıkları olduğu saptandı. Örneğin, kadrolu mühendis ile sözleşmeli mühendis, kadrolu işçi ile sözleşmeli işçi arasında bin ile bin 500 lira arasında ücret farklılıkları olduğu tespit edildi. Ayrıca yine kamu görevlilerinin, izin, kıdem tazminatı, prim gibi bir çok sosyal hakkında da büyük uçurumlar olduğu saptandı. Kamu personel reformu ile tüm bu farklılıkların ortadan kaldırılması amaçlanıyor.
MEMURLUĞA GİRİŞ ZORLAŞIYOR
Kamu personel reformu çerçevesinde yürütülen çalışmalar henüz taslak aşamasına dahi gelmedi. Ancak çalışmaların gelecek yıl içinde tamamlanarak, memur sendikaları ile masaya yatırılması amaçlanıyor. Bu çerçevede, memurlarla ilgili yapılması planlanan düzenlemelerin bazıları şöyle:
Kamu görevlilerinin özlük ve sosyal hakları tek bir kanunda toplanacak. Her meslek grubunun ayrı ayrı düzenlemesi olmayacak.
Devlet memurluğundaki ‘ömür boyu iş garantisi’ anlayışına son verilecek. Kamu görevlileri için kısmen uygulanan, ‘ödül ve prim’ sistemi, sistematik yapıya dönüştürülecek. Ayrıca, çalışmayan memurlara da yaptırım uygulanmasının önü açılacak.
Memurluğa girmek zorlaşacak. KPSS ’den yeterli puan alan memurlar belirli süre aday memur statüsünde çalıştırılacak. Adaylık süresinin ardından ise yeterlilik sınavına tabi tutulacak. Sınavı kazanan adaylar asıl memur olarak görevlendirilecek.(star)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
47 yıllık Devlet Memurları Kanunu değişiyor. Düzenlemeye göre KPSS'den sonra memurlar bir süre 'aday' statüsünde çalışacak sonra yeterlilik sınavına girecek.
Star Gazetesi'nin haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ‘kıdem tazminatı’, ‘intibak’ ve ‘taşeron işçilerle’ ilgili düzenlemenin ardından, ‘kamu personel reformu’ için de düğmeye bastı. 47 yıllık Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapmak için çalışma başlatan bakanlık, kamu görevlileri arasındaki ücret dengesizliğini gidermeyi, çalışan memurun ödüllendirilmesini, çalışmayan memurlara yaptırım uygulanmasını planlıyor. Reform kapsamında en büyük değişiklik ise Kamu Personel Seçme Sınavı ’nda ( KPSS ) yaşanacak. Buna göre KPSS ’den sonra ikinci bir sınav daha yapılacak.
Reform çerçevesinde, kamu görevlilerinin özlük ve sosyal hakları ile ilgili ön çalışma yapıldı. Çalışmada kamu görevlilerinin haklarının 5 ayrı kanun ile düzenlendiği belirlendi. Yine aynı çalışmada kamu görevlilerinin 50 çeşit ücret aldığı, aynı statüde olan ve aynı işi yapan personel arasında ciddi ücret farklılıkları olduğu saptandı. Örneğin, kadrolu mühendis ile sözleşmeli mühendis, kadrolu işçi ile sözleşmeli işçi arasında bin ile bin 500 lira arasında ücret farklılıkları olduğu tespit edildi. Ayrıca yine kamu görevlilerinin, izin, kıdem tazminatı, prim gibi bir çok sosyal hakkında da büyük uçurumlar olduğu saptandı. Kamu personel reformu ile tüm bu farklılıkların ortadan kaldırılması amaçlanıyor.
MEMURLUĞA GİRİŞ ZORLAŞIYOR
Kamu personel reformu çerçevesinde yürütülen çalışmalar henüz taslak aşamasına dahi gelmedi. Ancak çalışmaların gelecek yıl içinde tamamlanarak, memur sendikaları ile masaya yatırılması amaçlanıyor. Bu çerçevede, memurlarla ilgili yapılması planlanan düzenlemelerin bazıları şöyle:
Kamu görevlilerinin özlük ve sosyal hakları tek bir kanunda toplanacak. Her meslek grubunun ayrı ayrı düzenlemesi olmayacak.
Devlet memurluğundaki ‘ömür boyu iş garantisi’ anlayışına son verilecek. Kamu görevlileri için kısmen uygulanan, ‘ödül ve prim’ sistemi, sistematik yapıya dönüştürülecek. Ayrıca, çalışmayan memurlara da yaptırım uygulanmasının önü açılacak.
Memurluğa girmek zorlaşacak. KPSS ’den yeterli puan alan memurlar belirli süre aday memur statüsünde çalıştırılacak. Adaylık süresinin ardından ise yeterlilik sınavına tabi tutulacak. Sınavı kazanan adaylar asıl memur olarak görevlendirilecek.(star)
Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Ağustos 2012 12:12
Gösterim: 1750
Star Gazetesi’nden Seda Çakmak’ın haberine göre, Harp okullarından son 12 yılda 2 bin öğrenci ayrıldı. İşkenceyi aratmayan baskıların sonunda okulunu bırakmak ve yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalan öğrenciler iade-i itibar istiyor.
Subay olmak hayaliyle Harp Okulu’nda öğrenim gören birçok genç, omuzlarında rütbe yerine TSK tarafından hanelerine yazılan tazminat davalarının yükünü taşıyor. 2000 yılından bu yana yaklaşık 2 bin öğrenci, maruz kaldıkları fiziki ve psikolojik baskı nedeniyle Harp Okulu’ndan ayrıldı. Öğrencilerin yüzde 80’ine “eğitim ve öğretimlerde gerekli psikolojik-fiziki dayanıklılığı gösteremediği” iddiasıyla hazırlanmış matbu dilekçe imzalatıldı. AYİM’e başvuran öğrencilerden sadece 8’i geri dönmeye hak kazandı. Geri kalanlar ise, binlerce lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Tek istediklerinin iade-i itibar olduğunu belirten öğrenciler yaşadıklarını STAR’a anlattı.
TUVALETTEN DOLDURULAN PİS SULARI İÇİRDİLER
Çağatay Güven: Tuvaletten doldurulan pis suları istifra edene kadar içiriliyor, eğitim alanındaki platformdan ‘ben hiçbir işe yaramam’ diye bağırtılarak atlatılıyorduk. Geceleri subay tarafından toplanıp tam teçhizatlı buz gibi denize sokulup üzerimize kum dökülüyor, istifra edene kadar su içiriliyor, çöp kovasına baş aşağı sokulup ‘ben çöpüm’ diye bağırtılıyorduk. Ayrılmamızın imkansız olduğu bizlere her defasında tekrar söyleniyor, ‘tazminatları ödeyemezsiniz’ deniyordu. Facebook şifremi subaya vermediğim için 7 gün oda hapsi aldım.
BİR ARKADAŞIMIZ TALİM SIRASINDA ÖLDÜ
Veli Cihan Gökkaya: Yaz sıcağında, öğle vakti tepelerde çukur kazıyorduk. Sıcaklar öylesine bunaltıcıydı ki bir Harbiyeli o kampta susuzluk ve aşırı yüklenme sonucu yere yığılarak can verdi. Okuldan ayrılma kararı almak zorunda kaldık. Beni kendi isteğimle ayrılıyor gibi göstermek için de, ayrılma dilekçeme müdahale ettiler. Ellerindeki hazır matbu evrakı imzalattılar. Mobbing faaliyetleri neticesinde benim tazminat almam gerekirken, benden tazminat isteniyor. İtibarımızın iade edilmesini istiyoruz.
HAKSIZ YERE ALINAN TAZMİNATLAR KALKMALI
Tuğrul Yıldırım: Acımasızca, hukuksuzca askeri okullardan çıkmaya zorlandık. Omuzlarımızda görmek istediğimiz rütbeler yerine tazminat yükleri konuldu. Yaşadıklarımız yetmezmiş gibi ‘yaşamaya hiç hakkın yok’ denildi. Yılmadık ve TSK’dan Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformunu kurduk. Fazlasını istemiyoruz, sadece haksız alınan tazminatlar kalksın ve bize bunu yapanlardan hesap sorulsun istiyoruz. Bizden bu ömrü çalanı istiyoruz.
MİDESİ YIRTILANA KADAR KUSTURUYORLARDI
Fatih Ecevit: Şok mangasında arkadaşlar zorla kilometrelerce koşturulup sonra zorla su içirilip, midesi yırtılana dek kusturuluyorlardı. Teneffüs aralarında duvarın karşısına geçip duvarla konuşmam isteniyordu. Ders bitimlerinden etüt saatlerine kadar sürat eğitimleri yapıyor ve sürünerek koridorları temizlemem isteniyordu. Etütler bittikten sonra ise yat saatine kadar olan sürede bu eğitimler devam ediyordu.
ISITICILARI AÇTILAR VE SU İÇMEMİZE İZİN VERİLMEDİ
Turgut Selman Türkler: Fiziksel ve psikolojik baskılar yapıldı. Bu baskılar o derece abartıldı ki amfinin ısıtıcıları açılarak susuz bir şekilde askeri prosedüre uymayacak şekilde eğitimler yaptırıldı. Uzun bir süre susuz bir şekilde merdivenleri koşarak inip çıktık. Daha sonra bize 1 dakika içerisinde su içip gelmemiz için emir verdiler. Bizler de koşarak harp okulunun tuvaletine giderek yaklaşık 40 kişi 3 lavabodan su içmeye çalıştık fakat benim gibi sıra gelmeyenler pis olan tuvaletin alt çeşmesinden su içmek zorunda kaldı. Vücudumda yaralar oluştu ve kamuflajım yırtıldı. O sıra ailem beni ziyarete gelmişti. Fakat ailemin beni böyle görmemesi gerektiğini ve elimi yüzümü yıkamam için emir verdi. Kollarımdaki kan izlerini kendisi yıkayarak kendisi ailemin yanına gönderdi.
OKULA GİRDİĞİMİZ ANDA TASFİYE PLANI HAZIRDI
Melih Karaduman: Kara Harp Okuluna kapıdan girmemizden itibaren komutanların elindeki ajandalarda yapıştırılmış resimler, yanlarında yazan isimler ve isimler hakkında yazılanlara bakılarak bir tasfiye planına girişildi. Talimlerde yere yattığımızda vücudumuza ve kafamıza tekmelerle vuruluyordu. Bir keresinde takım komutanı beni odasında sadece alt iç çamaşırım ile kalmak zorunda bıraktı.
50 BİN LİRA TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDAYIM
Mert Tunçbilek: Sadece tuvaletteki klozetin içindeki boru su damlattığı için ben 3 Gün Oda Hapsi Cezası aldım. Disiplin puanlarımı bitirmek ve beni okuldan ayrılmaya zorlamak için akıllara gelmeyecek adaletsizlikler, tuzaklar yapıldı. Ayrılmak zorunda kaldım. Şimdi ise 50.000 TL. tazminat yüküyle karşı karşıyayım. Oysaki henüz bir işim ya da mesleğim yok. Ben vatana ihanet etmedim. Harp Okulu’ndaki yıldırma olaylarına da soruşturma açılsın.
Potansiyel zorbalar bulunmalı
Kamuoyunda öğrencilerin eğitimlerde başarısız oldukları gerekçesiyle ordudan ayrıldığına dair yaratılan algının yanlış olduğunu ifade eden Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) üyesi Emekli Kıdemli Yüzbaşı Ekrem Ata, baskı gören öğrencilerin milli-manevi değerlere bağlı, milliyetçi-muhafazakar aile yapısına sahip öğrencilerin arasından seçildiğini belirterek, “Sadece yeni yasayla tazminatlara iyileştirme getirildi. Ancak yeterli değil” dedi.
Mobbing Uzmanı, Emekli Öğretmen Kıdemli Binbaşı Şaban Çobanoğlu da, “Bu bir duygusal saldırı, psikolojik şiddet, hatta terördür. Bir veya birkaç kişi tarafından diğer kişilere yönelik düşmanca ve ahlakdışı yöntemlerle sistematik biçimde ve defalarca uygulanan teröre mobbing diyoruz. Burada bir grup seçilmiş ve bu öğrenciler kendilerine ne olduğunu anlayamamış. Kişilerin itibarlarına saldırıp akıl hastasıymış gibi davranıyorlar. Herkesin içinde küçük düşürüp inançlarıyla alay ediliyor. Fiziksel sağlıkları ciddi olarak tehdit edilmiş, sözlü ve fiili tacizler söz konusu. Niyetlenmiş mobbing çok daha tahripkardır. Hatta akli denge sınırları zorlanabilir. Bir kurum kendi içindeki potansiyel zorbaları ve kurbanları saptamak zorundadır. Bu da komutana düşer” dedi.
(star)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Star Gazetesi’nden Seda Çakmak’ın haberine göre, Harp okullarından son 12 yılda 2 bin öğrenci ayrıldı. İşkenceyi aratmayan baskıların sonunda okulunu bırakmak ve yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalan öğrenciler iade-i itibar istiyor.
Subay olmak hayaliyle Harp Okulu’nda öğrenim gören birçok genç, omuzlarında rütbe yerine TSK tarafından hanelerine yazılan tazminat davalarının yükünü taşıyor. 2000 yılından bu yana yaklaşık 2 bin öğrenci, maruz kaldıkları fiziki ve psikolojik baskı nedeniyle Harp Okulu’ndan ayrıldı. Öğrencilerin yüzde 80’ine “eğitim ve öğretimlerde gerekli psikolojik-fiziki dayanıklılığı gösteremediği” iddiasıyla hazırlanmış matbu dilekçe imzalatıldı. AYİM’e başvuran öğrencilerden sadece 8’i geri dönmeye hak kazandı. Geri kalanlar ise, binlerce lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Tek istediklerinin iade-i itibar olduğunu belirten öğrenciler yaşadıklarını STAR’a anlattı.
TUVALETTEN DOLDURULAN PİS SULARI İÇİRDİLER
Çağatay Güven: Tuvaletten doldurulan pis suları istifra edene kadar içiriliyor, eğitim alanındaki platformdan ‘ben hiçbir işe yaramam’ diye bağırtılarak atlatılıyorduk. Geceleri subay tarafından toplanıp tam teçhizatlı buz gibi denize sokulup üzerimize kum dökülüyor, istifra edene kadar su içiriliyor, çöp kovasına baş aşağı sokulup ‘ben çöpüm’ diye bağırtılıyorduk. Ayrılmamızın imkansız olduğu bizlere her defasında tekrar söyleniyor, ‘tazminatları ödeyemezsiniz’ deniyordu. Facebook şifremi subaya vermediğim için 7 gün oda hapsi aldım.
BİR ARKADAŞIMIZ TALİM SIRASINDA ÖLDÜ
Veli Cihan Gökkaya: Yaz sıcağında, öğle vakti tepelerde çukur kazıyorduk. Sıcaklar öylesine bunaltıcıydı ki bir Harbiyeli o kampta susuzluk ve aşırı yüklenme sonucu yere yığılarak can verdi. Okuldan ayrılma kararı almak zorunda kaldık. Beni kendi isteğimle ayrılıyor gibi göstermek için de, ayrılma dilekçeme müdahale ettiler. Ellerindeki hazır matbu evrakı imzalattılar. Mobbing faaliyetleri neticesinde benim tazminat almam gerekirken, benden tazminat isteniyor. İtibarımızın iade edilmesini istiyoruz.
HAKSIZ YERE ALINAN TAZMİNATLAR KALKMALI
Tuğrul Yıldırım: Acımasızca, hukuksuzca askeri okullardan çıkmaya zorlandık. Omuzlarımızda görmek istediğimiz rütbeler yerine tazminat yükleri konuldu. Yaşadıklarımız yetmezmiş gibi ‘yaşamaya hiç hakkın yok’ denildi. Yılmadık ve TSK’dan Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformunu kurduk. Fazlasını istemiyoruz, sadece haksız alınan tazminatlar kalksın ve bize bunu yapanlardan hesap sorulsun istiyoruz. Bizden bu ömrü çalanı istiyoruz.
MİDESİ YIRTILANA KADAR KUSTURUYORLARDI
Fatih Ecevit: Şok mangasında arkadaşlar zorla kilometrelerce koşturulup sonra zorla su içirilip, midesi yırtılana dek kusturuluyorlardı. Teneffüs aralarında duvarın karşısına geçip duvarla konuşmam isteniyordu. Ders bitimlerinden etüt saatlerine kadar sürat eğitimleri yapıyor ve sürünerek koridorları temizlemem isteniyordu. Etütler bittikten sonra ise yat saatine kadar olan sürede bu eğitimler devam ediyordu.
ISITICILARI AÇTILAR VE SU İÇMEMİZE İZİN VERİLMEDİ
Turgut Selman Türkler: Fiziksel ve psikolojik baskılar yapıldı. Bu baskılar o derece abartıldı ki amfinin ısıtıcıları açılarak susuz bir şekilde askeri prosedüre uymayacak şekilde eğitimler yaptırıldı. Uzun bir süre susuz bir şekilde merdivenleri koşarak inip çıktık. Daha sonra bize 1 dakika içerisinde su içip gelmemiz için emir verdiler. Bizler de koşarak harp okulunun tuvaletine giderek yaklaşık 40 kişi 3 lavabodan su içmeye çalıştık fakat benim gibi sıra gelmeyenler pis olan tuvaletin alt çeşmesinden su içmek zorunda kaldı. Vücudumda yaralar oluştu ve kamuflajım yırtıldı. O sıra ailem beni ziyarete gelmişti. Fakat ailemin beni böyle görmemesi gerektiğini ve elimi yüzümü yıkamam için emir verdi. Kollarımdaki kan izlerini kendisi yıkayarak kendisi ailemin yanına gönderdi.
OKULA GİRDİĞİMİZ ANDA TASFİYE PLANI HAZIRDI
Melih Karaduman: Kara Harp Okuluna kapıdan girmemizden itibaren komutanların elindeki ajandalarda yapıştırılmış resimler, yanlarında yazan isimler ve isimler hakkında yazılanlara bakılarak bir tasfiye planına girişildi. Talimlerde yere yattığımızda vücudumuza ve kafamıza tekmelerle vuruluyordu. Bir keresinde takım komutanı beni odasında sadece alt iç çamaşırım ile kalmak zorunda bıraktı.
50 BİN LİRA TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDAYIM
Mert Tunçbilek: Sadece tuvaletteki klozetin içindeki boru su damlattığı için ben 3 Gün Oda Hapsi Cezası aldım. Disiplin puanlarımı bitirmek ve beni okuldan ayrılmaya zorlamak için akıllara gelmeyecek adaletsizlikler, tuzaklar yapıldı. Ayrılmak zorunda kaldım. Şimdi ise 50.000 TL. tazminat yüküyle karşı karşıyayım. Oysaki henüz bir işim ya da mesleğim yok. Ben vatana ihanet etmedim. Harp Okulu’ndaki yıldırma olaylarına da soruşturma açılsın.
Potansiyel zorbalar bulunmalı
Kamuoyunda öğrencilerin eğitimlerde başarısız oldukları gerekçesiyle ordudan ayrıldığına dair yaratılan algının yanlış olduğunu ifade eden Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) üyesi Emekli Kıdemli Yüzbaşı Ekrem Ata, baskı gören öğrencilerin milli-manevi değerlere bağlı, milliyetçi-muhafazakar aile yapısına sahip öğrencilerin arasından seçildiğini belirterek, “Sadece yeni yasayla tazminatlara iyileştirme getirildi. Ancak yeterli değil” dedi.
Mobbing Uzmanı, Emekli Öğretmen Kıdemli Binbaşı Şaban Çobanoğlu da, “Bu bir duygusal saldırı, psikolojik şiddet, hatta terördür. Bir veya birkaç kişi tarafından diğer kişilere yönelik düşmanca ve ahlakdışı yöntemlerle sistematik biçimde ve defalarca uygulanan teröre mobbing diyoruz. Burada bir grup seçilmiş ve bu öğrenciler kendilerine ne olduğunu anlayamamış. Kişilerin itibarlarına saldırıp akıl hastasıymış gibi davranıyorlar. Herkesin içinde küçük düşürüp inançlarıyla alay ediliyor. Fiziksel sağlıkları ciddi olarak tehdit edilmiş, sözlü ve fiili tacizler söz konusu. Niyetlenmiş mobbing çok daha tahripkardır. Hatta akli denge sınırları zorlanabilir. Bir kurum kendi içindeki potansiyel zorbaları ve kurbanları saptamak zorundadır. Bu da komutana düşer” dedi.
(star)
Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ağustos 2012 12:26
Gösterim: 2290
Hanehalkı tüketim harcamalarına göre, Türkiye'de geçen yıl en çok harcama konut ve kiraya yapıldı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, geçen yıl Türkiye genelinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı yüzde 25,8 ile konut ve kira harcamaları aldı. Harcamaların yüzde 20,7'si gıda ve alkolsüz içeceklerden oluştu.
Verilere göre, Türkiye'de geçen yıl hanehalkı başına aylık ortalama tüketim harcaması 2 bin 120 lira oldu.
Borsa kazandırdı
Buna göre, Temmuz ayında en yüksek reel getiri, ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 7,47, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 7,39 ile İMKB 100 Endeksi'nde gerçekleşti.
İMKB 100 Endeksi üç aylık değerlendirmede ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,28, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,34 oranında yatırımcısına reel getiri sağladı.
Finansal yatırım araçları, yıllık olarak ÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 4,37, dolar yüzde 3,05 ve mevduat faizi yüzde 1,02 oranında yatırımcısına reel getiri sağladı.
Yıllık bazda, İMKB 100 Endeksi yüzde 5,36 ve avro yüzde 11,24 oranında yatırımcısına kaybettirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hanehalkı tüketim harcamalarına göre, Türkiye'de geçen yıl en çok harcama konut ve kiraya yapıldı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, geçen yıl Türkiye genelinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı yüzde 25,8 ile konut ve kira harcamaları aldı. Harcamaların yüzde 20,7'si gıda ve alkolsüz içeceklerden oluştu.
Verilere göre, Türkiye'de geçen yıl hanehalkı başına aylık ortalama tüketim harcaması 2 bin 120 lira oldu.
Borsa kazandırdı
Buna göre, Temmuz ayında en yüksek reel getiri, ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 7,47, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 7,39 ile İMKB 100 Endeksi'nde gerçekleşti.
İMKB 100 Endeksi üç aylık değerlendirmede ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,28, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 4,34 oranında yatırımcısına reel getiri sağladı.
Finansal yatırım araçları, yıllık olarak ÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 4,37, dolar yüzde 3,05 ve mevduat faizi yüzde 1,02 oranında yatırımcısına reel getiri sağladı.
Yıllık bazda, İMKB 100 Endeksi yüzde 5,36 ve avro yüzde 11,24 oranında yatırımcısına kaybettirdi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Ağustos 2012 10:53
Gösterim: 1396